Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 EYLÜL1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
'Düşüşten
Sonra' Miller
• Kiiltür Servisi - Amcnkalı
yazar Arthur Miller'ın yenı
oyunu"Düşüşten Sonra'yı
kızı Rebecca Miller sahneye
koyuyor, Otuz vaşındaki
Rebecca Miller, babasının
yeni oy ununun Marilyn
Monroe ile evliliğinden
sonrakı >aşamını konu
aldığını söyledı. Rebecca
Miller. 'Düşüşten Sonra'yı
sahneye koyarken, babası
Arthur Miller ile annesi
fotoğraf sanatçısı Inge
Morath arasındakı ılişkıyı
daha dennhğıne kavradığını
belirttı.
Pentagram'ın
ikinci kaseti
İST ANBL L (ANKA)- Türk
heavy metal gruplanndan
Peniagram'ın ikinci kaseti
"Traıl Blazer" yakında
piy asa> a çıkıyor. Grubun
gitaristi Hakan Utangaç
vaptığı açıklamada. "Trail
Blazer" adını taşıyan
albümde 11 parçanın
bulunduğunu ve bunun ilk
kasetlcnne göre çok daha
melodikbirçalışrna
olduğunu belirtti. Utangaç,
kasetcıktıktan sonra,
Tekırdağ. Bursa. Antalya,
Adana ve İstanbul illerin:
kapsayan birturneye
çıkacaklannı da sö> ledı.
Freddie Mercury
heykeli
• Kültür Senisi-
Ünlü rock şarkıcısı Freddie
Mercury'nin Londra'daki
mezanna mermer bir
heykelinin dıkilmesi tasansı
boşaçıktı. Rock topluluğu
Queen'in şarkıcısı Mercury
gecen sonbaharda AIDS'den
ölmüş ve Queen grubunun
öteki üyeleri RogerTaylor.
John Deacon ve Bnan May.
Mercury'nın dev bır
heykehnı ünlü müzısyenin
Londra'nın kuzeyındeki
mezanna doıkmek için
girişımde bulunmuşlardı.
Kâtibitn Festivali
• İSTANBLL(AA)- 4.
Uluslararası
Kaubim Kültür ve Sanat
Festivali" bugün
Üsküdar'da başhyor.
Üsküdar Belediyesi'nce
düzenlenen festival, akşam
Ahmediye Alanı'nda
yürüyüşle açılacak. Anıta
çelenk konulması ve saygı
duruşundan sonra
Üsküdar Belediye Başkanı
Niyazi Yurtseven, festivalin
açılışkonuşmasını
yapacak. Bugün Üsküdar
Beledıyesı.KKTCve
Üsküdar İmar ve Kültür
Derneği
folklor gruplan ile Asya
Otantik Türk Müziği ve
Kazakistan Halk Gruplan
da gösteriler sunacak.
Naci Girginsoy
öykû yarışması
Kültür Servisi- Öykücü,
romancı. gazetecı Naci
Girgınsoy'un ölümünün
lO.yüındaKocaeli
gazetesince bır öykü
yanşması düzenlendi. Her yıl
yineleneceği bildirilen
yanşmanın konusu "çevre".
Yanşma tüm amatör,
profesyonel yazarlara açık.
ıki övkü ile katıhnabilecek.
Uzunluğuençok lOdakülo
sayfası olacak öyküler, beş
nüsha olarak gönderilecek.
Yanşmayaengeç lOaralığa
kadar başvurulacak. ödüller,
birinciye 3, ikinciye 2,
üçüncüye 1 milyon lıra
olarak belirlendı.
Yanşmanın seçici kurulunda
Adnan Özyalçıner. Şakir
Balkı. Ruşen Hakkı
bulunuyor.( Başv uru adresi:
K ocaeli Gazetecihk ve Yayın
A.Ş Körfez Sanayi Sitesi 205
Blok, l,A41040İzmit)
Dört yüzüncü ölüm yıldönümünde 'deneme' türünün babası Montaigne
Yaşarken düşünmek, düşünürken yaşamak
• 'Denemeler'i dilimize çeviren Sabahattin Eyu-
boğlu'ya göre, Montaigne'in özelliği, bir tek insan-
da bütün insanlığı dile getirmesi, kimseye benzeme-
den herkes olması, dünya ile bağdaşıp kendine özgü
kalması, tadına doyulmaz dili, düşüncesiyle teklif-
sizce sarmaş dolaş söyleşisidir.
Eyuboğlu: "Denemelennin her
satınnda Montaigne. babacan
bir eda ile hep serbest düşün, ra-
hat söyle! der gibidir."
Çağdaşlan 'Delıliğe Övgü"
yazan Erasmus, "Gargantua'
yazan Rabelais, 'Denemeler"
yazan Bacon gibi Montaigne
de Rönesans sonrası Avrupası'-
nda hümanist akımın başını
çekmiş, akıldışı inançlara karşı
akhn egemenliğıni kurmaya
çalışmıştır. S. Eyuboğlu'nun
dediği gibi, özellikle de doğaüs-
tüne ve bağnazhğa eleştirel bir
tutumla karşı çıkmıştır.
Büyük İtalyan düşünürü An-
tonio Gramsci'ye (Gramşi)
göre "eleştirel cabanın başlan-
gıcı, insanın gerçekte ne oldu-
ğunun bilincine varması, bir çe-
şıt kendi kendini tanımasıdır",
tıpkı Montaigne'in yaptığı gibi.
Montaigne'i tanıyıp değer-
lendirme yolunda, gelin yine S.
Eyuboğlu'ya kulak verelim
1952 tarihli önsözünden şu ak-
tarmaya kimsenin diyeceği ol-
maz sanıyorum:
"Filozofu sadece sistem ku-
ran değil, bıze düşünmesinı öğ-
reten adam olarak görenler
içinse ası) filozof Montaigne,
diğerleri. sistemciler, daha çok
bilim adamlandır. Gerçekten
de Denemeler'in asıl gördüğu
iş, bize bır tek insanı (ki Monta-
igne'in asıl istedıği güya buy-
du), bir düşünüşü, bir bilgı yo-
lunu tanıtmaktan çok, hepimı-
zin günlük hayatına kadar ine-
rek, bizi yaşarken düşünmeye,
düşünürken yaşamaya, kendı
kendımizın düşüncesıni aşma-
ya sürmesidir.
Hiçbir meselede Montaigne:
Ben sizin yerinıze düşündüm,
düğümü çözdüm, siz artık dü-
şünmeyin, sadece benim dediğj-
me uyun, demez. Hep; bakın
düşündükçe neler çıkıyor orta-
ya, siz de bir düşünün, kendi içi-
nize ve çevrenize bakın, ipucu
isterseniz işte benimki. der gibi-
dir. İşte Sokrates'inki, işte falan
köylününki, der gibi. Bır adım,
bir adım daha derken kendimi-
zi Montaigne ile birlikte haya-
ta, insan düşünoesinin çıkabil-
diği tepelerin birinden bakar
buluruz."
VEDAT GİJNYOL
Dünya edebiyatına 'deneme'
türünü armağan eden Fransız
yazar Montaigne, bundan tam
400 yıl önce yaşama gözlerini
kapamış, ama denemeleri za-
mana meydan okuyarak tazeli-
ğını, değenni korumuş, hâlâ da
korumakta.
Nedır Montaignein dene-
melerinı bunca aratan, güncelli-
ğını, msan doğasına bağlı gün-
cellığini sürdürüp duran şey?
Sokrates'in "Kendi kendini
tanı!" önerisi doğrultusunda
Montaigne, ömrü boyunca her
davranışını, oturup kalkışını.
günlük yaşamının her anında.
ev içi, ev dışı olaylar karşısında-
kı duygu ve düşüncelerini kağı-
da döküp kendinde. insan de-
nen bilmeceyi çözmeyi baş uğ-
raş bilmiş. Ona göre "her insan
kendinde bütün insanlığı taşı-
maktadır." Bu bakımdan, bır
insanın kendini tanımaya cah-
şması. tüm insanlarda ortak
özellıkleri saptamasını sağlar
kanısındadır Montaigne.
Montaigne'in 'deneme' adı
alundaki yazılannın özelliği,
bir durumu, bır düşünceyi, bir
duyguyu, bir olayı yaşam se-
rüveni içınde ele alıp özgürce iş-
leyerek adeta bir mektup içten-
liğinde okuyucuya, ders venr
gibi değil, sadece bir saptama
olarak sunmasıdır bence.
Türkiye'de Montaigne'in
'Denemeler'ini yüreğinde ve
kafasında yaşayıp 1940'tan
1973'e kadar büyük bir tutku
ile dilimize çeviren Sabahattin
Eyuboğlu olmuştur. Çevirile-
rinin dört beş baskısına her se-
fer yazdığı birbmnden güzel
önsözlerden alıntılar yaparak
Montaigne'in önemini, ayaküs-
tü belirtmeye calışacağım bura-
da.
Sabahattin Eyuboğlu'ya gö-
re "Montaigne'in özelliği bir
tek insanda bütün insanlığı dile
getirmesi, kimseye benzemeden
herkes olması, dünya ile bağ-
daşıp kendine özgü kalması.
tadına doyulmaz dili, düşünce-
siyle teklifsizce sarmaş dolaş
söyleşisidir."
Yine şöyle diyor Sabahattin
PORTRE I MONTAİGNE
Denemeninbabası" Denemeler' adlı yapıtıyla
deneme türünün öncüsü olan
Michel de Montaigne (28 Şubat
1533-13 Eylül 1592), Latınceyı
anadilı gibi öğrendığı çok iyi bir
eğitım aldı. Bordeaux Yüksek
Mahkemesi'ne danışman
olduğu sırada tanıştığı şair ve
edebiyat adamı Etienne de la
Boetie ile kurduğu dostluk.
yaşamının en güçlü
bağlanndan birini oluşturdu.
Deneme yazmaya 1571 'de
başlayan ve yazmayı aralıklarla
ölümüne kadar sürdüren
Montaigne, 1580-81 yıllannda.
ancak ölümünden sonra
basılan 'Gezı Günlüğü'nde
anlattığı Avrupa gezisinecıktı.
Kanşıkhklarla geçen 1581-85
arasında Bordeaux Belediye
Başkanlığı da yapan Mon-
taigne, 1588'den sonra 'De
nemeler' için yeni bir kitap
yazmadı. Ama kitaba hem
kendisıyle hem de ahlak,
müstehcenlik ve dinle ilgili yeni
bölümlerekledı. Aynca
Fransa'dakı ıç savaşlar üzerine,
bıryandan Katoliklen.daha
çok da Protestanlan cesurca
suçla>an yeni bölümler yazdı.
DENEMELER'DEN SEÇMELER
Buraya kadar ben konuş-
tum, daha doğrusu Sabahattin
Eyuboğlu can dostumu konuş-
turdum. Şimdı. yine S. Eyu-
boğlu'nun çeurısınden Monta-
igne'in okuyucuya seslenışini
dinleyelim:
"Okuyucu, bu kitapta yalan
dolan yok. Sana baştan söyle-
yeyim ki, ben burada yakınla-
nm ve kendım dışında hiçbir
amaç gütmedım. Sana hizmet
etmek yahut kendıme ün sağ-
lamak hiç akhmdan gecmedi,
böyle bir amaç peşinde koş-
maya gücüm yetmez. Bu kıta-
bı. yakınlanm için bir kolaylık
olsun diye yazdım. İstedim kı.
benı kaybedeceklen zaman (ki
pek yakındır) hakkımda bıldik-
İeri. daha etraflı. daha canlı ol-
sun.
Kendimi herkese beğendir-
mek niyetınde olsaydım özenır
bezenir, en göstenşli halimle
ortaya çıkardım. lCıtabunda
sade. tabii ve her günkü halim-
le, özentisiz bezentısız görün-
mek isterim. çünkü ben kendi-
mi olduğum gibi anlatıyorum.
Burada kusurlanm. nasıl bır
adam olduğum. edebin, terbi-
yenın müsaade ettiği ölçüde.
açık olarak görülecektır. Hâlâ
ilk tabiat kanunlannın rahat
serbesüığı ıçinde yaşadıklan
söylenen ınsanlar arasında ol-
saydım. emın ol ki kendimi tas-
tamam ve çınlçıplak da göste-
nrdım. Kısacası, oku>ucu. ki-
tabımın özü benim. Boş vakit-
lerinı bu kadar sudan ve an-
lamsız bir konuya harcamam
akıl kan olmaz. Haydı uğurlar
olsun."
Yasalar üstüne
'Yasalar doğru olduklan ıçın
değil, yasa olduklan ıçın yürür-
lükte kahrlar. Kendilerini din-
letmelen akıl dışı bir güçten ge-
lir, başka bir şeyden değil. Mis-
tik olmak işlerine gelir. Yasa
koyanlar da çok kez budala. ya
da eşitlik korkusuyla haksızlığa
düşen kimselerdir. Nasıl olursa
olsunlar, ınsandırlar sonunda,
her yaptıklan şey ıster istemez
sudan \e değışkendir. Yasalar-
dan daha çok, daha ağır, daha
genış haksızlıklara yol açan ne
vardır?'
Filozof
"Bır filozofu çiftleşırken ya-
kalayıp, ne yapıyorsun diye sor-
muşlar: Bir insan ekıyorum
diye cevap vermiş serinkanlıh-
kla ve hiç utanmadan. Sarmı-
sak ekerken görülmekle bu ışı
yaparken görülmek arasında
aynm yokmuş onun ıçın.'
Bilim
'Bılım iyi olmasına iyı bir
ılaçtır. ama hiçbir ilaç sak-
landığı kabın pisliğıyle değişip
bozulmayacak kadar zorlu de-
ğildir.'
Cinsel yanımız
"... Kadınlan türlü \ollardan
*ldaüp azdınyoruz. kısacası.
Durmadan hayallenni coşturu-
yor, dürtüklüyoruz, sonra da
dışıliklerine lanet okuyoruz.
Doğrusunu söyleyehm: Biz er-
keklerin hemen hepsı kendı gü-
nahlanndan çok kansının gü-
nahlanndan gelecek ayıptan
korkar. kendı vıcdanından çok
kansının vıcdanı üstüne titrer.
(Aman ne fedakârhk!) Tek
kansı ondan daha iffetlı kalsm
da hırsız olmaya, yemin boz-
maya, kansının adam öldürme-
sine, aforoz edilmesine razıdır
herkes...'
Pazarlık
Para vermekten haz du-
yanm. omuzlanmdan bir yük
atmış, bir çeşit kölelikten İcur-
tulmuş gibi olurum. Aynca
para venrken doğru bir iş yap-
manın, başkasını memnun et-
menin keyfıni duyanm. Ama
hesap, kiıap pazarlık isteyen
alışverişlere yanaşmam, bu tür-
lüsünü benim yerime yapacak
kimse olmadı mı. işin uzaması-
na meydan vermem. Yaradılışı-
ma çok aykın gelen o iğrenç ko-
nuşmalara düşmektense bırakır
kaçanm.
Efendi ve uşaklar
Platon'un bir öğütü hiç hoşu-
ma gitmez: Kadın olsun, erkek
olsun hizmelçilerimizle şakalaş-
madan. senli benlı olmadan,
hep bir efendi ağzıyla konuş-
mahymışız. Benim aklım buna
ermedikten başka. servet üstün-
lüğüne öylesine önem vermek
hiç de insanca ve haklı bir dav-
ranış değil. Uşaklarla efendiler
arasındakı aynhğın daha az
göze battığj yerde daha adaletli
bır düzen vardır bence.
Denemeler , Montaigne , Türkfe-
sı Sabahattm Eyuboğlu Cem
Yavmevi 365 sayfa 20. basım
8 yaşındaki Luke McShane, dünyanın en küçük satranç ustası unvanına sahip
Satranç dünyasının küçük prensi
• Dünya 10 Yaş Altı Satranç
Şampiyonu olan Luke'un en
büyük düşü, Wimbledon'da
tenis oynamak. Luke'u bir 'da-
hi' çocuk olarak görüp görme-
diğini soranlara, annesi, 'Ben
şimdilik onun karşıdan karşıya
geçmeyi, giysilerini katlamayı,
burnunu kanşürmamayı öğ-
renmesini istiyorum' diye yanıt
verdi.
Kültür Servisi - Almanya'nın Duis-
burg kentinde düzenlenen Dünya On
Yaş Altı Satranç Şampiyonası'nı kaza-
nan Luke McShane, satranç tarihinin
en genç 'usta'sı oldu. Uluslararası Sat-
ranç Federasyonu, sekiz yaşındaki Lu-
ke'a 'usta' (master) unvanını verdi.
Duisburg'dakı dünya şampıyonası-
ndan birkaç hafta önce de okulundaki
yüzme turnuvasında sırtüstü yanşını
kazanan Londrah Luke McShane,
İngiliz gazetelerinde bir "dahi çocuk"
olarak tanıüldı.
Satranç ustası Luke McShane'ın an-
nesi Jennifer Selway, "The Observer'
gazetesinin TV eleştirmeni. Yıllardır
kocasından ayn yaşayan Selvvay, oğlu-
na satranç oynaması için en küçük bir
baskı yapmadığını. çünkü kendisinin
satranca dayanamadığmı söylüyor:
'Satrancın güzellığini ve sonsuz çeşit-
hliğjni uzaktan anlayabiliyorum. Ama
satranç tahtasının başma oturmayagö-
reyim, hiçbir şey düşünemiyorum. Lu-
ke, satranç taşlannın nasıl ilerletileceği-
ni 5 yaşında babamdan öğrendi. İlk
oyununu oynadığı sırada yüzünde beli-
ren denetimli memnunluİc, 6 aylıkken
8yaşındaki satranç ustası Luke McShane, satranç o\ narken son derece soğuk-
kanlı. McShane, okuldaki \ü/me yanşlarında da birincilikler kazanıyor.
ilk dondurmasını yediği andaki gülüm-
seyişinin aynısıydı!'
Daha 3 yaşında e\de zekâ oyunlan-
na başlayan Luke McShane, ilkokula
başladığında derslerde hiç zorluk
çekmemiş. Şu sıra. dünva şampiyon-
luğu dışında İngiltere Dokuz Yaş Altı
ve Londra 10 Yaş Altı satranç şampi-
yonu.
Annesi Jennifer Sehvay'e bakıhrsa,
75 yaşındaki dedesı Lionel Selway, Lu-
ke'a satrançta yenilmekten bıkmış
artık. Luke'tan ınükamını, onu iskam-
bil oyunlannda yenerek alıyor.
Gazeteler ondan satrancın 'dahi ço-
cuğu' diye söz ediyor. ama annesinin
Luke'tan çok basit beklentileri var:
Büyüdüğü zaman bitki adlannı bil-
mesini. yelkenh kullanmasını. sufle
yapmayı öğrenmesini, parülerde pıya-
no çalıp eğlenmesini istiyorum. Ama
daha da acıl olarak yolda karşıdan
karşıya geçmesini, umumi telefon kul-
lanmasını, giysilerini katlamasını öğ-
renmesi gerekiyor. Daha sonra karşısı-
na Shakespeare çıkacak. Hovvard
Hawks'un filmleri ve kuantum fiziği
çıkacak. Rus romancılannı okuyacak,
kravat bağlamak zorunda kalacak.
Daha yapacak çok ış var önünde."
Bir keresinde annesi. Luke'a, İkinci
Dünya Savaşı sırasında satranççılar-
dan şifre çözümünde yararlanıldığını
anlatmış. 'Şimdi' diyor, 'geceleri
yattığında kafasından sayılar geçirerek
oyunlar oynadığını bilıyorum. Bu fıkır-
den çok hoşlandı.'
Annesinin Luke'u bir "dahi çocuk'
olarak görmesi çok zor: 'Arabanm ar-
kasında erkek kardeşiyle boğuşuyor.
Bazen birbirlerine ayıp sözler fısıldayıp
kahkahalar atıyorlar. Sürekli olarak
herkesin içinde burnunu kanştırma-
masını, kahvaltısmı bıtırmesını, okula
geç kalacağını söylemek zorunda
kaldığınız oğlunuzu bir dahi çocuk ola-
rak görmek mümkün mü?'
Jennifer Selway. oğlunun başanlan-
ndan büyük gurur duyuyor. ama Lu-
ke'un yaşamı karmaşıklaştıkça üzerin-
dekı baskılann da artmaya başlaya-
cağından korkuyor:' Yine de benim ya-
pabileceğim bır tek şe> var. O da hayat-
ta karşısına çıkabilecek başka ılgınç
hamleleri ona göstermek...'
'Beethoven' İstanbul ve Ankara'da altı sinemada gösterilmeye başlandı
Sevimli köpek 'Beethoven'ın serüvenleri
Kültür Servisi - Sevimli kö-
pek "Beethoven" gösterilmeye
başlandığı sinemalarda izleyen-
lere neşeli saatler yaşatıyor.
Film, hayvanlardan nefret
eden George Newton'ın yaşa-
mına "Beethoven"in gjrmesiyle
gelişen olaylan konu alıyor.
Yönetmenliğini Brian Le-
vant'ın yaptığı fılmde 16 Saint
Bernard köpeği rol aldı. Fılmde
süre olarak en çok görünen iki
yaşındaki Saint Bernard sekiz
aday arasından seçildi.
Başlıca rollerde Charles Gro-
din, Bonnie Hunt, Dean Jones,
Nicholle Tom, Christopher
Castile var.
Newton ailesi. her gün rastla- sürer.
dığımız ailelerden biridir. Ken- Beethoven bu aileye sevgiyi.
di halinde bir aile reisi olan Ge- sadakaü, cesareti öğretip, aile
ve pıs bır çöp bidonunda sakla-
narak geçirir.
Uyandığında karşısında rü-
Brian Levant'm yönettiği fılmde 16 Saint Bernard köpeği rol aldı. Filmde en
çok görünen iki yaşındaki Saint Bernard sekiz aday arasından seçildi.
"Beethoven" Kadıköy Süreyya, Osmanbey Gazi, Beyoğlu Atlas, Çemberlitaş
Şafak, Bakırköy İncirli ve Ankara Metropol sinemalannda gösteriliyor.
orge Newton. hiçbir zaman bir
köpeğe bağlanabıleceğini dü-
şünmemiştir. Son derece titız
olduğundan evinin ve bahçesi-
nın daima temiz ve düzenli ol-
masını ister. Bu durum, Beet-
hoven'le karşılaşıncaya kadar
düzenini tamamıyla değiştire-
cektir.
Köpek hırsızlannın, yaşadığı
evcil hayvan satan dükkanı bir
gece basması ve hayvanlan çal-
masıyla ortada kalan Beetho-
ven, bütün geceyi soğuk. ıslak
yalannın evini görür. Küçük,
güzel. bakımlı bir bahçesi olan
ve kapısı açık bırakılmış bu ev,
Beethoven için büyük bir fırsat-
tır.
Beethoven de tabii bu fırsatı,
ailenin en küçük fertlerine gös-
tererek kullanır.
George Newton'un tepkisi
çok büyüktür. Yine de üç çocu-
ğunun yalvarmalanna dayana-
mayarak bu sevimli hayvanı
eve kabul eder.
Tam birbirlerine ısınmaya
başladıklan anda ise Bcetho-
ven'in eski sahibi çıkagehr.
Oysa Beethoven için bir tek
sahip vardır. Oda Newton aile-
sidir.
"Beethoven", Kadıköy Sü-
revya, Osmanbey Gazi. Beyoğ-
lu Atlas. .Çemberlitaş Şafak.
Bakırköy İncirli ve Ankara'da
Metropol sinemalannda göste-
rimde.
Şensoy: Desteklemiyor Levent Kırca: Destekliyor.
Tiyatrolara yardım' tartışılıyor
Destektiyatroya mı
yoksa projeye mi?
AMKARA (AA> Kültür Ba-
kanlığVnın bu yıl başlattığı özel
tiyatrolara yardım projesmde
prodüksiyonun esas alınması,
bazı tiyatro sahiplerinde tep-
kıyle karşılanırken bazı tiyatro-
cular da bu uygulamayı destek-
lediklerini bildirdiler.
Ali Hürol Tiyatrosu sahibi
Ali Hürol, "Ben bu durumda
kapıda bilet kesecek adam bu-
lamam" derken Levent Kırca -
Oya Başar Tiyatrosu sahibi Le-
vent Kırca. bu uygulama ile ti-
vatrolar arasındakı sınıflandır-
manın ortadan kalkmış olaca-
ğını söyledi.
Ali Hürol. Kültür Bakan-
lığı'nın prodüksiyona destek
vermesine kanşı olduğunu be-
lirterek "Prodüksıyon değil. ti-
yatro desteklenmeli" dedi.
Kendisinin de bir oyunla ba-
kanlığa başvurduğunu belirten
Hürol, kendisinden "Bu oyun
sizin salonunuza sığmaz" ge-
rekçesiyle oyunu değiştirmesini
istediklerini anlattı. Hürol, tek-
rar bakanlık yetkilileri ile yaptı-
ğı görüşme sonucunda ise "İs-
terse bu oyunu oynayabileceği,
bu konuda bir dayatma olma-
dığı. ancak yeni bir prodüksi-
yonla tekrar başvurulması ge-
rektiği"nin kendisine bildirildi-
ğınisövledi.
Dormen Tiyatrosu sahibi
Haldun Dormen de kendisini
kanıtlamış bir tiyatronun oyu-
nuna göre değerlendirme yapıl-
masının doğru olmadığını söy-
ledı. Dormen şu görüşleri
savundu: "Projeye göre değer-
lendirme yapamazsınız. Çünkü
ortada sadece proje değil. tiyat-
ronun türlü sorunlan var. Tadi-
lat projemiz var. Sahne, depo
yapmak isüyoruz. İsme ve gec-
mişe para vermek lazım. Geçen
senekı o> un tutulmuşsa bu yıl o
o> unu oynamayacak mıyız? Bir
tiyatro 20-30 sene varsa, o tiyat-
roya yeni proje diye dayattıra-
mazsınız. En az beş senelik bir
limiı koysunlar." Dormen, ba-
kanlığa "Hastahk Hastası",
"Anfitrion". ile çocuk oyunu
"Cadı Dolap ve Aslan" adlı ,
o>unlan önerdıkleri bildirdi.
Ortaoyuncular Tiyatrosu sa-
hibi Ferhan Şensoy. projelerin
esas alınarak yardımyapılması-
nı tasvıp etmediğini belirterek
Türk tiyatrosuna katkılan ve
geçrnişteki durumlannın da göz
önüne alınması gerektiğini sa-
vundu
Levent Kırca ise bakanlığın
yeni u>gulamasını desteklediği-
nı bildirdi. Projeye destek ile
tiyatrolar arasında snıflandır-
manın ortadan kaldınlmış ola-
cağına işaret eden Kırca, "Her
tiyatro daha kaliteli ve daha iyi
ve güzel yapıtlar ortaya çıkara-
caktır" dedi. Kırca, proje de-
ğerlendirmesi sayesinde çıkış
yapma şansı elde edeceklerini
de savunarak bakanlığa "Han-
gi Yüzle", "İspinozlar" ve "Siz
Kime Bakmıştınız" adlı proje-
lerle başvurduklannı kaydetti.
Hadi Çaman da bakanlığın
yeni projeye destek vermesinin
müdahale anlamına gelmediği-
ni belirterek "Ben kendi adıma
memnunum" diye konuştu.
Çarnan. "Kültür Bakanhğı
proje bazında yardım edecek.
Bakanlık. eski oyunlar için bize
gelmeyin, diyor. Yani içimiz-
den biri tek bir proje ile giderse
onun için de bu destek söz ko-
nusu" dedi.
I