23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ARAUK1993 ÇARŞAMBA 12 DUNYADAN D.Avrupa'da yeniÇemobillerEski Doğu Blokuülkelerindeyeniden işlemeyeçahşan nükleer santrallartehlike işaretleri veriyor POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Kaynar suyla çalısan sanlral: Tehlikeli çahsan santraj: Batı ölçülerina yakın, basınçlı *uyla çalışan «antr»! RUSYA E ski Doğu Bloku"nda işler durumda bulunan nükleer santrallar büyûk bir tehlike unsuru oluşturuyor. Uzmanlar Çernobil benzeri facialann önü- müzdeki günlerde tekrar yaşana- bileceğine dikkat çekiyor. Nükleer tehlike alündaki bu ülkelerdeki toplumsal, sıhhi ve ekonomik du- nımun eskiye oranla daha kötü durumda olması, olası bir nükleer kazanın oluşturacağı za- rann daha da büyümesine neden olabilir. Bu tehlikelerin üstüne bazı eski Doğu Bloku ül- keleri tehlikeü olduklanru bıldikleri santrallan yeni- den çalıştırmaya başladı. Ukrayna Parlamentosu Çernobil santralırun ben- zeri üç santraldan ikisinin, hatta üçünün çalışmaya devam etmesine karar ver- di. Fransa Nükleer Korunma ve Güvenlik Enstitüsü Müdürü Phi- lippe Vesseron bu tür nükleer kaza- lann oluşma olasılığırun en aza in- dinlmesı için uluslararası işbirli- ğıyle nükleer santrallann teknik durumlannın iyileştirilmesi ve gü- nümüz standartlanna uygun du- ruma getirilmesinin çok önemli ol- duğunu belırüyor. Vesseron ulus- lararası işbirliğinin bu çalışmayı Bulgaristan'daki Kozloduy sant- ralında gerçekleştirdiğini sözlerine ekliyor. Eski Doğu Bloku'nda Sovyet teknolojisiyle yapılan nükleer santrallann Bau'dakilere oranla daha az güvenli olmasırun birçok nedeni var. En önemli neden eski Doğu Bloku'nda, gerek ekonomik v_Terek ekonomik gerek teknolojik açıdan kısıtlı olanaklara sahip olan eski Doğu Bloku'ndaki nükleer santrallar Batı'dakilerle karşılaştınldığında çok daha az güvenli. gerekse teknolojik açıdan olanak- lann kısıtlı olması. Güvenlik ön- lemlerinin yeterli olmamasının bir diğer önemli nedeni de teknolojiye güvenmekti. Ama bu güven Çer- nobil kazasından sonra sarsıldı ve santrallara daha değişik bir açıdan bakılmaya başlandı Ama bu faci- adan ders alındığı pek sö> lenernez. Çünkü tehlikeli olduğu bilinen baa santrallar tekrar devreye so- kuluyor. Basınçlı suyla çahşan santrallar da o kadar da güvenli değil. Özel- likle bu tip santrallann ılk iki ku- şağı yeterli güvenlik ve sayunma donanımına sahip değil. Üçüncü kuşaksa Batı standartlanna daha yakın. Ama bunlann da sorunsuz çalışması için gerekli önlemlerin ve yeni düzenlemelenn yapılması ge- rekiyor. Her yenileme operasyonunun, santral başına, 1.5 trilyon ila 2.4 trilyon lira arasında bir maliyeti var. Enerji üre- tımlerinin büyük kısmını nükleer santrallardan karşılayan ülkeler (Lit- vanya yüzde 70, Slovak- ya yüzde 51, Macaristan yüzde 47, Bulgaristan yüzde 37) için bu kaçını- lmaz bir yatınmı ve aynı anda da büyük bir ekonomik so- runu oluşturuyor. Avrupa Toplu- luğu yılda 1.7 trilyonluk bir fon ayırarak operasyonun en büyük destekçısı durumunda. Budurumda operasyonun gerçekleşmesı Batı'- nın yardımlanna bağlı kabyor. Caroline Brizard Le Nouvel Observ ateur Malezya ile Avustralya bariştı M alezya ve Avustralya diplomatik valse ye- niden başladıtar. Ge- çen ay Avustralya'nın sözünü esirgemez başbakanı Paul Kıt- ting'in Kfalezva başbakanı Dr. Mahathir Miıhammedi APEC toplantısına katdmaması nede- niyle "tSkkafah" olmakla suç- laması, iki ülke arasındaki iliş- kilerı gerginleştirmiştı. Bu tutuma Malezya nın yanı- tı Avustralyayla ilişkilenni kı- sıtlamak oldu. Ayrıca aralarm- daki diplomatik bağlantıları ko- parmaktan da söz etti. Ancak, Keating'in kişisel bir mektupyazıp Dr Mahathir'den öziir dilemesi üzerine • dostluk üişkileriyenüendı Malezya ka- binesı, "Hükümet bu olayı uzat- mak ve Ueriye gitmek niyetinde değü" seklinde bir açıklama yaptı. Dr. Mahathir. "Ünü otma- mn bedeü kimi zaman kötü ün kazanarak ödeniyor. Taıunmak için bir parça tehditkar olmak zonındasuuz. Ben de kimi za- man tehditkar davranıyorum -ama iş dünyasuta karşı değil, hükümetlere karşı." The Finanrial Times ABD'ningizlinükleerdenemeleri ABD'de Soğuk Savaş döneminde yürütülen nükleer çalışmalar günışığına çıkıyor Soğuk Savaş döneminde yürütülen nükleer çalı- şmalan gizleyen perde artık aralaruyor, ve gerçekler su yüzüne çıkıyor. 1940*h ve 50'li yülarda, binlerce Amerikalı nükleer radyasyona maruz kaldı. Amerikahlar o dönemlerde doktorlanna ve hükümetlerine güven duyduk- larından başlanna gelen felake- tin farkına varamadılar. 1963 yıhndan sonra Ameri- kan hükümeti kamuoyundan gizli yüzlerce nükleer deneme yaptı. Amerikan halkı olup bi- tenin farkına çok geç vardı. ABD'de son nükleer deneme 1990"da yapıldı. Dığer taraftan Ruslar Amenkalılara göre da- ha çabuk uyanarak, bu gizli ca- lışmalann ne denü zararh oldu- ğunu anladı. IPlutonyum deposu ABD 199O'h yıllara gelinceye ka- dar Amenka nükleer atıkla- ra bulandı. Silah fabrikalann- dan ve nükleer santrallardan atılan tonlarca plutonyum, ül- kenin çeşitli eyaletlerinde gelişi- güzel depolanıyor Depolama Idaho Ulusal Mühendislik Laboratuan 5ton Richland 11.0 ton Araonne Ulusal Laooratuan-Batı 4.0 ton Rocky Flats 12.9 ton Pantex Plutonyum miktarı sınıflandırıldı Savannah Nehri 2.1 ton Lawrence Livermore Ulusal Laboratuan 0.4 ton Los Alamos Ulusal Laboratuan 2.6 ton \ ^Plutöhyum neredeV Hükümet 6 eyalette 3^JonN âğırlığıncla ^î? piutonyum depoladığını açıkladı.\' ışlemınde güvenlik önlemlerine dikkat edilmediğınden, işçilenn ve çevrede yaşayan yerel halkın sağlığı radyoaktif tehdit altın- da. Şu anda bile kamuoyuna zehirli atıklar konusunda yeter- li bilgı venlmiyor. Yıllardır bu konuya ibşkin yazüar yaaldı. meclis oturum- lannda tartışmalar çıktı, bilım- sel araşürmalar yapıldı. Ne var ki, ABD'deki nükleer gjzler an- cak şimdi tüm açıklığı ile gün- deme geliyor. Amerikan hükü- metinin halkın tahmininden daha pervasız ve sorumsuz ol- duğu bugün artık biliniyor. Rusya'daki nükleer çalışmala- nn ABD'dekinden daha da acı- masız olduğuna da ışaret edilı- yor. Ulusal güvenlik gerekçe- sıyle bazı noktaiar açıklanmı- yor. Nükleer gizlerin açığa çıkma- sı Enerji Bakanı Hazel O'- Lear>"nin yürekli girişimleri sonucu başladı Kendı bakanlı- tstikrarsızbğın hükûm sürdüğü günümüz dünyasında Amerika Birleşik Devlederi bütün çabalarma karşın tek ve büyük bir güç olamıyor. Yeni dünyadüzenindegüçsınırlanıyor 1993 dünyasında egemen güç siyasal istikrarsızlıktı. Bu durumu düzeltecek bir 'süper güç' de yok Bazılan hiç bitmeyeceğe benzer. Komünizmin çökmesi İ993'te de dünyayı sarsmaya devam ediyor ve yeni yılda bir değışıklık olacağa ben- zemiyor. Eğer Bosna'daki ıç savaş durursa, Afga- nistan'da etnik şiddet başlayacak. Somalı'de olmaz- sa, Cezayir'de olacak. Kesin olan iki şey var: İstik- rarsızlık* Soğuk Savaş'ın örgütlenme ilkesinden yoksun kalan dünvanın belirleyıci özelliği olmayı sürdüreceği. İkincisı. doğan boşluğu ABD'nın dol- durması ve küresel liderliği üstlenmesının son derece güç olacağı. Eski Sovyetler Birliği: Geçen haftaki Rus secimle- ri Rusya ve eski Sovyet cumhunyetleri arasındaki sorunlara yenilerini eklemekten başka bir şeye yara- madı. Çöken ekonomisı ve siyasal alandaki güçsüz- lüğünün yarattığı aşağılanmışhk duygusundan kay- naklanan ultra-millıyetçilikte artış oldu. Bu gelışme- ler, Yeltsin'ı,nüfusununyüzde2ri Rus olan Ukray- na, ya da etnik çatışkılann tutsak aldığı Kafkasya gjbi yerlerde Rus milliyetçıliğini körüklemeye teşvik etmışebenzıyor. Balkanlan Balkanlardaki savaş, güneydekı K.o- sova'ya doğru yayılacağa benzemesede. Bosna'daki savaş cephelen gittikçe daha da derinleşiyor. Sırp- lar, eski düşmanlan Müslümanlarla, örneğin Mos- tar gibi bölgelerde Hırvatlara karşı ittifak kuruyor. Bunun yanı sıra, Bosnanın kuzeyınde Müslüman- lara karşı Hırvatlarla yan yana savaşıyor. Bu arada, kimi Baüh yetkililer dış dünyanın yapüğı insani yar- dırrun, taraflan güçlendirerek savaşın uzamasına neden olduğuna inanmaya başladılar. Ortadoğu: Bütün dikkatler Filistinlilerin İsrail iş- gali altındaki topraklarda kuracaklan özerk yöneti- me ilışkin gehşmeler üzerinde toplanmış durumda. Ancak, bölge hala çözüme kavuşmamış başka so- runlarla kaynayıp duruyor. Iran, Irak'la yapüğı sa- vaşın sonuçlannı hazmedememiş olduğundan, ağır ağır silahh kuvvetlenni >eni bir savaşa doğru hazırlı- yor. Milıtan İslamakımlan, MısırdaveFilistin ha- reketi içinde istıkrarsızlık kaynağı olmaya devam ediyor. Gene de, en tehlikeli ifadesinin önümüzdeki aylarda Cezayir'de kendini göstereceğı tahmin edili- yor. Sunye, Hafız Esat'sız ne derece istikrarlı olur- du? Saddam Hüse>inden sonra Irak'a ne demelı 9 Pekı ya Kral Hiiseyin sonrası Ürdün'ün hali ne olur- du? Ya da Yaser Arafat'sız bir Fihstın düşünülebihr miydi? Bu düşsel önermeler, Ortadoğu'da siyasetin lıderlikle nasıl bütünleştiğini gösteriyor. Gfiney Asya: Hindistan'da geçen ay yapılan se- çimlerde Hint milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi'- nin uğradığı yenilgi, gecen yıla kadar kitle ayaklan- malanna yol açan aşın dinciliğin siyasal tabanında gecici de olsa bir daralma yaratacağı görülüyor. Fa- kat bu da. dinsel çelişkiyle bölgesel çaüşkının içiçe geçmiş olduğu Kaşmir konusunda Hindistan ve Pa- kistan arasındaki gergınliği artürabılir. Bu arada Af- ganistan'da gecici olarak çatışmayı bırakmış olan çeşitli etnik ve dinsel fraksıyonlar arasındaki çelişki- lerin 1994 ortalannda yapılacak seçimler sırasında yeni boyııtlar kazanması bekleniyor. Bütün bunlar genel olarak Baü'nın ve özel olarak da ABD'nin ilgi duyduğu bölgeler. Gerçek çıkarlar tehlikede. Ancak, 1993te Bosna, Somali ve Haiti'de yaşananlann gösterdiği gibi, Amenka'nın sahip ol- duğu gücü kullanabilmesinin bile bir sının var. 1991 Körfez Savaşı'ndan sonra ABD hakkında "son süper güç" derulmesı moda oldu. Ideolojik ken- dine güven, büyük bir zengınlik ve uzak bölgeler üzerinde güç uygulayabilme yeteneğine sahipti. An- cak. bu gücü kullanmak iradesınde aşınma belirtile- ri görülüyor. Newsweek ğına ilişkin şok edici açıklama- larla yola çıkan O'Leary, nük- leer araştırmalar yapan diğer resmi kuruluşlann da açıklık poiitikasına katılmasını sağla- dı. Resmı açıklamalara göre 45 yıllık bir süre ıçınde ABD'de 204 nükleer patlama gerçekleş- tirilirken, 600 insan, radyasyon testlerinde denek olarak kulla- nıldı Bu çalışmalan yürüten bilim adamlan son derece inan- dıncı birtakım gerekçelerin ar- dına sığınmışlardı: Sovyetler Birliği ile savaş, nükleer savaşın kaçınılmazlığı, atom çekirdeği- nın gızlerinin çözülmesi gerekli- liği gibi tıbbı ve askeri gerekçe- leri kullanıyorlardı. Ne var ki, Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından bu barbarca çalışma- lara gerek olmadıgı ortaya çık- u. I Atmosferde nükleer I savaş denemeleri O'Leary'nin bugüne kadar kamuoyuna duyurduklan. ger- çeğin yalnızca çok küçük bir parçası. Konuya ilişkin milyon- larca sayfabk belge tasnif edil- meyi bekliyor. Amerikan Kongresi'nin araşürma bölü- mü geçen hafta yapüğı bir açık- lamada ABD'nin atmosferde radyoaktif savaş denemeleri yapüğına dikkat çekti. Ancak, bütün bu açıklık poliıikası. yal- nızca O'Leary'nin büyük çaba- lan sonucu uygulamaya konu- yor. O'Leary ülkede depolan- mış 33.5 tonluk plutonyum konusunda Pentagon ile büyük bir tartışmaya girdi. Aynca İcul- lanılmış nükleer yakıün depo- landığı vapılann zamanla çürü- düğünü ve yeterli olmadığını bildiren raporlann yayımlan- ması sırasında, kendi bakanh- ğında çahşanlarla bile mücade- le etmek zorunda kaldı. ABD Kongresi nükleer gizle- rin kamuoyuna dujnrulması olayına sıcak bakıyor. Kongre bünyesinde kurulan bir alt ko- mitenin hazırladığı raporda, insanlann nükleer denevlerde kobay olarak kullanıldığı belir- tihyor. Yaşlılann, mahkumla- nn. hastalann onaylan alınma- dan bu deneylerde acımasızca kullanıldığı öne sürülüyor. 1963'te VVashington ve Ore- gon'da bulunan iki hapishane- de 131 mahkum üzerinde yapı- lan radyasyon testlerinde, mahkumlann onayı alınmış ve hatın sayılır miktarda ödeme yapılmış. Ancak radyasyonun kanser yapıa ve kısırlığa yol açıa etkısı belirtihnemiş. Dene- yin sonunda mahkumlar, sakat çocuklann doğma olasılığını ortadan kaldırmak gerekçesiyle kısırlaştınlmış. Çalışmayı yürü- ten Dr. Carl Heller tuttuğu ra- porda Katolik mahkumlann dıni nedenlerle testlere kaülma- dıklannı belirtiyor. Mahkum- lar, tahlıye olupçıküktan sonra übbi takipleri yapılmadığın- dan, ileri yıllarda radyasyonun kansere yol açıp açmadığı bilin- miyor. Insanlar üzerinde yapılan nükleer radyasyon testleri bir çok insani sakat bırakmış ve ölümüne neden olmuş Ne var ki, bu çalışmalan yü- rüten bilim adamlan insanlann denek olarak kulanılmasına karşı cıkanlan düşüncesizlikle suçluyor. İnsanlann kobay ola- rak kullanılmasıyla, bugün rad- yoaktivitenin çok büyük zarar- lara yol açmasının engellendiği ileri sürülüyor . T . Newsweek Hey GMi Günlep- Abidin Dtno'yu Aşiyan'a gömdükten sonra dağılıyo- ruz. Pırıl pırıl, güneşli bir gün... Bahar sanırsınız. Oysa Paris'ten istanbul'a uğurlarken yağmurlu bir günmûş; Güzin, dostları ıslanacak diye Abidin üzülür, dermiş. Yıllardır görmedığimiz nice dostlara cami avlusunda rastladık Nusret Baban ordaydı. Neredeyse bir on yıl var görmemiştim. Bana hiç değişmemış gibi geldi; aca- ba ben de mi öyleyim! Ne gezer, sabahlan tıraş olurken aynaya bakıyorum. Nusret le gazeteciliğe birlikte başla- dık. 46 demokrasisinin ne kadar acısı varsa birlikte ya- şadık. Nusret bir süre sonra gazeteciliği bırakıp ticarete yöneldi. Bodrum'da bir moteli var. Bebek kıyısında yürürken karşımıza bırden. Güneş'in önünde (restoran) Mücap Ofluoğlu'yla brahim Çamh çıkmaz mı!.. "Hadi" dedi Mücap, "Güneş'te iki tek atalım." Son yıllarda bir alışkanlık oldu, cenaze kaldınldıktan sonra bir meyhaneye giriliyor, dostlar birkaç kadeh atı- yor. Biz de Güneş'e daldık. Ibrahim Çamlı Robert Kolejli, pek çok anıları var, onları anlattı. Güneş, kolejli öğrencilerin gittiği küçücük bir meyha- neydi. Aradan yıllar geçtıkten sonra şimdi kocaman bir "gazino" oldu. Her keseye de yatkın değil. Biz kapıdan içeri girerken, tanınmış birileri de "Böyle meyhanede içilmez" diye hışımla dışarı çıkıyordu. Biz gene girdik, içtik. Mücap Ofluoğlu, şairliğinin, aktörlüğünün yanı başın- da bir "Beyoğludestancısı"d\r. Yazılı olsun, sözlüolsun, bu destanı söyleşilerde yaşarsınız. Şiirlerinde, yazıla- rında, söyleşilerınde Beyoğlu'nun en ince köşeleri var- dır. Kaç tiyatro kurmuştur, kaç tiyatroda oynamışör.. Be- yoğlu Mücap'a çok şey vermiştir ama, Mücap da Be- yoğlu'nun destanını yazmıştır. Unutulmaya hazır çok şey, Mücap'ın kalemiylecanlıdır. İki kitabı vardı; bir yenisi daha çıktı: Mitos Yayınlan'- ,ndan: "Ağlamakla GülmekArasında". Öteki kitaplarında ne varsa, bu kitapta da benzeri var diyeceksiniz. Hayır, öyle değil! Her kitaptaki anılar, anekdotlar, notlar, öyküler birbirinin tamamlayıcısıdır. ûlüleri diriltir, canlıları yaşatır. Degüstasyon'u anlatır- ken Starato'yu verir; Beyoğlu'nu, Çiçek Pasajı'nı, orda yaşayanları çizer: Biryantinli saçı, sinekkaydı tıraşı, ter- temız gömleğiyle Starato karşınıza çıkar. Mücap demi- yor ama ben onu alır, İhsan Sabri Çağlayangll'in fraklı, smokinli yerine koyarım. Mucap. Degustasyona uğradı- ğında takılır: "Strato, yeni teklifler var mı?" "Ah Mücap Beyciğim, hep Fransızlardan geliyor tek- lifler; Paris e çağırtyorlar." Sonra gülüşmelerin türlüsü, "Bir Strato da Parkotel'de vardı " der. Göğsünde kırmızı karanfiliyle Ümit Dentz önden ge- çer. Bir yazısı vardır, kalıcı bir anısı. Ofluoğlu Tiyatrosu'- nda "Ikiz Kardeşim David'in galası var. Yaşar Nabi de çağnlı. Ancak hasta olduğu için gelemiyor, kızları var. Mücap'ın eşi Riiz'e bir zarf uzatıp, özür diliyorlar. Filiz, "Su nedir" diye soruyor "Bizim beyin size borcu varmış." ûdenmesi gecikmiş yazı paralarını getirmişler. İnce bir hatırlama ve hatırlatma.. Şimdi yazar aramasa hangi yayıncı gecikmiş paraları öder ki! Mücap, Degüstas- yon'a sürekli gelenleri sıralıyor: Naci Sadullah, Ertuğrul Şevket, Baki Süha, avukat Doğan Akman, ressam Edip ' Hakkı, bir de Osman NihaL. Osman Nihat, Ahmet Ra- ı sJm'in torunu (kızı yönünden)... Osman Nihat'ın geldiği günler sofra daha şenlikii olurmuş. Osman Nihat'ı ben Karpiç'ten tanırım; geldiğinde orayı şenlendirir, canlan- dırırdı. Hey gidi günler ve geceler, hey!.. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDANSAĞA: 1/ Parlakrenklerlebezen- miş küçük çiçekleri nede- niyle bahce ve saksüarda yetiştirilen bir süs bitkisi. 2/ Ses... Yazıda ya da sözde bayağı sözcük ve deyim bulunmaması du- hımu. 3/ Gemilerin yük- leme boşaltma yapüklan 6 yer... Bir nota. 4/ Orhan 7 Veli. Melih Cevdet An- day ve Oktay Rıfat'ın 8 öncülüğünü yapüğı bir g şiir akımına verilen ad. 5/ Rey... Eti lezzetli bir bahk. 6/ Ge- nellikle eşeklere vurulan bir çeşit eyer... Zehir. 7/ Gereginden çok yemek yiyen... Ucu yanık odun. 8/ Vağda kızartılarak üzerine şeker ya da şerbet dökülen bir hamur tatlısı. .9/ Arap abecesınde bir harf.. Üst yanı acık boru. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Or- taçağda Latın devletlerinin hafif sü- vari bırliklerine venlen ad. 2/ Hatı- ra... Yakup Kadri Karaoana- noğlu'nun bir romanı. 3/ Cıvanın sımgesi... Uzun tüylü bir süs köpeği. 4/ Bırbirine bağlanmış iki tekneden oluşan ve gezi de- nizciliğinde kullanılar taşıt. 5/ Teknelerdeki hamuru kazıma- ya yarayan araç. 6/ Tombul Teyze ve Sıska Dayı, Hacıağa gibi tiplerin yaratıcısı olan ünlü karikatür sanatçımız... Kişinin öz benliği. 7/ Bir renk... İnsani güldürüp eğlendıren kimse. 8/ Mi- marhkta "sahın" anlamında kullanılan sözcük... Bir çeşit jim- nastik ayakkabısı. 9/ Birine dokunsun diye söylenen söz... Vizon adıyla da tanman. kürkü değerli bır hayvan. İLAN T.C. BEYOĞLU4. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1993/162 Ternel Bilgiç tarafından Tülay Bilgiç aleyhine açılan boşanma davasında 9.12.1993 tanhinde 1993 775 sayılı kararla taranann bo- şanmalarına karar venlerek Sıvas Akıncılar Yukaa Mahalle. cilt no 018-02, sayfa no 16. kütük no 49'da Süleyman oğlu Nigâr'dan 10.1. 1956 doğumlu Temel Bilgiç ile aynı hanede nüfusta kayıüı Tahsin kıa Leyla'dan olma 6.12.1969 doğumlu Osmeydanı Babak Sokak, no 60'ta ıkamet eden Tülay Bilgiç, yapılan tebligata rağraen adresınde bulunamadığından, huküm özeunın kendisme ilanen tebliğine karar verildığınden, taraflann boşanmalanna dair verilen karar özeti ilan olunur.20.12.1993 Basın: 13228 T.C. BAKIRKÖY 3. SULH HÜKUK MAHKEMESİ'NDEN 1993'957 Mahkememizce verilen 1993 '957 sayılı ve 6.12.1993 tarihli kara- n gereğince; Aydın ilı, Nazilli ilçesi, Curahuriyet Mah 003 '06, cılt-490 sayfaan- da nüfusa kayıtlı Osman ve Ayşe oğlu, 10.07.1978 doğumlu, Gökmen Altan'a, Aydın ıli merkez ilçesi. Mesudıye Mah. alt 019/07, aile ara no 754. sıra no 5'te nüfusa kayıtlı Ayşe ve Mustafa kıa. 1942 doğum- lu, teyzesı Haüce Nazık'ın vasi olarak tayinıne karar verilmistir. 6.12. 1993 flan olunur. Basın: 13232
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle