Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 TEMMUZ1993 PAZARTESJ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI H
Çöpçatanlar
boşanıyormu?
• Ekonomi Servisi - Dünya
çapında, özellikle
özelleşürme ve şirket
evlilikJeri alarunda
danışmanlık yapan
Wasserstein Perella
şirketinin kurucu
ortaklanndan Joseph
Perella, 1988 yılında Bruce
Wasserstein ıle kurduklan
ortaklıktan aynlabileceğini
belirtti. Türk hükümetinede
özeDeştirme konusunda
danışmanlık yapmak için
başvuran şirket;
gerçekleştirdiği iş hacmine
göre uluslarası danışmanlık
ve yaünm şirkeüeri arasında
yirminciliğe düşmûş
durumda.
New York'a yeni
• Ekonomi Servisi - A BD
Merkez Bankası New York
Şubesi'ne, bankalar ve ABD
ekonomisi hakkındaki
olumlu göriişleri ile tanınan,
Chicagolu bankacı. VV'iUiaın
McDoDOughgetıriIdi. New
Yorkşubesi.ABD'de
Merkez Bankası"nıngünlük
kur politıkalannın
uygulandığı merkez ve
NVilliam McDonough görevi
gereği, Merkez Bankası'nın
haftaiıkpolitikabelirleme .
toplantılanna başkanük
edecek.
Microsoft'un
derdi makro
• Ekonomi Servisi - ABD
Federa] Ticaret Komisyonu.
Microsoft'un haksız rekabet
koşullan yaraüp yaratmadığı
konusunda kararsız kalınca,
gözler, Clinton hükümetinin
geknesiyle tröst da valanna
karşı daha sert bir tutum
takınması beklenen Adalet
Bakanlıejna çevrildk
Geçenlerde Türkiye'ye de
. yatınm yapan yaahm şirketi
Microsoft, geliştirdiği
Windo ws programının,
rakiplerinin bilgisayar
sistemlerinde doğru
çahşmadığı yolunda yanlış
şüpheler uyandırmak ve
rakiplerini saf dışı edici lisans
yöntemleri uygulamakla
suçlanıyor.
Almanlar rest
çekti
• Ekooomi Servisi - Ahnanya
ile ABD'nin arasandaki
ilişkiler, iki ülkenin arasındaki
hava trafıği
yüzûndenlimonileşti. •
Almanya,ABDile
aralannda çok önceden
imzalanan hava trafıği
paktının. Alman havayollan
şirketlerinin aleyhine
işlediğini iddia ediyor.
Alman Ulaştırma Bakanı
Mattfaias \Vissman, Alman
havayollanna ABD
havaalanlanna daha fazla
giris hakkı verilmezse,
Almanya'nın paktı iptal
edebileceği konusunda bir
uyan yapü.
TOBB, PTT ve TCDD'nin özelleştirilmesine 'özel tekel' tehlikesine dikkat çekerek karşı çıktı
Çiller'e özeHeştJrme uyarısı• Tansu Çiller'in D YP Genel
Başkanlığı'na seçilmesi için
büyük destek veren TOBB'nin
özeUeştirme raporunda yeni bir
sistematik yaklaşım önerisi
getirildi. TOBB Başkanı Yalım
Erez, raporun önsözünde
yaptığı değerlendirmede
özelleştirmenin rekabetçi bir
piyasa ekonomisi için ilk ve
temel şart olduğunu savundu
Ekonomi Servisi- TOBB tarafindan
hazırlaülan '•özelleştirme" raporunda
PTTnin özelleştirilrnesine karşı çıkıldı.
PTT ile birlikte TCDD'nin de özelleşti-
rilmesinin haıalı olacağı.vurgulanan ra-
porda, "TCDD'nin özeUeştirilınesi ha-
linde, ancak özel bir tekel varat ılmıs olur.
Özel tekel ise ekonomik etkinlik açısmdan
devlet tekelinden toplum için daha
zararlıdır. Benzer durum PTT için de söz
konusudtır. PTT özelleştiriJdiğinde diz-
ginlenmesi zor bir teke) olacaktır. Bu ne-
denle TCDD ve PTTnin me>cut ülke ko-
şullan çerçevesinde bu aşamada özeUeş-
tirilınesi düşûnülmemelidjr " denildi.
AÜ Siyasal BilgıJer Fakültesi İşleüne
Bölümü Öğretim Üyesi ve TOBB Baş-
kanlık Darujmanı Prof. Dr. Halfl Sa-
naslan ile ODTÜ Iktisadi ve İdari Bilim-
ler Fakültesi İşletme Bölümü Öğretim
Üyesi Prof.Dr.Cengjz Erol tarafindan
haarlanan "Türkiye'de Krnerin özel-
ieştirilmesi sonınu ve sistematik bir
yaklaşım önerisi" başlıklı TOBB rapo-
runda bugüne kadar yapılan özelleştir-
me uygulamalan incelendi.
Raporun ''Sistematik Bir YakJaşınT
başlıklı bölümündeki öneriler bölü-
münde özelleştirilecek işletmelerde şu
ana kadar belirlenen önceliklerde ba-
şanlı olunamadığı vurgulanarak "ger-
çekçi bir özeUeştirme üstesi ve öocelik
programı saptanmalıdır" denildi.
PTT ve TCDDnin özelleştirilmesin-
de ısrarlı olmanın diğer kamu işletmele-
rinin özelleşürilmesini engelleyeceği öne
TOBB'un özelleştirmede
"sistematik yaklaşım" önerisi
sürülen raporda. bu işletmeler ile ilgili
oiarak şöyie denildi:
"Bu kurumların özelleştirilmesinde
ısrara karşılık sormak gerekir. Turban,
Yemsan, THY. Petkim gibi kunıluşlar
dururken özelleştirmenin amacr olan re-
kabetin yerleşmesine katkısı olmayacağı
bilinen TCDD ve PTT niçin özeüeştiril-
sin? Beiki cevap hazırdır: Diğerleri
satılamıyor. PTTnin müşterisi hazır.
Cevap bu ohırsa. özeUeştirme amaçtan
sapmakta ve kendisi bir amaç oiarak
düşünühıyor, yani bûtçeye gelir sağla-
mak ilk hedef oluyor demektir. Bu dü-
şünce, geçici bir bütçe rahatlığı sağla-
maktan öteye bir anlam ifade etmeye-
cektir. Ancak bu kurumların iyileştirü-
mesi ve etkinleşririlmesi her zaman yo-
ğunlaşan bir konu obnalıdır. Örneğin,
PTTden telefon isierinin aynlması gibi
merkezi yönetim yapılarmın faaliyet
alanlarma göre aynlmasu politik müda-
halelerin azaltüması. yetkin personelin
btihdam edilmesi. vb."
Aynı bölümde, TMO'nun özelleştiril-
mesinin de toplumsal sorunlara yol aça-
cağı vurgulandı. TMO'nun ülke tanm
pohtikalannın uygulamaya konulmasın-
da temel ara olduğu belirtilerek. "Bu
nedenle özelleştirilmesi mevcut koşullar-
da düşünülemez" denildi.
TMOya benzer bir yapının Şeker
Fabrikalan'nda da bulunduğu belirtile-
rek. "Şeker Fabrikaları pekçok çiftci ile
bağlantısı olan bir kuruluştur ve özelleşti-
rilmesi, çözeceği problemlerden daha çok
TOUTtKA VE STRATE/1
GEUŞT1RME
OZELLEŞTÎRME POUTİKASIM
CANLAND1RMAK
YENİ BİR YASAL DÜZENLEME
ÇERÇEVESI HAZIRLAMAK
YENİ BİR OZELLEŞTİRME tDARESl
KURMAK
HER f ^LETME İÇİN AYRI BİR
ÖZELLEŞTtRMK TAKTlCI GELlŞTtRMEK
OZEU.EŞTIRİLECEK tŞLETMELERl
YEN1DEN BEURLEMEK
^
ÖZELLEŞTİRİLECEK KITLERI
TEMEL IŞLETMELERE AYIRMAK
. w HERJŞLETME KENM
OZELLEŞTÎRMESINDE GOREV ALACAK
J-
ÇOKLU OZELLEŞTİRME YÖNTEMLERİ
LTGULANACAK
> SATIŞ (F1YATLAMA) STRATEJtSI PİYASA
KOŞULLARINA GÖRE BELJRLENECEK
KARARLt BtR l'YGl'LAMA
problem yaratacaktır. Ancak bu sektörü
rekabete açmakta büyük yarar vardır.
Böyle olunca, bu kummun özelleştirilıne-
sini zamana bırakmaktan başka bir yol
da yoktur" denildi.
f ürkiye'nin tutarh bir özelleştirme
politikasının olmadığı. vurgulanılan ra-
porda, bu nedenler şöyle sıralanıyor ve
şunlar öneriliyor:
- Ekonomide sınırlı kaynaklann rasyo-
nel kullanımı amacı ile başlatılan özel-
leştirme, bugün kapalı oiarak yalnızca
kamu açıklannı azaltma amacı ile yürü-
tülmeye calışılmaktadır. Böyle olunca
özeUeştirme temel hedefini yitirmekte-
dir. KITleri özelleştirmek bir amaç de-
ğil, rekabetçi bir piyasa ekonomisi geliş-
tirmek için araç olmahdır.
-Özelleştirme faaliyetlerinin yürütül-
mesinde yetkili organlar konusu bir sü-
reklilik ve tutarlılık göstermemektedir.
Başanlı bir özelleştirme için sağlam te-
mellere oturtulmuş yasal bir düzenleme
zorunluluğu arzetmektedir. 3291 Sayılı
Kanun yürürlükten kaldınlmalı, ilgili
diğer yasa ve kanun hükmünde karar-
namelerde dcğişiklik yaparak yeni bir
özelleştirme yasası hazırlanmahdır.
- Özelleştirme faaliyetlerinden so-
rumlu yetkili kurumve organlar yeni-
den beKrlenmelidir. ÖzeUeştirme politi-
kası ve programının çerçevesini belir-
lemeden sorumlu bir '•Özelleştirme
Yüksek Kurulu" oluşturulmalıdır. Bu
kurulun karara bağladığı özelleştirme
progranunı uygulamak üzere bir '•Özel-
leştirme İdaresi Başkanlığı" kurul-
malıdır. Bu başkanlığın üst karar or-
ganı oiarak da 'ÖzeUeştirme İcra Ko-
mitesi" oluşturulmalıdır.
-Ekonomik ortam koşullan hazırlan-
malıdır. Sermaye Piyasası geliştirilmeli-
dir. Şimdiye kadar özeUeştirme bir sis-
tem yaklaşımı ile bütünlük içinde düşü-
nülmemiş ve gerekli finansal kurum ve
kunıluşlar oluşturulamamıştır.
- KİTleri tek elden uygun olmay'an
bir pazarlama stratejisi ile satışa sun-
maktan vazgeçilmelidir. Her K.İT ve
bağlı işletmeler tek tek ele alınmalı ve
her birisi için ayn ayn satış taktikleri, iş-
letmelerin yönetim kadrolan ile birlikte
geliştirilmelidir. İşletme yönetim kadro-
lan pazarlama taktikJerinin belirlenme-
si süreci içinde mutlaka yer almalı, yet-
kili ye sorumlu kılınmalıdır. •.
- Özelleştirme faaliyetleri açıklık içinde
yerine getirilmeli ve ilgilenen herkese ge-
rekli bilgilere ulaşma olanağı verilmeli.
EFIM, yıllık satışlan 32 trilyon TL'yi bulan 120 KİT'in 'anaç tavuğu'
Italyaıı usulü 'özelleştiııne'• Zararedendevlet
şirketlerini iyileştirmede
ltalya, salt 'özelîeştirme'
yolunu uygulamıyor.
Helikopter üreten
Agusta, özelleştirilmek
yerine, kârda olan diğer
bir devlet kuruluşu ile
birleştirilecek.
Ekonomi Servisi- ÖzeUeştir-
me çabalan ve tarrışmaları,
dünyanın hemen her yanmı
sarnıtş durumda. Sanayileşmiş
ülkelerde de bu tür çaüşmalar
ve yarattığı tepkiler sörüyor.
ftalya'mn, bünyesinde 120
kamu kuruluşunu banndıran
'devlet holdingi' EFIM de
"özelleştirilme" yolunda. Yıllık
satışlan 4 trilyon 500 milyar li-
rete (31 trilyon 500 milyar TL)
varan; 37 bin işçi-memuru istih-
dam eden bu dev kuruluş; 1962
yılında, ftalya'mn "görece geri
kalmış bölgesi" Mezzogiorno'-
nun kalkınmasına destek o(-
ması amacıyla kuruunuş.
Bünyesinde; alüminyum sa-
nayiinden helikopter ürctimine
kadar çok çeşitli alanlarda faa-
h'yet gösteren şirketler var.
Poütikaya bulaşınca
Çatası altında faaliyet göste-
ren 120 şirketten sadece 33'ü
kar eden EFlM'in satütşı, tkin-
ci Dünya Savaşfndan sonra
'gönüllü' oiarak gerçekleşen en
büyük ve *zor' özeUeştimıe.'
Sık sık değişen Italyan hü-
kümetlerinin EFIM'in' borçla-
nnı ödeme konusunda izlediği
hrtarsız politikalan özellikle ya-
bancı bankalarla ttalyan Hazi-
nesi arasındaki ilişkileri gergin-
leştiriyor. Geçen ağustosta, Ha-
zine'nin, EFIM'in borçlannın
sadece yüzde 80'inin ödeneceği
yolundaki açıklaması. dış fî-
nans çevTeierinde şok etkisi ya-
rattı. Çalkantılı para piyasa-
larmda liretin değerini koru-
mak için İtalya'ya giiven du-
yulması gereken bir dönemde
geien bu 'prestif kaybı; Hazi-
ne'nin borç tahvillerine. Avnı-
pa piyasalannm çok altında bir
faiz vereceğini açıklaması üzeri-
ne daha da arttı.
Tehditler artmca
Dış finans çevrelerinden ge-
len tehditlerin artması üzerine
hükiimet nisan ayında borçla-
nn ödenmeye başlanacağını
açıkladı.
Böylelikle ısınan bağlar, Av-
rupa'daki haksız rekabet dava-
larına bakmakla yükümlü Av-
rupa Topluluğu Komisyonu'-
nun araya girmesiyle, bir kez
daha düğümlendi.
Çünkü 'yaptınm gücü' olan
Komisyon, İtalya'mn EFIM'i
iyileştirmek amacıyla aktara-
cağı kaynağı "haksız rekabet"
oiarak niteledi.
Alacaklılar, borçlan nasıl geri
alacaklarmı düşünedursun; ftal-
ya, EFIMi özeUeştirmeye baş-
ladı bile...
EFIM'deki ÖzeUeştirme Av-
rupa'nın en büyük oto cam üreti-
cisi SIV ile başladı.
Geçen yıl 61 milyar liret (427
milyar TL) zarar eden ve özkay-
naklan 300 milyar liret (2.1 tril-
yon TL) olan SlV'yi 210 milyar
lirete (1.47 trilvon TL) İngîliz
Pilkington ve İtaiyan-Anantin
ortaklıgı olan Techint saün alı-
yor.
SlV'nin 250 milyaruk borco-
nu da östlenen şirketler; üç yd
içinde 100 milyar üretlik (700
milyar TL) yatınm sözü verdi-
ler.
Helikopter üretiminde 1d-
dialr şirketlerden Agusta'nın
lyileştirihnesi' için ise farklı bir
yöntem uygulanacak. 2.1 trilyon
liretlik (14.7 trilyon TL) üreti-
miyle İtalya'mn savunma proje-
lerinin yüzde 50'sini karşılayan
ve salt geçen yıl 858 milyar liret
(60 trilyon TL) zarar eden Agus-
ta, yine bir devlet holdingi olan
IRI'in ana endüstri ve yüksek
teknoloji kolu olan Fınmeccani-
ca ile birieştirilecek.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ
ERGEV YILDIZOĞLU LONDRA
Fransız Frangı saldırı altında, Avrupa Para Sistemi yine can çekişiyor
<y - y aftalardır Avrupa Para
ğ ğ Sistemi içinde temel
ğ ğ para oiarak Alman
-*• -*- Markı'nın yerini aldığını
iddia eden Fransız Frangı geçen iki
hafta içinde, tekrar uluslararası
para piyasalannın poligonuna düş-
tü ve devalüsyona zorlandı. Frank,
kaderini yine Bundesbank'ın eline
teslim etmek zorunda kaldı. Fran-
sa ve Almanya hükümetleri ştı ana
kadar frangın değerini korumak
için direndiler. Ama bu direncin
zaytflamakta olduğu ve frangın bu
saldırılara daha uzun zaman da-
yanamayacağı anlaşılıyor Bu süre-
cin sonunda frangın, Avrupa Para
Sistemi'nin (APS) sınırı olan
1DM = 3.43 frangın altına düşmesi
ise APS'nin artık ayakta kal-
masının imkansız ve anlamsız bir
hale gelmiş olduğunu kanıtlamış
olacak. APS'nin çöküşünün ise
ekonomik olduğu kadar Almanya'-
nın uluslararası konumdaki oiası
gelişmelerle bağlantılı olan politik
bir önemi de var.
Franga saldınnın kaynaklan
Bugün dünyada sermaye hare-
ketierinin serbest olması ve döviz
piyasasının hacminin günlük 1 tril-
yon doları aşması sadece frangı
değil bütün paraları korumasız
bıraktı. Artık hiçbir merkez bankası
veya bankalar grubu faizlerle oy-
namadan, hiçbir parayı, sadece
alıp satarak koruyamıyor. Para-
ların savunulmasırida faizleranah-
tar rol oynuyor. Bu yüzden spekü-
latörler bir ekonominin gücüne de-
ğil, oradaki hükümetin faiz oran-
A
larını koruyup koruyamayacağına
bakıyorlar. Geçen hafta başlayan
ve APS'yi tekrar ölüm döşeğine
yatıran saldırı, spekülatörlerin bu
tür politik kaygılarından kaynak-
landı.
Geçen hafta saldırıyı, Fransa'da
işsizliğin, 1993 yılında %12.5'le re-
kor bir düzeye çıkacağının ve eko-
nominin de %1 küçüleceğinin açı-
klanması başlattı. Halbuki bu ra-
kamlara rağmen Fransız ekonomi-
sinin genel durumu, Alman ekono-
misinden daha iyi idi. Üstelik Credit
Suisse First Boston Bankası'nın bir
raporuna
göre Fransız
Frangı, halen
Alman Markı
karşısında, ol-
ması gere-
kenden %5
daha az de-
ğerli idi. Yine
de speküla-
törler frangın
DM karşısı-
nda değerinin daha da düşeceği
beklentisi ile paralarını yatırmaya
devam ettiler. Çünkü spekülatör-
ler, Fransa'daki durgunluğun ya-
rattığı etkileri göz önüne alarak
Fransız hükümetinin bu koşullarda
faizlerin düzeyini korumaya de-
vam edemeyeceği sonucuna
varmışlardı.
Faiz oranları düşünce Fransız
Frangı nın değeri dedüşecekti. Üs-
telik Fransız iş çevrelerinde, ingil-
tere'nin deneyinden de etkilenerek
APS içinde kalmanın Fransa'nın
rekabet gücünü olumsuz etkiledi-
ğini düşünenlerin sayısı da artıyor-
du. Geçen nisan-temmuz döne-
minde Fransız hükümetinin faiz
oranlannı 9 defa düşürmesi de
spekülatörlerde hükümetin güçlü
frank' politikasından vazgeçmeye
hazırlandığı kanaatini güçlendiren
bir başka etkendi.
Bu koşullarda Fransız faiz oran-
lannın, dolayısıyla frangın DM
karşısındaki değerinin sabit kal-
masının tek yolu Alman faiz oran-
lannın düşmesi idi. Ne var ki bu
hafta Alman para arzının (M3) yıllık
büyüme hızının, %8.3 ile, Bundes-
bank'ın hedefi olan %4.5-6.5
Iman faiz oranlarında hızlı bir düşüş olmadığı takdirde
spekülatörlereninde sonunda frangı dizegetireceklerdir.
Bundan sonraki gelişmelere Danimarka Kronu ve İsviçre
Frangı dadayanamayacaktır. Bu demektir ki frangın
devalüasyonu Avrupa Para Sistemi'nin tabutuna çakılan
son çivi olacaktır.
aralığının çok üstüne çıktığı an-
laşıldı. Bu yüzden bankanın 29
temmuz toplantısında Alman faiz
oranlarında büyük bir düşüş
olasılığı zayıfladı ve frank tekrar
saldırı altına girdi.
Fransız-Alman ekseni
Spekülatörler gözünde frangı
zayıflatan bir başka politik gelişme
de Avrupa Para Srstemi'ni zar zor
ayakta tutan, Alman-Fransız ekse-
ninin zayıflamakta olduğunu gös-
teren işaretlerin artması.
Geçen ay, Fransız maliye ba-
kanının Almanya'yı faizleri düşür-
meye zorlamayı plandığını. önce-
den basına açıklamasına tepki oia-
rak bir Fransız-Alman ekonomik
zirvesi, toplantıdan bir gün önce,
Almanlar tarafindan iptal edildi. AT
ile ABD arasında GATT pazarlı-
klan sürerken, Almanya ile Ameri-
ka Birleşik devletleri arasında, bir
ticaret anlaşması imzalandı. Al-
manya bu anlaşmanın içeriğini
açıklamadı. AT ülkeleri, özellikle
Fransa bu tutumu AT'ye ihanet oia-
rak değerlendirdiler ve şiddetli
tepki gösterdi-
ler. Bosna-Her-
sek savaşına
ılişkin oiarak, Al-
manya, ABD ile
anlayış birliğine
vararak, AT ül-
kelerinde ege-
men olan anlayı-
şa ters düşen bir
politike benim-
sedi, Müslüman-
ların silahlandırılması gerektiğini
savundu. Bu göstergelere ek oia-
rak, Birleşik Milletler Güvenlik
Konseyi'nde sürekli bir iskemle ta-
lep etmesi, Somali'ye asker gön-
dermesi, Almanya'nın bu araçlarla
kendine yeni bir uluslararası yer
aradığını gösteriyor. Bu eğilim
Fransa'nın, Almanya'nın "Doğu
Avrupa üzerindeki gizli planlan"
olduguna yönelik kuşkuları ile bir-
leşerek Alman-Fransız ekseninin
geleceğini iyice karartıyor.
Almanya-Fransız ekseninin artık
soğuk savaş dönemine ait bir ilişki
haline geldiği ve ömrünü tamam-
ladığı şeklindeki bir görüş de bu
göstergelerin değerlendirilmesine
güçlü bir teorik-politik arka plan
sağlıyor (Wall Street Journal 23-24
temmuz sf.6). Bu görüşe göre
Fransız-Alman ekseni Almanya'-
nın güçlenmesini sınırlamak ve
Fransa'nın etkisini korumak gibi
bir işlevüstlenmişti. Bu ittrfak, "bu-
gün APS, Avrupa Birliği vb. mitolo-
jileri yaşatmaya devam ederek di-
ğer Avrupa ülkelerinin ellerini kol-
larını bağhyor." Bu yüzden Avru-
pa'nın birliği bugün, artık, Alman-
ya'yı geri tutmayı hedefleyen ça-
balar üzerinde değil, güçlü Alman-
ya gerçeğini kabul eden tutumlar
üzerinde sağlanabilir.
Bu şekilde algılanan bir politik
ortamda spekülatörler, Almanya'-
nın frangı koruma isteğinin
azaldığını ve frangın direnme
şansının gittikçe ortadan kalktığını
düşünüyorlar. Bu koşullarda, Al-
man faiz oranlarında hızlı bir dü-
şüş olmadığı takdirde spekülatör-
ler eninde sonunda frangı dize ge-
tireceklerdir. Bundan sonraki ge-
lişmelere Danimarka Kronu ve
İsviçre Frangı da dayanama-
yacaktır. Bu demektir ki frangın de-
valüasyonu Avrupa Para Sistemi'-
nin tabutuna çakılan son çivi ola-
caktır. Yukarıdaki paragrafta ak-
tarılan ve APS'nin çöküşünün de
Almanya'nın Fransa ittifakı gibi
safralardan kurtularak liderliğini
tek başına dayatma olanağını geti-
receğini düşünen perspektif doğru
ise APS'nin çökmesi "yeni dünya"
düzeni içinde önemli bir dönüm
noktası, yeni bir sayfanın açılması
anlamına gelebilecek.
ANKARAPAZARI
YAKUPKEPENEK
Vunın Yertiye...
Dışa açılma adı altında toplumumuzda egemen kılınan,
yabancı hayranlığıdır. Sıradan sayılabilecek işleri bile ya-
bancılar üstleniyor.
Yabancılara yaranma yarışı, bugünlerde, yepyeni bir
ivme kazanıyor. Hükümet, bu ders yılından başlayarak,
ÖSYM sınavlarında en başanlı olacak bin öğrenciyi, üni-
versite öğrenimi için yurtdışına gönderecektir. İlk bakışta
olumlu gibi görünen bu yaklaşım, büyük sakıncalar taşıyor.
• • •
Bu öğrencilerin tamamına yakını ABD ve ingiltere üni-
versitelerinegönderilecektir. Bu ülkelerde üniversite öğre-
nimi, kural oiarak paralıdır. Öğrenci başına bugünürt fiyat-
larıyla yılda 3T>35 bin dolar bir harcama yapılacaktır>
Son yıllarda ABD ve ingiliz ekonomileri durgunluk için-
dedır ve bu ülkeler üniversitelerine bütçelerinden yeterli
parayı ayıramıyor.
Bu durumda hükümetimiz ODTÜ Öğretim Elemanlan
Derneği'nin de vurguladığı gibi, "yurtdışındaki üniversite-
lere yılda 30-35 miiyon dolar ya da 300-350 milyar TL des-
tek "sağlayacaktır.
Ülkemizde, fırsat eşitliği ilkesine tümüyle ters bir eğrtim
düzeni, daha doğrusu düzensizlıği geçerlidir. OSYM'nin en
başanlı bin öğrencisi büyük ölçüde özel kolej ve dersane
olanaklarından yararlananlardır. Bu durumda hükümet
yüksek gelirli ailelerin çocuklarını paralı yabancı üniversi-
telerde okutmayı üstlenmiş oluyor.
ilk bine giremeyenlerin ve özellikle de ÖSYM'de ba-
şarısız sayılacak bir milyona yakm gencin durumu ne ola-
caktır?
Üstüne üstlük, hükümet programı bu bursların karştlıksız
olacağını belirtiyor. Anlaşılan birzorunlu (mecburi) hizmet
ya da geri ödeme söz konusu olmayacaktır. Oysa, orta de-
receli meslek okullannda bile yüzbinlerce yoksul burslu
öğrenci, en acımasız bir biçimde zorunlu hizmetle yükümlü
tutuluyor.
Ek oiarak Türkiye üniversiteleri kitap, araç gereç ve labo-
ratuvar sıkıntısı çekiyor. En yetenekli mazunlarına yeterli
maaş veremedikleri için asistan bulamıyor. özellikle dev-
let üniversiteleri yokluk içinde kıvranıyor.
* • •
Hükümet, bu kararıyla Türk üniversitelerinin doğru-
dürüst bir üniversite eğitimi verebilecekleri görüşünü
yıkıyor. Kendi üniversitelerini yadsıyor. Bu durumda daha
geçen yıl 23 yeni üniversite açmanın nedenleri nelerdi?
Üniversitelerimizin toplumun sorunlarına çözüm üretme
ve bilimsel araştırma konularında çok yetersiz kaldıkları bi-
liniyor. Ancak eğitım-öğretim görevıni yapamadıklan ilk
kez bu kararla kayda geçiyor. Üniversite eğitimi de veremi-
yorlarsa, görevleri, turistik tesislere hizmetfi yetiştirmek mi
olacaktır?
Varılan nokta, 12 Eylül paşalarıyla YÖK karanlığının bir
meyvesidir. Yüzlerce öğretim üyesini üniversitelerden ko-
varsanız, bınlercesini ayrılmak zorunda bırakırsanız ve ka-
lanları da ezer ve bin pişman ederseniz, bu sonucu
alırsınız. YÖK döneminde çıkanlan bir kararla, yabancı uy-
ruklu öğretim üyelerine, yurttaş olanların dört-altı katı
maaş verıldiğini bıliyor musunuz?
A Hükümet bu gidişi tersıne çevirecek yasal düzenlemeleri
başaramadı. Bu başansızlığını üniversite öğrenimini
yurtdışına taşıyarak gidermek istiyor. Ancak çok yanılıyor.
Hükümet öncelikle, bugüne dek yurtdışına öğrenim için
gönderilenlerin durumunu kamuoyuna açıklamalıdır. Bu
konuda oldukça eski biraraştıma, liseden sonra gidenlerin
yaklaşık yüzde on; üniversiteyi bitirdikten sonra gidenlerin
de yaklaşıkyüzde otuzgibi bir bölümünün başanlı biröğre-
nimden sonra yurda döndüğünü gösteriyordu. Üstelik geç-
mışte burslar "karşılıksız" değildi.
Son yılların kişilik aşınamaları ve erdem erozyonu or-
tamında yurtdışında öğrenim görenlerin ne oranda geri
döndüğü açıklık kazanmafıdır. Parayı ödeyeceklerin, yani
toplumun bunu öğrenmesi en doğal hakkıdır.
Ek oiarak, gerek üniversite, gerekse üniversite sonrası
öğrenim için yurtdışına öğrenci göndermede, ülkenin nite-
likli insan gücü gereksinimleri göz önünde tutulmalıdır. Uy-
gulamanın toplumsal götürüsü ve getirisi iyi saptanmalı ve
kamuoyuna açıklanmalıdır.
• • •
Bu uygulama ile beynimizi yabancılara üste para vere-
rek sunuyoruz. Türkiye'nin beyni alınıyor. Beyin alınınca da
kalan kısımlar birbirlerini yiyor. Sanatçılan diri diri yakıyor.
Çocuk, kadın aynmı bile yapmadan, yaşatmıyor.
Maaşını az bulduğu için yürüyüş yapan memuru başken-
tin ortasmda bir başka memur (polis) tekmeliyor.
Yabancıya veriyor, yerliye de vuruyoruz.
• • •
Geçen haftaki yazım üzerine Prof. Dr. Mehmet Altan ar-
kadaşım telefon etti ve 12 Eylül 1980 sonrasında yaklaşık
beş yıl yurtdışında bulunduğunu, bu nedenle o yıllardaki
davranışlarına ilişkin eleştirilerimin haksız olduğunu belirt-
ti, düzeltirim. Ayrıca gösterdiği duyarlılık ve açık sözlülük
için de teşekkür ederim.
InşaatçılarUzanlar'ı
hükümete şikayetetti
EMELGÜL
ÖzeUeştirme kapsammda
Uzan Ailesi'ne saulan Gazi-
antep Çimento Fabrikası son
iki buçuk ayda yüzde 50 ora-
nında zam yapınca bölgedeki
müteahhitler ve briketçiler işi
durdurma noktasına geldi.
Gaziantep İnşaat Müteah-
hitleri Oemeği Başkanı Necati
Kanaucı, Cumhurbaşkanı Sü-
leyman Demirel, Başbakan
Tansu Çiller, Başbakan Yar-
dımcısı Erdal lnönü, bakanla-
nn tamamı. ANAP Genel
Başkanı Mesut Yılmaz, KOt
ve diğer ilgililere gönderdiği
raporda, 1 ocakta 455 bin lira
olan bir ton çimentonun, yüz-
de 53.84'lük artışla 700 bin
liraya yükseldiğini belirterek
Türkiye'de hiçbir malın fiyatı-
nın çimento kadar artmadığı-
nı savundu. "özeüeştirmenin
hararetle savıınulduğu bugün-
lerde hükümet oiarak yeni
özelleştirnıelerde kartel ohiştu-
rulmasının onlenmesini ve ta
piyasada şu anda yok olan ser-
best rekabet koşullannm oluş-
turuhnası için tedbirlerin acilen
almmasmı beklemekteyiz" de-
di.
MERKEZ BANKASI KURLARI 24TB«WZ itw
lABDDolan
1 Alman Markı
1 Avustralya Dolan
1 AvusturyaŞılini
1 Belçıka Frangı
1 Danimarka Kronu
IFinMarkkası
1 Fransız Frangı
1 Hollanda Florini
1 isveç Kronu
1 İsviçre Frangı
100lîa!yanLıretı
UaponYeni
1 KanadaDolan
1 Norveç Kronu
1 Sterlin
1 SArabistan Riyali
DÖVtZ
AU?
11334.29
6597.37
7684.65
937.49
318.92
1695.86
1934.37
1931.05
5866.00
1401.06
7484.83
704.87
106.38
8852.84
1545.55
17015.03
| 3 Q 2 £ 3 9 ,
«nş
11357.00
6610.59
7700.05
939.37
319.56
1699.26
1938.25
193492
587776
1403.87
7499.83
706.28
106.59
8870.58
1548.65
17049.13
3028.45
ffBtTtF
NU*
11.322.96
6590.77
7569.38
936.55
315.73
1678.90
1915.03
1929.12
5860.13
1387.05
7477.35
697.82
104.78
8720.05
1530.09
16998.01
2977.05
unş
11391.07
6630.42
7723.15
942.19
320.51
1704.36
1944.06
1940.72
5895.39
1408.06
7522.33
708.40
106.91
8897.19
1553.30
17100.28
3037.54