18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 TEMMUZ1993 PERSEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Maraş'taIslatncıteröre çağrıKAHRAMANMARAŞ (Cumhuriyet) - Kahramanmaraş'ta dün öğle namazı öncesi (İBDA-C DSB) Islami Büyük Akıncılar Cephesi/Devrimci Silahlı Birliklen adlı grup bildiridağıtarak Müslüman olanlannsilahîannı "müspet propaganda"larda kullanmalannı istediler. Laik veKemalistdüzenin silahlı İslamcı militanlar tarafından yıkılacağı belirtilen bildirideşöyledenildi: "Müslüman Anadolu halkı. Batı ve onun uşaklan tarafından ezilmekte ve sömürülmektedir. Bu uşaklar maneviyatımızı. toprağımızı. cvimızi, kutsal değerlerimizi. ibadet yerlerimizi tahripetmektedirler. Bu itler. • Öğlenamazından önce Kahramanmaraş'ta bildiridağıtanİslami Büyük Akıncılar Cephesi / Devrimci Silahlı Birliklen adlı bir grup "Sıvas, İslam ihtilalcilerinin kalelerinden biridir.İslam'da şiddet vardır" diyerek Müslümanlan, silahlarını müspet propaganda için kullanmaya çağırdı. Müslüman maskesine bürüncrek ajanlık ve köpeklik yapan münafıklar ve kafırler grubudur. Laik ve Kcmalist düzen elbette silahlı Islamcı militanlar tarafından yıkılacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu mücadele TC yıkılıp yerine şeriat devleti kurulana kadar sürecektir. Müslüman olarak TCden hesap sormak zorundayız, mecburuz. "Ben Müslümanım'diyeninsanİslam'ınşerefve onurunu korumak zorundadır. Bunun için gerektiğinde şiddete başvurmahdır. İslam'da şiddet vardır. Şunu kimsenin inkâr etmeye hakkıyoktur. İnkâredenler. münafıklar vedava kaçkını köpeklerdir. Müslümanlancan, mal, evlat. silah. polis ve asker korkusunu üzerinden atmalıdır. Ancak bu korkuyu üzerinden attığı zaman müeadelelerde başanlı olur. Müslüman kardeş: henÜ7 şartLırtam olarak oluşmuş değil. sayımızazkenayaklanırsak Müslümanlara zararverebilirız. Bunun için birkısım kardeşlerimizden de Allah nzası için silahlannı 'müspet propaganda" için kullanmalannı isliyoruz." "İslamı y ıkmak, bölmek isteyen kişi ve zümrelere karşıyız" dcnilen bildiride. "Bizonlan yıkacağız. Allah'ın ızniyleo zümre ve kişileri bu vatandan süreceğiz İşte onlar ihanet ve hainlerin ta kendileridir. Bugün Müslümanlar. bu ihanet vehainlik içındeolanlar tarafından sistemli bir şekilde ezilmekte. pasifize edilmekte veyokedilmeyeçalışılmaktadır. Sıvas halkına teşekkürediyoruz. Allah onlardan razı olsun. Sıvas. İslam ihtilalcilerinin kalelennden bındır. Selahartin usta koca bir tarihi tek başına sırtlamış. Diogenes'infiçısı yemkapiara testim Şimdi herşey'naylonkaplarda ''tutuklu''. Direnen bir tek Selahattin Usta var, tüm ömrünüfıçüara sığdırmış. ÜMİTOTAN : İZMİR - Sinoplu fılozof Dio- genes'in mekan eylediği, yüz yıl öncesine kadar şaraba. şıraya. "ev sahipliği" yapan fıçılar. gü- nümüzde yeni '"kaplara" tesfim oldular... Şimdi her şey naylon kaplar- da •'tutuklu". Direnen bir tek Selahattin Usta var. tüm ömrü- nü fıçılara sığdırmış. 36 yıldır haftanın yedi günü çahşarak fıçı üretiyor. "Ben ölünce fıçı yapa- cak ınsan bulamayacaklar" diye yakınan Selahattin Usta bir ge- leneğin yok oluşunu anlatıyor... Evlerde fıçılar dolusu zeytin- yağı, şıra. turşu olduğu günler çok gerilerde kaldı. Baa sanayi kuruluşlan bile sıvılan dinlen- dirtnekte kullandıklan fıçılar- dan vazgeçip metale. beton ha- vuzlara "çark'"ettiler... Çark etmeyen. vazgeçmeyen. direnen bir tek Selahattin Dinç kalmış; îzmir'in meşhur Keme- raltı Çarşısı'nın köhne bir ha- nında. daraak mekanında fıçı üretmeyi şürdürüyor; Yıllar bo- yu incecik tahtalan. "şişkin gö- bekli" fıçılara dönüştürmek için uğraşıp durmuş. "1956 yılında gencecik bir delikanlıyken şu gördüğün hanın çevresi fıçı ya- panlarla doluydu. Şimdi yal- nızca ben kaldım." diyor ve fıçı- lara sıkışan bır ömrû anlatıyor Selahattin Usta: "10 tonluk, 20 tonluk fıçılar yapıhrdı. Şimdi en büyügü 20 litrelik. Onu da alan yok. Nay- lon çıktı her şeyin tadı bozuldu. Yıllardır ekmeğimi bunlardan kazandım ama artık doyurmu- yor. Hanım da calışmasa açız. Dört oğlan yetiştirdim. hiçbiri keserin bir ucundan tutmaya yanaşmadı. 'Bu iş de yapılır mı" diye kızdı benim oğlanlar. Tabiı hak vermek lazım. Günde an- cak bir fıçı yapabiliyorum. Mal- zeme parasını çıkardıktan son- ra 35-40 bin lira bir para kalı- yor. Oda fiçıyı satabiîirsen." Ayna denilen dip tahtalan- nın etrafına ince tahtalan sıralı- yor. çemberle sıkışünyor, açık kalan yerleri zoıiukla düzelti- yor, terliyor Selahartin Usta. Kolay değil. yaş olmuş 65, güç yetmiyor. 'Bir yardımcı alsa- nız" dediğimizde gülüyor: "Zaten kimse gelmez de. Gel- se onun haftalığını, sigortasını nasıl veririrn? Benim bir ustam vardı. Münir Usta. Şimdi rah- metlik oldu. Nasıl da canı gö- nülden çalışırdım yanında, bana işi öğretsin diye. Şimdi bu yaptığımızı. kimse işten saymı- yor. Izmir'de benden başka fıçı yapan yok. Ben ölünce süs ol- sun diye bir fıçı yaptırmaya kalksalar, yok. Çocuklar belki kitaplarda resminı görecekler."" Yardımcılarını yeniledi Emniyet'te Ağar ûrtuıası estî GÖKSELPOLAT ANKARA - Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar. göreve başlamasının ikınci gününde düzenlediği bir operasyonla, emniyetin üst yönetiminde de- ğişiklikler yaptı. Genel müdür yardımcılanndan dördünü de- ğiştiren Ağar, Istihbarat ve Asayiş Daire başkanlıklanna da yeni isimleri getirdi. Mehmet Ağar, Emniyet Ge- nel Müdürü olur olmaz bütün ağırlığını istihbarata verdi. Kendisine doğrudan bağlı ola- rak çalışan Istihbarat Daire Başkanlığı'nda iki gündür üst düzeyde toplantılar yapan Ağar'ın, istihbaratta yeniden yapılanmaya gideceği belirtili- y°r.- Ünlü MIT raporu nedeniyle bu kuruluşla ilişkilerinin iyi ol- madığı kaydedilen Ağar'ın. çalışmalannda önceliği istih- barata vermesi, "İstihbaratı ilk elden öğrenmek istiyor" diye yorumlanıyor. Istihbarat Dai- re Başkanı HaliJ Tuğ ve Terör- le Mücadele ve Harekat Daire Ba$kanı Cevdet Saralla birlik- te iki gündür gece geç saaılere kadar toplantılar yapan Ağar'- ın, iç istihbarat çalışmasında zaman zaman MlTı de gende bırakan Emniyet Genel Mü- dürlüğü İstihbarat Daire Baş- kanlığTnda, yenıden yapılan- maya gideceği ifade ediliyor. İlk değişiklikJer Mehmet Ağar. görevı dev- ralmasından hemen sonra dün yaptığı operasyonla. Emniyet Genel Müdür yardımcılann- dan dördünü görevden aldı. Genel Müdür yardımcıları Ali Akan. Necdet Adıbelli, Hasan Yücesan. Fahrettin Sökmener merkezealmırken. buisimlerin yerine Erzurum Emniyet Mü- dürü Cemil Serhatlı. İstihbarat Daire Başkanı Halil Tuğ, Polis Başmüşettifi Ertuğrul Oğan ve Eğitim Daire Başkanı Güner Özmengetirildi. Emniyettcya- pılan diğer değişiklikler de şöy- le: "Asayiş Daire Başkanı Na- tık Canca Erzurum Emniyet Müdürlüğü'ne. Olağanüstü Hal Koordinatör Emniyet Müdürü Ömer Tüzel Asayiş Daire Başkanlığfna. Emin As- lan İstihbarat Daire Başkan- lığYna. Tuncay Yılmaz Kaçak-' çılık ve İstihbarat Daire Baş- kanlığı'na, Kerem Durmuş Personel Daire Başkanlığı'- na." Kaçakçılık vc İstihbarat Daire Başkanı Haluk Bahçe- kapılı da merkeze alındı. Başarıya bir çift iıııza ıBeş dakika arayla dünyaya gelirler. Çift yumurta ikizleri. Banu ve Ebru okulyıllannda inanılması güç başanlara birlikteimza atar. Biri birindyse diğeri ikind olur. Üniversite de biter. Bu zamana kadar süren birliktelik master'la aynlığa dönüşür. ABD'ye gjderler. Banu Duke, Ebru Michigan üniversitesinde şimdi. Birbirlerinden 800 kılometre uzakta. ZAFER AKNAR Beş dakika arayla dünyaya "Merhaba" dediklerinde: ana rahminde başlayan yanşın yaşamda da süreceğini düşünmüşler miydi?Busorununyanıtını kimsebilemeye- cek. Sorunun ardından. size doğumlan ka- dar başanları da ilginçolan bir'çift yumur- ta ikizleri' öyküsü aktaracağız. 29 Mayıs 1971 tarihinde. beş dakika arayla dünyaya gelen Banu ve Ebru Panca- roğlu kardeşler. ilkokula başlayana kadar herçocuğunyaşadığıevrelerdengecer.İlko- kuldazekalannmdiğerlerindenfarklı oldu- ğu hemen ortaya çıkar. Bu fark ilkokul bit- tiğinde. Banu'nun birinci Ebru'nun ise ikınci olmasıyla belgelenir. Banu"nun do- ğum öncesi Ebru'ya attığı beş dakikalık fark hemen hemen tüm yaşamlan boyun- ça kendini gösterir. Sonra Robert Kolejyıllanbaşlar. Başan- lan.okulbursukazanmalannısağlar. Burs- lu okuma geleneği. okul yıllannın tamamı- na yayıhr. Ikiz kardeşler Avrupa Matema- tik Şampiyonası'na katılan takımın içinde de yer alır. Burada takım halinde birinci olurlarken. Ebru bireysel dalda ikincilık alır. Ancak Robert Kolej bittığinde. Banu Ebru'yla arasını epey açar. Banu koleji bi- rinci, Ebru ise sekizinci olarak bitirir. Cniversite giriş sınavında. ilk elli içinde yerahrlar. Boğaziçi Cniversitesi'ndegiren- ler arasında yine çift yumurta ikizi kardeş- ler ilk iki sırayı işgal eder. Bu kez Ebru. Ba- nu'nun önündedir. İkiz kardeşlere burs bu kez, Vehbi Koç Vakfı ile Boğaziçi Mezun- lan Derneği'nden gelir. Endüstri mühen- dısliğinde geçen başanlı ve zahmet dolu yıllann ardından. yakalanna yapışan ba- şan yine onlan bırakmaz. Bölüm genelin- de Banu birinci, Ebru ise ikincidir. Okul genelinde ise, çok az farkla ikinci ve üçün- cü sırayı paylaşırlar. Aralanndaki başan puanı farkı 0.02'dir. Şimdi bu başanlı çift yumurta ikizlerinin neyaptıgınımerakediyorsunuzdur.Hemen söyleyelim; Amerika yolculuğu için bavul- lannı topluyorlar. Başanlan bu kez onlann BAŞARLMN DIŞINDA NE YAPIYORLAR?- Bunu da kendUeri anlatıyon "BirMH- mizin başanlannı kesinlikle kıskanmayız. Gezmek ve alışveriş yapmak en büyük zev- kimiz. Ders çalışırken a>n çalışmayı prensip edindik. Başarılarımızı olağan olarak göriiyonız. Disipliıüiyiz, çalışmayı sevivoruz. Amerika'da kalmayı düşünmüyonız, kendj ülkemiz için birşeyier yapmak istiyoruz." arasına 800 kilometre kadar bir mesafe koydu. Banu Duke. £bru ise Michigan Üniversitesi'ne master yapmaya gıdiyor. Başanlı çift yumurta ikizlerinin ailesini de tanıyalım. Baba Fahri elektnk. anne Gülseren ise inşaat mühendisi. İkisi de emekli. İkiz çocuklan olduktan sonra, baş- ka çocuk yapmaya cesaretleri olmamış. Müteyazi yaşamlannın tek abartısı çocuk- lan. Üzerlerine titriyorlar ve iki yıl sürecck master aynlığında ne yapacaklannı düşü- nüyorlar... Tarih, göz göre göre yok edildi • Çeşme Kalemburnu yöresinde, İonia döneminden kalma antik bir yerleşim üzerinde, koruma kurulunun yazlık villa yapımına izin veren kârannın iptali için açılan davada mahkeme, ancak bir yıl sonra yürütmeyi durdurma karan aldı. Yapılar tamamlandı ve antik kentin bir bölümü tahrip edildi. Villalann ne olacağı bilinmiyor. ASUMAN ABAOOĞLU İZMİR - Türkhe'de arkeolpjik SİT alanlarmm konnnasBia ><Jncİik \asalan uygula\anlann \an- k$kararian veyargm ya\aşişlenKsL l>- antik yer- le^nin daha yok oknasna neden oldu. Çe^ne Ka- lemburnuyöresinde, İoniadönonndai kabna antik tir yerieşm iizErinde. koruma kurulunun yaziık >ü- b yapmaia izn mcn karanuı iptali için açdan davada mahkeme, ancak bir yd sonra yünjtnievi dunhrma karan akk Bu arada. yapdar tamam- landı ve antik yerieşiınBi önemii bir bökimü tahrip edidL Yapımı tamamJanan inşaadarm ne olacağı ise tardşma konusu. bmirTn Çeşmeflcesûıehağlı Ibca Kalemburnu yöresinde, İ.Ö. 1400-300 \iflan arasında yerteşim görmüş önemfi b» İonia kenti, koruma kındannm akfağı yanhş karariar ve bu kararlarm düzehümesi- ne iiişkin >argı sürecinin yavaş i^emea yüzûnden yok edildi. Yeıü >e yabancı pek çok bflim adammn >örede >aphğı araştrmalar sonucunda, "önemii bir arkaik cağ iskan merkezT diye tanmladıklan ka- lembumu N anmadası. l/mir Müzea uzmanlamaı venfikfcrirapüriarada>arJarak 1986 tarihinde Ta- şnnaz Külturu'Tahiat \ arlıklarmı Koruma \ük- sek Kurukı tarafmdan '1. Derece .\rkeolojBc SİT Alam'ndan '3. Derece'je diijirüktu. Yüksek Kurufun aklığı bu >aniış karan, İzmir 1 N'oiu Küttür \e Tabiat \ arlıklarmı Koruma Ku- ruhı'nun 1992 tarihinde aklığı \e böigede inşaat yaptfanasna izin \eren 3579sayriı yanuş karan izle- (M. Bu karar da yine l/mir Ârkeotoji Vlüzesi uz- manlanndanAtala> Bayik.NizamettinBaOvea Gii »•en GuJerîn \erdikİeri raporlara dayandınkn^tL Bu kararlarm böTgede, tarihi değerler acısndan gtderilmes oianaksE tahribata yol açacağı gerek- çesrsie, Çe\Te, Küttür, Insan İlişkBeri \raştırma Demeği'nce (ÇEKİM) 1992 >iimda - 1 » apdaşmaya izki veren 3579 sa\iı karam iptali için" açılan da- vada, tznıir 2. İdare Mahkemes tam bir vıl sonra ara karar \erebQdL Mahkeme.buke? Izmir Arkeo- ioji Müzeâ uzmanlamdan oluşrnayan bflirkişi ra- poriamı gözönüne alarak, 90 gün sûre\1e yüriilme- nin durdurubnası karan aldı. \ncak bu arada. bir yd öoct tarihi kent üzerinde başlayan inşaadar. ta- mamlaııııtj durumda>dL Ege l ni\erites Edebiyat Fakütea Arkeokıji Bnfcimü öğretim etemanlanndan Prof. Dr. Gih'en Bakır. Prof. Dr. Hasan Malay \e araşorma görev- fisi Cumhur Taımerdi'den oiuşan bitirkrji heşeti. 5 \lart 1993 tarihnle bölgede >aptıklan araştmna \e bflimset yaywJan incelenıeleri sonucunda hazrla- dıklan raporda, şu görüşlere >er verdL- "Bütün bu verilere ve hflinısel \aymlara karşn, baştongıçta '1. Derece \rkedo|k SİT Alan; ola- rak tescil edüen Kalemburnu ^ armadaa'nm, Izmir Müzea elenıanlannüi vermiş olduğu ve gerçekleri saptıran rapor ile '3. Derece Arkeotojüi SİT Alanı'- na dönüşturübnesinin gerekçejerini anlamak müm- kün de^Sdn-. Gönüdüğü gibi. esasmda 1. derece önem taşy an bu arkeolo^k merkezintamamen tah- rip edibnesine neden olan >anfaş bir karardr." ARAYIS TOKTAMIS ATEŞ Denizler Olmez.. Türkiye'de 1950li yıllar, siyasal açıdan tam bir baskı dönemiydi. Günümüzün kimi siyasetçilerine baktığımız- da; ciddiyet, dürüstlük ve çalışkanlığmı mumla arıyoruz, ama Adnan Menderes tam bir teslimiyet içinde idi. Özel- likle dış politikada ve ekonomik politikada Türkiye, ABD'nin dümen suyuna girmişti. Bu "teslimiyet'in içeriye yansıması, mutlak bir baskı biçiminde oluyordu. Soğuk savaş rüzgarlan en sert bir biçimde eserken, "solcu olmak" vatan haini olmakla eş tutuluyordu. Zaten "ben solcuyum" demek; kolay kolay her babayiğidin harcı da değildi. Ama sizin demenize de gerek yoktu. Birileri sizin için "solcu" dedi mi, yanmıştı- nız. Etrafta bir sol düşmanlığı, tozu dumana katıyordu, ama solun ne olduğunu bilen de pek yoktu. Bu konuda biraz fikri olan "eski tüfekler" de. hemen herkesi polis olarak gördüklerinden susmayı yeğlemişlerdi. (Aslında haklı olduklarını zaman gösterdi.) Nazım Hikmet'in adını neden sonra duyduk. Türkçe'- nin bu en Duyük şairi, neredeyse unutturulmuştu. Sal- kımsöğüt, Bahri Hazer gibi şiirleri bile, gizlice elden ele dolaşırdı. Uzerımızde yakalayacaklar diye ödümüz kopardı. Sosyalizmle ilgili olarak okuduğum ilk kitap. iktisatfa- kültesi birinci sınıfındaZ. F. Fındıkoğlu Hoca'nın (ki, rah- metli bağnaz bir antısosyalisttı), "Sosyalizm" başlıklı ders kıtabı olmuştu. Günümüzde kimi "akl-ı evvel'lerin, 12 Eylül'le aym kefeye koymaya çalıştığı 27 Mayıs Devrimi sonrasında, sol düşünce hızla yaygınlaştı. 1961 Anayasası'nın öz- gürlük ortamı içinde, yıllardır nasıl cahil bırakıldığımızı anladık. Ancak sosyal gelişme böylesine hızlıyken, ekonomik gelişme bunun gerisinde kaldı. Talepler karşılanama- yınca sertleşmeler başladı Sonunda patlamalar ortaya çıktı. Sorunlar sokağa döküldü. Ve 12 Mart 1971 ara reji- mi geldi. Suç. birkaç yüz gencin sırtına yüklendı. Bu yazıda amacım, yakın tarihimize kuşbakışı da olsa, bir göz atmak değil. Ama Sıvas katliamı sonrasında ya- pılan son yürüyüşlerde, ilginç bir şey gözledim. 12 Eylül döneminı ilkokul çağlarında yaşayan ve müthiş bir bas- kıyla, devrimci geçmişlerinden kopartılmak istenen gençler, "Mahır, Hüseyin, Ulaş..." diye. "Denizler öl- mez..." diye slogan atıyorlardı.' Acaba" dedim, "bir kıs- mı onların ölümünden sonra doğan bu çocuklar; Ulaş'la, Mahirle, Deniz'leilgili nebiliyorlar?" Zaten bu sloganları ilk duyduğumda, "bizim elli yaş kuşağındaki genç yürekli, kır saçlı delikanlılar ve bacı- lar" geliyor sanmıştım. Ama baktım ki gelenler dal gibi gençler. Acaba bu gençler neyi, ne kadar biliyorlardı? Bugünkü yazımda bu gençlere Deniz Gezmiş'i biraz tanıtmak istiyorum. Ben yeni asistanken, hukukfakültesi birinci sınıfında okurken tanıdığım ve yüzüne baktığınız zaman kızaran, terbiyeli ve saygılı Deniz Gezmiş'i. Bu konularda başta sevgili Erdal Oz'ün kitabı olmak üzere çok çalışma var, ama ben Denız'in "bağımsızlık" ve "Ke- malizme" bakış açı'sını sergilemek istiyorum. Günümüz "demokrat koalisyonunun" büyük ortağı DYP milletvekillerinden, ozamanki Hakim Yüzbaşı Baki Tnğ'un başkanlığındaki 1 numaralı Sıkıyönetim Mahke- mesi'nin 17 Temmuz 1971 tarihinde yapılan sorgulama- sında, Deniz Gezmiş şunları söylüyordu: (THKO Davası Mahkeme Dosyası, Yöntem Yaymları, ist. Mayıs 1974, 5.319 vd.) "... fddianamey& karş'ı diyeceklerim mevcuttur. IddfA- name, kelle istemek için hazırlanmıştır. Yapılan tahliller yanlıştır, hatalıdır, değerlendirmeler keza isabetsizdir. Yalnız biz, varlığımızı hiçbir karşılık beklemeden, esa- sen Türk halkına armağan etmiş bulunuyoruz. Ve Türk halkları ve devletinin bağımsızlığma armağan etmiş bu- lunuyoruz. Bu sebeple ölümden çekinmiyoruz... ... Biz elli sene evvel Kurtuluş Savaşı vermiş bir ülke- nin çocuklan olarak, Kurtuluş Savaşı'nın tahlilini yap- maya her zaman muktediriz. Biz yine çok iyi biliriz ki, Türkıye Kurtuluş Savaşı'nı yapmak için Samsun'a çı- kanlara, Istanbul Örfi İdaresi'nce' ve mahkemelerince idam cezası verilmiştir... Ve yine bilmekteyiz ki, Kurtu- luş Savaşı yapıldığı sırada istanbul'da bulunanlar, bunu yapanlara eşkıya demiştır... ... 1908ihazırlayanhareketler, ileriyedönükhareket- lerdir... 2. Dünya Savaşı sırasında faşızme hayır' diyen gençler. ilerici gençlerdir. Ve 28 Nisan 1960 tarihinde özgürlük savaşı veren gençler. ilerici gençlerdir. Amer'h kan emperyalizmi tarafından İnönü hükumeti düşürül- düğünde protesto göstehsı yapan gençler, ilerici genç- lerdir. Anayasaya bağlılık mitinini de bizleryaptık. 0 gü- nün mitinginde, iktidarın kiralık adamlarından ve poli- sinden dayak yiyen de gene bizlerdik... ... Bu memlekette Mustafa Kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bızleriz. Onun istiklali tam Türki- ye idealini, yalnızca biz devam ettiriyoruz... Mustafa Ke- mal sağ olsaydı, bugün çok şaşırırdı... ... Türkiye'nin bağımsızlığından başka bir şey isteme- dim. Ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbir- likçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı ölüm- den korkmuyoruz. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. Ve ben 24 yaşındayken. kendimi Türkiye'nin bağımsızlığma arma- ğan etmekten onur duyuyorum..." Bundan yirmi yıl önce asılan 24yaşında bir Deniz Gez- miş'in, sıkıyönetim göstermelik mahkemeleri karşısın- da yiğitçe direnmesi, sizi bugün heyecanlandırmıyor mu? Globalleşme, vizyon, mega, medya vb. zırvalar arasında; Mustafa Kemal'in "istiklal-i tam" yani tam ba- ğımsızlık bayrağını, elden yere düşürmek var mı? Elbette "Denizler ölmez", ölmemeli, ölmeyecek. ODTÜ'ye önkayıtta ögrenci • ANKARA (ANKA) -Orta Dogu Teknik Üniversıtesi(ODTÜ). Endüstri Ürünleri Tasanmı ile Beden Eğitim ve Spor Bölümlerine önkayıt veyetenek sinavı ileöğrnci alacak. ODTÜ'den yapılan açıklamaya göre Endüsıri Ürünleri Tasanmı Bölümü'ne 30. Beden Eğitimi ve Spor Bölümü'ne 70 öğrenci ahnacak. Endüstri Ürünleri Tasanmı için enaz 125 ÖSS puanı. Beden Eğitimi ve Spor Bölümü için de en az 120 ÖSS puanı alan öğrenciler başvurabilecek. Başvurular30 temmuza kadar sürecek. Endüstri ürünleri tasanmı bölümü için yetenek sınavının ilk aşaması 17 ağustosta. ikinci aşaması 20-21 ağustosta Mimarhk Fakültesi'ndeyapılacak. Beden Eğitimi ve Spor Bölümü için fıziksel yetenek sınavı 18 ağustosta başlayacak ve dört gün sürecek. Bu bölüm için başvurular sonucu sınava girmeye hak kazanan 700 aday vc milli sporculann isimleri lOAğustos 1993 tarihinde açıklanacak. Rezervasyon iptaBert geri alımyor • AMTALY A (AA) - Turizm scktörünü olumsuz yönde etkıleyen iç ve dış olay lar nedeniyle yaşanan rezervasyon iptallerinin, geri alındığı bildirildi. Antalya Turizm M üdürlüğü'nden alınan bilgiye göre özelliklc Almanya'daki seyahat acentalanna başvuran yabancı turistler, daha önce yaptıklan iplallerden vazgeçtikîerini bildirerek turlara katılmak için yeniden rezervasyon yaptınyorlar. Yetkililer. Antalya yöresine bu yıl 800 bineyakın Alman turistin gelmesinin beklendiğini söylediler. Antalya yöresine, yılın 6 ayında hava yoluyla gelen yabancı turist sayısının 551 bin olduğunu kaydeden yetkililer, sezon sonuna kadar bu sayının bir milyon 200 bine ulaşacağını bildirdılcr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle