Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17ŞUBAT1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Tuba İnal pesim
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Heykel sanatçısı
Tuba İnal'ın eserleri Ankara
Vakko Sanat Galerisi'nde
sergilenmeye başladı. Heykel
çahşmalannı insan figürü
üzerinde yoğunlaştıran İnal.
tema olarak insanı ele alıyor.
Sanatçı korku. kaygı. sevinç
gibi duygulan mermere ve
bronza aktanrken. ele aldığı
duyguyu yoğun biçimde
işliyor. inal. bu süreç içinde.
eskizden tamamen
uzaklaşarak yeni bir forma
ulaşiığını. figürlerinde
aynntıdan çok. bütüne önem
verdiği belırtiyor. Sanatçı,
1982 yıhnda Tatbiki Güzel
Sanatlar Yüksek Okulu
Seramik Bölümü'nden
mezun oldu. Çahşmalannı
heykel alanmda sürdürmeye
öğrencilik yıllannda karar
verenTuba İnal, ilk kişisel
sergisini 1983 yıhnda açtı.
Sanatçı daha sonra sırasıyla.
1985 yıhnda Galata Sanat
Galerisi'nde, 1990 yıhnda
Vakko Beyoğlu Sanat
Gakrisi ve Ankara Galeri
Nev'de, 1992 yıhnda Vakko
İzmir Sanat Galerisi'nde
kişisel sergjler açtı.
Sanatçının yapıtlan
yurtiçindekı ve yurtdışındaki
özel kolleksiyonlarda
bulunuyor. Tuba İnal.
Ankara Anakent Belediyesi
için Seğmenler Parkı'da, dört
tarafı derin röliyefli fıgüratif
heykel gerçekleştirdi.
Bosna Hersek'e
yardım sergisi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Türkıye
Yardımsevenler Derneği.
Bosna Herseke yardım
amacıyla "bağış sergisi"
düzenledi. Ünlü ressam ve
heykeltraşlann yapıtlannı
bağışladıklan sergıden
sağlanan gelir. Bosna
Hersek'e gönderilecek.
Vakıfbank Kültür ve Sanat
Merkezi'ndeki sergi içın
bağışta bulunan sanatçılar
şöylesıralanıyor:
Hüsamettin Koçan. Mustafa
Ata, Tanju Demirci, Kadir
Reisli, Sedat Balkır, Meriç
Hızal, Ekrem Kahraman,
İbrahim Çiftçioğlu. Mehmet
Özer, Tayfun Erdoğmuş,
Fevzi Karakoç., Zafer
Mintaç. Ergin Inan. Kadri »«-
Özayten, Erol Eti. Metin
Şahınoğlu. Nevzat
Yüzbaşıoğlu, Filiz Başaran.
Cevat Demir. Devabıl Kara.
Mürteza Fıdan, Bülent
Sanser, Cemil Ergin. Balkan
Naci İslimyeli. Zahit
Büyükişliyen. Turan Erol.
Kayıhan Keskinok, Zafer
Gençaydın, Veysel Günay.
Hasan Pekmezci. Yalçm
Gökçebağ, Zeki Şahin.
Nazan Sönmez, Ismail Ateş,
Hayati Misman. Mürşide
İçmeli. Halil Akdeniz,
Hüseyin Bilgin, Nuri Abaç.
Asun Yücesoy, Muammer
Bozkurt.
Porselen sepgisi
• ANKARA (UBA)- Esin
Alptuna'nın "El Dekoru
Porselen Sergisi", cuma günü
Türk-Amerikan Derneğinde
açıhyor. 18 yıldır üzerinde
çalışüğı eserlerinı
sergileyecek olan sanatçı.
altın yaldız dekorlarda 22
ayar altın kullanıyor.
Sanatçının sergisi 27 şubata
kadar aezilebılecek.
•ANKARA (UBA>- Tayfun
Anlıman'ın Hissedişin
Şiirselliği' konulu resim
sergisi, cuma günü Turkuvaz
Sanat Galerisi'nde açılacak.
1930 yıhnda Adana'da
doğan sanatçı. 1980'de Altın
Paletödülüaldı. 1992yılında
Chicago'da açtığı kişisel
sergisinde. birbirine yakın
renkleri farklı tonlarda veren
sanatçı, üçüncü kişisel
sergisini de aynı anlayışla
oluşturdu. Sergi 10 marta
kadar görülebilecek.
Cemal Süreya
•Kültür Senisi- Ünlü şair
Cemal Sûreya, pazartesi
günü Bandırma'da anıldı.
Bandırma Belediyesi'nin,
levam eden kültür ve sanat
jtkinlikleri kapsamında yer
alan Cemal Süreya anma
programına AtillaÖzkınmlı
ile Enver Ercan ve öner
Yağcı konuşmaa olarak
katıldı.
Wahler'in3.
senfonisi'
• ANKARA (AA)-
Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası, G. Mahler'in 3.
senfonisini 19-20 şubat
tarihlerinde Ankara'da ilk
kezseslendirecek.
Yorumlanışı ilk kez
yapılacak eserde, orkestrayı
Polonyah şef Marek
Pijaronski yönetecek. A!to
solo partisini Çekoslovakyah
sanatçı Jaraslowa Horska
. söyleyecek.
Türk bestecilerin eserlerinden oluşan bir CD çıkaran orkestra şefî Howard Grifîîths:
Devlet, ııotaEVİN İLYASOĞLU
Howard Griffiths son günlerde mü-
zik dünvamızın gündemindeki şef.
Geçen hafta İDSO konserlerini yönet-
ti. Bugün (17 2) Akbank Oda Örkest-
rasını yönetiyor. Geçen mevsim İDSO
ile kaydettiği compact disc de bu hafta
pi>asa çıktı. Aynca Türk bestecilerin-
den oluşan ve Koch fırması tarafından
basılan compact disc'de de İngiltere'-
nin Northern Sinfonia orkestrasını
vönetmiş.
İDSO'nun konseri Bülent Tarcan'ın
2. süitinden bölümlerle başladı. İki yıl
önce 16. şubat günü yitirdiğimiz renkli
bestecimiz Tarcan! Derin müzik tarihi
bilgısi. geniş çaplı orkestra yapıtlan ve
46 yıl hekimlik ile besteciliğini bir ara-
da yürütmesiyle Tarcan, çoksesli mü-
zik tarihimizin unutulmaz bir besteci-
sidir.
Iskoç giysili gaydacı
İDSO onu anmak ıçin daha ahmh
bir yapttını seçebilirdı. Ayşegül San-
ca'nın bir saten kumaş dokurcasına
seslendirdiği Chopin'in 1. Piyano
Konçertosu'ndan sonra Griffiths yö-
netimindeki orkestra Şostakoviç'in
Ekim senfonik şiirinı çaldı. Büyük or-
kestranın görkemini enerjik bir geliş-
meyle doruğa tırmandırdı Griffiths.
Son yapıt ise İskoç besteci Peter Max-
well Davies'in İskoç ezgisi üstüne bes-
telediği ve Boston Pops Orkestrası için
yazdığı eğlenceli müzikti. Yapıtın son
dakikasındaki güneş doğması sahnesi
için otantik İskoç giysileri içinde iki
yüzyılhk gaydasını çaîarak dinleyicile-
rin arasından gelen gaydaa, konsere
bir başka renk kattı.
Gürer Aykal hastalanınca
Griffiths haftahk konser program-
lannı ara sıra böylesi yapıtlarla hafif-
letmekten yana: "Pek çok orkestra bir
hafta ağır program yaparsa sonraki
hafta daha kolay anlaşıhr, neşeli bir
program yapıyor. Ben de İDSO'nun
bu konseri için Şostakoviç ve Chopin'-
den sonra böyle bir espri düşündüm.
Dinleyici konser sonrası evine döner-
ken yüzünde bir gülümseme taşımalı.
Gençlere ve çocuklara yönelik prog-
ramlar da gözetümeli. Bir de konser
öncesi besteci-icracı ve dinleyicilerin
birlikte konuşup konsere haarlık yap-
ması sağlanabilir.' Hovvard Griffiths,
Kraliyet Akademisi'nde (Londra)
okurken bugünkü eşi Semra Griffiths
ile tanışmış. Her ikisi de viyola bölü-
münü bitirmişler ve Ankara'ya gel-
mişler. Henüz 21 yaşındaymış.
"Yıl 1971'di. Eşim CBSO'ya binnci
viyolacı oldu, ben de Ankara Opera
Orkestrası'na. Sonra Ankara Oda Or-
kestrası'run ilk kurucu üyeleri arası-
ikıımıalıfiths ailesinin iki çöcüğu var. Semra
Griffiths Zürich opera orkestrasının
viyolacısı. H.Griffiths ise artık vıyo-
lacı değil, "free-lance" şeflik yapıyor.
Avrupa'nın her yerinde çeşıtli or-
kestralan yönetiyor. "İyi bir şef mut-
laka orkestra ailesinin içinden çıkmah.
Ve mutlaka yaylı çalgılarlardan birini
çalmış olmah. Orkestranın yansını
yayh calgılar oluşturur. önceden nasıl
ama konser sırasında öyle bır kıvılcım
bulur ki sanp götürür orkestrayı da
dinleyiciyi de."
Howa'rd Griffiths 1971in Anka-
rası'nı şöyle anlatıyor: "Gelenek sahi-
bi bir senfoni orkestrası ve opera bul-
mak beni çok şaşırtmıştı. Türk Beşle-
ri'nin hepsi yaşıyordu, hepsiyle
tanıştım, çalıştım. Orkestralara yeni
konservatuvar mezunu genç eleman-
• k
Türk bestecileri-
nin öyle güzel yapı-
tlan var ki, hepsi ses-
lendirilmeye. dün-
yaya tanıtılmaya de-
ğer besteler. Ancak
nota bulmak bir bü-
yük sorun.
• Bence Devlet Nota
Kütüphanesi gibi bir
merkez olmah. Her
bestecinin yapı-
tlannın bir kopyası
bu merkezde arşivlen-
meli.
• Anladığım kadar
özgün notalar kay-
bolmakta" diyerek en
önemli sorunlanmı-
zdan birini de dile ge-
tiriyor Howard Grif-
fiths.
nda yer aldık. Faruk Güvenç, Gürer
Aykal ve Suna Kan ile. Bir ara Halkcvi
Orkestrası'nı yönettim. Bir gün Car-
mina Burana'yı yönetirken Gürer Ay-
kal hastalandı ve değneği bana verdi.
Böylece şefliğe ilk adımlanmı attım"
diyor Howard Griffiths; sonra George
Hurst ile şeflik çahşmış ardından Paris
ve Zürich'te aynı eğitimi sürdüımüş.
1981 yıhnda İsviçre'ye yerleşen Grif-
yönetilmiş olmak istediğinizi bildiği-
nizden şef olunca toplulukla daha ko-
lay diyalog kurabihrsiniz. Şef provalar
boyunca işin mekanik yönünü çözrne-
lidir.
Konser artık bir başka coşkudur.
Her konser bir yeni deneyimdir. Şef
mekanik çahşmayı unutup yeni bir
ruh kazandırmahdır konserde. Bazı
şefler provada çok iyi olmayabilir,
lar geliyordu sürekli. Zengin bir kadro
vardı. Bugün pek çok Türk sanatçı var
Türkiye sınırlan dışında yaşayan. On-
lan toplasanız bir kocaman senfoni
orkestrası kurulabilir. Her biri belh di-
siplinler içinde çahştıklan orkestraya
bağlanmışlar artık. Tekrar Türkiye'ye
döameleri için o kadar kaliteli orkest-
ralar obnalı ve aynı koşullar sağlan-
malı."
İstanbul, Ankara ve İzmir'de kon-
serler yöneten Griffıths'e tarafsız bır
gözle üç orkestramızın sorunlannı so-
ruyoruz. "İstanbul'un kendine ait bir
binası, salonu olmayışı inanılır gibi de-
ğü. Provalar küçük salonda, konserler
büyük salonda yapılıyor. Ses yoğunlu-
ğu tehlikeye düşüyor. Ben bu hafta
şanslıydım. tüm provalar büyük sa-
londa yapıldı. Ancak korkunç bir ku-
rander ve ışıklann düzensizliği yine
huzurlu çalışma ortamını engelleyen
faktörler.
Londra'da da bazen prova ve kon-
ser salonlan ayn olabilir, ama yirmi
orkestrayı yirmi ayn konseri düzenle-
mek için başka çare yoktur. Koskoca
İstanbul'da tek bir orkestra var. Or-
kestralann yönetimi açısından en
sağlıkh yol bir menajer ve bir de genel
sanat yönetmeni olmasıdır. Aynca or-
kestralann turnelere çıkması yürek-
lendirici. Mutlaka gittikleri yerde yüz-
de on daha iyi icra ederler. Dünyaya
kendıru tanıtmak için turneler yap-
ması ve plak doldurması gerekir or-
kestralann. İzmir'de de salon sorunu
büyük. Bır de calgılar yenılenmeli.
Ankara artık salon sorununu çözü-
yor."
İDSO'nun 2().\ ılında
Aurophon fırması tarafından bası-
lan CD'de Howard Griffiths yöneti-
mindeki İDSO Şostakmiç'in yapı-
tlannı seslendirmiş. Piyanist Meral
Güne>Tnan bestecinin ikinci piyano
konçertosunu ışıl ışıl çalıyor. tkinci
yapıt "Atsineği" başhklı fılm müziği-
nin süiti. Mozaik dokuda İDSO çok
profesyonel bir yorum sunuyor. Ne-
den baştan sona bir Şostakoviç plağı
sorumuza, "Bu orkestra özellikle Rus
müziğini çok iyi çahyor. Şostakoviç'i
de istediler. Aynca Gadflyın dünyada
çok az kaydı var. Bir ya da iki" ya-
nıünı ahyoruz. Böylece İDSO da İcu-
ruluşunun yirminci yıhnda kendi
plağını çıkarmış oldu. Ancak nasıl
elde edilecek. nerede satılacak, kim it-
hal edecek henüz pek belli değil.
H.Griffiths'in bir başka CD'si de
Koch fırması tarafından basılmakta
olan Türk besiecileri. Northern Sinfo-
nia'yı yönettiği CD'de Saygun'un 1.
Senfonisi; Suna Kan solistliğinde Ce-
mal Reşid Rey'in Andante-AUegro'su
ve Erkin'ın Sinfonietta'sı yer alıyor.
Jagger'dan
anlar
Jaçger. 9 şubatta New
York'unWebsterHall
salonunda bir konser
verdi. Efsanevi Rolling
Stones grubunun solisti
olan Mick Jagger, Webster
Hall konserinde özellikle
son çıkardığı solo albüm
olan "Wanderding
Spirif'ten parçalar
seslendirdi. Jagger
konserde, Rolhng
Stones'un artık
"klasikleşmiş" yapıtlannı
da yorumlayarak grubun
hayranlanna nostaljik
anİaryaşattı.
İDSO ,Witold Lutoslawski ve Adnan Saygun'un eserlerini seslendirdi
Söziiııbittiğiyerdemüzikbaşlar
Kendi seslerinden
şairleriıi şiirleriKültür Senisi - Rıfat Ilgaz, Şflkran Kurdakut >e Ataol Behramoğ-
lu'nun şür kasefleri piyasaya çıktı. Yeni Dün> a Plak ve Yayınlan'nca
"Şairlerimu ve Şiirleri" dizisi çerçe\esiiMİe, Rıfat Ilgaz'ın "Yaşadı-
kça", Şükran Kurdakul'un "Bir Yürekten Bir \ aşamdan" ve Ataoi
Behramoğlu'nun "Bir Gün Mutlaka" adlı kasetkri şiirseverlere su-
nuldu. Şairler, şiir kasetlerinde ilk dönemden bugüne kadarki şiir-
lerinden oluşan bir secki>i kendi sesleriyle sunuyorlar. Bu \önüyle
kasetler. belgesel bir nitelik de taşıyor.
Üç kasedinde ara ve fon müzikleri Ezginin Günlûgü tophıluğundan
Nadir Göktürk tarafından hazırlanmış. Yeni Düma Plak ve V ayı-
nlan daha önce de Can Yücd. Arif Damar. Oktav Rıfat, Melih Cev-
det Anday ve A. kadir'in kendi sesieriyle okuduklan şiir kasetlerini
yavınianiıştı. Rıfat Ilgaz'ın "Yaşadıkça" başlıklı kasedinde, şairin
"Defuefcr Gibi", "Bibem Ki","Çocuklanm", "Bu Da Bir Özgürifik
Şiiri". "Körüz Biz" gibi şiirleri >er alıyor.
Şükran Kurdakul, "Bir Yürekten Bir Y aşamdan" adlı kasedinde
"İzmir V'ar Mı Sende", "İzmir'in İçinde Amerikan Neferi", "Turki-
yem Nereye Götürüyoriar Seni". "Carmen" >e "Ege Dalgalan" gibi
şürlerine yer veriyor. Ataol Behramoğlu ise. "'Bir Gün Nlutlaka"da
"Unuttum Nasıklı Annemin Yiizü", "Yaşadıklarundan Oğrendiğim
Birşey Var", "Melankoli", "Onun Türküsü, Guevera'nm" ve "Bir
Gün \Iurlaka" gibi şürlerini okuyor.
KONUK YAZAR
'Aida'
operasında
ikiünlü
konuk
ANKARA (AA) - Ankara
Devlet Opera ve Balesi'nin
sahnelediği Verdi'nin "Aida"
operasının bu akşam yapıla-
cak temsılı için Fransa ve Ital-
ya'dan iki ünlü konuk sanatçı
Türkiye'de bulunuyor.
Verdi'nin ünlü yapıtı, "Ai-
da" operasında "Aida" rolü-
nü İtalyan soprano Martha
Colalillo. "Radames" rolünü
ise Fransız tenor Gilbert Py
yorumlayacak.
Martha Colalillo. Superlor
Art of the Theatre Colon
Enstitüsü'nde özel öğrenci
statüsünde öğretim gördü.
Sanatçı, birçok Avrupa ülke-
sinde sahneye gktı. 1987
yıhnda "Aida" operasındaki
rolüyle Verona'da sanatsever-
lerin karşısına çıktı.
Fransa'nın en ünlü opera
sanatçılanndan biri olan Gil-
bert Py. sanat yaşamma bale
ile başladı. Özellikle "Samson
ile Dalila" operasında Sam-
son rolünü dünyanın pek çok
sahnesinde 350 defa can-
landırdı.
JeanLouis
Petit
Orkestrası
veOnay
Kültfir Senisi - Ünlü
Fransız Jean-Louis Petit Oda
Orkestrası, cumartesi ve pa-
zargünleri saat 19.00'da ünlü
İstanbul Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda iki konser
verecek.
İstanbul Fransız Kültür
Merkezi'nin düzenlediği kon-
serlere solist olarak Patrice
BocquiIIon (flüt), Marie Chris-
tine Milliere (keman), Jean-
Marie Coatantiec (keman) Je-
an-Marie Louchart (klavsen),
Jacques Vandeville (obua),
Therese Pollet (viyolonsel)
kaulacak.
Jean Louis Petit orkest-
rasının pazar günü vereceg
konserde iseücvlet SafiatçiSH
piyanist Gükin Onay da yer
alacak.
1937 yıhnda doğan Jean
Louis Petit müzik eğjtimini
SimonePIe ve Olivier Messi-
an'm sınıflannda tamamladı.
Daha sonra Sipush. Auna-
combe, Ferrera, Markevitch
ve Boulez'den özel olarak or-
kestra eğitim aldı. 1964
yıhnda başlayarak 18.yüzyıla
ait önceden kaydedilmemiş
1000 Fransız eserinden oluşan
30 disk ile tanındı.
Bu disklerden iki tanesiyle
Grand Prix du Disque ödülü-
nü aldı.
Son yıllarda disk radyo ve
televizyon için çok sayıda çağ-
daş müzik üreten Jean Lous
Petit, klasik senfoniler ve lirik-
leryönetti.
BEN AL TANRISEVER
Müziktei
ÜNER BtRKAN
İZMİR- Polonyah yönetmen
Tadeusz Strugala. İzmir DSO'-
nun 12 şubat hafta sonu konse-
rinde, çoksesli evrensel müziğin,
biri bizden, öbürü Polonya'dan
iki büyük bestecisini, Ahmed Ad-
nan Saygun (1907-1991) ve Wi-
told Lutoslawski'yi (1913) eserle-
riyle bir araya getirdi.
İki 'dünya insanı'
Strugala'ya. bu iki seçkin bes-
teciyi aynı konser programında
seslendirmek istemesinin bir rast-
lantı sayılamayacağını söyledi-
ğımde, hak verdi bana. Gerçek-
ten, aynı dönemin, aynı kuşağın,
ama daha önemlisi, benzer so-
nınlann, ortamlann sanatcılan
Saygun'la Lutoslavvski. İkisi de
birer "dünya insanı", birer bü-
yük hümanist. İkisi de gereksizce
ön safa çıkmaktan. kendinden
söz etmekten hoşlanmayan, iç ev-
renlerinin zenginliğinde durma-
dan üreten yaratıcılar. Lutos-
lawski'nin en sevdiği. hep yine-
lediğı sözlerden biri Debussy'nin
şu ünlü tümcesiymiş: "Müzik, sö-
zün bittiği yerde başlar". Bunu
öğrendiğimde, Saygun'un, ko-
nuşmayı değil çahşmayı, üretme-
yi ilke edinmiş, ilk bakışta olduk-
ca yadırgatıa, "mesafelı" denebi-
lecek yaradılışıyla koşutluk kur-
dum.
80 yaşındaki Lutoslawski
Lutoslavvski bu yıl 80 yaşında;
Varşova yakınlanndakı "Zoli-
borz" ("Güzel Orman" demek-
mış) kasabasında. sakın bir kır
yaşamı süriiyor. arada bir dost-
lanyla, genç bestecilerle buluşu-
yor orada. Polonya'nm müzik
yaşamına "En Büyük Usta" ola-
kıpır canhhğına. Debussy-Ravel
ve sonrası Fransız müziğinin ice
dönüklüğüne, tinselhğine, Scho-
enberg'in on iki nota yöntemine,
rastlamsallığa ulaşan. geniş,
yaygın, zengin bir etkilenme pale-
ti. Ardından. bireysel biçemin,
özgün müzik dilinin yakalan-
ması.
Saygun'un Op.44 keman konçertosunu Çağd Yûcelen seslendirdi.
rak o yön veriyor. Kendisini, bu-
günün müziğinde ortalarda bir
yerlerde, ağırbaşlı müziğin, ama
gülünç olmayan ağırbaşlılığm
yanında" gören Lutoslavvski'nin
yaşamöyküsünün başlannda,
büyük savaşm patlak verdiği o
korkunç 1939 güzünde, gizli bir
radyo istasyonunu yönetip ru-
tuklanması, arkadaşı (bugün
İngiltere'de yaşayan ünlü besteci)
Aadrezj Panufnik'le, Varşova
fe"lerinde çalgıcıhk yapması gibi
ilginç serüvenler var. Sonra, Al-
man işgali altındakı bunalücı
günler, Polonya'nm "demir per-
de' arkasına gizlenerek dünya ile
ilgisini kesmesi; 1950 ortalanna
kadar, "sosyal realizm" politi-
kasının zorlamasıyla gınlen "gö-
nüllü uzlaşma" dönemi. Folklor
gereçlerinin, tiyatro-sinema için
işlevsel müzıklerin yanı sıra kişi-
sel bir müzik dili arama çabalan.
'Varşova GüzterT
Daha sonra da Tadeusz Baird
ve Kazimierz Serocki ile birlikte,
1956'da, "Varşova Güzleri" adıy-
la tanınan çağdaş besteciler bu-
luşmalannın gerçekleştirihnesi (o
günlerden bu yana bütün gücü,
saygınhğı, etkisiyle sürüyor bu
buluşmalar). Modern Polonya
müziğinin o akıl almaz zengınlik-
teki verimini başlatan Karol Szy-
manowski'nin post-romantiz-
minden, Stravinski'nin uçsuz bu-
caksız orkestra tasanmlanna;
Bartok'un, Prokofıev'in kıpır
Müziğin iyi kavranması
"Besteleme yöntemimde her
zaman. kendi kurallan içinde yü-
rüyüp giden soyut nesneler orta-
ya çıkarmayı değil, müziğin din-
îeyenlerce iyi kavranmasını sağ-
layacak bir ortam yaratmayı
önde tuttum" diyor Polonya'nın
(kimilerine göre, dünyanın) yaşa-
yan en büyük bestecisi. İzmir'-
deki 12 şubat konserinde. Struga-
la'nın orkestrayı ehnden tutup
önüne getirdiği pencereden de
böyle bir görünüm izleniyor:
Unutulmaz bir deneyim
1954 yıhnın baskılı. ağır or-
tamında. halk şarkılan, danslan
da gözetilerek yazılmış olan "Or-
kestra Konçertosu", adı üstünde.
bütün orkestrayı bir "solist
topluluğu" gibi algıhypr; calgılan
tek tek ya da gruplar halinde.
renkli. tını özelhklerini incelikle,
titizce gözeten bir doku içinde
dinleyicinin kulağma götürüyor.
Ancak "virtüöz" orkestralann
üstesinden gelebilecekleri bu top-
lu çabanın, izmir DSO'ya büyük,
unutulmaz bir deneyim ka-
zandırdığına ınanıyorum.
Saygun'un Op.44 Keman
Konçertosunu (1967) genç ke-
mancı Çağıl Yücelen (1962) sun-
du. Çağıl'ın müzikal, açık, yo-
ğun, güvenli anlatımı, şaşmaz en-
tonasyonu, ılımlı tamperamaru,
Saygun'un solo yazısındaki olan-
ca güzelliğı serdi ortaya.
D
ünya müzik piyasasında yeni yapı-
mlarla ilgili olarak arşivlerinde yak-
laşık 15 mılyon kayıt bulunan New
York'taki Toıver Records 'a
yaptığım ziyaret ve bu kuruluşun
önde gelen vöneticisiyle görüşme-
den edindığim son bilgileri aktarmak istiyorum.
Adı geçen kuruluş müzikseverler için gerçek bir
Luna Park, bu "parkta" sunulan kayıtlann fiyatı
da kalitelerine göre 4 dolardan 22 dolara kadar
değişiyor. Bu fiyat farkındakı en önemli faktör,
kayıtlannı gerçekleştir en şirketin kalitede gös-
terdikleri tiütızlik. Bu konuda birkaç ısim belirt-
mek gerekirse. Deutsche Gramaphon, Phillips.
RCA, London, Sony. EMI, Teldec, Denon, ECM
şirketlerinin aradığinız kalite müziği sizlere dinle-
teceğinden hiç şüpheniz ol-
masın.
Klasik müzik dünyası öteden
beri, "harika çocuk" listesine
ekleyecek keşifler peşinde ol-
muştur. Son yıllarda küçük Ja-
pon kemancı Midor; sürekli bir
arayış içinde olan bu dünyanın
gereksinimini önemli ölçüde gi-
dermiştir. Ancak bu "harika
çocuğun" büyüyüp olgunlaş-
ması, söz konusu müzik çevre-
lerinde panik yaratarak, hemen
yeni bir harika çocuğun yaratılmasma yol
açmıştır. Bu yeni "harika çocuk" Kore- Ameri-
kan vatandaşı 11 yaşındaki Sarah Chang, 9 yaşı-
nda seslendirdiği eserler plakçılarda satışa bile
çıkanlmıştır. Mehta, Muti gibi dünyanın önde
gelen orkestra şefleri , bu tercihli küçük kıza yeşil
ışık yakmışlar. Chang 'ın ünlü İngiliz şef Sir Cofin
Davis ve Londra Senfoni Orkestrası ile yakında
çıkaracağı Çaykovski keman konçertosu müzik
çevrelerinin önde gelen merak konulanndan biri
haline gelmiştir. Bunun yanısıra Midori . Mehta
yönetimindeki Dvorak keman konçertosu ve Mi-
dori Encore ile dikkatleri çekmekte. Itzhak Peri-
man , Daniel Barenbroim ikılisinin Brahms ke-
man sonatlan hararetle tavsiye edilir. Genç İngi-
liz Nigel Kennedy de Vivaldi 'nın 'Dört Mevsimi'
ndeki değişik yorum ve çalışı kadarrenklikişılıği
ile popüleritesini koruyor. Yine son yıllarda hızla
yükselen Cho- Liang Lin . Chicago Senfoni ile
Bnıdı 'ın I.keman konçertosunu seslendirmiş,
kayda değer bir yapıt.
Müzik
dünyasında,
keman,
piyano, senfoni ve
opera
eserlerindeki bazı son
yapıtlardikkat
çekiyor.
Uzun yıllar Moskova 'daki ABD Büyükelçili-
ği'nde mahsur kaldıktan sonra. sansasyonel bi-
çimde Amerika'ya kaçınlan Rus piyanist VTadi-
mir Feftsman "ın Moskova Konservatuvan'nda
doldurmuş olduğu JJS.Bach 'ın Goldberg Varia-
tkms 'da dikkat çekiyor. "Son romantiklerden"
diye anılan Shura Cherkassky 80.yaşgününü
Camegie Hall 'da resital vererek kutlamışü. Pi-
yanoyu sihirbaz gibi kullanan Cherkassky 'nin
bu resitali, piyasaya CD olarak çıktı. Sade ve et-
kili stiliyle tanınan Morray Perahia son yapıtı-
nda Vlozart Piyano Sonatlan K. 310- K. 311 -
K.533 494'üseçmiş. Rusya'nın son harika çocu-
ğu Evgeoy Kissi , Rus romantiklerinden Mo-
zart'a geçiş yapıp, Spivakov yönetıminde, Mos-
kova Virtûözleri ile Mozart 12-20 numaralı piya-
no konçertolannı disk
yapmıştır.
Caz piyanısti olarak bilinen
Keith Jarret, Dimitri Şostakoviç
'in 24 prelüd ve füg opus. 87 ile
piyano repertuvanna katkıda
bulunmuştur.
Yeni senfonik eser kayıtlan
açısından New York Filarmoni
Orkestrası 'nın müzı\ şefi olan
Kmt Masur gösteriye fazla me-
raklı, eski şef Zubin Mehta'dan
sonra yeni bir stil ve yaklaşımı
getirme çabası içinde. New York Filarmoni,
Kurt Masur yönetiminde 150.yıhnı kutlarken,
son yirmi senenin en güzel yapıtlannı ortaya
çıkardığiru kanıthyor. Olümünden sonra dahı
plaklan satış rekorlan kıran Leonard Bernstein ,
son konserde Boston Senfoni 'de Beethoven 'ın 7.
senfonisi, Viyana Filarmoni ile de, Sibeüus 'un 1.
senfonisini yönetmişti. Konserlerin kajıtlan da
halen piyasada büyük ilgi gören yapıtlardan.
Son yıllarda büyük ölçüde popüleritesini Pa-
varorti 'ye borçlu olan opera eserleri CD merakh-
lannın gözdesi olmaya devam ediyor. Sibiryalı
bariton Dimitri Hvorostosky, dünyaca ünlü Fisc-
ber - Dieskou ile sık sık kıyaslanmakta. Bu umut
vadeden genç baritonun, Çaykovski- Pique
Dame kaydında dinleyebilirsiniz. Pavarotti'nin
Berlioz Requiem , Domingo'nun Saint- Seans
Samson ve Dalida operası. Carreras 'ın I975'te
doldurduğu ilk Amerika resitali son aylann ilgi
çeken kayıtlan arasında. Soprano Kathleen
Barts. Itzhak Perlman eşliğinde Bach söylemiş.