23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 NİSAN1993PERŞEMBE 12 DIZIYAZI Çukobirliğmkıutulmasıçok zor Çukobirlik B İ R T A L A N I N Ö Y K Ü S Cl ÇETİNYİĞENOĞLU A ygar dönemindekiyolsuzluk söylentilerinden en önemlilerinden biri İZDŞl İAŞ V*ukobktikUk kez 1985-1986sezonunda soyaiçinfasonişletmeciUkyapar. Sözleşme iİ lik d ' d k bİZDAŞolayuhr. İZDAŞ,yine Aygargibi imzaİanan özelşirket, Adana'dakurulu ANAP'ın fznurmİUetveküiadayı Atiüa Kanuşh YağSabun ve Çırcır Fabrikası't Yurtçu'nunşirketidir. ANAP'ın seçimleri Fason işletme sözleşmesiüçyübk sûreyi kazanamayan iki eskimiUetvekiUadayı kapsar. Buüçyılhk işletmecitiğinsonunda Çukobirlik'te tarafohıp ahşverişebaşlar. İZ- Kanuşh Fabrikası'nın Çukobirlik'e testim DAŞ, Arahk 1984 'te büyük miktarda ham etmesigereken2.210 ton ham soyayağını bez satın almak için Çukobirlik'e başvurur. testim etmeaHğisaptatur. -4- ^günlerde "beklet ve zamanı- kolla" politikası diye yo- nlanan bu uygularnanın onucunda Çukobirlik her 'gecen gün çıkmaza sokuJur. Bu polilikanın yanında yeri- ni bulanlar ısc büyük paralar kazanır. Sözkonusu "politika" nedeniyle Merkez Iplık Dokuma Fabrikası'nda olaganüs- tü telef stoku birikir. Stok 2500-3000 tonu buiduğunda (10 Ekim l ^ t e ) yapılan saiışlar sonucu Çukobirlik bü- yük zarara uğraübr. Bir yerel gazetede "Yanhş satışın faturası: 100 milyon" başbğıyla o günlerde yayunlanan olayın haberi özetle şöyledir: "...Geçen yıl 202 liradan satılmayan şapa tipi telef pamuk 104 lira 50 kuruştan satıldı." Sözkonusu haberde pamuk üreticilerinin görüşleri şöyle aktanbr: " 18 ay önce yapılan satı- şlara göre fıyatlar akıl almiaz derecede dûşüktür. Bu dû'şük fiyatlann kimin isj- ne yaradığını anlayamadık. Çukobirlik gıbi halkın gözünün kulağuiın dikkat kesıldiğı bır kuruluş nasıl olur da bir bu- çuk yıl önce 202 liradan satmadığı pa- muğu şimdi 104 lira 50 kuruştan satıyor? En acemi tüccann bile böyle ahşveriş ya- pacağinı sanmıyoruz.'' 1 IZDAŞ'ayncakk Aygar dönemindeki yolsuzluk söy- lentilerinden en önemlilerinden biri ÎZDAŞ olayıdır. İZDAŞ, yine Aygar gibi ANAP'ın Izmir milletveldli adayı Atilla Yurtçu'nun şirketidir. ANAP'ın seçımkn kazanamayan iki eski milletve- kili adayı Çukobirlik'te tarafolup ahşve- rişe başlar. tZDAŞ, Arahk 1984'te bü- yük miktarda ham bez satın almak için Çukobirlik'e başvurur. tZDAŞ, bir mil- yon iki yûz bin metre ham bez alacaktır, ama bazı koşullan vardır. ömeğin, ala- cağı her parça bezin en az iki yüzer met- relik olmasını istemektedir. Eger iki yü- zer metrelik parçalar yoksa ek yapılarak standart tutturulmabdır. Ödemc de he- men yapılmayacaktır. Ham bezler "ih- raç" kaydıyla ahndığı için ödeme Mer- sin'den yükleme yapıldıktan 48 saat son- ra yapılacaktır. IZDAŞ'a bu ayncalık yapılırken öbür firmalara karşı tutum oldukça katıdır. Örneğın (x) flrması elli metrelik ham bez almak istemektedir. Bu kez Çukobirlik'çe konulan koşula göre toplam satışın yüzde beşi değin yir- mi ile kırk metrelik parça ham bezierin de şirket tarafından almması gerekmek- tedir. Firma bu abma zorlanmaktadır aslında. Çünkü parça bez almayan fir- maya istediği tûrde mal verilmeroekte- dir. Ya IZDAŞ'a tanınan ayncahklar?.. lZDAŞ'a verilecek mallar iki yüzer met- re olacakür. Olmadı mı olmaz. ömeğin yüz elli metre bir bez çıktı. Hemen elli metrelik parça bulunarak ikisi birbirine özenle dikilir. O zamanlarda PEK Dış Ticaret ve TİMTAŞ Dış Ticaret adlı şir- ketlere yapılan bir milyar altı yüz milyon liralık ham bez satışı da büyük tartışma- lan yol açar. Bu olayla, ilk kez denene- cek "temınat mektubu" yöntemiyle Çu- kobirlik'ten mal alımı yolu açılır. Çünkü eskiden Çukobirbk'ıe vadeb satış diye bir gelenek yoktur. Hep peşin satış yapı- BİR GÖRÜS / Hikmet Savatlı Ç ukobirtik'in 12 EyKH yönetimiııce görevden alman eski Yönetim Kundu Başkanı Hikmet Savatlı, Çukobiriikin Anavatan Partisi döneminde soyulduğumı savbyor. Çukobirlik In kurtanhnası için borçianflin devlet tarafmdaıı silinmesi ve yönetknin üretki ortaklara devredilmesi gerektiğmi düşünüyor. Savatu, genei müdürün bfle üretid ortaklarca seçflmesin istiyor. Sonılanmız ve SavanYnm yanıdan şöyle: - Çukobirfik size göre nasd bir kuruJustur? SAVATLI - Ydda mflyonlarca metre bez, Mnlerce ton ipiik, yağ, sofra margarini dahfl yağ üreten, hem ticari, bem smai balumdan bötgede bûyük potanayeii oUndevbirteastir. •tşletme potitikasını nasıl buhrvorsunuz? SAVATLI - ÇukobirfiViıı i^etmedHk politikası da pek çok şey gibi AN AP devrnde soysuztaştınbnıştır. Yüzde 80 olması gereken randunan bu yüzden yüzde 20-30'• kadar düşmüştür. Bır adamın y apacağı tş için beş adam almmıştır. Masraflar artarkeo işJetmeler üretim açtsından da otması gerektiği randımaııU çahştmlamanuştır. -Yönetsd yaptsı nasridır? Eskiyle karşriaştm ımsmz? SAVATLI- Çukobirlik'in yÖKtinıi eskiden şu şekilde teşek- kûl ederdi: Yönetim kurulumm dört ûyesi ortaklar taranndan se- çilirdi. Bir de bakanuı keadisiııi tuaeHem tayia ertiği genel müdür vanh. Yöoetiın Kuruhı başkanı bu beş kişiMk kunrfda seçflirdi. Fakat yönetim kundu Mçbir zaman genel mödûrim üstünde bir makam değfldî. Bizden sonra yö- netim kurulu üye sayısı arttınldı. Yönetim kurulu başkankğı sıfttı da genel müdüre veriJdi. Böylece halk agriıklı yönetim şekli tasfiye edfldi. Devlet memunı statüsânde, hfikûmete bağb adamlar yönetim kuruluna tayin edfldi. -Sizce yönetim biçimi aasti otmalıdır? - SAVATLI - Bence ortaklar yönetimlerini kendflcri seçme&Kr.HatUgeııdtDÛdûriidekendfleriseçjneBdir. Duyduğuma göre birlikfcrde mevcut statüyü değişikfiğe uğratacak bir kanun teklifi hazırlajınuş. Nedir, neye cevap veriyor, bttmiyorum. Ama şahsi göröşüm şu: Eski statfiden yararUuulmalıdır. Eski statinün eksik yanlan vardr, giderümelidir. Genel müdflrü ortaklar seçan. ama >ine de Ticaret Bakanhgı'na, devletin Ogfli birimlerİDe karşı sommhı obun. Sommlu bir genel müdür oisun; hükümete karşı, ortaklara karşı sorumluluğu oisun. Başmabuyruk olmasm. - Çukobirlik'in, devtetin merkezi otoritesiyle İHşkileri nasd olmabdır? SAVATLI - Bana göre, bugün bakanuklann koordinasyonunda birtakm meselekr vardır. Mesela, Maüye Bakanfağı mı, yoksa Tansu Hanmı'ın başında buiunduğa Devlet Bakanlığı mı parayı veriyor, bu belli ö^iMtf.Büişlerebir«çıklıkgetirilsin.Çukobirük devlet adna destekleme almı yapryor, ama parayı nerden «iar«ğ«« dair açıkbk yoL - Çukobirlik ve potitika hakkmdaki dûsüncelerniz? SAVATLI - Târkiye'de poütize obnayan hiçbir teşekkül yoktnr. Var mı? Varsa, falan kişinuı özel fabrikasıdır. Ama bunun «hsmda, devlete bagh, halka yönelik teşekkûBerm hnngjsinılo devletin veya hükü- metin etkisi yoktnr? Bu, deınokrasflerde böykdir. Bandan daha doğal bir şey ohnaz. - Size göre Çukobirlik neden bu duruma dustn? SAVATU-Çukobirlik buduru düşurüktü.Hangitaşıkaldysaııi7birtuJtçıkıyor ahmdan. Şn teneke yobuztağu gfti. Birtakım yofeuznık kküalan var. Müfertiskr gehniş, teftiş edryorlar. - Yoisuzluk konusunu biraz açar nusmıZ? Nasd yorunüuyorsunuz otap biteai? SAVATU - Şhndiki yönetimin zamamnda bir şey oMoğunu sanmıyorum. Zaten toparlanamadı bile zavaJhbr.GörevedddiyetJesanlacakvaktibüebuU- madılar. önkrinde dağ gibi probienüer var. Mfiessese trflyonlarca borçfamdırıfaıuş. Batak bir muessese devraldıUr. Batak bir yeri dûzeionek koiay değfldir. Çukoohük Uçbir zaman bir bakan hakkmda gensonı vermnesine sebep obnadı. Adam, keodisinisorunılu tutanlara karşı teneke kufutan göstererek savundu kendisiın. Bu eski tenekelere dohm yapılarak yine hrazlık yapnmş ÇukobirKk'ten. Bunu bu mevcut yönetim yapmadı Bunu yapanlar bandan evveOd yönetim. Ben AN AFı tenkh etmiyorum. Görevim gereği ANAFı tenkıtetmek donmıunda bo- insan defflim. Ama şumı söyleyeyim, AN'AP, Çukobirtik'i soymuş. Bu yüzden bu muessese artık iflah obnaz. •Çukobirfik'tebflyflkyol- suzhıklann AN AP döneminde olduğunu söy Kryorsunuz. Oysa Çukobirlik yarm asuiık bir kurum. Sizin ÖOKmimzde ya da daha önce berhangi bir yobuzhık olmadı raı? SAVATLI - Biz orada senekrce görev yapnk. Bunda da başanlı mıydık, başansız mı; bu, ortaya koyduğumuz eserlerden bdlidir. Biz orayı tartıklamaya değfl, orada bir şeyler yapmak için göreve taüp oMuk. Ve görevimiz snsmda da bir şeyler y«pök. Ve o döne^ÇukobiriikDAÜBTüriuyestaııdartianııda teşkilatiandL Tanm bakımından, sanayi baknundan, kooperatifçüik bakmmdan memlekete bir şeyler verme durumuna getirUdi o senelerde. Size göre Çukobirlik nasıl kurtuiur, kazancb bir kurnmhaünegelir? SAVATLI - Çukobirlik bugünkü şartiarda kurtulacak gibi değfl. Ama nasd kurtuiacağra bea biiemem. Benûn bir şey söytemem dışardan gazel atinak gibi bir şey olur. Ama şunu bekrteyim ki borçlan devlet tarafmdaıı sıfnianır ve çiftçiye tesmn edflirse bdki bir şeyler omr. Çiftçi de kendi yönetimim kendi seçerse Çukobirfik hakkmda iyimser düşûnülebiKr. Çukobirlik ANAP dönenunde soyuhhı lan Çukobirb'k'te dekont gelmeden bir kilo bile mal yüklenmez. Çok değü, bu olaydan birkaç yıl önce yapılan vadeü satış bir ticaret müdürünün başını yer. Zamanın Ticaret Müdürü Mehmet Civelek, Bozkurt Mensucat'a iki-üç ay vadeü mal satar. Üstelik vade farkını satış fıyaünın üzenne koymuştur. Ancak işin farkına vanbnca Mehmet Civelek'in işine son verilir. Ticaret Müdürlüğü'- nden alınan Mehmet Civelek hizmetinın karşıbğını görür ve Bozkurt Mensucat'a Ticaret Müdürü olur. Şimdi nerededir bUinmez. PEK ve TİMTAŞ A.Ş.Tere yapılan satışa gebnce... ö n e sürüldüğü- ne göre, bu vadeb satışlar yapılırken bazı tüccarlar peşin parayla mal almak için sırada bekterkrnüş. Bu şırketler sırada beklerken PEK ve TtMTAŞ'a vadeli mal satışı o günlerde anlamlı bulunur. Ve öne sürülen savlan, süreç içinde geli- şen olaylar doğrular. PEK ve TIMTAŞ'- ın Çukobirlik'ten 1700 üraya aldığı ham bezi alelaceje piyasaya 1400 liradan satüğı bildirilir. O günkre ibşkin bir ha- ber de Cumhuriyet arşivinden: Cumhu- riyet gazetesinin 29 Nisan 1985 tarihli baskısındaki habere göre Çukobirlik'te 45 gün içinde yapılan üç ayn "açık apron ahmında aynı saöcı firmaya bırbırinden farkb fiyatlarla para ödendiği" saptanır. Çukobirlik'e duyarb çevrelerde bu olaya ilişkin şu yorum yapıhr "Bir mal abmı- nda mıktar yükseldikçe fıyaün bebrb oranda düşmesi gerekir. 45 günlük süre içerisinde yapılan üç ayn alımda miktar yükselirken fıyat da artmıştır. Bu du- rum, alımlarda birtakım yolsuzluklar yapıldığı kuşkusunu güçlendirmekte- dir."' Ashnda sadece bu dönemdeki yol- suzluklar başh başına yazı dizisi olur. özger Aygar dönemini "Kanuşh da- vası"yla özetlemek yeter sanınz. Çünkü özger Aygar bu davadan iki yıl hapis cezasına çarptınlmıştır. Dava şu an tem- yizdedir. Çukobirlikspor tarafından oğ- luna ödenen transfer ücreti davası ile 'ja- karlı bez davası" da sonuçlanmıştır. Oğ- renildigine göre, özger Aygar, Çukobir- lik Genel Müdürlüğü'nden aynldıktan sonra girdiği işlerde iflas etmiş, mal varbğını yitirmiştir. Kanuşh davası Çukobirlik ilk kez 1985-1986 sezo- nunda soya için fason işletmecibk^yapar. Sözleşme imzaİanan özel şirket, Adana'- da kurulu Kamışlı Yağ Sabun ve Çırçır Fabrikası'dır. Fason işletme sözleşmesi üç yıllık süreyi kapsar. Bu üç yılbk işlet- raecibğin sonunda Kamışlı Fabrikası'- nın Çukobirbk'e teslim etmesi gereken 2.210 ton ham soyayağını teslim etme- digj saptanır. Sözkonusu yağın Kamışlı Fabrikası'nın depolannda da obnadığı görülür. tşletmecinin depo kapasitesinin 700 ton olduğu bilinmektedir. Açık mik- tannın iki bin ton olduğunun saptan- masma karşın Çukobirbk yönetimince konunun üzerine bile gidilmez. Bir baş- ka önemli nokta ise bakanlık buynığuna karşın arttınlması istenen ipoteğin her seferinde aynı gayri menkulün değerinin arttınlarak kabul edibnesidir. Nıtekim ilk yıl 190 milyon liraya ipo- tek alınan gayri menkulün değeri daha sonra 1 milyar 560 milyon lira üzerinden gosterilir. Oysa teminat olarak ipotek ahnması bakanlık buyruklanna karşıdır. Davanın başlangıanda Çuko- birlik'ın alacağı 2.5 milyar TL görüj- mektedir. Şu an davanın bir bölümü ke- sinleşmiştir. Ancak, teknik sorunlar aşı- lamadığ> için ipotek paraya çevrilip Çu- kobirlik in alacağı tahsil ediîememekte- dir. Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi, özger Aygar ile Halil Şavaüı'nın TCV- nin 240. maddesi, Tekin Kamışb'nın ise TCY'nin 510. maddesi uyannca ceza- landırümasına karar vermiştir. Ancak, karar cumhuriyet savcıa ve sanıklarca temyiz edikniştir. SÜRECEK Seııiııyaptıkların naıııusunıdıır O N B I N L E R ICINYAZDI Senin açtığın aydınlık yolda fı- kirleriru sonsuza dek yaşataca- ğız. Devrimci ruhun şad olsun. Sana kıyanlara lanet olsun. Emekçiler senin izinde. Medet Tokgöz tnsanlık böyle uygarlaştı Mum- cu! Seninle bizlerle daha da geli- şeceğiz. O mutlu ve güzel günler hepimizin olacak. Senin yaptık- lann namusumdur özgürlük yo- ğmda çocuklanma öğretece- dor!.. bu- FazılDoğan öğretmen Fikirlerin ve düşüncelerin kal- bîmizden silinmez. Hiç bir za- man şahsm ve ikir ve düşüncen kitap ve yazılar asla kimse sıle- mez. Büyük bir eser biraktın. Uğur Mumcu Uğur Mumcu yaktı bizi Dünyaya değildi acı sözü Silinmez hiçtnr yerden izi Körmü bunu yapanın iki gözü Nereye gjdiyordun Uğur Mumcu Kimin yetti sana gücû Çok mu ödül verdiler ona Gelsin kıysın diye sana Mahsun kaldı eşi oğlu kızı İçlerine düştü aa sıa Ne çareki yazılmış kara yazı Çal aşık inlesin dertli sazı İnsanlan Allah verir AJlah abr Kötülük yapanlara günah kahr Nazmiye Uticu Bizler devam edeceğiz. SüleymanS. Sevgili Mumcu, hiçbir kurşun, insan haklannın savunucusu olmaktan. Atatürkçü, ilerici, onurlu insanlar olmaktan bizi vazgeciremiyecektir. İzindeyiz. Düşünceye kurşun sıkan eller birgün kınlacakür. ÜlküGürsoy Uğur Mumcu'nun düşünceleri- ne katılsakta, katılmataksa ka- bul edılmesi gereken bir olgu var. Türkiye'de gazeteçi hek hele araştırmaa gazeteçi niteli- ğine sahip olan ender gazeteci- lerden biriydi Mumcu. Araş- tırmca gazetecüik alanında ekoldu o! Bu cinayetin ve işle- nen diger faili meçhul cinayetle- rin (muammer Aksoy, Turan Dursun, Bahriye Ücok gibi) fa- illerinin buiunması dileği ile. Onlar yüreğimizde ve beyni- mizde. Hiç kimse Türkiye'nin aydınlık günlerini karartamaz. Karartmayı kimsenin gücü yet- meyecektir. Saygılanmla A.R. Seni ve düşünceni hep yaşata- cagız. B.Rahimi SÜRECEK Artıkkarcmlıkhrdaymimumlarycınar DR.ÜMtTKARDAŞ Gerek kendi kifiHğinde. gerek diğer ınsanlartn her birinin kifitığinde orlaya çıfum insanltğm onuruna daima saygı gösterecek ve insandan asla araç olarak değiiaksine daima atnaç ola- rak yararlanacak şekilde hareket et. Ka* Uğur Mumcu gibi toplumun vicdanı olmuş dürüst insanlann öldürülmeleri- nin toplumda doğurduğu en büyük yıkım bir topluluğu ulus yapan, onurlu ve evrensel kılan erdemlerin ve toplumu yozlaşmalardan anndırma görevi ya- pan toplumsal savunma mckanizma- iannın zayıflatılarak umutsuzluk, gü- vensizlik ve yılgınlık yaratılmasıdır. Gezegensel adaletsizlığin ve ikiyüzlü- lüğün gelişme çabası içindeki ülkelere yansımasının doğurduğu sonuçlar ve ülkelerin yaratan, araştıran, dûşünen, tartışan ve sorgulayan gözüpek, erdcm- li insanlannın yitirilmesine yol açmak- tadır. İnsan ve yarabcı özgürlük Düşünen, bilen, isteyen, karar ve- ren ve uygulayan, duygu dünyası olan, değerlendiren, seven ve bilinçli bir varlık olan insanın içvarhğı önce- den belirlenmiş olmayıp, bu içvarlığın açık, tükenmeyen, özgür yanlan vardır. Bu nitelikleri ile özgür bir varlık olan insan aynı zamanda düşünceleri- nin içeriği üzerinde değerlendirmeler yapabilcn, gelecekleki -davranışlannı belirleyebilme olanak ve yeteneğine sahip sorumlu bir varlıktır. İşte insan bu günccl ve dinamik yanı, özgür vc sorumlu kişiliği ile sosyal olaylann tam ortasındadır. İnsanın içinde yaşadığı bu sosyal evren yine insanın belirli tarihi du- rumlar karşısmdaki tutum ve dav- ranışlanndan, kararlanndan ve bu kararlara dayanılarak yapılanlardan ortaya çıkan bir "degerler ve ideler" oluşumudur. özetle insanın kûltür dünyasıdır. Bu kültür insanın ideler dünyasından (iç varlığından) aldığı ölümsüz değerlerle yaşamın realitek> rini birleştirerek ortaya koyduğu bir yapıttır. Ve bu kültürün temelinde de amacında da özgürlük vardır. özgür- lük dünyaya gebrken birlikte getirdi- ğjmiz evreni eyleme geçiren bir iç zen- gjnlivegüçtür. Bu zenginlik evrensel insaniyet duygusu ve sevgisi ile en yüksek duy- guya dönüşür ve sonsuz evrensellliği ve dürüstlüğü içinde tükenmez bir ge- lişme gücü taşır.Sosyal ve kültürel ev- ren ile birlikte yaratra özgürlüğün da- yanağı ideal temeller gercek idesi ola- rak felsefı ve bilimsel akıl, adalet ilkesi olarak hukuki akıl, ahlakilik idesi olarak ahlaki akıl, güzellik idesi ola- rak estetik akıl olmalıdır. Eğer insani (ahlaki) karakterli bir uygarhk kurul- mak isteniyor ise sosyal evrenin de- ğerleri ve normlan bu iredelerden güç almalıdır. örnek insan Mıancu: İşte Uğur Mumcu doğarkan bera- berinde getirdiği iç cevheri olan ya- ratıcı özgürlüğünü evrensel ahlaklılık ve insanlık sevgisi yönünde ku]- lanmış, vicdani ve insanlık karşısında sorumluluğnu benliğinden en derin- den duymuş, katıksız dürüstlüğü ile bilimsel, hukuki, ahlaki ve estetik akı- la dayanarak yaşamın realitelenru in- sanlıgın önüne serip geride idealiteler- le realitelerin karşılaşünlmasından doğan olağanüstü, ölümsüz ve evren- sel düzeyde bir başyapıt bırakrruştır. Yazımı böyle bir bâşyapıü yaratan Uğur Mumcu'nun anısına adadığım dizelerimle bitiriyorum: Beklenmeyen ölüm. Kalleş zaman- lan seçince. Acının hanceri. Böğrün- de kımıldar. Soluk abr oysa Beynin- deki dünya. Saçılırken. Bir tohum mi- sali. Beyazlıklara. O an uçuşur. Ruhunun gökkuşağından. Mavi ka- naüı kuşlar. Susmaz. Vicdanındaki çığlık. Sönse de. Yüreğimdeki vol- kan. Artık karanlıklarda. Yeni mum- laryanar. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Çokuluslu Yaşlıların TeşekkûPû...Nebahat Pohlreich, Antalya'da yol üstündeki tartılar- dan birine çıktı; altmış beş kilo geldi. Bir sevindi, bir se- vindi; ama az sonra sevinci kursağında kaldı! Nebahat Hanım, Almanya'da tartldığında 90 kilo gelmişti. An- talya'da on beş gündür yiyip içip geziyorlardı. Bu denli zayıflayabilir miydi? Besbelli ki tartı bozuktu. Tartnın başında altı-yedi yaşlarında bir çocuk vardı. Çocuk, böy- le çalıştırılabilir miydi? Köşe başlarında ayakkabı boya- yan çocuklann durumları da öyleydi. Çocukları dilendir- memek için ana baba böyle işlere salıyor, iş yapıyor gösteriyorlardı. Çocuklann görünümü, insani mutsuzet- meye yetiyordu. Grek sagın (doktor) Emanuel Petroniadis, o da Al- manya'da yaşıyordu, çokuluslu yaşlılarla Antalya'ya gelmişti, şöyle dedi: - Bizde, Yunanistan'da böyle değil, orada çocuklara sahip çıkılır. Türkiye'deyoksulçok, Yunanistan'da böy- lesine yoksul yok! Bir gün balık almışlardı, Merve Oteli'nde pişirtip yiye- ceklerdi. Grek sağın Emanuel: - Bu çocuklar açken ben yiyemem! dedi. Bunun üzerine çocuklara da kokoreç alındı. Almanlar, Antalya'da en çok aldıkları şeylerin rasgele fiyatlarla satldığına dikkat etmişlerdi Oiyelim, bir göm- leği elli bin liraya alırken, on dakika sonra aynı gömleği onlara 100 bin liraya satmak istiyorlardı, aynı yerde. Bu- nada "serbestpazar ekonomisi" diyorlardı! Fiyatdene- timi diye bir şey yoktu. Eline defter almamış insan, otu- rup satış yapıyordu. Oiyelim Alman yaşlı, malı almazsa, satıcı: - Hastir lan! Almazsan alma... diyordu. Alman anlamıyordu, ama örneğin orada bulunan Ne- bahat Hanım anlıyordu sabcının inceliğini! 27 mart cumartesi gününden beri Antalya yöresinde gezip tozan çokuluslu yaşlılar, yarın ayrılıyorlar. An- talya'da gazeteciler, inanılmaz bir duyarsızlıkla, çoku- luslu yaşlılan görmezden geldiler. Onların yerine, güzel Alman turistleri gelseydi, yine görmezden mi gelirlerdi? Çokuluslu yaşlılar, Antalya'da erinçevine (huzurevi) gittiler. Oraya çanak anten almması için kendi aralann- da para toplayıp 370 DM bağışladılar. - Çanak anten alınsın ama! dediler. (Koluna 350 mil- yonluk "kol saati" takan Süleyman Bey'in kulakları çın- lasın.) Denizli'de, Pamukkalede, Türk yaşlılar donla kaplıca- ya girmeye kalktılar; Nebahat Hanım izin vermedi. Çokuluslu yaşlılarla, "Ankara Notları" dışında bir Da- ily News gazetesi ilgilendi, yaşlılan haberyaptı. Çokuluslu yaşlılar ayrılırken, kendilerine yakın ilgi gösteren Turizm Bakanlığı'na teşekkür üstüne teşekkür ettiler. Kırkı aşkın çokuluslu yaşlının, Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü Leyla Ozhan'a yazdıklan "te- şekkür" mektubu, Leyla Hanım'ın gözlerini yaşartn. Almanca kaleme alınan mektupta şöyle deniyordu özet- le: ^ . ' "Sayın Leyla Ozhan, Grup olarak size ve bakanlığmıza, geçen günlerdeki çojf yönlü gezi izlenimimizden ötürü derin teşekkürteri- mızi dile getirmek istiyoruz. Sizin tarafınızdan gösterilen büyük destek, bizim gö- rüşümüze göre 'toplumların birbirlerini anlaması' ile il- gili tahmin edilemeyecek kadar değerli katkılar sağla- yacak bir projeyi olanaklı kıldı. Meslektaşlannızm ve Nebahat Pohlreich'ın Antalya'- da yaşadıklanna benzer kanşıklıklar da bu sonucu de- ğiştiremez. Saptadığımıza göre doğan sorunların so- rumluluğu size ait değildi. Biz; Alman, Türk ve Yunan yaşlılar, bu yolda sizin birazcık bizim değişken dene- yimlerimizden yararlanmanızı istedik. İlk olarak, görmemizi sağladığınız geniş kapsamh iz- leme programı, tarihinizle ilgili derin bilgi edinmemizi sağladı. Bu film Türk arkadaslanmızın haklı olarak va- tanları ile gurur duymalarına vesiıe oldu. Biryandan da bize birçok Avrupa kültürünün köklerinin Türkiye'de bu- lunduğunu gösterdi. Ayrıca, Yunanlılarla Türkler arasın- da örf ve âdetler açısından sayısız ortak noktalar bulun- duğunu da görmüş olduk. Ama daha da önemlisi, birlik- te bu geziyi yaşamaktı. Bu aynı zamanda, Alman-Türk- Yunanlı yaşlılar için ilk kez birlikte tatil yapmaktı. Pek çoğumuz için ilk kez işyerimizin dışında birbirimizle He- tişim kuruyorduk. Ûğrendiğimize göre Türk dostlarımız için bu aynı za- manda, ilk kez bir iş sorumluluğu yüklenmeden dinlen- cenin tadını çıkarmak olmuş. Lakin bu dahi, bize göre yeterli bir ödüllendirme değildir. Onlara bu olanağı ver- mek, hem Alman hem de Türk hükümetince zorunluluk- tan çok, bir gereksinim olarak benimsenmelidir. Zira sonuçta, her iki ülke de refahlannm önemli bir bölümü- nü bu insanlara borçludur. Ama sonuç, bu insanlann Almanya'da genellikle şikâyet konusu olan bir yasamı sürdürmeleri olmuştur. Sayın Bayan Özhan, işte bunun için, büyük bir taşı ye- rinden koparıp harekete geçirdiğiniz için size sonsuz teşekkür borçluyuz. Emin olunuz ki sizin bu konudaki çabalarınızın bilincindeyiz ve takdirle karşılıyoruz. Bu desteğinizle gelecekte de benzeri karma gruplara gezi yaptırmak mümkün olacaktır. Bu türgirişimlerinizde her türlü yardımı göreceğinizden emin olabilirsiniz. Kısacası ve açıkçası: Çok iyi bir iş yaptınız, devam eai- niz. Tesekkürlerimizle! ilk karma gezi grubu katılımcıtan. (45 dolayında im- za)" BULMACA SOLDANSAĞA: 1 2 1/ Lütfi Akad'ın bir fıl- 1 mi... Uğur, alınyazısı. 2/ Kale hendeği... Hoş ko- 2 kulu meyveleri anason o gibi kullanılan otsu bir bitki. 3/ Futbolda top ye- 4 re vurmadan yapılan vu- g ruş... Uluslararası Tiyat- ro Enstitüsü'nün simgesi. 4/ Ege bölgesinde, Küçük Menderes'in Sel- çuk yakınlannda açtığı boğaza ve bu boğazın ku- » zeyindeki dik dağa veri- len ad... Türk resim sanatında önemli bir grubun ad olarak be- nimsediği harfin okunuşu. 5/ Sat- rançta özel bir hareket... Güney- den esen yel. 6/ Tohumlanndan elde edilen yağ eczacıhkta ve koz- metik sanayisinde kullanılan bir bitki. 7/ Büyük tepsi... Merhale. 8/ Gümüşbalığının küçüğü. 9/ Ka- yık, mavna ve küçük gemilerin kalafata çekildikleri yer... Yemin. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Yıhnaz Güney'in, Fransa'da çektiği son fılmi... Yasalara ay- kın davranış. 2/ Sidikyolu hastalıklannı inceleyen tıp dalı. 3/ Kısa ve özlü söz. 4/ Faiz... kadınlann bluz üzerine giydikleri ye- lek. 5/ Bir soru sözü... Telefonda hitap şekli... Bir renk. 6/ Cıva sülfür bileşimli bir mineral. 7/ Yamaçlarda merdiven basamağı gibi düzeltilip duvarla pekiştirilen yer... Dişci kerpeteni. 8/ Bir- leşmiş Milletler Kalkınma örgütü'nün simgesi... Akira Kuro- sava'nın tanınmış bir fılmi. 9/ Bir nota... Arapça bir sözcükte kısa "ı" ve "i" sesini okutan işaret.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle