Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6TEMMUZ19S3SALI
12 DIZIYAZI
çişleri Bakanı Şükrü Kaya, 7 Aralık
1936 günü subdh saat 10'da "Umu-
mi Müfettişler Konferansı"nın açılış
konuşmasını yapmıştı.Toplantıya,
Birinci Umumi Müfettiş Abidin Oz-
men. İkinci Umumi.MüfettişGene-
ral Kazım Dırik, Üçüncü Umumi
Müfettiş Tahsin Uzer, Dördüncü
Umumi Müfettiş Korgeneral Ab-
dullah AlpdoğanT Emnıyet Genel
Müdürii Şükrü Sökmensüer, Güm-
rük Muhafaza Umum Komutanı
Tümgeneral Seyfı Düzgüren, Jandarma
Umum Komutanı Korgeneral Naci Tınaz ile
İzmir Valisi Faziı Güleç ve Yozgat Valisi Yah-
ya Sezai Bey de katılıyorlardı.
İlk sözü Birina Umumi Müfettiş Abidin Öz-
men (112) almış ve konuşmasına "Ilk sözde,
netice ve gayemi derhai bildiımek isterim" dive
başlamıştı.
"Raporumun hedefi, Kürtlük işini herhangi bir
haJ şekline yaklaştırarak tabiatın birçok varlık-
lar ve zenginliklcrle doldurmuş olduğu bu bölge-
nin daima Türk vatanının öz ve aynbnaz bir
parçası olarak kalmasını temindir."
Abidin Özmen konuşmasını, 1. Umumi Mü-
fettişlik alanındakı Diyarbakır, Van, Siirt,
Hakkari. Muş, Mardin ve Urfa illerinde 1927
yılında yapılan nüfus sayımına göre 877 bin 283
yurttaşın yaşadığını, bu nüfusun 206 bininin
Türk, 543 bininin de Kürt olduğunu; 1935 sayı-
mında, aynı bölgede Türk nüfusunun 228 bine.
Kürt nüfusunun da 765 bineçıktığmı anlatarak
sürdürmüştü. (113)
UGUR HUMCU'NUN
SON ARAŞTIRMASI
MTM"»
[J pOSYASl
Hasenanlı Ferzende, Hasenanlı Ado, Yado,
Alican, Seyithan, Gevaşlı Adil, İzzet, Musa,
Cebranlı Halit, Hasenanlı Halit, Bitlisii Maslup
Ziya, İhsan, Nuri Hoca gibi ölü ve diri birçok şa-
hıs, bugün halk arasında milli fedakar olarak
kabul edilmektedir.
Dersm vaziyetine temas etmek istetnedim.
Bence Kürtlük cere> anları ve hareketlerinin Der-
shn'den zivade; hariçteki propagandacılarla faz-
la teması olan \e hariçtekilerin gerek kendi kuv-
vetleri, gerek hemfıkir olduklan Ermeni, Asuri.
Süryani gibi milletlerin \ar!ıklan >e bunlaruı üs-
tünde başka devletlerin de arka olacaklarını ileri
sürerek vapılan propagandanın fazla girebildiği
ve temasın temin edilebiidiği hudutlara yakın
yerierde daha fazla bekJenmesi icap etmektedir.
Hal böyle iken. Dersim için düşünülüp taşını-
lan şeklin daha esaslı olarak, Kürtçülük cereya-
114
7 Aralık 1936 günü 'Umumi Müfettişler
Konferansı' başlar. İlk olarak konuşan 1.
Umumi Müfettiş Abidin Özmen, özellikle
Kürt ve Ermenîörgütlerinin Türkiye'ye
karşı işbirliğine dikkat çeker. Özmen,
hareket için zamanın geldiğini söyler.
Bu sözün meaü tam yapılmış olsun oünasın,
Ermemstan'daki Kürtlerin benlikleriıün, Kürt
yoğunluğu bulunan memleketlere karşı herhangi
bir fena düşüncelerle takviyesiııe gidikiiğini gös-
termektedir."
Abidin özmen, daha sonra Ermeniler tara-
fından Erivan'da düzenlenen Kürdoloji Kong-
resi ile ilgih şu bilgilen veriyor
"....Hatta bundan bir buçuk sene önce Eriv an'-
da bir Kürdoloji Kongresi bile toplamuştır. Hu-
susi bir kaynaktan aldığım habere göre, kongre-
nin aldığı kararlar arasında bizi pek alakadar
eden noktalar vardır.
A- Kürt'ü, Türk kültûriinün tesirinden kurtar-
mak.
B- Kürt'ün aslmı eski hadiselere dayanarak
bulmak ve bir Kürt tarihi yazmak.
C- Kürtlerle YeadUerin ve Ermenikrin ırki
13- Çerkezler,
14- Nakşiler tarikatı... gibi diğer unsuıiar >e
150'lik ve diğer vatan hainleri tarafından kunılan
Kürt istiklaline çalışan teşekküller, durmadan
dinlenmeden Kürtlük gayesi uğrunda çalışmak-
tadıriaj-.
Birinci Umumi Müfettiş Abidin Özmen, bu
örgütleri sıraladıktan sonra, amacın Kürt-
Ermeni birlıği oluşturmak olduğunu söylüyor
ve şunlan anlatıyor:
"Bu arada Suriye'de bulunan Kürt, Ermeni,
Süryani birçok -isimleri hükümetçe maJum- eş-
has Ermenilerle Kürtleri daha sıkı bir surette bir-
leştirip Süryani, Asuri ve Yezidi gibi azınlıklar-
dan da istifade ederek Ekezire de dahil olmak
üzere Toroslardan başlamak iizere büyük bir Er-
menistan ve Kürdistan birliği kurmak için çauş-
makta ve bu gayelerine yardım için de hayırtıahı-
nuz, bedhahımız birçok devletiere de başvurduk-
KöPt-Ermeni isbirliğiözmen, bu tki nüfus sayımı sonuçlannı şöyle
değerlendirmişti:
Türk'ün 20 bin kadar artmasına karşı Kûrt'-
ün 250 bin kadar artmış olması önemlidir." (114)
Özmen, konuşmasını şöyle sürdürmüştü:
"Bir lusmı Kürtlüğü nasd ve ne zaman kabul
ettiği belli olmavan Kürtler. bir kısmı da birçok
vaziyetler itibanyla ve tarihi kayıtlara göre Türk
iken Kürttüğe asimile olmuş adamlardır. Bu gö-
rüş ve bu taksün, yapılacak ulusal ödev leri kolay-
laştırmak için mühiınse bugünkü kayıtlarda 765
bin Kürt'ün ne kadan birinci, kaçı ikinci sınıfa
dahil diye bir istatistik yapılmış değildir ve yapıl-
ması da pek kolay bir iş değildir.
Diğer taraftan 1 milyon yüz bin nüfusun 750
binini Kürt olarak kaydetmenin ne gibi ilmi ve
bilgili bir tetkik netkesi olduğu şüpheUdir. Kendi
istatistiklerimizin dünyaya ve Kürtlük için çalı-
şan bir kunıma bir bölge nüfusunun > andan faz-
lasını Kürt gösterecek suretle rakamlar neşret-
mesi ne kadar uygundur. bilemiyorum.
1927 yılı savımına davamlarak çıkanlan ista-
tistik broşürieri, Türkiye'de 53 iMe 1 milyon 350
bin 374 Kürt kaydetmiştir. Vaktinde Anadolu'-
nun içine girmiş, Türkçe bellemiş, Türk harsını
kabul etmiş kimseleri de Kürt kaydetmiştir. Ve
hiç şöphesizdir ki muhtetif yerferde \erilen karar-
lara göre hareket ederek, Bağdat'ta bir Kürt tari-
hi yazan Mehmet Emin Zeki (115) namındaki
adâm Anadolu'mın güneydoğusu kısmını hemen
hemen tamamen ve diğer illerin de birçok yerleri-
ni Kürtlük sahası olarak göstermistir.
Müfettişler
toplantısmdan: Dersim
için düşünülüp taşınılan
şeklin daha esaslı olarak
Kürtçülük cereyanının
belirdiği diğer sahalar
için düşünülmemesi her
geçen anın kaybedilmesi
ile neticelenebilir.
Devletlerin birçok unsurlan sinelerinde birleş-
tirip bir şahsa veya herhangi bir varhğa ve duygu-
ya Lstinaden idare kurduklan, ve Kürt'ün de
ağasıyla, şe> hiyle, seyyidiyle. beyiyle, reisiyle sa-
kıt Osmanlı saltanatı içinde bulunduğu zamanki
düşünce ve durunıunu uzun boylu araştırmaya lü-
zum görmüyorum. Fakat miltiyet prensibi sözle
oisun her ağızdan mevkii bulmasından itibaren
Kürtler arasında da bilhassa hudutlaranız hari-
cinde yaşayan Kürtler ve bazı muhaüfler vasıta-
sıyla Türk'ten başkaük ve Türk'e düşmanlık
duygusunun yer bulduğu muhitler, tesir ettiği şa-
hısiar oünuştur. Bugün, memleket içinde ufak
tefek bazen de iki üç taburu senelerce işgal ede-
cek şikayetlerden başka aJametini de az hissetti-
ğüniz bu cereyanlann hariçteki çalışmalaruun da
artmakta olduğunu görüyoruz.
Özmen, yaşhlann Türkçe, gençlerin Kürtçe
konuştuklanna değiniyor. birtakim görevlile-
rin içeride ve dışanda yaptıklan çabşma ve pro-
pagandalar konusunda şunlan söylüyordu:
"Şeyh Sait hadisesinin Kürtlük duygusunu
besleyip büyüttüğü bir vakıadır. Haço'nun, Sa-
sonlulann, muhtelif semderdeld muhtelif şahısla-
nn kalktşması başka bir şekilde tefsir edilemez.
Ağn vakası da aynı mefkureye istinad etti.
Zeylan vakasını körükleyenler, Kürtlüğe da-
yannuşlardır. 800-1000 avanesi ile hükümet kırv-
vederini senelerce işgal eden Ali Can, Seyithan
çeteleri bu gaye uğrunda çalışnuştılar.
Melafanlı Mehmet Ali Yunus'un, bugün oğlu
Abdurrahman'ın Sasonlulara akıl hocalığı, Sa-
son yasak bölgesinde bir beylik kurmaya çauş-
ması. Kürtlük duygu ve benlik geleneğinin yarat-
tığı bir hadtsedir.
KÜRT NÜFUSU HIZLA ARTTYOR- Diyarbakır. Van, Siirt, Hakkari, Muş, Mardin ve Urfa ülerini kapsayan bölgeden sorumlu 1. Umu-
mi Müfettiş Abidin Özmen, 1927 yılında yapılan nüfus sayımına göre 877 bin 283 yurttaşın yaşadığını, bu nüfusun 206 bininin Türk, 543 binin
de Kürt oiduğunu; 1935 sayunında aynı bölgede TürkJerin 228 bine. Kürt nüfusunun da 765 bine çıktığını söyledi. Özmen, bu karşılaştırma-
dan sonra şu sonuca varıyor: Türkün 20 bin kadar artmasına karşı Kürdün 250 bin kadar artmış olması önemlidir.l Fotoğraf: Cumhuriyet)
nmın belirdiği diğer sahalar için düşünülmemesi
her geçen anın kaybedilmesi ile neticelenebilir.
Hariçteki Kürtlük cereyanlarının ve propagan-
daların kuvvetine inanmak gerektir. Aldığım res-
mi ve hususi haberlerden mühim olguları kayde-
dersem sözlerime, dikklerime istinat noktası
buhnuş olurum.
Suriye'de Kürtlük için çalışanlardan bilhassa
Bedirhanoğullarının teşebbüsü ile Fransız akade-
misyenlerinden bir zat, Kürtler için alfabe yap-
mış ve Türk harflerini kabul etmiştir. Bir taraf-
tan bizim işünize de gelebileceği düşünülen bu
buluş, Türkiye içinde oturan Kürt'e hariçten pro-
paganda yapabUme hedefini göstermiştir.
Erivan'da kunılan Marksizm-Leniniznı Ensti-
tüsü'nün propaganda yapmakta olduğunu işit-
tim. Boston şehrinde çıkan Ermenice
Baykar (Mücadele) gazetesinin 27 Nisan 1935
tarihli nüshasında şöyle bir fıkra okunduğunu
tşittim.
(Ermenistan'da bugün toprağa bağlanmamış
ve kendi ana dili ile tedrisat yapmayan Kürt köyü
hemen her yerde bulunur. Şündiye kadar çiftçiük
için kafilelerle Tiflis'e gjden Kürt işçüeri, bu köy-
lerde muntazam teşkilat vücuda getirmektedir-
ler. Sovyet idaresi, geri kahnış olan Kürt halkını
ileri götürmek için büvük mesafe sarf etmekte-
(fir).
münasebetierini bulmak.
D- Bir Kürdistan haritası yapmak.
E- Kürtçedeki lehçeleri birleştirip tek bir dil
vücuda getirmek ve bir gramer ile bir Ingat yap-
mak ve \azı\ı tespit etmek.
Görüİüyor ki verilen kararlar, Kürtlüğün iler-
letilmesi ve benliğine sahip olarak yaşatuması
gayesini hedef alnıaktadır. Bu gidişin kuvvet bul-
ması. herhalde memleketimizin zararına inkişaf
demektir. Birkaç sene önce Roma'da toplanan
müşteşrikler kongresinin (Ermenoloji, Persoloji,
Kürdoloji) mevzulan üzerinde eriit yaptığuıı,
Kürtlük ve Yezidiler üzerinde konuşmalar yaptı-
ğımişittinı.
Bugün Suriye'de
I- Hoybun,2- Kürt tttihat,
3- Halaskaranı Kürt,
4- Kürtçe konuşan tslam ve Hnistiyan,
5- Kürt Teavün,
6- Kürt Fukarapener,
7- Kürt dilini tamim
8- Kürt-Nasturi birliği... gibi Kürtler tarafın-
dan teşkil edilen cemiyetler, doğrudan doğruya
ve:
9-Türkhilafet,
10-Taşnak.
II- Hoybunculara müzahir Süryani,
12- Hideyülislamiye,
lan duvulmaktadır. Bu teşebbüslerden kati bir
ümit görmeyenlcr. Ermeni komitacüarının para-
lan ile Kürt şakilerine da>anarak çıkaracakiarı
karışıklıklara. dahil ve hariçteki Kürtleri ve Er-
menileri kanştırarak isyanı büvütmek ve bu su-
rette diğer bir devletin y ardımına nail olacakları-
nı düşünüp görüşmekte ve propaganda etmekte-
dirler. Kuracaklan dayanışma ile bir gün muvaf-
fakiyet elde etmeye muktedir olamazlarsa,
Türkiye'nin herhangi bir harici gaileye ve harbe
giriştiği anı beklemek suretiyle gavelerine nail
olacaklarını ummaktadırlar. Filvaki. kendilerine
herhangi bir dar zamanda Türkiye'ye hücum et-
mek ve dahildeki Kürtleri de ayaklandırmak ar-
zusunu besleyen Suriye Kürtleri ve Ermeıuleri,
10 binlerce silahlı çıkarabilecek bir kütledir.
Fransızların Arap vataniler ile olan si> asal savaş-
ları. Suriye'de Kürdü, Ermeniyi. Çerkezi, Asuri-
yi ve diğer ekalliyetleri silanlandırmaya saik
olmuştur.
Bu hadiseleri kaydetmekten maksadHn, içeri-
de ve dışanda olan Kürtlük cerey anlarının Türki-
ye Cumhuriyeti için yapabileceği zarann önüne
geçmek, çaresini aramak zamanımn gebniş, çat-
mtş ve geçntekte olduğunu arz etmektir."
Yarın: KÜRTLER ASİMİLE EOILMELI
(112)- Zeynelabidin özmen, 1890 yüutda
Siğde'de doğdu. 1911 yıhnda Mekteb-i Mülkiye'yi
Htirdi. İstanbul ve Konya 'daidarigörevlerde bulun-
duktan sonra Belçika'ya miihendisük öğremnüyap-
mak için gönderiUü. I9I5'te yurda döndü veyedek-
subay olarak askere akndı. Çeşitli cephelerde sava-
şan özmen, 1919 yıhnda kaymakamtğa döndü.
1919 yıhnda Bursa Emniyet Müdürlüğü'ne atamh.
Bugörerdeyken Mudanya Kaymakam Vekilb'ğide
yaptı. Kutayı MUtiye ile ib'şkileri nedeniyle Yunan-
Uarca tutuklandt ve 10yü ağır hapis cezasına çarp-
tmhh. Cezasuun bir kısmuu Yunanistan 'da Süıgro,
Egine Adası ile GuS Esir Kampı nda geçirdi. 1922
ythndaki Büyük Zafer'den sonra serhest bp-akıUb.
Yeniden kaymakamhk görevine dönen özmen,
1927 yıhnda Ritlis vah'hğine atandı. 1933 yıhnda
Bursa Vatisi iken miUetvekilb'ğine seçildi. 1934 yı-
hnda Milli Eğitim Bakanhğı 'na atandı. Bu görev-
deyken Mektebi-iMütkiye 'nin Ankara'ya tasmma-
suu sağlath. 1935 yıhnda Diyarbakır'daki 1.
Umumi Müfettişb'ğe, 1943 yıhnda Trakya Genel
Müfettiştiğine getbiMi. Genel müfetûşh'kkrin kal-
dvnbnası üzerine, 1948 yıhnda Afyon VahHğiyaptı.
1950 yıhnda emekh'ye aynhh. 20 Ağustos 1966 tari-
hinde Mudanya'da öldü. (bkz, Çankaya Ati, Yeni
MüOaye Tarihi re Mülkiyetiler, IV. cih, S: 1421-
1422)
(113)- 1965 nüfus sayımına göre toplam 31 nül-
yon 391 bin 207 olannüfusun, 2 milyon 180bin 721V
Kürtçe konusuyor. Kürtçeden sonra anaditi Arapça
olanlann sayısı 368 bin 971 'dir. ( Türkiye İstatistik
Ydhğı 1964/1965, s: 93) 1965 nüfus sayımmdan
sonra "anudiliniz nedir" sorusu sorulmanusttr. Bu
nedenle bugün Türkiye'de yaşayan Kürt sayısı ko-
nusunda istatistik veri yoktur!
(114)- Pasa, Cenüİ Kadri, Doza Kürdistan, öz-
ge Yay., 2. baskı, Ankara, 1991, S: 122-124
(115)- Kürt siyasetçi ve yazan M. Emin Zeki,
1880 yıhnda Süleymaniye'de doğdu. İstanbul'da
Harp Akademisi'ni bitirth'. Balkan Savası'nda İs-
tanbul'da Çatalca cephesinde kurmay baskanı ola-
rak görevyaptı. I. Dünya Savaşı 'nda Irak cephesin-
de savasrı. 1923 yıhna kadar Harp Tarihi Dairesi'-
nde çahsan M. Emin Zeki bu tarihten sonra
Bağdat'agiderek Bağdat Harp Akademisi'ndeders
verdi. 1925 yıhnda Irak İskan ve L'lasturma Bakan-
hğı'nagetirihti. Daha sonra Savunma Bakanı oldu.
Nuri Sait Pasa hükümetinde Ekonomi Bakanhğı
yaptı. 1948yıhnda öldü. (bkz. M- Emin Zeki, Kür-
distan Tarihi, Beybun Yay., 1992 Ankara S: 8-9)
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKCİ
Sıvas'taki Gerici Dazlaklar!..Önceki gün çıkan "Ankara Notlan'nda, Turan Dur-
sun'un, 10 Nisan 1984'te Nadir Nadi'ye yazdığı mektubu
yayımlamıştım. Turan Dursun, mektubu, Nadir Nadi'nin
9 Nisan 1984 günü Cumhuriyet'te çıkan "Yitirdiğimiz Yo-
lu Bulmak" başlıklı başyazısını okuduktan sonra, etkile-
nerekyollamıştı.
Sıvas'ta gerici dazlakların, Madımak Oteli'ni yakarak
36 kişinin ölümüne, 60'tan fazla kişinin de yaralanması-
na neden olmaları olayı, Nadir Nadi'nin o yazıda ne denli
ileriyi gördüğünün açık bir kanıtı. Sıvas'ta "Şeriat iste-
r/z"diye kalabalıkları kışkırtıpcinayet işteyenler, hiççır-
pınmasınlar, onların Müslümanlıkla, insanlıkla zerrece
ilgileri olamaz. Hangi kitap yazar, hiçbir suçu olmayan
insanları yakarak öldürmeyi? Gerici basın, şimdi kına
yaksın! Yakıyorlar zaten!.. Nlurcu mu, ne kannağrısı ol-
duğunu bir türlü açıklamayan Fehmi Koru da!.. Din sö-
mürüsünden medet umanların bilmedikleri gerçek şu:
Adam öldürerek, demokrasilerde oy topiama olanağı
yoktur. Bunun bir düzmece Müslümanlık olduğunu yı-
ğınlar, gerçekten demokrasiye ınanmışlar, demokrasi-
ye bağlanmışlarsa er geç anlayacaklar.
Yazının başına gelmek istiyorum; Nadir Nadi'nin 9 Ni-
san 1984'te yazdığı yazıda neler vardı? O yazıda özetle
şöyle diyordu Nadir Nadi:
"Bizim kuşak (kaç kişi kaldık?) Cumhuriyet öncesi il-
köğretim dönemini yaşadı. llkokula başladığımız ve il-
kokulu bitirdiğimizde Atatürk'ün laiklik devrimi henüz
yürürlüğe girmemışti. Devletin başında padişah vardı.
Onun bir adı da 'Halıfe-yi ruyu zemin'di. Okullarda din
dersleri okutulur, başaramayanlar sınıf geçemezdi. Ra-
mazanda oruç zorunluydu. Buna karşm çocuklann çoğu
din kurallarına boşverir, okul yönetimi de bu davranışı
genellikle hoş görürdü. Bizim bin kişilik okulda düzenli
namaz kılan, oruç tutan öğrencilerin sayısı, yalan söyle-
meyeyim, yüzde onu, bilemediniz on beşi geçmezdi.
Cumhuriyetin ilanından sonra Arapça, Farsça ve Vlu-
mu diniye' dedikleri din derslen de gevşetildi; laiklik
devrimiyle tümden kaldırıldı. Ama vicdan özgürlüğüne
saygı gösteren laik cumhuriyet yönetimi, isteyen öğren-
cilerin namaz kılmasına da oruç tutmasına da olanak
sağlıyordu.
Atatürk'ün 15 yıl süren başkanlığı dönemini ülkerniz
böylesine geniş bir vicdan özgürlüğü içinde yaşadı. Ar-
kasından düşün özgürlüğü de gelecekti. Ne yazık ki Ata-
mızın ömrü elvermedi. Türkiyemızi ortacağın karanlı-
ğından kurtarıp, çağdaş uygarlığın aydınlığına kavuştu-
racak olan gidiş onun ölümüyle yolundan saptırıldı. Hele
1950 seçimlerinden sonra demokrasiye geçiyoruz de-
nerek tam tersine bir yol tutturuldu. Padişahlık dönemi-
ne rahmet okutan bir görkemle Arapça ezan ortalığı
kapladı, Ramazanda alenen oruç yiyenlere baskı yapılır
oldu. Kadınlarımız, kızlanmız kimi kara çarşafa, kimi
sıkmabaş denilen acayip kılıklara sokulmaya başlandı.
Vicdan özgürlüğü perdesi altında vicdanlar baskıya
alındı. Okullarda din dersleri laikliğe aykırı olarak yeni-
den zorunlu kılındt. Bunun sonu nereye varır, bilmiyo-
rum; ama Atatürk dönemine kıyasla bugün çok gerilere
düştüğümüz ne yazık ki bir gerçektir."
* Nadir Nadi, yazısında Anadoiu liselerine girecek ilko-
kul çıkışlı çocuklar için yapılan birinci basamak test sı-
navlarında sorulan sorulara değiniyor. Sorulardan biri
şöyle: "Aşağıdakilerden hangisı imanın sartlarındandır:
1) Namaz kılmak, 2) Oruç tutmak, 3) Zekat vermek, 4) K'h
taplara inanmak." Nadir Nadi yazısını sürdürüyor:
"Bu sorunun da doğru yanıtı kitaplara inanmakmış.
Şimdi bakın şu işe: Hangi kitaba inanacağım? Tevrat'a
mı, incil'e mi? Kuran'a mı?, yoksa hepsine birden mi?
Soruyu yöneltenler doğru yanıtın kitaplara inanmak ol-
duğunu söyledıklerine göre hepsine inanmamız gereki-
yor. Ya ben Buda 'ya inanıyor, ya da hiçbirine inanmıyor-
sam?.."
Nadir Nadi, yazısını şöyle bitiriyor:
"10-12 yaşındaki bir çocuğu bilmediği, anlamadığı, bi-
lip anlamasına da olanak bulunmayan konularda böyle-
sine bunalıma sürüklemek çağdaş eğitim kurallarına
yüzde yüz aykındır. Bu yöntem, uygarlık yolunda ilerle-
yen bizi her zaman büyuk engellerle karşılaşmak zorun-
da bırakacaktır. Nasıl etsek de yitirdiğimiz Atatürk yolu-
nu yeniden bulsak..."
Nadir Nadi, dokuzyıl önce, sanki Sıvas'taki gerici daz-
lakların cinayetlerini sezmiş gibi.
Sıvas Belediye Başkanı Refah Partili Temel Karamol-
laoğlu'nun olaylar karşısındaki tutumuna ne demeli?
Kültür Bakanhğı onündeki Pir Sultan Abdal anıtı söküle-
rek belediye aracıyla halk arasında nasıl dolaştırılmış?..
Temel Karamollaoğlu, MSP'den parlamentoya da gir-
miştı. Eşı İngiliz asıllıydı. İngiliz kızını, sıkmabaş giysiler-
le dolaştırmak kendilerinin bileceği iş, evdeTVseyredip
seyretmedikleri de beni ilgilendirmez, kanşmam.
Temel Karamollaoğlu'nun ingiliz asıllı eşi sıkmabaş
da annesi hiç de öyle değil miymiş? Kısa kollu giysilerle
dolaşan uygar birbayan mıymış?..
Yananların cenazeleri Ankara'da bugün kaldırılıyor.
Demokratikkuruluşlarlabirliktedevletdebunlara sahip
çıkmalıdır. Uğur Mumcu'nun cenazesine benzer tören
düzenlenmelidir.
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA:
1/ Altan Erbulak'ın gül-
mece öykülerini içeren
bir kitabı.. Duman leke-
si. 2/Bayrağın uçkurluk
karşısındaki kenan...
Rusyada. Karadeniz kı-
yısında turistik bir kent.
3/Kutsal sayılan bir \ arlı-
ğı tanık göstererek veri-
len söz... Elio Vittorini'-
nin dilimize de çevrilmiş
bir romanı. 4/Kak hen- 8
deği... "Bir çocuk ruhu g
kadar şimdi münevver.
lekesiz/Uyuyor — deniz" (Tevfık
Fikret)... Boru sesi. 5/Yapma, et-
me... Küçük tekne kaptanı. 6/Fel-
sefede Tann'nın tek ve nihai ger-
çeklik olduğunu, sonlu nesne ve
oiaylann bağımsız olarak var ol-
madıklanm savunan görüş. 7/
"Zinhar eline — virmen o kâfinn/
Zira görünce suretini put-perest
olur" (Baki). 8/Gemici. işçi gibi
kimselerin eğlenmek için gittikleri
içkili ve danslı yer... Toprak dam-
lan sıkıştırmakta kuJlanılan taş siündir. 9/Bir meyve... Adın
durum eklerinden biri.
VUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Metin Erksan'ın. 1969 Altın Koza ödülünü kazanan fılmi...
Doğu kılısesinde piskoposlara veriİen unvan. 2/Bir anJatımda
venlmek istenen öz... Tarla sının. 3/Müslüman ülkelerde otu-
ran Yunan asıllı kimse... Keseli ayı da denilen ve Avustralya'da
yaşayan kürkü değerli bir hayvan. 4/Canlandırma. 5/Sodyu-
mun simgesi... Kumarda ortaya sürülen para. 6/Sahip... Cera-
hat. 7/Trabzon'un bir ilçesi... Başlangıçta bellı olmayan zaman.
8/Vücuda şınnga ile sıvı verme ışi... Bestelenmiş her tür şiire
Baıı'da \erilcn ad 9/Kum. çakmaktaşı, kuvars gibi silisyumun
oksıjonlı bileşimlcrinc verilen ad... Bir tümceyi oluşturan brim-
lcrdcn her biri.