Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 HAZİRAN1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
ŞİRKETLERDEN
HABERLER
•CONRADISTANBUL
OTEL'in Genel Müdürlüğûne
Norbert Spichtinger atandı.
Viyana Otelalık Okulu"ndan
mezun olan Norbert
Spichtinger'in daha önce
Avrupa, Afrika ve
Ortadoğu"daki lûks otellerde
genel müdürlük. Hilton
International'da yönetim
kunılu üyeliği ve bölge
sorumluluğu görevlerinde
bulunduğu belırtildi.
•ETİ PAZARLAMA VE
SANAYİAŞ,
tükeücinin
değışen
taleplerini
karşılamak
amacıyla kahvalüda,
çorbada ve tatbda
kullanılabilen 350 gramlık
ambalajlardaki yulaf
e2mesini piyasaya sürûyor.
• AKBANK'ın. Toprakhk
A ve Kızıltoprak
X | V şubeleri 25'inci
«jljkkuruluş
XİJr yıldönümlerini
yf kutluyor.
• İPANA, kullanıalan için
başlattığj "yaz armağanlan"'
karnpanyasında, 70 gramlık
diş macunuyla birlikte C
vitaminli Vicks tabletleri, 120
gramlık ile İpanol ağız ve diş
suyu, 180 gramlık ile Ipana
Medic diş fırçası veriyor.
• FOREM'in katkılanyla
düzenlenen
Bulgar thraç
ÜrünleriFuan
16-20haziran
günleri arasında
FM Uluslararası Fuarve
Kültür Merkezi'nde
sergileniyor.
•TtCARET SİGORTA,
1992çalışma
yilında saptanan
hedetleri aşan
acentelerine, 1-9
haziran tarihleri arasında
Londra ve Paris'e 8 gûn süren
bir gezi düzenledi.
• EGE SİGORTA
kadrolaşma, sermaye artışı,
merkez naklinden sonra;
daha önce sigortacılıkla
uğraşan kişi ve kuruluşlar
arasından yeni acentelerini
seçiyor.
INOBELİLAÇ Sanayii.
^^^ daha önce
1 ^ ^ piyasada 10
• I tableüik
I m ambalajlarda
*• ğ saülan Histadin
1 I lOmgtableün,
30 tabletlik ambalajlannı
piyasaya sûrûyor.
•ı RADO SAATLERİ'nin
düzenlemiş olduğu armağan
kampanyası sona erdi.
Çekilişle belirlenen 3
tüketicinin her birine değeri
10 milyon lira olan Rado
Ceramica saat verildi.
• POLİSANilePPG
Industries
Türkiyeve
komşu ûlkelerde
sanayi, orijinal oto ve oto
onanm boyalan üretim ve
pazarlama konulannda
faaliyet gösterecek bir ortak
girişim kurma karan aldılar.
• VARANTLRİZM
mm**^**^m SEYAHAT
VSfSn İstanbul,
Bursa, İzmit, İzmir, Bodrum,
Kuşadası, Marmaris,
Antalya, Kemer, Side,
Alanya, Adana, Mersin,
Tarsus bölgelerindeki kargo
hizmetlerine Manisa'yı
ekledi.
• İSVtÇREStGORTA,
1993 yılının ilk dört ayında
185 milyar liralık prim
üreterek geçen yıla oranla
yüzde 149'luk artış sağtedı.
IETANetwork'un Türkiye
distribütörü
olan İstanbul
Dünya Ticaret
Merkezi'ne
mufiasebe, bordro, demirbaş
ve cari modüller içeren DOS
İşletim Sistemi'ni sattı.
•LOGO YAZILIM, 1992
yılında Interpro tarafından
ticari yazılım alanında *yılın
ürünü' seçilen LMS Gold'u
1993 yılı sonuna kadarsatın
alan müşterilerine Mikrosoft
Excel'i ücretsiz veriyor.
•HALK SİGORTA
olağanütü genel
ı kurul
' toplantısında
sermayesini 100
milyar liradan
250 milyar
liraya yükseltti.
• ESBANK tarafından
10'uncusu düzenlenen Yunus
Emre Resim Yanşması yurtiçi
veyurtdışindan bütün
sanatçılara açılarak
uluslararası boyut kazandı.
•IBM,PersonalSystem/2'nin
ş a s s yeni modeünde
î ^ ^ S ^ â güçlüve
fonksiyonel bir işlemci olan
Intel Pentium'u piyasaya
Asil Nadir'den İngiltere'ye misilleme: 'Elimdeki bantlar Watergate'ten beter'
Konıışıırsaın vay lıaliııize!•Thatcher Hükümeti'nin
iktidarda olduğu 1980-90
döneminde Polly Peck
üzerindedönen 'oyunlan'
açıklayacak teyp bantlannın
eünde bulunduğunu açıklayan
Nadir, Times'a verdiği
demeçte 'bunlan istediğim yer
ve zamanda ve istediğim
biçimde açıklayacağım' dedi.
EDİPEMİLÖYMEN
LONDRA - Asü Nadir, 1980-90 dö-
neminde Thatcher Hükümeti'nin ikti-
dan sırasında Muhafazakâr hükümet
ve resmi kuruluşlann, Polly Peck skan-
dalındaki rollerini açıklamaya hazırla-
nıyor.
Yapacağı açıklamalann Watergate
Skandalı'nı gölgede bırakacağını söyle-
yen Asil Nadir, elinde her iddiasını
kanıtlayacak belge de bulunduğunu
söyledi. "Times" gazetesiyle yapüğı gö-
rüşmcde. acıklamalannı kendi istediği
zaman, istediği yerde ve biçimde yapa-
cağını belirtti. Asil Nadir, Polly Peck
skandalı ve onu izleyen olaylarda
Thatcher Hükümeü'nin parmağı oldu-
ğunu iddia ediyor.
Komplo teorisi
öteden beri PoUy Peck skandahnı
"komplo teorisi" ile açıklayan Asil Na-
dir'in, elindeki belgelerin niteliği ve gü-
venilirliği büyük merak konusu.
Asil Nadir'in, iktidardaki Muhafa-
zakâr Parti'ye yaptığı bağışlann miktan
her ne kadar resmen 440 bin sterlin (6.6
milyar TL) olarak açıklandıysa da Asil
Dokunmayın,
patlarım
Nadir bizzat 1.5 milyon sterlin (yaklaşık
27 milyar TL) bağışta bulunduğunu
söylemişti.
İç siyasette bunalım
Bağış sorunu, bir haftadır basın yayın
organlannda ve kamuoyunda en önem-
li tartışma konulanndan biri ve iç siya-
set bunalımı yaratmaya aday.
Seçmen tabanı hızlaeriyen vekamuo-
yu tarafından yeteneksiz bulunan Baş-
bakan John Majoc ve hükümeünin
alunı hızla oyan birçok konu arasında,
Asil Nadir'in bağışlan sorunu hızla siv-
riliyor.
Asil Nadir, tehdidini gerçekleştirirse,
ortaya dökülecek yeni kirli çamaşırlar,
Muhafazakâr Parti'nin seçii" şansına
ağır bir darbe daha vuracak.
VVatergate skandalı
Amerika Birleşik Devletleri'nde
1972-74 yıllan arasında kamuoyunu,
neredeyse hergün Ugüendiren ve
Başkan Richard Nixon'ın istifası ve
yüksek düzeyde birçok görevlinin
hapis cezası alması ile sonuçlanan
skandal, 1972de başkanlıkseçimi
kampanyası sırasında. muhaleferteki
Demokrât Parti'nin. VVashington'da
VVatergate adlı büyük otel, iş merkezi
ve aparrman kompleksindeki genel
merkezi soyulmuştu. Soyguncular
suçüstü yakalandı. Yapüan
soruşturmada, işin irine başsavadan,
Merkezi Haberalma Orgütü'ne
(CIA) Kübalı mültecilerden
Başkan Nbcon'ın başdanışmanlanna
kadar birçok kişiniıı kanştığı anlaşıldı.
Başkan Nixon'ın olayı örtbas
edibnesi için danışmanlan ile
görüştüğü ve bu konuşmalaruı banda
alındığı ortaya çıkb.
NL\on. uzun hukuki tarttşmalardan
sonra bantları \erdi. Gerçek anlaşıldı.
Kongre, kcndisini görevden
azletmeden Nixon istifa etti. Suçlular
hapse girdi. Nixon ise yerine getirilen
yardnncısı Gerald Ford tarafından
affedikii.
Muhafazakâr Parti Örgüt Başkanı
Sir Norman Fowler, Asil Nadir'in par-
tiye yaptığı bağışm "çalıntı para" ile
yapıldığı kanıtlandığı takdirde bunu
iade edeceklerini söylüyor. Polly Peck
kayyımlanriın, bu pararan Asil Nadir'in
kişisel parası olmayıp Polly Peck'ten ak-
tanldığı gerekçesiyle iadesi ve hissedar-
lara dağıtılması için girişimde buluna-
cağı öğrenildi.
Tekstil ve konfeksiyonculann gümrük birliği için Çiller'den 'dileği':
Korumacı lobilere ödün venııe!Ekonomi Senisi - İstanbul
Tekstil ve Konfeksiyon Ihracatçı
Birlikleri Başkanı Okan Oğuz,
DYP Genel Başkanı Tansu Çil-
ler'den Avrupa Topluluğu ile
sürdürülen gümrük birliği süre-
cinde 'korumacıhk lobisine'
ödün vermemesini istedi.
Yeni kurulacak hükümetten,
tam kurallanyla çahşan geniş bir
gümrük birligine gecmesini bek-
tedikterint açıklayan Oğuz, "Çil-
ler'denricamız,daha tam olarak
yüzlerini göstermeyen, ancak ya-
şamalan için devlet korumasına
kesinkes gereksinimi olan koru-
ma lobisine itibaretmemesi ve ge-
niş gümrük birliğini yaşama ge-
çirmesidir" diye konuştu.
Tekstil ve konfeksiyon sektör-
lerinin geleceğinin Avrupa pazar-
lanna bağb olduğunu belirten
Oğuz, konfeksiyon ûrünlerinin
yüzde 74'ünün AT ülkderine
saüldığına dikkat çekti. Oğuz,
EFTA ülkelerinın ATye katıhm
görüşmelerinin tamamlanmak
üzere olduğu, Orta ve Doğu Av-
rupa ülkelerinın ticari ayncalık-
lannın artacağı bir ortamda
Türkiye'nin gümrük birbğine
AT- Türkiyehazır
giyim ve konfeksiyon
kota anlaşması, İTKİB
Başkanı Okan Oğuz ve
AT Heyeti Başkanı
Piergiorgio Mazzocchi
tarafından imzalandı.
OkanOğuz "Yeni
anlaşmanın türk hazır
giyim ûrünlerinin
AT'ye ihracatını
etkileyen son anlaşma
olacağını ümit
ediyorum" dedi.
çok daha fazla önem vermesi ge-
rektiğini savunarak "Çiller'den
beklenen. şu ana kadar politik
erkte var olan 1995 Türkiye-AT
Gümrük Birliği'ni gerçekleştirme
inananın daha da güçlendiribne-
si ve koruma isteyen lobüere
ödün verilmemesidir" dedi.
Oğuz dün AT komisyonuyla
yapılan kota anlaşmasının imza
törenindeki konuşmasında da
gümrük büiiğinin tamamlan-
masına doğru atılan her adımın,
Türkiye ve AT arasmdaki kon-
feksiyon ticaretinde karşılıkh çı-
karlann gelisimi için bir temel
taşı olacağını vurguladı. Oğuz,
tekstil ve konfeksiyon sanayiileri-
nin 1995Türk-AT Gümrük BirU-
ği'nin en kararh destekçileri oldu-
ğunu belirterek AT komisyonu
yetkillerine "Gümrük birliğinin
gercekkşmesine olan inancımız,
Türk politik çevreleri için de gö-
rünür bir baskı unsuru olacaktır"
güvencesi verdi.
AT Müzakere Komisyonu
Başkanı Piergiorgio Mazzocchi
de Türkiye'nin ATye ihracatırun
yüzde 50'sinin tekstil vekonfeksi-
yonda yoğunlaşmasmın da den-
gesizlik yarattığınj savunarak
"Entegrasyon sürecinin daha
yapıa şekilde gerçekleşmesi gere-
İciyor" dedi. Mazzocchi, Türki-
ye ile imzalanan anlaşmamn
gümrük birliği konusunda sağla-
nan ilerlemeye göre 2 yıl sonra
gözden geçırikceğjm belirtti.
İTKİB'den yeni
hükümete:
• 1995Türkiye-AT Gümrük
Birüği'ni gerçekleşrirme inancı
güçlendirilsin ve korumacılık
lobilerine ödün verilmesin.
• Kredi maliyetleri aşağı
çekilsin.
• Enflasvon düşüriilsün.
•Kamu kesimi küçultülsün.
• Kur makası kapatılsın.
• Sanay icileredüny a
koşullarında hammadde ve
enerji sağlansın.
• Dışsatun koşulu ile \ apılan
dtşalmıda Gümrük vergisi için
istenen banka teminat mektubu
kaldırılarak fırma taahhüdü
yeterli olsun.
•Türk pamuğu sanayicilere
dün\ a lîyatlaruıdan satılsın.
• Eğra'm ve araştıma, gelişrirme
çaltşmalan için gerekli ortam
v aratılsın.
0 Tanıtun ve pazarlama
etkinlikleri desteklensin.
9 Seçicidışsatun krediieri
geliştirilsin.
KONUK YAZAR TAMERÖZEL
'K
Kronik enflasyon
ronik enflasyon', kendi tek-
nolojilerini üretemedikleri
halde gelişmiş ülke insarv-
lannı taklit ederek yaşayan
geri kalmış ülkelerin ortak
özelliğıdir Ne olduğu ne
araştınlmış ne de anlaşılmışttr. 3. Dünya ülke-
lerinin üstdüzey devlet yöneticilerinin; enflas-
yonu bir canavara benzettikleri, onunla 'Don
Ouichotte' misali mücadele etmeyi, sözsel
olarak, kendilerine adeta birinci vazife edin-
dikleri gözlenir. Endüstrileşmiş ûlkelerde oku-
ia gidenler, üniversitelerde iktisat öğretmenli-
ği yapanlar, enflasyon uzmanı (!) sanılarak
ekonomiden sorumlu kılınır. Onlar da lare
mantığı' ile sadece kendi teknolojisini üretebi-
len 'kapitalist' (teknoloji üretimi + üretim reka-
beti olan) toplumlarda geçerlı olan ekonomik
tedbirleri uygulamaya kalkarlar. Sonuç artık
herkesin kanıksadığı, yakındığı bırfiyaskodur,
hüsrandır, 'kronik enflasyon-
dur.'
Halbuki enflasyon' ile 'kro-
nik enflasyon'un birbirleri ile
uzaktan yakından ilgileri yok-
tur.
Enflasyon, kendi teknoloji-
sini üretebilen ve üretim re-
kabeti olan -diğer bir deyişle
kapitalist (yani serbest piya-
sa ekonomisi olan)- toplum-
ların ekonomılerinın olağan
birkarakterıstiğidır. İşdevre-
lerinin' (business cycle) 'genişleme' sürecin-
de enflasyon, 'duraklama' sürecinde de def-
lasyon olur.
Kapitalist ekonomi, vatandaşların duyduk-
lan ihtiyaçlar -talep- ve bu ihtiyaçlann karşı-
lanması -arz- üzerine kuruludur. Talebi karşı-
lamak -arz- için iki seçenek vardır
I.Teknolojilerini kendılerinin ürettikleri ma-
muller ve hizmetler, 2. Diğer ûlkelerde üretil-
miş mamuller ve hizmetler.
'İş devresi
1
, teknolojılerini kendileri üreten
ve üretim rekabeti olan toplumlardatüketimin,
üretimin, işliliğin, insanların gelirlerinin, kapa-
site kullanımının artmasıyla oluşan 'ekonomik
genişleme' ile kapasite kullanımının artmasıy-
la birim mamul fiyatlarının, üretici maliyetleri-
nin yükselmesı (enflasyon), tüketicinin morali-
nin bozularak tüketmekten vazgeçmesi, tüke-
timin, kapasite kullanımının düşmesi, işsizli-
ğin artması, gelirlerin azalmasıyla oluşan
"ekonomik durgunluğa' verilen isimdir. Eko-
'Enflasyon'ile
'kronik
enflasyon'un
birbirleri ile
uzaktan yakından
ilgileri yoktur.
nomik durgunluk sırasında da eldeki stoklann
eritilebilmesi için ürettciler, zaten sablmayan
mallardan kurtulabilmek için fiyatlarını düşü-
rürler ki bu da 'deflasyon'dur.
Ekonomik d-rgunluktan, genışlemeye ge-
çiş sürecinde; birim mamul maliyetlerini dü-
şürmek üzere, kendi ürettikleri yeni teknoloji-
lere yapılan yatınmlar, ekonomik genişleme-
ye ilk momentumu kazandınr.
Geri kalmış ûlkelerde 'üretim'; "teknoloji
üretimi' yerine, tamamen yanlış olarak, tü-
ketim mallarının üretilmesi olarak anlaşılmak-
tadır. Bunun için gelişmiş ülkelerden paket
teknoloji + show how' (yani; makine + kullan-
ma kılavuzları) ithal edilir. Teknoloji transferi
diye de anılan bu eylem ile gelişmiş ülkeler-
den hurda makineler, fabrikalar, demode tek-
oolojiler ithal edilir. Yada yeni paketteknoloji-
ler astronomik fiyatlarla satın alınır. Neticede
ürettiklerini zannettikleri mamuller, hiçbir şe-
kilde dünya piyasalarında,
kendi teknolojisini üreten ül-
kelerin mamulleri ile fiyat/
kalite olarak rekabet edemez.
Gelişmiş ülkelerdekini taklit
ederek uygulanan garip teş-
vik tedbirleri ile kamu sektö-
ründe boş boş oturan insanla-
ra -işsizlik sigortası misali-
ödenen maaşlarla ve benzer
yollardan piyasaya pompala-
nan paralarla garip bir ekono-
mik ortam oluşmuştur. Tekno-
loji üretmesini bilmeyen, ancak gelişmiş ülke-
lerdeki insanlara özenerek yaşamaya çalı-
şanlardan bir 'tüketim toplumu' ve kronik enf-
lasyon' ortaya çıkmıştır.
Tüketim toplumu insanlarının davranışları
da gelişmiş ülkelerdekinden çok farklıdır. Ora-
larda üretici fiyatlannda bir artış olduğu za-
man insanların tüketmekten vazgeçmelerine
karşılık, 'kronik enflasyonlu' 3. Dünya ülkele-
rinde 'aman zam gelmeden alayım' diye bir
zihniyet oluşmuştur. Kıremitçilik, hamallık ve
benzerlerinden sanayiciliğe(l) atlayıvermişle-
re de ancak geri kalmış ûlkelerde rastlanır.
Geri kalmış ûlkelerde paranın sürekli de-
ğer kaybı' diye anlaşılan 'kronik enflasyon'un,
gelişmiş ûlkelerde üretici fiyatlarındaki artş'
demek olan 'enflasyon'un birbirleriyle uzak-
tan yakından ilgisi yoktur. 'iş devresi' ve 'tek-
noloji üretimi'nı bilmeyen yöneticıler ile geri
kalmış ülkelerin durumlarının daha beter ola-
cağı aşikardır.
Kapasitesini arttmyor
THYaklandıANKARA (ANKA) - Hesap-
lan K.İT Komisyonu'nda akJa-
nan THY, bu yıl sonuna kadar
2'si b-737,2'si a-340 olmak üze-
re 4 yeni uçak alımı için bağ-
lantı yaptı. Böylece yıl sonunda
uçak sayısı 53'e, koltuk kapasi-
tesi de 8 bin 792'ye ula-
şacak. Bu arada THY
uçaklannın ortalama
yüzde 18'inin rötarlı
kalktığı belirtildi.
THY yetkililerine
göre, bu yılın ilk beş
ayında yolcu sayısında
bir önceki yıhn aynı dönemine
göre iç hatlarda yüzde 47, diş
hatlarda yüzde 25.9, toplam
yolcu sayısında da yüzde 37.7
artış sağlandı. Mayıs ayı sonu
itibanyla THY'deki personel
sayısı 8 bin 202'ye ulaşırken
aynı dönemde uçuş sayısı 23 bin
439, uçulan saat da 50 bin 841
olarak belirlendi. 1992'nin aynı
döneminde 17 bin 821 sefer
yapılmış ve 39 bin 899 saat uçuş
gerçekleştirilmişti. Aynı dö-
nemde uçulan mesafe yüzde 25
artış gösterdi.
Mayıs ayı sonu iti-
banyla 21 bin ton kargo
taşımacılığı yapılırken,
1508 ton da posta taşın-
dı.
Bu yılın ilk beş ayında
THY'ye ait uçaklannın
iç hatlarda ancak yüzde 87.6'sı,
diş hatlarda ise yüzde 75.3'ü za-
manında kalkabüdi. 1992'nin
ilk beş ayında iç hatlarda uçak-
lann yüzde 88.9'u, diş hatlarda
da yüzde 72.4'ü zamanında
kalkabilmişti.
Vergi, fon, mükellefıyetleri 1.5 trilyon
AEH devlete çahşb
AEH GRUBU ŞIRKETLERININ
1991-1992 YILI FAALİYETLERİNDEN
TAHAKKUK EDEN VERGİLERİ
Sattş Vergileri
Kar Vergiîsri
Kesinti Vergtleri
Sosyaî Versiler
Oiğef Vergfter
Tc^lîBn
244974
214Ü76
76957
48676
203.850
794.733
19§2
43?.41â
480.520
139.044
75.397
34S.2Û&
1.48t.S79
Faık
«2.439
266.244
62.987
26.721
686.846
Fark%
n
124
81
»
66
86
Ekonomi Smisi-Anadolu
Endüstri Grubu Şirketleri'nin
1992 yılı faaliyetlerinden doğan
vergi. fon ve sosyal mükellefi-
yetler toplamımn 1 trilyon 481
milyar 579 milyon lira olduğu
açıklandı.
Anadolu Endüstri Holding'-
in bira, malt, kamyon, kamyo-
net, otobüs, binek otomobili,
motor, motosiklet, kalem ve kır-
tasiye, denizcilik, turizm ve di-
ğer şirketlerinin 1992 yılı faa-
li^etleriyle ilgjli olarak Hazine'-
ye ödediği toplam tutar bir ön-
ceki yıla göre yüzde 86 artış
gösterdi.
Anadolu Endüstri Grubu
Şirketleri'nin geçen yıl ödediği
K.DV ve satış vergileri toplamı
bir önceki yıla göre yüzde 79
artışla 437 milyar 413 milyon li-
raya ulaştı. Grup şirketlerinin
92 karlan üzerinden tahakkuk
eden Kurumlar Vergisi ve fon-
lar toplamı da bir önceki yıla
göre yüzde 124 artışla 480 mil-
yar 520 milyona yükseldi.
IŞÇENEN EVRENENDEN
ŞÜKRAN KETENCİ
Yaz Eylemleri
Kamu çalışanları işçiler ve memurlar, arka arkaya bir
dizi eylem, direniş yapıyorlar. Memurlar bu kez, düşük
zam belirlenmesinin arkasından, kamuoyuna tepkileri-
ni, mağduriyetlerini anlatmaktan öte bir sonuç verme-
yen eylemler yerine, hükümet karanndan önce uyarı-
larını yapmayaçalışıyorlar. Tabii sendikal haklar istem-
lerini de öne çıkarmaktan geri durmuyorlar.
Işçilerin direnişlerinde ise geçişin bahar ve yaz dire-
nişlerinde olduğu üzere, Gölcük ve Harb-lş Sendikası'nın
üyesi işçiler öncülük yaptılar. Diğer işkolları tersaneler
peşlerinden geldi. Gündemde yine kilitlenmiş toplusöz-
leşmeleri var. Bu kez son yılların kamuda da yogunla-
şan taşeronlaşma, işçi çıkarmaları gündeme girdi.
Ozellikle de Tansu Çiller'in seçilmesi ile gündeme gelen
özelleştirme korkusu öne çıktj.
Birkaç gündür binlerden oluşan gruplan kapsayan
pasif direniş ve eylemler, geçmiş dönemin yüz binierie
gerçekleştirilen, aylarla süren bahar ve yaz direnişleri-
ne dönüşebilir. Dahası memur direnişleri ile çakışmış
olarak ve çok daha yakıcı bir gündem olan özelleştirme
tehdidi nedeni ile büyüyebilir. Ya da tam tersi, gelişme-
den, bu kadarı ile noktalanabilir. Kehanette bulunmak
yerine, koşulları değerlendirmekle yetinelim.
Pasif direnişler dünya işçi sınıfı hareketinin gelene-
ğinde pek görülmeyen, bize özgü koşullarda, bizim işçi
sınıfımızın yarattığı eylem biçimleri. önemli bir grubu
grev yasakları içinde olan, sözleşme uyuşmazlıklan,
masada anlaşma olmazsa zorunlu tahkim sistemine gi-
den işçiler için zaten tepkilerini gösterebilecekleri bir
başka yol ve yöntem yok. Grev hakları olanlar da 12 Ey-
lül hukuku içinde, bir dizi prosedür, takvime bağlı. ya-
saklarla dolu grev hakkının kullanılmasından etkili so-
nuç alamamanın kaygısını taşıyorlar. 1984 yılı sonrası
grev uygulamaları. deneyimleri ile, işvereni, helede ka-
muda, karar vermişse işletmenin zararını yeğleyen si-
yasi iktidarı, caydırıcı grev yapmanın, başarıya ulaş-
manın çok zor olduğunun bilincindeler. Aylar süren
SEKA ve demir-çelik grevlerinin ardından işçiler greve
gitmek zorunda kaldıklarında, büyük madenci direnişin-
de olduğu üzere, başarıya ulaşabilmek için greve çı-
kmakla yetinmeyip grevlerjni miting, gösteri ve yaygın
eylem türlerine dönüştürmek zorunluluğunu duydular.
Dünya işçi sınıfının hak arama yolları içinde olmayan,
bize özgü işçi direnişleri, aslında Türkiye'de özgür sen-
dikal düzenin, grev hakkının olmamasının çok tipik bir
göstergesi. İşçi, yasal düzen içinde haklarını alamaya-
cağını deneyimle gördükten sonra kendine özgü yörv
temlerle insan direnişi ve yaratıcılığının örneklerini top-
luma sunuyor. Yüzbinlerle kamu işçisinin kilitlenen söz-
leşmelerinin çözümü, yine bu türden direnişlerle mi ola-
cak?
• • •
1989'un bahar eylemlerinde, kamu işçisinin, 10 yıltn
sürekli yoksullaşmasını, enflasyon altında ücret artışı al-
manın acısını sırtında taşıdığı unutulmamalı. 10 yıllık iş-
çinin ücret ortalamasının asgari ücrete yaklaşacak ka-
dar düştüğü. işçinin kaybedecek bir şeyinin olmasının
korkusunu yaşamadığı bir ortamda, gecmişte bırakın di-
renişi, grev yapmamış yüz binler patlatmış, sokağa dö-
külmüştü. 1991'in yaz direnişleri, bahar direnişleri ile
başarrya ulastniş olmanın deneyiminde, bir ölçüde
daha sönük, ancak yine de etkili ve başarı ile nokta-
lanmıştı.
Işçilerin bahar ve yaz direnişleri, büyük madenci dire-
nişi ve de değişen siyasal konjonktür, seçim ortamları,
"12 Eylül sonrasının ücret kayıplannın önemli ölçülerde
giderilmesini sağlamıştj. Son yılların sözleşmelerinde,
geçmiş yılların kayıplan giderilirken sözleşme masa-
larında verilenleri geri almak üzere özel sektör yaygın
işçi çıkarması ve taşeron uygulamasına geçti. Kamuda
işçi çıkarılamadı, ancak orada da yaygın taşeronlaşma
uygulaması ile emekliye ayrılanlar yerine yeni işçi alı-
nmayarak, yararlananların sayısının düşürülmesi yolu-
na gidildi.
• • •
Sonuç olarak günümüzdeçok daha az sayıda işçi sen-
dikal ve toplu pazarlık haklarını kullanabiliyor. Aynı işte,
hatta iş yerinde sözleşmeli ve taşeronda sözleşmesiz
olarak birbirinden çok farklı ücretlerle çalışan işçiler
var. Sözleşmeli çalışan, bir yandan ortalama 6 aydır
masada kalmış sözleşmenin izalanmamış olmasının ra-
hatsızlığını, enflasyon karşısında ücret kaybının
sıkıntısını yaşıyor. Diğer yandan kendisini tehdit eden,
çok çok düşük ücretli işçinin varlığını yanında hissedi-
yor. Tepkisi, yönelimi çok değişken olabilir.
Şu aşamada önemli bir diğer faktör, henüz muhatap
bir hükümetin kurulmamış olması. Bu anlamda politi-
kasını çizmiş bir hükümet karşımıza çıkana kadar epey-
ce bir zaman geçebilir. Eyleme geçen işçileri erkenci,
sabırsız görebilirsiniz. Doğru değil. Çünkü sözleşme
masasına oturulmasından bu yana 6 ay gibi uzun bir za-
man geçti. Ûcretler de çok fazla aşındı. Gecikme sendi-
kacıların birbirlerini öne sürmek için çok fazla bekleme-
lerinden. Bir yani ile de her zamanki gibi kamu işveren
sendikalarının kendilerini yetkisiz görüp, masalarda
hiçbir ilerleme kaydedilmemesinden.
• • •
Aslında Türk-lş ilkeli ve yeterince sorumlu davransa,
olayı hükümete bağlamaz, kamu sendikalarının hukuk
dışı konumunu da sergileyen, ilkeli bir politika ile oyala-
maca ve çözümü bakanlar ve başbakandan bekleme
yanlışından kurtulabilir. Ne gezer? Sadece Türk-İş üst
yönetimi değil, çoğunluk sendika başkanları kolay sen-
dikacılığa alıştılar. Tek tek kamu işverenleri ile sözles-
melerde uğraşmak. başarı ve başarısızlığı üstlenmek
yerine, politik bir genel çıkışla, başbakanla anlaşmak
çok rahat geliyor. Tabii toplu sözleşme özerkliğini ken-
dileri ihlal edip siyasi iktidara, başbakana kendileri
sığınmış olarak, uzlaşmacı sendikacılık anlayışını sü-
rekli sergiliyorlar.
İşçi direnişinin nasıl yönleneceğini, sözleşme ma-
salarının sonucunu henüz bilmiyoruz, ancak uzlaşmaa
sendikacılık anlayışında, çözümü başbakandan bekle-
me kültüründe hiçbir değişiklik olmayacağına emlniz.
tLAN
FATtH 1. SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1001/943 Esas
1992/633 Karar
Davacı Ist. Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili Av. Değer Sönmö
tarafından davalı Ayşe Türk Dönmez (Yaşar) (FadBye Yasar varisi)
aleyhine açılan ecrimisil davasında yapılan açık yargılama sonunda:
Mahkememizin 1991,943 E. 1992/633 K., 13.7.1992 tarihliilanu ile
davacının Faüh, Beyazıtağa Mah. Paşaodalan Sk., ada 1567, parsel
29 ve numarası 54 sayıh tas.ınmazının, davalının berhangi bir yasal
hakkı olmadan bir kısmını ışgal ettiği anlaşılmakla. işgal tazminaü
olarak 1 1.1986 ve 1.1.1991 tarihleri arasında tahakkuk eden 1.083.
000TL'nin bilirkişi raporunda belirtilen dönenılerin sonundan geçer-
li olmak üzere %30 yasal faizı ile birlikte davalıdan alınarak davaaya
verilmesine karar verilmiş olup, Fatih, Beyazıtağa Mah. Paşaodalan
Sk. No. 54 İstanbul adresınde bulunamayan davalı Fadliye Yaşar
varisi Ayşe Türk Dönmez'Yaşar'a ilanen tebliğ olunur. 17.5.1993
Basın: 6333