23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27KASIM1992 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Bakanlık belgeselleri satışta • ANKARA(AA)- Kültür Bakanhğı tarafından Süha Ann'a hazırlatılan 7 bölümlük "Topkapı Sarayı" ıle tek bölümden oluşan "Ayasofya" adlı belgesellerin İngilizce versiyonlan. ABD'de kasetler halinde satışa sunuldu. Daha önce. ABD'de Osmanlı Sultanlannın İhüşamı sergisinde satışa sunulan ve büyük ılgı gören kasetler. Türkiye ile iş yapan ABD şırketlen. halk kütüphaneleri. üniversite ve kolejler. okullar. seyahat accnta v e müzderin aralannda bulıınduğu toplam 154 bin 889 kurum ve kuruluşa. "Topkapı Sarayı ile Ayasofya'yı evinizden aynlmadanziyaret edin" sloganı ıle satışa sunulacak. Tayfun'un yeni kaseti • Kültür Servisi - M üzik y aşamını Almanya'da sürdüren Tayfun'un. "Caz ve Nâzım" adlı kaseti Kalan Müzik Yapım'dançıktı. Genco Erkal'ında konuk sanatçı olarak katıldığı "Demir. kömür ve şeker" başhklı kasetin iki yüzünde birer yapıt bulunuyor. "Prolog: Kuvayi Milliye Destanı" ve"Hasret Trilojisi" bölümlü yapıtta. şiirleri Genco Erkal okuyor. Tayfun, daha önce de " Ağn Dağı Efsanesi" başhkh, "Caz ve Destan" adlı bir kaseti çıkmıştı. "Kültür Kirlenmesi" • Kültür Servisi- Mimarlar Odası İstanbul Şubesi'nce düzenlenen "Kent ve Yaşam Söyleşileri" sürüyor. Bu kapsamda bugün saat 18.30'da. Cengiz Bektaş. "Kültür Kirlenmesi" konulu bir söyleşi yapacak. İstanbul Fotoğraf Günleri' • Kültür Servisi- İ FSA K'ın düzenlediği "İstanbul Fotoğraf Günleri" etkinlikleri çerçevesinde pazar günü, Yıldız Parkı Çadır Köşkü ha vuz başında, saat 14.00'de fotoğraf sergisi açılacak. Sergi, açılış saatınden sonra ancak saat 22.00'ye kadar görülebilecek. Bunun dışında irahk ayı içinde 13 fotoğraf sergisi, 8 jaydam gösteri, bir fotoğraf yanşması yapılacak. Mimari reprodüksyon plakaları ~M Kültür Servisi- Avrupa Mimarlık i eserlerini ve dünyaca ünlü mimarlann Lçizim reprodüksiyonlannı konu alan "Edıtıon Lıdıarte Mimari Reprodüksyon Palakalan Koleksiyonu" konuya merakjı sanatsever ve mimarlara tanıtıhyor. İTÜ Mimarlık Fakültesi (Taşkışla) 102 numarah sergi salonunda 4 aralığa dek sürecek sergi ülkemizde ilk kez gerçekleşiyor. "Baharda Kapadokya" • Kültür Servisi- Seval Yenen'in "Baharda Kapadokya" adh dıa gösterisi, pazartesi günü İFSAK salonunda izlenebilecek. Sanatçının gösterisinde yer alan çalışmalan Kapadokya gezisinin izlenimlerinden oluşuyor. Daha çok doğa fotoğraflan üzerinde çalışan sanatçı, "doğanın koynundaki tarihten" de vazgeçmiyor. Adnan Tönel'den yine yenilik Kültür Servisi - Adnan Tönel, Banu Erözü ve Telga Südor'dan oluşan 'Avrupa Topluluğu'. çağdaş sanat etkinlikleri kapsamında 'Referandum' oyunu adlı otomatik tiyatro gösterisini -yann saat 18.00'de İtalyan Kültür 'Merkezi'nde sergiliyor. Tiyatro ve sinema sanatçısı Adnan Tönel, bireyin katılımına yönelik "happening'ler ve okuma günlerinden sonra bu çahşmasıy la 'sürrealist' tiyatro anlayışını Yeni bir perspektıflesunuyor. Gösteri. Italyan Kültür Merkezi'nin girişine yerleştirilen bir sandığa, izleyicilerin o anda akıllanna gelen ilk sözcüğü yazıp atmasıyla başlayacak. Sandıktan çıkan sözcüklerden bir liste oluşturulacak. Adnan Tönel, bu sözcükleri bedeninin -diliyleanlatacak. "Evet. bedenindili diye bir şey var" diyor Tönel, "Zaten -insanlar günlük yaşamlannda bu dil ile pek çok şey anlatıyorlar. O kadar rafıne, daraltılmış bir anlatım aracı ki beden..." Tönel, referandum oyununu bireyin topluma katılması, toplumun oluşması adına bırçaba olarak değerlendiriyor. Hflülkiye Haftası • Kültür Servisi- Mülkiyeliler Birliği (MB) İstanbul şubesinin aralık ayı _etkinlikleri kapsamında. 1 aralıkta, j.Cemal Reşit Rey'demülkiyeOdamüziği Topluluğu'nun konseri izlenebilir. 2 aralık günü ise, MB binasmda, karma fotoğraf sergisi açılacak. Aynı gün. "İstanbul 2000/Olimpiyat 2000" başhklı -sempozyum The Marmara'da yapılacak. 3 arahkta sempozyuma devam edılecek. —Şempozyumun ilk günkü konuğu Turgut Özal, ikinci gün konuğu ise, Erdal İnönü. Caz Derneği etkinlikleri • Kühür Servisi- Caz Derneği' nce, " Karaca Tiyatrosu'nda caz konserleri düzenlenecek. İlk konser, 7 aralık pazartesi günü, saat Jl ,00'de _Neşet-Nükhet Ruacan Orkestrası "tarafından vcrilecek. 21 arahkta ise. Grup Simba'nın pop-caz konseri gerçekleşecek. Etkinhkleredaha şonra, Erol Pekcan, İlkin Deniz. Kamil Özler gibi caz müzisyenlerinin konserleri ile rsürecek. i_Meyveli pullar • ANKARA(AA)- PTTGenel Müdürlüğü "Meyveler" konulu anma pullannı satışaçıkardı. PTTGenel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya e. bugünçıkanlan veılkgün k l l l d ll g g g ^damgasının kullanıldığı pulların üzerinde ^i"Mey veler 25.11.1992 Ankara" yazısı yer /ılaldı. •"Meyveli" pullar.çok renkli olarak ^tıazırlandı."500,1000.3000 ve 5000 rjliradan satışa sunulan pullar. allı ay oi-süreyle salışta kalacak. İlk gün zarflan ise pullu \ e damgah olarak 10 bın Hradan 3 a> süreylealınabilccok S İ N E M A ATİLLA DORSAY Çağımızın belki de yaşayan en büyük Amerikan sinemacısı Robert Altman'dan zeka, incelik ve bilgi anıtı: Oyuncu HollywoocPda böyle de sinema yapıbrOyuncu (The Player) Yönetmen: Robert Altman Senaryo: Michael Tol- kin Görüntü: Jean Lepine Müzik: Thomas Nevvman / Oyuncular: Tim Robbins. Greta Scacchi. Fred Ward. VVhoopi Goldberg, Peter Gallagher. Brion James. Cynthia Stevenson. Vincent d'Onofrio, Dean Stockwell, Ric- hard A. Grant. Sydney Pollack ve konuk oyuncular: Scott Glenn, Lily Tomlin, Nick Nolte, Anjelica Huston, Cher, Rod Steiger, Harry Belafonte, Peter Falk. Juliâ Roberts, Bruce Wülis, Marlee Matlin. Elliott Gould, Bürt Reynolds, Andie Mc Dovvell, Malcolm Mc Dowell, Jack Lemmon, vs. Bir New Line Pictures yapımı /123 dakika. Robert Altman'ın "Oyuncu"sunu bir kez daha ızledikten sonra kesin karanmı verdim: Bu film bir başyapıttır. İşte niye bir fılme "başyapıt" denir. bâşyapıı nedir, na- sıl olur diye soranlann önünde yeni, taze ve kusursuz bir örnek... ""Oyuncu" bir başyapıt. çünkü sinema deyince sevdiğimiz hemen her şeyi yüksek düzeyde olarak içeriyor. Günümüzün çoğu fılminin nasiplenmediği bir şey bu filmde bol bol var öncelikle: Zekâ ve zekânın açık biçimde dışavurumu. Öncelikle fılmin. kendisinin de çekildiği Hollyvvood ve gü- nümüz Hollyvvood'unda fılm yapma yön- temleri üzerine amansız bir taşlama oldu- ğunu belirtmekte yarar var. Bir kurumun kendi kendisini ve bir insanın içinde yetişip ün yapüğı. üstelik böylesine güçlü ve etkin birçevreyi. böylesine eleştirmesi birzekâ dı- şavurumu değil mıdır? Eleştiri, alay. hele özeleşüri ve "özalay". insan zekâsının en parlak ve şaşmaz göstergelerinden biridir kuşkusuz... Altman, Hollyvvoodu eleştiren yanıyla büyük ilgi gören ve şimdiden bir "kült- kitap"a dönüşen Michael Tolkın'in yapı- tında. amaçladığı sinemanın Mekke'si eleş- tirisi için ideal bir malzeme bulmuş. Bu po- lisiye görüntüsü altında Hollyvvood'a acı- masız bir saldın yönelten yapıtın kahra- manı. ünlü bir stüdyonun başında "proje sorumlusu" olarak görevli Griffin Mill, bir gün birden ayağjnın altından her şeyin kaydığını hissediyor. Uzun zamandır almakta olduğu "tehdit mesajlan", onun tehlikeli bir katilın pençe- sine dfışmek üzere olduğunu haberliyor: Bu olasılıkla scnaryosunu ilgilenmek vaa- diyle çekmeceye atıp unuttuğu sayısız ya- zardan biridir ("Yılda 50 bin senar>;p gelir bize... Ve yalnızca 12'sinı scçeriz"). Üstüne üstlük. stüdyodaki işi tehhke>e girmıştır: FOX'tan gelen genç ve dahi numaralanna yatan bir yapımcı. Larry Levy, yerini al- mak üzeredir. "Oyuncu", Hollywood üzerine bir gül- dürü gibi başlayıp giderek tonunu değişti- ren ve bir polisiye film havasına kayan bir fılm. Ancak bu "yön değıştirme" sizi şaşırt- masın!.. Türleri birbirine kanştırmakta us- ta Robert Altman usta için, öyküye kan- şan "cinayet", sadece mcsajını daha iyı ver- mek için kullanacağı bir yan öğedir, Hitch- cock'vari bir "Mc Guffin". Ama Altman, oyunu kusursuz biçimde oynar: Bize hiçbir zaman belirmeyen bir "katil". kanıtlana- mayacak bir "cinayet" ve geleneksel ahlak duygumuzu asla doyurmayacak bir öykü gelişim çizgisi sunarak... "Oyuncu"nun kişileri, büyük bir olası- hkla günümüzün görüntü imparatorluğu- nun başında gerçekten bulunan kişiler veya onlann ikiz kardeşleridir. Bunlardan kimileri alabildığine cahildir (hatta Holl- ywood'a sırf "yıldız becermek" için gelen bankacının damızlık oğluyla. Altman, bu tipi sonuna dek ışler). Kimileriyse sinema kültürüyle beslenmiş, ağızlanndan VVelles, Hitchcock \eya Capra adlannı düşürme- yen. Pasadena'daki Rialto sinemasında "Bısiklet HırsızlarT'nı görmeye giden... Ama bu kargaşada egemen olan, piyasa- nın talep ettiği varsayılan şeylerdir. Griffin Mill. yaptıklan işın "pisliğinin" pekala far- kında olan bu garip "anti-kahraman". bir yerde reçeteyi verir: "Gerilim. kahkaha. şiddet. çıplakhk. umut. yürek. mutlu son.. Ozellıkle de mutlu son". Tolkin/Altman ikilısi. bu alaycı tanımlamayı filmde ilginç bir örnekle somutlaştınrlar: Griffin'in en zor anlannda başına bela olan bir İngılız yazarla menajerinin anlattığı. aslında belli bir soyluluk ve hümanist >an içeren öykü, stüdyonun yeni şeflerinin elinde, Bruce VVillis'li olmadık bir üstün-yapıma dönü- şür!.. \'e üstelik yazan dahil, herkesi mem- nun bırakır!.. Ama kuşkusuz Hollyvvood üzerineolası- lıkla şimdiyedek yapılan tüm fılmleri (Wil- der. Welles veya Minnelli'nin kimi başya- pıtlannı anımsıyorum) geride bırakan "Oyuncu"yu bir başyapıt yapan. sadece konusu, öyküsü ve içeriği değildır. Alt- man'm bir çevreyi. bir dünyayn. belli bir mikrokozma çerçevesinde olabildiğince zengin biçimde işleme yeteneği. bu filmde de kendisini gösterir ve örneğin "Nashvil- le"le'country" müzik dünyasını,"MASH"- la savaşta cephe gerisi orduyu. "Bir Dü- ğün"le 2 soylu ve kalabalık ailenin birleş- mesini unutulmaz bir tipler galerisi haline Robert Altman'ın kamerası, olabildiğince a>rıntı\ı IÎIIIK katıvur. getirmeyi başaran Altman, burada aynı şeyi günümüz Holl>*wood'u için yapar. Film, aynı zamanda biçimscl ustalıklar- la doludur. Altman, sanki kameranın tüm hareketlerini, kurgunun tüm olasıhklannı yeniden dener ve keşıflerde bulunur gibi- dir. Açılış (jenerik) bölümü, inanılmaz bir "tek çekım"le başlar. Ve 7-8 dakika bo- yunca, kesintisiz çalışan bir kamera. bir stüdyonun gündelik yaşamını bize özetler: Odalarda yeni projeler tasarlanır. yönet- menler, oyuncularla selamlaşır, bir Japon turist grubu ziyarete gelir. entrikalar dö- ner, dedikodular vavılır. VVelles'in "Bitme- yen Balayısı"nın girişini veya Hitchcock'- un '.'Ölüm Karan"ndaki yöntemini anım- satan bu eşsiz uzun çekimde, söz konusu yönetmenleri tartışan 2 sinemacının da ışe dahil edilmesi. Altman'ın sayısız inceHğin- den biridir. Griffin'in "Buzlar Kraliçesi" (unutulmaz Greta Scacchi) ıle pencere ar- dından telefonla konuştuğu sahne ise her- halde şimdiden bir antolojideki yerini al- mış olmalıdır. Altman, bu ustahğı fılm boyunca sürdü- rür. Pencerelerin önünde gecen her çekim- de (ki bunlar oldukçu çoktur: Hep dışarısı içerisi çelişkisi işlenir), ıçeride olup bitenler kadar. pencere dışında olup bitenler de gösterilir. Altman'ın kamerası, hemen hep ikı düzeyde çahşır. olabildiğince aynntıyı fılme kalar. Altman. kimi kamera hareket- lerini. örneğin 1960'lardan beri gözden düşmüş sayılan "zoom"u sanki yeniden icat eder ve yavaş ""zoom"lan fılme eşsız bir biçimde katar. Uzun plan-sekanslan en az Angelopoulos veya Tarkovsky'ninkiler kadar ilgınç ve başanlıdır. Filmin her anın- da, sinema diline son derece egemen ve onu bilerek, düşünerek kullanan bir yönetme- nin varlığı duyumsanır. Altman. tüm bu bıçimsel özeni. sonuç olarak ilginç bir öykünün emrine venr. Amaa, belki gerçekten de "gerilim. kahka- ha ve şiddet içeren" tipik bir Hollyvvood öyküsü anlatmaktır. Bunun için de en ge- rekli olan şeyi çözümler. hiçbir filmin bir araya getiremeyeceği 60"ı aşkın ünlü ismi. "konuk oyuncu" olarak ve Hollyvvood"- daki, biraz VVelles'inkine benzeyen "lanetli sinemacı" veya "süzgün sinemacı" ünün- den ve bunun getirdiği sempatiden ya- rarlanarak fılmine dahil eder. Ve elbette film. burada anlatamayacağımız sayısız si- nema üstüne espri, göz kırpma. gönderme içerir. "Oyuncu". çağımızın belki de yaşayan en büyük Amerikan sinemacısı olduğunu bizlere anımsatan Robert Altman'ın baş- yapıtıdır. Sinemaya olan güvenimizı taze- leyen bir zeka, incelik ve bilgi (sinema bilgj- si) anıtı. Görmeyeçalışın.. Hollywood üzerine olasılıkla şimdiye dek •yapılan tüm fılmleri geri- de bırakan 'Oyuncu'yu bir başyapıt yapan, sade- ce konusu, öyküsü ve içe- riği değildir. Altman'ın bir çevreyi, bir dünyayı, belli bir mikrokozma çerçevesinde olabildiğince zengin biçimde işleme- yeteneği bu filmde de- kendisini gösterir. Pedro Almodovar'dan melodram, 'kitsch' ve marjinal bir fılm Sıradışı cinselliğe gözüpek bakış nemasal kıvamıyla insanı kolay içine al- mayan, giderek ırkilten bir fılm. Altno- dovar'vı oyuncu seçiminden yönetimine. renk kullanımından öyküsünün melod- ramatik kıvnmlanna, tek bir sözcük akla geliyor: "Kitsch". Gerçekten de fılmde hemen her şey, bu sözcüğün çağnştırdığı biçimde "zevksız" ya da klasik zevke aykın. Anne rolünde kolay seyredihneyecek ka- dar yaşlı ve abartmalı Marisa Parades'in seçimi. Rebecca'yla travesti arasındaki şaşırttcı aşk sahnesi,filminkolay inanılmaz dramatik sürprizleri ve temel aldığı "2 kişi- likli kahraman" teması, doğrusu kolay ye- nip yutulacak şeyler değil. Ama "Yüksek Ökçeler"i kendi mantığı çerçevesinde ve kişisel bir sinemaanın dün- yası olarak ele almak gerekiyor. Bu dünyada. örneğin cinsellik klasik normlann dışına taşıyor, eşcinsel. lezbiyen. sado-mazoşist ilişkiler. travestizm vs. sanki Yüksek Ökçeler (Tacones Lejanos) / Yönetmen: Pedro Almodovar / Görüntü: Alfredo Mayo / Müzik: Ryuichi Sakamoto / Oyuncular: Victoria Abril, Marisa Paredes. Miguel Bose. Pedro Diez del Corral / Bir El Deseo C.A. (İspanya) - Fransız ortak yapımı ,113 dakika. Pedro Almodovar: İspanyol (giderek Avrupa-dünya) sinemasının yeni harika çocuğu. Ama kuşkusuz ki Bunuel'in yo- lundan değil. daha çok Fassbinder'in izin- den giden bir sinemacı. Kişisel, modem, cüretli. Belki de Franco-sonrası İspanyol sinemasının yasaklardan, tabulardan ve de tüm geleneksel değerlerden sıynlıp alabil- diğine özgürleşmesinin simgesi. Ve kuşku- suz bu açıdan sinemanın ötesinde tüm bir diklatörlük-sonrası İspanyası'nın en sım- geleyici, en belirleyici sanatçısı. Almodovar'ın (kimilerini en son Bastia"- daki bir toplu göstende görmek firsaünı bulduğumuz) ilk fılmleri, tüm bir baş- kaldın sinemasının tipik motifleriyle be- zenmiş, sanki işledikleri marjinal kişiler öl- çüsünde marjinal olmayı seçmiş fıhnlerdi. Daha ilk filmi olan "Pepi, Luci. Bom ve Mahallenin Diğer Kızlan"ndaki sado- mazoşist ılişkileri. yoğun eşcinsellik dozu- nu. "işeme sahnesi"ni vs.'yi anımsıyorum. Almodövar, kitlelere mal oldukça, mar- jinal kişihğini ve marjinal fıhnlerini dünya- ya açıp "tüketilebilir" kıldıkça. sanki on- daki başkaldına yan, irkiltici öğeler daha bir gemleniyor. Ama tümüyle yok olmu- yor. Bu açıdan, bu mevsim göreceğimiz "Matador"un "Yüksek Ökçeler"e kıyasla daha "çarpıcı" bir fılm olduğu da söylene- bilir. ' "Yüksek Ökçeler". bizlere temelde bir ana-kız ilişkisi anlatıyor. Çocukluk anılan ve annesiyle olan ilişki- si, sanınm ki Almodovar için temel çıkış noktalanndan biri. Fihnde, alabildiğine bencil, merkezci, haz düşkünü bir annenin, tüm çocukluğunda ihmal ettiği kızına yıllar sonra dönüşü anlatılıyor. Bir TV spikeri olan ve mulsuz çocuklu- ğundan yeni yeni sıynlmakta olan genç kız, bu geç kavuştuğu ana sevgisiyle, yeni ev- lendiği kocasının sevgisi arasında kah- yor. Ve gerçek anlamda kalıyor. çünkü ko- cası. annesinin bir zamanlarki büyük aşkıdır. Bu 3 kışi arasındaki gerilinıe, Re- becca'nın "yakın doslu" olan bir travesti de kanşıyor. Ve bir cinayet, bu ilişkileri dü- ğüm noktasına yaklaştınyor... "Yüksek Ökçeler". kuşkusuz kolay ko- lay sevilemeyecek, gerek öyküsü gerekse si- sinemadaki saygınlıklannı (ilk kez... Belki Fassbinder'den ve Pasolini'den beri ilk kez) buluyor. Almodovar'ın cinselliğe gö- züpek ve aynmcı olmadan bakışı. sonuç olarak belki de sağlıklı. modern. giderek gerekli bir bakış. Bunca küçümseme. al- çaltma, giderek işkence yüzyıllanndan sonra, cinsellik denen karmaşık olay. sa- natsal düzeyde böyle bir bakışı hak etmi- yor mu? Öte yandan Almodovar'ın olaylan dramatize ederek (yani klasik dramatik et- kileme cabasından sıyırarak) vermesi, onu Fassbinder'e en çok yaklaştıran şey. Oykü- nün temelini oluşturan tüm ana-kız ilişkisi- nin, melodramın Borzage veya Sirk gibi büyük ustalannı çağnştırmakla birlikte, yine de çok özgün gözüken ve klasik me- lodramın tersine, mendille değil, akılla izle- meye çağıran yanı, kuşkusuz Almodovar'- ın Fassbinder'den aldığı bir özellik. Tüm bu açılardan Avrupa sinemasının bu yeni Fassbinderi'ni. sinemaya her türlü yerîeşik zevk. estetik ve ahlak kuralının dışında bir bakış getiren bu genç İspan- yol'u izlemek. sevseniz de sevmeseniz de çağdaş sinemanın nabzın> tutmak için sav- saklanamaz bir görev oluyor. YENİ BAŞLAYANLAR; Dûş Gezginleri - Yıllar sonra bir Ana- dolu kasabasında karşılaşan. biri doktor, öbürü genelev kadını olmuş 2 eski çocuk- luk arkadaşı. aralannda garip ve anlaşı- lmaz bir "kadın dostluğu" kurarlar... Atıf Yılmaz'ın son Antalya şenliği jürisini iki- ye bölen ve bu yüzden ilk 3 fılme gire- meyen fibni. yönetimin yerîeşik ahlak kalıplanna ve sinemamızın tabulanna gö- züpek saldınsı. Lale Mansur (Antalya'da ödül), Meral Oğuz. Yaman Okay, Selçuk Özer oynuyorlar. Yeniden Türk fılmleri- nin özlenen tadına varmak için iyi bir fırsat (Şişli Kent, Beyoğlu Beyoğlu. Kadv köy Kadıköyı. , Temel İçgüdü (Basic Instinct) - Bir cina- yet dizisini soruşturan bir komiser. katil olması olası yakıcı bir sanşına gönlünü kaptınr... Klasik polisiye sinemanın öğe- lerini az görülmüş bir cinsellikle harman eden şaşırtıcı birfilm.Kuşkusuz izlenmesi gereken. mevsimin önemli yapıtlanndan biri. Paul Verhoeven yönetmiş. Michael Douglas. Sharon Stone oynamışlar. (Şiş- li Site, Beyoğlu Sinepop, Kadıköy Sürey- ya. Bakırköy İncirli, Çemberlitaş Şafakj. ATILLA DORSAY'IN YDLDIZ TABLOSU Filmin adı Oyuncu (The Player) Yüksek Ökçeler Yatağımdaki Kız Kızlar Sahaya Folks.. Sıkı Durun Gelivor! Kızarmış Yeşil Domatesler Gösterildiği sinemalar Harhiye As, Fenerbahçe Pyramid Kadıköy Moda, Bevoğlu Dünva, Çemberlitaş Şafak Beyoğlu Atlas, Osmunbey Gazi, Kadıköy Renk. Ankara Metropol, Eskişelıir An, Mer- sin Gediz Beyoğlu Emek. Şışli Kent, Kadıköy Reks, Maslak Mövenpick, Bakırköy 74. Çemberli- taş Şafak, Adana Metropol Çemberlitaş Şafak Harbive As, Ankara Batı, Ankara Mitlıat- paşa Değerlendirme •••• ••• *•• •• ••• • Sıradan •• Görülebilir ••• Gerçekten ilginç •••• Başyapıt Günümüz sinemasında post-mcdernizm 'Antrakt'ta Kültür Ser>isi- Antrakt'- ın bu ayki kapak konusu, "The Player" adlı filmi gösterime gıren ünlü yö- netmen Robert Altman. Dergjde, Âltman'la yapı- lan bir söyleşi ve The Pla- yer'in tanıtımı yer alıyor. VViIliam S. Burroughs'un yapıtı "Naked Lunch", genetik çağının dahisi Da- vid Cronenberg üzerine D . . düşünceler. Cronenbergle P e n n > Marshdl Bir Yönetmen Bir Film köşesinde Barbet Schroe- der'la son filmi Bekar Ba- yanlar Arn.nıyor, üzerine söyleşi okunabilir. Ayin denemesinde, Mehrnet Açar, Sinan Çetin ve Er- den Kıralfilmleriniinceler- ken. günümüz sinema- sında post-modernizmi de işliyor. Âgah Özgüç'ün yazdığı "Kurtuluş Savaşı Filmle- 'Yüksek Ökçeler' kolay sevilmeyecek, giderek irkilten bir film. yapıtı üzerine söyleşi, Kızlar Sahada üzeri- ri"ni inceliyor. olay Basıc Instinct'le ve Ho- ne bir yazı dergide yer alan diğer yazılar- ussitter'la (Yatağımdaki Kız) ilgili yazılan dan. kasım Antrakt'ta okuyabilirsiniz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle