Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6AYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS1993 CUMARTESİ
12 DIZIYAZI
Öp Ismet Paşa'nınelini
"4 Haziran 1933 akşamı, konuşmalarda, demokrasi
idaresiiçin, kadınlara seçim hakkının tanınması
fîkrinde herkes ittifak etmişti. Bundan başka,
'demokrasi'üzerinde dahapek çokkonuşuldu.
A tatürk'ün o akşam umumikanaatişu olmuştu:
'Cumhuriyet rejimidemek, demokrasisistemii
ile devletşekli demektir. Biz cumhuriyeti
kurduk, o onyaşını doldururken,
demokrasinin büîün icaplarını sırasıgeldikçe
' tatbikatakoymahdır.Kadın haklarını tanımak
da bunun bir icabı olacaktır, demişti."
'"Kendisi siyah pantolon, ceket ve uzun bir
manto. ayağında çizme, başında siyah başlık ve
elinde bir Japon giyimü fiüntası taşırdı. Düşman-
dan eline geçirdiği doru atı üstünde her zaman
müfrezenm artcısı olurdu. Pek çevik ata biner ve
iner. tehlike zamanında herkesten evvel silahını
kullanırdı." (Akıncılar müfrezesinden Halil Efe'-
nin kansı Gördesli Makbule Hanım. Efe ile evlen-
diğinde 20. şehit düştüğünde 21 yaşındaydı). "Os-
maniye kazasnın Kaypak nahiyesi Raziyeler
Köyü'nden Bayan Rahmiye, Fransızlann işkence ve
tazyıklenne tahammül edemeyerek Hüseyin
Ağa'nın milli kuvvellerine gönüllü olarak
katılmış ve 1336 (1920) Şubatı'nda Hasanbeyli ri-
vannda 9.Tümen'le yapılan taarruza müfrezesiy-
le bizzat katılmıştır. Bu çarpışmada Fransızlar-
dan 80 tüfek ve iki makinalı tüfek ahnmıştır.
Çarpışmada şehit düşen ve ateş altında kalan iki
arkadaşını kurtarmak için milli kuvvetler askeri-
nin gösterdiğı tereddütü gören Bayan Rahmiye,
derhal ileri atılarak gidipşehitleri kurtarmış ve bu
kahramanca hareketinden dolayı kendine "Tay-
yar" (uçan) lakabı verilmiştir." (Tayyar Rahmiye
öldüğûnde yirmısine yeni basıyordu.) TC Genel
Kurmay Başkanlığı'nın, Harp Tarihi Encümenli-
ğTnce yayımlanan bu belgede, (4.Şube, Sayı: 180/
50218 - 28 Şubat 1936) Ordu Dairesi Reisliği'ne
verilen cevap içinde yukandaki iki hikaye de yer
alır.
Ya "Kara Fatma"?
Belki o cevaptaki hikayeler azdır ama Kurtuluş
Savaşf ndaki kadınlann hikayeleri o cevaba sığ-
mayacak kadar çok. Bir örneği de, hala tüm
yaptıklan gereğince bilinmeyen, kimliği ve kişiiiği
tartışılabilir tezİerie açıklanan. hatta fiaksel özeî-
lıklen biie tam belirlenememiş "Kara Fatma" ya
da "Kahraman Fatma" ya da Fatma Seher
Hanım... Izmit karargah komutanhğına kadar
yûkselen bu kadını çeşitli biçimde tanımlamış, ta-
rih yazanlar. "Onu geçen kış İzmit'tegördüm. Ne
olursa olsun, böyle pür-silah. omuzundan aşa|ı
fışeklerle sanlı," belinde tızun taması i/e taban-
casıyla, dağlı bir yiğit kıyafetinde bir Anadolulu
kadın iik defa görülünce, insana evvela derin bir
hayret hissi geliyor...Keskin kaşlan altında yağız
bakışlan var ki, bizzat kahramanlık bu bakışlar
önünde küçûlür.... Bu muharip ve asker kadını
gördüğüm zaman kırkbeş yaşlannda vardı. Fa-
kat yaş bile bu kadının yüzünde görünmekten
sanki ürkmüştür. Hala dinçrir
ve daha çok düşman başı yiye-
cektir."
Anadolu'daki kurtuluş ha-
reketi Türkiye'yi adım adım
Cumhuriyet'e gotürürken,
daha önce kısaca değinip geç-
tiğim gibi, kadınlar kendi me-
selelerini bir yana bırakmışlar,
ulusal kavgaya katılmışlar, o
zaman da kımse onlann kadın
olduklanru düşünmemişti.
Büyük kentlerdeki kadınlar
miting alanlannda seslerini
yükseltirken, Anadolu kadını
her zamanki sessiz sedasız gü-
cünü bu kez savaş alanlannda
gösteriyordu. Anadolu
kadınının savaşa katkısınm ve
düşman kuvvetlerinin işgaline
isyanının belgesi. Erzurum'da
oluşturuldu: "Erzurum vilaye-
tinin 23 Kanunuevvel (Aralık)
1335(1919) tarihli şjfresi mah-
lulüdür (çözülmüşüdür). C.9-
Teşrinisani'35-(Kasım 1919)
ve 192 numaralı şifreye numa-
ra 2 : Erzurum İslam kadmlannın Muradiye adlı
camide toplanarak mevlut okunmasmdan sonra
Merkez Kız Okulu Müdiresi Faika Hakkı Hanım
tarafından yapılan konuşmadan sonra Sadra-
zamhk ile Dahiliye Nezareti'ne ve İstanbul'da İti-
laf Devletleri temsilcileriyle Ankara Senatosu'na
göndermiş olduklan tegraf sureti aşağıda arz olu-
nur..."
Kadınlann sitem dolu telgrafı
Savaş gibi insanlığın yüz karası bir olayı. işgal
altmdaki bir ülkenin kadınlan, işgal edenlere yani
"düşmana" nasıl anlatabilir? Dikkatinizi, kadı-
nlann bu telgrafta kullandıklan dile ve biçeme
özellikle çekmek istiyorum. Sakm unutmayın ki,
bu telgraf, doğum günü pastası gibi üstüne mum-
lar dikilip, dilim dilim kıyılarak ona buna ikram
edilen bir ülkenin topraklanrun ücra bir köşesin-
den. bir avuç kadın tarafından, "en yukanlarda"
kim varsa. dost-düşman. bir sûrü erkeğe hitaben
yaalmıştır. (Ne yapabm ki, o sırada '"en yukan-
daki" herkes, savaşı çıkaran da, işgal eden de, iş-
gal edilen de. erkekti.) "Avrupa devletlerinin ada-
let ve insanlığa hizmet ettiklerine sarsılmaz bir
inanç ve kanaatimiz vardı. Eşlerimian, erkek kar-
deşlerimizin ve oğullanmıan da, sizin gibi, en eski
ve kıymetli dostlanmızla savaşa katılmalan düşü-
nülüp konuşulmuşsa da, bunun kendi arzulanyla
olmayıp bir tesir altında zorla ve istemeyerek ol-
duğu için, masurniyetleri tabiidir. Kollanmızı
bağlayarak gözlerimizin önünde baltalarla evlat-
lanmızın kanlannı akıtanlan, erkeklerimizi bira-
raya toplayarak ateşle yakanlan, kadın ve çocuk-
lanmızdan pek çoklannın önemli organlannı ke-
serek ölü bir halde bırakanlan, memleketimizi vi-
raneliğe çevirdikleri, sizlerin araştırmalannızla et-
raflıca anlaşılmışken, biz Osmanhlara insafınızı
çevirmeyerek, hala o gibi canileri himaye ve kayı-
rma teşebbüsünü anlamıyoruz. Medeniyetle bağ-
daşması mümkün olmayan yabancılığmız, bizim
size olan hiirmeurnizi bozmadı. Medeniyet vahşe-
ti gidermek içindir. Yoksa, zat-ı alileri gjbi, necip
(soylu) ve refik (dost) ecnebilerfin) bu uygun ol-
mayan haller ile hislerimizi rencide ederek (incite-
rek) hürmetimizi bozmak istemelerine akıl erdire-
miyoruz.... Yeter! Bundan sonra olsun biz Os-
manlılan yok etmekle zevklenmek isteyenlere
karşı koymak lutfunda bulununuz."
Mustafa Kemal Sam-
sun'a ulaştıktan birkaç ay son-
ra, kadınlann Erzurum'da attı-
klan feryat, Sıvas'a da ülaştı.
Ulaşınca da aynı yılın kasım
ayında. Sıvas'ta "Anadolu
Kadınlan Müdafaa-i Vatan
Cemiyeti" kuruldu.
Bu kadınlar hangi ortamda
ve nasıl oldu da, evlerinden
çıkıp kapı kapı dolaşarak
"milli mücadele"nin gereğini
kim buldularsa anlatülar?
"Milli" kuvvetlerin oluşması
için genç-yaşlı, erkekleri cep-
helere nasıl sürdüler? Demek
ki, kocalanndan, babalan-
ndan, oğullanııdan, ağa-
beylerinden de bile isteye
fedakarlık ettiler.. veelbette
ki çoğunun erkekleri öldü..
ve yalnız kaldılar. Ankara'-
da Büyük Millet Meclisi
kurulur, ardından da Cum-
huriyet ilan edilirken,
yalnız kalmış kadınlar or-
dusunu, genç Cumhuriyet'-
in "modemliğini" simgele-
mek görevi bekliyordu. Görevleri boldu. Erkekle-
rini destekleyecekler, ülkenin ekonomik kalkı-
nmasına yardım edecekler. okuyacaklar, eğitim
ordusuna katılacaklar. kaç yüzyıllık "örtülü" hal-
lerinden çıkıp "muasır medeniyet seviyesT'nde
memkketi temsil edeoeklerdi. İyiy-
di hoştu da, bu adamlar onlara bir
türlü o> halckını vermek istemiyor-
lardı... Büyük Millet Meclisi'nin
beyleri, hanımlan aralanna almak
için onlan Meclis'in açüışından
sonra tam 14 yıl beklettiler.
Neyse ki. Meclis'teki baa bey-
Ier, olan bitenleri dile geürip Kur-
tuluş Savaşfnın ardından ka-
dınlann haline ilişkin sözleri ve
tepkileri zabıtlara geçirtmişler:
I "Bolu Mebusu Tunalı Hilmi Bey -
|... Arkadaşlar, mübarek ci-
hadımızın bu millete bıraktığı ana-
lar, bugün erkeklerden fazladır.
(GürüItüJer, ayak patırtılan)
Ayaklannızı vurmayınız beyefen-
diler! Benim mukaddes ana-
lanmın, benim mukaddes bacı-
lanmın başına vuruyorsunuz!
lstirham ederim... Benim
anam. babamdan yüksektir!
(Ayak patırtılan) Analar cen-
netten bile yüksektirler. (Gü-
rültüler, ayak patırtılan) Tek-
rar ediyorum, analar cennetten
bile yüksektirler. (Patırtılar ve
gürültüler) Müsaade buyrun arkadaşlar. Analar,
bacılar... (Şiddetli patımlar) Kadınlara intihap
edilmek hakkıra verin demiyorum. Fakat arka-
daşlar, analanmı, baalanmı... (Gürültüler) Haki-
kate tahammül edemeven kulaklar...
CariyeliktenHanımefendilige
Kadının
Güncesi
Hazırlayan: ZEYNEP AVCI
Kadın
Atasözleri
Kadımn
şamdanı altın
olsa, mumu
dikecek
erkektir.
tstiklal harbüıdc sflah dolduran kacüıüar. (Fotoğraf: TURİZM BAK.\NLIĞI TANITIM MÜDÜRLÜĞÜ)
Türk kadınının yaşaımııdan bazı tarilıler
1911 Hüal-iAhmer (Kızılay) Cemiyeti Haıumlar
HeyetikuruMu.
1911 Kadınlann durunaı hakkutda istanbul'da
Fatma Nesibe Hamm tarafindan verilen vezaman
zaman erkekleri dü}tnan ilan eden "Beyaz
Konferanslar " büyük ilgi uyandırdı.
1912 Balkan Savaşı başlath.
1912 Müdafaa-i Milb'ye Osmanh Harumlar Heyeti
Darülfiinun 'daikikonferans düzenleıh ve orduya
yardım için toplantıya katılaniardan bağış topUuh.
1912 Peçesiz Türk kadınlan ilk kez (Amerikan
Sefareti'nde verilen) bir davete kanUhlar.
1912 Bir Türk kadını, Belkıs Şevket Hamm, ilk kez
uçağa bintti ve tstanbul üzerinde uçta.
1913/Mayts Osmanh Müdafaa-t Hukuk-u ISisvan
(Osmanh Kadınının Hukukunu Savunma)
Derneği .\'uriye Llriye Hamm başkanhğınaa
resmen kuruldu.
1913 JSuriye Vhiye Hamm 'ınyönetiminde
Kathnlar Dünyası dergisiyayın hayatına başladı
ve bastndailk kez kadınfotoğraflan yayınlandı.
1913 Müdafaa-ı Hukuk-u yisran Derneği nin ey-
lemlerisonucu, kadınlarilk kez nem memur, hem
deif müfettifiolarak Telefon İdaresi'ne kabul
edütükr.
Dünya kadınının yaşamıııdan bazı tarilıler
1848 Yazar George Sand La Cause du Peuple
(Halkın Davası) gazetesûû çıkardı.
1848 Fransa 'da Jeanne Drouin ve Eugenie Niboyet,
kadın haklanm savunan günlük La Voix des Fem-
mes (Kadınlann Sesi) gazetesini çıkardtiar. Drou-
in, sosyal demokrat parti desteğiyk seçimlerde
adayağuu koydu.
1849 Jeanne Drouin 15 oy ahp kazanamadığı se-
cimler sonucu "kifkırtıa davranıslan "nedeniyle tu-
tuklandı.
1857 (8 MartJ Airı* York 'ta 40 bin kadın işçigreve
gitti.
1860 tsriçre 'de kadınlara üm'versiteleregirme hakkı
verildi.
1861 Bir Franszz kadın öğretmen JuSe Dubie, ilk
kez kadınlarayasak olan bakalorya için özelizin al-
dı.
İ866 tngiltere'de Suffiage (Sufraj) Hareketi,yani
kadma oy hakkı talebi, 1499 kadının imzaladığı di-
' '1934yılında bir gece A tatürk kendi
kütüphanesinde, Başbakan İsmet İnönü ile çeşitli
konular üzerinde çalışıyordu. Ben de bir kısmını
dinlemiş, sonra özelkütüphaneme çekümiştim. Bir
müddetsonraher ikiside orayageldiler. A tatürk
bana, 'İnönü'nün eliniöp ve teşekkür et' dedi.
Şasırmıştım, sebebinisordum. 'Kadınlara
milletvekiliseçimiiçin oyhakkını TBMM'ne
teklifedecek' dedi. Bu kararın hiç beklemediğim
bir anda oluşu banabüyük bir heyecan vesevinç
vermişti."
Eskişehir Mebusu Emin Bey - Hilmi Bey! Mille-
tin hassasiyetıyle oynama! ("Şeriata hürmet edi-
niz" sesleri)
Hilmi Bey - intihap hakkı verilsin demiyorum.
(Gürültüler) Analara intihap hakkı verilsin de-
miyorum. Şeriata hürmet ederim. Müsaade ediniz
arkadaşlar, kanaatimi söyleyeyim.
Emin Bey - Öyle kanaat olmaz!
Hilmi Bey - Ne olduğunu anlamayan arkadaş-
lar! Susunuz. sö'züm anlaşılsın. Analara, bacıla-
ra... (Şidddetli gürültüler. patırtılar) Analara,
bacılara... Hakikate tahammül edemeyen kulak-
lar. . Reis - Efendim, beş dakika teneffüs edilmek
üzere celseyi tatil ediyorum." (TBMM, 4. Içtima,
28. cilt. 1. devre - 3 Nisan 1923 , tntihab-ı Mebu-
san. kanun tadili).
Tam yedi yıl sonra, !930"da kadınlann belediye
seçimlerine katılmalanna ilişkin yasa Meclis'ten
geçerken. Dahiliye Vekili Şükrü Kaya. yasanın ye-
niliğini açıklarken diyordu ki: "Muhterem Efendi-
ler! Bu layihanın açık vasıflanndan ve inkılapçı
hükümlerinden biri de Türk kadınının, erkeğiyle
zaten müsavi olan şerefli hakkını belediye işlerin-
de de tamamiyle tayin etmesidir." Daha önce Tu-
nalı Hilmi Bey'i susturmuş, analanndan. bacılan-
ndan söz etmesini engellemiş olan Eskişehir Mil-
letvekili Emin Bey ise, böyle bir yasanın "mılletin
hissiyaü ile oynamak" olmadığıru kabullenjniş ve
bakın çıkıp kürsüye ne demış: "Garpta birçok
memleketler kadınlara aynı hukuku bahşetmış ol-
duklanndan dolayı bu layiha şu noktadan medeni
memleketlerle aramızdaki farkı kaldırmış olmak-
la beraber, Türk kadınını da mahrum olduğu inti-
hap hakkına kavuşturmuş oluyor."
Cumhuriyet demokrasi rejimidir
Kadınlann genel seçimlerde söz hakkına kavuş-
ması, seçme ve seçilme hakkının yalnızca belediye
seçimlerinde kalmaması için o dönemde etkinlik-
leri çok olan, Atatürk'ün bu konuda sık sık sohbet
ettiği (Prof.) Afet tnan, Meclis'ten önce yine Ata-
türk'ün bu konuyla yakından ilgilendiğini aktanr:
"4 Haziran 1933 akşamı, konuşmalarda, demok-
rasi idaresi için. kadınlara seçim hakkmm tanı-
nması fikrinde herkes ittifak etmişti. Bundan baş-
ka, 'demokrasi' üzerinde daha pek çok konuşul-
du. Atatürk'ün o akşam umumi kanaati şu olmuş-
tu : "Cumhuriyet rejimi demek. demokrasi sistemi
ile devlet şekli demektir. Biz cumhuriyeti kurduk,
o on yaşını doldururken, demokrasinin bütün
icaplannı sırası geldikçe tatbikata koymahdır.
Kadın haklannı lanımak da bu-
nun bir icabı olacaktır. Müsterih
olunuz" demişti."
Yine tnan'ın aktardığına göre.
belediye seçimlerinde verilen
haklardan sonra. Atatürk'ün
çevresinde birçok kişi kadınlann
genel oy hakkı için görüşlerini
söylüyorlardı. Ve o sıralarda
Kadınlar Birliği, başlannda Ne-
zihe Muhittin, etkin bir faaliyet
içinde, oy hakkının savunucu-
luğunu yapmaktaydı. Afet
Inan'a kulak verelim: "1934
yılında bir gece Atatürk kendi
kürüphanesinde. Başbakan
İsmet İnönü ile çeşitli konular
üzerinde çabşıyordu. Ben de bir
kısmını dinlemiş. sonra özel kü-
tüphaneme çekilmiştim. Bir
müddet sonra her ikisi de oraya
geldiler. Atatürk bana, 'tnönü'-
nün elini öp ve teşekkür et' dedi.
Şaşırmıştım, sebebini sordum.
"Kadmlara milletvekili seçimi
için oy hakkını TBMM'ne teklif
edeceİc' dedi. Bu karann hiç bek-
lemediğim bir anda oluşu bana büyük bir heyecan
ve sevinç vermişti." (Tarih Boyunca Türk
Kadınının Hak ve Görevleri, Milli Eğitim Ba-
kanlığı, Atatürk Kitaplan Dizisi, Dördüncü
Basım, 1982).
Böyle bir yasa tasansı haarlayan hükümetin
başkanının eli öpülmesi gerektiğini düşünen, o eh'
Afet İnan'a öptüren Atatürk, Meclis'teki havayı
iyice biüyorolmalıydı. Çünkü. onbiryıl önceki gü-
rültüler," patırtılar, ayak sesleri, sıralara vurulan
yumruklar yokru yeni seçim yasası tartışılırken.
Herkeste bir heyecan, bir heyecan... Kadınlan yere-
göğe koyamıyorlar, övgüler birbirini kovalıyordu.
Bunlar arasmda. Şebinkarahisar mebusu Sadri
Maksudi, şöyle diyordu: "Baylar... Bu mesele
(kadınlann erkekler kadar zeki olup olmadıklan)
üzerinde uzun uzadıya tevakkuf etmeyeceğim(dur-
ma^cağun). Fakat birşey muhakkaktır; herkes,
bütün erkekler, kendi analannın zekasına, ferase-
tine (cabuk ka\xama yeteneğine), geniş görüşüne
hayrandır. Kadınlann ekserisi anadır. Buna göre,
bütün erkeklerin. kadınlann zekasına, ferasetine
inanmış olduklan ispat edilmiş demektir. Hiçbirer-
kek görmedim ki, anasmın ferasetine hayran ol-
masın. Hakikatte erkekler. kadınlann zekasmı iti-
raf etmektedirler," Böylece anlaşılıyordu ki, erkek-
ler analannın zekasına. kavrayış yeteneğine hayran
olmasalardı, kadınlann zekasından genel bir kuşku
duyulması gerekecekti... Derken söz alan bir başka
milletvekili. İnönü ve arkadaşlannın hazırladığı
yasa tasansını, beraberinde de Türk kadınlannı öv-
mekte sıraya giriyordu. Manisa Milletvekili Refik
Şevket Ince dedi ki: "Bu kanunla, Türk kadı-
nlannın omuzlanna aldıklan yük. daha da çok ağı-
rlaşmıştır." Sonunda. 1934yıhnınarahkayırun 11'-
inci günü, "Teşkilat-ı Esasiye Encümeni"nden de
geçip Meclis'te oylamaya sunulan ve Teşkilat-ı
Esasiye'nin 10. ve II. maddelerini değiştirmek,
1293 sayıh '"Intihab-ı Mebusan Kanunu"nun 2,6,
11.16,23 ve58'inci maddelerindeki "erkek" sözcü-
ğünün yanına "kadm"ı da eklemek üzere yapılan
oylamaya 317 kişilik Meclis nüfusundan 258 mil-
letvekili katıldı. Meclis bu yasalan oybirliği ile
onayladı. Ankara Kız Lisesi muallimlerinın önder-
liği ile, ertesi gün saat 13.00"te kadınlar Halkevi'nde
toplandılar ve Meclis'e gıdip tezahürat yaptılar.
1913 Osmanh Türk Hanımlan Esirgeme Derneği
kuruldu.
1913 Mamulat-ı DaMa'yyehtiklak-i Kadınlar
Cemiyeti, Melek hanımbaskanhğındakuruldu ve
kadınlan üretmeye veçahşmaya tejvik görevini
üstlendi.
1914 Birinci Dünya Saraşı başladı.
1914 tstanbul Ünbersitesi'ne (haftada dörtgün,
konferansbiçimindeders dinlemek kosuluyla) kız
öğrencikabûtü başlaıut.
1914/Eylülİlk Kız Üniversitesj (İnas Darülfünunu)
tstanbûl'da açtldu
1915 Adana ile havatisinde kadın amele tabmrlan
obışturuldu.
1915 Sanayide çabşan kadın oranı % 30 'a yükseldi.
1916 Kadınlan Çahpırma Cenûyet-i hlamiyesi
Enver Paşa 'mn eşi Naciye Suhanhimayesinde
kuruldu.
1917 Hukuk-ı Aile Kararnamesi çıkanldı ve nisan ile
evliük kısmen de olsa devlet denetimialnna aanarak,
kadınlar lehine bazıyeniükler yapılmak istendL
1917 Kadınlar için ilk özel dershaneleraçıldı: BUgi
Yurdu Müessesesi ve Türk Kadını Dershanesi.
1917 İnas Darülfünunu 'nu bitiren Semiha Hızall9
yaşında hse müdürlüğûnegelen ilk kadın oldu.
lekçe ile baslanldı. 1867 Jokn Stuart Mill, Ingihz
Avam Kamarası'na kadınlara oy hakkı verilmesim
öneren bir yasa tasansı sundu.
1869 ABD'de Ehsabeth Cady Stanton'un baskanı
olduğu SaüonaJ Woman Suffrage Assc.(Ulusal
Kadın Birliği) ve Lucy Stone'un baskanı olduğu
American rV'oman Suffrage Assc.f Amerikan Kadın
Birliği) adh iki kadın haklan savunucusu örgüt ku-
ruldu.
1869 Abnan kadın hareketinin öncûkrinden Lube
Otto-Peters. "tşçi Kadınlann Eğitim ve Ruhsal
Uyanıs Birtiği"ni kurdu.
1870 ABD'de genç krjar hukuk bûroUmnda çab-
sma izni aUhlar.
1870 Fransa'da Paris Komünü'nün gelişiyle kadın
hareketi bötiindü; George Sand VerstûUes küküme-
tindenyana olduğunu belirtti.
I87
6 Fransa'da Maria Verone Uguepour ks Droit
des FemmesfKadın Haklan örgûtü) kurdu.
POIJTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
••Rüşvetten Bu Yana.
Her kargaşa günlerinde rüşvet, yolsuzluk, soygun
olur. Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu dağları asker
kaçaklarıyla doluymuş... Eşkiyalık almış başını gidiyor-
muş. Şimdi Güney Anadolu dağları peşmergelerle dolu.
Istanbul ise, vur patlasın çal oynasın; ya hey!
Yapılan işlerde rakamlar büyüdükçe rüşvetin, yolsuz-
luğun, soygunun rakamları kabarıyor. Rüşvet söylenti-
leri çoktan ayyuka çıkmıştı. Su müdürünün vurgunuyla
ayağa düşmüştü. Bekara avrat boşamak kolay, derler.
Bizimki evliyken boşuyor, biraz zor olacak. özel kasa-
lar, dolarlar, marklar, elaltından görmeler çetrefil olu-
yor.
Bizim XVI. yüzyıl şairlerinden Fuzuli var. Yahya Ke-
mal divan şairi saymadığı için Türk müdür, Azeri midir,
birbirine karıştırır.
Fuzuli, divanıyla, mesnevileriyle ünlüdür. Ama bu ara-
da "Ş/7cayefnames/"gözdenuzakdüşmez. Ünlüşikayet-
namesi, "Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar"
sözleriyte başlar, nesir olarak sürer.
Şikayetname, ölçülü şiirlerinden değildir, düzyazıdır.
Satırların ölçüsü yoktur ama kafiyeleri vardır. Bu türlü
kafiyeli nesirlere seci derler. Fuzuli'nin "Şikayetname"-
si müseccadır. Yani kafiyeleri vardır, vezni yoktur.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde rüşvet, bugünkü
gibi, almış yürümüş. Fuzuli'ye vakıftan bir maaş bağla-
mışlar. Ama günü gelince bir türlü alamazmış. ille de bir
rüşvet vermek gerekirmiş. Fuzuli, "Selam verdim rüşvet
değildir diye almadılar" derken, vakıftan bir türlü maaşı
alamadığını söylemek istiyor. Fuzuli bu "şikayetname"-
yi yazmasa, rüşvetten yakınmasa Kanuni Sultan Süley-
man döneminde rüşvetin kol gezdiğini nereden bilecek-
tik.
Serbest pazar ekonomisi döneminde rüşvetin yasa-
laştığını yazacaklar ki öğreneceğiz. Hayali şirketler yo-
luyla yasallaşması ilerde anlatılacaktır. Bir işin suç sa-
yıldığı bir dönemde hemen bir yasa çıkararak (kanun
kuvvetinde kararname) bağışlanması 12 Eylül rejiminin
bulgusudur. Hayali ihracatçı yakalandı mı, hemen ardın-
dan bir yasa çıkar bağışlanır.
Ulusal paramız neredeyse dolar. Para düştükçe, pa-
ranın rakamları da büyüyor. Önce beş binlikler çıktı, er-
tesi yıl on binlikler. Ondan sonra her yıl adet oldu, yirmi
bin, elli bin kendini gösterdi. Yüz bin, iki yüz elli bin, beş
yüz binlikler arzı endam ettiler. Şimdi kışa kalmaz her-
halde milyonluklar piyasaya çıkacaktır. Bir kağıt bir mil-
yon...
•Taksilere her yıl, adet üzre zamlar gelince, şoföryakı-
nıyordu: "Para kuUandıkları yok ki, taksiparası diye, gün
geçtikçeya bono verecekler, yaçekkesecekler."
"Ne olacak "diye sordum.
"Vallahi bize de zam yapmasınlar, benzine de yap-
masınlar, her şeyi olduğu yerde dondursunlar, razıyız.
Bu oyunu kimse yutmuyor artık... Bir verip beş geri alı-
yorlar."
Piyasada markla/, dolarlar dolandıkça, çekler, bono-
lar verildikçe ev hanımlan bile birer sarraf kesildi. Ço-
cuklar bayram parası diye dolar istiyorlar.
12 Eylül günlerindeydi, Selimiye'de üstümü ararlar-
ken kibritcebini de yokladılar. Bir de ne görelim, oradan
iki Fransız Frangı çıkmaz mı? Arayan asker sevindi.
"Gavur parası!.." Teğmen eline aldı, evirdi, çevirdi,
beğenmedi. Askere döndü;
"Bu sayılmaz... "dedi.
Suçumuz küçülmüştü. Teğmen bana "Bu para ne?'
gibilerden göz kırptı. Anlamıştım.
"Efendim " dedim. "Bundan bir iki yıl önce yurtdışına
çıkmıştım, ordan kalmış. Biliyorsunuz önemli bir para
değil."
"Evet, değilama bundan sonra ceplerine dikkatet
1
"
Döviz bulundurma suçundan kurtulmuştuk. 12 Eylül'-
ün insaflıları da varmış; düşünüyorum da. döviz bulun-
durmaktan içeri alabilirlerdi. Süleyman Takkecl'nin
savcı olduğu dönemdeydik...
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAıN SAĞA:
1/ Yürüme. bisiklet yol
yanşı ve yüzmeyi kapsa-
yan üçlü yanşma. 2/Aynı
motifin yinelenmesinden
ibaret canlı ve hareketli
bestelere verilen ad... Sa-
tünı gezegeninin bir uy- c
dusu. 3/ Göçebelerin
konak yeri... Bir inceleme 6
sonucunu içeren yazı. 4/ -,
Avrupalılann Çin devlet
memurlanna verdikleri 8
ad. 5/ Aynı adh bitkinin g
kokulu tohumunu sarmı-
sak ve kırmızıbiberle kanştırarak
pastırmanın üzerine sürûlen ma-
cun. 6/ Sevinç belirten bir ünlem...
Su... Bir renk. 7/ Briçte, bir roberi
oluşturan iki bölümden her biri...
Kadınlar hamamında hizmet eden
ve müşterileri yıkayan kadın. 8/
Mimarbkta '"$31110" anlamında
kullanılan sözcük... E! sıkjşma. 9/
Büyük su şişesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Dolaşım sisteminde bir ya da
birkaç pıhtı oluşması. 2/ Bir giyeceğin göğüsle omuz arasında
kalan bölümüne eklenen parça...Erkek geyik. 3/ Bir düşünceye
gönülden bağlı bulunma... Havadaki su buhan. 4/ Şöhret...
Hazırlanan çayın renk ve koku bakırnından istenilen durumu...
Bir nota. 5/ Tombul. iri yapıh. 6/ Ödünç alınan ya da verilen
şey... Soyundan gehnen kımse. 7/ Eti lezzetli bir tavuk ırkı. 8/
Sıvı durumuna getirümiş havadan elde edilerek ışık araçlannda
kullanılan gaz... Arap harflerinin en çok kullanılan el yazısı bi-
çimi. 9/ Utançduyfna... Denizcilikte makinelerin çevriİrnesi için
verilen komut.
SIRECEK
İLAN
T.C.
ANTALYA 6. ASLİYE HUKUK
HAKİMLİĞİ'NDEN
1992/U29Esas
Davaa Erhan Esmen vekili Av. Kenan Mengi tarafından dava-
lılar Fatih Uçar ve Yakup Telli aleyhine açılan 07 EH 737 plakalı
araan iadesi veya 70.000.000 TL bedelin tahsili davasında veriien ara
karan gereğince;
Davalılardan Fatih Ucar'a dava dilekçesi tebliğe verilmiş olup teb-
iigatın yapıiamadığı, adresi de zabıtaca tesbit edilemediğinden iş bu
davalıya dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmekle:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği 24.8.1992 tarihli dava di-
lekçesinde; müvekkılinın 4.5.1992 tarihinde davalı Fatih Uçar'dan
pazar >erinde pazarlıkla eski plakası 01 ET 004 olan Doğan marka
otomobilı 71.000.000 TL bedelle Antalya 3. Noterliği'nin 4.5.1992
tarih ve 14093 yevmiye noiu satış sözleşmesi ise satın aldığını, Trafık'
te adına kayıt eltırdiğini. araan satın alındığı tarihten bugüne kadar
aracı kullandığını, araan satımında sahtecilik olduğu iddiası ile alın-
dığını ve emniyet müdürlüğünce aracın bağlandığınj. aracın tûm ya-
sal şartlar yerine getirilerek satın alındığını bu nedenle araan tarafla-
nna teslimini veya bedelinin taraflanna ödenmesini talep eden işbu
dava dilekçesinin davalılardan Fatih Ucar'a ilanen tebliğine. davalı-
nın duruşmamn bırakıldığı 13.10.1993 günü saat 08.45"teki duruşma-
ya bizzat gelmemesi veya kendisitıi bir vekille temsil ettirmemesı ha-
linde davaya yokluğunda devam edilip karar verileceği (HUMK'nun
213 Md.) ilanen tebliğ olunur. 5.8.1993
Basm:50588