Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM1993 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
Tevhidi Efkâr başyazan Velit
Ebuzziya, eski harflerle dile getirdiği
görüşlerinde 'Cumhuriyet ilan
edilecek ve Mustafa Kemal
cumhurbaşkanı seçilecekse Meclis
başkanlığından aynlmahdır'
diyordu.
Damat Ferit'in Kütahya'ya,
İngilizlerin Malta'ya sürdüğü Ahmet
Emin ise Vatan'daki başyazısında
şöyle yazıyordu: 'Ulusal savaş
bayraktan partilerüstü kalmalı. O,
ülkede düzenleyicilik ve hakemlik
yapmalı.'
B A S I N D
tlericilerle 'gericiler*arasındakikalemsavaşuunen
şiddettijeruıdegenehasıtnnönünde Tihrkiye'riin
gelecegutigüveneeyeabnakararuu açıkhyordu:
C
B A S I N D A |
^
UMHURİYEj
T A R T I Ş M A S I
NALANSEÇKİN
'îşimdalıabitmemiştir!9
-2-
Celal Nuri'nin yazısı Tevhidi Ef-
kar'ın başyazan Ebuzziya'yı çileden
çıkardı.
Harf Devrimi'nin gerçekleşmeme-
sine karşın, bırçok gazele günümüz
harfleriyle ya da Fransızca yayımla-
nırken o, yazısma (Darülhilafe-İstan-
bul) çıkışını attı ve görüşlennı eski
haıflerie dile getirdi. Ebuzziyaoğlu,
cumhuriyet ilan edilip Mustafa Ke-
mal cumhurbaşkanı seçilecekse, ön-
celikle Meclis başkanlığından aynl-
ması gerektığini savunduğu yazısını
özetle şöyle sürdûrdü:
"... Geçen yıl bu tarihlerde Izmit'e
gelen Mustafa Kemal Paşa, İstanbul-
lu gazetecileri özellikle çağırtU ve ken-
dileriyle önemli konular hakkında
söyleşide bulundu. Üç oturumda 18
saatten fazla sûren bu söyleşiden son-
ra biz yazdığımız ilk yazıda izlenimle-
rimizi şu cümleyle açıkladık: 'Musta-
fa Kemal Paşa şimdiye dek bir savaş-
çıydı, bundan sonra bir yenilikçi ol-
mak istiyor.'
"Gerçekten Mustafa Kemal Paşa'-
nın saatlerce süren açıklamalannın
orada bulunan gazetecilere verdiği
kanı sadece buydu. Paşa 'Yenileştir-
me'den amacının ne olduğunu ve
bundan sonra ülkede ne yapmak iste-
diğini Ahmet Emin arkadaşımızla
yaptıgı tartışmas! sırasında aynnüla-
nyla anlattı."
Damat Ferit'in Kütahya'ya ingiliz-
lerin Malta'ya sürdüğü Ahmet Emin,
Vatan gazetesindeki başyazısında
"Ulusal savaş bayraktannın partki-
hlde uğraşmasıra istemediğini" açuV
lamış, "O partilerüstü kalmalı, ülkede
düzenleyicilik ve hakemlik yapmalı"
demişti.
Türkiye'nin görünümü
V
elit Ebuzziya yazısmda, Gazi
Paşa'nın hemşerisi Yalman'a
"neden bu görüşte olduğunu"
sorduğunu, bilinen görüşlerini yinele-
yen gazetecinin özetle şu yanıd
aldığını akıardı:
"... Ulusal savaşımız düşmana kar-
şı kazandığımız zaferlerle sona erme-
miştir.
Aksine, ülkedeki işlerimiz asıl bun-
dan sonra başlıyor. Çünkü bu ülke,
yüzyülardır kötü yönetim, bilgisizlik,
yeteneksizlik ve padişahın baskısı yü-
zünden bugün gördüğümüz yıkıntı
haline gelmiş ve perişanlığa sahne ol-
muştur. Ülkeyi bu duruma getiren
nedenlerden biri de, birtakım zararlı
geleneklerin bugüne dek sürmesi,
halkın kendini hâlâ o geleneklerin tut-
saklık zincirinden kurtaramamış ol-
masıdır. Şu halde, bugün içimizden
düşmanı çıkararak siyasal
bağımsızlığımızı elde etmekle ülkeyi
kurtarmış ve görevlerimizi tamamla-
mış olmuyoruz.
"Ben bundan sonra çahşmalanmı
yenileşmeye yönelterek ülkemi, uy-
garhğın gerektirdiği gelişmelerden
hakkıyla yararlandıracak ve bu yolla
ulusumu huzura ve rahaüığa kavuş-
turacağım. Benimle aynı düşüncede
olmayanlann görüşlerini de soraca-
ğım.
Elbet programımı uygun bulacak
bir çok kımse vardır. İşte bu kimseleri
toplayıp bir parti kuracağım ve bu
partmin başında, ülkeyi yükseltip yö-
yönetecek programı uygulayacağım.
Görüyorsunuz kı sandığınız gjbi işim
daha bitmemiştir. Benım için bu ama-
ca varmadan çalışmaktan caymak, iş-
lere seyirci kalmak, ülkeyi hakkıyla
kurtarmadan cekilmek demektir."
Velit Ebuzzıya'ya göre, Gazi'nin
'particilik' konusundaki görüşü salt
Yabnan, savaşçı bir gazetedydL Meslek yaşamı ilkeleri uğruna sürgün ve hapislerle geçti.
söylediklennden ıbaretti. Başyazar,
Mustafa Kemal'indüşüncelerini, geç-
mişteki başanlannı değerlendirdiğın-
de, olumlu karşıladığmı bildirdi; "iler-
leme anlayışı" konusunda kişiler
arasında aynm bulanabileceğine dik-
kat çekerek şöyle dedi:
"... Sözgelimi bizim gibi tutucular,
gcrçck ynlcsclmenm ancak acete et-
meden, kurallara uyarak, etraflıca
düşünüldükten sonra yavaş yavaş ol-
gunlaşünlarak yapılması halinde işe
yarayacağına kesinlikle inanmakta-
dırlar.
"Tutucular, sanıldığı
ya da kasıtlı olarak öne
sürüldüğü gıbi, gelenek
ve göreneğin iyi kötü
hepsine sanlmış değil-
lerdir. Aksine, tutucu-
luğun amaçlanndan
biri de, ulusun gelişme-
sine, karaktennin yük-
selmesine, ahlakmın
yok olmasına zarar ve-
ren ya da engel olan ge-
leneklerin yavaş yavaş
bırakılmasuıa ya da dö-
neme uygun biçime so-
kulmasına kesinlikle
karşı çıkmazlar.
"Ünlü Tizi reftar
olanın payine damen
dolaşır -nazlı nazb yü-
rürken acele edenin
etekleri ayaklanna do-
laşır-' anlayışı da göste-
rir ki, hız ve acele esas
itibariyle herhangi bir
işte bile, iyiden çok kötü
sonuç_ getirir."
Ülke ve dünyada
olup bitenlere gözlennı
kapayan Velit Ebuzzi-
ya, aynı gün gazetesinin
bir başka sütununda da
"cumhuriyet kurul-
ması" girişimlerine son
verilmesini önerdi. Yok, ille de ilan
edilecekse bunun, kitapta yeri olan-
lardan. sözgelimi (Amerika-Fransa)
modellerinden büine benzetibnesini
istedi, özetle şu eleştiriyi getirdi:
"... Ankara istasyonunda hazırla-
nan cumhuriyet katan, Ağaoğlu Ah-
met ve Ziya Gökalp beyler gibi iki
usta makinistin elinde düdük calarak.
istim savurarak, dehşetli bir hız katan
gjbi gider görünüyor. Fakat gerçekte
tüm şamataya karşın cumhuriyet tre-
ninin sürekli ileri mi, yoksa geri mi
gittiği pek anlaşılamıyor. Mutlak
olan, katann istasyonla Meclis binası
arasındaki bir kanş yolu katedemedi-
ğidir.
"... Taşkın birgazeteci, hızlı bir iler-
leme yanlısı Ağaoğlu Ahmet Bey'e
kalsa, cumhuriyet treni coktan yerine
veöaeıamacmarençınişü. Fakat anla-
şılan, Doğu'cu ve Turana olan Ziya
Gökalp, treni ayn yer ve amaca ters
yönden götürmek istiyor ve iki maki-
nist arasındaki tartışma ve anlaşmaz-
Fethi Okyar, cumhuriyete giden yoida kilit adamlardan biriy-
di. Karar arifesinde kabineyi kunnakla görevtendirilmişti.
lık yüzünden cumhuriyet katan da,
tüm gürültüsüne ve Amerika'nın ko-
caman trenlerine benzeyen patırtısına
karşın yerinde sayıyor.
"... Tren dışındakilerin korkusuysa
bambaşkadır. Şimdı yerinde sayıp
duran cumhuriyet katannın birden-
bire tam yolla yerine ve amacına,
Meclis'e ulaşarak orada duramama-
a, bir kazaya yol açması olasılığıdır.
Onun için sayın makinistler, 'ulusal
egemenliği' kazaya uğratmadan cum-
huriyet katannı gene yeniden istasyo-
na soksalar çok iyi ederler."
Dışandan model arayanlar
V
elit Ebuzziya bu görüşüne gene
Celal Nuri'den, fakat bu kez
Hâkimiyeti Millıye gazetesinde
yâmtaUr
Celal Nuri özetle şunlan yazdı:
"... Fransa modeli pekâlâ pek güzel.
ama bu ülke cumhurbaşkanının hü-
kümet onayı olmadan yetkilerinın
hiçbirini kullanamadığı
gerçeği yadsınma-
malıdır. Son kırk yılda
Fransa'nın başına ge-
çenler, devletin genel po-
btikasında değişiklik
yapmaya hazırlanmı-
şlar. anayasal sınırlama-
lar dolayısıyla düşün-
düklerini gerçekleştire-
memişlerdir.
"... 1875 Anayasası'-
nın Fransa devlet baş-
kanının yetkilerini sını-
rlamasmın temelinde, se-
çimle cumhurbaşkanı
olan 3. Napolyon'un,
hükümet darbesıyle sal-
tanaü geri getirmesı yat-
maktadır.
"... Şimdi koltuğunda
rahat ve güvenle oturan
Fransa Cumhuriyeti,
artık başkanının yetkile-
rini arttırmakta herhan-
gi bir sakınca görme-
mektedir. Türkiye'ye
Fransa modelini öneren-
lerin de bu gerçeği gö-
zardı etmemelerinde
sayısız yarar vardu"."
Velit Ebuzziya, mes-
lektaşının bu yazısına da
köpürdü, Celal Nuri'yi
her dönemin adamı ol-
mak, şimdi de hükümet yaratıcılığına
soyunmakla suçladı; ne fınldaklığını
ne de carkıfelekliğinı bıraktı.
Tevhidi Efkâr'ın bayazan, "Ağa-
oğlu ve Gökalp cumhuriyete bir kılıf
bulm'aya uğraşırlarken îleri'nin, orta-
ya bir hükümet modeli atarak, Af-
rika'daki zenci kabilelerini bile imren-
dirdiği" görüşündeydi.
Yunus Nadi, Ahmet Ağaoğlu, Ziya
Gökalp, Celal Nuri, Falih Rıfkı, Nec-
mettin Sadak. Ahmet Cevdet, Hüse-
yın Cahit, Ahmet Emin ve Vebt Ebuz-
ziya, cumhuriyeti getirecek hükümet
biçimiyle ilgili anayasa değişikliği ko-
nusunda lehte-aleyhte yazadursun-
lar, devreye bir yabancı da girdi.
Avusturyah gazeteci Alfred Ray-
port, anayasa değjştirilerek cumhuri-
yet kurulmasının en doğru davranış
olacağını, bu hayalin gerçekleşmesıy-
le Türkiye'de devrimlerin tamamla-
nacağını belirtti.
Karann tanıklan
C
umhuriyet basında tartışılırken
hükümet de doğru bildiği yolda
sessiz, fakat güvenli adımlarla
ilerliyordu. Bakanlar Kurulu'nun
atanmasıyla ilgili yasa değiştirildi,
Rauf Orbay hükümeti istifa etti, yeri-
ne Fethi Okyar başkanlığındaki ku-
ruldu.
Her şey planlandığı gibi yolunda gi-
diyordu. Mustafa Kemal, "Cumhuri-
yet mucizesi"nin nasıl gerçekleştiril-
diginı dört yıl sonra CHP'nin ikinci
kurultayında vereceği "Söylev"inde
şöyle anlatacaktı:
"... 28 ekim günü geç vakitte parti
yönetim kurulu toplanüsına çağnl-
dım.
Fethi Bey, Bakanlar Kurulu için
aday lıstesi hazırlandığını, genel baş-
kan olmam dolayısıyla benim görü-
şümün de alınmasırun uygun bulun-
duğunu bildirdi. Listeye göz gezdir-
dim.
Yerinde bulduğumu, fakat atana-
caklann onaylannın alınması gerekti-
ğini belirttim. Önerim kabul gördü.
Orneğin Dışişleri Bakanlığı için adı
geçen Yusuf Kemal (Tengirşenk)
Bey'i çağırdık. Listeye katılamaya-
cağını söyledi. Bundan ve benzer du-
rumlardan anladım kı, parti yönetim
kurulu bile beğenilecek bir aday lıstesi
düzenleyememektedir. Kurula, gere-
kenlerle daha etraflıca konuşarak bir
liste düzenlemelerini salık verip yan-
lanndan aynldım.
"Gece olmuştu. Çankaya'ya git-
mek üzere Mecbs'ten çıkarken kori-
dorlarda beni bekleyen Kemalettin
Sami (Sinop milletvekilı) ve Halit Pa-
şa'ya (Ardahan milletvekili-14 Şubat
1925'te Afyon Milletvekili Ali Çetin-
kaya tarafinda Meclis'te vuruldu.)
rastladım. Ali Fuat Paşa (Cebesoy)
giderken bunlann Ankara'ya geldik-
lerini, o günkü gazetede 'Bir uğurla-
ma ve bir karşılama' başlığı altında
okumuştum.
Fakat henüz kendileriyle görüşme-
miştim. Benimle konuşmak için geç
vakte kadar beklediklerini anlayınca,
akşam yemeğine gelmelerini, Milli
Savunma Bakanı Kazım Paşa
(Özalp) araalığıyla büdirdim. İsmet
Paşa (İnönü) ile Kazım Paşa ve Fethi
Bey'e de Çankaya'ya benimle birlikte
gelmelerini söyledim. Rize Milletve-
kih' Fuat (Alemdarzade) ve Afyon
Milletvekili Ruşen Eşref (Ünaydın)
beylerle karşılaştım. Onlan da yeme-
ğe çağırdım.
"Yemek sırasında 'Yann Cumhu-
riyeti ilan edeceğiz" dedım. Hazır bu-
lunan arkadaşlar hemen fıkrime ka-
tıldılar. Yemekten kalktık. O dakika-
dan başlayarak hareket biçimimiz
hakkında kısa bir program saptadık
ve arkadaşlan görevlendirdım.
"... O gece birlikte bulunduğumuz
arkadaşlar, erkenden benden aynldı-
lar. Yalnız İsmet Paşa Çankaya'da
konuktu. Onunla bir yasa taslağı ha-
zırladık."(l)
(1) (NUTUK, cilt: 2, ATATÜRK,
Mustafa Kemal)
Yarın:Cumhurlyet
alkışlarla we dualarla
kabul edlldl.
CALISANLARIN
SORULARI/SORU1NLARI
YILMAZŞİPAL
Sözleşmeli personel ve
yol giderleri
SORU: Bir bakanlıkla "hizmet sözleşmesi" yaparak
Türkiye'den Federal Almanya'ya "uzman" olarak ça-
lışmaya gidiyorum.
Sözleşmemde "657 sayüı yasamn degişik 4/B mad-
desi ile 6.6.1978 gün ve 7/15754 sayılı kararnamenin
14. maddesi uyannca yapılmıştır" denilmektedir.
Ben bu konulann yabancısı oMuğum için, bu deyim-
lerin ne anlama gcldiğini bilmiyonım. Bana yurtdtşına
giderken, yol masrafı, konut fonu ve diğer zorunlu gi-
derterimin ödenemeyeceği söylendi.
Sorum, yol giderkrimin karşılaınıaması yasa) mn
dır?
S.Ç.
YANTT:
657 sayılı yasa "Devlet memurlannm hizmet şarrlannı, nite-
liklerini, atanma ve yetiştirilmelerini, ileıieme ve yükselmelerini,
ödev, hak, yûküm ve sorumluhıklannı ve ödeneklerini ve diğer
özlük islerini düzenler."
Yasanın 4. maddesi uyannca "Kamu hizmetkri, memıriar,
sözleşmeli personel, gecici personel ve işçiler eliyle gördürûlnr."
657 sayıû Devlet Memurlan Yasası hükümİeri, işçiler dışın-
da, memurlar, sözleşmeh personel ve gecici personele uygûla-
nır.
Devlet Memurlan Yasası'nın 177. maddesine göre, "Devlet
memurlaruıdan, bir göre>in ifası için sürekli veya gecici olarak
göre> yerinden aynlanlann yol giderleri ve gündelikleri. yolluk-
lar hakkındaki özel kanıın hökümlerine göre ödenir.
Sözleşmeli olarak çalışanlann yol masrafları ile gündelikleri,
sözleşmelerindeki şartlara göre ödenir."
Sözleşmenizde, yol giderleri ve gündelikler için özel hüküm
bulunmadığına göre, bu giderler görüşümüzce, 6245 sayılı
"Harcırah Kanunu" hükümlerine göre hesaplanıp ödenecekür.
İlk kez görev alan ya da görev yeri değişenler için öngörülen
uygulama, 6245 sayıb yasanın 9. ve 10. maddelerinde yer almış-
tır. 9. maddeye göre, ilk kez memurluğa atananlara, atama sı-
rasında oturduklan yerden görev yerine kadar, sürekli görev
yol giden verilir.
10. maddeye göre de yol giderleri. gündelik, aıle gideri ve yer
değiştirme gideri, "Ymt içinde veya dışındaki daimi bir >azifeye
yeniden veya naklen tayin olunanlarla yabancı memleketlerdeki
memuriyet merkezi tebdil olunan veyahut bu yerlcrden yıırt için-
de diğer bir vazifeye tayin olunan memur ve hizmetüJere yeni
vazife mahalline kadar" venbr.
Hararah Yasası'nın 8. maddesinde, "Sözleşmeli olarak ça-
lıştırılıp da sözleşmelerinde verilecek harcırah belirrilmiş olan
kimseler hakkında bu madde uygulanmaz."
Aynca, 28.6.1978 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan
7/15754 sayılı "Sözleşmeli Personel Çabştınlmasına İUşkin
Esaslar"a ılişkin Bakanlar Kurulu karannın 4. maddesinde de
"Personel, sözleşmelerinde belirtilen görev yeri dışında çaltştın-
lamaz.
Görev yeri dışına gecici olarak gönderiknlerin gündelik ve yol
giderleri, 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerinde saptanan
süreyi ve l'inci derece devlet memurlanna ödenen harcırah mik-
tannı aşmamak üzere sözleşmelerde belirtüir" denilmektedir.
İlk kez atama ile ya da geçicı görevle, gerek yurtiçinde gerek
yurtdışında görev alan ve 657 sayıb yasaya göre sözleşmeli per-
sonel statüsünde olanlara yol gideri, sözleşmelerinde bu konu-
da bir hüküm yoksa 6245 sayılı yasa hükümlerine göre, varsa
sözleşmede bebrtilen esaslara göre verilmesi gerektiği görüşün-
deyiz.
POLfriKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Tütünçiftlik'te Piknik
Bir İstanbul şairi olan Nedim, elindeki kadehe şöyle
bir bakar ve "Ey sagar-ı şeffaf senin mahzenin olsam"
der. Böylece içkiye olan düşkünlüğünü açıklar. Yasak-
lansa da, açıktan satılsada içkinin uzun birtarihi vardır.
Çocukluğumdan beri hatırlarım; eskiden, Ankara'nın
gayri Muslimleri evlerinde şarap çekerlerdi. Ankara'nın
dört bir yanını çeviren bağlar da üzümlüktü. Bu üzümler-
den şarap çekemeyenrer ekşili, tatlılı pekmez yaparlar-
dı.
Gazetede okudum Fransa'nın Burgundy bölgesinde
baba-oğul fıçıda şarap çekerlermiş. Ikisi de birden bo-
ğulup ölmüşler Once oğul, mayalanmakta olan şıranın
çıkardığı karbon monoksitten fenalaşmış. Fıçının dibine
sarkmaya başlamış. Oğulu çekeyım derken baba da fıçı-
ya yuvarlanmış. Her ikısi birden debelenirken boğulup
ölmüşler. Bir içkicıye göre, "Negüze/d/t;m.'.."denebilir
mi? Yaşamın güzeli olduğu gibi ölümün de vardır.
Ortaokuldan berı (en eski) arkadaşım Murat Tuncay,
Yarımca'da (şimdiki adı Körfez) bir yazlık yaptırdı. Çok-
tan berı gidip bir görmek isterdik. Birkaç yıl oldu, bu yıl
nasipmiş.. Tütünçiftlik'te trenden iniyorsunuz, birkaç
yüz metre yürüyorsunuz, geniş bir çayırlığın ortasında.
Trenle gideceğimiz için çağrılılar olarak bir istasyonu
peyledik Sabahattın Dıkmen'le ben Etiler'den Beşik-
taş'a inecek, ordan Usküdar, Haydarpaşa yoluyla trene
kavuşacaktık. Yıllar var yapmadığım güzel bir yolculuk.
Söğütlüçeşme'de Murat bizi buldu. Ne güzel olmuş!
Evi Yoğurtçu'da, onun için kolay. Saim Bey'le Tayylp
Uslu da bir istasyon sonra kompartımanların arasından
zuhur ettiler. Şair Muzaffer Arabul u Pendık'te bekleye-
cektik. Yolcuların arkasından goründü
Takım tamamdı; öğle rakısına vurabilirdik...
Yarımca'nın ilçe olduktan sonra adını Körfez koymuş-
lar, şimdi öyle anılıyor. Yarımca'yı biz iki Avni'ler (Şirin
ve Öztüre) döneminden biliriz. Avni Şirin belediye baş-
kanı olduktan sonra yardımcısı da Avni öztüre oldu.
Belediyeyı sanata ve kultüre açan Avni öztüre'dir. Pet-
kım'in belediye gelirleri kültür ve sanata yönelmiştir.
Resim sergileri, konserler, folklor çalışmaları, tiyatrolar
bundan sonradır. Dahası, kocaman bir açıkhavatiyatro-
su yapılmıştır Roma, Bizans döneminde buralarda ti-
yatrolar varmış. Şimdi eski açık hava tiyatroları bilmiyo-
rum ne olmuş?
Resim de ilgi çekicidir. Diyebilırim ki ilçeler arasında
en çok sergi açan, ödül veren Yarımca'dır. Yarımca den-
di mi ilk akla gelen kiraz oluyor. "Dalları bastı kiraz I
Yolları kesti kiraz I Yarımca 'nın kiraz."
Şimdi bu kiraz bahçelerinin yerinde yeller esiyor. Pet-
kım'den çıkan toz ve duman, öteki fabrikaların artıkları,
sanayileşmenın can alan posası ortalığı sarmıştır. Kiraz
ağaçları ile donanmış bölgenin yeşilliği yitip gitmiştir.
Izmit Körfezi artık yoktur. Eskiden tren yolundan yakını-
lırken şimdi karayollarının döküntüleri çevreyi sarmıştır.
Paralı ve parasız iki yol trafiği sürükler
Bizım Murat'ın yazlığı da bu döküntüler karmaşasın-
dan nasibini almıştır.
Neyse, evin bahçesi var. Bahçenin korudugu kadar bir
yeşillik ortasında piknik yapıyoruz. "Kocaman adamlar
da piknik yapar mı?" diye sormayın, yaparlar. Hem de
eski piknikleri ne kadar özlemişız.
Zaman geçtikçe eskiler aranıyor. Gençliğimizde 1
Mayıs piknikleri vardı. Ankara'nın Baraj'ında, Söğü-
^zü'-nde pfkFMkl«r yapardık; polis<er de tepelerden,
ağaçlar altında bizi gözlerdi. Gençlik günleri ne kadar
farklıydı? Bir umut vardı, arayıp duruyoruz.
Tütünçiftlik-Haydarpaşa yolculuğunu bitirirken hava
lyice kararmıştı. Unutulmaz bir pazarı yaşadık.
Budabiranıolacak.
BULMACA
1
2
3
4
5
6
8
9
1 2
\
3 4 5 6 7
M l l
\Mr
n
8 9
=
1
SOLDAN SAĞA:
1/Unutulmaması gere-
ken şeyler için konulan
nişan. 2/ İskambilde bir
kâğıt.. Peşin parayla belli
bir süre için bir şeye abcı
olma ışi. 3/Yayvan ve
dolgun yüz... Uçurum.
4/Bir gösterme sıfatı...
Yelkenli gemilerde miza-
na direği denilen kıç di-
rekte eğik duran bayrak
sereni.. Galyum elemen-
tinin simgesi. 5/ Eski
Yunan kentlerinde. en
önemli yapılann ve tapınaklann
bulunduğu iç kale. 6/ Bir y.üzey öl-
çüsü birimi... Küçük. 7/ Olenlerin
kıbnmamış namazlan ve tutulma-
mış oruçlan için verilen sadaka...
Boyun eğen. 8/ Altının simgesi...
Bileşimindeki hidrojenın yerine
maden alarak tuz oluşturan hidro-
jenli bıleşik. 9/ Yerli bir erik türü.
YL KARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Pişmiş hamurla yenen bir tür ta-
vuklu çorba. 2/ Hafıf kadifemsi bir
görünüş kazandınlmış sığır derisi... Çalışma, emek. 3/ Arka,
sırt... Çamaşırcı ayı da denilen ve Amerika'da yaşayan kürkü
değerli hayvan. 4/ Eski Yunan kentlerindeki pazaryeri. 5/ Bir
kimsenin aşkını. bir başkasıyla paylaşamayan kimse... Tifo aşı-
sının kısa vazılışı. 6/Su... "Çok sarhoş'" anlamında argo sözcük...
Nazi partisinin hücum kıtasını simgeleyen harfler. 7/ Küçük
körfez... Coşkun, esinle dolu. 8/ Bir Uzakdoğu dövüş sporu. 9/
Tören.
İLAN
KAMAN ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo 1993,112
Davaa Kaman Demirli Belediye Başkanlığı tarafmdan davalı-
lar Gazi Demirci ve arkadaşlan aleyhıne açılan zorunlu tescil davası-
nın mahkememızde vapılan açık yargılaması sonunda ara karan
gereğince;
Dahilı davalılar Kaman Demirli kasabasından Volkan Turhan,
Fatih Demırri, Nejla Özel. Kemal Demirci. Perdane Şener. lsmail
Turhan ve Yaşar Turhan'ın adreslen meçhul olduğundan adlanna
duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiş olup adı geçenlenn
duruşmanın bırakıldığı 30.11.1993 günü saat 09'da duruşmada biz-
zat hazır bulunmalan veya kenditenni bir vekille temsil ettirmeleri,
aksi takdırde yargılamaya gıyaplannda devam olunacağı ve karar
verileceğı. tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur.
Basm:51994
tLAN
ÜSKÜDAR 3. ASLİYE CEZA
MAHKEMESİ'NDEN
1992-242 Esas
1992-910 Karar
Mahkememızın yukanda esas ve karar no.su belirtilen sanık Yük-
sel Talayhan (Kanp oğlu. 20.9.1976 doğ. Kars Tuzluca köyü nüf.
ka>ıüı) hakkında TCK. 492 1 - son. 65; 3 55-3, TCK 40. maddesi gere-
ğince 1 sene 8 ay müddetle hapis cezası ile tecziyesine. tutuklu kaldığı
günlerin mahkûmıyetinden icraı mahsubuna dair verilen gıyabi karar
sanığa teblığedümek üzere göndenlmış olmakla 7201 sayılı kanunun
28 ve 29. maddesi u>annca ilan tarihinden 15 gün içinde kendisıne
tebliğ edılmış sayılacağı ilanen tebhğ olunur.
Basın.43289