Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 ARALIK1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI 11
Ihracat ve ithalat
rakamları
•IANKARA (AA) - Geçici
gümrük verilerine göre ekim
ayı ihracatının 1 milyar426
mılyon dolar, ithalatının ise 2
milyar 248 milyon dolar
dûzeyinde gerçekleştiği
behrlendi.Geçenyıî
ekimdeki 1 milyar 412
milyon dolarlık ihracat, 1
milyar 905 milyon dolarlık
ithalat rakamlanna göre bu
yıl ekimde ıhracat yûzde
0.99, ithalat ise yüzde 18
oranında artmış oldu.
İhracatçı birlikleri
kayıtlanna göre ekim ayı
ihracatının 1 milyar 506
milyon dolar düzeyınde
olduğuna dikkat çeken
yetkililer. kesin ihracat
rakamının 1.426 milyon
dolann ûzerinde
gerçekleşebilcceğini
kaydettiler.
Yemûrünlerine
laboratuvar
• ERZLRUM(AA)-
Erzurum Tanm II
Müdürlüğü bünyesinde
kurulan kontrol
laboratuvannda. gıda ve yem
ürûnlerinin kontrolden
geçirileceği belirtildi. Tanm
Müdürlüğü Laboratuvar
Kontrol Müdürü Hadi
Kayhan. yaptığı açıklamada-
geçen yıl kurulan
laboratuvarda teknık
donanımın tamamlandığını.
bundan böyle vatandaşlann
satın aldıklan ya da
ürettikleri gıda ve yem
ürünlerini
inceletebileceklerini söyledi.
Özellikle üreticileri
laboratuvarda görmek
istediklerini ifade eden
Kayhan. şunlan kaydetti:
"Örneğin et veya süt
ürünlerini üretenler. faaliyet
alanlannda karşılaştıklan
sorunlan bize aktarsınlar.
Bizde kontrol ve
uzmanlanmızla gerekli
yardımı yapalım. Bu hem
üreticisinin hem de
tüketicinin yaranna
olacaktır."
Dışticaret
modeline
öneriler
• İZMİR (AA) - Ege Giyim
Sanayi ve Dış Ticaıet AŞ
(EGS) Yönetim Kurulu^
Başkanı Sefalrrii GurguçCçok
onaklı dış ticaret
şirketlerinin sektörlerine
yararlı olması için şirket
kurma koşullannın yeniden
düzenlenmesi gerektiğini
söyledi. Çok ortaklı dış
ticaret şirketlerinin
kurulmasııieilgili
yönetmelığin 1993mart
ayında yürürlüğe girdığini,
EGS"nin nisan ayında 30
milyar lira sermave ile
kurulduğunu belirten
Gürgüç. "Kendi türündeki
ilk şirket olan 99 ortaklı
EGS.kısasüre içinde
sektöründe önemli bir yere
geldi" dedi. Gürgüç, yaptığı
açıklamada. kuruluşu
sağlam temelleredayanan
şirketlerin. ortaklanna
büyük fayda sağlayacağıru,
sektörlerinde düzenleyici rol
oynayacağını belirtti.
Filistin'eacil
yardım
• TOKYO(AA)-Japonya,
İsrail ışgalı altında yaşayan
Filistinfiler yaranna
kullanılmak üzere acil olarak
25 milyor dolar (yaklaşık 350
milyar lira) yardım vereceğini
açıİdadı. Uluslararası yardım
kuruluşlannm aracılığıyla
değerlendirilecek bu pararun,
Gazze Şendi ve Batı Şena'da
zayıfolanakyapının
ilerletilmesi ve Fihstinlilerin
yaşam düzeylerinin
yükseltilrnesinde
kullanılacağı belirtılıyor.
Japonya Başbakanı
Morihiro Mosakawa, eylül
ayında Tokyo"nun
önümüzdeki iki yıl içinde
Filsitinlilere 200 milyon
dolar yardım yapacağını
açıklamışttr
Sebzemeyvede
zaman şaşırdı
• ANTALYA(AA)-
Türkiye'de seracılığın ve sera
teknolojisınin gelişmesi ile
seralarda yetiştirilen ürün
çeşidi de gün geçtikçe artıyor.
Yörede. geçmış yıllarda
sadece domates. biber,
paılıcan gbi sebzelerin
turfandasıyapılırken. son
yıliarda seralarda meyve
dikimlerideartü.
Antalya'da yılın her
mevsiminde her türlü sebze
vemeyveyı üretmek
mûmİcünolabiliyor. Son
yıllarda kış aylannda da
üretilmeye başlayan çilek,
kavun. karpuz ve şeftali gibi
rr»eyvelerin üretimine de
yönelme görülüyor.
İki gündür ABD ile AT arasmda süren stresli görüşmeler sonunda anlaşma sağlandı
GATFtaıııııtlu sonadoğruEkonomi Servisi - GAlT'ın bu-
gün yapılacak görüşmelerinde
olumlu karar cıkması için AT ile
ABD arasında yapılan ikili görüş-
meler sonunda taraflar bir anlaşma-
ya vardılar. Dün ABD tican görüş-
mecisi Mickey Kantor ile AT ticari
görüşmecisi Sır Leon Brittan arası-
nda iki gündür adeta zaman karşı
süren bir yanşı andıran görüşmele-
rin olumlu sonucu bir basın top-
lantısı ile açıklandı.
Anlaşmazlıklar çözüldü
Mickey Kantor "Büyük bir mem-
nuniyetle sizlere ABD ve AT'nin an-
laşmaya > ardığını söyleyebtlirim" di-
yerek günlerdır tüm dünyanın dik-
katle izlediği görüşmeleri sonuç-
landırdı. AT ticari görüşmecisi Sır
Leon Brittan "Gelinen nokta iki ta-
raf arasındaki anlaşmazlıklann çö-
zümüdür" dedı. Bu görüşmeler bu-
gün 116 ülkenin katıllmıyla yapıla-
cak Uruguay Raudu'nun son top-
lantısında çıkacak karan doğrudan
etkiliyor.
Görüşmeler sonunda yapılan
açıklamada. ABD'nin karşı çıktığı
AT'nin sinema seklöründe koruma
yoluna gitmesi probleminde ise tam
anlamı ile bir anlaşma sağlana-
madığı bildirildi. 18 aylık bir süre
için görsel-işıtsel mallann dolaşımı
konusu GATT standardının
dışındakaldı.
Sır Leon Brittan bu konu hakkı-
nda da A\ rupa"nın kendi benimse-
diği politikalan daha rahat uygula-
yabıleceğıni belirterek karan olum-
lu karşıladı. ABD sinema sektörü
Avrupa'daki payıru artürmak ister-
ken başta Fransa olmak üzere bazı
Avrupa ülkeleri bunun Avrupa film
endüstrisinin sonu olacağını savu-
nuyorlardı.
Bununla beraber sigorta ve hiz-
met sektörlerinde ABD. yabancı si-
gorta ve bankalann kendi ülkesinde
şube açabilmelerini de aynı hakkın
ABD şırketleri için de geçerli olması
koşulu ile kabul etti. Aynca deniz ti-
careti ve sivil uçak üretimi ile ilgili
konularda da anlaşmaya vanldı.
200 milyar dolar katkı
GATT'ın uygulamasıyla ithal
mallarda gümrüklerin indirilmesi,
yabancı pazarlara açılmasının ko-
laylaştınlması ve eskiyen ticaret ya-
salannın değiştirilmesi sonucu dün-
ya ekonomisine 200 milyar dolar
(yaklaşık 2.8 katrilyon lira ) katkı
sağlanması beklenıyor
ABD ile AT arasındaki ikili gö-
rüşmeler anlaşmanın kabul edilmesı
gereken son tarih olan 15 aralıktan
bir gün önce bir sonuca bağlandı.
İki taraf arasında bir anlaşma sağ-
lanmaması halinde ise dünya büyük
bir ekonomik krizin eşiğine gelecek-
ti.
Sir Leon Brittan ve Mickey Kantor iki gündür süren ikili görüşmelerin ardından varılan
anlaşma sonrası gazetecilere büyük bir mutlulukla poz verdiler.
AT: "Önünüzde engeller var"; Türkiye: "Doğal üyeyiz"
Avrupa ile ayrı telden çalıyoruzEkonomi Servisi - Türkıye'ye
gümrük birliği için ödün ver-
meyen Avrupa Topluluğu. tam
üyelik için de umut vermedi.
AT Türkiye temsilcisi Michael
Lake, gümrük birliğini tam
üyelik yolunda bir araç olarak
gören Türk özel scktör temsilti-
lerine. "Önce gümrük birliği.
Tam üyelik için sıranızı bekleyin
ve ekonomik, demokratik sorun-
larınızı çözün" dedi.
Lake. AT dönem başkanlığı-
nı üstelenecek olan Yunanis-
tan'ın Türkiye karşısındakı
olumsuz tutumundan yakınan
TÜSİAD Başkanı Halis Ko-
mili'ye de "Bu sorun olumlu dip-
iomasiyle çözülüi. Tûrkive'deki
hükümetlerde ben bunu göremi
J
yorum" yanıtını verdi.
'Doğal iiyeyiz'
Arthur Andersen Danışman-
lık firması tarafından düzenle-
nen "Türkiye-AT tlişkilerî'™ pa-
AT TEMSİLCİSİ MİCHAEL LAKE'İN 4 ÜYARISI:
• Önce 5 EFTA ülkesinin tam üyeliğini bekleyin.
• Anayasanızı demokratikleştirin.
• Bizi. insan haklannın demokratik olarak
uygulandığına ikna edin.
• Bütçe açığı, enflasyon ve faiz oranlannı düzeltin.
nelinde konuşan Komıli. dün-
yadaki gelişmelenn. Türkiye'yi
ATnin doğal ortağı haline ge-
tirdiğini belirterek "Yapay zor-
lamalarla bu bozulmava çalışılı-
yor"dedi.
Komili, Türkiye'yi hala so-
ğuk savaş dönemindeki konu-
muyla ele alan ATnin bu ön-
yargılan bırakarak "Yunanis-
tan'a rağmen, temel çıkarlan
yönünde atması gereken adı-
mlan atmasını" istedi.
Türkiye'nin gümrük birliği-
nin gereklerini yerine getırebile-
cek güce sahip olduğunu söyle-
yen Komili. "Yapısal sorunlar
vardır. ama bunları da aşabile-
cek potansiyele sahibiz" dedi.
'Mali yardım gerek'
Gümrük birliğinin. ekono-
miyi destekleyecck şekilde kar-
şılıklı yükümlülüklerin yerine
getirildiği dengeli bir geçiş süre-
ci olması gerekliği ûzerinde du-
ran Komili şöyle konuştu: "AT
mali yardım yapmalı. AT Yatı-
nm Bankası Türkiye ile ilgili
olarak daha işler haîe getirilme-
li, sanayi ve teknolojik yardım
vapılmalıdır. Türkiye artık özel
statüye sahiptir. Herhangi bir
üçüncü ülkeyle bir tutulmamalı-
dır. AT'nin dönemsel sorunlan
yükümlülüklerini yerine getir-
meyi engellememeli."'
Başbakanlık AT Danışmanı
Büyükelçi Ali Tiğrel de "AT ile
entegrasyon için gayret gösteri-
yoruz, ancak mali yardım olma-
dan bunu yapmak çok zor ola-
cak
M
diye konuştu.
AT Türkiye Temsilcisi Mic-
hael Lake ise Türkiye'nin güm-
rük bırliğiyle Avrupa ekono-
mik bölgesine girecegini. ancak
tam üyelıği önünde dört engel
bulunduğunu belirterek şöyle
konuştu:
"ATye tam üyelik için bekle-
yen 5 EFTA ülkesi var. Ayrıca
Türkiye'nin de problemleri var.
Anayasa demokratiklesmeli, ço-
ğulcu açık detnokrasi >ar. ancak
bazı hükümler şüpheler getiri-
yor. Topluluğun insan hak-
larının demokratik olarak uygu-
landığına ikna olması gerekir.
Ekonomik sorunlar da var. Büt-
çe açığı, enflasyon oranı, faiz
oranları düzeltilmeli."
İngiltere'nin eski başbakanı
Sir Edvtard Heat de Arthur
Andersen firması adına yaptığı
konuşmada Türkiye'nin sürekli
mali yardım yapılmaması. Yu-
nanistan'ın engellemesi ve tam
üyeliğin ne zaman gerçekleşece-
ği gibi sorunlan gündeme getir-
mesini eleştirerek "Bunları ko-
mışmak yerine isteklerinizi di-
rekt olarak ATye söyleyin"
dedı.
Bütçe Komisyonu Taşıt Alım ve Motorlu TaşıtVergisi'nin yüzde 100 arttınlmasını kabul etti
MotorluTaşıt\fergisinebüyük zamANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hü-
kümetin TBMM'ye gönderdiği vergi
paketinin 43 maddeden oluşan ilk bölü-
mü, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ka-
bul edildi. Tasanya göre, Taşıt Alım ve
Motorlu Taşıt vergileri. 1 Ocak 1994 ta-
rihinden itibaren yüzde 100 oranında
arttınlacak. Koalisyon ortağı SHP. be-
yaz eşyanın Özel Tüketim Vergisi
(ÖTV) kapsamından çıkanlmasını iste-
yecek. ÖTV ile ilgili maddelerinın ele
alınması sırasında. komisyonun SHP'li
üyelerinin bu yolda değişiklik önergesi
verecekleri bildirildi.
TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nun
dünkü oturumunda, paketin 43 madde-
den oluşan ilk bölümü kabul edildi.
Komisyonun onayladığı değışıkliklere
göre. Kurumlar Vergisi'nin oranı yüzde
46 yerine yüzde 25 olarak uygulanacak.
İstisnalar ise çok büyük ölçüde kaldın-
lacak. Komisyonda kabul edilen diğer
bir madde ile de Taşıt Alım ve Motorlu
Taşıt Vergisi oranlan yeni yıldan geçerli
olmak üzere yüzde 100 oranında arttı-
nldı. Bakanlarkuruluna bu oranlan bir
kat artırma yetkisi veren madde de ka-
bul edildi. Hükümetin TBMM'ye sev-
kettiği tasan. komisyonda değiştinlme-
den önce, Taşıt Alım ve Motorlu Taşıt
vergilerinin, yılbaşından itibaren yüzde
200 oranında arttınlmasını öngörüyor-
du.
Komisyonda aynen kabul edilen 29.
maddeye göre ise kamunun ihraç ettiği
menkul kıymetlerin gelirleri ile yatınm
fon ve ortaklıklanndan alınan kâr pay-
lan, ticari kazançtan ve kurum kazan-
cından indinlebilecek. Ancak Türkiye'-
de elde ettiği kazançlardan beyanname
veren kurumlara, kazançlannı beyan-
nameye katma zorunluluğu getirildi.
Yeni tasıt vergileri
TAŞIT AĞIRLIĞI
950 kg
1250kiloyakadar
1600
1800
1801 veüzeri
Kamyon Kamyoner:
1500kiloya kadar
MinibüsOtobüs
Motosiklet
Tekneler
Uçak Helikopter
Taşıt ağırlığı
950 kiloya kadar
1800
1801 veüzeri
Minibüs
Otobüs
1YAŞ
9.560.000 TL
15.960.000
22.340.000
31.920.000
38.300.000
7.300.000
9.120.000
280.000
310.000
38.080.000
1-6 yaş
1.240.000 TL
6.260.000
12.540.000
1.400.000
3.520.000
2-3 YAŞ
6.380.000 TL
11.160.000
15.960.000
22.340.000
28.720.000
4.560.000
4.940.000
180.000
232.000
31.740.000
7-15 yaş
620.000TL
3.120.000
6.260.000
1.040.000
2.100.000
9-11 YAŞ
3.08O.OOO
5.580.000
7.980.000
9.560.000
1.820.000
2.540.000
140.000
76.000
25.380.000
16 yaş veüzeri
140.000 TL
780.000
1.560.000
460.000
940.000
EKONOMYEBAKIŞ
TANER BERKSOY
BüyüyenAçıkbrve
Çözümler
Ekonomi hızlı gelişmeyi besleyemiyor. Hızlı büyüme
için gerekli hacimde kaynak yaratamıyor. Bu nedenle,
büyüme genellikle tüketim harcamalarındakigenişleme
tarafından uyarılıp sürükleniyor. Böyle olunca, deniz ça-
buk bitiyor. İç ve dış açıklar büyüyor. Temel dengesizlik-
ler derinleşiyor.
1993 yılı bu tür büyümenin tipik bir örneği Hızlanan
büyüme, kaynak açığının, dış açığın, iç ve dış borçlan-
manın rekor düzeylere yükselmesine neden oldu.
Hızlanan büyüme bu tür dengesizlikler yaratınca ne
olacağı, ne yapılması gerektiği soruları geliyor günde-
me. Burada iki temel olasılık var. Neredeyse, aritmetik
zorunluluklar bunlar.
Büyüme hızının yavaşlatılması bu olasllıklardan bir
tanesi.
Bu durumda ekonominin gelişme temposu mevcut
kaynak hacminin elverdiği düzeye indirilmiş oluyor.
Kimse zorlanmıyor, canı sıkılan olmuyor, ama ekonomi
düşük bir hızda büyüyor. Bunun da olumsuz sonuçları
olabiliyor. örneğin işsizlik artıyor.
Ikinci olasılık, büyümeyi yavaşlatmayıp mevcut kay-
nak hacmini genişletmek. Bu biraz zahmet gerektiriyor.
Gönüllü ve cebri tasarrufları zorlayarak yeni kaynak ya-
ratılması geliyor gündeme. Sonuçta, genişleyen kaynak
hacmı hızlı gelişmeyi besliyor. İnsanlar ve kurumlar bi-
raz sıkılıyor, ama ekonomi yüksek tempoda. sağlıklı bü-
yüyor ve giderek kendini besleyen bir büyüme rayına
oturuyor.
Bu iki temel olasılığın dışına taşan tercihler sonuçta
dengesizlikleri büyütüyor ve hızlı büyümenin sonunu
getiriyor.
Örneğin, büyüme hızını düşürmeyip iç kaynakları da
zorlamadan yola devam etmek mümkün gibi görünüyor.
Çoğu kez de bu deneniyor zaten. Kaynakları arttırma-
dan büyümeyi sürdürmenin tek yolu dışarıdan ilave kay-
nak transfer etmek. Yani borçlanmak. Kaynak transferi-
ni genişletip borçlanmayı arttırmanın anlamı ise dış
açığın büyumesi.
Kısacası, kimsenin canını sıkmadan hızlı büyüyece-
ğim dediğiniz zaman sorunu çözmüyorsunuz. Tersine
dış açığı genişletip, sorunun başınadönüyorsunuz. Ola-
sılıklar ve kalıcı çözümler belli. Ya hızlı büyümekten vaz-
geçeceksiniz. Ya da kaynaklarınızı arttırmanın yolunu
bulacaksınız.
Hangi çözümün benimseneceği sıyasi bir sorun. ikti-
darlar kendi siyası meşreplerine göre bir yola yöneli-
yorlar.
Çözüm belirlenince, sorun tam anlamıyla bitmiş ol-
muyor. Bu kez benimsenen çözümün uygulamaya nasıl
aktarılacağı sorusu geliyor gündeme.
Burada iki olasılık var. Bir tanesi kamu otoritesinin
ekonomiye müdahale dozu ve alanını genişleterek çö-
zümü uygulamaya aktarması. öteki olasılık ise, piyasa-
ların ve ekonominin doğal işleyışinin sorunu çözeceğini
düşünerek, kamu otoritesinin zorlamalarını en alt dü-
zeyde tutmak. Son yıllarda dünyanın dönüşü ikinci olası-
lık yönünde. Bizde de böyle bir heves var.
•••
Piyasa mantığı hızlı büyümenin genişlettiği dengesiz-
liklerin temel fiyatlara yansıması ve değişen fiyatların
dengesizlikleri gidermesini öngörüyor. Başka birdeyiş-
le, kamu otoritesi temel fiyatlara müdahale etmiyorsa.
serbest fiyat hareketleri yoluyla büyüme hızının ayarla-
nıp dengesizlik boyutunun daraltılabileceği düşünülü-
yor.
Piyasa işleyişinin oluşturacağı çözümün ilk adımda
büyüme hızını mevcut kaynak hacmine ayarlayacağı
açık. Yanı, sorunu piyasalar çözsun deyınce, ekonomi-
nin yavaşlayacağını kabullenmek gerekiyor. Ancak bu
sonuç, faiz ve dövız kuru gibi temel fiyatların değışme-
siyle sağlanacağı için, örneğin yükselecek olan fajzin
daha sonra tasarrufları özendirerek mevcut kaynak hac-
mini büyüteceği bekleniyor.
Bunu benimsemeyebilirsiniz. O zaman, fiyatlara ve
miktarlara doğrudan müdahale ile, fiyat artışlarına izin
vermeden, kaynakları zorlayarak büyümeyi sürdürmeyi
denemek durumundasınız demektir. Fiyatların değiş-
memesinin yaratacağı dengesizlikler bu yöntemin en
önemli maliyeti.
Bir başka yönelim daha düşünülebilır kuşkusuz. Piya-
sa ekonomisini geliştirme iddiasında olurken, kaynakla-
rı zorlamadan hızlı büyüme hevesini sürdürmek, temel
fiyatların dengeleyici işlevini de bütünüyle gözardı ede-
rek günü gün etmek de düşünülebilir.
O zaman iç kaynak açığı büyürken faizi, dış açık
büyürken döviz kurunu düşük tutma için olmadık
yöntemler denemek zorunda kalacaksınız demektir. Bir
yandan enflasyon tırmanırken bir yandan da borçlar alır
başınıgider.
Sonuç değışmez. Yumuşak biçimde çözebileceğimiz
sorunu kriz ile çözmenin en emin yolunu seçmiş olursu-
nuz sadece.
Konuk
yazar Özelleştirme, devletinmülksüzleştirilmesi
HİKMETKURNAZ
Bankacı. Iktisalçı
1
Itirazsız, olguların uzun dönem geliş-
me ve değişme dinamizmini yakalayan
her ekonomik politika, toplumun temel
tercihlerini kavradığı ölçüde inandırıcıdır.
Siyasal iktidarın başarısı, önce toplumu
inandırmayabağlıdır.
Bugün, kavramları istismar eden reto-
rik bir abartma içinde özelleştirme, ülke-
nin ekonomik ve siyasal gündeminde ön
sıraya yükselmiştir. Bilen, bilmeyenfakat
herkes "Egemen söylem yönetenlerin
söyiemidir" savını doğrular bir biçimde
özelleştirme savunusundadır. Dünyada
1930'lar sonrası Keynes'in devletağırlıkh
politika önerileri ile istikrar sağlayan pi-
yâsa ekonomisi, yine istikrar için, bugün
doğasına uygun olarak devletten kurtul-
may\ önermektedir. Savunuların; fiyat
mekanizmasını rasyonel kılmak, ekono-
miye etkinlik ve verimlilık kazandırmak,
kaynak savurganlığını önlemek, serveti
tabana yaymak ve kamu açıklarını kapat-
ma gerekçelerinde toplandığı görülür.
Yakından bakıldığında, sayılan gerekçe-
lerin her biri birer ekonomi politik amaç-
tır. Kuşkusuz, özelleştirmenin gündemi
belirlemesi, yaygın söylem oiması.
amaçlann masumiyetinde saklıdır.
Özelleştirme özünde, kamunun mülki-
yetinde bulunan aktiflerin şu ya da bu bi-
çimde özel kişi ya da kuruluşlara devri-
dir. Başka bir anlatımla. toplumda bazı
üretim araçları ûzerinde bulunan kamu
mülkıyetinin özel kesim yaranna yeniden
dağılımıdır. Yoksa, Lavoisier'den esinle
söylersek toplumun varlıklarını çoğaltan
mülkiyet arttırıcı
bir kavram değil-
dir. Doğrusu, pi-
yasa ekonomile-
rini öbür toplum
biçimlerinden
ayıran temel ay-
rım, her şeyden
mülkiyetin kimde olduğundan çok, başka
etkenlere bağhdır. Yalnızca zarar eden
KİT'ler değildir. Karlı çalışan özel kuru-
luşların yanında, zarar edenleri de söz
konusudur.
Bilindiği üzere, mülkiyet ve girişim öz-
gürlüğü, piyasa ekonomisinin ön koşulu-
dur. Ancak etkinlik kavramında yeterlı
değildir. Ekonominin rasyonel işleyebil-
rıcılığınt kaybeder Fiyat mekanizmasının
etkinliği devlet tekeli kadar özel tekel du-
rumlarının da olmadığı bir ekonomiyi ge-
rektirir. Dolayısıyla ekonomide rekabeti
engelleyen her yapılanmanın fiyat meka-
nizmasını bozmak suretiyle kaynak sa-
vurganlığına yol açması beklenilir.
Piyasa ekonomisinde, sunu ve istem
tarafından belirlenen fiyat mekanizması-
kaynak
önce üretim
araçları üzerin-
deki mülkiyet
düzenlemelidir.
Özelleştirme konusunda
geliştirilen ekonomik söylem, VVeblen'in "piyasa ekonomisinde her şey
bilanço yöntemiyle değerlendirilir" saptamasından yola çıkar. Evrensel bir
doğru ile anlatırsak. ekonomilerin rasyonel olarak işleyebilmeleri için
muhasebe edilebilir bir yönetim ve yargılama zomnludur. Ancak bu,
mülkiyetin kimde olduğundan çok, başka etkenlere bağhdır. Yalnızca zarar
eden KİTler değildir. Kârlı çalışan özel kuruluşlann yanında, zarar
edenleri de söz konusudur.
Özelleştirme konusunda geliştirilen
ekonomik söylem. Weblen'in "piyasa
ekonomisinde her şey bilanço yöntemiy-
le değerlendirilir" saptamasından yola
çıkar. Evrensel bir doğru ile anlatırsak,
ekonomilerin rasyonel olarak işleyebil-
meleri için muhasebe edilebilir bir yöne-
tim ve yargılama zorunludur. Ancak bu,
mesi rekabeti özendiren biçimde mülki-
yetin dağılımı ve girişimci sayısıyla ya-
kından ilişkilidir. Oysa özelleştirmenin,
söylenenin tersine mülkiyetin dağılımını
bozmak gibi bir sonucu olasıdır. Özelleş-
tirme söylemi, her ne kadar serveti taba-
na yaymak gibi bir savlazenginleştirilmiş
deolsa; var olan gelirdağılımındainandı-
nın
dağılımında her
zaman etkin ol-
duğu kabul edil-
melidir. Ancak
deneyimler, fiyat
mekanizmasının
kaynak dağılımı-
nda gösterdiği
etkinliği, kaynak
yaratmada sağ-
layamadığını
gösterir. İktisat
tarihi bunun örnekleriyle doludur. Nite-
kim, etkinlik sorunu. ıktisadın yumuşak
karnıdn. Kaşındıkça, iktisatçı sayısı ka-
dar görüş ortaya çıkar Piyasa ekonomisi
en düşük maliyet ile en yüksek kar
kaygısında, yalnız kendi ölçütlerine uy-
gun gereksinimlere karşı çözümseldir.
İstihdam, toplumsal mallar ve ekoloji gibi
sorunlara uzaktır.
Türkıyenın onünde çozüm bekleyen
sorunlar, son yıllarda uygulanan para
rantı denilmesi daha doğru olacak olan
politikaların bir sonucudur Şimdilerde,
ekonomide temel sorun olmayı sürdüren
enflasyon, bütçe açığı. dış borçlar için
ivedi çözüm özelleştirmenin büyülü elin-
de aranmaktadır. Smith'in eli de özelleş-
tirme ile görünür oldu. Ülkede ekonomik
ve siyasal istikrar boyutunda süren ara-
yışlar KİT'ler ûzerinde kilitlenmiştir. Kilit-
lenmede siyasal çözüm odakları yakınlık
derecelerini soy kütüklerinden belirleme
çabası içinde görülmektedir.
Gelinen senaryoda. KİT'leri hem şuça
özendiren hem yargılayan ve onları top-
lumsal bir suç aracı olarak gösteren aynı
güçlerdir: Siyasal iktidar\ar. Ancak bu du-
rum hukuk diliyle söylersek aracın yargı-
lanmasını ortadan kaldırmaz. Fakat bu
yazıda, ne KİT'ler yargılanacaktır ne de
iktidarlar. Yapılmak istenen özelleştirme
olgusuna iktisat bilimi çe.çevesınde.
egemen söylem dışında bir projeksiyon
tutmak ve ışığında kamu bankalarının
özelleştirilmesi savunusunun Türk ban-
kacılık sisteminde yaratacağı olası etkile-
re ekonominin dinamizminden bakabil-
me çabasıdır.