Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 NİSAN1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Nur Koçak'ın, "Şeritler ya da Bahçeli Hamam'a Özel"başlıklı sergisi Garanti Sanat Galerisi'nde sergileniyor
Anılannmasumiyetinden günümüzün suçluluğuna
CANANBEYKAL
Medya dünyası sanki düşle-
diğiniz şeylere sahip oluverecek-
mışsiniz yanılsamasını yaşatır.
Düşlediğiniz gibi bir araba.
düşlediğiniz gibi bir ev ve düşle-
diğıniz gibi bir kadın (Nedense
sanki kadıniann düşledikleri
crkekler yokmuş gibi hep ka-
dınlar düşîenir medyada).Nur
Koçak'ın başından beri düşledi-
ği şey ise, bugün yaptığı rcsim-
İer gibiresiırtyapabilmekti. "öğ-
renciliğim kendi açımdan
şanssız bir döneme, fotoğraf gi-
bi resim yapmanın aşağılandığı
bir döneme rastladı" der. Nur,
devlet bursuyla gittiği Paris'te
Foto Gerçekçiler'in resimlerini
gördüğünde, birdenbire düşle-
rirun resimleriyle karşılaştığıru
anlar.
Düşlediği resim yapma yön-
teminin arük "aşağılanacak,
utanılacak" bir şey olmadığını
kavrarve 1974yuıbaşındaatöl-
yesine kapanarak "Vivre" adh
resmini altı ay sonra bitirir.
Vivre bir parfüm şişesidir. Sa-
dece bir parfüm şişesi mi ger-
çekte? Imgeden simgeye yol
alınır. Sonra "Fetiş Nesneler-
Nesne Kadınlar", "Mutluluk
Resimleriniz", "Aile Albümün-
den" dizüeri ardarda gelir.
Şimdi, sergisinin yer aldığı
mekarun 17yûzyıldan kalma
bir hamam oluşu Nur'u çocuk-
luk anılanna. buranın Beyoğ-
lu'nda bulunuşu gençlik anı-
lanna götürüyor. Tümoelerden
sözcükleri seçiyor ve her bir
sözcük başka şeyleri anımsatı-
yor Nur'a.
Arulannda var ölmayan şey-
ler anılanndakileri çağnştm-
yor. Goethe'nin dediği gibi
"her bakış bir gözlem, her göz-
lem bir dûşünce, her düşünce
bir bağlantı ve ilişki doğruyor".
Nur Koçak'ın hangi dızisı olur-
sa olsun temel konusu "kadın".
İster "Fetiş Nesneler- Nesne
Kadınlar" da dolaysız, ister
"Mutluluk Resimleriniz" de
dolaylı ya da "Aile Albümün-
den" dizısinde otobiyografik
olsun tümünde "kadın" sorun-
salı ımgcler araalığıyla simgele-
nır. Bu yeni resimlerinde de ha-
mam iç çamaşırlanyla, iç ça-
maşırlan kadın bedeniyle,
kadın bedeni cinsellikle ve cin-
sellik medya dûnyasıyla bağ-
lantı ve ilişki dogurur. Sonunda
dönüp dolaşır yine ilk resim di-
zisinin dolaysız mesajına gelip
dayanır. Nur Koçak bize gerçe-
ği bir fotoğraf objektifinin ta-
rafsızlığı içinde verir ama bir
anlamda da şunu söyler, bu im-
geler görûndükleri şey değildir.
Bu resimlerin imgeleri ne
olursa olsun teknik ve dil aynı-
dır. Basılı bir fotonun, ressarrun
eliyle yeniden yansıülmasıdır
olay.
Bütünün bir parçasına odak-
lannuş fotoğraf makinesi ob-
jektifinin kadrajında bir bölüm,
bir aynntı seçilmiştir. Yakın çe-
kimler bu yüzden sevilir Nur
Koçak tarafından. Her bir ele-
man gerçektekinden daha bü-
yük boyutlanyla resmin çer-
çevesinden taşmışür. Nesnenin
bütün karakteri, ipek mi, saten
mi, dantel mi, ince mi, kalın mı,
şeffaf mı, sert mi, yumuşak mı?
Kısaca dokunmayla ilgjÜ bütün
görsel kodlamalan, ressamın
betimleme uslahğını gösterebi-
leceği "madde yanılsaması" yo-
luyla tuvale aktanlmıştır.
Der ki Nur Koçak; "Minicik
nesneleri arutsal boyutlarda iz-
leyiciye sunduğunuz anda hem
gerçeği bir o kadar çarpıüyor,
hem de o nesnelere gerçekte ol-
duğundan farklı anlamlar yük-
lüyorsunuz. Ben yücelmekle
yermek, karşı çıkmakla kendini
kaptırmak arasındaki hayli teh-
likeli ikilem üstünde oynamak
istedim. Yani p nesnelerin ger-
çek fetişlere dönüşmesini arzu-
ladığım yerde...
"Bu resimlerde de Nur Ko-
çak anılann masumiyeü ve gü-
nümüzün suçluluğu arasında
bir yerde duruyor. Ankara Sa-
man Pazan dolaylanndaki bir
hamamda geçen masum karşı-
laşmanın şoku, iki küçük karşıt
cinsin kara önlüklerinden soyu-
nuk haldeyken karşılaşmalan-
nın İstanbul Beyoğlu'ndaki
Bahçeli Hamam'da anımsan-
ması ile, hamama götürülen iş-
lemelı bohçalar içindeki kat kat
temiz çamaşırlann pınlülı vit-
rinlerde görulen kışlurtıcı iç ça-
maşırlannda yansıması ara-
sında gidıp gelinir. Anılann
masumiyeti, kadın çamaşırlan-
nın görsel imgelerinde kimlik
bulan kadın bedeninın günü-
müzde düşlenen ama aynı za-
manda suçlanan dnselligiyle
çatışır. Adem ve Havva öykü-
sünün en temel çelişkisidir bu.
Hem "yasak" olan, hem "vaat'
edilenin aynı şey olduğu ikile-
midir, insanoğluna sunulan.
Greta Garbo'nun
mektuplan
LONDRA (AA) -Dünyanın gelmiş geçmiş en gizemli fılm
yıldızı Greta Garbo'nun bir arkadaşma yazdığı özel mektup-
)ann,Londra'da açıkartırma ile saülacağı büdirildi. 1990 yılırun
nisan ayında 84 yaşında ölen Garbo'nun 120 sayfa tutan mek-
tuplan, 1930 yılında bir filmde bırlikte rol aldıklan Polonyalı
yakın arkadaşı Salka Viertel'e (1889- 1978) yazdığı açıklandı.
Greta Garbo'nun mektuplannı ortaya çıİcaran Peter Beale,
"
%
nlü sanatçının bu mektuplannda sürekli olarak mutsuzluğun-
-an ve yaşanüsının anlamsızlığından söz etuğini belirtti. Beale,
sanatçının yalnızlık nedeni ile kendisini ıçkiye verdiğini ve öldü-
ğu güne kadar haftada iki şişe vıski ve bir şişe votka içtiğini an-
İattı. 1941 yılında beyazperdeyı bıraktıktan sonra dış dünya ile
ilgisini keserek ölene dek tek başına yaşayan Garbo'nun mek-
tuplannın haziran ayında yapılacak açıkartırmada en az 30 bin
sterline (420 milyon TL) alıcı bulması beklenıyor.
Türk sanatındaçiçekANKARA (ANKA)Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği tarafın-
dan Paris Boulogne Bilancourt Kültür Merkezi'nde düzenlene-
ock olan "Lale'nin anısına: Türk sanatında çiçek, dün ve bugü-
nü" konulu sergi 28 nisanda açılacak. 4 temmuza dek sürecek
olan serginin bir bölümünde, 16. yüzyıkJan bugüne uzanan dö-
nemde Türk sanatçılar tarafından üretilen 200*den fazla sera-
mik, gümüş, mücevher gibi çeşitli klasik sanat yapıtlan yer ala-
cak. Türkiye'nin Paris Büyükelçisi Tansu Bleda ve eşi Eril Ble-
da'nın girişimiyle düzenlenecek sergiye, Paris İnsan Müzesi ve
Osmanlı dünemine aıt eserleri toplayan koleksiyonculann da
katkılan sağlandı. Serginin günümûz sanatını yansıtan bölü-
münde ise seramikçi Alev Ebuzziya, Mert Tandırh, Abidin
Dino gibi sanatçılann yapıtlan sunulacak. Sergi dekorasyonun-
da Aykut Hamzagil ve Vakko'nun Osmanb desenli kumaşlan
kullanılırken, etkinlik boyunca Türkiye ile ilgili filmler gösteri-
lecek, sanat kitaplan köşesi düzenlenecek. Yıne etkınlikler çer-
çevesinde düzenlenecek konferanslara konuşmacı olarak Hati-
ce Goonet, Ali Kazancıgil, Mkhele Nicoias, Richard Flahaut,
Stefanos Yerasimos, Anne Marie Terez gibi Anadolu, Türk
Islam sanatı ve kültürü uzmanlan katılıyorlar
Fransız Çigan Caz Üçlüsü ve' Her Devirde Adam' oyunu
CazdaParistadıve Ütopya
GÜRHANTÜMER
İZMİR- Caz, özellikle tutku-
nu olduğum, peşinden koştu-
ğum, onsuz yapamadığım bir
müzik türü degil. Ama hiç sev-
mediğim, yadsıdığım bir tür de
değil. Cazın tarihındeki, köke-
nindeki o ezilrnişliğe, yennden
yurdundan edilen siyah Afrika
insarunın. umutsuz, pasif baş-
kaldınsına ya da bclki de daha
doğrusu, çaresizlik içinde, mü-
ziğe sığınarak başeğişıne kayit-
sız kalması olanaksız insanın.
Bundan yıllar önce, ünlü da-
vaücu Warren "Baby" Doods-
un, davul tokmaklannı, bir
mutfak iskemlesinin bacakla-
nndan yaptığı söylenir. Oysa
çağımızda, sanınm çok iyi ka-
zanan ünlü caz orkestralannın
elektronik çalgılan, bu çalgılar-
daki solo göstenler, kasetlerini
alma gereğıni duymasam da,
bir konser süresi içinde büyüle-
yebiliyor beni.
Bir New Orleans cazının, bir
Chicago ûslubunun olduğunu
biliyordum da, cazda bir Paris
ekolünün varüğından, doğrusu
ya. haberim yoktu. Bunu,
Fransız Çigan Caz Üçlüsü'nün.
Fransız Kültür Merkezi'nde
verdiği konserde öğrendim. Gi-
tarlarda, aynı zamanda bestele-
ri de bulunan Alfred Moerman
ile Gilles Parodi. kemanda Ni-
colas Krasik vardı.
Birçok caz konserinde dinle-
meye alıştığımız, yapüklan so-
lolan hayranhkla izlediğimiz
vurmab çalgılar, nefesli sazlar
yoktu. Ve bu nedenle olsa ge-
rek. çılgın bir konser değildi.
Gus Iseur veBaro Ferret'nin
"Swing Valse"i, yapılan düzen-
lemeyle, melodisinin biraz
güme gitmesine karşın, Kos-
ma'nın ünlü "Les Feuilles Mor-
tes"u ve ondan daha ünlü olan
"Kara Gözler" rahat dinleni-
yordu.
Izmir Devlet Tiyatrosu'nda
ise, Robert Bolt'un yazdığı,
Makolm Keith Kay'in sahneye
koyduğu "Her Devirde Adam"
adhoyunvardı.
Bu yönetmen, Izmiriiler'in
yabancısı değil. Onu. Dokuz
Eylül Üniversitesi Güzel Sanat-
lar Fakültesi öğrencilerinin oy-
nadıklan, çok değişik Hamlet
• Alfred Moerman, Gilles Parodi,
Nicolas Kraşik'den oluşan Fransız
Çigan Caz Üçlüsü, Fransız Kültür
Merkezi'ndeverdiğikonserdecazın
Paris ekolünden
örneklersundu.
oyunundan tanıyoruz.
Devlet Tiyatrosu'ndaki
oyunda da, açık seçik görülebi-
len, çarpıa birtakım değişiklik-
ler yapmış. örneğin. perde,
oyunun ne başında, ne arasında
ve ne de sonunda hiç kapanmı-
yor, hep açık kalıyor. Oyuncu-
lann. birkaç ayncahk dışında.
sahneye gırip çıkmalan sözko-
nusu değil.
Herkes, iki üç dakikahk, bir-
kaç cümlelik, rolü olanlar bile
hep sahnedeler. Döner koltuk-
lanna oturup. seyirciye arka-
lannı dönerek çıkıyorlar oyun-
dan.
Sahneye, hayli etkili olan bir
üç boyutluluk verilmiş. Kral,
ortada, yukanda oturuyor.
Oyuncular, üst platformlara,
dik gemici merdivenleriyle çıkı-
yorlar. Kral ise, hiç beİclenme-
dik bir biçimde, komandolar,
itfaiyeciler gibi, bir kolona san-
hp kayarak iniyor.
Bu kral, krallara özgü giysiler
değil. bembeyaz bir gemici üni-
forması taşıyor sırtında. Ba-
şında da, görkcmli, değerli taş-
larla süslü bir taç değil, bir ge-
mici kasketi var. Ve zaman za-
man bir kraldan, hele bir tngiliz
krabndan beklenmeyecek mas-
karalıklar, hoppalıklar ya-
pıyor.
Oyunda, din adamı, din ada-
mı gibi, uşak, uşak gibi giyinmiş
ama gerek Cronmell. gerekse
Tnomas More, lö.yüzyıîda ya-
şamış olan bu insanlar, takım
elbiseü, kravath, Malboro siga-
rası içiyorlar. Ancak More,
davranışlanyla, sözleriyle, oyu-
nuyla, kahbının, konumunun
adamı olarak, hiç yadırgamadı-
ğımız bir biçimde karşımıza çı-
İayor.
"Her Devirde Adam", tarihi
bir belgesel. Oyundaki Thomas
More, sahnede bu yönüne hiç
değinilmemekle birlikte, bir ya-
zın türüne, ütopyaya adını ver-
miş olan 'Utopia"nın yazan.
Oyunun konusu, hemen hiç
bir değişıklik yapılmaksızın ta-
nhten alınmış.
tngiliz kralı Henry, kendisine
erkek çocuk vermeyen Catheri-
ne'i boşayıp. Anne Boleyne ile
evlenmek istiyor. Ama Katolik
mezhebi, dolayısıyla da Roma
Kilisesi ve Papa buna engel.
Thomas More da, koyu bir ka-
tolik ve erdemli bir insan. Onun
ıçin. o da karşı dinsel kurallann
çiğnenmesine. Direniyor, ödûn
vermiyor, zindana atılıyor, son-
ra da kellesinden oluyor.
"Her Devirde Adam"m iz-
lenmesini, ama daha önce, bi-
raz kitap, ansiklopedi kanştı-
np, Thomas More'un, Kral
VIII. Henry'nin, Cromweirin
yaşam öyküsünün öğrenilmesi-
ni, dahası, eger daha önce
okunmamışsa, "Utopia"nın
okunmasını öneririm. Böyle
yapan, hiç kuşkusuz, oyunu da-
ha iyi anlayacaktır, daha çok
tat alacaktır ondan.
Ayşe Emel Mesçi'nin Mine Saulnier'nin kitabından uyarladığı oyun, mayıs ayında Paris'te sahneleniyor
Kathar şövalyeleri ve Şeyh Bedreddin
MEHMET BASUTCU
Karşmda iki çift güzel göz var. Her iki-
a de çakmak çakmak...Aynı beyecanı
paylaşıyor ve geniş açüı yaklâşnnlaria ku-
Uçladıklan derinÛklere doğnı alıp götü-
rfiyorlar beni de...
Paris'te "Ooserie des Lilas" kafaveşn-
deyiz. Otıvduğunıuz masanın üzerine
bangi ünlû sanatçıma adı kazılıvmış,
mnuruınıızda değfl pek. Vepyeni bir ya-
rahcılık rüzganııa yelkeııJer çoktan
flçş
Çağîar arası ve kıtalar aşın bir yokuiu-
ğaçağnbu.
Tarihsel akışuı değişik evreterinde, Av-
nıpa'dan Asja'ya dek farklı yerterde ya-
sanmış olaa, hem de akıl almaz benzeriik-
ler içeren bfr diri acı gerçeğin. toplumsal
ve dinsel güemioe yeni bir ışık rutmanın
heyecanı bu duyariı baluşianlan güriü gü-
râl kaymyor. Güzei bir işbiriiği somudaş-
ma aşamasma getaıiş...
Kathar Şövaljekri ile Şeyh Bedreddin
arasındaki koşurJuklar, benzeriikler, or-
tak yazgüar sözkonosu.
"Gûhm Öteki Adı" ya da "Kathar Şö-
valyeleri'aden Şeyh Bedreddin YigitJeri-
ne" adını taşıyan kitabınm girişinde
"Onuncu yüzyüdan on dördüncü yüzyıla
dek Güne> Fransa'nın Oksitanya böige-
sinde etkili olmuş Kathar doktrini ile
141Tde asılarak öldüriiien Şeyh Bedred-
din mezhebi arasında akrabaiık aramak,
Ok bakışta dûşsel getebflir'* diye okuyucu-
snmı uyarmtş Mine G. Sanlnier ve ekle-
miş: "Şeyh Bedreddin'in düşünceleri Kat-
har doktrininden izdüşûmleri taşır. En
önemltsi, iki yüzyülık bir ara ile kesişen ve
'Yarin yanağından gayn her yerde, hep
beraber, herşeyi paylaşmak' istetnişler-
dir..."
Ayşe Emei Mesçi'nin gözieri pınl pvd.
Yaşamından, külrüird birikiminin acı Utiı
Ayşe Emel Mesçi, Ali Berktay'm
Mine Saulnier'in "Gülün Öteki
Adı "adh kitabından yola
çıkarak yaptığı uyarlamayı
"Dûnyaya Aülan Çığlık" adıyla
Fransızca olarak sahneliyor.
Oyun, Halk Oyunculan
topluluğu tarafından mayıs
ayında Paris'te daha sonra da
Avignon Festivaü'nin "OfT'
bölümünde oynanacak.
deneyimlerindeıı kaynaklanan coşku öy-
lesine yoğun ki, iri gözlerinden cömertçe
boşalmasına karşın, bir türtü tükenroek
bümiyor...Vıllardan bu yana Nazrnı Hik-
met'in ^irseUeştirdiği "Simavne Kadıs-
loğhı Şeyh Bedreddin Destanı"ndaki ev-
rensei boyutu sahneye nasd aktaracağını,
icerdiği gizemi nasd çözeceğini, taşıdığı
yoğunluğa nasd sadık kabcağun, dfişü-
nüp dunınnuş A>^e Emel Mesçi. Mine G.
Saulnier'nin kalemkıden "GöDn öteki
Adı"nı okuduğunda, berşe> bir çırptda
beyninde biBuriaşrvenniş; o hızla Kathar
Şövalyekri'râ sahneye uyarlamak için
koüansmnuş.
Bu konuyu kaleme alan gazeteci-yazar
Mine G. Saulnier ise üzerinde konuştuğu-
muz projenin verdiği keyifh' beyecanı diz-
ginlemeye cahşıyor...Aina, yazdıklanmn
böyiesine geniş bir perspekrif içine orura-
rak önce Paris'te 25-30 mays tarihkri
arasmda, sonra da bu yaz Avignon FesrJ-
vah'nin "OfT bölümünde seyird öoüne
gelecek otanasından çok muthı. AJi Berk-
Uy'm "Güıün öteki AdTndan yola çıka-
rak yaptığı uyariamamn "Dünyaya Ah-
lan Çıghk" olan TSrkçe aduu Fransuca'-
ya nasıl çevireceklerini düşünüyor, oyu-
nun müziğini Kudsi Ergüner'uı bestekme-
sinden, afi^inin ise Komet tarafından çizil-
mesinden haklı bir gurur duyuyor...
Fransızca adıyla " l n cri a travers le
Monde^u Halk Oymculan Topiuhığu'ya
sahneye koyacak olan Ayşe Emel Mesçi,
ön çahşmalann ve başjayan provalann
yorgunluğunu çoktan unutmuş. Coşkusu-
nu bizlerie yürekten paylaşnıayı dfliyon
"Katharizm bir umut çiçeğidir. İlk kez
Kathariar'da kadn-erkek eşitügj vardır.
Oksitanya topraklannda ozanlar sevda
tûrküleri edebryaöyla, kiüse ve kutsal
yazn dısuıda bir özgfir alan yaratnuşlar,
bunu bölgenin medeniyet öncesi kürrörel
köklerinden gek-o 'onurda biriik',
'bağlıük', 'eşrdik' gibi kavramlarla besJe-
mjşlerdir. Anadohı'nun aşıklan saztarmın
tûrküleriyle sürülen toprak, Akdenz'in
hem bansmda hem dognsunda, kuzeyden
inmiş arJann ııaDaruı ahında panunparça
edflmtştir..."
"Dûnyaya Atdan Çığlık"ı merakla
bekMyoruz...
IKSV'de yeni yönetim değişikliği
• Kühür Servisi - İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Genel
Müdürlüğü'ne getırilen Metm özcan Fereli ile vakfın sanat
danışmanlığını yürütecek Sir John Tootey çalışmalanna
başladılar. Yöneticilik, orkestra şefliği ve lisan bilgisi
gözönüne ahnarak seçilen Fereli, gelecek festıvallerde
sanatseverlere önemli yenilikler sunmayı amaçlıyor.
Sanatseverler Fereli'yi 13. tstanbul Festivali kapsamında,
Haendel'in Mesih Oratoryosu'nun Türkiye'de ilk kez
seslendirilişindeki çabşmalanyla tanıyorlar. öte yandan
1970-1988 arasında Ingiltere Kraliyet Operası'nın genel
yönetmenliğıni \apan ve halen Salisbury Festivali
başkanlığının sürdüren Sır John Tooley de deneyimleriyle
İstanbul Festivali'ne sanat danışmanı olarak katkıda
f
bulunacak.
Politikada Bir San Çizmeli
, • Kültür Servisi- Recep Bilgjner'in "Politikada Bir San
'""''Çzmeü** romanından uyarlanan ayru adlı oyun Abdullah
Şahin Nokta Tiyatrosu tarafından sahnelenmeye
başlanacak. İlk olarak 16 nisanda Çorlu'da sahnelenecek
olan oyunun yönetmeni Haşrnet Zeybek. Bılginer'in 10-12 yıl
önce yazdığı ve "gazetelerde ne kadar rezalet, skandal varsa
bu kitap da onu yansıüyor" dediği yapıündan uyarlanan
oyun "Aslı yok ülkesinin üstü açık köyü"nde geçiyor.
Zeybek, oyunun açık bir biçim oyun olduğunu, dramatik
yapısı olmadığını. amaçlannın kendine özgü bir dil olan
tiyatronun geleneksel halk edebıyatının örneklerinden de
yararlanarak dilde bir zenginlik yaratılmasına katkı
sağlaması olduğunu söylüyor:"Belli bir kültür savaşı
veriyoruz. Eşekleştırmeye, holdinglere, magazinleştırmeye
karşıyız. Aktarmacılık ve garanticıbk sanatta yaratıcılıgjn
düşmarudır" diyen Zeybek oyunun Türk tiyatrosunda yeni
bir açılım olacağma, yahnhk ve dolaysızlık getireceğine
inanıyor. Sonbaharda fstanbul'da sahnelenmeye
başlanacak olan oyunun müzdği Deniz BaysaJ'a, dekor ve
kostümü Cenap Aydmoğhı'na ait.
Fransa'da Türk sineması
• Kültür Servisi - Fransa'nın Güney Alpler bölgesinde
bulunan Digne les Bains kasabasında düzenlenen sinema
günlerine yönetmen ömer Kavur konuk olarak katılacak.
13-17 nisan tarihleri arasında 21 'incisi düzenlenen
festivalde altı Türk filmi gösterilecek: "Gizli Yüz",
"Anayurt Oteli", "'Kınk Bir Aşk Hıkayesi" (ömer Kavur),
"Şelamsız Bandosu" (Nesli Çölgeçen), "Sis" (Zülfü
Livaneh) ve "Uçurtmayı Vurmasınlar" (Tunç Başaran). Bu
yıl Türk sinemasına önemli bir yer ayırmayı planlayan
şenlik yöneticileri, geçen şubat ayında Marsilya'da
düzenlenen Türk sineması toplu gösterisinin kazandıgı
başan sonunda bu programı daha da genişleterek,
Marsilya'da beğenilen fılmleri de listelenne ahnışlar. Şenlik
çerçevesinde, Ömer Kavur son fılmi "Gizli Yüz"ün
gösterimi sonrasmda bir söyleşi yapacak.
Tansuğ'danSarkis'e tazminat
• Kültür Servisi- Şarkis'in Sezer Tansuğ ve Sanat Çevresi
dergisi sorumlu müdürü Hamit Kınaytürk aleyhine 3
milyon TL'hk manevi tazminat talebiyle açüğı dava
sonuçlandı. Mahkeme, davalılann Sarkis'e, talep edilen
manevi tazminatı ödemesine karar verdi. Fransa'da
yaşayan çağdaş sanatçı Sarkis Zabunyan, Sanat Çevresi
dergisinde yayınlanan "Köfteci Kaptan Hakkında",
"Vatansız Sürgünün İkili Oyunu", "Yandaşlannın
Desteğinde", "Bütünleştiğimiz Güzel Azınhk", "Nokta'da
Engelleme". "Milliyet'e Cevap Hakkı İçin Alternatif Yan",
"Milliyet'eCevap Hakkı ve Ötesi", "Zabunyan Olayında
Yeni Boyutlar"', "Sözde Soykınm lddiası" ve "Aydın
Dramı" başlıkh yazılann yazan Sezer Tansuğ ve dergjnin
sorumlu müdürü Hamit Kınaytürk adına manevi tazminat
davası açmıştı. İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde
yapılan yargılama sonucunda mahkeme, dava konusu
yanlann Sarkis Zabunyan'ın kişilik haklanna saldın
niteliği taşıdığına karar verdi.
Müzik Festivaü'nde yann
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -10. Uluslararası Ankara
Müzik Festivaü'nde yann, Polonya Müzik Tiyatrosu ve
Poznan Balesi'nin rock ve bale gösterisı sunulacak. Gösteri,
saat 20.30'da Milli Eğitim Bakanhğı'run Beşevler'deki Şura
Salonu'nda izlenebilir.