23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı: Cumhuriyet Maıbaacılık se Gazetecilik Turk Anonim Şirkeıi adına Berin Nadi Istanbu! Haberleri: Şcnay Kalkan, Dış Haberler: Ergun Balcı. Iş-Ekonomı: Şukran Kelenci, Yun Basan ve Yayam Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Türkocagı Ci • Genel Yayın Yoneımenı: Özgen Acar • Genel Yayın Koordınatöru: Hikmel Çetinka>a Haberleri: Mehmeı Saraç. Kültür: Celal t'sler, Makaleler: Sami Karaoren, Spor. Abdulkadir 39/41 Cagaloglu 34334 tst. PK: 246 tstanbul. Tel: 512 05 05 (20 hat), Telı # Yazı Jjlerı Mudurlerı. Fosuo Özbilgen (Sorumiu), Celal Başiaogıç (Haber) • Gorsel Vucelman, Duzeltme: Abdullah Vazıcı 9 Muessese Mudur V.: Erol Erkut • Koordınaıor: Yöneımen: Ali Acar • Duzenleme Muslafa Saglamer 9 Ankara Temsılcısı: CunfM Ahmet Korulsan 9 Muhasebe: Bulenl Vener # Idare: Huse>in Gurer 9 Isleıme: Önder Çelik 9 AreayiiKk, Haber Mudurlerı: Musiafa Balba.>. Işık Kanso, îzmır Temsilci V. Serdar Kızık, Bılgi-Işlem. Nail ınal Bılgısayar Sisıem: Muruvtı Çiler • Personel: Sevgi Bostancıoglu Adana Temsilcısı: Ç«ıin Vijenoilu • Reklam: Reha Işılman )22346, Fax: (1) 526 60 72 • Bürolar. Ankara; Z. Gökalp Blv. Inkılap S. N 19/4, Tel. 433 11 41-47, Teta: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • ttmir. H. Ziya B 1352 S. 2/3, Tel: 83 12 30, Telex: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Adaaa: tnöı Cd. 119 S. No: 1 Kaı 1, Tel: 19 37 52 (4 hat), Telex: 62155, Fax: (71) 19 25 TAKV/M:22EYLÜL 1992 Imsak:5.l8 Güneş- 6.44 öğle: 13.02 Ikındrl6 27 Akşam 19.10 Yatsı: 20.30 Ağa Han Ödülleri tartışması Haber Merkezi -TBMM Başkanı Hüsatnettin Cindoruk, 1992 Ağa H an Mimarlık ödülü'nün hrir kişiyedeğil,TBMM'ye bağlı Mili Saraylar Daire Başkanhğı'na verildiğini söyledi.Bu konuda, basan ve yayın organlannda çıkan yanlış anlaşılmanın düzeltilemesı gerektigirai vurgulayan Cindoruk, "Bu değerli ödüle layık görûlen bir kişi değildir. Bu başanlı sonuç Meclisimıze bağlı Milli Saraylanmızda çalışan tüm yönetici ve personelemizin ortak çaba ve katkılanyla alınmıştır."dedi. Daha önce yapılan açıklamada Ağa Han Mimarlık ödülünü, Prof. Metin Sözen başkanlığındaki Milli Saraylar Programının alöığı açıklanmşü. GüPöltü ve puhsal denge • İZMİR(AA)-Sürekli gürültünün, kışilerde sıkıntı, geriJim ve yprgunluğa yol açtığı belirtilerek özellikle kentlerdeyaşayanlann mümkün olduğunca gürültülü ortamlardan ırzak durmaya çaba göstermeleri islendi. RuhSağlığı Uzmanı Prof Dr.OyaTuncer, gürültülü ortamın neden olduğu yorgunluk vebitkinliğin. kişilerin sosyal yaşamını da olumsuz yönde etkilediğpni belirterek şunlan söyledî: "Kısa süreli gürültünün ruh sağlığı üzerinde pek etkisi yoktur. Yapılan araştırmalarda, sıkıntı ve yorgunluk tan şikayet eden hastalann büyük bölümünün. uzun süre gürültülü ortamlarda çalıştıklan tespitedilmiştir." Kestane ağaçları kuruyor • BURSA(AA)- Türkiye'nin "botanik bahçesi" olarak gösterilen Uludağ-yamaçlannda bulunan kestane ağaçlan da hava kirliliğinden yaşama küsmeye başladı. Son 7 yılda yüzlerce kestane ağacı "mürekkep hastalığY'na yakalanarak kurudu. Güney Marmara Doğal ve Kültürel Çevreyi Koruma Demeği'nce "kestane ağaçlan" üzerine yapılan bir araştırmada. Uludağ yamaçlanndaki ağaçlan n hava kirliliği ve egzoz gazlanndan etkilendiği belirtildi. Transatlantik balonyarışı • ROTTERDAM (AA) - Atlantik'te düzenlenen Tarihi Balon Yanşı'nı Bertrand Piccard ve Wim Verstraeten"den oluşan Belçika ekibi kazandı. Atlantik Okyanusu'nu balonla geçmeyi başaran Piccard ve Verstraeten yanşmadan sonra AP'ye yaptıklan açıklamada. toplam 4 bin 128 kilometrelik yolculuk sırasında "kelimelerle ifade edilmesi mümkün olmayan duygular yaşadıklanriı" söylediler. Rotterdam'daki kontrol noktası olan Zestienhoven Havaalanı yetkilileri, Belçika ekibininTSİ04.30'da Portekiz kıyılanna ulaştığını kaydederlerken, Piccard ve Verstraeten, "Portekiz kıyılannı 100 mil yüksekten seyretmek harika birduygu" şeklinde konuştular. Estetiğin döşmanı selölit •ADANA (AA)-Türk kadınlannın yaşamında. sağlık sorunu yaratmanm ötesinde, bir estetik kaygı olarak güncelliğini koruyan selülitten kurtulmanınen sağlıklı yönteminin, diyet uygulamak ve düzenli spor yapmaktan geçtiğı bildirildi. Türk kadınlannda, özellikle kann bölgesi ile bacaklann üst ve yan kısımlannda göriilen ve girintili çıkıntılı yapısıyla estetiği bozan, deri altıyağdokusunu ilgılendiren bir sorun olan selülitin, sağlıksız beslenme ve hareketsizlikten kaynaklandığı kaydedildi. TCDD136 yaşında• ANKARA (AA)- TCDD'nin kuruluşunun 136. yıldönümü, 23 eylül çarşamba günü törenle kutlanacak. Ulaştırma BakanlığTndan yapılan açıklamaya göre, tören Ulus'taki Atatürk Heykeli"neçelenk konulması ve TCDD Genel Müdürii Tekin Çınar ile üst düzey yöneticilerinin Anıt-Kabir'i ziyaretleriyle başlayacak. Türkiye'de sağlık sorunlannın çözümünde geleneksel tedavi yöntemleri kuşaktan kuşağa sürdürülüyor Naııe limoııJ)iraz da lıatıııi çiçeğ^hapşu• Marmara Üniversitesi Halk Sağlığı Ana &ıIimDali'n - ca gerçekleştirilen araştırmada, hastahklann iyileştiril- mesi için yararlanılan batıl inanç ve uygulamalann halk arasında yaygın olduğu ortaya çıktı. Başvurulan yön- temler, geleneksel sağlık kültürünü yansıtıyor. lar kuşaktan kuşağa aktanla- rak sürdürülüyor. Marmara Üniversitesi Halk GÜNDÜZ İMŞİR Tıp dünyasında her geçen gün hastahklann tedavisinde yeni metodlar geliştirilirken, ül- kemizde hala sağlık ve hastalık- larla ilgili batıl inanç ve tutum- Sağlığı Anabilim Dalfnca Ko- caeli'nde gerçekleştirilen bir araştırmada basit rastlantısal örnekleme ile seçilen 324 ev kadınına uygulanan anket so- nuçlannda. nazar başta olmak üzere. muska, üşütme. sanlığa karşı san tülbent örtme .eibi uy- gulamalar hâlâ sürdürülüyor. Marmara Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim görevlisi Doç.Dr. Osman Hay- ran, sağlık ve hastalığın, kül- türlere göre değişebilen ka\- ramlar olduğunu belirterek, araştırmalannda sağlıkla ilgili geleneksel inanç ve uygulama- lann neler olduğunun saptan- masına çalıştıklannı belirtti. Hayran. yapılan araştırmada deneklerden yüzde 52'sinin na- zara inandığını belirterek şun- lan söyledi: "Araşıırmada öğrenim düze- yi düştükçe nazara inanma oranında anlamlı derecede ar- tışlar görülüyor. Lise ve üzeri öğrenim görenlerde ise nazara inanma oranı yüzde 32'lere dü- şüyor. Nazann belirtılenne ör- nek olarak hastalık hali, baş ağnsı. çocuklarda ağlama, kırgınlık. sinirlılik. iştahsızlık ve uykusuzluk gösteriliyor. Nazara inananlannyüzrfe38'i korunmak için genellikle yaşlı kadınlara "nazar duası" okutuyor. Yüzde I9'u ise hâlâ nazar boncuğu takıyor. Aynı amaçla yapılan dığer uy- gulamalar ise "muska" taşıma ve kafanın üzerinden tuz çevirerek ateşe atma. Nazara uğradığina inanılan kişiyi iyi- leştirmek için büyük çoğunluk (yüzde 84'ü) dua okuturken. yüzde 8'i kurşun döktürüp muska yazdınyor." Yapılan araştırmada baa hastalık ve belirtilenn nedenleri olarak en çok sözü edilen ise üşütme. Üşütme, denekler arasında yüzde 72 oranında ateşin. yüzde 82 oranında ök- sürüğün ve yüzde 57 oranında ise romatızmanın nedeni ola- rak gösteriliyor. İshal nedeni olarak, yüzde 20'si bozuk ye- mek ve pisüği gösterirken, yüz- de 39'u da yine üşütmeyi vurgu- luyor. Araştırmada, en tazla Âyakkabının güzelliği itici görünümünde • Bavyeraü doktorun ara- ba lastiğinden yaptığı ayakkabılar günümüzde de modasıru sürdürüyor. Ayakkabılar, 80'li yıllarda sokak çeteleri ile punklann gözdesiydi, Dış Haberler Servisi- 1940lı yıllarda Claus Maertens adı- ndaki Bavycralı bir doktorun eski araba lastiğinden yaptığı ayakkabılardan esinlenerek ya- ratılan ayakkabı rnodası günü- müz ünlü markalan arasındaki yerini koruyor. 'Doktor Martens' ayakkabı modası, özellikle 19601ı yıllar- da patenti satın alıp, üretimc geçen fngiliz fabrikatör Bill Griggs sayesinde dünyaya tanıtıldı. Doktor Martens (DM) ayakkabılar, petrole, yağa ve aside karşı dayanıklı ve sağlaın tabanlara sahip olduklan için ilk zamanlar sadece işçıler. pos- taalar ve polisler tarafından kuüaruldı. 60'lı yıllann ortala- nnda, DM ayakkabılar, sokak çeteleri arasında da yaygınlaştı. Hatta sekiz ilikli DM boılar so- kak kavgacılannın sembolü ha- line geldi. 70'li yıllarda DM ayakkabılann yüzde doksanı sekiz veya üç ilikli, siyah veya kırmızı renklerde üretildi. İngiliz modasının büyük bir çıkış yaptığı 80*Ii yıllann başla- nnda DM ayakkabılann kade- rinde de değişiklikler meydana geldi. Uzun yıllar sadece erkek- İere hitap eden DM ayakkabı üreticilen. ayakkabılarda akse- suarlar kullanarak, kadınlan DM giymeyc davet etti. Böyle- likle DM'nin sadece sokak çe- tesi üyeleri ve punklar tara- fından giyildiği ile ilgili tılsım bozulmuş oldu. Üretimi gerçekleştiren fir- manın yöneticisi Stephen Griggs,"Doğrusunu söylemek gerekirse. 80'li yıllann orta- lannda çok sayıda kadının DM ayakkabılan giymeye başla- dığının farkmda değildik" di- yor. Estetik açıdan güzel gö- Doktor Martens ayakkabı modeli günümüzün ünlü markalan arasında yerini koruyor. DM ayakkabılannuı yüzde 80'i 8 ya da 3 ilikli. rünmese de. DM ayakka- bılannı giymekten hoşlanan in- sanlar. ayakkabılann güzelliği- nin itici görünüşlerinde yattığını söylüyor. İngiliz gazetesi The Indepen- dent'da yer alan haberde, özel- likle kadınlara hitap eden yük- sek topuklu ve eski modeller- den, daha ince tabanlı veni tip DM ayakkabılann bu marka için önemli bir adım olduğu vurgulanıyor. İnsanlann yüksek topuklu yeni DM"ler hakkındaki fıkirle- ri ise değişik: kimileri bu ayak- kabılan hantal ve kaba bulur- ken, bazılan için de sağlamlık- lan ve rahat olmalan bir tercih nedeni. Sanatçılardan özel radyolara suç duyurusu • MÜYAP ve bazı sanatçılar dün özel radyolar için Istanbul Cumhuriyet Başsavalığı'na suç duyurusunda bulundular. Telif hakkı ödemeyen özel radyolar yüzünden MÜYAP ile MESAM'm da arası açıldı. İstanbul Haber Servisi - Ya- yınladıklan eserlere telif hakkı ödemeyen özel radyolar, Mü- zik Yapımalan Derneği(MÜ- YAP) ile Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği'nin- (MESAM)arasını açtı. MÜ- YAP ve bazı sanatçılar dün özel radyolar için İstanbul Cumhu- riyet Başsavcılığı'na suç duyu- rusunda bulunurken kendileri dışında herhangi bir kişi ya da kuruluşun müzik telif haklan konusunda girişimde bulunma- sının "anlamsız" olduğunu açık- layan MESAM ise MÜYAPı yetki tecavüzü" yapmakla suç- ladı. MÜYAP Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Kekava ile Sibel Can. Orhan Gencebay. Neşe Karaböcek. Emel Müftüoğlu, Gökben. Yüksel Uzel. Yelız, Aşkın Nur Yengi. Sertab Ere- ner, Mazhar-Fuat-Özkan. Grup Gündoğarken. Burhan Çaçan ve Hakan Peker'in de aralannda bulunduğu bir grup sanatçı savalığa verdikleri di- lekçede özel radyolann eserleri- ni izinsiz ve sorumsuzca yayın- ladıklannı belirttiler. Metro FM. Süper FM. Kent FM, Number One FM, Radyo Tek, Genç Radyo ve Show Radyo adıyla yayın yapan özel radyolann yurtiçinden yöneti- lip. yönlendirildiğini savunan sanatçılar dilekçelerinde şu gö- rüşlere yer verdiler: "Yapılan yayın tam anlamıy- la bize ve yapımcı firmaya ait haklann gasp edilmesi boyutla- nna ulaşmıştır. Tek saniye için 60 bin liraya ulaşan rcklanı üc- retleri alan bu radyo istasyonla- n. malzeme olarak tümüyle başkalanna ve bu arada biz sa- natçılara ait, yayınlamak hak- kına sahip olmadıklan ses ka- setlerini kullanmaktadırlar.." Haliç'in mavi duvarlan Tuvallerinınboyutu 136x4 metre. Şişhane- Kasımpaşa yolunun gürültüsüne volkmenleriyle karşı koyuyorlar. Ellerindeki fırçalar. içinde rengarenk boyalar bulunan kululara batıp çıkıvor. Marmara Üniversitesi Güzel SanatlarFakültesi Resim Bölümü öğrencileri Nuran Mola, Ayşegül Kale. Ayla Sunal. Filiz Turan ile Tekstil Bölümü öğrencisi Deniz Gökdemir. Haliç Tersanesi'nin duv anna hayat veriyor. Bevoğlu Belediyesi Çevre Komisyonu'nun istemiy le bu de\ tuval üzerine. Haliç'e inat masınav i bir deniz. renk rcnk balıklar, teknelerçiziyorlar. "Balıklı Du\ar" adını verdikleri yapıtlan bitmek üzere. Genç ressamlar Beyoğlu ilcesineyeni bir renk getiriyor. (Fotoğraf: HAYRETTİN SAÖANAK) üşütülen vücut bölgeleri ıs yüzde 37 ile ayaklar, yüzde 8 il ciğerler, yine yüzde 8 mid^ kann, yüzde 6 baş ve böbrek ler. yüzde 2 ile eller ifade edili yor. Doç. Osman Hayran, yapı lan araşUrmada önemli bir bul gunun da hastalık ve belırti lerin iyileştirilmesindt deneklerin yüzde 7 ile 16'sınır öncelikle geleneksel uygula- malara başvurması olduğuna dikkati çekerek şunlan söy- lüyor: "Sıklığı fazla olmamakla bir- likte başvurulan uygulamalar geleneksel sağlık kültürümü- zün özelliklerini yansıtır nite- liktedir. Sanlığı iyileştirmek için başvurulan geleneksel uy- gulamalar (yüzde 7) sanlık kestirme (hastanın kulak ar- kası ve alrundajilet ile kesık oluş- turması) ve san elbiseler giyme. san tülbent örıme uygulama- landır. Öksürük için sıcak çay, ıhlamur. ballı süt, nane-limon gibi içecekler içirme ve göğsü sıcak tutmak. yumuşatmak amacıyla sırt ve göğüse havlu, muşamba ya da gazete ile so- ğan ve zeytinyağı, sirke. ispirto, limon-aspirin kanşımını sanna uygulamalanna (yüzde 16) baş- vurulmaktadır. Kabızlığın iyi- leştirilmesi için başvurulan has- taya zeytinyağı içirme (yüzde 16) ise diğer bir geleneksel uygu- lamadır. Marmara Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalfnca An- kara Ili Hasköy-Yunus Emre Sağlık Ocağı bölgesinde çocuk- lu kadınlann çocuk sağlığı ile il- gili geleneksel inanç ve uygula- malan tanımlamak amacıyla 15-64 yaş grubunda 350 anne üzerinde yapılan araştırmada ise ilginç sonuçiar elde cdildi. Araştırma bulgulanna göre bölgede çocuk sağlığına ilişkin geleneksel inanç ve uygulama- lardan bazılan özetle şöyle: • Annelerin yüzde 39'u son çocuğunun doğumunu evde, yerli ebe, komşular. evdeki bü- yükler yardımıyla yaptıklannı \e göbek kesiminde bıçak,jilet, gibi aletler kullanıldığmı beiirt- mişlerdir. • Evdekı doğumlarda, do- ğumdan hemen sonra çocuğa yapılan gelenekel uygulamalar (yüzde 80.3) tuzlama ve tuzlu suileyıkamadır. • Göbek bakımında annele- nn yüzde 61.4 'ü yağ sürme, yanmış bezin külünü (kara) serpme, kahve. tuz serpme. yağda pişirilmiş yumurta koy- ma, tahta çürüğünün tozunu serpme gibi geleneksel uygula- ma yaptıklannı belirtmişlerdir. • Annelerin yüzde 76 'sı be- beği ernzirmek için doğumdan sonra 3 ya da 5 ezan vakti bek- lediklerini söylemişlerdir. • Bebeğe 40 gün, 3 ay ya da 1 yaşın sonunda ilk suyunu veren anneler yüzde 28.3 oranın- dadır. • Memeden kesmeye ilişkin geleneksel uygulamalar ise yüz- de 68.l'i göğüslere siyah yün, şaç, tavuk tüyü yapıştırma, ka- ra sürme. tuz, acı biber sürme. çocuğu hocaya okutma. okun- muş şeker yedirme gibi uygula- malardır. • Doğan çocuklan yaşama- yan annelerin yüzde 75'i çocu- ğu türbeye satma, adak adama. çocuğa "Dursun, Yaşar. Meh- met. Satı-Satılmış " gibi isimler koyma. hocaya muska yazdır- ma uygulamalannı denemiş- lerdir. • Çocuklann yürüyememe ya da sık düsme sorununda an- nelerin yüzde 68'i çocuğun iki ayağı arasına ip bağlayarak kesme şeklinde tanımladıklan "köstek kesme" ve çocuğu cuma günü camiye doğru sal- lama gibi uygulamadan söz et- mişleıdir. . • Kabızhğı gidermek için annelerin yüzde 40.8'i anüsten sabunlu ya da zeytinyağlı kağıt sokma, yağlı süt ve sinameki otunun suyunu içirme uygula- malanna başvurmaktadır. Hkyardım ım son yardım mı? ASUİVfAN ABACfOĞLL' İZMİR - İlk yardım konusunda yurttaş- lann yanı sıra sağlık elemanlannın da bilgi- sizliği hasta ve yarahlarda ölüm oranını arttınyor. Özellikle trafik kazalanndan sonra yoldan geçen kişilerin yaralıyı "çuval gibi" taksiye atıp hastaneye yetiştirmeye çalışmalan "yardım'dan çok yapılan en büyük kötülük olarak nitelendirildi. İlk yardım uzmanı Dr. John Fovvler. "dok- toru dava etme" sisteminin yerleştirilmesi gerektiğini savunarak "Türkiye'de acil ser- visteki doktorlar ya gerekeni yapmasını bilmiyorlar ya da yapmak istemiyorlar" dedi. Türkiye'de ev ve trafik kazalan sonra- sında olav yerinde "doğru" yapılan ilk mü- dahale ile ölüm oranının büyük oranda azalacağı belirtildi. Öte yandan hastanele- re yapılan başvurularda da sağlık eleman- lannın bilgisizliği olayın bir başka yönünü oluşturuvor. Türkiyc'de "acil tıbbın" bir uzmanlık dalı halinegetirilmesi gerektiğini savunan ilgililer. Sağlık Bakanlığı'nın bu • Trafık kazalanndan sonra yoldan geçen kişilerin yaralıyı 'Çuval gibi ' taksiye atıp hasta- neye yetiştirmeye çalışmalan , yardımdan çok kötülük olarak değerlendirildi. 'Acil' tıbbm uz- manlık dalı olması savunuluyor. yöndeki başvurulan geri çevirdiğini söyle- diler. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Ser- vis Şefi Dr. Akın Bulut. ilk >ardım konu- sunda Türkiye'de bugünkü sistemin değiş- tırilerek yerine bambaşka bir anlayışın ge- tirilmesi gerektiğini sa\ undu. İlk yardımın. "vatandaşın bilinçlendirilmesınden baş- layıp haberleşme. ambulans ve hastaneler- de acil servis ekiplennin yetiştirilmesine kadar uzanan" bir organizasyonu gerek- tirdiğıni kaydeden Dr.Bulut. şöyle konuş- tu: "Avrupa ve Amerika'da sivil kişiler hıç- bir kazaya müdahale etmez. Hemen en yaktn teletbndan ilk yardım ekibi çağrılır. Bizde bövle bir teşkilat yokiur. Onun yeri- ne. örneğin boynu kınlan bir yaralı. çuval gibi taksiye atılır. hastaneye götürülür. Bu arada yaralının omurilıği kesildiği için ya- şamını kaybeder. Oysa yerinde tedbir aîın- ması gerekır. Hastanın, yaralının yerin- den kaldınlması doğru değildir. lyilik ya- payım derken cn büyük kötülük edilmiş olur." Ambulanslann durumunu "bir felaket" olarak nitelendiren Dr. Bulut. taşıma aracı olmaktan öte bir işe yaramayan ambulans- larda göre\ yapan elemanlann da yeterlı bilgiye sahip olmadıklannı söyledi. Hızır acil servislcrinde pratisyen hekimlerin gö- rev yaptıklannı anımsatan Dr. Bulut, söz- ierini şöyle sürdürdü: "Pratisyen hekimler. hızır acii servisle- rindcki görevlerine, uzmanlık sınavını kazanıncaya kadar çalıştıklan geçid iş ola- rak bakıyorlar. Bu servislerdcki görev. be- lirli birprensibedayanmayan.gerekli ilgiyı görmeyen bir görev."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle