Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12EYLÜL1992CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 15
©LAYLAREN
ABDINDAKI
Baştarafi 1. Sayfada
sıcak bir tartışmaya yöî
açocak tohumlanyapısında giz-
letnektedir.
Sonuçta Saym Baykal'ın ve
arkûdaşlarmın CHP yönetimi-
nc geçmeleriyle sosyal demokrat
kesimde saydamlasmaya doğru
yol alınabilecektir. Şimdiden şu
gerçeklerin altı çizilebilir.
İJ CHP, demokratik sol ke-
simde üçüncüparti kimliğiyle si-
yasal yaşama katüıyor.
2) Baykal'ın CHP'deki genel
başkanhğıyla, SHP üe CHP'nin
birleşme alanlan gündemden,
hiç olmazsa bir siire için, silini-
yor.
3J Içindeki hizbin bir başka
partiye geçisiyle SHP, iç kavga-
larından annmtş oluyor.
4) Solda üç parti arasındaki
yarışın -sosyalist sol dışındaki-
seçmen kitlesini yeni kararlara
ya da eğilimlere sürûklemesi
bekleniyor.
Hiç kuşkusuz neyin ne oldu-
ğunu ya da olacağını anlamak
için zamana gereksinim vardır;
CHP'nin programını düzenle-
mesi ve örgütlenmesi de bir sü-
reç işidir.
Bu süreçte koalisyon hükü-
metini zorlayacak gelişmeler
olabilir mi?
DYP ile ANAP ortaklığmı
genel seçimlerden bu yana ara-
yan çevreler, oldukça güçlüdür-
ler; medyalan oluşturmak yo-
lunda ellerindeki araçlar azım-
sanamaz. Bu kesim CHP'nin
oluşumunu SHP'yi iktidar or-
taklığından indirmek için kul-
lanmafırsatım elbette kaçırmak
istemeyecektir.
A/e var ki ANAP içindeki
özal- Yılmaz çelişkisi, sosyal de-
mokratlarm üçe bölünmesi, ik-
tidarın omurgasım oluşturacak
partinin DYP olduğunu bir kez
daha kanttlamaktadtr. DYP,
gerek sayısal açıdan, gerek De-
mirel'in partideki konumu ba-
kımından en istikrarlı siyasal ör-
giit niteliğini korumaktadır. Si-
yasal çalkantıların gelgitleri da-
ha bir süre DYP ekseni çevre-
sinde açılacak ve kapanacak...
Ancak Türkiye'nin istikrar-
sızlığa da uzun süre dayanabi-
lecek bir yapısı olmadığım
anımsatmakta yarar var.
• • •
'Ucuzilaç'ta
• Baştarafi 1. Sayfada
cu vermez' görüşüyle karşı çıkı-
yor. Ecza Odalan ise, gösterilen
tepkinin ardında ilacın ucuzu
ile pahalısı arasında etki farkı
varmış görüntüsünü yaratma
isteminin yattığını belirterek,
genelgenin SSK bünyesi içinde
bugüne kadar uygulanan en
akılcı sistem olduğuna dikkat
çekiyorlar.
İstanbul Eczacı Odası Başka-
nı Mehmet Domaç. genelgenin
doğru olup olmadığının tartış-
masına geçmeden önce. bu ge-
nelgeden kimler şikâyetçi ve
kimlcrin kârı azalacak diye
bakmanın önemli olduğunu
vurgulayarak şunlan söyledi:
"Bu genelgeden rahalsız
olanlar ofacaktır. Çünkü söz
konusu genelge fıyatı ucuz olan
ilacın pahalı olana tercihini ge-
tirmektedir. Bu durumda
SSK'da pazar payını kaybeden
firmalar olacakür. Her zaman
olduğu gibi ilaç üreticilerinin
bir kısmı ucuz eşdeğer ilaçtan
söz edilince kaliteyi öne çıkar-
rruşlardır. İşin ilginç yanı söz
konusu kararnameye karşı
olanlann ucuz ilacı da pahalı
ilacı da bulunmaktadıç. 'Karşı
çıkan ilaç şirketlerine ucuz ilaç-
lar kalitesiz mi?' diye sormak
gerekir. Diyebüirler mi ki benim
ucuz olan ilacım kalitesizdir.
İlaç \e Kımya Endüstnsı İşve-
renler Sendikası'nın aybk rapor
dergisinde sürekli olarak "İlaç-
ta yalnız bir tek kalite vardır.
İlacın ikinci kalitesi yoktur. Ül-
kemizdeki ilaç üreticileri dün-
yada en kaliteli ilaç üreten ülke-
ler arasındadır. Keza, (GMP)
iyi imalat uygulaması için 500
milyar liranın üzerinde yatınm
yapan fırmalann bunca mas-
raftan sonra kalitesiz ilaçtan
söz etmesi ucuz eşdeğer ilaç ge-
nelgesinden gen dönmeyi sağ-
larnak içindir."
İlaç Endüstrisi İşverenler
Sendikası yetkilileri ıse sorv ya-
yınladıklan ay lık Rapor dergi-
sinde "SSK genelgesinin uygu-
lanabilirliği yok" başlığıyla
verdikleri görüş yazılannda, ge-
nelgeye sert bir şekilde karşı
çıktılar. Yazıda ilaç işverenleri
genelgeyle ilgili eleştirilerini
özetle şöyle sıralıyorlar: "Ge-
nelgede eşdeğer ilaçlardan en
ucuzu kullanılacak denerek he-
kimlerin hastasının tedavisi için
uygun gördüğü ilacı verme yet-
kisi^linden alınmış olmakta."
Eczacı Odalan yeıkilileri ise
genelgede hekimin ilaç şecme
hakkma müdahalenin söz ko-
nusu olmadığını belirterek, gö-
rüşlerini şöyle açıkladılar: ilaç
seçimi madem ki doktorlann
yasal ve dokunulmaz hakkıdır,
herşün hastanelerin içlerinde
hediyeli ilaç propagandası ya-
pan kişiler niye dolaşır merak
edjlecck bir noktadır. Ödeme
giiçniğü içinde bulunan SSK
1992 yılında 3 trilyon liralık ilaç
tületecektir. Yüzde 15 tasarruf
imirflnina sahiptir. Bu ise
milyar lira demektir.
GtNCEL
CÜNEYT AKCAYÜREK
U Baştarafi 1. Sayfada inancıyla politikaya atılmasından
sonra SHP'nin artık "bu duyarlı konuda herhangi bir ça/ış-
ma yapmayacağını" söylüyor.
İki: CHP'de polittka yapmak isteyenlerin SHP'de kalma-
larını siyasal ahlaka aykırı buluyor.
Üç: CHP ile ortaya çıkan durumun öncelikle "hükümeti
kısa vadede etkilemeyeceğini" öne sürüyor.
Inönü bütünleşmeyi ön plana getirecek çabalara SHP'-
nin yapacağı katkıyı yadsımıyor. öncelikli sorumluluğun
Baykal ve arkadaşlarına ait olduğunu kamuoyuna duyur-
maya başlıyor.
Bir yerde haklı. Kurultay öncesi SHP ve DSP ile bütün-
leşme olasılıklarına şiddetle karşı çıkılırken, sol partilerin
"ancak ve ancak CHP'de birleşebilecekleri" savunulmuş,
o kadar ileri gidilmişti ki, öteki aday Erol Tuncer CHP'yi
SHP'ye "yamamaya"çalışmaklasuçlanmıştı.
Inönü, şimdi bu vaatieri anımsatıyor. Beri yandan CHP'-
yi SHP'ye yeğleyenlere sesleniyor. Bir insan iki partide
otabilir miîYasal olarak üçyadadörtmilletvekili, belki. Ne
var ki, adı gidicilere çıkmış, bir türlü kalıcılardan sayılma-
dan milletvekillerinin hâlâ SHP sıralarını işgal etmeleri
acaba doğru mu?
SHP liderı "Herkes nerede olduğunu bilmeli, ona göre
de tavrını almalı. Sürekli yer değiştirmek halkın aklını ka-
nştırır" dedikten sonra bu davranışların "kimseye güven
vermeyeceğini" söylüyor.
Hükümetin kısa vadede etkilenmeyeceğine değinen yo-
rumu oldukça kuşkulu. CHP Meclis Grubu kurulmadan,
SHP'den ayrılacak milletvekili sayısı bilinmeden hükümet
üzerine kısa ya da uzun vadeli varsayımlarda bulunmak
çok zor.
Her çevrede hükümet
Hemen her çevrede olduğu gibi elbette hükümet çevre-
lerinde de söz dönüp dolaşıp hükümete dayanıyor. Gider
mi kalır mı? Ya da kısa vadede mi yoksa uzun bir süreçte
mi düşer? Sorular birbirini kovalıyor.
Baykal'ın kriz çıkmayacağını vurgulayan güvenceleri,
dün için, bugün için geçerli. Baykal ve arkadaşları "evin
içini" düzelttikten hemen sonra komşu partileri ve kuşku-
nuz olmasın hükümeti yoklamaya başlayacaklar.
Hükümet sorunu önümüzdeki günlerde de gündemin
vazgeçilmez maddesi olacak. Üstelik basınımız hüküme-
tin gitmesine açıktan yanlı görünmek istemiyor ama, koa-
lisyonun çözülmesini dolaylı yorum ve haberlerle destek-
liyor.
Başbakan Demirel ise hükümet konusunda çok dikkatli.
örneğin "hükümet bıçak sırtında"ymış sorusunu çeşitli
olasılıkları gözardı etmeden şöyle yanıtlıyor: "226'nın üze-
rinde bir fazla oy alsak, kâfi zaten."
Elbette kafasındaki çeşitli konulardan belli başlısı hükü-
meti etkileyecek gelişmeler...
Dün S3bahki söyleşimizi "Sen sadece ihtiyatlı olarak
söylüyorum" diye sürdürüyor, "Önümüzdeki günler neye
gebedir, bunları ben de bilmiyorum. 30 mu olur, 40 mı, 5
tane mi, SHP'den kopacaklann sayısını bilemiyorum."
Fakat koalisyonun çözülmesiyle erken seçimin derhal
gündeme gireceğinden söz açanlara rastlanıyor.
Demirel, "Benim söylediğim $u" divor: "Türkive istik-
rarsızlığı kaldırmaz. İstikrarsızlık meydana gelirse gayet
tabii varsın olsun diyemeyiz. istikrarsızlığın karşısında çe-
şitli tedbirler vardır, erken seçim dahi düşünülür. Şimdi fol
yok yumurta yok. Önce istikrarsızlık gelecek, sonra çaresi
bulunmayacak. Erken seçim kaç şarta bağlı."
Ama hükümeti "götürmeye çalışıyorlar". Başbakan,
"Nereye götürecekler, neyle götürecekler" diye soruyor.
Garip, ancak gerçek. "Kimse açıkça ben senden memnun
değilim diyemiyor. Mesela, TÜSIAD'ın şikâyetçi olduğu
şeyler bugünün şikâyetleri değil."
Söylentilerle, varsayımlara dayalı senaryolar "umurun-
da değil". önünde kâğıtlar, kâğıtlar... Türkiye'nin uluslara-
rası rezervleri 11 milyardan 15.2 milyar dolara çıkmış,
Tarih, 10 Eylül.
"Kimseyi tehdit için söylemiyorum. Her şey rayına çok
iyi oturtuldu. Yeni bir istikrarsızlık halinde her şey açıkta,
muallakta kalır" diyor.
Pek çok siyasetçi acaba böyle mi düşünüyor?
PKK
Bosna için BJVTye önlem çağrısı
• Baştarafi 1. Sayfada san-
lık dışı saldınlann kovuşturul-
ması ve bir 'ceza mahkemesi'
oluşturulması için Genel Sekre-
ter Lalumiere'e 'zemin yokla-
ma' pörevi verdi.
Türkiye'nin çağnsıyla ger-
çekleştirilen Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesi Obğanüstü
Toplantışı dün İstanbul'da so-
na erdi. İki gün süren toplantı
sonrasında biri eski Yugoslav-
ya. diğeri de karar metni olarak
iki ayn metin yayımlandı.
Eski Yugoslavya'daki çatış-
malara ılişkin olarak Konsey'in
tavnnı belgeleyen altı sayfalık
bildiri metninde, Konsey'in es-
ki Yugoslavya'da süren çatış-
malardan derin kaygı duyduğu
ifade edildı. Bildiride, "BM Ge-
nel Sekreteri ve Güvenlik Kon-
seyi soruna çözüm bulunması
için gerekli her türlü önlemi al-
maya" çağnldı.
Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesi'nin geçen ay düzenle-
nen Londra Konferansfnda
kabul edilen ilkeler bildirisinin
desteklendiği belirtilen bildiri-
de, eski Yugoslavya'daki bütün
taraflara, Londra konferansın-
daki taahhütlerini yerine getir-
meleri çağnsı yapıldı.
BM Güvenlik Konseyi'nin,
insani yardım konvoylanna as-
keri koruma sağlanması ve ilgili
taraflann ağır silahlannın ulus-
lararası gözetim altına alınması
yolundaki çabalannın olumlu
karşılandığı, Bosna-Hersek'-
teki BM Banş Gücü ve ulusla-
rarası gözlemcilere yönelik sal-
dınlann ise sert bir dille kınan-
dığı ifade edilen bildiride, eski
Yugoslavya cumhuriyetlerini
kapsayan BM ambargosunun
etkili bir biçimde uygulanması
yolundaki çabalann desteklen-
diği kaydedildi.
Bildiride aynca, Avrupa
Boğaz'da giderken aldı da bir yağmur ^
Konseyi Bakanlar Komitesi Olağanüstü Toplantışı dün Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin ve Konsey
Genel Sekreteri Catherine Lalumiere'in düzenlediği ortak basın toplanhsıyla sona erdi. Çırağan
Oteli'nde Çetin tafından verilen yemek ardından, konuk diplomatlar, güneşli pırıl pırıl bir havada
Boğaz'da yat gezisi yapmak düşüncesiyie neşe içinde Sarayburnu gemisinin kaptanına merhaba
dediler. Ancak hevesleri kursaklarında kaldı. Gezi, Konsey. Genel Sekreteri Catherine Lalu-
miere'in katılmaması nedeniyle cazibesini zaten yitirmişti. İkinci darbe ise "yukandan' geldi.
Sarayburnu yatını tıka basa dolduran konuktar, ilk içkilerini bitirip ikincisi için garsonun yolunu
gözlemeye başlamtşlardı ki birdenbire hava kapandı, ruzgar çıktı ve yağmur indi. Konuklar, önce
keyiflerini bozmak istemediler, ama baktılar olacak gibi değil çareyi kendilerini geminin kapalı
böİümlerine armakta buldular. Zaten kaptan da ha> ay ı koklamış olacak ki Fatih Sultan Mehmet
Köprüsü'nü gecip geriye çark etti. Konuklar da bu yarım Boğaz rurunu pencere arkasından izie-
mekle yetindi.(Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOĞLU)
Demirel: Kıbrıs'ta çözüm zaman ahr
• Baştarafi 1. Sayfada
lerle" geldiğini. ancak bunlan
şımdılik açıklamayacağını bil-
dırerek. KıbnsTürk lideri Rauf
Denktaş'la "baskının tanımı"
konusunda görüşeceğinı kay-
dettı.
Ledsky. Başbakan Süleyman
Demirel. Başbakan Yardımcısı
Erdal İnönü\e Dışışlen Bakan-
lığı'nda Kıbns işlerinden so-
rumlu Müsteşar Yardımcısı
Tuga> Uluçevik'legörüştü. De-
mirel. Ledsky'nin. Güvenlik
Konseyi'nin 774 sayılı karan-
nın Denktaş'ın anladığı şekilde
anlaşılmaması gerektiğinı ak-
tardığını bıldirerek. şöyle ko-
nuştu: "Bu. Denktaş'ın dediği
gibi olayı empoze eden ve mü-
zakereyi ortadan kaldıran bir
karar değildir 'Alın. karar bu-
dur. kabul edin' zorlaması yok-
tur. Ledsky'nin dediği budur."
Demirel. kendisinin bu açık-
lamadan tatmin olup olmadığı
\olundaki bir soruyu. "Benim
tatmin olmam ve\a olmamam
söz konusu değil, onlar nasıl
anlıyor. Yani Sa\ın Denktaş'ın
dediği gıbı anlamıyor ve doğru-
su da odur zaten. öyle anlaşıl-
ması lazımdır" diye konuştu.
Demirel. sorunun çözümü için
18 vıldır serbest görüşme orta-
mı içinde çalışıldığını. bundan
sonra da bövle olması gerekti-
ğini. 774 sa\ıh karar ahnmamış
olsaydı daha iyi olacağını söyle-
di. '
Başbakan Yardımcısı Erdal
İnönü de Ledsky ile yaptığı gö-
riişme sonrasında. kendisinin.
Nev\ York görüşmelerinde
Dcnktaş üzennde bir "baskı
havası" yaratıldığını söylediği-
ni. buna karşılık Ledsky'nin de
önümüzdeki dönemde böyle
bir havanın yaraülmayacağını
sövlediğini bildirdi. İnönü. 26
ekime kadar olan sürede yapı-
lacak olan görüşmelerin. zaten
bu ha\ anın dağıtılmasına yöne-
lik olduğunu kaydetti..
Lcdskv. Demirel ve İnönü ile
görüşmesınden önce \e sonra
gazetecilenn sorulanna yanıt
\ermedi. Ledsk> bu tavnnı.
Müsteşar Yardımcısı Tugay
Lluçevık ile Dışişleri Bakan-
BOĞAZ HER MEVSİM GÜZEL
HAREM 89 Teknesi ile cumartesi-pazar:
10.30-19.00 arası
Denize ve güneşe
Boğaz turu (19.30-21.00)
20-30 kişilik gruplarla dolgun mönü
TEKNE BAR
Her gece 21.00'den sonra
Kuruçeşme Divan karşısı kazıklı yol başlangıcı
Tekne: 265 54 61 Ofis: 240 33 46
lığı'ndakı goruşmesı öncesınde
bozdu. Ledskv. sorulara karşı-
lık, kendisinin ve ABD'nin
Dcnktaş'a baskı yapmadığını
sövlcyerek. "baskı" kelimesinin
lanımı konusunda Denktaş ile
konuşacağını belirtti.
Denktaş ve Rum lideri Yor-
go Vasiliu'nun görüşmelerde
soruna çözüm bulmalanna yar-
dımcı olacak yeni fıkirler hazır-
ladığını söyleyen Ledsky. bun-
ları açıklamaktan kaçındı.
Ledsky. Butros Gah'nin hazır-
ladığı haritanın ve fıkirler dizi-
sinin hiç değişmeden kabul edi-
leccğı anlamına gelmediğini
belirterek, haritanın ve fıkirler
dızisinin sadece görüşmeler için
giiçlü bir temel oluşturduğunu
belirtti.
Ankara. BM Genel Sekreteri
Butros Gali'nin raporu ve ra-
pora dayanılarak ahnan 774
savılı GK kararının zoraki bir
çözüm dayatma tehlikesi yarat-
tığını belirterek. bunun 26 eki-
mc kadar olan sürede gideril-
mesi gerektiğini savunuyor.
Dcnklaş da karann zoraki çö-
züm dayatan bir senaryo oluş-
turduğunu belirterek. bunu
kabul eımeyeceğini açıklamıştı.
Denkıaş avnca. Kıbns sorunu-
nunana>asal temellerinin kara-
ra konulmayarak. 26 ekim
görüşmelerinde Rumlann des-
tekleneceğini de savunuyor.
Öte yandan Demirel, görüş-
meden sonra yaptığı açıklama-
da bazı sözlerinin yanlışanlaşıl-
dığını söyledi. Demirel, KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf Denk-
uış'ın 774 sayılı karan yanlış
anladıgına ilişkin bir söz söyle-
mediğini açıkladı.
Konseyi'nin eski Yugoslavya'-
da yaşanan insan haklan ihlal-
lerine yönelik olarak uluslara-
rası bir 'ceza mahkemesi' oluş-
turulmasına ne gibi katkılarda
bulunabileceğjnin araşünlması
için Genel Sekreter'in görevlen-
dınldiği belirtüdi.
Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesi toplantışı karar metni
olarak dağıtılan diğer metinde
ise Avrupa Konseyi'nin eski
Sovyetler Birliği ülkelerinin de-
mokratikleşmesine katkıda bu-
lunması ilkesi belirtilerek bu
ülkelerin Avrupa'ya entegras-
yonu için gerekli çalışmalann
yapılması öngörüldü.
Azerbaycan, Ermenistan ve
Gürcistan'ın Avrupa Konseyi
ile daha sıkı ilişkiler geliştirmeyi
istedikleri belirtilirken diğer
Orta Asya cumhuriyetlerjpden
Kazakistan, Kırgızistan, Özbe-
kistan ve Türkmenistan'ın
Konsey'le yakın ilişkiler oluş-
turmaktaki kararlılığı belirtildi.
Aynca Fransa Cumhurbaşkanı
François Mitterrand'ın, Avru-
pa Konseyi üyesi ülkelerin dev-
İet ve hükümet başkanlannı
buluşturacak bir zirve yapılma-
sı önerisinini kabul cdildiğı ve
zirvenin 1993 ekiminde Avus-
turya'nın başkenti Viyana'da
yapılması için görüş bırliğine
vanldığı kaydedildi. Bakanlar
Komitesi toplantışı sonrasında
Konsey Dönem Başkanı ola-
rak Dışişleri Bakanı Hikmet
Çetin ve Genel Sekreter Lalu-
miere, düzenledikleri basın top-
lantısında görüşmelerin bir
değerlendirmesini yaptılar.
Dışişleri Bakanı Hikmet Çe-
tin, toplantıda kabul edilen bil-
diride, "'BM Güvenlik Kon-
seyi'ne gerekli bütün önlemle-
rin alınması" çağnsırun yer
almasını "Şimdiye kadar ahnan
tüm kararlardan daha ileri bir
adım" olarak niteledi. Çetin,
bunun. bir müdahaleyi de içere-
cek biçimde yorumlanabilece-
ğini kaydetti.
Genel Sekreter Lalumiere de
konuşmasından önce Türkiye'-
nin "fe\kalade güzel misafırper-
verliği' için teşekkür ederek
""Bu denli iyi koşullarda çahş-
mak büyük keyifti" dedi. Tür-
kiye'nin BDT ülkeleriyle ilişki-
lerde tarihsel, kültürel ve politik
bağlar nedeniyle önemli bir
köprü rolü oynadığını belirten
Lalumiere, bu aşamada de-
mokrası konusunda Türkiye'ye
büyük sorumluluk düştüğünü
belirtti.
Yatta Bosna görüşmesi
Dışişleri Bakanı Hikmet Çe-
tin Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesi Toplantısı'na katılan
konuklar için Çırağan'da veri-
len öğle yemeginin ardından
yapılan yatla Boğaz turu sıra-
sında Bosna-Hersek Dışişleri
Bakanı Haris Sıladziç'in isteği
üzerine yatın küçük bir odasın-
da yüz yüze yapılan görüşme 40
dakika sürdü. Görüşmenin ar-
dından gazetecilerin sorulannı
yanıtlayan Çetin, son gelişmele-
ri ele aldıklannı, aynca Bosna'-
ya yapılacak insani yardıma
ilişkin görüş alışverişinde bu-
lunduklannı söyledi.
Sıladzic de kışa iki hafta kal-
dığını ve bu nedenle Türkiye'-
nin yapacağı yardıma büyük
gereksinim duyduklannı belirt-
ti. Sıladzic. Cumhuriyet'in,
"Konsey'in Yugoslavya'ya iliş-
kin bildirisi sizi tatmin etti mi?"'
yolundaki sorusunu yanıtlar-
ken "Arkasında uygulayacak
bir güç yoksa bildiri işe yara-
maz" dedi. Türkiye'den bugü-
ne dek büyük destek gördükle-
rini söyleyen Sıladzic, bir soru
üzerine Çetin'den "askeri yar-
dım isteğinde bulunmadığını"
söyledi.
• Baştarafi 1. Sayfada
belirtilen köy imamının cesedi
bulundu. Mardin. Muşve Van-
Ağn karayolunu kesen PKK'-
lılar 15 kişiyi kaçırdı, 9 aracı da
yaktı.
Batman'ın Sason ilçesindeki
TPAO ile Mobıl şirketlerine ait
Şelmo petrol sahasına PKK
militanları silahlı saldın düzen-
ledi. Dün gece saat 21.00 sırala-
nnda petrol üretim sahasına
askeri kıyafetlerle gelen PKK
militanlan. önce elektrikleri
kestiler. Daha sonra görevlilere
ateş açan militanlar, mühendis
Mustafa Yelkenci, Hakan Yıl-
maz ve stajyer mühendis Ha-
kan Bayram'ı otomatik silah-
larla tarayarak öldürdüler.
Saldın sırasında Mustafa
Uğul, Ahmet Şenyiğit, Hasan
Rengin, Mehmet Şah Bilmez ve
Hollandalı bir teknisyen yara-
landı. PKK militanlan daha
sonra tesisin içine girerek. 3 do-
lum tankını ve bir petrol kulesi-
ni ateşe verdiler. Yaralılardan
durumu ağır olan Mustafa
Uğul ile Ahmet Şenyiğit Diyar-
bakır Tıp Fakültesi'ne kaldml-
dı, diğer yaralılar Batman Dev-
let Hastanesi'nde tedavı altına
alındı.
Yaralı işçi anlatıyor
Teröristlerin saldınsı sonucu
yaralanan ve Batman Devlet
Hastanesi'nde tedavi altına ah-
nan Mehmet Şah Bilmez olayı
şöyle anlattı:
"Sondaj kulesinde çalışıyor-
duk. Asker giyimli biri. silahlı
olarak yanıma geldi ve aşağı in-
memi istedi. Bizler o anda son-
daj masasında 7-8 kişiydik.
Aşağı indiğimizde mühendisle-
rimizi bizden önce çağırdıklan-
nı gördük. Bizden elektrikleri
kesmemizi istediler. Bu arada
silah sesleri duyduk. Bızı tara-
dılar"
Bölgede incelemelerini sür-
düren Sağlık Bakanı Yıldınm
Aktuna da Batman Devlet
Hastanesi'ne giderek yarahlara
'gecmiş olsun' dileğrnde bulun-
du.
Bu arada tesisi korumakla
görevli güvenlik güçleriyle
PKK militanlan çatışmaya gir-
di. Çatışmanın uzaması üzerine
Batman Jandarma Alay Ko-
mutanlığı'na bağlı komando
birükleri de olay yerine gönde-
rildi. Çaüşma dün geç saatlere
kadar sürdü.
PKK militanlannca gerçek-
leştirilen saldın sırasında çıkan
ve üç dolum tesisiyle bir petrol
kulesine yayılan yangın söndü-
rülemedi. Yetkililer, yangınm
ancak bu sabaha karşı söndü-
rülebileceğinl belirttiler.
Öte yandan terör eylemleri,
Güneydoğu'nun yanı sıra özel-
likle Agn ve Kars'ta can alma-
ya devam ediyor. Ağn'nın
Hamur ilçesi Musabey mezrası-
na geçen çarşamba gecesi yiye-
cek almak için gelen 30 kadar
PKK'lı ile güvenlik güçleri ara-
sında çıkan çatışmalarda ilk
belirlemelere göre 27 PKK'-
Unın öldürüldüğü, 5 güvenlik
görevlisinin de şehit olduğu
açıklandı.
AA'nın haberine göre Ağn
Valisi İsmet Metin. ihbar üzeri-
ne köyü kuşatan güvenlik güç-
leri ile teröristler arasında çıkan
çatışmada bir üsteğmen, bir as-
teğmen, bir uzmançavuş. bir er
ve bir özel lim görevlisinin şehit
olduğunu bildirdi. Vali Metin,
öldürülen PKK'hlardan 4'-
ünün kadın olduğunu belirte-
rek "Yapılan arama çahşmala-
nnda ölen teröristlere ait çok
sayıda uzun namlulu silah, ro-
ketatar. el bombalan ile çeşitli
cephane bulundu. Teröristler
fârafından atılan patlamamış
bombalar, uzmanlar tarafın-
dan imha edildi" dedi. Mezra-
daki çatışmalann sona erdiğjni
ve köy halkının evlerine dön-
düklerini belirten Vali Metin,
çatışmalarda bazı evlerin hasar
gördüğünü, bu evlerin devlet
tarafından en kısa zamanda
onanlacağını söyledi.
İmam işkenceyle
öldüriildü
Sa\ur ilçesıne bağlı Soylu kö-
yüne düzenlenen baskında kaçı-
nlan imam Murat Şengül'ün
cesedi. köy yakınlannda bir ağa-
ca asılı olarak bulundu. Yetkili-
ler, Murat Şengün'ün işkence
yapılarak öldürüldüğünün belir-
lendiğini söylediler.
Siirt'in Eruh ilçesine bağlı Bo-
zatlı köyünde dün akşam meyda-
na gelen olayda Selahattin Özde-
mir adlı 25 yaşındaki genç, bir
mayına basarak ağır yaralandı.
Özdemir, hastaneye kaldınlırken
yolda öldü.
Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde
23 yaşındaki Muzaffer Doğrul,
plakası belirlenemeyen bir oto-
mobilden açılan ateş sonucu ağır
yaralandı.
Van'ın Çaldıran, Ağn'nın Do-
ğubeyazıt ve Mardin'in Derik il-
çesi arasındaki karayolu, dün
akşam Tendürek Dağı'nın Som-
kaya gecidinde PKK militanla-
nnca kesildi. Kimtik kontrolü ve
propaganda yapan PKK'lılar, üç
TIR, bir otobüs ile iki otomobili
ateşe verdiler, üçü 25 AU 781 pla-
kalı araçtan olmak üzere 5 genci
de yanlanna alarak bölgeden
uzaklaştılar.
Olayın haber alınması üzerine
bölgeye gelen güvenlik güçlerinin
PKK'lılar ile çatışmaya girdikleri
kaydedildi, ancak ölen ya da ya-
ralanan olmadığı belirtildi.
GOZLEM
UĞURMUMCU
• Baştarafi 1. Sayfada
Devtetçilik ilkesini koruyacak mı? Korumayacak mı?
CHP, ne anlamda "devrimci" olacak ve ne anlamda
"milliyetçi"?
Baykal'ın liderliğindeki CHP, partinin ilkelerı olan "altı
oku" bugünkü çağdaş gelişmelere göre nasıl yorumla-
yacak?
Ve nasıl uygulayacak?
30'lu yıllar devletçiliği, o yılların özgün koşullarından
doğmuş geçici bir sistemdi. Bugün kimse, 9O'lı yılların
Türkiyesi'nde 30lu yılların kendine özgü koşjllarından
doğan tek partili dönemin devletçilik ilkesini ve uygula-
malarını savunmuyor.
Ancak, unutulmasın ki 30'lu yılların devletçiliği, o gü-
nün koşulları içinde Türk ekonomisinin temellerini atmış
ve hiç de azımsanmayacak büyük başarılar sağlamıştır.
Geçmiş ile ilgili tartışmalarda CHP, 30'lu yılların dev-
letçiliğini göğsünü gere gere savunacak mıdır, savun-
mayacak mıdır?
Kaldı ki bugün "ekonomilerin militarizasyonu" döne-"
minde ANAP eliyle temeli atılan sözde serbest piyasa
ekonomisi de bugün hâlâ 30'lu yıllardan kalan yasalar ile
uygulanıyor!
Büyük buluşlar gibi sunulan "köprü ve baraj hisse se-
nedi" satışları 30'lu yıllarda o beğenilmeyen, o hor-
görülen devletçi yıllarda da uygulanmıştı.
Kimse devletin barajını ve köprüsünü satamaz, satma-
mıştırda...
Devletler, zaman zaman iç borçlanma yollarma başvu-
rurlar. Köprü ve baraj pay senetleri birer devlet tahvilidir;
devlet, Demiryolları tahvilleri ve Sümerbank hisse senet-
leri ile 30'lu yıllarda da bu iç borçlanma yoluna başvur-
muştu.
Bugün dünyamızda devletin "müdahate"etmediği bir
tek kapitalist ekonomi yoktur. Önemli olan, bu devlet mü-
dahalesinin amacı ve bu müdahalede kullanılan yöntem-
lerdir.
"Devletçiliğin modası geçtiği ve dönemin özelleştirme
dönem/" olduğu yolundaki savlar da doğru değildir.
örneğin, Fransa'da Mitterrand, 1981 yılından sonra
devletçi bir programı uygulamaya koymuş, 36 küçük
bankayı ve bazı sanayi kuruluşlarını da millileştirmiştir.
Sosyal demokrasinin en güçlü ülkelerinden biri olan
Isveç'te farklı bir sistem getirilmiş ve işverenlerden kesi-
len paralarla oluşan ve sendikaların, yerel yöneticilerin
ve kamu görevlilerinin ortakyönetimindeki "sendika fon-
lan" ekonomiyi yönlendiren yeni bir sektör otarak ortaya
çıkmıştır.
Devtet ve özel sektör işletmelerinde "yönetime katıl-
ma" ilkesi uygulanmaktadır.
Bütün bunlar, sosyal güvencelerin yerleştiği ve kökleş-
tiği ülkelerde oluyor.
Türkiye'de Batılı anlamda sendikacılık da yoktur. Dev-
let, 12 Eylül ve ANAP döneminde "sendikalaşmayı değil
sendikasızlaşmayı" destekleyen bir güç olarak kullanıl-
mıştır. Toplusözleşme düzeni yasalarla ve yeni yasak-
larla kısıtlanmıştır. Toplu pazarlık sistemi etkinliğini yitir-
miştir. Tarım kesiminde sendikalaşma yok denecek
kadar azdır.
Avrupa'da bu yüzyılın başında benimsenen "Iş güven-
ces/'Türkiye'de aynı yüzyılın sonunda bile kabul edilmiş
değildir.
Bu koşullarda piyasa ekonomisinden çeşitli kaynak ve
fonlatia yararlanan sermayedir, serbest olan sermaye-
dir, iş ve sermaye çevreleri de devietçe desteklenmekte-
dir. Emek ise bu serbestlıkten hemen hemen hiç yararla-
namamakta, sermayeye destek olan devlet gücü, emek
piyasasına yasak üzerine yasak getirmektedir.
Bir sosyal demokrat partinin görevi, hızlı sanayileşme
ile birlikte "emek piyasası" üzerindeki engelleri, yasak-
ları ve kısıtlamaları kaldırmak olmalıdır.
"Serbest p/yasa "yı kurup geliştirmek sosyal demok-
ratların ilk ve vazgeçilmez görevleri değildir!
CHP, "serbestpiyasa"adı verilen bu, devletin koruma-
sı ve kollaması altındaki sermaye gücüne karşı "emek
piyasası'"n\ kuracak, işletecek ve savunacak mıdır?
Kurarsa, işletirse ve savunursa, sosyal demokratlan
çatısı altında toplayabilir
Yoksa, "serbest piyasa ideolojisi'"n'm etkisi ve ideoto-
jik bombardımanı karşısında kendi özüne yabancılaşa-
rak, sağ partilerin bir sosyal demokrat makyajlı kötü
kopyası ve bu partilerin muhalefette bekletilen bir paslı
"stepnesi" olur...
İçişleri Bakanı Sezgin Tahran'da
Iraııla PKK pazarhğı
TLRHANYILMAZ
TAHRAN - Türkiye. PKK
ile mücadelede. ilk olarak Su-
riye'de başlattığı diplomatik
atağını İran'ja sürdürüyor. İçiş-
leri Bakanı İsmet Sezgin, ağır-
lıklı olarak yasa dışı PKK'nın
faaliyetlerine son verilmesi ko-
nusunu görüşmek üzere dün
İran'a gitti.
Sezgin, İran'ın, PKK mili-
tanlannın kendi topraklannda
herhangi bir faaliyet gösterme-
diklerine ilişkin savunmasına
karşılık, bunu kanıtlayan belge
ve fotoğraflan görüşme masası-
na getirecek. Sezgin. İran'ın bu
konudaki tüm savunmalannı
çürütecek belge ve bilgilere sa-
hip olduklannı da kaydetti.
içişleri Bakanı İsmet Sezgin'-
in, Emniyet Genel Müdürlüğü,
Jandarma Genel Komutanlığı
ve Olağanüstü Hal Bölge Vali-
liği'nden üst düzey yetkilileri de
beraberinde götürdüğü İran ge-
zisi 5 gün sürecek.
Sezgin. Tahran'da yapacağı
resmi görüşmelerde. iki ülke
arasında, gerektiğinde PKK'ya
yönelik sıcak takip yapılmasına
da olanak tanıyacak bir güven-
lik işbirliği anl'aşması imzalan-
ması önerisini götürecek. Sez-
gin, bugüne kadar, topraklann-
da PKK militanlannın herhan-
gi bir biçimde bulunmadığını
ve faaliyet göstermediğini savu-
nan İran'ın, böyle bir anlaşma-
ya yanaşmaması halinde, İran'-
dan, Türkiye'ye yönelik faali-
yetlerde bulunan PKK militan-
lanna engel olunması konusun-
da etkin garanüler isteyecek.
İran'ın da, Türkiye'den, re-
jim aleyhtarlanna, Türkiye'de
bannma olanağı tanınmaması-
nı isteyeceği belirtildi. İçişleri
Bakanlığı yetkilileri, İran'ın bu
isteğine karşılık, İran'daki re-
jim aleyhtarlanna Türkiye'nin
herhangi bir şekilde destek ver-
mediğinin görüşmelerde ilelile-
ceğini kaydettiler. Yetkililer,
Cumhuriyet'e, Türkiye'nin,
sözkonusu kişi ve gruplara hiç-
bir şekilde destek vermediğini
de bildirdiler.
İçişleri Bakanlığı yetkilileri,
İran'ın, sıcak takip konusuna
yanaşmasa bile Türkiye'njn is-
tedıği garantileri verebileceğîni
ifade ettiler. Görüşmelerde, iki
ülke arasında sınır güvenliğinin
sağlanmasına ilişkin bir proto-
kolün imzalanması ve bu pro-
tokol çerçevesinde. iki ülkenin
sınır illerindeki valilerinin za-
man zaman biraraya gelerek,
sınır güvenliğiyle ilgili konulan
ele almalannın sağlanması bek-
leniyor.-
30 ağustos günü, İran top-
raklanndan geldikleri bildirilen
bir grup PKK militanımn silah-
b saldınsına uğrayan Şemdinli
yakmlannda Alan Sınır Jan-
darma Karakolu'nda, önceki
gün, Cumhurbaşkanı Turgut
Ozal ile birlikte incelemelerde
bulunan Jandarma Genel Ko-
mutanı Orgeneral Eşref Bitlis'-
in, kaçan militanlardan ele geçi-
rilen ve üzerlerinde İran yapısı
olduklannı gösteren yaa ve işa-
retlerin bulunduğu silah ve ilaç-
lardan aldığı örnekleri de İran'-
da yapılacak resmi görüşmeler-
de masaya getirebileceği ifade
edildi. Alan karakoluna yapı-
lan baskında, Türk sınınnın
yakınmdaki iran karakolunun
bulunduğu bölgeden ateş açıl-
dığına ilişkin saptamalann da,
Sezgin tarafından yine görüşme
masasına getirilmesi bekleni-
yor.
Sezgin'in Tahran gezisi önce-
sinde önceki gece Başbakan sü-
leyman Demirel ile aynntıh bir
görüşme yaptığı da öğrenildi.
Sezgin'in, İran ziyaretinin he-
men ardından Suriye tcişleri
Bakanı Habba'yı Ankara'da
konuk edeceği bildirildi. Habba
ile Ankara'da yapılacak görüş-
melerde, Sezgin'in Şam gezisin-
de, özellikle PKK'ya ilişkin ele
ahnan konulann gözden geçiri-
leceği belirtildi.