19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29HAZİRAN1993SAL1 12 DIZIYAZI Halktasoygunveöldürülme korkusuareşal Fe*zi Çakmak, | "Dersim ıslahı" ıçin i!k j aşamada şunlan önenr: "A- Ana yolların inşa- j sı. B- Silahlann toplan- ması, C- Reislerin, bey ve ağaların. seyitlerin bir I daha gelmemek ü/ere I Batı AnadoJu'ya gönde- rilmeleri. IV Reisler alın- dıktan sonra halkın da enşerir olanlarını Dersim'- den uzak ovalara sevki ve öz Türk köyleri içine dağıtılmalan, Dersim'de kalacak olanİan da re- islerden alınacak olan araziye bağlamak teşkil eder. Mareşal Çakmak, Dersim'den çıkanlmalan gereken aşiret reislerinin adlanm tek tek sav- dıktan sonra ikincı aşamada da şu önlemleri sıralıyor: A- Düzeni sağlamak için dağ livası (iki alay- dan oluşan askeri birlik) bulundurulması, B- Gereken yeriere blok havuzlar yapüması, C- İdari yapının yeniden diizenlenip iyileştiril- mesi, D- Yerli memurların tümüyle çıkanlmalan. Dersim'e iyi memurların tayinleri, E- Yüksek memurlara adeta koloni idarelerin- deki yetkilerin \erilmesi, F- Propagandaya kuvvet verilmesi ve Türklü- ğün telkini. G- Kürtçe yerine Türk dilinin yerleştirilmesi için gereken bilimsel ve idari yetkilerin alınması. (61) Mareşal Çakmak "özetle" diyordu; 1- Dersim'de bugünkü durumum devamı tehlikelidir. Bu durumun devamı Dersimlilerin maneviyatlannı kuvvetlendiriyor, 2- Dersımli okşamakla kazanılmaz. Silahlı kuvvctlerin müdahalesi Dersımliye daha çok tesir yapar ve iyileşurmenin esasını oluşturur. 3- Dersim önce koloni gibi ele ahnmalı. Türk toplumu içınde Künlük eritilmeli. ondan sonra vc yavaş yavaş öz Türk hukuku uygulanmalı- dır. (62) Halis Paşa. (63) Mareşal Çakmak kadar sert değildi. 3. Tümen Komutanı Erzincanlı Bıyıko- ğullan'ndan Halıs Paşa daha yumuşak önlem- leri önermekteydi. Paşa, Pülümür'de çocuklann Türklükten söz eden kitaplan gürül gürül okumalanndan izle- necek yolu da bulduğunu söylüyordu. "Ziy arerimize koşan civar aşiret reislerinin he- men hepsi kendilerinin aslen Horasan tarafından gelmiş Türk neslinden olduklannı bilmekte ve kendilerinin Cengiz Han îstilası öntinde çekilen Celalettin Harzam Şah'uı askeri bakiyesi oldu- ğundan iftiharla bahsediyorlar. (...) Aşiret >e köy adları dahi hep Türklüklerini kanıtlay acak gibi- dir. Laik cumhuriyetimiz de herkesi kendi >icda- m ile serbest ve teca>üzden masun bırakmış oldu- ğundan, eskiden olduğu gibi Alevilik vesair ayin- lerine kimse de müdahale etmeyeceğinden bağlı- lıklarını teyit daha da kolaylaşmış bulunmakta- dır. O halde her zaman Dersim'e yapdacak tedip hareketi beyannamesi ve hedefi, ne Türklük, Sünnilik ve ne de Alevilik olmayıp ancak devlet kanunlarına mutlak itaat v e eşkıyalığın önlenme- si gibi Dersim ve aşiretleri Fıkren ve aküca çele- cek ve direnme imkanlannı çok azaltarak ve namuslu ahaliyi tarafsız, belki de devlet tarafında bulunacak bir esasa dayandırmak icap eder. Ve ancak bu suretledir ki, bir kısım Türkçe bil- meven bu eski Türkler, kendi asd milliyetlerine, Türklüklerine adım adım ısınmış ve dönmüş ola- caklardır. Fakat bu doğnı ve başarılı yol ûzerinde çalışı- lırken. derin ve ruhsal eğilimlerini y akından göre- rek çıkariannm elinden gideceğini kestiren seyit ve ağalar. biraz da dolay lı olarak doğrudan esin- lenerek Türklerin, Ermeniler gibi kendilerini mahvedeceğini söylemekte ve her fırsattan istifa- de ederek hükümetin alacağı her önlemi saptıra- rak eşkıyalıği teşvik etmektedirler. (64) Halis Paşa'mn öngördüğü çözüm yollan de- ğişikti. Dersim tümüyle boşaltılabilir miydi? Hayır. boşaltılamazdı. Dersim ağalannı batı illerine sürmek çare olabilir miydi? Hayır. olamazdı. Bu ağalan batıya sürseniz bunlann yerine hemen ikinci derecedeki adam- lan seyit ve ağa olacaklardı. Seyit ve ağalar, hem batıda nasıl tutulacaklardı? Halis Paşa, se- yit ve ağalar için bir sürgün yeri bulmuştu. Bu sürgün yeri Beyşehir gölüçevresiydi. Paşanm önerisi şuydu-, "Ben, bunlann on beş yü süreyle aileleri ile Beyşehir Gölü içinde evvelce Kazakların bulun- dukları ada ile diğer iki adaya götürülmelerini uygun bulmaktayun." Bundan sonra silah toplama işine girişilme- Uydi. "Yapdacak harekat da mutlaka Dersim'i dört bir taraftan yeterli kuvvetle sararak tedip etmek ve silah toplamak ile başlar. Yürünülen istika- metlerde seri halde sonuç alınacak, boyun eğen kısun elindeki az sayıdaki silahı verecek, eşkıya kısmı kimsenin bulamayacağı ve girilemeyecek yerlerde kaybolup gidecek, askerin dönmesinde aynı olaylar yine başgösterecektir. Bu harekata katuacak birkaç birliğin yolsuz, sarp dağlarda. yalçın kayalar içinde ne kadar külfet ve zahmet çekeceğini, ne kadar yıpranıp kay ıplar vereceğini düşünecek durumdadır. O halde yapdacak şey, geçici askeri icraat olmayıp, bütün bu önlemlerin bırieştirmesiyle devamlı ve başarılı ve düzenli bir program içinde Dersim halk ve zihniyetinin cum- nuriyet ve milletimize faydalı bir hale getirilmesi- dir." Halis Paşa'nın. Dersim için aünmasını istedi- ği öteki önerileri de şöyleydi: Dersirrnn il yapılmasını, yerli memurlardan devlete bağlı olanlann görevlendirilmeleri. emekli subaylann kaymakam ve nahiye mü- dürleri olarak görevlendirilmeleri, Dersim"in bütün yollannın yapılması. bütün ilçe merkez- lerinde ilkokullar açılarak Türk ve Türklüğün telkin edilmesi. köyler ile dağ yamaçlanndaki evlerin birleştirilmesi, yasalardaki konut doku- nulmazlığı ile ilgili yas'a maddelerinın eşkıyalığı sanat haline getirenler için ertelenmesı. taraftar bulmaya \e silahlı eyleme teşebbüs edenlerin de hemen cezalandmlması ve başka tarafa sürme ve öldürme suretıyle hükümet icraatlannın sür- dürülmesı. Koçuşağı ve Pülümür ayaklanmalannın bas- tınlmalanndan sonra bütün dikkatlcr Dersim'c çevrilmişti. Malatya. Sıvas \e Erzıncanda art arda soygunlar yapılıyordu. Haydana aşireü. Yukarı Abbas uşakkırı \c Seyid Rua'nın korunması altına sığınan Koçgı- rililer. çevrede silahlı soygun yapıyorlardı Bir yıl içinde yalnı/ca Er/incan'da 229 soy- gun olavı olmuştu. Bu olaylar nedcnıylc Maz- girt. Hozal. Nazimıye \c Chacık ılçclerinde UGUR MUMCU'NUN SON ARAŞTIRMAS1 Malatya, Sivas ve Erzincan'da art arda soygunlar yapılıyordu. Haydaran Aşireti, Yukarı Abbas Uşakları ve Seyid Rıza'nın koruması altma sığınan Koçgirililer, çevrede silahlı soygun yapıyordu. Bir yıl içinde yalnızca Erzincan'da 229 soygun olayı olmuştu. DersinTe 4. Umumi Müfettiş olarak atanan Korgeneral Alpdoğan halktanüç şey istiyordu: Vergi. asker ve itaat. İ çişleri Bakanı Şükrü Kaya, Başbakanlığa verdiği raporda, 'Devlete asker, vergi veren bu halk canını ve malını korumak için Kuzey ve Güney aşiretlerine vergi vermek mecburiyetinde olduklan gibi her gün de soyulmak ve öldürülmek tehlikesindedirler.'diyordu. Şükrü Kaya ilk ve ivedi önlem olarak silahlann • • "i • toplanmasını istiyordu. tkinci önlem, aşiret ağalannm Dersim'den uzaklaştınlmalan, üçüncüsü de köylülerin topraklandmlması. Bütün bu önlemler ancak askeri bir hareket Hükümetin tek hedefi Dersim ağalarıydı ile gerçekleşebilirdi. 4680 (65) sanık hakkında soruşturma açılmışü. Ismet Paşa hükümetı kararlıydı. (66) Der- sim harekatı başlayacak ve "şekavet" son bula- caktı. Ama ne zaman? Ama nasıl? Başbakan İsmet Paşa, Genelkur- may Başkanı Çakmak ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya harekatın zamanını ve harekattan önce de alınması gereken önlemleri belirliyorlardı İçişleri Bakanı Şükrü Kaya., 1931 sonbahann- da bölgede Umum Müfettiş İbrahim Talı. Ka- zım. Osman ve Kenan Paşalar ile incelemeler yaptıktan sonra Başbakanlığa 18.11.1931 günü raporunu sunmuştu. Şükrü Kaya, raporunda, Dersimlilerin eşkıya baskınlanndan ve soygunlardan yakmdıklannı anlatıyordu: "Dersimliler, süregelen tecavüzlerden gittikçe daha çok mutazamr olmaktadırlar. Dersim'e yakın olan muhitlerin kazanç ve hayatları Der- simlilerin ayakları altında her gün çiğnenmekte- dir. Toplu büyük çetelerin köy basması, süriileri çatışma, cinayetler ve hırsalık daimidir. İçeride hükümet ve teşkilatı, zabıtası, raahke- mesi heyuladan ibarettir. Bu mekanizma hükmii- nü. ancak silahsız ve itaat eden halk ûzerinde etkili olabildiğinden nüfuz ve sultasını bunlar ûze- rinde yürütmekte ve dağdaki eşkıyaya karşı hü- kümet hiçbir emrini ve hükmünü infaz edeme- mektedir. Ters bir sonuç olarak hükümet, halk na/arında aşiretlerin ve onların ağalarının nüfu- zunu arttırmaktadır. Dersim içi muntazam hükümet teşkilatına rağ- men tamamıyla anarşiktir. dış görünüşünde si- lahlı, teşkilath hırsı/lar ocağı olmasıdır. Bu ocak gün geçtikçe kızışmakta ve etrafını yakmakta- dır. Acil ve kati tedbir olarak bu ocak kati suretle söndürülmezse ateş günden güne sirayetini artır- maktadır. Yakın zamanlarda doğacak sonuç. etraftaki halkın gasp ve istismar sahalarma tabi olduklan ağalann hükmi nüfu/larına girerek köle obnakla veyahut birçoklannın hazırladığı gibi evlerini barklannı terk etmekte Dersimlilerin nüfuz ve te- cavüz hudutlarının artması veyahut da silah sağ- Ismet Inönü hükümeti kararlıydı. Dersim'e harekât yapılacaktı. Ama ne zaman ve nasıl? göturmesı, muKaveıııeı cucıucım uıuıUİUınesi, yol kesmesi, son ay larda adi v akalar sırasına geç- miştir. Dersim'e yakın yerlerdeki halk malından ve canından cmin olmadıkları gibi mane>i cesaret ve mukavemetlcrini de kaybetmiş bulunuyorlar. Bu yakın çenberin harici muhiti de cezasız kalan bu vakaların tesiri altında ziraat \e ticaret nokta- sından maddeten mutazamr ve manen mustarip- tir. Dersim'in içinin arzetriği manzara da bundan daha acı \e acıklı değildir. Bir defa, Dersim, Çe- mişkezek. Pertek, Mazgirt ve Hozat kazaların- daki umumiyetle Türkler ve aşiret hayatını terk ederek silahları alınan çiftçiler tamamıyla Der- simlilerin nüfu7 ve tesiri altındadırlar. Devlete asker ve vergi \eren bu halk canını ve malını korumak için Kuzey ve güney aşiretlerine vergi vermek mecburiyetlerinde olduklan gibi her gün de soyulmak «e öldürülmek tehlikesinde- dirler. Soygunlar pek çoktur. Öldürülenler de vardır. Köyden tarlasına gidemeyen veyahut şe- hire iltica eden köyiüler pek çoktur. Dersim'in mütecaviz aşiretleri de birbirlerine kars.1 liasım ve küskün vaziyettedir. Aralannda layarak daha gerilerdeki silahsız ve itaatkâr halka musallat olarak Dersim sisteminin genişle- mesi olacaktır. ^67y Hedef. Dersim ağalanydı. Dersim ağalarının en güçlüsü ve en etkilisi de Seyid Rıza'ydı. Dersimli "Şeyh Hasanan" Aşıreti kabile reısi Ocak sülalesınden Seyıd İbrahim'in oğlu Seyid Rıza, yörede günden güne etkinlığini artınnak- dVö*y Seyid Rıza, Yukan Abbas Uşağı Aşireti'nin reisiydi. Seyid Rıza. Tunceli Dağı eteklerindeki Ağdat köyünde yaşamaktaydı. Seyıd Rıza, Hayderan. Kureyşen. Yukan Abasan. Ferhadan. Kara Baliyan. Bahtirayan. Yusufan ve Kalan aşiretleri ile sıkı işbirliği ıçin- dcydı. (69) İçişleri Bjkanı Şükrü Kaya. raporunda Seyid Rıza'dan yakınmaktaydı: "Her birinin ayrı ayrı şikâyet ettikleri şahıs Seyid Rıza ile Hayderanlı reisİeri Kamer ve Hı- dır ağalardır. Seyit Rı/a'nın günden güne nüfuz ve hükmünü artırdığı biliniyor. \'ağma ve hırsızlıkların en çok istifade ettiği ve hükümet de en az ehemmiyet verdiği için diğer aşiret ağalan görünüşte onu tel'in etmekte, fakat gerçekte ona gıpta ey lemek- te ve gittikçe nüfuz ve üstünlüğünün artmasını -istemeyerek de olsa- kabul etmektedir. Arzettiğim hal ve manzara şahıslardan ziyade bir sistem ve o sisteme karşı idaredeki ihrnalin neticesidir. Bu vaziyeti doğuran sistem. aşiret hay at ve ge- lenekleridir. Bu sistemi mu/ır ve tehlikeli yapan sebep ise aşiretin silahlı olmasıdır." Şükrü Kaya. Dersim aşiretlerinin 18-20 bin silahı olduğunu söylemektedir. Bu nedenle ya- pılacak ilk iş silahlann toplanmasıdır. Sılahlar toplanmadan Dersim "ıslah" edile- mezdi. Silahlann toplanması da pek o kadar. güç değildi. Şükrü Kaya. ilk ve ivedi önlem olarak silah- lann toplanmasını istiyordu. İkinci önlem. "Aşiret ağalarının ve aşiret ağa- sı olabileceklerin Dersim'den uzaklastırılması." Üçüncü önlem olarak da "Dersim'de toprak- sız ve ağaların esiri köylülerin mahallen ve nak- len topraklandırılması" öne sürülüyordu. Bütün bu önlemler ancak ve ancak asken bir harekât ile gerçekleşebilirdi. Bakan, bu harekât için de bir tarih belirlemiş- u: 1932 vılının ilk elverişli mevsimi. Yarın: Ağalar süpülmeli (61)- Dersim, s: 218-219 Bulut. s. 139-141 (62)- Dersim, 216, Bulut. s: 139 (63)- Korgeneral Ömer Halis Btytktay, 1883yı- hnda Erzincan'da doğdu. 1905 yıhnda Harp Okulu'nu bitirdiklen sonra Trablusgarp Balkan, 1. Dünya ve Kurtuluş savaşlanna katıldı. 1924yıhnda Milli Savunma Bakanhğı Ordu Dairesi Başkanhğt, 1928'de Bakanhk Kara Müsteşar Yardtmcıhğt, 1929'da 3. Tümen Konuıtanhğı'na atandt. 1933 yt- hnda Genelkurmay Eğitim Dairesi Baskanhğı'na getirildi. 25 Arahk 1935günü İstanhui Komutanhğı görerindeyken öldü. Bkz. Türk İsriklal Harbine Katılan Tümen ve Daha Vst Kademelerdeki Komu- lanlarm Bivografileri, Genelkurmav Baskanhğı Yav., Ankara, 1989, s: 242-243 (64)- Dersim, s: 220-221 Bulut. s: 141-148 (65)-Dersim, ş: 189-190 (66)- İnönü Ismet, Hauralar, 2. Kitap, Bîlgi Yay., 1987, Ankara, s: 269 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Foça'da... Foça 93 "Akdeniz Foku Kültür ve Doğa Şenliği"r\\ ye- terince izleyemedim. Cumartesi akşamı, benim de katıl- dığım "Nâzım Hikmet Gecesf'ne ilginin az olacağını sanıyordum. Bir kez tam o saatlerde, Türkiye-Cezayir ayaktopu karşılaşması vardı. "Herkesin işi gücü yok da, bizleri mi dinleyecek" diye geçiriyordum içimden. Öyle olmadı. "Beşkapılar"üak\ açıkhava tiyatrosu hemen he- men doldu taştı bile. Gecenin en ilginç olayı, Buca Burhan özfatura llköğ- retim Okulu öğrencilerinin, Nâzım Hikmet'in "Kurtuluş Savaşı Desfanı'ndan parçalar okumalarıydı. Kimi öği- renciler, şiirleri ezberden söylediler. Okulun Türkçe öğretmeni Caner Canlı, Nâzım'ın yurttaşlığı için beş bini aşkın imzanın toplanmasına öncülük etmiş, öğrencileri- ne de Nâzım Hikmet'in şiirlerinı okutmuş, belletmişti. Gece toplantısını yöneten Nevzat Şenol, öğretmenle öğ- rencileri sahneye çağırınca, çocuklar doluştular. Nâ- zım'ın şiirlerini okuyan öğrenciler şunlardı: Özlem ömeroğlu, Güler Kendigelen, Sertan Karaka- ya, Ferdi Yorgancı, Rezzan Çelebi, Koray Candan, Suna Demir, Ahmet Cansu, Seçkin öz, Kenan Yüksel, Mete- han Çıplak, Mehmet Bilgin. Gecenin açış konuşmasını Foça Belediye Başkanı Ni- hat Dirim yaptı; ardından Nâzımın kardeşi Samiye Yaltı- rım, ağabeyi Nâzım Hikmet'in yurttaşlığını yeniden kazanması için herkesin yardımını istedi. Samiye Yaltı- rım, Foça'ya kızı Ayşe Yaltırım'la birlikte gelmişti. Nev- zat Şenol, konuşmacıları çağırmadan önce, Nebahat Bilgen'i Nâzım'dan şiir okumaya çağırdı. Nebahat Bil- gen, Nâzım'ın "23 Sentlik Asker" şiirini okudu. ABD Dı- şişteri Bakanı Mr. Dulles, NATO'ya en ucuz askeri Tür- kiye'nin sağladığını söylemişti. Bir Türk askeri NATO'ya 23 sente mal oluyordu. Nâzım, Moskova'da şiirini bu sözler üzerine yazmıştı. Geceye, Köy Enstitülerinin kurucusu Ismail Hakkı Tonguç'un sağ kolu Ferit Oğuz Bayır da gelmişti. Eşi Hüsniye Bayır - Sen git Ekmekçi'yi dınle, ben evde kalayım! demiş. Tonguç, Ferit Oğuz'u "Yolarkadaşım"diyesever, be- ğenirmiş. Mehmet Başaran'ın Kartal Belediyesi Kültür Yayınlan'ndan çıkan "Aydınlanma Yolunda Eğitim Emekçisi Ferit Oğuz Bayır" kitabı, Bayır'ı ve onun Ton- guç'la birlik çabalarını anlatır, Ferit Oğuz Bayır'a: -Başaranın kitabını yanımda gezdirip, okuyorum! de- dim. Kitap, Köy Enstitülerinin kuruluş coşkusu yanında, ka- panış hüznünü de yansıtır. Reşat Şemsettin, Kâzım Ka- rabekir, Emin Soysal, Feridun Fikri Düşünsel, Şemsettin Günaltay gibi politikacıların Hasanoğlan'a yapttkları bir çeşit baskına benzer gidişin de tanığıdır Ferit Oğuz Ba- yır. Bayır, Ismail Hakkı Tonguç'a, Meclis Başkanı Kâzım Karabekir'le yardımcılarının Hasanoğlan'a gidecekleri- ni duyurur telefonla. Tonguç'un İlköğretim Genel Mü- dürlüğü görevinden alındığına ilişkin bir haber çıkmıştır Cumhuriyet gazetesinde. -Onlarla sen git! der Tonguç. Ferit Oğuz Bayır, o kişilerin yanında görülecek giysisi olmadığını, şeker çuvalından yapılmış beyaz yazlık giy- sisiyle gidebileceğini söyler. Tonguç: -Elbiseye boş ver, der, sen git... Hasanoğlan'a giden Karabekir ile arkadaşları, ger- çekten bu kuruluşları kapatma amacıyla mı gidiyorlardı? Başaran'ın kitabını okuyunca bunu anlıyorsunuz. Kâzsm Karabekir'le yardımcılarına bakar Ferit Oğuz. "Biri Ata- türk'ün yerinde gözü olan, öbürü Sebilürreşatçı, öbürü... Neyin ardındaydt bu adamlar?" diye geçirir usundan. Günaltay, koca profesör, şöyle der: -Efendim, bu acaip müesseselerde milli hisler inkişaf ettirilmiyor, talebeye kendi harsımız verilmiyor, kendi tarihimiz tedris olunmuyormuş. Amelelik ettiriliyormuş boyuna. Gogoller, Çehovlar okutuluyor, yabancı eserler temsil ettiriliyormuş. idareci zevat, bunlara ne buyuru- yor? Günaltay'ın bu sözlerini, Başaran'ın kitabında oku- yunca tüylerim diken diken oldu. Ferit Oğuz Baytr, aya- ğakalkar, onun datüyleri diken dikendir; bun- ları yapıttan okumanızı öneririm. Tonguç görevinden ayrıhrken, Ferit Oğuz Bayır'a şöyle der: -İyi ki baldıran zehiri içirmeyekalkışmadılarbize Ferit Cehaletin sakin vadisindeki havayı bozduk... Masa ba- şında oturmaya alışmış valilerin, kaymakamların rahatı- nı kaçırdık. Toprak ağalannı ürküttük... Tehlikeyi gördü adamlar. Hasanoğlan soruşturmacılarının başları altın- dan, bakalım neler çıkacak? Köy Enstitüleri kapatılmak üzeredir. "Marko Paşa'"- da, Sabahattin AN şunları yazar: "Tekrar yabancı sermaye köleliğine girmeyi özleyen- leren iyi vatanseverrolündeler. On sekiz milyona (nüfus o zaman o kadardı), irfan nurunu götürebilme yolunu tu- tan, içerde ve dışarda, dostun düşmanm hayran olduğu hür düşünce ve çalışma yuvalan Köy Enstitüleri, atılan tırpanla Ortaçağ müesseseleri haline getirilmek üzere." Nâzım Hikmet gecesine. ta izmir'den dinleyici olarak Ekrem Akurgal da gelmişti. Kıymet Coşkun, Şükran Kur- dakul, Atilla Coşkun, Özdemir Nutku konuşmalar yaptı- lar. Gazetect Nurettin Tekindor, Nâzım Hikmet'in Mos- kova'daki eviyle gömütünde çektiği fotoğrafları gcster- di. Tuncel Kurtiz, "Şeyh Bedrettin Destanı"nöan çeşitli sahneleri oynadı. Kurtiz'in bir başına gösterisi görmeye değerdi. Soluğumuzu kesip izledik. Türkiye-Cezayir karşılaşmasının sonucunu pazar sabahı radyodan öğ- rendim. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 >- Dersim,a.g.y, s: 228-234, Bulut,s: 148-162 (68)- Dersimi Smi, Dersim Tarihi, s: 29/ (69)- Pasa, Kadri Cemal, a.g.y, s: 153 SOLDAN SAĞA: 1/ Güner Sümer'in bir tı- yatroyapıtı... Bir nota. 2/ Karakter... Keman gibi omuza dayanarak çalı- nan yaylı çalgı. 3/ Bilekle- ri dar, beli bol büzgülü bir tür kadın şalvan. 4/ Ceviz... Tahıl yığını. 5/ Uzaklaşmak. ara açıl- 6 mak... Tüy. kıl. 6/ Bir -, nota... Gerçek. 7/ Bir kış sebzesi. 8/ Osmanlı devle- 8 tinde kentlerin güvenliği- g ni sağlamakla görevli karakollara verilen ad... L'zakhk anlatmakta kullanılan söz. 9/ Bır- birine lanet etme. bedduada bu- lunma... Bir proteini sentezleyen \e böylece bireye kalHımsal bir özellik kazandıran DNA parçası. ^'UKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kerime Nadir'in. sinemaya da aktarılmış bir romanı. 2/ Tanmda kullanılan azotlu gübre... Kitaplı peşgamber. 3/ İki atlı kızak... Süs için yapılmış giysi kıvnmı. 4/ Ada- let Ağaoğlu'nun bir tiyatro yapıiı. 5/ Yüksek bir makama sunu- lan mektup ya da dilekçe... Arap abecesinde bir harf. 6/ Doğu Anadolu'da kullanılan bir tür küçük zurna... Bir işletmeni ani balışı. 7/ Osmanlılarda gümrük vergisi... İlave. 8/ Herhangi bir konudu yeni \e kışıscl görüşlerle bczenmiş bir anlatım içinde sunulan dü/yazı türü... Borudan kol almakta kullanılan bağ- lanıı parçası. 9/ İlkel bir silah... Venüsgezegenıne verilen bir ad.J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle