Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29HAZİRAN1993SALI CUMHURIYET SAYFA
EKONOMI 11
Mağa'da yeni
teMike
• İZMİR(AA)-Çevre
kirlihğine neden olan çok
şayıda tesisin bulunduğu
İzmir'in Aliağa ilçesinde 7
demir çelik fabrikası daha
kurulması için yapılan
haarlıklar tepki yarattı.
Aliağa Belediye Başkanı
Hakkı Ülkü, yörede demir
çelik fabrikası kurmak için
ük başvuruyu yapan "4
Yıldız Demir Çelik Endüstri
Ticaret Limited Şirketf'ne
izin verilmemesi için İzmır
Valiliği'ne yazılı itirazda
buJundu.
Alaton'dan
kuptuluş reçetesi
• TOKAT (AA) - İşadamı
İshak Alaton, geri kalmışlığın
çaresinin üretimi arttırmak
olduğunu sö> ledi. Alaton.
Tokat Sanayici ve İşadamlan
Derneği'nin düzenlediği
"Günümüz Türkiyesi'nde
Geri Kalrruş Yörelerin
Sorunlan" konulu panelde
yaptığı konuşmada, 1945
yılında Türkiye'nin birçok
ülkeye erzak gönderdiğini
belirterek •"Şimdı o ülkeler
büyüdü. Türkiye'nin üretimi
küçüldü" diye konuştu.
İsviçre'den
köıriür yatırımı
• ANKARA (AA) - Hava
kirlılığinin arttığı kentlerde
belediyelerin önİem olarak
başvurduğu ve önemli
mıktarlara ulaşan kömür
ithali için İsviçreli Marc-Rich
fırması. üç Türk madencilik
şirketiyle ortak yatınma gitti.
Marc-Rich AG fırmasıyla
Cevher Madencilik. Ekin
Madencilik veMHG
Naküyat fınnalanyla Ahmet
Haluk Gürsoy'un ortak
olduğu şirketin sermayesi beş
milyar lira olarak belirlendi.
Alüminyuma
yinezam
• SEYDİŞEHİR(AA)-
Konya'nın Seydişehir
ilçesinde kurulu Etibank'a
ait tesislerde üretilen
alüminyum ürünlerine yüzde
5 ile yüzde 40 arasında
değişen oranlarda zam
yapıldı. Yeni düzenlemeden
sonra alüminyum
ürünlerinin eski ve yeni kilo
fiyatlan şöyle belirlendi.
Ürünadı:K.ülçe 16.067.00,
alaşımlı 18.850.00, yuvarlak
ıngot 19.100.00. profıl
26.200.00, soğuk levha
24.350.00, sıcaklevha
18.200.00. folyo 38.300.00.
Vergiyasası
"yamalı bohça"
• İSTANBLL(AA)-
Türkiye Serbest Muhasebeci
Mali Müşavir Odalası Birliği
(TURMOB)lstanbul
Serbest Muhasebeci Mali
Müşavir Odası (İSMMMO)
Başkanı Yahya Ankan,
" Yamalı bohça haline
dönüşen Vergi Usul Kanunu
(VUK) yeniden
vazılmaîıdır" dedi
Pamukalanı
daralıyor
• ADANA (AA) - Pamuk
ekim alanlannın. son 12 yılda
Çukurova'da yüzde 55
oranında azalırken GAP
Bölgesi'nde 3.5 kat arttığı
belirtildi. Güneydoğu
çiftçisinin kütlü tanmında
"acemi" olması nedeniyle
rekoltede. önümüzdeki
yıllardan itibaren düşüş
görülebileceği ileri sürüldü.
Çukurova Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Tanm
Ekonomisi Bölümü Başkanı
Prof.Dr. Onur Erkan, zirai
mücadele masraflarının
henüz düşük olması
nedeniyle pamuk tanmının
hızıa GAP Bölgesi'ne
kajdığını söyledi.
Hayvancriığa
innka tatebi
• ERZURUM(AA)-
Errurum Ticaret Borsası
Meclis Başkanı Gıyasettin
Yüksel, hayvanahğın
kakındınlması için
hajvancilık bankası
kuıulmasıgerektiğini belirtti.
Yiksel. Ziraat Bankası'nı
yoıgun bir savaşçı olarak
nitdeyerek "'Banka
faiderinin yüksekliği ve kredi
lirntlerinin azlığı sebebiyle
besciyi teşvikten mahrum
bırıkmıştır" dedi.
Akaryakıt bayilerine göre ya büyük bir zamla enflasyonu patlatacak ya da devlet zarar edecek
EnflasyonpompasıÇiller'de• Süleyman Demirerin
başbakanlığındaki
koalisyon hükümeti,
1992 enflasyonunu
düşük göstermek ve 500
günü kurtarmak için
akaryakıt fiyatlannı
dondurup 2 kez de
indirime gidince,
bekleyen zamlar Çiller
H ükümeti'ne kaldı.
BÜLENT KIZANLIK
Başbakanhk koltuğuna otur-
duktan sonra benzin pom-
pasını da eline alacak olan Tan-
su Çiller, bir miktar daha enf-
lasyon pompalamak zorunda
kalacak.
KİT zamlannın frenlendiği
geçen dönemden, Çiller Hü-
kümeti'ne devredilen fiyat artışı
yüzde 30 düzeyinde hesaplanı-
yor ve yeni Başbakan'ın tavn
merakla bekleniyor. Çiller ya
benzinin litresine yaklaşık 2 bin
lira daha zam yapıp akar-
yakıtın maliyetini dengeleye-
cek, ancak enflasyonu patlata-
cak. Ya da tüm zamlann anası
olan akaryakıt fiyatlanndaki
artıştan vazgeçipzaran devletin
kesesinden kapamaya çalışa-
cak.
Süleyman Demirerin Baş-
bakanlığındaki koalisyon hü-
kümeti tarafından önce 1992
enflasyonunu hafifletmek, son-
ra da 500 günü aklamak için 8
ay 'siyaseten' bekletilen akar-
yakıt zammı. enflasyonu düşür-
Dolar ve enflasyona gore benzin
D&nemler Normal
Benzin
LHre/TL
ANAP Hukümetlen 1984-1992
Ocak 1984
Ocak 1985
Ocak 1986
Ocak 1987
Ocak 1988
Ocak 1989
Ocak 1990
Ocak 1991
Ocak 1992
128
206
278 2
278 2
359
752
1220
2184
3852
Art*
rrüzde)
27
61
35
0
29
109
62
79
76
Koalisyon hukümetı 1992-1993 (hazıran)
Ocak 1993
Hazıran 1993
5125
6361
33
24 1
Dolar
(TU
280
444
574
756
1018
1816
2304
2951
5080
8750
11020
Artış
(Yüzde)
51
59
29
32
35
78
27
28
72
72
259
Enflasyon
(Yüzde)
29.1
54.1
401
35
41.7
79.4
70 4
60.3
671
664
-254
- Aralık ayında kurulan hükümetlerin dönem başlangıcı ocak ayı
olarak kabul edildi
- 5 aylık enflasyon (ocak-mayıs)
meyi hedefleyen yeni Başba-
kan"ın başına dert oldu. Çiller'-
in Ekonomiden Sonımlu Dev-
let Bakanı olarak görev yaptığı
hükümet, ekonomik gösterge-
leri lehine çevirerek kamuoyu-
nun desteğini sürdürebilmek
için ekim ve aralık aylannda
akaryakıt fiyatlannda 2 kez in-
dirime gitti. 19 ekimde yapılan
indirim litrede 30 lira civannda
kalırken aralık aymın ortasında
yapılan ikinci indirim litrede
100 lira ile 200 lira arasında de-
ğişü. Akaryakıta zam beklenen
bir dönemde Çiller'in önayak
olduğu öne sürülen bu ikinci in-
dirim, "Halka şirin gözükmek
ve enflasyonu düşük göstermek
için zamlan geciktiriyorlar. Bu
dönem atlatıldıktan sonra dev-
reden artışla birlikte daha yük-
sek zam yapmak zorunda kala-
caklar" şeklinde eleştiri gördü.
Eleştiri ve yanıtlar
Türkiye Akaryakıt Bayileri
Petrol ve Gaz Şirketleri İşveren
Sendikası (TABGİS) Genel
Başkanı Kaya Baban tarafı-
ndan dile getirilen bu iddialı
eleştiriyi, Petrol Ofısi Genel
Müdürü Mustafa Korel Aytaç,
"Zam beklentilerini kırdık"
diye yorumladı. Eleştirileri asıl,
hükümetin akaryakıt politika-
lannın uygulayıası olan TÜP-
RAŞ'ın Genel Müdürü Kemal
Işık göğüsledi. "İndirimi biz is-
tedik" diyerek sorumluluğu da
takdiri de üstlenen Işık. dünya
borsalannda petrolün varili
15-16 dolar seviyesine indiği
için düşüşü halka yansıttıkla-
nnı ileri sürdü.
Demirel'in Çankaya'ya çı-
kışıyla başlayan gelişmeler ise
TABGİS Başkanı Kaya Ba-
ban'ı haklı çıkarmaya başladı.
Zamlar dondurulmadan önce.
1-2 ay arahklarla yüzde 3 ile
yüzde 5 arasında arttınlan
akaryakıt fiyatlan. varil fıyatı
17 dolar düzeyinde kaldığı hal-
de, Erdal İnönü'nün başbakan
vekilliğini yürütmekte olduğu
18 mayıs tarihinde yüzde 12;
Çiller'in DYP Kongresinden
başbakan olarak çıkışını izle-
yen günlerde de yüzde 13'e va-
ran oranda arttınldı.
"Ekonomiye sıyaseti bulaş-
tırdığınız sürece devlet zarar
görür" diyen Baban. zamlann
durdurulduğu dönemi de içine
alan Ocak 1992 - Mayıs 1993
tarihleri arasında akaryakıt fi-
yatlannın yüzde 33 oranında
arttınldığını hatırlattı. Son 2
ayda yapılan 2 zammın fiyat-
larda yüzde 22 oranında daha
artış sağladığını söyleyen Ba-
ban, böylece 18-19 aydaki enf-
lasyon yüzde 100"ü bulurken
akaryakıt fiyatlanndaki artışın
yüzde 55'te kaldığını belirtti.
Baban bugünkü maliyetler de-
ğışmediği sürece açığı kapat-
mak için yüzde 30-35 düzeyin-
de bir şok zam gerekeceğini,
bunun da enflasyonun patlata-
cağını savundu.
Petrol Crünleri İşverenleri
Sendikası (PUİS) Genel Baş-
kanı İsmail Aytemiz ise mayıs
ayında yüzde 25 civannda yük-
sek bir zam beklerken son 2
ayda yapılan zamlann top-
lamının yüzde 22'de kalmasının
sevindirici olduğunu söyledi.
Aytemiz, "Yıl sonuna kadar 2
kere daha zam görürsek ka-
zançlıyız diyeceğiz'" şeklinde
konuştu.
TUPRA5 k endini yeniliyor
Izmit'e
Ingilizkredisi
• Hydrocracker ünitesi için İngiliz West Merchant
Bankası önderliğindeki Bankalar Birliği'nden 2.3
trilyon lira kredi alındı.
leştirecek. Türkiye petrol ürün-
leri talebinin yüzde 85'ini karşı-
layan TÜPRAŞ, tzmit'te
Ekonomi Servisi - TÜPRAŞ
üçüncü Hydrocracker Ünitesi'-
ni. İzmit Rafinerisi'nde kuru-
yor. İzmir ve Kınkkale rafineri- yapımına başlayacağı ünitede,
lerinin ardından İzmit'te yıllık 1113 bin ton talep fazlası
yapımına başlanacak ünitenin düşük değerli fueloil, piyasa de-
kredi anlaşması TÜPRAŞ ile ğeri yüksek 40 bin ton LPG,
İngiltere'nin West Merchant 349 bin ton nafta, 225 bin ton
Bankası önderliğindeki "banka- jet yakıü. 322 bin ton motorin
lar birliğTarasında imzalandı. ile 936 bin ton beyaz üriin üre-
Devlet garantörlüğündeki
anlaşmayla 2.3 trilyon lira (23
milyar.Japon Yeni) değerindeki
kredi, İzmit Rafinerisi Hydroc-
racker Ünitesi'ne aktanhvor.
tilecek. Aynca siyah ürünlerde
bulunan 30 bin ton kükürt saf
olarak aynştınlarak önümüz-
deki aylarda i^letmeye açılacak
,.. Kınkkale ve Izmir Hydroçrac-
İzmir ve Kınkkale'de yapı- ker ünitelerinden sonra izmit
mma devam edilen Hydrocrac- tesisleri de 1996 yılında hizmet
ker Ünitesi'ne göre yüzde 59.39 vermeye _ başlayacak. Bu
daha büyük olan İzmit tesisleri- yatınm TÜPRAŞ'ın "yatınm
master planı" doğrultusunda
gerçekleşiyor.
nın yapımını Snamprogetti-
Tekfen KonsorsijTimu gerçek-
ÜRÜNLERLEIHRACAT
Lokomotiftekstil
ve demir çelik
ANKARA (AA) - Türkiye'-
nin ihraç ürünleri arasında ilk
sırada yer alan hazır gjyim ve
demir çelik ürünleri, 1993 yılı
ocak-nisan dönemi ihracat sı-
ralamasında da yerlerini koru-
dular.
Devlet İstatistik Enstitüsü
(DİE) verilerine göre bu yıl
ocak-nisan döneminde 4 milyar
931 milyon dolar olarak ger-
çekleşen toplam ihracat içinde
hazır giyimin payı yüzde 28. de-
mir-çelik ürünlerinin payı da
yüzde 14 oldu. 1992 yıbnın aynı
döneminde toplam ihracat 4
milyar 607 milyon dolar olmuş
ve bunun içinde hazır giyimin
payı yüzde 27, demir-çelik
ürünlerinin payı ise yüzde 11
düzeyinde gerçekleşmişti.
Bu yıl 4 ayda geçen yılın aynı
dönemıne göre yüzde 11 oranın-
da artan hazır giyim ihracatı,
1 milyar 397.5 milyon dolara
yükseldi. Hazır giyımden elde
edilen dövizin 116 milyon do-
lan deri giyim eşyasından, 1
milyar 280 milyon dolan da da
diğer giyim eşyalanndan sağ-
landı.
1992 yılmın 4 ayında ise hazır
giyim ihracatı toplam 1 milyar
259.3 milyon dolar olmuştu.
Türkiye'nin ihracatında ikin-
ci önemli üriin olma niteliğini
taşıyan demir-çelik ürünlerin-
den elde edilen döviz girdisinde
ise söz konusu dönemler iti-
banyla yüzde 36 artış kaydedil-
di. 1992 yılı ocak-nisan döne-
minde 508.9 milyon dolar olan
demir-çelik ürünleri ihracatı,
1993 yıbnın aynı döneminde
692.3 milyon dolara yükseldi.
Bu yıl ocak-nisan döneminde
geçen yılın aynı dönemine göre
ihracatı en fazla artan üriin
yüzde 267.3 ile canlı hayvan
oldu. Ganlı hayvan ihracatı
25.7 milyon dolardan bu yıl
94.4 milyon dolara çıktı.
Bazı ihraç ürünleri (Ocak-Nisan) Milyon $
1N2 1M 1%)
Giyim Eşyası
Deri Giyim
Demir-Çelik ve
Mamulleri
Canlı Hayvanlar
Fırtdık
Hah
Tütün
Petrol Ürünleri
Kuru Üzüm
Çimento
Pamuk
Buğday
Şeker
Mercımek
Kuru Incir
1.144.215
115.167
508.957
25.718
91.951
63.675
201.535
33 623
29 141
51.050
36.709
138.037
13.443
11.394
5.908
1.280.677
116.864
692.302
94.451
81.966
69.837
284.289
35.756
28.744
32.365
48.590
40.807
23.984
23.764
5.478
11.9
1.5
36.0
267.3
-10.9
9.7
41.1
6.3
-1.4
-36.6
32.4
-70.4
78.4
108.6
-7 3
Bozkurt Mensucat'ın yeni sezommda Çingene ve hippileri
hatırlatan kreasyonlar var. (Fotoğraf: İBRAHİM GÜNEL)
Çingene
etekleriyle
atıhm
Magaziıı/TV Semsi - Bozkurt
Mensucat AŞ yeni sezonda
piyasaya süreceği kumaşlan ve
konfeksiyon ürünlerini. dün
Swiss OteFde gerçekleştirdiği
bir defile ile basına tanıttı.
Toplantıda bir konuşma yapan
şirketin Genel Müdürü AtiUa T.
Alptekin, Türkiye'de ve
dünyadaki hızlı değişimler
sonucunda, kendi sektörlerinde
hızlı bir değişim ve yenilemeye
gittiklerini anlatarak, "Makine
parkunızı venileyerek bilgisayar
teknolojisi ile desen \e ürerim
yapmaya başladık. Bunun
sonucunda, bir yandan
şirkerimizi kücültürken bir
yandan da değişen dünya
koşullarını yakalamak üzere
üretime hız verdik" dedi.
Üretimlerinin çoğunu İhraç
ürünlerinin oluşturduğunu
anlatan Alptekin, "\ aptığımız
bir anlaşma ile Migros 3M
mağazalarında da iç piyasaya
yöneleceğiz" diye konuştu.
Minik defıleyi Begüm Ozbek,
Ebru Ürüa, Maide Erçelebi ve
Ceylan Saner sundu.
KONUKYAZAR Prof.Dr. GÜNGÖR BAŞER
Tekstil ihracatmda son gelişmeler
1
993 yılı ilk üç aylık dönem ihracat ve
ithalat rakamlarının açıklanması belirli
bir panik yarattı. Ihracatta görülen du-
raklamaveözelliklemartayındaki % 1 .
2'lik gerileme Türkiye ihracatının lokomotifi
tekstil sektörüne dikkatleri çevirerek bazı
tartışmaları başlattı. Bu durum ülkemiz top-
lam üretiminin %9'unu, toplam ihracatının
geçen yıl %36.5'ini sağlayan önemli ve so-
runlu sektörümüz tekstil sektöründe bazı
önlemler alınması konusunu yeniden gün-
deme getirmektedir.
Bu noktada şunu hatırlatmakta yarar var:
Gecerli çözümler ancak sağlıklı değerlen-
dirmelere dayanabilir. Sağlıklı değerlendir-
meler ise doğru bilgi ve tanılara dayandırıl-
malıdır. Bu açıdan "tekstil" ya
da "dokuma ve giyim" sektö-
ründeki bugünkü durumu sc-
ğukkanlı ve gerçekçi bir bi-
çimde temel veriler ışığında
ele alıp değerlendirmekte ya-
rar vardır.
Tekstilde ve genelde 1993
yılı ilk üç aylık dönem ihra-
catını etkileyen etkenler,
Amerikan Dolan'nın sürekli
değer kazanışı, 1992 yılında ^_^_^__
bağıtlanan toplusözleşmeler-
le yükselen işçilik ücretlerinin ürün maliyet-
lerineyansıması, yeniden yükselmeeğilimi-
ne giren faizler, doların tırmanışına rağmen
yine de enflasyonun gerisinde kalan döviz
değer artışları ve ekonomik politikalarda
1993 yılı başında yoğunlaşan belirsızlikler
olarak sıralanabilir. Ancak tekstil ihracatın-
da son beş yılın verileri ürün bazında miktar
ve değer olarak incelendiğinde, 1993 yılı
başında görülen yavaşlamanın konjonktürel
bir olgu olmadığı, tekstil ihracatının önemli
sorunlarının 1992 yılının parlak performansı
ile gizlendiği gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Tekstil ihracatında 1993'ün ilk üç ayında
görülen olumsuz gelişmeler aslında tekstil
endüstrimizin bazı yapısal sorunlarından
kaynaklanmaktadır. Bu sorunlar ise Tür-
kiye'nin uyguladığı bazı makro ekonomik
poiitikaların yansımalarıdır.
1990 yılı ile sıçrama yapan işçilik ücretle-
rindeki artışlar ve finansman maliyetleri
yalnızca dokuma alt sektöründe değil, giyim
alt sektöründe bile rekabet gücümüzü, sah-
neye yeni çıkan Çin. Tayvan ve Endonezya
gibi ülkelerle Hindistan, Pakistan ve Güney
Kore gibi eski rakiplerimiz karşısında
azaltmıştır.
Durum bu iken, maliyetler içindeki payı
%50'nin her zaman üstünde olan tekstil
hammaddelerini ya pahalı ya da düşük ni-
telikli olarak sağlamaya devam eden tekstil
endüstrimiz, kendi ürünümüz olan ve dünya
fiyatı 1.1 dolar civannda bulunan pamuğu
dünya fiyatının üstünde 16-18.000 TL/kg.
sağlamak durumundadır ve pamuk ithalatı-
na yönelmiştir. 1991 deki iktidar değişikliği
sonrası biraz daha hızlı
yükselen döviz kurları bir
süre sonra tekrar enflas-
yonun gerisinde kalarak
ihracatı olumsuz etkileme-
ye devam etmiştir.
Tekstil ihracatında 1993-
ün ilk üç ayındaki düşük
performans, oluşan genel
ekonomik konjonktürün bir
ölçüde yansıması ise de
^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ tekstil ihracatında bazı
^ " ~ " ™ ~ " ^ ^ ~ noktalardaki tıkanmaları
ve sektörde var olan bazı temel yapısal so-
runları netleştiren niteliktedir. Ancak bu ge-
lişmeler son haftalarda basına yansıyan bo-
yutlarda değildir Oluşan panik havasına bi-
raz da geçen yılın parlak performansı neden
olmuştur. Ne var ki bugün iplik ve dokuma
alt sektörlerinde keskinleşen tıkanıklık, ön-
İem alınmazsa, yakın gelecekte giyim alt
sektöründe de yaşanabilir. Unutulma-
malıdır ki tekstil ticareti dünyanın en fazla
rekabete açık bir alanıdır.
Tüm bunlara karşın Avrupa'ya yakınlık,
eski Sovyetler Birliği'nin parçalanmasıyla
ortaya çıkan yeni ekonomik konjonktürün ül-
kemize sunduğu avantajlar, sahip oldu-
ğumuz bilgi ve deneyim birikimi, genel bir
kalıtımla oluşturulacak tutarlı bir "tekstil po-
litikası" ile tekstil sektörümüzün ihracatta
öncü konumunu uzunca br süre daha de-
vam ettirmesini sağlayabilir.
Eski Sovyetler
Birliği'nin durumu
tekstil
ihracatındaki
öncülüğü
sürdürebilir.
İŞÇENİNEVRENİNDEN
ŞÜKRAN KETENCİ
Özelleştirme Eski Moda
Sovyetler Birliği, demir perde' dağılmadan önce, ora-
laraturistik gezi yapan güngörmüşlerimiz (!) alaycı anla-
tırlardı. Ülkemiz için bile demode olmuş naylon giysilere
özeni, götürdükleri Mahmutpaşa mali hediyelik eşyalar,
naylon çoraplarla güzelim kadınları nasıl kandırdıklarını,
erkekliklerine de akıl almaz bir pay çıkarıp böbürlenerek
aktanrlardı. O ülkelerin insanları adına içim sızlayarak
dinlerdim. İçten içe ciddi sorunlann varlığını algılar, bir
yerlerden patlak vereceğini düşünür, yine de bugün karşı
karşıya kaldıkları büyük krizin gelebileceğini kurgulaya-
mazdım.
Geçen cumartesi günü, Gaziosmanpaşa'da Eğit-Sen'in
düzenlediği özelleştirmeye ilişkin panelde Prof. Izzettin
Önder ve Aslan Başer Kafaoğlu'nun anlattıklan her ne-
dense eski Sovyetler Birliği ile ilgilı aktardığım olayları
çağrıştırdı. Batı'nın gelişmiş kapitalist ülkelerinde 10-15
yıl önce moda olan şimdi terk edilmiş akımın, Türkiye'de
yeni düşünce ve moda olarak sunulduğunu örneklerle,
bilimsel verilerle dinledikçe içim yinesızladı.
"Sonunda bizi de bilmediğimiz yeni kötü sonlar mı bek-
liyor?" diye kötü kötü düşünürken uzman konuşmacılar
şom ağıziılık yapmaktan geri durmadılar. Birbirlerini ta-
mamlayan görüş açıklamalarında, Türk sermayesinin
çok büyük bir sıkıntının içine girdiğini, vergi yükünden
kurtulmak ve kaynak aktarımı için son çare olarak özel-
leştiımeyi gördüğünü anlattılar.
• • •
özelleştirmenin ıdeolojik anlamda ısrarla istenmesinin
ötesinde yatan gerçekler nelerdi? Gerçekten kamu açık-
larının aldığı dev boyutlar karşısında kaçınılmaz bir çö-
züm ise neden kamu açığını yaratan zarar eden KlT'ler
değil de en çok kar edenler ve değerlerinin çok altında,
birileri zengin edilerek özelleştiriliyordu? Kar edenler,
değerlerinin çok altında satıldığında, onların karlannı
daha da arttırmak üzere zarar edenlerin zararlarına za-
râr katldığında, kamu açıkları çok daha fazla büyümeye-
cek miydi?
Ekonomi bilimi anlamında bir işletmenin kar ve za-
rannın mülkiyetinin kime ait olduğu ile hiçbir ilişkisi yok-
ken ve dünyada da, ülkemizde de en az kamu kadar özel
işletmelerin de zararı söz konusu iken, bu gerçek neden
saklanıyordu? Tabii ki özel ve kamunun yaklaşımında, kâr
ve zarar ölçütünde önemli bir küçük ayrıntı daha atlanı-
yordu. Işletme ölçeğindeki kar-zarar hesabı ile ekonomik
ölçekte katma değer katkısı aynı şeyler değildi. İşletme
düzeyinde kar edilse de bir işletmenin katma değer
katkısı sıfırda ya da ekside olabilirdi. Ya da bunun tam ter-
si işletme düzeyinde zarar edildiğinde. katma değer ölçe-
ğinde ekonomiye önemli katkı söz konusu olabilirdi. Ve
asıl önemli olanı, bakılması gerekeni, ekonomik verimlilik
ölçütü katma değer.katkısı idi.
İşletmelerin ekonomiye katkısı ölçü alındığında tabii ki
sahibine kar getiren pek çok özel sektör işletmesinin eko-
nomiye katkısı söz konusu değilken, zararda görünen
pek çok kamu işletmesinin çok önemli katma değer, so-
nuç olarak milli gelir artışı söz konusu idi. örneğin gün-
demde olan Demiryolları'nın özelleştirilmesinde, özel
sektör işletme düzeyinde zararda olan ve ancak ekono-
mik katkısı çok yüksek hizmetleri ortadan kaldmrsa ne
olacaktı?
• • •
DİE'nin yaptığı araştırma sonuçlarına göre 6 yıllık aray-
la özel ve kamunun gelişmesi karşılaştırıldığında çıkan
tablolarçokçarpıcıydı. Baişlangıç 100 kabul edilerek özel-
de katma değer artışı 1789 olurken, kamuda çok büyük
farkla 2640'a ulaşıyordu. Sanıldığının aksine emek verim-
liliğinde de özel sektör geride kalıyor, özel sektörde ve-
rimlilik 100'den 136'yaçıkarken, kamuda 163'e varıyordu.
Yine kamuoyunda yanlış bilinen bir gerçek daha ücret
artışı ile bağlantılı enflasyona katkı idi. Başlangıç yüz ola-
rak kamunun artşı 1714'e ulaşırken. özelin artışı 2100'e
ulaşıyordu.
Batıda Thatcher, Reagan uygulamaları ağızlannın
payını almış, tek çözüm, tek kurtuluş gözü ile bakılan
özelleştirmenin acı sonuçları artık ciddi bir tartışmaya,
ameliyat masasına alınmıştı. Bize özendirilmek istenen
gelişmekte olan ülkelerdeki sonuçlar ise çok daha acıklı
idi. Ama günümüz Türkiyesi'nde medya araçları bu konu-
da öylesine etkili, başarılı bir işlev yaptılar ki, birileri cesa-
retedipde özelleştirme üzerinde "Doğru mu?, Acaba mı"
türünden sorular yürütmeye kalkışsa, hemen "dinozor"
damgasını yiyor. Ama çok şükür ki, içimizde " dinozor"
damgasını yemeyi göze alarak soru soran, konuşan biri-
leri de var. Sayıları da giderek çoğalıyor. Dinozor görün-
tüsü çok sevimli bir hayvan değil belki. Ancak kendi adı-
ma giderek daha sevimli bulmaya başladığımı, özellikle
de "dinozor" damgası vurulan insanların söylediklerini
daha bir kulağımı açarak dinlediğimi söylemeden geçe-
meyeceğim..
$işe sava$ları
Su pazarında
paylaşım kavgası
• Kurulu kapasiteleri 600 bin tonu bulan
pazarda, yıllık tüketimin 200 bin tonda kalması.
su üreticisi firmalar arasında rekabet yaratıyor.
fZMİR (AA) - Su piyasasın- lendirilemediğini. bunun da
da büyük firmalann yanı sıra
çok sayıda küçük firmanın da
yer alması ve tüketimin çok az
olmasınm iç piyasada kavgayı HaksiZ rekabet
arttırdığı bildirildi.
pazardaki ka\gada en büyük
rolü oynadığını ileri sürdü.
Pınar Su Genel Müdürü Sa-
lim Sayır, AA muhabirinin so-
rulannı yanıtlarken piyasada
halen 8 büyük firmanın yanı
sıra bir o kadar da bölgesel ve
belediyelere ait su şirketleri bu-
lunduğuna dikkatçekerek şöy-
lededi:
"Firma sayısının çok fazla.
pazannm ise sınırlı olması fir-
malar arasında kavgayı kızıştı-
nyor. Halen Türkiye'nin su tü-
ketimi 200 bin ton olup yılda
yüzde 8-10 civannda bir artış
trendi var. Buna göre mevcut
firmalar, ancak 5-6 yıl sonra iyi
bir kapasite kullanımına gider
ki su piyasasındaki kavga an-
cak o zaman durur."
Kapasite kullanılmıyor
Mevcut firmalann kurulu
toplam kapasitesinin 550-600
bin ton olduğunu ve bunun an-
cak yüzde 35-40'ının kullanıla-
bildiğini vurgıılayan Sayır, ka-
pasitenin yüzde 60'ının değer-
Salim Sayır. mevcut firma-
lar arasında da küçük firmala-
nn yönetmeliğe uygun şartta
üretim yapmamalan sonucu
maliyetten kaynaklanan hak-
sız bir rekabet olduğunu kay-
dederek "Küçük firmalar bazı
gerekleri yerine getirmediğin-
den maliyetleri düşük. Bu da
ciddi firmalann aleyhine olu-
yor" diye konuştu.
Salim Sayır, aynca devletin
su kaynaklannı kuruluşlara
farklı fiyatlarla pazarlaması-
nın da maliyeti etkileyen en
önemli unsurlardan birini
oluşturduğunu belirterek
haksız rekabete yol açan bu
durumun düzeltilmesi için
kaynaklann fiyatlannda yakı-
nlaştırmaya ihtiyaç bulundu-
ğunu söyledi.
Ciddi firmalann devlet tara-
fından desteklenmesini isteyen
Sayır, böylece hem devletin el-
de ettiği gelir vergisinin hem de
dış piyasada rekabet şansının
artacağını sözlerine ekledi.
4