Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURIYET 25 MART1992 ÇARŞAMBA
14 GORUŞLER
BELKI
MURATBELGE
PanzerveMehter
Tedavi Yöntemi
K
orkanm geçen haftanın olaylanyla, Kürt soru-
nunda yenı bır donemece gırdık Bu yenı done-
meçte, şımdıye kadar hıç değılse bazılanrruzın dı-
lımızden duşürmedığımız, "banşçı ve demokra-
tık çozûm" ıyıce solgun bır hayale donuştu
Yenı hükümetın şansı yuksek gorunmuştû Bütun top-
lumda ve Kürt halkı arasında bu yenılenmeden beklenüler
vardı Demırel "ve fnönü'nun Doğu zıyaretlennde halkın
coşkusu bu ıyımser beklentılenn gostergesıydı Ama hıçbır
şey somutlaşmadı, hıçbır sozun arkası gelmedı Buna karşı-
lık, baskı arttı ve "faılı meçhul" anayetler çoğaldı
Hukumet vaatlennı savsaklar, Meclıs, Kürt konusunda
soz soyleyen parlamenten yaka paça kursüden ındınrken,
bu gelışmelere en doğru teşhısı herhalde PKK koyuyordu
Sorunun demokratık platforma oturtulamayacağı tahrru-
nıyle, bu örgüt, Nevruz ayaklanmasını planlamaya başladı
Bu arada, çeşıtlı yayın organlanna, gorece ılımlı demeçler
de venldı Ama orgute, ayaklanma ıçın haarlık emn gonde-
nldı
Daha öncekı yaalanmda, 12 Eylül sonrası polıtıkalann,
halkı PKK'ya nasıl ıttığıne sık sık değınmıştım Bu nedenle,
Demırerın "halka şefkat, PKK'ya bastırma" sloganını fulı
düzeyde gercekleştırmenın ne kadar zor olduğunu da söyle-
mıştım Nevruz'da olay çıkan her yerde bu bellı oldu
Gene
Kısa vadede, bir başka
alternatifvardı:
Göstericiler bazı
taşkınlıklar yapsa da
güvenlik güçleri hazır
bulunabilir ve müdahale
etmeyebilirdi.
öncekı bır
yazımda, Kürtlenn
hedeflen ve yontem-
len arasında
beiırsızhkler olduğunu
söylerken, "demokra-
tık", "dıplomatık" ve
"asken" yöntemlen
saymıştım Şımdı
görulüyor kı PKK,
asken yontemden bazı
dıplomatık sonuçlar alma yolunu seçmıştır Başka bır söy-
leyışle, bolgede halk ve guvenlık guçlen çatışır ve çok sayıda
ınsan hayatını kaybederse, uluslararası müdahale ıhtımalı
artar, boylece oluşacak dıplomatık platformda PKK'nın,
Turkıye'dekı Kurt halkının temsılcısı ya da temsılcılennden
bın olarak tanınma şansı da yukselır
Her yerde değıl, ama behrlı noktalarda, guvenlık guçlen-
nın olaya cevap verme uslubu, bu stratejının gerçekleşme
şansı kazanmasına katkıda bulundu Aralannda çocuklar,
kadınlar, yaşlılar bulunan 50-60 ınsanın olümü, demokra-
tık hukumetienn taşıması pek kolay olmayan bır yuktur
Şımdıye kadar oluşan genlım, bu sayının yükselmesı sonu-
cunu da getırebılır Butün bu gelışmeler, Turkıye'de olduğu
gıbı dunya kamuoyunda da sorunun bu ulkenın ıkı halkı
arasında dostca çözulebıleceğı umudunu ve beklentısını
aşındıracaktır
" Pekı, devlet ne yapsaydı" dıye sorulacaktır Bunun ceva-
bı hıç kolay değıl, çunku şımdıye kadar yapılmış olanlar,
bugün boyle bır durumda yapılabılecek şeylen adamakıllı
guçleştırdı Gene de kısa vadede, bır başka alternatif vardı
Gostencıler bazı taşkınlıklar yapsa da guvenhk guçlen ha-
zır bulunabilir ve müdahale etmeyebilirdi Bundan, hıç
kımse, "devletın guçsuz olduğu ya dakorktuğu" sonucunu
çıkaramazdı Karşılıklı guç dengesı ortada
Sanatın evrensel bır etkısı var Bır şıır dızesı, bır melodı,
bır fılmde bır ımge, butun dunyada ınsanlann hayal gucune
nakşoluvor Coppola'nm Apocalypse NOH filmınde, Vıet-
nam'da Amenkahlar, gumbur gumbur bır Wagner muzığı
eşlığınde hehkopterlere bmıp sefere çıkıyorlardı Helıkop-
terde Wagner'e, panzerle mehter şeklınde naare yapanlar,
bunu bıldıklen ıçın mı, yoksa bılmedıklen ıçın mı bu hoşjes-
te gerek duydular
9
60-30 YIL ÖNCE CUMHURİYET
1932:Yunanistan'da vaziyet
Dun Atına'dan gelen yenı
haberlere nazaran, kabıne
ıstıfasını henüz vermemıştır
Malı komıtenın Yunan
taleplen hakkında verdığı
karar, Yunan hükümetıne
resmen teblığedılmıştır
Kabıne elyevm bu karann
metnını tetkık etmektedır M
Venızelos'un, karan, evvelce
bıldınlen şekılden daha musaıt
bulduğu soylenmektedır
Kabmenın ıstıfası hakkındakı
karar bu metnın tetkıkı hıtam
bulduktan sonra venlecekür
Maamafıh M Venızelos'un bır temerkuz kabınesı teşkılı
hakkındakı fiknnde ısrar etmekte olduğu da bıldınlmektedır
Bugün Reısıcumhur M Zaımıs'ın nezdınde bütun sıyası
fırkalann ışürakıle vuku bulacak muzakerede Başvekıhn
fıknnı ızah edeceğı ve aynı zamanda malı komıte tarafından
venlen karar metnmın de bır suretıru firka reıslenne tevdı
ederek mutalaalannı ıstıyeceğı anlaşılmaktadır
Her ctns uvuüar vc vumuruhn
Guvercınlcr Ccrırun kın»ryjl«n Fcn
nf kuroHcr, >cmlcr Uunbul \nktn
caddcd Vı tı/ı (Vılivct lnmltndc
HATTAT MUSTAFA RAKIM
1826'PA SUGUN, UAJLU
/CIM 63 YAŞtNDA ÖLMÜŞTU. ÜAJYE 'OE DO6AN
MÜSTAFA KAK/M, *4TT#r OiAN A6A8EYfS(N-
PEA/ 0E&S AL/U&1*:, REStM AHA
LARtMOA YOĞUA/
MfŞTT. BU
Ç Ç
SONPA tSE, IT AAAHMC/r'UM KO&UMASfAL-
TfA/PA gaLUNAftlfnj. OZECUKLE "CEL? "
İ
St/MPA &ES/M StLGfSMIA/ ÇOK
OlMÜŞTU. YAPirtAB/ iÇtH&E, A/U£GET7y£ CAMtf V-
METROPOL
ATİLLADORSAY
Her Şeyî Bilen Adamlar Olkesi
B
ırbın ardına açılan acılı-bıalı
TV kanallanmızda gerçek an-
lamda kulture. sanata dönuk
kaç tane program var
9
Hıç yok
desenız, herhalde yanılmış olmazsmız
Bu yenı kanallar, Türkıye'dekı hangı
aydın, yazar-çızer, kultür adamı, sanatçı
potansıyelını seferber edıyor, nasıl bır
kulturel heyecan havası getınypr, ulke-
rruzın ve çağımızın kultür yaşamına
nasıl katkılarda bulunmaya hazırlaru-
yor, turünden sorulan ıse hıç sorma-
manız yeğlenır Çünku bu turden çaba-
lar, kaygılar ve tavırlar ortalarda hıç mı
hıç gözükmuyor
Yenı açılan kanallar, aslında daha
once var olan kanallann ve onlardan da
once var olan yazılı ıletışım araç-
lanmızın temel kultür (veya kultursüz-
lük) pohtıkasınoan farkh bır şey yapmı-
yorlar Onlar da temelde eğıtılmemış,
kulturel gereksmmelen pek oluşmamış
bır toplumun olabıldığınce genış bır ke-
sımını "tavlamak" ıçın programlannı
sayısız pembe veya mor dızılerle, bırbın
ardına dızılen filmlerle, havanda su dö-
vülen "talk-show"laria, hıçbır şey oğret-
meden, topluma ve kışıye hıçbır şey ver-
meden yapılan laklakıyatı "soyleşı"
dıye yutturan bır anlayışın ürünlenyle
doldurup duruyorlar Boyle bır prog-
ramcılık anlayışında, gerçek sanatçı,
gerçek kültur adamı, gerçek aydın ne
yapsın kı
9
Sorun, zaten daha da genış bıçımde,
gunumuz Turkıyesı'nde aydının, kendı-
sını bılgı ve kulturle donatmı$ kışının
gıtgıde dışlanmasından, kuçumsenme-
smden, unutulmasından kaynaklanı-
yor Bır dığer deyışle, toplum kendısıne
etkı yapan ceşıtlı mekanızmalar
aracılığıyla, gıtgıde aydını onemseme-
meye, gıderek dışlamaya çağnhyor
Her alanda gerçekten bılen, uzman-
laşmış, kendısını o alanın gereklı her
turlü bılgısıyle donatmaya çabalamış kı-
şıler yenne, her alanda bırazcık bılgı sa-
hıbı olduğunu sanan her konuda lafet-
mekten veya kalem oynatmaktan kaçan-
mayan, her salataya ma>danoz kışıler
one çıkıyor Ve bunlar gerçek uzman,
gerçek bılgı sahıbı, gerçek aydın dıye
karşılanıyor
Bu gerçek aydın duşmanlığı, bu her
alanda "vasatıstan cumhunyetı"
mantığı nereden kaynaklanıyor
9
Kemal Tahır veya Atılla Ilhan'da da
neredeyse "aydın duşmanlığı" denebıle-
cek yoğun bır aydın eleştınsı, Turk
aydınının tanhsel mısyonundakı
yanlışlık ve aksaklıklar uzenne sureklı
bır eleştın çabası vardı
Bilgi çağına, uzmanlaşma
çağınagirerken
toplumumuzun, a ydını
dışlayıp yüzeysel bilgilerle
donanmış yapay aydınlara
böylesine rağbet etmesi,
doğnKu şaşırtıcı bir şey.
Ama onlar bır tur 'şeytanm avukat-
lığı"nı yapıyor, gerçek anlamda aydını
ve aydın olmayı savunmak ve yücelt-
mek ıçın yanlış, yapay ve haksız
"aydınlığı" eleştınyorlardı
-Bugunku gorünum ıse gerçek anlamda
bır aydın, bır bılgı, bır uzmanlaşma düş-
manlığıdır örneğın basınımızın artık en
çok okunan, en gozde kalemlen koşe
yazarlan değıl, her gun bıkıp usanma-
dan açtıklan "yer"lennde daldan dala
atlayarak her konuya değınen, her alan-
da fetva veren kışılerdır Onlar trafikten
sağlığa, ekonomıden sanata her alanda
sankı uzmandırlar
tstanbul'a gokdelen mı lazım, gece-
kondu mvP KİTler kaunalı mı, kalk-
malı mı
9
Hangı oyuna veya fılme gıtme-
lı, hangı kıtabı okumalı, hangı kıtabı
okumamalı, hangı lokantada yemelı
9
Tum bu sorulann yanıtı onlardadır Her
gun farkh bır konuya değındıklen ıçın
eleştınlen köşe yazarlannın yennı, şımdı
her gun bır değıl, bırçok konuya değı-
nen bu kalemler almıştır Ama o köşe
yazarlan hıç olmazsa değındıklen ko-
nuyu enıne-boyaına ınceler, sureklı
okur, dünyayı ızlerlerdı Bunlar ıse her
şeye şöyle bır dokunup geçıyorlarmış
Negam
9
Aydından, uzmandan, bılgı ve dü-
şünoeden bu kaçış eğılımı, kımı en ünlu
düşunce gazetelenmızı bıle etkılemış ve
bunlann yıllar yılı kamuoyunu oluştur-
muş duşunce yazılanna aynlan ozel say-
falan, hallaç pamuğu gıbı dağıtılmışür
Bılgı çagına, uzmanlaşma çağına, her
alanda gerçek bınkımın önem ka-
zandığı bır yenı çağa gırerken toplumu-
muzun aydıru dışlayıp yüzeysel bilgilerle
donanmış, yan-aydın bıle denemeyecek
bu yapay-aydınlara boylesıne rağbet et-
mes:, onlan gazetelerden TV kanallan-
na her yerde toplumun onüne çıkar-
ması, doğrusu şaşırtıa bır şey
Bu olumsuz genel gıdışe karşın, kımı
olumlu şeyler de var örneğın -bütçesı
reddedılrnış olsa da- kultür alanımızda
gerçekten de çok olumlu şeyler yapabı-
leceğme mandığım bır Kultür Bakanı,
çevresıne Mehmet Altan, Hasan Bulent
Kahraman, Vecdı Sayar, tsmet Demı-
roğlu, îbrahım Karamehmet gıbı her
bın kendı alanında uzman genç ınsan-
lan topluyor, Prof Emre Kongar gıbı
bır değerlı adı müsteşar yapıyor, Prof
Oğuz Onaran, Prof Samı Şekeroğlu
gıbı adlan ünıversıtelennden ızın alarak
ek gorevle danışman atıyor, Telıf Hak-
lan Genel Müdurlüğü'ne Necmettın
Karaerkek'ı, sınemanın bağlı olduğu
müsteşar yardımahğına ıse Gülşen Ka-
rakadıoğlu'nu atıyor Bu bakanlıkta
geçmış yıllarda ve dönemlerde uzman,
danışman dıye tutulan çoğu toplumca
meçhul kışıler ve adlar duşunulduğun-
de, bu tavır onemlıdır Hele gerçek bır
aydın kıyımı ve erozyonu yaşadığımız
şu gunlerde
SEMtHBALCIOĞLU
Deprem Bir Kader Değildir
Prof. Dr. ALİ KEÇELİ Akdeniz Ünv. Isparta Mühendislik Fak. Jeofizik Müh. Bl Bşk.
Y
uk yıkılınca yol gösteren çok
olur denır Ama aşağıdakı hu-
suslar bu kabılden değildir
Son gunlerdekı afetlerde goru-
len can ve mal kaybının yuksek ol-
masının sorumluluğunun buyuk bır kıs-
mını eğıtım ve öğretımdekı noksanlıkta
bulmaktayız Bu bakımdan, konunun
teknık nedenlennı açıklamayı bır görev
kabul edıyoruz Çünkü, bır muhendıslık
yapısı projelendınlırken zemımn depre-
me karşı davranışı dıkkate abnarak na-
sıl projelendınhr ve hazırlanmış bır pro-
je yetkılılerce nasıl kontrol edılır veya
nasıl kontrol edılmesı gerekır, aynca, bu
konularda ülkemızde yeterh teknık ele-
man yetıştınhyor mu, bu hususlann ıyı
bılınmesı gerekmektedır
Temmuz 1975 tanhınde Imar ve İs-
kan Bakanlığı Deprem Araştırma Ens-
tıtusü Başkanlığı'nca yayımlanan "Afet
Bolgelennde Yapılacak Yapılar Hak-
kında Yönetmelık" ıncelendığmde, dep-
reme dayanıklı yapılar ıçın hesap ılkelen
bölümunde yapı ıçıne ve zemıne aıt pa-
rametreler olmak uzere ıkı ayn ılkenın
bulunduğu gorulur Yapı ıçı, yanı yapı
malzemelennın seçımı ve kullanım tek-
nıklen ıle ılgıh olanlar "deprem muhen-
dıslığı", zemın ıle yanı zemının depreme
karşı ıvmesı, zemın hakım tıtreşım pen-
yodu, taban kaya dennlığı. enıne dalga
hıa vb parametrelerle ılgılı olanlar "mu-
hendıslık sısmolojısı" bılım alanlannın
konulannı teşkıl etmektedır Bır deprem
bolgesınde bır yapı yapılırken bu ıkı ayn
ılkeden hıçbınnın ıhmal edılmemesı ge-
rekır
Deprem muhendıslığı, ınşaat muhen-
dıslığının uğraşı alanına, muhendıslık
sısmolojısı (sısmolojı Deprem bılımı)
ısejeofızık muhendıslığının uğraşı alanı-
na gırmektedır Bu ıkı bıhm alanının pa-
rametrelen projelerde usulune gore kul-
lanıldığında deprem hasan ıle karşılaşıl-
mamaktadır örneğın zemının ve
yapının hakım tıtreşım penyotlan aynı
olursa (resonance), yapı hasar gormek-
tedır
Erzıncan'da olduğu gıbı zemının ger-
çek parametre değerlen dıkkate alınma-
dan rastgele projelendınlmış yapılarda
gevşek zemın uzenndekı çok katlılar da-
ha kolay rezonansa gırdıklennden, da-
ha çok hasar gormüşlerdır Onun ıçın
zemın penyodundan daha küçük ola-
cak şekılde yapı penyodunun projelen-
dınlmesı gerekmektedır
ABD'de ve Japonya'da
deprem kuşaklarındaki yüz
küsur kath yapılarda, aynı
şiddetteki bir depremde,
hasar göriilmemekte ve can
kaybı olmamaktadır. Bu
sebeple, deprem afeti bir
kader değildir.
Tartışma konusu olan SSK Hasta-
nesı'ne aıt bır dığer örnek ıse çok katlı ve
az katlı ıkı yapı bıtışık ve bu ıkı yapının
penyotlan farklı olması halınde ıkı ya-
pının çarpışması sonucu oncehkle az
katlı olanı hasar gormektedır Bu ne-
denlerle yukanda adı geçen ıkı muhen-
dıslığın koordmasyonu zorunludur
Ulkemızın >-uzde doksanı deprem
bolgesı, yanı bır afet bolgesı olduğu hal-
de, muhendıslık sısmolojısı konulan lı-
sans düzeyındekı çoğu muhendıslık eğı-
tımlennde mustakıl ders olarak okutul-
mamaktadır Bazı derslerde bazı oğre-
tım uyelen belkı bıraz konuya değın-
mektedır Yuksekhsans sevıyesınde ıse
ınşaat ve jeofizık muhendıslenne seçım-
lık ders şeklınde teonk olarak okutul-
maktadır
Pratıkte, ınşaat muhendısı, yonetme-
lıktekı zemın ıle ılgılı parametre değerle-
nnı yapacağı muhendıslık projesı ıçın
çoğunlukla tahmını olarak kullanmak-
tadır Halbukı çoğu kez, zemın o kadar
heterojen ve karmaşıktır kı bıtışık ıkı ya-
pının zemınının muhendıslık özellığı
bırbınnden çok farkh olabılmektedır
Ve hatta bır yapınm kendı zemını ıçen-
sınde bıle oneırîh farklıhklar bulunabıl-
mektedır
Zemın parametrelen her bır zemın
özeilığı ıçın sabıttır, zemın ıyıleştırmesı
yapılmadan değıştınlemez Bu bakım-
dan, herhangı bır hasar olmaması ıçın
ınşaat yapılacak bır zemının gerçek pa-
rametre değerlennın öncelıkJe mutla-
ka ölçülerek saptanması ve bılahara
yapı projesının parametrelennın teknı-
ğıne göre saptanarak projelendınlmesı
gerekmektedır
Sözü edılen yonetmelıkte zemın para-
metrelennı doğnıdan olçerek saptama
zorunluluğu olmaması nedenıyle yönet-
melık noksandır ve uygulamalar bu se-
beple hatalı olmaktadır Bu noksanlık
yonetmehkte tamamlansa bıle uygula-
mada ve kontrol mevkılenndekı ılgılı
mühendıslenn yonetmenlığın gereğını
yenne getırecek şekılde yetıştınlmesı ve
yenı bır ıstıhdam duzenlemesının yapıl-
ması gerekmektedır
Şuphesız kı depremler bır afettır, an-
cak bır musıbet değildir Ülkemızdekı
son afetler, günumuz teknolojısını yete-
nnce kullanmadığımızı somut fakat aa
delıllerle gostenrken, ABD'de ve Japon-
ya'da deprem kuşaklanndakı yuz kusur
kath yapılarda, aynı şiddetteki bır dep-
remde, hasar goruimemekte ve can kay-
bı olmamaktadır Bu sebeple, deprem
afetı bır kader değildir
POLİTİKA
JLVEÖTESİ
MEHMED KEMAL
Ormanlarımız Gibi Hazin...
•^2 -j- nlu bır yazanmız, Bursa ovasına baktıkça şöyle
• I demekten kendını alamıyordu "Bursa ovasını,
• J ormanlanmız gıbı hazın bır masal olarak hatırh-
^^0/ yoruz " Uludağ'dan Bursa ovasına bakıldığında
bır yeşıl cennetı ıle karşılaşırsınız Şımdı baktığınızda artık
bır ova yoktur Ekılı alanlar, şeftalı bahçelen ve dut ağaçlan
yıtmışür Nılufer Çayı kunımuştur Aacık akan varsa, şım-
dı zehır kusuyordur Fabnka artıklan tek canh bırak-
mamıştır Bursa'run başına konan yeşıl artık yoktur
Doğanın verdıklennı boyle hoyratça kopanp atmak ıçın
fabnkacüar ozel bır eğıtım mı gormüşlerdır
9
Doğayı yık-
jnak ıçın de özel bır eğıtım var sanıyorum Gazetede gör-
dum, ekıme açık topraklann üstune beton yığmak ıçın koo-
peratıfçılık adındakı bela gücünu gostermeye başlamıştır.
Devlet, bır yemyeşıl ovayı yozlaştınrken varlığını göste-
nyor Yeşıl, Bursa ovasmı korumak ıçın bır süs bıle değıl'
Bundan kaç yıl on-
ceydı, Bursa'ya bır tele-
vızyon roportajı yap-
mak ıçın gıtmıştık , w
, • ,
Ağaçlan kesmek, yeşıiı bagrışırken ormanlan da
söküpgötürdüler.
Ormanları gözleyen,
askersıkısıimiş...
Beykoz kıyılanna
demokrasi girsin diye
ğ k l d
yok etmekle yetınme-
mışlerdı, toprağa da
düşmandılar Yanlış
okumadınız, toprağa
da kıymışlardı Tuğla
ocaklan kurmuşlar. toprağı da alıp götüruyorlardı'
"Tann'nın toprağı " dememe de kalmamış, yanımdakı
yetkılı, "Bunlar her şeye kıyarlar "demıştı "Bunlar" dedı-
ğı, 'devlet'ı elıne geçırmış olanlardı, başkalan değıl
Çevre Kültur Değerlennı Koruma Vakfi'ndan yana
olanlar Beykoz'da fıdan dıkıyorlardı Fabnkacının atık ve
artıklannın dökulduğu yerlere şımdı fidanlar dıkılıyordu
Sanayıci, büyük ışadamımız şımdı doğayı koruyordu Şu
sözlen sevınerek okudum " Ormanlanmız o hale gelmıştır kı
devam eden toprak erozyonu dolayısıyla her yıl Kıbns büyük-
lüğunde toprak denız akmaktadır Fınlandıya'da devletın ıznı
olmadan kımse bahçesındekı ağaçlan dahı kesemıyor "
Sultan Abdülhamıt ızın vermese Halıç bugunku hale gel-
mezdı Padışah, fabnka kurulmasına ızın verdı, Hahç de
bugunku halıne geldı Cumhunyet'ten sonra Halıç kıyılan-
nı fabnkalarla dolduranlar kımlerdı
9
Her şehırcılık uzmanı
bılır, bır yere fabnka kurdunuz mu, ardından gecekondu,
nüfus çoğalması, çevre kırlenmesı gehr Bedrettın Dalan
Halıç'ın temızlenmesıne ne çabalar harcadı, kımlerle karşı-
laştı' Dalan gıttıkten sonra da Halıç hangı kılıklara bürun-
du
9
Beykoz tepelen yenıden ağaçlandınlmak ıstenıyor Bu te-
pelen askerler koruyordu Sıvılı de sokmuyorlardı Beykoz
kıyılanna demokrasi gırsın dıye bağnşırken ormanlan da
sokup götürduler Ormanlan gozleyen, asker sıkısı ımış .
Yenıden ağaçlandırmak ıstıyorlar, bakalım guçlen yetecek
mı
9
Şaır şoyle der
Ormanlar, bızım onnanlanmız
Koklennde baltamızın yarası
OKURLARDAN
Montreux Sözleşmesi'ran
değiştirilmesi
Boğazlarda vuku bulan sık
ve lehlıkelı kazalar
Montreux Sozleşmesı'ndekı
gemılenn boğazlardan
gecerken klavuz kaptan alma
mecbunyeunın olmamasına
daır madde sebebı> le Turk
kamuoyunundıkkatını
Montreux Sozleşmesı nın
değıştınlmesı konusuna
cektı Bu konuda değerlı fikır
adamlan fıkırlennı
Cumhunyet'te belıntıler
Montreu\ Sozleşmesı'nın
değıştınlmesı bazı bazı
Amenka Bırleşık Devletlen
denızcılık donanmave fikır
çevrelennce de ona> a
atılmaktadır Bız bu konuda
Tanh Kurumu'nun Belleten
dergısının son sayısında
Ingılızce "ABD'nın Turk
Boğazlanna Karşı
Sıyasetlen* başlıklı uzun bır
makale vayımlamış
bulunuyorıız ABD Kıev-1
adlı Sovyet savaş gemısının
Turk boğazlanndan 18
Temmuz 1976'da
gecmesınden ben zaman
eaman uçak gemılennın
Montreux Sozleşmesı ıcabı
boğazlardan gecemeveceğı
tıraanı Turk hukumetıne
bıldırmektedır Sovyetler
Kıev-l'ı deruzaltıavası
kruvazör olarak
bıldırmışlerdı Ensonda2
Arahk 199 l'de Sovyetler
Bırhğı'nmen buyuk uçak
gemısı Kuznetsov
boğazlardan geçerek Kuze>
Denızı neçıktı
Sovyet goruşu uçak
gemılennın boğazlardan
geçışının Montreux
Sözleşmesrnde
yasaklanmadığı şeklındedır
Bu konuda Serkov adlı Rus
\azan şunlan yazmıştır
"Montreux Sozleşmesı nın
dıkkatlı ıncelenmesı,
Karadenız'de kıyısı olan
devletlenn bütun savaş
gemılennın boğazlardan
geçebıleceklennı, bu geçışın
sozleşmenın lafzına ve
ruhuna aykın olmayacağını
gostenr" (Serkov, Legal
Regulatıons for the Black
Sea Straıts, Moskoı
Sbornıkınopı, 7 July 1976)
Turk goruşu Montreux
Sozleşmesı*nın hıçbır yennde
uçak gemılennın trapsıt
geçışını yasaklavan açık bır
hukum>oktur şeklındedır
Nılekım ABD de vefat eden
buv ukelçımız rahmetlı
Munır Ertegun uncena/esı
de o zamanlar bır saygı esen
olarak uzennde Japonlarla
teshm antlaşması ımzalanan
Mıssun uçak gemısı ıle ABD
hukumeü tarafından
İstansul'a geünlmışü
Ben Montreux
Sozleşmesı nın bugun ıçın
deâştınlmesınden yana
değılım Montreux
Sozleşmesı, akdedıldığınde
Turk boğazlannın kontrol
yetkısını vesılahlandınlma
hakkını Turk hukumetıne
vermıştı Budeneümaynı
zamanda sozleşmeyı
uygulama ve gunden güne
yorumu hakkını da Türk
hukumetıne vemıışür
Montreux Sozleşmesrnın
taraflan Turkıye ve
Sovyetler den başka
Bulganstan, Fransa,
tngıltere. Yunanıstan
Japonya, Romanya ve
Yugoslavya'dır Bıldığımız
kadanyla bunlardan hıçbın
valnız ve kolektıf olarak
Montreux nun
değışünlmesını talep
etmemıştır Ikına Dunya
Savaşı sonunda Stabn m bu
sozleşme> 1 değışunneye
teşebbusu o zamankı Turk
hükumeunın kararh reddı
karşısında başansızlığa
uğramıştır
Bu sozleşmenın
değıştınlmesının Türkıye'nın
lehınde olacağı ılen
surülemez SSCB'nın
yıkılmasıyla Karadenız'de
>ennı alan Bağımsız Rusya
Federasyonu, Ukrayna ve
Gürcıstan, bugun Karadenız
kıyısındakı devletlenn
lehınde olan boğazlar
rejımının değıştınlmesının
haklı olarak karşısında
olacaklardır NıtekımRus
Federasyonu'nu ayaret eden
Sayın Dışışlen Bakanı
HıkmetÇeUn "Rus
yetkılılerle Montreux
Sozleşmesrnın hıç
değışmeden devam etmesi
konusunda tam bır gorüş
bırlığı ıçındeyız" demıştır
Montreux Sozleşmesı gıbı
dıplomatık bclgeler tanhın
akışı ıçınde
\ orumlanmamalıdırlar
Polıtık gerçekler ve
teknolojının gelışmelen en ıyı
Montreux Sozleşmesı'nın
bugunku şeklı ıle
koaınmaktadır
Prof.Dr.
VILMAZ ALTUĞ