Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 MAYIS1993ÇARŞAMBA
10 DIZIYAZI
4
Sonıştıımıalarm DPTVe devrî
nnıi'mmı sivasi bir karardır
T" U N C A Y O Z K / V M
E
ski Merkez Bankası Başkanı ve
Hazine Dış Ticaret Müsteşan Ya-
vnz Canen, hayali ihracat olay-
lanyla ilgili olarak komisyona ver-
diği ifadesinde, "Eğer benim alüm-
daki insanJar görevini yap-
madıysa sonımlusu benim" dedi. Canevi ifade-
sinde, dönemın başbakanı Turgut ÖzaJ'ın 1987
genelgesıni arumsatarak, hayaî ihracat soruş-
turmalanran DPTye devredilmesinin "siyasi bır
karar olduğunu" jfade etti.
Soruşturulmalann cumhunyet savcıhklanna
gönderilmemesı konusunun da siyasi otoritenin
karan olduğunu vurgulayan Canevi, ifade tuta-
naklanna yansıyan soru-yanıtlarda şunlan an-
latu:
BAŞKAN- Sayın Yavuz Canevi, elimizde 20
Ekim 1985 tarihinde TC Merkez Bankası ile
Devlet Planlama Teşkilatı'nca hazırlanan bir
protokol var. Bunda. zannedersem sizin, Şaym
Zekeriya Yddmm'ın, Necdet Kaya Sezer'in ve
Selahattin Altıyer'in imzası var. Şimdi, sizce bu
protokolün hukukı değeri nedir? Bu protokolü
imzaladıktan sonra bütün kambiyo müdürlük-
lerine gönderdiniz mi?
"Sen ödemeni yap kardeşim"
YAVUZ CANEVt- Tam haürlamıyorum
efendim. Protokolü kavram olarak çok iyi
hatırhyorum. Merkez Bankası'nın icra ile ilgüi
bir karar alma yetkısi yoktur. fhracat olayında
da, benim haürladığım kadanyla, daha başın-
dan itibaren Devlet Planlama Teşkılatı ve Teş-
vik Uygulama Dairesi, özeliikJe o zamanlar
TUD dedigimiz Planlama'nın bir bölûmü olan,
daha vergi iadesi kavramı çıktığı andan itibaren
görevli kuruluş, devletin görevlı kuruluşu Dev-
let Planlama Teşkilatı ve Teşvik Uygulama Dai-
resi'dir. Buradan yayımlanan her türlü talimatı
Merkez Bankası, Planlama ve devlet adına uy-
gulamıştır.
1984 yıh ile 1986 yıh arasında, yani protoko-
lün imzalanmaa aşamaanda neler oldu ve böyle
bir protokolün imzalanma ihtiyacı doğdu?
fstanbul şubeme giden bir ihracatçı, vergi ia-
desinin ödenmediğini öğrenip "Niye ödenmedi"
diye sorunca, "Hakkınızda inceleme var, Maliye
ve Gümrük Bakanhğı'nın talimatıyla" dediği
zaman, "O senin işin değil kardeşim, sen ödeme-
ni yap, tahkikat devam etsin" gibi birtakım ihti-
laflar doğmuştur. Bunun üzerine, ben de kuru-
mun başkanı olarak arkadaşlanmla bir durum
muhakemesi yapüm, "Ne yapabılinz?" diye.
Zannediyorum, dendi ki "Bu işin yetkilisi kimse
bir esasa bağlasın."
Burada Merkez Bankası, yine bir danışman
olarak Planlama'ya, bu maddelerin yazılmasına
yardıma olmuştur. Aslında, hukuki değerini
sordunuz, protokol diyorsanız, protokol tabiri
burada tam oturmuyor.
Çünkü protokol dediğiniz olay, birbirine eşit
iki karşılıkb muhatap arasında imzalanan bir
VA. avuz Canevi: Neyindoğru,neyindoğruobntuhğı
yetkisine bakmayetkisi biryerde olmakdır. Buşeyi
dağıttığıruz anda,yüzde 90'ınpeşinde olan bir idare, bu
türyetkileribiryerde merkezileştirmekistenûştir vebence
bu doğahhr.
Yavuz Canevi: "Eğer benim altnndald insanlar görevini yapmadıysa sonımlusu benim.Genel
müdûhimün sonımlu oiduğu yerde elbette ben de sonımluyum"
belgedır. Planlama'nın, izin verdiğiniz teknik
bilgilerle bu işin nasü yürûtülmesi gerektiğine
dair verdiği karar, bize ilettiği talimatür. Bizler
bir anlamda onlann alünı imzalamakla, "Ta-
mam, bundan böyle bu işi böyle yapacağız diye
bu talimatı tebellüğ ettik" diyoruz.
BAŞKAN- Tabii, kendisi diyor, biz demiyo-
ruz.
Hukuken olmayan protokol
CANEVt- Bir hukukçuya sorarsanız, idare
hukuku açısından bir protokol olmadığı da or-
taya çıkar.
KAMER GENÇ (Tunceh> Peki, siz bir ince-
leme yapmadan, ilgili vergi inceleme elemanlan-
na bunu göndermeden, bunun hayali olduğuna
karar vererek bunu nasıl ödediniz?
CANEVt- Öyle bir şey yok efendim.
GENÇ- Ama protokolde öyle yazıyor. Bakın,
şöyle yazıyor: "Türkiye Cumhuriyeti Merkez
Bankası İdare Merkezi'nce özel olarak bildiril-
medikce Türkiye Cumhunyeti Merkez Bankası
şubelerince vergj iadesine ilişkin talimatta belir-
tilen belgeler dışında aynca herhangi bir belge
istenmeyecektir."
CANEVt- Şimdi efendim, bir olaydan şube
müdürü şüphelendiği zaman. "Tamam, burada
hayali ihracat var, senin paranı ödemiyorum"
diyemeyecekür. "Bu senin işin değil" diyoruz.
Siz şube müdürüsünüz, siz idare merkezinin ver-
diği talimatı uygularsmız. İdare merkezi tahmatı
nereden alır? Devlet Planlama Teşkilaü'ndan
alır, dolayısıyla herkes rolünü bilsin.
Çünkü büyük bir karmaşa doğdu. Teminat
kavramlan, Merkez Bankası'nın uyansıyla ol-
muştur. Yoksa, Planlama'daki veya diğer taraf-
taki arkadaşın bir teminat mektubu kavramı
yoktur.
GENÇ- Bu teminat mektubunu aldınız. Nasıl
iade ediyorsunuz?
CANEVt- İnceleme yapılmıyor veya inceleme
yapıhyor, hiçbir şey çıkmıyor...
GENÇ- Ama yapılan inceiemede hayali ihra-
cat yaptığı tespit edildıği halde teminat mektubu
iade edilenler var.
CANEVİ- Yoktur, olmaması lazım.
GENÇ- Mesela Süzer Elektrik ve Top Dış Ti-
caret. Mesela bunlar, bize bildirilenler.
CANEVt- Bu protokol çerçevesinde olduğu-
nu zannetmiyorum. O protokolde söylenen
olay, eğer inceleme çerçevesinde bir vergi iadesi
yapılıyorsa, bunun mutlaka teminat mektubuna
bağlanarak yapılması öngörülmüştür ve biz de
bu talimatı uygulamışızdır.
BAŞKAN- Şöyle arz edeyim: Hazine Kontro-
lörleri Kurulu'yla îhracat Genel Müdürlüğü'ne
bakan o dönemin elemanlannı buraya oturttuk,
karşılıkb olarak sorduk ve bu Hazine Kont-
rolörleri Kurulu'nca hazırlanan raporlarda iste-
nen hususlann yerine getınlmesi konusunda
kim sorumludur diye sorduk. Önce İhracat Ge-
nel Müdürlüğü elemanlanna sorduk. İhracat
Genel Müdürlüğü elemanlannın bize verdiği
bilgi, "Bundan Hazine Kontrolörleri Kurulu
Başkanlığı sorumludur" şeklındeydi. Aynı soru-
yu Hazine Kontrolörleri Kurulu başkanlanna
sorduk, "Bundan İhracat Genel Müdürlüğü ele-
manlan sorumludur" dediler.
CANEVİ- Sayın Başkan, meseleyi oraya ka-
dar götürmeyin. Eğer onlar görevini yapmadıy-
sa bunun sonımlusu benim.
BAŞKAN- Yapılmamış efendim.
CANEVt- Tamam, benim o zaman, daha ne
sonımlu anyorsunuz?
BAŞKAN- Yani, mesele bu. En son şunu sor-
duk. Yazılı olarak Hazine Dış Ticaret Müste-
şarhğVna sorduk. Yalnız hadise şu: Siz o döne-
min müsteşansınız, tabii ki sorumluluk sizin...
CANEVİ- Hayır, yani benim genel müdürü-
mün sonımlu oiduğu yerde elbette ben de so-
rumlu olacağım.
"Yuzde 90'ın peşipdeydik»
GENÇ- Raporlannızm o bölümü uygulan-
mamış, savcıhklara suç duyurusunda bulunul-
mamış ve zamanaşımına uğramış.
CANEVİ- Bu bir siyasi karardır efendim. Bir
karamame var ortada. Ben size söyhîyorum:
İhracatta vergi iadesi, başından itibaren DPT
Teşvik Uygulama Dairesi'yle başlamıştır. Sonra
bu yavaş yavaş yayılmıştır, sonra tekrar topar-
lanma eğilimine girmiştir. Dolayısıyla bu bir si-
yasi karardır. Bence doğru da bir karardn-.
Çünkü gözden kaçırdığımız bir nokta var; o
günün bürokratlan, vergi kacıranlarla değil,
vergi kaçırmayanlarla daha çok meşgul oluyor-
du. Daha doğrusu, hilelı yollarla vergi iadesini
almak için çabalayanlar yiizde 5-10 ise, biz yüz-
de 90'ın peşindeydik. Onun için biz onlarla ilgi-
lenmıyorduk bile başlangıçta. Biz, yüzde 90"ı
koşturmaya çahşıyorduk. O yüzde 9O'ı koştur-
mak için de, yetkınin bir merkezde toplanması
gerekiyorsa memnuniyetle destek olduk.
Yani neyin doğru. neyın doğru olmadığı yet-
kisine bakfnayetkisi biryerdeolmalıdır. Bu şeyi
dağıtügınız anda, yüzde 90'ın peşınde olan bır
idare, bu tür yetkileri bir yerde merkezileştirmek
istemiştir ve bence bu doğaldır. Ama orada, söy-
lediğinız gibi kanunsuz bir işlem obnuş mudur,
olmamıs mıdır. onu hic düsünmedım.
Özgüılük yanlısı insanlar yetiııı kaldı
O N B I N L E R
ICINYAZDI
Kolayalığın ve duyarsızhğın
biryaşam biçimi olan ülkemiz-
deemeği, özgürlüğü ve çağdaş
ilkokullan yaşama geçiren bü-
yük bir mücadele ve düşün in-
sanını kaybetmek çok üzücü.
YusufD.
Mumcu'nun ölümûnü kabul-
lenmek oldukça zor. Laiklik
felsefesinin bir kalesi daha dev-
rildi. Laiküğin ruhunael fatiha
dememek dedutmemek için
bundan sonradaha fazla çalış-
makgerekiyor. Uğur Mumcu'-
nun öldüriilmesi tesadüf değil-
dir. Bu gerceği görüp daha
duyarlı davranmak insanım di-
yen herkesın birincil görevidir.
GülegüleUğurMurncu... Seni
yaşatmak her bilincin görevi...
Zekeriya Taş
Sevgili Uğur Mumcu! Sen ilke-
lerini savunduğun Atanla
kucaklaştın. Ama özgürlük,
dernokrasi ve laiklik yanlısı
milyonlarca insan yetim kaldı.
Savunduğun düşünceleri
savunmaya devam edeceğime
yemın ederim.
Alaattin Sonroez
Uğur Mumcu'ya. Çok önemli
bir yazanmızı kaybettik, çok
üzüntülüyüz. Katılinin bir an
önce bulunmasını istiyoruz.
SevflayÇar
24.1.1993 günü değerli yazar ve
gazetecimizi kaybettik. O, bu
çağunızın en hümanist
insanıydı. Tüm insanlann başı
sağolsun.
MehmetAliL»cin
Vurdıdar O 'nu
Kıydılar güzel bir cana daha,
öldürdüler Uğur Mumcu'yu.
Parçalandı, düştüyere.
Dağıldı, kimseye hiçbirzaran olmamış bedeni
kafası, kolu, bacakları veburnu
dağıldı dört bir yani
yüz binlere, ışık saçarak
aydınlatarak
yarınlarını ülkemingüzelinsanlarına
düşünceleri.
Büemezlerdi önceden,
yanlış hesapladılar
nasılpişmanlarsa şimdi,
kış uykusundan
-belkidahayûlarcasürecek-
bir devi uyandıranlar,
Mumcu 'yu katlettiklerine
büiyorum, eminim
bir özkıyun duygusu içinde
dostum,
Onlar Uğur Mumcu 'yu değü
kendüerini vurdular.
24Ocak'tı,
andiçtik:
''Ya ölüyûdızlarahayatıgötüreceğiz
Ya da dünyamıza inecek ölüm..."
Dr. Kayıhan Pala'nın dizeleri ve Dr. Muhtefem ŞenttiHc-
ün çugisi Bursa Tabip Odası Yayın Orjknı Hekimce
Bakif Dergisi'n<k yer aldı.
24.1.1993 günü değerli yazar,
dostumuz hain ve kalleşce
katledilmiştir. Bu değerh
dostumuzu demokrasi
düşmanlan pusuya
düşürmüştür. Ama onun duy-
gu ve düşünceleri yüreğunizde
yaşayacaktır. Asıl o, demokrasi
önderi olarak her zaman
anılacaktır. Cumhunyet
yazarlan ve tüm demokrat
kişilere başsağlığı diliyorum.
Fehmi Gûven
SÜRECEK
Uğur
Mumcu'ya
Saygı
Bu nasılyürek,
Bu nice sevgidir.
İnsanlar pulpeşinde
insanlar çulpeşinde iken
Yaşammı onlara adadın.
Dürûstlûkte örnek,
Yiğitlikte tek
Düşüncelerinde ışık
Yapıtlarmaa anıtsm.
Bundan böyle,
Yürekte öz,
Eylemde söz,
Karanlığı delen gözsün.
Ah, ulu adam, yüce insan
Mesajın alınmıştır inan.
Giderken bile diyorsun ki,
"Yazım okunaklıdır,
Mustafa Kemalhaklıdır;
Akıl insanasaklıdır,
Birleşin, gürleşin, güçleşin.
Gerçeğimizin tadı,
Geleceğimizin adısın,
Dev dedikleri
Sen olmalısın.
Aan sardı her yanımı
Yaşamvı da,
Ölürnün de,
Ölümsüzlüğün tanımı.
Saydam Sanhan /Şubat
1993-Ordu
ÇALIŞANLAREV SORULARl/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL
"Çalışma Gücümün ,
Tümünü Yitirdim"
Soru:SS yaşındayım ve şu ana kadar 1J05 günlük si-
gortam ödenmiş danandadır. Bunun dışında,
ödemediğim 2 vıllık askerliğun var.
Geçirdiğinı rohsal nüutsıztık nedeniyle, calış-
ma gücûmön nonûnü yitirdim.
Acaba, 2 yühk askerliğiınin sigorta karştlığmı
yadnrsanı, geçirdiğinı rahatsızuk etnekli olma-
ma bir gerekçe ohır mu?
Hafen hiçbir geür kavnağırn da yoktur.
A.K.
YANTT: Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan
emekli aylığı (yasal deyim ile yaşlılık aylığı)
alabilmek için, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Ya-
sası'nın "yaşlıhk aylığından yararlanma şart-
. lan"nı beürleyen 60. maddesıne göre, sigonalı-
nın:
"a) Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldur-
muş olması ve en az 5.000 gün veya,
b) Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldur-
muş obnası, 15 yıldan beri sigortah bulunması ve en az
3.600 gün yahut,
c) Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş olmak-
la beraber, kadın ise 20, erkek ise 25 yıldan beri sigortah
bulunması ve en az 5.000 gün,
Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi ödemiş olması
şarttır."
Yasanın aynı maddesinde, gerek bedensel, gerekse ahinsel
özürlüler için bir ayncalık tanınmışür. Yasa, bu konuda olanlara
yaşlılık aylığı bağlanmasını şu koşullara bağlamıştır:
"b) Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak
kazanmış durumda oian,
Sigortalılar, yaşlan ne olursa olsun, en az 15 yıldan beri sigor-
talı bulunmak ve en az 3.600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigor-
talan primi ödemek şartıyla yaşlılık aylığından yararlamrlar."
Sosyal Sigortalar Yasası, yaşhhk aylığı bağlanabilmesi için en
az 3.600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi ödenmiş
obnası koşulunu getırmiştır.
Askerük sürenize ilişkin 2 yıl (720 gün) süreyi borçlandığınız-
da, prim gün toplamınız, 2.205'e ulaşmaktadır. Size, yaşlıhk aylı-
ğı bağlanması için gereken gün sayısı olan 3.600'dür. Bu nedenle,
size yaşlıhk aylığı bağlanması olanaksızdır.
Ancak, yasanın 53 ve 54. maddelen uyannca, cahşma gücünün
en az ücte ikisini yitirdiği saptanan sigortah:
"b) Toplam olarak 1.800 gün veya en az 5 yıldan beri sigortah
bulunup, sigortalıhk süresinin her yıh için ortalama olarak 180
gün malullük, yaşlıhk ve ölüm sigortalan primi ödemiş olması"
durumunda malullük aylığı almaya hak kazanır. Ancak, cahşma
gücünün üçte ikisinin yitirilmesine neden olan hastahğın, sigorta-
h olduktan sonra oluşması gerekir.
2.025 gün prim ödeyen bir sigortah olarak size yaşhhk aylığı
bağlanmaz, ama Sosyal Sigortalar Kurumu'nun sağhk tesislerin-
de, cahşma gücünüzün üçte ikisini yitirdiğinize ilişkin rapor ala-
bihrseniz size malullük aylığı bağlanır.
POLFI1KA VE OTESI
MEHMED KEMAL
••Şöyle Buyurunuz.
Erdal Inönü, başbakan vekili olup protokolde yedinci
sıradan üçüncü sıraya yükselince. toplantılarda yeni ye-
rini bulamazolmuş. Bunun üzerine Cindoruk,
"Şöyle buyurun Sayın Başbakan!.." diyerek yerini
gösteriyormuş.
Devlet büyükleri geçerken yolların tıkanması, trafiğin
altüst olması sevgiyle karşı'lanmıyor. Hele Kenan Evren
döneminde karşılaşılan başıbozuk önlemler hiçbir za-
man unutulmadı. Caddelerin saatlerce kapafı kaldığı o
günlerle bugünler karşılaştırıldığında "Çok şükür!.." de-
niliyor.
Anlatıyorlar:
Erdal Bey alanda bekliyormuş. Cumhurbaşkanı tören-
lerinden Evren'i Marmaris'e götüren uçak gecikince
dayanamamış, THY'nin tarifeli uçaklarından biriyle Is-
tanbul'a uçmuş. Böylece tarifeli uçaklayolculukedenilk
başbakan olmuş. Dahası var; Erdal Bey makam araba-
sını da, makam odasını da seyrek kullanıyor, çevik kuv-
vet istemiyor, güvenlik kuvvetlerinin sıralanmasına
karşı çıkıyor. gelip giderken uğurlama, karşılama tören-
leri de olmasın istiyor...
46 demokrasisine girdiğimizyıllarda muhalefet, CHP'-
li bakanlann kırmızı plakalı araba saltanannı çok eleşti-
riyordu. Kırmızı plakalı arabalann ulu orta kullanılması-
nı kürsüden dile getiriyordu. Bu eleştirilere gözü pek
bakanlardan biri şöyle yanıt verdi:
"Araba benim değil mi, istersem limon bile aldırırım."
Söyleyen bakanın adı "limoncu'ya Çikt. yıllarca unu-
tulmadı.
Ismet Paşa, 27 Mayıs 1960'tan sonra başbakan olunca
araba saltanatına son vermek için işe kendinden başla-
mış, Pembe Köşk'ten Başbakanlık'a, Başbakanlık'tan
Pembe Köşk'e gidip gelirken Opel bir arabaya binmişti.
Böylece araba saltanatına önce kendi son vermek isti-
yordu. Uzun sürmedi, bir süre sonra güvenlik kaygısıyla
yeniden büyük arabalara dönüldü.
Erdal Bey umur görmüş, çocukluğu Koşk'te geçmiştir.
Gözü arkada kalmamış derler...
Metin Toker anlatır:
27 Mayıs'ı yapan askerler sabah sabah Ismet Inönü'-
nün evini ararlarken Erdal Bey'le karşılaşırlar, ona
Pasa'nın evini sorarlar.
"Benimle gelin göstereyim" der. Ihtilalcileri alıp eve
getirir. Metin Toker,
"Bizim kayınbirader böylesi saftır" diye anlatır.
Geçenlerde ortalıktan yitiyor. Başbakanlık'ı birbirine
kabyor. Kaybolan Başbakanı güvenlik güçleri başlıyor-
lar aramaya... Bir türlü bulamıyorlar. Sonunda bir yer-
lerden çıkıp geliyor. Görevlilere,
"Niçin telaşlanıyorsunuz" diye soruyor; "Bankama-
tikten para çekiyordum."
Gene bir gün Başbakanlık'tan çıkmış, tek başına do-
laşmaya başlamış. Bir delikanlı Erdal Bey'i, Erdal Bey'e
benzetmiş,
"Yahu, sen Erdaî Bey değil misin" diye sormuş. öyle
yüksek sesle sormuş ki ortalığı çınlatmış. Erdal Bey çok
sakin bir sesle,
•"Bağırmana gerek yok, seni duyuyorum. Ne istiyor-
sun?" diye konuşmuş.
Fizik profesörü Erdal Bey'de daha nice dalgınlıklar
göreceğiz, nice olaylara tanık olacağız. Fizik bilgini ol-
makkolay mı?
llahi Erdal Bey, sen bîn yaşa!..
BULMACA
1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA:
1/ Andrey Tarkovski'nin
bihmkurgu türündeki
ünlü fılmi. 2/ Ahenk...
Din ya da yasa bakımın-
dan yapılmasında sakın-
ca obnayan. 3/ Gümüş-
bahğından ufak ve ona
benzer bir bahk... Lantan
elementinın simgesı. 4/
Pencerelerin çercevesine -,
içeriden tutturulan
ince perde. 5/ Sınır nişa- 8
nı... Hayvan pishği. 6/ g
Parçahınn birleştinhne-
siyle çeşitli şekillerin elde edildigi
bir oyuncak... Eskiden Karagöz
oynatılan kahvelere verüen ad. 7/
Bir çalgıyı doğru ses vermesi için
ayarlama... Sarmısak dilimi. 8/ Es-
ki Mısır'da güneş tannsı... Limon-
luk. 9/ Bir yerde öteden beri olage-
len davranış.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Çetin Ahan'ın bir tiyatro yapıtı.
2/ İnce dantel... Namazda bir kı-
yam, bır rükû ve iki secdeden olu-
şan bölüm. 3/ Soğuğun etkisiyle ya da bir bükülme sonucu bel
bölgesinde birdenbire beliren ağn. 4/ Uzakdoğu'da bir ırmak...
Yeniçen ocağında tabur. 5/ Ahcının kendi kendme monte edfr-
bileceği şekilde satılan parçalann tümü. 6/ İzin... Asker. 7/ Nazi
partisinin hücum kıtasını simgeleyen harfler... Dikihniş fasikül-
lerin tümünü karton bir kapak içıne koyarak yapılan cilt. 8/
Süzgeç, kevgir. 9/ Ağırlama... Erkek hizmetçi.
TEŞEKKUR
Geçirdiğim birinci kalp krizi sonunda tam bir ekip
çahşması duyarlılığıyla beni tedavi eden İstanbul Tıp
Fakültesi Hastanesi Koroner Yoğun Bakım Ünitesi
doktorlarından, Sayın
Dr. MEHDİ AZARBAZ,
Dr. DAKÜŞ GAFFARİ,
Dr. RECEP BEY'e
ve hemşire HANİFE DEMİR'e;
Kardiyoloji Servisi doktorlarından Sayın
Dr. ELMAS ORAKa.
Dr. BERRİN UMMAN'a,
Dr. BETÜL HATİPOĞLU'na.
Dr. MUHAMMET PAKKHOO'ya,
Anjiyo operasyonunu yapan
Doç. Dr. YILMAZ NİŞANCI'ya,
Dr. AYŞEN HELVACI'ya,
hemşireler ŞENGÜL KAHRAMAN, DİLEK BİRCAN
tüm diğer hemşire ve hasta bakıcıları ile Dahiliye
Servisi bashemşireleri, FAİLATUN SARI ile MERAL
MADENOGLU'na içten teşekkur ederim.
HÜSEYİN KIVANÇ
KUTLAMA
GÜLAY
ıle
REM2İ YILMAZ
evlendiler
Onlann mutluluğunu biz de paylaşıyor,
her iki arkadaşımızı da kutluyoruz
CUMHURÎYET SPOR SERVİSİ