25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN1993 ÇARSAMBA 10 DİZİYAZI Goşe'nin ölümü KaracaVa JJİ Çagdaş Bir Bektaşi Mistigi Hamdullah Erbil darbeolur v.edalaşırlar vegoşe son nefesini verir. 20'tiyaşlarda başUuhğı şiir hayatının "Seyfeti", ya da "Heybeti" biçimindekimahlasını Goşe'rün ölümüüzerine "Meluü" olarak değiştirir. Uah'tan kork- maz kadın, sen ne yaptığını, ki- minle ne konuş- tuğunu biliyor- dvın, aynı şeyler sana iletildiğin- de bunun rûya olmadığını nasıl anlaya- madın" diyerek eşine sitem eder ve o günden sonra eşiyle ilişkileri bozulmaya Karaca birkaç defa Dayısına, "Dayı, ya bu eşini terbiye et, ya da bu biöyle git- mez" dıyerek dayısını uyanr, ama bir süre sonra düzelme olmadığinı görünce de dayısından aynlır. Bu, dayıanı çok üzer; artık ihtiyardır, eşine söz geçireme- mektedir. Bır gün artık iyice usarur ve aûna binerek başını alıp o diyardan git- mek ister. Yolda Karaca karşısından ge- lir, yalvanr, dayısını niyetinden vazgeçi- rirse de ara çok uzun sürmez; Hatun bir hastahğa yakalanır. Bir süre geçtikten sonra bir gün köye haber gider, "Hatun ölüyor" derler. Karaca ile Babası Raşo Koca koşarak Alilere gjderler, Hatun bir odada, henüz ruhunu teslim etmiştir. Raşo Koca öbür odaya gecer ve "Ali, Ali, Hatun öldü" der, ama bakar ki Ali Dayı da son nefesini vermektedir, kendi- sini duymaz bile. önce Hatun'u, sonra da Ali Dayıyı gömerler. 12 yülık komün yaşamı Dayıandan aynldıktan sonra Karaca, Kıyno ve AH Dayısının oğlu Hasan ile oriak olur, gerçek bir komün hayatı ya- şamaya başlarlar. Bağdat ileGoşebu ya- şama çok güzel ayak uydururlar, ama Hasan'ın şimdı adı unutulmuş eşi onlar- la uyum sağlayamaz. Bu uyumsuzluğu- nun manevi uğursuzluğuna bağlanan üç çocuğunun peş peşe ölmesınden sonra Hasan ondan aynlır ve Bektaşilik yohı- na sevgi duyan Altun'un kıa Meryem'le evlenir. Karaca, Kıyno ve Hasan, birlik- te sürü alıp yaydırmak veya Halep'e, ya da Çukurova'ya, Erzurum'a götürüp satmak suretiyle yaptıklan ticaret işleri- ni ileTİetirler, tarla vs. ahrlar. Üç ailenin aynı evde, avnı çatı altında yaşavarak surdürdûkkn ortak yaşamlan tarrf !2yü sürer. 12. yılm sonunda Goşe aniden hastalanarak ölür ve onun ölümü her- kesin gıpia ile baktığı bu maddi-manevi ortak yaşamın sonu olur. Goşe'nin Karaca'ya, onun arkadaşı yol erlerine ve misafirlerine çok büyük hizmetleri, köydeki bütün insanlara ıyi- likleri ve evliya derecesınde yüceliği her- kesin dilindedir. Bugün aradan on yülar geçmiş olmasına rağmen köyün yaşlılan -ki, Goşe zamarunda çocuk yaştay- mışlar- hâlâ onu anarlar. Ona duyulan bu sevgi ve saygıdan dc- layı ölümü de efsanevi bir şekilde an- laühr. Derler ki: Bir gün Hasan sürü al- mak için Elbistan'dan para getirir ve Goşe'ye teslim eder. Köyde Sakine adı- nda, Karaca'nın evine çok gelip giden muhacir bir kadın vardir. O gece evde kimse yokmuş. Goşe gece beşjkteki ço- cuğu Zeynel Abidüı'i emzinnek üzere kalkar. Yaz günü damda yatmaktadı- rlar. Beşiğin üzerineeğildiginde ilerde bir karartı görür. Goşe, "Kun var orada, Sakine sen misin?" diye birkaç defa ses- lenir ama kararü cevap vermez ve bir ağaan arkasına gizlenir. O an Goşe'nin akhna para gelir. Koşar eve bakar ki para yerinde duruyor. Ertesi gün gider olayı lso Dayıya anlaür. Iso, Karaca'nın ablası Bange'nin eşidir. Olay köyde duyulunca Sakine kıyameti koparür, ip abp kendımi asacağım der, bağınr ağlar Sonra Karaca geldığinde de durumu gi- der Karaca'ya anlaür; ağlayarak, "Goşe bana hırsız dedi" der. O an nasıl olursa Karaca'nın olaya canı çok sıkılır ve Go- rar: "Kız Goşe" der, "Niye bu kadar ağhyorsun? Karacam bir an öfkeye kapılıp öyle söyledi, bu kadar üzülecek nevarT Goşe der ki: "Pamuk, ben Şeyh Ma- mo'dan gördüm. Bu Bektaşiler dua ya da beddua ettiler mi mutlaka yerini bu- lur. Ben yakında öleceğim, Zeynel Abi- dinim küçük, ona kim bakar, Karaca'- nın hizmetini kim görür, ben olmazsam bu evin hizmetini kim görür? Ama ben biüyonım; ben babam gibi olacağim. Babama Şeyh Mamo beddua etmişti, bana da Karacam beddua etti. Dün gece rüyamda şu hezen göğermiştı. Hezenin gövdesinde üç yeşil dal boyverdi. Hezen in gözü ağnyordu ve yanımda yaüyor- du. Karaca ile Goşe de hcmen yanımda- ki odadaydüar. Gece bir ara Hüseyin su istedi, kalkıp su abnaya giderken birden gür bir sesle irkildim. Ne olduğunu anla- yamadım, dönüp baktım ki, Karaca eli- nı yüzünün altında yastık yapmış Goşe'- nin yanında yatıyor; Goşe de Karaca'- nın beline sıkı sıkı sanlnuş. O an birden Karaca silkinip kalktı, ben, "Ne oldu KaracamT' diye sordum, ama Karaca hiç cevap vermedi. Herhalde. Cuma gel- miştir, Karacam kalkıp gitti, diye gecir- dim içimden. Çocuga suyu verip sesini kestikten sonra tekrar onlann odasına geldim ki, Karaca kar'ı getirmiş, Goşe'- ye yedirmeye çahşıyor, ama her ikisı de birlikte ağlıyor- lar. O sırada Goşe bana dediki: "Bağdadım sen küçük Karaca'yı aldın gittin, Ka- racam da böyle elini yü- zünün altına koydu uywlu. O an bizim eve üç tane mi- safir geldi; biri erkek, önde, iki de kadın arkada, birinin sıründa bir çocuk kundağı vardı. Ben düşündüm kı, şimdi Karacam'ı uyandın- rlar, size haber verirler. Ama olmadı, adam belini şu ortadaki direğe verdi, kadınlar da gelip yanıma oturdular. rur, Karaca ile Bağdat'da öbür odada tay'a bir yular örmekle meşgul olurlar. Bağdat'ın anlattığına göre bir ara Kara- ca'nın elkri titrer, rengi kül gibi geçer ve "Gel Goşenin yanına gidelim Bağdat" der. Giderler ki, Goşe kendisinden geç- miş yaüyor, Kıyno da başucunda ağlı- yor. "Ne oldu?' diye sorarlar; Kıyno, "Goşe çok çırpmdı Karacam, onu götü- recekler" der ağlayarak. Sonra Goşe ayıhr, ona sorarlar. "Yine geldiler" der, "Beni götürmek istıyorlardı, ama ben si- zin nzaruz olmadan gitmeyeceğimi söy- ledim. Ne var ki, artık dayanacak gücüm de kalmadı, perişan haUmi görüyorsu- nuz, izin verin gideyim." Bağdat ağlar, "Seni hiçbir yere göndermemGoşe" der. Goşe üç gün acılar içmde kıvTanır. Kırk beşinci gün Karaca Bağdat'a der ki: "Bağdaum. Goşe artık bize geri dönücü değildır, izin ver acı çekmesin." Goşe ile vedalaşırlar ve o gün Goşe son nefesini verir. Goşe'nin ölümü Ka- raca için ağır bir darbe olur. 20'li yaşlar- da başladığı şiir hayatınm "Seyfeti', ya da 'Heybeti' biçimindekı (Bütün uğraşılan- mıza rağmen Karaca'nın o döneme ait ne bir şunni, ne de o dönemde kul- landığı mahlasını hatırlayan birini bula- bildik.) mahlasını Goşe'nin ölümü üzeri- ne "Meluli" olarak değiştirir. Böylece Meluli doğar. Annesıyle aynı şe'ye öfkeyle, "Tann canını alsın Goşe, o kadar emeğimizi nasıl heba ettin; insan- lann suçlan olsa dahi yüzlerine söyleme- yin diye öğretmedik mi sıze, niye böyle yaptın, olayı herkese duyurdunT der. O an Goşe yıldınmla vurulmuşa döner. Cuma'nın eşi Pamuk'un anlattığına göre günlerce gözyaşı döker. Yaz günü Goşe kar ister Kötüre'ye geldikten sonra üç çocuğu olmuştur: Bağdat, Hüseyin (ya da küçük Karaca) ve Zeynel Abidin. Zeynel Abi- din henüz beşiktedir. Pamuk bır gün so- Bagdat'ür, dallar da benim çocuklanm. Ben öleceğim, çocuklar burada kalacak ve onlara Bağdat fcakıp büyütecek." 7 Aradan çok gün geçmez Goşe şıddetli bir tifo hastahğına yakalanır ama has- talığa karşı direnir, gitmek, ölmek iste- memektedir. Tam 40 gün çeker. Bağ- dat'ın anlattığına göre, Goşe bir gün kar ister. Yaz günü dağlann tepelerinde bile kar kalmamıştır, ama belkı Serkiz- çayın'nın yoz yataklannda vardir umu- duyla Cuma kar getırmeye gider. Bundan sonrası Bağdat'ın ağzından aynen şöyledir. "Bir gün önce Cuma kar getirmeye gitti. tkinci geceydi, Hüseyin'- 'Senigötürmeye geklik' Biraz oturunca dedıler ki, Goşe sen niye hiç sor- muyorsun, niye demiyor- sun ki niçin geldiniz, kimsi- niz, necisiniz? O an birden akhma geldi ki Şeyh Mamo emmiroi de böyle götür- meye gelmişlerdi. Korktum ve dedım ki, ben ne so- rayım, Karacam var, Bağ- dadım var, siz henüz misa- firsinız. Dediler ki, Goşe sen de büıyorsun, biz misa- fir değiliz, senı götürmeye geldik; şimdi- ye kadar hiç lumseyi kendısinden.Lon alarak götürmedik. ama senin emeğin çoktu; seni, nzanı alarak götürmek isti- yoruz. öyle deyince ben dedim ki, Kara- cam'ın hizmetini kim görecek, Bağdat hasla, Zeynel Abidin küçük, bunlan ben bırakıp nereye gideyim'' Zahir sız de beru bır yere götüreceksi- niz, ha orası olmuş, ha burası, ne olur * * * GelgönûJ dostuna ver sen bu canı Neykrsin dûnyada şerefi şanı SU süpür içinde şüphe gûmanı ZeUrler içuüşişirir seni Hiçe say geçici hayaü dûsü Tek dostun sevgisi her §eyin başı Yanarsa içinde askın atesi Kaynar Aşk kazanı taşırtr seni Btrak îkiSği kanş birlere Marifet yohıyla eriş erlere Sakın yoldaş olma caMl körlere Çıkanr yolûndatı faprır seni Yoruhnazyollardakâmileyoldaş Sen ben yok arada hep eşit kardaş O canlara uyar olursan sırdaş Apbnaz dağlardan aşırtr seni Metûlim, dört kitap âdem şamna Kulak verme aslâyoldüşmanuıa Aldanma nefsinin kör şeytanına Götürür çtkmazfl düşürür seni *** hastahğa yakalanan Zeynel Abidin, köyde başka kadınlann emzirmeleri ve yardımlanyla sadece işitme yeteneğini kaybederek hastahktan kurtuhır. Ertesi yü Kıyno gider Serkizçayın'ndan yeni- den evlenir, ama Karaca'nın dünyası artık kapkaranlıkür. Arkadaşlanna, kendılerine yeni yuvalar kurmalannı önerir ve 12 yıl sevgi saygı ve güvenle ör- dükleri ortak yaşamın bütün mal varh- bırakın bunlann yaıunda kahp onlann "annı eşıt bır şekilde paylaşarak bırbır- hizmetlerini göreyim. Biraz daha uğ- raşular, dediler kı, bak Zeynel Abidin sırtırtuzda, onu da götürüyoruz. Ben dedım ki. hayır o Zeynel Abidin degü. O an adam birden öfkeyle bağırdı ve dedi ki, kalkın gidelim, bu kadar hiç kimseye ısrar etmedik. Goşe bak, bız yann durursa öbür gün öğleden sonra gehyoruz. Işte Bağdatım. sen su ahnaya giderken duyup da birden irkildiğın ses o adamın sesiydi." Ev efradı ikincı gün öğleden sonrayı beklerler. Kıyno Goşe'nin başında otu- lerinden aynlırlar. Goşe'nin üç yadi- gannı, Karaca ile Bağdat evlatlık olarak yanlarına ahrlar (Goşe'nin rüyasının gerçekleşmesi) ve onlara kendi çocuklan gibi sanûrlar. Sonra. o yıl gider Konakpınar'da Bağdat'ın kardeşı Abidin'in büyük kızı Hoşe'yi ahr getirirler. Hoşe Kötüre'ye geldığinde henüz on yaşındadır. Bibisine teselli olacak, ev işlerinde ona yardım edecektir. StRECEK Savunduğun ilkelemı devamını w • O N B I N L E R J 1•1 ri J J ICIN YAZOI Sevgili Uğur Mumcu, düşûn- düklerin ve ilkelerini bizden sonraki nesillere aktaracagıma söz veriyorum, rahat uyu. SevUtşirn Sevgili Uğur Mumcu, senin ya- zjlannı okuyarak büyüdûk, aydınlandık. önünde saygıyla eğılirken yolundan, Kemalızme demokrasiden aynlmayacağı- mıza söz veririm. AyşegüiÖzcT Bir Kuvayi Milliyeci kaybet- tik acvrruz sonsuz. Ancak bızleri aydınlanma yolundan hiç bir güç döndürümez. Ayşea Bayraınoğta Duygulannuzı anlatmaya say- falar yetmez. Atatürk, demok- rasi ve laiklik düşmanlan seni unutturamayacakür. Ülgen-Bahadır Akm Çok üzgünüz. Vahşeti lanetli- yoruz. Acımız sonsuz. Onun meşalesi şimdi ben de yann ço- cuklanmda olacaktır. FatmaBertaa Sevgili Uğur abi, yaktığın mum ışığının, sönmediğini gösterece- ğız, tüm gerici unsurlara. YdmazHoroz Sevgili Uğur sensiz bir basın öz- gürlük ve yaşam duşünemiyo- rum. tsmail Acaer Sevgili Uğur sen ölmedin yaşı- yorsun. Yaktığın ışıkla beraber yürüyecegiz. HasuAHuıer Sevgili Uğur, senin savunduğun ilkeleri ' susturamazlar. De- vamını bizler getireceğiz. Mustafa Ardan etirece de yaşayacaksın. Levent Kurtuluş Sevgüi Uğur abi, aklımdan çok Düşünmeyi öldürmeyi amaçla- düşünceler geçiyor, ama ifade ya n n e r ^ ü dinci akımı ve edemiyorum Sendaimaiçimiz- devlet terönünü şiddetie lanetli- yorum ve Uğur Mumcu gibi büyük bir insanın katledilmesi- nin büyük ayıbını bu ülkenin bir irısaru olarak yüreğunde ta- şıyorum. Uğur Mumcu'nun anısı mutlaka onun uğruna ya- şamım, verdiği mücadelesi doğ- rultusunda yaşatdmahdır. H.Bülent Gözkan StRECEK T.C. İZMİR 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 992/433 E. 993/373 K. Davacı Nuran Dcgerli vekili Av. Mehmet Ali Uçar tarafından da- valı Mehmet Değerli aleyhine açmış olduğu boşanma davasının ya- pılan duruşması sonunda: Mahkememizin 4.5.993 tarih ve aynı sayılı karan ile davacı tara- fından davalı aleyhine açılan boşanma davası sabit olduğundan ka- bulü ile Diyarbakir ili merkez ilçesi lskenderpaşa Mahallesi nüfusunda cilt No: 013/03, sahife No: 57, kütük No: 300'de kayıth AbdUlaziz ve Remziye'den olma 1959 doğumlu Nuran Değerli ile Seydo ve Sai- tne'den olma 1951 doğumlu Mehmet Defetli'nin boşanmalanna, Taraflann müşterek çocuklan 1982 doğumlu Sinan ile 1983 do- ğumlu Saime'nin velayetlerinin davacı annesine verilmesine, çocuk- 1 lann her hafta cumartesi gunü saat 9.00-17.00 arası, dini bayramlann ikinci günu aynı saatlerde ve her yılın 1 temmuz ile 31 temmuz tarih- len arasında baba yanına almak suretiyle çocuklar ile arasında şahsi münasebetine, 52.600 Hra yargılama gideri ile 250.000 TL avukathk ücretinia de davalıdan tahsiline dair verilen karar davalıya tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 24.5.1993 Basın: 30906 ZEYTİNBURNU 2. ASLİYEHUKUK HÂKÎMLİĞİ DosyaNo: 1992/509 Davacı Aysel Oktay tarafından davah Yumaz Oktay aleyhine açı- lan boşanma davasının yapılan acık yargılamasında; Yapılan tüm arama ve araşurmalara rağmen davalı Yumaz Ok- tay'ın acık adresi tespitedilememiş olduğundan. yargtlama günü olan 14.7.1993 günü saat 10.00'da mahkememi2de hazır bulunması veya kendisini bır veküle temsil ettınnesı, dava hakkında varsa delıUerini ibraz etmesı, aksi takdirde yokluğunda yargılama yapuarak karar verilecegi hususu duruşma gününü ihtiva eden ihtarh tebhgat yerine geçerii olmak üzere Yıbnaz Oktay'a ılanen tebliğ olunur. (HUMK 509-510) BEYOĞLU ASLtYE BİRÎNCİ HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Etosya No: 1992/161 Davacı Ahmet Kara tarafından davalı Reyhane Kara aleyhine açı- lan boşanma davası sonunda: Beyoglu, Kuloğlu Mah. C: 029/02, say- fa: 87, kütük: 331'de kayıth bulunan taraflann boşanmalanna karar verilmiştir. tşbu boşanma karannın gazetede ilanını mUteakıp 15 gun geçtikten sonra başlamak uzere kanuni süresınde temyız edilmedığı takdirde kesmleştirileceği hususu ılanen tebliğ olunur. 28.5.1993 Basın: 5772 tLAN BtSMtL SULHHUKUK MAHKEMESt'NDEN DosyaNo: 1991/138Esas ' Davacı Batman tluh Mah.'den Mustafa Yıldız vekili Av. Zeki Atılgan ile davahlar Ayseli özdaş ve müşterekleri arasuıdaki veraset iptali davasının reddine daır mahkememizce venlen 27.07.1992 tarih ve 1991/138 esas, 1992,176 sayılı karann bozulmasma ilişkin Yargı- tay 2. Hukuk Dairesi'nin 29.04.1993 tarih ve 1993/3699 esas, 1993/ 4422 karar sayuı ilamı ile veraset belgesinin iptali davasında, iptali is- tenen veraset belgesinde pay venlmis, olan mırasçılara ya da bunlar- dan ölenlerin mirascılanna husumet yöneltilerek onlann huzuru ile davaya bakılması gerekir. Şu halde iptale konu veraset belgesindeki Yusuf mirasçılanndan Mehmet oğlu Apdullah mirascılan ile Meh- met oğlu Yusuf Özdaş mirasçılanndan Hayriye'ye husumet yöneltil- meden eksik hasımla karar venlmesı usul ve yasaya aykın olduğun- dan bahısle hükmün bozulmasına daır işbu hüküm özetinin adresteri meçhul olan davalılar Ayseli özdaş, Mehmet özdaş, Yasar özdaş, Nurten özdaş, Vesüe özdaş ve Beşir özdaş'a gazete ile ilanen tebliğj gereküğınden Tebhgat Kanunu'nun 28 ve müteakip maddelen gere- ğince işbu hüküm özetinin gazete ile ilanen tebhğıne, ilan Unhınden itibaren tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. Basın 49006 POLTTIKA VE OTESI MEHMEOKEMAL Oyuna Başbakan GetocelL.Beyoğlu, her belediye başkanınca rastıklanıp pudra- lanarak türlü kılıklara girdikçe, eski günleri yaşamış olanlar bir of çekiyor. Beyoğlu, bundan sonra artık "Ah Beyoğlu, vah Be- yoğlu"dur. Yaşamının elli yıla yakınını Beyoğlu'nda geçiren, on parmağında on beceri Cûneyt örs dostumuz, anılarını "Bir özlemdir Artık Beyoğlu ve Istanbul" diye bir kitapta toplamış. Kitapta sadece Beyoğlu anılarını toplamamış, Ankara anıları da (Zevk Lokantası) var. Cûneyt, gördük- lerini, duyduklarını, yaşadıklannı, baskalannın dayaşa- dıklarını yazmış. Bunlann arasında Nazım Hikmet'le ilgili olanı var ki hiç işitmemiştim. Nazım Hikmet 1950 aftıyla hapisten çıktıktan sonra ge- çim kaygısına düşüyor. Takma adla şuraya buraya yazı- lar, sinema ve tiyatrolar için oyunlar yazmaya başlıyor. Muammer Karaca'ya da "Araseçim" diye bir komedi yazıyor. Oyun o yıllarda çok tutuyor, kapalı gişe oynu- yor. Fakat Nazım oyun parasının bir kısmını bir türlü ala- mıyor. Daha doğrusu Muammer'den bir türlü isteyemi- yor, Muammer de kendiliğinden bunu hatırlamıyor. Muammer kârdadır, ama Nazım Hikmet de çok darda- dır. Ipekçiler'de bir dublaj sırasında Nazım, değerli aktör Turgut Boralı'ya rastlıyor. Hoşbeşten sonra Nazım, Bo- ralı'ya, "Sen KaracaTiyatrosu'ndaçalışıyorsun değil mi?" di- ye soruyor. "Evet.." yanıtını alınca, "lyi ki sana rastladım. Benim Muammer'de (şu kadar) alacağım var. Sana bir mektup versem bunu Muammer'e iletir misin?" Nazım hayranı Boralı için ne demek, elbette seve seve götürür. Turgut Boralı tiyatroya döndüğünde Muammer'i gö- rür, Nazım'm ricasını söyler, pusulayı uzatr. Paraca sıkı olan Muammer'in iyi ve cömert bir gününe rastlamış olacak ki, gişeden alınan paralar bir paket edi- lir, Turgut Boralı'ya verilir. Turgut, para paketi elde Ka- dıköy yolunu tutar. Paralan alan Nazım, "Bunu ancak sen becerebilirdin..." diye teşekkür eder. Neden sonra sokağa çıkan Turgut, daha birkaç adım atar ki çevreslni polisler sarar. Doğru karakola!.. Sert bakışh başkomiserin karşısına çıkarırlar. "Hain komünistler, alçaklar, hepinizin kökünü kazıya* cağız." bağırışlarından sonra gözaltna alırlar. Turgut nezarettedir. Ne arayan vardir, ne soran. Saatler geçi- yor... oyun saati gelip çatıyor; ne yapacak? Yapacak bir şey yoktur: "Başkomiseri görmek istiyorum" diyor. Çıkarıyorlar asık yüzlü başkomiserin karşısına: "Söyle bakalım, ne var?" "Başkomiserim, biliyorsunuz ben KaracaTiyatrosu- nda aktörüm. Oyunun başlamasına bir saat var. Oyuna Sayın Başbakan Menderes gelecek. Ben olmazsam oyun yatar. Size bunu haber vereyim dedim." Başkomiser, odada şaşkın adımlarla biraşağı, biryu- karı dolaşmaya başlar. Ne yapmalı? Sonunda, Getirın şu cipi..." der. Turgut Boralı cipe atlar, tam yo- lâ koyulurken Başkomıser, "Sayın Başbakana benden söz et!" der. Tiyatrodan içeri girerken Turgut kuşkuludur. Ama ti- yatroda telaşlı bir hareket var, yerler siliniyor. Kapıda Turgut'u bekliyen Muammer, "Nerede kaldın, çabuk ol, oyuna Sayın Bayâr'la Menderes gelecek" der. Şaşkınca tavanabakan Boralı, aklından, "Allahım, herhalde muci- ze budur" diye geçirir. Nazım'ın ölüm yıldönümünde bu öyküyü anlatalım de- dik. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Yakup Kadri Karaos- manoğlu'nun bir romanı. 2/ Yiyecek bulamayan, yoksul kimse... Yoğurt, pekmez gibi koyu şeyleri suyla inceltmek. 3/ Os- manlı devletinde başba- kan. 4/ Asya'da bir ülke. Nâzm Hikmet'in bir ti- yatro yapıtı. 5/ Alüv- yon... Kerestesi maran- gozlukta kullanılan bir Afrika ağaa. 6/ Tabut... İslamhktan önceki Türk edebıyaünda atasözüne verilen ad. 7/ Uzaklaşmak, ara açılmak... Kalsiyumun simgesi. 8/ Çanakka- le Boğazı'nda, pek çok deniz kaza- suıın meydana geldiği burun... Yümaz Gûney'in bir fıhni. 9/ Filika büyüklüğünde bir denız teknesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ özdemir Asafın bir şiir kitabı. 2/ Kendini çeşitli eğlencelere ver- miş kimse... Sergen. 3/ Serçe kuşu- nun bir türü. 4/ Genellikle hayvan postundan yapdan başhk... Maksat. 5/ Üye... "Aradüar bir ten- hada buldular/Yaslandılar şivgalanm kırdılar/Yaz bahar ayın- da bir od verdiler/Yandım gittim — karh dağ iken" (Karaca- oğlan). 6/ İki kişiyle oynanan bir kâğıt oyunu... Uğur, talih. 7/ Yurdumuzda bir dağ... Fas'ın plaka işareti. 8/ Halk diknde ba- bamn kız kardeşine verilen ad... Dünya. 9/ Yahya Kemal'in hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri... Sert ve fazla kızârmayan bir domates türü. T.G KARAKOÇAN KADASTRO MAHKEMESİ Esas No: 1989/439 Karar No: 1991/143 Davacı Orman idaresi, Hazine ve Çayırgülü köyü tüzel kişiligi tarafın- dan, davalı Ibrahim Erdoğan aleyhine açılan tespitin iptali ve tescil da- vasının yapılan açık yargılama sonucunda; Mahkememizde verilen karar, davalı lbrahim Erdoğan olmüş oldu- ğundanvarislerinin kimlerolduğu, nufusa kayıth olduğuyerindetespit edilemediğinden verilen karann özetinin ilanen tebliğ edilmesi gerek- miştır. Karar özeti: Paşa yaylası köyunde bulunan 29 nolu parselin yapılan tespitinin iptaline, taşınmazın orman olarak Hazine adına tapuya tes- ciline, Karar özetinin ilan tarihinden 15 gun sonra tbrahim Erdoğan varis- lerine tebliğ edilmiş sayılacağma kaim olmak uzere ilan olunur. Basın: 48876 T.C. YOMRA KADASTRO HÂKİMLİĞt 1990/133 Esas 1992/15 Karar Davacı Fatma Suat Soley vekili Av. Mahir Mollaoğlu'nun davalı- lar Hasan Hicabi ve Malik Bey aleyhine ikame olunan kadastro te- spitinin iptali ve tescil davasımn mahkememizin 1990/133 esas sayılı dosyasında adı geçen davalılann adreslennin tespiti mümkön olama- dığından adlanna mahkcmemızden verilen karar, davacı vekili tara- fından temyiz edilmiş olup, Yargıtay'ın lemyiz dilekçesini reddettigi anlasılmış olduğundan, mahkememizce Yargıtay ilamının ilan yolu ile tebliğine karar verilmiş bulunduğundan; Davalılar Hasan Hicabi ve Malik Bey, Yargıtay 17. Hukuk Daire- si'nin 3.5.1993 gün ve 1992/17233 esas, 1993/5705 karar sayüı ilamı 7201 sayılı kanunun 28 ve müteakip maddelen gereğince ilanın ya- yın tarihinden itibaren (10) gun içinde yasal yolla mahkememize baş- vurabileceğı hususu ılanen tebliğ olunur. Babiıı: 48954
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle