Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2TEMMUZ1993CUMA
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
Okurlarla
MELİH CEVDET ANDAY
0 stanbul Lisesı öğrencilerinden
I
üç hanım kızımızdan aldığım
mektubu aşağı koyuyorum
"Sayın Melth Cevdet Anday.
4 Mayıs 1993 günü yavımla-
nan "Çimdik 60 milyon" baş-
lıklı yaanız bizleri bu mektubu
yazmaya ıtti. Bızi düşkınklığına uğra-
lan anlayışırunn bu konudaki bilesiz-
liğınizden kaynaklandığını sanıyoruz.
tstanbul sokaklannda kadınlara ne
tür laflar atıldığı konusunda en ufak
bır bılginiz olsa herhalde vazınızın ıçc-
riğı başka türlu olurdu. Bizler bunu
hergün yaşadığımız. sayısız deneyim
ivesi olduğumuzdan sizin birkaç örne-
ğe dayandırdığınız görüşünüzü tep-
kıyle karşıladık. Gün oldu kalçası
"okşandığı" ıçın ağlayan arkadaşlan-
mızı avuttuk Gün oldu bu yüzden
kendimiz ağladık. Onun ıçindirki ara-
dan yirmi gün geçtiğı halde bu eleştiri
mektubunu yazmaktan kendimizi alı-
koyamadık.
Evet. karşı tür tarafından beğenil-
mek hem erkeklerin hem de kadınlann
hoşuna gider. Ancak tanımadığı in-
sanlann dış görünüşüyle ilgili yorum-
lan -içeriği ne olursa olsun- kişiyı
rahatsız eder. Durakla beklerken er-
keklerin öküzün trenc baktığı gıbı
kendisine baktığı kadın bundan nasıl
olurda mutluluk duyaranlayamadık.
Kadınlarla birlikte yaşamaya alış-
mamış. kadını insan olarak görmeyen-
lerin aç bakışlannı arsız sözierini sa-
vunmanızı >adırgıyoruz. Bununla
ilgili verdiğiniz bir örnekten yola çıkıp
laf atılmayan kadının mutsuz olacağı
genellemesıne katılmıyoruz. Biz yaz-
dıklannızdan kadınlann mutlu olma-
lannın erkeklerin onlara güzel olduk-
lannı söylemelerine bağlı olduğu
anlamını çıkardık.
Demek ki erkeklerin kompleksleri
\ok. mutlu olmalan onlara laf atılma-
sına bağlı değil de kadınlar erkeklerin
beğenilenni dile getirmelerine muh-
taç(!) Biz kadını aşağılayıcı bu anlayı-
şa karşıyız.
Annenizin laf atanlann cezalandınl-
masına göstermiş olduğu tepki ise
1993'ün kimliğinı kazanmış kadımna
mal edilemez. Saygısızlık ettiğimiz dü-
şünülmesin, ancak crkeğın kadından
üstün olduğu, erkeğin kadınlar üzerin-
de haklan olduğu anlayışıyla yetiştiril-
miş annenizin bu tepkisi bizi bağla-
maz. Annenizin eğitimı sırasında
bugün olduğu gibi geçerli olan. ancak
o zamanlar tartışma götürmeyen er-
keklerin üstün olduğu inancı mutlaka
onu da etkilemıştir. İki örneğe daya-
nıp kadınlar lafla >a da elle sarkıntılı-
ğa karşı olmadığı savını ortaya atma-
nıza en iyi yanıt mor iğnelerimız ola-
caktır.
Bu eleştinmizle birlikte mektubu-
muzda bir övgüve de yer vermek istı-
yoruz: TDK'nın ışlevıni yitırmesinden
sonra başsız kalmış. genlemeve yüz
tulmuş. sürekli saldınya uğrayan
Türkçe konusundaki duyarlılığınızı
beğenıvle karşılıyoruz. Sizin öz Türk-
çe yazılannız bizleri yüreklendiriyor,
bize güven veriyor. Dilimize kazandır-
dığınız yenı "sözcük"ler ve Dil Dev-
rimi'ndeki -ne yazık ki sayılan çok az
olan- birkaç kişiyle birlikte yürüttüğü-
nüz önderliğiniz için sağolun.
İştanbul Lisesi öğrencileri
Özdeş Bodur, Güneş Bodur,
Aslı Köprûlüu Nil Alpaslan"
Bu konuya bir daha değinirsem, ışı
şakaya vurmam artık. Ancak yanlış
anlamadımsa "mor iğneler" laf atan-
lara değil. el atanlara kullanılıyor sanı-
nm.
Bır de şunu yazayım: Aydınlanma-
nın getırdıği felsefede bir söz var: "P-
âme n'a pas de sexe" (ruhun cinselligi
yoktur). Anladığıma göre, hanımlan
rahatsız eden bu herifler ruhsuzdur.
sadece cinsellikleriyle yaşıyorlar.
•
Abdurrahman Kurban adlı oku-
rum. 8 haziran salı günü çıkan "İnsan
Yerine Hayvan" başlıklı ve "Kurban"
konulu yazım dolayısıyla uzun bir
mektup göndermiş. Ancak'1
bu mektup
doğrudan bana değil "Cumhuriyet
Gazetesi Yetkilileri"ne" yollanıyor.
Yenmin darlığından ötürü. Kurban
okurumuzun yazdıklanndan ancak
kımi parçalan okurlanma sunacağım.
Ben o yazımda özetle kurban kesme-
nın ilkel bir alışkanlık olduğunu söyle-
miştim. Uygar ülkelerin aydınlan bu
konuda \ığınla kitap yazmışlardır; bil-
diklerimı işte o kitaplardan öğrendim.
İnanmış olanlara saygım vardır, be-
nım yazdıklanmdan alınacaklan aklı-
mızın ucundan geçmemişti.
Bir girişten sonra şöyle diyor Sayın
Kurban:
"Her neyse, Melih Cevdet Anday'ın
yaasma dönelim. Peşinen şunu söyle-
yeyim ki, edebiyata hem ilgimin olma-
sından, hem de ailemin ilgili oluşun-
dan, okuma. yazma ve anlama eksikli-
ği pek çekmedim. çük şükür! 'İnsan
Yerine Hayvan' ısimli yazı üzenne
Türkçe'yi anlayışıma göre açıklama
yapacak ya da acıklama isteyeceğim."
Başka bir parça:
"Fakat, acaba, inançsız kışiler veya
Müslümanlardan hoşlanmayanlar şu-
nu anlayamazlar mı? Bu ınsanlar bu
hareketleri inandıklan Allah'm emri
di>e yapıyorlar. Mesele o kadar basit
ki, insan bunu nasıl olur da anlamaz?"
Ben bunu anlamamış değilim ki! Al-
lahın buyruğudur diye kurban kestik-
lenni elbette biliyorum. Kanştığım
ettiğim de yok. Nasıl kanşabilirim?
Ben sadece düşünüyorum bu konu
üzerinde. bildiklerimi de katarak bun-
lan vazıyorum. Bılmem. inananlar bu
konu üzennde yasak koymaya niyetli
midirler?
Sürdürelim okumayı biraz daha.
"Bu memlekette doğmuş, büyümüş
bir insan ne kadar İslamiyet'ten uzak
>etışmiş, ya da kendini uzak tutmuş
olursa olsun, bilmelidir ki. bir Müslü-
man, âlemi yaratmış, bütün noksan-
lıklardan münezzeh, kendisinden
başka ilah olmayan, bir tek Allah'a
(C.C.) inanır. Onun bütün peygamber-
lenne inanır. Hz. Muhammed Musta-
fa (S.A.V.)'in onun son peygamberi
olduğuna inanır. Kısaca son peygam-
berin insanlara bildirdiği, anlattığı her
şeye inanır. Kur'an"ın Allah Kelârru
olduğuna inanır. anlattığı her şeye ina-
nır. Mesela içkinın haram olduğunu
bilir. İçiyorsa günah işlediğini bilir.
Amel elbette inançla başlar. Yine me-
sela kurban kesmekle yükümlü oldu-
ğunu bilir. Bütün Müslümanlar kur-
banı ibadet maksadı ile keserler."
İşte bu son tümcede okurumuz be-
nim yazıma karşıhgını vermiş oluyor.
Teşekkür ederim. Ama ben bunu bili-
yordum. Olsun. bir de vaaz dinledim.
TARTIŞMA
Yargının Sultanı...
vukat,
mesleki
bakımdan
bağımsız
olmakla
beraber
yargjlamada taraf vekili olarak
yer alır; yargı organının bir
unsuru değildır ve böyle de
görülemez...'(Sn.Dr. İsmet
Ocakçıoğlu, Yargıiay Başkanı,
'92-93 Adaletyılınıaçış
konuşmasından'. YKD. Ekim
]992.sayılO).
İstinafmahkemelerinin
kuruluşuna karşı olan
Sn.Ocakçıoğlu'nun bu
konudaki görüşlerine
katılamıyor (Üst mahkemeler,
Cumhuriyet, 31 Ağustos 1991),
'avukatın yargının bir unsuru
olmadığı' görüşlerini ise
paylaşıyor ve savunuyoruz
(Avukatın Bağımsızhğı,
Cumhuriyet, 27 haziran 1992).
'Günümüzde V argıtay" konulu
çalışmamız devam ederken.
özenli bir çalışma ürünü olan
"125. Yılında Yargıtayisimli
albümü (Yargıtay Yayın İşleri
Müdürlüğü, Ankara '93).
büyük birzevkie,ifiçeledik.
Yazımızın başlığı da, Yargıtay
Tetkik Yargıcı Sn.Cevdet
AslangüTün, albümdeki (s. 17)
"Yargıtay' başlıklı şiirinden
ahnmıştır. Başkan Sn.Dr.
İsmet Ocakçıoğlu'na 'ithaf
edilen şiırde dizeleşen
düşünceleri. Yargıtay'a
yöneltilen haklı eleştirilerin bir
kanıtı saydığırnızı hemen
söylemek zorundayız.
Her şeyden önce Yargıtay,
'Yargının Sultanı' değildir.
Yargıtay'm hükmü, 'Ferman'
değildir. '...Hukukta en sağlıkb
kaynak...' savı, bugün için
gerçek olmayıp, yalnızca bir
özlem ve 'olması gereken'dir.
Son olarak da, bugünkü işleyişi
ile Yargıtay'm "vatandaşa
güvence' olduğunu kabul
edebilmek zordur.
125. kuruluşyıldönümünde
(6.3/93), Başkan
Sn.Ocakçıoğlu'nun
vurgulamasıyla. 'Yargıtay'ın
iki temel nitehği vardır. Biri,
O'nun üzerinde başka hiç bir
mahkemenin bulunmayışı;
ıkındsı. yerel mahkeme
kararlannı inceleyerek bu
kararlan bozma veya onama
yetkisine sahip oluşudur'
(Albüms.5).
'Yerel mahkeme kararlan'nı
inceleme yetkisinin kapsam ve
sınırlan, Yargjtay'a yöneltilen
eleştirilerin ilki ve en
önemlisidir.
Eleştirilerin haklıhğı,
Yargıtay'm icinden yükselen
yürekli birsesle, Sn.Doç.Dr.
Sami Selçuk'un(Yargıtay
4.Ceza Dairesi Başkanı).
aşağıdaki gerekçeleriyle de
kanıtlanmaktadır;
(YİBBGK'nunE.92/1, K.92/5.
14.12.1992 tarihli karanndaki
'Karşı Oy' yaasından. Resmi
Gazete, 6 Mayıs 1993, sayı
21573,s.44-49).
'...Yargjtayımız, eski
Roma'dan ben bilinen
olay /hukuk aynmını ve yüksek
yargı organımızın kuruluş ve
yargılama yöntemlerinı ömek
aldığı Batı yargıtaylannda ve
benzerlerinde uygulanan
ilkeleri göz ardı etmıştır ve
etmektedir. Bunlar: olaya
ilişkin sorunlarda içtihat
yaratılamaması ve Yargıtay'ın
ilk mahkemenin yenne gecerek
sorunlan çözememesi
ilkeleridir.'
Avukat olarak çoğumuzun
dava dilekçelerinde de, "olay"
başlığı altında, müvekkilden
edinilen bilgüer, neredeyse
olduğu gibi, yargıca
aktanlmaktadır. Hukuksal
sonuç doğuracak ilişki ve eylem
(olgu). hukuk süzgecinden
geçirilmemekte, 'hukuk'
bölümünde ise yalnızca. birkaç
yasa adı yazılmaktadır.
(HUMK.md. 179,76).
(Av.H.Metin, Cumhuriyet.
'Yargıtay ve Yargıç'. 30 Mayıs
'91;'OlayveHukuk\24
Ağustos'92).
'Olay' ve 'hukuk' aynmını,
öncelikle biz avukatlar
yapmalıyız. Böylece yargıca
daha çok yardımcı olurken.
Yargıtay'ın 'inceleme
>etkisi'nin. uyuşmazhğın
"hukuk" bölümüyle sınırlı
tutulması gerektiğını de her
davada vurgulamış oluruz.
Olay sorununu ilk
mahkemelenn >erine gecerek
çözmek, Yargıtay'ın yetkısı
dışındadır. Yargıtayımız
yıllardan beri. dünyada örneği
görülmemiş bir biçimde
duruşma yapmadığı ve ıstinaf
yetkisini haiz olmadığı halde ilk
mahkemelerin \erine gecerek
olay sorunlannı çözmüş ve
bunu sürdüregelmiştir.
Eğer bir ülkede bir yargı organı
olay sorununu çözüyorsa, o
artık Yargıtay değildir:
duruşma yapmadığı için de
ıstinaf değildir.
Yargıtay yargıcı; davanın değil
yalnızca hükmün yargıcıdır.
Yargıtayımız. küreselleşme
olgusunun tersine. hukuksal
hinterlandımız olan ve
yasalanmızıesinleyen Batı
ülkelerindeki öğreti ve
uygulamayı hiçgözetmemiş ve
anayasanın 141 3, HUMK'nın
240.388 3,427,428;Ceza
Yargılama Yasası'nın 32.254,
268,307,308,7; Yargıtay
Yasası'nın 45 5. maddelerini
göz ardı ederek ve ilk
mahkemelerin yerine gecerek
olay sorunlannı kökten
çözmeyi sürdürrnüştür
(Sn.Selçuk'unYİBBGK'dakı
karşı oy yazılanndan).
Düşlenenveözlenen
Yargıtay'a ve yargıçlanna.
yakınbırgelecekte
kavuşabileceğimiz inancımızı,
karşı oy yazılanyla
kuvvetlendiren Sn.Doç.Dr.
Sami Selçuk'u. Sn.Muharrem
Dinç'i ve Sn.Çetin Aşcıoğlu'nu
saygıyla ve sevinçle kutluyoruz.
Av. Hulusi Metin
tstanbul
hayatınf«inde
1 M«Blt »•«»
Sizin a
nezamaıvdii
Bedava özel ek
Dünyanın
en güzerkadınlarıTüm dünyanm tanıdığı top modelleriıı
çocukluklan, bugünkü yaşamlan, özellikleri
TEMPO'nun parasız ekinde...
• Mona Lisa'dan Tatjana Patitz'e güzellik ve zevkin evrimi
• "Benli Külkedisi" Cindy Crawford • Çapkın raodel
Stephanie Seymour • ABD'ninraankenavcılan •
Masalcı güzel. Paulina Porizkova H Eski manken, 18 yıllık
manken ajansı sahibi Başak Gürsoy • DIJNYANIN EN GÜZEL KADINLAKI •
Özel Harekât Timi'den şok acıklama
"Meclis'i basarız"
Tempo Gûneydoğu'daki "Rambo'larla görüştü. Özel
Harekât Timi polisleri, bir tek arkadaşlannm ölmesi
halinde, "Şımc£k Emniyet Müdûrlüğûnü de, Meclis'i de
basacaklannı" açıkladılar.
Bilgisayarda
porno salgınıTempo, seks filmi disketlerinin "bilgisayar oyunu" adı altında, çocuklara
satılaığını ortaya çıkardı. "Hard porno" gösterileri, 20 bin lirayla 50 bin
lira arasmda değişen fiyatlarla bilgisayar disketlerinde satılıyor.
Çapkınlığın binbir yüzüNedir, nasıl yapılır, kuralları ya da yöntemleri var mıdır? Türk erkeklerinin çapkın olduğu doğru mudur?
Tempo tüm bu soruları ünlülere yöneltti, tabii "çapkın mtsınız" diye sormayı da ihmal etmedi.
• Asansörler tehlike kutusu • Dikkat! Step çok moda! • "Tanrı'nın Çocukları" tarikatı yine piyasada! Hiperaktif ço-
cuklara kulak verin! • Ayşe Nil: Diplomalı bir kaçık • Life Style sayfalarında "yeşil köşeler" • Eğlence bölümünde,
Tempo ve Fame City'nin ortaklaşa düzenledikleri "İştanbul Şirketlerarası 1. Bowling Ligi"nin ilk karşılaşmaları •
RTIK TÜRKİYEDE DE İYİ BİR DER iHûrriyet
Dergl Gnıbu
PENCERE
Ekose Kumaşın üstûndeki
Bukalemun./
Amerikalılar gülmesini seven insanlar; siyaset yaşa-
mında nükteye, şakaya ve taşlamaya bayılıyorlar. Eski
başkanlardan Nixonın yine eski Başkan Gerald Ford'a
ilişkin yergisi buna bir ömek.
Nixondemiş ki:
- 6u Gerald Ford geri zekâlıdır, iki işi birden yapamaz,
hem çıklet çiğneyip hem de yürüyemez...
Oysa çağımızda iki değil. yirmi iki işi birden düşün-
mek zorunluluğu var; dünya sorunlan öylesine karma-
şıklaştı ki yalınkat mantıkla yapılacak çözümlemelerin
kıymeti harbıyesı kalmadı. Özetlikle Balkanlar. Ortado-
ğu, Kafkasya gibi sıcak bölgelerde binbir sorun iç içe
geçmişdurumdadır. gezegenimizinemperyalistgüçleri
bu coğrafyanın ıcindedir; kimi zaman bir tek kişinin kör-
düğümleşmiş sorunları kavraması olanaksız...
Bukalemun bir yaprağın üstündeyken yeşil renge bü-
rünür, toprakta hakıye dönüşür; ama, ünlü özdeyiştir:
"Bukalemunu ekose kumaşın üstüne koymuşlar çıldır-
mış.'' insan, Balkanlar'da, Ortadoğu'da, Kafkasya'da
ekose kumaşın üstûndeki bukalemunun şaşkınlığına
düşebilir; çok renkli. çok boyutlu. çok çelişkili coğrafya-
larda yaşanan sorunları kavramak gün geçtikçe güçleş-
tiğinden bu yolda kadrolar, kurumlar, kuruluşlar oluştu-
ruluyor; ortak çalışmaların ürünleri raporları. bakışları,
saptamalan da kımi zaman tek imzayla yayımlanıyor.
•
Eski ABD Ankara Büyükelçisi Morton Abramovvitz ün-
lü bir kişi, CIA bağlantısı biliniyor, şimdi Carnegıe En-
dowment' adlı bir kuruluşun başında, Başkan Clinton'ın
istihbarat danışmanı, Foreign Affairs' dergisinde ya-
yımlanan raporunda Türkiye'nin önümüzdeki on yıl için-
de parçalanabileceğini vurgulamış...
Hiç kuşkusuz bu tür bır kehanet hiçbir zaman seçe-
neksiz yayımlanmaz. çünkü seçeneksız 'gelecekbilim'
olmaz, önyargıya veya fala dönüşür; Abramovvitz, Tür-
kiye'nin parçalanacağını belirtirken seçeneği gözden
ıraktutmuyor
- Türkiye, elindeki olanaklarla on yıl içinde orta düzey-
de bir güç de olabilır...
Yazık.
Oysa kimileri ne diyorlardr.
- 21 'inci yüzyıl Türklerin asrı olacak...
Abramovvitz ise parçalanma yadavasat bir güç' se-
çeneklerinı bıze sunuyor: ama, bu yaklaşımla sanki tarih
hortlayıp yeniden gündeme giriyor; çünkü 20'nci yüzyı-
lın başında da 'Sevr Antlaşması' ile 'Turancılık' zaman-
lama bakımından iç içe geçmişti.
•
ABD'nin eski Türkiye Büyükelçisi'nin parçalanmayı
vurgulaması önemli sayılmalı; geleceğimizin olasılıkla-
rından biri anımsatılıyor, belki de özellikle belirtiliyor,
çunkü bu tür raporlar tek amaca hizmet için yayımlan-
maz, çeşitli hizmetleri vardır.
Ankara ise uyuyor..
"Ankara uyuyor" derken yalnız koalisyondan söz aç-
mıyorum; bugün Türkiye'de muhalefetiyle iktidarı sanki
uyku ilacı almış gibi sersem sepelek...
Günümüzde Ortadoğu sorunlan ekose kumaş gibi,
biz de üstüne konmuş bukalemunun körgüdülerinde
araziye uymaya çalışıyoruz ki bu tür bir edilginliğin hiç-
bir yararı yoktur...
Nediyorlar. ,.,, ,.•>:;,-,.,...,
-Parçalanabilirsin!.. ->-; ' TT- ••"•*. —•ur\
Sevr kaç yıldan beri güncelleşti?
Birkaç yılın işi değil bu; 1970lerden beri bu köşede
tehlike dile getirilıyor; ama, Abramovvitz vurguladıktan
sonra belki uyanabiliriz.
YUNUS NADIROMAN ODULU
AYIN EN CIPLAK GUNU
BENİM ADIM MAYIS >Bostm
R E M Z I K I T A B E V I
Cumhuriyet Kitap Kulübü
Adapazarı Temsilciliği
BARIŞ KİTABEVİ
Sapanca Belediyesi İşbirliğiyle
KURTULUŞŞENLİKLERI
SİİR, SÖYLESİJMZA GÜNÜ
:tTei!imuzl993
RUŞEN HAKKI • GÜLŞÜM AKYÜZ
CİGDEM SEZER • FAİK BAYSAL
AHMETÖZER
Saat: 15.00-21.00
İnsan Haklan Parkı- Sapanca
EVSAN SICAGI
Erdal Atabek
5. bası 30.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Ödemeü gönderilmez.