Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 MAYIS1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Hayali-Mafya üişkisinî herkesbfliyorduTUNCAYÖZKAN
ikna edilmiş geliyor. Şüphele- lanmışü, bunu aayapmaya yet-
necek bir durum yok: ama akıl kimiz yoktu. Hiçbir merciye ih-
ANKARA- Hayali İhracaü var. Mümkün değil böyle bir
Araşürma Komisyonu'naifade ihracat, planlamaya mektup
veren Merkez Bankası eski yazıyoruz, diyoruz ki 'Bunu
İstanbul Kambiyo Müdürü Se- durdurduk, ne yapahmT Plan-
lahattin Yenersoy, hayali ihra- lamadan bize çok ağır yazılar,
cata karşı yapüklan araşürma- 'Efendim, siz nasıl durdurursu-
lann dönemin iktidannı ra- noz?' şeklinde. İmza, müsteşar
hatsız ettiğıni, eski Başbakan yerine Arif özmen; sadece bu
Turgut Özal'ın Merkez Ban- değil, bunun gibi bundan evvel
kası Başkanı Rüşdü Saracoğ- pek çok bu şekilde ağır yazüar
lu'na bu nedenle kendisini şika- aldık biz.
yet etüğini açıkladı. Hayali ih- Bundan da netice alamayı-
racat ödeme talimatlannın dö- nca, şöyle düşünüyorduk: Kuş-
nemin DPT Müsteşan Yusuf kulandıgımız hususlarda, güm-
Bozkurt Özal ve Müsteşar rüğe yazalım, gümrük eğer bize
Yardımcısı Bülent öztürkmen derse ki 'Evet, bu mükerrerdir,
tarafindan verildiğini ifade bu biraz sahtedir', o zaman
eden Yenersoy, birçok ödeme- bunu alır, planlamaya belge
ye karşı çıkmasına rağmen olarakjöndeririz, belki durdu-
talimatlanyla zorlaDPTnin
ödeme yapmak durumunda
kaldıklannı açıkladı.
Hayali İhracat Komisyonu'-
nun tutanaklanna göre Sela-
hattin Yenersoy'un ifadesi şöy-
le-
MAHMUT ÖZTÜRK (Ko-
misyon Başkanı): Sayın Sela-
hattin Yenersoy, rutinin dışına
çıkan ödemelere karşı bir
tavnnız, direnciniz oldu. Buna
karşın nasıl ödeme yapıyordu-
nuz?
SELAHATTİN YENER-
SOY: Hayali ihracat Tûrk li-
rasının değerinin düşmesi ihra-
cat potansıyelimizin zayıfla-
ması pahasına olmuştur. Fiktif
ihracata mevzu teşkil eden
mallar hurda mallardı; işte pa-
çavralar, deri kınntılan, yedek
parça diye uyduruk şeyler. Süb-
vansiyonlar, maalesef yatınm
yapmayacak kişilerin eline geç-
miştir.
İmalatçı adresi boş arsa
İmalatçı faturasını anyoruz,
o adreste hakikaten böyle bir
imalatçı fırması var mı; bakıyo-
ruz, boş arsa çıkıyor, bakıyoruz
bir ev çıkıyor, alakasız isimler
çıkıyor. Biz bunu DPTye yan-
yoruz. Diyoruz ki 'Bakınız, biz
bunlan ödemiyoruz.' Bu kont-
rolümüz Devlet Planlama Teş-
kilaü'nı o yülarda 1984 ve
1985'te, hatta 1986'da çok ra-
hatsız etti. Hatta hükümeti de
rahatsız etti. Fakat biz kendi-
mizi şöyle savunuyorduk: 'Ma-
dem ki bu belgeler ûzerinden
ödeme yapıyoruz, belgenin sıh-
hatından sorumluyuz.' Onun
için bu imalatçı faturası sağlıklı
mı değil mi diye. Bu kontrolü-
müzden kurtulmak için tebliği
değiştirmek lüzumunu hissetü-
ler ve 1986 sonunda o malum
tebliği çıkardılar. 'Vergi ia-
desi ödemelerinde imalatçı fa-
turası aranmayacakür, alış fa-
turası aranmayacaktır, sadece
gümrük çıkış beyannamesi ve
döviz alım bordrosu yeterlidir'
dediler ve bizim kontrol enstrü-
manlanndan bir tanesi elimiz-
den alındı.
Başbakan'm taümatı
Dediler ki 'Ne Merkez Ban-
kası, ne gümrûkler, ne mali po-
lis hiçbir merci vergi iadesi de-
netiminde yetkili değildir, tek
planlama yetkiüdir.' Bu konu-
da. o zamanki Sayın Başba-
kan'ın (Turgut Özal) gayet sa-
rih -herhalde elinizde vardır- ta-
limatı vardır.
Halbuki, bu kararnamenin
kanunlardan ûstûn olmaması
gerekir benim kanımca; çünkü,
maliye mûfettişine verilendene-
tim yetkisi onlann kanunundan
gelmiştir. Ama, bir kararname-
nin (kararname de değil belki)
Sayın Başbakan (Turgut özal)
tarafından yorumlanmasıyla
yazılı bir talimat şeklinde bütün
bu yetkiler alınıp planlamaya
devredildi. Bizim hiçbir kontrol
imkanımız kalmadı. Ama, gö-
rüyoruz, bir yandan da basın
devamh bunu işliyor, bunu bili-
yorsunuz, amme vicdanmda
rulur. Fakat buna da hakkımız
yoktu. Nitekim, Saym Başba-
kan'ın tamimi ile bu da yasak-
barda bulunamıyorduk. Hatta,
bir ara Kaş, Kalkan'dan bir ih-
racat olayı oldu. Merkez Ban-
kası İstanbul Kambiyo Şubesi'-
nin ihban ve araştırmasıyla or-
taya çıkanldı.
Bunun üzerine Sayın Başba-
kan (Turgut Özal), Merkez
Bankası Başkanı'nı çağınp ni-
çin böyle bir şey olduğunu, ni-
çin Merkez Bankası'nın böyle
bir araşürma yapuğmı soruyor
ve Sayın Rüşdü Saracoğlu bana
diyor ki 'Selahattin Bey, sizin
ısminizi vermişler Başbakan'a;
ama sizi savundum. bundan
sonra da savunacağım.' Yani o
da katlanamıyordu bu şeye.
1984, 1985, 1986'da devamlı
planlamaya karşı itirazlanmız
oldu. Şunu söyîüyordum; bir
gün bunlann hesabı sorulur.
biz bankamızı bundan kurta-
ralım. Onun için mümkün ol-
duğu kadar dikkat edelim.
Amacımız buydu. Fakat, biz
bu kontrolleri yapükça, çok
ağır şekilde muaheze edildik.
BAŞKAN: Kim tarafından?
YENERSOY: Efendim
planlamadan. Bana gelen yazı-
lar planlamanın yazılan. Bu
özel olarak kurulmuş bir ekipti
ve bizi şimdi... Size de bıraka-
cağım bunu; efendim İzmir
Devlet Güvenlik Mahkemesi'-
ne yazdığım bir mektup var,
onlar bizden sordular. Çünkü
Devlet Güvenlik Mahkemesi'-
ne. Tabii uzatmayacağım kısa;
bunlar çok önemli; firmanın
Antalya hayali ihracat olaymda
suçüstü yapılmış. Devlet Gü-
venlik Mahkemesi el koymuş,
bunlan mahkum etmiş, biz
Devlet Güvenlik Mahkemesi'-
nın bu kararçnı planlamaya
gönderiyoruz. Planlama buna
rağmen bize talimat veriyor,
'Bu vergi iadelerini ödeyiniz'
diye. Diyoruz ki 'Bir mahkeme,
bunlan anyor. Bunlar hayali
landı. labıı bu haskılar sadece
Devlet Planlama'nın bize,
'yapın, ödeyin' yaalannda de-
ğil. Bizzat bu iş bir mafya işi idi;
bunu bilmeyen de yoktu. Nite-
kim, onlann ileri gelenleri de
ihracattan mahkum olmuşlar, bana çok gelıp gıtmıştır; kapıda
nasıl öderiz?' diye, 'Hayır öde- kimisi beünde tabancalarla bil-
yeceksiniz' diyor.
Buradaki yazıda göreceksi-
niz efendim. Onlar yazmışlar,
biz reddetmişız, onlar yazmı-
şlar biz reddetmişiz, sonunda
bazılannı ödemek durumunda
kalmışız, yapacak bir şeyimiz
yok.
mem nelerle. Onlardan da ağır
baskılar gördük, tehdit; evde
huzurumuz kalmadı, telefon-
lann fışlerini çekiyorduk, işte
savcüığa gidiyorduk, 'Aman
bunlan bulun' diye, 'Sülalenızı
kurutacağız' gjbi birtakım teh-
ditler ve gelip şunu söylüyor-
lardı; 'Selahattin Bey, siz bura-
UyuştorucuylabatanKısmetim-1 hayaliihracattandasatak
Hayali ihracat oiaylannın çoğu DFTnn engeOemekri sonucu ortaya çücanlamadı. Pek çok olay vergi iadesi almdıktan
sonra aydınlatılabfldi. Ancak Gümrûkler Genel Mödüriûgü Gümrük Muhafaza ekipferinin "suçüstü" yaptığı operasyonlar-
dan soouç alınabfldi. Bir süre öoce Akdeniz'de ambanndaki uyuşturucuyla batuılan Kısmetim-1 getnisi 1989'da hayali ihracat
girişimi sn-asuıda ele geçirflmişti. Operasyoou dönemin tstanbul Gûnrük Muhafaza Müdürü AM Balkan Metel vürütmüştü.
Dedik ki 'Bunlar vergi iadele-
rini almak için bankalara gel- da durduruyorsunuz, biz plan-
dikleri zaman yakalanmalan lamaya gidıyoruz. Planlama-
kaydıyla ödeyelim.' Bunu ka- dan talimaü geüriyoruz, ama
bul ettiler, lütfen sonunda. O siz ödemiyorsunuz, o arada biz
derece baskı vardı. Burada gö- mağdur oluyoruz. Niçin böyle
receksiniz, bunu bırakacağım. yapıyorsunuzT diye birtakım
Bunlardan bir iki tanesi yaka- tehditler yapıbyordu. Hatta
bazı hikayeler anlaülıyordu,
ama bunlan ispat imkanım ol-
madığı için burada söylemek is-
temiyorum tabii.
KAPUSUZ: Çok faydalı
olur kanaatindeyim; müşahhas
baa şeyler varsa? Kanaat edin-
mek için...
YENERSOY: Faraza TOP
Dış Ticaret diye Uğur Süzer'in
(işadamı) bir fırması vardı. Bu
alün tel kablo ihraç etmekle
meşhur bir fırmaydı. Pardon
daha o safhaya gebneden, vergi
iadesini ödedik, temınat mek-
tubunu aldık. Bir hafta sonra
planlamadan bir yazı, 'Teminat
mektubunu iade ediniz banka-
ya.' 'Ama niçin iade edeceğiz?
'İade ediniz'. Mecburduk; tabii
raporun neticesini de bilmiyo-
ruz, banka temınat mektubunu
iade ettik; bir iki ay sonra bir
yazı yine planlama'dan, tabii
rapor neticelenmiş, 'bu paralan
geri alın.' Nerede geri ahyorsu-
nuz, firma yok ki ortada!..
O zamanki DPT Müsteşan
Yusuf özal'dı. Fakat, bütün ta-
limatlan veren de Bülent öz-
türkmen'di (Dönemin DPT
Müsteşar Yardımcısı.) Ama,
üzerinde müsteşar adına kaydı
vardı; müsteşar adına Bülent
Öztürkmen; bütün gelen tali-
matlar o imzayla. Ali Tigrel
Bey (Daha sonraki eski DPT
Müsteşan) geldikten sonra ve
M Tigrel Bey bana bir gün
şunu söylemiştir; 'Selahattin
Bey, bu böyle devam edemez,
ya herşey biter veya hayali ihra-
cat devam eder.' Yani, bunun
tam karşısmda olan bir kişi idi.
Ama bu süre içensinde dosya-
lan ne yaptı; tabii bizim bilgimi-
zin dışında bir husustu. Ama
biz bütün muaheze edilen yazı-
lan Müsteşar Yusuf Özal za-
manında veya yardımaa Bü-
lent Öztürkmen zamanında
aldık çeşitli şekillerde ve ödet-
me talımatlannı. Zorla ödetme
talimatlannın hepsi o dönemde
çıkmış talimatlardır.
ANAPmilletvekili,Çevik için devrede
ANKARA (Cumhuriyet BârosuV Ha- Be
'e n
finna adına geliyor tabii. Çevik di- ler. Tabii ödüyoruz, bir süre sonra anlı-
yali ihracatçılara bazı politikacılann da v e
!*r
fv
y°k B u n |
a n burada görecek- yoruz. tekrar durduruyoruz. Planlama-
destekçıküğı vergi iadelerini almalann- a m z
okuduğunuz zaman. ödemek zo- dan gidiyorlar ödeme talimatlan getiri-
da devreye girdikleri Selahattin Yener- nmda kaldık... Şunu ıfadeedeyim;Tu- yorlar „ ,. , u
„ L
_,
TBMM komisyonuna verdiği r a n
Çevik bir mılletvekılıyle beraber be- BAŞKAN-Pekı Mehmet Kocabaş da
nim büroma gelmiştir, milletvekilini içe-
soy un
ifadeyle netleşti. Yenersoy, ünlü haya-
licilerden Turan Çeyik'in ANAP 17.
dönem İçel MilletvekiH Mehmet Koca-
baş'ı devreye soktuğunu açıklayarak
"Kocabaş makamıma Çevik ile birlikte
gelmek istedi, reddettim. Sonra yalnız
gekü, Çevik'in vergi iadelerini ödememi
istedi" dedi.
Yenersoy'un ifadesinin Turan Çevik
ye Mehmet Kocabaş ile ilgüi bölümleri
ise şöyle:
BAŞKAN- Turan Çevik (Malatyalı
işadamı) sızden paralan nasıl ahrdı?
YENERSOY- Zaman zaman
çok işlemini durdurduk bunun, Turan
nye aldım, yanıncla Çevik'i sokmadım
ve benım odama gırmemıştır.
ANAFlı Kocabaş
Ş
var mıydı?
YENERSOY- Efendim, Mehmet
Kocabaş Bey'in başka kanalla benim
için şey yapuğmı duydum. O zaman
başbakanlıkta zannediyorum görevliy-
*• Mılletvekih değıldi. ama bana açıkça
pek çok kişi, dedi ki "Mehmet Kocabaş
^
m v e
s*™ ^^yor. nıçinT' "Ben ta-
nımıyonım, hiç karşılaşmadım" dedim.
S b
d l d l k k
BAŞKAN- Kimdi o miUetvekili?
YENERSOY- Mehmet Kocabaş
ANAP İçel MiUetvekili, 17. dönem mil-
letvekiliydi, daha sonra seçilemedi. Ben _, L
••..-•-. , , ,
randevu verdim, sekreterim "İşte Mil-
Sen b u ver
g> ıadelennde zorluk çıkan-
letvekili Mehmet Bey geldi, yanında Tu- yormuşsun, onun için sana kızıyor falan
- •- - diye bu şekilde şeyler kulağıma geldi,
ama bunlar söylenti, kendisiyle karşılaş-
mış değilim.
BAŞKAN- Bir de Selahattin Bey, bi-
zim bu araşürmamızda yedi sekiz tane
firmamn sahiplerinin eşleri Türk Kadı-
ran Çevik de var" dedi. Onun üzerine
dedim ki "Lütfen milletvekiline söyleyi-
niz, ben ona randevu verdim, Turan
pek Bey'ialamam."
Hakikaten Mehmet Bey geldi, Turan
Çevik'in. Fakat, öyle bir organizasyon Bey orada bekledi ve Turan Çevik'i al- ,. ,,-,,-,
yapmış ki biz firma adına durduruyo- madım. hiçbir zaman da bankaya mu- m m
, Güçlendirme Vakfı nın kurucu
bir rahatsızlık var Ödemevi biz ™Z ^ ^ ü*™*
1
^ a
a d m a
^ &
h a t a
P yapmak istemedim. Ama o kadar uyelen çıkıyor. Yaru çok para alan yedi
S S S S u f t e r İ S t e d u S fi^rna adma. Yüzkrce firma lcurWş çok fir^ı kurmuş ki uydurduğu kişiler ^ firmanın eşlen Turk Kadının,
ruz. fakat birsev vaDamıvoruz ada™-
B i r i n i
durduruyoruz, başka bir de affedersiniz ne olduğu bilinmeyen, Guçlendırme Vakfı kurucu uyelen çıkı-
Yani ne tahnTaü varne baska f ı r m a
geliyor. Başka bir isim ortağı, bir ipsiz sapsız kişiler, onlann adına bir y°r
- B u k
onuda bır şey oldu mu, vakıf- meyin ki hepsinı biz alıyoruz, yansını
verde vaodmıs-bu. bizzat Büm süre sonra alündan yine Çevik çıkıyor, sürü firma kuruyor, birini durduruyo- t a n
*S™î2,o
_ •,-,,. partiye veriyoruz. Bu tür şeyler çok söy-
y.... >. v. »>."'. ..8... bilmemiz mümkün değüve pek çok işle-ruz, öbür fırma geliyor. Bakıyoruz yeni YENERSOY- Hayır. Kesınlıkle boy- lenmişür. O zaman için. Ama bunlar is-
ödemedik; fakat planlamadan bir fırma. İsimler hi'ç duvulmamıs isim- le bır şey haürlamıyorum; çünkü o vak- paü mümkün olmayan şeylerdir.
fın bizimle hiçbir ilgisi yoktu, ticari faa-
liyeti de zannediyorum yoktu. Yani ver-
gi iadesi konusunda zannetmiyorum
böyle bir ilgisi olsun. Onunla ilgili hiçoir
şey intikal etmiş değildir bana. Ne olabi-
lir acaba müşahhas bir şey var mı, bir
isim falan?
BAŞKAN- Şöyle söyleyeyim, bu yedi
sekiz firmanın sahiplerinin eşi Türk Ka-
dınını Güçlendirme Vakfı'nın kurucu
üyeleri ve bunlar da hayali ihracattan
çok yüklü para almışlar, tespitlerimiz
bunlar bizjm. Şimdi, tabii bu hayali ih-
racat da bir nevi ortaya çıkü ki devlet
destekli ihracat.
YENERSOY- Bu bir gerçek, siyasal
bir tercihü belki de öyle demek lazım.
BAŞKAN- Okuyup yazması ohna-
yan bir kişinin bu kadar... tesadüfı değil.
Onun için sordum ben.
YENERSOY- Bu konuda bir şey ol-
madı; ancak şu tür şeyler; ama kesinlik-
le bir şahıs ismi söyleyemem, çünkü o
kadar çok olaylar oluyordu, o kadar
çok şeyler söyleniyordu ki bu tür şeyler
bizde çok olmuştur. Beyefendi zannet-
AOKAYIP
Odamız üyesi
ARMAĞAN TOKDEMÎR'İn
1.5.1993 gûnü aramızdan aynldığını üzüntü ile öğrenmiş
bulunmaktayız.
Ailesine ve meslektaşlanmıza başsağlığı dileriz.
HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETÎM KURULU
VEFAT ve BAŞSAĞUĞI
Şirketimiz ortaklarından Dr. Miih. Alpaslan AKSEL'in
• sevgili anneleri
SUtDVNAKSEL
vefat etmiştir. Merhumeye Tann'dan rahmet, Aksel
ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı ve sabırlar dileriz.
AHMET YALÇIN-VECDET YALÇIN
MUSTAFA'mızm sevgili
annesi Sayın
HAIİCE
ÖZGÜlNLER'i
yitirmenin derin üzüntüsü
içindeyiz. Kendisine
Tann'dan rahmet, kederli
ailesine ve camiamıza
başsağlığı dileriz.
GALATASARAY 118
VEFAT
Kardeşlerimin ve benim yetişmemde
büyük özveride bulunan,
mücadeleci, onurlu ve eşsiz insan,
sevgili anneciğim
SUETAN
AKSEL'İ
13.5.1993 tarihinde kaybettik.
Özlem ve sevgiyle anacağız.
Cenazesi 16 mayıs, pazar günü Yalova Hayriye
Hanım Camii'nden öğle namazını müteakip
kaldırılacaktır.
Dr. Müh. ALPASLAN AKSEL
Hayalicilerden Yenersoy'a
Süzerrüşvet
tekRfettiANKARA (Cumhuriyet Bû-
rosu)- Eski Merkez Bankası İs-
tanbul Kambiyo Şube Müdürü
olan ve halen Merkez Bankası'-
nın Paris temsilciliğini yapan
Selahattin Yenersoy. TBMM
Hayali İhracat Komısyonu'na
verdiği ıfadede görevi sırasında
kendisine sık sık rüşvet teküf
edildiğini, kabul etmeyince de
tehdit aldığını söyledi. Yener-
soy, hayali ihracat olayına adı
kanşan işadamlanndan Uğur
Süzer'in kendisine villa teklif et-
tiğini belirterek, "Süzer bana iş
ortağının da dönemin Başba-
kanı Turgut Özal'ın oğlu Efe
özal'ın olduğunu söyledi" diye
konuştu. Yenersoy, hayali ihra-
cat olayına Koç'un RAN Dış
Ticaret Şirketf nden ENKA'ya,
TEKFEN'den Yaşar Hol-
ding'e, Doğuş Hoklmg'den is-
laırıa Faisal Finans'a kadar
pek çok şirketin adının kanşu-
ğını söyledi.
Yenersoy'un ifadesinin bu
bölümü tutanaklara şöyle geçti:
BAŞKAN: Tehdit alıyor
muydunuz?
YENERÖOY: Çok oluyor-
du. O kadar ki isim olarak ha-
ürlamak mümkün değil.
BAŞKAN: Bu kişiler size ar-
kalannda devlet gücü olduğu-
nu hissettiriyorlar mıydı?
YENERSOY: Uğur Süzer..
Belki o, yüzlerceden bir tanesi;
ama onun gjbi kaç kişi tehdit et-
miştir ve birtakım telefonlar
gelmiştir, ama o telefonlan ya-
panlar gerçekten o bakanın
özel kalem müdürü müdür,
yoksa o millet... Bilemiyorum,
onun ıçın teletonla gelen emır-
lere ben itibar etmezdim, ben
falanım diye Ankara'dan açı-
yorum. bilmem ne bakanının
özeî kalem müdürüyüm... On-
lara itibar etmezdim; ama fir-
malardan bu şekilde tehditler
çok olmuştur, "Yaptınnm, et-
tiririm" diye. Bir gün Uğur Sü-
zer geldi bana, dedi ki: "Müdür
Bey, ben yeniden ihracata baş-
layacağım." Daha önceden
durdurmuştuk onun şeylerini,
bir süre terk etmiş. Dedi ki:
'Aman devam et'
"Sayın Başbakan (Turgut
özal) beni havaalanında gör-
dü, 'Uğur niçin ihracat yapmı-
yorsunT dedi. Ben de 'İşte Mer-
kez Bankası engelliyor' dedim.
'Aman sen devam et' dedi. Şim-
di ben yeniden başlayacağım."
"lyi, hayu"lı olsun" dedim.
"Ama siz tekrar güçlük çıkara-
caksanız, bu vergi iadelerini
ödemeyecekseniz, ben ihracat
yapmam" dedi. Dedim ki, "Ni-
çin güçlük çıkaralım; ama fiktif
•ihracata yönelirsen ve biz de
bunu sezdnlersek, mevcut da-
hibnde yapabileceğimiz engel-
lemeyi gayet tabii yapanz, sen
bunlan biliyorsun." "Ama ben
bunu nasıl yapanm? Benim ge-
nel koordinatörüm Sayın Baş-
bakan'ın oğlu" dedi. "Kim?"
dedim, "Efe özal" dedi. Efe
özal o zaman belki daha ortao-
kulda talebe, bilmiyorum, belki
de lisede talebe. Tabii ben buna
güldüm geçtim. Arkasından bir
gün yine geldi, tabii bunlan
söylemem belki hoş değil, ama
bana birtakım tekliflerde bu-
lundu. "Efendim size işte villa
vereyim, vereyim demiyor, size
villa satayım, şunu yapayım,
bunu yapayım, işte biliyorum
ödeme gücünüz yok, taksitle
ahnm" falan. Tabii ben ona,
"Teşekkür ederim, böyte bir şey
ÇAĞRIYARET
Ozallar
komisyona
gelmedi
Hayali İhracatı Araşürma
Komisyonu'na 55 bürokrat
ve siyasetçi çağnlara uyarak
gelip bilgi verirken, bir kısım
siyasetçi çağnlan
reddederek, komisyona
gehnedı.
Bunlar arasında 8.
Cumhurbaşkanı Turgut
özalda yeraldı.
Komısyonun bütün
çağnlanna gelmeyeceğini
beürterek ve komisyonu
şuçlayarak karşılık veren
Özal, son olarak Hayali
İhracat Komisyon Başkanı
Mahmut Öztürk'e bir
mektup yazarak, çağnya
uymayacağını ve kendisine
karşı komısyonun hasmane
tutum içinde olduğunu dile
getirdi. Komisyon
tutanaklannda adı geçen
Özal'ın eşi Semra özal, oğlu
Efe özal da, çağnlara
olumsuz karşıhk verdiler.
Aynca, dönemin DPT
Müsteşarlığı'nı yapan ve
bürokratlarca suçlanan,
daha sonra DPT'den
sorumlu bakanhk da yapan
Yusuf Bozkurt özal da, tüm
ısrarlara karşın komisyona
gelmeyenler arasında yeraldı.
Yusuf özal, komisyona karşı
çıkmakla kaln.adı. yetkilerin
de aşıldığını ileri sürdü.
söz konusu olmasın, konuşma-
mış dahi oluruz" dedim.
Altm kapü ihracat
'Yok Müdürüm. biliyorum si-
zm endişenizi, siz ne zaman
emekü olacaksınız, bu daireyi,
işte Silıvri'deki bu daireyi, yaz-
bğı o zaman sizin üzerinize kay-
dettireceğim" dedi. "Teşekkür
ederim" dedim, çıktı. Ertesi gü-
nü dosyalan geldi. Dosyalara
baktık ki fecaat. Eskisinden da-
ha kötü, yine alün kaplı ihracat,
tabii durdurduk. Bana iki gün
evvel, işte size bu şeyi emeklı ol-
duğunuz zaman bu daireyi ve-
receğim diyen kişi, iki gün son-
ra dosyalan durdurulduğu za-
man, şunu söyledi telefonda,
"Selahattin Bey, siz beni tanı-
yorsunuz, ben Başbakanhk'tan
istediğimi çıkartınm, yapün-
nm, göreceksiniz tükurdüğü-
nüzü yalatacağım" diye, telefon
aynen böyle, söyleyip kapat-
mışür ve iki-üç gün sonra da
Devlet Planlama Teşkilaü'-
ndan talimat gelmişür, "Para-
lan ödeyiniz" diye. Bu tür şey-
ler olmuştur; ama gerçekten
orada arkasında onlar olduğu
için mi, yoksa her gidene zaten
Devlet Planlama Teşkilaü bu-
nu yapıyordu, "Ödeyin" diyor-
du, onlann telakkisi öyleydi.
ödenilsin. Döviz geliyor ya,
başkasına kanşmaym, diyor-
lardı. Bu hava vardı. Bu gibi
belki pekçok olay var, ama şu
anda hemen haürlayabileceğim
bu. O dönemde kımler bu işe
bulaşmadı; Koç'un RAN Dış
Ticareü'nden tutunuz da EN-
KA'sı, TEKFEN'ı, Doğuş
Holding'in şirketleri, Yaşar
Holdıng'in şirketleri, İslama
Faysal Finans'tan tutunuz da
hepsi bulaşü buna.
Şengül
YILDIRAN
(1970-....
Uğur Yaşar
KILIÇ
(1974-....)
SHP gençlik komisyonlanndan
insanlığa çağn:
Yargısız infazları protesto etmek için SHP il
merkezinde cuma akşarru açhk grevine
başbyoruz. Tüm duyarlı insanları desteğe
çağınyoruz.
İstanbul SHP İlçe Gençlik
Komisyonları adına
ALİ NİHAT KONUK