20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 ARALIK1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 Ihracat ve ithalat rakamları •IANKARA (AA) - Geçici gümrük verilerine göre ekim ayı ihracatının 1 milyar426 mılyon dolar, ithalatının ise 2 milyar 248 milyon dolar dûzeyinde gerçekleştiği behrlendi.Geçenyıî ekimdeki 1 milyar 412 milyon dolarlık ihracat, 1 milyar 905 milyon dolarlık ithalat rakamlanna göre bu yıl ekimde ıhracat yûzde 0.99, ithalat ise yüzde 18 oranında artmış oldu. İhracatçı birlikleri kayıtlanna göre ekim ayı ihracatının 1 milyar 506 milyon dolar düzeyınde olduğuna dikkat çeken yetkililer. kesin ihracat rakamının 1.426 milyon dolann ûzerinde gerçekleşebilcceğini kaydettiler. Yemûrünlerine laboratuvar • ERZLRUM(AA)- Erzurum Tanm II Müdürlüğü bünyesinde kurulan kontrol laboratuvannda. gıda ve yem ürûnlerinin kontrolden geçirileceği belirtildi. Tanm Müdürlüğü Laboratuvar Kontrol Müdürü Hadi Kayhan. yaptığı açıklamada- geçen yıl kurulan laboratuvarda teknık donanımın tamamlandığını. bundan böyle vatandaşlann satın aldıklan ya da ürettikleri gıda ve yem ürünlerini inceletebileceklerini söyledi. Özellikle üreticileri laboratuvarda görmek istediklerini ifade eden Kayhan. şunlan kaydetti: "Örneğin et veya süt ürünlerini üretenler. faaliyet alanlannda karşılaştıklan sorunlan bize aktarsınlar. Bizde kontrol ve uzmanlanmızla gerekli yardımı yapalım. Bu hem üreticisinin hem de tüketicinin yaranna olacaktır." Dışticaret modeline öneriler • İZMİR (AA) - Ege Giyim Sanayi ve Dış Ticaıet AŞ (EGS) Yönetim Kurulu^ Başkanı Sefalrrii GurguçCçok onaklı dış ticaret şirketlerinin sektörlerine yararlı olması için şirket kurma koşullannın yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Çok ortaklı dış ticaret şirketlerinin kurulmasııieilgili yönetmelığin 1993mart ayında yürürlüğe girdığini, EGS"nin nisan ayında 30 milyar lira sermave ile kurulduğunu belirten Gürgüç. "Kendi türündeki ilk şirket olan 99 ortaklı EGS.kısasüre içinde sektöründe önemli bir yere geldi" dedi. Gürgüç, yaptığı açıklamada. kuruluşu sağlam temelleredayanan şirketlerin. ortaklanna büyük fayda sağlayacağıru, sektörlerinde düzenleyici rol oynayacağını belirtti. Filistin'eacil yardım • TOKYO(AA)-Japonya, İsrail ışgalı altında yaşayan Filistinfiler yaranna kullanılmak üzere acil olarak 25 milyor dolar (yaklaşık 350 milyar lira) yardım vereceğini açıİdadı. Uluslararası yardım kuruluşlannm aracılığıyla değerlendirilecek bu pararun, Gazze Şendi ve Batı Şena'da zayıfolanakyapının ilerletilmesi ve Fihstinlilerin yaşam düzeylerinin yükseltilrnesinde kullanılacağı belirtılıyor. Japonya Başbakanı Morihiro Mosakawa, eylül ayında Tokyo"nun önümüzdeki iki yıl içinde Filsitinlilere 200 milyon dolar yardım yapacağını açıklamışttr Sebzemeyvede zaman şaşırdı • ANTALYA(AA)- Türkiye'de seracılığın ve sera teknolojisınin gelişmesi ile seralarda yetiştirilen ürün çeşidi de gün geçtikçe artıyor. Yörede. geçmış yıllarda sadece domates. biber, paılıcan gbi sebzelerin turfandasıyapılırken. son yıliarda seralarda meyve dikimlerideartü. Antalya'da yılın her mevsiminde her türlü sebze vemeyveyı üretmek mûmİcünolabiliyor. Son yıllarda kış aylannda da üretilmeye başlayan çilek, kavun. karpuz ve şeftali gibi rr»eyvelerin üretimine de yönelme görülüyor. İki gündür ABD ile AT arasmda süren stresli görüşmeler sonunda anlaşma sağlandı GATFtaıııııtlu sonadoğruEkonomi Servisi - GAlT'ın bu- gün yapılacak görüşmelerinde olumlu karar cıkması için AT ile ABD arasında yapılan ikili görüş- meler sonunda taraflar bir anlaşma- ya vardılar. Dün ABD tican görüş- mecisi Mickey Kantor ile AT ticari görüşmecisi Sır Leon Brittan arası- nda iki gündür adeta zaman karşı süren bir yanşı andıran görüşmele- rin olumlu sonucu bir basın top- lantısı ile açıklandı. Anlaşmazlıklar çözüldü Mickey Kantor "Büyük bir mem- nuniyetle sizlere ABD ve AT'nin an- laşmaya > ardığını söyleyebtlirim" di- yerek günlerdır tüm dünyanın dik- katle izlediği görüşmeleri sonuç- landırdı. AT ticari görüşmecisi Sır Leon Brittan "Gelinen nokta iki ta- raf arasındaki anlaşmazlıklann çö- zümüdür" dedı. Bu görüşmeler bu- gün 116 ülkenin katıllmıyla yapıla- cak Uruguay Raudu'nun son top- lantısında çıkacak karan doğrudan etkiliyor. Görüşmeler sonunda yapılan açıklamada. ABD'nin karşı çıktığı AT'nin sinema seklöründe koruma yoluna gitmesi probleminde ise tam anlamı ile bir anlaşma sağlana- madığı bildirildi. 18 aylık bir süre için görsel-işıtsel mallann dolaşımı konusu GATT standardının dışındakaldı. Sır Leon Brittan bu konu hakkı- nda da A\ rupa"nın kendi benimse- diği politikalan daha rahat uygula- yabıleceğıni belirterek karan olum- lu karşıladı. ABD sinema sektörü Avrupa'daki payıru artürmak ister- ken başta Fransa olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri bunun Avrupa film endüstrisinin sonu olacağını savu- nuyorlardı. Bununla beraber sigorta ve hiz- met sektörlerinde ABD. yabancı si- gorta ve bankalann kendi ülkesinde şube açabilmelerini de aynı hakkın ABD şırketleri için de geçerli olması koşulu ile kabul etti. Aynca deniz ti- careti ve sivil uçak üretimi ile ilgili konularda da anlaşmaya vanldı. 200 milyar dolar katkı GATT'ın uygulamasıyla ithal mallarda gümrüklerin indirilmesi, yabancı pazarlara açılmasının ko- laylaştınlması ve eskiyen ticaret ya- salannın değiştirilmesi sonucu dün- ya ekonomisine 200 milyar dolar (yaklaşık 2.8 katrilyon lira ) katkı sağlanması beklenıyor ABD ile AT arasındaki ikili gö- rüşmeler anlaşmanın kabul edilmesı gereken son tarih olan 15 aralıktan bir gün önce bir sonuca bağlandı. İki taraf arasında bir anlaşma sağ- lanmaması halinde ise dünya büyük bir ekonomik krizin eşiğine gelecek- ti. Sir Leon Brittan ve Mickey Kantor iki gündür süren ikili görüşmelerin ardından varılan anlaşma sonrası gazetecilere büyük bir mutlulukla poz verdiler. AT: "Önünüzde engeller var"; Türkiye: "Doğal üyeyiz" Avrupa ile ayrı telden çalıyoruzEkonomi Servisi - Türkıye'ye gümrük birliği için ödün ver- meyen Avrupa Topluluğu. tam üyelik için de umut vermedi. AT Türkiye temsilcisi Michael Lake, gümrük birliğini tam üyelik yolunda bir araç olarak gören Türk özel scktör temsilti- lerine. "Önce gümrük birliği. Tam üyelik için sıranızı bekleyin ve ekonomik, demokratik sorun- larınızı çözün" dedi. Lake. AT dönem başkanlığı- nı üstelenecek olan Yunanis- tan'ın Türkiye karşısındakı olumsuz tutumundan yakınan TÜSİAD Başkanı Halis Ko- mili'ye de "Bu sorun olumlu dip- iomasiyle çözülüi. Tûrkive'deki hükümetlerde ben bunu göremi J yorum" yanıtını verdi. 'Doğal iiyeyiz' Arthur Andersen Danışman- lık firması tarafından düzenle- nen "Türkiye-AT tlişkilerî'™ pa- AT TEMSİLCİSİ MİCHAEL LAKE'İN 4 ÜYARISI: • Önce 5 EFTA ülkesinin tam üyeliğini bekleyin. • Anayasanızı demokratikleştirin. • Bizi. insan haklannın demokratik olarak uygulandığına ikna edin. • Bütçe açığı, enflasyon ve faiz oranlannı düzeltin. nelinde konuşan Komıli. dün- yadaki gelişmelenn. Türkiye'yi ATnin doğal ortağı haline ge- tirdiğini belirterek "Yapay zor- lamalarla bu bozulmava çalışılı- yor"dedi. Komili, Türkiye'yi hala so- ğuk savaş dönemindeki konu- muyla ele alan ATnin bu ön- yargılan bırakarak "Yunanis- tan'a rağmen, temel çıkarlan yönünde atması gereken adı- mlan atmasını" istedi. Türkiye'nin gümrük birliği- nin gereklerini yerine getırebile- cek güce sahip olduğunu söyle- yen Komili. "Yapısal sorunlar vardır. ama bunları da aşabile- cek potansiyele sahibiz" dedi. 'Mali yardım gerek' Gümrük birliğinin. ekono- miyi destekleyecck şekilde kar- şılıklı yükümlülüklerin yerine getirildiği dengeli bir geçiş süre- ci olması gerekliği ûzerinde du- ran Komili şöyle konuştu: "AT mali yardım yapmalı. AT Yatı- nm Bankası Türkiye ile ilgili olarak daha işler haîe getirilme- li, sanayi ve teknolojik yardım vapılmalıdır. Türkiye artık özel statüye sahiptir. Herhangi bir üçüncü ülkeyle bir tutulmamalı- dır. AT'nin dönemsel sorunlan yükümlülüklerini yerine getir- meyi engellememeli."' Başbakanlık AT Danışmanı Büyükelçi Ali Tiğrel de "AT ile entegrasyon için gayret gösteri- yoruz, ancak mali yardım olma- dan bunu yapmak çok zor ola- cak M diye konuştu. AT Türkiye Temsilcisi Mic- hael Lake ise Türkiye'nin güm- rük bırliğiyle Avrupa ekono- mik bölgesine girecegini. ancak tam üyelıği önünde dört engel bulunduğunu belirterek şöyle konuştu: "ATye tam üyelik için bekle- yen 5 EFTA ülkesi var. Ayrıca Türkiye'nin de problemleri var. Anayasa demokratiklesmeli, ço- ğulcu açık detnokrasi >ar. ancak bazı hükümler şüpheler getiri- yor. Topluluğun insan hak- larının demokratik olarak uygu- landığına ikna olması gerekir. Ekonomik sorunlar da var. Büt- çe açığı, enflasyon oranı, faiz oranları düzeltilmeli." İngiltere'nin eski başbakanı Sir Edvtard Heat de Arthur Andersen firması adına yaptığı konuşmada Türkiye'nin sürekli mali yardım yapılmaması. Yu- nanistan'ın engellemesi ve tam üyeliğin ne zaman gerçekleşece- ği gibi sorunlan gündeme getir- mesini eleştirerek "Bunları ko- mışmak yerine isteklerinizi di- rekt olarak ATye söyleyin" dedı. Bütçe Komisyonu Taşıt Alım ve Motorlu TaşıtVergisi'nin yüzde 100 arttınlmasını kabul etti MotorluTaşıt\fergisinebüyük zamANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hü- kümetin TBMM'ye gönderdiği vergi paketinin 43 maddeden oluşan ilk bölü- mü, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ka- bul edildi. Tasanya göre, Taşıt Alım ve Motorlu Taşıt vergileri. 1 Ocak 1994 ta- rihinden itibaren yüzde 100 oranında arttınlacak. Koalisyon ortağı SHP. be- yaz eşyanın Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) kapsamından çıkanlmasını iste- yecek. ÖTV ile ilgili maddelerinın ele alınması sırasında. komisyonun SHP'li üyelerinin bu yolda değişiklik önergesi verecekleri bildirildi. TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nun dünkü oturumunda, paketin 43 madde- den oluşan ilk bölümü kabul edildi. Komisyonun onayladığı değışıkliklere göre. Kurumlar Vergisi'nin oranı yüzde 46 yerine yüzde 25 olarak uygulanacak. İstisnalar ise çok büyük ölçüde kaldın- lacak. Komisyonda kabul edilen diğer bir madde ile de Taşıt Alım ve Motorlu Taşıt Vergisi oranlan yeni yıldan geçerli olmak üzere yüzde 100 oranında arttı- nldı. Bakanlarkuruluna bu oranlan bir kat artırma yetkisi veren madde de ka- bul edildi. Hükümetin TBMM'ye sev- kettiği tasan. komisyonda değiştinlme- den önce, Taşıt Alım ve Motorlu Taşıt vergilerinin, yılbaşından itibaren yüzde 200 oranında arttınlmasını öngörüyor- du. Komisyonda aynen kabul edilen 29. maddeye göre ise kamunun ihraç ettiği menkul kıymetlerin gelirleri ile yatınm fon ve ortaklıklanndan alınan kâr pay- lan, ticari kazançtan ve kurum kazan- cından indinlebilecek. Ancak Türkiye'- de elde ettiği kazançlardan beyanname veren kurumlara, kazançlannı beyan- nameye katma zorunluluğu getirildi. Yeni tasıt vergileri TAŞIT AĞIRLIĞI 950 kg 1250kiloyakadar 1600 1800 1801 veüzeri Kamyon Kamyoner: 1500kiloya kadar MinibüsOtobüs Motosiklet Tekneler Uçak Helikopter Taşıt ağırlığı 950 kiloya kadar 1800 1801 veüzeri Minibüs Otobüs 1YAŞ 9.560.000 TL 15.960.000 22.340.000 31.920.000 38.300.000 7.300.000 9.120.000 280.000 310.000 38.080.000 1-6 yaş 1.240.000 TL 6.260.000 12.540.000 1.400.000 3.520.000 2-3 YAŞ 6.380.000 TL 11.160.000 15.960.000 22.340.000 28.720.000 4.560.000 4.940.000 180.000 232.000 31.740.000 7-15 yaş 620.000TL 3.120.000 6.260.000 1.040.000 2.100.000 9-11 YAŞ 3.08O.OOO 5.580.000 7.980.000 9.560.000 1.820.000 2.540.000 140.000 76.000 25.380.000 16 yaş veüzeri 140.000 TL 780.000 1.560.000 460.000 940.000 EKONOMYEBAKIŞ TANER BERKSOY BüyüyenAçıkbrve Çözümler Ekonomi hızlı gelişmeyi besleyemiyor. Hızlı büyüme için gerekli hacimde kaynak yaratamıyor. Bu nedenle, büyüme genellikle tüketim harcamalarındakigenişleme tarafından uyarılıp sürükleniyor. Böyle olunca, deniz ça- buk bitiyor. İç ve dış açıklar büyüyor. Temel dengesizlik- ler derinleşiyor. 1993 yılı bu tür büyümenin tipik bir örneği Hızlanan büyüme, kaynak açığının, dış açığın, iç ve dış borçlan- manın rekor düzeylere yükselmesine neden oldu. Hızlanan büyüme bu tür dengesizlikler yaratınca ne olacağı, ne yapılması gerektiği soruları geliyor günde- me. Burada iki temel olasılık var. Neredeyse, aritmetik zorunluluklar bunlar. Büyüme hızının yavaşlatılması bu olasllıklardan bir tanesi. Bu durumda ekonominin gelişme temposu mevcut kaynak hacminin elverdiği düzeye indirilmiş oluyor. Kimse zorlanmıyor, canı sıkılan olmuyor, ama ekonomi düşük bir hızda büyüyor. Bunun da olumsuz sonuçları olabiliyor. örneğin işsizlik artıyor. Ikinci olasılık, büyümeyi yavaşlatmayıp mevcut kay- nak hacmini genişletmek. Bu biraz zahmet gerektiriyor. Gönüllü ve cebri tasarrufları zorlayarak yeni kaynak ya- ratılması geliyor gündeme. Sonuçta, genişleyen kaynak hacmı hızlı gelişmeyi besliyor. İnsanlar ve kurumlar bi- raz sıkılıyor, ama ekonomi yüksek tempoda. sağlıklı bü- yüyor ve giderek kendini besleyen bir büyüme rayına oturuyor. Bu iki temel olasılığın dışına taşan tercihler sonuçta dengesizlikleri büyütüyor ve hızlı büyümenin sonunu getiriyor. Örneğin, büyüme hızını düşürmeyip iç kaynakları da zorlamadan yola devam etmek mümkün gibi görünüyor. Çoğu kez de bu deneniyor zaten. Kaynakları arttırma- dan büyümeyi sürdürmenin tek yolu dışarıdan ilave kay- nak transfer etmek. Yani borçlanmak. Kaynak transferi- ni genişletip borçlanmayı arttırmanın anlamı ise dış açığın büyumesi. Kısacası, kimsenin canını sıkmadan hızlı büyüyece- ğim dediğiniz zaman sorunu çözmüyorsunuz. Tersine dış açığı genişletip, sorunun başınadönüyorsunuz. Ola- sılıklar ve kalıcı çözümler belli. Ya hızlı büyümekten vaz- geçeceksiniz. Ya da kaynaklarınızı arttırmanın yolunu bulacaksınız. Hangi çözümün benimseneceği sıyasi bir sorun. ikti- darlar kendi siyası meşreplerine göre bir yola yöneli- yorlar. Çözüm belirlenince, sorun tam anlamıyla bitmiş ol- muyor. Bu kez benimsenen çözümün uygulamaya nasıl aktarılacağı sorusu geliyor gündeme. Burada iki olasılık var. Bir tanesi kamu otoritesinin ekonomiye müdahale dozu ve alanını genişleterek çö- zümü uygulamaya aktarması. öteki olasılık ise, piyasa- ların ve ekonominin doğal işleyışinin sorunu çözeceğini düşünerek, kamu otoritesinin zorlamalarını en alt dü- zeyde tutmak. Son yıllarda dünyanın dönüşü ikinci olası- lık yönünde. Bizde de böyle bir heves var. ••• Piyasa mantığı hızlı büyümenin genişlettiği dengesiz- liklerin temel fiyatlara yansıması ve değişen fiyatların dengesizlikleri gidermesini öngörüyor. Başka birdeyiş- le, kamu otoritesi temel fiyatlara müdahale etmiyorsa. serbest fiyat hareketleri yoluyla büyüme hızının ayarla- nıp dengesizlik boyutunun daraltılabileceği düşünülü- yor. Piyasa işleyişinin oluşturacağı çözümün ilk adımda büyüme hızını mevcut kaynak hacmine ayarlayacağı açık. Yanı, sorunu piyasalar çözsun deyınce, ekonomi- nin yavaşlayacağını kabullenmek gerekiyor. Ancak bu sonuç, faiz ve dövız kuru gibi temel fiyatların değışme- siyle sağlanacağı için, örneğin yükselecek olan fajzin daha sonra tasarrufları özendirerek mevcut kaynak hac- mini büyüteceği bekleniyor. Bunu benimsemeyebilirsiniz. O zaman, fiyatlara ve miktarlara doğrudan müdahale ile, fiyat artışlarına izin vermeden, kaynakları zorlayarak büyümeyi sürdürmeyi denemek durumundasınız demektir. Fiyatların değiş- memesinin yaratacağı dengesizlikler bu yöntemin en önemli maliyeti. Bir başka yönelim daha düşünülebilır kuşkusuz. Piya- sa ekonomisini geliştirme iddiasında olurken, kaynakla- rı zorlamadan hızlı büyüme hevesini sürdürmek, temel fiyatların dengeleyici işlevini de bütünüyle gözardı ede- rek günü gün etmek de düşünülebilir. O zaman iç kaynak açığı büyürken faizi, dış açık büyürken döviz kurunu düşük tutma için olmadık yöntemler denemek zorunda kalacaksınız demektir. Bir yandan enflasyon tırmanırken bir yandan da borçlar alır başınıgider. Sonuç değışmez. Yumuşak biçimde çözebileceğimiz sorunu kriz ile çözmenin en emin yolunu seçmiş olursu- nuz sadece. Konuk yazar Özelleştirme, devletinmülksüzleştirilmesi HİKMETKURNAZ Bankacı. Iktisalçı 1 Itirazsız, olguların uzun dönem geliş- me ve değişme dinamizmini yakalayan her ekonomik politika, toplumun temel tercihlerini kavradığı ölçüde inandırıcıdır. Siyasal iktidarın başarısı, önce toplumu inandırmayabağlıdır. Bugün, kavramları istismar eden reto- rik bir abartma içinde özelleştirme, ülke- nin ekonomik ve siyasal gündeminde ön sıraya yükselmiştir. Bilen, bilmeyenfakat herkes "Egemen söylem yönetenlerin söyiemidir" savını doğrular bir biçimde özelleştirme savunusundadır. Dünyada 1930'lar sonrası Keynes'in devletağırlıkh politika önerileri ile istikrar sağlayan pi- yâsa ekonomisi, yine istikrar için, bugün doğasına uygun olarak devletten kurtul- may\ önermektedir. Savunuların; fiyat mekanizmasını rasyonel kılmak, ekono- miye etkinlik ve verimlilık kazandırmak, kaynak savurganlığını önlemek, serveti tabana yaymak ve kamu açıklarını kapat- ma gerekçelerinde toplandığı görülür. Yakından bakıldığında, sayılan gerekçe- lerin her biri birer ekonomi politik amaç- tır. Kuşkusuz, özelleştirmenin gündemi belirlemesi, yaygın söylem oiması. amaçlann masumiyetinde saklıdır. Özelleştirme özünde, kamunun mülki- yetinde bulunan aktiflerin şu ya da bu bi- çimde özel kişi ya da kuruluşlara devri- dir. Başka bir anlatımla. toplumda bazı üretim araçları ûzerinde bulunan kamu mülkıyetinin özel kesim yaranna yeniden dağılımıdır. Yoksa, Lavoisier'den esinle söylersek toplumun varlıklarını çoğaltan mülkiyet arttırıcı bir kavram değil- dir. Doğrusu, pi- yasa ekonomile- rini öbür toplum biçimlerinden ayıran temel ay- rım, her şeyden mülkiyetin kimde olduğundan çok, başka etkenlere bağhdır. Yalnızca zarar eden KİT'ler değildir. Karlı çalışan özel kuru- luşların yanında, zarar edenleri de söz konusudur. Bilindiği üzere, mülkiyet ve girişim öz- gürlüğü, piyasa ekonomisinin ön koşulu- dur. Ancak etkinlik kavramında yeterlı değildir. Ekonominin rasyonel işleyebil- rıcılığınt kaybeder Fiyat mekanizmasının etkinliği devlet tekeli kadar özel tekel du- rumlarının da olmadığı bir ekonomiyi ge- rektirir. Dolayısıyla ekonomide rekabeti engelleyen her yapılanmanın fiyat meka- nizmasını bozmak suretiyle kaynak sa- vurganlığına yol açması beklenilir. Piyasa ekonomisinde, sunu ve istem tarafından belirlenen fiyat mekanizması- kaynak önce üretim araçları üzerin- deki mülkiyet düzenlemelidir. Özelleştirme konusunda geliştirilen ekonomik söylem, VVeblen'in "piyasa ekonomisinde her şey bilanço yöntemiyle değerlendirilir" saptamasından yola çıkar. Evrensel bir doğru ile anlatırsak. ekonomilerin rasyonel olarak işleyebilmeleri için muhasebe edilebilir bir yönetim ve yargılama zomnludur. Ancak bu, mülkiyetin kimde olduğundan çok, başka etkenlere bağhdır. Yalnızca zarar eden KİTler değildir. Kârlı çalışan özel kuruluşlann yanında, zarar edenleri de söz konusudur. Özelleştirme konusunda geliştirilen ekonomik söylem. Weblen'in "piyasa ekonomisinde her şey bilanço yöntemiy- le değerlendirilir" saptamasından yola çıkar. Evrensel bir doğru ile anlatırsak, ekonomilerin rasyonel olarak işleyebil- meleri için muhasebe edilebilir bir yöne- tim ve yargılama zorunludur. Ancak bu, mesi rekabeti özendiren biçimde mülki- yetin dağılımı ve girişimci sayısıyla ya- kından ilişkilidir. Oysa özelleştirmenin, söylenenin tersine mülkiyetin dağılımını bozmak gibi bir sonucu olasıdır. Özelleş- tirme söylemi, her ne kadar serveti taba- na yaymak gibi bir savlazenginleştirilmiş deolsa; var olan gelirdağılımındainandı- nın dağılımında her zaman etkin ol- duğu kabul edil- melidir. Ancak deneyimler, fiyat mekanizmasının kaynak dağılımı- nda gösterdiği etkinliği, kaynak yaratmada sağ- layamadığını gösterir. İktisat tarihi bunun örnekleriyle doludur. Nite- kim, etkinlik sorunu. ıktisadın yumuşak karnıdn. Kaşındıkça, iktisatçı sayısı ka- dar görüş ortaya çıkar Piyasa ekonomisi en düşük maliyet ile en yüksek kar kaygısında, yalnız kendi ölçütlerine uy- gun gereksinimlere karşı çözümseldir. İstihdam, toplumsal mallar ve ekoloji gibi sorunlara uzaktır. Türkıyenın onünde çozüm bekleyen sorunlar, son yıllarda uygulanan para rantı denilmesi daha doğru olacak olan politikaların bir sonucudur Şimdilerde, ekonomide temel sorun olmayı sürdüren enflasyon, bütçe açığı. dış borçlar için ivedi çözüm özelleştirmenin büyülü elin- de aranmaktadır. Smith'in eli de özelleş- tirme ile görünür oldu. Ülkede ekonomik ve siyasal istikrar boyutunda süren ara- yışlar KİT'ler ûzerinde kilitlenmiştir. Kilit- lenmede siyasal çözüm odakları yakınlık derecelerini soy kütüklerinden belirleme çabası içinde görülmektedir. Gelinen senaryoda. KİT'leri hem şuça özendiren hem yargılayan ve onları top- lumsal bir suç aracı olarak gösteren aynı güçlerdir: Siyasal iktidar\ar. Ancak bu du- rum hukuk diliyle söylersek aracın yargı- lanmasını ortadan kaldırmaz. Fakat bu yazıda, ne KİT'ler yargılanacaktır ne de iktidarlar. Yapılmak istenen özelleştirme olgusuna iktisat bilimi çe.çevesınde. egemen söylem dışında bir projeksiyon tutmak ve ışığında kamu bankalarının özelleştirilmesi savunusunun Türk ban- kacılık sisteminde yaratacağı olası etkile- re ekonominin dinamizminden bakabil- me çabasıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle