05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 HAZİRAN1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI IMühendisler sendikalılasıyor 1 • BATMAN (C umhurivet) - TPAO, TÜPRAŞ ve diğer lcurum ve kuruluşlarda çalışmakta olan toplam 826 mühendıs ve teknik eleman sendikalı olmak için ginşimlere başladı. Mühendisler ve teknisyenler buamaçlaPetrol-İş Sendikası Genel Başkanı MiinirCeylan'ın başlattığı toplantılara katıldılar. Adıyaman \e Batman'da mühendis ve teknik elemanlarla toplantı düzenleyen Petrol-İş Sendikası Gencl Başkanı MünirCeylan şöyle dedi: Tûm çalışanlann sendikalı olabılmesi için bir çalışmamız vardır. Bö\ le bir anlav ış icerisinde. özellikle TPAO. TÜPRAŞ ve diğer kamu kuruluşlannda yasal olarak sendikalı olmalanna herhangi birengel olmayan sendikasız 826 mühendis ve teknik eleman var. 6 a> dır petrol.jeoloji vejeoflzik mühendisleri odalan yetkilileriyle yaptığımız göriişmelerden olumlu sonuçlaraldık. Buoda temsilcilerinın yüzde 90'ınm Petrol-İş'e ü\e olmak için istekli olduklannı gözledik. Emlak Bankası Kazakistan'da • Ekonomi Servisi - Emlak Bankası Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada. Orta Asya Türk cumhuriyetleri ileekonomik ilişkileri geliştirmek için yatınm yapacak yerli ve yabancı fırmalara bankacılık hizmetlerinin verilmesi amaayla Kazakistan'ın başkenti Alma-Ata'daşube açıldığı belirtildi. Ulusoy, UND Başkanı • Ekonomi Servisi - Uluslararası Nakhyecıler Derneği(UND)| Başkanlığı'na Saffet Ulusoy yenidenseçildı. Derneğin bugünkü 18. olağan genel kurulu sonrasında yapılan seçimlerdeeski başkan Saflet Ulusoy 197 oyalırken diğer başkan adayıTanerGürkan 45oytopladı. Bağ-Kup'dan uyam • ANKARA(ANKA)- Bağ-Kur Genel Müdürlüğü, sigortalılan uyararak af uygulamasından yararlanmak isteyenlerin prim borçlanna ilişkin ikinci laksidi 15 hazirana kadar yatırmalannın zorunlu olduğunu bildirdi. Bağ-Kur Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, 31 Aralık 1991 tarihli itibanyla Bağ-Kur'a prim borcu bulunan sigortalılann. prim borçlannın asıllannı 15 nisan. 15 haziran. 15 ağustos ve 15 Ekim 1992 tarihlerinde dört taksitte ödemeleri halinde birikmiş gecikme zammı ve faiz borçlannın tamamının afiedileceği hatırlatıldı. Aydın otoyolunda X \ M İZMİR (Cumhuriyet Ege ».Bürosu)- Aydın otoyol i inşaatlannda calışan 725 î Kutluıaş işçisi. alacaklan İ ödenmediğı için dün topluca I-işi bıraktılar. İşçiler, falacaklan ödeninceye kadar ıçalışmayacaklannı jbelirtirken Yol-İş Sendikası 3 } Nolu Şube Sekreteri \ Muharrem Ülger. "İki vıl j önce yapılan sözleşmenin . 5 ücretîeriyle çalışıyoruz, j alacakiar da ödenmiyor, iayıptır"dedi. (ABD'yeKDV istjsnası [•ANKARA(ANKA)- • Maliye ve Gümrük ' Bakanlığı, ABD taraftndan veya onun namına ortak mal • ve hizmet alımlannda. iki ülkearasındaki vergi muafiyetleri anlaşması uyarjncaKDV uygulanmayacağını bildirdi. Bu arada, yerli seyahat acentelerinin yurtdışına düzenlediğı turlara katılanlara dışanda verilen hizmetlerin, aynca Türkiye'de KDVye tabi tutulmayacağı belirtildi. Ankiros-92 açılıyor • ANKARA(LBA)- Ankiros-92 Bırinci L luslararası Demir ve Çelik Teknoloji Makine ve Ürünleri İhtisas Fuan,3 haziran günii Altınpark Ticaret Merkezi"ndeaçılı>or. Ureticiden tüketiciye kadarsebze ve meyvefîyatı üç dörtkat artıyor Sebze meyve, mutfaklara nasıl geliyor? Tüccar-kabzımal Sebzede aslan payı aracının ÜMİTOTAN İZMİR - Sebze ve meyve üre- ticisi ürününün yok pahasına elinden alınmasını protesto ederken, üretici-tüketici arasın- da yer alan dört ayn pazarlama kanalı içindeki aracılann "te- mızlenmesi"' isteniyor. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Mahir Gürbüz, araalann, hiz- metlerin maliyetine göre değil, tekelci örgütlenmeye göre fiyat belirlediklerini söylerken, Zira- atçılar Derneği Genel Başkanı İbrahim Yetkin "Aracılann haksız kânru üretici ve tüketici ortaklaşa ödüyor" dedi. Tarla ürünü sebzenin çıkma- sıyla üretim bölgelerinde fıyat- lar hızla düşerken kentlerde tü- keticilerin cebinden çıkan yine ayru. Mersin yöresi sebze mey- ve üretıcileri ikiye katlanan gir- dıler, kentlerdeki fiyatlann yüksekliğine karşın ellerinden abnan ürünlerin neredeyse be- davaya gitmesini protesto eder- kcn, uzmanlar üretici-tüketici arasında işleyen dört ayn pa- zarlama zincirinin kınlmasın- dan başka bir yolun olmadığını Tüketicirrincebindençıkanparanın sadece dörtte biri üreticiye kalıyor' Türkiye Ziraatçılar Der- neği Genel Başkanı İbrahim Yetkin, bölüşümle ilgili oranlan şöyle anlattı: Tüketicinin 100 ödediği sebze ya da meyvenin yüzde 24'ü üreticinin cebine giri- yor. Üreticinin cebine giren- le tüketiciden çıkan arasında yüzde 76 bir fark var. Bu farkın içinde nakli- yenin oranı çok düşüktür. Yani nakliyeciler çok fazla para kazanmazlar. Zincir içindeki paylan yüzde 5 kadardır. Geriye yüzde 69'luk bir rakam kalır ki bunu ilk toplayıcı, tüccar, kabamal, pazarcı paylaşır. Burada en büyük vurgunu da kabzımallar vurur. Semt pazarla- nnda borsa gibi fıyatlar belli ölçünün üzerine çıkamaz. Pazarcı esnafına düşen pay en fazla yüzde 15'tir. Neresinden bakarsanız bakın araa tüccarlann kazandığı yüzde 50'yı bulur. Araalann kalktığını düşünelim; tüketici 100 ödediği sebzeye 70 öderken üreticinin cebine de 50 girecektir. Bazı masraflan çıkarsak üre- tici en az 40 kazanmış olacaktır." belirtiyorlar. Uzmanlar yalnız- ca Ankara'ya giren ürünün yüzde 60'ının hale uğramadan pazarlandığını vurgulayarak. "Bu sistem üreticiyi iflas ettiri- yor, devletın milyarlan alakasız kişilerin cebine gjdiyor ve tüke- tici ezıldikçe ezilıyor" diyorlar. Dört zincir Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Mahir Gürbüz, üretici ile kentteki tüketici arasında iş- leyen dört ayn pazarlama yön- temini şöyle açıklıyor: Birinci kanal: Üreüci-ilk top- layıcı-nakliyaıçı-pazarcı- -tüketici. İkinci kanal: Üretici-sevki- yatçı (tücoar)-bölge hali komis- yonucusu ya da kooperatif- nakliyatçı-toptan hal komis- yoncusu-perakendici-tüketici. Üçüncü kanal: Üretici-bölge hali komisyoncusu-nakliyatçı- toptancı hal komisyoncusu- perakendeci-tüketici. Dördüncü kanal: Üretici-böl- ge hali komisyonucusu-nakli- yeci veya hal komisyoncusu- semt pazarcısı-tüketici. Mahit Gürbüz, bölüşümün paylannı ise şöyle sıraladı. Üre- tici yüzde 24-25. ilk toplayıcı yüzde 10-11 sevkiyatçı ve yöre komisyoncusu yüzde 13, nakli- ye yüzde 5, hal komisyoncusu yüzde 16-17, tüccar pazarcı. Uluslararası nitelik kazandığı belirtilen 3. İzmir İktisat Kongresi 4-7 haziranda Kongre'de organizasyon korkusıı HAKAN KARA İZMİR - Türkiyede 20001i yıllarda izleyecek ekonomi po- litikalannın ve gelişme strateji- lerinin tartışılacağı 3. İktisat Kongresi için hazırlıklar sürü- yor. Iş çevrelerinde kongrenin aceleye getirildiğine ilişkin eleş- tiriler yoğunlaşırken, bu yıl ilk kez "uluslararası nitelik" kaza- nacağı belirtilen Kongreye han- gj yabana devlet başkanlan- nın, Avrupa Topluluğu, IMF ve Dünya Bankasf ndan kimle- rin katılacağı hâlâ belirginlik ka- zanmadı. Kongrede önemli or- ganizasyon bozukluklan ya- şanaçağı belirtildi. 3. İktisat Kongresi'nin başla- masına çok kısa bir süre kalma- sına karşın, organizasyonda ya- şanan sorunlar ve DPT ile îz- mir Valiliği arasındaki koordi- nasyon bozukluğu eleştirilere yol açıyor. Onbir yılhk bir aradan sonra gerçekleştirilen 3. İktisat Kong- resi'nin ekonomide ağır sorun- lann yaşandıgı bir dönemde büyük öneme sahip olduğunu vurgulayan iş çevreleri, "Kong- re daha ciddi bir organizasyon ile gerçekleştirilmeydi" görüşü- nü dile getiridler. Izmir Valiliği yabana konuklann program- lanna ilişkin olarak kendilerine de bilgınin uilaşmaması nede- niyle dün de bu konuda açıkla- ma yapamadı. Kongreye katı- lacağı açıklanan KKTC Cum- hurbaşkanı Rauf Denktaş'ın daha sonra kaülmayabileceği bildirildi. Kongreye kaülacak yabana konuklar konusunda yaşanan belirsizliğin yanı sıra, iktisat kongresinde sunulmak üzere hazırlanan tebliğlerin de kong- renin daha önce iki kez ertelen- mesi nedeniyle "güncelliğini yi- tirdiği" belirtildi. Ahnan bilgiye göre kongrede sunulacak bilimsel tebligler yaklaşık 1.5 yıl önce hazırlandı. İki ciltte toplanan bilimsel teb- liğ kitaplan Türkçe ve İngilizce olarak hazırlandı, toplam 2 bin adet olarak basıldı. O tarihte hazırlanan görüşlere imzasını atan oda başkanlannın değiş- mesi kongrenin aksayan bir di- ğer yönünü oluşturdu. Bu ne- denle yeni başkanlar kongrede daha önce hazırlanan metin dışına çıkarak sözlü olarak gö- rüşlerini dile« getirecekler. IZTO Yönetim Kurulu Baş- kanı Ekrem Demirtaş, Kongre organizasyonunu başanlı bul- madıklannı belirterek, "Herşey bir oldubittiye getiriliyor. Üste- lik odalar da organızasyondan dışlanmış durumda, İzmir Ti- caret Odası'na kongreye katıl- mak için gelen toplam davetıye sayısı iki. Davetli olmayanlann da kongre salonuna giremeye- ceği belirtiliyor" dedi. EBSO Meclis Bakanı Şinasi Ertan da kongrenin ard arda iki kez erte- lenmesinden sonra acele bir or- ganizasyon gerçekleştirildiğini vurguladı. Ertan. "Böylesine önemli bir organizasyon için çok daha ciddi bir ön çalışma yapılması gerekirdi" diye ko- nuştu. Galeri • Atölye Y 232 64 26 • 23O 21 87 manav yüzde 35. Mahir Gürbüz. ürünlerin ha- le uğramadan pazarlanmasının sistemin en önemli parçası ol- duğunu, bu dört sistemin sonu- cunda da tüketicinin ödediği paranın ancak dörtte birinin üreticinin cebine gırdiğını belir- terek şunlan söylüyor: "Üretıci-tükelici arasında rol alan araalar maliyetle bağlantı- lı fiyat yerine tekelci örgütlen- meye göre fiyat belirliyor. Hal- lere az ürün geliyor. Arz talep fıyatlan belirlediği için ürün be- deli yükseliyor. Tüketici bu ya- pay yükselmenin bedelini ödü- yor. Halde yükselen fiyatlara, hale uğramadan pazara giren satıalar da uyuyor ve aşın ka- zanç sürüyor." Üreticinin cebine az para gi- rip tüketicinin de çok para öde- mesinin dışında diğer kayba uğ- rayanlar haller ve devler. Ka- yıplara göz atarsak şöyle: "Halde yapay olarak oluşan yüksek fıyattan yararlanan ara- a kesim hal sisteminde geçerli olan yüzde 5 stopaj. yüzde 3 rü- sum, yüzde 7 komisyoncu payı- nı ödemiyor. Pazar esnafı götü- rü vergiye tabi olduğundan de- netimsiz koşullarda istediği ka- dar ürün satsa da kamu geliri açısından bir kaynak yaratmı- yor. Tarlada fiyat belirlemesinde tüm riskleri üstlenen üretici hiç söz sahibi değil. Tüccar, üretici- nin gereksindiği kaynağı daha önce avans olarak verildigin- den ürünleri diledikleri fıyata kapatabiliyor." En az kazananla en çok öde- yen kesimlerin, yani üretici ile tüketicinin çözümü bulabile- ceklerini belirten uzmanlar, "Bu kitleler adına başkalannın çözüm getirmesini beklemek fantezidir" diyorlar. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Mahir Gürbüz, çözüm konu- sunda görüşlerini şöyle açıklı- yor:.. "Üretici ve tüketici bilinçle örgütlenmelidir. Örgütleri ara- alığıyla sorunlan sahıplenmeli. Çağdaş bir pazarlama sistemin- de ürün denetimi zabıta zaptiye anlayışından kurtanlmalı, bu- nun teknik formasyon gerektir- diği arük anlaşılmalıdır. Zincir- de satanın da alanın da zarar götmemesi için uzman ziraat mühendislerinin etkinliği arttı- nlmalıdır. Toptana hal müdür- lükleri, tanm il müdürlükleri. belediyeler ve maliye bakanlığı birimleri arasında eşgüdüm ku- rularak kaçağın önlenmesine çalışılmalıdır. Yoksa sömürü zincirinin kınlması mümkün değildir." istasyon sanat evi ERENKÖY, ETEMEFENDİ CAD. NO. 36 SANAT KÖŞKÜ TEl: 385 41 3 ÖZGÜN BASKI SERGİSİ 1 Haziran-26 Haziran ASIM İSLER BURHAN DOĞANCAY CEMAL DfMİR CİHAT BURAK DEVABİL KARA ERGİN İNAN MUSTAFA HORASAN SELVİ TEKTAS SÜLEYMAN SAİM TEKCAN • • • • • • • • • • l > a ı ı 6 * t 1 1 t S ı Atiye Sok. No:12 TEŞVIKIYE Tel:247 48 78 • 240 44 48 I D E SANATEVt ÇOCUKLAR ! Yaz Tatilini Sanat İle Değerlendirin DRAMA RESİM 0 HEYKEL Randevu İçin Çarsamba va Cuma 363 60 37 AYŞEN ERTE Otgün Efeskı Sergisi 21 Mayi 1 . - 5 Hazıran 1KIANK lEtiK İAH*T CA1İIİSİ Cttdtl tpa Csi »..238 klnbul 2U « 88 •GtİKl Hr.c. isnktfM ifin' Galeri • Atölye 232 64 26 1230 21 U l k e m i z d e B i r S a n a t b a n k V a r A r t ı k Ulkemizde sanatçılara maddi ve manevi destek olan bir kuruluş yok. Bu bağ- lamda atılan adımiarın en büyüğünü ve ilkini yine istasyon sanat evi atıyor lOmilyarTL/Resim sermayesiyle, iki yılı aşkın araştırmalar sonucunda kurulan SANATBANK mamacı sanatçıyı ve sanatseverleri desteklemek olacaktır. SANATBANK' la sanatseverler; sa- natçılardan alınan yapıtlara peşin, taksit ve hatta kiralık olarak sahip olabilecekler. Getin S A N A T B A N K a Sanat'a siz de sahip çıkın... EKONOMİYE BAKIS TANER BERKSOY Prematüre LJberaHeşme Yazının başlığını yadırgadmız sanırım. Kelimeleri açık- layınca daha iyi anlaşacağız. Prematüre kelimesi olgunlaşmamış, vaktinden önce gi- bi bir anlama geliyor. Hani normal vaktinden önce doğ- muş çocuklara prematüre dendiği gibi... Liberalleşme ise biraz daha karışık. Genelde serbest- leşme demek. Hem siyasal hem de ekonomik düzenle bağlantılı olarak kullanılan bir terim. Ekonomik liberalleşme iktisadi kararların bireyler tara- fından almdığı ve serbestçe oluşan fiyatlann bu kararlarda temel gösterge işlevini gördüğü bir ekonomik yapıya işa- ret ediyor Yapılabilecek en kısa tanım bu. Bunun da iki yönü var. Birincisi ülkenin dış ekonomik ilişkilerinin libe- ralleşmesi. Kısaca, uluslararası mal ve hizmet hareketle- rinin (ithalat, ihracat vb gibi) sermaye hareketlerinin ve döviz kurlarının hiçbir tahdide ve müdahaleye tabi olmadı- ğı ve uluslararası fiyatlann aynen içeriye yansıtıldığı bir ortamı tanımlıyor. Ekonomik liberalleşmenin ikinci yönü ise iç ekonomik ilişkilere yönelik Bu bağlamda liberalleşme, fiyatlann olu- şumunda merkezileşmiş karar birimlerinin etkisi ya da müdahalesinin olmaması ve iktisadi kararların serbestçe belırlenen bu fiyatlann öncülüğünde alınması durumunu tanımlıyor. Merkezileşmiş karar birimlerinden kasıt, dev- let ve özel tekeller. Devletin fiyatlara doğrudan müdahale ederek, kararlara öncülük edecek göstergeleri değiştir- mesi, komuta ekonomisi dediğimiz yapılanmaya götürü- yor ekonomiyı. Ozel tekeller de buna benzer bir etki yaratı- yor. Tekel fıyatlan da iktisadi kararları tekelcinin tercihleri I doğrultusunda bozuyor. Bu kısa ve kaba tanımlar çerçevesinde prematüre tibe- ralleşmenin ne anlama geldiği açık. Düpedüz, olgunlaş- madan, hazırlık yapılmadan. vaktinden önce liberalleşme demek bu. Yani, ekonominin iç ve dış ilişkilerinde mevcut tahdit ve müdahalelerin vaktinden önce kaldırıldığı, gerek- li hazırlık ve düzenlemeleri yapmadan temel fiyatlann ser- betçe oluşumuna imkân verıldıği bir ortamı tanımlıyor prematüre liberalleşme. Açık söylemek gerekirse deyim benim icadım değil, Türkiye'nin son on yılı üzerinde kafa yormuş yabancı bilim adamlan bizim liberalleşme çabalarımızı böyle yorumlu- yorlşr. Olayın tartışılması gereken iki boyutu var. Birisi liberal- leşme, diğeri ise bunun zamanlanması ve düzenlenmesi. 1980 öncesi dönemde Türk ekonomisi hem dış hem iç ekonomik ilişkilerinde devletten ve özel tekelleşmeden kaynaklanan önemli ve kapsamlı bir müdahale ve tahdit düzeni içindeydi. Faiz, döviz kuru gibi fiyatlar idari karar- larla belirlenip, uzun süreler için sabitleştiriliyor, bunların finansman ve dış ticaret yansımaları da ucu yasaklara ka- dar ulaşan tahditlerle önlenmeye çalışılıyordu. Dışarıya karşı uygulanan aşırı koruma önlemieri bir yandan kaynak tahsis kararlarını çarpıtırken bir yandan da verimsizliği ve rant oluşumunu besliyordu. Bu düzen işlemedi. önemli bunalımlar ve tıkanıklıklar doğurdu. Dış ticarette, kambiyo düzeninde, mali piyasa- lar^ja liberalleşmeye gıdildi. İthalat serbestleştirildi, para- mız konvertibl ilan edildi, faiz ve döviz kuru serbestçe be- lirlenmeye bırakıldı. Kuşkusuz ekonomik büyüklukler ve bu değişkenler arasında hemen bir bağ kuruldu. Orneğin, iç fiyatlar dış fiyatlardan hızlı artınca, döviz kuru bunu he- men yansıtmaya başladı. Para hareketieri serbest olunca, fonlar içeride ve dışanda hızla yer değiştırmeye başladı ve faiz oranı bu hareketliliği yönlendiren önemli bir değiş- ken oldu. Aynı şekilde, içeride fiyat artışları hızlanınca faiz oranı buna göre değişmek ve yükselmek zorunda kaldı. Tüm bunlar liberalleşmenin bilinen ve beklenen sonuçla- rıydı. Peki, bu yeni ilişki yumağına uygun yasal ve yapısal dü- zenlemeler yapıldı mı? işte, bu yapılmadı diyor uzmanlar. Örnegin, fiyatlann serbestçe oluşacağı bir ortam için iç fi- yat istikrarı sağlanmalıydı. Kimse buna yanaşmadı. Dış ekonomik ilişkilerin liberalleşmesinde üretiminden kay- naklanan döviz üretme gücünün belirleyici etken olacağı bilindiği halde, ekonominin üretim yönü bütünüyle ikinci plana atıldı. Istikrarsız, verimsiz ve üretimi sınırlı ekonomi- de mali piyasaların ve uluslararası ilişkilerin hiç hazırlık- sız ve acul bir şekilde liberalleştirilmesinin sadece spekü- lasyona yarayacağını kestirmek ve buna göre yasal önlemler almak gerekiyordu. Bunlar da yapılmadı. Bu listeyi uzatmak mümkün. Ama önemi yok. önemli olan söz konusu ekonomik va yasal düzenlemelerin pek- çoğunun hâlâ yapılmamış olması. Yanı liberal çocuk hâlâ prematüre. Son sıralarda patlak veren faiz, döviz kuru çe- kişmesinin ve hemen ardından gelen ikinci banker skan- dalının, bundan önceki tıkanıklıklar ve skandallarda oldu- ğu gibi überalleşmenin zamanlama ve düzenleme hatala- rından kaynaklandığını açıkça görmek ve söylemek gerek. Prematüre çocukların özel beslenme ve geliştirme rejim- len vardır. Baba olmak bu gibi durumlarda çok daha ciddi ve önemli bir görev haline gelir. Bilmem anlatabildim mi? İHAZIRAN'DA BAYİLERDE xxı:o VACTA'YAŞAMA SANATI H r< K Y A S I A E C E AYHANİ J " L ' J V 1 A V 1 A " « AKKİTEKTİçinyazd^. '92 DOĞANKUBAN, AHMET ALTAN evlerini gezdirdi. WRIGHT'ın evler dünyası... Haziran sayısının araştırma dosyalari: KARAVAN, HAVTJZ, MÜZİKSETLERİ Sürekli sayfalar: FOTOĞRAFÇILIK, Bahçe, Çeşni, Sanat, Hazine Dairesi YAŞAMA SANATI Ayın "HOBİMEN'i ÇEVARKILIÇ POSTEREKı RUMELİHİSARI YAŞAMIYAKAIAYJJV
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle