23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2TEMMUZ1993CUMA OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Okurlarla MELİH CEVDET ANDAY 0 stanbul Lisesı öğrencilerinden I üç hanım kızımızdan aldığım mektubu aşağı koyuyorum "Sayın Melth Cevdet Anday. 4 Mayıs 1993 günü yavımla- nan "Çimdik 60 milyon" baş- lıklı yaanız bizleri bu mektubu yazmaya ıtti. Bızi düşkınklığına uğra- lan anlayışırunn bu konudaki bilesiz- liğınizden kaynaklandığını sanıyoruz. tstanbul sokaklannda kadınlara ne tür laflar atıldığı konusunda en ufak bır bılginiz olsa herhalde vazınızın ıçc- riğı başka türlu olurdu. Bizler bunu hergün yaşadığımız. sayısız deneyim ivesi olduğumuzdan sizin birkaç örne- ğe dayandırdığınız görüşünüzü tep- kıyle karşıladık. Gün oldu kalçası "okşandığı" ıçın ağlayan arkadaşlan- mızı avuttuk Gün oldu bu yüzden kendimiz ağladık. Onun ıçindirki ara- dan yirmi gün geçtiğı halde bu eleştiri mektubunu yazmaktan kendimizi alı- koyamadık. Evet. karşı tür tarafından beğenil- mek hem erkeklerin hem de kadınlann hoşuna gider. Ancak tanımadığı in- sanlann dış görünüşüyle ilgili yorum- lan -içeriği ne olursa olsun- kişiyı rahatsız eder. Durakla beklerken er- keklerin öküzün trenc baktığı gıbı kendisine baktığı kadın bundan nasıl olurda mutluluk duyaranlayamadık. Kadınlarla birlikte yaşamaya alış- mamış. kadını insan olarak görmeyen- lerin aç bakışlannı arsız sözierini sa- vunmanızı >adırgıyoruz. Bununla ilgili verdiğiniz bir örnekten yola çıkıp laf atılmayan kadının mutsuz olacağı genellemesıne katılmıyoruz. Biz yaz- dıklannızdan kadınlann mutlu olma- lannın erkeklerin onlara güzel olduk- lannı söylemelerine bağlı olduğu anlamını çıkardık. Demek ki erkeklerin kompleksleri \ok. mutlu olmalan onlara laf atılma- sına bağlı değil de kadınlar erkeklerin beğenilenni dile getirmelerine muh- taç(!) Biz kadını aşağılayıcı bu anlayı- şa karşıyız. Annenizin laf atanlann cezalandınl- masına göstermiş olduğu tepki ise 1993'ün kimliğinı kazanmış kadımna mal edilemez. Saygısızlık ettiğimiz dü- şünülmesin, ancak crkeğın kadından üstün olduğu, erkeğin kadınlar üzerin- de haklan olduğu anlayışıyla yetiştiril- miş annenizin bu tepkisi bizi bağla- maz. Annenizin eğitimı sırasında bugün olduğu gibi geçerli olan. ancak o zamanlar tartışma götürmeyen er- keklerin üstün olduğu inancı mutlaka onu da etkilemıştir. İki örneğe daya- nıp kadınlar lafla >a da elle sarkıntılı- ğa karşı olmadığı savını ortaya atma- nıza en iyi yanıt mor iğnelerimız ola- caktır. Bu eleştinmizle birlikte mektubu- muzda bir övgüve de yer vermek istı- yoruz: TDK'nın ışlevıni yitırmesinden sonra başsız kalmış. genlemeve yüz tulmuş. sürekli saldınya uğrayan Türkçe konusundaki duyarlılığınızı beğenıvle karşılıyoruz. Sizin öz Türk- çe yazılannız bizleri yüreklendiriyor, bize güven veriyor. Dilimize kazandır- dığınız yenı "sözcük"ler ve Dil Dev- rimi'ndeki -ne yazık ki sayılan çok az olan- birkaç kişiyle birlikte yürüttüğü- nüz önderliğiniz için sağolun. İştanbul Lisesi öğrencileri Özdeş Bodur, Güneş Bodur, Aslı Köprûlüu Nil Alpaslan" Bu konuya bir daha değinirsem, ışı şakaya vurmam artık. Ancak yanlış anlamadımsa "mor iğneler" laf atan- lara değil. el atanlara kullanılıyor sanı- nm. Bır de şunu yazayım: Aydınlanma- nın getırdıği felsefede bir söz var: "P- âme n'a pas de sexe" (ruhun cinselligi yoktur). Anladığıma göre, hanımlan rahatsız eden bu herifler ruhsuzdur. sadece cinsellikleriyle yaşıyorlar. • Abdurrahman Kurban adlı oku- rum. 8 haziran salı günü çıkan "İnsan Yerine Hayvan" başlıklı ve "Kurban" konulu yazım dolayısıyla uzun bir mektup göndermiş. Ancak'1 bu mektup doğrudan bana değil "Cumhuriyet Gazetesi Yetkilileri"ne" yollanıyor. Yenmin darlığından ötürü. Kurban okurumuzun yazdıklanndan ancak kımi parçalan okurlanma sunacağım. Ben o yazımda özetle kurban kesme- nın ilkel bir alışkanlık olduğunu söyle- miştim. Uygar ülkelerin aydınlan bu konuda \ığınla kitap yazmışlardır; bil- diklerimı işte o kitaplardan öğrendim. İnanmış olanlara saygım vardır, be- nım yazdıklanmdan alınacaklan aklı- mızın ucundan geçmemişti. Bir girişten sonra şöyle diyor Sayın Kurban: "Her neyse, Melih Cevdet Anday'ın yaasma dönelim. Peşinen şunu söyle- yeyim ki, edebiyata hem ilgimin olma- sından, hem de ailemin ilgili oluşun- dan, okuma. yazma ve anlama eksikli- ği pek çekmedim. çük şükür! 'İnsan Yerine Hayvan' ısimli yazı üzenne Türkçe'yi anlayışıma göre açıklama yapacak ya da acıklama isteyeceğim." Başka bir parça: "Fakat, acaba, inançsız kışiler veya Müslümanlardan hoşlanmayanlar şu- nu anlayamazlar mı? Bu ınsanlar bu hareketleri inandıklan Allah'm emri di>e yapıyorlar. Mesele o kadar basit ki, insan bunu nasıl olur da anlamaz?" Ben bunu anlamamış değilim ki! Al- lahın buyruğudur diye kurban kestik- lenni elbette biliyorum. Kanştığım ettiğim de yok. Nasıl kanşabilirim? Ben sadece düşünüyorum bu konu üzerinde. bildiklerimi de katarak bun- lan vazıyorum. Bılmem. inananlar bu konu üzennde yasak koymaya niyetli midirler? Sürdürelim okumayı biraz daha. "Bu memlekette doğmuş, büyümüş bir insan ne kadar İslamiyet'ten uzak >etışmiş, ya da kendini uzak tutmuş olursa olsun, bilmelidir ki. bir Müslü- man, âlemi yaratmış, bütün noksan- lıklardan münezzeh, kendisinden başka ilah olmayan, bir tek Allah'a (C.C.) inanır. Onun bütün peygamber- lenne inanır. Hz. Muhammed Musta- fa (S.A.V.)'in onun son peygamberi olduğuna inanır. Kısaca son peygam- berin insanlara bildirdiği, anlattığı her şeye inanır. Kur'an"ın Allah Kelârru olduğuna inanır. anlattığı her şeye ina- nır. Mesela içkinın haram olduğunu bilir. İçiyorsa günah işlediğini bilir. Amel elbette inançla başlar. Yine me- sela kurban kesmekle yükümlü oldu- ğunu bilir. Bütün Müslümanlar kur- banı ibadet maksadı ile keserler." İşte bu son tümcede okurumuz be- nim yazıma karşıhgını vermiş oluyor. Teşekkür ederim. Ama ben bunu bili- yordum. Olsun. bir de vaaz dinledim. TARTIŞMA Yargının Sultanı... vukat, mesleki bakımdan bağımsız olmakla beraber yargjlamada taraf vekili olarak yer alır; yargı organının bir unsuru değildır ve böyle de görülemez...'(Sn.Dr. İsmet Ocakçıoğlu, Yargıiay Başkanı, '92-93 Adaletyılınıaçış konuşmasından'. YKD. Ekim ]992.sayılO). İstinafmahkemelerinin kuruluşuna karşı olan Sn.Ocakçıoğlu'nun bu konudaki görüşlerine katılamıyor (Üst mahkemeler, Cumhuriyet, 31 Ağustos 1991), 'avukatın yargının bir unsuru olmadığı' görüşlerini ise paylaşıyor ve savunuyoruz (Avukatın Bağımsızhğı, Cumhuriyet, 27 haziran 1992). 'Günümüzde V argıtay" konulu çalışmamız devam ederken. özenli bir çalışma ürünü olan "125. Yılında Yargıtayisimli albümü (Yargıtay Yayın İşleri Müdürlüğü, Ankara '93). büyük birzevkie,ifiçeledik. Yazımızın başlığı da, Yargıtay Tetkik Yargıcı Sn.Cevdet AslangüTün, albümdeki (s. 17) "Yargıtay' başlıklı şiirinden ahnmıştır. Başkan Sn.Dr. İsmet Ocakçıoğlu'na 'ithaf edilen şiırde dizeleşen düşünceleri. Yargıtay'a yöneltilen haklı eleştirilerin bir kanıtı saydığırnızı hemen söylemek zorundayız. Her şeyden önce Yargıtay, 'Yargının Sultanı' değildir. Yargıtay'm hükmü, 'Ferman' değildir. '...Hukukta en sağlıkb kaynak...' savı, bugün için gerçek olmayıp, yalnızca bir özlem ve 'olması gereken'dir. Son olarak da, bugünkü işleyişi ile Yargıtay'm "vatandaşa güvence' olduğunu kabul edebilmek zordur. 125. kuruluşyıldönümünde (6.3/93), Başkan Sn.Ocakçıoğlu'nun vurgulamasıyla. 'Yargıtay'ın iki temel nitehği vardır. Biri, O'nun üzerinde başka hiç bir mahkemenin bulunmayışı; ıkındsı. yerel mahkeme kararlannı inceleyerek bu kararlan bozma veya onama yetkisine sahip oluşudur' (Albüms.5). 'Yerel mahkeme kararlan'nı inceleme yetkisinin kapsam ve sınırlan, Yargjtay'a yöneltilen eleştirilerin ilki ve en önemlisidir. Eleştirilerin haklıhğı, Yargıtay'm icinden yükselen yürekli birsesle, Sn.Doç.Dr. Sami Selçuk'un(Yargıtay 4.Ceza Dairesi Başkanı). aşağıdaki gerekçeleriyle de kanıtlanmaktadır; (YİBBGK'nunE.92/1, K.92/5. 14.12.1992 tarihli karanndaki 'Karşı Oy' yaasından. Resmi Gazete, 6 Mayıs 1993, sayı 21573,s.44-49). '...Yargjtayımız, eski Roma'dan ben bilinen olay /hukuk aynmını ve yüksek yargı organımızın kuruluş ve yargılama yöntemlerinı ömek aldığı Batı yargıtaylannda ve benzerlerinde uygulanan ilkeleri göz ardı etmıştır ve etmektedir. Bunlar: olaya ilişkin sorunlarda içtihat yaratılamaması ve Yargıtay'ın ilk mahkemenin yenne gecerek sorunlan çözememesi ilkeleridir.' Avukat olarak çoğumuzun dava dilekçelerinde de, "olay" başlığı altında, müvekkilden edinilen bilgüer, neredeyse olduğu gibi, yargıca aktanlmaktadır. Hukuksal sonuç doğuracak ilişki ve eylem (olgu). hukuk süzgecinden geçirilmemekte, 'hukuk' bölümünde ise yalnızca. birkaç yasa adı yazılmaktadır. (HUMK.md. 179,76). (Av.H.Metin, Cumhuriyet. 'Yargıtay ve Yargıç'. 30 Mayıs '91;'OlayveHukuk\24 Ağustos'92). 'Olay' ve 'hukuk' aynmını, öncelikle biz avukatlar yapmalıyız. Böylece yargıca daha çok yardımcı olurken. Yargıtay'ın 'inceleme >etkisi'nin. uyuşmazhğın "hukuk" bölümüyle sınırlı tutulması gerektiğını de her davada vurgulamış oluruz. Olay sorununu ilk mahkemelenn >erine gecerek çözmek, Yargıtay'ın yetkısı dışındadır. Yargıtayımız yıllardan beri. dünyada örneği görülmemiş bir biçimde duruşma yapmadığı ve ıstinaf yetkisini haiz olmadığı halde ilk mahkemelerin \erine gecerek olay sorunlannı çözmüş ve bunu sürdüregelmiştir. Eğer bir ülkede bir yargı organı olay sorununu çözüyorsa, o artık Yargıtay değildir: duruşma yapmadığı için de ıstinaf değildir. Yargıtay yargıcı; davanın değil yalnızca hükmün yargıcıdır. Yargıtayımız. küreselleşme olgusunun tersine. hukuksal hinterlandımız olan ve yasalanmızıesinleyen Batı ülkelerindeki öğreti ve uygulamayı hiçgözetmemiş ve anayasanın 141 3, HUMK'nın 240.388 3,427,428;Ceza Yargılama Yasası'nın 32.254, 268,307,308,7; Yargıtay Yasası'nın 45 5. maddelerini göz ardı ederek ve ilk mahkemelerin yerine gecerek olay sorunlannı kökten çözmeyi sürdürrnüştür (Sn.Selçuk'unYİBBGK'dakı karşı oy yazılanndan). Düşlenenveözlenen Yargıtay'a ve yargıçlanna. yakınbırgelecekte kavuşabileceğimiz inancımızı, karşı oy yazılanyla kuvvetlendiren Sn.Doç.Dr. Sami Selçuk'u. Sn.Muharrem Dinç'i ve Sn.Çetin Aşcıoğlu'nu saygıyla ve sevinçle kutluyoruz. Av. Hulusi Metin tstanbul hayatınf«inde 1 M«Blt »•«» Sizin a nezamaıvdii Bedava özel ek Dünyanın en güzerkadınlarıTüm dünyanm tanıdığı top modelleriıı çocukluklan, bugünkü yaşamlan, özellikleri TEMPO'nun parasız ekinde... • Mona Lisa'dan Tatjana Patitz'e güzellik ve zevkin evrimi • "Benli Külkedisi" Cindy Crawford • Çapkın raodel Stephanie Seymour • ABD'ninraankenavcılan • Masalcı güzel. Paulina Porizkova H Eski manken, 18 yıllık manken ajansı sahibi Başak Gürsoy • DIJNYANIN EN GÜZEL KADINLAKI • Özel Harekât Timi'den şok acıklama "Meclis'i basarız" Tempo Gûneydoğu'daki "Rambo'larla görüştü. Özel Harekât Timi polisleri, bir tek arkadaşlannm ölmesi halinde, "Şımc£k Emniyet Müdûrlüğûnü de, Meclis'i de basacaklannı" açıkladılar. Bilgisayarda porno salgınıTempo, seks filmi disketlerinin "bilgisayar oyunu" adı altında, çocuklara satılaığını ortaya çıkardı. "Hard porno" gösterileri, 20 bin lirayla 50 bin lira arasmda değişen fiyatlarla bilgisayar disketlerinde satılıyor. Çapkınlığın binbir yüzüNedir, nasıl yapılır, kuralları ya da yöntemleri var mıdır? Türk erkeklerinin çapkın olduğu doğru mudur? Tempo tüm bu soruları ünlülere yöneltti, tabii "çapkın mtsınız" diye sormayı da ihmal etmedi. • Asansörler tehlike kutusu • Dikkat! Step çok moda! • "Tanrı'nın Çocukları" tarikatı yine piyasada! Hiperaktif ço- cuklara kulak verin! • Ayşe Nil: Diplomalı bir kaçık • Life Style sayfalarında "yeşil köşeler" • Eğlence bölümünde, Tempo ve Fame City'nin ortaklaşa düzenledikleri "İştanbul Şirketlerarası 1. Bowling Ligi"nin ilk karşılaşmaları • RTIK TÜRKİYEDE DE İYİ BİR DER iHûrriyet Dergl Gnıbu PENCERE Ekose Kumaşın üstûndeki Bukalemun./ Amerikalılar gülmesini seven insanlar; siyaset yaşa- mında nükteye, şakaya ve taşlamaya bayılıyorlar. Eski başkanlardan Nixonın yine eski Başkan Gerald Ford'a ilişkin yergisi buna bir ömek. Nixondemiş ki: - 6u Gerald Ford geri zekâlıdır, iki işi birden yapamaz, hem çıklet çiğneyip hem de yürüyemez... Oysa çağımızda iki değil. yirmi iki işi birden düşün- mek zorunluluğu var; dünya sorunlan öylesine karma- şıklaştı ki yalınkat mantıkla yapılacak çözümlemelerin kıymeti harbıyesı kalmadı. Özetlikle Balkanlar. Ortado- ğu, Kafkasya gibi sıcak bölgelerde binbir sorun iç içe geçmişdurumdadır. gezegenimizinemperyalistgüçleri bu coğrafyanın ıcindedir; kimi zaman bir tek kişinin kör- düğümleşmiş sorunları kavraması olanaksız... Bukalemun bir yaprağın üstündeyken yeşil renge bü- rünür, toprakta hakıye dönüşür; ama, ünlü özdeyiştir: "Bukalemunu ekose kumaşın üstüne koymuşlar çıldır- mış.'' insan, Balkanlar'da, Ortadoğu'da, Kafkasya'da ekose kumaşın üstûndeki bukalemunun şaşkınlığına düşebilir; çok renkli. çok boyutlu. çok çelişkili coğrafya- larda yaşanan sorunları kavramak gün geçtikçe güçleş- tiğinden bu yolda kadrolar, kurumlar, kuruluşlar oluştu- ruluyor; ortak çalışmaların ürünleri raporları. bakışları, saptamalan da kımi zaman tek imzayla yayımlanıyor. • Eski ABD Ankara Büyükelçisi Morton Abramovvitz ün- lü bir kişi, CIA bağlantısı biliniyor, şimdi Carnegıe En- dowment' adlı bir kuruluşun başında, Başkan Clinton'ın istihbarat danışmanı, Foreign Affairs' dergisinde ya- yımlanan raporunda Türkiye'nin önümüzdeki on yıl için- de parçalanabileceğini vurgulamış... Hiç kuşkusuz bu tür bır kehanet hiçbir zaman seçe- neksiz yayımlanmaz. çünkü seçeneksız 'gelecekbilim' olmaz, önyargıya veya fala dönüşür; Abramovvitz, Tür- kiye'nin parçalanacağını belirtirken seçeneği gözden ıraktutmuyor - Türkiye, elindeki olanaklarla on yıl içinde orta düzey- de bir güç de olabilır... Yazık. Oysa kimileri ne diyorlardr. - 21 'inci yüzyıl Türklerin asrı olacak... Abramovvitz ise parçalanma yadavasat bir güç' se- çeneklerinı bıze sunuyor: ama, bu yaklaşımla sanki tarih hortlayıp yeniden gündeme giriyor; çünkü 20'nci yüzyı- lın başında da 'Sevr Antlaşması' ile 'Turancılık' zaman- lama bakımından iç içe geçmişti. • ABD'nin eski Türkiye Büyükelçisi'nin parçalanmayı vurgulaması önemli sayılmalı; geleceğimizin olasılıkla- rından biri anımsatılıyor, belki de özellikle belirtiliyor, çunkü bu tür raporlar tek amaca hizmet için yayımlan- maz, çeşitli hizmetleri vardır. Ankara ise uyuyor.. "Ankara uyuyor" derken yalnız koalisyondan söz aç- mıyorum; bugün Türkiye'de muhalefetiyle iktidarı sanki uyku ilacı almış gibi sersem sepelek... Günümüzde Ortadoğu sorunlan ekose kumaş gibi, biz de üstüne konmuş bukalemunun körgüdülerinde araziye uymaya çalışıyoruz ki bu tür bir edilginliğin hiç- bir yararı yoktur... Nediyorlar. ,.,, ,.•>:;,-,.,..., -Parçalanabilirsin!.. ->-; ' TT- ••"•*. —•ur\ Sevr kaç yıldan beri güncelleşti? Birkaç yılın işi değil bu; 1970lerden beri bu köşede tehlike dile getirilıyor; ama, Abramovvitz vurguladıktan sonra belki uyanabiliriz. YUNUS NADIROMAN ODULU AYIN EN CIPLAK GUNU BENİM ADIM MAYIS >Bostm R E M Z I K I T A B E V I Cumhuriyet Kitap Kulübü Adapazarı Temsilciliği BARIŞ KİTABEVİ Sapanca Belediyesi İşbirliğiyle KURTULUŞŞENLİKLERI SİİR, SÖYLESİJMZA GÜNÜ :tTei!imuzl993 RUŞEN HAKKI • GÜLŞÜM AKYÜZ CİGDEM SEZER • FAİK BAYSAL AHMETÖZER Saat: 15.00-21.00 İnsan Haklan Parkı- Sapanca EVSAN SICAGI Erdal Atabek 5. bası 30.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödemeü gönderilmez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle