27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 NİSAN1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Nur Koçak'ın, "Şeritler ya da Bahçeli Hamam'a Özel"başlıklı sergisi Garanti Sanat Galerisi'nde sergileniyor Anılannmasumiyetinden günümüzün suçluluğuna CANANBEYKAL Medya dünyası sanki düşle- diğiniz şeylere sahip oluverecek- mışsiniz yanılsamasını yaşatır. Düşlediğiniz gibi bir araba. düşlediğiniz gibi bir ev ve düşle- diğıniz gibi bir kadın (Nedense sanki kadıniann düşledikleri crkekler yokmuş gibi hep ka- dınlar düşîenir medyada).Nur Koçak'ın başından beri düşledi- ği şey ise, bugün yaptığı rcsim- İer gibiresiırtyapabilmekti. "öğ- renciliğim kendi açımdan şanssız bir döneme, fotoğraf gi- bi resim yapmanın aşağılandığı bir döneme rastladı" der. Nur, devlet bursuyla gittiği Paris'te Foto Gerçekçiler'in resimlerini gördüğünde, birdenbire düşle- rirun resimleriyle karşılaştığıru anlar. Düşlediği resim yapma yön- teminin arük "aşağılanacak, utanılacak" bir şey olmadığını kavrarve 1974yuıbaşındaatöl- yesine kapanarak "Vivre" adh resmini altı ay sonra bitirir. Vivre bir parfüm şişesidir. Sa- dece bir parfüm şişesi mi ger- çekte? Imgeden simgeye yol alınır. Sonra "Fetiş Nesneler- Nesne Kadınlar", "Mutluluk Resimleriniz", "Aile Albümün- den" dizüeri ardarda gelir. Şimdi, sergisinin yer aldığı mekarun 17yûzyıldan kalma bir hamam oluşu Nur'u çocuk- luk anılanna. buranın Beyoğ- lu'nda bulunuşu gençlik anı- lanna götürüyor. Tümoelerden sözcükleri seçiyor ve her bir sözcük başka şeyleri anımsatı- yor Nur'a. Arulannda var ölmayan şey- ler anılanndakileri çağnştm- yor. Goethe'nin dediği gibi "her bakış bir gözlem, her göz- lem bir dûşünce, her düşünce bir bağlantı ve ilişki doğruyor". Nur Koçak'ın hangi dızisı olur- sa olsun temel konusu "kadın". İster "Fetiş Nesneler- Nesne Kadınlar" da dolaysız, ister "Mutluluk Resimleriniz" de dolaylı ya da "Aile Albümün- den" dizısinde otobiyografik olsun tümünde "kadın" sorun- salı ımgcler araalığıyla simgele- nır. Bu yeni resimlerinde de ha- mam iç çamaşırlanyla, iç ça- maşırlan kadın bedeniyle, kadın bedeni cinsellikle ve cin- sellik medya dûnyasıyla bağ- lantı ve ilişki dogurur. Sonunda dönüp dolaşır yine ilk resim di- zisinin dolaysız mesajına gelip dayanır. Nur Koçak bize gerçe- ği bir fotoğraf objektifinin ta- rafsızlığı içinde verir ama bir anlamda da şunu söyler, bu im- geler görûndükleri şey değildir. Bu resimlerin imgeleri ne olursa olsun teknik ve dil aynı- dır. Basılı bir fotonun, ressarrun eliyle yeniden yansıülmasıdır olay. Bütünün bir parçasına odak- lannuş fotoğraf makinesi ob- jektifinin kadrajında bir bölüm, bir aynntı seçilmiştir. Yakın çe- kimler bu yüzden sevilir Nur Koçak tarafından. Her bir ele- man gerçektekinden daha bü- yük boyutlanyla resmin çer- çevesinden taşmışür. Nesnenin bütün karakteri, ipek mi, saten mi, dantel mi, ince mi, kalın mı, şeffaf mı, sert mi, yumuşak mı? Kısaca dokunmayla ilgjÜ bütün görsel kodlamalan, ressamın betimleme uslahğını gösterebi- leceği "madde yanılsaması" yo- luyla tuvale aktanlmıştır. Der ki Nur Koçak; "Minicik nesneleri arutsal boyutlarda iz- leyiciye sunduğunuz anda hem gerçeği bir o kadar çarpıüyor, hem de o nesnelere gerçekte ol- duğundan farklı anlamlar yük- lüyorsunuz. Ben yücelmekle yermek, karşı çıkmakla kendini kaptırmak arasındaki hayli teh- likeli ikilem üstünde oynamak istedim. Yani p nesnelerin ger- çek fetişlere dönüşmesini arzu- ladığım yerde... "Bu resimlerde de Nur Ko- çak anılann masumiyeü ve gü- nümüzün suçluluğu arasında bir yerde duruyor. Ankara Sa- man Pazan dolaylanndaki bir hamamda geçen masum karşı- laşmanın şoku, iki küçük karşıt cinsin kara önlüklerinden soyu- nuk haldeyken karşılaşmalan- nın İstanbul Beyoğlu'ndaki Bahçeli Hamam'da anımsan- ması ile, hamama götürülen iş- lemelı bohçalar içindeki kat kat temiz çamaşırlann pınlülı vit- rinlerde görulen kışlurtıcı iç ça- maşırlannda yansıması ara- sında gidıp gelinir. Anılann masumiyeti, kadın çamaşırlan- nın görsel imgelerinde kimlik bulan kadın bedeninın günü- müzde düşlenen ama aynı za- manda suçlanan dnselligiyle çatışır. Adem ve Havva öykü- sünün en temel çelişkisidir bu. Hem "yasak" olan, hem "vaat' edilenin aynı şey olduğu ikile- midir, insanoğluna sunulan. Greta Garbo'nun mektuplan LONDRA (AA) -Dünyanın gelmiş geçmiş en gizemli fılm yıldızı Greta Garbo'nun bir arkadaşma yazdığı özel mektup- )ann,Londra'da açıkartırma ile saülacağı büdirildi. 1990 yılırun nisan ayında 84 yaşında ölen Garbo'nun 120 sayfa tutan mek- tuplan, 1930 yılında bir filmde bırlikte rol aldıklan Polonyalı yakın arkadaşı Salka Viertel'e (1889- 1978) yazdığı açıklandı. Greta Garbo'nun mektuplannı ortaya çıİcaran Peter Beale, " % nlü sanatçının bu mektuplannda sürekli olarak mutsuzluğun- -an ve yaşanüsının anlamsızlığından söz etuğini belirtti. Beale, sanatçının yalnızlık nedeni ile kendisini ıçkiye verdiğini ve öldü- ğu güne kadar haftada iki şişe vıski ve bir şişe votka içtiğini an- İattı. 1941 yılında beyazperdeyı bıraktıktan sonra dış dünya ile ilgisini keserek ölene dek tek başına yaşayan Garbo'nun mek- tuplannın haziran ayında yapılacak açıkartırmada en az 30 bin sterline (420 milyon TL) alıcı bulması beklenıyor. Türk sanatındaçiçekANKARA (ANKA)Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği tarafın- dan Paris Boulogne Bilancourt Kültür Merkezi'nde düzenlene- ock olan "Lale'nin anısına: Türk sanatında çiçek, dün ve bugü- nü" konulu sergi 28 nisanda açılacak. 4 temmuza dek sürecek olan serginin bir bölümünde, 16. yüzyıkJan bugüne uzanan dö- nemde Türk sanatçılar tarafından üretilen 200*den fazla sera- mik, gümüş, mücevher gibi çeşitli klasik sanat yapıtlan yer ala- cak. Türkiye'nin Paris Büyükelçisi Tansu Bleda ve eşi Eril Ble- da'nın girişimiyle düzenlenecek sergiye, Paris İnsan Müzesi ve Osmanlı dünemine aıt eserleri toplayan koleksiyonculann da katkılan sağlandı. Serginin günümûz sanatını yansıtan bölü- münde ise seramikçi Alev Ebuzziya, Mert Tandırh, Abidin Dino gibi sanatçılann yapıtlan sunulacak. Sergi dekorasyonun- da Aykut Hamzagil ve Vakko'nun Osmanb desenli kumaşlan kullanılırken, etkinlik boyunca Türkiye ile ilgili filmler gösteri- lecek, sanat kitaplan köşesi düzenlenecek. Yıne etkınlikler çer- çevesinde düzenlenecek konferanslara konuşmacı olarak Hati- ce Goonet, Ali Kazancıgil, Mkhele Nicoias, Richard Flahaut, Stefanos Yerasimos, Anne Marie Terez gibi Anadolu, Türk Islam sanatı ve kültürü uzmanlan katılıyorlar Fransız Çigan Caz Üçlüsü ve' Her Devirde Adam' oyunu CazdaParistadıve Ütopya GÜRHANTÜMER İZMİR- Caz, özellikle tutku- nu olduğum, peşinden koştu- ğum, onsuz yapamadığım bir müzik türü degil. Ama hiç sev- mediğim, yadsıdığım bir tür de değil. Cazın tarihındeki, köke- nindeki o ezilrnişliğe, yennden yurdundan edilen siyah Afrika insarunın. umutsuz, pasif baş- kaldınsına ya da bclki de daha doğrusu, çaresizlik içinde, mü- ziğe sığınarak başeğişıne kayit- sız kalması olanaksız insanın. Bundan yıllar önce, ünlü da- vaücu Warren "Baby" Doods- un, davul tokmaklannı, bir mutfak iskemlesinin bacakla- nndan yaptığı söylenir. Oysa çağımızda, sanınm çok iyi ka- zanan ünlü caz orkestralannın elektronik çalgılan, bu çalgılar- daki solo göstenler, kasetlerini alma gereğıni duymasam da, bir konser süresi içinde büyüle- yebiliyor beni. Bir New Orleans cazının, bir Chicago ûslubunun olduğunu biliyordum da, cazda bir Paris ekolünün varüğından, doğrusu ya. haberim yoktu. Bunu, Fransız Çigan Caz Üçlüsü'nün. Fransız Kültür Merkezi'nde verdiği konserde öğrendim. Gi- tarlarda, aynı zamanda bestele- ri de bulunan Alfred Moerman ile Gilles Parodi. kemanda Ni- colas Krasik vardı. Birçok caz konserinde dinle- meye alıştığımız, yapüklan so- lolan hayranhkla izlediğimiz vurmab çalgılar, nefesli sazlar yoktu. Ve bu nedenle olsa ge- rek. çılgın bir konser değildi. Gus Iseur veBaro Ferret'nin "Swing Valse"i, yapılan düzen- lemeyle, melodisinin biraz güme gitmesine karşın, Kos- ma'nın ünlü "Les Feuilles Mor- tes"u ve ondan daha ünlü olan "Kara Gözler" rahat dinleni- yordu. Izmir Devlet Tiyatrosu'nda ise, Robert Bolt'un yazdığı, Makolm Keith Kay'in sahneye koyduğu "Her Devirde Adam" adhoyunvardı. Bu yönetmen, Izmiriiler'in yabancısı değil. Onu. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanat- lar Fakültesi öğrencilerinin oy- nadıklan, çok değişik Hamlet • Alfred Moerman, Gilles Parodi, Nicolas Kraşik'den oluşan Fransız Çigan Caz Üçlüsü, Fransız Kültür Merkezi'ndeverdiğikonserdecazın Paris ekolünden örneklersundu. oyunundan tanıyoruz. Devlet Tiyatrosu'ndaki oyunda da, açık seçik görülebi- len, çarpıa birtakım değişiklik- ler yapmış. örneğin. perde, oyunun ne başında, ne arasında ve ne de sonunda hiç kapanmı- yor, hep açık kalıyor. Oyuncu- lann. birkaç ayncahk dışında. sahneye gırip çıkmalan sözko- nusu değil. Herkes, iki üç dakikahk, bir- kaç cümlelik, rolü olanlar bile hep sahnedeler. Döner koltuk- lanna oturup. seyirciye arka- lannı dönerek çıkıyorlar oyun- dan. Sahneye, hayli etkili olan bir üç boyutluluk verilmiş. Kral, ortada, yukanda oturuyor. Oyuncular, üst platformlara, dik gemici merdivenleriyle çıkı- yorlar. Kral ise, hiç beİclenme- dik bir biçimde, komandolar, itfaiyeciler gibi, bir kolona san- hp kayarak iniyor. Bu kral, krallara özgü giysiler değil. bembeyaz bir gemici üni- forması taşıyor sırtında. Ba- şında da, görkcmli, değerli taş- larla süslü bir taç değil, bir ge- mici kasketi var. Ve zaman za- man bir kraldan, hele bir tngiliz krabndan beklenmeyecek mas- karalıklar, hoppalıklar ya- pıyor. Oyunda, din adamı, din ada- mı gibi, uşak, uşak gibi giyinmiş ama gerek Cronmell. gerekse Tnomas More, lö.yüzyıîda ya- şamış olan bu insanlar, takım elbiseü, kravath, Malboro siga- rası içiyorlar. Ancak More, davranışlanyla, sözleriyle, oyu- nuyla, kahbının, konumunun adamı olarak, hiç yadırgamadı- ğımız bir biçimde karşımıza çı- İayor. "Her Devirde Adam", tarihi bir belgesel. Oyundaki Thomas More, sahnede bu yönüne hiç değinilmemekle birlikte, bir ya- zın türüne, ütopyaya adını ver- miş olan 'Utopia"nın yazan. Oyunun konusu, hemen hiç bir değişıklik yapılmaksızın ta- nhten alınmış. tngiliz kralı Henry, kendisine erkek çocuk vermeyen Catheri- ne'i boşayıp. Anne Boleyne ile evlenmek istiyor. Ama Katolik mezhebi, dolayısıyla da Roma Kilisesi ve Papa buna engel. Thomas More da, koyu bir ka- tolik ve erdemli bir insan. Onun ıçin. o da karşı dinsel kurallann çiğnenmesine. Direniyor, ödûn vermiyor, zindana atılıyor, son- ra da kellesinden oluyor. "Her Devirde Adam"m iz- lenmesini, ama daha önce, bi- raz kitap, ansiklopedi kanştı- np, Thomas More'un, Kral VIII. Henry'nin, Cromweirin yaşam öyküsünün öğrenilmesi- ni, dahası, eger daha önce okunmamışsa, "Utopia"nın okunmasını öneririm. Böyle yapan, hiç kuşkusuz, oyunu da- ha iyi anlayacaktır, daha çok tat alacaktır ondan. Ayşe Emel Mesçi'nin Mine Saulnier'nin kitabından uyarladığı oyun, mayıs ayında Paris'te sahneleniyor Kathar şövalyeleri ve Şeyh Bedreddin MEHMET BASUTCU Karşmda iki çift güzel göz var. Her iki- a de çakmak çakmak...Aynı beyecanı paylaşıyor ve geniş açüı yaklâşnnlaria ku- Uçladıklan derinÛklere doğnı alıp götü- rfiyorlar beni de... Paris'te "Ooserie des Lilas" kafaveşn- deyiz. Otıvduğunıuz masanın üzerine bangi ünlû sanatçıma adı kazılıvmış, mnuruınıızda değfl pek. Vepyeni bir ya- rahcılık rüzganııa yelkeııJer çoktan flçş Çağîar arası ve kıtalar aşın bir yokuiu- ğaçağnbu. Tarihsel akışuı değişik evreterinde, Av- nıpa'dan Asja'ya dek farklı yerterde ya- sanmış olaa, hem de akıl almaz benzeriik- ler içeren bfr diri acı gerçeğin. toplumsal ve dinsel güemioe yeni bir ışık rutmanın heyecanı bu duyariı baluşianlan güriü gü- râl kaymyor. Güzei bir işbiriiği somudaş- ma aşamasma getaıiş... Kathar Şövaljekri ile Şeyh Bedreddin arasındaki koşurJuklar, benzeriikler, or- tak yazgüar sözkonosu. "Gûhm Öteki Adı" ya da "Kathar Şö- valyeleri'aden Şeyh Bedreddin YigitJeri- ne" adını taşıyan kitabınm girişinde "Onuncu yüzyüdan on dördüncü yüzyıla dek Güne> Fransa'nın Oksitanya böige- sinde etkili olmuş Kathar doktrini ile 141Tde asılarak öldüriiien Şeyh Bedred- din mezhebi arasında akrabaiık aramak, Ok bakışta dûşsel getebflir'* diye okuyucu- snmı uyarmtş Mine G. Sanlnier ve ekle- miş: "Şeyh Bedreddin'in düşünceleri Kat- har doktrininden izdüşûmleri taşır. En önemltsi, iki yüzyülık bir ara ile kesişen ve 'Yarin yanağından gayn her yerde, hep beraber, herşeyi paylaşmak' istetnişler- dir..." Ayşe Emei Mesçi'nin gözieri pınl pvd. Yaşamından, külrüird birikiminin acı Utiı Ayşe Emel Mesçi, Ali Berktay'm Mine Saulnier'in "Gülün Öteki Adı "adh kitabından yola çıkarak yaptığı uyarlamayı "Dûnyaya Aülan Çığlık" adıyla Fransızca olarak sahneliyor. Oyun, Halk Oyunculan topluluğu tarafından mayıs ayında Paris'te daha sonra da Avignon Festivaü'nin "OfT' bölümünde oynanacak. deneyimlerindeıı kaynaklanan coşku öy- lesine yoğun ki, iri gözlerinden cömertçe boşalmasına karşın, bir türtü tükenroek bümiyor...Vıllardan bu yana Nazrnı Hik- met'in ^irseUeştirdiği "Simavne Kadıs- loğhı Şeyh Bedreddin Destanı"ndaki ev- rensei boyutu sahneye nasd aktaracağını, icerdiği gizemi nasd çözeceğini, taşıdığı yoğunluğa nasd sadık kabcağun, dfişü- nüp dunınnuş A>^e Emel Mesçi. Mine G. Saulnier'nin kalemkıden "GöDn öteki Adı"nı okuduğunda, berşe> bir çırptda beyninde biBuriaşrvenniş; o hızla Kathar Şövalyekri'râ sahneye uyarlamak için koüansmnuş. Bu konuyu kaleme alan gazeteci-yazar Mine G. Saulnier ise üzerinde konuştuğu- muz projenin verdiği keyifh' beyecanı diz- ginlemeye cahşıyor...Aina, yazdıklanmn böyiesine geniş bir perspekrif içine orura- rak önce Paris'te 25-30 mays tarihkri arasmda, sonra da bu yaz Avignon FesrJ- vah'nin "OfT bölümünde seyird öoüne gelecek otanasından çok muthı. AJi Berk- Uy'm "Güıün öteki AdTndan yola çıka- rak yaptığı uyariamamn "Dünyaya Ah- lan Çıghk" olan TSrkçe aduu Fransuca'- ya nasıl çevireceklerini düşünüyor, oyu- nun müziğini Kudsi Ergüner'uı bestekme- sinden, afi^inin ise Komet tarafından çizil- mesinden haklı bir gurur duyuyor... Fransızca adıyla " l n cri a travers le Monde^u Halk Oymculan Topiuhığu'ya sahneye koyacak olan Ayşe Emel Mesçi, ön çahşmalann ve başjayan provalann yorgunluğunu çoktan unutmuş. Coşkusu- nu bizlerie yürekten paylaşnıayı dfliyon "Katharizm bir umut çiçeğidir. İlk kez Kathariar'da kadn-erkek eşitügj vardır. Oksitanya topraklannda ozanlar sevda tûrküleri edebryaöyla, kiüse ve kutsal yazn dısuıda bir özgfir alan yaratnuşlar, bunu bölgenin medeniyet öncesi kürrörel köklerinden gek-o 'onurda biriik', 'bağlıük', 'eşrdik' gibi kavramlarla besJe- mjşlerdir. Anadohı'nun aşıklan saztarmın tûrküleriyle sürülen toprak, Akdenz'in hem bansmda hem dognsunda, kuzeyden inmiş arJann ııaDaruı ahında panunparça edflmtştir..." "Dûnyaya Atdan Çığlık"ı merakla bekMyoruz... IKSV'de yeni yönetim değişikliği • Kühür Servisi - İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Genel Müdürlüğü'ne getırilen Metm özcan Fereli ile vakfın sanat danışmanlığını yürütecek Sir John Tootey çalışmalanna başladılar. Yöneticilik, orkestra şefliği ve lisan bilgisi gözönüne ahnarak seçilen Fereli, gelecek festıvallerde sanatseverlere önemli yenilikler sunmayı amaçlıyor. Sanatseverler Fereli'yi 13. tstanbul Festivali kapsamında, Haendel'in Mesih Oratoryosu'nun Türkiye'de ilk kez seslendirilişindeki çabşmalanyla tanıyorlar. öte yandan 1970-1988 arasında Ingiltere Kraliyet Operası'nın genel yönetmenliğıni \apan ve halen Salisbury Festivali başkanlığının sürdüren Sır John Tooley de deneyimleriyle İstanbul Festivali'ne sanat danışmanı olarak katkıda f bulunacak. Politikada Bir San Çizmeli , • Kültür Servisi- Recep Bilgjner'in "Politikada Bir San '""''Çzmeü** romanından uyarlanan ayru adlı oyun Abdullah Şahin Nokta Tiyatrosu tarafından sahnelenmeye başlanacak. İlk olarak 16 nisanda Çorlu'da sahnelenecek olan oyunun yönetmeni Haşrnet Zeybek. Bılginer'in 10-12 yıl önce yazdığı ve "gazetelerde ne kadar rezalet, skandal varsa bu kitap da onu yansıüyor" dediği yapıündan uyarlanan oyun "Aslı yok ülkesinin üstü açık köyü"nde geçiyor. Zeybek, oyunun açık bir biçim oyun olduğunu, dramatik yapısı olmadığını. amaçlannın kendine özgü bir dil olan tiyatronun geleneksel halk edebıyatının örneklerinden de yararlanarak dilde bir zenginlik yaratılmasına katkı sağlaması olduğunu söylüyor:"Belli bir kültür savaşı veriyoruz. Eşekleştırmeye, holdinglere, magazinleştırmeye karşıyız. Aktarmacılık ve garanticıbk sanatta yaratıcılıgjn düşmarudır" diyen Zeybek oyunun Türk tiyatrosunda yeni bir açılım olacağma, yahnhk ve dolaysızlık getireceğine inanıyor. Sonbaharda fstanbul'da sahnelenmeye başlanacak olan oyunun müzdği Deniz BaysaJ'a, dekor ve kostümü Cenap Aydmoğhı'na ait. Fransa'da Türk sineması • Kültür Servisi - Fransa'nın Güney Alpler bölgesinde bulunan Digne les Bains kasabasında düzenlenen sinema günlerine yönetmen ömer Kavur konuk olarak katılacak. 13-17 nisan tarihleri arasında 21 'incisi düzenlenen festivalde altı Türk filmi gösterilecek: "Gizli Yüz", "Anayurt Oteli", "'Kınk Bir Aşk Hıkayesi" (ömer Kavur), "Şelamsız Bandosu" (Nesli Çölgeçen), "Sis" (Zülfü Livaneh) ve "Uçurtmayı Vurmasınlar" (Tunç Başaran). Bu yıl Türk sinemasına önemli bir yer ayırmayı planlayan şenlik yöneticileri, geçen şubat ayında Marsilya'da düzenlenen Türk sineması toplu gösterisinin kazandıgı başan sonunda bu programı daha da genişleterek, Marsilya'da beğenilen fılmleri de listelenne ahnışlar. Şenlik çerçevesinde, Ömer Kavur son fılmi "Gizli Yüz"ün gösterimi sonrasmda bir söyleşi yapacak. Tansuğ'danSarkis'e tazminat • Kültür Servisi- Şarkis'in Sezer Tansuğ ve Sanat Çevresi dergisi sorumlu müdürü Hamit Kınaytürk aleyhine 3 milyon TL'hk manevi tazminat talebiyle açüğı dava sonuçlandı. Mahkeme, davalılann Sarkis'e, talep edilen manevi tazminatı ödemesine karar verdi. Fransa'da yaşayan çağdaş sanatçı Sarkis Zabunyan, Sanat Çevresi dergisinde yayınlanan "Köfteci Kaptan Hakkında", "Vatansız Sürgünün İkili Oyunu", "Yandaşlannın Desteğinde", "Bütünleştiğimiz Güzel Azınhk", "Nokta'da Engelleme". "Milliyet'e Cevap Hakkı İçin Alternatif Yan", "Milliyet'eCevap Hakkı ve Ötesi", "Zabunyan Olayında Yeni Boyutlar"', "Sözde Soykınm lddiası" ve "Aydın Dramı" başlıkh yazılann yazan Sezer Tansuğ ve dergjnin sorumlu müdürü Hamit Kınaytürk adına manevi tazminat davası açmıştı. İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde yapılan yargılama sonucunda mahkeme, dava konusu yanlann Sarkis Zabunyan'ın kişilik haklanna saldın niteliği taşıdığına karar verdi. Müzik Festivaü'nde yann • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -10. Uluslararası Ankara Müzik Festivaü'nde yann, Polonya Müzik Tiyatrosu ve Poznan Balesi'nin rock ve bale gösterisı sunulacak. Gösteri, saat 20.30'da Milli Eğitim Bakanhğı'run Beşevler'deki Şura Salonu'nda izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle