Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 AĞUSTOS1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Sbirley
MacLaine geldi
• Kültür Senisi - Ünlü
Amerikalı
sanatçı Shirley MacLaine,
dün akşarn İstanbul'a geldi.
Mövenpick Otel'de
kalan sanatçı, 27 ağustosta
AKM'de ınterStar'ın yeni
yayın dönemini
lanıtacak bir programa
kaülacak. Shirley MacLaine
29 ağustosta da Efes
Antiktiyatro'da bir konser
verecek.
Abone'ye yasak
yok
• Kültûr Senisi- Yonca
Evcimik'in seslendirdiği
"Abone" adh parça için Tv
yasağı olmadığı açıklandı.
TRTden yapılan
açıklamada. gazetelerde
yeralan, Abone'nin
yasaklandığı yolundaki
haberlerin gerçeği
yansıtmadığı bebrtildi.
Açıklamada, Hafif Müzik
Denetleme kurulu'nun 8
kasım91 tarihinde yapılan
toplantısında Abone'nin
müzik yönünden yayınlanır
bulunduğu bıldinldi. Söz
konusu toplantıda, sadece
Yayın Denetleme Krulu
temsilcisınin şarkı sözlerini,
kurumun yürürlükte olan
kurallanna aykın bulduğu ve
bu nedenle "yayınlanamaz"
karan verildiği, bu karann
da27kasım9rdetebliğ
edıldiği belirtildi.
İtalyan
ressamlar
Bodrum'da
• Kültür Servisi-
"ITALART-İtalyan Kültûr
Derneği İtalyan Sanatçılan
Karma Resim Sergisi" Clup
Maverde'de açıldı.
Dünyanın çeşitü yerlerinde
açılmış olan sergi Türkiye'ye
Pekin'den geliyor.
Türkiye'den sonra
Meksika'da
gerçekJeştirilecek olan sergi 6
eylüle kadar sürecek. Sergjye
kaulan sanatçılardan bazılan
şunlar: Regina Melis,
Erminio Maragoni, Collova
Marisa, Carla Biselli, Longo
Rosario, Tommaso Mınnıtı,
Alberto Buscemi.
Sean Connery
kadındûşmanı• ATİNA(AA)- James Bond
filmlenyle üne kavuşan Sean
Connery, beyazperdede
peşinden koşan romantik bir
ajanı canlandırmasma
karşın, gerçek yaşamda
karşıt cins için "Şiddet
içeren" görüşlere sahip.
Connery, ABD'de bir
televizyon istasyonuna
verdiği demeçte, "Kadınlan
dövmek gerek" şeklindeki
kişisel tezmi.bir kez daha
tekrarladı. Ünlü oyuncunun,
1987 yılında Barbara VValters
isimli Amerikalı bayan TV
muhabirine verdiği bir •
demeç, ABD'deki
feminist örgütlerin büyük
tepkisini çekmişti. Connery,
feminist örgütlerin öfkesine
yolaçan demecinde "erkeğin
kadını dövmesi kötü değil,
bazen gerekli" ifadesini
kullanmıstı.
BBC'rien tiyatro
eseri yarışması
• Kültür Servisj- BBC World
Service tiyatro oyunu
yazarlığıru teşvik için
"tiyatro eseri yanşması"
düzenledi. Anadili İngilizce
olmayan ve İngiltere'de
yaşamayan herkeseaçık olan
yanşmada kazanan yapıtın
sahibıne 1.200 pound
tutannda para ve bir kısa
dalga radyo hediye edilecek.
Yapıt BBC World Service
programında da
seslendirilecek. Yanşmayla
ilgili daha geniş bilgi
Ingiltere Başkonsolosluğu
Basın Bölümü'nden
alınabilir.
PetroMş'in şiip
yanşması
• Kûltûr Servisi- Petrol-iş
Sendikası Kınkkale
Şubesi'nce düzenlenen
IV.Geleneksel Şiir Yanşması
bu yıl kıtap olmaya hazır
dosyayada 1991-92 yıh
içinde yayımlanmış kitaplara
verilecek. Tüm amatör ve
profesyonel şaırlere açık olan
yanşmaya son katılım tarihi
5 kasım. Yanşmanın secici
kuruiunda Can Yücel,
Sennur Sezer, Refik Durbaş,
Zihnı Anadol ve Uğur Büke
gibi ısimler bulunuyor.
Yönetmen İrfan Tözüm yeni fılminde kaybolan İstanbul'un yok olan insanlannı anlatıyor
Saııa ne oldu bövle Istanbul
• "Cazibe Hanun'ın
Gündüz Düşleri" İrfan
Tözüm'ün sekizinci fıl-
mi. Senaryosunu Macit
koper'in yazdığı filmde,
Hale Soygazi, Macit Ko-
per, Suna Selen, Uğur
Polat ve Nüvit Özdoğru
başlıca rolleri paylaşı-
yorlar.
FATMAORAN ~
" Yaşam bir düş değil, ama dü-
şe dönüşebilir."
Romantizmin gelişimi üzeri-
ne büyük etkisi olmuş ilk Ro-
mantik şair ve kuramcılardan
Novalis'in yukandaki dizesi,
Muhteşem Film adına trfan
Tözüm'ün yapımcıbğıru üst-
lendıği "Cazibe Hanım'm Gün-
düz Düşleri"nın özünü oluş-
turuyor...
Cazibe Hamm'm GûndOz
Düşleri'nin senaryosu Macit
Koper'in imzasını taşıyor. 25 iş-
gününde tamamlanması düşü-
nülen filmin maliyeti 900 mil-
yon lira olarak hesaplanmış.
Kültür Bakanlığı'ndan 400 mil-
yon lira yardım alan filmin gö-
rüntü yönetmeni Aytekin Çak-
makçı. sanat yönetmenleri ise
Mete Özgencil ve Nathalie Ye-
res.
Halil Ergün, Yaman Okay ve
Zerrin Doğan'ın 'konuk oyun-
cu' olarak rol aldıldan "Cazibe
Hanım'ın Gündüz Düşleri"
nde başlıca rolleri Hale Soyga-
zi, Macit Koper, Suna Selen,
Hayalleriyle yaşayan Cazibe'de Hale Soygazi, Tamburi Behçet dayı rolünde Macit Koper sette.
Uğur polat, Nüvit Özdoğru,
Kutay Köktürk, Can Kolukı-
sa, Tuncay Akçam ve Mehtap
Anıl paylaşıyorlar.
Anadolu'nun ağır bastığı
'Yeni İstanbul'da kendilerine
yer bulamayan Eski İstanbullu
bir ailenin öyküsü de diyebili-
riz," Cazibe Hanım'ın Gündüz
Düşleri" için...
Cazibe'nin (Hale Soygazi)
dayısı rolünde; radyodan
emekli Tamburi Behçet dayıyı
canlandıran Macit Koper'e se-
naryonun nasıl oluştuğunu, ka-
fasında nasıl şekillendiğini so-
ruyonım: "Bu öykü dört-beş
yıldır kafamızda ashnda"diyor
ve sürdürüyor konuşmasını:
"Gündüz ne yaşaması gerek-
tiğine karar verip, hayallerinde
onu yaşayan Cazibe'nin öykü-
sü bu. Hayatı boyunca baskı
altında tutulduğundan, üretici
bir işe giremeyip hayal kurma
yeteneğini falcılıkla birleştiren.
fal bakarak yaşamını sürdüren
'extreme' bir kızın öyküsü."
- Baktığı fallar çıkıyor mu?
Çıkıyor, ama kendisini fala
gibi hissetmiyor Cazibe.
- Biraz daha anlatır ımsımz
Cazibe'yi?
Cazibe otuzbeş yaşında, gü-
zel olmasına rağmen evde kal-
mış bir kız. Annesi ve dayısı ile
birlikte Yeşilyurt'ta. dededen
kalma bir eski İstanbul köşkün-
de yaşıyor. Annesi Füruzan
Hanım ( Suna Selen) kendi
gençliğine ve gençliğinin İstan-
bul'una tutkun bir kadın. Kızı-
nı, mahalleü esnafın tecavüzün-
den korumak amaayla baskı
altında tutuyor. Tamburi Beh-
çet dayı da aynı şeyi Cazibe'ye
içten içe duyduğu tuhaf bir aşk
ve güç yetiremediği koruma gü-
düsüyle yapıyor. Bu iki saplan-
tılı insanla birarada yaşayan
Cazibe, lisedeyken 'Hayal Kur-
ma Yanşmasfnda birinciük
ödülü olarak kendisine verilen
slayt makinesinde eski İstanbul
dialannı seyrederek, gençlik aş-
kı ve îstanbul üzerine düşler
üretiyor."
Sekizinci filmini gerçekleşti-
ren yapımcı-yönetmen İrfan
Tözüm de bugüne kadar yaptığı
filmlerden farklı bir tarafı oldu-
ğunu söylüyor, "Cazibe Ha-
nım'ın Gündüz DüşlerTnin.
"O farkh tarafı da"diyor, "bu-
güne kadar yaptığım filmlerin
başı, ortası, sonu olurdu. Bu-
nun böyle bir hikayesi yok. Bu
filmde ben Cazibe'yle istanbul
arasında bir paralellik kuruyo-
rum."
-Nasıl oluyor bu?
Yoğun göçün alünı üstüne
getirdiği İstanbul'un tüm doku-
su nasıl oluyorsa, Cazibe de
yok oluyor annesinin ölümüyle
birlikte ve olaylar böyle gehşi-
yor.
İrfan Tözüm ve Macit Ko-
per'in anlattıklanndan şu sonu-
ca vanyorum;
O güzelim İstanbul'un, o gü-
zelim insanlanyla birlikte top
yekün, 'elden gittiğinin' filmi-
dir, bufılm...
Juan Goytisolo'nun "Kapadokya'daki Gaudi'nin Peşinde"adlı kitabı yayımlandı
Gaudfnin illıaııı kaynağı: peribacaları
• Goytisolo'nun şim-
diye kadar yazmış ol-
duğu bu en kuvvetli
yapıt,deneme-kurgu
formunda, Kapadok-
ya'nın nefeskesen ger-
çeküstü doğasını tüm
aynntüanyla verir.
Kültür Servisi- Ünlü İspan-
yol yazar Juan Goytisolo'nun
'Kapadokya'daki Gaudi'nin
Peşinde' adlı kitabının Fransı-
sızcası geçtiğimiz günlerde ya-ı-
yımlandı.
Franko döneminde kitaplan
yasaklanan yazar, Franko son-
rası İspanya'smdan da hiç hoş-
nut değil. 15. yüzyıhn sonun-
dan beri İspanyol yaratıcılığmı
bayağılaşüran ve körelten ut-
kuculuk (zafer saplantısı) ve ti-
cari açgözlülük Gpytisolo'yu
derinden yaralıyor. Özellikle de
Avrupa'yla kaynaşmak uğruna
geçmişlerinin izlerini sümeye
çahşan bugünkü yönetim yaza-
ra göre en büyük suçu işliyor.
Çünkü Goytisolo için Islam-
dan anndınlmış bir Kastilya,
ruhu olmayan bir bedenden
farksız.
Goytisolo'ya göre, Rönesans
fıkirlerinin Müşlüman değerle-
re üstün gelmesi, bu iki uygarlık
arasında giderek artan kopuk-
luk, melezleşme olgusunun
durdurulması,
İspanya'nın bir türlü kurtu-
lamadığı, öz kültürünü öldüren
felaketler. Bu olumsuz ortam-
dan tek tük İspanyol dehası
kurtulmayı başarmış. Bunlar-
dan biri Goytisolo'nun 'Edebi-
yat Ağacı' adlı kitabında yera-
lan büyük mimar Gaudi. Gau-
di'nin saygın dehası kendisini
Akdeniz klasisizmiyle kısıt-
lamamasından kaynaklanıyor.
O kendini ortacağ Gotik stiliyle
beslemiş ve cesur yapıtlannda
İslam'm mimari özellikleri ve
süs motiflerini kullanarak düş-
gücünü ortaya koymayı başar-
mıştır.
Gaudi, Avrupa modalann-
dan kaçınarak, ne Paris'e ne de
İtalya'ya gitmiştir. Onun yolcu-
luklannı cami ve minarelerinin
çekiciliğiyle Endülüs ve Fas
oluşturur. İslam formlannı
etüd ederken, gerçek mimari-
nin özgürce ve çılgınca gelişen
doğada, özellikle de bitkilerde
varolduğunu keşfeder.
ve orada olduğuna inarur...
Onunla karşılaşamasa da, ma-
ğaralarda, yontularda, bir hasır
demetinde veya bir çaydanlıkta
onun izlerine rastlar. Bu arayış
aynı zamanda yitik "mistik is-
panya'nın da arayışı olur.
Goytisolo ilk 18 sayfada mi-
zah dolu bir anlaumla tüm bir
Avrupa tarihini bir mini-roma-
na sığdınveriyor. Kitaptaki di-
ğer bölümlerde yazar okurunu
çok sevdiği Müşlüman uygarh-
ğının içinde gezdiriyor; dans
eden Mevlevi dervişleri, yağlı
Kırkpınar güreşleri...
Kitap, Avrupa kültürünü
tembellerin yapüğı gibi olum-
suzca yermekle yetinmeyip,
kimsenin yadsıyamayacağı
denü özlü bir alternatifi de su-
nuyor.
GoytisoloJCapadokya'nm gerceküstü doğasmı Gaudi'nin Sagrada Familia kilisesi kadar çılguı
bulur. Bir peri bacasuun içinde karşılaştığı gizem dolu münzevi ona Gaudi'nin sırrını fısıldar.
'Kapadokya'daki Gaudi'nin
Peşinden' adlı yapıtın çıkış nok-
tasını da bu olgu oluşturur.
Goytisolo'nun şimdiye kadar
yazmış olduğu bu en kuvvetli
yapıt, deneme-kurgu formun-
da. Kapadokya'nın nefes kesen
gerceküstü doğasını tüm aynn-
ülanyla verir. Bu doğa Gaudi'-
nin Barselona'daki şaheseri La
Sagrada Familia kilisesinin
projesi kadar çılgındır.Gerçe-
küstü formlardaki aynntılar ve
taş yapılardaki benzerlikler
Gaudi'nin burayı görmüş oldu-
ğu kanısını uyandınyor.
Goytisolo'nun bir peri baca-
sının içinde karşılaştığı gizem
dolu münzevi ona Gaudi'nin
sırnnı fısıldar. Mimar 1926'da
yalnızca sivil toplum için öl-
müştür. Aslında Gaudi buraya
gelerek doğayla sanaünı birleş-
tirmiş ve İspanya'da değeri an-
laşılamamış sanatına Kapa-
dokya'da devam etmiştir.
Önceleri kuşkucu ve inancı
zayıf olan Goytisolo Kapadok-
ya'da direnişinin kaynağını
kavrar; ona güç veren Orta-
doğu'ya özgü alışkanlıklandır.
Gaudi'nin izınden sürüklenip
giderken ustanın 134 yaşında
PORTREI Gaudi
Antonio GAUDİ Cor-
net (1852-1926) Barselona'-
da doğan İspanyol mimann
ilk çalışmalan Monserrat ki-
lisesi ve Guitadella Parkı'dır.
1883'te yapımma başlanmış
olan Sagrada Familia kilise-
sinin mimarlığına getirilir.
Kilisenin Gotik üslübuna
bağlı kalmayarak düşgücünü
kullanmış ve 1910'dan sonra
kendini bu yapıya tümüyle
verse de tamarnlıyamamıştır.
Bugün hala bitmemiş olan
yapının en önemli bölümü,
Gaudi'nin tamamladığı
doğuyüzüdür.
Burada üç büyük gjriş
kapısı, kare bir plan üzerinde
belli bir yükseklikte daireye
dönüşerek 107 metreyi bulan
dört kule yeralır.
Çok sayıda kabartma ve
yontu kitlesi ile smırlar orta-
dan kalkar, renkli mozaikler-
le kaph yüzeyler içiçe geçiyor
duygusu yaratır.
Gaudi'nin başlıca yapı-
tlanndan Güell konağı, şape-
li ve parkmda parabolik ke-
merler, heykel bacalar, eğik
kolonlar, ondülasyonlar ve
mozaikler hakimdır. Battlo
ve Mila Katevleri'nde kemik
biçimli sütunlar, dalgalı ön-
yüz, eliptik pencereler kul-
lanmıştır.
Son dönem yapıtlannda
strüktür araştırmalannın do-
ruğundadır ve paraboloid ve
hiperboloid sistemler kulla-
narak, düşgücü ve gerçeküs-
tü dehasını kanıtlar.
Eylülde dört gösteri sunacak
Minsk Beyaz Rus
Balesi geliyor
Kültür Servisi- Yapı Kredi'-
nin 48. kuruluş yıldönümü do-
layısıyla Türkiye'ye gelecek
olan Minsk Beyaz Rus Balesi.
8-12 eylül tarihlerinde Atatürk
Kültür Merkezi'nde dört
gösteri sunacak.
Minsk Beyaz Rus Balesi,
teknik açıdan en zor bale yapı-
tlan arasında yer alan ve daha
önce ülkemizde hiç sahnelen-
memiş Aram Haçaturyan'ın
Şpartakus'unu sergileyecek.
İlk üç gösterisini 8-10-11 eylül
tanhlerinde Yapı Kredi ko-
nuklanna sunacak olan Minsk
Beyaz Rus Balesi, 12 eylülde
Türk Kalp Vakfı'na bağışla-
nan dördüncü gösterisi ile
İstanbullu sanatseverlerin
karşısına çıkacak.
Yöneticiliğini ve baş ko-
regraflığını Valentin Yelizari-
ev'in yaptığı Minsk Beyaz Rus
Balesi, 80 kişilik oyuncu kad-
rosu ve Spartakus'un zengin
dekoru ile 4 eylülde özel bir
uçakla gelecek.
Toplulukta Komkov, İva-
nov, Korzenkov, İnessa Duş-
keviç, Tatyana Yerşova,
Zakarove ve Dadişkilliani gibi
günümüz bale dünyasmın sa-
natçılan yer alıyor. Minsk Be-
yaz Rus Balesi, Çaykovski'nin
"Kuğu Gölü"den, Ravel'in
"Bolero"suna, Prokofıyev'in
"Romeo ve Jüliet"inden Carl
OrfTun "Carmina Burana"-
sına uzanan geniş bir yelpaze-
de her bale yapıüna özgün yo-
rum getiriyor.
Minsk Beyaz Rus Bale Top-
luluğu, gösterilerini Beyaz
Rusya Devlet Akademik Ope-
ra ve Bale Orkestrası eşliğinde
sunacak.
Orkestra şefliğini Yaroslav
Voşak üstlenecek. Spartakus
balesinin dekor ve kostümleri-
ni de Yevgeni Nikitoviç Lisik
gercekleştirmiş.
Sezen Aksu'dan Türk pop müziğine ikinci armağan.
Sertab'ınilkkonseri
Kültür Servisi- Pazartesi gecesi Sertap'ın ilk konseri için Ru-
melihisan'nı dolduran gençlerin ve ünlülerin heyecanı doruk-
taydı. Sezen, Aşkın, Fatih Erkoç, Erol Evgin ve pekçok ünlü,
genç sanatçı için gelmişü.
Çok sade ve mavilere bürünmüş olan Sertab İtalyanca bir
Acatella arya ile glrdi konserine. Ardından izleyiciler Amerikalı
bir stan izlediklerini sandılar çünkü Sertab, mükemmel bir
İngilizceyle Barbara Streısand, Randy Cravvford, George Ben-
, son gibi devlerin pop-caz parçalannı da "orijmali" gibi söyleye-
bildiğini kanıtladı.
Arkasında çalan 7 kişilik grubun kalitesini de gözardı etme-
mek gerek. Konserin ilk yansında Sertab opera ve İngilizce pop
geçmişini anattıktan sonra ikinci yanda "Sakin Ol" kasediyle
karşımızdaydı. Sürpriz sanatçı ise disco danslanyla herkesi bü-
yüleyen Sezen'in oğİu Mithat Can'dı. Mithat Can aynca "Elele'-
deki vokaliyle gelecek vaadettiğini de kanıtladı. Sezen, oğlunu
tabi ki "ayakta " alkışladı. İzleyicinin tepkisi ilgisi ise görübneye
değerdı. Hisar "ayağa kalktı, 'Sertab' diye inledi ve çılgınca
dansetti". Bu çcoşkunun ardından oldukça duygusal bir final
yaşandı. Sertab "Sezen"e sevgisini ve minnetini açıkladıktan
sonra Sezen sahneye gelerek, "Çocuklanm yuvadan uçuyor,
onlan size emanet ediyorum. Eti sizin kemiği benim " diyerek
ve sesi titreyerek çok hüzünlü bir şarkı söylemek istedi. Sezen'-
den sonra Aşkın da sahneye davet edildi, bir şarkı söyleyerek
Sertab'la konseri bitirdi.
İzleyici böylece anne kuş ve iki yavnısunu belki de son kez
beraber izledi. Sonuçta Sertab'a ve grubuna bu ilk konserde iz-
leyici tam not ve destek verdi.
Ressam Pehlivanlı öldüKültür Servisi "Krallann res-
samı" Rahmi Pehlıvanh önceki
gün öldü. Pehlivanh, bir süredir
Gülhane Askeri Tıp Akademisi
Hastanesi'nde tedavi görmekte
olan Pehlivanlı bugün doğum
yeri olan Keskin'de topraga ve-
rilecek.
Ankara'nın Keskin ilcesinde
1926"da doğan, Rahmi Pehli-
vanlı, aralannda Kenya eski
devlet başkanı Jomo Kenyatta.
Habeşistan eski kralı Haile Se-
lasiye ve Tunus eski devlet baş-
kanı Habib Burgiba "nın da
bulunduğu 12 devlet adamının
portrelerini yapmıştı.
Sanatçının Atatürk'ün doğ-
duğu Ev, Topkapı Sarayı Mü-
zesi, Atatürk Müzesi Anıtka-
bir, Yavuz Zırhlısı gibi çalışma-
lan da bulunuyor. Pehlivanlı,
1968'de Cote D'Azure Ulusla-
rarası Sanat Sergisi portre res-
sambğı dalında birincilik ödü-
lü, Papa IV.Jean Paul tarafın-
dan verilmiş gümüş madalya.
1981 Roma Academico Bene-
merito fahri üyelik diploması ve
daha birçok takdirname, nişan
almıştı. Yurtiçi ve dışında 4O'ı
aşkın kişisel sergi düzenleyen
sanatçı birçok karma sergiye de
katıldı.
Rahmi Pehlivanlı son olarak
550 suluboya ve yağlıboya tab-
lodan oluşan "Renk Renk Tür-
kiyem" başlıkb bir koleksiyon
hazırlıyordu.
Kiıltun Bakanı
Fikri Sağlar: Türkiye 2000'Hyıllarda "kültürdevleti" olacak
•Pamukkale'de incelemeler yapan Kültür Bakanı, Türkiye'nin 2000'li
ydlara kadar hedefınin "kültür devleti" olarak dünyadaki yerini almak
olduğunu, ülkemizin yerel kültürünü koruyup evrensel kültüre açılması
için büyük çaba harcadıklannı söyledi.
ÖMERYURTSEVEN
DENİZLİ- Kültür Bakanı Fikri Sağlar,
Efes, Hasankeyf ve Safranboiu evierinin
"dünya kültürü mirasma" abnması için
UNESCO'ya başvurulduğunu açıkladı.
Pamukkale ve Kapadokya gibi tarihi ve
doğal değerlerin korunması için özel bir yasa
çıkaracaklannı belirten Sağlar, aynca tarihi
eser kacakçılığını önlemek için de yasal çab-
şmalar yaptıklannı bildirdi.
Pamukkale'de incelemeler yapan Kültür
Bakanı, Türkiye'nin 2000'li yıllara kadar he-
definin "kültür devleti" olarak dünyadaki
yerini almak olduğunu söyledi. Ülkemizin
yerel kültürünü koruyup evrensel kültüre
açılması için büyük çaba harcadıklannı an-
latan Sağlar, konuya ilişkin sorulanmız]
şöyle yarutladı:
-Türkiye zengin kültürünü yeteri kadar de-
ğerlendirebfliyor mu?
Ülkemiz bu konuda büyük potansiyele sa-
hip. Ancak bu potansiyel bugüne kadar
yeteri şekilde değerlendirilememiş. Ba-
kanbğımız bu konuda çok duyarb. Orneğin
Efes, Hasankeyf ve Safranbolu evierinin
dünya kültürü mirası listesine girmesi için
LTNESCO'ya başvurduk. Bizim tarafimı-
zdan gerekli işlemler yapüdı. Dışişleri Ba-
kanlığı da devreye girî. Sonuçta yoğun bir
lobi faaliyeti içine girdik. Bunlar arasından
Efes öncelikle dünya kültürü mirası ilan edil-
mesi gereken bir yer. UNESCO daha önce
Türkiye'de Pamukkale, İstanbul, Kapadok-
ya, Sivas Divriği Ulucami ve Darülşifaa,
Nemrut Dağı, Ksantos Leto ve Boğazköy'ü
kültür mirası listesine almıştı.
-Doğal ve kültürel değerlerin konınmast-
nda yetki kargaşası doğuyor. Ayrıca bu gibi
yerlerde korumanın kahcı ohnası için ne yapt-
unası lazım?
Bu konu yıllardır tartışılan bir konu İlk
defa söylüyorum. Pamukkale ve Kapadok-
ya gibi doğal ve tarihi değerlerin korunması
için yeni bir yasa çıkaracağız. Yasa taslağını
hazırladık. Önümüzdeki hafta kamuoyu-
nun tartışmasına açacağız. Hazırladığımız
taslağa göre, söz konusu yerlerde bilimsel ve
teknik bilgiye dayalı bir idari yapılanmaya
gideceğiz. Pamuİckale'nin veya Kapadok-
ya'nın kendine özgü yasalan olacak. Böyle-
ce yetki kargaşası da ortadan kalkacak.
-Tarihi eser kacakçılığını önlemek için ne
gibi önlemler almayı planlıyorsunuz?
İlk başta Kültür ve Tabiat Varlıklannı
Koruma Yasası'nda baa değişiklikler ya-
pacağız. Yasa değişikliği bu alandaki başı-
boşluğu ortadan kaldıracak hükümler taşı-
yacak. Bunun dışında tarihi eser ka-
cakçılığını önlemenin en etkili yollanndan
biri talebi azaltmaktır. Bizim araştırma-
lanmıza göre tarihi eserlere en fazla talep
Amerika'dan geliyor. Bu gibi ülkelerle yakı-
nda ikili görüşmelere başbyacağtz. belki de
tarihi eser değişimleri de bu görüşmelerde
gündeme gelecek.
Bir de özel koleksiyonculann desteklen-
mesi konusu var. Toplumun kültür mirasına
sahip çıkması, kişilerde bu bibncin gelişmesi
bu konuda en etkin önlem olacak sanıyo-
rum. Aslında tarihi eser kaçakçılığı yüzkı-
zartıa bir suç sayılmah. Bunu yapanlar ayı-
planıp, toplumdan dışlanmab. Burada her-
kese ebndeki eserleri müzelere tesbm etme
çağnsında bulunuyorum. Geb'n hep birlikte
tarih mirasımızı koruyabm. Yurt dışına
kaçınlmasını, yağmalanmasını hep berbkte
önleyebm. Aynca şunu da bebrtmek istiyo-
rum. Müzelere tarihi eser geü'renleri ödüllen-
diriyoruz. Müzelere 8 milyar bra bu abmlar
için borcumuz vardı. Eylül ayına kadar bu
borcun tamamını ödeyeceğiz.