05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 HAZİRAN1992 ÇARSAMBA CUMMUHIYtl KULTUR 13 Ahmed Arif anıldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ozan Ahmed Arif, ölümünün binnci yılı dolayısıyla dün Cebeci Asri Mezarlığı"nda. mezan başında yakınlanve dostlannca anıldı. Ahmed Arifin mezan başında ılk konuşmayı yapan Kültür Bakanlığı Müsteşan Emre Koogar, "Ahmed Arif, Türkıye toplumunun çılelerinı çekmiş bir sanatçıydı. O hem sevginin, hem de başkaldınnın şairiydı" dedi. Daha sonra konuşan eski bakanlardan Şerafettin Elçi, "Ahmed Arif ezilen halkın içinde doğdu. ezilen halkın ıstıraplannı içinde yaşattı ve bunu en iyi. en usta bir şekilde dıle getırmeyi başarabılen bir şaırdi. Ahmed Anf ın benceen büyük özelhğı, namusta süzülmüş bir kişiliğe sahıp olmasıydı" dedi Ahmed Arif ı anma toplantısında eşi Aynur Önal, oğlu Filinta. ressam Mükremin Mungan. Diyarbakır'dan gelen kardeşleri, 68'liler Vakfı yönetıcileri ileçok sayıda dostlan da bulundu. Yapı Kredi Gençlik Festivali • Kültür Servisi- 5. Lluslararası Yapı Kredi Gençlik Festivali kapsamında bugün Rumelihisan'nda saat 21 .OO'de Almanya'dan Padilla Dance Ensemble ile Afrika'dan Assafo'nun dans ve mûzik gösterisi yer alacak. Fransa'dan Aksak-Asia Mınor'la.Yunanistan'dan Greek Sound'un Kalamış Manna'da verecekleri konscnn başlama saati ise 21.00. ArifDamar'la birlikte • Kültür Servisi-Türkiye Yazarlar Sendikası'nca düzenlenen"Konuk Akşamlan'nın bugünkü konuğu ArifDamar TYS'nın Kabataş'taki merkezinde saat 18.30'da başlayacak toplantıda Arif Damar. • Şiirin Toplumsallaşması' konulu bir söyleşi gerçekleştirecek. Kültür mirasının - kopunması • Kültür Servisi- Mımarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesı. "Kültür Mirasımızm Korunmasında Toplumsal Duyarlılığın Yükseltılmesı'adı altında bir forum ve panel düzenledı. Bugün saat 10.00-18.00 arası MSÜ Odıtoryumu'nda gerçekleştirilecek etkınlıkte. sabah 10.00'da başlayacak forumda çevrev e karşı yurttaşduyarblığı ıçeisinde örgütlenmiş dernek ya da gönüllü bırhkteliklerin temsilcileri kültür vedoğa mirasının korunması konusunda düşüncelenni dile getırecekler. Saat 14.00'de başlayacak olan panel bölümünde ise 2863 sayılı Taşınmaz Kültürve Tabiat Varlıklannı Koruma Yasası üzerindedeğişik öneriler uzmanlarca tartışılacak. 90. doğum, 29. ölüm yıldönümünde Nazım Hikmet hâlâ ders kitaplarında yok Bakandan onay, kuruldanveto HANDAN ŞENKÖKEN "...Gönül isterdi ki ve ben de çok is- terdim ki 60. yıldö- nümümü memleke- timde kutlayayım. Halkımın gözleri- nin içine baka baka 60. yılımın kederini arzedeyim ve diye- yim ki 60 yılımın hiç olmazsa 40 yıbnı memleketimin kur- tuluşu, halkımın mutluluğu için har- cadım. Bu40yılbo- şuna geçmiş 40 yıl sayılmaz. Ama işte olmuyor, ne ya- payım?" Bu tümce- ler Nazım Hikmet'- in 60. doğum yıldö- nümü konuşma- sından. 3 Haziran 1990'- da kızkardeşi Sami- ye Yaltınm'ın girişi- miyle bir araya ge- len Nazım dostlan, büyük ozanın adını taşıyacak bir vakfın kurulması önerisini benimseyerek kuru- luş çalışmalannı yü- rüteoek bir girişim komitesi oluşturdu- lar. Yaklaşık bir yıl içinde vakfm ku- ruluşu ile ilgjli iş- lemler hazırlanarak zorunlu olan mal varhğının oluşturulmasına çalışıldı. 22 Mayıs 1991 günlü mahkeme karanyla Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'- nın resmi senedi tescil edilerek Resmi Gazete*nin 6 Ekim 1991 günlü sayısın- da da kuruluşa ilişkin ılan yer aldı. Vakıf, öncehkle Nazım Hikmet'in ye- niden yurttaşlığa alınması ve tüm dün- yada bulunan Nazım'la ılgılı belgeleri toplayarak bir arşiv ve bir merkez oluş- turma çalışmalannı sürdürüyor. Bu arada mezannın Türkiye'ye geürilmesi konusu da tartışılıyor. Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın da kaüldığı "90. Yıbnda Nazım Hikmet Aramızda" gecesinde "devlet ilk kez Nazım'la buluştu." Sağlar, bu gecede yaptığı konuşmada, kendi ülkesinde en uzun süre yasaklanan ozanın Nazım ol- duğunu belirterek bunun utanç verici olduğunu vurguladı. Gerçek demokra- tiklesme amacıyla da bu yasağı Avukat Halit Çelenk: NazuııHiknıet hâlâyurttaş değil Kültür Servisi-Nazım Hik- met, Bakanlar Kurulu'nun 25. 7.1951 günve 131401 sayılı ka- ranyla yurttaşlıktan çıkanldı. Gerekçesinde şunlar yazıhydr." Memleket aleyhine beyanatta bulunmak, radyo yayınlann- dan Türkiye'nin hükümet şekb ve Türkiye'yi idare edenler aleyhinde propaganda yap- mak, Sovyet hükümetinin ver- diği hizmeti ifa etmek. Nazım Hikmet bu hizmeti terk etmeye- ceği için ve bu da bizce belli ol- duğu için kendisine hizmeti ifa- dan vazgeçmesi yolunda bir tebligat yapılmasına gerek gö- rülmemiş ve 1312 sayıh yasanın 10. maddesine göre vatandaş- lıktan çıkanlmıştır." Bakanlar Kurulu'nun bu ka- jrannın iptali için Samiye Yaltı- ım'ın avukatlan Halit Çelenk, letin Şekercioğlu, Atilla Coş- cun ve Bilgjn İnanç, 1988 yıhn- da Danıştay'a dava açtılar. karan verdi. Avukatlarca bu karara yapılan iüraz da redde- dildı. Sonuçta, davaya Ankara 2 numaralı İdare Mahkemesi baktı ve davayı ehliyet yönün- den yani Samiye Yaltınm'ın dava hakkı olmaması yönün- den reddetti. Yaltınm'ın avu- katlan bu ret karannı temyiz ederek yeniden Danıştay'a baş- vurdular. Bu dava halen Danış- tay'da sürüyor ve kesin bir so- nuca bağlanmadı Nazım Hikmet'in yurttaşlık konusundaki davasırun redde- dılmesırun adalet açısından üzücü olduğunu belirten Çe- lenk, "özellikle koalisyon hü- kümeti tarafından son olarak çıkanlan yurttaşlıkla ilgili yasa- dan Nazım Hikmet'in yarar- landınlmaması, demokrasi, hu- kukun üstünlüğü ve insan hak- lan kavramlannı dılinden dü- şürmeyen koalisyon hükümeti için affedilmez bir hatadır" di- • Nazım Hikmet'in yurttaşlığının geri verilmesi için yapılan başvuru halen Danıştay'da. Avukat Çelenk, talep reddedilirşe, konuyu Avrupa Parla- mentosu İnsan Hakları Komisyo- nu'na götüreceklerini söylüyor. 1935 Yazı... Nazun'ın dostu ve avukat Ismail Hakkı Balamir, Nazım Hikmet, Sara tev/esi (Okçuoğlu), eşi Piraye Hanım.Memet Fuat, Pi- raye Hanım'm ablası Ethemefendi Caddesindeki Nazım'la bacanağı Vedat Başar ile birlikte tuttukları köşkün bahçesinde. kaldırdıklannı söyledi. Ancak, Milli Egitim Bakanhğı Talim ve Terbiye Kurulu, aralannda Nazım Hikmet'in de bulunduğu bazı yazar- lann ders kitaplanna alınmasını "veto" etti. Yönetim kurulu adına vakıf genel sekreteri Kıymet Coşkun, yaptığı acık- Iamada bu karan "kaygı verici, çelişki- li, çağdışı bir zihniyetin ürünü" olarak niteleyip, utanç verici yasağın kaldınl- masını isteyerek veto karannı protesto etti. Naam Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu, her yıl değişik dallar- da olmak üzere "Nazım Hikmet Ödü- lü" verilmesini kararlaştırdı. Ödül, şiir, öykü, roman, senaryo, tiyatro, sinema, resim, yontu, fotoğraf, karikatür, mü- zik, banş vb gjbi değişik alanlardan her yıl için belirlenecek tek bir dalda verile- cek. Bu yıl verilecek ilk ödül, şiır dalında olacak. Yaş ve konu sırurlamasınm bu- lunmadığı şiir ödülünde, şiirlerin hiçbır yerde yayınlanmamış olması koşulu ge- tiriliyor. Ödülün seçici kurulu; Ataol Behra- moğlu, Asım Bezırcı. Konur Ertop, At- tila llhan, Alpay Kabacalı, Şükran Kur- dakul ve Ahmet Oktay'dan oluşuyor. Nazım Hikmet'in doğum günü olan 15 Ocak 1993'tedüzenlenecektörenle veri- lecek ödüle kaülma süresi 1 Kasım 1992'de sona erecek. Ödüller arasında, plaket dışında. Nazım Hikmet'in tüm şiir kitaplan ile vakfın Foça'da bulunan Ferit Oğuz Bayır Yazarlar Evi'nde bir haftalık tatıl de bulunuyor. Vakıf aynca ödüllendiri- len şainn beş formaya kadar kıtabını, telıfıni ödeyerek bastıracak. Ödül yö- netmenliği, Nazım Hikmet Vakfı'ndan (General Yazgan Sok. Mehtı Bey Apt. 10 10 80050 Tünel İstanbul) adresinden alınabıhr. Bugün Nazım Hikmet'in 29. ölüm yıldönümü. Bugün Salihli Belediyesi'nin Naam Hikmet Vakfı ile ortaklaşa dü- zenlediği "Nazım'la Beraber" gecesi gerçekleştirilecek. Nevzat Şenol'un sunacağı geceye, Sa- miye Yaltınm. İbrahim Balaban, Nail V. Çakırhan, Şükran Kurdakul ve Mü- zehher Va-Nu kaülacaklar. Gece Bele- diye Şehir Tiyatrosu Salonu'nda saat 20.30'da başlayacak. İsUnbul'da da SHP Fatih İlçesi Gençlik Kolları'nın Çevre Tiyatrosu'n- da düzenlediği gecede, şairler Nazım- ın şiirlerini seslendırecekler. Yann Foça'da düzenlenecek törende, emekli öğretmen ve Kurtuluş Savaşı ga- zisi Ferit Oğuz Bayır'ın vakfa bağışla- dığı villası, Yazarlar Evi olarak açüacak. lacak. 5 haziranda Düzceliler Komitesi "Nazım Gecesi" gerçekkşürecek. Halit Çelenk, davayla ilgili şunlan söylüyor: "Bakanlar Kurulu karannda ileri sürülen iddialar gerçek dı- şıdır. Buna ilişkin hukuki bir araşürma yapılmamış ve her- hangi bir kanıt ortaya konul- mamıştır. Yasaya göre, vatan- daşbktan çıkanlması söz konu- su kişiye eylemlerinden vazgeç- mesi için bir süre tanınarak kendisine tebligat yapılır. Oysa Nazım Hikmet'e varsayılan ey- lemleri konusunda böyle bir tebligat yapılmamış ve Nazım Hikmet'in eylemlerinden vaz- geçmeyeceği belli olduğu gerek- çesıyle böyle bir tebligata gerek görülmediği kararda açı- klanmıştır. Böylece önyargılara dayalı keyfı bir karar verilmiş- tir." Danıştay. bu davaya İdare Mahkemesi'nın bakması ge- reküği düşüncesiyle görevsizlik yor. Günümüz Türkiyesi'nde hâlâ büyük Türk ozaruna karşı ürkek davranılarak şürlen okul kitaplanna alınmıyor ve yurt- taşlığa alınılmasından çtkınili- yorsa bu, 'çağdışı kahşımızın açık bir göstergesi' Halit Çe- lenk'egöre. Daruştay'dan verilecek ka- rarda, eğer Samiye Yaltınm'ın avukatlannın talebi reddedilir- şe hüküm kesinleşecek. Halit Çelenk, bu durumda bireysel başvuru haklannı kul- lanarak konuyu Avrupa Parla- mentosu İnsan Haklan Komis- yonu'na götürme karannda ol- duklannı vurgulayarak ekli- yor: " Avrupa Parlamentosu İnsan Haklan Komısyonu'nun davamızı haklı bulacağına ve büyük Türk ozanı Nazım Hik- met'in en doğal hakkı olan va- tandaşbğını kabul edeceğine inanıyoruz." AHMED ARİFTEN BİR YAZI Cânım Türkçe Afyon Lisesi'nde ilk derse kalkışımı hiç unutmam. Bütün sınıf, konuşma düzenımı yadır- gamış olmah ki kahkahayla gülmüştü. Bense aksine, onla- nn dilini çok kaba bulmuştum. Çok değerli, bılgin, hocam Dr. Gündüz Akıncı ımdadıma gel- miyeydi, kim bilir daha nice aa duyacaküm. Üç değil, beş değil, yüzlerce yaşıtımla nasıl baş ederdim? Inat bu ya. bir ayda İstanbul ağa Türkçeyı konuşur oldum. Gel zaman sılama var- dığımda bu kez de anam, bacı- lanm yadırgadılar beni. Odur budur, konuştuğum kimsenin şivesine uymaya bakanm. Salt şairlikle yetindiğim sıralar, ba- na güzel gelen dilden, kelime- lerden ötesini düşünmezdim Bir yol. yazarbğı iş edinince me- sele çatallaştı. Asbnda şiır dib. konuşma dili diye bir aynm gö- zetmek yanbş. Ama Türkçemiz o hale gelmiş ki anamm deyi- mince Arap çalar, Acem oynar! Ben Türkçe diye ne öğren- diysem, doğup büyüdüğüm evde ve katıldığım halk arası- nda öğrendım. Ataç, M. Şev- ket Esendal, Dr. Gündüz Akıncı'yla bir de benden bir öncekı nesille başlayan şimdi- ki genç yazarlanmızdan gaynsının kitaplannda doğru dürüst bir Türkçe bula- madım. Hala. işımden ötürü okumak zorunda kaldığım öyle başyazılar. dış icmaller var ki, yolunu bulsam, yazar- lannı Türkçeye saygısızbktan mahkemeye veririm! Gönül bu. Neler istemez ki! Adamı yolundan eder. Oysa bizim yolumuz, öyle düz gitmez. Sil- mece kepir üstebk... Y'unus'- un bile elini koynumda bıra- kan yol. "Harami gibi yoluma ' Ar- kuru inen karb dağ . Ben ya- rimden ayn düştüm / Sen yo- lumu bağlar rrusın?" ...Ankara Telgraf, 13-7-1957 Geçen yıl yitirdiğimiz Ahmed Arifin tek şiir kitabı 100 binden fazla sattı Sevdiği halkının şahdamarında dolaşıyor • Geçen yıl yitirclîğimiz ~~ Yaşayan Drama Tiyatro Yapıtlan Dizisi 1 . v e 2 . k i t a p l a r ç ı k t ı ! Hakimiyet-i Milliye Aşevi Güngör Dilmen Aldatma Harold Pınter Bütün büyük kitapçılarda Genel Dağıtım: İLPA YAPI^CKREDi Ahmed Arif, artık aramızda değil. Ama şi- irleri İzmir'den Diyar- bakır'a, Bursa'dan Kars'a, sevdiği halkının şahdamarında dolaşım- da. Şairin tek kitabı 'Hasretinden Prangala Eskittim', bugüne kadar 30 baskı yaptı, 100 bin- den fazla sattı. Kültür Servisi- 'Dağlanna Bahar Gelmiş Memleketimin' şiinnin şairi Ahmed Arif geçen yıl bugün 'baharla birlikte' aramızdan aynbnıştı. Ahmed Anf. edebiyatımızda tek kita- bıyla geniş okur kitlelerinin hayranlığını kazanan ender şa- irlerden bıriydi. Omrünün elb yıbnı şııre adavan Ahmed Anf- in 'Hasretinden Prangalar Es- kittim'' adb kitabı tam otuz baskı yapmıştı. 'Dolu sofra, gfilen anne, gülen çocuklar / Bir'e on, bir'e yüz'le akşam gebe / Şafakla doğan iş- gûcü / Yalanım yok, sözüm er- kek sözüdür / Ol kitapta böylece yazılıdır / Ol sevda, böyledir çiinkü...' 2 Hazıran 1991 günü altmış dört yaşında yitirdiğimiz Ahmed Arif, çocukluk günle- rinden söz açıldığında. 'Anamı görmedim" diye anlatıyordu. "Anam Irak smınndakı Erbıl şehrinden. Yedi dayımı Law- rence'in kirabk katillen öldür- müş. Babam Anf Hikmet, Ker- küklü. Ben bebekken anam öl- müş...' Ahmed Arif ilk şiirinı Urfa'- da ortaokuldayken yazmış ve İstanbul'da yayımlanan Yeni Mecmua'ya göndermiş: 'Şiirin çıkıp çıkmadığını bilmiyorum. Çünkü dergiyi görmedim. Fa- kat bana bir mektup geldi. Beni övüyor. Çok yetenekli olduğu- mu, yazmaya devam etmemi söylüyor...' O sıralar ortaokul öğrencisi Ahmed Arifin gözünde en bü- yük şair, Faruk Nafiz. Ama bir yandan da. yavaş yavaş Nazım Hikmet'in şiiriyle tanışıyor: "Her halkevinin bir kitapbğı vardı. Yaz kış oraya giderdim. Hele yazın çok iyiydi. Gölge. Git istediğini oku. Türkiye'nin bütün dergileri gebyor oraya. Çünkü her ildeki halkevı bir dergi çıkanrdı... İşte böylece, Nazım'ın 835 Satır'ını. Gece Gelen Telgraf ını, Taranta Ba- bu'ya Mektuplar'ını ben ortao- kuldayken okudum. Andre Gi- 1927 yüında DiyarfoakırMa doğdu. 2 Haziran 1991 günü Ankara'da öldü.64 yaşındaydı. de'ı, Balzac'ı ortaokulda oku- dum...' İstanbul'da Riva'da askerbk günleri. Sonra Ankara Dıl ve Tanh Coğrafya Fakültesi Fel- sefe Bölümü'nde öğrencilik yıllan. Ardından ilk tutuklan- ma. Yıl 1948 'Palmiro" adlı şiiri yüzünden bir provokasyon so- nucu tutuklanır. Aklanacak, ama yarun kalan o şiiri tamam- lamayacaktır. 1951'de İstan- bul'da 48 kişinin tutuklan- masının ardından Ahmed Arif de tutuklanır. 1952'de bir daha. Bu yüzden. okulu bitirçmez. öğrenimı yanm kabr. Bir süre ış de bulamaz. Ve 'Terk etmedi sevdan beni' dıyerek şiirler yaz- maya koyulur 1968"in aralık ayında ya- yımlanan 'Hasretinden Pran- galar Eskittim' adb kitabı. umulmadık bir ılgiyle karşıla- nacak, bugünlere geünceye ka- dar korsan baskılan saymazsak tam 30 baskı yapacaktır. Şiirinden ve yaşamından söz etmekten fazla hoşlanmayan Ahmed Arif, iki yıl önce An- kara'dakı evinde Refık Dur- baş'a iki gün boyunca yaşamını anlatmıştı. Kalbim / Dinamit kuyusu* diyordu uzun za- mandır üstünde çabştığı bir şii- rinde. Şiirin adı da böyleydi. Hatta okurlanna sürpriz diye sakladığı ikınci kitabının adı da belki böyle olacaktı. Refık Durbaş anlaüyor: 'Tek kitabı vardı ama, öm- rünün elli yıbnı adamıştı şiire. Hem şıire adamıştı. hem hal- kına. Ben halkımın mazlum ve gariban bir ozanıyım. böyle ol- mak da yüce bir onurdur. di- yocdu. Yoksa başka türlü nasıl açıklanabilir bunca yaygınlık. bunca etkinbk kazanması?.. Yalnızca Türk edebiyatında CEMAL SÜREYA AHMED ARİFİ ANLATIYOR: Dagları söylüyor Abmed^iririn şuri bir bakıma Nazım Hik- tır. bir hançer kabzasına işlenmiştir. Ama o met çizgısınde, daha doğrusu Nazım Hikmet'- ağıtta. bir yerde. birdenbire bir zafer şarkısına in de bulunduğu çizgide gelişmiştir. Ama iki şaır arasında büyük aynbklar var. Nazım Hik- met, şehirlerin şairidir. Ovadan seslenir ınsan- lara. büyük düzlüklerden. Ovada akan "büyûk ve bereketli bir ırmak" gıbıdir. Uygardır. Ah- med Anf ise dağlan söylüyor. Uyrukluk tanı- mayan, yaşsız dağlan. "asi" dağlan. Uzun ve tek bir ağn gibidir onun şiin. "Daha deniz gör- memiş" çocuklara adanmıştır. Kurdun kuşun arasında, yaban çıçekleri arasında söylenmiş- dönüşecekmiş gıbi bir umut (bir sann. daha doğrusu bir hırs), keskin bir panltı vardır. Tür- kü söyleyerek çarpışan, yaralıyken de arkadaş- lan için tarih'özeti çıkaran. buna felsefe ve manç katmayı ihmal eımeyen bir gerillanın şıi- ridir. Karşı koymaktan çok, boyun eğmeyen bir doğa içinde. Büyük zenginliğı ılkel bir katkısızbk olan atıa. avcı bir doğa içinde. Papirüs, Ocak 1969 değil, dünya edebiyatı içinde de benzersiz bir olay değil mi Ah- med Arifin şiiri? O tek kitap, Hasretinden Prangalar Eskit- tim üzenne yazılanlann, şiiri- nin birkaç katı tuıması da bu olayın bir başka göstergesi sayılamaz mı? 'Ben buralarda, bu hastane- lerde, bu topraklarda değil / gene oralarda, Dicle kıvısında bir çadırda ölmek isterim' di- yordu, Kalbim Dinamit Kuyu- su adb kıtaba konu olan İco- nuşmamızda. Şimdi bedeni Ankara'da kaldı, oysa şiiri İzmir'den Di- yarbakır'a, Bursa'dan Kars'a, sevdiği halkının şahdamannda dolaşımda. 'Yokluğun, cehenneıtıin öbür adıdır / Uşüyorum / Kapama gözlerini...' demekten başka ne gebr elden.' HASRETÎNDEN PRANGALAR ESKİTTİM Ahmed Arif Şeni, anlatabilmek seni. I) i çocuklara, kahramanlara. Seni, anlatabilmek seni, Namussu:a, haldan bilmez, Kahpe yaîana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur. zindan uyurdu. Dışarda gürül- gürülakan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarma kan gülleri takayım, Biroyana, Birbuyana... Seni, bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akanyıldıza, Bir kibrit çöpüne varana. Okyanusun en ıssı: dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımmı ilk sevmelerin. Yitirmis öpücükleri, Payı yok, apansı: inen aksam- dah, Bir kadeh, bir cıgara, dalıpgide- ne, Seni, anlatabilsem seni... Yokluğun. Cehennemin öbür adıdır Lşü\orum, kapamagözlerini... Hasretinden Prangalar Es- kittim ' Ahmed Arif / Cem Yayınevi 30. basım 126 s. / 10.000 TL.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle