Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6TEMMUZ1993SAU CUMHURİYET2 SAYFA
KÜLTÜR
Moda Deniz Kulübü'ndeki konserinde eski ve yeni tüm sevilen parçalanru seslendiren Black:
Müziğimden asla ödünvermem!BURAK ELDEM
""Wonderful Life"ile beş yıl önce
tüm Avrupa ülkelennde haflalarca l
numarada kalan ve son albümü *"Arc
We Having Fun Yet?"i mayıs sonun-
da yayınlavan Black, cuma gecesi
Moda Deniz Kulübü'nde beş yüz da-
vetli ve biletli izleyicinin önünde kon-
ser verdi. Yaklaşık bir buçuk saat bo-
yunca sahnede kalan ve iki kez bis için
çağnlan Black, eski ve yeni tûm sevilen
parçalannı seslendinrken, "Wonder-
ful Life"ı izleyicinin isteği üzerine iki
kez söyledi.
Moda Deniz Kulübü'nde akşamüs-
tü düzenlenen basın toplanasından
sonra Black, TRT I'de yayımlanan
"Kokteyl" programı için özel bir ce-
kim gercekleştirdi. Konser öncesi son
provanın ve ses düzenı konırolünün
ardından, kulübün bahçesinde soru-
lanmızı yanitladı. Kısa süren söyleşi-
miz boyunca, Black, basın mensup-
lanna yuvarlak ve politik yanıtlar ver-
meyi alışkanhk haline getirmiş klasık
"star"lardan çok farklı biri olduğunu
koydu ortaya. Hıçbir soru karşısında
duraklamadı ve asla klişe yanıtlara,
beylik cümlelere başvurmadı. Oku-
yan, düşünen ve mesleğini dünya gö-
rüşüyle örtüştürmeyi bilen bir sanatçı
kimliğiyle karşımıza çıkan Black, en-
düstrinin biçimlendirdiği "star" profı-
linin de çok uzağındaydı.
- Uverpool 1%2 doğumlustınıız.
Yani siz dıinvaya geldiğini/ günlerde
kentinizin yetiştirdiği The Beatles top-
luluğu, v
Lo>e Me Do'yla tüm dünyayı
sarsmaya başlamıştı. Çocukluk ve er-
geniik döneminizde Beatles'ın ya da U-
verpool Beat Miiziği'nin etkilerini üze-
rinızde hissettiniz mi?
Ben müzikle ciddi biçimde ilgüen-
meye başladığirnda, Beatles
dağılmıştı. Gerçi hâlâ popülerdıler
ama o dönemde benim için hiçbir cazi-
beleri yoktu. Bilirsinız, ergenlik döne-
minde insanlar, anne ve babalannın
karşı çıktığı müziği dinlemek isterler.
Oysa bizim kuşakta anne ve babalann
favori topluluğuydu Beatles.
- İlk iki albümünibde metankou'k bir
anlatım ağır basıyordu. Hüzünlfi aşk-
lardan, birarava gelemeyen sevgililer-
den ya da yokolan dostluk ve sevgiden
söz ediyordunuz. Oysa son albümde btı
hjıva. biraz değişmiş gibi.
Black, cuma gecesi yaklaşık 500 kişilik izleyiciye bir buçuk saatlik konser verdi. (HAYRETTİN SAGANAK)
Aslına bakarsanız, çevremde olup
bitene ve dünyanın olumsuz görü-
nümlerine karşı tepkim azalmadı. Ter-
sine arttı. Ama galiba artık bıraz
büyüdüm. İnsarun yaşamla yüz > üze
gelmesi gerektiğini ve yaşamın herkes
için çok zor olduğunu anladım. Bu ne-
denle şimdi daha soğukkanlı olduğu-
tnu söyleyebilirim. Ama müziğımdeki
değişme, yalnızca melodi ve ritmle ilgi-
li. Yoksa şarkı sözlerinde bir değişim
söz konusu değil. însanlar daha canlı.
daha hareketli bir şeyler istedıklen
için, söyleyeceğim şeyleri sunma bıçi-
mini değiştirdim dıvebilirim
- Şarkılarını/da belli belirsiz varoluş-
çu düşüncenin izleri var gibi. Felsefejle
aranız nasıl? Ne tür kitaplar okuyorsu-
nuz?
Kitap okumak benim için vazgeçil-
mez bir tutkudur. Tercihim ağırlıklı
olarak yirminci yüzyıl düşünürlenn-
den vc günümüz dünyasının sorun-
lannı anlatan kitaplardan yana. Bire-
yin öneminin yeni >enı kavrandığını
ve her bıreyin avn bir dünv a olduğunu
düşunüvorum. Tekrarlanmayan. \e-
nıden üretilemeyen ve kendi kendini
bıçımlendiren bir dünya. Jean Paul
Sartre, Camus ve Baudelaire. en çok
okuduğum yazarlar.
- En çok sevdiğiniz, sizi en çok tatmin
eden albümünüz hangisi? Şu anda tabii
ki son albümüm "\re We Having Fun
Yct"ı diğerlerinden ayn tutuyorum.
Bu size klasik bir yanıt gibi gelebilır
ama dahd klasiğı de var: Sözgelimı "en
iyi albümüm henüz yapmadığım al-
bümdür"de diyebilınm. Bunun biraz
gerçek tarafı da var. Kusursuz bir al-
büm düşlüyor insan ama böyle bir şey
asla yok. Kusursuz albüm. yalnızca
insanın ahnınde oluşuyor.
- Plak şirketinizden ayrıldmız ve son
albümünüzü tek başına yayımladınız.
Ne^ibi zorluklar çıktı karşjsınıza?
Önce plak şirketimden niçin
aynldığımdan söz edeyim İkinci ve
üçüncü albümlerim. "VVonderful
Life" kadar satmayınca, benim üze-
rimde baskı oluşturmava başladılar.
Daha ticari olmalısın. daha ticari şe\-
ler yapmahsın diye üzerime gelıp dur-
dular. Tican' olmak ne demektir ki
Allahaşkına? Nasıl ticari olunacağını
ben nereden bilebilırim? Ben müzisye-
nim.Otururkafamdakimüzi|i. hisset-
tiğim müziği v apar ve albümümü hazı-
rlanm. İnsanlar beğenirse satar, be-
ğenmezse satmaz. Ama benden bir iş-
letmecı. bir yöneücı gibi davranmam
beklenırse işler değişir. Müziğimden.
hele hele benim için en önemli unsur
olan şarkı sözlerinden asla ödün ver-
mem. İşte bu nedenle baskılardan sı-
kılarak plak şirketimden aynldını %e
kendi şirketimi kurdum. Biraz cesaret
isteyen, hatta korkutucu bir hamle bu.
biliyorum. Ama tüm belirsizliklere
karşın, doğnı karar aldığımdan emi-
nım.
- Konerleri mi seviyorsunuz, stüdyo
çalışmalaruu mı? Bursa konseriniz
nasıl gecti?
Bundan bir ay kadar önce aynı so-
ruyu sorsaydmız, kesinlikle stüdyo
çalışması diye yanıtlardım. Ama şim-
di. konserlerden büyük keyif alîyo-
rum. Her şey, insanlarla köprüyü kur-
maya bağlı. Onu gerçekleştirdikıen
sonra. siz de müziğinizi yaparken on-
larla birlikte keyif alıyor ve eğleniyor-
sunuz. Bursa konserine gelince. eşine
az rastlanır. muhteşem bir izleyicıyle
karşilaştım orada. Çoşkulan. katılı-
mlan ve sıcaklıklan süperdi. Tüm
şarkılanmı benimle birlikte ayakta
söyledi ler.
- Büyük plak şirketlerinin küçükleri
yutması ve dünvada bir tekelleşmenin
başlaması hakkında neler dûşünü-
yorMinuz?
Kar ve yüksek satış güdüsü, sanatı
ve yaratıcılığı bozuyor. Büyük şirket-
ler sürekli olarak sanata verdikleri
önemden, yaratıcı müzisyenlere sağ-
ladıklan desteklerden söz ederler,
sakın inanmayın. Yalan söylüyorlar.
Tek dertleri paradır onlann. Yalnızca
satışlan düşünürler. Ama ne yazık ki
piyasa çarklan onlardan yana işliyor
ve tekelleşme sürüyor.
Gecenin ilerleyen saatlerinde Black.
grubuyla birlikte beş yüz kadar izleyi-
cinin önünde konserine başladı.
"Don't Take The Silence Too Hard",
'"Svvingtime" gibi yeni parçalannın
yanı sıra. Türkdınleyıcisının hâlâ unu-
tamadıgı "All We Need Is Money",
"Every'thing Coming Up Roses" ve
"Wonderful Lıfe"ı da seslendirdi. Eş-
siz bir sahne performansına sahip olan
sanatçı, ne yazık ki izleyici agsından
pckşanslıdeğildı cuma gecesi. "Muhte-
şem" dediğı Bursalı izleyiciden sonra
Moda Deniz Kulübü'nün aikış cebın-
den çıkıyormuşcasına cimri davranan
"sosyetik" üyelerinin duyarsızhğı,
sanınz biraz düş kınklıgına uğrattı
Black'i. Bu arada konserin keyfini çı-
karmaya alışan bir avuç genç izleyici-
nin ayakta durduğu köşeden, John
Lennon'a gönderme yapan bir sitem
yükseldi: "Alkışlamasaruz da olur
ama bari mücevherlerinizi şıkırdaün."
Somali
fotoğrafına
"Niepce
93" ödülü
Külrür Servia-'Somali'den
çekilmiş bir fotoğrafın in-
sancıl olabileceğine inanmı-
yorum." Bu sözler geçtiğimiz
aylarda "Niepce 93" ödülünü
alan Jean-Claude Coutaus-
se'a ait. 1990 yılından beri
Contact Ajansı için çafışan 33
yaşındaki foto muhabiri
Coutausse. bu ödüle Somali"-
dekı açlığı yansıtan renkli fo-
toğraflanyla değer görüldü.
Açlıgın ilk görflntûsû
Coutausse bınncihk ödülü-
nü ve Somaı'de çalıştığı gün-
leri şöyle anlatıyor:"Somali'-
de yaptığım röportajlar çok
ses getirdi. Aslında yaptığım
şeyler büyük işler değil. Açbğı
ilk olarak bu şekilde yansıtan
fotoğrafçı ben oldum.
Fotoğraflanmın bu kadar
ilgi görmesinin nedeni, gelip
geçici nitelikler taşımalan.
Aslında benim çalışma an-
layışım tam dergilerin istediği
şekildeydi. Zor olmayan gö-
rüntüler. ciddi ancak 'bakıla-
bilir'. Somali'deki felaketi
birçok fotoğrafçı görüntüle-
di.
Insancıl değil
Caron, McCuUin, Salgado
bunlardan sadece birkaçı.
Ancak ben. herkesin iddia et-
tiğinin aksine Somali"de çeki-
len karelerin insancıl olabile-
ceğine inanrmyorum. Ölmek
üzere olan cocuklann önünde
deklanşöre basmak hü-
manizm olamaz. Kimi zaman
yüzlere 30 cm.'e kadar yak-
laştığım oluyordu. Bazen bir
görüntü için 2 saat çalıştım.
En duygusal sahneyi yakala-
yabilmek için bir anlamda
bilmeden 'casting' yapıyor-
duk.
Bir gün hastahanede maki-
nam yokken bir çocukla
karşılaştım. Bana yardım et-
mem için yalvanyordu. Bu
manzara karşısında kendimi
korumak için makinamı
aldım. Bana olayiara tanıklık
ettiğımin söylenmesını ister-
dim. Ancak televizyon
çıktığından beri tanıklık kav-
ramı geçerlihğini yitirmiş du-
rumda.
Neden bu fotoğrafları çe-
kiyorum. Insanlan şok etmek
istemeden kendim için çalışı-
>orum. Tüm bu olanlar bu
dünyada yaşanıvor. Ben ora-
lara gitme şansını eide ettim.
Bir mesleğim var ve buralan
öncelıkle kendim için görmek
istedim."'
Londra'dafilmleriiçin festival düzenlenen Jeanne Moreau:
Yaşam bir dizidalgayabenziyor
Külrür Servisi - Bunud, Tnıf-
fault, Antonioni, Angelopoulos,
VVİnders, VVeUes, Malle, Ka-
zan... Bu isimlerin, dünyanın
gelmiş geçrruş en ünlü yönetme-
leri olmanın dışında bir ortak
özellikleri daha bulunuyor:
Herbiri Fransız oyuncu Jeanne
Moreau"nun rol aldığı flimleri
yönettiler. Geçtiğimiz hafta
Londra'da düzenlenen "Jean
Moreau Filmleri Festivali" bu
ünlü oyuncunun olağanüstü
kariyerini gözler önüne ser-
mekle kalmıyor, adeta A'dan
Z'ye sinema belgeseli sunuyor.
Tiyatro ile sanat hayatına
başlıyan Moreau. I957yılında.
Louis Malle'ın "Lift to The
Scaffold" isimli filmiyle ilk kez
sinemayla tanıştı. 1961 yılında
çevirdiği "Jules ve Jim" filmiyle
dünyaca ünlü bir oyuncu haline
geldi. Aralannda Orson Wel-
les'in "Chimes at Midnight".
Bunuel'in "Diary of a Chamber
Maid with The Yellovv Rolls
Royce", Theo Angelopoulos'-
un Istanbul Film Festivalin'de
de gösterilen "Leyleğin Geci-
ken Adımı" fılmierinin yer al-
dığı 30 yılhk sinema kariyerinin
şimdilik son durağı ise 1992 yı-
hnda çevirdiği Wim VVenders'-
in "Dünyanın Sonuna Kadar"
filmi ile aynı yıl gerçekleştirdği
Peter Handke'nin "Absence"
adlı filmi. Halen Fransız hükü-
metinin maddi destek vereceği
fılmlerin seçimini yapan komi-
tenin başkanı olan sanatçı.
1980'lerin sonunda Fernando
Roja'nm trajedısi "La Celesti-
ne" ile tiyatroya da parlak bir
dönüş yaptı.
Moreau'nun özel hayatı da
filmleri gibi ünlülerle dolu. 21
yaşmda. "Mata Hari" fılminde
birlikte çalıştığı yönetmen Je-
an-lois Richard'la evlenen Mo-
reau, ikinci kocası olan NVilliam
Friedkinlc evliliğini de uzun
yıllar önce noktalandı. Malle ve
Truffaut'la fırtınalı aşklar yaşı-
yan sanatçı, son olarak yıllardır
Pîerre Cardin'le yaşadıği ilişkıyı
bitirdi.
Sanatçı tüm bu başanlanna
rağmen, Holl>r
wood yıldızlan-
nın aksine zengin olmayı başa-
ramamış. Moreau "Film başı-
na milyonlar alan, modern genç
aktnsler için çok üzülüyorum
çünkü kapana kısılmışlar. Da-
na az para alacakları için rutc-
lıkli film önerilcrini geri çevır-
mek zorunda kalıyorlar. Ger-
çek özgürlük parayı seçmek de-
ğil ıstediğin filmi seçmektır"-
diyor . Truffault, VVelIes. Anıo-
nioni ve Bunuel'in sürekli para
sıkıntısı çeken yonetmenlcr ol-
duğunu belirien Moreau, "Ju-
lcs vc Jim" lilmının parasını an-
•(•erçek özgürlük para seçmek değil, istediğin filmi secmektir' diyor Jeanne Moreau.
cak I986 vılmda alabildiğini ve
Bunuel ile birçok projelerini pa-
rasızlık yüzünden gerçekleştire-
mediklerinı anlatıyor.
Fransa'da kürtajın serbest
bırakılması için verilen dılekçe-
ye atıığı ımza dışında polıtikay-
la hiç ılışkisı olmadığını söyli-
yen sanatçı politkaya karşı tep-
kisını îövle dile getiriyor:"Poli-
tikadan nefret ederim. Yugos-
lavya'da olup bıtenlere bak-
sanıza. I. Dünya Savaşı öncesi
mıllivctçıliğini hortlatmayı ba-
>ardılar orda. Bıze gcrekli olan
politikacılar değil, dünyaya de-
ğerli birşeyler katabilen yönet-
menler. müzisvenler. heykelt-
raşlar, oyuncuİar ve yazarlar"
Moreau'nun politikacılar ka-
dar kızdığı bir meslek grubu
daha var: 1984 yılında Truf-
falı'nun beyin tümöründen ölü-
müne neden olduklannı düşün-
düğü doktorlar. "Sürekli film
çeviriyordu ve her filmden önce
doktor muayenesinden geçerdi.
Doktorlar her seferinde hiç bir
şeyı olmadığını söyicdiler." Bu
öfkcsi biraz da çocükluğundan
beri öiüme karşı duyduğu aşın
korkudan kaynaklanıyor, yaş-
lanmanın onu üzmediğini tersi-
ne bundan hoşnul olduğunu
belirten sanatçı ölüm konusun-
da ise şunlan söylüyor:" Hayat
hiri dızı dalgaya benziyor. Her
dalga aramızdan bir kaçını alıp
götürüyordiğerlen sahildekalı-
yor. İnsan neden ben kaldım o
gitti diye düşünüyor. Bence bir
süre daha gcridc İcalacak kadar
şanslı olanlar bu zamanı en iyi
şekilde değerlendirmek zorun-
dalar"
Kütüphanelere ilgi
Üçayda
5,5 milyon
kışi yararlandı
ANKARA (AA)- Kültür Ba-
kanlıği. halka okuma alışkanh-
ğını kazandırmak için kütüpha-
nelerde çeşitli düzenlemeler ya-
parken. bu yılın ilk üç ayında
kütüphanelerden yaklaşık 5.5
milyon kişinin yararlandığı be-
lirlendi.
Kütüphanelere, bu yılın ilk
altı ayında bin 94 değişik tür-
den 250 bin adet kitap satın alı-
nırken, 150 büyük kütüphane
günlük 7 gazeteye, 790 kütüp-
hane de günlük 2 gazeteye abo-
ne olundu.
Kitap çeşidi artttı
KütüphanelerGenel Müdür-
lüğü, halk kütüphanelerini öğ-
rencilerin ders çalışma ve ödev
yapma yeri olmaktan çıkanp,
çağdaş bir anlayışla halkın her
kesimine hizmet verebilecek
duruma getirmek için büyük
çaba harayor. Bu amaçla. kü-
tüphanelerde kitap çeşidi ve
sa>ısının arttınlmasının yanı sı-
ra süreli yayın ve günlük gaze-
telerle. dil laboratuvarlan ve
çocuk bölümleriyle okuyucuya
hizmet sunuluyor.
Geçen yıl bin 46 olan kütüp-
hane sayısı, bu yılın ilk altı ayhk
döneminde bin 78'e çıkarken,
kitap sayısı da ayru dönemde 8
milyon 993 bin 630'dan 9 mil-
yon 167bin23l'eyükseldi. Kü-
tüphanelerden geçen yıl 20 mil-
yon 337 bin 365 kişi yararla-
nırken. bu yıbn ocak-şubat-
mart aylannı kapsayan üç aylık
döneminde ise okuyucu sayısı 5
milyon 437 bin olarak gerçek-
leşti.
Süreli yayınlara ödenek
KütüphanelerGenel Müdür-
lüğü. kitap, süreli yayın ve gaze-
te alımı için bu yıl 25 milyar li-
rahk ödenek ayırdı. Kütüpha-
nelere geçen yıl 12 milyar lira
karşılığinda 3 bin 168 çeşitten
oluşan 472 bin adet kitap satın
alınırken. 79 çeşit sürekli yayı-
na ve 100 büyük kütüphane için
7 çeşit günlük gazeteye abone
olundu. Bazı kütüphanelerde
açılan dil laboratuvarlanyla bu
konuda hizmet veriliyor. Anka-
ra'da Oran Şevgi Yılı Halk Kü-
tüphanesi.İçel Halk Kütüpha-
nesi ve İstanbul'da Beyazıt
Devlet Kütüphanesi'nde dil la-
boratuvarlan bulunuyor. Ayn-
ca halk kütüphanelerinden
özürlü vatandaşlann da yarar-
lanmalan için Ankara'da Oran.
İzmir'de Atalürk, Erzurum.
Eskişehır. Uşak ve Manisa-
Şalihli halk kütüphaneleri ile
İstanbul-Beyazıt Devlet Kü-
tüphanesi'nde Konıışan Ki-
laplık bölümlcri ycralıyor.
Yazarfotoğraflan
ve dipnottar
ATÎLLABİRKİYE
Memet Fuat, "Eleştirilerde kötü bir eğilım" başlıklı yazı-
sında (Cumhuriyet-2,28 6.1993). dıpnot kullanmama "kötü
eğilimi'nden söz ederek. bu yolla ortaya çıkan 'çalıntf me-
tinlere değiniyordu. Buna benzer bir başka örnek daha var.
Melih Başaran'ın Ve Niçin (Yine) Febefe... adlı kitabı (Ya-
pı Kredi Yay. 1993) "dıpnotlu bir kötü eğilime' örnek. Yapı-
çözümler alt başlığını taşıyan kitabın "iki El Ölüm Yazısı"
başlıklı dördüncü bölümünde. ağırlıklı olarak Beşir Fuad-
dan sözedilivor. Yazann kendi deyimıyle. İzzet Yasarın bir
kitabıyla 'sarmal'lanarak Platon ve Mallarme'ye yapılan
göndermelerle B. Fuad'ın intihan 'felsefi olarak çözümlenı-
yor." Yorumlan kendisinde saklı kalmak ka>dıvla. dıpnotla-
n ile bir-iki "kötü eğilimi'ne değineceğiz.
Başaranın. B. Fuad'ın Beşer, Volûire, Victor Hugo. İnti-
kad gibi belli başiı yapıtlanna bakmadığınızı görüyoruz. Bu
kitaplarla ilgili hıçbir alıntı yok. İki kitap görmüş Babalar ve
Oğullar (Jale Parla, 1990) ve Beşir Fuad'ın Mektuplan (Fazlı
Necib'e; günümüz Türkçesi: Parkan Özturan. 1989). Böyle-
ce tüm kaynaği JaJeParla'nın vorumu. mektuplardakı Sela-
hattin Hilav'ın önsözü. P. Özturan'ın kıtapıa yer alan tanıtı-
cı yazısı ile B. Fuad'ın on bir mektubu. Birde Enis Batur'un
B. Fuad ile ilgili Yanlış Mesel adlı şiiri. Tüm kaynaklan bun-
lar.
Başaran bir de bu konuda Türkçedeki en önemli kaynak
olan Örhan Okay'ın Beşjr Fuad (1969) adlı yapıtına bol bol
gönderme yapıyor. ama bu notlar J. Parla'nın kıtabındaki
alıntılarla çakışıyor. Okuvup okumadığı konusunda kuşku-
ya düşüyorsunuz. Başaran'ın notunda "Harekeı Yayınlan'-
ndan şayımlanmış gözüküyor. J. Parla'dan aktararak veri-
yor. Parla'nın kıtabındaki dıpnotta ise >ayınevi adı vok: ki-
tap, tarih ve yer adı var. Belkı de Parla, kitabın Dergah "ba-
sımı'ndan alıntıladı; olamaz mı? (Bu kitap, sanı>orum önce
Hareket Yayınlan'ndan çıkmış, sonra ayn kitaba Dergah
kapağı takîîmış.)
Yıne Başaran, Hilav ile Parla'nın konuyla ilgili yorumlan-
nı eleştiriyor; hem de hafıfçe küçümseyerek. Ne var ki kendi-
si yalnızca on bir mektup görmüş. Platon ile "şaır karşıtlığı'-
nda bağıntı kuruyorama Mualhm Nacı'veyazılan\ebırkaç
tanesi Varhk'ta yayımlanan bu konudakı mektuplan da
görmemiş (Varlık. Eylül-1988, Çev: P. Ö.). Tabii ışın en va-
him yam, ölüm mektubunu bile okumadan B. Fuad'ın ölü-
mü üzerine üretilen düşünceler. Bu mektup da günümüz
TürkçesineçevriImişti.(Kavram,Teınmuz-1989, Çev: P. Ö )
Bundan da vahim bir durum var: şöyle kı.
"... Tanzimat romanının bü>ük teması. "bir havırsız evla-
dın dramı'nı ilk kez ahlaki yargjlarla fazla araya girmeden.
yeni biçım arayışlan ıçinde anlatmış olan Recaızade Ekrem'-
in "Araba Sevdası' romanının da J. Parla'dan önce. ilk kez
yine kadın eleştirmenlerce Güzin Dino ve Berna Moran (52)
tarafından hakkıyla görülmesi de bir rastlantı olmasa gerek-
tir." (s. 87) Evet. görüldüğü gibi oldukca vahim. Berna Mo-
ran'ı kadın eleştirmen sanıvor. Hadi diyelım kanştırdı (hak-
kı var rru?), ama kadın eleştirmen olarak üzerine "hipotez"
kurmasına ne demeli? 52 nolu dipnota baktığinızda. G. Dı-
no'nun makalesı ve B. Moran'ın kıtabının notu var. Bunlan
da Parla'dan aldığını anlamak hiç güç değil. Zaten konuyla
ilgili tüm notlar ayne/ı sayfa sayfa Parla'nın alıntıladığı gibi.
B. Moran'ın kitabını görmediği kesin. Şayet görseydi arka
kapakta B. Moran'ın fotoğrafını da göriirdü. Acaba kitabı
aldı okudu da arka kapağina bakmadı mı?
*Paris'te doktora yapan (kitabının önünde öyle yazıyor)
yazar arkadaşımız, yabizle. Beşir Fuad'ın yaptığı gibi dalga
geçiyor ya da sevgili Clkü Tamer'ın kulaklan çınlasın 'her-
kesten şişman." Ama şu galiba kesin: Kitaplara dıpnotlann
yanı sıra kesinlikle yazar fotoğraflannı da koymak gerekirv
Ne olur ne olmaz. belki bir 'bakan'çıkar... ,v.
Toprakbanky
takarmasergi
Kültür Servisi-Toprakbank SanalGalerisi'nde 16
sanatçıhın yapıtından oluşan karma yaz sergisı sürüyor. 6
ağustosa dek sürecek sergide Salih Acar, Mine Arasan,
Mustafa Aslıer. Kainat Berkant Pajonk, Perihan Baykal,
Yaşar Çallı, Kenan Çizer. Gül Derman, Nilgün Gencer,
Metunet Gürbav. Maria Küıçlıoğlu. Muhsin Kut. Gülseren
Sudor, Teoman Sudor, Süleyman Saim Tekcan ve Berna
Tûremen'in yapıtlan yer ahyor.
Tekelresimyarışması
Külrür Servisi - Tekel Genel Müdürlüğü'nce düzenlenen
geleneksel resim yanşmasınının 7'incisi yapılıvor. "Doğa"
konulu yanşma tüm sanatçılara açık. Yanşmaya kaülacak
resimlerin tuval üzerine yağlıboya. akrilik ya da benzeri
teknikle vapılmış olması gerekiyor. Yanşmanın ödül
töreni 1993 eylül ayı içinde İstanbul'da açılacak olan
sergide yapılacak. Sergilenmeye değer bulunan yapıtlar 30
Nisan 1994 tarihine dek Tekel Genel Müdürlüğü'nde
kalacak ve 1993-94 sergi programı kapsamında değişik
illerdesergilenecek. Yanşma sonunda belirîenen beş ayn
yapıta 20'şer milyon lira para ödülü verilecek. Yanşmanın
seçici kurulu. Ayla Erşoy, Belkts Mutlu, Beyban
Karamağaralı. Kaya Özsezgio, Mehmet Mahir, Metin
Şahinoğlu ve Selami Boyludan oluşuyor. Yapıtlar 1 -25
ağustos tarihleri arasında, "Teke! Genel Müdürlüğü. Basın
ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Unkapanı İstanbul"
adresine teslım edilecek. (5323313-533 19 00)
Pollack'ınyettifilmi, 'Firm'
KültürServisi - Y'edi
OscarhünlüABD'li
yönetmen Sydney
Pollack ın yeni filmi
"Firm" yakında Türkıye
sinemalannda gösterime
girecek. Tom Cnıise,
Jeanne Tripplehom,
James VVhitemore v e Jeff
Bridges'ın paylaştıği
fılmde. genç ve hırslı bir
avukatın. girdiği hukuk
bürosunda yaşadıği
gerilimli olaylar
anlatılıyor. Fılmin
konusu şöyle: FBI.
hukuk bürosunun
mafyaya ait olduğunu
söyleyerek genç avukatı
tehdit yoluyla
kendileriyle işbirliği
yapmaya zorlar. FBI'la
işbirliği yaptığı takdirde
mafyayla başının derde girmesini kaçınılmaz olarak
düşünen avukatın hayatı tehlikededir.
'Hava'nın tarihçesiGözlüklü
MartVda
Kültür Servisi - Aylık bilimsel çevre sağlığı gazetesi
Gözlüklü Martı'nın temmuz sayısında "Havanın kısa bir
tarihi" başlıklı yazı dizisinin 6. bölümü yer alıyor. Dergide
yer alan bazı yazı başlıklan şöyle: "Karşılıksızçek
sahtekarlığı devletin gözü önünde cereyan ediyor",
•'Kültürsüzlükten denizlerimizin balıklannı yok edip şimdi
"kültür balıkçıhğı'na başladık demek komık kaçıy or".
"Elmanın adı almanın tadı: Dünyanın artan nüfus
sayısıyla elma sayısını denkleştirmek başlıca endişe oldu -
elmanın tadı vekokusu bir başka çağa kaldı." Dergide
aynca, ABD Başkanı Clinton'ın yardımcısınınçevreye
ilışkın görüşleri. CFC gazının ozon tabakasını koruma
amacıylayasaklanmasınailişkinbirhaber. Marmara
Denizi'nin diplcrinin çölleşmesı. Tuna nehrinın kirlilik
sorunu ve Anadolu'dan İstanbul'a göç sonucu oluşan
çc\ re kırlıliğı ile ilgili bir ya/ı ycralıyor.
TomCruise