Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 KASIM1993 CUMARTESİ
12 DIZIYAZI
TMdHSORECMEDİIfit
A M EaR İ
SUNUŞ Din, bugünün dünya egemeni Amerika Birleşik Devletleri'nde, yüzyıllar
önce; ülke henüz yerlilerin ve ardından da İngiliz Kolonileri'nin yönetimi altındayken
egemenlik kurmuştur. Başlangıçta, dinin temel ilkelerine kesinkes bağb Püritenlerin, Ahdi
Atik Hıristiyanlannı andınr saf ve temiz bir dinsel yaşam sürtneyi yeğledikleri Amerika;
kolonilikten devlet, deyletten de dünya devi olmaya yöneldikçe, gıderek Protestanlaşmıştır.
Protestanlığın temelindeki 'başkaldın'nın bir 'dinsel', bir de 'laik' yönü vardır. Bugünün
Amerikahsı; uluslararası arenadaki konumunu, ekonomik ve toplumsal yapısını, bireysel
davranış ve ahlakını gene de sıkı sıkıya ağlı olduğu ve bağh olduğunu göstermekten 'onur'
duyduğu dinsel inançlannın etkisiyle belirlemektedir. Bu dizi, 16. ve 17. Yüzyıl'ın Yeni
Kıta'sından başlayarak Amerika Birleşik Devletleri'nin bugününe değin. bu geniş ülkede
yayılan dinleri ve bu dinlerle mezheplerin etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır.
1946yılında Elazığ'da doğdu. 1964yüında Galatasaray Lisesi'ni
bitirdi. 1962-63yüında AFŞ burslu lişe öğrencisiolarak
Dallas- Texas 'ta eğitim gördü. İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi'nde yüksek öğrenimini tamamlayan Öktem, 1972yılında
aynıfakültenin Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisikürsüsünde asistan
olarak göreve başladı. 1981 yüında "Fenomenoloji ve
hukuk-hukukun özü sorunu " çaltşmasıyla doçent unvanını aldı.
1988yümdaprofesör oldu. Halen istanbul Üniversitesi İletişim ve
Şiyasal Bügiler Fakültesi'nde Siyasal Düşünceler, Sosyoloji ve
İletişim Sosyolojisi, Felsefe ve Hukuk Felsefesidersleri veriyor.
Öktem 1981 yüından buyana dinfelsefesi ve din sosyolojisi
alanlannda çalışmalaryapmaktadır. Islam dininin özgürlükçü
yorumları üzerinde arasttrmalaryapan Öktem, AlevUikle ilgüifelsefı,
tarihselbağlamdaçalışmalargerçekleştiriyor. "ABD'deDinler"
araştırması daha önce başlatuğı ve ABD 'de 1991 yüında üç ay ka-
larak gerçekleştirdiği bir araştmnanın ürünüdür.
Eski Ahit'e bağlı insanlardır Amerikan toplumunun çoğunu oluşturanlar vepeygamberlerin yaşam biçimine
öykünürler... Yaşam amaçları, günahlarindan arınmak için "tevekkül" içinde boyun eğip dua etmektir
w
Dk günah'ın çocuklarıÖNSÖZ
Sivil tophan anlayışırun geçerli veyaygın olduğu Batı demokrasilerinde ve özellikle A BD 'de, içpoliti-
kada antidemokratik bir yönetimi düsünmek söz konusu olamaz. O halde din de sivil toplum anlaytşı
içinde örgûtknmeli, her cemaat ve mezhep. devlet çatısı dışmda kendi örgütünü kendi kurmalıdır. Bu
nedenle Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanhğı'ntn varlığı sivil toplum mantığıyla bağdaşamaz. Kaldı ki
ülkemizde 20 milyon Alevi 'yi Diyanet İşleri Başkanlığı temsil etme selahiyetine haiz değildir, çünkü bu
başkanhğa Sünniler hâkimdir. Dinin sivil toplum anlayısı içinde en iyi örgütlenme biçimiABD sosyal ve
sivasal vaşammda ortaya çıkmaktadır. ''Cemaatler Sistemi'' A BD 'nin dinsel düzenlemede benimsediği
yöntenidir ve olumlu sonuçlar alınmaktadır. Özetle ABD, dinsel düzenlemeler bağlamında en iyi sivil
toplum örneğini oluşturmaktadır. Ülkemizde çok yaygın bir kanı vardır:''Hıristiyanlık, laikliğe elverişli
bir dındır, Müslümanlıkta ise laiklik olamaz"... "Hangiyorumu"diye düşünülmeden üeriatılan bu üs-
tünkörü anlayış, hiçbir zaman dinlerin ABD 'deki sosyalgörünümünü incelememiştir. Evet ABD yasal
olarak laik bir yapı içindedir. Bunda kuşku yok... Ancak yasalardan çok daha güÇHi yaptırıma sahıp
olan sosyalyaptırımlar bağlamında dinin konumu acaba nasıl bir görünüm ortaya koyrnaktadır? Kilise-
ler etrafmda bir arayagelen insanların ''küçük dünvası'' üzerinde mezhepler acaba ne tür bir güç oluştu-
ruyor? Acaba bizde en bağnaz mezhep veya İslami örgüılenmelere taş çıkaracak kadar bağnaz, tutucu,
vobaz "legal" örgütlenmeler oradayok mu? Acaba bu tür örgütlenmeler devletin siyaseti üzerinde ne tür
etki boyutları yaratmakıadır?
Anglo-Sakson pragmatizmi içinde Püriten kökenli Amerikaluıın "gerçek yazgısı"acaba nedir? Sa-
dece dinin biçimselyönümiyerinegetirerekopragmatik.tükeıici toplumyaşammm "günahlarmı"acaba
kendince affettırmeye mı uğraşıyor? Protestanlığın yazgıcılığa ağırlık veren geriye dönüşü karşısmda
XX. yüzyılm katolikliği acaba kendinigelişen koşullara dahafazla mı adapte edebilmektedir? Katoliklik
neo-tomistlerle (yani Aziz Thomas'cılar) çağunızda akücıhğı yeğleyip kara Avrupası kültürü içinde
gerçekçi bir lutum mu izlemektedir?
Bir yandan küçük Amerika oluyoruz, ama oranm sosyal dokusunun temel örgülerinden biri olan din
olgusunu tanımıyoruz. Amerikan modeli tipi tüketim toplumu içinegiriyoruz, ama Türk dindar tüketki-
si ile A BD lı dindar tüketici arasmdaki dinsel tutum paralelliğini mcelemiyoruz.
İletişim çağında dünya ''global bir köy'' olurken din alanında da değişik dinler ve mezhepler arasmda
yoğun bir etkileşim gündeme gelmektedir. Dünyanın en güçlü devletinin dinsel sosyal dokusu kuşkusuz
bizi de etkilemektedir...
-1-
Dünyaya hûkmeden ABD'nin sosyal, politik,
hukukial, ekonomik yapısında son derecede
önemlı yeri olan din olgusunu ne yaak ki Tûrkiye
kamuoyu yeterince tarumamaktadır. Sosyal do-
kunun tanınması kadar. bu dokunun dünya siya-
seti üzerindeki etkisini bilmek de aynca önem taşı-
maktadır.
ABD'de din olgusu hukuksal boyutta dûzen-
lemrken bizde olduğu gjbi devlete bağlılık yoktur.
Gerçek tüm laik devletlerde olduğu gibi ABD'de
"cemaatier sistemi" vardır. Tüm mezhep ve alt
mezhepler kendi kiliselerine giden cemaatin kur-
duğu özerk bir yönetim içindedir. Papazlannı do-
laylı olarak kendileri seçer; cemaat, kiliselerin işle-
yişinı finanse eder ve aynca ternsil oranında devlet
bütçesinden ödenek ahrlar. Özerk kuruluşlar ha-
linde faaliyet^gösteren cemaatler: okullar. üniver-
siteler, hastander açıp işletmektedir. ABD'de din
ve inanç olgusu devlet ve toplum yapısirun belirle-
yici öğesidir. Devletin kurulu-
şunda, ABD'nin uluslararası
gücünü artürmasında Hıristi-
yan dinine bağb değişik mez-
heplerin çaba ve gayretinin bo-
yutlan başka ülkelerle karşı-
laştınlamayacak derecede
önemüdir.
ABD, sivil toplum dinsel örgütlenme bıçimi
açısından gecen yüzyılda dünyaya önderlik de
yapmıştır. 1893 yıhnda bu ülkede Dünya Dinler
Parlamentosu toplanmış; din ve inanç özgürlüğü-
ne ilişkin bir deklarasyon yayımlanmıştır.
ABD halkının "Eski Ahit Toplumu" olduğu da
iddia edilmektedir. Oalvin'cı Püriten köken bu
yargıyı gündeme getirmiştir. Hıristiyanlığın Aziz
Augustin'ci yorumu içinde Yeni Kıta'ya göçen in-
sanlar "saf Hıristiyan" yaşam taranı sürdürdükle-
rini öne sürerek Püriten teolojiyi geliştirmişlerdir.
Bu anlayış Eski Ahit'te adı geçen insanlann, pey-
gamberlerin yaşam biçimlerine öykünme olarak
ortaya çıkar. Insan, "ük günah"ın çocuğudur. Gü-
nahkar karakterinden annmalı. tevekkül içinde
Tann'ya yakarmahdır. Onun yazgısı boyun eğ-
mek. afTa mazhar olabilmek için yalvarmaktan
başka bir şey değildir. Insanın irade özgürlüğü
yoktur. tüm yaşam ve yazgı Tann'ran eseridir.
Günahkân cezalandırmak. tövbekarı ödüllendir-
mek için Tann'nın ışığı bu dünyada her an için
etmesinden önce Hıristiyan teolpjide önemli tartı-
şmalar mecuttu. Antik Yunan felsefesiniayaygın
olarak benimsendigi bir ortamda, yeni din, düşün-
ce farklılıklan yaratmakta, aynlmalar gündeme
gelmekteydi. Antik Yunan felsefesınin din üzerin-
deki etkilerine Müslümanlık da tanık olmuştur.
Emevi ve Abbasiler dönemındc Müslüman teolo-
jide de Yunan felsefesi önemli izler bırakmıştır.
Konsillik tartışmalan
K
onsil diye adlandınlan, IV. yüzyılda baş-
layarak VIII. yüzyıla kadar süren değişik
dinsel toplantılarda abnan kararlar Hıristi-
yanlıktaki bölünmelerin ana kaynağıdır. Tann'-
ran varoluş tara (hipostaz) üzerindeki bu tarü-
şmalann ilki 325 yüında tznik'te yapıldı (I. Kon-
sil, tznik Konsili). Tartışma sonunda Hz. Isa'nın
oğul olarak Peder'le aynı yapıda olduğuna karar
verildi. Bu. bir anlamda Tann'yla Hz. Isa'nın öz-
deşleşmesi demektir. 381 yılında istanbul'da top-
tnanç ticareti
H
ukuksal ve politik yapıda
din, inanç ve ibadet öz-
gürlüğüne verilen yer ve
önem tarüşmasız gerçek bir li-
beralizmi ortaya koyar. Tüm'
sosyal yaşam. kilise ve buraya
bağh kuruluşlar çerçevesinde
oluşur ve gelişir. ABD'de tüm
başkanlar inanç ve ıbadetlerini
kamuya göstermekten gurur
duyarlar. inanç ticareti politi-
kada çok sık kullanılan bir yön-
temdir. Liselerde yakın zamana
kadar dersler her sabah Tann'-
ya şükran duasıyla başlatılırdı.
ABD tarihinin ilk Katolik baş-
karu J.F. Kennedy'nin bağnaz
Protestanlar tarafindan öldü-
rüldüğü, bu muamma ile ilgili
üretilen varsayımlardan biridir.
1950-1960 >ıllan arasmda Yük-
sek Mahkeme kararlanran bir
kısmında ABD halkının "dinsel
bir toplum oluşturduğn" hususu
vurguknmıştır (Religion, Poh-
tics and Democraty by James
Reichley'in Dialogue 3-1992,
s.48)
Yobaz yorumlar
A
BD'de Protestan ağırlıklı
mezhep ve alt aynmlar
(denomination) Luther
ve Carvûı'ci geleneğe bağbdır ki
bu, Aziz Augustin'ın (IV-V.
yüzyıl) teolojisine dönüştür.
Özellikle Calvin'ci (Kalven'ci)
Protestanhk, yazgıa yapısıyla
koyu bağnaz bir Hıristiyanlığı
temsil eder. Calvin'ci yorumlar
başka dine mensup olanlan if-
lah olmaz zındık, kafir olarak kabul eder. Yobaz
yorumlar ağırhktadır, ama ülkenin gelişmesine
katkısı olan liberal yorumlar da mevcuttur.
ABD'nin anayasal düzeni felsefi ve sosyolojik
açıdan adeta liberalizmin düşünsel kuruculan-
ndan John Locke'la Protestanlığın tutucu temsil-
cisi Calvin'in görüşlerinin sentezidir. Bu sentez
Protestan "Püriten" ahlakı oluşturan düşüncedir.
Devlet John Locke'da olduğu gibi "cezalandırma
jetkisiyle" donatıktır. İnsan haklan, doğa] hak ve
özgürlükler hukuk önünde mutlaktır; devlet hak
ve özgürlüklere, ekonomiye ilke olarak müdahale
edemez. Özgür ve serbest sosyo-ekonomik düzen
içinde sorun ve kargaşa çıküğı takdirde ancak
devletin müdahalesi söz konusudur.
John Locke'a göre devletin hiçbir şekilde kan-
şamayacağı özgürlük, inanç ve düşünce hak ve öz-
gürlüğüdür; bu alanda devletin müdahalesi isyanı
meşru hale getirir. John Locke'cu anlayışm
uzantısı olarak ABD'de cemaatler serbestçe ör-
gütlenmişler ve yukanda belirttiğımiz gibi yan ku-
rum ve kuruluşlan da devreye sokarak sosyal ya-
şamda güçlü hale gelmişlerdir. Suç işledikleri tak-
dirde devlet kuşkusuz müdahale etmekte, ceza-
landırma işlevini yerine getirmektedir. ABD'de
dinsel alanda tipik bir sivil toplum örgütlenmesi
mevcuttur.
BD'nin
uluslararası gücünün
artmasının en önemli
dayanağı, Hıristiyan dinini
oluşturan mezhepler ve
insanlann sosyal yaşamlannı,
kilise ile ona bağlı kuruluşlar
çerçevesinde oluşturmuş ve
yerleştirmiş olmasıdır.
insel özgürlük;
politikanın ve ticaretin
kurallannı tartışmasız
belirleyen liberalizmin
^üvencesidir. Ama
Protestan ağırlıkJı ABD'de ilk
Katolik Başkan
J.F.Kennedy'nin bağnaz
Protestanlarca öldürüldüğü
varsayımı hâlâ
çürütülememiştir.
apitalizmin acımasız
sosyo-ekonomik yapısı içinde
Tann'ya sığınmak, tapmmak,
yakınlannı sevmek ve özel
yaşamı ahlakh kılmakla
dindar Amerikalılar "ilahi
affa" mazhar olmayı umar ve
başkanlan dahil, tümü bu
özelliklerini gözler önüne
sermeye bayılır.
ikili doğa anlayışı karşısında Monofiatler Isa'nın
insanbğı ıcınde ıîahilığıni aramaktadırlar. Mono-
fızitlerde Isa. bir anlamda yeryüzünde dolaşan ve
varlığını manevi olarak sürdüren Tann'dır. Söz-
cük anlamıyla "Monofiziznı'' bütün içinde tek bir
doğa anlamına gelmektedir. Tannlaştınlan tsa
çoktannlı dinlerden kalan alışkanhklann terk
edilmemesidir. Ermeni Gregoryen kilise Monofı-
zittir.
Buna mukabil Nesturilik Müslüman Tann an-
layışma yaklaşmakta, Hz. tsa'ya kutsal peygam-
ber kımliği vermektedir. Hıristiyan dinbılimcilen-
nin bir kısmma ve oryantalistlere göre Hz. Mu-
hammed, peygamberliğini ilan etmeden önce
uzun yıllar Nesturi bir papazla teraas haündeydi.
Nesturilik XIX. yüzyıla kadar varhğını sürdür-
müş. daha sonra Katolik kiliseye katılmıştır. "Kel-
dani Katolik olarak anılan bu Hıristiyanlar bugün
özeilikle Türkiye'de, Irak ve lnm'da jaşamaktadı-
riar" (MICHEL. Thomas: s.101)
Konsiller bırer uzlaşma toplanülanydı. Uzla-
şılan konulardan biri de 5 tane
patrikligin kurulmasıydı. Bunlar
Roma, İstanbul. fskenderiye,
Antakya, Kudüs patrikleriydi.
Patrikliklerin kurulması Hıristi-
yanlıktaki bölünmelerin politik
temelini oluşturmaktadır. Güç
alanı sürtüşmeleri beş değişik böl-
gede böylece gündeme gelir.
Nitekim 1054 yıbnda Roma ile
İstanbul arasmda ipler kopar.
Roma Ortodoks gövdeden
aynlır. Bu aynbnada kültürel
farkblıklar önemb etmenlerden
biridir Örneğin Doğu'da Grekçe,
Batı'da Latince kullanıunaktadır.
Politik ve kültürel yapı farklılı-
klan karşılıklı sııçlamalara yol
açar. Taraflar birbirlerini "kredo'-
'ya (Hırisüyanlığın maddi ve ma-
nevi amentüsü) ihanetle suçlarlar.
John FrtzgeraM Kennedy, ABD'nin flk Katofik Başkan'ıydı. ÖzeUikk 1962 Küba Bunabmı
sırasmda, Katoiikliğinuı yararmı görmüş, dönemin Katob'k Kilisesi Başkanı Papa Johannes
XXIII ile yaptığı görüşmeler. papanm bem Amerika'va hem de So>>etler Birliğfne itktal'
öğütlemesi sonucunu getinniştL Ancak Kennedyl'nin, 22 Kasm 1963'te kurban gittiği sui-
kastın anlında bağnaz Protestanlar'n parmağı olup, ofanadığı hala tarüşılagdmektedir.
güncelleşebibr. Başka bir anlaümla liberal ve öz-
gürlükçü din yorumlannda olduğu gibi yarattı-
ktan, ilkelerini saptadıktan sonra artık kanşma-
yan Tann anlayısı Calvin'ci felsefede yoktur.
Bugünkü ABD halkı büyük ölçüde cedleri ölen
Püriten düşünce tarzının etkisindedir. Kapitabz-
min acımasız sosyo-ekonomik yapısı içinde,
Tann'ya sığınmak, ibadet, yakmlanm sevmek ve
özel yaşama, ahlakı getirmekle dindar Amerikab
ilahi affa mazhar olmayı beklemektedir. Kilise on-
lan kurtanr, cennetin yolunu açar.
Bu ülkede sık sık sahte peygamberlerin çıkışı bir
rastlantı değildir. tnsanlar, bilinçaltında Eski Ahit
içinde yaşadıklanndan, her an için bir kurtancıya
kucak açma ihtiyaanı duyarlar. Tann onlara mu-
cizeler gösterir; küiseye bağlandıkça mutluluk ge-
ür.
Kiliselerde ana bölûnmeler
A BD'deki din, mezhep ve alt aynmlan açık-
lamadan önce bunlann temebnde yatan
ana bölünmelere değinmek gerekiyor. Kib-
sclerdeki ana bölünmelerin doktriner, teolojik,
sosyal ve politik nedenleri vardır.
Roma Imparatorluğu'nun IV. yüzyılda Hıristi-
yanlaşması, resmi din olarak Hıristiyanlığı kabul
lanan Konsil'de ise Peder'in. Kutsal Ruh ve
Oğul'la birbkte bir bütün, bir "ünite" oluşturduğu
karan abnmışür (Oement. Ohvier: L'Eglise Ort-
hodoxe, Paris 1961. Que-Sais-je, s.9).
V. yüzyılda Nesturüiğin kurucusu ünlü din-
bilimci Nestorius'un izinden gidenler tsa'da biri
beşeri, diğeri ilahi olmak üzere iki kişiliğin varol-
duğunu; beşeri kişiliğin Meryem'den gel-
diğini, ilahi kişiliğin ise Tann'nın ebedi Kelamı ol-
duğunu ileri sürüyorlardı (MICHEL. Thomas:
Hıristiyan Tannbibmine Giriş, tstanbul 1992, Or-
han Basımevi. s. 100)
431 yılında toplanan Efes Konsili bu görüşü
reddederek Isa'nın Tann'yla birükte bir bütün, bir
"ünite" olduğunu bjldirir. Böylelikle nesturibk
afaroz edilmiştir. Nesturilik, Hz. İsa'nın insan
kimliğine ağırlık vermekle onu yeryüzüne indir-
miştir. Bu tutum konsil kararlanna ters düşmek-
teydi. 451 yıhnda toplanan Kadıköy Konsiü Isa'yı
tannlaşünr. "O gerçek Tann ve gerçek insandır".
Hz. İsa'da iki doğa vardır; bunlar birbirinden
aynlmazlar. Bütünlük birbirini tamamlar. (Cle-
ment, Obvier: S.9)
tznik ve daha sonra İstanbul'da 553 ve 580 ta-
rihlerinde toplanan konsiller "Nesturfler" ve "Mo-
Dofizittere" kesin yanıt niteliğini taşır. Nestunlerin
Politik aynlmalar
P obtik aynlmalann ilki bu
tarihten çok önce V.
vüzyılda gerçekleşmişti.
Monofîzit geleneğe bağlı Ermeni-
ler Gregoryen kiliseyi kurmuşlar-
dı. Ermeniîerin yaşadığı bölgeler-
de Hıristiyanbk III. yüzyılda yayı-
Imaya başlamıştı. Grigor'un 301
yıbnda Ermeni Kral Tridates'i
Hınstiyan yapmasından sonra
buralarda ayn bir örgütlenme ol-
muştur.
Bizansla sürekli çekişme içinde
olan Ermeniîerin bu tutumu pob-
tik temellidir. Ermeniler451 tari-
hindeki Kadıköy Konsili'ne kaü-
lmamışlar ve Monofîzit anlayısı
sürdürmüşlerdir. Böylebkle son-
radan aziz sıfatı verilen Grigor'a
(Aziz Greguar) bağlı Gregoryen
İcibse kurulmuştur.
Kibsede en büyük ve en önemb
aynlma XVI. yüzydda Katobk ki-
bseden aynlarak Vatikan'ı pro-
testo eden "Protestan harekeftir.
Bu harekette de politik etmenler
önem taşımaktadır. Ancak politi-
kayla birükte teolojik, sosyal,
ekonomik etmenler de aynlmayı
körüklemişür. Tarih sahnesine yeni adımını atan
burjuva sınıfı. rönesans. yeni kıtalann bulunması,
tkaret devrimı gibi olay ve olgular durağanlaşan
ve aristokrat sömürüye alet olan Katobsizmi kuş-
kusuz yıpratacaktı.
İnceleme konumuz olan "ABD'deki dinler'*de
Protestan eğibmler oransal olarak çok daha faz-
ladır.
Protestanhk kibse içinde bir reforma (yeniden
yapılanma) yol açmıştır. Bu reform sanıldığı gibi
sadece Protestanbk olarak karşımıza çıkmaz. Pro-
testan tepkiler ve burjuva doktrini olan laik doğal
hukuk felsefesinin gelişmesi karşısında Katolik ki-
lise de manevi açıdan yeniden yapılanmaya git-
miştir.
Bu yeniden yapılanma faaliyeti içinde. Katobk
kilise Akinolıı Thomas'ın (XIV. yy.) rasyonabst
(akıla) doktrinini canlandırmıştır. Yazgıa ve tes-
bmiyetçi Calvin Protestanbğı karşısında rasyona-
bst Hıristiyardık daha ileri ve gerçekçi bir görü-
nüm kazanmışür.
Yarın: 'Saf lık'tan
'baskaldırı'ya
POLrnKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Rk Küapçdap..
Rahmetli Hayrettin Hoca (Istanbullu) kitap almayı, ki-
tap okumayı pok severdi, "Rafta duracağına başta dur-
sun" derdi. Üç oğlu bir kızı olmasına karşın or.lar için
bile kitaplık merakı yoktu.
Hayrettin Hoca kim diye soracak olursanız, kısadan
bir yanıt vereyim; soyadı Istanbullu'ydu ama, kendisi
Kayserili'ydi. Uzun yıllar öğretmenliketmiş, binlerceöğ-
renci yetiştirmişti. Son görevi Develi Belediye Başkan-
lığı'ydı. 12 Eylül döneminin en azgın günlerinde pusu
kurmuşlar, canına kıymışlardı. ölümü "faili meçhul"d-
nayetlerden biri olmuştu. Aradan yıllar geçti hâlâ bulu-
namadı.
12. Kitap Fuan'nı gezerken aklıma Hayrettin Hoca gel-
di. Bu fuara gelse, dizili kitapları görsme, edinmek İçin
nasıl içi giderdi.
Osmanlı'ya "matbaa" geç gelmiştir; böyle olunca ki-
tabın gelmesi de gecikmiştir. Dort ayda bir yayımlanan
"Müteferrika" dergisinden alıntılarla bizde kitabın geli-
şimine bakacağız. Derginin sahibi veyazıişleri sorumlu-
su: İ. Lütfü Seymen. Yönetim yeri: Mühürdar Caddesi,
70/23 Kadıköy.
XIX. yuzyılın son senelerinde eski Istanbul'un meşhur
semtlerinden birinin adı Bab-ı Âli Caddesi'dir. Kitapçı
dükkânları burada boydan boya sıralıdır. Bab-ı Âli'de ilk
kitapçı dükkânı meşhur kitapçı Kirkor Efendi'nin tanıklı-
ğına dayanan Ahrriet Rasim'e inanılırsa Antranik adlı
tanınmış bir mühürcünün eski dükkânında kurulmuştur.
Şehrin bu bölgesinde kitap alım ve satımı uzun süre Er-
meniîerin tekelinde kalmıştır. Bu tekel son yıllara değin
gelmiştir. Gazete yönetim evlerinin ve kitapçıların top-
landığı bu cadde şimdi neredeyse bomboştur. Gazete-
ler bir yana, kitapçılar bir yana dağılmıştır.
Basımevlerinin bulunduğu yerler ise Beyazıt'ta Mer-
can Tayahatun ve MahmutPaşa semtleri olmuştur. Baş-
ka basımevleri de zamanla burada yerlerini almışlardır.
Arakel Kitabevi XIX. yüzyıiın 80li yıllarında Kitapçı
Arakel diye tanınan Arakel Tozluyan (ölümü 1912) tara-
findan kurulmuştur. Arakel. Bab-ı Âli'de dükkân açma-
dan önce Galata Köprüsü yakınlarında kitap satardı.
Arakel daha sonra işlerini çok geliştırmiştir. Türkçe'nin
yanında Fransızca kitaplar da satmıştır.
Gazete, dergi. kitaptan başka şarkı sözleri de basıp
satmışlardır.
İ. Lütfû Seymen'in Erbab-ı Mütalaaya Hizmet: 1. Meş-
rutiyet kıtapçığı ve Arakel Efendi'nin mektupları... bunlar
ilgiyle okunur.
Sahafhk ve eski kitapçılık üstüne en canlı anılar Erme-
nilerden gelmektedir. Bunlar hem kitap satıcı, hem de
kitap yayıncıdır. Kitapçı Kirkor Efendi'nin Ahmet Ra-
sim'e anlattığına göre ilk kitapçı Toros Efendi adında bir
Ermeni'dir. Toros Efendi, eski Ikdam Basımevi'nin bu-
lunduğu hanın karşısında Antranik'in dükkânında kitap-
çılık yaparken iflas etmiş, kitaplarını okkayla satmıştır.
Arakel Efendi'nin Yemen'de Yedinci Ordu'yu Hümayun
Levazım Dairesi Üçuncü Şubesi Muavini Hüsnü Efendi
(hazretleri) ile mektuplaşmaları vardır. Bu mektuplarda-
ki konular bugün dahi canlıdır.
Hüseyin Cahlt Yalçın ilk romanı olan "Nadide"yi bas-
madığı için Arakel Efendi'ye kırgındır. Ali Kemal-Hüse-
ytn Cahtt tartışmasında Sadrazam Saft Paşa Cahit'i
tutar. Arakel aracılığıyla Hüseyin Cahit'le tanışmak is-
ter.
Müteferrika ilginç bir dergidir, daha da olacaktır. Eli-
min altında duruyor. Yet;,-yer karı,ştırarak okuyorum.
Küçük küçük belgeler okundukça altından ne hazineler
çıkıyor. Sahaflık mesleğinin tarihi daha yazılmadı. Bu
çalışmalar ve uğraşmalar yolun kaldırım taşlarını oluş-
turuyor. Belgeler ve bilgiler biriktikçe tarihe giden yol
açılacaktır.
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDANSAĞA:
1/ Bir kişinin doğum
anında, Güneş'in. geze-
genlerin ve yıldızlann
göreli konumunu göste-
ren gök haritası. 2/ Ko-
ku... Birine dokunsun
diye söylenen söz. 3/
Elam kralbğırun başken-
ti... Yakanın göğse doğru 6
inen devrik bölümü. 4/ j
Kişileştirilen varlıklara
söz söyletme sanatı... Ti- 8
çaret eşyası. 5/ Imkân. 6/ g
İki borunun birbirine bir-
leştirildiği yer... "Çalma, hırsızlık"
anlamında argo sözcük 7/ At,
eşek gibi hayvanlann tırnağı...
Matematıkte kullanılan sabit bir
sayı. 8/ Kızıl tüylü bir av kuşu...
Cerahat. 9/ Kömüriin siyah elmas,
turizmin bacasız sanayi biçiminde
adlandınlması örneklerinde oldu-
ğu gibi, tek bir sözcükle anlatılabi-
lecek bir kavramı birden çok söz-
cükle anlatmaya verilen ad.
YLTİARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir yiyecek ya da içecekten sağlanan yarar. 2/ Mevki, ma-
kam... Japon müzjğine özgü telli bir çalgı. 3/ Haşlandıktan son-
ra ya da doğrudan doğruya kızartılarak pişirilen ve dilim dilim
kesilen et... Senaryosunu Yümaz Güney'in yazdığı ve Şerif Gö-
ren'in yönettiği, 1982 Cannes Fihn Şenliği'nde Altın Palmiye
odülünü kazanan fılm. 4/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Antalya'-
nın bir ilçesi. 5/ Mısır'da, basamaklı piramitlerin bulunduğu
SİT alanı. 6/ Bir yerden başka bir yere aktarma. 7/ İlaç vererek
hastalığı iyi etmek... Radyumun simgesi. 8/ Lzun tüylü kal-
pak... Metal saplama. 9/ Kadınlann omuzlanru örtmek için
kullandıklan geniş atkı... DeruzJerde yaşayan iki çenetli ve iri
bedenli yıımuşakça cinsi.
İLAN
SAKARYA ÎŞ MAHKEMESİ'NDEN
1993/5-379
Davaa: Bağ-Kur Genel Müdürlüğu.
Davablar: Ali Yıldınm mirasçılan; 1- Zahide Yıldınm, 2- Erdal
Yddınm, 3- Beyaz Yıldınm, adresi meçhul
Dava: Tazmınat.
Davaa Bağ-Kur Genel Müdürlüğu tarafindan davab Aü Yıldınm
mirasçılan Zahide. Erdal, Beyaz Yıldırun aleyhlenne açılan tazmınat
davasının yapılan yargılaması sonunda \erilen hüküm;
Davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı kurum üzerinde
bırakıbnasına karar verihniş obnakla;
Işbu karar, adresi meçhul davalüar Zahide Yıldınm, Erdal Yıldı-
nm. Beyaz Yüdınm'a davetiye yerine kaım olmak üzere ilanen tebliğ
olunur.
Basm: 52457
tLAN
T.C.
KÜÇÜKÇEKMECE BİRtNCİ ASLİYE
HUKUK HÂKİMLİĞ1
1993 İ 388 Esas
Bayburt ıli, merkez ılçesi, Yolalü kö)^ C: 186*02, aile sıra: 76,
bırey: l'denüf kayıtlı bulunan Anatoli ile Lioudmila'dan ohna 1%5
D.lu Viktona Fedeeva'nın ad ve soyadının Yasemin Uzunhasan ola-
rak tashihine karar verilmiş olduğu ilan olunur. 11.11.1993
Basın: 11643