26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6AYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS1993 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI Öp Ismet Paşa'nınelini "4 Haziran 1933 akşamı, konuşmalarda, demokrasi idaresiiçin, kadınlara seçim hakkının tanınması fîkrinde herkes ittifak etmişti. Bundan başka, 'demokrasi'üzerinde dahapek çokkonuşuldu. A tatürk'ün o akşam umumikanaatişu olmuştu: 'Cumhuriyet rejimidemek, demokrasisistemii ile devletşekli demektir. Biz cumhuriyeti kurduk, o onyaşını doldururken, demokrasinin büîün icaplarını sırasıgeldikçe ' tatbikatakoymahdır.Kadın haklarını tanımak da bunun bir icabı olacaktır, demişti." '"Kendisi siyah pantolon, ceket ve uzun bir manto. ayağında çizme, başında siyah başlık ve elinde bir Japon giyimü fiüntası taşırdı. Düşman- dan eline geçirdiği doru atı üstünde her zaman müfrezenm artcısı olurdu. Pek çevik ata biner ve iner. tehlike zamanında herkesten evvel silahını kullanırdı." (Akıncılar müfrezesinden Halil Efe'- nin kansı Gördesli Makbule Hanım. Efe ile evlen- diğinde 20. şehit düştüğünde 21 yaşındaydı). "Os- maniye kazasnın Kaypak nahiyesi Raziyeler Köyü'nden Bayan Rahmiye, Fransızlann işkence ve tazyıklenne tahammül edemeyerek Hüseyin Ağa'nın milli kuvvellerine gönüllü olarak katılmış ve 1336 (1920) Şubatı'nda Hasanbeyli ri- vannda 9.Tümen'le yapılan taarruza müfrezesiy- le bizzat katılmıştır. Bu çarpışmada Fransızlar- dan 80 tüfek ve iki makinalı tüfek ahnmıştır. Çarpışmada şehit düşen ve ateş altında kalan iki arkadaşını kurtarmak için milli kuvvetler askeri- nin gösterdiğı tereddütü gören Bayan Rahmiye, derhal ileri atılarak gidipşehitleri kurtarmış ve bu kahramanca hareketinden dolayı kendine "Tay- yar" (uçan) lakabı verilmiştir." (Tayyar Rahmiye öldüğûnde yirmısine yeni basıyordu.) TC Genel Kurmay Başkanlığı'nın, Harp Tarihi Encümenli- ğTnce yayımlanan bu belgede, (4.Şube, Sayı: 180/ 50218 - 28 Şubat 1936) Ordu Dairesi Reisliği'ne verilen cevap içinde yukandaki iki hikaye de yer alır. Ya "Kara Fatma"? Belki o cevaptaki hikayeler azdır ama Kurtuluş Savaşf ndaki kadınlann hikayeleri o cevaba sığ- mayacak kadar çok. Bir örneği de, hala tüm yaptıklan gereğince bilinmeyen, kimliği ve kişiiiği tartışılabilir tezİerie açıklanan. hatta fiaksel özeî- lıklen biie tam belirlenememiş "Kara Fatma" ya da "Kahraman Fatma" ya da Fatma Seher Hanım... Izmit karargah komutanhğına kadar yûkselen bu kadını çeşitli biçimde tanımlamış, ta- rih yazanlar. "Onu geçen kış İzmit'tegördüm. Ne olursa olsun, böyle pür-silah. omuzundan aşa|ı fışeklerle sanlı," belinde tızun taması i/e taban- casıyla, dağlı bir yiğit kıyafetinde bir Anadolulu kadın iik defa görülünce, insana evvela derin bir hayret hissi geliyor...Keskin kaşlan altında yağız bakışlan var ki, bizzat kahramanlık bu bakışlar önünde küçûlür.... Bu muharip ve asker kadını gördüğüm zaman kırkbeş yaşlannda vardı. Fa- kat yaş bile bu kadının yüzünde görünmekten sanki ürkmüştür. Hala dinçrir ve daha çok düşman başı yiye- cektir." Anadolu'daki kurtuluş ha- reketi Türkiye'yi adım adım Cumhuriyet'e gotürürken, daha önce kısaca değinip geç- tiğim gibi, kadınlar kendi me- selelerini bir yana bırakmışlar, ulusal kavgaya katılmışlar, o zaman da kımse onlann kadın olduklanru düşünmemişti. Büyük kentlerdeki kadınlar miting alanlannda seslerini yükseltirken, Anadolu kadını her zamanki sessiz sedasız gü- cünü bu kez savaş alanlannda gösteriyordu. Anadolu kadınının savaşa katkısınm ve düşman kuvvetlerinin işgaline isyanının belgesi. Erzurum'da oluşturuldu: "Erzurum vilaye- tinin 23 Kanunuevvel (Aralık) 1335(1919) tarihli şjfresi mah- lulüdür (çözülmüşüdür). C.9- Teşrinisani'35-(Kasım 1919) ve 192 numaralı şifreye numa- ra 2 : Erzurum İslam kadmlannın Muradiye adlı camide toplanarak mevlut okunmasmdan sonra Merkez Kız Okulu Müdiresi Faika Hakkı Hanım tarafından yapılan konuşmadan sonra Sadra- zamhk ile Dahiliye Nezareti'ne ve İstanbul'da İti- laf Devletleri temsilcileriyle Ankara Senatosu'na göndermiş olduklan tegraf sureti aşağıda arz olu- nur..." Kadınlann sitem dolu telgrafı Savaş gibi insanlığın yüz karası bir olayı. işgal altmdaki bir ülkenin kadınlan, işgal edenlere yani "düşmana" nasıl anlatabilir? Dikkatinizi, kadı- nlann bu telgrafta kullandıklan dile ve biçeme özellikle çekmek istiyorum. Sakm unutmayın ki, bu telgraf, doğum günü pastası gibi üstüne mum- lar dikilip, dilim dilim kıyılarak ona buna ikram edilen bir ülkenin topraklanrun ücra bir köşesin- den. bir avuç kadın tarafından, "en yukanlarda" kim varsa. dost-düşman. bir sûrü erkeğe hitaben yaalmıştır. (Ne yapabm ki, o sırada '"en yukan- daki" herkes, savaşı çıkaran da, işgal eden de, iş- gal edilen de. erkekti.) "Avrupa devletlerinin ada- let ve insanlığa hizmet ettiklerine sarsılmaz bir inanç ve kanaatimiz vardı. Eşlerimian, erkek kar- deşlerimizin ve oğullanmıan da, sizin gibi, en eski ve kıymetli dostlanmızla savaşa katılmalan düşü- nülüp konuşulmuşsa da, bunun kendi arzulanyla olmayıp bir tesir altında zorla ve istemeyerek ol- duğu için, masurniyetleri tabiidir. Kollanmızı bağlayarak gözlerimizin önünde baltalarla evlat- lanmızın kanlannı akıtanlan, erkeklerimizi bira- raya toplayarak ateşle yakanlan, kadın ve çocuk- lanmızdan pek çoklannın önemli organlannı ke- serek ölü bir halde bırakanlan, memleketimizi vi- raneliğe çevirdikleri, sizlerin araştırmalannızla et- raflıca anlaşılmışken, biz Osmanhlara insafınızı çevirmeyerek, hala o gibi canileri himaye ve kayı- rma teşebbüsünü anlamıyoruz. Medeniyetle bağ- daşması mümkün olmayan yabancılığmız, bizim size olan hiirmeurnizi bozmadı. Medeniyet vahşe- ti gidermek içindir. Yoksa, zat-ı alileri gjbi, necip (soylu) ve refik (dost) ecnebilerfin) bu uygun ol- mayan haller ile hislerimizi rencide ederek (incite- rek) hürmetimizi bozmak istemelerine akıl erdire- miyoruz.... Yeter! Bundan sonra olsun biz Os- manlılan yok etmekle zevklenmek isteyenlere karşı koymak lutfunda bulununuz." Mustafa Kemal Sam- sun'a ulaştıktan birkaç ay son- ra, kadınlann Erzurum'da attı- klan feryat, Sıvas'a da ülaştı. Ulaşınca da aynı yılın kasım ayında. Sıvas'ta "Anadolu Kadınlan Müdafaa-i Vatan Cemiyeti" kuruldu. Bu kadınlar hangi ortamda ve nasıl oldu da, evlerinden çıkıp kapı kapı dolaşarak "milli mücadele"nin gereğini kim buldularsa anlatülar? "Milli" kuvvetlerin oluşması için genç-yaşlı, erkekleri cep- helere nasıl sürdüler? Demek ki, kocalanndan, babalan- ndan, oğullanııdan, ağa- beylerinden de bile isteye fedakarlık ettiler.. veelbette ki çoğunun erkekleri öldü.. ve yalnız kaldılar. Ankara'- da Büyük Millet Meclisi kurulur, ardından da Cum- huriyet ilan edilirken, yalnız kalmış kadınlar or- dusunu, genç Cumhuriyet'- in "modemliğini" simgele- mek görevi bekliyordu. Görevleri boldu. Erkekle- rini destekleyecekler, ülkenin ekonomik kalkı- nmasına yardım edecekler. okuyacaklar, eğitim ordusuna katılacaklar. kaç yüzyıllık "örtülü" hal- lerinden çıkıp "muasır medeniyet seviyesT'nde memkketi temsil edeoeklerdi. İyiy- di hoştu da, bu adamlar onlara bir türlü o> halckını vermek istemiyor- lardı... Büyük Millet Meclisi'nin beyleri, hanımlan aralanna almak için onlan Meclis'in açüışından sonra tam 14 yıl beklettiler. Neyse ki. Meclis'teki baa bey- Ier, olan bitenleri dile geürip Kur- tuluş Savaşfnın ardından ka- dınlann haline ilişkin sözleri ve tepkileri zabıtlara geçirtmişler: I "Bolu Mebusu Tunalı Hilmi Bey - |... Arkadaşlar, mübarek ci- hadımızın bu millete bıraktığı ana- lar, bugün erkeklerden fazladır. (GürüItüJer, ayak patırtılan) Ayaklannızı vurmayınız beyefen- diler! Benim mukaddes ana- lanmın, benim mukaddes bacı- lanmın başına vuruyorsunuz! lstirham ederim... Benim anam. babamdan yüksektir! (Ayak patırtılan) Analar cen- netten bile yüksektirler. (Gü- rültüler, ayak patırtılan) Tek- rar ediyorum, analar cennetten bile yüksektirler. (Patırtılar ve gürültüler) Müsaade buyrun arkadaşlar. Analar, bacılar... (Şiddetli patımlar) Kadınlara intihap edilmek hakkıra verin demiyorum. Fakat arka- daşlar, analanmı, baalanmı... (Gürültüler) Haki- kate tahammül edemeven kulaklar... CariyeliktenHanımefendilige Kadının Güncesi Hazırlayan: ZEYNEP AVCI Kadın Atasözleri Kadımn şamdanı altın olsa, mumu dikecek erkektir. tstiklal harbüıdc sflah dolduran kacüıüar. (Fotoğraf: TURİZM BAK.\NLIĞI TANITIM MÜDÜRLÜĞÜ) Türk kadınının yaşaımııdan bazı tarilıler 1911 Hüal-iAhmer (Kızılay) Cemiyeti Haıumlar HeyetikuruMu. 1911 Kadınlann durunaı hakkutda istanbul'da Fatma Nesibe Hamm tarafindan verilen vezaman zaman erkekleri dü}tnan ilan eden "Beyaz Konferanslar " büyük ilgi uyandırdı. 1912 Balkan Savaşı başlath. 1912 Müdafaa-i Milb'ye Osmanh Harumlar Heyeti Darülfiinun 'daikikonferans düzenleıh ve orduya yardım için toplantıya katılaniardan bağış topUuh. 1912 Peçesiz Türk kadınlan ilk kez (Amerikan Sefareti'nde verilen) bir davete kanUhlar. 1912 Bir Türk kadını, Belkıs Şevket Hamm, ilk kez uçağa bintti ve tstanbul üzerinde uçta. 1913/Mayts Osmanh Müdafaa-t Hukuk-u ISisvan (Osmanh Kadınının Hukukunu Savunma) Derneği .\'uriye Llriye Hamm başkanhğınaa resmen kuruldu. 1913 JSuriye Vhiye Hamm 'ınyönetiminde Kathnlar Dünyası dergisiyayın hayatına başladı ve bastndailk kez kadınfotoğraflan yayınlandı. 1913 Müdafaa-ı Hukuk-u yisran Derneği nin ey- lemlerisonucu, kadınlarilk kez nem memur, hem deif müfettifiolarak Telefon İdaresi'ne kabul edütükr. Dünya kadınının yaşamıııdan bazı tarilıler 1848 Yazar George Sand La Cause du Peuple (Halkın Davası) gazetesûû çıkardı. 1848 Fransa 'da Jeanne Drouin ve Eugenie Niboyet, kadın haklanm savunan günlük La Voix des Fem- mes (Kadınlann Sesi) gazetesini çıkardtiar. Drou- in, sosyal demokrat parti desteğiyk seçimlerde adayağuu koydu. 1849 Jeanne Drouin 15 oy ahp kazanamadığı se- cimler sonucu "kifkırtıa davranıslan "nedeniyle tu- tuklandı. 1857 (8 MartJ Airı* York 'ta 40 bin kadın işçigreve gitti. 1860 tsriçre 'de kadınlara üm'versiteleregirme hakkı verildi. 1861 Bir Franszz kadın öğretmen JuSe Dubie, ilk kez kadınlarayasak olan bakalorya için özelizin al- dı. İ866 tngiltere'de Suffiage (Sufraj) Hareketi,yani kadma oy hakkı talebi, 1499 kadının imzaladığı di- ' '1934yılında bir gece A tatürk kendi kütüphanesinde, Başbakan İsmet İnönü ile çeşitli konular üzerinde çalışıyordu. Ben de bir kısmını dinlemiş, sonra özelkütüphaneme çekümiştim. Bir müddetsonraher ikiside orayageldiler. A tatürk bana, 'İnönü'nün eliniöp ve teşekkür et' dedi. Şasırmıştım, sebebinisordum. 'Kadınlara milletvekiliseçimiiçin oyhakkını TBMM'ne teklifedecek' dedi. Bu kararın hiç beklemediğim bir anda oluşu banabüyük bir heyecan vesevinç vermişti." Eskişehir Mebusu Emin Bey - Hilmi Bey! Mille- tin hassasiyetıyle oynama! ("Şeriata hürmet edi- niz" sesleri) Hilmi Bey - intihap hakkı verilsin demiyorum. (Gürültüler) Analara intihap hakkı verilsin de- miyorum. Şeriata hürmet ederim. Müsaade ediniz arkadaşlar, kanaatimi söyleyeyim. Emin Bey - Öyle kanaat olmaz! Hilmi Bey - Ne olduğunu anlamayan arkadaş- lar! Susunuz. sö'züm anlaşılsın. Analara, bacıla- ra... (Şidddetli gürültüler. patırtılar) Analara, bacılara... Hakikate tahammül edemeyen kulak- lar. . Reis - Efendim, beş dakika teneffüs edilmek üzere celseyi tatil ediyorum." (TBMM, 4. Içtima, 28. cilt. 1. devre - 3 Nisan 1923 , tntihab-ı Mebu- san. kanun tadili). Tam yedi yıl sonra, !930"da kadınlann belediye seçimlerine katılmalanna ilişkin yasa Meclis'ten geçerken. Dahiliye Vekili Şükrü Kaya. yasanın ye- niliğini açıklarken diyordu ki: "Muhterem Efendi- ler! Bu layihanın açık vasıflanndan ve inkılapçı hükümlerinden biri de Türk kadınının, erkeğiyle zaten müsavi olan şerefli hakkını belediye işlerin- de de tamamiyle tayin etmesidir." Daha önce Tu- nalı Hilmi Bey'i susturmuş, analanndan. bacılan- ndan söz etmesini engellemiş olan Eskişehir Mil- letvekili Emin Bey ise, böyle bir yasanın "mılletin hissiyaü ile oynamak" olmadığıru kabullenjniş ve bakın çıkıp kürsüye ne demış: "Garpta birçok memleketler kadınlara aynı hukuku bahşetmış ol- duklanndan dolayı bu layiha şu noktadan medeni memleketlerle aramızdaki farkı kaldırmış olmak- la beraber, Türk kadınını da mahrum olduğu inti- hap hakkına kavuşturmuş oluyor." Cumhuriyet demokrasi rejimidir Kadınlann genel seçimlerde söz hakkına kavuş- ması, seçme ve seçilme hakkının yalnızca belediye seçimlerinde kalmaması için o dönemde etkinlik- leri çok olan, Atatürk'ün bu konuda sık sık sohbet ettiği (Prof.) Afet tnan, Meclis'ten önce yine Ata- türk'ün bu konuyla yakından ilgilendiğini aktanr: "4 Haziran 1933 akşamı, konuşmalarda, demok- rasi idaresi için. kadınlara seçim hakkmm tanı- nması fikrinde herkes ittifak etmişti. Bundan baş- ka, 'demokrasi' üzerinde daha pek çok konuşul- du. Atatürk'ün o akşam umumi kanaati şu olmuş- tu : "Cumhuriyet rejimi demek. demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Biz cumhuriyeti kurduk, o on yaşını doldururken, demokrasinin bütün icaplannı sırası geldikçe tatbikata koymahdır. Kadın haklannı lanımak da bu- nun bir icabı olacaktır. Müsterih olunuz" demişti." Yine tnan'ın aktardığına göre. belediye seçimlerinde verilen haklardan sonra. Atatürk'ün çevresinde birçok kişi kadınlann genel oy hakkı için görüşlerini söylüyorlardı. Ve o sıralarda Kadınlar Birliği, başlannda Ne- zihe Muhittin, etkin bir faaliyet içinde, oy hakkının savunucu- luğunu yapmaktaydı. Afet Inan'a kulak verelim: "1934 yılında bir gece Atatürk kendi kürüphanesinde. Başbakan İsmet İnönü ile çeşitli konular üzerinde çabşıyordu. Ben de bir kısmını dinlemiş. sonra özel kü- tüphaneme çekilmiştim. Bir müddet sonra her ikisi de oraya geldiler. Atatürk bana, 'tnönü'- nün elini öp ve teşekkür et' dedi. Şaşırmıştım, sebebini sordum. "Kadmlara milletvekili seçimi için oy hakkını TBMM'ne teklif edeceİc' dedi. Bu karann hiç bek- lemediğim bir anda oluşu bana büyük bir heyecan ve sevinç vermişti." (Tarih Boyunca Türk Kadınının Hak ve Görevleri, Milli Eğitim Ba- kanlığı, Atatürk Kitaplan Dizisi, Dördüncü Basım, 1982). Böyle bir yasa tasansı haarlayan hükümetin başkanının eli öpülmesi gerektiğini düşünen, o eh' Afet İnan'a öptüren Atatürk, Meclis'teki havayı iyice biüyorolmalıydı. Çünkü. onbiryıl önceki gü- rültüler," patırtılar, ayak sesleri, sıralara vurulan yumruklar yokru yeni seçim yasası tartışılırken. Herkeste bir heyecan, bir heyecan... Kadınlan yere- göğe koyamıyorlar, övgüler birbirini kovalıyordu. Bunlar arasmda. Şebinkarahisar mebusu Sadri Maksudi, şöyle diyordu: "Baylar... Bu mesele (kadınlann erkekler kadar zeki olup olmadıklan) üzerinde uzun uzadıya tevakkuf etmeyeceğim(dur- ma^cağun). Fakat birşey muhakkaktır; herkes, bütün erkekler, kendi analannın zekasına, ferase- tine (cabuk ka\xama yeteneğine), geniş görüşüne hayrandır. Kadınlann ekserisi anadır. Buna göre, bütün erkeklerin. kadınlann zekasına, ferasetine inanmış olduklan ispat edilmiş demektir. Hiçbirer- kek görmedim ki, anasmın ferasetine hayran ol- masın. Hakikatte erkekler. kadınlann zekasmı iti- raf etmektedirler," Böylece anlaşılıyordu ki, erkek- ler analannın zekasına. kavrayış yeteneğine hayran olmasalardı, kadınlann zekasından genel bir kuşku duyulması gerekecekti... Derken söz alan bir başka milletvekili. İnönü ve arkadaşlannın hazırladığı yasa tasansını, beraberinde de Türk kadınlannı öv- mekte sıraya giriyordu. Manisa Milletvekili Refik Şevket Ince dedi ki: "Bu kanunla, Türk kadı- nlannın omuzlanna aldıklan yük. daha da çok ağı- rlaşmıştır." Sonunda. 1934yıhnınarahkayırun 11'- inci günü, "Teşkilat-ı Esasiye Encümeni"nden de geçip Meclis'te oylamaya sunulan ve Teşkilat-ı Esasiye'nin 10. ve II. maddelerini değiştirmek, 1293 sayıh '"Intihab-ı Mebusan Kanunu"nun 2,6, 11.16,23 ve58'inci maddelerindeki "erkek" sözcü- ğünün yanına "kadm"ı da eklemek üzere yapılan oylamaya 317 kişilik Meclis nüfusundan 258 mil- letvekili katıldı. Meclis bu yasalan oybirliği ile onayladı. Ankara Kız Lisesi muallimlerinın önder- liği ile, ertesi gün saat 13.00"te kadınlar Halkevi'nde toplandılar ve Meclis'e gıdip tezahürat yaptılar. 1913 Osmanh Türk Hanımlan Esirgeme Derneği kuruldu. 1913 Mamulat-ı DaMa'yyehtiklak-i Kadınlar Cemiyeti, Melek hanımbaskanhğındakuruldu ve kadınlan üretmeye veçahşmaya tejvik görevini üstlendi. 1914 Birinci Dünya Saraşı başladı. 1914 tstanbul Ünbersitesi'ne (haftada dörtgün, konferansbiçimindeders dinlemek kosuluyla) kız öğrencikabûtü başlaıut. 1914/Eylülİlk Kız Üniversitesj (İnas Darülfünunu) tstanbûl'da açtldu 1915 Adana ile havatisinde kadın amele tabmrlan obışturuldu. 1915 Sanayide çabşan kadın oranı % 30 'a yükseldi. 1916 Kadınlan Çahpırma Cenûyet-i hlamiyesi Enver Paşa 'mn eşi Naciye Suhanhimayesinde kuruldu. 1917 Hukuk-ı Aile Kararnamesi çıkanldı ve nisan ile evliük kısmen de olsa devlet denetimialnna aanarak, kadınlar lehine bazıyeniükler yapılmak istendL 1917 Kadınlar için ilk özel dershaneleraçıldı: BUgi Yurdu Müessesesi ve Türk Kadını Dershanesi. 1917 İnas Darülfünunu 'nu bitiren Semiha Hızall9 yaşında hse müdürlüğûnegelen ilk kadın oldu. lekçe ile baslanldı. 1867 Jokn Stuart Mill, Ingihz Avam Kamarası'na kadınlara oy hakkı verilmesim öneren bir yasa tasansı sundu. 1869 ABD'de Ehsabeth Cady Stanton'un baskanı olduğu SaüonaJ Woman Suffrage Assc.(Ulusal Kadın Birliği) ve Lucy Stone'un baskanı olduğu American rV'oman Suffrage Assc.f Amerikan Kadın Birliği) adh iki kadın haklan savunucusu örgüt ku- ruldu. 1869 Abnan kadın hareketinin öncûkrinden Lube Otto-Peters. "tşçi Kadınlann Eğitim ve Ruhsal Uyanıs Birtiği"ni kurdu. 1870 ABD'de genç krjar hukuk bûroUmnda çab- sma izni aUhlar. 1870 Fransa'da Paris Komünü'nün gelişiyle kadın hareketi bötiindü; George Sand VerstûUes küküme- tindenyana olduğunu belirtti. I87 6 Fransa'da Maria Verone Uguepour ks Droit des FemmesfKadın Haklan örgûtü) kurdu. POIJTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL ••Rüşvetten Bu Yana. Her kargaşa günlerinde rüşvet, yolsuzluk, soygun olur. Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu dağları asker kaçaklarıyla doluymuş... Eşkiyalık almış başını gidiyor- muş. Şimdi Güney Anadolu dağları peşmergelerle dolu. Istanbul ise, vur patlasın çal oynasın; ya hey! Yapılan işlerde rakamlar büyüdükçe rüşvetin, yolsuz- luğun, soygunun rakamları kabarıyor. Rüşvet söylenti- leri çoktan ayyuka çıkmıştı. Su müdürünün vurgunuyla ayağa düşmüştü. Bekara avrat boşamak kolay, derler. Bizimki evliyken boşuyor, biraz zor olacak. özel kasa- lar, dolarlar, marklar, elaltından görmeler çetrefil olu- yor. Bizim XVI. yüzyıl şairlerinden Fuzuli var. Yahya Ke- mal divan şairi saymadığı için Türk müdür, Azeri midir, birbirine karıştırır. Fuzuli, divanıyla, mesnevileriyle ünlüdür. Ama bu ara- da "Ş/7cayefnames/"gözdenuzakdüşmez. Ünlüşikayet- namesi, "Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar" sözleriyte başlar, nesir olarak sürer. Şikayetname, ölçülü şiirlerinden değildir, düzyazıdır. Satırların ölçüsü yoktur ama kafiyeleri vardır. Bu türlü kafiyeli nesirlere seci derler. Fuzuli'nin "Şikayetname"- si müseccadır. Yani kafiyeleri vardır, vezni yoktur. Kanuni Sultan Süleyman döneminde rüşvet, bugünkü gibi, almış yürümüş. Fuzuli'ye vakıftan bir maaş bağla- mışlar. Ama günü gelince bir türlü alamazmış. ille de bir rüşvet vermek gerekirmiş. Fuzuli, "Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar" derken, vakıftan bir türlü maaşı alamadığını söylemek istiyor. Fuzuli bu "şikayetname"- yi yazmasa, rüşvetten yakınmasa Kanuni Sultan Süley- man döneminde rüşvetin kol gezdiğini nereden bilecek- tik. Serbest pazar ekonomisi döneminde rüşvetin yasa- laştığını yazacaklar ki öğreneceğiz. Hayali şirketler yo- luyla yasallaşması ilerde anlatılacaktır. Bir işin suç sa- yıldığı bir dönemde hemen bir yasa çıkararak (kanun kuvvetinde kararname) bağışlanması 12 Eylül rejiminin bulgusudur. Hayali ihracatçı yakalandı mı, hemen ardın- dan bir yasa çıkar bağışlanır. Ulusal paramız neredeyse dolar. Para düştükçe, pa- ranın rakamları da büyüyor. Önce beş binlikler çıktı, er- tesi yıl on binlikler. Ondan sonra her yıl adet oldu, yirmi bin, elli bin kendini gösterdi. Yüz bin, iki yüz elli bin, beş yüz binlikler arzı endam ettiler. Şimdi kışa kalmaz her- halde milyonluklar piyasaya çıkacaktır. Bir kağıt bir mil- yon... •Taksilere her yıl, adet üzre zamlar gelince, şoföryakı- nıyordu: "Para kuUandıkları yok ki, taksiparası diye, gün geçtikçeya bono verecekler, yaçekkesecekler." "Ne olacak "diye sordum. "Vallahi bize de zam yapmasınlar, benzine de yap- masınlar, her şeyi olduğu yerde dondursunlar, razıyız. Bu oyunu kimse yutmuyor artık... Bir verip beş geri alı- yorlar." Piyasada markla/, dolarlar dolandıkça, çekler, bono- lar verildikçe ev hanımlan bile birer sarraf kesildi. Ço- cuklar bayram parası diye dolar istiyorlar. 12 Eylül günlerindeydi, Selimiye'de üstümü ararlar- ken kibritcebini de yokladılar. Bir de ne görelim, oradan iki Fransız Frangı çıkmaz mı? Arayan asker sevindi. "Gavur parası!.." Teğmen eline aldı, evirdi, çevirdi, beğenmedi. Askere döndü; "Bu sayılmaz... "dedi. Suçumuz küçülmüştü. Teğmen bana "Bu para ne?' gibilerden göz kırptı. Anlamıştım. "Efendim " dedim. "Bundan bir iki yıl önce yurtdışına çıkmıştım, ordan kalmış. Biliyorsunuz önemli bir para değil." "Evet, değilama bundan sonra ceplerine dikkatet 1 " Döviz bulundurma suçundan kurtulmuştuk. 12 Eylül'- ün insaflıları da varmış; düşünüyorum da. döviz bulun- durmaktan içeri alabilirlerdi. Süleyman Takkecl'nin savcı olduğu dönemdeydik... BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAıN SAĞA: 1/ Yürüme. bisiklet yol yanşı ve yüzmeyi kapsa- yan üçlü yanşma. 2/Aynı motifin yinelenmesinden ibaret canlı ve hareketli bestelere verilen ad... Sa- tünı gezegeninin bir uy- c dusu. 3/ Göçebelerin konak yeri... Bir inceleme 6 sonucunu içeren yazı. 4/ -, Avrupalılann Çin devlet memurlanna verdikleri 8 ad. 5/ Aynı adh bitkinin g kokulu tohumunu sarmı- sak ve kırmızıbiberle kanştırarak pastırmanın üzerine sürûlen ma- cun. 6/ Sevinç belirten bir ünlem... Su... Bir renk. 7/ Briçte, bir roberi oluşturan iki bölümden her biri... Kadınlar hamamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın. 8/ Mimarbkta '"$31110" anlamında kullanılan sözcük... E! sıkjşma. 9/ Büyük su şişesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Dolaşım sisteminde bir ya da birkaç pıhtı oluşması. 2/ Bir giyeceğin göğüsle omuz arasında kalan bölümüne eklenen parça...Erkek geyik. 3/ Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma... Havadaki su buhan. 4/ Şöhret... Hazırlanan çayın renk ve koku bakırnından istenilen durumu... Bir nota. 5/ Tombul. iri yapıh. 6/ Ödünç alınan ya da verilen şey... Soyundan gehnen kımse. 7/ Eti lezzetli bir tavuk ırkı. 8/ Sıvı durumuna getirümiş havadan elde edilerek ışık araçlannda kullanılan gaz... Arap harflerinin en çok kullanılan el yazısı bi- çimi. 9/ Utançduyfna... Denizcilikte makinelerin çevriİrnesi için verilen komut. SIRECEK İLAN T.C. ANTALYA 6. ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN 1992/U29Esas Davaa Erhan Esmen vekili Av. Kenan Mengi tarafından dava- lılar Fatih Uçar ve Yakup Telli aleyhine açılan 07 EH 737 plakalı araan iadesi veya 70.000.000 TL bedelin tahsili davasında veriien ara karan gereğince; Davalılardan Fatih Ucar'a dava dilekçesi tebliğe verilmiş olup teb- iigatın yapıiamadığı, adresi de zabıtaca tesbit edilemediğinden iş bu davalıya dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmekle: Davacı vekilinin mahkememize verdiği 24.8.1992 tarihli dava di- lekçesinde; müvekkılinın 4.5.1992 tarihinde davalı Fatih Uçar'dan pazar >erinde pazarlıkla eski plakası 01 ET 004 olan Doğan marka otomobilı 71.000.000 TL bedelle Antalya 3. Noterliği'nin 4.5.1992 tarih ve 14093 yevmiye noiu satış sözleşmesi ise satın aldığını, Trafık' te adına kayıt eltırdiğini. araan satın alındığı tarihten bugüne kadar aracı kullandığını, araan satımında sahtecilik olduğu iddiası ile alın- dığını ve emniyet müdürlüğünce aracın bağlandığınj. aracın tûm ya- sal şartlar yerine getirilerek satın alındığını bu nedenle araan tarafla- nna teslimini veya bedelinin taraflanna ödenmesini talep eden işbu dava dilekçesinin davalılardan Fatih Ucar'a ilanen tebliğine. davalı- nın duruşmamn bırakıldığı 13.10.1993 günü saat 08.45"teki duruşma- ya bizzat gelmemesi veya kendisitıi bir vekille temsil ettirmemesı ha- linde davaya yokluğunda devam edilip karar verileceği (HUMK'nun 213 Md.) ilanen tebliğ olunur. 5.8.1993 Basm:50588
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle