Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK1993 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
Y e ş i l y u r t ' t a n
S t r a s b o u r g ' a
Bir d ı ş k ı
y e d i r m e
ö y k û s ü
C E L A L
B A Ş L A N G I Ç
-5-
Xü.
Cizre Cumhuriyet Savcılığfnın
açtığı soruşturma, aldığı ifadeler tek
bir işe yaramıştır; "Görevsizlik ka-
ran" vermeye.
30 ocak akşamı savcılık karan
açaklandı; Yeşilyun dosyası Cizre
İlçe tdare Kurulu'na gıdecek.
fşte bu noktada Yeşilyun olayı,
yargının konusu olmaktan çikıp id-
arcnin konusu içine giriyor. Bu da
"Olağanüstü Hal hukuku"nun bir
başka cilvesi.
Ancak ışin ilginç yanı, dosya Ciz-
re İlçe İdare Kurulu'na da gidemi-
yor.Çünkü Mardin ValiJiğf nin özel
bir kuryesi. dosyayı 31 ocak günü
abpdoğruca Olağanüstü Hal Bölge
Valiliği'ne götürüyor. Bir de yazı
gönderijor aynı gün Mardin Valili-
Mûfettiş lûzumu
••Olağanüstü Hal Bölge Valiliğı'ne
İlimizde görevlı bınbaşı hakkında
Cizre Cumhuriyet Savcılığı'nca ef-
rada suımuamele ıddiasıyla alınan
görevsizlik karan vc tahkikat dos-
yası, ılışıkte sunulmuştur. Konu.
müfcttış teknığini lüzumlu kıldığın-
dan, soruşturmanın, Memurin Mu-
hakemau Hakkındakı Kanun hü-
kümlerine görc yapılması..."
Dışkı, binbaşıyıçoküzüyor>-Binbaşı Çağlayan anlatıyor:
Yanıma muhtan ve bazı polisleri
alarak okula gittim. Okulu aradık,
birşey bulamadık. Okulun içinde ve
dışında insan pislikleri olduğunu
görünce, doğal olarak sinirlendim ve
üzüldüm. Kesinliklehakaretetmedim.
Temizlenmesini emrettim. Okullar
konusunda aşın hassas bir kişiyim.
kanlığı tabmat veriyor ve Teftiş
Kurulu Başkanlığı iki müfettişe gö-
rev yazısın) gönderiyor.
xra.
İlçe İdare Kurulu'na gitmesi gere-
ken dosya, 31 ocak günü, kendini
bir anda Olağanüstü Hal Bölge Va-
liliği'ndc, bundan latn bir gün sonra
da AnHara'dangelen İçişlen Bakan-
lığı müfettişlerinde bulmuştu.
Müfettişler 2 şubat günü Cizre'ye
geldiler. Aynı gün, suçlanan binba-
şınm görev yeri dejpştirildı.
Dosya acaba müfettişlere değil de
doğrudan Cizre İlçe İdare Kurulu'-
na gitseydi, kuruldakiler nasıl karar
verecekti? Mal Müdürü, Milli Eği-
tım Müdürü, Tapu Müdürü, Hükü-
met Tabibi gibi bir ılçedcki hiyerar-
şinin en altında olanlar, nasıl karar
vereceklerdi bınbaşı hakkında?
Sakat uygulama
Bu uygulamanın ne denli sakat
olduğunu, rcsmi makamlar da ka-
buledıyordu. Müfctüşlerin Cizre'de
göreve başladığı gün, Olağanüstü
Hal Bölge Vali Yardımcısı Nazif
Kayalı, gazetecilerin sorusunu ya-
nıtlıyordu.
Gazeteciler - İlçe İdare Kurulu'-
nda inceleme ve araştırma yapılma-
yordu?
Millervekilleri Ciineyt Canver >e Fuat Atala>, Yeşilvurttu çocukiarla.
Olağanüstü Hal Bölge Valıliğı sı-
nırlan içinde yine "olağanüstü bir
hız" yaşıyoruz. Cizre'den dosyanın
aünıp Mardin üzerinden Diyarba-
kır'a ulaştınldığı vc Mardin Valisi'-
nin "müfcttiş tekniğini" lüzumlu
gördüğü gün. Olağanüstü Hal Böl-
ge Valisi Hayri Kozakçıoğlu da bir
yazı yazıyor Içişleri Bakanlığı'na:
"Cizre Cumhuriyet Savcıhğı'nea
görevsizlik karan verilmiş ve dosya
idari makamlara tevdı edilmiştır.
Konunun öncm verizelliğınedcniy-
le idari makamlarca yürütülecek
olan bu tahkikatın, bakanlıkça gö-
revlendirilecek mülkiye müfettişle-
nnce yapılmasının uygun olacağı
değeriendirilmektedir..."
Bürokrasi ne demek?
Olağanüstü Hal Bölgesi'ndeki bu
hız Ankara'da da sürüyor. Aynı
gün, Jandarma Genel Komutanı
Orgeneral Burhanettin Bigalı imza-
sıyla bir yazı gönderiüyor İçışleri
Bakanlığı'na:
"Konunun önem ve özelliği nede-
niyle tahkikatın mülkiye müfettişle-
rince yapılmasının uygun olacağı-
nın değerlendirildiğı, ilgi ile bıldiril-
miştir. îddıanın. Bakanlıkça görev-
lendirilecek mülkiye müfettişlerince
incelenmesinin, komutanlığımızca
da uygun görüldüğünü arzederim."
Bir gün içinde olanlar, bunlarla
da kalmıyor. Aynı gün İcişleri Ba-
kanlığı, Teftiş Kurulu Başkanlığı'na
bir yazı göndererek iki müfettişin
görevlendirilmesini istiyor. Teftiş
Kurulu Başkanlığı da aynı gün iki
müfettişe birer yazı göndererek
"Derhal olay yerine gitmeterini" is-
ter.
Bir de bürokrasi var derter. Bakın
neler yapılabiliyor bir gün içinde.
Binbaşının dosyası Cizre'den Mar-
din'e geliyor, bir yazı eklenerek Di-
yarbakır'a gönderiüyor. Olağanüs-
tü Hal Bölge Valiliği, benzeri bir
yazıyla, mûfettiş göndenlmesıni ıstı-
yor. Jandarma Genel Kpmutanlığı
olumlu görüş bildiriyor. İcişleri Ba-
British Councîl
denetimli okullar
UTSOxfordCentre
Wolsey Hall. 66 Banbury Road,
OxfordOX26PR
Tel:9.9.44865516162
faks:9.9.448653109 10
Başvuru: Graham Simpson
Haftalık kurs ücreti: 145-160 pound
Vacational Studies
Pepys' Oak, Tydehams,
Newbury Berkshire RG14 6JT
Tel: 9.9.44 635 418 67
Başvuru: lan G Mucklejohn
dan dosya neden Olağanüstü Hal
Bölge Valiliği'ne gönderildi?
Kayalı - ilçe İdare Kurulu'ndan
önce bir muhakkik tayin cdilır. Bu
muhakkik, yerel memurlardan biri
olacaktır. Etki altında kalınabilece-
ği düşüncesiyle, Mardin Valiliği ta-
rafından mûfettiş ıstcnJı. Müfettiş-
lerin olayı süratle sonuçlandıracak-
lannı umuyorum. Müfettişlerin
raporu sonucunda suç unsuru gö-
rülse de görülmese de dosya Cizre
İlçe İdare Kurulu'na gönderilecek-
tir.
Sonunda dosya. İlçe İdare Ku-
rulu'na gönderildi de. Ancak olayı
tahkik etmede bile "etki altında"
kalacağı düşünülen İlçe İdare Ku-
rulu'nun "yerel memurlan" karan
nasıl vereceklerdi acaba?
Biz şimdi, görev lendiriien iki mü-
fettişin yaptığj soruşturmaya bir ba-
kalım.
Ufak bir aynntı
Müfettişler işe, köylülerin ifadele-
rini alarak başlarlar. Herşey "sil
baştan' olmuştur. Cizre'de müfet-
tişler, altmışa yakın kişinin ifadesini
aldı. Bunlardan kırk kadan Yeşil-
yurt köylüsü, gensı güvenlik görev-
lisıyli.
İfadeler alınırken "küçük" bir so-
run çıkmıştı. Bazı köylüler Türkçe
bilmiyordu. Hemen kaymakamlık-
taki bir bckçi "yeminli tercüman"
olarak görevlendirildı. Müfettişlerin
hazırladığı dosyada da bu konu "'ye-
minli tercüman aracılığıyla alınan
ifadesi" diyc belirtildi. Ancak bu
dosyayı okuyanlann aklına şöyle
bir soru gelebilir:
- Acaba Yeşilyurt köylüleri nece
konuşuyordu?
Dosyada bu belırtilmemiş. Yoksa
Yeşilyurt köylülerinin dilleri İngiliz-
ce, Fransızca ya da Almanca mıydı?
Kaymakamhk bekçisi "yeminli ter-
cüman" olduğuna göre, Türkiye'-
nin Güneydoğu'sunda yeminli ter-
cüman olabilecek kadar yabana dil
bilenler. bekci olarak mı çalıştınlı-
En baş kahraman
Bu türden daha çok fantezi soru-
lar üreülebilir elbet. Şırndi biz veri-
len ifadclcre bakalım.
Olayın "en baş kahramaru" elbet-
te kı Yeşilyurt köyü muhtan Abdur-
rahman Müştak'tır. Müştak'ın
savcılığa verdiği ıfade, bir serüven
fılmi gibi, soluk soluğa.
XIV.
Saat 02.00 sıralannda evimin ka-
pısı calındı. Gelen bir astsubaydı.
Yanında sivil bir polis vardı. Astsu-
bay bana "Hemen acele gel, komu-
tan seni bekliyor" dedi. Ben de "Üs-
tümü giyinip hemen geliyonım" şe-
klinde cevap verdım. Çok acele gi-
yinip dışan çıktım. Astsubay ve ya-
nındaki görevlilerle köy meydanın-
da bekleyen komutanın arabasına
yürüdük. Ben tam arabamn yanına
gidip komutana "hoş geldin" diye-
cektim. Komutan el işaretiyle gel-
mememi istedi. Hatta "Siktirol,
yanıma gelme" dedi. Bunun üzerine
bana Kamil Müştak'ın evini sordu-
lar. Bir timle birlikte Kamil Müş-
tak'ın evıne gıttik. Evdekılen kaldır-
dık. Orada bulunan görevhler kım-
lik kontrolu yapüktan sonra evde
kimsenın kalmamasını, çoluk çocuk
hcrkcsın giyinip köy meydanında
toplanmalannı istedik. Diğer köylü-
ler de evlerinden çıkartılıp meydana
toplandı.
Hava aydınlanıyordu. On beşyir-
mi el silah sesi duydum. Yanımdakı
görevliye "Ne oluyor?" diye ? >r-
dum. "Mcrak etme, birşey yok" di-
ye cevap verdi.
Polis özür diliyor
Köy meydanına hcrkes toplan-
mışü. Görevhler, kadınlarla erkek-
lerin aynlmasını istedi. Polisler, tüm
kadınlann yüzlerini ve hatta ağızla-
nnı açtırarak dişlerine baktıktan
sonra erkeklere geldıler. Hepımizin
teker teker kimlıklerini kontrol etfi-
ler.Kontrol işi bitince bir görevli
"Kusura bakmayın, sizi rahalsız et-
tik, bir kaçak anyorduk. Benim işim
bitti. Rahatlıkla sıgaranızı içebılirsi-
niz" dedi. Ancak bu kontroldan
sonra askerlcr dagılmamamızı, ko-
mutanın geleceğini söylediler.
Hava aydınlanmıştı. İki askerle
gelcn komutan, bağırmava başladı
Bu arada akla gelcbılecek her türlü
küfürü de ediyordu. Askerier, er-
kekleri iki ara halinde dizdiler.
Komutan yanımıza gelir gelmez,
önüne gelene vurmaya başladı. Kü-
fürle beraber "Siz PKK'lılan koru-
yorsunuz. Yardım ediyorsunuz"
diyordu. Sonra "Muhtarkim?" diye
sordu. "Benim" dedim. O sırada ko-
mutan yanıma gelmişti. Hiç birşey
sormadan birkaç tokat vurdu. Son-
ra bana "Köyden üç kişi kaçtı. Silah
seslerinı duymadın mı? Sana iki da-
kika mühlct veriyorum. Bu üç kişiyi
hemen bana bulup teslim edecek-
sin ' dedi. Ben de "Komutanım,
madem üç kişinin kaçtığını gördü-
nüz, neden vurmadınız? Benim hiç-
birşeyden haberimyok. Kaçanlann
kim olduğunu bilmiyorum" diye ce-
vap verdim. Bunun üzerine beni tek-
rar tokatla, yumruk'la hatta tekmey-
le dövmeye başladı. Bir müddet son-
ra yorulunca sopa istedi. Bunun
üzerine, bcş-alü santim kalınbğında
sopa getirdiler. O sopayla beni bir
süre daha dövdü. Bu arada köylü-
ler, komutanın "yat-kalk" komu-
tuyla yatıp kalkmaya başladılar.
Ancak yaşiılar yatıp kaJkamadık-
lan için, onlann bir kenara aynlma-
sını söyledı.
Pöve döve öldûrün
Bu arada askerlerden bırisi ko-
mutana "Köylülerin arasında Kon-
yalı imam var" deyince, komutan
onu çıkardı. Yat komutuyla tüm
köylülen yatırdıktan sonra köylüle-
rin üzerinde gezinmeye başladı. Bu
arada yerde yatan köylülere de tek-
meyle vuruyordu. Sonra komutan
yanıma geldı. Beni tekrar dövdü.
Komutan, Kamil Müştak'ı sor-
du. Müştak sıradan çıktı, komuta-
njn yanına geldi. Gelir gelmez onu
da tekmeyle ve yumrukla dövmeye
başladı. Kamil yere düştü. Askerle-
re "Kamil Müştak'ı ahn, okula gö-
türün, döve döve öldürün" diye
emir verdi.
Askerier, Kamil Müştak'ı ahp
okula götürdüler. Dövüp dövTne-
diklerini bilmiyorum. Biraz sonra
• MuhtarMüştak anlatıyor:
Komutan, beni tokatla, yumrukla
hatta tekmeyle dövmeye başladı. Bir
müddet sonra yorulunca sopa istedi.
Bunun üzerine, 5-6 santim kalınlığmda
sopa getirdiler. O sopayla beni bir süre
daha dövdü. Bu arada köylüler,
komutanın "yat-kalk" komutuyla
yatıp kalkmaya başladılar.
Kamil Müştak'ı askerier okuldan
köy meydanına getirdiler. Kamil
Müştak'ı getiren askerlerden bir ta-
nesi "Komutanım, devletın yapür-
dıgı okulun içı insan pisligi dolu. İşte
pisliğı toplattım, getıriyorum" diye-
rek Kamil Müştak'ın elınde bulu-
nan insan pisliğıni komutana gös-
terdi. Bunun üzerine komutan da
"Bu pisligi herkese süriin, ağzma ve-
rin, ağzına süriin" diye emir verdi.
Bu emir üzerine de Kamil Müştak,
elindeki insan pisliğıni köy meyda-
nında bulunan bütün erkeklerin
ağzına sırayla sürdü.
Babanın ağzına sûr
Kamil Müştak herkesin ağzına
pislık sürdükten sonra, komutan,
Bahattin Müştak'a "Sen de babanın
ağzına pislik sür" diye emir verdi.
Bahattin Müştak da babası Kamil'-
ın elinden insan pislığini alarak ağzı-
na sûrdü. Ağzımıza sürülen bu in-
san dışkısı pek fazla katı değildi.
Bu işlem bittikteiı sonra komu-
tan. sırada bulunanlara bakarak iç-
lerinde titreyenleri dışan çıkardı.
"Sızin birşeyiniz var ki korkudan
titriyorsunuz" dıyerek, bunlan gö-
türmelen için jandarmalara emir
verdi. Toplam beş alü kişiydiler. As-
kerier aynca Kamil Müştak'ı ve
çömelmiş vaziyette bekletildiklen
olmuştur. Yanıma muhtan ve bazı
polisleri alarak okula gittim. Okulu
aradık. Herhangı birşey bulamadık.
Ancak okul viran dunımdaydı. Ok-
ulun içinde ve dışında insan pis-
lıkleri olduğunu görünce. doğal ola-
rak sinirlendim ve üzüldüm. Kesin-
likle hakaret etmedim Binanın iç-
indeki insan dışkılannın temizlen-
mesini, binanın kısa sürede onanl-
masını emrettim. Okuilar konusun-
da aşın hassas bir kişiyim. Hatta
geçen yıl Silopi'de köylerin çoğunun
okullannı onanp köylüye teslim et-
mışımdir.
Ateş etmesinler diye
Biz köyden aynldıktan sonra ar-
kadan ateş edebılecek kişıleri askeri
araca bindirdik. Kamil Müştak dı-
şında kalan şahıslan biraz ileride
serbest bıraktık. Köyden aldığımız
şahıslardan yalnız Kamil Müştak'ın
gözleri bağlı idi. O şahsı da başlayan
ve devam eden operasyonun gereği
olarak Cizre'ye götürdük. Ancak
daha sonra köyde kalması uygun
görüldüğünden, bızzat ben askeri
araçla köyün kenanna kadar gön-
derip serbest bıraktırdım. Yalına-
yak değildi.
Benim şikayet edilmemin nedeni.
İfadeler aluurken küçük bir sonın çıkmıştı. Baa köylüler Türkçe bifani-
yordu. Hemen kavmakamlıktaki bir bekçi, yeminli tercüman olarak gö-
revlendirildi. Müfettişierin hazırladığı dosyada da bu konu "yeminli tercü-
man aracılığıyla alınan ifade" diye belirtildi. (Fotoğraf: CCNGİZ MLMAY)
_L
köyümüzde hayvan otlatmak için
bulunan göçer Ahmet Kaya'yı da
gözlerini bağlayarak arabaya bin-
dirdiler.
Okulun önünde bekkme
Köyden götürülecekler arabaya
bindirildikten sonra komutan as-
kerlere "Köylünün tümü okulun or-
aya gitstn" dedi. Biz de toplu halde
okulun önüne gıttik. Komutan bu
sırada aracına binip aynldı. Biz,
yanımızdaki askerlerle beraber oku-
lun yanına geklik. Askerier bize
"Yirmi dakika okulun önünden ay-
nlmayın" diye emir verdi. Askerier
köyden gittikten sonra da yanm sa-
at kadar korkudan okulun yanında
bekledik, daha sonra evimize dağıl-
dık.
XV.
Yeşilyurt köyü muhtan Abdur-
rahman Müştak, olayı böyle anlatı-
yor. Ya suçlanan bınbaşı ne diyor?
İşte binbaşının ifadesi:
Ben köyün dışında operasyonu
izliyordum. Köylüler meydana top-
lanırken, köyün üst tarafmdan üç
teröristin kaçmakta olduğu bildiril-
di. İkaz atışı yapılması emri verildi.
Ben de köylülerin ve askerin bir za-
rar göımernesi için yere yatmalannı
telsizle bildirdim.
Köy meydanına geldığimde gö-
revliler işlem yapmadan duruyor-
lardı.Ben emniyet görevlilerine,
"Suzan" kod adlı kadın teröristin
eşkâline uygun bir kadın olup olma-
dığına bakmalannı söyledim. Bu
kadın teröristin dişlek ve sakallı ol-
duğu söylenmişti. Bu nedenle görev-
liler kadınlann ağızlanna veyuzleri-
ne bakular. Bu arada köyün yaşlıla-
nnı ve imamlannı ayn bir kenara,
şüpheli gördüklerimizi ayn bir ke-
nara aldık. Köy meydanındaki ara-
mayı usulüne uygun olarak yapük.
Hedef küçültmek için bazı köylüie-
rin, yani şüpheli şahıslann yere yatı-
nldığı ve öyle arandığı. bazı şahısla-
nnsa hareketlerine engel olmak için
operasyonun devamını önlemek,
kendı foyalannın ortaya çıkmasını
önlemeyeçalışmak içindir. Ben köy-
lülere kesinlikle küfür ve hakaret
etmedim..Onlan yere yatınp kaldır-
madım. Üzerlerinde gezinip tekme-
lemedim. Köylülere sıra dayağı at-
madım. Hiçbir şekilde köylünün
ağzına insan dışkısı sürdürmedim.
Şahsıma karşı bir senaryo düzenlen-
mektedir.
Ben de rapor alınm
Köylüler dayak yediklerini beyan
edereİc rapor almış olabilirler. Dok-
tora kimi göndersek, yani tarlada
calışan hangi köylüyü göndersek,
bir iki gün rapor alması mümkün-
dür. Operasyon sırasında ben bile
birkaç defa düştüm kalktım. Ben bi-
le doktara gitsem birkaç gün rapor
alınm.
XVI.
Binbaşının da olay hakkındaki
anlatımı böyle.
Acaba kim doğruyu söylüyor?
Olayla ilgili olarak ifade veren
tüm köylüler aynı savda birleşiyor:
- Bize dışkı yedirildi.
Sıraimamda
Ancak yine aynı olayla ilgili ola-
rak tanık sıfatıyla ifade veren tüm
güvenlik görevlileri de aksini savu-
nuyor:
- Biz dışkı yedirilmesi gibi birşeyi
ne yaptık ne de gördük.
Kürt kökenli Yeşilyurt köylüleri
bir yanda, güvenlik görevlileri baş-
ka bir yanda.
Ancak köyde bir de "resmi" ola-
rak atanmış imam var. Konya-
Doğanhisar doğumlu bu imam da
olayın görgü tanıklanndan. O gece
köy halkıyla birlikte meydana geti-
rilen. ancak köy halkından olmayan
Konyah İmam o geceyi nasıl anlatı-
yor acaba?
SÜRECEK
Haftalık kurs ücreti: 325 pound
Vıctoria School of English
28 Graham Tcrracc
SloaneSquare, London SVV1
Tel: 9.9.4471 730 13 33
Başvuru: Robert Baldwin
Haftalık kurs ücreti: 85 pound
Wessex Academy School of English
84/86 Boumemouth Road,
Parkstone, Poole, EX>rset
Tel: 9.9.44 202 74 47 00
faks: 9.9.44 202 71 6266
Başvuru: Mr M.H. Francis
Haftalık kurs ücreti: 71-142 pound
West Sussex School of English
7 Hıgh Street, Steynıng.
WestSussexBN443GG
Tel: 9.9.44 903 8145 12
faks: 9.9.44 903 812451
Başvuru: Charles Deane
Haftalık kurs ücreti: 220-230 pound
VVestern Languagc Centre
Forge House, Limes Road,
Kemble,G!os,GL76AD
Tel: 9 9.44 285 770447
faks: 9.9.44 285 7700 13
Başvuru: Michael Lawlor
Haftalık kurs ücreti: 499 pound
Wimbledon School of English
41 VVorple Road, London SW19 4JZ
Tei:9.9.4481 947 1921
faks: 9.9.44 819440275
Başvuru Davıd Rodgers
Haftalık kursücretr lOOpound
VVinchester School or English
Beaufort House, 49 Hyde Street,
Winc!.ester, Hants SO23 7DX
Tel: 9.9.44 962 85 1844
faks: 9.9.44 962 87 03 80
Başvuru: Annc Rostron
HaftahkTcurs ücreti: 127 pound
Windsor English Languagc Centre
51 Albany Road, Windsor,
BerkshireSUlHL
Tel: 9.9.44 753 86 69 66
faks: 9.9.44 753 86 69 66
Başvuru: Michael Osborn
Hatıalık kurs ücreti: 166-195 pound
YES Educational Centre
12 Eversfıeld Road, Eastboume,
EastSussexBN2l2AS
Tel: 9.9.44 323 64 48 30
faks: 9.9.44 3.13 72 62 60
Başvuru: Robert Lewis
Haftalık kurs ücreti. 156-219 pound
Young English Studies
27, Delaney Street, Regent'sPark,
London NW17RX
Tel. 9.9.44 71 3886644
faks: 9.9.44 71387 7575
Başvuru: Mr Michael Saywell
Haftalık kurs ûcretı: 235 pound
SÜRECEK
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Şosyal Demokpatların
İşi Gûç...
SHP'nin on aydan beri çıkan bir dergisi var; adı: "Sos-
yal Demokrasi". Derginin sahibı Erdal Inönü, Genel
Yayın Yönetmeni Mustafa Gazalcı, Sorumlu Yönetmeni
de Nazım Bayata. Yönetim yeri: SHP Genel Merkezi.
Hinthorozu Erdal Bey, bu hafta başında, Anadolu Ku-
lübü'nde, dergiyi çıkaranlarla partıli bakanlara bir ye-
mek verdi. İlgi çekicı konuşmalar yapıldı. Konuşmalann
ilkini Erdal Bey yaptı. SHP'nin "Sosyal Demokrasi
;
" der-
gisi yanında, bir de "SHP'den Haberler" adında haber
bülteni de nisan ayından ben yayimlanmaktaydı. Erdal
Bey, "Bir partinin, bir gazete, bülten, dergi gibi düzenli
bir yayın organına ihtiyacı aç//c"dedıkten sonra, 'bunun
çok zor bir iş olduğunu' belirtti. Dergiyle bülten onar bin
basılıyor, tüm parti örgütüne gidiyordu.
Erdal inönü'yle konuşmak isteyen bir gazeteci, yazılı
sorularını gönderirken şoyle bir soru da yöneltmiş:
' 'Sosyal demokratların artık Türkiye de duzene bir de-
ğişiklik getırmek, yenilikler getirmek, sosyal devleti kur-
mak gibi fikirleri bıraktığını, artık iktidarda sağ partiyle
beraber olarak bunlardan uzak çalıştığını görüyoruz ve-
ya boyle bir fikir var. Dolayısıyla soldaki fikirler nasıl
canlanacak, solnasılkurtulacak?Ne düşünüyorsunuz?"
Erdal Bey, bu sorunun "tamamen saçma bir soru", bu
yaklaşımın "tamamen gerçek dışı" olduğunu, "Sosyal
Demokrasi" dergisinin bu konuda katkı yapabileceğini
söyledi. inönü, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çünkü arkadaşıma da söyleyeceğim; yani sol de-
mek, sosyal demokrat demek, daima muhalefette kal-
mak mı demektir? Yalnız muhalefette mi sol olunur?
Yalnız muhalefette mi sosyal demokrat olunur? İktidar-
da olunamaz mı? Ya da bir sosya! demokratparti iktida-
ra geldiği zaman sosyal demokrat olmaktan çıkar mı?
Düzenıdeğiştireceğiz, daima değişiklik istiyoruz ve ikti-
dara gelmişiz; gücümüz yettiği kadar bunu yapmaya
çalışıyoruz. Bu, sosyal demokrat olmak niye sayılmı-
yor? Çünkü öyle garip bir cevap var; yani, muhalefettey-
ken tabii, bütün ideallerinizi, aklınıza ne geliyorsa, ne
gibi özlemleriniz varsa hepsini söylüyorsunuz. Ve bun-
lar büyük bir canlılık yaratıyor. Ve sonra bir gün iktidara
geliyorsunuz, iktidara geldiğiniz zaman, koalisyonda
olun, tek parti olun fark etmez bu anlamda. İşte, Is-
panya 'da Sosyalist Parti iktidara geldi, onlara da şimdi
karşı, başka muhalefetpartileri var, onlar da diyorlar ki:
'Siz ideallerinizi unuttunuz, biz sizden daha iyi yapaca-
ğız.'. Ama her zaman olacaktır. Yani bir parti iktidara
geldiği zaman, muhalefetteyken söylediklerini ya da
programını tam gerçekleştiremediğinı ileri surenler,
'Biz gelsek daha iyisini yaparız' diyenler hep olacaktır.
Ama bu, partinin sosyal demokrat olmaktan çıktığını
göstermez..."
Erdal Bey, bunları kendisinin söylemesinin yetmedi-
ğini, bunlann dergide de işlenmesı gerektiğıni anlattı.
înönü, "Bizim karşılaştığımız zorluklar koalisyondan
kaynaklanmıyor; karşılaştığımız sorunlar Turkiye'nin
karşı karşıya olduğu sorunlardan geliyor" dedi. Erdal
Bey, "Hepinize afiyet olsun" dedi. Alkışlandı, derginin
çalışanları ile partililer onuruna kadehini kaldırdı.
Daha sonra, derginin yazarlarından Cahit Talas ko-
nuştu. "Sosyal Demokrasi" dergisinin önemli bir görev
yaptığını söyledi. Bu tür yayınlar parti eğitiminin bir ara-
cıydı. Cahıt Talas, konuşmasının bir yerinde özerle şöyle
dedi:
"Sayın Genel Başkan, sosyal demokrasinin çok de-
mode bir duruma geldiğini iddia edenlerden söz etti;
bunun tersi bence daha doğru. Yani sosyal demokrasi
demode olmaktan çok, sosyal demokrasinin benimsedi-
ği düşünceleri kapitafistler kendileri benımsediler, sos-
yal demokrat olma yoluna girdiler. Bunu açıklamaksızın
girdiler..."
Cahit Talas. sözü solun dağınıklığına getirerek, "Sa-
ğın dağınıklığı kendi sorunudur. Hiçbir dönemde dağı-
nık solun başanya ulaştığı görülmemiştir" dedi.
Cahit Talas, konuşmasının bir yerinde "Partiler iktidar
yanşmasında eşitdurumda değildirler'dedi, konuşma-
sını şöyle sürdürdü:
"Bir parti ülkemızde laikliğe karşıdır. Şeriat düzenini
öngörmektedir. Ve devlet, bütçesinden birkaç trilyon //-
rayı, bu düşüncenin daha da guçlenmesini sağlayacak
bir kullanıma izin vermektedir. Düşünelim: Türkiye'de
600'un üzerinde imam-hatip okulu', 'lisesi' var. Yüzler-
ce, binlerce Kuran kursu' var. Her camiden imamı ve
müstahdemleri, bir partinin militanlandır. Bunları cay-
dırmaya imkan yok. Ve devlet bütçesinden beslenmek-
tedirler; militandır ama. İmam-hatip liselerinden yüz
binlerce çocuk çıkmaktadır her yıl. Ve bunlar şartlandı-
rılmıştır Kuran kursları öyle. Bu durumda nasıl eşit bir
yarışa girilecek? Sosyal demokrasinin işi çok zor...
Türk halkı sosyal demokrasilerde daha mutlu olur.
Çünkü sosyal demokrasi, daha eşitlikçi, daha hakça bir
düzeni amaçlamaktadır
Bir adil düzen'den söz edilmektedir. Ortaçağda bir
'adil ücret' teorisi vardır; bir 'adil fiyat' teorisi vardır,
bunlann ikisinin bir araya gelmesi, bunu savunanlar
Katoliklerdir. Faizı reddeden Katoliklerdir ortaçağda
uzun süre! Demode olan bir şeyi halkımıza söyleyerek
yanlış bir sunuş içine girenler var. Bunlarla da savaş-
mak, gerçeği ve doğruyu halka iyi anlatarak sosyal
demokrasinin gelişmesine böylece yardımcı olmak da
yine hepımizin görevleri içindedir... "
BULMACA
SOLDANSAĞA:
1/MelihCevdetAndayın
toplu şiirlcnni içeren ve
1978 Sedat Simavi Vakfı
Edcbiyat Ödülü'nü kaza-
nan yapıtı. 2/ Karakter...
İskambildc bir kâğıt. 3/ 4
Kcsıntilerden sonra ka-
lan miktar... Bir arsanın
boyutlannı ve sınırlannı
göstcren harita. 4/ Yel-
kcnleri olmakla birlikte
kürekle de yol alan eski
zaman gemisi. 5/ Ismaili-
ye tarikatının önderlerinc
1 2 3 4 5
verilen ad... Kıyı. 6/ Türkcede ilgi
adılı... "En ummadığın kcşfeder
esrâr-ı dcrûnun,/ — herkesı kör âle-
mi scrsem mi sanjrsın" (Ziya Pa-
şa)... Kıta sözcüğünün kısa yazılı-
şı. 7/ Lidcr... Bir göz rengi. 8/
Tuzağa düşürülen şey... Duyu or-
ganlannın dıştan algıladığı birnes-
nenin bılince yansıyan benzeri. 9/
Sazlık. kamışlık.
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Sabahattin Ali'nin bir öykü ki-
tabı. 2/ Çıt, perdc... Arka, sırt. 3/ İki atlı kızak... Şubc. 4/ Mısır'-
ın plaka işarctı... Aşk. 5/ Cıltteçeşitlı ncdenlerle oluşan kaşınülı
döküntüler. 6/ Kurçatovyum elementinin simgcsi... Evcil bir
gcyik.. İşarct. 7/ Çıkılması güç kayalık yer... Bağırsaklar. 8/ Bir
dağ sırasının yamaçlanndan her biri. 9/ Konusu bir soruştur-
ma, araştırma olan gazete yazısı.
SAVAŞ YILLAREVDA BÎR SÜRGÜN
Kemai Sölker
20.000 lira (KDV içinde)
Çgğdoş Yaymlan Tarkocağı Cad. 39-41 Cağalothı-lstanbul