23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Î2 EYLÜL 1992 SAU CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 11 "Rajiv" adlı kitap İt HA(Dış Haberler Şervisi)- Hindistan'ın.annesi İndira Gandi gibi suikasta kurban gideneski başbakaru Rajiv Gandi'nin hayatı kitaplaştınldı. Time Oergisi'nde yer alan habere göre Rajivin bilinmeyen yönlerini anlatan kitabı, Italyan asılh eşi Sonia hazırladı. Sonia Maino Gandi. "Rajiv" adlı kitapta, kocası ile yaşadığı günleri, anılanru anlatırken, Rajiv'in potitik biyografisini de gözler önüne seriyor. Kadıköy'de fotoğraf kursu Kültür Servisi- Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nce 7 ekim-17 şubat tarihleri arasında fotoğraf kurslan düzenlenecek. Çarşamba günleri 18.00-20.00 arasında yapılacak olan kurslara kayıllar sürüyor. Sınavla alınacak adaylann ortaokul mezunu olması gerekiyor. Kurslar, HasipUras tarafından verilecek ve ışık, temel optik bilgiler, asa, film banyosu, makinelerin tanıtılması gibi konular anlatılacak. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde giyim. el nakışı. makrame, vitray, modelistlik, mankenlik, yabana dil, müzik, Arap dili edebiyatı, tiyatro gibi birçok konudada kurslar düzenleniyor. MilliyetSanarın 20. yılı • KültürServisi- Milliyet Sanat Dergısı'nın 20 nci vılı dolayısıyla Atatürk Kültür Merkezi'nde kutlama gecesi düzenleniyor. 29 eylül salı günü AKM'de gerçekleşecek gece, 19.30'daaçılacakolan "Sanat Dergisi Kapaklan" sergisiyle başhyor. AKM Konser Salonu'nda ise 20.30'daSaimAkçıl Gençlik Orkestrası, Yekta Kara. İstanbul DevletOpera ve Balesi ile Genco Erkal geceye konuk olacaklar. San Sebastian Film Festivali • SAN SEBASTIAN (AA) - San Sebastian Film Festivali Ispanya'da başladı. Festivale 14 ülkeden 16 film vanşrna.cı olarak kaüUyor. Festivalin yönetirisi Belçikalı Rudy Barnet bugün yaptığı açıklamada, "Festivaller, sinema dünyasında giderek kısıtlanan özgürlük ortamını savunmahdır" dedi. San-Sebastian Film Festivali'nde büyük ödüle, FransıZ yapımı Goran Markoviç'in yönetmenliğini yaptığı "Tito 1 Ya", Rus-Japon ortak yapımı Roo Seji'nin yönettiği "The Legend of The Icon" ve Rus klasiklerinden, sinemaya uyarlanan, Çehov'un " Vişne Bahçesı" aday olarak gösteriliyor. Festival sırasında Roman Polanski'nin "Bitter Moon" adlı yapıtı da kapanış töreninde ilk kez î gösterilecek. "Kanal 6 Tan TV" , İSTANBUL (AA)-Kanal 6 TV ile Kazakistan özel Tan ' Televizyonu arasında yapılan anlaşmayla, "Kanal 6 Tan TV" adıyla yeni bir televizyon kuruldu. Kanal 6 Tan TV; Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan'da da izlenecek. Kanal 6, Türkiye içinde 27 eylüldeyayına başlayacak, 1993 başında da ortak yayına geçilmesi hedefleniyor. "İstanbul'un Geleceği" Kültür Servisi-Türk Mühendis ve Mimarlar Odalan Birliği. Şehir Plancılan Odası'nca gerçekleşürilen "Dünya Şehırcilik Günü Kolokyumu" etkinlikleri çerçevesinde "İstanbul'un Geleceği" konulu bir karikatür yanşması düzenleniyor. Herkese açık olan yanşmaya yapıtlann, en son 9 ekime dek gönderilmesi gerekiyor. (Adres: Şehir Plancılan Odası îst. Şubesi. Darphane Emirhan Cad. BayındırSk. Uygar Apt. D.l Beşiktaş) Etibank 1992 tiyatro sezonu •ANKARA(AA)-Eübank. 1992tiyatrosezonunda "Etibank Sanat Tiyatrosu" ve "Etibank Çocuk Tijatrosu" ile kültür etkınliklerini sürdürüyor.Bu yıl, Necatı Cumah'nın oyunu ""Nalınlar" sahnelenecek. Oyunun yönetmeni Ali Hürol, oyuncu kadrosu ise Sezai Aydın, Ertan Savaşçı, Elçin Şanal, Hakan Güven, Ferhunde Hürol, Ayda A)bar ve Ali Hürol'dan o*luşuyor. Ekimde Türkiye'ye gelecek olan Michael Jackson, 10 yıldır ilk kez konuştu Hem'kötiT hem'tehlikelTKültür Servisi- Dangerous (Tehlikeli) dünva turnesi cercevesinde 4 ekimde İstanbul'da 7 ekimde İzmir'de izleyece- ğimiz Michael Jackson 10 yıldır ilk defa Amerika'nın en çok okunan 'siyah' der- gisi Ebony ile görüştü:" Çaykovski'nin Fındıkkıran'ı gibi bir albüm yapmak is- tedim; Dangerous albümünü bin yıl sonra bile herkes dinlesin, ölümsüz bir yapıt olsun. YüzyıUar sonra her ırk ve yaştan insanın, bu albümdeki her par- cavı tanımasıru isterim." Liberation gazetesinde yer alan L.K. Romance imzah yanda belirtildiğine göre, bu dileğin gercekleşebilmesi için Dangerous albümünde uygulanan rece- tenin tarifı 'ortak bellek' kavramma da- yanıyor. Albümdeki parçalar Jackson'- • Michael^ Jackson 4 ekimde İstanbuFda, 7 ekimde İzmir'de hayran- lannın karşısına çıkacak. Michael, 'Dangerous' al- bümünün bin yıl sonra da dinlenmesini istiyor. un eski parçalannı çağnştınyor, örne- ğin Heal The World, We are the World', Who ls it, Billie Jeane, Black or White State of Shock'a benziyor. Yeni olan ise gündelik, sokaktaki gen- cin özdesebileceği şeylerin parcalara konmuş olması. Jackson 27 haziranda Münih Olimpi- yaı stadyumunda 85 bin izleyici ile baş- ladı Dangerous dünya turnesine. Çıkardığı ilk hit olan In the Closet par- çasıyla kutsal, yatıştıncı, mega star imajını geri plana atü. Bu klipte özellik- le değişik çagnşılar yapan, şiddet öğe- leri taşıyan Bir cınselhk hakım. Buna rağmen Jackson şunlan söylüyor:" Ben Tann'nın insanlan belirli görevler için seçüğıne inaruyorum. Mikel Anjelo, Leonardo da Vinci, Mozart, Muham- met Ali ve Martin Luther King gibi. Bana gelince. daha amacımı incelemeye başlamadım bile. Sanatımla varoluyo- rum. Sanat somut ile soyutun, insani ile ilahi boyutun kanşımı. Bu kanşım be- nim de, sanatın da varoluş nedeni. Mü- âğin aküğı bir kanalın içinde olmaktan Michael Jackson, 'Dangerous'' adını ventiğj dünya turnesine 27 haziranda Münih Olimpiyat Stadı'nda başladı. Bu ilk konseri 85 bin Michael hayranı izledi. onur duyuyorum. " Bütün bu erdemli sözlere karşın yığınlar Jackson'un başka yönleriyle ilgili; olan veya olmayan cin- selliği, estetik ameliyatlan ve skandal- larla dolu ailesi. Jackson'un menajeri David Geffen'le "çok yakın' bir ilişkisi olduğu ve Geffen'i çok sevdiği biliniyor ama bu ilişkinin cinsel olduğuna dair hiç bir ipucu yok. Sinatra'nın Kennedy'ler- le olan ilişkisindeki gibi Michael da ken- disinden 'daha çok' milyarder olan Gef- fen ve Trumph gjbi insanlarla rahat edi- yor. Michael ile Donald Trump arası- nda geçen konuşma şöyle:*" Sen en mü- kemmellerisin, en zengin sensin." "Hayır, en mükemmel sensin çünkü sen daha ünlüsün." Bu konuşma karşılıklı 'yağlarla' sürüp gidiyor... Bu kadar güç ve para karşıhğında mükemmel bir yüz almabilir mi? Jack- son'un geçirdiği onca estetik ameliyat- tan sonra onu çok yakından görebilen insanlann ilginç yorumlan oluyor. Ünlü oyuncu Angelica Huston, bırkaç yıl ev- vel Jackson'la çevirdiği Kaptan Eo fıl- minden sonra yazdığı biyografısinde The Hustons'da "Jackson'un suratını 2 metre uzaktan çok başanlı, ama yakın- • dan çok anormal" bulduğunu yazıyor. • Amerikalı pop yıldızı, müzikle ilgili 'erdemli' söz- ler ediyor. Ama hayranlan onun olan ya da olmayan cinselliği, estetik ameliyat- lan ve ailesinin skandal- lanyla ilgileniyor. Michael'ın 'Bad'(Kötü) video klibini çeken Martin Scorcese ise şu anısını an- laüyor: "Çekim sırasında platoya gir- meyi başaran bir grup Michael hayranı genç kız, totemlerine bir metre kadar yaklaşmayı başardılar. Yeni bir estetik mucizeden çıkmış Michael'ın kurt yeni- ğini andıran suratını göriince korkuyla durup geri çekildiler." Jackson'un pro- düktörü Teddy Rile> ise şunlan söylü- yor:"Erninim ki eğer Michael geriye dö- nebilseydi, bu işlere hiç girişmezdi. Tur boyunca sık sık yüzüne ve derisine yaptıklanndan* sözediyor. Ama bu de- ğişimi geriye döndürmenin imkansız ol- duğunu biliyor." Herşey bir yana Jackson, insanlık du- rumu yüzünden aşağılanan ve degışme arzusuyla başkaldıran insanlann uyanışını simgelemiyor mu? Geleceğe dair son bir soru: Michael'ın anormalli- ği ve yabancılığı zirvedeki yerini konı- masına katkıda mı bulunuyor yoksa Thriller'ı alan 40 milyon hayranından onu 'küçük dans adımlan'yla uzak- laştınyor mu? Maçka Mezat, sonbahann ilk müzayedesini 18 ekimde düzenliyor \azmi Ziyatablosuna1 ıııilyar•The Marmara'da düzenlenecek müza- yedede yer alan 2X3 metre boyutlanndaki bir Nazmi Ziya tab- losuna 1 milyar lira değer biçildi. • Maçka Mezat'ın müzayedesinde Os- manlı sanat eserleri ağırlıkta olacak. Kültür Servisi Sonbahar ayı. gerek KÜSAV'ın düzenleye- ceğj Antika Fuan, gerek anüka ve müzayede kuruluşlannın ya- pacaklan müzayedelerle ol- dukça hareketli geçeceğe benzi- yor. Ülkemizin ünlü müzayede kuruluşlanndan Maçka Mezat da sonbahar müzayedesine haarlanıyor. Maçka Mezat, sonbahar mü- zayedesinin ilkini 18 ekimde The Marmara'da yapacak. ikinci müzayede ise aralıkta. Maçka Mezat'ın ortaklanndan Ahmet Utku ekimdeki müza- yede için hazırlıklann hemen hemen bittiğini, 1500-2000 eserden 300"ünün müzayede için seçildiğini belirtiyor. Mü- zayedeye konulacak eserlerde Osmanlı sanat eserleri ağırbkta, bunun yanı sıra Avrupa sanatı- ndan örnekler de var. 18 ekimdeki müzayedede Sultan II. Setim'e ait bir gümüş bilmece de alıcısını arayacak. 18 ekimdeki müzayede için seçilen tablolar arasında Nazmi Ziya, Halil Paşa. Naci. Kal- mukoğlu, İbrahim Safı, İlhami Demirci, Ali Çelebi, Ibrahim Şevki ve Bedri Rahmi'nin yapı- tlan da bulunuyor. İçlerinde Nazmi Ziya'ya ait, 2x3 metre- boyutlannda bir tablo ilgi çe- kiyor. Ahmet Utku'nun ak- tardığına göre, bu tablo ile üç Halil Paşa tablosu, Sadullah Paşa'nm gelini Münevver Ayaşh'nın koleksiyonundan yaklaşık 1 milyar lira tablo bir Osmanlı mahfıli için yapılmjş, 36'da ise Münevver Ayaşh'ya intikal etmiş. Maçka Mezat'taki eserler arasında belkı en ilginci 11. Selim'e ait bir gümüş bilmece. Dikkat çekici bir başka olay ise, Atatürk tarafından atananTür- kiye Şeker Fabrikalan Müdü- rü'nün evınin tüm eşyalannı. geliri Milli Eğitim Vakfı'na ve- rilmek üzere bağışlaması. Mü- zayedeye çıkanlacak bu eşyalar arasında çok değerli. mineli bir tombak mücevher kutusu da bulunuyor. Ahmet Utku'nun iki ilginç "parçası" daha var. Biri hat sanatının en güzel ör- neklerinden bir tekke yazısı. Kağıt üzerine altınla ve mürek- keple. sülüs ve talik hatla Os- manlıca ^ve Arapça yazılarla dıni'möttfler oluşturulmuş.^u motiflerden Kavuk'ta, Ya Haz- reti Sultan Hacı Bektaş Veli, Gülabdan'ın içinde. Ahlahu (talık). altınla yaptlmış "Bay- kuş'un içinde, "Eğer ilim bir şe- hirse. Ali dc onun kapısıdır" gibi dini içerikli yazılar bulunu- yor. Diğerini ise Utku. müzaye- denin sürprizi olarak nitelıyor. Bu Cemaleltin Yakut'a ait. hıc- ri 688 tarihli iki satırlık Re>hani nesih bir .hat yazısı. "Kıblelül- Küttab: Yazıcılann Kıblesi" adını alan Yakut, İslami yazıyı güzelleştiren, kcndine özgü harf ölçüleri geliştiren bir hatçı ola- rak biliniyor. Ahmet Utku. antikacılığa 1%3'te başlamış \c 1983'te "doygunluk noktasına" geldi- ğini hissedip bu işi bırakmış. "Ben bu işin tüccanyım" diyen Utku. 90'da "günün şartlanna uyarak" ve sadece müzayedeci olarak tekrar başlamış. Günümi'ız şartlannda anıi- kacılık yapmanın çok zor ol- duğunu vurgulayan Utku bu- nun için çok sağlam bir "stok"a sahip olmak gerektiğinı söylü- yor. Utku da dığer tüm antika ve müzayedeciler gibi gençleri kazanmak için muzayedelerde pahah eserlerin yanı sıra daha az fiyath sanat değeri olan eser- ler bulundurmaktan >ana oldu- ğunu belirterek. basmda yev alan bol sıfırlı rakamlann in- sanlan ürkütmemesını istı\or. Pavarotti * losca'da Elizabeth Holleque ile oynuyor. Sting, Pavarotti'yi kıskanıyor: Koca adamınsesi Allahvergisi EDtPEMİLÖYMEN LONDRA- Pavarotti, 31 yıl önce ilk kez opera sahnesine çıktığı günün tam yıldönümü gecesi yeniden ayru rolde: Tos- ca'nın devrimcı sevgilisi Mario Cavaradossi. Karbonhidrat ağırlıklı, kötü ve dengesiz bes- lenme örneği makarnacı bir devrimci ama.Oradan buraya sıçrayıp, kale burçlanna tırma- nan, kaynayan kanı canına yansımış bir Cavaradossi de- ğil. Sabit ve şişman bir devrim- ci. Ama ne ses, ne nefes! Pava- rotti, tam 31 yıl önce 14 Eylül 1961'de Toskana'da Lucca'da "La Boheme"de rol almış. Şair Rodolfo olmuş ve iki kez sah- neye çıktığında bueünkü ra- yiçle 500 bin lira karşüığı bir pa- 1 ra almış. Londra'da tepeleme dolu gidip kutlamış. Duygulannı anlatıyor: "Bu kocaman adamın sesine ne diyeceksiniz? Allah vergisi. Kıskanıyor muyum? Tabii kı- skaruyorum." Halktan bir genç ise, "Evet biraz şişman ve hareketsiz ama böyle bir sesi varken kimin umurundaT' diye soruyordu. Pavarotti aslı- nda sahnede zaten fazla hare- ket etmezmiş. Uzmanlar böyle diyorlar. tki yıl öncesine bakışla bu kez daha bile hareketli sayılırmış. Pavarotti'nin duygulannı in- citmemeyc çalışan eleşürmen- ler, "Tosca"nın, ona uygun bi- çimde, fazla debelenmeden nasıl sahnelencbileceğini bile tartışıyorlar. Yapımcı John Cox, "Her türlü duygu zaten sesle ifade ediliyor. Bir köşede dursa bile. bütün sahnede ko- • Pavarotti'nin dört gece için sahneye çıktığı Tosca' operasında 4 milyon liraya bilet satıldı. Bilet alamayanlar, 'Tosca'yı operanın yanındaki büyük alanda dev ek- randan izlediler. "Covent Garden" Operası"- nda sabit devrimciyi oynayan Pavarotti'ye ne ödendiği ise sır. 4 milyon liraya kadar bilet vardı. Sadece 4 kez Cavara- dossi olmak için Londra'ya ge- len Pavarotti'yi, bilet alama- yanlar, ve turistler, operanın yanındaki büyük alana kuru- lan dev ekrandan izlediler. '"Tosca"nın sonunda perde 12 kez açıhp kapandı. Yine de yetmedi. Gözlerinin içi gülerek televizyon kameralanna, "Çok güzel bir performanstı. Gayet iyi idi. Tabii, arkadaş- lanmı kasdediyorum" dedi. Perde açılıp kapanırken Pava- rotti. orkestra şefı Zubın Meh- ta'yı ve rol sevgilisi Amerikalı soprano Elizabeth Holleque'i alkışhyordu. Salondaki seçkin izleyicilerden biri "Sting"di. Daha sonra sovunma odasına şuşan bir tenordan çok daha etkıleyici" diyor. Rol arkadaşı Elizabeth de durumdan hoşnut. Cavara- dossi'nin ateşli dudaklanna maruz kaldığı için ruju sıvaşmış bir şekilde, eseraen hemen sonra kameralann karşısına geçen Elizabeth, "Ben ortada bir sorun görmü- yorum. Etkili olmak için pe- rende atmak gerekmez. Bana bir çoğundan daha çok destek oldu. Fiziki enerjisi herkese ye- ter" dedi. Sanki kimse Pava- rotti'nin şişmanlığının farkın- da değilmiş gjbi konuşurken o, 40 kilo zayıflamaya kararlı olduğunu basın toplantısında açıkladı. "Zayıflamak, sesimi daha da güzelleştiriyor" diye idam sahnesinde kendisini başanyla yerlere de atıyor. Yılda40 milyon çöpeatılıyorKültür Servisi - "Compact disc' (CD) yapımcılan. her yıl yapım hatası gibi nedenlerle kendilerine "iade edilen' yakla- şık 40 milyon CD'yi çöpe atı- yorlar. CD yapımalannın bu yüz- den yılda 3 milyon dolar (yaklaşık 22 milyar 500 mil- yon TL) zarara girdiği bildiri- lıvor. Müzık dünyasında bir devrim olarak nitelenen ve uzunçalarlan müzik mağaza- lannın vitrinlerinden adeta si- len CD'lerde kullanılan poli- karbonatın, doğaya, uzunça- larlarda kullanılan vinilden daha geç kanştığına dikkati çeken uzmanlar, atılan CD'- lerin doğaya zarar vermesini önlemek ve yeniden kullanıhr hale getirmek için kollan sı- vadtlar. Massachusetts Üni' versitesi Plastik Mühendisliği profesörlerinden Robert Mal- loy, bir öğrencisiyle birlikte geliştirdığı yeni yöntemle, po- likarbonat diskin yüzeyindeki akrilik ve alüminyum tabaka- lan soyarak polikarbonat bö- lümleri yeniden kullanıma hazır kıbyor. Avrupa Konseyi'ne bağlı Eurimages'm Başkanı Gaetano Adinolfı'ye göre, Avrupa sineması kimliğini koruma çabasmda: Aıııerikablar ayakkabıüretir gibifilmüretiyor AHUATSTMEN Avrupa sineması, arük dev bir ahtapotu çağnştıran kollanyla tüm dünya sinema- lannın "altından gjrip üstünden çıkan" Amerikan sinemasıyla "ciddi" olarak başa çıkabilmenin yollannı anyor. Aylar önceden başlayan reklam fashyla zaten izlemiş kadar olduğumuz Amerikan filmleri karşısında, Avrupa, kendi sinemasında kendi kimliğini koruma çabasmda. Bu "çaba" doğrultusunda yapılan çalı- şmalar, Türkiye'nin de aralannda bulundu- ğu 21 ülkenin oluşturduğu Eurimages aracıhğıyla yürütülüyor. tstanbul'da geçtiğı- miz günlerde gerçekleştirilen Avrupa Konseyi Parlementer Meclisi Mimari ve Sa- natsal Miras Alt-Komisyon toplantısı için Türkiye'de bulunan Avrupa Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı ve Avrupa Konsevi'ninı bir birimi olan Eurimages'm başkanı Gaeta- no Adinolfi, bu kuruluşun çahşmalanm an- lattı. -Avrupa sinemasının bugûnkü durumunu kısaca özetler misiniz? On yıl kadar önce Avrupa'da gayet iyi fılmler üretiliyordu, ama sinemamızın bu- günkü durumu birçok nedenden dolayı eski- si kadar parlak değil. Birinci neden, televiz- yon. Ikincisi, dev Amerikan film şirketleri- nin Avrupa sinema pazannı ele geçirmesi. AvTupa'da nereye giderseniz gjdin, sinema- lann yüzde 80'inde Amerikan fılmleriyle karşılaşırsınız. Televizyorüarda da durum böyle. -Amerikan sinemasının bu pa/arı bu denli geniş boyutlarda ele gecirmiş olmasını neye bağhyorsunuz? Amerikalılar kendi fılmlerini kendi ülkele- rinde 200 milyon kişiye izletebiliyor-herkes aynı dili konuşuyor bir kere. Aynca fılmden önceki reklam zaten olağanüstü. Avrupa'da ise durum farklı, birçok farklı dil konuşulu- yor ve her ülkenin pazan oldukça kısıtlı. -Neden seviliyor bu kadar bu Amerikan si- neması? Avrupa sinemasıyla karşılaştınr mısınız? yor? Gidip senaryo yazannı. yönetmeni. sa- natçıyı buluyor, filmini yapünyor. Bu tama- men ticaret, tıpkı ayakkabı üretmek gibi bir- şey! Ama Avrupa'da bunun tam tersi ya- şanıyor. Yönetmen filmini fınanse edebile- cek bir yapımcı anyor. Bizim için sinema bir sanat ürünü... Onlar için valnızca bir 'ürün'. Aradaki fark da bu. -Eurimages'ın çalışınalarına bakdırsa, siz bu durumu bir 'kültürel kitnlik' sorunu olarak • Gaetano Adinolfı'nin verdiği bilgiye eie göre, ŞU Sirada Eurimages'dan deStek bek- Bu durum böyle sürerse, Avrupa'da film leyen iki Türk fılmi projesi var: Biri Zülfü Livaneli'nin, öbürü Şerif Gören'in. • Adinolfi, kendini, ülke ülke dolaşırj hükü- metlerden para toplayan 'çağdaş bir dilen- ci' olarak görüyor. Çok basit. Bir Türk filmini ele alalım. Amerikan sineması yüzünden kendi sinema- lanrazda kendi filmlerinizi gösteremiyorsu- nuz. Filmlerinizi öteki ülkelerde gösterebil- meniz de çok güç. Dolayısıyla bir film için harcadığınız para bir türlü geri gelmiyor. Ama Amerika'da öyle büyük bir pazar var kı İyi bir sinema çünkü. ABD'de sinema, ta- mamen ticari bir olay olarak nitelendiriliyor. Filmlerin geniş bir kültürel ya da entelleİctü- el boyutu yok. İnsanlar neyi seviyorsa, onu gösteriyorlar. Bu da bir yaklaşım... Diyelim Amerika'da bir yapıma belli bir konu hakkında bir film yapmak istiyor. Ne yapı- endüstrisinin tamamen yok olacağı ortada. Üstelik bu bir para sorunu da değil... Bu ger- çekten, kültürel bir tehlike. Yakında benim çocuklanm Miami'de ne olup bittiğini, bi- zim kendi yaşam tarzımızdan daha çok bili- yor olacak! Birşeyler yapılmahydı, zaten Eu- rimages da böyle doğdu. Ortak bir çözüm arayışına girildi. Avrupa'daki yapımcılan biraraya getirdik. Kendi öykülerimızden yola çıkarak daha iyi fılmler yapabilmek için ortak yapımlan destekledik. Bunun için bir fon oluşturduk. Şu an Eurimages'dan destek bekleyen iki Türk fılmi projesi var elimde ör- neğin. Biri Zülfü Livaneli'nin. öteki Şerif Gören'in. Bu projeler birkaç hafta içinde de- ğerlendirilecek. NE NEDİR EURİMAGES Bütçesi 187 milyar Avrupa Konseyi kapsamında 21 ülkenin biraraya gelerek 1 ocakl989yıhndaoluştur- duklan Eurimages anlaşması, Avrupa sine- ma endüstrisini güçlendirmeyi amaçhyor. Eurimages Başkanı Adinolfi "paralann nasıl toplandığı" sorusunu şöyle yanıtlıyor: "Basit. Ben çeşitli ülkeleri dolaşarak hükü- metlerden para istiyorum. onlar da veriyor. Kendimi bazen bir tür çağdaş dilenci gjbi görüyorum!" Her yılln ilk günü, üye ülkeler Eurimages 'kumbara'sına katkıda bulunu- vor. Eurimaees'ın 1990-92 bütçesi, 25 mil- yon dolar (yaklaşık 187 milyar Türk Lirası). Türki\e, bu yıllarda Eurimages bütcesine 1 milyon dolar (yaklaşık 7.5 milyar Türk Li- rasıj katkıda bulunmuş. Eurimages onayla- nan projelere toplam bütçesinin yüzde 10'u kadar destekte bulunuyor. Eurimages daha önce Türkiye'de Erden Kıral'm "Mavi Sür- gün", Çanan Gerede'nin "Robert'in Filmi", Yavuz Özkan'ın " Ateş Üstünde Yürümek", Ali Özgentürk'ün "Çıplak" ve Işıl Ozgen- türk'ün şu sıralar gösterime giren "Seni Sevi- yorum Rosa" fılmlenne destek verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle