15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 AĞUSTOS1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Sbirley MacLaine geldi • Kültür Senisi - Ünlü Amerikalı sanatçı Shirley MacLaine, dün akşarn İstanbul'a geldi. Mövenpick Otel'de kalan sanatçı, 27 ağustosta AKM'de ınterStar'ın yeni yayın dönemini lanıtacak bir programa kaülacak. Shirley MacLaine 29 ağustosta da Efes Antiktiyatro'da bir konser verecek. Abone'ye yasak yok • Kültûr Senisi- Yonca Evcimik'in seslendirdiği "Abone" adh parça için Tv yasağı olmadığı açıklandı. TRTden yapılan açıklamada. gazetelerde yeralan, Abone'nin yasaklandığı yolundaki haberlerin gerçeği yansıtmadığı bebrtildi. Açıklamada, Hafif Müzik Denetleme kurulu'nun 8 kasım91 tarihinde yapılan toplantısında Abone'nin müzik yönünden yayınlanır bulunduğu bıldinldi. Söz konusu toplantıda, sadece Yayın Denetleme Krulu temsilcisınin şarkı sözlerini, kurumun yürürlükte olan kurallanna aykın bulduğu ve bu nedenle "yayınlanamaz" karan verildiği, bu karann da27kasım9rdetebliğ edıldiği belirtildi. İtalyan ressamlar Bodrum'da • Kültür Servisi- "ITALART-İtalyan Kültûr Derneği İtalyan Sanatçılan Karma Resim Sergisi" Clup Maverde'de açıldı. Dünyanın çeşitü yerlerinde açılmış olan sergi Türkiye'ye Pekin'den geliyor. Türkiye'den sonra Meksika'da gerçekJeştirilecek olan sergi 6 eylüle kadar sürecek. Sergjye kaulan sanatçılardan bazılan şunlar: Regina Melis, Erminio Maragoni, Collova Marisa, Carla Biselli, Longo Rosario, Tommaso Mınnıtı, Alberto Buscemi. Sean Connery kadındûşmanı• ATİNA(AA)- James Bond filmlenyle üne kavuşan Sean Connery, beyazperdede peşinden koşan romantik bir ajanı canlandırmasma karşın, gerçek yaşamda karşıt cins için "Şiddet içeren" görüşlere sahip. Connery, ABD'de bir televizyon istasyonuna verdiği demeçte, "Kadınlan dövmek gerek" şeklindeki kişisel tezmi.bir kez daha tekrarladı. Ünlü oyuncunun, 1987 yılında Barbara VValters isimli Amerikalı bayan TV muhabirine verdiği bir • demeç, ABD'deki feminist örgütlerin büyük tepkisini çekmişti. Connery, feminist örgütlerin öfkesine yolaçan demecinde "erkeğin kadını dövmesi kötü değil, bazen gerekli" ifadesini kullanmıstı. BBC'rien tiyatro eseri yarışması • Kültür Servisj- BBC World Service tiyatro oyunu yazarlığıru teşvik için "tiyatro eseri yanşması" düzenledi. Anadili İngilizce olmayan ve İngiltere'de yaşamayan herkeseaçık olan yanşmada kazanan yapıtın sahibıne 1.200 pound tutannda para ve bir kısa dalga radyo hediye edilecek. Yapıt BBC World Service programında da seslendirilecek. Yanşmayla ilgili daha geniş bilgi Ingiltere Başkonsolosluğu Basın Bölümü'nden alınabilir. PetroMş'in şiip yanşması • Kûltûr Servisi- Petrol-iş Sendikası Kınkkale Şubesi'nce düzenlenen IV.Geleneksel Şiir Yanşması bu yıl kıtap olmaya hazır dosyayada 1991-92 yıh içinde yayımlanmış kitaplara verilecek. Tüm amatör ve profesyonel şaırlere açık olan yanşmaya son katılım tarihi 5 kasım. Yanşmanın secici kuruiunda Can Yücel, Sennur Sezer, Refik Durbaş, Zihnı Anadol ve Uğur Büke gibi ısimler bulunuyor. Yönetmen İrfan Tözüm yeni fılminde kaybolan İstanbul'un yok olan insanlannı anlatıyor Saııa ne oldu bövle Istanbul • "Cazibe Hanun'ın Gündüz Düşleri" İrfan Tözüm'ün sekizinci fıl- mi. Senaryosunu Macit koper'in yazdığı filmde, Hale Soygazi, Macit Ko- per, Suna Selen, Uğur Polat ve Nüvit Özdoğru başlıca rolleri paylaşı- yorlar. FATMAORAN ~ " Yaşam bir düş değil, ama dü- şe dönüşebilir." Romantizmin gelişimi üzeri- ne büyük etkisi olmuş ilk Ro- mantik şair ve kuramcılardan Novalis'in yukandaki dizesi, Muhteşem Film adına trfan Tözüm'ün yapımcıbğıru üst- lendıği "Cazibe Hanım'm Gün- düz Düşleri"nın özünü oluş- turuyor... Cazibe Hamm'm GûndOz Düşleri'nin senaryosu Macit Koper'in imzasını taşıyor. 25 iş- gününde tamamlanması düşü- nülen filmin maliyeti 900 mil- yon lira olarak hesaplanmış. Kültür Bakanlığı'ndan 400 mil- yon lira yardım alan filmin gö- rüntü yönetmeni Aytekin Çak- makçı. sanat yönetmenleri ise Mete Özgencil ve Nathalie Ye- res. Halil Ergün, Yaman Okay ve Zerrin Doğan'ın 'konuk oyun- cu' olarak rol aldıldan "Cazibe Hanım'ın Gündüz Düşleri" nde başlıca rolleri Hale Soyga- zi, Macit Koper, Suna Selen, Hayalleriyle yaşayan Cazibe'de Hale Soygazi, Tamburi Behçet dayı rolünde Macit Koper sette. Uğur polat, Nüvit Özdoğru, Kutay Köktürk, Can Kolukı- sa, Tuncay Akçam ve Mehtap Anıl paylaşıyorlar. Anadolu'nun ağır bastığı 'Yeni İstanbul'da kendilerine yer bulamayan Eski İstanbullu bir ailenin öyküsü de diyebili- riz," Cazibe Hanım'ın Gündüz Düşleri" için... Cazibe'nin (Hale Soygazi) dayısı rolünde; radyodan emekli Tamburi Behçet dayıyı canlandıran Macit Koper'e se- naryonun nasıl oluştuğunu, ka- fasında nasıl şekillendiğini so- ruyonım: "Bu öykü dört-beş yıldır kafamızda ashnda"diyor ve sürdürüyor konuşmasını: "Gündüz ne yaşaması gerek- tiğine karar verip, hayallerinde onu yaşayan Cazibe'nin öykü- sü bu. Hayatı boyunca baskı altında tutulduğundan, üretici bir işe giremeyip hayal kurma yeteneğini falcılıkla birleştiren. fal bakarak yaşamını sürdüren 'extreme' bir kızın öyküsü." - Baktığı fallar çıkıyor mu? Çıkıyor, ama kendisini fala gibi hissetmiyor Cazibe. - Biraz daha anlatır ımsımz Cazibe'yi? Cazibe otuzbeş yaşında, gü- zel olmasına rağmen evde kal- mış bir kız. Annesi ve dayısı ile birlikte Yeşilyurt'ta. dededen kalma bir eski İstanbul köşkün- de yaşıyor. Annesi Füruzan Hanım ( Suna Selen) kendi gençliğine ve gençliğinin İstan- bul'una tutkun bir kadın. Kızı- nı, mahalleü esnafın tecavüzün- den korumak amaayla baskı altında tutuyor. Tamburi Beh- çet dayı da aynı şeyi Cazibe'ye içten içe duyduğu tuhaf bir aşk ve güç yetiremediği koruma gü- düsüyle yapıyor. Bu iki saplan- tılı insanla birarada yaşayan Cazibe, lisedeyken 'Hayal Kur- ma Yanşmasfnda birinciük ödülü olarak kendisine verilen slayt makinesinde eski İstanbul dialannı seyrederek, gençlik aş- kı ve îstanbul üzerine düşler üretiyor." Sekizinci filmini gerçekleşti- ren yapımcı-yönetmen İrfan Tözüm de bugüne kadar yaptığı filmlerden farklı bir tarafı oldu- ğunu söylüyor, "Cazibe Ha- nım'ın Gündüz DüşlerTnin. "O farkh tarafı da"diyor, "bu- güne kadar yaptığım filmlerin başı, ortası, sonu olurdu. Bu- nun böyle bir hikayesi yok. Bu filmde ben Cazibe'yle istanbul arasında bir paralellik kuruyo- rum." -Nasıl oluyor bu? Yoğun göçün alünı üstüne getirdiği İstanbul'un tüm doku- su nasıl oluyorsa, Cazibe de yok oluyor annesinin ölümüyle birlikte ve olaylar böyle gehşi- yor. İrfan Tözüm ve Macit Ko- per'in anlattıklanndan şu sonu- ca vanyorum; O güzelim İstanbul'un, o gü- zelim insanlanyla birlikte top yekün, 'elden gittiğinin' filmi- dir, bufılm... Juan Goytisolo'nun "Kapadokya'daki Gaudi'nin Peşinde"adlı kitabı yayımlandı Gaudfnin illıaııı kaynağı: peribacaları • Goytisolo'nun şim- diye kadar yazmış ol- duğu bu en kuvvetli yapıt,deneme-kurgu formunda, Kapadok- ya'nın nefeskesen ger- çeküstü doğasını tüm aynntüanyla verir. Kültür Servisi- Ünlü İspan- yol yazar Juan Goytisolo'nun 'Kapadokya'daki Gaudi'nin Peşinde' adlı kitabının Fransı- sızcası geçtiğimiz günlerde ya-ı- yımlandı. Franko döneminde kitaplan yasaklanan yazar, Franko son- rası İspanya'smdan da hiç hoş- nut değil. 15. yüzyıhn sonun- dan beri İspanyol yaratıcılığmı bayağılaşüran ve körelten ut- kuculuk (zafer saplantısı) ve ti- cari açgözlülük Gpytisolo'yu derinden yaralıyor. Özellikle de Avrupa'yla kaynaşmak uğruna geçmişlerinin izlerini sümeye çahşan bugünkü yönetim yaza- ra göre en büyük suçu işliyor. Çünkü Goytisolo için Islam- dan anndınlmış bir Kastilya, ruhu olmayan bir bedenden farksız. Goytisolo'ya göre, Rönesans fıkirlerinin Müşlüman değerle- re üstün gelmesi, bu iki uygarlık arasında giderek artan kopuk- luk, melezleşme olgusunun durdurulması, İspanya'nın bir türlü kurtu- lamadığı, öz kültürünü öldüren felaketler. Bu olumsuz ortam- dan tek tük İspanyol dehası kurtulmayı başarmış. Bunlar- dan biri Goytisolo'nun 'Edebi- yat Ağacı' adlı kitabında yera- lan büyük mimar Gaudi. Gau- di'nin saygın dehası kendisini Akdeniz klasisizmiyle kısıt- lamamasından kaynaklanıyor. O kendini ortacağ Gotik stiliyle beslemiş ve cesur yapıtlannda İslam'm mimari özellikleri ve süs motiflerini kullanarak düş- gücünü ortaya koymayı başar- mıştır. Gaudi, Avrupa modalann- dan kaçınarak, ne Paris'e ne de İtalya'ya gitmiştir. Onun yolcu- luklannı cami ve minarelerinin çekiciliğiyle Endülüs ve Fas oluşturur. İslam formlannı etüd ederken, gerçek mimari- nin özgürce ve çılgınca gelişen doğada, özellikle de bitkilerde varolduğunu keşfeder. ve orada olduğuna inarur... Onunla karşılaşamasa da, ma- ğaralarda, yontularda, bir hasır demetinde veya bir çaydanlıkta onun izlerine rastlar. Bu arayış aynı zamanda yitik "mistik is- panya'nın da arayışı olur. Goytisolo ilk 18 sayfada mi- zah dolu bir anlaumla tüm bir Avrupa tarihini bir mini-roma- na sığdınveriyor. Kitaptaki di- ğer bölümlerde yazar okurunu çok sevdiği Müşlüman uygarh- ğının içinde gezdiriyor; dans eden Mevlevi dervişleri, yağlı Kırkpınar güreşleri... Kitap, Avrupa kültürünü tembellerin yapüğı gibi olum- suzca yermekle yetinmeyip, kimsenin yadsıyamayacağı denü özlü bir alternatifi de su- nuyor. GoytisoloJCapadokya'nm gerceküstü doğasmı Gaudi'nin Sagrada Familia kilisesi kadar çılguı bulur. Bir peri bacasuun içinde karşılaştığı gizem dolu münzevi ona Gaudi'nin sırrını fısıldar. 'Kapadokya'daki Gaudi'nin Peşinden' adlı yapıtın çıkış nok- tasını da bu olgu oluşturur. Goytisolo'nun şimdiye kadar yazmış olduğu bu en kuvvetli yapıt, deneme-kurgu formun- da. Kapadokya'nın nefes kesen gerceküstü doğasını tüm aynn- ülanyla verir. Bu doğa Gaudi'- nin Barselona'daki şaheseri La Sagrada Familia kilisesinin projesi kadar çılgındır.Gerçe- küstü formlardaki aynntılar ve taş yapılardaki benzerlikler Gaudi'nin burayı görmüş oldu- ğu kanısını uyandınyor. Goytisolo'nun bir peri baca- sının içinde karşılaştığı gizem dolu münzevi ona Gaudi'nin sırnnı fısıldar. Mimar 1926'da yalnızca sivil toplum için öl- müştür. Aslında Gaudi buraya gelerek doğayla sanaünı birleş- tirmiş ve İspanya'da değeri an- laşılamamış sanatına Kapa- dokya'da devam etmiştir. Önceleri kuşkucu ve inancı zayıf olan Goytisolo Kapadok- ya'da direnişinin kaynağını kavrar; ona güç veren Orta- doğu'ya özgü alışkanlıklandır. Gaudi'nin izınden sürüklenip giderken ustanın 134 yaşında PORTREI Gaudi Antonio GAUDİ Cor- net (1852-1926) Barselona'- da doğan İspanyol mimann ilk çalışmalan Monserrat ki- lisesi ve Guitadella Parkı'dır. 1883'te yapımma başlanmış olan Sagrada Familia kilise- sinin mimarlığına getirilir. Kilisenin Gotik üslübuna bağlı kalmayarak düşgücünü kullanmış ve 1910'dan sonra kendini bu yapıya tümüyle verse de tamarnlıyamamıştır. Bugün hala bitmemiş olan yapının en önemli bölümü, Gaudi'nin tamamladığı doğuyüzüdür. Burada üç büyük gjriş kapısı, kare bir plan üzerinde belli bir yükseklikte daireye dönüşerek 107 metreyi bulan dört kule yeralır. Çok sayıda kabartma ve yontu kitlesi ile smırlar orta- dan kalkar, renkli mozaikler- le kaph yüzeyler içiçe geçiyor duygusu yaratır. Gaudi'nin başlıca yapı- tlanndan Güell konağı, şape- li ve parkmda parabolik ke- merler, heykel bacalar, eğik kolonlar, ondülasyonlar ve mozaikler hakimdır. Battlo ve Mila Katevleri'nde kemik biçimli sütunlar, dalgalı ön- yüz, eliptik pencereler kul- lanmıştır. Son dönem yapıtlannda strüktür araştırmalannın do- ruğundadır ve paraboloid ve hiperboloid sistemler kulla- narak, düşgücü ve gerçeküs- tü dehasını kanıtlar. Eylülde dört gösteri sunacak Minsk Beyaz Rus Balesi geliyor Kültür Servisi- Yapı Kredi'- nin 48. kuruluş yıldönümü do- layısıyla Türkiye'ye gelecek olan Minsk Beyaz Rus Balesi. 8-12 eylül tarihlerinde Atatürk Kültür Merkezi'nde dört gösteri sunacak. Minsk Beyaz Rus Balesi, teknik açıdan en zor bale yapı- tlan arasında yer alan ve daha önce ülkemizde hiç sahnelen- memiş Aram Haçaturyan'ın Şpartakus'unu sergileyecek. İlk üç gösterisini 8-10-11 eylül tanhlerinde Yapı Kredi ko- nuklanna sunacak olan Minsk Beyaz Rus Balesi, 12 eylülde Türk Kalp Vakfı'na bağışla- nan dördüncü gösterisi ile İstanbullu sanatseverlerin karşısına çıkacak. Yöneticiliğini ve baş ko- regraflığını Valentin Yelizari- ev'in yaptığı Minsk Beyaz Rus Balesi, 80 kişilik oyuncu kad- rosu ve Spartakus'un zengin dekoru ile 4 eylülde özel bir uçakla gelecek. Toplulukta Komkov, İva- nov, Korzenkov, İnessa Duş- keviç, Tatyana Yerşova, Zakarove ve Dadişkilliani gibi günümüz bale dünyasmın sa- natçılan yer alıyor. Minsk Be- yaz Rus Balesi, Çaykovski'nin "Kuğu Gölü"den, Ravel'in "Bolero"suna, Prokofıyev'in "Romeo ve Jüliet"inden Carl OrfTun "Carmina Burana"- sına uzanan geniş bir yelpaze- de her bale yapıüna özgün yo- rum getiriyor. Minsk Beyaz Rus Bale Top- luluğu, gösterilerini Beyaz Rusya Devlet Akademik Ope- ra ve Bale Orkestrası eşliğinde sunacak. Orkestra şefliğini Yaroslav Voşak üstlenecek. Spartakus balesinin dekor ve kostümleri- ni de Yevgeni Nikitoviç Lisik gercekleştirmiş. Sezen Aksu'dan Türk pop müziğine ikinci armağan. Sertab'ınilkkonseri Kültür Servisi- Pazartesi gecesi Sertap'ın ilk konseri için Ru- melihisan'nı dolduran gençlerin ve ünlülerin heyecanı doruk- taydı. Sezen, Aşkın, Fatih Erkoç, Erol Evgin ve pekçok ünlü, genç sanatçı için gelmişü. Çok sade ve mavilere bürünmüş olan Sertab İtalyanca bir Acatella arya ile glrdi konserine. Ardından izleyiciler Amerikalı bir stan izlediklerini sandılar çünkü Sertab, mükemmel bir İngilizceyle Barbara Streısand, Randy Cravvford, George Ben- , son gibi devlerin pop-caz parçalannı da "orijmali" gibi söyleye- bildiğini kanıtladı. Arkasında çalan 7 kişilik grubun kalitesini de gözardı etme- mek gerek. Konserin ilk yansında Sertab opera ve İngilizce pop geçmişini anattıktan sonra ikinci yanda "Sakin Ol" kasediyle karşımızdaydı. Sürpriz sanatçı ise disco danslanyla herkesi bü- yüleyen Sezen'in oğİu Mithat Can'dı. Mithat Can aynca "Elele'- deki vokaliyle gelecek vaadettiğini de kanıtladı. Sezen, oğlunu tabi ki "ayakta " alkışladı. İzleyicinin tepkisi ilgisi ise görübneye değerdı. Hisar "ayağa kalktı, 'Sertab' diye inledi ve çılgınca dansetti". Bu çcoşkunun ardından oldukça duygusal bir final yaşandı. Sertab "Sezen"e sevgisini ve minnetini açıkladıktan sonra Sezen sahneye gelerek, "Çocuklanm yuvadan uçuyor, onlan size emanet ediyorum. Eti sizin kemiği benim " diyerek ve sesi titreyerek çok hüzünlü bir şarkı söylemek istedi. Sezen'- den sonra Aşkın da sahneye davet edildi, bir şarkı söyleyerek Sertab'la konseri bitirdi. İzleyici böylece anne kuş ve iki yavnısunu belki de son kez beraber izledi. Sonuçta Sertab'a ve grubuna bu ilk konserde iz- leyici tam not ve destek verdi. Ressam Pehlivanlı öldüKültür Servisi "Krallann res- samı" Rahmi Pehlıvanh önceki gün öldü. Pehlivanh, bir süredir Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi'nde tedavi görmekte olan Pehlivanlı bugün doğum yeri olan Keskin'de topraga ve- rilecek. Ankara'nın Keskin ilcesinde 1926"da doğan, Rahmi Pehli- vanlı, aralannda Kenya eski devlet başkanı Jomo Kenyatta. Habeşistan eski kralı Haile Se- lasiye ve Tunus eski devlet baş- kanı Habib Burgiba "nın da bulunduğu 12 devlet adamının portrelerini yapmıştı. Sanatçının Atatürk'ün doğ- duğu Ev, Topkapı Sarayı Mü- zesi, Atatürk Müzesi Anıtka- bir, Yavuz Zırhlısı gibi çalışma- lan da bulunuyor. Pehlivanlı, 1968'de Cote D'Azure Ulusla- rarası Sanat Sergisi portre res- sambğı dalında birincilik ödü- lü, Papa IV.Jean Paul tarafın- dan verilmiş gümüş madalya. 1981 Roma Academico Bene- merito fahri üyelik diploması ve daha birçok takdirname, nişan almıştı. Yurtiçi ve dışında 4O'ı aşkın kişisel sergi düzenleyen sanatçı birçok karma sergiye de katıldı. Rahmi Pehlivanlı son olarak 550 suluboya ve yağlıboya tab- lodan oluşan "Renk Renk Tür- kiyem" başlıkb bir koleksiyon hazırlıyordu. Kiıltun Bakanı Fikri Sağlar: Türkiye 2000'Hyıllarda "kültürdevleti" olacak •Pamukkale'de incelemeler yapan Kültür Bakanı, Türkiye'nin 2000'li ydlara kadar hedefınin "kültür devleti" olarak dünyadaki yerini almak olduğunu, ülkemizin yerel kültürünü koruyup evrensel kültüre açılması için büyük çaba harcadıklannı söyledi. ÖMERYURTSEVEN DENİZLİ- Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Efes, Hasankeyf ve Safranboiu evierinin "dünya kültürü mirasma" abnması için UNESCO'ya başvurulduğunu açıkladı. Pamukkale ve Kapadokya gibi tarihi ve doğal değerlerin korunması için özel bir yasa çıkaracaklannı belirten Sağlar, aynca tarihi eser kacakçılığını önlemek için de yasal çab- şmalar yaptıklannı bildirdi. Pamukkale'de incelemeler yapan Kültür Bakanı, Türkiye'nin 2000'li yıllara kadar he- definin "kültür devleti" olarak dünyadaki yerini almak olduğunu söyledi. Ülkemizin yerel kültürünü koruyup evrensel kültüre açılması için büyük çaba harcadıklannı an- latan Sağlar, konuya ilişkin sorulanmız] şöyle yarutladı: -Türkiye zengin kültürünü yeteri kadar de- ğerlendirebfliyor mu? Ülkemiz bu konuda büyük potansiyele sa- hip. Ancak bu potansiyel bugüne kadar yeteri şekilde değerlendirilememiş. Ba- kanbğımız bu konuda çok duyarb. Orneğin Efes, Hasankeyf ve Safranbolu evierinin dünya kültürü mirası listesine girmesi için LTNESCO'ya başvurduk. Bizim tarafimı- zdan gerekli işlemler yapüdı. Dışişleri Ba- kanlığı da devreye girî. Sonuçta yoğun bir lobi faaliyeti içine girdik. Bunlar arasından Efes öncelikle dünya kültürü mirası ilan edil- mesi gereken bir yer. UNESCO daha önce Türkiye'de Pamukkale, İstanbul, Kapadok- ya, Sivas Divriği Ulucami ve Darülşifaa, Nemrut Dağı, Ksantos Leto ve Boğazköy'ü kültür mirası listesine almıştı. -Doğal ve kültürel değerlerin konınmast- nda yetki kargaşası doğuyor. Ayrıca bu gibi yerlerde korumanın kahcı ohnası için ne yapt- unası lazım? Bu konu yıllardır tartışılan bir konu İlk defa söylüyorum. Pamukkale ve Kapadok- ya gibi doğal ve tarihi değerlerin korunması için yeni bir yasa çıkaracağız. Yasa taslağını hazırladık. Önümüzdeki hafta kamuoyu- nun tartışmasına açacağız. Hazırladığımız taslağa göre, söz konusu yerlerde bilimsel ve teknik bilgiye dayalı bir idari yapılanmaya gideceğiz. Pamuİckale'nin veya Kapadok- ya'nın kendine özgü yasalan olacak. Böyle- ce yetki kargaşası da ortadan kalkacak. -Tarihi eser kacakçılığını önlemek için ne gibi önlemler almayı planlıyorsunuz? İlk başta Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Yasası'nda baa değişiklikler ya- pacağız. Yasa değişikliği bu alandaki başı- boşluğu ortadan kaldıracak hükümler taşı- yacak. Bunun dışında tarihi eser ka- cakçılığını önlemenin en etkili yollanndan biri talebi azaltmaktır. Bizim araştırma- lanmıza göre tarihi eserlere en fazla talep Amerika'dan geliyor. Bu gibi ülkelerle yakı- nda ikili görüşmelere başbyacağtz. belki de tarihi eser değişimleri de bu görüşmelerde gündeme gelecek. Bir de özel koleksiyonculann desteklen- mesi konusu var. Toplumun kültür mirasına sahip çıkması, kişilerde bu bibncin gelişmesi bu konuda en etkin önlem olacak sanıyo- rum. Aslında tarihi eser kaçakçılığı yüzkı- zartıa bir suç sayılmah. Bunu yapanlar ayı- planıp, toplumdan dışlanmab. Burada her- kese ebndeki eserleri müzelere tesbm etme çağnsında bulunuyorum. Geb'n hep birlikte tarih mirasımızı koruyabm. Yurt dışına kaçınlmasını, yağmalanmasını hep berbkte önleyebm. Aynca şunu da bebrtmek istiyo- rum. Müzelere tarihi eser geü'renleri ödüllen- diriyoruz. Müzelere 8 milyar bra bu abmlar için borcumuz vardı. Eylül ayına kadar bu borcun tamamını ödeyeceğiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle