20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 ARAUK1993 ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI İstanbul'Arasat'tı Struma yolculan için ve bazılan 'yaşam' yanına geçebilmeyi başardı; ama kaç kişinin ve nasıl kurtulabildiği hala net değildirVehbiKoç'un Vaııkuıtarma'çabaları tulanlann 4 ya da 5 kişi olduğu sanılmaktadır... Ancak, Struma yolculannın İstanbul'a çıkmalanna izin yermeyenin Türkiye olmayıp, İngiltere olduğu gerçeği kadar; kurtarmanın da Türk yetkilileri ya da bireyleri eliyle değil, İngilizler'in eli ya da aracılığıyla ve İngiltere'nin çıkarlan doğrultusunda yapıldığı ve o günkü adıyla Filistin'e yollandıklan izlenimi uyanmaktadır. O M S T A « T A la nr*r*m OBKlTtTin. "*Lt»- EC H -4.KU W l UIUJUZATI* 3JG>1 «1* ittmrMU. >vı{lıtxıU U MHt •fUU »J* «r. Mtl «1 1* LMİ, e «_ r ı r ı A • »•rtvl U M U I V I .a »U» A* U M m r l ı 1M1 ı n l ı M,ja < • Irca 1 M (um <«tA)««tll. . Urapı tmn «a ıllw«r<t ı>r«<u,uı. ortlflaat Köstence liman yönetimi tarafı- ndan Yahudi ör- gütüne verilen belge. Belgede Panama bandı- ralı Stnıma'nuı 12 Araük 1941'- de saat 14.22'de 100'ü çocuk ol- mak üzere 769 yolcu ile Kösten- ce Limanı'ndan denize açıldtğı belirtiliyor. • -4- Struma'dan kaç kişi kurtuldu? David Stoilar'ın gemi batuğında kurtulduğu kesin. Struma baünldığında gemiden Stoilar'- dan başka kurtulan olmadığı da anlaşılıyor. En azından bugüne değin bu konuda bir bilgi elde edilmiş değil. Buna karşılık, Struma İstanbul'- da bulunduğu sırada gemiden aynlanlar oldu- ğu görûlüyor. Ne yar ki, gehşmeler biraz daha derinlemesine incelenince bu aşamada Struma'- dan kurtulan kişilere ilişkin bilgilerde baa çeliş- kiler ya da aydınlanmamış noktalar bulunduğu da göze çarpmaktadır. Konunun anlaşılabilmesi için, gerçi bundan sonraki bölümlerde üzerinde aynntıh bir biçim- de durulacak olmakla birlikte. burada şimdi- den bir gerceğin altını önemle çizmek gerekir. Stnıma'nın İstanbuTda alıkonulup Filistin'e gön- derilmemesinin ve yolculannın karaya çıkmala- rma izin >erilmemesinin Türkiye ile doğrudan bir ilişkisi bulunmuyordu. O dönemde Filistin İngı- liz yönetıminde olduğu. İngilizler de Yahudiler'- in Filistin'e gelmelerini engelleyip onlara vize vermedikleri ve Struma'daki yolcular kaçak olarak Filistin'e girmesinler diye gemiyi bırak- maması ve yolculan karaya çıkarmaması için Türkiye'ye baskı yapıldığından Struma bu acı sonla karşılaşmamıştı. Kaldı ki, yine göreceği- niz gibi, Türkiye bütün savaş boyunca Yahudi- lerin, hatta onlara sahte evrak düzenleyerek, Nazi zulmünden kaçmalanna yardımcı olmuş- tu. O halde, Struma'dan bazı yocularuı çıkanl- raası için her şej den önce İngiltere'nin onlara vize vermesi gerekiyordu. Vehbi Koç'un çabası şadamı Vehbi Koç, önce TRTde yayı- nlanan "İşte Hayatnuz" programında değindiği ve kendisinin bu gemiden 4 kişiyi kurtarması ile ilgili olayı. anılannda aynntıh bir biçimde anlatmış bulunuyor. Koç, anılannda. Mobil'in Romanya direktörünün eşi ve iki çocuğu ile Struma'da bulunduğunu Mobil'in Türkiye Genel Müdürü VValker'ın kendisine söylediğini ve bunlan kurtarması için yardım edip çaba göstermesini istediğini yazmaktadır. Koç. o zaman şube müdürü olan Ihsan Sabri Çağlayangil'in de yardımı ile İçişleri Bakanı Faik Oztrak'tan aldığı ıanle. bunu sağladığmı belirtmektedir. ("Hayat Hikayem"; 4. basım, İstanbul, 1993. safya 60-61). Çağlayangil'in anıları g^ ağlayangil de, anılannda. Struma olayını I Koç'un belirtüklerine koşut olarak V aynntılı bir biçimde anlatmaktadır. * ("Aıulanın"; 3. basım, İstanbul, 1990, 170. s.). İlginç olan nokta, hem Koç'un ve hem de Çağlayangil'in belirttiğine göre; Koç'un bay- ram ziyareti vesilesi ile Öztrak ile bu konuyu konuşarak bu 4 kişiyi kurtarmış olmasıdır. İşte, bu noktada da ortaya bir tutarsızlık çıkmakta- dır. Çünkü. Çağlayangü'e göre; gemi, İstan- bul'a daha gelmeden, Koç'a. bu başvuru yapıl- mış ve gelir gehnez de hemen Koç, İçişleri Bakanı'na gitmiş bulunuyor. Biz Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Dini Hizmetler Dairesi Vakit Hesaplan Şube Müdürlüğü'nden bu tarihlerde hangi bayramın olduğunu sorduk. 1941 yılının 29 Arahk gününün. Kurban Bayramı'mn baş- langıç günü olduğu yanıtım aldık. Bu duruma göre, Struma 15 Arahk 1941'de İstanbul'a gel- miş olduğundan. geminin gelişi ile bu bayram arasında tam 12 gün bulunduğu anlaşılmakta- dır, Öte yandan, Kurban Bayramı'nın bu tarihe rastlaması bir gerçeği daha ortaya koymakta- dır. Göreceğimiz gibi. Türk Dışişleri Bakanhğı7 0 gün süreyle Struma'nın herhangi bir ülke ta- rafından kabul edilmesi için büyük çaba harca- >acaktır. Demek ki, bu Kurban Bayramı temel ahnırsa Struma'nın İstanbuTdan cıkanlması. başka bir deyişle de yolculan kurtarma cabalannın sona ermesi için daha tam 58 gün bulunmaktadır. Kaldı ki, Koç, İçişleri Bakanı ile konuşur ko- nuşmaz Bakan'ın telefonla emir vendiğini, bu dört kişinin gemiden hemen çıkanldığını, gemi- nin de 2gün sonra batınldığını yazıyor (sayfa 61). Buna göre ise Koç. bayramdan haftalarca sonra İçişleri Bakanı ile konuşmuş olmaktadır. O tarihte Mobil şirketinin henüz kurulmamış olması ise, Koç'un bu şirketin iki önceki aşama- sı olan "Socony-Vacutım Oil Company, Inc."ın 1955te "Socony Mobil Oil Company, Inc", 1966'da da "Mobil Oil Corporation" adlan al- masındaki sıralamayı kanştırmış olmasından ileri gelmiş olsa gerek. Bununla birlikte, şunu belirtelim ki, Prof. Av- ram Galante, "Histoire Des Juigs De Turquie" (Türkiye Yahudileri Tarihi) adlı altında topla- nan eserlerindren "Historier Des Juifs D'lstan- bul Depuis La Prise De Cette Ville En 1453 par Fatih Mehmet II Jusqu'a Nos Jours"un (Fatih un anılannda yazılanlardan başka bir bılgısı bulunmadığı ifade edildiğinden, bunu yapama- mış bulunuyonız. Anlaşılan o ki, Koç. bu kişi- leri kurtarmak için Türk makamlanna başvu- rarak çaba göstermiş, ancak bu arada İngiltere vize verdiği için Socony-Vacuum Oil Com- pany'nin Romanya direktörü. eşi ve çocuğu (iki Soru İşaretleri çocuğu) karayolu ile Filistin'e gidebilmişlerdir. Bu duruma göre. Struma İstanbul'da iken bu yolla 3 ya da 4 kişi gemiden aynlmış bulunmak- tadır. (*) Kaç kişi daha kurtuldu? • lk gün sözünü ettiğimiz Heinz Ziffer'in anlattığına göre babası Avram Zifler Ya- hudi kaçaklann Filistin'e ulaşmalannda onlara vardıma oluyor ve kendisi de bazen bu işte üzerine düşeni yapıyormuş. Ziffer, hem bu nedenle ve hem de bir Yahudi olduğu için, Stru- ma'da olup bitenlerle ilgilenmişti. Görüşme- mizde. o günlerde, 9 ay 10 günlük bir kadının doğum vakıi gelince gemiden cıkanlarak hasta- A ncak, gerçek her ne olursa olsun, bu du- rum şimdilik, Struma olayını ileride yeni- den ve daha derinlemesine araştırmak ıs- teyenler olursa, onlann yanıt aramalan gereken bir soru işareti olarak kalacak. Yanıtlanması gereken ikinci soru, Medea Sa- lomonoviç'in salt bir hastahk nedeniyle mi yok- sa doğum öncesi geçirdiği bir rahatsızlık yüzün- den mi hastaneye kaldınldığı olmalıdır. İkinci durum söz konusu ise o zaman da Salomonoviçin bu doğumu yapıp yap- madığını, bir çocuk dünyaya getirmişse bu ço- cuğun kim olduğunu araştırmak gerekecektir. Çünkü eğer bugün yaşıyorsa 51 yaşında olması gereken bu çocuk, Struma'dan kurtulan bir Koç'un "Hayat Hikayem" adlı kitabında, Struma Olayı'na ilişkin bölümler de yer alır. Ancak, Stnı- ma'nınİstanbul Limam'nda katdığı tarihler ile, Koç'un girişim yaptığını söyiediği tarihler farklıdır... OÇ. gemiden bir aileyi kurtarmak için elınden geleni yapmaktadır ama, bu arada hastalanan bir kadın karaya çıkartılır ve ölümden kurtulur... Kurtulanlar arasında, İsrail'e göçen ve generalliğe değin yükselen bir kişi daha vardır ki, adı hala 'sır' olarak saklanmaktadır... Koç'un, Çağlayangil'in anılan birbirini desteklese de, tarihler üzerinde aralannda bir tutarsızlık vardır... II. Mehmet Tarafından Alınmasından Günümü- ze Kadar İstanbul Yahudileri Tarihi) ikinci cıl- dinde Filistin'den beklenen vızelenn gelmediği- ni, yalnız Socony'nin Romanya'daki direktörü, eşi ve çocuğunun gemiden cıkanlarak ve transit olarak. karayolu ile Filistin'e gitmelerine İngil- tere'nin izin verdiğini, bunun üzerine Türk hü- kümetinin geminin İstanbul'da kalma süresini uzattığını yazmaktadır. (İsis Yayımcıhk Ltd., İstanbul, II. cilt, sayfa 156 - Kitabın ilk basımı 1942'de yapılmıştır.) 3 vize 1 2 Şubat 1942 tarihli Vatan gazetesine göre de, Socony Kumpanyası'nda görevli olan 3 kişiye Ingihz Konsolosluğu'nun karayolu ile Suriye'ye gitmeleri için vize verdiği. öteki yolculann halen vize beklemekte olduk- lan belirtilmektedir. Bu araştırmamızda bize vardıma olan Erhan Doğan arkadaşımız aracıhğı ile Koç'tan rande- vu isteyerek bu konuda görüşmek ve durumu aydınhğa kavuşturmak istedik. Ancak, Do- ğan'a sekreteri kanalı ile verilen yanıtta. Koç'- neye götürüldüğünün ve çok hasta bir kadının da yine hastaneye kaldınldığının İstanbul Yahu- di toplumu arasında hep konuşulduğunu belirt- ti. Ancak, bu söylentilerde söz konusu olanın aynı kadın mı yoksa iki ayn kişi mi olduğunu bilemiyordu. Başka kurtulan var mı? G alante, adı geçen eserinde Struma yolculanndan Medea Salomonoviç adlı kadının hastalandığını. bu nedenle İstanbul'daki Or ha-Haim Yahudi Hastanesi'- ne kaldınldığını. daha sonra da karayolu ile Fi- listin'e gittiğini belirttiğine göre (sayfa 157), Zif- fer'in sözünü ettiği kişi bu olsa gerektir. Şu halde, Stoilar'ın dıştnda 4 ya da 5 kişi Struma'dan kurtulmuş bulunmaktadır. Acaba daha başka kurtulan oldu mu? Bu soruyu sorduğum ve Struma olayını araş- tırmamda bana İsrail'de vardıma olan (...) ve arkadaşlan. gemiden kurtulan bir kişi daha ol- duğunu saptadıklannı, bu kişinin İsrail ordu- sunda generalliğe kadar yükseldiğini ve kendisi ile görüşmem için bana randevu alacaklannı başka kişi oluyor aemektir. (*) Yine de burada, açıklanması güç bir olgu bulunuyor. Çünkü. Stoilar, gemidekılerden herhangi birinin, soydaşlannı kendi başlanna bırakarak kendi başının çaresine bakacağı kuş- kusunun yolcular arasında nasıl tedirginliğe. kuşkuya ve güvensizliğe neden olduğunu anlatmasına karşın, Struma'dan bu yolla ayn- lan hiç kimseden söz etmemektedir. Eğer, Stoi- lar, böyle bir durumdan hiç söz açmasaydı; ge- miden aynlan olup olmadığına deginmemiş ol- ması, belki doğal karşılanabilirdi. Ancak. bu gerçeğe değindikten sonra eğer birileri gemiden aynlmış olsaydı bunu behrtmesi gerekirdi. Öte yandan. ilginçtir ki. Paraschivesou ise. Standard Oil Manufactured'un Romanya direktörünün Philip Cornescu adh bir Yahudi olduğunu. onun, oğlu askerde bulunduğu için yalnız gelini Aneta'yı Struma'ya bindirdiğini. kendisinin Romanya'da kaldığını belirtmektedir. (Arsene. sayfa 26-27). YARIN: Tek lokmayı paylasan Türkler Ç.4LIŞANLARIN SORULARl/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Enıekli ikramiyesi ve 30 yıldan sonrası Ben 1985 MartTnda, 31 senelik ögretmen olarak emekli oldum ve emekli ikramiyemi aldım. 1985 yılının 1 kasımından iribaren emeklüiği- mi iptal ettirerek bir kamu kuruluşunda göre- ve başladun ve halen aynı yerde çalışıyonım ve de birin dördûnden Emekli Sandığı'na öde- mede bulunuvorum. Şimdi bu durumda, emekli olup ikramiyemi aldıktan sonra yeniden iştirakçi duruma geç- miş oluyorum. Sizin yazınızdan anladığun ka- darı ile yani 1985 yılından bu zamana, çalıştığım 8 yıl için ikramiye almam mı gereki- yor? öte yandan, ikramiye limitinin 30 maaş ol- duğu söyleniyordu. Eğer yeniden emekliliğimi fetersem, 30 yılın üstünde geçen son 8 yılın ik- ramiyesini alacak nuyun? Yoksa söylendiği gibi, ikramiye limiti 30 yıl mı? H.İ. YANIT: Sorunuzun yanıtı 5434 sayılı T.C. Emekli Sandıgı Yasası'nın ek 20. maddesinde verilmiştir. "Emekli ikramiyesini aldıktan sonra yeniden iş- tirakçi durumuna girenlerin tekrar emekliye ayrıtanalannda, yalnız sonradan geçen hizmet- lerine karşılık" emekli ikramiyesi ödenmekte- dir. "Şu kadar ki, evveke verilmiş olan ikramiye ile sonradan geçen hizmetler için tahakkuk ettirile- cek ikramiyenin hesabına esas ahnanfiilihiz- met süreleri toplamı 30 \ ıldan fazla olamaz ve evvelce 30 hizmet yılı için emekli ikramiyesi ödenmiş olanlara hiçbir şekikte ikramiye farkı ödenmez." T.C. Emekli Sandıgı Yasası, emekli ikramiyeleri için 30 hiz- met yılı sının getirmiştir. 30 yıldan fazla çalışması olanlara, yanlız 30yıllık çalışma karşılığı emekli ikramiyesi ödenmekte- dir. 30 >nl ya da daha fazla süre çahştıktan sonra emekli olup emekli ikramiyesini alanlar, yeniden Emekli Sandıgı kap- samında görev alıp emekli olduklannda, kendilerine emekli ikramiyesi ödenmemektedir. Yasanın yoruma yer bırakmayan ek 20. maddesi uyannca, yeniden emekli olduğunuzda son 8 yıl için size ikramiye öden- mesi söz konusu değildir. Bu 8 vıllık süre yalnızca emekli aylığınızı %8 oranında arttı- racaktır. Aynca, bazı yazılanmızda bu sınırlamaya karşı olduğumu- zu belirtmiş ve 30 yıl sınırlamasının kaldınlması yönündeki dileklerimizi ilgililere iletmiştik. bildirmelerine karşın^rtesi gün bu kişinin gö- rüşmeyi ve adının aÇıklanmasını kesinlikle ka- bul etmediğini söyfediler. Hiç olmazsa adının bana bildirilmesi \olundaki ısrarlanm ise, so- nuçsuz kaldı. POLITIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Aşipet Beyleri... Bundan bir süre önce Doğulu aşiret beyleri başkente çağrılmış, bir kebapçıda ağırlanmıştı. Ankaranın ünlü Hacı Babası'nda bol acılı kebaplaryenmiş, lahmacunlar ısırılmış, ayranlar içilmiş, cevizii, fıstıklı tatlılar taam edilmişti. Doğulu ağaların (ya da aşiret beylerinin) çağ- rılması bana Cıbranlı Halrt Beyi anımsatmıştı. Cıbranlı Halit Bey, Demir özlü'nün bir öyküsünde geçer. Cıbranlı Halit, asılan bir Kürt beyidir. Adını andınız mı, "Sen nereden biliyorsun?" diye şaşkınca sorarlar. Son- ra başlarlar öyküsünü anlatmaya. Demir Özlü de Halit Beyi şöyle anlatır: "... Korkunç kışta, halkın başında dolaşan kalpaklar Varto depreminden sonra Pakistan'dan yardım olarak gelmişti. Tepesi çökük, kıyılan şapka gibi kıvrık kalpak- lar, düz kalpaklar; yüksekleri, basıkları, kırçıllan, düz kahverengi olanları, beyazlan, karaian..." Varto depreminde yardım olarak gönderilen bu kal- paklardan başka, yiyecekler de giyecekler de daha son- ra şehir pazarlarında alınır satılır olmuştu. Halit Bey'in aşireti nerelerdedir? Foça'da komando yetiştiriliyor, Güneydoğu'da sava- şa gönderilecek.. Foça'da ısı bu aylarda on dereceye kadar yükselir, iner. Oysa Güneydoğu'da ısı hep sıfınn altmdadır. Batıda eğitim gören, Doğuda nasıl savaşsın? Uzmanları bunu tartışıyorlar. Amerikalılar Körtez Savaşı'na gitmeden önce asker- lere Nevada Çölü'nde yıllarca eğitim vermişler. Nevada Çölü Körtez çölüne ne denli benzer, ne denli uyar!.. Yıl- larca eğitimden sonra savaşa girmişler, tanklar kum dolmuş, askerler sıcağın altında çöle serilmiş. Gene de komutanlan kınamışlar, "Bizi bilmedikleri bir çölde sa- vaşa niçin soktun?" diye. Amerikalı komutanlar böylesi suçları Kore'de de, Vietnam'da da işlemişlerdi. Her iki savaşta da (Kore, Vietnam) Amerikalılar yenik düşmüş- lerdi Körtez Savaşı nda gözlerini açtılar. Sonuca bakar- sak, Körtez Savaşı'nda Saddamcılar yenik düşmediler, yenmediler de... Saddam, gene Bagdat'ta sarayında oturuyor, Körfez Savaşı'na katılan generaller emekliye ayrıldılar. Başkomutana gelince, anılarını satarak bol yazı ücreti alıyor. Muzaffer ilhan Erdost'un "ŞemdinliRöportajı"n\ oku- yorum. Bu yazılar ılkın Doğan Avcıoğlu'nun Yön'ünde yayımlanmıştı. Böyle destan gibi oylumlu değil, birkaç hafta sürecek dergi yazılarıydı. Oüşüncelerimi soran Doğan Avcıoğlu'na, "Miithiş bir gazeteci!.." demiştim. Muzatfer İlhan Erdost, "müthiş bir gazeteci" yerine "Marksistdoğrultuda müthişaraştırmacı veyayıncı"o\- du. Bu yüzden başı çok derde girdi. "Şemdinli Röpor- tajı"n\ okumanızı salık veririm. Bu bir yazı, inceleme, gözlem, tarih, olaylara bakış değil, birdestandır. Elinize alıyor, bırakamıyorsunuz. Ben başlarda biraz zorlan- mıştım, sonra bırakamadım. Muzaffer Erdost, bana gö- re, destana şöyle girer: "... Bir pazar sabahı, Oramar'a gitmek için cipe bindi- ğim sırada, koşarak gelen bir astsubay, Aydın'a tayini- min çıktığını haber verdi. Yani Oramar'a gidemeyecek- tim. Şemdili den ayrılacaktım." Sonra çok yer görüyor, anlatıyor da... Güneydoğu'da nasıl yorumlarsanız yorumlayın kıya- sıya bir çarpışma var. silahlı iki taraf çarpışıyor. Güney- doğu'yla oynayan birileri var, oynuyorlar. Ortada geril- la, asker, parti, yandaş, her şey var... Güneydoğu'da n : bakıyoruz; ülkeyi bu hale kim düşürdû? BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Kamn pıhtılaşmasın- daki bir bozukluğa bağh kalıümsal kanama hasta- lığı. 2/ Az sözle çok şey „ anlatma... Parayla oyria- nan o^nlarda İcâr ve za- rar olmadığını belirtmek- te kullanılan sözcük. 3/ Küçük demiryolu. 4/ Bir 6 parçanıncanlıçahnacağı- nı anlatan müzik terimi. 5/ Elektrik dirinç birimi... Eski Mısır'da güneş tan- nsı... İsrail'in plaka işare- ti. 6/ Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanılan deyim sö- zü... Kaçınma, sakınma. 7/ Asma kütüğü... İskambilde bir kâğıt. 8/ Yumurta ve irmikle yapılan bir tath... Bir nota. 9/ Ateş... Veba hastalığına verilen bir başka ad. YUKARIDAN AŞAĞI: 1/ Suya. yapınm üst katlanna çı- kacak basına veren depo. 2/ Kra- liçe... Kızlık zan. 3/ Türk müziğin- de bir dizinin işleniş biçimine veri- len ad... Bırmanya'nın eski başkenti. 4/ Molekülünde üç atom bulunan oksijenden oluşan. ağır kokulu bir gaz... Kira. 5/ Ban- kacılıkta, bir hesaptan diğer bir hesaba para aktanhnasına veri- len ad. 6/ Güven... Terbiyesiz kimse. 7/ Şahzadelerin özel eğit- menleri... İlkel benlik. 8/Alfred Hitcbcockun tanınmış bir fıl- mi... Güney Amerika'nın tropikal ormanlannda yaşayan,. tavuğa benzer bir kuş. 9/ Koroner damarlan genişletıa ilaç. ÎLAN MENGEN KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN 1989/41 Esas 1991/73 Karar Davab Hüseyin Benlioğlu tarafından davalılar Sadık Özdemir ve mûşterekleri akyhineraahkememizdeaçılan tapulama tespitinin ip- talı ve tescıl davasının açık duruşması sırasında: davatun kabulüne, Mengen Düzağaç köyü Yanık mevkiınde bulunan 2092 nı2 yüzöl- çümlü 546 no.lu parselin kadastro tespitinin iptaline ve tarla vasfı ile vergi kaydı. zilyetlik ve satışa dayah olarak davacı Hüseyin Benlioğlu adına tapu kütüğüne tesciline. harç ve masraflanna ılişkın karar veril- miş, verilçn hüküm davalılardan Zeynep Yılmaz ve Ibrahim Kök'e tebliğ olunamamış, açık adresleri de tespit edilememış olduğundan karann ılanen tebliğıne karar verilmiş olmakla, işbu karann ilan tari- hınden itibaren 15 gün ıçinde temyız istemınde bulunmadıklan tak- dirde kesinleşeceği hususu tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen teb- liğ olunur. Basm: 53224 İLAN tSKENDERUN 2. AŞLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1993/406 Davalı: Ayhan Altun, Adresi meçhul Dava: Boşanma Davaa Figen Altun vekiü tarafından davalı Ayhan Altun aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde yapılan açık duruşması nedeniyle: Davalı Ayhan Altun adına duruşma gün ve saaüni bildirir daveti- yenin ismen tanmmadığından iade edildiği ve yapılan tahkikatta da adresi tespit edilemediğinden bu kez adına ilanen davetiye tebliğine karar verilmiştir. Duruşma günü olan 26.1.1994günü saat 9"daduruşmaya gelmeniz veva sizi temsilen bir vekil göndermeniz. gelmedığıniz veya bir vekil de göndeımediğıniz takdirdedavanm HUMK.'nun 509 ve 510. mad- deleri gereğince gıyabınızda kalacağı ve karar verileceği davetiye yeri- ne kaim olmak üzere ilan olunur. 22.11.1993 Basm:53320
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle