Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 NİSAN1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Haftabaşıyiürdiğimizşair, öykücü veoyunyazan Sabahattin Kudret Aksaldün toprağa verildi
Sevecen, içtenve şairyürekliydi
MÜCAPOFLUOĞLU
Hanı senınle^eçen yıl. TRTden bir
çağn üzerine, Istanbul'u gezecek, İs-
tanbul'u bir gün beraber yaşayacak,
beraber anlatacaktık.
Bana bu öneri yapıldığında hiç dü-
şünmeden hemen, senın adıru vermiş,
Sabahattin Kudret le dolaşalım. onun-
la İstanbul'u gezelim, görelim, du-
>abm, anlatabm demiştim. Sana da
hemen bu çağnyı bildirmiştim...Ne
güzel olurdu seninle İstanbul'u gez-
mek, sokaklannı, kahvelerini, yani kır
kahvelerini demek istiyorum, Boğaz'-
ını. Adalar'ını dolaşmak; çünkü sen
bir İstanbul şairisin, bir Istanbul tut-
kunusun bilırim. Neden mi, işte:
BÜTÜN SÖYLEDtKLERtM
Bütün söyledıklerim yalan
Yalan yaşamakta olduğum
Ne sıcak memlekeüeregitmek
istedim
Ne kaçmayı düşündüm
Ben bu şehrin semasından
Kasabındanfırıncısından
Havasından
Hoşnudum.
Laf aramızda, şu son yıllarda. hoş-
nut olmadığımız yönlen de yok değil,
ama biz gene de bu şehrin aşıklanyız.
'Tersine Dönen Şemsiye'
Seni çok seviyorum. Senin o
patırtısız. gûrültüsüz, vakur halin var
ya; sevecen, içten ve şair yüreğin var
ya. işte böyle oluşunu seviyorum. Bil-
mem hatırlar mısm? 1947 yılının bır
spnbahar günü bana ilk oyunun "Evın
'jstündekı Bulut"u anlatmıştın, şımdi
yerinde yeller esen Anadolu Bırahane-
si'nde. Bırakşam üzeriydi. kimsecikler
yoktu birahanede. O gün büyüyen
dostluğumuzun bugüne dek süren sı-
caklığıyla seviyorum seni. Sen terte-
mız dih'nle. şünnle İstanbul'u. Türki-
ye'yı kucakladm, ınsarunı sevdin, an-
lattın. O oyununda benim de olmamı
çok istemiştin. Oldum da biliyorsun.
Uzun süren bir rahatsızlık
tan sonra yitirdiğimiz
Sabahattin Kudret
Aksal'm "Kahvede
Şenîik Var" adiı oyunu,
şu sıralar Bakırköy
Beîediye Tiyatrosu'nda
ve Macaristan'm başkenti
Budapeşte'de
sahneîeniyor.
Sahnede görünmedım ama sesımle
katılmıştım oyuna. Tepebaşı Dram
Tiyatrosu'nda 1947-48 tıyatro mev-
simi. ilk oyun Shakespeare'in "Kral
Lear'ı, ikinci oyun Ahmet Kutsi Te-
cer'in "Köşebaşr" oyunu. üçüncü
oyun da senın oyunundu. Haürlarsın,
oyunda genç adam Muzaffer Aslan'dı,
(o da göçtü bu dünyadan) ben de bir
sahnede onun düşüncelerini seslendi-
ren olmuştum. MuzafTer bir koltukta
oturup düşünüyor. ben kulisten dü-
şündüklerini izleyicılerin duyabileceği
bir sesle söylüyordum. Henüz teknik
olanaklar Muzaffer'in kendi sesini bir
banda kaydedip izleyiciye iletebilecek
ölçüye gehnemişti. Sahnede düşüne-
nin düşünce sesi kendi sesı olamıyor-
du. Her gün sesimi Muzaffer'in ses
tonuna, olduğu kadar benzetmeye
çalışarak, o düşünürken ben konuşu-
yordum. Gelelim 'Tersine Dönen
Şemsıye"ye. Bınbır güçlükle açüğımız
Istanbul' Oda Tiyatrosu'nun ikincı
mevsimine (1958-59), Stnndberg'in
"Mlle Julie"si ve Amerikab yazar
Berhman'ın "İkina Adam"ı ile gıri-
yorduk; üçüncü oyun olarak bir yerli
yapıt düşündüğüm günler içinde, ti-
yatroya kadar gelip. bana okumam
ıçın yenı yazdığın. henüz sahneye kon-
mamış "Tersine Dönen Şemsiye"yi
verdin. İnanır rrusın. hemen o gün
okudum oyunu ve sahneye koymaya
karar verdim...
Herkesin sevebilecegi bir aşk öykü-
süydü. Evli bir şairin fırtınalı bir gün
sokakta rastladığı, kendinden oldukça
genç, güzel bir kızın tersine dönen
şemsiyesini düzeltmek istemesiyle baş-
layan küçük bir aşk oyunuydu. Şiirsel
bir dille yazılmış oyunun birinci, ikinci
perdelerinde konu oldukça kanşıyor
ve üçüncü perdede şainn evıne, kansı-
na dönmesiyle noktalanıyordu. Çok
eleşürilmişti; ama iki ayı aşan bir süre
yüz yiımi kişilik salonumuz dolup
taştı. O yıllarda bir oyunun iki ay bile
afışte kalması büyük başan sayılırdı...
Alkışlarla uğurluyoruz
Bugünlerde İstanbul, Bakırköy Be-
lediye Tiyatrosu'nda ve Macaristan'ın
başkenti Budapeşte'de oynanan ve
alkış toplayan oyunun "Kahvede Şen-
lik Var", bir kez de İstanbul Radyo-
su"nda mıkrofona konmuştu. Hatır-
ladın mı? Bir gün beni Divan Otelı'-
nin bannda bulup Tijen Par'la, Kerim
Afşar'a, oyundaki garson rolü ile eşbk
etmemi istemiştin. İstanbul Şehır Ti-
yatrosu'nda yoğun çaüştığjm günler-
deydi, sanınm 1964 yıb, seni kırabilır
mıydim, peki dedim, Selahattin
Kücuk'ün yönetiminde, senin de bu-
lunduğun bir gün, oyunu mikrofonda
oynadık, iyi de olmuştu gaüba, kut-
lamıştın bizleri...
Günler, yıllar nasıl geçiyor, çocuk
yaşlanmızdan yaşhlık günİerimize
atlıyoruz sanki, nerede o aradaki gün-
ler yıllar, nerede kaldı aşklanmız, kah-
kahalanmız, zaman zaman yese,
üzüntüye sürüklendiğimız olaylar da
yok mu, olmaz mı hıç!.. Yaşlanmak
uzun yaşamanın tek yolu, başka yolu
yok!.
"Ölüm Allahın emri. aynhk olma-
saydı." Sevgib' Sabahattin, alkış sesle-
rini duyuyor musun, Bakırköy'de, Bu-
dapeşte'de "Kahvede Şentik 'Var"
alkışlanıyor. alkışlanıyor, alkışlanı-
yor, seni alkışlarla uğurluyoruz, rahat
uyu...
Sabahattin
Kudret'ten...
BİRİNİN ÖLÜMÜ
Belli oldu artık ölmüşüm
Bir dost ağlamak istedi
Mektup yazdüar eve
Büıün gece içim sıkıldj
Neler gitti elimden bek-
lenmedik
Bir oda bir yatak
Bir dolap kitaplarla dolu
Perdeler sigara sürahide
su
Bir şehir içinde doğdum
büyüdüm
Köşe başında meyhane
Bir cadde ışıklı
Kahve arkadaşı iki tane
Her şey her şeyim
kayıpta şimdi
Bir sofra kalabalık
Bir deniz vapurlu
Bir şarkı dokunakh
Hepsi arkadaşü bana
yaşadığımda
Sabahattin Kudret Âksal'ı yıüardır tanıyan şair, yazar, eleştirmen dostları anlattı:
FETHİ NACİ: M. CEVDET ANDAY: SALAH BİRSEL: OKTAY AKBAL:
Gemide yolcuyuz İlerde de okunacak 53 ydlık dostumdu Kendine özgüydü
Sabahattin
Kudret Aksal'ı
J940/h yllarjn
Ksonlannda
tanıdım. Son 5-6
yıldır Sait Faık
Oykü Armağanı
Jürisi'nde de bır-
likte çalışıyor-
dum. Sevdiğim,
saydığım bir dos-
tumdu. Bence yazar kişiliğınin en
önemb yanı şiirlerinde olsun, öykülenn-
de, oyunlannda olsun daima behrli bır
beğeru düzeyini tuıturmuş olmasıydı.
Sabahattin Kudret'in yazdığı hiç bir-
şeyde belirb bir beğeni düzeyinın altına
düştüğü hiç görülmemişür. Ölümüne
çok üzüldüm. 20 yıl kadar önce Varlık'-
ta yayınlanmış bir şiirinden bir dizeyi
hatırladım ölümünü duyıınca: "Bız ın-
sanlar bir garip gemide yolcuvuz".
Sabahattin Kudret Aksal bizim en ıyi
şairlerimizden biriydi. Şiirinde de, hika-
yelerinde de, oyunlannda da, düz ya-
alannda da dib'neçok titizdi. Böylesi sa-
natçıya ancak saygı gösteribr. Onun ile-
ride hep okunacağma ve sevileceğine
inanıyorum.
Sabahattin
Kudret iyi bir
şairdı ve 53
yıldır da şiir
yazardı. 1940
yılında ilk
olarak Sokak
Dergisi'nde
Cahit Külebi
ile beraber bir
şiiri çıkmıştı.
Dergide onu
tanıtan bir
yazıvekısaşı-
ırlen vardı. O
zamandan bu
zamana epey
şiir, öykü,
oyun deneme yazdı Bır'"Kah\edeŞen-
bk Var" oyunu oldukça beğenildı. Çok
üzüldüm."40 yıllık dost" derler, benim
53 yıllık dostumdu.
Sabahattin
Kudret'in ölü-
müyle benden de
bir parça eksilmiş
oldu.Son50yılbk
edebiyat dünyası-
nda en çok an-
laşıp, en çok sev-
diğim dostlanmın
başındaydı. Bu
dünyadan tek tek
gidilecek. çaresiz birşey. 40'b yıllann
kuşağı günden güne azabyor. Sabahat-
tin Kudret'in en başta şiirleri, oyunlan
ve ötekı ürünleriyle çağdaş edebıyaumız-
da çok önemb bir yen olduğunu söyle-
mek isterim. Kendine özgü bir kişiydı,
kimseye benzemezdi. Şair tanımına da
en çok yakışan bir sanatçıydı. Bir büy'ük
sanatçı ölümüyle yok obnaz, daha uzun
kabcı bir yaşama ulaşır. Anısı bende
hep yaşayacak.
12. Uhıslararası İstanbul Film Festivali'nin ardından
YitirdMerimizi neden anımsamachk?
MEHMET BASUTÇU
Festival sırasında sinema salon-
lannı dopdolu görmek sıcak bir mut-
lukluk veriyor insana. Hafta içinde bir
günün öğleninde, bu mutluluğu göz-
lemlemek daha da hoş... Ancak şımdi
yani çok değil bırkaç gün sonra, aynı
salonlar. aynı saatlerde, kuşkusuz ür-
kütücü bir ıssızlığa bürünmüşlerdir.
Çünkü, Fransız yönetmen Jean Jac-
ques Tacdıella'nın altını çizdiği gibi.
;
dünyanın her yerinde sinema salon<-
i lannı doldurabilmek için festivallere
, gerek var artık.
Peki, Ettore Scola'nın son fılmi"Sa-
at Kaç"ı izlemek için Emek Sineması'-
nı dolduranlar,ertesi gün Sinepop'taki
"Türki Cumhuriyetlerden Insan
Manzaralan" başlığı altında sunulan
Kazak, Türkmen, Özbek, Kırgız ve
-Azeri fılmlerine neden aynı ilgiyi gös-
termiyorlardı acaba? Tanıtma çabş-
malan mı yetersiz kabruşü, yoksa
başka nedenler mi vardı? Bilemiyo-
rum. Ancak salon hüzünlüydü.Bir ak-
şam üzeri. Kırgız yönetmen Tcrfomuş
Okeyev, herşeye karşın içten ve sıcak
sesiyle, Türkıye'de obnaktan , Türk
seyircisi önüne gelmekten ne kadar
mutlu olduğunu söylüyordu karşısın-
daki 50 kışibk kalabalığa!
Türkiye, kuşkusuz her alanda doğu-
ya da baüya da açık bir ülke. Ancak,
batı pencerelerimızden esen rüzgar-
lann taşıdığı kokular, burnumuza her-
halde daha yakın gebyor.Merhaba
çok kanallı, uydu antenb televizyon-
lar! Keyfıniz yerinde bakıyorum...
Festival kataloğunun eksikleri
Bir festivaün düzeyi sunduğu fıbnler
kadar, ofilmlerintanıtıldığı kataloğun
içeriği ve ciddiyeti ile de ölçülür. İstan-
bul Film Festivab bu açıdan
bakıldışnda, dünyadaki festivaller
içinde ön sıralarda yer almakladır.
Yabana dilde Türk fılmleriyle ilgili
hiçbir kaynağın olmadığı bir ortamda,
festivaün kataloğu önemli bir referans
oluşturmaktadır. Bu nedenle olsa ge-
rek, kaçınılmaz dizgj hatalan yanında,
film ve yönetmen dizinlerindeki unu-
tulmuş bazı adlar gözüme batıverince
canım sıkıldı...
Ancak, bu küçük aynntılann
dışında beni asıl üzen, son bir yıl içinde
yiürdiğimiz üç sinema sanatçısının ad-
lanna festival kataloğunun uzak bir
köşesinde bile olsa rastlayamamakü.
Geçen yaz Yavuzer Çetinkaya, son-
bahar bitiminde Şahin Kaygun, kış so-
nunda da Yaman Okay aramızdan
aynldılar. İmzalannı taşıyan ve birbi-
rinden çok farkb yapıtlardan oluşacak
bir toplu gösteri düzenlemek değişik
larda bulunan bu sanatçı arkadaş-
lanmızın adlan kataloğun kalıcıbğına
yansıyabılmebydi. '
Yabancüar şaşırtıcı konu
anyoriar
Gazeteci, eleştirmen ya da festival
yöneticisi yabancı konuklar, her yıl ol-
duğu gibi, yine Türk fibnlerini izleme-
ye ağırbk verdiler. Kulağıma gelen
tepkilerinin, umut verici olduğunu
söyleyemem. Orhan Oğuz'un fıbni
"Dönersen Isbk Çal" dışında kalan
lerken. kuşkusuz çarpıcı bir bütünlüğe
ulaşabibnek gerekmekte. Yalnız şu-
rası da unutulmamab ki, Batıb eleştır-
menlerin bakışlan gerisinde bazı ön-
yargılar ve basmakabp beklenüler
hala sıntıyor. Türk sinemasının biçim-
sel denemelere, varoluşcu temalara el
atmasından pek hoşlanmıyorlar. Ken-
dilennı şaşınacak konular anyoriar.
Ömeğin, Sinan Çetin'in" Beriin in
Berün"de değindiği temalann zengin-
bğinı beğeniyorlar; ya da Mehmet
Tannsever 'in" Sürgün"ünü, 30-40 yıl
önce Sovyet yönetmenlerin yaptığı
türden propaganda fılmlenni andıran
nedenlerle imkansız bulunmuş bile
olsa, en azından 12.İstanbul Film Fes-
tivali onlann anısına iki satırlık bır
cümle ile adanabib'rdi. Kaparuş töre-
nınde her üçünün de adı, herhalde ın-
celikli bir biçimde, saygı ile anılacak,
böylelikle bu açık da kapaulacak diye
düşünüyordum.
Ne yaak ki, Sayın Turgut özal'ın
ani ölümü sonucu, kapanış töreni
kaldınldığmdan, bu varsayımın
doğruluğunu da saptamak da müm-
kün olmadı.
Asbnda, sözlü bir anma ile yetinmek
yerine, Türk sınemasına önemli katkı-
fılmlerimiz pek beğenmediler. Öme-
ğin, ulusal jürinın Yavuz özkan'ın
"İki Kadın"ına ödül vermesini an-
layamadıklannı söylediler...Cinselbk
ve eşcinsellik temalannın yoğunluğu-
na şaşırmış gözüktüler.Örneğin
Mustafa Altıokiar'ın, "Denize Hançer
Düştü"süne burun kıvırdılar. Asbnda
müzığınden mizanseninc dek bazı
zayıflan olan bu film, genelde umut
veren, yer yer başan düzeyi yüksek
çabalarla doluydu. Ancak, Altıoklar'-
ın Batı sinemasının çok işlediği bir türe
el atması, daha ilk aşamada beğenilme
şansını azaltıyordu. Bu tür konulan iş-
Şahin Kaygun
biçemine karşın. Batı'da iigi odağı
olan güncel bir temaya, yani Islam di-
ninin toplumsal ve politik etkilerine
değindiği için, 'ilginç' bulabiliyor-
lardı...
Festivalin, son yıllarda örnekleri ço-
ğalan bir türün sözcüsü konumundakı
'Sürgün'ü programına alması, ka-
nımca çok doğru demokratik bir yak-
laşımın ürünüydü.
Bu film yanında, Kürt sorununu ir-
deleyen Nizamettin Ançın, Venedik'-
ten Strasbourg'a dek yabancı şenlık-
lerde ilgı görerek ödüller alan"Beko
için Türkü" adlı çalışması da İstan-
bul'da gösterilebilseydi, sanıyorum
tablo daha çarpıcı olacaktı....
Sinan Çetin'in yamlgısı
Sinan Çetin'in filmine gebnce, Sun-
gu Çapan'm yazdıklanmn büyük bir
bölümüne katıbyorum. Ancak şunlan
cklemek isterdım: Eğer Sinan Çetin, 7
yıl önce" Prenses"ı çektiğinde, sinema
sanatı dışında kalan bazı nedenlerle
çok sert bir biçimde eleşürilmese; ha-
talanyla eksikleri kendısine hoşgörülü
ve yapıa bir dille anlatılabilseydi,
"Berlin in Beriin", herhalde daha dü-
zeyb ve başanb bir fıbn olurdu diye
düşünüyorum.
Sinan Çetin'in o günkü duygusal
tepkileri, anlaşılabilır kızgınlığı sonu-
cu ortaya çıkan anlamsız küskünlüğü,
onun olgunlaşmasını ve sinema dibni
geliştirmesini galiba engelledi. Kurgu-
ya ve senaryo içindeki geribme ge-
reğinden fazla önem vermek yerine,
mizansene daha fazla ağırbk tanıyan,
bir yaklaşımı benimseyebilirse eğer Si-
nan Çetın, gelecekte çok daha başanb
fılmler gerçekleştirebıleceğine inanı-
yorum.
Bu inancımı pekiştiren bir de gözle-
mim oldu: birdavet sırasında jüri üye-
si yönetmen Jean Jacques Tacchella'-
nın yanına yaklaşan Sinan Çetin, ona
içtenbkle şunlan söylüyordu:
"Siz bana sinemanm ne olduğunu
gösterdiniz. Şimdi hangi fıbninizdı
anımsıyamıyorum ama, bir aile top-
lantısı sırasında dans eden, aralannda
akrabalık ilişkileri olan bir kadın ile
bir erkek herkesin gözü önünde öpüş-
meye başbyorlardı. Yaratüklan
şaşkmbğı ve tepkileri seyircilere öylesi-
ne güçlü bır biçimde aktanyordunuz
ki, işte o zaman mizansenin gücünü
anladım..."
Haklıydı Sinan Çetin; ve o fılmin adı
Avrupa'dan Amerika'ya dek seyırci
rekorlan kıran Kuzen. Kuzin'di...
Evet, mizansen kuşkusuz çok
önemlidir. Çünkü özgün bir sinema
dili, kurgunun değil, mizansenin gü-
cünden kaynaklanır.
Avni Anıl Trabzon'da
• TRABZON (Cumhuriyet) - Unlü bestekar Avni Aml'm
50"nci sanat yılı Trabzon'da düzenlenecek bir gecede
kutlanacak. Trabzon Müzık ve Halk Oyunlan Derneği'nce
24 nisan cumartesi günü Karadeniz Teknik Üraversitesi
Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenecek gecede, ünlü
bestekar Avni Anıl, Trabzon Müzik ve Halk Oyunlan
Derneği'nin korosunu yönetecek. Trabzon Müzık ve Halk
Oyunlan Derneği Başkanı Gürol Mazıoğlu'nun verdiğı
bilgıye göre "Avni Anıl Gece" sındedüzenlenen konserde
Ankara'dan Cefaü Abacı ile İzmır'den Seher Dılmaç şarkılar
sunacak.
Kent Oyunculan ve Tiyatrokare
• ANKARA(AA)- Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefatı
nedenıyle Kent Oyunculan tarafından sahnelenen
"Konken Partisi" ile 23 ve 24 nisanda göstenleceği
açıklanan "Bir Garip Orhan Veb" oyunlan ve Tiyatrokare
tarafından sahneleneceğı bildirilen "Müziksız Evin
konuklan" adlı oyunlar ertelendi. Yapılan açıklamaya
göre Kent Oyunculan daha önce verecekleri temsilleri
yerine bugün, yann ve 14 mayısta Konken Partisi'ni
oynayacaklar. Bu arada Müşfık Kenter'm oynayacağı" Bir
Garip Orhan Veb" de 23- 24 nisan yenne 3 ve 4 mayısta
sahnelenecek. Öte yandan Tiyatrokare tarafından 19
nisan-2 mayıs tarihlen arasında gerçekleştirileceği
duyurulan, Neıl Simon'un "Müziksız Evın Konuklan" adlı
oyun 24 nisandan iübaren iki hafta boyunca sahnelenecek.
'Sakıncalı Piyade' Anadolu'da
• ANKARA(AA)- Ankara Sanat Tiyatrosu (AST)
tarafından sahnelenen. Uğur Mumcu'nun "Sakıncalı
Piyade"adb o>ıınu büyük ilgi topluyor. Ankara'da her
hafta perşembe, cuma, cumartesi ve pazar günleri olmak
üzere 23 mayısa kadar sahnelenecek oyunun bıletlerinin
hepsi saüldı. Gelen yoğun talepler 300 kişilik salona ilave
sandalyeler konularak karşılanmaya çabşıbyor. "Sakıncalı
Piyade"nin Ankara'da 23 mayısa kadar toplam 34 kez
oynanacağını kaydeden AST müdürü Tekin Yûcebalkan,
bu durumda 10 bin 400 kişinin oyunu ızleyebıleceğıni
söyledi. AST tarafından Uğur Mumcu'ya vefa borcu
ödemek amaayla Ankara'da bir süredir sahnelenen
oyunun 24 nisana cumartesi akşamı galası yapılacak.
Rutkay Aziz ve Metin Balay ın yönettiği oyunun müziği
Timur Sdçuk'a, dekorlan Yalçın Emiroğlu'na ait. Çevre
illerden de oldukça fazla ılgi gören oyun haftanın ilk üç
günü turneye çıkıyor. Yapılan açıklamaya göre oyun 26
nisanda Kayseri'de, 27 nisanda Sıvas'ta, 28 nisanda
Malatya'da, 3 mayısta Diyarbakır'da. 4 mayısta
Gaziantep'te, 5 mayısta İskenderun'da ve 10, 11 ve 12mayıs
tarihlerindedeSamsun'da sahnelenecek. Yûcebalkan,
AST oyunculannı "Sakıncalı Piyade" ve "Yer DemirGök
Bakır" adb oyunlanyla 13.14ve 15 mayısta Seyhan Kültür
Şenliği'ne kaulacaklannı açıkladı.
Sinema ile iç içe 30 yıl
• İZMİR(AA)-Türk sinemasının ilk kadın
yönetmenlennden Bılge Olgaç, 30 yılda 30filmçektiğini
ancak bunun karşıhğmı alamadığını belirterek Türk
sinemasının dünyada olduğu gibi bır knz yaşadığını
söyledi. 5. Uluslararası Izmır Fihn Festivali'nde Alün
Artemisalan Bflge Olgaç, 30 yıbnın sinema ile iç içe
geçtiğini bebrterek 30
yıl sinema ile sevişerek,
dövüşerek ama hep fıbn
Aiüşünerek geçti. Ancak
bunun karşıbğını maddi
açıdan hiç almadım.
Manevi açıdan ise
zaman zaman
ödüllendırildım,
seyircılerimle
kucaklaştım" dedi.
Türkiye'de kadın
yönetmen sayısının çok
az olduğunu ancak
bunun gelecek yıllarda
artacağına inandığını
söyleyen Olgaç şöyle
konuştu:"Bunda kapalı
bir toplumda kadınlanmızın belb işlerde çabşmalannın
etkisi oldu. Ancak ortam gebştikçe de sinemada kadın
yönetmen göremedik". Yönetmen. dünyada sinemanın
kriz içinde olduğunu belirterek Türk sinemasını da kötü bir
dönem geçirdiğini savundu. Sinemanın senaryo, teknik ve
fınansman sorununun yanı sıra kamuoyu oluşturma ve
salon konusunda da sıkıntılan olduğunu kaydeden Olgaç,
"Sinemanın geleceğinden umutluyum. Çünkü sinema
ölmez bir sanat, insanlar varoldukça sinema
isteyeceklerdir" dedi.
Abdullah Meriçadalı resim sergisi
• ANKARA(AA)-Abdullah Meriçadalı'nın "Huzur ve
Sükun" konulu resim sergısı. 26 nisanda Turkuvaz Sanat
Galerisı'nde açılıyor. Abdullah Meriçadab'nın sergisi, 12
mayıs tarihine kadar sanatsieverlenn beğenisine sunulacak.
İzmir'de 1920 yıbnda doğan ve Izmir bsede resim
hocalannın teşvikıyle yaglıboyaya başlayan Abdullah
Meriçadalı, 1945 yıbnda Istanbul'a yerleşti. Biremprime
fabrikasında ressam desinatör olarak göreve basjayan
sanatçı, 1951 'de aynı görevle Vakko'ya geçti ve burada
Bedri Rahmi Eyüboğlu ile bırlikte çabşmalar yaptı. 1962'de
kendi serierafi atölvesıni kurdu.
Edebiyat Akşamlan'93 etkinlikleri
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Edebiyatçılar Derneği
tarafından düzenlenen " Edebiyat Akşamlan'93" adh
etkinbğin programı belb' oldu. Etkinlik kapsamında ele
alınacak konular ve konuşmacılar şöyle: 26 Nisan
pazartesi, Muhsine Helimoğlu Yavuz, "Ankara masallan
vemasallardaki gerçek". 29 Nisan perşembe, Prof.Dr.
Mustafa Canpolat-Emin Özdemir-Dr. Mustafa Şerif
Onaran,"Dü Kurumu'nun gizb tarihi". 3 Mayıs pazartesi,
Vecihi Timuroğlu-Yaşar Seyman," Edebiyatımızda
Altındağ". 6 Mayıs pazartesi Ramıs Dara-Şükrü
Erbaş-Akif Kurtuluş-Uğur Kaynar-Nahit Kayabaşı," Şür
açıbmı'80". 13 Mayıs perşembe Orhan Ural." Ânkara'da
bir büyük şair: Ahmet Muhıp Dıranas". 17 Mayıs
pazartesi, Hüseyin Erbaş-Dr.Behçet Aysan-Ahmet
Erhan," Ceyhun Atuf Kansu'nun sanatçı kişiliği".
Etkinliğe, Pertev Naili Borav, Orhan Şaik Gökyay, Ömer
Asım Aksoy, İlhan Berk, Orhan Asena. Salah Birsel, Rıfat
Ilgaz ve Vedat Günyol onur konuğu olarak katılacak.
Bütün etkınlikler saat 18 00'da Milli Piyango îdaresi
Toplantı Salonunda gercekleştirilecek.
Münip Özben resim sergisi
• ANKARA (ANKA>- Ressam Münip özben ın 1957
yıbndan bu yana ürettiği çabşmalanndan derlenen sergı
Ankara'da Milli Piyango Genel Müdürlüğü Talih Kuşu
Sanat Galerisi'nde açıldı. "Otuzbeş yıl inaüa ıç içe" adım
taşıyan sergi, 4 mayıs tarihine kadar sürecek.
Ispanya ile kültürel ilişkiler
•ANKARA (AA>- İspanya Kültür Heyeti ile Türk Kültür
Heyeti arasında, kültürel değişim programına ilişkin resmi
görüşmeler Ankara Palas'ta başladı. Dışişleri Bakanhğı'nın
davetbsi olarak Ankara'ya gelen İspanya Kültür Heyeti ile
Türk Kültür Heyeti arasındaki resmi görüşmelerin
ardından iki ülke arasındaki kültürel değışjm programı
protokolü imzalanacak. Dışişleri Bakanlığı Kültür İşleri
Genel Müdür Yardımcısı Arturo Perez'ın başkanbğındaki
İspanya kültür heyetinde Kültür Bakanlığı, Eğitım ve Bilım
Bakanlğı ile İspanya Büyukelçılıği'nden temsilciler yer
alıyor. Dışişleri Bakanlığı Kültür İşlen Genel Müdür
Yardımcısı Aydın İdil başkanlığındaki Türk kültür
heyetinde de Kültür Bakanlığı, Dışişlen Bakanbğı ve MıUi
Eğıtim Bakanlığı'ndan temsilciler bulunuyor.
Bilge Olgaç