23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM1993 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI Tevhidi Efkâr başyazan Velit Ebuzziya, eski harflerle dile getirdiği görüşlerinde 'Cumhuriyet ilan edilecek ve Mustafa Kemal cumhurbaşkanı seçilecekse Meclis başkanlığından aynlmahdır' diyordu. Damat Ferit'in Kütahya'ya, İngilizlerin Malta'ya sürdüğü Ahmet Emin ise Vatan'daki başyazısında şöyle yazıyordu: 'Ulusal savaş bayraktan partilerüstü kalmalı. O, ülkede düzenleyicilik ve hakemlik yapmalı.' B A S I N D tlericilerle 'gericiler*arasındakikalemsavaşuunen şiddettijeruıdegenehasıtnnönünde Tihrkiye'riin gelecegutigüveneeyeabnakararuu açıkhyordu: C B A S I N D A | ^ UMHURİYEj T A R T I Ş M A S I NALANSEÇKİN 'îşimdalıabitmemiştir!9 -2- Celal Nuri'nin yazısı Tevhidi Ef- kar'ın başyazan Ebuzziya'yı çileden çıkardı. Harf Devrimi'nin gerçekleşmeme- sine karşın, bırçok gazele günümüz harfleriyle ya da Fransızca yayımla- nırken o, yazısma (Darülhilafe-İstan- bul) çıkışını attı ve görüşlennı eski haıflerie dile getirdi. Ebuzziyaoğlu, cumhuriyet ilan edilip Mustafa Ke- mal cumhurbaşkanı seçilecekse, ön- celikle Meclis başkanlığından aynl- ması gerektığini savunduğu yazısını özetle şöyle sürdûrdü: "... Geçen yıl bu tarihlerde Izmit'e gelen Mustafa Kemal Paşa, İstanbul- lu gazetecileri özellikle çağırtU ve ken- dileriyle önemli konular hakkında söyleşide bulundu. Üç oturumda 18 saatten fazla sûren bu söyleşiden son- ra biz yazdığımız ilk yazıda izlenimle- rimizi şu cümleyle açıkladık: 'Musta- fa Kemal Paşa şimdiye dek bir savaş- çıydı, bundan sonra bir yenilikçi ol- mak istiyor.' "Gerçekten Mustafa Kemal Paşa'- nın saatlerce süren açıklamalannın orada bulunan gazetecilere verdiği kanı sadece buydu. Paşa 'Yenileştir- me'den amacının ne olduğunu ve bundan sonra ülkede ne yapmak iste- diğini Ahmet Emin arkadaşımızla yaptıgı tartışmas! sırasında aynnüla- nyla anlattı." Damat Ferit'in Kütahya'ya ingiliz- lerin Malta'ya sürdüğü Ahmet Emin, Vatan gazetesindeki başyazısında "Ulusal savaş bayraktannın partki- hlde uğraşmasıra istemediğini" açuV lamış, "O partilerüstü kalmalı, ülkede düzenleyicilik ve hakemlik yapmalı" demişti. Türkiye'nin görünümü V elit Ebuzziya yazısmda, Gazi Paşa'nın hemşerisi Yalman'a "neden bu görüşte olduğunu" sorduğunu, bilinen görüşlerini yinele- yen gazetecinin özetle şu yanıd aldığını akıardı: "... Ulusal savaşımız düşmana kar- şı kazandığımız zaferlerle sona erme- miştir. Aksine, ülkedeki işlerimiz asıl bun- dan sonra başlıyor. Çünkü bu ülke, yüzyülardır kötü yönetim, bilgisizlik, yeteneksizlik ve padişahın baskısı yü- zünden bugün gördüğümüz yıkıntı haline gelmiş ve perişanlığa sahne ol- muştur. Ülkeyi bu duruma getiren nedenlerden biri de, birtakım zararlı geleneklerin bugüne dek sürmesi, halkın kendini hâlâ o geleneklerin tut- saklık zincirinden kurtaramamış ol- masıdır. Şu halde, bugün içimizden düşmanı çıkararak siyasal bağımsızlığımızı elde etmekle ülkeyi kurtarmış ve görevlerimizi tamamla- mış olmuyoruz. "Ben bundan sonra çahşmalanmı yenileşmeye yönelterek ülkemi, uy- garhğın gerektirdiği gelişmelerden hakkıyla yararlandıracak ve bu yolla ulusumu huzura ve rahaüığa kavuş- turacağım. Benimle aynı düşüncede olmayanlann görüşlerini de soraca- ğım. Elbet programımı uygun bulacak bir çok kımse vardır. İşte bu kimseleri toplayıp bir parti kuracağım ve bu partmin başında, ülkeyi yükseltip yö- yönetecek programı uygulayacağım. Görüyorsunuz kı sandığınız gjbi işim daha bitmemiştir. Benım için bu ama- ca varmadan çalışmaktan caymak, iş- lere seyirci kalmak, ülkeyi hakkıyla kurtarmadan cekilmek demektir." Velit Ebuzzıya'ya göre, Gazi'nin 'particilik' konusundaki görüşü salt Yabnan, savaşçı bir gazetedydL Meslek yaşamı ilkeleri uğruna sürgün ve hapislerle geçti. söylediklennden ıbaretti. Başyazar, Mustafa Kemal'indüşüncelerini, geç- mişteki başanlannı değerlendirdiğın- de, olumlu karşıladığmı bildirdi; "iler- leme anlayışı" konusunda kişiler arasında aynm bulanabileceğine dik- kat çekerek şöyle dedi: "... Sözgelimi bizim gibi tutucular, gcrçck ynlcsclmenm ancak acete et- meden, kurallara uyarak, etraflıca düşünüldükten sonra yavaş yavaş ol- gunlaşünlarak yapılması halinde işe yarayacağına kesinlikle inanmakta- dırlar. "Tutucular, sanıldığı ya da kasıtlı olarak öne sürüldüğü gıbi, gelenek ve göreneğin iyi kötü hepsine sanlmış değil- lerdir. Aksine, tutucu- luğun amaçlanndan biri de, ulusun gelişme- sine, karaktennin yük- selmesine, ahlakmın yok olmasına zarar ve- ren ya da engel olan ge- leneklerin yavaş yavaş bırakılmasuıa ya da dö- neme uygun biçime so- kulmasına kesinlikle karşı çıkmazlar. "Ünlü Tizi reftar olanın payine damen dolaşır -nazlı nazb yü- rürken acele edenin etekleri ayaklanna do- laşır-' anlayışı da göste- rir ki, hız ve acele esas itibariyle herhangi bir işte bile, iyiden çok kötü sonuç_ getirir." Ülke ve dünyada olup bitenlere gözlennı kapayan Velit Ebuzzi- ya, aynı gün gazetesinin bir başka sütununda da "cumhuriyet kurul- ması" girişimlerine son verilmesini önerdi. Yok, ille de ilan edilecekse bunun, kitapta yeri olan- lardan. sözgelimi (Amerika-Fransa) modellerinden büine benzetibnesini istedi, özetle şu eleştiriyi getirdi: "... Ankara istasyonunda hazırla- nan cumhuriyet katan, Ağaoğlu Ah- met ve Ziya Gökalp beyler gibi iki usta makinistin elinde düdük calarak. istim savurarak, dehşetli bir hız katan gjbi gider görünüyor. Fakat gerçekte tüm şamataya karşın cumhuriyet tre- ninin sürekli ileri mi, yoksa geri mi gittiği pek anlaşılamıyor. Mutlak olan, katann istasyonla Meclis binası arasındaki bir kanş yolu katedemedi- ğidir. "... Taşkın birgazeteci, hızlı bir iler- leme yanlısı Ağaoğlu Ahmet Bey'e kalsa, cumhuriyet treni coktan yerine veöaeıamacmarençınişü. Fakat anla- şılan, Doğu'cu ve Turana olan Ziya Gökalp, treni ayn yer ve amaca ters yönden götürmek istiyor ve iki maki- nist arasındaki tartışma ve anlaşmaz- Fethi Okyar, cumhuriyete giden yoida kilit adamlardan biriy- di. Karar arifesinde kabineyi kunnakla görevtendirilmişti. lık yüzünden cumhuriyet katan da, tüm gürültüsüne ve Amerika'nın ko- caman trenlerine benzeyen patırtısına karşın yerinde sayıyor. "... Tren dışındakilerin korkusuysa bambaşkadır. Şimdı yerinde sayıp duran cumhuriyet katannın birden- bire tam yolla yerine ve amacına, Meclis'e ulaşarak orada duramama- a, bir kazaya yol açması olasılığıdır. Onun için sayın makinistler, 'ulusal egemenliği' kazaya uğratmadan cum- huriyet katannı gene yeniden istasyo- na soksalar çok iyi ederler." Dışandan model arayanlar V elit Ebuzziya bu görüşüne gene Celal Nuri'den, fakat bu kez Hâkimiyeti Millıye gazetesinde yâmtaUr Celal Nuri özetle şunlan yazdı: "... Fransa modeli pekâlâ pek güzel. ama bu ülke cumhurbaşkanının hü- kümet onayı olmadan yetkilerinın hiçbirini kullanamadığı gerçeği yadsınma- malıdır. Son kırk yılda Fransa'nın başına ge- çenler, devletin genel po- btikasında değişiklik yapmaya hazırlanmı- şlar. anayasal sınırlama- lar dolayısıyla düşün- düklerini gerçekleştire- memişlerdir. "... 1875 Anayasası'- nın Fransa devlet baş- kanının yetkilerini sını- rlamasmın temelinde, se- çimle cumhurbaşkanı olan 3. Napolyon'un, hükümet darbesıyle sal- tanaü geri getirmesı yat- maktadır. "... Şimdi koltuğunda rahat ve güvenle oturan Fransa Cumhuriyeti, artık başkanının yetkile- rini arttırmakta herhan- gi bir sakınca görme- mektedir. Türkiye'ye Fransa modelini öneren- lerin de bu gerçeği gö- zardı etmemelerinde sayısız yarar vardu"." Velit Ebuzziya, mes- lektaşının bu yazısına da köpürdü, Celal Nuri'yi her dönemin adamı ol- mak, şimdi de hükümet yaratıcılığına soyunmakla suçladı; ne fınldaklığını ne de carkıfelekliğinı bıraktı. Tevhidi Efkâr'ın bayazan, "Ağa- oğlu ve Gökalp cumhuriyete bir kılıf bulm'aya uğraşırlarken îleri'nin, orta- ya bir hükümet modeli atarak, Af- rika'daki zenci kabilelerini bile imren- dirdiği" görüşündeydi. Yunus Nadi, Ahmet Ağaoğlu, Ziya Gökalp, Celal Nuri, Falih Rıfkı, Nec- mettin Sadak. Ahmet Cevdet, Hüse- yın Cahit, Ahmet Emin ve Vebt Ebuz- ziya, cumhuriyeti getirecek hükümet biçimiyle ilgili anayasa değişikliği ko- nusunda lehte-aleyhte yazadursun- lar, devreye bir yabancı da girdi. Avusturyah gazeteci Alfred Ray- port, anayasa değjştirilerek cumhuri- yet kurulmasının en doğru davranış olacağını, bu hayalin gerçekleşmesıy- le Türkiye'de devrimlerin tamamla- nacağını belirtti. Karann tanıklan C umhuriyet basında tartışılırken hükümet de doğru bildiği yolda sessiz, fakat güvenli adımlarla ilerliyordu. Bakanlar Kurulu'nun atanmasıyla ilgili yasa değiştirildi, Rauf Orbay hükümeti istifa etti, yeri- ne Fethi Okyar başkanlığındaki ku- ruldu. Her şey planlandığı gibi yolunda gi- diyordu. Mustafa Kemal, "Cumhuri- yet mucizesi"nin nasıl gerçekleştiril- diginı dört yıl sonra CHP'nin ikinci kurultayında vereceği "Söylev"inde şöyle anlatacaktı: "... 28 ekim günü geç vakitte parti yönetim kurulu toplanüsına çağnl- dım. Fethi Bey, Bakanlar Kurulu için aday lıstesi hazırlandığını, genel baş- kan olmam dolayısıyla benim görü- şümün de alınmasırun uygun bulun- duğunu bildirdi. Listeye göz gezdir- dim. Yerinde bulduğumu, fakat atana- caklann onaylannın alınması gerekti- ğini belirttim. Önerim kabul gördü. Orneğin Dışişleri Bakanlığı için adı geçen Yusuf Kemal (Tengirşenk) Bey'i çağırdık. Listeye katılamaya- cağını söyledi. Bundan ve benzer du- rumlardan anladım kı, parti yönetim kurulu bile beğenilecek bir aday lıstesi düzenleyememektedir. Kurula, gere- kenlerle daha etraflıca konuşarak bir liste düzenlemelerini salık verip yan- lanndan aynldım. "Gece olmuştu. Çankaya'ya git- mek üzere Mecbs'ten çıkarken kori- dorlarda beni bekleyen Kemalettin Sami (Sinop milletvekilı) ve Halit Pa- şa'ya (Ardahan milletvekili-14 Şubat 1925'te Afyon Milletvekili Ali Çetin- kaya tarafinda Meclis'te vuruldu.) rastladım. Ali Fuat Paşa (Cebesoy) giderken bunlann Ankara'ya geldik- lerini, o günkü gazetede 'Bir uğurla- ma ve bir karşılama' başlığı altında okumuştum. Fakat henüz kendileriyle görüşme- miştim. Benimle konuşmak için geç vakte kadar beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini, Milli Savunma Bakanı Kazım Paşa (Özalp) araalığıyla büdirdim. İsmet Paşa (İnönü) ile Kazım Paşa ve Fethi Bey'e de Çankaya'ya benimle birlikte gelmelerini söyledim. Rize Milletve- kih' Fuat (Alemdarzade) ve Afyon Milletvekili Ruşen Eşref (Ünaydın) beylerle karşılaştım. Onlan da yeme- ğe çağırdım. "Yemek sırasında 'Yann Cumhu- riyeti ilan edeceğiz" dedım. Hazır bu- lunan arkadaşlar hemen fıkrime ka- tıldılar. Yemekten kalktık. O dakika- dan başlayarak hareket biçimimiz hakkında kısa bir program saptadık ve arkadaşlan görevlendirdım. "... O gece birlikte bulunduğumuz arkadaşlar, erkenden benden aynldı- lar. Yalnız İsmet Paşa Çankaya'da konuktu. Onunla bir yasa taslağı ha- zırladık."(l) (1) (NUTUK, cilt: 2, ATATÜRK, Mustafa Kemal) Yarın:Cumhurlyet alkışlarla we dualarla kabul edlldl. CALISANLARIN SORULARI/SORU1NLARI YILMAZŞİPAL Sözleşmeli personel ve yol giderleri SORU: Bir bakanlıkla "hizmet sözleşmesi" yaparak Türkiye'den Federal Almanya'ya "uzman" olarak ça- lışmaya gidiyorum. Sözleşmemde "657 sayüı yasamn degişik 4/B mad- desi ile 6.6.1978 gün ve 7/15754 sayılı kararnamenin 14. maddesi uyannca yapılmıştır" denilmektedir. Ben bu konulann yabancısı oMuğum için, bu deyim- lerin ne anlama gcldiğini bilmiyonım. Bana yurtdtşına giderken, yol masrafı, konut fonu ve diğer zorunlu gi- derterimin ödenemeyeceği söylendi. Sorum, yol giderkrimin karşılaınıaması yasa) mn dır? S.Ç. YANTT: 657 sayılı yasa "Devlet memurlannm hizmet şarrlannı, nite- liklerini, atanma ve yetiştirilmelerini, ileıieme ve yükselmelerini, ödev, hak, yûküm ve sorumluhıklannı ve ödeneklerini ve diğer özlük islerini düzenler." Yasanın 4. maddesi uyannca "Kamu hizmetkri, memıriar, sözleşmeli personel, gecici personel ve işçiler eliyle gördürûlnr." 657 sayıû Devlet Memurlan Yasası hükümİeri, işçiler dışın- da, memurlar, sözleşmeh personel ve gecici personele uygûla- nır. Devlet Memurlan Yasası'nın 177. maddesine göre, "Devlet memurlaruıdan, bir göre>in ifası için sürekli veya gecici olarak göre> yerinden aynlanlann yol giderleri ve gündelikleri. yolluk- lar hakkındaki özel kanıın hökümlerine göre ödenir. Sözleşmeli olarak çalışanlann yol masrafları ile gündelikleri, sözleşmelerindeki şartlara göre ödenir." Sözleşmenizde, yol giderleri ve gündelikler için özel hüküm bulunmadığına göre, bu giderler görüşümüzce, 6245 sayılı "Harcırah Kanunu" hükümlerine göre hesaplanıp ödenecekür. İlk kez görev alan ya da görev yeri değişenler için öngörülen uygulama, 6245 sayıb yasanın 9. ve 10. maddelerinde yer almış- tır. 9. maddeye göre, ilk kez memurluğa atananlara, atama sı- rasında oturduklan yerden görev yerine kadar, sürekli görev yol giden verilir. 10. maddeye göre de yol giderleri. gündelik, aıle gideri ve yer değiştirme gideri, "Ymt içinde veya dışındaki daimi bir >azifeye yeniden veya naklen tayin olunanlarla yabancı memleketlerdeki memuriyet merkezi tebdil olunan veyahut bu yerlcrden yıırt için- de diğer bir vazifeye tayin olunan memur ve hizmetüJere yeni vazife mahalline kadar" venbr. Hararah Yasası'nın 8. maddesinde, "Sözleşmeli olarak ça- lıştırılıp da sözleşmelerinde verilecek harcırah belirrilmiş olan kimseler hakkında bu madde uygulanmaz." Aynca, 28.6.1978 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 7/15754 sayılı "Sözleşmeli Personel Çabştınlmasına İUşkin Esaslar"a ılişkin Bakanlar Kurulu karannın 4. maddesinde de "Personel, sözleşmelerinde belirtilen görev yeri dışında çaltştın- lamaz. Görev yeri dışına gecici olarak gönderiknlerin gündelik ve yol giderleri, 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerinde saptanan süreyi ve l'inci derece devlet memurlanna ödenen harcırah mik- tannı aşmamak üzere sözleşmelerde belirtüir" denilmektedir. İlk kez atama ile ya da geçicı görevle, gerek yurtiçinde gerek yurtdışında görev alan ve 657 sayıb yasaya göre sözleşmeli per- sonel statüsünde olanlara yol gideri, sözleşmelerinde bu konu- da bir hüküm yoksa 6245 sayılı yasa hükümlerine göre, varsa sözleşmede bebrtilen esaslara göre verilmesi gerektiği görüşün- deyiz. POLfriKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Tütünçiftlik'te Piknik Bir İstanbul şairi olan Nedim, elindeki kadehe şöyle bir bakar ve "Ey sagar-ı şeffaf senin mahzenin olsam" der. Böylece içkiye olan düşkünlüğünü açıklar. Yasak- lansa da, açıktan satılsada içkinin uzun birtarihi vardır. Çocukluğumdan beri hatırlarım; eskiden, Ankara'nın gayri Muslimleri evlerinde şarap çekerlerdi. Ankara'nın dört bir yanını çeviren bağlar da üzümlüktü. Bu üzümler- den şarap çekemeyenrer ekşili, tatlılı pekmez yaparlar- dı. Gazetede okudum Fransa'nın Burgundy bölgesinde baba-oğul fıçıda şarap çekerlermiş. Ikisi de birden bo- ğulup ölmüşler Once oğul, mayalanmakta olan şıranın çıkardığı karbon monoksitten fenalaşmış. Fıçının dibine sarkmaya başlamış. Oğulu çekeyım derken baba da fıçı- ya yuvarlanmış. Her ikısi birden debelenirken boğulup ölmüşler. Bir içkicıye göre, "Negüze/d/t;m.'.."denebilir mi? Yaşamın güzeli olduğu gibi ölümün de vardır. Ortaokuldan berı (en eski) arkadaşım Murat Tuncay, Yarımca'da (şimdiki adı Körfez) bir yazlık yaptırdı. Çok- tan berı gidip bir görmek isterdik. Birkaç yıl oldu, bu yıl nasipmiş.. Tütünçiftlik'te trenden iniyorsunuz, birkaç yüz metre yürüyorsunuz, geniş bir çayırlığın ortasında. Trenle gideceğimiz için çağrılılar olarak bir istasyonu peyledik Sabahattın Dıkmen'le ben Etiler'den Beşik- taş'a inecek, ordan Usküdar, Haydarpaşa yoluyla trene kavuşacaktık. Yıllar var yapmadığım güzel bir yolculuk. Söğütlüçeşme'de Murat bizi buldu. Ne güzel olmuş! Evi Yoğurtçu'da, onun için kolay. Saim Bey'le Tayylp Uslu da bir istasyon sonra kompartımanların arasından zuhur ettiler. Şair Muzaffer Arabul u Pendık'te bekleye- cektik. Yolcuların arkasından goründü Takım tamamdı; öğle rakısına vurabilirdik... Yarımca'nın ilçe olduktan sonra adını Körfez koymuş- lar, şimdi öyle anılıyor. Yarımca'yı biz iki Avni'ler (Şirin ve Öztüre) döneminden biliriz. Avni Şirin belediye baş- kanı olduktan sonra yardımcısı da Avni öztüre oldu. Belediyeyı sanata ve kultüre açan Avni öztüre'dir. Pet- kım'in belediye gelirleri kültür ve sanata yönelmiştir. Resim sergileri, konserler, folklor çalışmaları, tiyatrolar bundan sonradır. Dahası, kocaman bir açıkhavatiyatro- su yapılmıştır Roma, Bizans döneminde buralarda ti- yatrolar varmış. Şimdi eski açık hava tiyatroları bilmiyo- rum ne olmuş? Resim de ilgi çekicidir. Diyebilırim ki ilçeler arasında en çok sergi açan, ödül veren Yarımca'dır. Yarımca den- di mi ilk akla gelen kiraz oluyor. "Dalları bastı kiraz I Yolları kesti kiraz I Yarımca 'nın kiraz." Şimdi bu kiraz bahçelerinin yerinde yeller esiyor. Pet- kım'den çıkan toz ve duman, öteki fabrikaların artıkları, sanayileşmenın can alan posası ortalığı sarmıştır. Kiraz ağaçları ile donanmış bölgenin yeşilliği yitip gitmiştir. Izmit Körfezi artık yoktur. Eskiden tren yolundan yakını- lırken şimdi karayollarının döküntüleri çevreyi sarmıştır. Paralı ve parasız iki yol trafiği sürükler Bizım Murat'ın yazlığı da bu döküntüler karmaşasın- dan nasibini almıştır. Neyse, evin bahçesi var. Bahçenin korudugu kadar bir yeşillik ortasında piknik yapıyoruz. "Kocaman adamlar da piknik yapar mı?" diye sormayın, yaparlar. Hem de eski piknikleri ne kadar özlemişız. Zaman geçtikçe eskiler aranıyor. Gençliğimizde 1 Mayıs piknikleri vardı. Ankara'nın Baraj'ında, Söğü- ^zü'-nde pfkFMkl«r yapardık; polis<er de tepelerden, ağaçlar altında bizi gözlerdi. Gençlik günleri ne kadar farklıydı? Bir umut vardı, arayıp duruyoruz. Tütünçiftlik-Haydarpaşa yolculuğunu bitirirken hava lyice kararmıştı. Unutulmaz bir pazarı yaşadık. Budabiranıolacak. BULMACA 1 2 3 4 5 6 8 9 1 2 \ 3 4 5 6 7 M l l \Mr n 8 9 = 1 SOLDAN SAĞA: 1/Unutulmaması gere- ken şeyler için konulan nişan. 2/ İskambilde bir kâğıt.. Peşin parayla belli bir süre için bir şeye abcı olma ışi. 3/Yayvan ve dolgun yüz... Uçurum. 4/Bir gösterme sıfatı... Yelkenli gemilerde miza- na direği denilen kıç di- rekte eğik duran bayrak sereni.. Galyum elemen- tinin simgesi. 5/ Eski Yunan kentlerinde. en önemli yapılann ve tapınaklann bulunduğu iç kale. 6/ Bir y.üzey öl- çüsü birimi... Küçük. 7/ Olenlerin kıbnmamış namazlan ve tutulma- mış oruçlan için verilen sadaka... Boyun eğen. 8/ Altının simgesi... Bileşimindeki hidrojenın yerine maden alarak tuz oluşturan hidro- jenli bıleşik. 9/ Yerli bir erik türü. YL KARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Pişmiş hamurla yenen bir tür ta- vuklu çorba. 2/ Hafıf kadifemsi bir görünüş kazandınlmış sığır derisi... Çalışma, emek. 3/ Arka, sırt... Çamaşırcı ayı da denilen ve Amerika'da yaşayan kürkü değerli hayvan. 4/ Eski Yunan kentlerindeki pazaryeri. 5/ Bir kimsenin aşkını. bir başkasıyla paylaşamayan kimse... Tifo aşı- sının kısa vazılışı. 6/Su... "Çok sarhoş'" anlamında argo sözcük... Nazi partisinin hücum kıtasını simgeleyen harfler. 7/ Küçük körfez... Coşkun, esinle dolu. 8/ Bir Uzakdoğu dövüş sporu. 9/ Tören. İLAN KAMAN ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo 1993,112 Davaa Kaman Demirli Belediye Başkanlığı tarafmdan davalı- lar Gazi Demirci ve arkadaşlan aleyhıne açılan zorunlu tescil davası- nın mahkememızde vapılan açık yargılaması sonunda ara karan gereğince; Dahilı davalılar Kaman Demirli kasabasından Volkan Turhan, Fatih Demırri, Nejla Özel. Kemal Demirci. Perdane Şener. lsmail Turhan ve Yaşar Turhan'ın adreslen meçhul olduğundan adlanna duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiş olup adı geçenlenn duruşmanın bırakıldığı 30.11.1993 günü saat 09'da duruşmada biz- zat hazır bulunmalan veya kenditenni bir vekille temsil ettirmeleri, aksi takdırde yargılamaya gıyaplannda devam olunacağı ve karar verileceğı. tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basm:51994 tLAN ÜSKÜDAR 3. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ'NDEN 1992-242 Esas 1992-910 Karar Mahkememızın yukanda esas ve karar no.su belirtilen sanık Yük- sel Talayhan (Kanp oğlu. 20.9.1976 doğ. Kars Tuzluca köyü nüf. ka>ıüı) hakkında TCK. 492 1 - son. 65; 3 55-3, TCK 40. maddesi gere- ğince 1 sene 8 ay müddetle hapis cezası ile tecziyesine. tutuklu kaldığı günlerin mahkûmıyetinden icraı mahsubuna dair verilen gıyabi karar sanığa teblığedümek üzere göndenlmış olmakla 7201 sayılı kanunun 28 ve 29. maddesi u>annca ilan tarihinden 15 gün içinde kendisıne tebliğ edılmış sayılacağı ilanen tebhğ olunur. Basın.43289
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle