27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 OCAK1993 PAZARTESİ 12 DİZİ-YAZI YEŞİLYURTTAN STRASBOUPG'A B i r d ı ş k ı yedirme öykûsü CELAL BAŞLANGIÇ -2- v. Güneydoğu bir "Düşler ülkesi" gıbidir. Kımı zaman anlatılanlara. gördüklerine, duyduklanna inanası gclmcz ınsarun. Düşkr karahasana dönüşür. Yeşılyurt köylülerinin başına ge- lcnJcr dc pek öylc inanıJar cinsten değil. Aslında 12 Eylül'den buyana yaşadıklan. sözün dar geleceği bir öykü. Ama onlar sadeoe 14-15ocak gcccsı başlanna gelenleri bir dilekçe yazıp önce Cızre Cumhuriyet Savcılığına, ardından Cumhurbaş- kanlığı'na. ANAP. SHP. DYP ge- nel merkezlenne, İçrşlen Bakanlığf- na. Genelkunmay BaşkanlığVna. İnsan Haklan Derneği'ne gönder- mişlcr: bu baskı belkı bir gün biter dıye. Her yere bir dilekçe 12 E> lül'dcn bu > ana hiç boş bıra- kjlmamış Yeşilyurt köylülen. "Ko- rucu ol" baskısı. "Bize silah teslim etmezsenız..." tehdidi, gece baskın- lan, giindüz baskınlan... Dokuzyıl önce \ü/ yirmı ev ve yedi mezrasıyla Cizre'nin en büyük köyüolan Yeşil- yurt'ta ev sayısj seksene kadar ın- mış. Onlar dokuz yıldıryaşadıklan- nı değıl. sadece bir gece başlanna ge- len kara mızah öykülenni son bir umutla duyurabılecekleri her yere, bir dilekçe yazıp göndermışler. • Cizre'de iki polis öldürülür. İlçe içındcki operasyonlar, birgeee son- ra köylere kaydınlır. Cızre'ye yedi kılomctre uzaklıkta olan Yeşiiyurt koyünün çevresi, komando, özel tim. jandarma ve yörede görev ya- pan "sıvil zevat" tarafından sanlır. 15 ocak başlayalı bırkaç saat olmuş- ıur. 02.00'de kuşatma tamamlan- m:ştjr. Köye birkaç yûz metre uzak- lıktaki mczrada üç karaltı hareket cder. Askerler yaylım ateşine başlar- lar. KaraJtılar kaybolur. Köyün dört biryanından ateşedilmektedir. Sıcak yataklanndaki Yeşilyurtlular, neye ueradıklannı ar.layamazlar. O and.ı anons duyarlar: "Başıru çıkartan öldürülür. Her- kes cvine girsin. Pencerelerin ke- penklen kapatılsın." Köyü bir sessızlik basar. Köy hal- kı evlerine çckilmiş, ne olacak diye beklemektedir. Beşıktekiferbeşikkriyle Bir süre sonra görevli binbaşı, herkesin evlerinden dışan çıkmasını isîer. Kadın erkek, çoluk çocuk... Hatta çocuklann, beşiklenyle kapı- lann önüne koyulması emredılir. fiütün köy halkı alanda toplanmış- ür. Komulan, kadınlarla erkekJerin aynlmasını ister. Sonra erkeklere döner. yaşlılara gençlerin iki ayn gnıp oluşturmasını söyler. Yörede yaşlılık ölçüsü alımış ve sonrasıdır. Komutan, genç gruba döner ve "Yere yat" emrini verir. Sonra köy- den üç teröristin kaçtığını söyleye- rek bunlann bir an önce bulunması- nı söyler. Muhtar Abdurrahman Müştak ile amcası Kamil Mûştak, köyde terönst olmadıânı anlatma- ya çalışırlar. Bunun üzerinemuhtar- la amcası "sorguya" alınır. Yörede "sorgu", aslında kaba dayakur. Ar- dından komutan. askerlere emir ve- rir ve onlar da, yere yatmış gençlerin üzerinde dolaşırlar bir süre. Yaralı 3 terönst Köydeki tüm evler ararur. Hiçbir suç unsuru bulunamaz. Ama jan- darma. köylülenn ilçeye inip şikâyet etmesını önlemek amacıyla, köyden aynlmaz. Bu arada köyün çevresin- dekı göcebeler. muhıara bir haber verirlcr. İş anlaşılmıştır. Köyden sa- baha karşı çıktığı sanılan üç terörist, köyün eşeğiyle onun sıpalandır. Muhtar. açılan ateş sonucu arka ayaklan parçalanan cşeklc başında bekleyen sıpalannı alır. ahıra kapa- tır. Ertcsi gün binbaşı gelir,"Terörist- leri buldun mu?" diye sorar muhta- ra "Evct" der muhtar. "buldum." Komutan duyduklanna inanamaz. Nerede olduklannı merak etmekte- dir. Muhtar ahın gösterir "İşte ora- da." "Ne işlen var orada?" diye bağınr komutan. Muhtar sakin. ya- nıllar: - Eşekle sıpalandır. Dün terörist diye onlan bulmuşsunuz... Olurmuöyieşey? Güneydoğu'da düşler, bazen ka- rabasana dönüşür, İnsan duydukla- nna inanamaz. Günlük, olağan, öyle inanılması güç olaylar. olur ba- zen. İşte Yeşi'yurt köylülerinin başı- na gelen de bırçok karabasandan bı- ridir. belkı de ınsana "Hiç böyle şey 'Buldun mu teröristleri?'diyesorarbinbaşımuhtara. 'Evetbuldum, ahırda' Arka bacam yaralı terörist Düşler ülkesi Güneydoğu'dayinebirdüşyinebirkarabasanadönüşüyordu olur mu?" dıye sorduracak kadar hayret vericidir. Ama kağıda kale- me sanlmış köylüler, başlanna ge- lenleri önce savcılığa. ardından CumhurbaşkanlığYna, ANAP'a, SHP'ye, DYPye. İçişleri Bakan- hğı'na, Genelkurmay'a ve İnsan Haklan Derneği'ne kadar yazmış- lar. Ellerinde. dövüldüklerine daır raporlan da var. Bundan sonra ne olacağını merak ediyorlar. Herkes bilir ki, "Türkiye 'de.iş- kence yoktur." Eger varsa, "Bunlar mûnferit olaylardır." İşte bu "mün- ferit" olaylardan biri, Yeşiiyurt köylülerinin başına geldı. İşkence ve Kötü Muameleye Karşı Avrupa Sözkşmesi'nı inualayan "fşkence olaylannın üzerine gidıyoruz" di- yenlerin. görevlerini yerine getirece- ğı umuduyla... VI. Yeşiiyurt köylülerinin başına ge- Jenler, 22 Ocak 1989 tanhli Cumhu- nyette işte aynen böyle çıktı. Gazc- tede çıkan yazıyı görünce dehşete düşmüştüm. Çünkü yazının içinden "dışkı yedirme" olayı. köylülenn anlatımlan tümüyle atılmışu. Böyle durumlarda akla gelen ilk soru, "Bu mesleği bırakmalı mı ar- tıkr ' oluyor. Bir daha gider misin? Değışık duygulann gıtgelinde ya- şarken telefon çaldı. Aravan. Genel Yayın Müdürü Hasan Cemal'dı. "Yazın çok güzcl olmuş, eline sağ- lık" dıyordu. Dehşete düştüğüm noktayı anlattım. Oda şaşırdı. Yazı İşleri'ınde "Dışkı yedirme' ile ilgili bölümleryazıdancıkarülmış.'Mün- ferit bir işkence" olayı halıne getıril- mişti yazı. Durumu öğrenen Ce- Kö\ muhtan Abdurrahman Müştak, evinden telaşla fırladı. Askerleri görünce, günJerdir yaşadığı tedirginljğin çizgileri dalğa dalga oturdu yûziine. Ancak hemen ardından millet>eküleri Cüneyt Canver ve Fuat Atalay Ue bizi karşKnda görünce, biraz rahatJadı. (Fotoğraf: CENGÎZ MUMAY) O zaman mümkün olduğunca ka- labalık gitmek gerekıyordu.. mal'ın ılk sorusu, "Köye bir daha girer misin?" oldu. Hiç tereddüt et- meden "Evet" dedim. YeşıJyurt köyüne gitmem gerekı- vordu. Oysa "Bir kazaya kurban gitme- mek" icin, Yeşilyurt'Ia ilgili yazıyı bölgeden aynldıktan sonra gönder- miştım gazeteye. Ancak böylesi bir olayı tüm avnntılanyla ortaya çı- karmak ıcin, yenıden giımcyc değer- di. Yenidcn Yesılyurt'a gideceğimı duyan herkes aynı görüşte bırleşı- yordu: -Gıtme, seni vururlar... Atalay ve Canver Bu tartışma sırasında, Cumhuri- yetin Adana'daki bürosuna, miüet- vekıli Cüneyt Canver girdi. "Gitme- b" mi. gıtmemeli ıru'T' tartışmasına o da kanştı. Sonunda Cüneyt Canver karannı açıkladı: - Gidersen, ben de gelirim seninle Yeşilyurt'a. Bu. kimsenin görüşünü değiştir- merruşü: - Gitmeyin, bu sefer ıkınizı bırden vururlar. Fcdümeçhidtelefon, vundaeağınnzıbildiriyor Cüneyt CanverTe birtikte \Az Adana'dan Cfere'ye gkkcektik. Fuat Atalay da ilk uçakla Dijarbakır'a gelecek, orada Sürt muhabirimiz Cengiz Mumayia buluşacaktı. Atalay'la Mumay da Di) arbakır'dan Cizre'ye inecekti. Cizre'deki buluşma >erimiz de, Tahir Vesekin Bdediye BaşkanJjğı makamıydı. Hemen Tahir Vesek arandı;u Biz geûyoruz" diye. Daha bu tetefonun üzerinden yanm saat geçmcmişti ki, Vesek, Cîzre'den sotuk soiuğa anyordu. Adana'dan açılan telefonun ardından Vesek, "faili meçhd" bir telefon almışö; "gelmesin, vurulacak"diye. BeDi ki telefonlar çok sıkı dinleniyordu. Daha telefon eder etmez Cizre'ye gideceğnıiz duyuhnuş, tehditier başJamışrı. Herşeye karşm, planımızda bir değişiklik obnadı ve Yeşilyurt'a ulaştık. Etrafmuzı saran köyhUer, başlanna gelenleri anlatmaya başladıiar. Kaburgalan krnlan Mehmet Erol, TBMM üyesi Fuat Atalay'a, "Korkudanşikayetci olamıyorunı" diyordu. Telefonun ucunda Diyarbakır miUetvekiü Fuat Atalay vardı. "Ta- mam" diyordu Atalay, "ben de geli- rim." Gehnesm, vurulacak Sonunda bir plan yapıklı. Cüneyt Canver'Ie birlikte bız Adana'dan Cizre'ye gidecektik. Fuat Atalay da ılk uçakla Diyarbakır'a gelecek, orada Siirt muhabirimiz Cengiz Mumav'la buluşacakü. Atalayla Mumay da Diyarbakır'dan Cizre'ye inecekti. Cizre'deki buluşnra yeri- miz de, Tahir Vesek'in Be'ıediye Başkanlığı makamıydı. Hemen Tahir Vesek arandı; "Biz geliyoruz" diye. Daha bu telefonun üzerinden ya- nm saat geçmemişu ki, Vesek, Ciz- re'den soluk soiuğa anyordu. Ada- na'dan açılan telefonun ardından Vesek, "faili meçhul" bir telefon almıştı; "gebnesin, vurulacak" diye. Belli ki telefonlar çok sıkı dinleni- yordu. Daha telefon eder etmez Ciz- re'ye gideccğimiz duyulmus. tehdit- ier başlamıştı. Buluşma. planlandığı biçimde gercekleşü. Belediy^e Başkanı Tahir Vesek. "Bırak milletvekilleri gitsin ama s^n gitme" diyordu sürekli olarak. Isra- n sonuç vermedi. Cüneyt Canver, Fuat Atalay ve Cengiz Mumay'la birbkte, Yeşiiyurt köyüne doğru yo- laçıktık. VI. Yeşilyurt'a gitmek için asfalt yol- dan aynlıp dağlara doğru tırmanan dar, toprak bir yola sapmak gereki- yordu. Köy yolunun sapağında üç askeri araç duruyordu. Bizim araçlan gö- rünce bir cip ile iki cemsenin motor- lan çalıştı. Tam yaklaştığımızda da, önümüzden hareket etti askeri araç- lar. Köye doğru hep birlikte gidiyor- duk. Olaym gerilimi iyice artmıştı. Demek ki bizi bekliyoıiardı. Terkedilmiş Ukokul Beş kilometrelik toprak yol nere- deyse bitiyordu. Yeşiİyurt'un evleri görülmeye başladı. Askeri araçlar yıvaşlamıştı. İçinden askerler ellişer metre aralıklaria atiayarak köyü sa- nyorlardı yavaş yavaş. Hepimizde, bir tuzağın içine kendi ayağımızla giriyoruz, duygusu vardı. Cİ2a^ ilçesınin yarnaçlanna doğru çıkan toprak yol bittiginde, asker- kr, köyün "terkedilmiş" ilkokulu- nun önünde durdu. Yeşiİyurt'un çevresindeki taşı bol, karasabanın güçlükk çekiidiği tarlada katırlarla çift süren köylüler. endişeyle kaldır- dılar motor sesine kafalannı. Köy muhtan Abdurrahman Müştak evinden fırladı telaşla. Köyün hara- beye dönmüş ilkokulunun önünde askerleri görünce, günlerdir yaşadı- ğı tedırgınlığin çizgileri dalga dalga oturdu yüzüne. Ancak hemen ar- dından milletvekilleri Cüneyt Can- ver ve Fuat Atalay ile bizi karşısında görünce, biraz rahatladı. Tüm köy halkı çevremizi sanruştı. Günler önce köye yapılan baskını anlatmaya hazırlanıyorlardı. Bir yandan da gözleri köyü kuşatan as- kerleri anyordu. Hepsinde bir me- rak vardı; "Ne yapıyorlardı acaba? Bugün niye gelmişlerdi?" SÜRECEK British Council denetimli okullar Regent Language Training HoveCentre 18 Cromwell Road. Hove, EastSussexBN3 3EW Tel: 9.9.44 273 73 1684 faks: 9.9.44 273 32 45 42 Başvuru: Paul Johnston Haftalık kurs ücreti: 92-143 pound Regent Language Training London Centre 19-23 Oxford Street, London WIR IRF Tel: 9.9.44 71734 7455 faks: 9 9.44 71 7344896 Başvuru: HeatherOuaithrough Haftalık kurs ücreu: 99-156 pound Regent Summer Schools 3rd Floor, 19-23 Oxford Street. London WIRIRF Tel: 9.9.44 716369602 faks-9.9.44 7173448 96 Başvuru. Jane E. Merrick Haftalık kurs ücreti: 300-370 pound Richard Language College 43-45 Wımborne Road, Bournemouth, DorsetBH37AB Tel: 9.9 44 202 55 59 32 faks: 9.9.44 202 55 58 74 Başvuru: Mr David Vann Haftalık kurs ücreti: 115-125 pound St Clare's. Oxford 139 Banbury Road, Oxford OX2 7AL Tel: 9.9.44865 52031 faks: 9.9.44 865 3100 02 Başvuru: Mrs M Skarland Haftalık kurs iicreti- 292 pound St Giles College. Brighton Regencv Houic, 3 Malborough Place, Brighton. EastSussex,BNI IUB Tel: 9.9.44273 68 2747 faks. 9.9 44 273689808 Başvuru: B.D Graver Haftalık kurs ücreti: 71-154 pound St Gıles College, Eastboume 13 Sılverdale Road, Eastbourne East Sussex, BN20 7AJ Tel: 9.9.44 323 64 1502 faks:9.9.44323 72 13 32 Başvuru: Mr R.M. Elder Haftalık kurs ücreti: 76-144 pound Sı Giles College, Highgate 51 Shepherds Hill. Highgate. London N6 5QP Tel: 9.9.44 813409207 faks: 9.9.44 8134893 89 Başvuru: John H. Bradford Haftalık kurs ücreti- 71 -154 pound ST Giles Coliege, Westminster 16 Northumberland Avenue. Trafalgar Square Tel: 9.9.44 719305743 faks: 9.9.44 71 321101 76 Başvuru: Mark Lindsay Haftalık kurs ücreti: 76-165 pound St Hilary Shool of Englısh 2 and 4 Midvale Road, Paignton. Devon TQ4 5BD Tel. 9.9.44 803 55 92 23 faks: 9.9.44 803 66 30 20 Başvuru: MrsS.M. Thorndyke Haftalık kurs ücreti. 120-140pound St John's Wood School of English 126 Boundary Road, London NW8 ORH Tel: 9.9.44 71 624 1925 faks: 9.9.44 713286877 Başvuru: Mr Peter H. Bulmer Haftalık kurs ücreti: 95-140 pound StJosephsHall Junction Road, Cowley, OxfordOX42UJ Tel: 9.9.44 865 71 1829 - ' faks: 9.9.44 865 74 77 91 Başvuru: Dr. Peter Fisher Haftalık kurs ücreti: 212 pound St Patrick's International School 24 Great Chapel Street, London W1V3AF Tel: 9.9.44 71 73421 54 faks: 9.9.44 71 2876382 Başvuru: Monsignor Gıuseppe Blanda Haftalık kurs ücreti 100-144 pound St Peter's School of Englısh St Alphege Lane, Canterbur>'. Kent CTI2EB Tel: 9.9.44 227 46 20 16 faks: 9.9.44 22745 86 28 Başvuru: Peter Harris Haftalık kurs ücretı: 144-178 pound SÜRECEK POLITCKA VE OTESI MEHMED KEMAL Nâzm HHoneTın AnkarasL.Nâzım Hikmet, 1920'lerde Fecri Ati şairleri etkisinde yazdığı şiirlerie epeyce ünlüydü. Istartbul işgal edilince Ulusâl Kurtuluş Savaşına katlmak uzere arkadaşı Vâlâ Nurettin'le birlikte Anadolu'ya geçtı (Ocak 1921). Anado- lu hükümetı birkaç şairle birlikte onlan çağırmıştı. Ine- bolu'ya vardıklarmda bekieniyorlardı. Nâzım'la Vâlâ Anadolu hükümetince kabul edildiler. öteki şairlerden ikisi (Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon) geri döndü- ler. İki istanbul çocuğunun bu, Anadolu kasabasını ilk gö- rûşleriydi. Kentte büyük bir hareket vardı. Cepheye gt- denler var, cepheden dönenler var, yaralılar, asker kaçakları, idamlar var. İki şair bu kargaşadan hiç hoş- lanmadılar. Nâzım'ın dayıoğlu (Ali Fuat Cebesoy) Gazi Paşa'nın yakın arkadaşıydı (o da paşa), ona başvurdular ve cep- heye gitmek istediler Ankara hükümeti cephe yerine onlan Bolu'ya öğretmen atadı Ankara'ya ilk gelişi böy- le. Ikinci geliş 1925te Istiklal Mahkemesı'nde yargılan- mak üzeredir. Bu kez de yanında arkadaşlar var. Katar, Haydarpaşadan kalkar, uzun bir yolculuktan sonra ses- sizce Ankara Gan'na girer. Mahkûmlar (Nâzım öyle di- yor) vilayet jandarma merkezine doğru yola koyulurlar. Aralannda konuşurlar: "Süleyman" dedi mahkûm Halil. "Şehirle bozkınn kavgasına bak!" "Görüyorum, henüz ayakta olsa da bozkıryeniliyor." Yanındakı mahkûm ince bıyıklarını kelepçenin demi- riyle okşadıktan sonra Ankara'ya bakar: "Pek beğendim Ankara şehrıni." "Rahattır hapisanesi.." Burada bir ayraç açalım, Nâzım'ın Rusya'ya kaçtıktan sonra dönüşü var. Sınırda yakalanır. Çok sıkışönrıar. Falih Rıfkı Ataya bir telgraf çeker. Bunu anlatır Atay: "Bir gün Ankara'da Hâkimiyet-i Millıye'deki odamda çalışıyordum. Bir telgraf getırdiler. Baktım, imza: Nâzım Hikmet! Vatanıma geldim, bana kalmak izni alır mısı- nız1 '' yollu bir telgraf. Sanırım Ordu'dan. Nâzım'ın Rusyadan Türkiye'ye döndüğü zaman hatırladığı ben olmuştum." Nâzım'ın bundan sonra Ankara'ya pek çok geliş gidiş- leri vardır. Buniar mahkeme içindir, bir hapisaneden ötekine.. Harp Okulu davasının bütün duruşmalan An- kara'da görülmüştür. Gençlik Parkı'nın yanındaki Evkaf Apartmanı'na bitışik Garnizon Mahkemesi buradaydı. Bazı duruşmalan gelip izleyenler vardı. Ataturk ün ölümüne yakın Halk Partisi ileri gelenleriy- le görüşmek üzere gizlice geldiğini Şevket Süreyya an- latır. ' Avukatı rahmetli Saffet Nezihi'den dinlemiştim. De- mokratların çıkardığı af yasasından yararlanarak çıktığı zaman Ankara'ya gelmiş. Saffet Nezihi ile şehrin bazı yerlerini dolaşmışlar. O zaman Ankara'ya ilk gelışini anlatmış. "Çok ış yapılmış, beğendim " diyesiymiş. Emin Karaca'nın "Nâzım Hikmet'in Şiirinde Gizli Ta- rih'i" okurken bunları anımsadım. Başka anıları da çağ- rıştırdı. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ GogoTün tanınrnış bir tiyatro yapıtı. 2/ İçi boş ve çukur olan... Atıf YıJ- maz'ın bir fılmi. 3/ Kun- dak, çocuk bezi... Bir göz rengi.4/ Mezopotamya- 4 da kurulmuş eskı kral- hk... Yiğit. 5/ Bir nota... Maksat. 6/ Bir peygam- 6 ber... Bir ülkede, kentte ya da semtte oturanlann tümü. 7/ Seryum elcmen- tinin simgesi... Etmek yardıma eylemiyle birlik- te kullanlan ve "bir rekoru yinele- mek" anlamına gelen spor te- rimi.8/ Tiyatrolarda oyunu alkış- lamak için parayla tutulmuş kimse... Türkçede ilgı adılı. 9/ Aşı- n şişmanlık. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Herman Melvilkin. Beyaz Ba- lina' adıyla da bilinen ünlü roma- nı. 2/ Siyasal. toplumsal, mesleki bir kuruluşu oluşturan bireylerden her biri... Kürkü değerlı biryaban kedısi. 3/ Atletin yanş sırasında attığı adımlardan her biri... Su. 4/ "Çok yiyenler, obur kımseler" anlamında eski sözcük... Baş çoban. 5/ Beyaz etlı bir balık. 6/ Uzaklık işareti... Kuzey Af- rika'da yanşlar için yetiştirilen evcil hecin devesi. 7/ Duşünce... "Aşk imiş her ne var âlemde/İlm bir kıyl ü — imiş ancak" (Fuzu- li). 8/ İsviçre'ye özgü, ağaç kütüklennden yapılan dağevi... Şai- be. 9/ Laboratuvarda damıtma işlerinde kullanılan eğri boyun- lu cam kap. Anma Merhum Ahmet ERDOĞDU 18.01.1982 Mamak O düşüncesı ile genç Kara tablolann ortasında Dınamıt gibı fıriamış bir çıçekü. Gücümüz unutrnamak. Ailesi ve Resen Emekli K.H.O. 1981 Mezunlan İLAN İZMÎR9.ASLİYEHUKUK * HÂKİMLtĞt'NDEN E.No: 1992/627 Davacı Maliye ve Gümrük Bakanlığı vekili tarafından davalı Naci Girgin aleyhine açılan tazminat davasında davalının Izmir Mithatpa- şa Cad. No: 1185/16 nolu adresine çıkanlan davetıye btla tebliğ ıade edilmış, zabıtaca yeni adresi bulunamadığından gazcte ile ilan yaptl- masma karar verilmekle davalı Naci Gırgin'in dumşmanın bırakıkiı- ğı 11.2.1993 günü saat 10.00'daki duruşmaya bizzat gelmesi veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi aksi takdirdeyargılamaya yoklu- ğunda devam edılıp h'lküm venleceği dava dilekçesı yerine kaım olmak üzere ilan olunur. Basın: 17738 İLAN KAYNARCA ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ EsasNo. 1992/77 Yukanda esas numarasc yazılı şıddetli geçimsizlik nedeniyfe bo- şanma davası olup, davaası Haüce Moğul'dur. Dava dilekçesi. teblıgata yarar adresi saptanamayan davalı İnsan Moğul'a tebliğ edilememış olup Tebligat Kanunu'nun ilgili maddele- ri gereğince, dava dilekçesi yerine, yukanda ısmi yazılı şahsa ılanen tebliğdir. Basın: 45170
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle