19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 MAYtS 1993 PAZAR 12 DIZIYAZI Silahgölgesindesivilsiyaset aşkent Erbil'ın sokaklan miting alan- k lannı andınyor. İşi olsun olmasın her- rkes dışarda. Kahvelerin lpkallerin ye- k nni kaldınmlar alıruş. Üçerii beşerli uplar halinde yerlere çömelmiş ışsiz- ordusu boş vakıtlerini dama oy- nayarak değerlendiriyor. Sokaklarda kadın görmek oldukça zor. Şehıt peşmerge komutanlannın büyük boy fo- toğraflanyla donatılmış üç geniş caddenin birleşti- ği meydanda dev bir taş kaidenin üzerinde, Ingjliz- ce ve Arapça "Kürdistan Ulusal Meclisı" yazıyor. Saddam döneminin "Sahte Meclis Binası" bir yıldır faaliyette. Binanın gırişinde Molla Mustafa Barzani'nin dört metre yüksekliğinde dev bir res- mı. 1960'lardan başiayarak Irak'ta mücadeleyı yük- selten Barzani, peşmerge giysileri içinde karşıhyor kapıdan girenleri. İlkin Meciis Başkanı Cewher Namık Salim ile görüşüyoruz. Salim, kendilenm Irak merkea hü- kümetinın federe parçası olarak tanımladıklanru söylüyor ûstüne basa basa. Hemen ardından ekli- yor "'Bız tran, Türkiye ve Suriye ile olan sınırlanmızı muhafaza etmek arzusundayız." Irak'ın bunu kabul etmediğini, Kürdistan'ı. kendi- sinin bir parçası gibi görme eğilimınde olmadığmı hatırlattığımızda yanıtı "Irak, Saddam'ın ba- basının malı değil. Araplar, Kürtler, Türkmenler, Asuriler bu topraklarda kardeşçe yaşamak istiyor" oluyor. Kürdistan'ın oluşumundan sonra çalışmalanru 36. Paralerin kuzeyinde sürdüren Irak Muhakfeti ile birlikte demokratık, federaüf bir Irak anayasası oluşturma çalı- şmalannı sürdür- düklerini belirti- yor Salim. Daha sonra gö- rüştüğümüz Baş- bakan Kusret Re- sul Abdullah da, Koalısyondaki iki büyûk patinin ile- ri gelenleri de aynı şeyi hem de ben- zer cümlelerle tek- rarlıyorlar"Irak'- tan ayrrlmak gibi biı niyetimiz yok. '-Anacntuz de- mokratik rejimin tesisi ve diğer halklarla birlikte demokratik bir rejim içinde yaşa- mak." Politikanın nabzırun attığı kentte garip bir ikilik gözleniyor. Sanki herşey iki büyük siyasi oluşum Kürdistan Demokrat Parti (KDP) ile Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasmda eşitlik gözetilerek düzen- lenmiş. Her iki parti de Mecliste ve Hükümet'te eşit şayıda temsil edüiyor. 105 üyeli parlamentoda, her ikisınin de 50'ŞCT milletvekili, 600 nüfuslu Asuri- ler'in ise beş milletvekili var. Komünistler ve İslamcılar seçim barajını aşamadığından, Türk- menler ise seçimlere gjrmeyi reddettiklerinden par- lamento dışı kalmışlar. Eş başkanhk Hükümette de durum aynı. 15 Bakanlığm altışar tanesi KDP ve KYB'ye ait. Sağlık Bakanlığı Komünistlere, Bayındırlık Bakanlığı Asurilere ve- rilmiş "Adalet mekanizması tarafsız işlemeli fıkri" Adalet Bakanhğı'run bağımsızlara venlmesine yol açmış. Başbakan, KYB'den, Meclis Başkanı ise KDP'den. İki partınin hderleri Mesut Barzani ile Celal Ta- labaııi ise eşit oy alarak Eş Başkan olarak göreve başlamışlar. Resmi olarak bu eşitliğin nedeni'"her iki parünın eşit oy almasına" bağlanıyor ama bir KYB yetkili- si, "geçmişte dönem dönem birbiriyle savaşmak zorunda kalrnış iki partinin bu süreçte hıç bir bi- çimde birbiriyle çatışmaması hatta çelişmemesi ge- rektiğini" fısıldıyor. özellikle, ortak düşmanı bir kenara bırakıp si- lahlan birbirine çevirecek kadar ileri giden, Kür- vA ıllardır "Savaşmak boş oturmaktan iyidir"atasözünü kendilerineklavuz edinmiş olan Irak'h Kürtler şimdisilahsız siyaseti öğrenmeye çahşıyorlar. distan'm geleceğine ilışkın programlan da birbinn- den çok farklı olan iki partinin çelişkıleri bu koalıs- yon içinde ne derece giderilebıliyor? Bu konuda görüşlenne başvurduğumuz KDP ve KYB'h'lenn yanıtı hep aynr "'Hıçbir sorun yok. Birlikte uyum içinde çalışıyo- ruz..." Oysa yalcın zamana kadar iki parti arasında ger- gjnliğin sürdüğü biliniyor Özellikle KDP'nin "özerkük"le yetinmesine karşılık KYB'nin "federe bir yapıyı" savunması çelişkınin merkeane oturu- yor. Ancak kısa bir süre sonra Mesut Barzani'nin Meclis'te yaptığı "Federasyonu savunan" konuş- masının ardından bu sorun belli ölçülerde çözülü- yor. tkinci önemli çelişkı de "KYB'nin Meclis'in seçıminden sonra Saddam rejimiyle diyaloğu ve pazarhğı kesmek istemesine karşın KDP'nin gizli gızlı görüşmelen sürdürmesi". fşsizler ordusu sokaklarda geçiriyor günlerini. Kahvelerin, lokallerin yerini abnış kaldınmlar. Üçerli, beşerli gruplar dama oynuyor bütün gün. tanı olan Kusret Resul Abdullah'ın getirilmesi bu- güne kadar süren uzlaşma poliukalanrun değişebi- leceği kaygısını doğuruyor. Bu değışıkliğı anlatırİcen bır KYB yetkılisi "Şim- dı >enı bır dönem başhyor. Bu dönemde gerekti- ğinde masaya yumruğunu vuracak, sert kararlar Başbakan Kusret Resul Abdullah Tatil günleri yeşil alanlara doluşuv or halk. Normal gûrüerde sokaklarda gördnmeyen kadınlar, tatil günleri en güzel gi\ silerini giyip çıkıyorlar sokaklara. Alh, yeşilli, morlu uzun giysilerle piknikten çok düğüne gider gibiler. Davullar, zurnalar çalınıyor, halaylar çekiüyor. Cuma günlerini bayram havasında geçiriyor Kürdistan. Aynı zamanda iki büyük sılahlı güç olan iki par- tinin birliğinın sürmesi için kabine oluşturulurken özellikle uzlaşmacı ve serinkanlı Bakanlann seçil- mesine özen gösteriliyor. Ancak, Başbakan Dr. Fuat Mahsun başkanhğmdaki "Uzlaşma Kabine- si"nde bir yıhn dolmasına bir kaç gün kala değişik- lik yapılması, Koalisyonun KYB kanadının baş- bakanla birlikte dört aktif bakanlığı da değiştırme- si anlamlı bulunuyor. Başbakanlığa halk arasında sevilen Erbil'in kurtuluş hareketini yönetmiş bir peşmerge komu- alabilecek, girişken bır Başbakan'a ihtiyaç vardı. , Kusret bu iş için ideal bir başbakan" diyor. KYBnın Tanm, Peşmerge ve Malıye Bakan- lannı değjştirmesi, Toprak Reformu yasasının Meclis'te büyük tartışmalara yol açtığı, düzenli or- duya geçme çabşmalannm hızla sürdürüldüğü bir döneme denk gelmesi haliyle kaygjlan artınyor. Muhafazakar kesimin temsücisı ve daha çok aşi- ret ilişkilenne dayalı olan KDP ile modem bir sos- yal demokrat obna eğjlimindekı KYB arasındaki görünür dengenin, önümüzdeki dönemde KYB le- hine dönüşeceği görüşünü savunuyor pohtik çevre- ler. Bu konuda yine bir KYB yetkilisi isim venne- mek kaydıyla şunlan söylüyor: 'Biz seçimden önce MK toplantısında KDP'den fazla oy da alsak gerek parlamentoda gerek hükü- mette eşit temsil edilmemiz gerektiği karannı almıştık. Bugüne kadar çeşitli tavızler de verdik. 2000 yüına kadar bu durum sürmek zorunda. Yalruz biliyoruz ki gelecek bizim. Genç partiyiz. Yalnız örgütlenme, ideoloji, kadro olarak değil, fı- ziki olarak da genç bir partiyiz. 1975'de kurul- duk." İki parti arasındaki faıkı açıklarken de en kestir- me yolu seçiyor "Şöyle söyleyeyim; Allah korusun Mesoıt Bar- zani ölse yerine mutlaka bir yakm akrabası gelir. Oysa Talabani'ye bir şey olsa parti mutlaka kendi- sini politik olarak ispatlamış binni getirir başına." Yeru Başbakan Kusret Resul Abdullah, Kür- distan Federe Hükümeti'nin acil programını şöyle arabyor: Emniveti sağlamak Kürdistan gümrüklerini kontrol altına almak. Göçün geri çevrilmesi Eğitim sıstemini düzenlemek Serbest silah pazannı kontrol altına almak. Kürtler ve diğer azınlıklar arasındaki kardeşliği muhafaza etmek ve gehştırmek. 30 bin kişitik düzenliordu Kürdıstan'da 10-12 yaşın üstündeki, neredeyse bütün erkekler sokağa çıkarken, ceketlerini ve tespıhleriyle bırlıkle Kalaşnıkoflannı da alıyorlar yanlanna. Silah günlük hayatın bir parçası haline gelmış. Peşmergelerin sayısının 300 bini aştığı be- lirtiliyor. Şimdi 30 bin kişilik düzenli bir ordu kur- ma çabasında olan Kürt hükümetini en fazla sıkıntıya sokan konu halkın silahsızlandınhnası. Bir yanda Başkent'in yalruzca 30 kilometre uzağı- nda her an tepelerine binmek için fırsat kollayan" Saddam ordusu, bir yanda ise silahlı bir toplumun yarattığı sonınlardan kurtulma ve devlet olmanın koşullanndan biri olan düzenli orduyu kurma zo- runluluğu. Çareyi düzenli ordunun yanı sıra "silahlan evle- re sokma"nın koşullanm yaratmakta bulmuşlar. Peşmerge Bakanlığı bu konuda yasal düzenlemeyi yapmak için hummalı bır çalışma içinde. Yeni Peş- merge Bakanı Cabbar Ferman, 30 bin kişilik ordu- nun 12 binının KDP, 12 bıninin ise KYB peşmergele- rinden oluşacağmı geri kalanının ise eşit olarak di- ğer parti peşmergelerinden alınacağını belirtiyor. Yaklaşık 270 bin peşmergenin işsiz kalması an- lamına gelen bu düzenleme nedeniyle önümüzdeki günlerde bayağı sorun yaşanacağa benzıyor. Potis ve Yargı teşkilatı Peşmergelerin özellikle genç olanlanndan bir bölümü ise polis teşkilatı içinde görevlendirilmiş. Polis teşkilaünın başında bulunanlar görevden ahnjrken, 1991'de ayaklanmaya katılan polisler görevde kalrnış. "Bir tür evlilik yapük" diye başh- yor İçişlen Bakanı ve sürdürüyor "Tarihle hesap- kşmayı ıleri bir tarihe erteledik. Evelden Baas reji- mınden emir ahyorlardı, şimdi bizden." HükumeUn öncelikle el atüğı konulardan biri yargının düzenknmesi. Asliye ve hukuk davalan- na bakan yargıçlar ve savcılar görevde kahrken, Baas Rejiminin Devrim Mahkemeleri derhal dağıtılmış ve siyasi suç kavramı ortadan kaldınlmış. Her türlü suç normal mahkemelerde yargılanıyor. Yıllardır "Savaşmak boş oturmaktan iyidir"- atasözünü kendilerine klavuz edinmiş olan IrakTı Kürtler şimdi silahsız siyaseti öğrenmeye çahşıyor- lar. YARDT: Kürdistan gelecekten ne bekUyor? 6 Önde giden ışıksuı, bizler seııiıı selin olacağız9 O N B I N L E R İÇİNYAZDI Uğur'umuzu kaybettik ama, lar. Huzurunda söz veriyorum Atatürk ilke ve devrimlerine demokrauk mücadelenin ve la- bağhlığımızı, laik düşüncelerimizi kaybetmedik, kaybetmeyeceğiz. Uğur Mumcu bize hep önde giden ışık, bizler de O'nun seli olacağız. Kemal Tannkulu Yiğjdim, aslanrm burda yatı- yor... Tuba Arslancan Demokratik düzenin ve laikli- ğin savunuculuğunu yaptığınız bu dönemde size karşı yapılan bu suıkastı nefretle ve şiddetle kınıyorum. Gerici ve yobazlar sanmasınlar ki bu mücadelede bir mum söndürmeye duracak, aksine binlerce meşaleyi yaktı- ikliğin savunuculuğunu bırak- tığın yerden devam ettireceğim. Uğur abi sizi hiç unutmayaca- ğırn. Çok üzgünüm. Engin Ersan Sayın ve de çok sevgili Uğur Mumcu, aslında çok şey yazıl- dı. Çok şey söylendi. Aina hiç- biri sadece lafta kalıyor. Teh- ditleri ahyordun ama korkmu- yordun. Neyse seni bu kadar korkusuz kılan tabii ki düşün- cendi. Bedenin bir gün bihyor- du, toprak olacağını ama dü- şüncenin asla fikirlerinin asla yok olmayacağıru. Senin ar- kandan yürüyeceğimizi biliyor ve kendini bu uğurda feda et- men bizi her geçen gün biraz daha büyütüp, güçlendirip ve senin gii bir uğurda ölmeyi kor- kusuzca göze aldığımi2] bilmeni istiyor ve seni asla hiçbir zaman unutmayacağız. Sözde unutul- sanda yüreğinıizde düşünce- mizde kısaca belliğimizde hep var olacaksın. Atatürk gibi. Figen Günaydm Sen ülkemizin devrim şehitlerinden biri olarak, ülkemizi sonsuza dek aydmlatacaksın. Türkiye üzerinde sıcak bir yorgan. Rahat uyu. İlkelerin ve inançlann bilinçlerde. aydınhk Türkıye'yi yaratmak üzere harekete geçti. Bu böyle olmamabydı, ama sen bayraklaşmaya aday bir kişilik olarak, şimdi, Türkiyemizde ışık ışıksın. Seni çok özleyeceğim. İyi ki resimlerin, kitaplann, düşüncelerin, inançlann var, dimdik ayakta. Yani sen bizlerle yaşıyorsun. Biz sensız çünkü. Seni seviyorum. Yolunda yürüyeceğim, sonuna dek. Meral Pazar Seni unutmak çok zor, ilkelerin doğrultusunda verdiğin savaşımı sürdüreceğiz. Yusuf Koca Hıçbir kelime şu anki duygulanmı ıfade edemez. Sen düşüncelerini özgürce yazdm, hıçbir şeyden korkmadan, özgürlük için savaştın, bunlan yaalannadöktün. ama ben senin için duyduğum üzüntüyü yazarruyorum. Olene kadar içimde hissedeceğirn. Ölümün senin düşüncelerimi öldürmeyecek. Rahat uyu. Vaner Alper-Ayşegül Alper Gerçeklik seninle ışıyordu Bizler senin etrafındayız. En büyük inanışın bilimin önünde gerçeklik artık senin yokluğunda, içimizdeki aayla sonsuza dek yaşayacak bundan hiç şüphen olmasın. Ve senin yokJuğunun verdiği aa üzerine yemin ediyoruz ki bizleri hiç kimse susturamaz. Senin kaleminle yaptığın savaşı, bizler sürdürüp amacımıza ulaşacağız hem de gerektiğinde silahlanmızla. Önünde saygıyla eğılerek. Fuat-Çiçek Tuna Tarih boyunca aydmlanmayı sizin gibi ışık tohumu ınsanlar gerçekleştirdi. İnsanlık,birtek karanlık noktanın kalmadığı günlere ışık insanlarla erişecek. UğurBaşyiğit SÜRECEK Birgül koparddar dahnuzdan Atatürk devrimlerinin, laikliğin, demokrasinin ve çağdaşhğm yıbnazsavunucusu,simgesibir "güzeladanu"bombalı sakhrı sonucu yitirdik. Bir "gül" kopardûar dalanızdcm. Atatürk'ün Söylev'inin sonunda uygarlık, bağtmsızhk ve özgürlük uğruna sonuna dek sürecek uğraşlarm ve savaşlarm tükenmez buyruğu yer alır. Bu açıdan bir bitmeyen Söylev 'dir, Atatürk ün 66 yü önce verdiği büyük Söylev. Anayasalar değiştiriJebilir, yasalar çıkarûabüir, yasaklar korudabilir, cezalann en ağırı biçilebilir, Uğur Mumcular öldürülebilirfakat, Anıtkabir'in veokullarmduvarlarmdan A tatürk 'ün, Cumhuriyet 'igençliğe emanet eden sözleri indirilebüir rrü? Okullarda okutulan kitaplardan o sözler çıkartılabilir mi? Buna hiç bir kimsenin ve yasanm, hiç bir iktidarın gücü yetmez. Buna kimsenin gücü yetmedikçe, "Emanet" kuşaktan kuşağa taşmacaktır. Atatürk'ün Cumhuriyeti'ni, en başta o emanetin bilincine eren, o emanetin sorumluluğuna varan genç kuşaklar yaşatacaktır. A tatürk 'ün 1927 'deki Söylev 'inin son bölümüne girerken söylediği "Buneticeyi Türk Gençliğineemanetediyorum" sözü insanlık tarihinin en yüktii sözlerinden biridir. O sözler ki İmgelem sonsuzluğunun A teşten gülüdürler Yerine koymak, kutsamak o gülü Hangi yerine? Mustafa Kemal'in bahçesine Bir uhısun sulachğı beslediği Yediveren bağımsızlık gülü Mustafa Kemal'in bahçesinden bir gül kopardûar. Güllerüniz bitmez ki Ulusumuzun başı sağolsun ö a l Çakabey lisesi öğrencileri adma Gûklen Özgediz ANKARANOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Riyad Mahluflasöyleşi: (4) Laiklik yoksa, demokrasi yok... Tunuslu Riyad Mahluflasöyleşimizinamacı, onunTu- nus'un ileri sürdüğü gibi bir "adisuçlu" mu, yoksa, siya- sal niteliği olan bir eylemci mi olduğunu kavramaya çalışmaktt. Söyleşimizin sonunda, bir kanıya varacak- öm. Ancak, benim böyle bir kanıya ulaşmam yetmezdi. Bulguların da o yönde olması, Riyad Mahluf'un ya da savunmanı Burhan Apaydın'ın yargıç önünde açıklama- lar yapması gerekirdi. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, bir yapıtının sonunda, "Delilsizlik yüzünden nice haklarhe- der olup gidiyor" der. Biz, olayın o yanırsı yargıya bıra- kıp, söyleşimizi sürdürüyoruz; Oral Çalışlar soruyor Riyad Mahlufa: - Siz banka soyduktan sonra, gizli bildiri çıkarıyor muydunuz? - Yok, hayır söylemiyoruz! - "Şu bankayı biz soyduk" demiyor muydunuz? - Hayır! Zaten onlar biliyorlar. Gazete yazdı: "Banka soygunları siyasidir" diye. Bir kişi soygun yapar, o pa- rayla Amerika da rahatça yaşar. O kadar çok banka soymaya gerek var mı? Ben size söyleyeyim mi, bu pa- ralarla ne yaptık? Materyal alıyoruz (video, teyp kasetle- ri, bilgısayarlar), uçak bileti, dış bağlantı yapıyoruz bu paralarla. Devletten zarar görenlere (işkence görenle- re) yardım ediyoruz... (Türkiye'de siyasal eylemci deyince, adam öldürme- ye karışması gerektiğini düşünüyoruz; Riyad Mahluf'un örgütünde yok böyle bir şey. Onların tüm eylemi, halkı uyandırıp, bilinçlendirmeyi amaçlıyor. Demokratik bir eylem.) Konuyu değiştirmek istiyorum: - Cezaew nasıl? Yemekler örneğin... - Bakın birşey söyleyeyim; burası için söylûyorum; bu- rası cezaevi değil, çok çok rahat. - Otel mi? - Otel değil, ama rahat. Çok iyi davranıyorlar. Ama so- ğuk, kalorifer çahşmıyor. Insanlar olarak söylûyorum, çok çok iyi. Yemekler beş yıldızlı değil ama, değişik ye- mekler. Idare eder. Yani, kişi yaşıyor, ölmüyor! - Müdür beyin hatırı için söylemiyorsun?! - Yok yok, hatır için değil. - Başka hukümlulerle konuşuyor musunuz? - Herkes burada af bekliyor! içerde herkes, özel radyo- ların kapatılmasını protesto ediyor. Burada top var, maç yapıyoruz, fakat radyo çok önemli! - Bundan sonraki izlencen, programın nedir? Buradan çıktm, ne yapacaksın, nerede çalışacaksm? Salıverilir- sen, gene Türkiye'de mi kalmavı düşünüyorsun? - Ben her yerde çalışacağım; bizim dava devam ede- cek. Ben ölsem, arkadaşlarım davayı hiç bırakmayacak- lar. Çok güveniyorum arkadaşlarıma. Her bozukluğu düzelhmek için bir kurban gerekli. Ben kurban olacak- sam, olsun, ben olayım. Dava yürüsün yeter ki. - Avrupa 'ya mı gitmek istersin? Sonra ne yapmak isti- yorsun? ş- Onu çıktıktan sonra söyleyeceğim, şimdi olmaz. Siz bilirsiniz! Oral Çalışlar alıyor ele soruyu: - Diyorsunuz ki, Tunus'ta demokrasi için arkadaşları- mızsavasım veriyor. Onlara ileteceğin birşey, birmesaj varmı? "*"" - - --- - Ben bir tohum ektim. Onlar biliyorlar, mesaj istemez! Onlar bilirler, ben ne düşünürüm, ne istiyorum şimdi... - Tunus'ta çalışmalannızı halk destekliyor mu? - Sadece halk. Biz orada demokrasi için uğraşıyoruz. Halka demokrasiyi götürmez, vermezsek o zaman bi- zim dava bozuk demek. - Anladım... diyorum. Şöyle sürdürüyor konuşmasını Riyad: - Size birşey anlatıyorum: Demokrasi hayvanlar için değil, biz ınsanlar için. Bence bizim halkımız hazır de- mokrasiye. Bizim bütün bilgimiz, çalışmalarımız halkı hazırlamak için. Ben bir kişi değilim. Pozisyonumu çok fazla açıklamak durumunda da değilim. Ama şimdi, bi- zim halkımız hazır. Hayvan gibi değil. Oral Çalışlar giriyor: - Demokratik sosyalizmi savunuyorum, dedin. Nasıl bir demokratik sosyalizm olacak bu? - Onlar da, "demokratız"diyorlar, amadeğiller. Bizim rejim, şimdi içerde sosyal demokrat! Ama hiçbir sosyal demokratlığı yok! Biz niye çalışıyoruz? Bu sözcük yerli yerinde olsun. "Doğru yapın" diyoruz. Çok partili, dü- şünce özgürlüğü olan bir rejim istiyoruz. Bunlar yok, o zaman demokrasi yok! Ben giriyorum araya: - Türkiye'de çok önem verilen bir ilke var, laiklik. - Tunus'taki rejimin laiklikle ilgisi yok. Bakın size bir- şey söyleyeyim, biz Müslümanız Elhamdülillah, biz ina- nıyoruz. Din şahsi birşey. Allah, hiçbir zaman, "Gelin bir parti kurun!" demedi. "Allah Partisi" Htzbullah, ne de- mek? Benim düşüncem böyle, ister Müslüman olsun, ister olmasın, özgür olmalı, hür konuşmalı. Laiklik yok- sa, demokrasi de yoktur o zaman. Netice, dinin siyasetle hiçbir alakası yoktur... - Şimdiki iktidar nasıl? islamiyete mi dayanıyor? - Bu Müslümanlar, yalancı Müslümanlar. Dinin arkası- na sığınarak sandalye istiyorlar! BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Saz şairlerinin, kendi- ^ lerinin ya da başkalannın şürlerini derledikleri 2 uzunlamasına açılan def- o ter... Hatay üinde bir göl ve ova. 2/ Asya ile Av- 4 rupa'yı ayıran dağ sıra- sı... Bir taşınmazın mül- kiyet hakkını gösteren belge. 3/ Bir nota... Halk dilinde sütkardeş. 4/ Maksûn Gorki'nin bır ro- manı... Bilgiçlik taslayan kimse. 5/ Yüksek ma- kamdaki devlet adamlan. 6/ Hura da denilen ve kerestesi marangoz- lukta kullanılan Tropikal Ameri- ka ağacı... Telefon sözü. 7/ Zim- babvve'nın başkenti... Sulak yer. 8/ Halkın aşağı tabakası... Franz Kafka'nın tanınmış bir romanı. 9/ Türlü nedenlerle başanlı olama- yan kimse... Akdeniz bölgesinde bır akarsu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Türk halk müziğinde, bağlama ailesinden calgılann en küçük boylusu... Hattatlann kağıt cila- lamakta kullandıklan bileşim. 2/ Eski yapı ya da kent kahnü- sı... Haber. 3/ Sodyumun simgesi... Ağn Dağı'na verilen bir başka ad. 4/ Güreşte bir oyun... Yerine koyma, yerine kullan- ma. 5/ Yol yapımında kullanılan taş kınntısı. 6/ Eski zamanla ilgili... Büyük erkek kardeş. 7/ Bağ, bahçe ve bostanlarda ekil- mek için aynlmış küçük toprak parçası... Yemek. 8/ Parlak... Briçte kazanılan her ele verilen ad. 9/ Bir çocuk oyunu... Halk şaıri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle