Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 NİSAN1992 PERŞEMBE
14 GORUŞLER
BURAŞI
TÜRKİYE
HALUKSAHİN
Gazete Nedir?
U
zun yıllar bu gazeteye hizmet etmiş olan Cevat
Fehmi Başkut, Gazetecilik Dersleri adlı "öncü"
kitabının iîk cümlesinde sorar:
"Gazete nedir?"
Sonra bu soruya cevap vermenin zorluklannı sayıp dö-
ker. Gazete o kadar çok şeydir ki, tek bir tanımla yetinmek
mümkün değildir. Kimin neteden baktığına bağlıdır gaze-
tenin ne olduğu:
"Onun korkunç düşmanlan vardır, kalabahk dostlan
vardır. onu yanlış ve doğru tanıyanlar vardır. Onu anla-
mamazlıktan gelenler, ona kendi İcafalanndaki manayı ver-
mek isteyenler mevcuttur."
Örneğin, gazeteye salt bir ticaret aracı olarak bakanlar
için gazete "Aynı gün satılması gereken, böyle olursa 100
kilosu 75 frank tutan, ertesi güne kalırsa 6 franga düşen bir
maP'dır.
Buna karşılık. Thomas Jefferson'a göre gazete demok-
ratik toplumun temel direğidir: 'Bana gazetesiz hükümeti
mi, yoksa hükümetsiz gazeteyi mi seçtiğimi soracak olsalar,
hiç çekinmeden ikincisini seçerdim," der.
Lenin gazetenin "kollektif bir örgütleyici ve kışkırtıcı"
olarak bir propaganda silahı olduğuna inanır.
Yüzyılımızın büyük gazete patronlanndan birisi aşağı
yukan şöyle der: "Gazete, maatbaamda para basma özgür-
lüğüdür."
Francis VVilliams'a göre "Çağın barometresidir gazete."
Ve Arthur Miller'ın özlü cümlesi: "Gazete bir ulusun
kendi kendisiyle konuşmasıdır."
• * •
Gazetenin çeşitli tanımlan var. Çünkü gazete var, gazete
var. Genelleme yapmak çok zor. Gazeteler için genelgeçer
yargılara varmak tehlikeli.
Ama şunu söyleyebiliriz: Bazj gazeteler ulusal bilincin
can daman haline gelir, onu besler, canh tutarlar. Bu damar
tıkanır ya da ölürse, toplumsal bilincin de bir tarafına inme
inmiş gibi olur.
Fransa'da Le Monde, Amerika'da New York Times,
Mısır'da El Ahram, İngiltere'de The Times böyle gazeteier-
dir. Hemen her hatın sayılır kültürün böyle bir ya da bir kaç
gazetesi vardır.
Bu türden gazeteler bunalıma girince, tıpkı ulusun tarih
müzesinde yangın çıkmış, en önemli kulesi yana yatmış, ya
da en görkemli tapınağının kubbesi çatlamış gibi tepki gös-
terilir. O ulusa ait olmanın, o kültürü paylaşmanın
kıvancını tanıyan herkes, biraz da kendisinin saydığı o ulu-
sal kurumun nasıl kurtanlacağını düşünmeye, tartışmaya
başlar. "Acaba ben ne yapabilirim?" diye düşünür.
Fransa'da Le Monde sıkıntıya düşünce öyle olmadı mı?
Oldu ve Le Monde kurtuldu.
Şimdi de Cumhuriyet için öyle oluyor. Cumhuriyet de
kurtulacak.
• • *
Cumhuriyet gibi gazeteler bir kaç yılda ortaya çıkmıyor.
Kuşaktan kuşağa geçe geçe pişiyor, olgûnlaşiyor, kurum-
laşıyor. Her zaman her yerde haklı olmasalar da, o kadar
çok yerde o kadar çok kez haklı çıkıyorlar ki, bir güven biri-
kimi oluşuyor çevrelerinde. "Inandıncılık" en büyük ser-
mayeleri haline geliyor.
Güncel parasal sıkıntılar içinde bulunan Cumhuriyet'in
bu sermaye açısından hiç bir sıkıntısı olmadığını sevinerek
her gün görüyorum. Cumhuriyet'i şu ya da bu nedenle oku-
mayanlar bile "Cumhuriyet yazmışsa doğrudur," yargısını
paylaşmaya devam ediyorlar. Cumhuriyet inancı hâlâ sağ-
lam.
Ülkemizin ve dünyanın bu kadar karmaşık olduğu bir
dönemde böylesine nirengi noktalannın varlığı yaşamsal
bir önem taşıyor.
Farklı kesimlerden bir çok kişinin bu yargıda birleştiğini
görmek yalnızca Cumhuriyet'in değil Türkiye Cumhuriye-
ti'nin geleceği konusunda da iyi şeyler düşünmek isteyenle-
re umut veriyor.
60-30 YIL ÖNCE CUMHURİYET
1932: Dün Paris'le konuştukî
Evvelki günden itibaren mükâlemeye küşat edilen bu hattın
bazı kısımlarında arıza olduğundan görüşmek mümkün
olamamıştı.
Dün öğleden sonra tstanbul ile Sofya arasındaki arıza
bertaraf edildiği cihetle matbaamızdan Paris'le konuşmağa
muvaffak olduk. Bükreş santralı vasıtasile Paris santralını
bulduk ve Paris sefaretanemizin numarasını öğrenerek
(Pesey 39,50) numarayı istedik. Ancak, Paris'le Istanbul
arasındaki mütevassıt merkezler mükâJeme cereyanını
müsavi kuvvette teşdit edemedikleri için ses pek zayıf
geliyordu.
Paris sefaretanemizden cevap alabilmek için beş on dakika
bekledik. Nihayet sefaretane memurlanndan, ismini
anlıyamadığımız bir zatla karşılaştık. Fakat sesler çok
derinden geldiği için anlasmak çok müşkül oluyordu.
Yalnız, sefırimiz Münir Beyin sefaretanede olmadığını
öğrenebildik.
Bugünkü vaziyete göre Paris'le mükâleme imkânı çok
müşküldür. Mütevassıt merkezlerin muhabere cereyanlan
teşdit edilmedikçe muhaberatın sıhhat ve sühuletle icrası
kabil olamıyacaktır. Maamafîh bu mahzurların izaie
edilerek Paris telefon hattının da intizama gireceği şüphesiz
addedilmektedir.
TARIHTE BUGUN MUMTAZARIKAN
S)
AHMEf V£FİKMSA'NINDEĞERl
tesfpe BUGÜM üvtu PEVLETAOAM/ AHMET I/F-
fİK PA$A ÖLMÜŞrÜ. fYİ BİR ÖĞBENİM GÖKDÜK-
SOUBA, Ü / İ
fŞ, ç
( ) £ - L / * : VE VALiLtte Gt'Sf
ÇOK ÖM£MCİ PEVLETGÖ/S£t/L£R(HC>E BULUAİ-
MUŞTIS. ANCAK, SON £>£G£C£ GEMtZLİ Bfe &'-
ŞİLİĞt OLAN AtfMEr UEPtK P/tf#'A/W ASfL
PE6E&İ KÜLrÜG AL4MWÛA*Cf Ç4tfÇA*4CA
. 8A77L/
rü^tc riynreofu OHA ÇOK ŞEY eoeç
Otf£*£'&£*/ y#Prr6f ort/M
VE Ğ İ
fLE 8u
Değişen Politikalar ve Günlük Y
Prof. Dr. İLTER TURAN İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi
S
iyasi iktidarlar birçok konuda
değişiklik yapmak isteyebilir-
ler. Bu niyetlerinin çoğu zaman
içtenlikli olduğuna inanma-
mak için bir neden de bulunmuyor. Gel-
gelelim niyet düzeyinde ya da genel ku-
rallarda yapılan değişiklikler. uygulama
katına inerken bir hayli değişikliğe uğ-
ruyor, amaandan sapıyor. Yenilik ola-
rak sunulanlar eskiyi andırmaya başlı-
yor. Bir de bakıyorsunuz, siyasilerimiz
çok şey degişti derken, uygulamaya mu-
hatap olanlar açısından pek az şey de-
ğişmiş.
Yakında başımdan geçen bir olay, ar-
tık anlamı kalmadığı ileri sürülen Türk
Parasının Kıymetini Koruma Mev-
zuatı'nın biraz saçma sapan bulduğum
uygulamalarla devam ettiğini gösteri-
yor.
Bendenizin mesleği akademisyenlik
olduğu için Türk Parasının Kıymetini
Koruma Mevzuatı ile fazla tanışmış ol-
mak şerefınden mahrumum. Son yıllar-
da artık her şeyin serbest olduğunu, is-
teyenin çok miktarda parayı sorgusuz
sualsiz yurtdışına dahi gönderebileceği-
ni gazetelerden okuyor, biraz saf oldu-
ğum için de okuduklanma inanıyor-
dum.
fnsanın her okuduğuna inanmaması
gerekiyormuş. Uygulama, gazetelerin
yazdıklanndan ve büyüklerimizin söy-
lediklerinden biraz farklı. Bakın, anlata-
yım: Birkaç gün önce bu yaz sonunda
yabancı bir ülkede yapılacak bir toplan-
tıya kayıt haramı göndermek için evi-
min yaİcınında bulunan ve her zaman iş
gördüğüm bir bankaya başvurdum.
Kendileri kambiyo işlemleriyapamıyor-
larmış. Fakat ne istediğimi öğrendiler.
Bu işlemi yapabilecek şube ile temasa
geçtiler. Ertesi günü işimin tamamlan-
mış olacağını söylediler. Ne gezer!
Bir gün sonra, telefonla bankadan
arandım. tşlemi yapacak şube, katılaca-
ğım kongreden aldığım davet mektubu-
nun bir suretini istiyordu. Bunu vermez-
sem, işlemi yapamayacaklardı. Aslında
elimde beni toplantıya davet eden, hatta
toplantının bir bölümünü benim düzen-
lememi isteyen bir mektup ve içinde adı-
mın yazılı olduğu bir geçici program
vardı. Fakat gazetelerde yurtdışına ser-
bestçe para gönderebileceğimi okumuş-
tum ya. Göriiştüğüm memura teslim ol-
mamaya karar verdim.
Önce şunu açıklamaya çalıştım: Bir-
çok uluslararası toplantı için bireylere
davetiye gönderilmez. Toplantıyı dü-
zenleyen mesleki kuruluş ya da kurum
bir duyuru yapar. İlgi duyanlar katılır.
Kişi bir bildiri sunacaksa, o zaman ken-
disine bildiri başvurusunun kabul edil-
diğine dair bir mektup gönderilir. Fakat
konuştuğum kişi pek ikna olmamıştı.
"Hani şu dört köşe kâğıt yok mu canım,
onu kastediyorum" diyordu. Belli ki,
bazı kuruluşlar Türkiye gibi ülkelerden
katılmak isteyenlerin dertlerini öğren-
mişler ve dört köşe kâğıtlar dahi icat et-
mişlerdi.
Bu sefer, sorumu başka yöne kaydır-
dım. "Acaba" dedim, "Ben bu parayı
Genel siyasa değişikliklerinin
uygulamada, amaçlanan
sonuçlan
getirebilmesi için,
uygulamanın her aşamasında
neler olduğunu izlemek, her
aşamada gerekli
değişiklikleri yapmak
gerekiyor.
bir kongreye kayıt için değil de, hiçbir
amaç bildirmeden göndersem, o zaman
benden ne belge istersiniz?" Hayret, o
zaman belge istemezlermiş. Artık kendi-
mi tutamadım, bankanın yasalara uy-
gun hareket etmek mecburiyetinde ol-
duğunu anladığımı, fakat durumu da
fazlasıyla komik bulduğumu söyledim.
Hakhsınız denilse iyi, ama hayır. Kar-
şımdaki memur, işlemin 32 sayılı kara-
nn gereği olduğunu belirttikten sonra,
benim komik bulduğum karann altında
Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın imzası-
nın bulunduğunu vurguladı. Bu son
cümleyi söylerken sesi biraz yükselmiş
ve ciddileşmişti. Ben kim oluyordum da
büyüklerimizin yaptığı işleri komik bu-
luyordum, diye düşündüğünden zerrece
kuşkum kalmamıştı. Direnmeye devam
ettim: "Kararda kımlerin imzasının bu-
lunduğu, durumun komikliğini azaltmı-
yor. Zaten komik olan şahıslar değil du-
rumdur."
Tartışma sürerken birden uyandım ve
sordum: "Siz benim bu parayı bir kong-
reye kayıt ücreti olarak göndereceğimi
neredenanladınız?"diyesordum."Efen-
dim, kendiniz Congress Mondial diye
beyanda bulunmuşsunuz." Şimdi çıkış
yolunu bulmuştum. Congress Mondial
katılacağım toplantının adı değildi, işi
daha çok bilimsel kongrelere idari ve se-
yahat hizmeti vermek olan bir şirketin
adıydı. Ben bu parayı adı Congress
Mondial olan bir şirkete göndereceğim,
isterseniz adının yanına seyahat şirketi
yazın dedim. Gerek görmediler. Böylece
kayıt harcımızın hemen gönderilmesi-
nin kılıfı bulundu. Artık kurtulmuştum.
Aynı akşam başımdan geçenleri bir
yemekte dostlara anlatıyordum. Meğer
ben çok cahilmişim. Bugün bir dergiye
abone bedeli göndermek istesem, bir ki-
tap alsam, yine proforma fatura getirtİR
ancak öyle para gönderebilirmişim.
Yemeğe katılan iktidardaki partiieri-
mizden birinin ileri gelen üyesi, bunu
bana bir not olarak verin, düzelttirelim
dedi. "Memnuniyetle", dedim; "Ama
önce bunu bir gazeteye yazmak isterim.
Bizim meslekte olanlann önüne her za-
man böyle mizah fırsatlan çıkmaz."
Genel siyasa değişikliklerinin uygula-
mada amaçlanan sonuçlan getirebilme-
si için, uygulamanın her aşamasında ne-
ler olduğunu izlemek, her aşamada ge-
rekli değişiklikleri yapmak gerekiyor.
Yoksa hükümet çok şeyin değiştiğini
zannedebilir. Vatandaşın yaşamında ise
her şey olduğu gibi kalabilir.'
FERRUHDOĞAN
DİYALOG
KOCAELİ 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
İLANEN TEBLİGAT
Dosya No: 991/279
AJacakb Şefık Alpaslan veküi Av. Nesrin Aktaş'a 14.934.600 TL.
ile icra masrafları ve vekâlet ücretiui ödemeye borçlu Erhan Beyaat-
m adresinde menkul mallan ihtiyaten haczedilmiş, iş bu hacizle ilgili
olarak l.t.K!nun 102 ve 103. maddeleri uyannca örnek 58 davet kâ-
ğıdı ile birlikte örnek 163 ödem<; emri tebliğe çıkartılmış, ödame em-
ri ve davet kâğıdını içeren tebligat bila tebliğ geri döndüğünden borç-
lunun adresi zabıta marifetiyle araştınlmışsa da açık adresinin tespi-
ti mümkün olmadığmdan Örnek 58 davet kâğıdı ile örnek 163 öde-
me emrinin ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Yukanda yazılı adreste borçlunun mallan 28.1.1991 tarihinde hac-
zedilerek muhafaza altına ahndığından l.l.Klnun 102. maddesine tev-
fıkan yapılan haciz sırasında hazır bulunmadjğınızdan iş bu ilan ta-
rihinden itibaren adı geçen kanunun 103. maddesi uyannca 23 gün
içinde haciz tutanağını tetkik ve bir diyeceğiniz varsa bildinneniz için
icra müdürlüğüne başvurmanız;
Yukanda yazılı borç ve masraflan iş bu ödeme emrinin tebliği tari-
hinden itibaren 30 gün içinde ödemeniz, takip dayanağı senet kam-
biyo senedi niteliğini haiz degilse, keza takip dayanağı senet altında-
ki imza size ait olraadığı iddiasında iseniz 25 gün içinde açıkça bir
dilekçe ile Tetkik Mercii Hâkimliği'ne bildirmeniz, aksi takdirde kam-
biyo senedindeki imzanın sizden sadır olmuş sayüacağı, imzanızı haksız
yere inkâr ederseniz senede dayanan takip konusu alacağın %10 ora-
mnda para cezasına mahkûm edileceğiniz, borçlu olmadığınız veya
borcun itfa veya imhal edildiği veya alacağın zaman aşımına uğradığı
hakkında veya yetki itirannda bulunacaksımz, sebepleri ile birlikte
25 gün içinde lcra Tetkik Mercii Hâkimliği'ne bir dilekçe ile bildire-
rek Tetkik Mercü'nden itirazın kabulüne dair bir karar getirmediği-
niz takdirde cebri icraya devam olunacağı, itiraz edilmediği ve borç
ödenmediği takdirde 30 gün içinde 74. madde gereğince mal beya-
nında bulunmamz, bulunmazsamz hapis ile tazyik olunacağınız, hiç
mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykın beyanda bulunursanız
hapis ile cezalandınlacağımz ihtaren ve ilanen tebliğ olunur.
Basın: 46816
ELEKTRtK ABONELERİNİN SAYAÇ
OKUMA İŞLERİ ŞARTNAMELERİNE
GÖRE İHALE SURETİYLE
YAPTBRILACAKTIR
1- Sefaküy tşlctmc Bakım Müdüriügu bünyesiiKİe abone endeks ie-
spiti ve fatura dafüımı işi kapalı teklif usulü ile yaptırılacaktu.
2- İhaleye katılabilmek için istirak belgesi aranacaktır. İştirak bel-
gesi almak isteyenler en son 16.4.1992 günü saat 16.00'ya kadar aşa-
ğıdaki adrese ilgili belgelerle yazılı olarak müracaat etmelidir.
3- thaleye katılmak için şartname almak mecburidir.
ŞARTNAMELER
TEK İSTANBUL ELEKTRİK DAClTIM MÜESSESESt
Abdülhakhamit Cad. No: 79/A
Kat. 3 Oda No: 302 Tel: 250 83 50 475
Taksim/İSTANBUL
adresinden 100.000^- TL. (KDV hariç) bedel mukabüinde alınabilir.
4- Teklifler en geç 22.4.1992 günü saat lO.OCa kadar aynı adreste
1. Kat 103 no.lu odadaki Muhaberat Servisi'ne verilmelidir.
5- Kurumumuz 2886 sayılı Devlet lhale Kanunu'na tabi olmayıp
ihaleyi yapmamakta veya dilediğine kısmen veya tamamen vermekte
serbesttir.
İSTANBUL
ELEKTRtK DAĞıTlM MÜESSESESt
Basın: 24774
KADIKÖY 2. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NDAN
1992/312 Esas
Davacı M/T Yahköy Donataru Gibaş Gemi Inşa Bakım A.Ş. veküi
Av. Rıza Dinç taratından mahkememize açılan deniz raporu veritme-
si talebi ile ilgili olarak yargılama nedeniyle verilen karar gereğince;
Davacı vekili, müvekkiline ait İstanbul limanına bağlı 2411 G. ton-
luk M/T Yalıköy tankerinin 20.3.1992 günü Izmit Tüpraş tesislerin-
den yük almak üzere Yarımca demir sahasından boş olarak hareket
etmişken, saat 19.36'da Yarımca Aygaz Platformu'ndan hareketle, is-
kele baş omuzluğu istikametinden rotası önüne çıkan Polisan-1 tan-
keriyle çarpıştığıru, bu çarpışma dolayısıyla Yalıköy tankerinin baş
bodoslamasında takriben 6.50 m. yükseklikte, 180 cm. sancakta ve
70 cm. iskelede saç yırtığı meydana geldiğini, gelişen bu olaylar ne-
deniyle, gemideki canlar için tehlike oluşturduğundan bu deniz kaza
ve tehlikesinin tespiti için deniz raporu verilmesi hususunda mahke-
memize talepte bulunmuş olduğundan TTK'nın 984/2-3'ncü madde
hükümleri uyannca gemi veya yükle ilgili şahıslar kaza ile herhangi
bir suretle ilgili olanlann mahkememizde yapılacak 7.4.1992 günü saat
10.00'da yapılacak duruşmada bizzat hazır bulunabilecekleri gibi ken-
dilerini bir vekille de temsil ettirebilecekleri hususundaki işbu ilan ya-
P
,hr 27.3..992 ^
İSTANBUL 5. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
RECEP HALtT ALTINSINDIR'A DUYURU
1986/87
Mahkememizin 1986/87 esas sayılı dava dosyasında davacı Dür-
dane Altınsındır vekili Av. Yıldız Kekevi tarafından, Balipasa Cad.
Ünal Apt. No. 22 D. 9 Fatih/İstanbul adresi gösterilerek davalı Re-
cep Halit ALTINSINDIR aleyhine açılan boşanma davasının yapı-
lan açık yargılaması sonucunda; mahkememizce ittihaz olunan taraf-
ların boşanmalanna, kusurlu davahnın MK'run 142. maddesi uyannca
2 yıl evlenmekten memnuniyetine, müşterek çocuk 2.6.1981 d.lu Hik-
met Tolga'nın velayetinin kullamlma hakkının davacı anaya verilme-
si ile baba ile çocuk arasında "çift rakamlı aylann ilk pazar günleri,
Ramazan ve Kurban bayramlarının son günleri saat 09.00 ila 18.00
arasında çocuk babaya verilmek, 29 Ekim ve 23 Nisan bayram gün-
leri gündüzün bir saat süre ile çocuk baba tarafından görülüp
konuşulmak" suretiyle şahsi münasebet tesisine, peşin ilanın harcın
mahsubu ile başkaca harç alınmamasına, davacı masrafı 25.108 TL'nin,
davacı vekili için takdir olunan 11.000 TL. vekâlet ücreti ile birlikte
davalıdan alınarak davacıya verilmesine mütedair, temyizi kabil ola-
rak verilen 7.10.1987 tarih, 1986/87 esas, 1987/414 karar sayılı kara-
rımızın, davahnın adresi meçhul olduğundan, adı geçene ilanen teb-
liğine karar verilmiş olmakla; karann kendisine tebliği yerine geçmek
üzere ilanen tebliğ olunur. B a s l ı r
31^74
J
İSTANBUL 1. SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'DEN
1984/175 Vasi T.
Hastalıf- sebebiyle Abdullah Izzet Serhatü'ya Neşe Serhatlı'run visi
tayinine, mahkememizce karar verilmiştir.
İlan olunur. 26.3.1992
poLrnKA
VEÖTESİ
MEHMED KEMAL
Nâzınfı Anımsarken
N
âzım Hikmet, 1921 yılında Vâ-Nû ile birlikte gizlıce
Anadolu'ya geçer. Anadolu'da bir ulusal kurtuluş
savaşı verilmektedir. Nâzım'ın amaa cepheye
katılıp vuruşmaktır. Ankara'nın göbeği sayılan
Taşhan'da Kuyulu Kahve'de otururken teyze oğlunu gö-
rür. Teyze oğlu dediği Ali Fuat (Cebesoy) Paşa'dır. Hal
hatırsorduktansonraNâzım,
"Cepheye gideceğim" der.
"Olmaz" der teyze oğlu.
Nâzım gitmede dayatır.
"Konuşurum."
Ali Fuat Paşa'nın "konuşurum" dediği gizli güç Mustafa
Kemal Paşa'dır. Gerçekten de üç gün sonra buluştuklann-
da,
"Konuştum" der. "Sizin, cepheye gitmenize izin yok."
Cephe yerine Bolu'ya öğretmen olarak giderler. Vâ-Nû ile
bir süre öğretmenlik ederler. Konuştuklan aydınlar Sovyet
devriminden hayranlıkla söz ederler. Bunun üzerine Mos-
kova KUTV Universitesi'ne giderler. Burada dört yıl kalır-
lar. 1925'te Nâzım döner. Dönerken yakalanır, tutuklanır.
Burasıru Falih Rıfkı şöyle anlatır:
"... Bir gün Ankara'da Hâkimiyet-i Milliye'deki odamda
çalışıyordum. Bir telgraf getirdiler. Baküm, imza: Nâzım
Hikmet! 'Vatanıma geldim, bana kalmak izni alır mısınız?'
yollu bir telgraf. Sanınm Ordu'dan. Nâzım'ın yurda girerken
hatırladığı ben olmuştum. Rahmetli Mahmut Esat Boz-
kurt, ki koyu bir milliyetçi, fakat açık kafalı ve uyanık, gö-
nüllü bir halkçı idi, telefonla onu aradım. İkimiz birlik olup
Nâzım'a izin aldık. Ankara'ya geldi, beni gördü."
Nâzım bundan sonra birkaç kez daha Sovyetler'e giriyor,
çıkıyor. En son Mareşal Fevzi Çakmak'ın ağına düşüyor.
Bundan sonra kurtulması çok zordur. Atatürk hastadır. ls-
met Paşa'nın ise (mareşal ordu demektir) gücü yetmez.
İsmet Paşa, bir gün Falih Rıfkı'ya, Yahya Kemal'in divan
biçimindeşiirlerini göstererek "Bunlan okudukça Nâzım'm
hapiste olmasına canım yanıyor" der.
Bu, İsmet Paşa'nın Nâzım'a bakışıdır.
Atatürk'ün bakışıiseşöyledir: "Bir toplanışımızda Nâzım
Hikmefin kendi sesiyle plağa okuduğu Salkım Söğüt'ü din-
lerken Atatürk'ün tatlı dalışını hatırlıyorum."
Atatürk hastadır; Nâzım'ın hapisten çıkmasına İsmet Pa-
şa'nın (Başbakan), Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt'-
un. Bayındırlık Bakanı Ali Fuat Cebesoy'un, Ulus başya-
zan Falih Rıfkı Atay'ın gücü yetmez.
Nâzım, artık 1939'dan 1950'yedeğin hapiste yatacaktır.
Oysa büyük şair hapiste yatarken ordunun başından uzak-
laşan Mareşal, 1946'dan 1950'ye kadar bir siyasal partinin
başına geçerek sahte demokrasi söylevleri verecektir.
İ950'de bir afla Nâzım hapisten çıkacaktır. Ama çilesi
çıkmakla da bitmeyecektir. Ellisinden sonra bir askerlik işi
çıkaracaklar. Oysa askerlik işini, denizcilik okulunda öğ-
renci iken, çürüğe çıkarak ödemiştir. Afla da afsız da bir
borcu yoktur.
Askere alacaklar, Zara'ya gönderecekler, orada Sabahat-
tin Ali gibi bir tuzağa düşürerek canına kıyacaklardır.
Nâzım'ın kulagına bu fısıldanmıştır, korkusu da bundandır.
Nâzım, yurtdışına kaçmak zorunda kalır, kacarda... Bu-
günlerde Nâzım'ın 90. doğum günü için toplantılar düzenle-
nirken bunlan anımsadım.
Nâzım'ın edebiyatımızdaki yeri araştınhrken bakılacak ilk
kitap, Nedim Gürsel'in Adam Yayınlan'ndan yeni çıkan
"Nâzım Hikmet ve Geleneksel Türk Yazınf'dır. Derinliğine
ve genişliğine her şey orada bulunabilir.
OKURLARDAN
Gazete, habere dayanmalı
Tam 55 yıldır Cumhuriyet
okurum. NeSelçuk'un ne
Mumcu'nun aynlışı
umurumda. Kopmalardan
sonra bir gün bile gazeteyi
bırakmışdeğilim. Yalruz
"Cumhuriyet için" sütununu
açtığınızdan sonra bırakmayı
bir an düşündüm. Nedeni şu:
Bu sütun ağlama duvanna
dönüştü. Ağlayanlar.
yalvaranlar, "Ne olur ölümü
gör dön geri" diye yazanlar.
Üç yazar geri dönünce gazete
satış rekorlan kıracak diye
ümitlenenler. Peki bu üç
yazar döndü diyelim: Tann
gecinden versin, her fani gibi
onlar da yaşamdan göçünce
ne olacak? Bu kez Tann'ya
mı yakaracağız ömürlerini
uzatsm diye!
Dost acı söyler. Önce teşhisi
doğru koyalım. Her {ıafta
basın hakkında birçok şey
yazıyorsunuz. Tiraj kaybının
gerçek nedeni ne? Bana bir
örnek gösterebilir misiniz?
Dünyanın neresinde birkaç
yazar aynldı diye gazete
batmıştır? Eğer bir gazete
birkaç yazara dayanarak
satıyorsa o gazete değildir.
Hep siz bizlere bilgi sunacak
değilsiniz ya! Bu kez de biz
şizlere sunalım: Gazetenin
İngilizcesi ne? Nevvspaper.
Türkçe karşılığı "haber
kâğıdı." Demek ki gazete
haber vermek için
yayımlanmış. İlk İngiliz
gazetelerinin deniz ticareti ile
ilgili haberler verdiği
konusuna ginmeyeceğim. Siz
yıllar yılı kolay bir yol
seçerek gazete sattırdıruz.
Birinci fonksiyon habercilik,
hep arka planda kaldı. Ne
özel bir haber ne atlatma bir
haber. Her gazetede olan
ajanslann verdiği haberlere
dayanan bir gazete üretu'niz.
Habercilikte gerinin de
ötesinde kaldınız. Hal böyle
olunca gazetenin sauşı
yazarlara kaldı. Gazete
gazeteliktençıktı. Birde
sanat ve kültüre dayandınız.
Sonuç işte bugünkü hal.
Şimdi hepinizağlıyorsunuz:
" Ah bir dönseler." O zaman
sizin göreviniz ne olacak?
Financial Times'ın
mizampajını mı yoksa Le
Monde'un mizampajını mı
uygulamak? Bunlar şekli
şeyler. Sizler hâlâ gazeteyi
gerçek bir gazete olarak
çıkarmadığınızın farkmda
değilsiniz. Yann okurun
hoşuna giden üç beş yazar
bulursan tiraj yine artar.
Sonra onlar aynldı mı yine
aynı durum! Ağlamalar!
Özetle siz gazeteyi gerçek
gazete yapar, habere
dayandınrsanız o zaman
koşullar değişir. Yok hâlâ bu
tutuma devam ederseniz
gidenler dönseler de ileride
akıbet aynı olur.
KENANGÜRSAN
İstanbul
İLAN
BAKIRKÖY 8. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ HHAKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 991/381-138 K.
Davacı Sebat Demirbilek vekili tarafından davalı Nazım Denürbi-
lek aleyhine açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda:
Davah Nazun Demirbilek'in gösterilen Samsun ili, Vezirköprü, Ça-
naklı Mah. No. 86 adresinde tebligat yapılamamış, adresi meçhul kal-
dığından,
Mahkemece verilen karar uyannca, davacı sabit olduğundan, Sam-
sun ili, Vezirköprü ilçesi, Çanakh Mah. CUt. 003/02 sayfa. 40 kütük
86'da nüfusa kayıtlı Bilal ve Zeliha'dan olma davacı Sebat Derairbi-
lek ile Mustafa ve Samiye'den ohna davalı Nazun Demirbilek'in BO-
ŞANMALARINA, küçüğün menfaati gözönünde tutularak müşte-
rek çocuk Ozan'ın davacı annenin velayetine verilmesine, istenmedi-
ğinden gerek davacı gerekse çocuk yaranna nafaka ve tazminat tayi-
nine yer olmadığına, her ayın son cumartesi günü saat 10.00'dan
17.00"ye kadar, dini, milli bayramlann 2. günleri saat 10.00'dan 17.00"ye
kadar yanına alıp görüşmek suretiyle çocuğuyla davalı baba arasın-
da kişisel ilişki kurulmasına, istek veçhile yargılama giderinin davacı
üzerinde bırakümasına, avukatlık parası tayinine yer olmadığına, T&r-
gıtay yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karsı, davahnın
yokluğunda 13.2.1992 taıihinde açıkça karar verilmiş olup kanuni sü-
resinde temyiz edilmediği takdirde karann kesinleşeeği karar tebliği
yerine geçmek üzere ilan olunur. 30.3.1992
Basın: 3907
SATILIK MÜSTAKİL EV
Ferıkoy'de. Tel: 355 26 60