27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 KASIM1993 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI TMdHSORECMEDİIfit A M EaR İ SUNUŞ Din, bugünün dünya egemeni Amerika Birleşik Devletleri'nde, yüzyıllar önce; ülke henüz yerlilerin ve ardından da İngiliz Kolonileri'nin yönetimi altındayken egemenlik kurmuştur. Başlangıçta, dinin temel ilkelerine kesinkes bağb Püritenlerin, Ahdi Atik Hıristiyanlannı andınr saf ve temiz bir dinsel yaşam sürtneyi yeğledikleri Amerika; kolonilikten devlet, deyletten de dünya devi olmaya yöneldikçe, gıderek Protestanlaşmıştır. Protestanlığın temelindeki 'başkaldın'nın bir 'dinsel', bir de 'laik' yönü vardır. Bugünün Amerikahsı; uluslararası arenadaki konumunu, ekonomik ve toplumsal yapısını, bireysel davranış ve ahlakını gene de sıkı sıkıya ağlı olduğu ve bağh olduğunu göstermekten 'onur' duyduğu dinsel inançlannın etkisiyle belirlemektedir. Bu dizi, 16. ve 17. Yüzyıl'ın Yeni Kıta'sından başlayarak Amerika Birleşik Devletleri'nin bugününe değin. bu geniş ülkede yayılan dinleri ve bu dinlerle mezheplerin etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. 1946yılında Elazığ'da doğdu. 1964yüında Galatasaray Lisesi'ni bitirdi. 1962-63yüında AFŞ burslu lişe öğrencisiolarak Dallas- Texas 'ta eğitim gördü. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde yüksek öğrenimini tamamlayan Öktem, 1972yılında aynıfakültenin Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisikürsüsünde asistan olarak göreve başladı. 1981 yüında "Fenomenoloji ve hukuk-hukukun özü sorunu " çaltşmasıyla doçent unvanını aldı. 1988yümdaprofesör oldu. Halen istanbul Üniversitesi İletişim ve Şiyasal Bügiler Fakültesi'nde Siyasal Düşünceler, Sosyoloji ve İletişim Sosyolojisi, Felsefe ve Hukuk Felsefesidersleri veriyor. Öktem 1981 yüından buyana dinfelsefesi ve din sosyolojisi alanlannda çalışmalaryapmaktadır. Islam dininin özgürlükçü yorumları üzerinde arasttrmalaryapan Öktem, AlevUikle ilgüifelsefı, tarihselbağlamdaçalışmalargerçekleştiriyor. "ABD'deDinler" araştırması daha önce başlatuğı ve ABD 'de 1991 yüında üç ay ka- larak gerçekleştirdiği bir araştmnanın ürünüdür. Eski Ahit'e bağlı insanlardır Amerikan toplumunun çoğunu oluşturanlar vepeygamberlerin yaşam biçimine öykünürler... Yaşam amaçları, günahlarindan arınmak için "tevekkül" içinde boyun eğip dua etmektir w Dk günah'ın çocuklarıÖNSÖZ Sivil tophan anlayışırun geçerli veyaygın olduğu Batı demokrasilerinde ve özellikle A BD 'de, içpoliti- kada antidemokratik bir yönetimi düsünmek söz konusu olamaz. O halde din de sivil toplum anlaytşı içinde örgûtknmeli, her cemaat ve mezhep. devlet çatısı dışmda kendi örgütünü kendi kurmalıdır. Bu nedenle Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanhğı'ntn varlığı sivil toplum mantığıyla bağdaşamaz. Kaldı ki ülkemizde 20 milyon Alevi 'yi Diyanet İşleri Başkanlığı temsil etme selahiyetine haiz değildir, çünkü bu başkanhğa Sünniler hâkimdir. Dinin sivil toplum anlayısı içinde en iyi örgütlenme biçimiABD sosyal ve sivasal vaşammda ortaya çıkmaktadır. ''Cemaatler Sistemi'' A BD 'nin dinsel düzenlemede benimsediği yöntenidir ve olumlu sonuçlar alınmaktadır. Özetle ABD, dinsel düzenlemeler bağlamında en iyi sivil toplum örneğini oluşturmaktadır. Ülkemizde çok yaygın bir kanı vardır:''Hıristiyanlık, laikliğe elverişli bir dındır, Müslümanlıkta ise laiklik olamaz"... "Hangiyorumu"diye düşünülmeden üeriatılan bu üs- tünkörü anlayış, hiçbir zaman dinlerin ABD 'deki sosyalgörünümünü incelememiştir. Evet ABD yasal olarak laik bir yapı içindedir. Bunda kuşku yok... Ancak yasalardan çok daha güÇHi yaptırıma sahıp olan sosyalyaptırımlar bağlamında dinin konumu acaba nasıl bir görünüm ortaya koyrnaktadır? Kilise- ler etrafmda bir arayagelen insanların ''küçük dünvası'' üzerinde mezhepler acaba ne tür bir güç oluştu- ruyor? Acaba bizde en bağnaz mezhep veya İslami örgüılenmelere taş çıkaracak kadar bağnaz, tutucu, vobaz "legal" örgütlenmeler oradayok mu? Acaba bu tür örgütlenmeler devletin siyaseti üzerinde ne tür etki boyutları yaratmakıadır? Anglo-Sakson pragmatizmi içinde Püriten kökenli Amerikaluıın "gerçek yazgısı"acaba nedir? Sa- dece dinin biçimselyönümiyerinegetirerekopragmatik.tükeıici toplumyaşammm "günahlarmı"acaba kendince affettırmeye mı uğraşıyor? Protestanlığın yazgıcılığa ağırlık veren geriye dönüşü karşısmda XX. yüzyılm katolikliği acaba kendinigelişen koşullara dahafazla mı adapte edebilmektedir? Katoliklik neo-tomistlerle (yani Aziz Thomas'cılar) çağunızda akücıhğı yeğleyip kara Avrupası kültürü içinde gerçekçi bir lutum mu izlemektedir? Bir yandan küçük Amerika oluyoruz, ama oranm sosyal dokusunun temel örgülerinden biri olan din olgusunu tanımıyoruz. Amerikan modeli tipi tüketim toplumu içinegiriyoruz, ama Türk dindar tüketki- si ile A BD lı dindar tüketici arasmdaki dinsel tutum paralelliğini mcelemiyoruz. İletişim çağında dünya ''global bir köy'' olurken din alanında da değişik dinler ve mezhepler arasmda yoğun bir etkileşim gündeme gelmektedir. Dünyanın en güçlü devletinin dinsel sosyal dokusu kuşkusuz bizi de etkilemektedir... -1- Dünyaya hûkmeden ABD'nin sosyal, politik, hukukial, ekonomik yapısında son derecede önemlı yeri olan din olgusunu ne yaak ki Tûrkiye kamuoyu yeterince tarumamaktadır. Sosyal do- kunun tanınması kadar. bu dokunun dünya siya- seti üzerindeki etkisini bilmek de aynca önem taşı- maktadır. ABD'de din olgusu hukuksal boyutta dûzen- lemrken bizde olduğu gjbi devlete bağlılık yoktur. Gerçek tüm laik devletlerde olduğu gibi ABD'de "cemaatier sistemi" vardır. Tüm mezhep ve alt mezhepler kendi kiliselerine giden cemaatin kur- duğu özerk bir yönetim içindedir. Papazlannı do- laylı olarak kendileri seçer; cemaat, kiliselerin işle- yişinı finanse eder ve aynca ternsil oranında devlet bütçesinden ödenek ahrlar. Özerk kuruluşlar ha- linde faaliyet^gösteren cemaatler: okullar. üniver- siteler, hastander açıp işletmektedir. ABD'de din ve inanç olgusu devlet ve toplum yapısirun belirle- yici öğesidir. Devletin kurulu- şunda, ABD'nin uluslararası gücünü artürmasında Hıristi- yan dinine bağb değişik mez- heplerin çaba ve gayretinin bo- yutlan başka ülkelerle karşı- laştınlamayacak derecede önemüdir. ABD, sivil toplum dinsel örgütlenme bıçimi açısından gecen yüzyılda dünyaya önderlik de yapmıştır. 1893 yıhnda bu ülkede Dünya Dinler Parlamentosu toplanmış; din ve inanç özgürlüğü- ne ilişkin bir deklarasyon yayımlanmıştır. ABD halkının "Eski Ahit Toplumu" olduğu da iddia edilmektedir. Oalvin'cı Püriten köken bu yargıyı gündeme getirmiştir. Hıristiyanlığın Aziz Augustin'ci yorumu içinde Yeni Kıta'ya göçen in- sanlar "saf Hıristiyan" yaşam taranı sürdürdükle- rini öne sürerek Püriten teolojiyi geliştirmişlerdir. Bu anlayış Eski Ahit'te adı geçen insanlann, pey- gamberlerin yaşam biçimlerine öykünme olarak ortaya çıkar. Insan, "ük günah"ın çocuğudur. Gü- nahkar karakterinden annmalı. tevekkül içinde Tann'ya yakarmahdır. Onun yazgısı boyun eğ- mek. afTa mazhar olabilmek için yalvarmaktan başka bir şey değildir. Insanın irade özgürlüğü yoktur. tüm yaşam ve yazgı Tann'ran eseridir. Günahkân cezalandırmak. tövbekarı ödüllendir- mek için Tann'nın ışığı bu dünyada her an için etmesinden önce Hıristiyan teolpjide önemli tartı- şmalar mecuttu. Antik Yunan felsefesiniayaygın olarak benimsendigi bir ortamda, yeni din, düşün- ce farklılıklan yaratmakta, aynlmalar gündeme gelmekteydi. Antik Yunan felsefesınin din üzerin- deki etkilerine Müslümanlık da tanık olmuştur. Emevi ve Abbasiler dönemındc Müslüman teolo- jide de Yunan felsefesi önemli izler bırakmıştır. Konsillik tartışmalan K onsil diye adlandınlan, IV. yüzyılda baş- layarak VIII. yüzyıla kadar süren değişik dinsel toplantılarda abnan kararlar Hıristi- yanlıktaki bölünmelerin ana kaynağıdır. Tann'- ran varoluş tara (hipostaz) üzerindeki bu tarü- şmalann ilki 325 yüında tznik'te yapıldı (I. Kon- sil, tznik Konsili). Tartışma sonunda Hz. Isa'nın oğul olarak Peder'le aynı yapıda olduğuna karar verildi. Bu. bir anlamda Tann'yla Hz. Isa'nın öz- deşleşmesi demektir. 381 yılında istanbul'da top- tnanç ticareti H ukuksal ve politik yapıda din, inanç ve ibadet öz- gürlüğüne verilen yer ve önem tarüşmasız gerçek bir li- beralizmi ortaya koyar. Tüm' sosyal yaşam. kilise ve buraya bağh kuruluşlar çerçevesinde oluşur ve gelişir. ABD'de tüm başkanlar inanç ve ıbadetlerini kamuya göstermekten gurur duyarlar. inanç ticareti politi- kada çok sık kullanılan bir yön- temdir. Liselerde yakın zamana kadar dersler her sabah Tann'- ya şükran duasıyla başlatılırdı. ABD tarihinin ilk Katolik baş- karu J.F. Kennedy'nin bağnaz Protestanlar tarafindan öldü- rüldüğü, bu muamma ile ilgili üretilen varsayımlardan biridir. 1950-1960 >ıllan arasmda Yük- sek Mahkeme kararlanran bir kısmında ABD halkının "dinsel bir toplum oluşturduğn" hususu vurguknmıştır (Religion, Poh- tics and Democraty by James Reichley'in Dialogue 3-1992, s.48) Yobaz yorumlar A BD'de Protestan ağırlıklı mezhep ve alt aynmlar (denomination) Luther ve Carvûı'ci geleneğe bağbdır ki bu, Aziz Augustin'ın (IV-V. yüzyıl) teolojisine dönüştür. Özellikle Calvin'ci (Kalven'ci) Protestanhk, yazgıa yapısıyla koyu bağnaz bir Hıristiyanlığı temsil eder. Calvin'ci yorumlar başka dine mensup olanlan if- lah olmaz zındık, kafir olarak kabul eder. Yobaz yorumlar ağırhktadır, ama ülkenin gelişmesine katkısı olan liberal yorumlar da mevcuttur. ABD'nin anayasal düzeni felsefi ve sosyolojik açıdan adeta liberalizmin düşünsel kuruculan- ndan John Locke'la Protestanlığın tutucu temsil- cisi Calvin'in görüşlerinin sentezidir. Bu sentez Protestan "Püriten" ahlakı oluşturan düşüncedir. Devlet John Locke'da olduğu gibi "cezalandırma jetkisiyle" donatıktır. İnsan haklan, doğa] hak ve özgürlükler hukuk önünde mutlaktır; devlet hak ve özgürlüklere, ekonomiye ilke olarak müdahale edemez. Özgür ve serbest sosyo-ekonomik düzen içinde sorun ve kargaşa çıküğı takdirde ancak devletin müdahalesi söz konusudur. John Locke'a göre devletin hiçbir şekilde kan- şamayacağı özgürlük, inanç ve düşünce hak ve öz- gürlüğüdür; bu alanda devletin müdahalesi isyanı meşru hale getirir. John Locke'cu anlayışm uzantısı olarak ABD'de cemaatler serbestçe ör- gütlenmişler ve yukanda belirttiğımiz gibi yan ku- rum ve kuruluşlan da devreye sokarak sosyal ya- şamda güçlü hale gelmişlerdir. Suç işledikleri tak- dirde devlet kuşkusuz müdahale etmekte, ceza- landırma işlevini yerine getirmektedir. ABD'de dinsel alanda tipik bir sivil toplum örgütlenmesi mevcuttur. BD'nin uluslararası gücünün artmasının en önemli dayanağı, Hıristiyan dinini oluşturan mezhepler ve insanlann sosyal yaşamlannı, kilise ile ona bağlı kuruluşlar çerçevesinde oluşturmuş ve yerleştirmiş olmasıdır. insel özgürlük; politikanın ve ticaretin kurallannı tartışmasız belirleyen liberalizmin ^üvencesidir. Ama Protestan ağırlıkJı ABD'de ilk Katolik Başkan J.F.Kennedy'nin bağnaz Protestanlarca öldürüldüğü varsayımı hâlâ çürütülememiştir. apitalizmin acımasız sosyo-ekonomik yapısı içinde Tann'ya sığınmak, tapmmak, yakınlannı sevmek ve özel yaşamı ahlakh kılmakla dindar Amerikalılar "ilahi affa" mazhar olmayı umar ve başkanlan dahil, tümü bu özelliklerini gözler önüne sermeye bayılır. ikili doğa anlayışı karşısında Monofiatler Isa'nın insanbğı ıcınde ıîahilığıni aramaktadırlar. Mono- fızitlerde Isa. bir anlamda yeryüzünde dolaşan ve varlığını manevi olarak sürdüren Tann'dır. Söz- cük anlamıyla "Monofiziznı'' bütün içinde tek bir doğa anlamına gelmektedir. Tannlaştınlan tsa çoktannlı dinlerden kalan alışkanhklann terk edilmemesidir. Ermeni Gregoryen kilise Monofı- zittir. Buna mukabil Nesturilik Müslüman Tann an- layışma yaklaşmakta, Hz. tsa'ya kutsal peygam- ber kımliği vermektedir. Hıristiyan dinbılimcilen- nin bir kısmma ve oryantalistlere göre Hz. Mu- hammed, peygamberliğini ilan etmeden önce uzun yıllar Nesturi bir papazla teraas haündeydi. Nesturilik XIX. yüzyıla kadar varhğını sürdür- müş. daha sonra Katolik kiliseye katılmıştır. "Kel- dani Katolik olarak anılan bu Hıristiyanlar bugün özeilikle Türkiye'de, Irak ve lnm'da jaşamaktadı- riar" (MICHEL. Thomas: s.101) Konsiller bırer uzlaşma toplanülanydı. Uzla- şılan konulardan biri de 5 tane patrikligin kurulmasıydı. Bunlar Roma, İstanbul. fskenderiye, Antakya, Kudüs patrikleriydi. Patrikliklerin kurulması Hıristi- yanlıktaki bölünmelerin politik temelini oluşturmaktadır. Güç alanı sürtüşmeleri beş değişik böl- gede böylece gündeme gelir. Nitekim 1054 yıbnda Roma ile İstanbul arasmda ipler kopar. Roma Ortodoks gövdeden aynlır. Bu aynbnada kültürel farkblıklar önemb etmenlerden biridir Örneğin Doğu'da Grekçe, Batı'da Latince kullanıunaktadır. Politik ve kültürel yapı farklılı- klan karşılıklı sııçlamalara yol açar. Taraflar birbirlerini "kredo'- 'ya (Hırisüyanlığın maddi ve ma- nevi amentüsü) ihanetle suçlarlar. John FrtzgeraM Kennedy, ABD'nin flk Katofik Başkan'ıydı. ÖzeUikk 1962 Küba Bunabmı sırasmda, Katoiikliğinuı yararmı görmüş, dönemin Katob'k Kilisesi Başkanı Papa Johannes XXIII ile yaptığı görüşmeler. papanm bem Amerika'va hem de So>>etler Birliğfne itktal' öğütlemesi sonucunu getinniştL Ancak Kennedyl'nin, 22 Kasm 1963'te kurban gittiği sui- kastın anlında bağnaz Protestanlar'n parmağı olup, ofanadığı hala tarüşılagdmektedir. güncelleşebibr. Başka bir anlaümla liberal ve öz- gürlükçü din yorumlannda olduğu gibi yarattı- ktan, ilkelerini saptadıktan sonra artık kanşma- yan Tann anlayısı Calvin'ci felsefede yoktur. Bugünkü ABD halkı büyük ölçüde cedleri ölen Püriten düşünce tarzının etkisindedir. Kapitabz- min acımasız sosyo-ekonomik yapısı içinde, Tann'ya sığınmak, ibadet, yakmlanm sevmek ve özel yaşama, ahlakı getirmekle dindar Amerikab ilahi affa mazhar olmayı beklemektedir. Kilise on- lan kurtanr, cennetin yolunu açar. Bu ülkede sık sık sahte peygamberlerin çıkışı bir rastlantı değildir. tnsanlar, bilinçaltında Eski Ahit içinde yaşadıklanndan, her an için bir kurtancıya kucak açma ihtiyaanı duyarlar. Tann onlara mu- cizeler gösterir; küiseye bağlandıkça mutluluk ge- ür. Kiliselerde ana bölûnmeler A BD'deki din, mezhep ve alt aynmlan açık- lamadan önce bunlann temebnde yatan ana bölünmelere değinmek gerekiyor. Kib- sclerdeki ana bölünmelerin doktriner, teolojik, sosyal ve politik nedenleri vardır. Roma Imparatorluğu'nun IV. yüzyılda Hıristi- yanlaşması, resmi din olarak Hıristiyanlığı kabul lanan Konsil'de ise Peder'in. Kutsal Ruh ve Oğul'la birbkte bir bütün, bir "ünite" oluşturduğu karan abnmışür (Oement. Ohvier: L'Eglise Ort- hodoxe, Paris 1961. Que-Sais-je, s.9). V. yüzyılda Nesturüiğin kurucusu ünlü din- bilimci Nestorius'un izinden gidenler tsa'da biri beşeri, diğeri ilahi olmak üzere iki kişiliğin varol- duğunu; beşeri kişiliğin Meryem'den gel- diğini, ilahi kişiliğin ise Tann'nın ebedi Kelamı ol- duğunu ileri sürüyorlardı (MICHEL. Thomas: Hıristiyan Tannbibmine Giriş, tstanbul 1992, Or- han Basımevi. s. 100) 431 yılında toplanan Efes Konsili bu görüşü reddederek Isa'nın Tann'yla birükte bir bütün, bir "ünite" olduğunu bjldirir. Böylelikle nesturibk afaroz edilmiştir. Nesturilik, Hz. İsa'nın insan kimliğine ağırlık vermekle onu yeryüzüne indir- miştir. Bu tutum konsil kararlanna ters düşmek- teydi. 451 yıhnda toplanan Kadıköy Konsiü Isa'yı tannlaşünr. "O gerçek Tann ve gerçek insandır". Hz. İsa'da iki doğa vardır; bunlar birbirinden aynlmazlar. Bütünlük birbirini tamamlar. (Cle- ment, Obvier: S.9) tznik ve daha sonra İstanbul'da 553 ve 580 ta- rihlerinde toplanan konsiller "Nesturfler" ve "Mo- Dofizittere" kesin yanıt niteliğini taşır. Nestunlerin Politik aynlmalar P obtik aynlmalann ilki bu tarihten çok önce V. vüzyılda gerçekleşmişti. Monofîzit geleneğe bağlı Ermeni- ler Gregoryen kiliseyi kurmuşlar- dı. Ermeniîerin yaşadığı bölgeler- de Hıristiyanbk III. yüzyılda yayı- Imaya başlamıştı. Grigor'un 301 yıbnda Ermeni Kral Tridates'i Hınstiyan yapmasından sonra buralarda ayn bir örgütlenme ol- muştur. Bizansla sürekli çekişme içinde olan Ermeniîerin bu tutumu pob- tik temellidir. Ermeniler451 tari- hindeki Kadıköy Konsili'ne kaü- lmamışlar ve Monofîzit anlayısı sürdürmüşlerdir. Böylebkle son- radan aziz sıfatı verilen Grigor'a (Aziz Greguar) bağlı Gregoryen İcibse kurulmuştur. Kibsede en büyük ve en önemb aynlma XVI. yüzydda Katobk ki- bseden aynlarak Vatikan'ı pro- testo eden "Protestan harekeftir. Bu harekette de politik etmenler önem taşımaktadır. Ancak politi- kayla birükte teolojik, sosyal, ekonomik etmenler de aynlmayı körüklemişür. Tarih sahnesine yeni adımını atan burjuva sınıfı. rönesans. yeni kıtalann bulunması, tkaret devrimı gibi olay ve olgular durağanlaşan ve aristokrat sömürüye alet olan Katobsizmi kuş- kusuz yıpratacaktı. İnceleme konumuz olan "ABD'deki dinler'*de Protestan eğibmler oransal olarak çok daha faz- ladır. Protestanhk kibse içinde bir reforma (yeniden yapılanma) yol açmıştır. Bu reform sanıldığı gibi sadece Protestanbk olarak karşımıza çıkmaz. Pro- testan tepkiler ve burjuva doktrini olan laik doğal hukuk felsefesinin gelişmesi karşısında Katolik ki- lise de manevi açıdan yeniden yapılanmaya git- miştir. Bu yeniden yapılanma faaliyeti içinde. Katobk kilise Akinolıı Thomas'ın (XIV. yy.) rasyonabst (akıla) doktrinini canlandırmıştır. Yazgıa ve tes- bmiyetçi Calvin Protestanbğı karşısında rasyona- bst Hıristiyardık daha ileri ve gerçekçi bir görü- nüm kazanmışür. Yarın: 'Saf lık'tan 'baskaldırı'ya POLrnKA VE OTESI MEHMED KEMAL Rk Küapçdap.. Rahmetli Hayrettin Hoca (Istanbullu) kitap almayı, ki- tap okumayı pok severdi, "Rafta duracağına başta dur- sun" derdi. Üç oğlu bir kızı olmasına karşın or.lar için bile kitaplık merakı yoktu. Hayrettin Hoca kim diye soracak olursanız, kısadan bir yanıt vereyim; soyadı Istanbullu'ydu ama, kendisi Kayserili'ydi. Uzun yıllar öğretmenliketmiş, binlerceöğ- renci yetiştirmişti. Son görevi Develi Belediye Başkan- lığı'ydı. 12 Eylül döneminin en azgın günlerinde pusu kurmuşlar, canına kıymışlardı. ölümü "faili meçhul"d- nayetlerden biri olmuştu. Aradan yıllar geçti hâlâ bulu- namadı. 12. Kitap Fuan'nı gezerken aklıma Hayrettin Hoca gel- di. Bu fuara gelse, dizili kitapları görsme, edinmek İçin nasıl içi giderdi. Osmanlı'ya "matbaa" geç gelmiştir; böyle olunca ki- tabın gelmesi de gecikmiştir. Dort ayda bir yayımlanan "Müteferrika" dergisinden alıntılarla bizde kitabın geli- şimine bakacağız. Derginin sahibi veyazıişleri sorumlu- su: İ. Lütfü Seymen. Yönetim yeri: Mühürdar Caddesi, 70/23 Kadıköy. XIX. yuzyılın son senelerinde eski Istanbul'un meşhur semtlerinden birinin adı Bab-ı Âli Caddesi'dir. Kitapçı dükkânları burada boydan boya sıralıdır. Bab-ı Âli'de ilk kitapçı dükkânı meşhur kitapçı Kirkor Efendi'nin tanıklı- ğına dayanan Ahrriet Rasim'e inanılırsa Antranik adlı tanınmış bir mühürcünün eski dükkânında kurulmuştur. Şehrin bu bölgesinde kitap alım ve satımı uzun süre Er- meniîerin tekelinde kalmıştır. Bu tekel son yıllara değin gelmiştir. Gazete yönetim evlerinin ve kitapçıların top- landığı bu cadde şimdi neredeyse bomboştur. Gazete- ler bir yana, kitapçılar bir yana dağılmıştır. Basımevlerinin bulunduğu yerler ise Beyazıt'ta Mer- can Tayahatun ve MahmutPaşa semtleri olmuştur. Baş- ka basımevleri de zamanla burada yerlerini almışlardır. Arakel Kitabevi XIX. yüzyıiın 80li yıllarında Kitapçı Arakel diye tanınan Arakel Tozluyan (ölümü 1912) tara- findan kurulmuştur. Arakel. Bab-ı Âli'de dükkân açma- dan önce Galata Köprüsü yakınlarında kitap satardı. Arakel daha sonra işlerini çok geliştırmiştir. Türkçe'nin yanında Fransızca kitaplar da satmıştır. Gazete, dergi. kitaptan başka şarkı sözleri de basıp satmışlardır. İ. Lütfû Seymen'in Erbab-ı Mütalaaya Hizmet: 1. Meş- rutiyet kıtapçığı ve Arakel Efendi'nin mektupları... bunlar ilgiyle okunur. Sahafhk ve eski kitapçılık üstüne en canlı anılar Erme- nilerden gelmektedir. Bunlar hem kitap satıcı, hem de kitap yayıncıdır. Kitapçı Kirkor Efendi'nin Ahmet Ra- sim'e anlattığına göre ilk kitapçı Toros Efendi adında bir Ermeni'dir. Toros Efendi, eski Ikdam Basımevi'nin bu- lunduğu hanın karşısında Antranik'in dükkânında kitap- çılık yaparken iflas etmiş, kitaplarını okkayla satmıştır. Arakel Efendi'nin Yemen'de Yedinci Ordu'yu Hümayun Levazım Dairesi Üçuncü Şubesi Muavini Hüsnü Efendi (hazretleri) ile mektuplaşmaları vardır. Bu mektuplarda- ki konular bugün dahi canlıdır. Hüseyin Cahlt Yalçın ilk romanı olan "Nadide"yi bas- madığı için Arakel Efendi'ye kırgındır. Ali Kemal-Hüse- ytn Cahtt tartışmasında Sadrazam Saft Paşa Cahit'i tutar. Arakel aracılığıyla Hüseyin Cahit'le tanışmak is- ter. Müteferrika ilginç bir dergidir, daha da olacaktır. Eli- min altında duruyor. Yet;,-yer karı,ştırarak okuyorum. Küçük küçük belgeler okundukça altından ne hazineler çıkıyor. Sahaflık mesleğinin tarihi daha yazılmadı. Bu çalışmalar ve uğraşmalar yolun kaldırım taşlarını oluş- turuyor. Belgeler ve bilgiler biriktikçe tarihe giden yol açılacaktır. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDANSAĞA: 1/ Bir kişinin doğum anında, Güneş'in. geze- genlerin ve yıldızlann göreli konumunu göste- ren gök haritası. 2/ Ko- ku... Birine dokunsun diye söylenen söz. 3/ Elam kralbğırun başken- ti... Yakanın göğse doğru 6 inen devrik bölümü. 4/ j Kişileştirilen varlıklara söz söyletme sanatı... Ti- 8 çaret eşyası. 5/ Imkân. 6/ g İki borunun birbirine bir- leştirildiği yer... "Çalma, hırsızlık" anlamında argo sözcük 7/ At, eşek gibi hayvanlann tırnağı... Matematıkte kullanılan sabit bir sayı. 8/ Kızıl tüylü bir av kuşu... Cerahat. 9/ Kömüriin siyah elmas, turizmin bacasız sanayi biçiminde adlandınlması örneklerinde oldu- ğu gibi, tek bir sözcükle anlatılabi- lecek bir kavramı birden çok söz- cükle anlatmaya verilen ad. YLTİARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir yiyecek ya da içecekten sağlanan yarar. 2/ Mevki, ma- kam... Japon müzjğine özgü telli bir çalgı. 3/ Haşlandıktan son- ra ya da doğrudan doğruya kızartılarak pişirilen ve dilim dilim kesilen et... Senaryosunu Yümaz Güney'in yazdığı ve Şerif Gö- ren'in yönettiği, 1982 Cannes Fihn Şenliği'nde Altın Palmiye odülünü kazanan fılm. 4/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Antalya'- nın bir ilçesi. 5/ Mısır'da, basamaklı piramitlerin bulunduğu SİT alanı. 6/ Bir yerden başka bir yere aktarma. 7/ İlaç vererek hastalığı iyi etmek... Radyumun simgesi. 8/ Lzun tüylü kal- pak... Metal saplama. 9/ Kadınlann omuzlanru örtmek için kullandıklan geniş atkı... DeruzJerde yaşayan iki çenetli ve iri bedenli yıımuşakça cinsi. İLAN SAKARYA ÎŞ MAHKEMESİ'NDEN 1993/5-379 Davaa: Bağ-Kur Genel Müdürlüğu. Davablar: Ali Yıldınm mirasçılan; 1- Zahide Yıldınm, 2- Erdal Yddınm, 3- Beyaz Yıldınm, adresi meçhul Dava: Tazmınat. Davaa Bağ-Kur Genel Müdürlüğu tarafindan davab Aü Yıldınm mirasçılan Zahide. Erdal, Beyaz Yıldırun aleyhlenne açılan tazmınat davasının yapılan yargılaması sonunda \erilen hüküm; Davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı kurum üzerinde bırakıbnasına karar verihniş obnakla; Işbu karar, adresi meçhul davalüar Zahide Yıldınm, Erdal Yıldı- nm. Beyaz Yüdınm'a davetiye yerine kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basm: 52457 tLAN T.C. KÜÇÜKÇEKMECE BİRtNCİ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞ1 1993 İ 388 Esas Bayburt ıli, merkez ılçesi, Yolalü kö)^ C: 186*02, aile sıra: 76, bırey: l'denüf kayıtlı bulunan Anatoli ile Lioudmila'dan ohna 1%5 D.lu Viktona Fedeeva'nın ad ve soyadının Yasemin Uzunhasan ola- rak tashihine karar verilmiş olduğu ilan olunur. 11.11.1993 Basın: 11643
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle