Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 NİSAN1993PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
Çukobirliğmkıutulmasıçok zor
Çukobirlik
B İ R T A L A N I N
Ö Y K Ü S Cl
ÇETİNYİĞENOĞLU
A ygar dönemindekiyolsuzluk
söylentilerinden en önemlilerinden biri
İZDŞl İAŞ
V*ukobktikUk kez 1985-1986sezonunda
soyaiçinfasonişletmeciUkyapar. Sözleşme
iİ lik d ' d k bİZDAŞolayuhr. İZDAŞ,yine Aygargibi imzaİanan özelşirket, Adana'dakurulu
ANAP'ın fznurmİUetveküiadayı Atiüa Kanuşh YağSabun ve Çırcır Fabrikası't
Yurtçu'nunşirketidir. ANAP'ın seçimleri Fason işletme sözleşmesiüçyübk sûreyi
kazanamayan iki eskimiUetvekiUadayı kapsar. Buüçyılhk işletmecitiğinsonunda
Çukobirlik'te tarafohıp ahşverişebaşlar. İZ- Kanuşh Fabrikası'nın Çukobirlik'e testim
DAŞ, Arahk 1984 'te büyük miktarda ham etmesigereken2.210 ton ham soyayağını
bez satın almak için Çukobirlik'e başvurur. testim etmeaHğisaptatur.
-4-
^günlerde "beklet ve zamanı-
kolla" politikası diye yo-
nlanan bu uygularnanın
onucunda Çukobirlik her
'gecen gün çıkmaza sokuJur.
Bu polilikanın yanında yeri-
ni bulanlar ısc büyük paralar kazanır.
Sözkonusu "politika" nedeniyle Merkez
Iplık Dokuma Fabrikası'nda olaganüs-
tü telef stoku birikir. Stok 2500-3000
tonu buiduğunda (10 Ekim l ^ t e )
yapılan saiışlar sonucu Çukobirlik bü-
yük zarara uğraübr. Bir yerel gazetede
"Yanhş satışın faturası: 100 milyon"
başbğıyla o günlerde yayunlanan olayın
haberi özetle şöyledir: "...Geçen yıl 202
liradan satılmayan şapa tipi telef pamuk
104 lira 50 kuruştan satıldı." Sözkonusu
haberde pamuk üreticilerinin görüşleri
şöyle aktanbr: " 18 ay önce yapılan satı-
şlara göre fıyatlar akıl almiaz derecede
dûşüktür. Bu dû'şük fiyatlann kimin isj-
ne yaradığını anlayamadık. Çukobirlik
gıbi halkın gözünün kulağuiın dikkat
kesıldiğı bır kuruluş nasıl olur da bir bu-
çuk yıl önce 202 liradan satmadığı pa-
muğu şimdi 104 lira 50 kuruştan satıyor?
En acemi tüccann bile böyle ahşveriş ya-
pacağinı sanmıyoruz.''
1
IZDAŞ'ayncakk
Aygar dönemindeki yolsuzluk söy-
lentilerinden en önemlilerinden biri
ÎZDAŞ olayıdır. İZDAŞ, yine Aygar
gibi ANAP'ın Izmir milletveldli adayı
Atilla Yurtçu'nun şirketidir. ANAP'ın
seçımkn kazanamayan iki eski milletve-
kili adayı Çukobirlik'te tarafolup ahşve-
rişe başlar. tZDAŞ, Arahk 1984'te bü-
yük miktarda ham bez satın almak için
Çukobirlik'e başvurur. tZDAŞ, bir mil-
yon iki yûz bin metre ham bez alacaktır,
ama bazı koşullan vardır. ömeğin, ala-
cağı her parça bezin en az iki yüzer met-
relik olmasını istemektedir. Eger iki yü-
zer metrelik parçalar yoksa ek yapılarak
standart tutturulmabdır. Ödemc de he-
men yapılmayacaktır. Ham bezler "ih-
raç" kaydıyla ahndığı için ödeme Mer-
sin'den yükleme yapıldıktan 48 saat son-
ra yapılacaktır. IZDAŞ'a bu ayncalık
yapılırken öbür firmalara karşı tutum
oldukça katıdır. Örneğın (x) flrması elli
metrelik ham bez almak istemektedir.
Bu kez Çukobirlik'çe konulan koşula
göre toplam satışın yüzde beşi değin yir-
mi ile kırk metrelik parça ham bezierin
de şirket tarafından almması gerekmek-
tedir. Firma bu abma zorlanmaktadır
aslında. Çünkü parça bez almayan fir-
maya istediği tûrde mal verilmeroekte-
dir. Ya IZDAŞ'a tanınan ayncahklar?..
lZDAŞ'a verilecek mallar iki yüzer met-
re olacakür. Olmadı mı olmaz. ömeğin
yüz elli metre bir bez çıktı. Hemen elli
metrelik parça bulunarak ikisi birbirine
özenle dikilir. O zamanlarda PEK Dış
Ticaret ve TİMTAŞ Dış Ticaret adlı şir-
ketlere yapılan bir milyar altı yüz milyon
liralık ham bez satışı da büyük tartışma-
lan yol açar. Bu olayla, ilk kez denene-
cek "temınat mektubu" yöntemiyle Çu-
kobirlik'ten mal alımı yolu açılır. Çünkü
eskiden Çukobirbk'ıe vadeb satış diye
bir gelenek yoktur. Hep peşin satış yapı-
BİR GÖRÜS / Hikmet Savatlı
Ç
ukobirtik'in 12 EyKH yönetimiııce görevden
alman eski Yönetim Kundu Başkanı
Hikmet Savatlı, Çukobiriikin Anavatan
Partisi döneminde soyulduğumı savbyor.
Çukobirlik In kurtanhnası için borçianflin
devlet tarafmdaıı silinmesi ve yönetknin
üretki ortaklara devredilmesi gerektiğmi
düşünüyor. Savatu, genei müdürün bfle
üretid ortaklarca seçflmesin istiyor.
Sonılanmız ve SavanYnm yanıdan şöyle:
- Çukobirfik size göre nasd bir kuruJustur?
SAVATLI - Ydda mflyonlarca metre bez, Mnlerce
ton ipiik, yağ, sofra margarini dahfl yağ üreten, hem
ticari, bem smai balumdan bötgede bûyük potanayeii
oUndevbirteastir.
•tşletme potitikasını nasıl buhrvorsunuz?
SAVATLI - ÇukobirfiViıı i^etmedHk politikası da
pek çok şey gibi AN AP devrnde soysuztaştınbnıştır.
Yüzde 80 olması gereken randunan bu yüzden yüzde
20-30'• kadar düşmüştür. Bır adamın y apacağı tş için
beş adam almmıştır. Masraflar artarkeo işJetmeler
üretim açtsından da otması gerektiği randımaııU
çahştmlamanuştır.
-Yönetsd yaptsı nasridır?
Eskiyle karşriaştm ımsmz?
SAVATLI- Çukobirlik'in
yÖKtinıi eskiden şu şekilde teşek-
kûl ederdi: Yönetim kurulumm
dört ûyesi ortaklar taranndan se-
çilirdi. Bir de bakanuı keadisiııi
tuaeHem tayia ertiği genel müdür
vanh. Yöoetiın Kuruhı başkanı bu
beş kişiMk kunrfda seçflirdi. Fakat
yönetim kundu Mçbir zaman
genel mödûrim üstünde bir
makam değfldî. Bizden sonra yö-
netim kurulu üye sayısı arttınldı.
Yönetim kurulu başkankğı sıfttı
da genel müdüre veriJdi. Böylece
halk agriıklı yönetim şekli tasfiye
edfldi. Devlet memunı statüsânde,
hfikûmete bağb adamlar yönetim kuruluna tayin edfldi.
-Sizce yönetim biçimi aasti otmalıdır? -
SAVATLI - Bence ortaklar yönetimlerini kendflcri
seçme&Kr.HatUgeııdtDÛdûriidekendfleriseçjneBdir.
Duyduğuma göre birlikfcrde mevcut statüyü değişikfiğe
uğratacak bir kanun teklifi hazırlajınuş. Nedir, neye
cevap veriyor, bttmiyorum. Ama şahsi göröşüm şu: Eski
statfiden yararUuulmalıdır. Eski statinün eksik yanlan
vardr, giderümelidir. Genel müdflrü ortaklar seçan.
ama >ine de Ticaret Bakanhgı'na, devletin Ogfli
birimlerİDe karşı sommhı obun. Sommlu bir genel
müdür oisun; hükümete karşı, ortaklara karşı
sorumluluğu oisun. Başmabuyruk olmasm.
- Çukobirlik'in, devtetin merkezi otoritesiyle
İHşkileri nasd olmabdır?
SAVATLI - Bana göre, bugün bakanuklann
koordinasyonunda birtakm meselekr vardır. Mesela,
Maüye Bakanfağı mı, yoksa Tansu Hanmı'ın başında
buiunduğa Devlet Bakanlığı mı parayı veriyor, bu belli
ö^iMtf.Büişlerebir«çıklıkgetirilsin.Çukobirük
devlet adna destekleme almı yapryor, ama parayı
nerden «iar«ğ«« dair açıkbk yoL
- Çukobirlik ve potitika hakkmdaki dûsüncelerniz?
SAVATLI - Târkiye'de poütize obnayan hiçbir
teşekkül yoktnr. Var mı? Varsa, falan kişinuı özel
fabrikasıdır. Ama bunun «hsmda, devlete bagh, halka
yönelik teşekkûBerm hnngjsinılo devletin veya hükü-
metin etkisi yoktnr? Bu, deınokrasflerde böykdir.
Bandan daha doğal bir şey ohnaz.
- Size göre Çukobirlik neden bu duruma dustn?
SAVATU-Çukobirlik buduru
düşurüktü.Hangitaşıkaldysaııi7birtuJtçıkıyor
ahmdan. Şn teneke yobuztağu gfti. Birtakım yofeuznık
kküalan var. Müfertiskr gehniş, teftiş edryorlar.
- Yoisuzluk konusunu biraz açar nusmıZ? Nasd
yorunüuyorsunuz otap biteai?
SAVATU - Şhndiki yönetimin zamamnda bir şey
oMoğunu sanmıyorum. Zaten toparlanamadı bile
zavaJhbr.GörevedddiyetJesanlacakvaktibüebuU-
madılar. önkrinde dağ gibi probienüer var. Mfiessese
trflyonlarca borçfamdırıfaıuş. Batak bir muessese
devraldıUr. Batak bir yeri dûzeionek koiay değfldir.
Çukoohük Uçbir zaman bir bakan hakkmda gensonı
vermnesine sebep obnadı. Adam,
keodisinisorunılu tutanlara karşı
teneke kufutan göstererek
savundu kendisiın. Bu eski
tenekelere dohm yapılarak yine
hrazlık yapnmş ÇukobirKk'ten.
Bunu bu mevcut yönetim
yapmadı Bunu yapanlar bandan
evveOd yönetim. Ben AN AFı
tenkh etmiyorum. Görevim
gereği ANAFı tenkıtetmek
donmıunda bo- insan defflim.
Ama şumı söyleyeyim, AN'AP,
Çukobirtik'i soymuş. Bu yüzden
bu muessese artık iflah obnaz.
•Çukobirfik'tebflyflkyol-
suzhıklann AN AP döneminde
olduğunu söy Kryorsunuz. Oysa
Çukobirlik yarm asuiık bir kurum. Sizin ÖOKmimzde
ya da daha önce berhangi bir yobuzhık olmadı raı?
SAVATLI - Biz orada senekrce görev yapnk. Bunda
da başanlı mıydık, başansız mı; bu, ortaya
koyduğumuz eserlerden bdlidir. Biz orayı tartıklamaya
değfl, orada bir şeyler yapmak için göreve taüp oMuk.
Ve görevimiz snsmda da bir şeyler y«pök. Ve o
döne^ÇukobiriikDAÜBTüriuyestaııdartianııda
teşkilatiandL Tanm bakımından, sanayi baknundan,
kooperatifçüik bakmmdan memlekete bir şeyler verme
durumuna getirUdi o senelerde.
Size göre Çukobirlik nasıl kurtuiur, kazancb bir
kurnmhaünegelir?
SAVATLI - Çukobirlik bugünkü şartiarda
kurtulacak gibi değfl. Ama nasd kurtuiacağra bea
biiemem. Benûn bir şey söytemem dışardan gazel
atinak gibi bir şey olur. Ama şunu bekrteyim ki borçlan
devlet tarafmdaıı sıfnianır ve çiftçiye tesmn edflirse
bdki bir şeyler omr. Çiftçi de kendi yönetimim kendi
seçerse Çukobirfik hakkmda iyimser düşûnülebiKr.
Çukobirlik
ANAP
dönenunde
soyuhhı
lan Çukobirb'k'te dekont gelmeden bir
kilo bile mal yüklenmez. Çok değü, bu
olaydan birkaç yıl önce yapılan vadeü
satış bir ticaret müdürünün başını yer.
Zamanın Ticaret Müdürü Mehmet
Civelek, Bozkurt Mensucat'a iki-üç ay
vadeü mal satar. Üstelik vade farkını
satış fıyaünın üzenne koymuştur. Ancak
işin farkına vanbnca Mehmet Civelek'in
işine son verilir. Ticaret Müdürlüğü'-
nden alınan Mehmet Civelek hizmetinın
karşıbğını görür ve Bozkurt Mensucat'a
Ticaret Müdürü olur. Şimdi nerededir
bUinmez. PEK ve TİMTAŞ A.Ş.Tere
yapılan satışa gebnce... ö n e sürüldüğü-
ne göre, bu vadeb satışlar yapılırken bazı
tüccarlar peşin parayla mal almak için
sırada bekterkrnüş. Bu şırketler sırada
beklerken PEK ve TtMTAŞ'a vadeli
mal satışı o günlerde anlamlı bulunur.
Ve öne sürülen savlan, süreç içinde geli-
şen olaylar doğrular. PEK ve TIMTAŞ'-
ın Çukobirlik'ten 1700 üraya aldığı ham
bezi alelaceje piyasaya 1400 liradan
satüğı bildirilir. O günkre ibşkin bir ha-
ber de Cumhuriyet arşivinden: Cumhu-
riyet gazetesinin 29 Nisan 1985 tarihli
baskısındaki habere göre Çukobirlik'te
45 gün içinde yapılan üç ayn "açık apron
ahmında aynı saöcı firmaya bırbırinden
farkb fiyatlarla para ödendiği" saptanır.
Çukobirlik'e duyarb çevrelerde bu olaya
ilişkin şu yorum yapıhr "Bir mal abmı-
nda mıktar yükseldikçe fıyaün bebrb
oranda düşmesi gerekir. 45 günlük süre
içerisinde yapılan üç ayn alımda miktar
yükselirken fıyat da artmıştır. Bu du-
rum, alımlarda birtakım yolsuzluklar
yapıldığı kuşkusunu güçlendirmekte-
dir."' Ashnda sadece bu dönemdeki yol-
suzluklar başh başına yazı dizisi olur.
özger Aygar dönemini "Kanuşh da-
vası"yla özetlemek yeter sanınz. Çünkü
özger Aygar bu davadan iki yıl hapis
cezasına çarptınlmıştır. Dava şu an tem-
yizdedir. Çukobirlikspor tarafından oğ-
luna ödenen transfer ücreti davası ile 'ja-
karlı bez davası" da sonuçlanmıştır. Oğ-
renildigine göre, özger Aygar, Çukobir-
lik Genel Müdürlüğü'nden aynldıktan
sonra girdiği işlerde iflas etmiş, mal
varbğını yitirmiştir.
Kanuşh davası
Çukobirlik ilk kez 1985-1986 sezo-
nunda soya için fason işletmecibk^yapar.
Sözleşme imzaİanan özel şirket, Adana'-
da kurulu Kamışlı Yağ Sabun ve Çırçır
Fabrikası'dır. Fason işletme sözleşmesi
üç yıllık süreyi kapsar. Bu üç yılbk işlet-
raecibğin sonunda Kamışlı Fabrikası'-
nın Çukobirbk'e teslim etmesi gereken
2.210 ton ham soyayağını teslim etme-
digj saptanır. Sözkonusu yağın Kamışlı
Fabrikası'nın depolannda da obnadığı
görülür. tşletmecinin depo kapasitesinin
700 ton olduğu bilinmektedir. Açık mik-
tannın iki bin ton olduğunun saptan-
masma karşın Çukobirbk yönetimince
konunun üzerine bile gidilmez. Bir baş-
ka önemli nokta ise bakanlık buynığuna
karşın arttınlması istenen ipoteğin her
seferinde aynı gayri menkulün değerinin
arttınlarak kabul edibnesidir.
Nıtekim ilk yıl 190 milyon liraya ipo-
tek alınan gayri menkulün değeri daha
sonra 1 milyar 560 milyon lira üzerinden
gosterilir. Oysa teminat olarak ipotek
ahnması bakanlık buyruklanna
karşıdır. Davanın başlangıanda Çuko-
birlik'ın alacağı 2.5 milyar TL görüj-
mektedir. Şu an davanın bir bölümü ke-
sinleşmiştir. Ancak, teknik sorunlar aşı-
lamadığ> için ipotek paraya çevrilip Çu-
kobirlik in alacağı tahsil ediîememekte-
dir. Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi,
özger Aygar ile Halil Şavaüı'nın TCV-
nin 240. maddesi, Tekin Kamışb'nın ise
TCY'nin 510. maddesi uyannca ceza-
landırümasına karar vermiştir. Ancak,
karar cumhuriyet savcıa ve sanıklarca
temyiz edikniştir.
SÜRECEK
Seııiııyaptıkların naıııusunıdıır
O N B I N L E R
ICINYAZDI
Senin açtığın aydınlık yolda fı-
kirleriru sonsuza dek yaşataca-
ğız. Devrimci ruhun şad olsun.
Sana kıyanlara lanet olsun.
Emekçiler senin izinde.
Medet Tokgöz
tnsanlık böyle uygarlaştı Mum-
cu! Seninle bizlerle daha da geli-
şeceğiz. O mutlu ve güzel günler
hepimizin olacak. Senin yaptık-
lann namusumdur özgürlük yo-
ğmda çocuklanma öğretece-
dor!.. bu-
FazılDoğan
öğretmen
Fikirlerin ve düşüncelerin kal-
bîmizden silinmez. Hiç bir za-
man şahsm ve ikir ve düşüncen
kitap ve yazılar asla kimse sıle-
mez. Büyük bir eser biraktın.
Uğur Mumcu
Uğur Mumcu yaktı bizi
Dünyaya değildi acı sözü
Silinmez hiçtnr yerden izi
Körmü bunu yapanın iki gözü
Nereye gjdiyordun Uğur Mumcu
Kimin yetti sana gücû
Çok mu ödül verdiler ona
Gelsin kıysın diye sana
Mahsun kaldı eşi oğlu kızı
İçlerine düştü aa sıa
Ne çareki yazılmış kara yazı
Çal aşık inlesin dertli sazı
İnsanlan Allah verir AJlah abr
Kötülük yapanlara günah kahr
Nazmiye Uticu
Bizler devam edeceğiz.
SüleymanS.
Sevgili Mumcu, hiçbir kurşun,
insan haklannın savunucusu
olmaktan. Atatürkçü, ilerici,
onurlu insanlar olmaktan bizi
vazgeciremiyecektir. İzindeyiz.
Düşünceye kurşun sıkan eller
birgün kınlacakür.
ÜlküGürsoy
Uğur Mumcu'nun düşünceleri-
ne katılsakta, katılmataksa ka-
bul edılmesi gereken bir olgu
var. Türkiye'de gazeteçi hek
hele araştırmaa gazeteçi niteli-
ğine sahip olan ender gazeteci-
lerden biriydi Mumcu. Araş-
tırmca gazetecüik alanında
ekoldu o! Bu cinayetin ve işle-
nen diger faili meçhul cinayetle-
rin (muammer Aksoy, Turan
Dursun, Bahriye Ücok gibi) fa-
illerinin buiunması dileği ile.
Onlar yüreğimizde ve beyni-
mizde. Hiç kimse Türkiye'nin
aydınlık günlerini karartamaz.
Karartmayı kimsenin gücü yet-
meyecektir. Saygılanmla
A.R.
Seni ve düşünceni hep yaşata-
cagız.
B.Rahimi
SÜRECEK
Artıkkarcmlıkhrdaymimumlarycınar
DR.ÜMtTKARDAŞ
Gerek kendi kifiHğinde. gerek diğer ınsanlartn
her birinin kifitığinde orlaya çıfum insanltğm
onuruna daima saygı gösterecek ve insandan
asla araç olarak değiiaksine daima atnaç ola-
rak yararlanacak şekilde hareket et.
Ka*
Uğur Mumcu gibi toplumun vicdanı
olmuş dürüst insanlann öldürülmeleri-
nin toplumda doğurduğu en büyük
yıkım bir topluluğu ulus yapan, onurlu
ve evrensel kılan erdemlerin ve toplumu
yozlaşmalardan anndırma görevi ya-
pan toplumsal savunma mckanizma-
iannın zayıflatılarak umutsuzluk, gü-
vensizlik ve yılgınlık yaratılmasıdır.
Gezegensel adaletsizlığin ve ikiyüzlü-
lüğün gelişme çabası içindeki ülkelere
yansımasının doğurduğu sonuçlar ve
ülkelerin yaratan, araştıran, dûşünen,
tartışan ve sorgulayan gözüpek, erdcm-
li insanlannın yitirilmesine yol açmak-
tadır.
İnsan ve yarabcı özgürlük
Düşünen, bilen, isteyen, karar ve-
ren ve uygulayan, duygu dünyası
olan, değerlendiren, seven ve bilinçli
bir varlık olan insanın içvarhğı önce-
den belirlenmiş olmayıp, bu içvarlığın
açık, tükenmeyen, özgür yanlan
vardır.
Bu nitelikleri ile özgür bir varlık
olan insan aynı zamanda düşünceleri-
nin içeriği üzerinde değerlendirmeler
yapabilcn, gelecekleki -davranışlannı
belirleyebilme olanak ve yeteneğine
sahip sorumlu bir varlıktır. İşte insan
bu günccl ve dinamik yanı, özgür vc
sorumlu kişiliği ile sosyal olaylann
tam ortasındadır.
İnsanın içinde yaşadığı bu sosyal
evren yine insanın belirli tarihi du-
rumlar karşısmdaki tutum ve dav-
ranışlanndan, kararlanndan ve bu
kararlara dayanılarak yapılanlardan
ortaya çıkan bir "degerler ve ideler"
oluşumudur. özetle insanın kûltür
dünyasıdır. Bu kültür insanın ideler
dünyasından (iç varlığından) aldığı
ölümsüz değerlerle yaşamın realitek>
rini birleştirerek ortaya koyduğu bir
yapıttır. Ve bu kültürün temelinde de
amacında da özgürlük vardır. özgür-
lük dünyaya gebrken birlikte getirdi-
ğjmiz evreni eyleme geçiren bir iç zen-
gjnlivegüçtür.
Bu zenginlik evrensel insaniyet
duygusu ve sevgisi ile en yüksek duy-
guya dönüşür ve sonsuz evrensellliği
ve dürüstlüğü içinde tükenmez bir ge-
lişme gücü taşır.Sosyal ve kültürel ev-
ren ile birlikte yaratra özgürlüğün da-
yanağı ideal temeller gercek idesi ola-
rak felsefı ve bilimsel akıl, adalet ilkesi
olarak hukuki akıl, ahlakilik idesi
olarak ahlaki akıl, güzellik idesi ola-
rak estetik akıl olmalıdır. Eğer insani
(ahlaki) karakterli bir uygarhk kurul-
mak isteniyor ise sosyal evrenin de-
ğerleri ve normlan bu iredelerden güç
almalıdır.
örnek insan Mıancu:
İşte Uğur Mumcu doğarkan bera-
berinde getirdiği iç cevheri olan ya-
ratıcı özgürlüğünü evrensel ahlaklılık
ve insanlık sevgisi yönünde ku]-
lanmış, vicdani ve insanlık karşısında
sorumluluğnu benliğinden en derin-
den duymuş, katıksız dürüstlüğü ile
bilimsel, hukuki, ahlaki ve estetik akı-
la dayanarak yaşamın realitelenru in-
sanlıgın önüne serip geride idealiteler-
le realitelerin karşılaşünlmasından
doğan olağanüstü, ölümsüz ve evren-
sel düzeyde bir başyapıt bırakrruştır.
Yazımı böyle bir bâşyapıü yaratan
Uğur Mumcu'nun anısına adadığım
dizelerimle bitiriyorum:
Beklenmeyen ölüm. Kalleş zaman-
lan seçince. Acının hanceri. Böğrün-
de kımıldar. Soluk abr oysa Beynin-
deki dünya. Saçılırken. Bir tohum mi-
sali. Beyazlıklara. O an uçuşur.
Ruhunun gökkuşağından. Mavi ka-
naüı kuşlar. Susmaz. Vicdanındaki
çığlık. Sönse de. Yüreğimdeki vol-
kan. Artık karanlıklarda. Yeni mum-
laryanar.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Çokuluslu Yaşlıların
TeşekkûPû...Nebahat Pohlreich, Antalya'da yol üstündeki tartılar-
dan birine çıktı; altmış beş kilo geldi. Bir sevindi, bir se-
vindi; ama az sonra sevinci kursağında kaldı! Nebahat
Hanım, Almanya'da tartldığında 90 kilo gelmişti. An-
talya'da on beş gündür yiyip içip geziyorlardı. Bu denli
zayıflayabilir miydi? Besbelli ki tartı bozuktu. Tartnın
başında altı-yedi yaşlarında bir çocuk vardı. Çocuk, böy-
le çalıştırılabilir miydi? Köşe başlarında ayakkabı boya-
yan çocuklann durumları da öyleydi. Çocukları dilendir-
memek için ana baba böyle işlere salıyor, iş yapıyor
gösteriyorlardı. Çocuklann görünümü, insani mutsuzet-
meye yetiyordu.
Grek sagın (doktor) Emanuel Petroniadis, o da Al-
manya'da yaşıyordu, çokuluslu yaşlılarla Antalya'ya
gelmişti, şöyle dedi:
- Bizde, Yunanistan'da böyle değil, orada çocuklara
sahip çıkılır. Türkiye'deyoksulçok, Yunanistan'da böy-
lesine yoksul yok!
Bir gün balık almışlardı, Merve Oteli'nde pişirtip yiye-
ceklerdi. Grek sağın Emanuel:
- Bu çocuklar açken ben yiyemem! dedi.
Bunun üzerine çocuklara da kokoreç alındı.
Almanlar, Antalya'da en çok aldıkları şeylerin rasgele
fiyatlarla satldığına dikkat etmişlerdi Oiyelim, bir göm-
leği elli bin liraya alırken, on dakika sonra aynı gömleği
onlara 100 bin liraya satmak istiyorlardı, aynı yerde. Bu-
nada "serbestpazar ekonomisi" diyorlardı! Fiyatdene-
timi diye bir şey yoktu. Eline defter almamış insan, otu-
rup satış yapıyordu. Oiyelim Alman yaşlı, malı almazsa,
satıcı:
- Hastir lan! Almazsan alma... diyordu.
Alman anlamıyordu, ama örneğin orada bulunan Ne-
bahat Hanım anlıyordu sabcının inceliğini!
27 mart cumartesi gününden beri Antalya yöresinde
gezip tozan çokuluslu yaşlılar, yarın ayrılıyorlar. An-
talya'da gazeteciler, inanılmaz bir duyarsızlıkla, çoku-
luslu yaşlılan görmezden geldiler. Onların yerine, güzel
Alman turistleri gelseydi, yine görmezden mi gelirlerdi?
Çokuluslu yaşlılar, Antalya'da erinçevine (huzurevi)
gittiler. Oraya çanak anten almması için kendi aralann-
da para toplayıp 370 DM bağışladılar.
- Çanak anten alınsın ama! dediler. (Koluna 350 mil-
yonluk "kol saati" takan Süleyman Bey'in kulakları çın-
lasın.)
Denizli'de, Pamukkalede, Türk yaşlılar donla kaplıca-
ya girmeye kalktılar; Nebahat Hanım izin vermedi.
Çokuluslu yaşlılarla, "Ankara Notları" dışında bir Da-
ily News gazetesi ilgilendi, yaşlılan haberyaptı.
Çokuluslu yaşlılar ayrılırken, kendilerine yakın ilgi
gösteren Turizm Bakanlığı'na teşekkür üstüne teşekkür
ettiler. Kırkı aşkın çokuluslu yaşlının, Turizm Bakanlığı
Tanıtma Genel Müdürü Leyla Ozhan'a yazdıklan "te-
şekkür" mektubu, Leyla Hanım'ın gözlerini yaşartn.
Almanca kaleme alınan mektupta şöyle deniyordu özet-
le: ^ . '
"Sayın Leyla Ozhan,
Grup olarak size ve bakanlığmıza, geçen günlerdeki
çojf yönlü gezi izlenimimizden ötürü derin teşekkürteri-
mızi dile getirmek istiyoruz.
Sizin tarafınızdan gösterilen büyük destek, bizim gö-
rüşümüze göre 'toplumların birbirlerini anlaması' ile il-
gili tahmin edilemeyecek kadar değerli katkılar sağla-
yacak bir projeyi olanaklı kıldı.
Meslektaşlannızm ve Nebahat Pohlreich'ın Antalya'-
da yaşadıklanna benzer kanşıklıklar da bu sonucu de-
ğiştiremez. Saptadığımıza göre doğan sorunların so-
rumluluğu size ait değildi. Biz; Alman, Türk ve Yunan
yaşlılar, bu yolda sizin birazcık bizim değişken dene-
yimlerimizden yararlanmanızı istedik.
İlk olarak, görmemizi sağladığınız geniş kapsamh iz-
leme programı, tarihinizle ilgili derin bilgi edinmemizi
sağladı. Bu film Türk arkadaslanmızın haklı olarak va-
tanları ile gurur duymalarına vesiıe oldu. Biryandan da
bize birçok Avrupa kültürünün köklerinin Türkiye'de bu-
lunduğunu gösterdi. Ayrıca, Yunanlılarla Türkler arasın-
da örf ve âdetler açısından sayısız ortak noktalar bulun-
duğunu da görmüş olduk. Ama daha da önemlisi, birlik-
te bu geziyi yaşamaktı. Bu aynı zamanda, Alman-Türk-
Yunanlı yaşlılar için ilk kez birlikte tatil yapmaktı. Pek
çoğumuz için ilk kez işyerimizin dışında birbirimizle He-
tişim kuruyorduk.
Ûğrendiğimize göre Türk dostlarımız için bu aynı za-
manda, ilk kez bir iş sorumluluğu yüklenmeden dinlen-
cenin tadını çıkarmak olmuş. Lakin bu dahi, bize göre
yeterli bir ödüllendirme değildir. Onlara bu olanağı ver-
mek, hem Alman hem de Türk hükümetince zorunluluk-
tan çok, bir gereksinim olarak benimsenmelidir. Zira
sonuçta, her iki ülke de refahlannm önemli bir bölümü-
nü bu insanlara borçludur. Ama sonuç, bu insanlann
Almanya'da genellikle şikâyet konusu olan bir yasamı
sürdürmeleri olmuştur.
Sayın Bayan Özhan, işte bunun için, büyük bir taşı ye-
rinden koparıp harekete geçirdiğiniz için size sonsuz
teşekkür borçluyuz. Emin olunuz ki sizin bu konudaki
çabalarınızın bilincindeyiz ve takdirle karşılıyoruz. Bu
desteğinizle gelecekte de benzeri karma gruplara gezi
yaptırmak mümkün olacaktır. Bu türgirişimlerinizde her
türlü yardımı göreceğinizden emin olabilirsiniz.
Kısacası ve açıkçası: Çok iyi bir iş yaptınız, devam eai-
niz. Tesekkürlerimizle!
ilk karma gezi grubu katılımcıtan. (45 dolayında im-
za)"
BULMACA
SOLDANSAĞA: 1 2
1/ Lütfi Akad'ın bir fıl- 1
mi... Uğur, alınyazısı. 2/
Kale hendeği... Hoş ko- 2
kulu meyveleri anason o
gibi kullanılan otsu bir
bitki. 3/ Futbolda top ye- 4
re vurmadan yapılan vu- g
ruş... Uluslararası Tiyat-
ro Enstitüsü'nün simgesi.
4/ Ege bölgesinde,
Küçük Menderes'in Sel-
çuk yakınlannda açtığı
boğaza ve bu boğazın ku- »
zeyindeki dik dağa veri-
len ad... Türk resim sanatında
önemli bir grubun ad olarak be-
nimsediği harfin okunuşu. 5/ Sat-
rançta özel bir hareket... Güney-
den esen yel. 6/ Tohumlanndan
elde edilen yağ eczacıhkta ve koz-
metik sanayisinde kullanılan bir
bitki. 7/ Büyük tepsi... Merhale. 8/
Gümüşbalığının küçüğü. 9/ Ka-
yık, mavna ve küçük gemilerin
kalafata çekildikleri yer... Yemin.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Yıhnaz Güney'in, Fransa'da çektiği son fılmi... Yasalara ay-
kın davranış. 2/ Sidikyolu hastalıklannı inceleyen tıp dalı. 3/
Kısa ve özlü söz. 4/ Faiz... kadınlann bluz üzerine giydikleri ye-
lek. 5/ Bir soru sözü... Telefonda hitap şekli... Bir renk. 6/ Cıva
sülfür bileşimli bir mineral. 7/ Yamaçlarda merdiven basamağı
gibi düzeltilip duvarla pekiştirilen yer... Dişci kerpeteni. 8/ Bir-
leşmiş Milletler Kalkınma örgütü'nün simgesi... Akira Kuro-
sava'nın tanınmış bir fılmi. 9/ Bir nota... Arapça bir sözcükte
kısa "ı" ve "i" sesini okutan işaret.