Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
FA 4 TEMMUZ1933 PAZAR
PAZAR KONUGU
SanatçıNîhat'tan,kangunı MhataSUNUŞ: A vustralya 'yagöçüp yerleşen tiyatro sanatçısı, 'iyiadam' rollerinde oynatmak istedi. 'İyi adam 'para Demiryolları 'nda çöpçülüğe, hamallığa başladı.
fılm artisti, yazar, ozan Niluıt Ziyalan 'ın ilginçserüveni... getirmiyordu ki, Nihat Ziyalan 'ın birgün birfılmde 'kötü Demiryolları 'nıngenelmüdürü, bir artistin çöpçülük
Kendi deyişiyle, o bir 'Kanguru Nihat 'tır artık; yaşarnı adam' rolünü oynaması Yılmaz Güney 'i öfkelendirdi. yapmasına çokşaşırdı,' Türkiye 'de açlıktan nefesikokan
bovımca onu vazacak, onu oynayacaktır. Yılmaz Güney, Nihat 'a bir tokat attı. Bunu içine sindiremeyen Nihat Ziyalan 'ın A vustralya 'da, önünde havuzu olan bir evi, iki
onun birlikte büyüdüğü en yakın arkadaşıydı. Yılmaz, onu Ziyalan, soluğıı A vustralya 'da aldı. İlk iş olarak, A vustralya arabası, bir atölyesi var. Gömlek, ceket üretiyor, satıyor...
Söyleşi Mustafa Ekmekçi Konuk Nihat Ziyalan Tiyatro sanatçısı, yazar, ozan, Avustralya'daya§ayan birgurbetçi
ıvaıro. sinema sanatçısı. ozan
Nihat Zivalan'a. Avustralya'da
nasıl iş bulduğunu, seriivenini
sordum. şu karşılığı vcrdi:
- Kardeşimin vanına geldim.
kardeşimin yaşamı bambaşka.
benimki bambaşka. Altı ay son-
ra. çok ilginç bir rastlantı oldu:
bir meyhanede. "pub"da bir
avukatla karşılaşıım.
- Ne yapıyorsun. kimsin sen? diye sordu.
Pub"da bira içiyor, ama gümüş köstekli saaü
var. yaan sıcağında elbise giymiş falan. 'Ne
ış yaparsın?" diye sordu.
- Ben yazar-çizerim. şairim! dedim.
- Nerelisın?
- Ttfrk!
- Aaa. dedı. ben Nâzım Hikmet diye bir
ozan biliyorum, onun memleketinden olan
adama saygım var! Ne yapıyorsun? Derdin
mı var?
- Var. dcdim, işsizim!
- Hiç korkma. dedi. al şu kartımı. git Rail-
YAnaz
Avustralya'ja
yerleşen Nitîat
Ziyalan, ilk
günlerinde bu
ülkeye uyum
sağlayamamış.
Ancakeşi
Nederet'le
evlendiktensonra
düzenli bir yaşam
tarzıoluşturmuş
kendisine...
GüneyTntokadıbeniAvustralya'yagednBway"lere. Trenyollan'na. ben telefon da
edeceğim, kartımı da götür! "Onun sayesin-
de.NâamHikmeı'msayesinde...
- Sûzım Hikmet sanaiş verdi!
- Ertesi gün. hiç bana bir şey sormadan
beni Trenyollan'na aldılar: hamalhk
yapmaya başladım; iki buçuk yıl hamallık
yaptım, yerleri süpürdüm. tuvaletleri temiz-
İedim. Olsun abi! Öyle şeyler başımdan ge-
çiyor ki abi. dilinın konuşulmadığı bir ülke-
de yazıp çizmeye çalışıyorsun. altı ay bir şey
yazamamışım. yazamıyorum çünkü. hisse-
demıyorum, duyamıyorum, neden? Türkçe
ile hissediyorum. fakat İngilızce konuşuyor.
duyamıyonım. Duyamadığım için de ya-
zamıyorum. Orda. ilk geldığimde, yerlen
süpürüyorum Trenyollan
v
nda, Türkler var,
Türkicr geldiler:
N
- Türkum!
A ş
- Nihaı Ziyalan! Şöyle bir baktı bana:
- Artist Nihat Ziyalan mı?
- Evet! dedim.
- Filmlerinigörüyorlar?
- Tabii canım. bıliyorlar. adımı biliyorlar
belki. bilmiyorum. şöyle baktı: "Allah Al-
lah!" dedi. adam koşa koşa gıtmiş arkadaş-
lanna söylüyor: "Yahu. diyor, burda bir
adam var, Nihat Ziyalan'ım diyor!" Biri de
şöyle diyor.
- Zaten buraya gelen ya vali olur. ya kay-
makam. general olur, anist olur! (Kah-
kahalar) Bir hafta sonra. SBS televizyonun-
da benim filmim oynadı. Türkler de seyredı-
yor. beni çağırdılar orava konuşma yap-
mak için. filmden önce. İngihzcem de yok,
ama çatra patra Ingilizcemle konuştuk. Atıf
Abi'nin (Yılmaz) çektiği bir fılmdi. ertesi
gün beni, "boss" karşılıyor karşıdan,
çağırdı. "Gcl
1
" dedi. odasına gırdik:
- Yahu. dedi. sen niye burada duruyor-
sun? Git Hollywood"a dedi. artistsin sen!
(kahkahalar) Şimdı adam bana. yarımsaat.
bir saat Allah canımı alsın yav. ilk kez size
söylüyorum. bunlar gerçekten yaşamımm
içindc olay şeyler. Yanm saat falan konuş-
tuk, adam beni bir pohpohladı. Yanm saat
sonra. "Bırak şimdi konuşmayı, çık şuralan
bir süpür!"" dedi. (Kahkahalar)
Burada özgürlük var
Sonra. yavaş yavaş buraya geldikten son-
ra anladım ki burada gerçekten özgürlük
denilen şey var. Yanı. demokrasi denilen
şey tam yürümese bile. onu hissedıyorsun.
Bunu soİuk alırken, yaap çizerken hisset-
meye başladım. yavaş yavaş yazıp çizmeye
başladıktan sonra.
- Burada kitabtn çıklı mı?
• Çıkmadı, fakat çeşıtli antolojilerde şi-
irlerim. öykülerim çıktı.
Bir kitaphk şiir vardır onlann içinde.
- Var. Yazdıgjrruz bir sanat dergisinde bir
"Türk" bölümü yaptık, "Türkiye'de şiir"
bölümü. Orada, örneğin Türkiye'deki
ozanlan. Türk şiirini falan tanıttık. Türki-
ye'de gerçekten sanat çok güçlü. Fakat, ta-
bii burada kendi dilınden kopuk olunca,
acısı bunun büyük oluyor. Öyle ki. örneğin
bana konuşma yapmak için geldiler geçen
gün. Ben "Türkçemin dışında, kendi duy-
gulanmı size anlatamam", nasıl anlatayım.
kı
1
-Nâzunda Türkçeyazdı şiirlerim.
- Tabii. tabii. Türkçemin, anadilimin dı-
şmda yazamam. Yani, bir yazar, anadilin-
den kopuk olduğu zaman onun acısı bü-
yük. Fakat. o acının büyüklügünü gidere-
bilmek için daha hırslı çalışıyorsun. daha
çok yazıyorsun. Şimdi benim yazdıklanm,
Türkiye'de çeşitli dergilerde yayımlanıyor:
burada "Kanguru Güncesi" yaayorurn,
yanı öyküler. belki "Can Yayınlan"nda bir
kitap çıkar. Erdal Öz arkadaşımız, burada
yazdığım birikmiş şiirleri de, bir yayınevı
basar. Şiirlerim "Adam Sanat"ta. "Varhk"-
ta, "Gösteri" dergilerinde yayımlanıyor sü-
rekli yazdıklanm. Bu arada tabii tiyatrocu-
luğu bırakmadık, burada yitmemek için bir
sanatçı ne yapar? Toplumuna bir şeyler ver-
meye çahşır, yazıp çizmenin yanında tiyat-
royu da yürütmeye çalıştık hep.
- Peki, geçim nasıl sağbyorsumız?
- Ha. geçim... Bunlar bir sanatçının boy-
nunun borcudur. oturur. bunlan yazarsm,
topluma sorumluluğun vardır, bunlan
verebilmek için yazarsın. Ama bunun yanı-
nda geçim derdini de düşüneceksin. Ben
Railway'de Trenyollannda hamallık
yaptığım sırada elime 50 bin dolar para geç-
tı; bununla. yeni evlendiğim eşimle beraber
bir konfeksıyon işıne atıldık, yani biçki-
dikiş işi. Biz şimdi ne yapıyoruz? Hep, Aziz
Bey'le (Nesın), Ataol Behramoğlu'yla falan
resimlerimiz var, Aziz Bey benim markete
geldiydi, görmek için "Yav, Nihat ne yapı-
yor?" diye. Bizim pazanmız var, örneğin
cumartesi pazarlan. Pazarlarda müşterilere
ceket. pantolon, gömlek falan yapar sa-
tanz. Onlara "Buyurun" işte. falan. O ara-
da tabii, gelen sanatçılarla ilişkimiz var, bu
arada ben gömlek mömlek sattığım yerler-
de şiir sergileri yaptım.
Şimdi burada üyatroculuk sürüyor, ka-
nmla birlikte. dediğim gibi... Kanm Ned-
ret. işte biçki-dikiş işlerinden anlıyor,
atölyemiz..Benim şimdi havuzu olan bir
evim var. Nasıl ev aldım? Arkadaşlanm
yardım etti bana. Gittim. bin dolar ona, iki
bin dolar ona. ben sanıyordum ki elli dolar
alamayacağım. herkes bana yardım etti.
Hükümet kredisiyle, hepsi borç, havuzu
olan bir evim var abi. Evimin önünde iki ta-
ne de arabam var. Evet, bu. Ama sistem ne?
""Sen bana borçlanacaksın, yaşamın bo-
yunca benim kölemsin, ödeyeceksin!" di-
yor. "Evde otur, sen bu sistemin kölesisin!"
diyor. Geçenlerde. belki okumuşsundur,
sisteme bakın. adam borçlanmış. ödeyeceği-
ni beş altı ay önce ödemiş, beş bin dolar ceza
vermışler. "'Nıye erken ödüyorsun?" diye
"Zamanında ödeyeceksin. biz istediğimiz
gibi yapacağız" demek istiyor. Erken ödedi
diye beş bin dolar ceza örnek olsun, diye.
İşte, Avustralya böyle bir yer abi, yaşam
sürecek; ben burada yaşamım boyunca ya-
zacağım. Neyi yazacağım? Burada dikiş ya-
parken, yok elbise konfeksıyon işlerini
yürütürken tiyatro yapacağım. "Kanguru
Güncesi" yazacağım, şiir yazacağım, bütün
hepsinde neyi yazacağım? Kanguru Nihat'ı
yazacağım!
Kesin olarak bu böyle. Yaşamımın sonu-
na dek bu böyle sü-
recek. Tiyatro da ya-
pacağım, şiir de ya-
zacağım. Ama hep
Kanguru Nihat! Ne-
dir Kanguru Nihat?
Artık onu da sen dü-
şün abi!
- Peki, Avustral-
ya'y a nasıl, neden
gelmiftin onu anlatır
rrann?
- Şimdı. 1980
yılında. TürkanŞo-
ray'la son fîlmim
"Azap"ı yaptığım
sırada, içimde bir
gönül kırgınlığı
vardı. Bu gönül
kırgınlığı da, Yılmaz
Güney1e aramızda
geçen bir olaydan
geliyordu. Bunu ilk
kez. sevgili Mustafa
Ekmekçi aracılığıyla
söylüyorum. şimdi-
ye kadar hep ben
onu içimde gizli tut-
tum. O yazar, yaz-
maz; onun bileceği
ış...
Yılmaz (Güney)
benim için sinemada
çok şeyler yaptı; çok
şeyler yap;.. ama biz
gençüğimizde de
çok şeyler yapmıştık
Yılmaz'la birlikte
büyüdüğümüz sıralarda; çünkü biz gençü-
ğimizde Yılraaz'la, politik görüşlerimiz
daha yeni yeni yeşermeye başladığı sıralar-
da. biz "çete"
1
kurmuştuk.
- Sizin hemşeriliğiniz var mt Yılmaz GS-
ney'le?
- Benim annem Kürt, Yılmaz'ın annesi de
Kürt.
- Hemşeriliğiniz?
W Havuzu olan bir evim,
evimin önünde iki tane
arabam var. Ama sistem
"Sen bana borç-
lanacaksın, yaşamın
boyunca benim kölem-
sin, ödeyeceksin!" diyor
- Yılmaz Hınıshdır. Adana'da birlikte bü-
yüdük. Ben, Adana'da Yılmaz'a rast-
ladığım zaman. İsmail Barlas'm yanında.
"Dar" Film Şirketi'nde muhasebecilik yapı-
yordu. kanalda yüzerken onu gördüm. böy-
le Yılmaz'ın dizinden aşağı sarkan sıyah bir
donu vardı, suya atlayıp çıkıyor, ben de
elimde hıyar yiyordum, okuldan
kaçmıştım; Yılmaz'la göz göze geldık! Çün-
kü. göz göze gelindiği zaman etkisinde kah-
nmayacak bir ınsan değildir. O zamanlar
bile Yılmaz, gözünde şimşekler çakan, böy-
le cazibesi olan bir insandı.; Yılmaz'ın ben-
ce çok büyük yantnın yanında. çok da eksik
olan yanlan vardı. Bunun eksikliğjnin geldi-
ği yer, bence bir kültür içerisinde büyüyüp
gelışmemiş olması. Bu ne demek? Bunu söy-
leyeyim: Yani. ba-
basının. annesinin
bulunduğu çe\Te-
de veya köyünün
bulunduğu çevre-
de Yılmaz. alacağı
bir şey yok Sade-
ce acılarla ycğrul-
muş, öfkeyle yoğ-
rulmuş.. Yani.
Yılmaz çok öfkeli
bir insandı, çok
böyle yani. konuş-
tuğu zaman, öç
alacak bir havası
vardı. Tabii. kül-
tür denilen şey bir
yerde, ben öyle gö-
rüyorum. belki ya-
nılabilirim, bir yer-
de insanlan yumu-
şatır. düşünceyle
bakmayı, hani
duygularla bak-
mayı.
Bu eksikliği gör-
düm beni Yılmaz
okudukça kendini
geliştirdi. ama bu
eksiklık devamlı
olarak içinde yer
etti: bütün dav-
ranışlannda, son-
raki çok ünlü...
- Yaniyetmedi o
kühûr şeysi...
- Yetmedi...
- Doğruyu söy-
lersek hangimize yetiyor ki zaten?
- Doğru abi. yalnız şu var: unutma! "Çir-
kin Kral" olduğu zaman. Çirkin Krallığı ta-
şıyabılmek için de. eğer o kültür ona
yardımcı olsaydı. "Çirkin Krallığı" taşıya-
bilirdı: "Çirkin Kral"ı bir mitos olmaktan.
"halkın kahramanı Çirkin Kral" olmaktan
kurtanp, halka bir düşünce adamı olarak
verebılırdı; onu >apmadı. Bilıyorsun, bu
"Çirkin Kral" sözünü bizim sevgib Tank
Dursun Kakınç bulmuştur. îsim babası
odur! Ayhart Işık vardı o zaman, Ayhan
Işık kralıydı sinemanm. "Yav Ayhan Işık
kraldı: sen ne olacaksın? Sen Çirkin Kral
ol!" diye, bunu Tank Kakınç geürdi. Neyse,
şimdi dönelim Yılmaz'la olan ılişkimıze..
Yılmaz'ı kıramadığjm için.. Ben 13 yaşı-
ndan beri yazıp çiziyonım; şairligim. yaz-
mamla birlikte, tiyatro oyunculuğunu da
yürütmeye çahşıyorum; küçükken biz, bir-
likte büyüdüğümüz sıralarda. Yılmaz o
denli meraklıydı ki. örneğin ben ona "Mar-
lon" derdim, o bana "Belmondo" derdi,
karşılılch böyle oyunlar oynardık: Yılmaz
eliyle, fılm çekerdi. "Bu kamera, hadi oyna
bakalım!" falan diye. Elini kamera gibi tut-
tuğunda. böyle pozlar atarak. karşılıklı
oyunlar oynardık. O zamanlar, demek ki
kafasında varmış.
Yılmaz beni aldı, getirdi, tamam. Güzel
işler yaptık. Yılmaz, benim sinemada oy-
nayabilmem için birçok kişilerle kötü oldu.
"Nerden bu adamı getirdinT" diye. Star
y apmak istiyor beni. Şimdi şöyle bir şey var:
Bir insanın star olabılmesi için gerçekten
kendisinde starlık yeteneğinin olması laam.
Bende o kapasite yoktu. Yılmaz Güney'in
zorlamasıyla bile star olabılecek bir kapasi-
tem yoktu.
- Belki hevesin de yoktu!
- Benim hevesim. yazariık çizerlikti. Be-
nim hevesim oralardaydı; yani ben bütün
yaptığım filmlerde. çok kendimce, yapabil-
diğim kadanyla dürüst, sanat yönünden,
topluma, insana yararb olabilecek şeyleT
kotarmaya çahşıyordum. Yani, neresinden
bakarsanız bakm. bende star olma kapasi-
tesi yoktu. Ben kendimi öyle gördüm...
Fakat Yılmaz, kendi getirdiği bir adamın
star olması için... "Ben'" diyor, "Nihat Ziya-
lan'ı geürdim. star olacak!"
- ı\e zaman geldin?
- Ben 1980üe geldim. Gelmeden bir yıl
önce, Yılmaz Güney'le '"Umutsuzlar"
fılmini yaptım, fakat "Umutsuzlar" fılmin-
deki bir kınklık içime büyük bir küskünlük
getirdi Yılmaz'la olan. Çünkü biz, böyle her
şeye baş koymuş bir insandık, Yılmaz'la.
Düşünce birliği etmişiz, yaşam kavgası ver-
miştik, güzel işler yapmak için gizli bir sözü-
müz var gibiydi. Fakat Yılmaz'da öyle bir
şey oldu ki son zamanlarda, ünlendik'çe, ar-
kadaşlanna. sevdiği insanlara karşı kıncı
olmaya başladı. Mustafa Abi, bunu burada
ilk kez söyiüyorum, bunu kimse bilmiyor,
bizim Yılmaz'la aramızda "Umutsuzlar"
fılminde şöyle bir olay oldu: Filiz Akın oy-
nuyordu, şimdi üzülerek, bak, çok büyük
bir üzüntüyle anlatıyorum bunu. Abi,
Yılmaz, sinemada sürekli "iyi adam"ı oy-
namamı istiyor. Sinemada iyi adamı başrol
oyunculan oynar, bana "iyi adam"ı oy-
natmıyorlar. Yani, benim "iyi adam"ı oy-
nayabilmem için yılda bir kez şans geçiyor
elime, benim de açlıktan nefesim kokacak.
Yılmaz diyor ki:
- Öyle yoksul, herkesin gittiği lokantaya
gitme, Hilton'a git! Sen star olacaksın. şura-
ya git! Nasıl gideyim abi, cebinde paran ol-
mazsa? Ekmek parası kazanmak için "kötü
adam'ı oynadım. Yılmaz buna bozuldu:
- Niye 'kötüadam'oynadm?
trfan Atasoy bir fılminde, elinde tabanca
"yat!" dedi, "yere", yattık. ekmek parası;
"alıyorsun param, yat!" diyor. yattım! Yıl-
maz, bunu yediremedi. Yılmaz, "Nihat, na-
sıl benim geürdiğim insan sinemada, başka
bir adamın..." yani diyelim ki "değmeyecek
bir adamın emrinde yere yatar!" Yat, der,
silahının altında, kendisine yalvanr "öldür-
rne!" falan fılan der. Çünkü Yılmaz, sinema
ile yaşammı birbinne kanştıran've bir tutan
bir insandı. Kabadayi ruhu vardı Yılmaz'ın
ve yaptığı filme de yansırdı abi bu.
Yılmaz, bir tokat attı
Şimdi, "Umutsuzlar" fılminde bana ta-
bancayı çekti:
- Yat! dedı.
- Yav Yılmaz, dedim, bak seninle yaptığı-
mız fılmler var; yapma! Belki ben yatanm
buraya. ama şunu yaptımna bana...
- Niye? Yapacaksın, yat! dedi
- Yaptırma Yılmaz!
- Yok, yapacaksın!
- Senaryoda öyle değilmi?
- Senaryoda yok abi. Yılmaz kafasına
koymuş. Çünkü. Yılmaz taktı kafasına.
Yani, "Nihat. neden o adamın şeyinın altı-
nda." Çünkü. Yılmaz senaryoyla Fılan fılm
çekmez ki, kafasının içinde düşünür. bir
gün önce yazar getinr falan... Kafasına
taktı. çünkü anlıyorum yavaş yavaş bir so-
ğukluk oldu, birtakım adamlar söz götürü-
yor, "Nihat şunu yapıyor, bunu yapıyor..."
falan diye. Ama bir yerde de abi insanın,
onurlu bir şekilde yaşaması, kımsenin
önünde cğilmemesi için geçimmi sağlaması
gerek.
- Yok, dedim Yılmaz, ben bunu yap-
mam! •
- Yapacaksın. yapacaksın!
Yılmaz. bana orda bir tokat attı abi. Ben
bunu kaldıramadım abi! Yılmaz'ın üzerin-
de silah vardı; bir an Yılmaz'ın üzerine
atılıp, o silahı alıp kafasına sıkacağım tuttu.
Çünkü. ben de delikanlı adamım, ben bunu
kaldıramam. Ve bu beni yıktı abi! Hadi,
aslında bir şey değil. iki arkadaş arasında
olan bir şey belki, hoş görülebilir, ama ben
bu yıkıntı içinde dedim kı kendi kendime:
- Sen bu adamdan tokat yedin. hala bura-
larda... Sanki herkee bana "Yuh ulan! Yıl-
maz'dan tokat yedin. hala buralarda ne do-
laşıyorsun inek" falan, böyle birtakım şey-
ler. Onlar da bana bakıyormuş gibi bir ezik-
lik duydum. Ve büyük bir yıkıntıya düş-
tüm. Sinemaya küstüm! Yılmaz'la aramıza
bir soğukluk gjrdi. O kınklıkla. ben o sırada
kanmdan aynldım, çünkü, kanmdan ayrıl-
ma nedenlerim de... Kanm, varhklı birisi,
Ahmet Cemil Conk vardt. Petrol Ofıs Ge-
nel Müdürlüğü fılan yaptı. onun yeğeniydi:
fakat aynldık. O sırada aynlmayı da ben
kaldıramadım, bir anlamda. Yani, sinema
bitmiş, evlilik bitmiş. Nihat Ziyalan. böyle..
Aldım ceketimi çıktım, yatacak yerim yok
abi? Altı ay kahvede yattım. bunu kimse
bilmiyor. Arkadaşına küsmüş, kansından
aynlmış; yatacak yeri yok. Ya Almanya'ya
ya Avustralya'ya gideceğim. A\ııstralya'-
ya gelme olanağını buldum, kaiktım gel-
dim. O sırada. "'Cem Yayınları"naan
ikinci kitabım çıktı. "Güvencin Uçuşu"...
- Kitaplar karın doyurmuyor tabii.
- Yok canım. ne kann doyuracak abi,
rahmetli Oğuz Akkan bastı. "Yav" dedi,
"ben senin kitabım basmak ıstiyorum,
Avustralya'ya da götür bunu anı olarak!
Senin de şiirde adın duyulsun, senin git-
men kaybolmandır, sen bu kaybolmayı
kabul ederek gidiyorsun!" Evet abi. de-
dim. kaybolmayı kabul ederek. Geldiğjm
zaman tek kelime İngilizce bilmiyorum.
Kırk yaşında geldim: havaalanında indi-
ğim zaman,kendimi sudan çıkmış babk
gibi hissediyorum. "Kaçayım gideyim
ben buradan, ne yapacağım? Nihat, sen
ne yapacaksın burada? Yamyam gibi.
sen bunlann içerisinde mahvolursun."
Ama tuttum kendimi. Çünkü geriye dön-
düğün zaman, arkaya dönüp gidecek yer
yok. Okyanus abi!
ILAN
T.C.
ANKARA ASLİYE l.TİCARET
MAHKEMESİ
Dıis>aNo 1993 16
Da\atı:T. Enıhık B.ınkası \ Ş.
Vekılı \\. Erdal Eserol
Da\alı Ahmel Aş.ırk:ı\.ı-isliklal Mah. Elbcrk Sokak 9 B Şcrefli-
koçhısar Ankara
Da\acı \cki!i tarafmdan davalı alcyhinc açılan alacak davasının
\.ıpılan yarüilamaMiıda.
Dauılı \hmct Aı>arka>a adına çıkartılan da\a dilckçc-ii \c duru^-
i rnu giınünc aıt lcbligal bıla lcbliğ iadc cdılmiş olup yapılan cmni\et
ura>tırniJMiıda da dJ\alının adrcsi lespıi cdılcmcdığındcn adına dava
dılckçcM \cduru'!ma aünıınun ilancıı teblığınc karar \cnlmiştir.
Duruşma giinü 20 9 1993 gıınu saal 14 45'c bırakılmi} olup.
Hl'MK'nun 213. mjddesıgcrcğınccıluruşmada ha/ırbukınmadığı-
ııı/ l.ıkdirdc >argılama\a \okluâunu7da dcvam cdileccğı hususu ila-
ncıı ıcblığ olunur. 329<I2
İLAN
SİNOP ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 1991/266
Davacı Hikmet Akan tarafmdan açılan gaiplik kararı verilmesi da-
vasının yapılan >argılamasında:
Davacı Hikmet Akan 27.5.1992 tarihli dava dilekçesinde, 1989 yı-
h şubat ayında denize duşerek oğlu Soner Akan'ın boğulduğunu, ce-
sedinin bulunamadığını ve olümüne muhakkak bakılan bir olay
sonucu gaip olduğunu ve gaipliğine karar verilmesini talep etmiş ol-
duğundan:
Sinop Merkez Camikebir Mahaüesi 182 kutuk sıra numarada nu-
fusa kayıtb, Hikmet ve Emıne oğlu 02.4.1969 d.'lu Soner Akan'ın
hakkında bilgisi olanlann ılan tarihinden ıtibaren 3 ay içinde Sinop
Asliye Hukuk Mahkemesi'mn 1991/266 sayılı dosya>ına bügi vermeleri
tlanen tebliğ olunur.
Basın: 49499
İLAN
ŞtŞLİ 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ
1992 505
Davacı PTT Genel Müdürlüğü vekıli tarafmdan davalılar Cem
Selçuk Akgün, MehmetGül, Hakkı Sağlam ve Mehmet Dayanç hak-
kında mahkememizde yapılmakta olan açık duruşma sırasında;
Davalılardan Mehmet Gül'ün Tercan. Fındıklı köyü Erzıncan ad-
resine, Hakkı Sağlam'ın Tercan, Gedikdere köyü, Erzincan adresine
ve Mehmet Dayanç'ın Akşehır Cezaevı'nde tutuklu Akşehir adresi-
ne çıkartılan tebligat bila ıkmal iade edilmiş. yaptınlan zabıta tahki-
katında davalılann adreslennin mcçhul olduğu bildirilmiş olmakla.
dava dilekçesinin ilanen tebliğıne 20.4.1993 tarihinde karar verilmiş-
tir.
Bu itibarla, duruşma gûnü olan 12 Ekim 1993 günü saat 9.30'da
davalılar Mehmet Gül. Hakkı Sağlam \e Mehmet Dayanç'ın duruş-
mada hazır bulunmalan veya kendilerini bir vekıl ile temsil ettırmele-
ri. aksi takdirde duruşmanm yokluklannda devam edeceği. yoklukla-
nnda karar verilebileceği. dava dılekçesi yenne kaim olmak uzere ilan
olunur. 25.6.1993
Basın: 6912
ILAN
T.C.
SÜRMENE KAD ASTRO MAHKEMESİ
EsasNo: 1988'115
Şürmene Orman İşletme Müdürlüğü tarafından davahlar Ay-
dın Özkan ve arkadaşlan alejhine açılan Sürmene. Çambumu.
Kemerli mahalle&ınde kaın 1263 ve 1264 parsel sayılı taşmmazlara
ilişkın kadastro tespitinin iptali davasının yapılan açık yargılaması sı-
rasında;
Davalılardan Adil Özkan mirdsçılanndan ve Adil çocukları Fat-
ma Özkan. Asıye Özkan \c Muharrem Özkan'a ait dahılı dava dilek-
çesinin tebliğ edilemedığı ve adresleri de tespit edilemediginden. ila-
nen tebligat vapılmasına karar verilmiş olmakla;
Yukanda adı geçen davalılann duruşma günü olan 07.09.1993 gü-
nü, saat 10.00'da mahkememizde hazır bulunmalan, dahili dava di-
lekçesi özeti tebliği yenne kaim olmak üzere ilan olunur.
Basın: 49545
İLAN
ERCİŞ ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ'NDEN
Davacı Bedrettin Görmuş tarafmdan davah Osman Abas aleyhi-
ne mahkememizde açılmış olan senet iptali davasının yapılan açık yar-
gılaması sonunda;
Konya ili Kunduracılar Sanayii Pabuş Sarayı Kal 1, No: 226-227'de
ikamet ettiği anlaşılan davalı Osman Abas'a dava dilekçesinin tebli-
ğine ilişkrn çıkanılan tebligatın bila ikmal iade edildiği anlaşıldığın-
dan yapılan arastırmalardan adresinin meçhul olduğu, ilanen tebligat
yapılmasına karar verilmiş olup adı geçenin 8.9.1993 Pazartesi günu
saat 9.00'da yapılacak duruşmada bizzal hazır bulunması veya ken-
disini bir vekille temsil ettırmesı, aksi lakdirde yargılamamn gıyabında
yapılarak karar verileceği tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olu-
nur. 7.4.1993
Basın: 49491
İLAN
KIRIKKALE 1.SULH HUKUK
MAHKEMESİ
1991 329
Da\acı Sclım \ ıldınm tumi'ıııdan dauılı Behlül Yıldınm aleyhine
mahkoniemızc açılan laksim dasasının yapılan açık duruşmasında
\enlen ara karar gcreğıiKC.
Zabıta munl'ctiylc >apılan bülun araşlırmalara rağrnen Şaziye De-
mır'iıı adrcsi lcspit cdılcnıcmiş olup. ilan yoluvla tcbliğc karar vcril-
mı^lır.
Bu ncdonlc Kmkkalcilc Kct,ilerkö>ündc971.716.719.3750.112.
1308. 7(16. 132 ve 1478 saşılı tu^ınmazljrlu ilgıli delıl ve belgeleri du-
ruşma günü olan 15.9.1993 gıınü vıat 9(X)'a kadar mahkcnıcmize
ibraz L'lmenı? veşa duruşmaja gelmenız. vahut bir vekille davavı la-
kip clmcniz. aksı takdırdc yargılamamn gıvabımzda dcvam ederek
karar venlcccği hususu ılancıı ıcbliğ olunur
Basın: 32903
MİTİNG
GELİN CANLAR BİR OLALIM
Mitingimizde Sivas'taki katliamı da
protesto edeceğiz. Bütün halkımızı çağırıyoruz
0ZELLEST1RMEYE
KONUŞMACI
DOGU PERINÇEK
4 TEMMUZ PAZAR, Saat: 1 5.OO
Pendik Sahil Meydanı
İŞÇİ PARTİSİ
İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ TEL 244 12 94