27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 1993 PAZARTESİ HABERLER Ayaz Oğretmen er uygulamasına ara verildi ANKARA (Cumhuriyet Bfi- rosu) - Milli Eğitim Bakan- hğı'na getirilen eski Mılli Sa- vunma Bakanı Nevzat Ayaz, asker gereksinımini karşıla- mak için oğretmen er uygula- masına geçıci bir süre için son verildiğini söyledi. Sıvas ve Manisa'da askerlik yapan öğretmenlerin, dağı- tımlannın Doğu ve Güneydo- ğu Anadolu Bölgesi'ne "er olarak" yapılması, öğretmen- ler tarafından tepkiyle karşı- landı. İki ayhk eğitim görmek için askere abnan öğretmenle- rin, gruplar halinde Kars, Ela- ağ, Âğn ve Malatya'ya er ola- rak dağmmlannın yapıldığj bildirildı. Nevzat Ayaz, oğretmen er uygulamasırun, Genelkurmav Başkanhğfnın "muvafakatı'' ile yapıldığına işaret ederek. "Şimdi bu uygulama durduru- luyor. Buna karar lerildi. Bir süre için durduruldu. Çünkii kaynakta askere ihtiyaç var. Bu yüzden geçici olarak durdu- ruldu" dedı. Gazetemizi arayan çok sa- yıda oğretmen ise, uygulama- dan yaicınırken, durumun dü- zeltilmesini istediler. "tki aylık eğitim süresinin sonunda görev yerlerimize dönecekken cuma günii bir açıklama >apı- larak, bu uygulamadan vazge- çikliğini, 15 ay daha er olarak askerlik yapacağınuzı bildirdi- ler" diyen öğretmen erler. "1989 yıundan beri uygulan- makta olan bir sistemin birden değiştirilmesini anlamıyoruz. Şu anda bu durumdan etkile- nen öğretmenlerin yaş ortala- ması otuz. Eşlerimiz > e aileleri- miz zor durumda kaldı" görü- şünü dile getirdiler. Yapılan dağıümda, 120 ki- şinin Kars'a, 50 kişinin Ela- zığ'a, 90 kişinin Ağn'ya gön- derildiğini anlatan öğretmen- ler, şimdiye kadar boyle bir uygulamanın olmadığını, Milli Eğitim Bakanı'nın da öğretmen açığj olduğunu söy- lediğı birdönemde, öğretmen- lerin er olarak askerde tutul- mak istenmesinin doğnı ol- madığını savundular. Konuyla ilgili olarak Milli Eğitim Bakanı'na ulaşmaya çabştıklannı bildiren öğret- menler net bir yanıt alama- maktan yakındılar. Öğretmen erler. kendilerine görev yerle- rine gitmek için, 7 gün süre ve- rildiğini, ancak Manisa ve Sı- vas'taki öğretmenlerin bir- leşerek Ankara'ya gelecekleri- ni ve haklannı arayacaklannı sözlerine eklediler. PervarTde 5 er şehit 15günde 41PKK'h öldürüldü Haber Merkezi - Güneydo- ğu Anadolu Bölgesi'nde gü- venlik güçlerince sürdüriiîen operasyonlarda 41 PKK mili- tanı öldürüldü, 4 militan sağ yakalandı. Operasyonlarda 123 sığınak ortaya çıkanldı. Sürt'in Pervari ilçesi Doğanca köyü yakınlannda PKK mili- tanlannca askeri konvoya ateşaçüdı. Saldmda Salih Er- dem, Ahmet Çığan, Leyis Tnr- gut, İsmail İşlek ve Muham- met Kıymaz şehit oldu. 6 asker yaralandı. Olağanüstü Hal Bölge Vali- liğYnden yapılan açıklamaya göre. Diyarbakır'ın Kulp ilçe- si ile Bingöl ve Muş illeri ara- smda kalan dağlık ve orman- larla kapb Şenyayla kesimin- de kalabahk bir PKK grubu- nun banndığı duyumu alındı. 9 ekimde bölgeye güvenlik güçlerince karadan ve hava- dan büyük çaplı bir operas- yon düzenlendi. Düne kadar sürdürülen operasyonlarda 41 PKK'lı öldürüldü, 4 mili- tan sağ yakalandı. Operas- yonda çok sayıda silah ele geçirildi. Bölgede yapılan arazi cabş- malannda içerisinde 94 ton dolayında muhtelif gıda mad- desi. tıbbi araç-gereçler, çok sayıda giyim eşyası, haberleş- mede kullanılan elektronik cihazlar bulunan 123 sığınak ortaya çıkanlarak kullanıl- maz hale getirildi. Aynı bölgeye yakın yerle- şim birimlerinde PKK'lılara yardım-yataklık yaptığı bildi- rilen ve lojistik destek sağla- yan 23 sanık yakalanarak gözaltına alındı. Gümriikçûler serbest Mazgirt Pancar İşletmeleri Şefbği'ne ait bir araç da PKK militanlannca yakıldı. Ağn'nın Patnos ilçe merke- zindeki Yunus Emre ve İbra- him Karaoğlan ilkokuljan ile Yemen Çınar'a ait bir'işyeri, PKK militanlan tarafından ateşe verildi.Iğdır Valisi Do- ğan Haüpoğlu, bir hafta önce PKK militanlan tarafından kaçınlan biri müdür 7 güm- rük memuru ile bir şoför ve bir kuyumcunun dün serbest bırakıldıklannı söyledi. Kocatepe Camisi 'döviz' basıyor• Otoparkı ve giriş katı KOMAŞ tarafmdan Beğendik mağazasına kiralanan Kocatepe Camisi'ne ibadet etmek için gidenler de fahiş park ücreti ödemek zorunda kalıyorlar. Mağaza yöneticileri/Burası cami değil, ticarethane' görüşünü ileri sürüvorlar. • Caminin ait katında bulunan otoparkın ve hipermarketin döviz hesabıyla kiraya verildiği kaydediliyor. İbadete gelenler dahil, cami otoparkına araba park etmek isteyen çevre sakinlerinden saat başına 15 bin lira gibi bir ücret istenmesinin hiçbir resmi dayanağı bulunmadığı bildiriliyor. ANKARA (Cumhuriyet Börosu) - Ko- catepe Camisi'nin altındaki hipermar- ket ile otoparkın, "metrekare" hesabıy- la "döviz" üzerinden kiraya verilmesi tepkilere yol açıyor. Cami yapılırken göriinümünün bo- zulduğu gerekçesiyle çevresindeki çok sayıda okulun ve onlarca binanın yıkıldığını kaydeden semt sakinleri, "Bunlardan sonra caminin girişine dev gibi neon ışıklı panolar asıldı, arka tarafı- nda ise projeye aykırı. gecekondu gibi bir yayınevi çalışıyor. bunlar görünüme uy- gun m u r diye soruyorlar. Caminin ait katında bulunan otopar- kın ise "fahi£ ücret"le hizmet verdiği kaydediliyor. ibadete gelenler dahil. ca- mi otoparkına araba park etmek isteyen çevre sakinlerinden saat başına 15 bin li- ra (günlük 105 bin lira) gibi bir ücret is- tenmesinin hiçbir resmi dayanağı bu- lunmadığı bildiriliyor. . Caminin ait katındaki dükkan ile otoparkı işleten Beğendik mağazasının yöneticileri ise. "Burası cami değfl" id- diasını gündeme getirerek. şunlan söy- lüv orlar: "Burası cami değil, mağaza. Bu mağazayı biz Diyanet Vakfrnın şirketi olan KÖMAŞ'tan dövizle kiraladık. Üs- telik bu kirayı metrekare başına dövizle ödüyoruz. Demek ki burası cami değil caminin ait katında yer alan bir ticaret- hanedir. İbadete gelenler başka yere park etsin, biz alışverişe gelen müşterUerinüze hizmet etmek durumundayız. Onlara otoparkı belli bir rakamın üzerinde alış- veriş ettikleri zaman bedava kullandın- yonız. Alışverişe gelenlere aynca indirim de yapılıy or. Osmanlı İmparatorluğu dö- neminde bile camilerin gelir getirici faali- yetleri olmuştur. Burada hiçbir aykınlık yok." Çevre sakinleri ise bu görüşleri kabul etmeyerek, "EMyanet Vakfi, caminin iş- levine hiç de uvgun olmayan bir iş yaptı. İstelik bu kiralama ihale yolu ile olmadı- ğı için usulsüzdür. Diyanet Vakfı döviz kazanacak diye, camiy e ibadete gelenler- den de dövizle giriş ücreti mi isteyecek? Nitekim otoparktan fahiş ücret istenmesi bu anlama geliyor" diye yakınıyorlar. Eski Ülkü Ocaklan Başkanı, şimdi Büyük Birlik Partisi lideri Muhsin Yazıcıoğlu: istismarecMyor IŞIK KANSU ANKARA - Büyük Birlik Partisi (BBP) ve eski Ülkü Ocaklan Derneği Genel Başka- nı Muhsin Yazıcıoğlu. 1980 ön- cesıne bakıldığında sağcı ve sol- cusuyla gençliğin samimi ol- duğunu dile getirerek "Ama bu, gençliğin hiç istismar edilmediği anlamına gelmez" dedi. Geç- mişte, gençliğin çareyi kavgada aradığını, ancak bu ortamı onayladıklan için doğurmadık- lannı savunan Yanaoğlu, MHP'den aynlmalannın nede- nini anlatırken "Kendi partisin- de demokrasiyi uygulayama- yanlann, iilkeye demokrasi ge- tirmesi mümkün değil'''' diye ko- nuştu. Kan tahlililine ve kafa yapısı- na göre insanlan tasnif eden an- layışı başmdan beri reddettikle- rini ileri süren Yancıoğlu, bu- gün ülkücü gençliği "istismar metası" olarak görme eğilimi bulunduğunu söyledi. Yaaa- oğlu, antidemokratik ortamlar- da yaşamanm, işkencenin, zul- mün ne olduğunu, tek kişinin buyruğu ile millete nasıl hiza ve mesafe aldınldığını gördükleri- ni ifade ederek "İnsanlann ezil- mediği, fîkirlerin rahatlıkla ser- pilip boy attığı bir düzen içinde yaşamak istiyoruz" dedi. Muhsin Yazıcıoğlu, Cumhu- riyet"in geçmişten bugüne ülkü- cü hareket ve BBP ile ilgili soru- lanna şu yanıtlan verdi: - Ülkü Ocaklan Derneği ve siz, 1980 öncesi kamuoyunun bir bölümü için kan, barut ve korku- nun süngesiydiniz. YAZICIOĞLU- Her şey kendi tarih kesiti içinde değer- lendirilirse daha isabetli olur. Böyle bakmca. 12 Eylül önce- sinde korku, endişe ile yaklaşı- lan insan veya teşkilat tarifı, o dönemin şartlan içinde bize çok uzak yaşayan, diyaloglan kop- muş insanlann bakışı açısından mümkündür. Ama biz o değil- dik. Öyle bir dönem yaşadık ki eğitim öğretim kurumlan, belli öğrencilerin isteğine göre hare- ket etmeye mecbur edildi. Halk ihtilaline hazırbk diye adlandı- nlan çahşmalann sonucunda, devlet ortadan hemen hemen kalktı. Marksıst hareketler, Türkiye genelinde ağırlığını his- settirince vatan. bayrak, millet mefhumlanna hassasiyet göste- ren kışiler de buna karşı tepki gösterdiler. Bu hassasiyetimiz dolayısıyla müdafai hukuk ce- miyetlerinde olduğu gibi vata- run bölünmez bütünlüğünü sa- vunduğumuz ınancı ile hareket ettik. Geriye dönüp baktı- ğımda; sağcısıyla solcusuyla gençliğin samimi olduğuna ina- nıvorum. Ama istismar elmek isteyenler mutlaka vardı ve asıl istismar da, daha çok uluslara- rası boyutta gerçekleştiriliyor- du. 12 Eylül'e gelişte, Marİcsist hareketlerin etkileri olduğu ka- dar, Amerika'nın Ortadoğu'da uygulamayı amaçladığı nüfus alanı bakımından da bir ihtilal ortamının yaşatılmasmı ısteme- sinin etkilerinin olduğuna ina- nıyorum. Cezaevinde beraber yattığımız insanlan da tahlil et- tığim zaman; karşılıkh mücade- YAZICIOĞLU- Hiçbir top- luluk. mükemmel değildir. Ha- tasız. eksiksiz olmaz, bunlar hiçbir yere bağjmlı değildir, id- dialan, gerçekçi olmaz. Bunla- nn içinde istismar amaayla bir- takım görevlere gelmiş olanlar da bulunacaktır. idealist duy- gularla da. İki tarafta da ulusla- rarası bir takım istismar kay- naklannın, fıkir hareketleri arasına kavgayı soktuklan ka- naatini taşıyonım. Kavgadan favda ummadık. Gençlik, çare- yi kavgada buluyordu. Yaşaya- bilmesi için adeta kavga etmesi gerekiyordu. Bu ortamı, tasvip ettiğimiz için doğurmadık. - Yülarca beraber olduğuntız le eden gençliğin. iç sömürüye, liberal kapitalist sisteme, em- peryalist emellere karşı milli bağımsızlık. onur, insan haysi- yetine uygun bir ortamda yaşa- ma arzusunda olduğunu inanı- yorum. Uzun yıllar iktidannı sürdüren ayncalıkb. lobici loca- lara bağlı kişilerin çocuklannın hiçbirisi cezaevinde, ne sağcı ne solcu yattılar. Daha çok ezilen kesimin çocuklan bulunuyor- du. Onlar. bu samimiyetleri ile hareket ettiler. Bu, hiç istismar edilmedi manasına da gelmez. Bazılan istismar ettiyse bu. gençliğin idealist oluşuna da gölge düşürmez. - Sağda ve solda istismar oldu- ğunu söylediniz. Llkü Ocakları Derneği de istismar edildi mi? MHP Genel Başkanı Alpaslan Türkes'ten neden ayrıldınız? YAZICIOGLL- 12 Eylül- den sonra hareket. TBMM'ye girdikten sonra Meclis'te göste- rilen tavır, siyaset ahlakımıza ve anlayışımıza uygun değildi. Yolsuzluğa, işsizliğe gecit ver- meyeceğimiz, sömürünün ol- madığı düzen için çalışacağımı- za söz vererek milletten destek istemiştik. Oysa kapalı kapılar arkasında pazarlıklarla hareket edildi. Uygulanan siyaset anla- yışında uyuşamadık. Artı, ken- di partisinde demokrasiyi uy- gulamayanlann, ülkeye de- mokrasi getirmesi mümkün de- ğil. Kendisini tartışılmaz ilan edenler ile katüımcı demokrasi- >i getirmek mümkün değil. Türkiye. tabular yüzünden bu noktaya gelmiştir. Mazide ya- şadıklanmızı, bu olaylann süz- gecinden geçirdik. Geçmişin birtakım yanlışlan, tekrar edü- memeli ve ülkede diyalog açık tutulmalı. - Halen ilkel bir milüyetçilik anlayışmı mı savunuyorsunuz? YAZiaOĞLU- Ülkü Ocakla- n Derneği'nin. o dönemde ırk- çı. faşist, totaliter bir anlayışa sahip olduğu sanıbyordu. Ama öyle değildi. Başından beri, bi- yolojik anlamda, kan tahliline, kafa yapısına göre insanlan tas- nif eden. onun dünyaya üstün- lüğünü iddia eden anlayışı red- dettik. Irkçılık anlamına gele- • Muhsin Yazıcıoğlu MHP'den aynlmasının nedenlerini 'Kendi partisinde demokrasiyi uygulayamayanlann, ülkeye demokrasi getirmesi mümkün değil' sözleriyle açıklarken bundan sonrası için şunlan söylüyor: 'Antidemokratik ortamlarda yaşamanın, işkencenin, zulmün ne olduğunu, tek kişinin buyruğu ile millete nasıl hiza ve mesafe aldınldığını gördük. İnsanlann ezilmediği, fikirlerin rahatlıkla serpilip boy attığı bir düzen içinde yaşamak istiyoruz.' cek milbyetçibk anlayışını tslam da reddetmiştir. Milbyet- çibk anlayışımızın katı ırkçılık noktasına gitmesini dengele- mek için İslam'ın birleştirici, hoşgörülü prensiplerinden isti- fade ediyoruz. Mesela, partimiz mensubu milletvekili arkadaş- lanmızdan hanımı Kürt olan var. Hanımı, Kürtçe konuşan aşirete sahip, beyi Türkmen. Bu aileler birleşükten sonra, bun- lardan doğan çocuğa ne diyece- ğiz? Bu, bin yıldır böyle olmuş- tur. Hepimiz aynı camiye gitmi- şiz, emperyalizme karşı bu ül- keyi savunmuşuz. Bir kader birbğine sahibiz. İnce tahlillere giderek aynmcı olmak yerine, birleştirici olmak lazım. - Ülkücü gençliği son zaman- larda, çek-senet mafy asında, Fe- nerbahçe maçlannda amigo ola- rak görüyoruz. Ülkücükrde si- yasi bir gerUeme mi var? YAZICIOĞLU- Ülkücü gençlikte siyasi gerileme değil, bu gençbği istismar metası ola- rak görme eğilimi var. Dına- mizmini. duygusallığını, idea- listliğini istismar edenler var. Onun için, o tip yerlere sürüklü- yor bazı insanlar, bazı nüfuz alanlan oluşturmaya cabşıyor- lar. - Parti bayrağmızdaki gül dik- karimizi çekti. Ne anlama geli- yor? YAZICIOĞLU- Gül; sevgi. güzelbk. hoşgörü ve yumuşak- lıktır. Dargmlar banşırken gül- le giderler. Sevgiyi. kardeşliği ifade eder. Yaprak yapraktır, bir noktada birleşir, bütünlüğü, ahengi vardır. Aynca, tasav- vufta da peygamber efendimizi- min kokusudur. • 'Sevgi, güzeUik, hoşgörü' de- diniz. Geçmişle mi hesaplaşıyor- sunuz? YAZICIOĞLU- Geçmişte çok büyük yanlışbklar yaptık, dolayısıyla geçmişte yaşadığı- mız olaylann hepsini. durma- dan özeleştıriden geçirerek hır- palamak düşüncesınde değılım. O dönemdeki gençlik. inandık- lannı yaptı. Türk gençbğinin, umumi olarak sömürüye, zulü- me, adaletsizliklere karşı du- yarb olmasını yine istiyorum. O bakımdan. ezibniş. idam sehpa- lannda hayatmı venniş insanla- nn. ideallerine ve verdikleri mü- cadeleyi saygıyla anmak: hiç şüphesiz vefanın, kadirşinasb- ğmgereğidir. Ama "Bugün, 12 Eylül öncesi gelsin mi" di\e sorsanız kesin- bkle gebnesin istiyorum. Bu iki- sini birbirinden ayırmak lazım. İdealizm olsun. gençlik duygu- lannı yaşatsın. ama kavga et- mesin. Diyalog kaybolmadan bunu yapabilsin. Zulmü, işkenceyi, adaletsizliğe uğramamn ne de- mek olduğunu biliyoruz. Anti- demokratik ortamlarda yaşa- manın, işkencenin. zulmün ne olduğunu tek kişinin buyru- ğuyla bir millete nasıl hiza ve mesafe aldınldığını gördük. Onun için, adaletin olduğu, haksızlıklann, işkencenin. zul- mün olmadığı, insanlann şahsi- .vetlerinin ezilmediği, fikirlerin rahatlıkla serpilip boy attığı bir düzen içinde yaşamak istiyo- ruz. Gülü secmemizde, bun- lann tesirleri mutlaka vardır. 'Demokrasi ve Gençlik' panelinde baskı dönemlerinde gençlerin de zarar gördüğü belirtildi Laiklikolmadandemokrasigelişmez ŞELAHATTtN ÖZBOZKLIRT TARSUS - Tarsus Beledi- yesi'nce düzenlenen 3. Gençlik Günleri Kültür-Sanat Şenliği'- nde "Demokrasinin en güzel de- ğil, ama en az kötü rejim oldu- ğu" vurgulanırken, "Demokra- sinin kesintiye uğradığı dönem- lerde en fazla acıyı emekçiler >e aydınların çektiğine" işaret edıl- dî. TBB Yöneticisi Ayhan Oran tarafından yönetilen "Demok- rasi ve Gençlik" konulu panele gazeteci-yazar Mete Akyol, Cumhunyet Gazetesi Yazı Işle- ri Müdürü Celal Başlangıç ve Mersin Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Vural Ülkü konuşma- cı olarak katıldılar. Prof. Ülkü, demokrasinin daha iyi bir seçeneğjnin olmadı- ğını vurguladığı konuşmasın- da. "Demokrasi insanlann bul- duğu, belki en güzel değil, fakat en az kötü rejimdir. Sakıncaları en az olan, buna karşılık yarar- ları en fazla olan rejim demokra- sidîr"dedi... Rektör Ülkü, demokrasinin gelişebilmesinin temel koşulu- nun, insanlann düşüncelerini korkusuzca dile getirebilmeleri olduğuna dikkatçekerken,"Bu- Mete Akyol nun için de mutlaka laik obnak gerek. Laiklik olmadan demok- rasi işlemez" görüşünü vurgu- ladı. Gazetemiz Yazı İşleri Müdü- rü Celal Başlangıç. demokrasi- nin çok sık kesintiye uğradığı ülkelerde zaran en çok işçi kesı- mi ile yazarlar ve düşür. adam- lannın gördüğünü anlattı. 12 Mart ve 12 Eylül askeri müda- haleleri döneminde yaşanan acılan aktaran Başlangıç, 12 Mart'ın sivri ucunun emekçile- re ve aydınlara olduğu kadar. doğal olarak kurulu düzene karşı çıkan gençlere de çevrildi- ğini söyledi. Basının bugün içinde bulun- Celal Başlangıç duğu durum hakkında aynntılı bılgiler veren gazeteci Celal Başlangıç, "Basın gercekten öz- gür mü. yoksa yine yasaklarla mı çevrüi" sorulannı yönelterek şunlan söyledi: Basın özgürlüğü yok "Koalisyonda bulunan iki par- rinin ortak paydası demokrasiy- di. 12 Lylül'ü kuram. kural ve yasaklarıyla ortadan kaldmnak adına bir ortaklık kurmuşlardı. Ancak ilk 500 günde, yani bu hü- kümet işbaşına geldiğinden beri 19 kişi gözaltında öldü, Nevroz olay larında iki y ılda % kişi öldü, göstericilere ateş açılması sıra- • Panele gazeteci-yazar Mete Akyol, gazetemizin Yazı işleri Müdürü Celal Başlangıç ve Mersin Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Vural Ülkü konuşmacı olarak katıldı. sında ölenkrin sayısı 80. Faili meçhul cinayetler 500, silahlı saldın suikastı 331, işkencede ölenierin sayısının ise 806 olduğu iddia ediliyor. İlk 500 günde ga- zetecilere \e yazarlara veriîen hapis cezası 50 yıl 9 ay 15 gün. gazetedlere verijen para cezası 17 milyar 750 milyon, 500 günde dort gazeteci cezaevine girmiş- tir. Şu anda belki 12 Eylül'ün ilk zamanlannda olduğu gibi ağır koşullar yaşanmıyor. Belki her gün gûnluk yaşammuzda hisset- miyoruz, ama bazı gazete ve der- güer hala toplatıhyor. İçinde ya- şadığımız koşullar gercekten ce- zalarla, yasaklarla çevrili koşul- lardır." Panebn son konuşmaası Mete Akyol da demokrasinin Türkiye'de hep yanlış anlaşıl- mış sözcüklerden biri olduğunu söyledi. Demokrasinin, çoğun- luğumuzun sandığı biçimiyle yüzde 51"in egemenbği olup- olmadığımn. ya da kalan vüzde 49'unun rahatsız olduğu bir re- jim olarak mı algılanması ge- tiıktiğinin hâlâ tartışıldığını be- ten gazeteci-yazar Akyol, şun- lan söyledi: "Demokrasi. yoksa, yüzde 49 yüzde 49 iki bölüme ayrılmış gö- rüşlerin ortasındaki yüzde 2'nin diktatörlüğü müdür? Aslında de- mokrasi bunlann hiçbirisi değil- dir. 194yierde Meclis'te başla- yan fırtına, 1946'da geçilen çok partili düzen ve o dönemlerde te- laffuz edilen demokrat ve de- mokrasi sözcükleri bize demok- rasinin bir siyasal kokusunu, tadını verdi. Ve nedense biz de- mokrasiyi siyasal kimliğiyle ta- nımlamaya başladık. Demokra- si bir toplumsal olgu. bir yaşam biçimidir. Kinıilerinin söylediği gibi 4-5 yılda yapılan bir seçim yöntemi değildir. Bireye indirir- seniz, yazılı olmayan kurallar di- zisidir. İnsan denilen yarattğın en büyük özelliği düşüncesidir." SHP'll meclls üyelerlnln Iddiosı Tıp fakültesine tarikatçı engeK ÖMER YURTSE\TN DENİZLİ-Pamukkale Ta- vas yolu üzerindeki 273 bin metrekarelik alana, Pamuk- kale Üniversitesi Tıp Fakültesi binası ile tam teşekküllü hasta- ne yapılmasına engel olmak amaayla belediyeye siyasi baskı yapıldığj öne sürüldü. İki yıl önce Belediye Mecbsi'nce "üniversite alanı" olarak belir- lenen bölgede. 145 öğrenci ka- pasiteb bir yurt bulunuyor. 16 bin 350 metrekarelik arsa üze- rinde kurulu olan yurdun, kentte "Süleymancılar" olarak anılan bir tankata ait olduğu iddia ediliyor. Denizli Belediye Meclisı. 1991 yılında oybirliğiyle aldığı kararla yeni yerleşim bölgesi secilen Tavas yolunun üst kısmında kalan 273 bin metre- karelik alanın "üniversite alanı" olmasını belirledi. îstim- lak karannın alınmasından sonra üniversite alanı içinde kalan ve Süleymancılar'a ait olduğu ilen sürülen, arsa ve bi- nasıyla 200'e yakın imar parse- linin 2 kasım tarihinde İİ Tak- dir Komisyonu"nda takdirinin yapılması kararlaştınldı. An- cak 1991 yıbndan bu yana ses- sız kalan Süleymancılar'ın, Denizb Belediyesi'ne başvura- rak arsalan ile yurt binasının üniversite alanından çıkan- bnası için plan değişikliği yapı- Imasını istedikleri ileri sürüldü. Bu istek Denizlinm SHPlı Be- lediye Başkanı Ali Manm ta- rafından belediye meclis gün- demine alındı ve daha sonra il- gili komisy onlara havale edil- di. Bunun üzerine ortak bir toplantı yapan 1 ve 2 nolu Bayındırbk Komisyonu ile Çevre Komisyonu. SHP'li üye- lerin karşı çıkmasıyla önenyi reddetti. Ortak komisyonun konuyla ilgili olarak hazırlayacağı ra- porise Başkan Manm'ın "Üni- versite'ran görüşünü alalım" ısran üzerine ileri bir tarihe er- telendi. SHP'li belediye medis üyeleri. Belediye Başkanı Ali Manm'ın bu tutumuna sert tepki gösterirken Manm. par- tisine mensup üyelerin tepkile- rine bir anlam veremediğini söyledi. Manm, "Konu üniver- siteyi ilgilendiriyor. Bu yüzden görüş alınmasını istedim. Konu meclise gelince kimin nasd oy vereceği ortaya çıkar" dedi. Bu gehşmeler yaşanırken aynı günlerde Süleymancılar tari- katına mensup olduklan öne sürülen bazı kişilerin üniversite yönetimine, söz konusu yurtta yemek verdiklen öğrenildi. Yerel seçimler yaklaşırken bu konunun gündeme gelmesi, Süleymanalar'ın kem merke- zinde 5 bine yakın oylannın bulunması nedeniyle de siyasi bir nitelik kazandı. Süley- manalar'a ait olduğu öne sü- rülen Denizb Kurs ve Okul Ta- lebelerine Yardım Demeği yö- neticilerinin. siyasi partilere "5 bin oyumuzun bulunduğunu unutmayın", İİ Takdir Ko- misyonu üyelerine de "üniversi- te, istiralaktan büyük maddi za- rara uğrar. Çünkii bizün yeıie- rimiz kıymetli. Bu kadar para ödeyeceğinize, başka yerden arsa bulun" telkınlenyle baskı- lara yöneldikleri iddia edildi. ANAP ve DYP'nin oy kaygısıyla Süleymancılann önerisine sıcak baküklan bebr- tilirken, SHPli Belediye Baş- kanı Ali Manm'ın da tarikatçı- lann önensini belediye mecbsi gündemine gitmek ve komis- yonlann raponınu geciktir- mekle benzer bir tutum izlediği öne sürüldü. SHP'lı belediye meclis üyeleri, yıllardır müca- delesi verilen Pamukkale Üni- versitesi'nin kuracağı tıp fakül- tesi binasıyla hastanenin karşısına, Süleymancılar'ın en- gel olarak çıkmalannın, cağ- daş eğitim ve laikbk adına dü- şündürücü olduğunu söyledi- ler. "Tıp fakültesi ile tarikat yur- dunun yanyana faaliyet gös- termesinin mümkün ol- madığını" ılerı süren üyeler. "Süleymancılar'ın isteği beledi- ye meclisinden geçerse tıp fa- kültesi yasama geçirilemez. Bu- güne kadar gözyumulan tarikat faaliyerlerine de büyük bir prim veriliniş olur" görüşünü sa\ıın- dular. Adının yazılmasını isteme- yen bir üniversite yetkilisi de tarikatplann bu engellemeleri- ne sert tepki göstererek "Plan değişikliği belediye meclisinden geçerse mahkemeye başvura- rak da>a acanz" dedi. Süley- manalar'ın kendi arsalan ile yun binalannı üniversite alanı- ndan çıkarmak için her yolu denediğini savunan aynı yetki- li. belediye mecbsinin bu öneri- \e olumlu bakmasını düşün- mek bile istemediklerini sözle- nne ekledi. Oln Surası toplanıyor Din hizmetierinin geliştirilmesitarüşılacak • Diyanet İşleri BaşkalığYnca düzenlenen 'Din Şurası', Kuran-ı Kerim'in yorumuna yönelik çahşmalann ilk basamağmı oluşturacak. Şurayadiğerdinleri temsilen hiçbir biTim ve din adamı davet edilmedi. Diyanet yetkilileri. şura 'Diyanet İşleri'nin işleyişine ilişkin konulan kapsadığY için diğer dinlere mensup din ve bilim adamlannın çağnlmadığını söylediler. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhuriyet tarihi- nin ilk "Din Şurası" 1-5 ka- sım günleri arasında An- kara'da toplanacak. Diyanet İşlen Başkanbğı'nca düzenle- necek şuranın temel amacı- nın. "Yürütülen din hizmetie- rinin geliştirilmesi konusunda, bilimsel yeterlilikleri ve dini hizmetleriyle tanınmış bilim ve din adamlannın görüşlerini abnak" olduğu bıldinbyor. Şuranın, kamuoyunda uzun bir süredir tartışılan "Kuran-ı Kerim'in tefsuine yönelik ça- lışmalann" ilk basamağı ola- cağına dikkat çekibyor. Geniş bir davetli ve konuş- macı kesiminin katılması beklenen şura, 30 Nisan 1993 tarihli Resmi Gazete'de ya- yımlanan tüzüğe göre her 5 yılda bir düzenlenebilecek. Diyanet İşleri Başkanlığı yet- kihlerinin verdiği bilgiye göre şura. "tslamı köşelerden çıka- rıp geniş bir kesime tanıtmak için" Sheraton Oteb'nde top- lanacak. Diyanet İşleri Başkanlığı, şura tüzüğu uyannca şurada ele alınacak konularda oy hakkı bulunan "üyeler" ile sadece tebliğ sunacak olan "davetüler"in yanı sıra "dinle- yici" olarak İcatılmak üzere de çok sayida kişi ve kuruma çağnda bulundu. Bu çağn doğrultusunda, şuraya sade- ce tebliğ sunacak "davetli" statüsünde 200 dolayında ki- şinin katılması bekleniyor. Diyanet İşleri Başkanlıeı'- nın "\urtici ve ynrtdışr'ndan temsilcilere çağnda bulun- masına karşın, diğer dinleri temsilen hiçbir bilim ve din adamı şuraya davet edilmedi. Konuya ilişkin Cumhuriyet'- in sorulannı yanıüayan Di- yanet yetkilileri, şuranın amaçının "Diyanet İşleri'nin işleyişine ilişkin konulan kap- sadığı" belirterek bu nedenle diğer dinlere mensup din ve bibm adamlanmn çağnbna- dığını ifade ettiler. Yetkibler. genel olarak İslam'ın diğer clınlerle ilişkisini içeren bir şu- ra düzenlendiği takdirde, o dinlere mensup bilim ve din adamlannın çağnlabileceği- ne dikkat çektiler. Tüzüğe göre şuranın or- ganlan ve katıbmcılar şöyle sıralanıyor: Üye olarak katılacaklar Diyanet İşleri eski başkanla- n. Din İşleri Yüksek Ku- rulu'nun eski ve halen görev- de bulunan üyeleri. Başkan Yardımcılan, Başkanlıkça belirlenecek 5 birim başkanı ve 3 Din Hizmetleri Müşavi- ri, Din İşleri Yüksek Ku- rulu'nca seçilecek en çok 15 bilim ve din adamı, yine Yük- sek Kurul'ca seçilecek 10 müftü ve 5 vaiz. Aynca, İla- hiyat fakülteleri, YÖK, MEB Talim Terbiye Kurulu, imam hatip bselennde görev yapan din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinden tem- silciler. Şuraya davetli olarak, yur- tiçı ve yurtdışından bilim ve din adamlan, gazeteciler, ya- zarlar da katıiabilecek. Din Şurası. "Dini Konularda Top- lumu Aydınlatma". "Diin Hizmetleri Geliştirme" ve "Dini Yayudar" olmak üzere 3 ana komisyon çerçevesinde çahşmalannı yüratecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle