Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÎAYFA CUMHURİYET 30 KASIM1993 SALI
2 OLAYLAR VE GORUŞLER
Türkiye'deüniversite reformu yapılabilir mi?
YÖK heyulasını unıversıtenm başına saran, nıtelıksız bırtakım
tadrolann ıçenkten yoksun kısır çekışme ve dıdışmelen olmuştur
Üniversite kendıne bır kurumsal kımlık orta\a ko>amayınca her
dönemın eyyamcısı bazı oportunıstlen, uruversıteyı bıreysel ışletme
halıne getırebılmışlerdır Bu koşullar altında en ıyı nıyetü sıyasal
ktidar dahı unıversıteyı bu gırdaptan kurtaramaz.
RTOVAN AKIN Boğaziçi Üniversıtesı İnkılap Tarihi
Enstitüsü Öğreüm Görevlisi
ven olmadığı halde gelıp geçen butun
sıyasal ıktıdarlar unıversıteyı bılımsel.
malı ıdan bakımdan gerçekten ozerk
duruma geurecek anlamlı hıçbır gın-
şımde bulunmamışlardır Ne ıkı kez
tek başına sıyasal ıktıdan elde ederek
hukümet kuran ANAP ne de DYP-
SHP koalısvonu unı\ersıte>e ılışkın
bır program gelıştırebılmışlerdır
80-93 MGK donemı ıse. üniversite
açısından mevcut sısteme yaltaklanma
\e fahn doktora payesı verme yanşı
şekhnde geçrruştır Bu dönemın oğre-
tım elemanlan dokusu bıraz yakından
ıncelendığjnde kolayca bırkaç gruba
ındırgenebılır Bınncı grup hemen bu-
tun ıktıdarlara \anaşmakta hıçbır beıs
gormeyen unıversıtenın kadrolannı
kaynaklannı, döner sermave ışletme-
lennı yağmalamaktan başka akade-
mık hıçbır oryantasyonu olmayan
kesımdır Bunlar alaturka tüccarlar-
dır. İkıncı grup ıse çok sayıda meslek-
taşının 1402 ıle ünıversıteden tasfıye
edılmesıne sevıra kalarak. gu>a sert
muhalefete başlamıştır Ancak bu ey-
lem planı. kendı odalannda. arkadaş
toplantılannda. kapalı kapılar ardın-
da nutuk çekmenın otesıne geçeme-
mıştır Intellıgentsıamızın çekırdeğını
olu^turan bu kesıme pasif demokratlar
alen Turkıvede yurur-
lukte bulunan yuksek-
oğretım mevzuatı dort
temel alanı duzenle-
mektedır Bu mevzuat
şıtlı zamanlarda ya-
pılmış kanun ve KHK'lerden oluş-
ınaktadır Duzenlenmış olan alanlar
kronolojık sıra ıtıbanv le çerçeve nıtelı-
Jındekı Yuksekoğretım Kanunu.
Yuksekoğretım Kurumlan Teşkılatı
Hakkındakı Kanun ^ uksekoğretım
Kurumlan Oeretım Elemanlannın
Kadrolan Hakkında KHK \e Yukse-
koğretım Personel Kanunu'dur (')
Hıç kuşkusuz Turkıj e'de yuksekoğ-
retım duzenının ana eksenını, koydu-
gu esaslarla YÖK oluşturmaktadır
Bır kapalı otonter rejım tarafından
konulan ve ana>asal guvence altına
alınıp daha da guçlendınlerek tepesın-
de Yuksekoğretım Kurulu. Yuksek-
oğretım Denetleme Kurulu ve Ünıver-
sıtelerarası Kurul'un bulunduğu hıye-
rarşık üniversite vapılanmamız on vılı
aşkın bır zamandan ben yandaşlar
muhahfler sarmalında sonuçsuz zıtlaş-
malan yaşamaktadır
Geçen bu 12 yıl suresınce, MGK-
nın unıversıteye gı>dırmış olduğu şab-
lonu açıkça savunan hıçbır akademıs-
dı>ebılınz Uçuncusu ıse, kendı halın-
de apolitik kesımdır
Rejımın onu ıyıce açıldıktan sonra
Ankara ve Istanbul'un klasık unıversı-
telennde bırtakım Oğretım Uyelen
Derneklen kurulmuştur Bu ıyı nı>etlı
gınşımler fevkalade sınırlı kalarak. bu
orgütlenmenın önderlen YÖK'e Mılb
Eğıtım Bakanlığı kontenjanından uye
seçılıp seçılemeyeceğı ve>a son rektor-
luk atamalannda lutfedılen adav
adaylan ısım tespıtı yanşmasına kım-
lenn neden gıremeveceklen mucadele-
sıne kendılennı kaptırmış gorünmek-
tedır
Bana o>le gelıyorkı. bazılan unıver-
sıtedekı mevkı kavgasında dolaylı da
olsa taraf olabılmevı demokratıkleş-
menın olçutu sayabılmektedır
Unıversıtelenmızı ılgılendıren çok
sayıda yasa değışıkhğı yapılmasına
rağmen hıçbır onemlı reformun >apı-
lamamasının gerçek nedenı unıversıte-
de patronajı ellennde tutan baa çevre-
lenn önce mıhtanzrrun sonra da
ANAP ve DYPnın nabzını tutmada
olağanustu becen sahıbı olmalandır
SHP de büyük umutlaria girdiği koalis-
vonda muhafazakâr ortağına savısal
destek sağlamak dışında bir işlo ustle-
nememenin sıkıntılarını yaşamaktadır.
Sonuç olarak SHP. DYP lehıne kal
dırdığı parmaklann karşılığında se-
çımlerde desteğını aldığı toplumsal
kesımler lehınde kayda değer hıçbır ta-
sarrufta bulunamamışür Lnıversıte
mensuplan bu kesımler ıçmde herhal-
de en onde gelenlerdır
Süleyman Demirerın başkanlığın-
dakı bınncı koahsyon donemınde.
Turk devnmının temel dıreklennden
bın olan Tevhıd-ı Tednsat Yasasfna
ınanmavan Mıllı Eğıtım Bakanı. son-
radan DYPlı olmuş MHP-UGD-
UOD maası malum kışılerle ıttıfak
yaparak once Meclıs Komısyc ıiu nda
engelleme yapmış sonra da benzen
dunvada gorulmemış bır Şark kurnaz-
hğı esen olan duzmece bır rektör aday
adayları behrleme sıstemının mucıdı
olmuştur SHP de bu saçmalığı de-
mokratıkleşme yonunde onemlı bır
gelışmesayabılmıştır (2
)
Bu, doğuşunda "illeti" duzenleme-
run ılgınç bır noktasına temas edece-
ğım Kanun, ada> gosterme önseçimle-
rinde bır yandansadece oğretım uvele-
nnı "seçmen veterlilfğini haiz"
gormekte. ote vandan ucretlı olarak-
ders veren emeklı oğretım u>elennı
bırden fazla unıversıtede onseçmen
>apabılmektedır
Kanun kovucu. unıversıtede sayıca
oğretım uyelennden fazla olan oğre-
tım gorevlısı okutman. araşıırma go-
revlısı gıbı akademık personelın tem-
>ız kabıhvetlennı. ıradelennı yok
saymaktadır (3
)
Rektorluk atamalanndan hemen
sonra bu şaıbelı durumu ortadan kal-
dırmak uzere seçımlenn yenıleneceğı
ve onseçmenler topluluğunun genışle-
tılerek tum oğretım elemanlanna yayı-
lacağı şeklındekı koalısvon hukumetı-
nın temınatı bırçok konuda olduğu
gıbı havada kalmıştır
Bu çarpık gelışmelenn son derece
doğal bır sonucu olarak uzun yıllar
üniversite ıçı ıktıdardan uzak tutul-
muş bazı ıhtıraslı çevreler. Coşkun
Kırca'nın ıfadesıyle zamanın resmi
cumhurbaşkanı ıle kurduklan ıvı ılışkı-
ler sayesınde ozlemını duvduklan
mevkılere atanmışlardır Ancak ıkı
donem mutlak monarşiyi yaşavan unı-
versıte şımdı de 92 vanşması galıplen-
nın kendılenne bağlı bır oligarşi >arat-
ma çabalanna sahne olmaktadır
Bu çabalardan çıkartılması gereken
ders şudur kj bazı egemenler, unıversı-
tenm sa>gın bır kımlık kazanmasını
sağlayacak, serbest butun akademık
personeh eşıt derecede ırade ve seçme
veterlılığıne sahıp goren bır anlayışa
geçışı her defasmda başka bır hile üe
engeUemişlerdir.
Bana oyle gebyor kı YÖK heyulası-
nı unıversıtenm başına saran, nıtelık-
sız bırtakım kadrolann ıçenkten yok-
sun kısır çekışme ve dıdışmelen ol-
muştur Üniversite kendıne bır
kurumsal kımlık ortaya koyamayınca
her dönemın eyyamcısı bazı oportu-
nıstlen unıversıteyı bıreysel ışletme
halıne getırebılmışlerdır Bu koşullar
altında en ıvı nıyeth sıyasal ıktıdar da-
hı unıversıtevı bu gırdaptan kurtara-
maz
(') 2547 savıtı YÖK 4 11 1981 2809 savıh Teşküat
Yasası 28 3 1983 kadrolar haklandakı 78 nolu
KHK 2 9 1981 2914 savılı Persond Kanunu da 11
IO1983tanhlıdır
f) Geçen yaz buvuk gurultuler koparan 2547'de
3826 ıle >apılan degışıkhğın I ' a maddesı ön xqta-
ler kuruiu u,ın salt ı,oğunluk tnle aramamakta, oğre
tım uvesı savısmın vansını toplantı veter savısı ola
rak gormcktedır bu savınm sağlanamaması duru
munda ıkıncı toplanu ıçin "gdncsen de oiur/karşı
takımn adajı önûnu kesebdtr" tehdıdı ıle oğretım
uvelennı kuharı sokmaktadır
(') Son rektorluk ada> ada>lan belırieme seçımle
nnın ne kadar temsıü oldugunu betrlemek uzere
bazı \enlere goz aunakta fa>da \ar örneğın
ODTt 'de oğreum uvelen toplam akademık perso
ncloranı984 3390 = %45 tstanbulÜnnersıtespbı
klasık bır uruversıtemızde 1532 48I7 = %M venı
savılabılecek Marmara L ruversıtesı nde 874
2602 = ° o33 mensubu bulundugum unıversıtede bu
oran217 1130= "oMavannda sevTetmektedır ^ı
ne kendı çalıştıgım üniversite olması dola>ısı>la so-
nuçlannı vakından bıldiğım Boğaziçi Üru\ersıtesı
nde rektorluge T Ozal tarafından atanan oğretım
uveynın adav ddavı onscçımlennde aldığı o> top-
lam ogreum jvesı oranı S"
7
2'<
7
= '
>
.24 ve alınan
ov loplam oğretım elemanı oranı ıse ^7 1130= •8
5
gıbı son derece alız \e hıç temsıb clma>an bır duru
muvansıtmaktadır Bkz Kadrolar Hakkında KHK
No "8
ARADABIR
ERKUT SEZGEV
"Kuzıı Kuzu Dinlemek..."Sayın Memet Fuat, kultur ve demokrası sorunlannı ır-
deledığı yazılarında, demokrası kavramının onu ge-
lıştıren kulturel boyut ıçınde kazandığı anlamla bu
boyutun eksıklığınden kaynaklanan yorum yetersızlığı
arasındakı karşıtlığa parmak basıyor, yaşadığımız so-
runların ardında yatan bu eksık boyutun ne olduğuna
ışık tutmaya çalışıyor Örneğın son yayımlanan yazısın-
da şoyle demış Kısacası, demokrası bızde ıyıce alışı-
lan yığıtlığı dışlıyor Yanmak yok kelle fırlatmak yok
Sen konuşacaksın herkes kuzu kuzu dınleyecek, onlar
konuşunca da sen kuzu kuzu dınleyeceksın ' (Sırça
Koşk, Cumhurıyet 18 Nısan )
Kuşkusuz bu tumcede 'kuzu kuzu dınlemekle 'vurgu-
lanan, demokrasının şıddete karşı duşunmeye, duşun-
ceye değer veren yonudur Nekı duşuncenındeğerının
ancak dusunmenın gerçekten ıfade bulduğu, kendısını
gosterdığt yerde kendını gosterdığı gerçeğını gozonune
alırsak, "kuzu kuzu dinlemek kavramını bıraz açmak
Sayın Memet Fuat ın yazısının da acıklık getırmek ıstedı-
ğı noktaya bıraz daha ışık tutabılır
Demokrası her şeyden once dusunmenın kendı ışığı-
nın/değerlerının farkına vardığı bır kultur kavramıdır
Kavramı durağan (statık) olarak değıl, duşuncenın zen-
gınleştırdığı dınamık bır kavram olarak dusunmek uy-
gun olur Demokrası kendısını ortadan kaldırmaya
yonelık, sozgelımı antılaık 'dusuncelere 'tolerans gos-
termezse yme de demokrası olur mu turunden post-
modern guncel soruların da yanıtı bu kavramı gelıştı-
ren kendı ışığının farkına varmış etkın duşunme duyarlı-
ğıyla ona henuz yabancı edılgın (reaktıv) duşunme
arasındakı farkta yatıyor
Dusunmenın değerlerının farkına varmış bır kulturde,
tartışmanın goruş/duşunce ıfade etmenın, eleştırıyı da-
vet etmenın, karşıtlıkların duşunen ınsanlar ıçın onemlı
değerler ıfade ettığını demokratık kurumların bu değer
bılıncını ıfade ettığı olçude demokratık/katılımcı olabıldı-
ğını burada not edebılırız
Boylece demokrası dusunmenın değerlerının farkına
varmış ınsanları gereksıyor Dusunmenın değerlerının
farkına varılması bu duyarlığın gelışebılmesı de ger-
çekten dusunen mış gıbı davranmayan araştırma-
nın/duşunmenın sorumluluklarını yuklenen eleştıren
eleştırıyı davet ederek duşunen, yanıtı onceden bellı ol-
mayan soruların belırsız ufkunu yuzleyen, ılgısı gosten-
ye, goruntuye değıl oze yonelık olan ınsanları gereksı-
yor Yanı egemen olan kulturde, eğıtım kurumlarında,
unıversıtelerımızde yeşermesı neredeyse olanaksızlaş-
mış bır ınsan tıpını1
Bu konuya parmak basan Sayın
Ahmet Cemal'ın saptamalarına katıldığımı soylemem
az gelır onları neredeyse kendı gozlemlerımın bır ıfade-
sı olarak gorduğumu belırtmek ısterım
Sanırım, 'kuzukuzudınlemeyı 'de, duşunmeduyar-
lığı araştırıcı bır etkmlık duzeyıne varmış ınsanın eleştı-
ren, eleştırıyı dahayeterlı duşunce sentezlerıne varmak
uzere kullandığı, tartıştığı araştırma/dıyalog bağlamı
ıçındedoğru olarak yorumlayabılırız Boylece dıyebılırız
kı, 'kuzu kuzu dınleme eleştırel duyarlıkla dınleyen,
katılmadığı duşuncelerden kendı duşunme dınamıklerı-
nı harekete geçırmek uzere yararlanabılen, orneğın on-
ları yenı dusuncelere/sorulara sıçrama tahtası olarak
kullanmanın yollarına duyarlı olanaklarını araştırabı-
len yetersız olarak gerıde bıraktığı dusuncelerın bıle
kendı duşunmesı ıçın boyle bır basamak değerı tasıdığı-
nı unutmayan ınsanın dusunmesıdır
Duşunme ancak bu dınamıklerı kullanabıldığı zaman
kendı yaratıcı ışığını onun değerını ayrımsayabılecek
bır etkmlık duzeyıne ulaşabılır, ancak o zaman kendı ya-
ratıcılığının koşullarını oluşturma koruma gelıştırme
çabasını, heyecanını paylaşabılır
OKURLARDAN
Çöp sepeti...
Türkiye Cumhuriyeti'nın 8'ına mutevefîa Cumhurbaşkanı.
dev let kesesınden debdebelı >aşamayı çok severdı BM\V
marka tenezzuh vasıtalanna olan tutkunluğu malûm
Aradan az zaman uz zaman geçtıkten sonra zamanın
munalıflen ıktıdar olmuşlar ve onlann da, "Devletin parası
deniz jeme>en domuz" duşuncesınden nasıplennı almakta
olduklan anlaşılmakta
HLBER namı ılebılınen Cumhurbaşkanlığı Koşku ıçın 2
mılyon Turk lırasına urbuşon (yanı şışe açacağı) ve 6 mılyon
Türk lırasına da çop sepeü koşkun tefnşı nedenıyle
alınacakmış
1 Ocak 1955 v,ıhnddnbend>lıkekmekparasını hıçbır zaman
6 mılyon Turk lırası ustuneçıkaramayan bır kışı olarak
kendımı tırbuşondan ıyı çop sepetınden duşuk gormek ne
acı değıl mı
1
Ne vazık kı bırçop sepeti kadar degenm yok
1
Mete Apak - Kı/ıltoprak / İstanbul
TARTIŞMA
Aydınlanmıza açık mektup!.
B
ıldığınız gıbı
devleümızınbır
kamu
kuruluşunun
duzenledığı 1. Din
Şûrası, l-5Kasım
1993 tanhlen arasında vapıldı
Buşûra, 70vıllıklaık
cumhun>etımızde dev letın
duzenledığı ılk şûradır
Sozcuğun anlamını doğrular
bıçımde "otıunp konuşanlar"'ın
tumu Sünni-İslam bılımalen
ıdı Beş gunluk tartışma. bır
"•DegerlendinTie Raponı" ıle
sonaerdı Bu satırlarda bu
şûravaılışkjn.kımı
gozlemlenmı ulusumuzun
aydınlanna ıletmek ve
yakınmakıstıvorum Şoyle kı,
1 - Şûra başlamadan bırkaç gun
onceSn E)ıyanet İşlen
Başkanı. doğum > en olan
Erzurum'da v aptığı
konuşmada "teronı yapanlar
ateistlerdir" demıştı Ateızmın
ne oldugunu bılmeyış gıbı geldı
bana Ben, kışısel olarak son
bırkaç yılda aamasızca
oldurulen Bahn> e L çok. Turan
Dursun, L ğur Mumcu, Çetin
Emeçvb nınkatıllennın,Snas
kınmını > apanlann ateızmın
tersıne İslamcı olduklanna
ınanı>orum Ateızme genış bır
ınceleme v e kulturle v anlır
Ateızm, hoşgoru ıle aynı
kefededır
2- Şûranın açdışını yapan Sn
DevletBaşkanımız "Din
derslerini zonınlu yapmamr/
dirte verdiğimiz onemi göstcrir"
dedı Bence bu zorunluluktan
bu goruntu çıkmaz Çıksaçıksa
"sekiz yıllık çocuk oğretiminde
bile olsa ınanç ozgurlıiğıine
onem>erilme>iş"çıkar Ben.
çocuğuma sızın onerdığınız
dınsel bılgılen vermek
ıstemı>orsam bızı zorlamaya ne
hakkınız var
9
Sorunlu din
derslennın tezelden
kaldınlmasını beklerken Sn
Cumhurbaşkanı'nın bu
tumcesı başta \nadolu Alevikri
olmak uzere tum aydınlanmızı
uzmuştur
3- Şûranın açılışında yetmış
>ıldan ben ılk kez bır kamu
kuruluşunun toplantısı Llusal
Marşımızın onune geçen Kuran
ıleaçıldı BavrakveUlusal
Marş, bır ulusun alnını dık
tutan somut kavramlardır
Kuran. ınancın sımgesıdır
Bence, Ulusal Marş'tan sonra
okunmahydı
4- Kuran okunurken Sn
Başbakan, janında getırdığı
eşarbı ıle başmı orttu Okuma
bıtıncedeçıkardı Sn Çilkr
orada başbakan olarak
oturuy ordu Kadm ve>a erkek
olma durumu orada akla
gelmez. gelmemehdır Arka
kısımda oturan bayan din
bılgınlen ıse başlan açık
durumda, Kuran'ı saygı ıle
gururla dınledıler Laık
Cumhunyetın Başbakanı da
devlet gıv sısı ıle başı açık olarak
dınlemelı ıdı
5- Şura suresınce > apılan
tarüşmalarda bır ara
\ ahudilerin cenncte
gıdemeveceğı vurgulandı
Ortaçağda. Hıristiyan
endulıjanslanna benzeyen bır
durum mu doğacak
1
Bılemıyorum Ancak şunu
bılıyorum kı şu anda
dev letımızle Israıl dev lctı banş
ıçensındedır
6- "Bedende su değme>en j erin
cehennemdc > anacağı" \ argısı
"teyenunum" konusu
ışlenırken bır hadıs bıçımınde
dıle getınldı Osmanlının son
gunlennde İngiliz askerlen
Istanbul'd gırerken son Mectis-i
Mebusan'da da, "Mezarlıkta
vetişen ağacın mey\esi venir
miT
>
"tartışılı>ordu Tartışma
konulan benzıyor
Durumumuz benzemesın
7- Şûra boyunca Alevıler de dıle
getınldı Sn Prof. Niyazi
OktemveSn Prof. YaşarNuri
Öztürk, sureklı ırdeleyıp
durdular,"\levilere de yanaşın
>e onları da içinize alm" dı> e
Bır Alevı çocuğu • e
araştırmacısı olarak
lv
Sakınha!
Eksikolsun"dıyorum Alevılığı
salt İslam çıkışh sayan
kışılenmızzaten Dıyanet'ın
yanındalar Ancak. Alevıhkte
İslamın oncesındekı özgün
ınançlann uzantısı gorulmuyor
mu
1
Ezılen, kovalanan
ınançlann bırleşıp y enı bır ıman
oluşturduğu \levılık
sıstemınde "İnsanı, Tanrı goren;
eenneti >e cehennemi
obnazla> an: Tanrı nefesiv le
doğup Tanrı tşığına donen" bır
ınsanın Dı\ anet orgutunde ne
ışı var° "V uzlerce yıllık ınsan
saygınlığı, şıır, muzık ve
semahıan oluşan guzel sanat
Dıyanet orguıunde bıter gıder
8- Bu konuda kuçumser bıle
olsa en doğru tümceyı bır
çağnlısöjledı "Alevfler camiye
gitmivor. Niyeçağıralmı?''
Bu şûra, laıklık kav ramıru
zedelermştır Bırsonucada
varamamıştır Ancak, kesın bır
şeybelırmıştırlaoda bu
orgutun kalkmasının
gerektığıdır Çağdaşdevlet
dınsel erke sahıp olmav a
kalkmaz Onungorevı.
bıreylenn ınanma ve tapınma
ozgurluğunu guv enceye
almaktır
Bu mektubum yetkılılerce
umarsanmayacaktır Bunu
bılıyorum Önun ıçındır kı
aydınlaraseslendım Bır
seslendığım daha v ar
Uyan Gaa Paşam uyan,
Şu ülkenın halıne bak
Nejat Birdoğan
Yanıta yanıt
S
ayın Gülcegün, 7
Kasım 1993
tanhlı gazetede
v ayımlanan
vanıtında
kanun
onensının yetennce
anlaşılamadığından bahısle,
bunu anlaşılır kılacağını
duşunduğu açıklamalarda
bulunmaktadır
Yazı salt açıkJamalardan
oluşsa> dı, boy le bır y anıt
y azmay a gerek olmayacaktı
Ancak yazıda şahsımla ılgıb
suçlamalara da v er v enlmıştır
Yanıtın son bolumunde "kişisel
kininı" nedenıv le kendısını
suçlamaya çalıştığım. bunu
> aparken de hukukı bılgı v e
yeteneklenmın za>ıfbğını
gosterdığımı soylemektedır
Gazetenm bu bolumu meslekı
nıtehklenmı gostermenın ven
değıldır Sayın mılletvekıh tek
bır yazıdan yola çıkarak
boylesıne kesın bır kanıya nasıl
varabılmış
9
Kışısel kın
ıddıasına gebnce, once kmın
sozluk anlamını okumak
ıstıyorum Öçalmayı
amaçlayan gızlı duşmanlık.
earez şekhnde tanımlanmıştır
(T D K Soz ) Savın
mılletvekılını hıç tanımam
Kendısı de benı tanımaz
İnsanlar bırbırlennı tanımadan
nasıl km. garez duyabılırler.
doğrusu anlay abılmış değılım
Sanınm burada maksadı aşan
bır ıfade tarzı kullanılmış
"Si> asi tanr" dense çok daha
doğru olurdu
Mılletvekıh yanıtında. onende
sılah ya da uyuşturucu madde
ıle ılgılı bır tanım ya da ıfade
bulunmadığınıvazı\or 1918
sa>nlı Kaçakçılığın Men ve
Takibine tlişkın Kanun, sılah v e
uyuşturucu madde kaçakçılığı
suçlannı da kapsamaktadır
Doğaldır kı bu kanunda
yapılacak bır değışıkbk bu
şuçlan da ılgılendırecektır
Özelbkle47 md 'yeeklenmesı
onenlen fıkra ıle aracın
musaderesı zorlaşünlmakta.
netıce olarak bır kaç ganban
şofore venlecek hapıs cezalan
ıle -kı buyuk olasılıkla bunlar
maşa olarak
kullanılmaktadırlar-
kaçakçılıkla mucadele
edılebıleceğı ıddıaedılmektedır
Ozel hukukdakı "kusursuz
sorumluluk"' ılkesının karşılığı
ceza hukukunda "objektif
sonımluluk'Mkesıdır 47
maddedekı araç sahıbının
sorumluluğu da objeküf
sorumluluk ılkesının gereğıdır
Araç mabkı dıkkatb, ozenlı.
sorumlu dav randığında bılgısı
dışında bu suçun ışlenmesı çok
zordur
Güneydoğu Anadolu
Bolgesı'nde halkın tek gecım
kaynağının nakh>ecıbk
olduğu, 47 md 'nın haksız
uygulanması sonucu bu
sektorun durma noktasına
geldığı behrtılmektedır Bu
madde naklıyecılığı yasaklayan
bır madde değıldır Sadece
kaçak eşya ve madde
naklıyecılığını yasaklamakta,
ancak bu yasağa
uyulmadığında yaptınm
uygulanmaktadır Burada
Güneydoğu'da nakbyeabk
değıl. kaçak eşy a v e madde
naklıyecılığı vapıldığı gıbı bır
sonuç çıkmaktadır Bır
mılletvekılının gorevı ıse
> asalara uygun olmayan
şey lenn savunmasını yapmak
değıl. oradakı bu koşullan
değıştırmek, ekonomık, sosyal
ve sıyasal tedbırler alınmasını
sağlamaktır Fakır halkın,
esnafın tek geçım kapısı
oldugunu soyledığı
naklı>ealığı korumak, tabıı kı
utanç vencı bır davranış
değıldır Ancak
anlayamadığım bır nokta.
herbın bırkaç yüz mılyon, hatta
mılyar olan araçlan ahp da
nakbyecıbk yapan kaç tane
fakır yaşamaktadır bu
memlekette17
Fakır halk
edebıyatı arkasında korunmak
ıstenen kaçak eşya v e madde
nakbyecılendır
Sayın mılletvekılı bolgesıne
hızmet etmek ısüyorsa v e temel
ınsan haklannın can sıperane
savunucusu ıse oncebkle
oradakı msanlann yaşama
hakkını korumanın çarelennı
arasın Yaşama hakiının
guv encede olmadığı her gun
onlarca ınsanm yargısız ınfaz,
faılı meçhul ve ınsafsız, vahşı
bır savaşta olduğu ulkemızde
hepmızın oncelıkb gorevı bunu
durdurmanın, buna son
v ermenın > ollannı aramak
olmalıdır Demokrasıyı tum
kurumlan ıle u> gulamak
olmalıdır Ve bolgede kabcı
ekonomık, sosyal tedbırler
almak olmahdır
Sosyaldemokrat Halkçı
Partı denveonun
mılletvekıllennden beklenen
budur
A\. Kadriye Gökçadır
PENCERE
Silaha Silah,
Fikre Fikir...
Almanya'nın PKK'ya ılışkın kararı onemlı bır donum
noktasını vurguluyor
Cunku Doğu Bloku dağıldıktan sonra oluşan Yenı
Dunya Duzenı (yada duzensızlığı) sıslı, ıkırcıklı, kuşkulu
bır ortam yarattı, sıyasal harıtaların yenıden çızımı yo-
lunda heveslerı korukledı
Pekı sıyasal harıtalar değışıyor mu''
Kuveyt ın smırları değışmesın dıye Amerıka dunyayı
ayağa kaldırdı, Korfez Savaşı nı goze aldı, Bırleşmış
Mılletler ı devreye soktu ama her olayda bu tutum be-
nımsenmıyor Balkanlar da, Kafkasya da, Ortadoğu'da
gucu gucu yetene bır kavga var Turkıye Cumhurıyetı'ni
bu kavganın kuyusuna cekmek ve Anadolu yu parçala-
mak ısteyenlerın elle tutulur gozle gorulur bır tırmanma
surecıne gırdıklerı de açık
Arkadaşımız Nursun Erel'ın 28 Kasım 1993 gunu
Cumhurıyet te yayımlanan haberı, yaşanan olayları tum
boyutlarıyla ozetleyen bır belgeyı gun ışığına çıkardı,
Emnıyet Genel Mudurluğu'nce hazırlanarak Başbakan
Tansu Çiller'e sunulan raporda PKK'nın ayrıntılı bır fo-
toğrafı cekılıyor 1978 de Dıyarbakır'da kurulan PKK
(Partıya Karkeren Kurdıstan) 'Doğu ve Güneydoğu
Anadolu yu ıcıne alacak bağımsız, bırleşık ve demokra-
tık bır Kurdıstan devletı kurmayı amaçlıyor ve bu hede-
fe varmak ıçın sılahlı sılahsız her yolu denıyor
Yenı Dunya Duzenı kargaşasında, bu hevesı besle-
yecek dış destekler zengın
•
Emnıyet Mudurluğu nun raporunda PKK nın sılah ve
malzeme kaynakları şoyle açıklanıyor Sovyetler ın da-
ğılması uzerıne bırer sılah deposu halıne gelen Kafkas
ulkelerı, 1982 de Israıl ın Lubnan ı ışgalı sonucunda
FKÖ nun terk ettığı sılah ve muhımmat Korfez Savaşı
sonucunda Irak ordusunun Kuzey Irak'ta bıraktığı sılah
ve malzeme
Pekı, bu sılahları alabılecek parayı PKK nereden bulu-
yor'? Bağıs haraç soygun ve uyuşturucu kaçakçılığının
boyutları Ortadoğu dan Avrupa'ya kadar uzanıyor
Ölay bu noktaya nasıl tırmandı9
Dış desteklerı ne olursa olsun, PKK Türkiye'de kurul-
du gelıştı.tutundu
PKK'nın kanadına kuvvet veren guç, 12 Eylul faşızmı-
nın zulmudur Neyın ne oldugunu bılmekten uzak beş
generalın geleceğe bakısındakı korluk, ulkenın temelle-
rınıdınamıtleyenyatırımların Anadolu yaekılmesıneyol
açtı cunta, şenatçılarayeşıl ışıkyakarken ' boluculuğun
ustune gıdıyorum dıye ışkence sıyasetını benımsedı
Beş generaiın hukumetınde Başbakan Yardımcılığı
yapan Ozal'ın da bu konuda katkısı buyuktur Apo'nun
eskı Cumhurbaskanına sempatısı boşunadeğıl' Tur-
kıye nın batısını Belcıka luksune doğusunu Hındıstan
sefaletıne mahkûm eden ekonomık sıyaset 1980'lerde
dortnalaydı özal ın Korfez Savaşı ndakı tutumuyla "fe-
derasyon a ılışkın fıkırlerı VVashıngton'un Anadolu ya
bakışıyla çakısıyordu
PKK bu ortamda boy atıp serpılmek olanaklarına ka-
vustu, Lozan ı dışlayıp Sevr den soz açmanın entel ke-
sımdekı lezzetı duyumsandı
•
Almanya'nın PKKyı sınırdışı etmesıyle hıç kuşkusuz
her şey bıtmez Kurt sorununda yapılacak ılk ış, terorle
duşunceyı bırbırmden ayırmaktır
Boluculuğun Anadolu'da Anadoluculuğa karşı du-
rabılecek bır fıkrı yoktur etnık çelışkıye oncelık veren
hıçbır dusunce çağımızın aydınında geçerlıtık kazana-
maz Ancak fıkır yasakları surdukçe, Turk aydını, fıkırle-
rıne karşı olduğu boluculerın dusuncelerını serbestçe
soylemelerınde gereklı ortamın yaratılması ıçın sava-
şım vermek zorunda bırakılacak bu kapsamda Batı da
demokrasının doğal koşullarını savunacaktır
Sılahın uzerıne sılahla gıdılır
Fıkrın ustune fıkırle
TEŞEKKÜR
Hasekı Hastanesı Kardıv olojı Enstıtusü nde geçırmış olduğum
by-rjass amebvatında benı y enıden sağlığıma kavuşturan
Sa>ın Prof.Dr. Rüstem Olga'ya,
Yrd. Doç. Dr. Mehmet S. Büal'e, Dr. Bekir
Kavhan'a, Dr. Mustafa K. Çalık'a, Dr. M. Aü
Yüksel'e ve Dr. L. Ertan Sağbaş'a,
Prof. Dr. Nuran Yazıcıoğlu, Doç. Dr. Rasim Ener,
Dr. Aida Bavçiç, Dr. Murat Ersanlı, Dr. Halis Hoş
ve Dr. Kenan Dönmez'e,
Yoğun bakımın tum hemşıre v e yardımcılanna.
Fız> oterapıstler Mehmet Zi> aettin, Necdet Orman \ e Mehtap
özdirenç'e
17 Servıs hemşırelen Fahriye Özturk, Pervin Özcan, E^engul Fidan,
Şukran Eyüboğlu, Neriman Özdemir'e
17 Servıs yardımalan \yfer Korkmaz. Şerife KızıJçalı, Hamza öz,
Salih Sancar ve Şukran Kınıkmaz'a.
Kardıyolojı Enstıtusü Sekreten ıvı ınsan ıyı dost
Sayın İsmail Gerçek'e
Amelıv aüm anında bana kan veren arkadaşlanm Necati Güngör,
Zeyneİ Kı> anç, Erol Saraç, Nalan Karden, V ildan Güven ve Aynur
Voldaş'a
Amebyat sonrası benı yalnız bırakmayan dost, arkadaş ve
akrabalanma ıçten teşekkurlenmı sunanm
HÜSEYİNKIVANÇ
20 GÜNDE ÎKÎNCt BASKI
KIYAMET MAHKEMESİ
•MTT »O
TUNCAY ÖZKAN
"Tam btrvurgun, tam btr soygun... Styasetç-burokrat-mafya
uçgenınde lurtiye'ye ahlmış en büyük kank. Bu kitabı
mutlaka okuyunfa",Turktye 'nin nasıl soyulduğunu görün."
Emin ÇÖLAŞAN, Hürriyet 11.11.1993
"Tuncay özkan, kitainna anlamlı bir ikmci başlık koy-
muş.. Yeğen Yahya' dan başlayarak bizi soyanlan ne-
redeyse ığneyle kuyu kazarcasına çtkartmtş."
Yalçuı PEKŞEN, Hürriyet, 9.11.1993
"Yeralh dünyasının butun unlüluleri, politik arenanm
rahmetli ve yaşayan starlanyia hayalı ütracat konusu .."
m
Tempo, 47. Sayı Kanm 1993
ÜHlT BÜTUN KİTAPÇILARDA
KuıUy-Ankum
26-27*Faks:417MW