Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 O CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 19
OI"XAR1N Avrupaflezor hafta
AJPTOAKI
GEÇEK
mC&asyf
diaJm bımı gelmesinin is-
tenmeac^rtzda.
Tlûrk tn- gelişmeierden
?onr*ı ' Anava karşı büyü-
ven <jfks4lınan mallarına
karşz tt sağrıları daha
çok du\ £>v ıdusal tepkiyi
yansztı)?ysa Türkiye'nin
4lmc3n\'c*itşı asü tepkisini
dusUıraplcnda etkili bir
iiplomaaş, ile göstermesi
feretciyı
AnJcat hcfta içinde top-
lanamk ü>ışijleri Bakanla-
n to/ylaıdü Almanya'nın
istediği 'Ac ktnama karan"
ntn ç-tkırtı önlemek için
tütün giii ortava kovmalı-
<hr.
A T ülrinn ketıdi arala-
ratda hevnan ortak tavır
alanuulık biiniyor. Türki-
ye A vrupet bütün ülkeleri ile
vdlarchr tfli Jüzeylerde ıliş-
kilerini siirüyor. Şimdi An-
kara bütiılcınaklarını devre-
ye s&kk. Almanya'nın
kendi sahnda oynadığı bu
diplomasıatrancmda kolay
yutulur blokma olmadığını
göstermefonmdadır.
A BE> 'nSüneydoğu olayla-
rıkonttsun Türkiye'nin tutu-
ntunu desılemeyi sürdürmesi
de ulus/arası planda lehteki
kozlardanridvr.
Demireıükûmeti ve Dtşiş-
leri'ni zo uma başarılırsa
Türkiye 'nA vrupa ile ilişkile-
rinde vendönem açabilecek
bir stnav hlivor.
• • •
Gerzli
• (Baştarâ 1. Sayfada)
laka bir oha kaybolacaktır.
Hadi diyeln kaybolamadı, biz
çevresini saır kimseyi yaklaştır-
mayız. Kaırlanmız kesin. Ge-
rekirse elinzde olan irili ufaklı
100 dolayıda teknelerimizle li-
manı kapatr, kimseyi sokmayız.
Fazla ısran gerek yok. tlçemiz-
de bulunaı 8-10 bin nüfusun
hepsi aynı ıüşünüyor. Bu denli
halka mal )lmuş bir konu için
bakanhk, 'âzin derdiniz ne?' di-
ye gelip somuyor. Olayı görme-
den karar eriyor"
Ümraııiye'cle
• (Baştarıfi 1. Sayfada)
öte yandın dün 4'ü banka şu-
besi olmak üzere 6 yerde patla-
ma meydaıa geldi, KüçUkyalı1
daki Yapı *jedi, Pamukbank ve
Akbank şuxleri ile Pünaş'a atı-
lan tnolotcf kokteylleri hasara
yol açtı, Balcırköy Belediye Baş-
kanlığı'run Kocasinan'daki Fen
Işleri MüdırlüğUne ait iki ara-
ca benzintiökülerekateşe veril-
di. Kurtulış'ta 15 kişilik bir
grupta lş Bankası'na molotof
kokteyli aıarak pankart astı,
patlamadan sonra çıkan yangın
itfaiye tarafından söndürüldü.
• (Baştarafi 1. Sayfada)
miş gibi bırdenbire anlaşıldığı ve Alman
Savunma Bakanı'nın hedef gösterildiğini
belirtiyor. Almanya'da bir iç krize dönüş-
tüğüne işaret edilen durumu özetleyen
yazıda, Türkiye ile Almanya sürtüşmesi
yansız birgözlemleyansıtılrnakta. Fransız
resmi politikası, şu aşamada Türkiye'nin
gerek Güneydoğu olaylanndaki basürma
harekâtına, gerekse Irak sırun ötesi PKK
kamplanna yönelik hava akınlan konu-
sunda ılımlı bir tutum içinde. Dışişleri
Bakanhğı Sözcüsü Daniel Bernard tara-
fı ndan yapılan resmi açıklama, Almanya'-
ıun sert çıkışından çok, ABD'nin temkinli
yorumuna yakın duruyor. Dışişleri Söz-
cüsü Daniel Bernard, Türkiye'nin güney-
doğusundaki gelişmelerle ilgili olarak
şunlan söyledi: "Olanlardan büyük üzün-
t ü duyuyoruz. Şiddetin her türlüsüne, ne-
reden gelirse gelsin karşıyız. Şiddet ve
terörle hiçbir şeyin çözülmeyeceğine ve ta-
raflann diyalog yoluyla sorunlan çozme-
leri gerekıiğine inanıyoruz."
Fransa, genelinde Avrupa'da büyük bir
güç haline gelen Almanya'nın AT içinde
"hakem ve yargıç" tutumuna alerji göste-
riyor. Bu kapsamda. Almanya'nın günler-
den ben AT'den çıkarmaya çalıştığı Tür-
kiye'yi protesto karan, Fransa ve İspanya
tarafından engelleniyor. Zaten başka top-
luluk üyesi ülkelerin de sıcak bakmadığı
protesto önergesi konusunda Le Monde
gazetesi, "Yugoslavya için olduğu gibi
Türkiye'ye yönelik tepkisinde Almanya
yine AT tarafından yalnız bırakıldı" yoru-
mu yapılıyor. Söz konusu haberin yarun-
da, Le Monde'un 30 mart pazartesi günkü
sayısı, Türkiye'deki büyük kentlerde can
güvenliği kaygısı başladığına işaret edile-
rek, bu kentlerde yaşayan Kürtlere yöne-
lik bir kızgınlık doğduğundan söz ediyor.
Basında yer alan bu gibi yorumlann dıştn-
da, Fransa devlet politikasının şu sıra Tür-
kiye'ye daha anlayışlı bakışının birinci
nedeni, Paris yönetiminin "her olaya bur-
nunu sokan Almanya'ya meydanı boş bı-
rakmamak" istemesi. İkinci neden, 680
tnilyon dolarlık yatınmla Fransa'nın Tür-
kiye'ye giren yabancı sermaye yelpazesin-
de birinci partner durumuna gelmiş olma-
sı. Fransa, Türkiye'yi, Önem verdiği
büyük bir pazar ve Orta Asya'ya açılan bir
köprü başı olarak görüyor, ilişkilenin
bozmak istemiyor. Bunun en büyük kanıtı
nisanın 13'ünde Türkiye'ye resmi bir dev-
let ziyareti yapması beklenen Fransa
Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın, Güney-
doğu olaylanna rağmen şu ana değin söz
konusu ziyaret karanna değiştirmemiş ol-
ması.
AGİKrahatsmifli
Almanya'nın Türkiye karşıü tutumu-
nun ardından, Avusturya'nın. Güney-
doğu'daki askeri operasyonlar nedeniyle
AGİK mekanizmasını Ankara'ya karşı iş-
letmesi. Türkiye'nin başını ağntacak yeni
bir sürece kapıyı aralamış oldu.
Semih İdiz'in Ankara'dan bildirdiğine
göre Avusturya'nın AGİK'e atıfta bulu-
narak verdiği notaya, Türkiye, bu hafta
sonuna kadar yanıt vermek zorunda. Tür-
kiye'nin başka ülkelerdeki Türk azınbkla-
nn haklannı gözeterek zamanında hara-
retle desteklediği AGİK kararlanna göre
kendisinden bu şekilde bilgi istenen ülke-
ler, "İç işimızdir, kanşamazsmız' argüma-
nını kullanamıyorlar.
Avusturya'nın verdiği notada, Güney-
doğu olaylan sırasında Kürtlere karşı
operasyonda bulunulup bulunulmadığına
ve olaylann aynntısına ilişkin sorular bu-
lunuyor. Türkiye'nin verdiği yanıtın
Avusturya'yı tatmin etmemesi durumun-
da, Viyana, konuyu AGİK platformlan-
na getirebildiği gibi Güneydoğu'ya bir
inceleme heyetinin gönderilmesini de talep
edebiliyor.
Hollanda ılımlı
Haluk Bakır'ın Hollanda'dan bildirdiği-
ne göre Hollanda Parlamentosu'nda ço-
ğunluğu elinde tutan Hıristiyan Demokrat
Parti (CDA) ve Sosyal Demokrat Parti
(PVDA) meclis gruplan, Türkiye'ye silah
ambargosu konulmasından yana değiller.
Almanya'yı6
sandık' sertleştirdi
• (Baştarafi 1. Sayfada)
söyleyerek muhalefetin tepkisi-
ni bile bastırıyor ve geçici süah
ambargosunu ilan ediyorlar.
Hatta Genscher AT'yi ve
AGİK'i de Türkiye'ye karşı
rnobilize etmeye çalişıyor. Ama
AT yan çiziyor. Sadece Yuna-
nistan, Danimarka ve Hollan-
da ortak bir demarşa katılacak-
Lannı ilan ediyorlar. Fransa,
tngiltere ve İspanya ise açıkça
Almanya'nın girişimine katıla-
mayacaklarını açıklıyorlar.
Avusturya ise AGİK'i devreye
sokuyor.
Geziler iptal
Almanya'dan Türkiye'ye
karşı son "önlem" ise Dışişle-
ri Bakanı Genscher ile Çalişma
Bakanı Blum'un gezilerini ip-
tal etmeleri oluyor. Bu arada
Türkiye'de bu kararlann yarat-
ağı şaskınlık ve tepkiler Alman
basın-yayın organlarında
"Türk kamuoyunda Alman-
ya'ya karşı milliyetçi
şahlanma" yorumuyla verili-
yor. Muhalefet ve iİctidar Al-
manya'da, Türkiye'ye karşı
tekvücut olarak hareket edi-
yorlar.
Nasıl ki Sosyal Demokratlar
SHP'den bilgi almaya bile ge-
rek görmediyse, Alman hükü-
meti de Nevruz'da ve onu izle-
yen günlerde Güneydoğu'da
neler olup bittiği hakkında An-
kara'ya diplomatik kanallar-
dan soru yöneltmiyor.
Bonn Büyükelçimiz bilgi ver-
mesi amacıyla Dışişleri'ne çağ-
nlmıyor. Almanya'da kabine
toplanıp konuyu görüşmüyor.
Meclis'te konu tartışılmıyor.
Alman hükümetinin Bonn se-
firimizden cevap istediği tek so-
ru "Alman silahlarının sivil
Kürtlere karşı kullanılıp kulla-
nılmadığı" oluyor. Bonn bu
sorusuna Ankara'dan daha ce-
vap almadan geçici ambargo
karannı açıklıyor. "Sivil halka
karşı operasyona girişildiği"
Bonn'da tartışmasız kabul edi-
liyor.
Sorular
Türkiye'de hükümetten ka-
muoyuna kadar herkesi şaşır-
tan bu gelişmeler şu sorulan
gündeme getirdi:
Helmut Kohl hükümeti,
PKK'mn Türkiye'de devlete
karşı yürüttüğü savaştan ha-
bersiz mi? Dışişleri Bakanı
Genscher, Türk hükümetinin
nüfusu en az 12 milyon, kimi
yerde ise 20 milyon olarak gös-
terilen sivil Kürt halkı öldür-
mek, imha etmek için operas-
yonlar yürüttüğüne gerçekten
inamyor mu?
Almanya'nın birleşmesinden
beri dünyanın dört bir yanın-
da "kanatlı diplomatlık" göre-
vi yapan ve usta manevralar çi-
zen Genscher, Türkiye'nin gü-
neydoğusunda olup bitenler-
den: PKK'dan, yeni hüküme-
tin demokratikleşme ve reform
çabalanndan, Kürt sorununa
barışçı çözüm arayışlarından
bihaber mi? Bu sorulara veri-
lecek cevap kısa: "Hayır".
Nedenler
Alman hükümetinini ikili
ilişkileri neredeyse kopma nok-
tasına getiren tavnnın ardında
siyasi gözlemcilere göre şu ne-
denler yatıyor:
1. Almanya'da S nisanda iki
eyalette seçimler var. Kamuo-
yunu ve basını yanına almak,
şu dönemde bütim siyasi par-
tiler için önemli. Muhalefet hü-
kümeti "Kürtleri kıyan Türki-
ye'ye silah vermekle" itham
ederken hükümetin sessiz kal-
ması seçim arifesinde mümkün
değildi.
2. Başbakan Süleyman De-
mirel ve İçişleri Bakanı Ismet
Sezgin'in "Almanya'nın
PKK'ya destek vermese bile
göz yumduğu" şeklindeki süç-
lamaları başta Başbakan Hel-
mut Kohl olmak üzere Alman
hükümetini çok kızdırdı. Tür-
kiye'ye karşı soğukluk yarattı.
3. Almaya'da, "Türkiye'ye
karşı artık müsamahali davra-
nılmaması gerektiği" şeklinde-
ki sesler arttı ve ağırlığını hü-
kümet içinde de hissettirdi. Bu
görüşe göre "Batı, NATO'nun
Güneydoğu kanadındaki Tür-
kiye'ye soğuk savaş boyunca
yeterince hoşgörülü davrandı."
Türkiye'deki anti demokra-
tik ve insan haklarıru zedeleyi-
ci durumlara sert tepki göste-
rilmedi. Hatta Ankara, AT'ye
tam üyelik başvurusu üzerine
yıllarca oyalandı. Bu görüşe
göre soğuk savaş da bittikten
sonra artık Türkiye'ye "ger-
çekleri söyleme zamanı geldi".
Nedir bu gerçekler? Bunu üç
noktada toplayabiliriz: Alman
hükümetine ve muhalefete gö-
re Türkiye'de en önemli sorun-
' lar "Kürt sorunu, demokratik-
leşme, insan haklan."
4. Almanya, Türkiye'deki
Kürtlerin "azınlık" statüsün-
den de öte self determinasyon
hakkına kavuşmasını ve
"özerklik" kazanmasını isti-
yor. Alman hükümet çevrele-
rinden sürekli işittiğimiz
"çözüm" Kürt sorununda an-
cak "Kürtlere otonomi
verilmesiyle" sağlanır.
Kısacası Demirel-Inönü hü-
kümeti Kürtçeyi serbest bırak-
sa, okullarda okutsa, Kürt ya-
yınlara izin verse, Kürt millet-
vekilleri Meclis'e girse vs. bile
Almanya açısından bu yeterli
değil. Bonn, Türkiye'deki
Kürtlerin self-determinasyonu-
nu ve otonomiyle kendi kendi-
sini yönetmesini istiyor ve bu-
nu destekliyor.
5. Türkiye'nin jeo-stratejik
önemi Soğuk Savaş'tan sonra
azalmak yerine bilakis artıyor.
Gerek Balkanlar'da gerekse Or-
ta Asya'da Türkiye siyasal,
kültürel, ekonomik açılımlarla
karşı karşıya. Yahıız Türki
cumhuriyetler değil, Rusya,
Ukrayna, tüm Doğu Avrupa
Türkiye'nin de ekonomik bü-
yümesi için cazip alanlar teşkil
ediyor. Ama bu alanlarda söz
sahibi olmak isteyen başka Ul-
keier var: Bunlann başında Al-
manya geliyor.
Almanya ile Türkiye, Doğu
Bloku yıkıldıktan sonra ilk kez
"Doğu Almanya'dan dönen
Sovyet askerlerine konut ihale-
si"nde karşı karşıya gelmişler-
di. Uluslararası ihaleyi Türk
fırmaları kazandığı halde Bonn
bütün siyasi ağırlığını koyarak
Alman inşaat şirketlerini dev-
reye sokmayı başardı.
Almanya, Orta Asya'daki
Müslüman Cumhuriyetlerle
ekonomik ilişkilerini geliştir-
meye büyük çaba harcıyor.
Petrol ve doğalgaz bakımından
zengin Kazakistan, hedef cum-
huriyetlerin başında geliyor.
Orta Asya ve diğer BDT ülke-
lerinde Türkiye'yle Almanya'-
nın çıkarlan çatışıyor.
Büyüyen Almanya
6. Almanya birleşirken kom-
şulan kaygılanmış; "Alman-
ya'nın tekrar tek başına hare-
ket etmeye başlamasmdan"
korkmuşlardı. Gerek Kohl ge-
rekse Genscher bu korkuları
geri çevirerek "Almanya, Avru-
pa Topluluğu ve AGİK çerçe-
vesinden çıkmaz" demişlerdi.
Bunun ilk karşı örneği. Yugos-
lavya'da görüldü. Bonn, Hır-
vatistan ve Slovenya'mn tamn-
masında tek başına hareket et-
ti ve AT, Bonn'un ardma takıl-
mak zorunda kaldı. Şimdi
Türkiye'nin kınanmasında da
Bonn önce tek başma ortaya çı-
kıp AT'yi ve AGİK'İ peşine
takmaya çaba harcıyor. Ancak
bu kuruluşlarda konsensus sağ-
layamasa bile tek başına hare-
ket etmeyi sürdürüyor.
Almanya'dantepki
'Özal'ın
sözleri
anlamsız'DİLEK ZAPTÇIOĞLU
(Berlin) Federal Alman Hükü-
meti Sözcüsü Dieter Vogel,
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın,
Hitler'in politikasıyla Alman
hükümetinin bugünkü politika-
sını mukayese etmesini-sleştirdi.
Vogel, dün yaptığı yazılı açık-
lamada, "bu sözlerin anlamsız
ve Almanlar için değersiz
olduğunu" bıldirdi. Vogel, "Biz
insan ve azınlıklann haklan için
çaba gösteriyoruz. Federal Al-
man hükümeti yaptığı anlaşma-
lar çerçevesinde hareket etmek-
tedir, bunu Türk hükümeti an-
lamalıdır" dedi.
Türkiye'ye meclis ka-
ranna karşın verilen 15 Leo-
par-1 tankının yarattığı iç poli-
tik skandalda Savunma Baka-
m'nın durumu giderek güçleşi-
yor.
Yalnız muhalefet değil, ikti-
dara ortak olan liberaller de
Savunma Bakanı Gerhard
Stoltenberg'in ve müsteşan
Otfried Hennig'in istifasını ta-
lep ediyorlar.
Almanya'da "Türkiye ve
Kürt meselesi" iç politikayla
kanşarak gündemin ilk madde-
sini oluşturmaya devam ediyor.
5 nisanda iki eyalette seçimler
var. Başbakan Helmut Kohl'-
ün partisi Hıristiyan Demok-
ratlar seçimlerin arifesinde
Savunma Bakanı'nın ve dolayı-
sıyla hükümetin prestijini zede-
leyici birdavranıştan kaçmıyor.
Aynca istifası istenen Savun-
ma Bakanhğı Müsteşan Otfri-
ed Hennig, bir eyalette Hıristi-
yan Demokratlann başbakan
adayı. İç politik durum buyken
muhalefetteki Sosyal Demok-
rat Parti'nin de (SPD) Savun-
ma Bakanı'na ve müsteşanna
bu kadar yüklenmesi şaşırtıcı
değil.
MÇP'liler
• (Baştarafi 1. Sayfada)
yüzünün ortaya çıktığını kay-
deden Şahin. "Tekerlek tümse-
ği aşmıştır. Kimse Türk devleti-
nin güçlenmesine engel olama-
yacaktır. Batı'mn Karabağ kat-
liamındaki tutumundan sonra
şimdi de ülkemiz aleyhine giriş-
tiği tutumu görüyoruz" dedi.
MÇP İstanbul İl Öaşkanı
Mustafa Şatıoğlu, 200 milyon
Müslüman Türkün büyük bir
uyanışla ayağa kalküğını belir-
terek, "Türkler, bu tarihi döne-
meçte, dünya tarihine altın
sayfalar ekleyecektu-. Azeri kar-
deşlerim sabretsinler, yeşişece-
ğiz, Katiller hak ettikleri ceza-
yı alacaklardır." dedi. Türkün
düşmanının çok olduğunu söy-
leyen Şatıoğlu. Suriye'nin bun-
lann başında geldiğini ifade
ederek," Bu ülke atalan gibi yi-
ne arkadan saldınyor. Emper-
yalizmin bu pis batakhğına
yakında gereken ders verilecek-
tir." diye konuştu.
Ahnan nıalına yeni boykot
Haber Merkezi - Almanya'ya
karşı tepkiler büyüyor. Ankara
Ticaret Odası (ATO) Başkanı
Güngör Yener, ATO olarak
Türkiye'deki tüm iş âlemi ve
ekonomik güçleri Alman mal-
lanna karşı tam ve kesin bir
boykota çağırdı. Yener, bu ko-
nuda "Türkiye millet ve devlet
olarak dünyaya gücünü göste-
recek büyük bir millettir. Bun-
dan sonrasını Almanya düşün-
sün" dedi.
Güngör Yener yaptığı yaalı
açıklamada, Türkiye'nin milli
bütünlüğünü tehdit eden ayak-
lanma olaylannın bastınlması-
nı bahane ederek Türkiye'ye
askeri ve ekonomik yaptınm
uygulayan Almanya'nın tutu-
munu tam bir düşmanlık ola-
rak niteleyerek, bu baskılar
kalkana kadar halkın Alman
mallannı kullanmamalannı, it-
halatçı, tüccar, sanayici ve işa-
damlannın da Almanya ile tüm
bailantılanru askıya almalannı
talep etti.»
Türk-Alman ilişkilerinde Bi-
rinci Dünya Savaşı'ndan bu
yana müttefiklik ve dostluk da-
yanışmasmın sadece Türkiye
tarafından tek taraflı fedakâr-
Ukla sürdürüldüğünü beürten
Yener, "Kendisini dünyada
üçünçü süper güç ilan eden Al-
manya, üstün ırk zihniyetini
tekrar hortlatarak, ABD dahil
dünyaya büyük bir güç ve oto-
rite gösterisi sergilemektedir"
diye konuştu.
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği ise Almanya'nın tavn-
nı şu şekilde değerlendirdi: "Te-
rör, ülkemizin toprak bütünlü-
ğünü ve siyasal birliğini hedef
almış, Türk ulusunun can gü-
venliğini tehdit eder bir boyuta
ulaşmıştır. Alman yönetiminin
görevini yapan Türk devletine
karşı tavn ve aldığı karar yalnız
Türk-Alman dostluğuna değil,
dünya banşına indirilmiş bir
darbedir. Almanya'nın bir te-
rör örgütünü teşvik eder bir
görüntü vermesi demokratik
dünya ve toplumumuz için çok
şaşırtıcı bir gjrişim olmuştur."
Totasyum si> aııür piyasada'
• (Baştarafi 1. Sayfada)
delerin, kötü amaçlar için ra-
hathkla kullamlabileceğini vur-
guladılar.
Prof. Kasım Cemal Güven,
potasyum siyanür maddesinin
Türkiye'de özellikle nikelaj sa-
nayiinde yoğun olarak kullanıl-
dığını belirterek şöyle konuştu:
"Piyasada sadece Alman De-
gussa fırmasının değil, başka
firmalann satüğı potasyum si-
yanürler de var. Bu maddenin
Almanya'dan Türkiye'ye yetki-
lilerin dedikleri gibi getirülme-
sine gerek yok. Ancak, su depo-
suna boşaltılan potasyum
siyanürün ithalatını İstanbul'-
da hangi firmalann yaptığının
ve kimlere sattıklanmn belir-
lenrnesi gerekir."
Öte yandan. İstanbul Emnni-
yet Müdürlüğü ile İl Jandarma
Alay Komutanlığı yetkilileri,
yüzlerce insamn ölümüne yola-
çabilecek olayın sanıklarını
yakalayabilmek için soruştur-
malannı sürdürüyor. Jandar-
ma yetkililerinin, potasyum
siyanürü sanıklann lojmanlar-
dan içeriye nasıl soktuklannın
belirlenmesi üzerinde durduk-
ları öğrenildi. Bu yüzden,
Alemdağ Sangazi Askeri Loj-
manlan çevresindeki güvenlik
önlemlerinin daha da arttınl-
dığı kaydedildi.
KULIS
• (Baştarafi 1. Sayfada)
öder, sonra da dosyalanm. Ama 3 Nisan 199 l'de bir gazetede
telefon faturalanniı ödemediğim yazıhnca ben de şaşırdım.
Hemen PTT'ye bir yazı yazarak, telefon borcum olup
olmadığını sordum. PTT Başmüdürlüğü. 011602 numara ve 5
Nisan 1991 tarihli yazısıyla cevap verdi.Yazıda şöyle deniyor
'Sayın Taşar'a ait haberleşme araçlannın şahsıyla ilgib
herhangı birborcu bulunmamaktadır."
Çünkü Devlet Bakanlığı'na atanırken,"Size bir telefon tahsis
edeceğiz, bu telefonun faturalan Başbakanlık tarafından
ödenecek. Yeni bir telefon ister misiniz,yoksa evinizdeki bir
numarayı tahsisli olarak kullanmak 'Ster misiniz?' diye
sormuşlardi. Ben de, yeni telefona gerek olmadığını, kendi
telefonumu kullanabileceğimi söylemiştim. Bu nedenle,
bakanlığa atanmamdan aynlana kadarki dönemde, bu
telefonun faturalan Başbakanlık tarafından ödenmişti.
Meğerse Başbakanlık. 0122697781 numaralı faturayı, "ödenek
yetersizliği' nedeniyle ödeyememiş, yaklaşık 1 milyon lirayı
bulan bu fatura da gazetelere benim kişisel borcum olarak
yansımıştı.
Bana kişisel borcum olmadığını bildiren PTT, birkaç gün önce
bu telefonu kesiverdi. Hemen bir dilekçe yazıp, nedenini
sordum. Hatta gönderdiğim dilekçeyeevrak numarası
verilmeyince, bir de PTT Başmüdürlüğü'ne iadeli taahhütlü bir
mektupla dilekçe gönderdim. Bu dilekceme henüz cevap
gelmedi."
Kısacası, Taşar,"Borç benim değil, bu faturayı Başbakanlık
ödemeli" diyor.
Faturayı kimin ödeyeceği tartışılırken, bir yandan da borç
bekliyor. Hem, Taşar.bakan oluşunu gerekçe gösteriyor. Ama
2.1 milyar lira tutan borcun sahibi öbür politikaalardan ses
çıkmıyor.
Bakalım, bu borçlar ne olacak?
Ş I M D I K I T A P L A R O Z G U R
K Ü T Ü P H A N E L E R S I Z I N
Y a s a k l a n a n , d e p o l a r d a t e r k e d i l e n k i t a p l a r d ö n e m i b i t t i . K ü l t i i r B a k a n h ğ ı ; K i t a p , t ü m ü l k e y e y a y ı l m ı ş 1 0 0 0 { e y a k ı n k ü t ü p h a n e m i z d e , ö z l e n e n y e r i n t a l ı y o r .
k ü t ü p h a n e l e r i m i z d e d e ğ i ş i m , y e n i l e n m e , a y d ı n l a n m a a t ı h m ı n ı b a ş l a t t ı : S i z i b u d e ğ i ş i m i n a y d ı n l ı ğ ı n ı y a ş a m a y a , k ü t ü p h a n e y e b e k l i y o r u z .
Y a s a k l a r k a l k ı y o r , k ü t ü p h a n e l e r a y d ı n l a n ı y o r . O k u m a y a b e k l i y o r u z . . . G E L I N , S A H İ P L E N İ N .
KÜTÜPHANE HAFIASI '92
T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI