19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 MAYIS1993 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 GtJNCEL TÜRKİYEDE CUIVEYT ARCAYLREK • Baştarafi 1. Sayfada ANAP Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Pakdemırlı'- nın "Demirel'i yalnız bırakmayacaklarını" söylemesı, partinin yüksek düzeyinde kimi eleştirilere yol açtı. TV spikeri, Pakdemirli'nin mesaj veren cümlesini ya- kalamış, genel başkan yardımcılarmdan Vehbi Dinçer- ler'den aydınlatıcı bilgiler istiyor. Muhalefet adayını öğ- renmeye yönelik çabalar.. Fakat Dinçerler'in yanıtı, "Demirel'i yalnız bırakmak- tan çok", kimi koşulların gerçekleşmesine yönelen irde- lemeler içeriyor. Pakdemirli'nin tersine Dinçerler, aday açıklamayı "partilerarasımutabakat'abağlıyor. Ancak, partiler arası "mutabakatın" yeni bir aday or- taya çıkarabileceğini öne sürüyor. Üstelik, TV spikerin- den kimi bilgileri esirgiyor. ANAP genel merkezi kay- naklı kimi haberlere göre Yılmaz, Meclis dışından, örne- ğin Ferruh Bozbeyli'yi aday gösterecekmiş! Tabii son günlerdeki pek çok haber gibi bu haber de büyükçe bir yalan. ANAP, yüzde 99.9, adayı Meclis için- den bulacak. Akbulut mu olur, yoksa Kaya Erdem mi ya da dil bılmez Oltan Sungurlu mu? Orası henüz belli de- ğil- Ola kı ANAP, adaylığın son gününe değin saptadığı is- mi açıklamayacak ve kamuoyuna kocaman bir sürpriz yapacak. Ne var ki Meclis, işte bîitün varlığıyla önümüz- de. Bildiğimiz kişilerle kişiliklerden oluşan bir Meclis. Sürpriz sayılacak pek çok isim var da, şu anda üzerinde ittifak edılebilecek isım pek az, hemen hiç yok. Bir genel merkez yöneticisinin aktardığına göre ANAP, iki ilke benimsemiş; aday, Meclis'ten olacak ve uzlaşmayla saptanacak! Bu ilkelere üstelik bir başka il- keyi ekliyor. Mutabakat ararken "hiçbir partiyi, HEP ve de DYP dahilhiçbirini dışlamamayı" ön planda tutuyor. Dananın kuyruğu Zayıf olasılıkla -bir isim üzerinde- uzlaşma olasılığı doğar, partileri bir araya getirmek gerekirse ne olacak? Partileri hangi makam, kurum, birtoplantıyaçağıracak? ElbetteTBMM Başkanı. Ne çare, ANAP yetkilisine göre "bu girişimin pratiği az." Üstelik -aday değiştirmeyeceği bugünden bilinen- DYP, belki de SHP, böyle bir toplantıya katılmazsa, parti- ler arası uzlaşma, muhalefetler arası buluşmaya dönüş- meyecek mi? Ana muhalefet kulislerinde, aday kim olursa olsun bi- rinci ve ikinci turlardan "nafile turlar" diye söz ediliyor. Gözler, ilk iki turdaki üçte iki yerine 226 salt çoğunluk arayan üçüncü tura çevrili. Kimi olasılıklar, üçüncü tu- run renkli geçeceğine işaret. Kimi varsayımlarda haklılık oranı yüksek. Bu turda 226nın altında oy alır ve seçim dördüncü tura kalırsa, Demirel adaylıktan çekilmeli diyenler çoğunlukta. Bir başka görüş, Demirel'in Meclis te temsil edilen küçük ya da büyük, bir değil birkaç partinin oyuyla seçil- mesini, ulusal irade açısından zorurilu görüyor. ANAP'ta duyulan kaygılı varsayımları DYR üstdüzeyi de doğruluyor. Bir yetkili şöyle diyor: "Seçim dordüncu tura kalırsa, adayımızya da adaylar için belki bu bir şey ifade etmez ama, parlamento için zaaf ifade eder. Anayasa, dördüncü turu koymuş olma- sına karşın cumhurbaşkanlığı dördüncü tura kalırsa, milletvekillerinin seçim korkusuyla oy verdikleri öne sü- rülebilir." Iktidar ile ana muhalefetin ortak hedefi, üçüncü tur. 16 mayıs pazar günü. Yâni? ' """' H Dananın kuyruğunun kopacağı gün... Mutlu sona doğru • Baştarafi Spor 'da inançlan ile daha sonra da sahaya koyduklan insanüstü mü- cadeleleri ile çökerttıler, sonra da ezip geçtiler ve mutlu sona bir adım daha yaklaştılar. Bana göre Türkiye liglerinde dünkû G.Saray'ın önünde durabılecek güce sahip hiç bir takım yok. Bir aksilik ve şansızlık olmazsa bu takım büyük bir olasılıkJa ıpi göğüsler. Dün ilk yan boyunca başa baş ve oldukça zevkli bir mücadele izledik. Savunma ağırlıklı ve kontratağı benim- seyen bir taktikle oynayan Sanyer. ilk yanyı bana göre hak ettikleri bir skorla golsüz kapadı. İkinci yannın henüz 5.daki- kasında ilk yanda sahada hemen hemen hiç gözükmeyen Gütschow, başından yaralanınca sanki bir anda aklı da yerine geldı. Bu dakikadan sonra süper bir gol attıran, bir de atan Gütschovv, hem yıldızlaşü hem de takımını farkh skora götü- ren adam oldu. Arka arkaya gelen bu iki gol, Sanyer'in tüke- nişinin ve farklı skorun adeta bir habercisiydi. İki golden sonra sahanın tek hâkimi G.Saray'dı. Böylesine zor olan bir maçı kazandıklan için G.Saraylı tüm oyunculan başta Bü- lent. Gütschow, Hakan, Falco ve Tugay olmak üzere kutlu- yonım. Böylesine yürekli mücadeleci ve fızikınan upkı Avru- palı takımlara benzeyen bir ekıp yarattığı için de Kalli'yi aynca tebrik edıyorum. Polat: Teşekkürler • Baştarafi Spor'da teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu. 2 bin sahte bilet Bu arada maçtan önce polis- ler 2 bin sahte bilet ele geçirdi- ler. Liglere verilen 18 güriük aradan yararlanan sahte bilet şebekesi, 2 bin sahte bilet sa- tarken yakalandı. Galatasa- raylı yöneticiler konuyla ilgjli önlem alınmasını isterlerken, gençek bileti olan seyirrilerma- ça gıremeyince, Başkan Aip Yalman, kapılan açürdı. Norveç maçında sakatlanan Hakan. dünkü maça iğne ile çıktı. Gebzespor'dan ara transferde Galatasaray'a gelen Seyfettin, dün ilk resmi maçını oynadı. Hakan'm atüğı son golden sonra yan hakem Orhan Erde- mir"e itiraz eden Sanyer Tek- nik Direktörü Nevzat Güzelır- mak, orta hakem Ergül Yüce- dağ tarafından saha dışına çıkarüldı. G.Saray bir kez daha ıçınde geldi. Galatasaray'ın golcü futbolcusu Hakan, San- yer defansına çalımlar atarak ceza sahası girdi. Güzel bir pla- seyle Müller'in solundan duru- mu 73. dakikada 3-0 yapü. 4. gol ise 86. dakikada yine Hakan'dan geldi. Bu dakikada Bülent'in ara pasıyla ceza saha- sına giren Hakan, kaleci Mül- ler'i de çalımlayarak kendisinın ikinci. takımının 4. golünü kay- detti. UBaflarafi Spor'da dâr irıerek topu Falco'ya çıkar- dı. Bomboş posizyondaki Fal- co durumu 1-0 yaptı. •Gaatasaray ikinci golü 65. dakikada buldu. Tugay "ın niuhuşem pasıyla ceza sahası içindk buluşan Gütschovv, kale- dj MüUer'in altından fılelen g^rdi; 2-0. Sanyer an arda vediği bu golleıle bir anda dağıldı. Nite- kim üçüncü gol de bu dakikalar Gununiçinden • Vllli takm, Yüzme, Atlama ve Sutopu Federasy onu tara- fmdaı düzenlenen Uluslararası İstanbul Büyükler Sutopu Tunuvası'nda sonuncu oldu. • K«nak Beiediyesi ile Renault-MAİS'ın ortaklaşa düzenledı- ği 1 Okm.lık 'Bahar Koşulan 93' birinciliklerini, mülı atletler- den teyanlarda Lale Öztürk, erkeklerde dc Nihat Yaylalı kazaıdı. • A.nıpa Bavanlar Hentbol Şampivonası'nda Türkiye Beyaz Rus>ı'ya 33-20 yenildi • İnpltere'debaşlatılan bir uygulama>Ia. adını Super Lig'ola- râk cğiştiren 1. lıgde bitıme 3 hafta kala Manchester ünited tajn ~h yıl sonra şampiyonluğunu üan etli. # ttw koşulanDün koşulan İstanbul at yanşlannda altılı gan- yan_ -2-5-2-1-10 şeklinde sonuçlandı. Adana Afyon Ağrı Ankara Antatya Aydın Bursa Çanakkale Oyarbakır Edırne E/zurum Eskısehır Meteorolojı Genei Mudurluğü nden al»nan btlgıye göre bûtun bolgele- nmız cok bulutlu Marmara nın Batısı ile kıyı Ege dışmda kalan tum yurt z m ı r yağışiı geçecek Yağmur yer yer sağanak ve gokgurultulu sağanak K a r s seklınce olacak Denızienmızde ruzgar Akdemz de gunbatısı ve lodos Konya Ege de yıidtz ve karaye! Marmara ve Karadenız Qe yıldız ve poyrazdan Samsun 3-5 yer yer 6 kuvvetınde saatîe 10-21 yeryer27denızmılı hızfaesecek Trabzon Van Golü'nde hava, çok bulutlu ve yağmurlu geçecek. Zonguldafc j Yağmurlu Bulutlu Sisli Guneşli DUNYADA Amsterdam Amman A'na Bagdat Bonn Bruksel Cenevre tezayır FranMun teftoşa Petersburg Londra Madf.0 Uılano Mosfcova Munıh Osio Pans Prafi Rıyad Ro«na Vıyana B 2 0 ' A 31 ' B ' 8 - A 29" B 2 5 ' B 19- V 2 3 ' A 3 0 ' B 2 6 ' Y 25- B 15' B 19' B 19' r 20' B 20' B 28' B 18' B 23' B24' A34- Y20* B25- Karl. Suikastta5 isimTUNCAYÖZKAN ANKARA - Yazanmız Uğur Mumcu'ya karşı 24 ocakta giri- şılen bombalı suikastin faillen olarak aranılan, İslami Hareket örgütünün beş tetikçısi, ola>nn üzerinden 100 gün geçmesine rağmen yakalanamadı. Pek çok kanü eylemden, soy- gunlara kadar çok sayıda ola- yın faili olan İslami Hareket ör- gütü şu ana kadar Mumcu suı- kastıyla ılgilı olarak güvenlik güçlerinin elindeki tek bulgu. Güvenlik birimleri. örgütün bir büyük yapının parçası olduğu- na, suikastı bir ya da birden çok yabancı ülke gızli servisi ve te- rör örgütüyle işbirliği içinde gerçekleştırdiğine inanıyor. Ör- güt militanlanndan yakalanan- lann verdikleri ifadelerde, şim- diye kadar sadece İran ile ilgili bulgular saptandı. Örgütün te- tikçilerinin olayda taşeron ola- rak kullanıldıünna inanılıyor. Güvenlik birimlerinı suikastla ilgili olarak aradığı Ekrem Bav- tap. Şefık Polat. Zöbeyir Gü- mûş. Abdülbaki Çifçi ve Abdul- lah Yiğit'ın halen Batman'da saklandıklan yolunda gelen ih- barlardan sonuçeldeedilemedı. Bunlardan bir kısmının yurtdı- şına çıkmış olabileceği de belir- tiliyor. İslami Hareket'in olayla ilgili tetikçilennin yakalanamama- sında, îçişleri Bakaru İsmet Sez- gin dahil güvenlik bırimlerinin yetkililerinin zamansız yaptığı aynntı açıklamalan etkiÜ oldu. Bazı polis müdürlerinin de olaydaki ele geçen bulgulan şov malzemesı yapmasından yakı- 'hîliyör.'OIâyın ortaya çıkışı ve sonrasındaki gelişmeler Tür- kiye'de güvenlik birimleri ara- sında koordinasyonsuzluk ve "ben-sen "çekişmesinin büyük hatalara yoîaçüğını ortaya koy- du. Halen olayın soruşturma- smda MİT ve terörle mücadele- de uzman bir polis ekibi çalışı- yor. Mumcu olaymın faili olarak güvenlik güçlerinin araştırdık- lan İslami Hareket örgütüyle il- gili olarak yapılan operasyon- larda örgütün 1991 yılı başın- dan ben çeşitli eylemler gercek- leştirdiğj saptanmış bulunuyor. İslami Hareket'e aıt örgüt evlerine 20 Ocak 1992, 20 Şu- bat 1992, 23 Ocak 1993 ve ve Mumcu'nun öldürüldüğü gün olan 24 Ocak 1993 günü bas- kınlar yapıldığını belirten emniyet yetkilileri, 13 kışinin yakalandığına dikkat çekiyor- lar. Bu yakalananlar arasında bulunan ve Batman doğumlu olan Alım Sanaslan kod adlı Mehmet Alı Şeker'ın (28). ör- gütün ıcra şurası üyesi olduğu- nu, İran'da sılahlı eğıtim gördüğünü belirtiyorlar. Yaka- lanan bu örgütün icra şurası üyesı ifadesınde, Çetın Emeç, Bahriye Üçok ve Turan Dur- sun'un öldürülme eylemlerine kaüldığını acıklamıştı. Uğur Mumcu suıkastına ka- nştığı açıklanan Ekrem Bay- tap. Şefik Polat ve Zübeyir Gü- müş de, İslami Hareket örgütü- nuıı ıcra şurası üyesı. Her üçü de İran 'da silahlı eğıtim gö- ren üç örgüt tetikçısinden Bay- tap'ın Mustafa Kayacan sahte kimliği kullandığı, Polat'ın Ke- nm, Zübeyir Gümüş'ün ise Ke- nan kod adının kullandığı tespıt edilmiş bulunuyor. Emniyet yetkililerinden ahnan bilgiye göre, örgütün çeşitli olaylara adı kanşan. diğer yasama ve icra şurası üyelennin isimleri ve haklanndaki bilgiler şöyle: "Ahmet Uçar (Kod adı Me- sut), Hüsnü Yazgan (Azad), Ramazan Aytunç (Recep, Sul- tanhamam'da manifaturaa. Hamit Toprak'ın yanında çalı- şıyordu)_, Mehmet Kaya (İdris), Ihsan Deniz (Kod adı Ömer, Batman'da noter), Meh- met Zekı Deniz (Kod adı Zeke- riya, Yasama Şurası üyesi)." Emniyet yetkilileri, Süley- man Tokmaktepe takma adını kullanan örgüt üyesı Mehmet Zeki Yıldınm'ın Erenköy Şifa Bloklan'nda20Ocak 1993 tari- hinde yakalanmasıyla bir ola- yın daha aydmlandığını belirti- yorlar. Edinilen bilgiye göre, Mehmet Zeki Yıldınm ifade- sınde, Mumcu cinayetine de kanşan Ekrem Baytap ile Me- sut kod adlı Ahmet Uçar, Meh- met Ali Şeker, Şevket ve Emrah kod adlı beş kişi ile birlikte Ali Ekber Gorbani'yi öldür- düklerini söyledi. Yıldınm'ın ifadesi üzerine de Ali Ekber Gorboni'nin cesedi Yalova- Çınarcık'da bulundu. Örgüt, yazanmız Uğur Mumcu'nun öldürülmesinden dört gün sonra da İstanbul'da 500. Yıl Vakfı Başkanı ve işadamı Jak Kamhi'ye suikast düzenledi. Lav silahı ve Ka- laşnikof marka silahlann kul- lanıldığı suikasttan Kamhi, 6 Namus borcumuzdur' Haber Merkezi- Yazanmız Uğur Mumcu'nun katledilişi- nin ardından 100 gün geçtı. Mumcu'nun katlinin hemen ardından başta jiaşbakan Sü- leyman Demirel olmak üzere tüm sorumlular katillerin en kısa sürede bulunacağjnı söy- lemişlerdi. Ancak bugün orta- da aranan bazı kişilerden başka herhangi bir gelişme yok. Hükümet yetkilileri olayın hemen ardından şunlan söyle- mışlerdi: îçişleri Bakanı İsmet Sezgin: "Milletimin yardımlanyla or- taya çıkaracağız. Olayı onur meselesi yaptık." Başbakan Yardıması Erdal İnönü: "Mumcu'nun katillerini bulmak, adalete teslim etmek, suçlulan cezalandırmak, böyle- si cina^etlerin bir dahaj|lenme- mesinı sağlamak hukûmetimi- zin namus borcudur" Başbakan Süleyman Demi- rel, bunu yapanlar bu işin usta- sı. Her türlü şeyi göze ahyorlar. Uğur Bey nefret edilecek biri değildi. Ûzun süredir bu işler olmuyordu özellikle Ankara'- da. Bunlann kökünü kazımak istiyoruz. DGM Savcısı Nusret Demi- ral:"Harici ise zor ama dahiJî ise hemen çözeriz" zırhlı araçta bulunması ve ko- rumalan sayesinde kurtuldu. Kamhi'ye suikastı düzenleyen- ler ise Kuleli'den aülma, örgü- tün vasama şurası üvesi Osman Erdemir, Can Özbilen, Ayhan Sağ, Abuzer kod adlı Ahmet Burak'tı. Olaydan sonra emniyet yetkililerinin yaptığı açıklamada, silahlan temın ettiği bildırilen Ahmet Burak'ın Lübnan'da eğitim gördüğü de belirtilmişti. Ayhan Sağ'ın olayda lav silahını, Osman Er- deTnir'in de Kalaşnikof marka silahı kullandığı, Ali Rıza Bay- ramçavuş'un da olay sırasmda gözcülük yaptığı açıklanmıştı. Emniyet yetkililerinden edi- nilen bilgilere göre, Kamhi sui- kastına kanşan Can Özbilen 26 Haziran 1992 tarihinde Yeryü- zü dergisinden Yaşar Polat ile İran[a gjtti. Bir ay İran'da ka- lan Özbilen ve Polat, Kayhan gazetesiyle irtibat kurdu. Daha sonra bir hafta aynlan Polat ve özbilen, sonra da buluşarak İs- tanbul'a döndü. 28 * Ocak 1993'te eylemin ardından ise örgüt elemanlan ikili gruplar halinde dağıldılar. Ancak, Ah- met Burak'tan yurtdışına kaç- malan emrini alan Can Özbilen ve Osman Erdemir Van'da ya- kalandı. Her iki örgüt üyesinin amacı. yakalanmasalardı, Af- ganistan ya da İran'a kaç- maktı. Örgütün 30 ocak günü An- kara'da yakalanan üyeleri ise şöyle: "Mustafa Kalayci (galeri sahibi). Sıtkı Mert (Kalayaoğ- lu Oto Galerisi'nde çalışıyor- du), Necmı Aslan (Kalayaoğlu Oto Galerisi'nde çahşıyordu)." AnkaR»'<ia-vakalanaalardan Necmi Aslan'ın da, örgütün ıc- ra komitesi üyesi. İrlanda'da sı- lahlı eğitim gördüğü belırtilen Aslan, rx>liste vercüği ifadede, Mumcu suikastını anlatmış ve Adnan Direk ve Şefik Polat'ın da bu olayın planlayıalan ve uygulayıcılan arasında olduğu- nu söylemiştı. Aslan ifadesınde, örgütün amaanın "İslami devlet oldu- ğunu" da belirtmışti. i Jl* • ı M. İzmir AdHvesi vargıç sıkmtısı vaşıvor. Özellikle iş mah- AdliyeSl yarglÇ SlkmtlSl yaşiyor. kemekrindekiyargçnoksanlığiıLadakidosyalinnbi- rikmesine yol açıyor. 1. ve 4. iş mahkemelerine gelen da\alar 2. ve 3. iş mahkemelerinin vargıçlan tarafından bakılıyor. Bu yüzden dava dosyalan birikirken hak kayıplan da büyük ölçüde v aşanıvor. Avukatlar bu konudan en çok yakınanlann başında geüyor. Da- valarm yoğunhığu ncdenivte bir dava dosyasının inceleme süresnin 5 dakika gibi kısa bir sürede yapıldığını belirten İzmir Barosu Başkanı \ olkan Alposkay " Izmir'de bulunan her iş mahkemesine ortalama 2 bin dava dosyası düşüyor. Ancak iki iş mahkemesinde bir yddtr yargıç yok. Bu yüzden diğer yargıelara düşen dava dosyası 4'er bine çıkmaktadır." dedi.(Fotoğraf: NECATİ AYGIN) Yargı'da boykot hazırlığı İstanbul Haber Servisi - Öz- lük haklannın iyileştirilmesini isteyen yargıçlann, Âdalet Ba- kanlığı'nın hazırladığı paketin gecikmesi üzerine boykot ha- zırlığı içinde olduğu öğrenildi. Yargıçlann, Hazinenin ve dev- lete ait tüm kuruluşlann açtığı davalarda "davadan çekilme' karan verecekleri ve tutuklarna konusundakı takdir yetkilerini gevşetecekleri bildınldi. Kımliğinin açıklanmasını is- temeyen bir Ağır Ceza Mahke- mesi üyesi, "boykot* düşüncesı- ninyaygınlaştığınıbildirdi."Bu- güne kadar çok yazılıp çizildi. Tclevi7yonda güldürü prog- ramlanna bile düşürüldük. tılmıştır. Artık yeter. Bızleri okuma yaz- ma bile bilmeyen vasıfsız işçiy le aynı kefeye koyanlann utan- ması gerekır" diyen yargıç. boykotun iki aşamalı olarak gerçekleştinleceğinı anlatü: "Öncelikle Hazinenin ve Devlete ait tüm kuruluşlann açtığı ve açacağı davalarda yar- gıçlar 'davadan çekilme" karan vereceklerdir. Yani bu davalara bakmayacaklardır. Çünkü, Maliye Bakanlığı ile İçişleri Ba- kanlığırun üst düzey görev lilen- nin yanbş bilgilendirilmeleri so- nucu yargı organı mensuplan mağdur edılerek husumet yara- Yıne bu ilk aşamada, Adalet Bakanımız dışındakı bakanla- nn ve milletvekillerinin açtığı ve açacağı kişisel hukuk davalan ile ceza davalanna da meslek- taşlanmız bakmayacaklardır. Yargılama usullerinı düzen- leyen yasalanmızda. yargıcın davaya bakamayacagı durum- lar belirlenmiştir. Taraflardan biri ile aralannda husumet var- sa yargıcın davadan çekilmesı gerekır. Bu çekilme karannı da yine yasada belırlenen başka bir yargıç değerlendirir. Günü- müzde aynı konuda tüm yar- gıçlar hasım durumuna getiril- diğinden yargıya gereken özen ve önem gösterilmezse önü- müzdekı günler kritıktır" İkinci aşamada, tutuklama konusundaki takdir yetkilerini gevşetmeyi düşündüklerinı be- lirten yargıç, "Yani devlete ve- ya az önce belirttiğimiz kişilere karşı ışlenen suçlann sanıklan- nı tutuklama/acaklardır. Gü- venlik güçlerine veya diğer dev- let görev lilerine karşı terör ey- lemlennde yakalanmış sanık- lan tutuksuz yargılamak, terö- rü tırmandınr. Fakat yasalan- mıza göre hiçbir yargıca da zor- la tutuklama karan verdin- lemez" diye konuştu. GOZLEM UĞUR MUMCU • Baştarafi 1. Sayfada sınırlı sendikacılık anlayışının doğurduğu "işçi aris- tokrasisi"ne dayalı görüşler, Leninist kurama göre "oportünist" sayılırlar. Revizyonizm, dogmatizm, sekterlik ve likidatörlük oportunizm çeşitleridir. Bu görüşe göre "Avrupa komünizmi"diye bilinen ide- oloji oportünisttir. Sosyal demokrat partiler ise opor- tünızmin kaleleridir. Leninist görüş, oportünizmi, "emekçisınıfları burjuva- zinin buyruğuna sokmak" biçiminde yorumlar. Retormcu partiler, Leninistlerin gözünde "modern re- vizyonizm "in temsilcileridirter. Günümüzde sosyal demokrat partilere demokratik hak ve özgürlükler savaşımında büyük görevler düş- mektedir. Çağımızın en tehlikeli anti demokratik olgusu, "ekonomilerin militarizasyonu'öur. Sosyal demokrat partiler, bu olguya karşı çıkıp kitlele- ri demokratik sürece kattıkça kalıcı olurlar. Türkiye de SHP ve DSP'nin de bu anlamda çok önemli görevleri bu- lunmaktadır. Marksist ögretinin uygulama alanı bulduğu dün- yamızda Batı ülkelerindeki sosyal demokrat partiler, bir çeşit "çağdaş sağcı" sayılabilirler; Leninist kurama göre de "oportünist"... Ancak sosyal demokrat partilerin bizim gibi ülkelerde önemleri daha fazladır. Sosyal demokrat partiler "sınıf partileri" değillerdir. Bu yüzden bu partileri, işçilerin yanında işadamlarının ve söz gelişi müteahhitlerin de desteklemeleri dogaldır. Yine bu yüzden, sosyal demokrat parti genel başkanları- nın işveren kuruluşlanna gıdıp görüşlerinı açıklaması da yadırganamaz. Çünkü sosyal demokrat partiler, temelde "kitle parti- leri'dir. Kitfe partileri de, Leninist kuramın "oportünist" saydığı uzlaşmalarla siyaset yapmaya çalışır. önemli olan, sosyal demokrat partinin bu uzlaşma siyaseti ile demokrasiye ve emekçi sınıflara sağladığı kazanımlar- dır. Müteahhit ve işadamları ile aynı partide çalışan sos- yal demokratların bu "M/I a/r"nedeniyle "kompleks"sa- hibi olmalarına hiç gerek yoktur. Çünkü sosyal demok- rasinin doğasında "uzlaşmacıhk" vardır ve sosyal de- mokrat partiler "s/n//" değil "M/e"partileridir. işadamları ve müteahhitterle aynı partide bulunmak- tan tedirginlik duyanların yerleri sosyalist partilerdir. Demokratik sosyalist partiler de gerçi Leninist kura- ma, göre "oportünist" sayılırlar; ancak bu partilerde "emekçilerin öncülüğü" ilkesi benimsenir. Parti yöne- timlerinde işadamları, müteahhıtler ve fındık tüccarları yer almaz. Bu bir ayrı siyasettir. Bu yüzden de müteahhitlerin, işadamlarının ve fındık tüccarlarının, bir kitle partisi olan sosyal demokrat nite- likli partilerde bulunmaları yadırganmaz. Yadırganması gereken, yıllarca "başka siyasetleri" savunup bugün müteahhitler, işadamları ve fındık tüccarları ile birlikte aynı siyaset odaklannda buluşaneski ve keskin devrim- cilerdir! Sosyal demokrat partiler Leninist kurama göre "opor- tiinist" sayılırlar; bu gibi keskin devrimciler de günlük anlamda "oportünist", yani 'Iırsatçı've "eyyamcı"].. OLAYLAREV ARDENDAKT GERÇEKM Baştarafi 1. Sayfada nı seçiminin yalnız cumhur- başkanı seçimi olmadığı aşi- kârdır. Çankaya ile iktidar tartış- ması arasında ister istemez bir bağlantı kurulmuştur. Bu bağlantının ileride ne gibi so- nuçlar yaratacağını kestir- mek güçtür. Hükümetin bozulup yeni- den kurulması sürecinde SHP'nin nasıl birtutum alaca- ğı, gelecek için belirleyici olacaktır. SHP bu aşamada muhalefete gecmenin yararlı olmayacağı görüşünde mi- dir? 1994'te yapılacak yerel seçimlere kadar iktidarda bu- lunmanın avantaj sağlayaca- ğını mı düşünüyor? Bütün bunlar kimin cumhurbaşkanı olacağı sorusundan daha çok SHP'yi ilgilendirmekte- dir Demirel'in Çankaya'ya çık- ması, ANAP ve Refah Partisi için ilk bakışta yararlı görül- mektedir. Çünkü güçlü lideri- ni Koşk'e yollamış bir DYP, dogaldır ki zayıflayacaktır; bu ' eksiklik, elbette DYP-SHP or- taklığını da etkileyecektir. Bununla birlikte Çankaya yol- culuğunda Demirel'i yıprat- mak, anamuhalefet partisine iktidar savaşımının yararlı bir aşaması olarak görünebilir. Bu siyaset, seçimlere bir ha- zırlık içeriği taşır, DYP'yi yıp- ratmak için fırsattır. özetle muhalefet partileri, Süleyman Demirel'in cum- hurbaşkanlığına karşıt tutu- mu, iktidar tartışmasının bir perdesi olarak değerlendir- mekten geri kalmayacaklar- dır. Böylece cumhurbaşkan- lığı seçimi, kendi çerçevesi- nin dışına taşan boyutları şimdiden kazanmıştır. Demirel, başbakanlık kol- tuğunda kalmayı göze alabil- seydi, -ki bu seçenek hâlâ elindedir- cumhurbaşkanlığı seçimini anayasal çerçeve- sinde kurumlaştırma yolunda önemli bir adım atabilir, cum- hurbaşkanının kimliğini sap- tamakta en ağırlıklı konumu- nu koruyabilirdi. Ancak bu ağırlıklı konumu- nu -öyle görülüyor ki- kendi- sinin cumhurbaşkanlığı için kullanmayı yeğleyecektir. • • • DüzeHme: Dün yayımlanan Saf Bir Parti' başlıklı yazımız- da üçüncü paragraftaki 'de- mokratlar' sözcüğü, 'aslan sosyal demokratlar'; 7'nci pa- ragraftaki demokrasıyle çeli- şen' sözcükleri 'birbiriyle çeli- şen' olacaktı. Düzeltır, özür dileriz. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ • Baştarafi 7. Sayfada ekonomik kriz koşullarında bu tutumlarını terk ediyorlar. Ülkeler arası ekonomik rekabet artıyor ve iç politika so- runları daha da öne çıkıyor, işbirliği eğilimi zayıflıyordu. İşte bu konjonktür Werner Planı'nı öldürdü. Daha sonra Maastrichtde benzer birdurumla karşılaşacaktı. 1980- lerin ekonomik genişleme ortamı, yerini 1991'de bir ekonomik durgunluğa bırakınca AT ülkeleri arası işbirli- ği eğilimi de yerini rekabete bıraktı Bu yüzden durgun- luk devam ettiği müddetçe de AEB sürecinin 1980'lerin sonundaki ivmesini kazanarak yeniden canlanması im- kansız gözüküyor. Denilebilir ki AT ülkeleri nasıl olsa ve en geç 1994 yı- lında durgunlukten çıkacaktır. Böylece AEB süreci 1994 yılından sonra gecikmeli olarak da olsa ilerleyip 1999da hedefine ulaşabilir. Ne varki 1970ten sonraki dönemde durgunluk ve toparlanma dönemlerinin gelişimine ba- kınca AEB'nin tamamlanması beklenen 1999 yılının da ya yeni bir durgunluğun başlamış ya da yeni başlamak- ta olduğu bir yıl olacağını (ekonomik toparlanmaların son 20 yıldır 4-5 yıl sürdüğü göz önüne alınırsa), bunun da AEB'yi büyük bir ihtimalle tekrar karaya oturtacağını öngörmek çok da gerçek dışı birtahmin olmaz.. Görüldüğü gibi ne kısa vadeli ne de uzun vadeli senar- yolar AEB'ye kolay bir gelecek vaat etmiyor. Avrupa ve dünya ekonomisindeki genel pofitik ve ekonomik istik- rarsızlıklar atlatılmadan ve şu "yeni dünya düzeni" ger- çekten kurulmadan (tabii eğer kurulabilirse), AEB süre- cı. eğer tümden rafa kaldırılmazsa, kolay kolay sonuçla- namayacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle