Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 MART1993 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
ÇözümÖrgütlenmede...
Muhalefet, sorunla ilgili politika üretemiyor. Hükümet, işsizliğin
yarattığı baskı altında programının ulaştığı ileriçizgiden
uzaklaşmaktadır. Sufiyaünasüt satürarak hayvansal ürün üreten
bir sektörü ortaya koyamadığımız gerçeğini gözardı ederek,
Et-Balıkve Süt kurumlannın tesislerini sömürgen aracıyasatmaya
kalkışır.
C AHİT ANGIN Eski SHP GenelSekreteri
B
irden fazla kişinin bir
araya gelmesinden sa-
kınan, korkan uzun
Osmanlı gecmişimizde
örgütlenme geleneği
oluşturamamışızdır.
Türk toplumu bıreyselliğın. kişiselli-
gin hastalıklı bencilliğinde tutsak ola-
rak kalmıştır. Bir özdeyişimizle kendi
kendimizi ne güzel tanımlamışız:' 'Tür-
kün derneği olmaz." Her alanda güç-
lcrin. yetenek ve becerilerin birleştiril-
mesine yabancı kalan bir toplum...
Emekveözkaynağınıbirlestirerek or-
taklaşa (kolektiO çalışarak büyümek
seçeneği yeni yeni gelişmektedir. Bir
Türk insaru yetenek ve beceri bakı-
mından bir Aimandan ya da Japon-
dan hiç de geri değildir. Her iki ülkenin
başansının altında, insanlannın or-
taklaşa çalışma alışkanlığı, kimliği ve
kişilıği \ardır.
Tefeciye terk edilmiş!
Japonya nüfusunun beşte biri koo-
peratif üyesidir. Avrupa'da tanm kesi-
minde çaüşanlar yüzde yüz oranında
kooperatif üyesidir. İsviçre büyük ko-
operatıf örgütü Mikros. İsviçre dışına
kadar yayılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucula-
n, kooperatifçiliğe önem vermişlerdir.
Eğitim programlanna almışlar. koo-
peratifçılikle ilgili yasalan çıkartmış-
lar, toplumu kooperatifleşmeye özen-
dirmişlerdir.
Ne yazık, çok partili yaşamımızda
sağ iktidarlar, kooperatifçihği ilkel bir
araç olarak görmüşlerdir. Toplumun
sosyo-ekonomik yapısının kooperatif-
çiliğe gereksinimi. kendi kaderine terk
edilen kooperatifçilıği yine de geliştir-
miştir. Oysa toplum. içine ıtildiği ka-
ostan bireysel kurtancılarla değil, ör-
gütlü toplumun kendi kurtancılığı ile
çıkacaktır.
örgütlenmede yeterli düzeye ulaşa-
mamış bünyeye bir de "köşe dönmeci-
lik" zerkedilince, toplum büsbütün şi-
razesinden çıkartılmıştır. Aslında bo-
zuk olan düzen, "altta kalanın canı
çıksın" düzenine dönüşüvermıştir.
Yaraülan sömürgen bir mutlu azmlı-
ğın, kuman yaygınlaştıran. yaşamın
paradan-maldan başka bir şey olma-
dığına koşullandıran, halkın töre ve
geleneklenne ters, büyük çoğunluğun
yabana kaldığı "vur patlasın çal oyna-
sın" yaşam biçimi. boyah ve denetim-
siz TV'lerden sergilenmektedir. Ak-
şam evine elinde ekmeğiyle dönme
mutluluğunu tadamayan beş milyon
işsizı bulunan bir toplumda!..
En altta kalanlardan köylü-küçük
çiftçi, tefecinın. insafsız araanın eline
bırakılmıştır. Ekonomistlerimiz "ya-
pılan bir araştırmaya göre tanmda
vergi dışı sağlanan kazanç tutannın
1992 yılında 140 trilyona ulaşacağını"
açıklamaktadırlar. Bu tablo karşısın-
da muhalefetin "devleli küçültmek"
çözümü, çözümsüzlükten başka bir
anlam taşır mı? Devletten boşalan ala-
nj kim dolduracak? Sömürgen asalak
sektör. Sömürüyü kurumlaştırma,
kırsal kesim için üfürükçü hocanın
muskasından başka bir anlam taşı-
maz.
Elinde sağlıkh çözüm bulunmayan
kimi politikacılar da. değer yargılann-
da ANAP'ın yarattığı karmaşayı "adil
düzen" söylemiyle oya dönüştürmeye
çalışmaktadırlar. En yükseklerde otu-
ranımız ise, örgütsüz toplumda "hoş
geldin padişah efendimiz"e dönüşece-
ği kesin başkanlık sistemini getirmeye
öykünmektedir. Osmanlfnın "hikme-
ti hükümet" anlayıştyla 12 Eylül ana-
yasasının geürdiği "tekçı" vönetimin-
de bir benzerini görmedik mi? Ülkeyi.
yaşamakta olduğu kaosun içine o vö-
netim sokmadı mı?
Beş miiyon işsizı bulunan bir ülke-
nin, bu tür boş tartışmalara harcaya-
cağı zaman kalmamışür.
Tanm kesiminin büyük çoğunluğu
küçük üreticidir. Bu nitelığini de koru-
yacağı anlaşılmışür. Bu kesimin koo-
peratifleştirilmesi zorunludur. Uygu-
lanan taban fıyatı ne kadar yüksek tu-
tulursa tutulsun, küçük üreticiye dü-
şen damlalar hiç değişmemektedir.
Stok eritmeleriyle ve yüksek taban fi-
yatının tefeciye-aracıya giden oranıy-
la, enflasyon pompalanmaktadır.
Tanm kesiminde yapısal deâşimin
desteklenmesi tüm açıklığı ile ortada-
dır.
Tanm topraklannı bölen miras sis-
temi değiştirilmelidir. Kooperatifçili-
ğin gelişmesine, yaygınlaşmasına en-
geller kaldınlmalıdır. Ziraat Bankası
bu alanınfinansmanıiçin uzmanlaştı-
nlmalıdır. Toprak edmme. koopera-
uflere işletme kredisı. değışik vade ve
düşük faiz sistemı içınde desteklenme-
lidir.
Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin
dışında kalan bölgelerde. kırsal kesi-
min örgütlenmesine öncelık verilmelı-
dir. Toprak-insan ıhşkilennin çözü-
mü. kooperatif-banka-devlet üçgeni
içinde organize edilmelidir. Görsel eğı-
timin etkili aracı televizyon devreye
sokularak, gelişmiş insan gücümüzle
bu alanda gösterdiğımiz gecikmeyi ka-
patmalıyız.
GAP, bu bölgenin toprak-insan ilış-
kisi düzenlenmesini de içermelidir.
tşsizlik sorunu
Kuşkusuz en önde gelen sorunumuz
işsizliktir. Tanmdan sanayiye daha
çok nüfus aktanmı gerekir, istikrara
ulaşınca yatınmlar artacak. bu soru-
numuz da çözülecek avuntusu. Türki-
ye koşullannda tastamam ay-
mazlıktır. I992'de 320 bin kişilik istih-
dam yaraüldı. I993'te 400 bin olacağı
tahmin olunmaktadır. ANAP iktıdar-
lan kırsal kesimde toprağa öylesine iti-
cilik kazandırmıştır ki. çiftr
1
çubuğu
bırakıp hayvanıru satıp işsızler ker-
vanına katılanlann sayısı her iki yılda
iş bulanlardan çok daha fazladır. Şu
duruma göre işsiz sayımız artışta. De-
ğil Türkiye'de. kalkmmış ülkelerde
bile bu tür bir işsizlik istikrar adma
hiçbir şey bırakmaz. Bekledikçe.altın-
ndan kalkamayacağımız sosyal fatu-
ralan da gündeme getirecektir.
Sıra sıra partiler kuruluvor. Hangisi
toplumu etkileyebiliyor? Hiçbirisi...
Aç insanın ne ideolojisi olur ne de par-
tisi. Bu baskı altında ideoloji de üreti-
lemez. Üretilse bile işe yaramaz. Aslın-
da sorun sağcılık-solculuk da degildir:
Akılcıhk, gerçekçilikür. İküdanyla
muhalefetiyle kafa kafaya verip çö-
züm bulmalan gerekir. Ağustosböce-
ğini anımsatan palavracı muhalefet.
iktidar olsa ne yazar? İşsiz sa>ısı bu-
gün 5 ıse yann 7-8 milvon olacaktır.
Karşı karşıya bulunduğumuz işsiz-
lik sorunu sanayı yatınmlanyla da çö-
zülemez.
Bu ölçüde kaynak ne özelde vardır
ne de iç ve dış borca batık kamu kesı-
mınde. Olsa bile sanayi yatınmı, tek-
noloji yoğun olmak zorundadır
Az sayıda nitelikli sanayi işçisi
çahştınr.
Muhalefet. sorunla ilgili politika
üretemiyor. Hükümet, işsizliğin yarat-
tığı baskı altında programının ulaştığı
ileri çizgiden uzaklaşmaktadır. Su fî-
yatına süt sattırarak hayvansal ürün
üreten bir sektörü ortaya koyamadığı-
mız gerçeğini gözardı ederek. Et-Balık
ve Süt kurumlannın tesislerini sömür-
gen aracıya satmaya kalkışır. Öte yan-
dan sütçülük, besicilik kredi desteği ve
teşvikini yeterli görür. Bugüne kadar
bu politika kırsal kesime bir şey ka-
zandırmamıştır. Çoğunlukla ticaret
burjuvazisinin elinde kaynaklar çar-
çur olmuştur.
İşsizlerimizin çoğunluğu niteliksiz-
dir. Emek/yoğun alanlarda özel proje-
lerin geliştirilmesine gereksinim var-
dır. Bu sorun çözülürken uzun vadeli
yapısal değişim sorununun amaçlan
içinde kalarak bu alanda da yol alın-
mabdır.
Çözümler
Hemen akla gelen: var olan ve fakat
değerlendiremedığimiz, ulusal ekono-
miye katkısıru sağlayamadığımLz iki
potansiyelimizin harekete geçirilmesi-
dir. Bunlar yoğun emek isteyen, 'artık
değer'i yüksek, hayvancıhk ve seraa-
lıkur.
Hayvancılığımız kooperatif örgüt
yapısı içinde. yem üretimini kendi ya-
pan, gelişmiş yemleme tekniklerini uy-
gulayan. üreten, ürününü kendi iş-
leyip değerlendiren, pazarlayan bir
duruma getirilmelidir. Et-Balık ve Süt
kurumunun tesisleri bu amaca ulaş-
mada araç olmalıdır. Örgütlendirme-
ye ara formüllerle özendirilmelidir.
Daha sonra vadeli-vadesız satışlarla
bu tesisler kooperatif birliklerine dev-
redilerek bir hayvancılık sektörü orta-
ya konulmahdır. Bu yoldan ulusal
ekonomiye sağlanan. kalıcı katkılar
yanında. tesislerin satışıyla kapanan
kamu fınansman açığının ne önemi
olur?
Hayvancılık alanında var olan zen-
gınligini paylaşacak yerde yoksulluğu
paylaşan Doğu Anadolu, daha başka
olumsuzluklan da beraberinde getir-
mektedir. Doğu Anadolu kadar olan
Hollanda. sahip olduğu hayvancılık
potansiyelini değerlendirmede limite
vararak elektronik alanında Philips gi-
bi bir deve ulaşmıştır. Bu bölgenin an-
cılık. alabalık potansiyelı de yüksektir.
Bu bölgede toprak reformu yapılmalı-
dır. Ekilı topraklannda yem ürünleri-
nin yetiştirildiğı bölgesel bütün içinde
egemen uğraş hayvancılık olmalıdır.
Birden fazla sorunumuza aynı anda
çözüm bulmak ve uygulamak zorun-
da kalan bir ülkeyız. Terör. enflasyon.
rejim sorununu çözerken. işsizlik so-
rununa çözüm bulmak, uygulamak
zorunluluğu ile karşı karşıyayız. Sana-
yileşme hareketini sürdürürİcen, yapı-
sal değişim alanında 2000 yılına kadar
alacağımız yol, kuzey ve kuzevdoğuy-
la bütünleşmenin önümüze geurdığı
birikimın değerlendirilmesinin yolunu
açacaktır.
ARADABÎR
Prof. Dr. BEDÎ N. FEYZİOĞLU
Erdem ve Devlet Adamlığı
Erdem (fazilet), insanlığın erişmek istediği en yüce
güzel huylardan (hasletlerden) biridir.
Kendisine kanunla ya da başka mevzuatta verilen bir
görev ya da yetkiyi hiçbir karışıklığa yer vermeden sa-
.--jçtşegjralkın ye devletin hayrına kullanan kimseler, er-
'OTmli kafaul olunurlar. Tersine, görevini ya da yetkisini
""•şaçB rtibanyla kendisine ya da yaktnlarına çıkar sağla-
rnâk'amacına yöneltenlerin, erdemden nasipleri yoktur.
Ülkemizde, son yıllarda iktidarda olanlarla olmayan-
ların birbirine yönelttikleri en önemli eleştiri ve iddia bu
noktada toplanmaktadır.
Muhalefet daima, iktidarın görev ve yetkisini suiisti-
mal ettiğini, usul ve kanun dışı yollarla yandaşlarını ko-
ruduğunu, onlara milyarlar, hatta trilyonlar kazandırdı-
ğını, emareleri beliren ya da tespit olunan yolsuzlukları
örtbas ettiğini iddia etmiştir. İktidar ve muhalefet yer de-
ğiştirince bu tür iddia ve suçlamalar yön değiştirmekten
başka bir şey yapmadan devam edegelmiştir.
İktidarın hemen daima hatalı tarafta olması ya da gö-
zükmesinin en önemli nedenlerinden biri, "iktidar virü-
sü" denilen menhus mikrobun, iktidardakilere mu-
sallat olmasıdır. Bu virüs, tarafsız iken isabetlı duşünen
siyasetçileri, iktidara geçince, önce etraflarına üşüşen
menfaatperestler ve dalkavukların etkisiyle doğru tahlil
ve muhakeme yapamaz hale getiriyor. Bir defa yanılma-
ya yönelip yanlış kararlar vermeye başlayınca bu yol-
dan kurtulup tekrar sağduyuya (akhselime) ulaşmaları
çok zorlaşmaktadır.
Bu soyut mütaleaları, son yılların basına intikal eden
olaylarına genel bir atıf yapıp tahlile çalışarak, kamuo
yunun, erdem duygusunu ne derecede rencide ettiğinin
takdirini yine kamuoyuna bırakalım.
Kamu bankalarının idaresi kendisine tevdi olunan bir
yetkilinin bu bankalara olan borçlarının konsolidasyo-
nunu, birinden sağladığı bir yeni kredi ile öbüründeki
hesabını indirterek sağlarsa, bu işlemin neresinde bir
hakkaniyet ve erdem bulunabilir.
Yine bir yetkilinin bir yakınını, kamuya ait önemli bir
işletmeye genel müdür tayin ettirip onun icraatını des-
teklerse bunu kamuoyu nasıl karşılar?
Muhalefette iken üç Kostikas dosyasından söz eden
siyasiler, iktidar olunca bu vaatlerini hatırlamazlarsa
buna ne buyurulur?
Kendileri iktidarda iken hanedan kurduğu ileri sürü-
len, siyasi mevkilerde ve bürokrasideki tayin, terfi ve
nakillerı, gerçek ve hayali ihracatı daha ziyade kendi et-
rafının istifadesine sunan yetkililer, muhalefete geçince
karşı hücuma geçmek suretiyle bunları unutturmaya ça-
lışırsa, her gün hata, kusur ve ithamdan kurtulmuş ve
erdeme erişmiş olurlar mı?
Her şeye karşıp Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, yö-
netim kurulu üyesi bulunduğu müesseseye bilgi ve de-
neyimi herkesçe bilinen kardeşinin tayin edilmesine
muvafakat etmeyen, dış seyahatinden dönerken çocuk-
larına getirdiği ufak hediye paketini dahi doğru gümrük
giriş müdürlüğüne teslim ettirip ancak vergisini ödedik-
ten sonra arabasına alan, yıllarca bakanlık yaptıktan
sonra öldüğünde miras olarak tek bir kooperatif evinin
yarıdan fazla borcunu bırakan, dürüstlük, haysiyet ve
erdem timsali devlet adamlarını da görüp tanıdığı cihet-
le, bugünkü ve yarınki iktidarlar içinde boyle erdem sa-
hibi kimselerin de bulunabileceği inancı ile yaşamıştır
ve yaşayacaktır.
OKURLARDAN
Aydınlarımız aydınlatıyor!
Aydınlanmızın bir yanılgısı vardır. Üçü beşi bir araya gelip
herhangi bir konuda söyleşi. konferans gibı toplantılar
düzenlemekle toplumu aydınlatacaklannı sanırlar.
Aydınlanma olayına gerçekçi açılardan bakarsak, 70 yıldır
pek ileri giuiğımiz söylenemez.
Bunun nedeni, aydınlanmaya karşıt çabalann daha yaygın
ve etkin bir biçimde sürdürülmesidir.
Örneğin; kentlerde, kasabalarda, köylerde 60 binden fazla
cami vardır. Hergün bu camilerde vaaz yoluyla karşıt
propaganda yapılmaktadır.
Aydınlanmızın da genış halk yığınlanna ulaşabilmeleri için
başkaca yöntemler bulmalan gerekmez mi?
ömer Nida
TARTIŞMA
Boşanmada bekleme süresi
T
ürk Medeni
Yasası 134/4.
maddesi gereği
reddedilen
boşanma
davasının
kesinleşmeşini takip eden üç yıl
sonunda, biraraya gelinmeme
koşuluyla taraflardan birinin
talebi halinde boşanmaya
karar verilmektedir.
Maddeye göre davası
reddedilen haksız yana
bekleme süresi sonunda dava
açım hakkı ile daha önce
reddedilen istemi
doğrultusunda davasının kabul
edileceği garantisi verilmiştir.
Kesinleşen karara rağmen
haksız yanın reddedilen istemi
doğrultusunda karar verilmesi,
aynca iki kişinin oluru ile
kurulanevlilik birliğinin
kusurlu tarafın tek yanb
istemiyle sona erdirilmesi temel
hukuk prensiplerine ve hukuk
manüğma aykındır.
Bu haliyle maddede yer alan üç
yıllık bekleme süresi, taraflann
daha sağlıkh düşünmesini ve
bir yerde haksız yanın üç yıl için
ikinci bır dava açamamasını
sağlamaktadır.
Bekleme süresinin bir yıla
indirilmesini içeren tasanya,
toplumumuzda sosyo
ekonomık yönden özgürlüğü
olmayan kadın açısından
bakıldığında bu süre erkekler
lehineişlerlik kazanacakür.
Üstelik davalann yıllar
sürdüğü ülkemizde bir yıl çok
kısa süredir. Bu durumda
DALEY (THE INDEPENDENT)
Erkek, Medeni Yasa'dan önceki Aynca. gerçek kazançlann
"boş ol' hakkını bir vıllık süre resmi olarak bildirilmesinin
sonunda kullanmış olacaktır. mümkün olmadığı ortamda
resmi kayıt ve belgelere
dayanan ve hâkimin takdir
yetkisi içinde olan nafaka ve
tazminat kararlanyla kadın ve
çocuklann mağduriyetlerini
gidermek olanaksızdır.
Sürenin uzaması halinde
genelde acele eden erkek.
gerçek kazancıyla orantılı
maddi ödemede bulunarak
boşanmayı gerçekleştirme
yolunu seçmektedir. Sürenin
kısalülması, kadın ve
çocuklann maddi
mağduriyetlerinin
giderilebilme şansıru da büyük
ölçüde ortadan kaldıracakür.
Yıllarca erkeğin bağımlılığına
itilmiş kadmdan, bir yıl gibi
kısa bir süre içinde sosyo
ekonomik özgürlüğünün
bilincine varmasını. toplumun
süregelen ağır baskısına
rağmen kadın ve anne olarak
maddi manevi sorumluluğu
yüklenmesini istemek bü>iik
haksızlık olacak ve kadın ve
çocukJann mağduriyetlerine
sebebiyet verecektir.
Toplumsal zihniyetimiz sosyo
ekonomik yönden değişime
uğramadan boşanmayn bu
denli kolaylaştırmak doğru
değildir. Aksi takdirde
toplumsal zaranmız büyük
boyutlara ulaşacaktır.
Konunun bir kez daha
toplumsal gerçekler göz önünde
bulundurularak düşünülmesi
ve değerlendirilmesi
kaçınılmazdır.
Av. SalihaEsen
İstanbul
PENCERE
'sayın doktor ve eczacılara
p e p t i k ü l s e r t e d a v i s i n d e
karfatsu k r a l f at
t a b l e t
48 tabletlik blister ambalajlarda
piyasaya verilmiştir.
Jtâç Samyii A. 5.
Solda Birlik mi?.
Anadolu'da bir kent. il merkezi. Diyelim otuz ya da yüz
otuz bin nüfuslu. Istersenız Kastamonu olsun ya da Bur-
dur veya Muğla, bir şey değişmez...
Anadolu aydınlarına her kentte-hatta köyde- rastlarsı-
nız, bunlar birbirlerini tanırlar, ülke ve dünya politikasıy-
la iç içedirler, sağlarını sollarını bilirler, edebiyatla
sanatla ilgilenirler, pırıl pırıl insanlardır.
Anadolu'da her ilde üç sosyal demokrat partinin üç il
başkanı vardır. Partinin il başkanı olmak ne demek?
Adam milletvekili adayı, vilayet kesiminde kendisine
şimdiden kapılar açılır, kentte bir saygınlığı vardır, adeta
makam sahibi'dir...
Eğer solda birlik gerçekleşirse bu üç il başkanından
birisi il başkanı olacak. ikisi 'makam'ını yitirecek...
Ama bununla da iş bitmez..
Her il ya da ilçe merkezinde üç partinin ben diyeyim
elli, siz deyin yüz elli dolaylarında önde gelen 'perso-
ne/'i vardır; bunlar siyaset yaparlar, birbirlerini tanırlar,
dünya görüşleri birdir de partileri ayrıdır.
Nasıl birleşecekler?
İl ve ilçe merkezlerinde yaşanan bu tür particilik köy-
lere uzaktır; yüzlerce köye kim gidecek, kim ulaşacak,
para ve vakit bulmak kolay mı? Gazeteler bile küçükyer-
leşim birimlerine giremez, varsa yoksa televizyon!..
Sosyal demokrat yaşamın sınırlarını üç partinin birbı-
riyle uğraşmasının dışına taşırmak için örgütleri birleşti-
rip çalışmayı yoğunlaştırmak gerekiyor; ama, bunun
için özveri ister.
Anadolu aydınlarından özveri istiyor halk, "birpartide
birleşin" diyor.
•
Liderlere gelelim..
Üç partinin üç genel başkanı var, hepsi de iktidarda
sınanmışkişiler..
Erdal Inönü şimdi Başbakan Yardımcısı, Denız Baykal
vaktiyle Maliye ve Enerji bakanlıklarını üstlendi, Bülent
Ecevit'in Başbakanlık dönemi unutulmadı.
Halk şu gerçeği iyice anladı: Üç liderden hangisi ikti-
dara geçerse geçsin yaptığı işin üstüne kuş kondurama-
yacak. Nitekim CHP'nin 1970'lerde kurduğu hükümetle-
rin öyküsünü biliyoruz" akaryakıt kuyruklarını anımsat-
mak istemiyor hiç kimse; sosyal demokratların dene-
yimleri meydanda...
Denebilır ki'
- 1970'ler, dünya kapitalizminin bunahmlarım ve iki
petrol şokunu yaşadığımız yıllardı; Türkiye, emperyaliz-
min kıskacmda soluk alamıyordu.
Doğrudur..
Ama, 1970'lerde hükümet kuran CHP kadrolarının ha-
zırlıksız oldukları ve acemilik ettikleri de doğrudur.
SHP şimdi iktidarda devlet yönetiminin girdisini çıktı-
sını öğreniyor; her çeşit eleştıriye karşın SHP'Iİ bakanlar
başarısız değillerdir: koalisyon hükümetinin yürümesın-
de DYP kanadının ekonomiyi üstlenmesinin payı büyük-
tür. Türkiye'nin devlet içi ve devlet dışı akçelı örgütleriy-
le iktidar arasındaki çarkların dişlilerini ayarlamak
zorundadır hükümet...
O dişlileri kırıp yerv
1
çarklar oluşturmak, ancak halkın
çok büyük desteğiyle iktidara oturacak bir devrımci par-
tinin başarabileceği iştir; kürsüden nutukatmaklaolabi-
lecek şey değildir: kimse hayal kurmasın..
Her üç partinin çok değerli liderlerinin bu konuda (inö-
nü zaten alçakgönüllü) daha gerçekçi olmaları bir özve-
riyse, bu erdemi göstermeleri solda birliğin yolunu
açacaktır.
••• "
;
-
!
'
;
- - • . ' • . * . - • - - . \ r
••• ; . ^
Sosyal demokrat partiler uzayda yaşamiyorlar; dün-
yada 'Sosyalist Enternasyonat' diye bir örgüt var..
Bir sosyal demokrat partinin dünya görüşü, felsefesi,
ideolojisi, tarihte ve güncelde paylaşılan ilkelerdir; Tür-
kiye'nin gerçekleriyle bu ideoloji yoğrulduğunda, Ana-
dolu'ya dayanacak partinin Kuvayı Milliye'den kaynak-
lanan kişiliği ortaya çıkar.
Liderlerin, milletvekillerinin, üst düzey politikacıların
kişiselliğinde bu kişiliği parçalamak, sosyal demokrat-
ları çaptan düşürmek anlamına gelır ki bugün yapılan
işin bir başka şey olmadığını halk aniamıştır.
12MART197VDEN
PORTRELER
Sırrı Öztürk
I Sorun Yayınları
Şuuv
G\fAMMtX
Çllt*
AUuiu. "VUuıtı.
A-uu,
• Tek kilap siparişleri posta pulu karşılığında,
• Toplu siparijler (beşer-onar adetj % 25 indirimli-ödemeli,
• Yurtdışı siparijler, üzeri fiyat ve PTT gtderleri eklenerek,
• Kitabevlerine % ödemeli-indirimli gönderilir.
50 OOO rj..
Sorun Yayınları
Piyerloti Caddesi No: 85 D/2-A Çemberlitaş • tstanbul
Tlf: 518 44 78
KİTAPÇILARDAN ARAYINIZ
GÜMÜŞHACIKÖY ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Davacı Gümüşhacıköy ilçesi Artıkabat mahallesinden Talaş Sokak
No. 4'te ikaraet eden Azmi oğlu Zafer Demirel'in kardeşi olan Artı-
kabat mahallesi 150 kutükte nüfusa kayıtlı Azmi ve Emine'den olma
1951 d.lu Muharrem Demirel'in 1977 yılında Devlet Mimarhk Mü-
hendislik Akademisi 3'uncu sınıfta öğrenci iken kaybolduğu, bugü-
ne kadar gelmediği ve nerede olduğu da bilinmediğinden adı geçen
Muharrem Demirel'i bilen, lanıyan ve görenlerin altı ay içerisinde du-
ruşması 4.5.1993 gunü olan mahkememizin 1992/14 esas sayılı dos-
yasına bıldirilmesi, bildirilmediğinde ve adı geçen Muharrem Demi-
rel'in mahkememize gelmediğinde gaipliğine karar verileceği ilanen
tebhğ olunur. B a s ı n :