Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS1992 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
1951 'de yayın hayatına atüan Yeryüzü, iktidann baskısı yüzünden gökyüzüne açılamadı
Dikkat! Yeryüzü göründü
o
HAPÎSTEN
BÂBIÂLİ'YE
Şükran Kurdakul
Denizli'den dönünce, bizim Karşı-
yaka'mızda geap dolaşma özgürlüğü-
mûzün bile üstüne yürümeye çalıştılar.
Yalnızlığa itilmedik. Bu bile ayakta
duımanın bir simgesi sayılmalıydı. Se-
vecenliğimize inanan iyi niyçtli insan-
lann düşünsel güçleri, ideolojik yan-
daşlıklan değil sevecenliği destek oldu
bize. Değışik bir aşamaydı bu.
• Ama asıl güç kalem ve birlikte çahş-
îmadaydı gene.
Çünkü, biri düşüncenin somutlan-
masını, öteki yaşama geçmesini sağlı-
yordu. Nice gençlik arkadaşı anımsı-
yorum bu yıllardan. Çarşıda pazarda
yollanıu kesip, çıkardığımız dergilere
yardım istediğını. Nıce genç öykü ya-
zan ve şair adı.
GençNesil
1947'lerde bu dergjlerden birini,
Genç Nesil'i çıkaranlar arasında bu-
lunduğum için seviniyorum. Ancak üç
sayı yayımlama olanağını bulduğu-
muz Genç Nesil İzmir'de basılmasına
karşın. Çıkabildiği üç sayıyla ülke öl-
çeğinde ilgi görmüş, Nurullah Ataç
gjbi düşün adamlannca başlı başına
bir yazıyla övgüye değer bulunmuştu.
Derginin yasal sorumluluğunu üst-
lenen Kemal Dayan da o tarihte şiir
yaayordu. Büyükçe bir kitap da çıkar-
mıştı. tstanbul Hukuk Fakültesi'nin
III. sınıfında öğrenciydi.
Yüksek Tahsil Gençlik Demeği'ne
üye olduktan sonra edebiyatla ilgisini
kesti. tşlevine de önem vermemeye
başladı. 1951 tutuklamalan başlayın-
ca ülkcdışınaçıktığınıduyduk. Çıktığı
yıl sinirsel bir rahatsızlık nedeniyle öl-
düğünü, 1977'deöğrendim.
Hiç unutmam, her fırsatta da söyle-
rim. Ilhan'ın (Berk) "İnkılabın Dışın-
da Düşünülmeyen Şiir" başbğıyla
rhan Kemal, Rıfat Ilgaz, sonra da A.Kadir'in katılımlannı sağlayınca
bir akşamüstü Çiçek Pasajı'nda buluştuk. Üçü de kırk yaşlanna
ulaşmamışlar henüz. Ama üçünün de defterlerinde yüz yıllık serüven var.
Kadir, İskit Yayınevi ile Dünya gazetesinde düzeltmenlik yaparak yaşamını
sürdürüyor. Otekiler, imzah imzasız her türlü yazıdan ellerine geçen telif
hakkıyla götürüyorlar. Ben, Ziraat Bankası'nın Tahmis deposunda
çalışıyorum. 51 'in yaz sonu olmalı. O söyleşiden derginin biçimi, boyu bosu,
içeriği üzerinde karara vararak çıkıyoruz. Adını Arif buluyor: Yeryüzü.
Geri Dönemezsin romanında bugiln
de yaşamını sürdüren Cumhuriyet
Meyhanesi odak olmak üzere bu sa-
natçı bannağını anlatır. Lambo, Lef-
ter, Cin ve merhum Krepen (sidikli)
pasajdaki meyhaneler süsüdür onun.
Abidin Dino'nun, okumalara doya-
madığım, Fikret Mualla (1980) kita-
bında coşumculukla kırgınlığı, yaşa-
nanla geleceği, kendine ve dünyaya
inanmakla kuşkuculuğu bir arada gö-
türenlerin Balıkpazan yanar söner.
Her sözcük varoluş savaşımında yaşa-
dığıru karuüamaya çalışanlardan ha-
ber verir.
Gerçekten varoluşu ile sanata, dü-
şün dünyasına, uygarlık savaşımına
katkıda bulunmak isteyen nice genç
adam, ancak tutkunlara özgü, yaşam
resimleri bırakıp gecti o meyhaneler-
den.
Tarihselliğin hüzne dönüşmesi olur-
lar anımsanınca.
Sabırlan tükenip çekilenler vardır
aralannda.
II. Dünya Savaşı'nın korkulu rüyası
veremin, alkolün alıp götürdükleri
vardır.
Yaş aldıkça kafamızın içinde seyre-
derken seslerini duyar gibi olduklan-
mız.
Rıfat Ilgaz'lar, Orhan Kemal'ler gi-
bi yaratma özgürlüğüne ayku-ı yasala-
ra karşın dirençlerini yitirmeyenler.
Maraş Kışlası
D'aha ilk sayı dizgiye
girmeden Bükreş Radyosu
Nâzım'ın Romanya'da
bulunduğunu yayıyor
dünyaya. TKP
tutuklamalan başladığında
ikinci sayfalanmızı
bağlıyoruz. Dördüncü
sayımız çıkmadan Arifi
tutukluyorlar. Aynı günler
Yeryüzü'nde çıkan üç şiir
142. maddeye aykın
görülerek şairleri ağır
cezaya veriliyor. Suat
Taşar, Şükran Kurdakul,
SabihŞendil.
çevirdiği yaasında (Genç Nesıl, Sayı
3,1948) "Direnç hareketi şairlerle ka-
zanıldı" der Paul Eluard. "Çünkü on-
lar biz demeyi öğrenmişlerdi."
Bence, bizim toplumsal savaşım ta-
rihimiz için de geçerli olan bir yanı var
bu sözlerin.
Dergiyi çıkarmaya başladık ya.
Dünyalar bizim.
Özellikle bizden öncekılerle bera-
berliğimiz büyük anlam taşıyor gözü-
müzde.
Yığın kapatılalı beş yılı geçmiş.
Bizvanz.
Yürüyüş'te Rıfat Ilgaz, Sait Faik,
Orhan Kemal, Ö.F. Toprak, A.Kadir,
Cahıt Irgat, Kemal SüJker yazıyordu.
Bizde de yazıyorlar.
Aynca Ahmed Arifi, Arif Barikat'ı
(Damar), Sabri Alünel'i. Oktay De-
nizi (Fethi Naci). Memet Fuat'ı, Me-
tin Özek'i. Abidin Özkan'ı ile bizim
kuşak savaşımın sürdüğünü kanıtlı-
yor dergide.
Herkese inat
Yıl 1951.
Adı Demokrat olan partirun başka-
nı Aydınlı toprak ağasının denediğı
her türlü baskı yöntemine inat, 1950
seçimlerinde bozguna uğramış Cum-
huriyet Halk Partisi'ne inat.
Ülkenin düşün yaşamında geleceği
temsil edenlere sorumluluklannı
anımsatıyoruz.
Var mıyız?
Asıl sorun bu.
İktıdardakiler Türkçemizi bozmaya
çalışıyorlar. Tarih bilincimizın yok
edılmesi için çağ dışı önlemler alınıyor
öğrenim programlannda.
Var mıyız?
Skolastiğe kan veriliyor.
Var mıyız?
Ülkenin can damarlan yabana ser-
maye tekellerine terk edilmek üzere.
ABD ile yapılan anlaşmalar ulusal ba-
ğımsızlığımıza gölge düşürebilecek
yaptınmlarla dolu.
Var mıyız?
Arkadaş çevrelerinde uzun tartış-
malardan sonra varlığımızın somut-
Tûrk Edebiyatçdar Biriiği Genel Sekreteri Orhan Kemal (sağda) 1966'da, hücre calışması yaptığı iddiasıyla tutuk-
landı. Orhan Kemal ve TIP'li iki arkadaşı 13 Nisan 1966'da Sultanahmet Cezaevi'nden tahliye edildi.
lanması için dergı çıkarmanın gerekh-
liği üzerinde birleşildi.
AriFle (Damar) birlikte önce Rıfat
Ilgaz, A.Kadir, Orhan Kemal, Lütfi
Erişçı gibi bizden önceki düşün ve ede-
biyat adamlannın görüşlerini aldığı-
mızı anımsıyorum.
'Hayır' diyen yok
Kimse "Hayır" demiyordu.
1946 tutuklamalanndan sonra
Mehmet Ali Aybar, Hür ve Zincirü
Hürnyet, Aziz Nesın, Baştan. Yeni
Baştan, Rasih Gürhan, Nuhun Gemi-
si; Banş Severler Cemiyeti Banş dergi
ve gazetelerini yayımlamışlardı.
1947 ve 1950 arasında çıkan bu der-
gi ve gazeteler de -tutuklamalardan
öncekiler gibi- demokratikleşmenin
vazgeçilmez koşullan adına savaşım
verirken ABD yardım programınırı
ülke bağımsızlığına ters düştüğünii
anlatmayı gündemlerinin birinci mad-
desinde tuttular.
Bu nedenle de, son CHP hükümet-
leri yasa dışı baskı yollanyla sustur-
maya çalıştı onlan. Markopaşa. kapa-
tıldığı için Merhum Paşa, Malûm Paşa
adlanyla çıkmak zorunda kaldı. Hür'-
den sonra Aybar'ın İzmir'de yayımla-
dığı Zmcirli Hürriyet. CHP'nin Dr.
Lebit Fehmi Yurdoğlu ile Necip Mir-
kelamoğlu'na kurdurduğu 9 Eylül
Gençlik DerneğTnin üyelerince basıl-
dı. Matbaanın makine ve öteki araçla-
n kullanılmaz hale getirildı.
tuk.
Üçü de kırk yaşlanfta ulaşmamışlar
henüz. Ama üçünün de defterlerinde
yüz yıllık serüven var. Kadir, İskit Ya-
yınevi ile Dünya gazetesinde düzelt-
menlik yaparak yaşamını sürdürüyor.
Ötekiler, imzalı imzasız her türlü yazı-
dan ellerine geçen telif hakkıyla götü-
rüyorlar.
Ben, Ziraat Bank.ası'nın Tahmis de-
posunda çauşıyorum.
51 'in yaz sonu olmalı.
En büyük ülke yeryüzü
O söyleşiden derginin biçimi, boyu
bosu, içeriği üzerinde karara vararak
çıkıyoruz. Adını Arif buluyor.
Yeryüzü.
Bir karanmız daha var: İlk sayı 15
ekimde hazır olacak.
Ama daha ilk sayı dizgiye girmeden
Bükreş Radyosu Nâzım'ın Ro-
manya'da bulunduğunu yayıyor dün-
yaya.
Haber Hürriyet'te manşet.
TKP tutuklamalan başladığında
ikinci sayfalanmızı bağlıyoruz.
Dördüncü sayımız çıkmadan Arifi
tutukluyorlar.
Ayru günler Yeryüzü'nde çıkan üç
şiir 142. maddeye aykın görülerek şa-
irleri ağır cezaya veriliyor.
Suat Taşar, Şükran Kurdakul, Sa-
bih Şendil.
Yeryüzü'nün yayımlandığı yıl Ceza-
yir halkı kunuluş savaşı veriyordu.
Baskı sûriiyor İktidar kabadavılan
Demokrat Parti iktidanndaysa Ba-
nş dergisi (1950) Banşseverler Derneği
yöneticilerinin (Behice Boran, Adnan
Cemgil, Osman Fuat Toprakoğlu,
Nevzat özmeriç, Muvakkar Güran,
Naci Ormanlar vb.) tutuklanmasıyla
birlikte koğuşturmaya uğradı, çıkma
olanağını bulamadı.
Yeni bir dergi girişimi konusunda
konuştuklanmız, iktidarlann ilericı
gazcte ve dergiler karşısındaki bu çağ
dışı tutumunu anımsatıyorlardı bıze.
Doğruydu elbet.
Ama başka doğrular da vardı algıla-
yıp geçemediğimiz. Onlar amacımızla
çelişmediğıne göre dergi çıkmalıydı.
Orhan Kemal, Rıfat Ilgaz, sonra da
A.Kadir'in katılımlannı sağlavınca
bir akşamüstü Çiçek Pasajı'nda b'uluş-
Bizim iktidar kabadayılan Kurtuluş
Savaşımıza düşünsel olarak yaklaşma
cabalanmıza engel olmak istiyorlar.
29 Ekim'ı izleyen ilk dergide (1 Kasım
1951) Atatürk'ün demeçlerinden aldı-
ğımız parçalann bile hesabı soruluyor
savcılıkta.
"...Türkiye halkı, Türkiye Büyük
Millet Meclisi ve onun hükümeti uşak
muamelesine tahammül edemez. Her
medeni millet ve hükümet gıbı > arlığı-
nın hürriyet ve istiklalinin tanınması
talebinde katiyyen musırdır."
"...Heyeti milliyemizce bizi mahvet-
mek ısteyen emperyalizme karşı. bizi
yutmak isteyen kapitalizme karşı mü-
cahedeyi caiz gören Liı lucîeği takip
eden ınsanlanz."
İlk sorgumda Sava Yardımcısı
Hakkı Müftüoğlu'nun öfkeden gözle-
ri dönüyor okurken.
- Nerden çıkardınız bunlan?
- Büyük Meclis ve İnkılap kitabın-
dan.
- Kim yazmış?
- Neşet Halil Atay.
Neşet Halil'in andığım kitabı Cum-
huriyetin 10. yıldönümünde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı'nın ilgi-
siyle basılmıştır.
Şakıyorum, ne tarihten utanıyor
sava, ne kendisinden, ne benden.
"Milli Kurtuluş Şarkısı" şiirim için
ifademi almaya başlayınca hukuk dışı
hilelere de başvuruyor bu Hakkı Müf-
tüoğlu.
- Ne anyor o şiirin üstündc Stalin'in
resmi?
Müftüoğlu'nun Stalin'in resmi de-
diği, Nuri İyem'in genç bir Kuvvayı
Milliyeciyi simgeleyen deseni. Bir suçu
varsa bıyıklı ve de Kuvvayı Milliyeci
oluşu.
İddianamede, 142. maddeye aykın
eylemde bulunduğum savı ile ağır ce-
zada yargılanmamı isterken bir de ba-
lon uçuruyor sava.
"Sovyet ihtilaline raslayan 1 kasım-
da çıkan dergıde..."
Mahkemede şiirimizi savunmadan
önce, bu hileli yanlışlan düzeltmeye
çalışıyonız.
- O resim genç bir Kuvvayı Milliye-
ciyi simgelemektedir.
- Sovyet ihülali, 1 kasımda değil 7
Kasım 1917'deyapılmıştır.
- Dergimiz 29 Ekim 1951 'den sonra-
ki ilk sayısında (1 Kasım 1951) Cum-
huriyet Bayramımızla ilgili şiirler,
yazılar ve Atatürk'ün demeçlerinden
parçalar yayımlamıştır.
Yargılanmamız sürerken Arifi
(Damar) TKP üyesi olduğu savıyla tu-
tuklamışlardı.
Ama dergi çıkıyordu.
BahkpazarTnda toplantı
Cumartesi günleri Rıfat Ilgaz, Or-
han Kemal, A.Kadir, Lütfı Erişçi,
Fethi Naci, Sabri Soran, Metin Özck,
Dr. Cezmi Ulucan ve başka arkadaş-
lar Balıkpazan'nda bir meyhanede
toplanıyorduk.
Bilirsiniz, edebiyatımızın 30'lu^ 40'b
yıllan konuşulurken adı anılan Istan-
bul köşelerinden biridir Balıkpazan.
Cahit Irgat. 1950'lilerde yayımladığı
Ben Orhan Kemal'i Adana'da tanı-
mıştım. Maraş Kışlası'nda askerliğımi
yaparken (1948-50) Ahır Dağlan'nın
çöl fırünasına benzer rüzgân yaşıtlan-
mı da etkiliyordu belki ama neredeyse
kirpiksiz bırakacak kadar beni gözle-
rimden vurmuştu. Alay revirinden ve-
rilen ilaçlar fayda etmeyince asker
hastanesine gönderilme iznim çıkü.
Bir geceyansı Eloğlu İstasyonu'ndan
trene bindim ver elini Adana.
Bir kente yolu düşünce özgür adım
dolaşmanın keyfini nasıl çıkarabilir
sürgün alayında askerlik yapan...
Kelle paca çorbası içer, acılı köfte
yer.
Varlık ve Yaprak dergilerini satan
bir kitabevi arar.
Ben de çorba içtim, köfte yedim.
Hüseyin Polisci'nin dükkânını ara-
dım.
- Bu Varlık ve Yaprak dergilerini
alıyorum dedim, sevinç içinde.
- Buyur al hemşerim...
Dükkânın arka bölümünde birisiyle
söyleşiyor kitapçı. tkisinin de yüzü be-
nim seçemeyeceğim ışıkta. Ben parayı
uzaurken o birisi öne çıkıyor.
- Dur bakalım asker ağa.
Duruyorum.
- Kimsin sen yahu? Böyle sabah sa-
bah Yaprak dergisi filan.
Kafamın kanştığını, biraz da kuş-
kulu bir şaşırmaya düştüğümü anla-
yınca gülerek elini uzaüyor:
- Ben Orhan Kemal.
Yıl 1949.
Izmir'de çıkardığımız Genç Nesil'e
öykü göndermesi için ben yazmıştım
Orhan Kemal'imize.
Adımı söyleyince fırlıyor dışan.
Adam gibi konuşmak
Doğru bir kahveye. Adam insan gi-
bi konuşmayı, dirdemeyi unutmamış
olmak ne güzel.
Yeryüzü dergisini yayımladığımız
1951-52 yıllannda Orhan İstanbul'da
yaşıyordu. Babaevi ve Avare Yıllar'ın
yazan olarak edebiyaümızdaki yerini
almıştı. Ama yaşamını götürmek için
olağanüstü birekmek kavgası veriyor-
du. Lütfı Erişçi'nin özel "Kredi Def-
teri"nden adı hiç silinmeyen Orhan
Kemal'in umudu dalındaydı ama.
Kendisine, bize ve geleceğin okurlan-
na güvenini yitirmemışti.
- Şu Bereketli Topraklar bi çıksın...
Bereketli Topraklar yayımlanır,
"telif hakkını tahsil" sıkıntısı bitmez.
- Şu Murtaza bi tefrika edilsin...
Murtaza "tefrika edilir", Varlık Ya-
ymlan arasında çıkar. Nâzım (Orhan
Kemal'in büyük oğlu, şimdi petrol
mühendisi), liseye başlar, gereksinme-
ler çoğahr.
Magazinlere öykü yazar Orhan, ro-
manlar yazar soluk soluğa. San def-
terler biter, Orhan'ın yaa ameleliği
bitmez.
Orhan Kemal tutuklanıyor
Orhan Kemal'i 1966'da hücre calış-
ması yaptığı savıyla tutuklamışlardı.
O tarihte Türk Edebiyatçılar Birliği'-
nin genel sekreterliğini yapıyordu.
Melih Cevdet başkanımızdı. Orhan'ın
tutuklandığını duyar duymaz İstiklal
Caddesi'nin yan sokaklannda bir ti-
yatroda (belki Gen-Ar) "Orhan Ke-
mal Gecesi" düzenledik. Melih'in
konuşmasının son tümcesini hiç unut-
madım: "Orhan Kemal gibi edebiyat
adamlannı yaratan bir ülkenin gelece-
ğinden umut kesilmez."
SÜRECEK
AJNKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
Teldn heri Mkmeme
Enine Boyuna- (1)
Tekin lleri Dikmen, CHP'nin eski milletvekillerindendir.
SODEP'e, sonra da SHP'ye girmiştir. Şimdi, SHP'nin üye-
sidir. Şimdilik bu yeter. ileride, gerekirse Tekin lleri Dik-
men'le ilgili aynntıtı bilgi verebilirim. Necdet Uğur'a,
Ahmet Isvan'a, Ertan Ünver'e sorduğum gibi CHP'nin ye-
niden kurulması olayını ona da sordum. Araya pek az gir-
dim. O konuştu, ben dinledim. Tekin lleri Dikmen'le enine
boyuna yaptığımız bu görüşme, kanımca ilginç oldu...
- Tekin Bey, yazılı mı konuşursunuz, sorulu yanıtlı mı
yoksa böyle hazırlıksız, yüz yüze konuşabilir miyim?
- Şimdi ben, sesli düşünüyorum, sakıncası yok benim
için.
- Gelelim o zaman CHP olgusuna; 9 eylülde kurultayı
olacak herhalde...
- 9 eylül meselesini ileri sürdüler arkadaşlanmız; ama
son yasa, bu açıklamalara olanak veren yasa, son yöne-
tim kuruluna, "Siz, delegelerin saptanması ve ilktoplantı-
nın yapılmasında, yargıca yardımcı olacaksınız..." diyor.
Yargıç, çalışmasını Ankara'da yapıyor. Toplantı, Ankara'-
da olacak. Onun için Izmir toplantısı, belki parti açıldıktan
sonra 9 eylülden önce açılabilirse, Izmir'de toplantı yapa-
bilirler.
- 9 eylül izmir'in kurtuluşu...
- önemli bir tarih o; işgalciler kaçtılar gittiler, denize dc-
küldüler, deyim neyse. Onu artık Kurtuluş Savaşı'nı ya-
panlar, sonuca vardılar orada. Haa, şimdi... Onun için 9
eylül olmayabilir; bana göre bu arkadaşlanmıza verilen
görev şu; son CHP yönetim kurulu üyelerine;
- Kim veriyor görevi?
- Yasa veriyor. Son çıkan yasa veriyor, diyor ki siyasal
partilerin son yönetim kurulu üyelerinin şu görevleri var-
dır; nedir o görevler? Yargıca yardımcı olmak, delegelerin
saptanmasına yardımcı olmak, toplantının yapılmasında
yardımcı olmak. Şimdi, arkadaşlanmız kendilerine politik
bir görev de verdiler; yani salt hukuk tekniği içinde kalan
bir görevi aşarak politika yapıyorlar..."bu olmalıdır, şöyle
olmalıdır böyle olmalıdır..." diye siyasi temaslar yapıyor-
lar ve kendilerini yetkili görüyorlar. Mecellede bir kural
vardı: "lcazeti lahika, vekaleti sabıka hükmündedir." Yani
"Gelecekteki onay, tasvip, verilmiş gibidir" anlamına.
Onayı var partililerin, eh peki, yapsın.'ar! İyi şeyler yapıyor-
lar. "Birleştirelim" diyorlar, "Büyütelim" diyorlar. "Daha
büyük bir CHP" diyorlar. Yalnız ben coşku dozunu fazla
görüyorum ki bazı yanlışlar da görüyorum. örneğin CHP
açıldı, Kavaklıdere mi nerede?
-Ziya Gökalp Bulvarı'nda, genel merkez açıldı...
- Evet, genel merkez. Şimdi, bu son yasa diyor ki delege-
ler gelip toplandıkta. başkanlık divanı oluştukta, sanıyo-
rumaklımdaöyle kaldı, "Hükmi şahsiyeti iktisapeder.'Şu
anda CHP'nin 'hükmi şahsiyeti', yani tüzel kişiliği yoktur.
Onun için parti açılamaz. Haa, sembolik bir şey, "Biz aç-
tık" belki bürosu; irtibat bürosu olur, partililerin, delegele-
rin irtibat bürosu olur. Falan. Onun için... Bir zamanlar, bir
kişi, bir parti açtı, dltı oku aldı. "Burası CHP'dir" dedi, ama
orası CHP olmadı!
- Kim açmıştı?
* - Güngör soyadlı bir vatandaş. Kapatıldı sanıyorum bu
parti. Adı CHP idi, amblemi altı oktu. Siyasal partileri Ana-
yasa Mahkemesi kapatıyor, büyük olasılıkla onu da o ka-
pattı. Kapatıldı! Yani, alt oku almak, CHP adını almak
yetmiyor. Bunun yanında başka ögeler gerekli. CHP kim?
Ne? Şimdi usuma şey geldi; Yunus Emre'nin:
"Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşkle birkaç huri / Is-
teyene ver anları / Bana seni gerek seni..."
Bence CHP'nin şu kadar binası, şu kadar parası, şu ka-
dar köşk ve hurileri çok önemli değil. "Bana seni gerek
seni." O 'sen' nedir? Atadığımız nedir, bulmaya çalıştığı-
mız nedir? Bulmaya çalıştığımızı, ben büyük çapta buldu-
ğumuz kanısındayım. Noksanıyla bulduğumuz kanısında-
yım. Binalargitti,nedediler?"Partinizfeshedilmiştir, sizin
malvarlığınızı Hazine'ye mal ettik. Siz, bu ad altında karar
alamazsınız. Açıklayamazsınız, çalışma yapamazsınız."
O, insan ögesi çok önemli; yani CHP binalardan ibaret
değil. O insanlar, CHP'liler ne oldu? CHP'liler, kahvelerde,
kendi dükkanlarında, şehirlerarası telefonlarla, birbirle-
riyle büyük bir irtibata giriştiler. Arayış içine girdiler ve bu
yasağı kabul etmediler. "Biz varız, biz devam edeceğiz"
dediler. Sosyal hareketler, bazen hukuku aşar. Aşmazsa,
dizginleri elinde tutan yöneticiler, yasalarlaçok statik, yani
donmuş bir duruma getirebilirler toplumu; soluk alamaz
bir hale getirebilirler. Genel kural, yasaya saygıdır, ama
hukuku çiğneyen bir yasaya saygı yoktur. Bunu aşmak ge-
rekir. CHP'liler de bunu yaptılar. Ve toplandılar, arayış içi-
ne girdiler. Verilen hukuksal olanaklardan da yararlandı-
lar. Yasal olanaklardan yararlanarak partiler oiuşturdular.
Halkçı Parti çıktı, "Biziz CHP" dedi, bu ad, Necdet Calp'ın
İsmet Paşa'ya yakınlığı, oraya giden bazı eski CHP'li par-
lamenterler, bu imajı verdiler halka. Necdet Calp'ın TV-
deki bir konuşması, "Biz yaptırmayız, verdirmeyiz" deme-
si, elini masaya vurması, erkekçe bir ses... Vatandaş aktı,
gitti. İsmet Paşa'nın bir sözü vardır, 31 Mart Olayı'nda sa-
nıyorum Edirne'dedir, "Asker, diyor avuçlanmızın içinden
akarak gitti! Padişahı görecek, Halifesi'ni görecekti ve biz
zabitan buna engel olamadık; böylece avuçlanmızın için-
den aktı gitti; görevini ifa ettikten sonra tekrar kışlasına
geldi!" Şimdi, bizim vatandaşlarımız da örgüte karşın ay-
dınların telkinlerine karşın avuçlarımız içinden akarak
Halkçı Parti'ye gitti!
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ C vitamini eksik-
liği nedeniyle oluşan
bir hastahk. 2/ Yıl-
dızçiçeği... Eski dil-
de kuş gagası. 3/
Gerçekleştirilmesi
zamana bağlı istek...
Kuşların taşlık da
denilen midesi. 4/
Eski ve bilinmeyen
bir tarihi anlatmak-
ta kullanılan deyim
sözü... Bir gezegen.
5/ Kadın hapishane-
si. 6/ Dar, uzun ve
hafif bir yarış kayı-
ğı... "Serdari halimiz böyle n'olacak
/ Kısa çop uzundan hakkın alacak
/ -1ar yıkılıp viran olacak/Akı-
bet dağılır ilimiz bizim." 7/ Vücuda
şırınga ile sıvı verme işi. 8/ Davra-
nış, tavır... Mer>em Ana'ya verilen
bir ad. 9/ Acele, tez... Düz ve ensiz
kıhç.
YUKARIDAN AŞAĞrYA:
1/ Saplantı. 2/ İçtenlikli... "Sırat kıl-
dan incedir, kılıçtan keskincedir /
Varıp anın ustune -'ler yapasım gelir" (Yunus Emre). 3/
Güreşte bir oyun... Bir çeşit seker. 4/ Hacim... Afrika'da bir ül-
ke. 5/ Radyumun simgesi... Iskambillerle oynanan bir tür oyun.
6/ Sert ve fazla kızarmayan bir domates türü. 7/ Başlıca üyesi
Jules Romains olan ve toplumun ortak bilincini dile getirmeyi
amaçlayan edebiyat akımı. 8/ İpotek... Hac zamanı dışında Kâbe
e diğer kutsal yerleri ziyaret etnıe. 9/ Bulgur, taze soğan, may-
dano/ se baharatla yapılan bir tur yemek... Gözü doymaz, ha-
is.