15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 NJSAN1992 PERŞEMBE ;UMHURİYET SAYFA 17 'Erbulak Ödülü' Keskin'in Küitür Senisi - "Altan Erbulak Ödülü" dün akşam Ses Tıyatrosu'nda yapılan törenle. tiyatro sanatçısı Erol Keskin'e verildi. Törenin açıhş konuşmasını yapan Halit Kıvanç, Altan ileolan . anılannı anlattıktan sonra Füsun Erbulak, Ayşe Erbulak. Sevinç Erbulak, Ferhan Şensoy ve kendisinden oluşturduklan jürininheryıl Altan ErbuJak'ın beğeneceği bir tiyatro sanatçısına bu ödülü vermeyi düşündüklerini anlattı. 'AJtan'ın sağlığında eğer kendi adına bir ödül verilecekse, "Ben sanatçıya plaket yerine bir para armağanı ya da altın külçe verirdim' dedi. (Fotograf: İBRAHİMGÜNEL) Veda yemeğinin yerli konııkları Cumhurbaşkanı Vekili Hüsamettin Cindoruk, TBMM'nin kunıluşunun 72. yıldönümü ne- deniyle Türkiye'de bulunan yabancı parlamcnto başkanlarına önceki gece >eda yemeği ver- di. Vemeğe, L'lusal Egemenlik Şöleni'ne katkılarından ötürii konuk edilen sinema ve ses sanatçıları, Cindoruklar'la bir de anı fotoğrafı çektirdiler. (Fotoğraf: AA) Havadan denize Miami Deniz Araştırmalan Kurumu. Kay VVest açıklarında bulunan 15 balinayı çeşitli yönleriyle inceledi. Kurumun amacı, say üarı gittikçe azalan balinalann neslinin tükenmesini engellemek. ABD Hava Kuvvetleri'ne bağlı helikopterler de araştırma çalışmalannın sona ermesinin ardından, balinaları yeniden denize bıraktılar. (Fotoğraf: AP AA) HABERLERIN DEVAMI AKDENDAKI GERÇEK• Baştarafı 1. Sayfada maz, olamaz. tktidardan esen rüzgârlar kar- fisında eğilip bükülen bir gaze- tenin kimliğiyok demektir. Kar- şısında ister siyasal iktidar ol- sun, ister ekonomik iktidar, ga- zete bağımsızlığını korumak zo- rundadır. Babıâli'de bir sûreden beri unutulmuş görünen bu temel il- keleri anımsatmak ve anımsa- mak gereğini duyumsadık. Çün- kü Türkiye, demokrasiyi yeni- den inşa etmek zorundadır. Bu yapılanmanm mimarhğında taş üstüne taş koymak da Cumhu- riyet gibi bir gazetenin tarihsel işlevini oluşturur. 12 Eylül huku- kunun tasfiyesiyle kurulacak ye- ni anayasal yapının çağdaşlığa doğru büyük adımlardan birini oluşturacağma inanıyoruz, Bu sürecin bnemini kamuoyuna yansıtmak, Türkiye'nin yeni anayasasını halkla birlikte inşa etmek, demokrasi ülküsünü be- nimseyen her gazete için özenle yürütülecek bir gö'rev sayılma- lıdır. Cumhuriyet'in bu süreç için- de tarihine ve kimliğineyakışan görevi üstlenmesi doğaJsayılma- lıdır. • • • Ege'de deniz • Baştarafı 1. Sayfada çarpıştı. Kazanın nasıl mey- dana geldiği henüz belirlene- mezken. 1598 grostonluk gemi, 3-4 dakika içinde battı. Mert Kan gemisinden denize dökülen 18 kişiden I3'si ka- yıplara kanşırken dördü ara- malara katılan Yunan gemile- ri tarafından kurtanldı ve Kalamata Hastanesi'ne kaldı- nldı. Kurtulanlann ilk tedavi- leri yapıldıktan sonra taburcu edildikleri .öğrenildi. Kurtar- ma operasyonlan dün gecenin geç saatlerine kadar sürdü. Aramalann sonucunda kimli- ği henüz belirlenemeyen bir ceset bulundu. Geri kalan 13 t nzcinin kurtulma şansının oldukça azaldığı belirtiliyor. Yunan askeri uçak vc ticari gemileriyle sahil koruma bot- lannın yoğun sis içinde katıl- dığı arama operasvonlan süresinde dört Yunanlı gaze- tecıyi taşıyan bir helikopter de. aramalarda yer alan bir geminin bacasına çarptı ve de- nize düştü. Aralannda Yunan TV ekibinin de bulunduğu ga- zeteciler. denizden çıkanldı v e hastaneye götürüldü. Mora Yanmadası yakınla- nnda batan Aksu Gemıcibk Lımited Şirketi'ne ait Mert Kan adlı geminin 1. kaptanlı- ğını yapan Yüksel Yüceyü'- nûn. çeşitli şirketlerdeçalıştık- tan sonra, Aksu Gemicilik'e yeni girdiği belirtildi. Bu ara- dt. Mert Kan gemisinin asıl kgptanının Olgun Akgöz ol- dı.ğu ve yılbk izin kullandığın- dan sefere Yüceyü'nün çıxa- nldığı öğrenildi. \ksu Gemıcibk Şirketi _\et- killeri ise. "Ulaştırma Bakan- lığ devrede. Bize sürekli bilgi ven>orlar. Onlarla görüjo- ru;. Arkadaşlanmızın kurta- nlması için Yunanlı makam- lann da vardımlanyla çalış- mılar sürüyor. Umudumuz. ksyıp arkadaşlanmızın sağ oLrak bulunabilmesi" dedi- leı kazada kurtulanlar: Kâmil rirk(3. kaptan), Murat De- ıraiigemici), Metin Kemertaş- (gmici) ve Nevzat Aslan(ge- rncij Kıyıp olanlar: Yüksel Yü- c*vü(l. kaptan), Tekin Er- d«ı(2. kaptan). Ayhan Gök- ç«çarkçıbaşı). Hüseyin Ka- ya2. çarkçıbaşı). Ahmet Ziya Vkral(aşçı). Recai Aycı(aşçı), vt gemiciler. Hasan Demir. ı Başaran. Kral Erkutay. Akbaş. Yusuf Yeğih. F-Sseyin Akgiin Aksu Gemicılık Şirketi vet- _ kcüSeri^cesedi bulunan gemi- cima Hasan Onıç olduğunun sanldığmı belirttiler. Özalclan Bush'a taktik • Baştarafı 1. Sayfada dayalı bir "Özal planı", Çekiç Güç'ün süresınin uzatılması için ABD'yi bir an önce başvur- maya davet ve Kıbns'ta toprak tavizinin ilk kez resmen net bir şekilde telaffuz edilmesi de var. İki devlet başkanının görüş- mesi çok samimi bir havada geçti. Bush, Özal'ı Oval Ofıs'te "Sevgib dostum Turgut, seni burada görmekten çok mem- nunum" diye karşıladı. Özal da Bush'a "George", Dışişleri Ba- kanı James Baker'a "Jim" diye hitapetti. Cumhurbaşkanı Özal. iki ül- keyi ilgilendiren dosyalara ge- çilmeden önce önümüzdeki günlerde yapılacak ABD baş- kanlık seçimlerini Bush'un ka- zanacağını kesin bir ifadeyle söyleyip başan dıleyince Bush. karşısındaki kanepede oturan Dışişleri Bakanı James Baker'a dönerek "Turgut her şeyi önce- den doğru tahmin eder. Körfez savaşında da bunu gösterdi. l marım bu tahmini de doğru çı- kar"dedi. Fotoğraf için poz verme süre- si de dahil olmak üzere toplam 45 dakika süren görüşmede ön plana çıkan konular ana başlık- lanyla şöyle: Demirel ile uyum: ABD Baş- kanı Bush, tıpkı görüşmeden önce gazetecilere söylediği gibi görüşme sırasında da Başba- kan Süleyman Demirel ile hü- kümet düzeyinde, özal ile de devlet başkanı düzeyinde çok iyi bir diyaloğu olduğunu ve bunu her iki boyutta da sürdür- mek istediğini söyledi. Dolaylı olarak Demirel ile diyalogdan memnun olduğu mesajını veren Bush'un bu duyarbbğı görüşme boyunca Özal tarafından da paylaşıldı. Özal her fırsatta, Amerika'ya gebneden önce Başbakan Demirel ile bir gö- rüşme yaptığını vurguladı, yani kendisinin eşgüdümlü bir şekil- de Oval Ofıs'te bulunduğu te- masını işledi. Aynca görüşme süresince her iki taraf da Başba- kan pemirel'den saygıyla bah- setti. Özal, aynı gece VVashing- ton Büyükelçiliği'nde yapüğı basın toplantısında da bu ko- nuda titizlik gösterdi ve sözleri- ne, "Konuyu iç politikaya ge- tirmemenizi riça edeceğim" diyerek gjrdi. Özal, "ABD'ye verdiğiniz mesajlan hükümetle koordine ettiniz mi" sorusunu yönelten bir gazeteciye de sert bir şekilde "Bu soruya cevap vermiyorum. Siz başka şeyler anyorsunuz. Meseleyi bir kavga haÜne getirmeyTn" karşıhğıru verdi. Özal ile gazeteci arasmda kısa bir tarüşma yaşandı. Çekiç Güç: Görüşmede, Çe- kiç Güç konusunu, "Bu konu bizim için çok önem taşıyor" diye lafa giren ABD Dışisjeri Bakanı James Baker açu. Özal bu noktada ilginç bir girişimle ABD'ye taktik verdi. Daha ön- ce hükümetin elinde olan Çekiç Güç'ün süresirün uzaülması yetkisinin artık TBMM'ye iade edildiğini hatırlatan Özal, so- nuç son tahh'lde olumlu olsa dahi TBMM'nin bu konuda karar almasının zaman alabile- ceğini bebrttikten sonra "Hazi- ranı beklemeyin. Yeni süre için- de hemen başvurun" dedi. Bunun üzerine ABD Başkanı Bush, odada bulunan Ameri- kab yetkib'lere Özal'ın bu tavsi- yesinin hemen dikkate alınması yönünde direktif verdi. Irak-Kürt: Irak konusunda iki tarafın da en dikkatle birbi- rini dinlediği aynnülar, Devlet Başkanı Saddain Hüseyin ile il- gili olanlar oldu. Her iki taraf da Irak'ta bir yönetim değişikb- ği olmadan bu dosyanın istikra- ra kavuşmasının zor olduğu konusunda birleşti, ama bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği- ne ilişkin bir tahmin yapamadı. Hatta Amerikan tarafından böyle bir değişikliğin zaman alabileceği görüşünün bulun- duğu dikkat çekti. Cumhurbaş- kanı Özal daha önceki görüş- melerinde Irak'taki kaü bir ambargo yanbsı izlenimi yara- ürdı. Özal bu kez Saddam Hü- seyin cezalandınbrken Arap, Kürt ve Türkmen, tüm Irakbla- nn bu Işİn uzamasından acı çektiğini ifade etti. Hatta boru hattının kapalı olmasının Tür- kiye'ye de zarar verdiği mesajı- ru verdi. Özal büyükelçilikteki basın toplantısında ise bu ko- nuda "Mesde böyle giderse Irak'ta problem daha da büyiir. Bir çözüm bulunması lazun" de- di. Ancak çözümün ne olması gerektiği konusunda ne Bush ne Özal bir şey söyleyebildi. Özal, Kürt konusunda ise Türklerin tarih boyunca Kürt- leri himaye ettiğini hatırlattı ve bu rolün süreceğini ifade etti. Özal, PKK ile daha rahat bir mücadele için de bunun gerekli olduğunu söyledi. Kıbns: Görüşmenin tümü içinde fazla bir yer tutmayan Kıbns konusunu ABD Başka- nı George Bush açtı. "Durumu nasıl görüyorsunuz, ne olacak" diye soran Bush'a Özal, duy- mak istediği her şeyi söyledi: "Biz masaya otunıruz. Hemen müzakereye başlanz, aniaşmz" dedi. Türkiye'nin, bu müzake- renin temefini oluşturacak üç BM karan ile "fıkirler demeti- ne" esas açısından bir iürazı olmadığıru kaydeden Özal, ama Rumlann sahadan kaçabi- leceğini söyledi. Özal, Bush'a, "Galiba Rumlar yan çiziyor, bir tahkik edin" dedi. Özal, Türkiye'nin bu müzakerelerde iki noktanın altını çizeceğini söyledi ve bunu basın toplantı- sında şöyle ifade etti: "1. Sayısı belli miktarda Ru- mun veya Türkün öbür tarafa gidebilme arayışında yavaş olunması lanm geliyor. Çünkü SSCB ve Yugoslavya'daki et- nik meseleler bu işin zor oldu- ğunu gösteriyor. Durup durur- ken tekrar kavga çıkmasına sebep olmayalım. Belli sayıda insanın karşılıklı değişimi ko- nusunda sayı üzerinde anlaşılsa dahi bunun bir morotoryum- dan sonra yapılması daha doğ- ru olur. 2. Federasyon iki bölgeli. İki toplumlu ve siyasi eşitliğe daya- lı olmalıdır. Başkanlık makamı ise rotasyona bağlanmalıdır. Bunda ısrarL olacağız." Özal, elçilikteki basın toplan- tısında Türk tarafının toprak konusunda belli bir esneklik göstereçeği yönünde sinyal de verdi. Özal, "Toprak konusun- da Türk tarafı belli bir esneklik gösterecek, ama bunun ne ol- duğunu şu anda kimse bilmi- yor" dedi. Özal'ın yaklaşımlan genel olarak Amerikalılan tat- min etti ve "topun Rum tara- fında olduğu" göriişünde taraf- lar birleşti. Azen-Ermeni: Cumhurbaş- kanı Özal, Beyaz Saray'a git- meden, önce yaptığı bir konuş- mada, kökeni eskiye dayanan Azeri-Ermeni çatışmasının çö- zümü için toprak ve nüfus deği- şimi önerisi ortaya atmıştı. Özal, bu öneriyi daha aynntıh bir şekilde Bush'a da yaptı ve yüzyıl başında Türkiye ile Yu- nanistan'ın yaptığı mübadele- nin küçük çaph bir benzerinin kahcı bir banş temin edebilece- ğini söyledi. Azeri-Enneni ça- tışmasının sona ermesinin sade- ce iki devlet için değil, Türkiye için de çok önem taşıdığını kay- deden Özal, "Bir çözümün ola- bileceği inancuıdayım. Bu konuda müşterek çaüşmaya da hazınz" dedi. ABD tarafı bu yaklaşıma hemen bir tepki ver- medi. "Olur" yeya "olmaz" denmedi, ama Özal'ın fıkirleri not edildi. Orta Asya, BDT: Özal, BDT konusunda da ilginç bir çıkış yaptı. ABD'de, Rusya'nın eko- nomik prograrru diğerlerinden daha iyi yürüttüğü yönünde bir izlenim ve bunun rahatlığını se- zen Özal, bu konuda "BDT sadece Rusya'dan oluşmuyor. Diğer cumhuriyetler sanki Rusya'dan sondurmuş gibi bir tutum içine girroemek lazım" mesajını verdi. Etrafındakı dev- letler ihmal edilirken sadece Rusya'nın canlandınlmasının tarihi yansunalan olabileceğine dikkat çeken Özal, "Bizim Batı'dan gömıek istediğimiz, bu ülkeler arasmda aynm ya- pılmamasıdır" diye İconuştu. Türkiye'nin uydu aracılıgıyla Orta Asya'ya yapacağı TV ya- yıru da Amerikan yönetimince çok ilgi gördü. Baker bundan takdirkâr bir havada bahsetti ve "Bu iş çok önemli" dedi. Cumhurbaşkanı Özal görüş- mede aynca ABD'yi Bosna'- daki katliama daha fazla eğil- meye ve bir banş gücü gönderil- mesi içingirişimde bulunmaya çağırdj. Özal, Makedonya'nın adının değişürilmesinin ise Tür- kiye tarafından anlaşılmasının mümkün olmadığını kaydetti. . Cumhurbaşkanı Turgut Özal, CNN Televızyonu'na verdiği demeçte. Türk Cumhu- riyetleri'nin laik ve demokratik Türkiye modelini izlemek iste- diklerini söyledi. Özal, CNN muhabırinin. Başbakan Süleyman Demirel'- ın Orta Asya'daki Türk cum- huriyetler ve Azerbaycan'ı kapsayan gezisine ilişkin sorusu üzerine. bu ziyaretin. Türkiye'- nin bu ülkelerle ilişkiler konu- sundakı politikasının bir parça- sı olduğunu belırtti. Özal şöyle konuştu: "Orta Asya Cumhurivetleri'- ne daha önce Dışişleri Bakanı- mız bir ziyarette bulunmuştu. Bunu Başbakan'ın zivareti izle- di. Muhtemelen. önümüzdeki yıl ya da bu yıl sonunda ben de bu ülkelerin bazılannı ziyaret edeceğim. Bu cumhuriyetlerin çoğunun etnik olarak Türk kö- kenli olduğunu biliyorsunuz. Lfak bazı dcğişikliklcr olmasj- na rağmen bizimle benzer lisanı kullanıyorlar. Halkın çoğunlu- ğu Müslüman ve Sünni. Dola- yısıyla onlarla çok iyi ilişkilen- miz var. Bu ülkeler laik ve serbest piyasaya dayalı Türk modelini izlemek istediklerini vurgulamış bulunuyorlar. Laik ve demokratik Türkiye modeli- ni izlemek istiyorlar." Bosna-Hersek için çağn öte yandan Cumhurbaşkanı Turgut özal ile Başkan George Bush'un, yaptıklan görüşmenin ardından Bosna - Hersek'teki şiddetin sona ermesi için çağrı- da bulundukları bildirildi. Beyaz Saray açıklamasında, "Başkan Bush ve Cumhurbaş- kanı Özal, Saraybosna'daki tz- zetbegoviç hiikiimetini, Bosna- da kan dökülmesine son verme- ye cağırdı" denildi. Açıklamada, "Başkan Bush, Sırp, Hırvat ve Müslümanlar da- hil biitün taraflan, silahlannı bı- rakmaya ve geleceklerini banş içinde görüşmeye çağınyor" ifa- desi de yer aldı. • • • OzaPdan, darbe söylentüerine açıklık ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Cumhurbaşkanı Turgut Ozal'm ABD'de gazetecilerle yaptığı görüşme sırasında kul- Iandığı "darbe" kelimesinin "yanlış" anlaşıldığı ve saptın!- dığı bildirildi. Cumhurbaşkanhğı Sözcüsü Büyükelçi Kaya Toperi tarafın- dan dün yazılı olarak yapılan açıklamada Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ABD'de gazete- cilerle yaptığı görüşme sırasın- da kullandığı darbe kelimesine açıklık getirildi. Açıklamada kelimenin yanlış anlamalara meydan verecek şekilde kulla- nıldığı belirtilerek konunun saptınldığı kaydedildi. Açıklama şöyle denil- di: 1983 seçimlerinden sonra iktidan askeri idareden devir aldıklannı belirten cumhurbaş- karumız aynen şunlan söyle- miştir: "Biz iktidan bir askeri idare- den devraldık. Bilindiği gibi 12 Eylül harekâü bir emir-komuta zinciri içinde olmuştu. Bu şekil- de bir gelişme Türkiye'de ilk defa oluyordu ve tekerrür ihti- mali her zaman kolaydı. Nite- kim hatırlanacağı üzere buna o tarihte Güney Amerika modeli denilmişti. İşte biz bunun bir daha tekerrür etmemesi için ge- rekli tedbirleri dikkatli bir şekil- de aldık." Cezaevi kiracıyı bekliyor Bakan Oktay sözlerini Baştarafı 1. Sayfada kendileri ile ev sahibinin kim- liğini ve ödedikleri kiranın miktanm ayrıntılarıyla beh'r- tecekler. Bir asıl ve iki örnek olarak doldurulan bilgi form- lan, varsa apartman yöneticisi araabğıy- la, yoksa doğrudan kiracılar tarafından Maliye'ye gönderi- lecek. Tebliğe göre, bilgi formu, en yakm defterdarlık, gelir mü- dürlükleri, vergi daireleri ve mal müdürlüklerinden ücretsiz alınabilecek. Tebliğde bilgi formlarının bu organlara gön- derildiği belirtilmesine karşın, birçok vergi dairesine bu form- ların henüz ulaşmadı. Bilgi formunu elde etmek için zaman harcamak zorunda ka- lan kiracılann, formu doldur- mak için de ayn birçaba harca- ması gerekiyor. Tebîiğin formu doldurma tekniklerinın açık- landığı bölümünde, kiralanan gayrimenkulün birden fazla ki- şiye ait olması durumunda her kişi için formun ayn ayn doldu- rulacağı belirtiliyor. Gayrimen- kulün sahibi bilinmiyorsa veki- linin, kanuni temsilcisinin ya da kendisine ödeme yapılan kişi- nin, adı, soyadı, adresi ve tele- fon numarasının yazılarak, bu durumun aynca açıklama bö- lümünde belirtilmesi isteniyor. Resmi Gazete'de tüm aynn- tılanyla açıklanan bu uygula- manın, kamuoyuna duyurul- maması nedeniyle kiraa ve ev sahipleri bu uygulamadan ha- bersiz. Görüştüğümüz birçok kiraa bilgi formunu duymadık- lannı belirtiyor. İşin ucunda hapis olduğunu duyduklannda gülüp geçenlere de rastlanıyor. Nitekim bir kiraa tepkisini şöy- le dile getirdi: "Söylemeseniz haberim bile olmayacak. Ma- dem Maliye bildirimde bulun- mayan kiracılan hapisle tehdit ediyor, o zaman en azından te- levizyon ya da basın yoluyla bunu duyurması lazımdı. Hiç kimsenin haberi olmayan bir uygulamadan nasıl olur da biz- leri sorumlu tutarlar?" Uygulamadan habersiz olan- lar sadece kiracılar değil. Apartman yöneticilerinin de uygulamadan haberi yok. Apartman yöneticilerinden mi- mar Ertan Ozer, "Bizim apart- manda hiçbir kiracırun bundan haberi yok. Hapisle gözdağı vermek istiyorlar. Ama duyur- madıklan bir olaydan dolayı kimi hapse atabilirler ki?" dedi. Uygulamadan haberli olan birkaç kiracıya da rastlanıyor. Onlann dertleri ise daha farklı: " Uygulamanın 1 mayısta baş- layacağı söyleniyor ama gitti- ğim vergi dairesine henüz bilgi formu gelmemiş." Maliye ve Gümrük Bakan- bğı'nın gerçek rant gebrini be- ürlemek ve daha sonra bunu vergilendirmek amacını taşıyan bu uygulaması vergi uzmanla- nnca "boşa zahmet" olarak yorumlanıyor. Maliye ve Güm- rük eskı Bakanı Adnan Kahveci, bu uygulamayla bakanlığın ev- sahipleri ya da mabkleri sıkış- tırmak istediğini ancak olayın kiracılann yazıb ve imzalı beya- nına dayanmasının başan ola- sılığmı azaltacağını belirtiyor. Kiracılann daha yüksek kira vermemek için ev sahipleriyle anlaşmaya gidebileceğinı belir- ten Kahveci, bunun da gerçek beyanı engelleyeceğine dikkat çekiyor. Tüm kiracıîan teker te- İcer dolaşarak yapılacak sözlü beyarun daha verimb olacağına savunan Kahveci, "Kendi ken- dini öldüren bir tebbğ. Şimdi- den kadük kaldı"diye konuştu. Vergi uzmanlanndan Veysi Se>iğ de, "'Maliye kendi yapa- cağı işi kiracılann üstüne yıkı- yor. Bazı genel müdür ve üst düzey bürokratlann birden faz- la gayrimenkulü olduğu bilini- yor. Bunlann kiraalann beya- nına dayanarak belirlenmesi Maliye'yi rahatlatıyor" dedi. Mabye ve Gümrük Bakan- lığYndan bir yetkib, " 1 mayısta başlayacak olan bu uygulama- dan hâlâ kimsenin haberi yok. Salt Resmi Gazete'de çıkması sizce yeterli mi?" yolundaki so- rumuza, "Geçen hafta içinde bir radyo programında bu ko- nuya değinildi. 5 mayıs sabahı da bir radyo programı olacak. Basın da yazıyor" yanıtını ver- di. Amaçlannın gayrimenkul gebrleriyle ödenen vergileri kar- şılaşürmak olduğunu söyleyen yetkili, "Böylece vergi kaçağmı tespit edebileceğiz. Zaten ince- leme elemanlanmız bu işi yapı- yorlar. Bu uygulama da ek bir çahşma" dedi. Dıtilaldefteri artık kaparıdı • Baştarafı 1. Sayfada Cumhuriyet'in, Cumhurbaş- kanı Turgut Özal'ın ABD'de Türkiye'deki darbelerle ijgili sözlerini hatırlatması üzerine şu yanıtı verdi: "Sayın Genelkurmay Başka- nunızın müteaddit dcfalar gerel. basına. gerekse kamuoyuna bt konunun artık kapanmış olduğu- nu açıkladığını anımsatmak iste- rim. Böyle bir konu kesinlikk aklın ucundan bile geçirilemez. Komutanımızın da söv lediği gibi bu defter artık kapatılmtştır. TSK'nın hiçbir personeUnin ak- lının ucundan bile böyle bir şey geçmez. Bu sayfalar artık ka- panmıştır." Bilindiğigibi, Cumhurbaşka- nı Turgut Ozal, ABD'nin Nevv York kentinde önceki gün yap- üğı bir açıklamada, askeri mü- dahale olasılığını gündeme geti- rirken, "1980 müdahalesi emir- komuta zinciri içinde yapddı. Böyle bir mûdahalenin tekemirii mümkündür. Belki birçok kişi- nin farkına varmadığı husus bu- dur" demişti. SHP Genel Başkanı ve Baş- bakan Vekib Erdal İnönü dün Ankara'da gazetecilerle bir şphbet toplantısı düzenledi. Özal'ın darbe ile ilgili sözleri bir sohbet sırasında söylediğini be- lirten İnönü, bu konuda bir tar- tışmaya gerek obnadığını bil- dirdi. Türk demokrasisinin bütün olanaklannı, erdemlerini ve açıbmlannı yaşama döne- minde olduğuna dikkat çeken înönü, şunlan söyledi: "Türkiye'de artık darbe söz konusu değil. Türkiye'de dar- belerle bir şeyin çözülmediği arük herkesin yaşayarak gör- müş olduğu bir aşamadır. Do- layısıyla şimdi demokrasiyi daha geliştirmek. olgunlaştır- mak aşamasındayken bence böyle bir tarüşma gereksizdir." inönü, Özal'ın Kürtçe tele- vizyon yayınından sonra Kürt- çe öğreü'm konusundaki sözle- rini de yanıtlarken, Cumhur- başkanı'nın fıkirlerini tartış- mak istemediğini kaydetti. İnönü, gazetecilerin, Cum- hurbaşkanı Özal'ın bugün ga- zetelerde yer alan "Daha faal olacağım" sözleri ile ilgili soru- sunu yanıtlarken, Cumhurbaş- kanı'nın bir amebyat geçirece- ğini beürterek, kendisine acil şifalar dilediklerini kaydetti. Cumhurbaşkanı'nın anayasa ve yasalar içinde çabşmasınm beklenen bir gebşme olduğunu vurgulayan inönü, Cumhur- başkanı'nın çabşmamasını de- ğil, çabşmasını istediklerini ifa- de etti. İnönü, şunlan söyledi: "Bu çabşmanın anayasa çer- çevesi içinde oknasını bekbyo- ruz. Çünkü Türkiye'de anaya- sanın getirdiği bir hukuk düze- ni var. Kimse anayasada obnayan yetkileri kullanamaz. Ama anayasada olan yetkileri de kullanmazsa, o zaman onu da niye kullanmadın diye sor- ma hakkı vardır herkeste. Ana- yasanın belirlediği çerçeve için- de yönetimin çahşması hukuk devleti gereğidir, çağdaş devlet gereğidir. Herkesin çahşması bu çerçeve içinde olacakür. O zaman değer bulur, o zaman verimli olur, o zaman herkes ta- rafından kabul edüir." Başbakan Vekib İnönü, Cumhurbaşkanı Özal'ın "Mu- habflenmi sevindirmeye hiç ni- yetim yok" şeklindeki sözlerini yanıtlarken de, Cumhurbaş- kanı'nın bu sözlerle kimi kas- tettiğini bibnediğini bebrterek. bunun geldiği zaman kendisine sorulması gerektiğini ifade etti. •Baştarafı 1. Sayfada bakanlık müsteşan Arif Yüksel ile diğer üst düzey yöneticileri de makamına davet ederek on- lann yanında açıklamalarda bulundu. Gruptaki konuşma- sında geçen "şebeke" sözcüğü- nün bakanlık bürokratlanna yönelik kullanılmadığını bebr- ten Oktay, "Bunun arkadaşla- nmıza yönelik olmadığmı be- lirtmek için de, bu sözcüğü kullanmadan evvel, 'kimseyi kastetmiyorum, yanbş anlaşıl- masın, teşbihte hata olmaz' dedim. Bu konuşma, tamamen mevcut sistemi kendi açımdan değerlendirmeye yönebkti" de- di. Oktay, Adalet Bakanbğı bü- rokrasısı üzennde' şpk etkisi yapan, "Bakanhk bir şebeke ta- rafından yönetibyor" sözleri- nin kendisine ait olmadığını da belirterek, şöyle konuştu: "Bu, benim tarama ve benim terbiyeme tamamen ters düşen bir sözcüktür. Böylesine yanlış bir değerlendirmenin böylesine bir başhk habnde sunulmasın- dan son derece üzüldüm. Niha- yet, 6 aydan beri ben de bu yönetimin içerisindeyim. Eğer öyle olsaydı benim de bu ^ebe- keden obnam gerekirdi. Böyle bir değeriendirmeyi, böyle bir ifade ve böyle bir durumdan, çolc değerlen arkadaşlanmı tenzih ederim. Benim sadece, getirmiş olduğum yasayı değer- lendirme açısından kullanıbnış bir sözcüktür, ve özenle de yan- bş anlaşıbr, basın yanbş değer- lendirir düşüncesiyle , hiç kim- seyle ibşkisi yoktur, hiç kimseyi kastetmiyorum ve teşbihte hata yoktur sözcüklerinı kullana- rak, sadece sisteme yönelik ol- duğunu göstermek suretiyle kullandım. Bu sistemin uygun bir sistem obnadıgını, her za- man olumsuz sonuçlar verebi- leceğini behrtme açısından kul- lanılmış sözcüklerdir. Bakan- hktaki herhangi bir arkadaşıma yönebk bir değerlendırme de- ğildir." Oktay açıkJamasıru, "hukuk- la uğraşrruş, hukuku özümse- miş insanlar, onur kıncı söz- cükler sarf eünekten her zaman kaçınırlar. Son derece üzüldü- ğümü tekrar tekrar ifade etmek istiyorum. Birçok arkadaşımla son derece uyum içerisinde ve tam bir anlayışla şu ana kadar çabşüğımı da belirtmeyi bir borç görüyorum" diye noktala- dı. Şrvgın'asoruşturma • Baştarafı 1. Sayfada mamladı. Müsteşar Yardımcısı Filiz Güngör ile Araştırma Planlama Koordinasyon Dai- resi Başkanı Paruk Bilge hak- kında Türk Ceza Kanunu'nun 205 ve 227/2 maddeleri uyann- ca dava açıldı. Ancak, savcıbk, dosyada adı geçen dönemin Sağlık Bakanı Hahl Şıvgın'ın dokunulmazbğı bulunduğu için normal mahkemede yargılana- mayacağı ve hakkında anaya- sanın 100'üncü maddesi gere- ğince işlem yapıbnası gerektiği sonucuna vardı. Savcıbk, dos- yada yer alan Şıvgın hakkında- ki iddialarla birlikte, hukuki durumu bir yazıyla Başbakan- hğa bildirdi. Başbakanhk. sav- cıhktan gelen yazıyı inceledi. Savcıbk yazısının. Başbakan Süleyman Demirel'ın Türkıye'- ye dönmesinden sonra vereceği tabmat doğrultusunda, haarla- nacak bir üst yazıyla birlikte TBMM Başkanlığı'na gönde- rilmesi bekleniyor. Yaklaşık 30 milyar brabk yolsuzluk iddiası nedeniyle Şıv- gın'ın Yüce Divan sıfaüyla Anayasa Mahkemesi tarafın- dan yargılanâbibnesi için, hak- kındaki iddialann öncebkle Mecbs tarafından soruşturul- ması ve soruşturma sonucunda yargılanması gerektiği karanna vanbnası durumunda doku- nuhnazlığının kaldınbnası ge- rekiyor. Anayasanın 100'üncü maddesi uyannca, Şıvgın hak- kında Mecüs soruşturması açı- labilmesi için, Başbakanlığın yazısının TBMM Genel Ku- rulu'nda okunmasının ardın- dan 45 milletvekilinin soruştur- ma önergesi vermesi ve önerge- nin kabul edilmesi durumunda bir komisyon kurulması gere- kecek. Ambulans yolsuzluğu ile ilgı- li iddialann yargı önüne çıkma- sı çerçevesinde, Sağlık Bakan- lığı'nın genye dönük tüm faab- yet ve harcamalan da inceleme- ye alındı. Bakanbğın emrindeki fondan yapılan harcamalarla il- gili inceleme sürüyor. Ancak bir klasör dolusu yeni ihbar ve iddialar üzerine, geniş kapsamb yeni bir inceleme daha başlatıl- dı. İnceleme, Başbakanhk Tef- tiş Kurulu tarafından yürütüle- cek. Devlet Bakanlığı sırasında Güler Üeri'nin istemi ve Başba- kan Süleyman DemireTin talı- maüyla yapılan Aile Araşürma Kurumu'nun çeşıtb faaliyetle- riyle ilgib inceleme tamamlan- dı. İnceleme sonuçlan rapor hah'ne getirilerek Devlet Bakanı Türkân Akyol'a sunuldu. Edi- nilen bilgiye göre, Akyol'a su- nulan raporda, kurumun aile müessesesini güçlendirmek ve nüfus planlamasına katkıda bulunmak amacıyla hazırlatüğı çok sayıda fılmin yapım yönte- mi eleştirildi. Telif hakkı: Haksızlık • Baştarafı 1. Sayfada yaşlara göre kategorilere aynlı- yor. Buna göre 15-18 yaş altın daki çocuklann izleyemeyeceği fibnler ile pornografik filmler obnak üzere iki sınıflandırma yapılacak. Sınıflandırmaya, şiddete yönlendirici filmler maddesinin konulması da tartı- şılıyor. Sinema salonu işletme- cilerinin bu maddeye karşı çık- tığını belirten bakanbk yetkili- ieri. konunun şimdibk tartış- malı olduğuna dikkat çekiyor- lar. Yeni taslakta, belediyelerin aldığı eğlence vergisinin kaldı- nlması ve bakanlığın Sinema Fonu'na aktanlmak üzere yüz- de 10 oranında vergj alması öngörülüyor. Bu oranın, porno ve eğer İcabul edilirse, şiddet filmlerinde yüzde 60'a çıkanl- ması planlanıyor. Sinema, video ve müzik eser- lerine ilişkin her türlü korsanlı- ğın önlenmesine yönelik de önemli yapünmlar geüribyor. Halen 10 bin liradan başlayan para cezalan, 15 milyon liraya yükselülmesinin yanı sıra 6 aya kadar hapis cezası ve işyeri ka- patma cezalannın getirilmesi öngörülüyor. Müzik eserlerin- de korsanlığın önlenmgsi için de yapımcılara ilgili meslek bir- liğinden izin alması koşuluyla bandrol verilmesi düşünülüyor. Telif haklan ve patent yasa- lan ile ilgib mevzuat değışiküği yapılması amacıyla Türkıye'yi sık sık uyaran ABD Beyaz Sa- ray Ticaret Temsilciliği, bu alandaki olumlu gelişmeler üze- rine Türkiye'yi izleme bstesin- den çıkardı. Tebf Haklan Ge- nel Müdürü Necmetü'n Kara- erkek, şubat ayında Türkiye'ye gelen ABD Beyaz Saray ticaret temsilcisiyle görüşüldüğünü ve Türkiye'nin izleme bstesinden çıkanldığı söyledi. ABD'nin üçüncü ihraç kalemi olan fıbn ' sektöründe kendi çıkarlannı gözettiğini bebrten Karaerkek, yabancı fılmlerden 50 bin bra tescil bedeb abnırken, Türk fılmlerinden 750 bin lira abndı- ğına dikkat çekti. Karaerkek şunlan söyledi: "ABD heyeüne asıl korsanlı- ğı kendilerinin yaptığını anlat- tık. 250 milyar braya mal olan Terminator fılminin kopyası- nın Türkiye'ye geliş bedeli 2 bin 500 dolar. Bizim bu fıknden al- dığımız tescil bedeb 50 bin bra- dır. Oysa Türk fıbnlerinde ka- yıt tescil bedeb orijinal fılmin üzerinden ahnır. 1.5 milyar bra- ya mal olan bir fıbnden 2.5 mil- yon lira kayıt tescil bedeli abnı- yor. Biz bunlan aktardık. Yeni düzenlemede, yabana filmJer- den. Türk fılmlerinin 10 kaü fazla tescil bedeli ahnması ko- şulunu getiriyoruz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle