Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27KASIM1992 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Bakanlık belgeselleri
satışta
• ANKARA(AA)- Kültür Bakanhğı
tarafından Süha Ann'a hazırlatılan 7
bölümlük "Topkapı Sarayı" ıle tek
bölümden oluşan "Ayasofya" adlı
belgesellerin İngilizce versiyonlan.
ABD'de kasetler halinde satışa sunuldu.
Daha önce. ABD'de Osmanlı
Sultanlannın İhüşamı sergisinde satışa
sunulan ve büyük ılgı gören kasetler.
Türkiye ile iş yapan ABD şırketlen. halk
kütüphaneleri. üniversite ve kolejler.
okullar. seyahat accnta v e müzderin
aralannda bulıınduğu toplam 154 bin 889
kurum ve kuruluşa. "Topkapı Sarayı ile
Ayasofya'yı evinizden aynlmadanziyaret
edin" sloganı ıle satışa sunulacak.
Tayfun'un yeni kaseti
• Kültür Servisi - M üzik y aşamını
Almanya'da sürdüren Tayfun'un. "Caz
ve Nâzım" adlı kaseti Kalan Müzik
Yapım'dançıktı. Genco Erkal'ında
konuk sanatçı olarak katıldığı "Demir.
kömür ve şeker" başhklı kasetin iki
yüzünde birer yapıt bulunuyor. "Prolog:
Kuvayi Milliye Destanı" ve"Hasret
Trilojisi" bölümlü yapıtta. şiirleri Genco
Erkal okuyor. Tayfun, daha önce de
" Ağn Dağı Efsanesi" başhkh, "Caz ve
Destan" adlı bir kaseti çıkmıştı.
"Kültür Kirlenmesi"
• Kültür Servisi- Mimarlar Odası
İstanbul Şubesi'nce düzenlenen "Kent ve
Yaşam Söyleşileri" sürüyor. Bu
kapsamda bugün saat 18.30'da. Cengiz
Bektaş. "Kültür Kirlenmesi" konulu bir
söyleşi yapacak.
İstanbul Fotoğraf
Günleri'
• Kültür Servisi- İ FSA K'ın düzenlediği
"İstanbul Fotoğraf Günleri" etkinlikleri
çerçevesinde pazar günü, Yıldız Parkı
Çadır Köşkü ha vuz başında, saat
14.00'de fotoğraf sergisi açılacak. Sergi,
açılış saatınden sonra ancak saat 22.00'ye
kadar görülebilecek. Bunun dışında
irahk ayı içinde 13 fotoğraf sergisi, 8
jaydam gösteri, bir fotoğraf yanşması
yapılacak.
Mimari reprodüksyon
plakaları
~M Kültür Servisi- Avrupa Mimarlık
i eserlerini ve dünyaca ünlü mimarlann
Lçizim reprodüksiyonlannı konu alan
"Edıtıon Lıdıarte Mimari
Reprodüksyon Palakalan Koleksiyonu"
konuya merakjı sanatsever ve mimarlara
tanıtıhyor. İTÜ Mimarlık Fakültesi
(Taşkışla) 102 numarah sergi salonunda
4 aralığa dek sürecek sergi ülkemizde ilk
kez gerçekleşiyor.
"Baharda Kapadokya"
• Kültür Servisi- Seval Yenen'in
"Baharda Kapadokya" adh dıa gösterisi,
pazartesi günü İFSAK salonunda
izlenebilecek. Sanatçının gösterisinde yer
alan çalışmalan Kapadokya gezisinin
izlenimlerinden oluşuyor. Daha çok doğa
fotoğraflan üzerinde çalışan sanatçı,
"doğanın koynundaki tarihten" de
vazgeçmiyor.
Adnan Tönel'den
yine yenilik
Kültür Servisi - Adnan Tönel, Banu
Erözü ve Telga Südor'dan oluşan
'Avrupa Topluluğu'. çağdaş sanat
etkinlikleri kapsamında 'Referandum'
oyunu adlı otomatik tiyatro gösterisini
-yann saat 18.00'de İtalyan Kültür
'Merkezi'nde sergiliyor. Tiyatro ve
sinema sanatçısı Adnan Tönel, bireyin
katılımına yönelik "happening'ler ve
okuma günlerinden sonra bu
çahşmasıy la 'sürrealist' tiyatro anlayışını
Yeni bir perspektıflesunuyor. Gösteri.
Italyan Kültür Merkezi'nin girişine
yerleştirilen bir sandığa, izleyicilerin o
anda akıllanna gelen ilk sözcüğü yazıp
atmasıyla başlayacak. Sandıktan çıkan
sözcüklerden bir liste oluşturulacak.
Adnan Tönel, bu sözcükleri bedeninin
-diliyleanlatacak. "Evet. bedenindili
diye bir şey var" diyor Tönel, "Zaten
-insanlar günlük yaşamlannda bu dil ile
pek çok şey anlatıyorlar. O kadar rafıne,
daraltılmış bir anlatım aracı ki beden..."
Tönel, referandum oyununu bireyin
topluma katılması, toplumun oluşması
adına bırçaba olarak değerlendiriyor.
Hflülkiye Haftası
• Kültür Servisi- Mülkiyeliler Birliği
(MB) İstanbul şubesinin aralık ayı
_etkinlikleri kapsamında. 1 aralıkta,
j.Cemal Reşit Rey'demülkiyeOdamüziği
Topluluğu'nun konseri izlenebilir. 2
aralık günü ise, MB binasmda, karma
fotoğraf sergisi açılacak. Aynı gün.
"İstanbul 2000/Olimpiyat 2000" başhklı
-sempozyum The Marmara'da yapılacak.
3 arahkta sempozyuma devam edılecek.
—Şempozyumun ilk günkü konuğu Turgut
Özal, ikinci gün konuğu ise, Erdal İnönü.
Caz Derneği etkinlikleri
• Kühür Servisi- Caz Derneği' nce,
" Karaca Tiyatrosu'nda caz konserleri
düzenlenecek. İlk konser, 7 aralık
pazartesi günü, saat Jl ,00'de
_Neşet-Nükhet Ruacan Orkestrası
"tarafından vcrilecek. 21 arahkta ise. Grup
Simba'nın pop-caz konseri
gerçekleşecek. Etkinhkleredaha şonra,
Erol Pekcan, İlkin Deniz. Kamil Özler
gibi caz müzisyenlerinin konserleri ile
rsürecek.
i_Meyveli pullar
• ANKARA(AA)- PTTGenel
Müdürlüğü "Meyveler" konulu anma
pullannı satışaçıkardı. PTTGenel
Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya
e. bugünçıkanlan veılkgün
k l l l d ll
g g g
^damgasının kullanıldığı pulların üzerinde
^i"Mey veler 25.11.1992 Ankara" yazısı yer
/ılaldı. •"Meyveli" pullar.çok renkli olarak
^tıazırlandı."500,1000.3000 ve 5000
rjliradan satışa sunulan pullar. allı ay
oi-süreyle salışta kalacak. İlk gün zarflan ise
pullu \ e damgah olarak 10 bın Hradan 3
a> süreylealınabilccok
S İ N E M A ATİLLA DORSAY
Çağımızın belki de yaşayan en büyük Amerikan sinemacısı Robert Altman'dan zeka, incelik ve bilgi anıtı: Oyuncu
HollywoocPda böyle de sinema yapıbrOyuncu (The Player) Yönetmen: Robert Altman Senaryo: Michael Tol-
kin Görüntü: Jean Lepine Müzik: Thomas Nevvman / Oyuncular: Tim
Robbins. Greta Scacchi. Fred Ward. VVhoopi Goldberg, Peter Gallagher.
Brion James. Cynthia Stevenson. Vincent d'Onofrio, Dean Stockwell, Ric-
hard A. Grant. Sydney Pollack ve konuk oyuncular: Scott Glenn, Lily
Tomlin, Nick Nolte, Anjelica Huston, Cher, Rod Steiger, Harry Belafonte,
Peter Falk. Juliâ Roberts, Bruce Wülis, Marlee Matlin. Elliott Gould, Bürt
Reynolds, Andie Mc Dovvell, Malcolm Mc Dowell, Jack Lemmon, vs. Bir
New Line Pictures yapımı /123 dakika.
Robert Altman'ın "Oyuncu"sunu bir
kez daha ızledikten sonra kesin karanmı
verdim: Bu film bir başyapıttır. İşte niye bir
fılme "başyapıt" denir. bâşyapıı nedir, na-
sıl olur diye soranlann önünde yeni, taze ve
kusursuz bir örnek...
""Oyuncu" bir başyapıt. çünkü sinema
deyince sevdiğimiz hemen her şeyi yüksek
düzeyde olarak içeriyor. Günümüzün çoğu
fılminin nasiplenmediği bir şey bu filmde
bol bol var öncelikle: Zekâ ve zekânın açık
biçimde dışavurumu. Öncelikle fılmin.
kendisinin de çekildiği Hollyvvood ve gü-
nümüz Hollyvvood'unda fılm yapma yön-
temleri üzerine amansız bir taşlama oldu-
ğunu belirtmekte yarar var. Bir kurumun
kendi kendisini ve bir insanın içinde yetişip
ün yapüğı. üstelik böylesine güçlü ve etkin
birçevreyi. böylesine eleştirmesi birzekâ dı-
şavurumu değil mıdır? Eleştiri, alay. hele
özeleşüri ve "özalay". insan zekâsının en
parlak ve şaşmaz göstergelerinden biridir
kuşkusuz...
Altman, Hollyvvoodu eleştiren yanıyla
büyük ilgi gören ve şimdiden bir "kült-
kitap"a dönüşen Michael Tolkın'in yapı-
tında. amaçladığı sinemanın Mekke'si eleş-
tirisi için ideal bir malzeme bulmuş. Bu po-
lisiye görüntüsü altında Hollyvvood'a acı-
masız bir saldın yönelten yapıtın kahra-
manı. ünlü bir stüdyonun başında "proje
sorumlusu" olarak görevli Griffin Mill, bir
gün birden ayağjnın altından her şeyin
kaydığını hissediyor.
Uzun zamandır almakta olduğu "tehdit
mesajlan", onun tehlikeli bir katilın pençe-
sine dfışmek üzere olduğunu haberliyor:
Bu olasılıkla scnaryosunu ilgilenmek vaa-
diyle çekmeceye atıp unuttuğu sayısız ya-
zardan biridir ("Yılda 50 bin senar>;p gelir
bize... Ve yalnızca 12'sinı scçeriz"). Üstüne
üstlük. stüdyodaki işi tehhke>e girmıştır:
FOX'tan gelen genç ve dahi numaralanna
yatan bir yapımcı. Larry Levy, yerini al-
mak üzeredir.
"Oyuncu", Hollywood üzerine bir gül-
dürü gibi başlayıp giderek tonunu değişti-
ren ve bir polisiye film havasına kayan bir
fılm. Ancak bu "yön değıştirme" sizi şaşırt-
masın!.. Türleri birbirine kanştırmakta us-
ta Robert Altman usta için, öyküye kan-
şan "cinayet", sadece mcsajını daha iyı ver-
mek için kullanacağı bir yan öğedir, Hitch-
cock'vari bir "Mc Guffin". Ama Altman,
oyunu kusursuz biçimde oynar: Bize hiçbir
zaman belirmeyen bir "katil". kanıtlana-
mayacak bir "cinayet" ve geleneksel ahlak
duygumuzu asla doyurmayacak bir öykü
gelişim çizgisi sunarak...
"Oyuncu"nun kişileri, büyük bir olası-
hkla günümüzün görüntü imparatorluğu-
nun başında gerçekten bulunan kişiler
veya onlann ikiz kardeşleridir. Bunlardan
kimileri alabildığine cahildir (hatta Holl-
ywood'a sırf "yıldız becermek" için gelen
bankacının damızlık oğluyla. Altman, bu
tipi sonuna dek ışler). Kimileriyse sinema
kültürüyle beslenmiş, ağızlanndan VVelles,
Hitchcock \eya Capra adlannı düşürme-
yen. Pasadena'daki Rialto sinemasında
"Bısiklet HırsızlarT'nı görmeye giden...
Ama bu kargaşada egemen olan, piyasa-
nın talep ettiği varsayılan şeylerdir. Griffin
Mill. yaptıklan işın "pisliğinin" pekala far-
kında olan bu garip "anti-kahraman". bir
yerde reçeteyi verir: "Gerilim. kahkaha.
şiddet. çıplakhk. umut. yürek. mutlu son..
Ozellıkle de mutlu son". Tolkin/Altman
ikilısi. bu alaycı tanımlamayı filmde ilginç
bir örnekle somutlaştınrlar: Griffin'in en
zor anlannda başına bela olan bir İngılız
yazarla menajerinin anlattığı. aslında belli
bir soyluluk ve hümanist >an içeren öykü,
stüdyonun yeni şeflerinin elinde, Bruce
VVillis'li olmadık bir üstün-yapıma dönü-
şür!.. \'e üstelik yazan dahil, herkesi mem-
nun bırakır!..
Ama kuşkusuz Hollyvvood üzerineolası-
lıkla şimdiyedek yapılan tüm fılmleri (Wil-
der. Welles veya Minnelli'nin kimi başya-
pıtlannı anımsıyorum) geride bırakan
"Oyuncu"yu bir başyapıt yapan. sadece
konusu, öyküsü ve içeriği değildır. Alt-
man'm bir çevreyi. bir dünyayn. belli bir
mikrokozma çerçevesinde olabildiğince
zengin biçimde işleme yeteneği. bu filmde
de kendisini gösterir ve örneğin "Nashvil-
le"le'country" müzik dünyasını,"MASH"-
la savaşta cephe gerisi orduyu. "Bir Dü-
ğün"le 2 soylu ve kalabalık ailenin birleş-
mesini unutulmaz bir tipler galerisi haline
Robert Altman'ın kamerası, olabildiğince a>rıntı\ı IÎIIIK katıvur.
getirmeyi başaran Altman, burada aynı
şeyi günümüz Holl>*wood'u için yapar.
Film, aynı zamanda biçimscl ustalıklar-
la doludur. Altman, sanki kameranın tüm
hareketlerini, kurgunun tüm olasıhklannı
yeniden dener ve keşıflerde bulunur gibi-
dir. Açılış (jenerik) bölümü, inanılmaz bir
"tek çekım"le başlar. Ve 7-8 dakika bo-
yunca, kesintisiz çalışan bir kamera. bir
stüdyonun gündelik yaşamını bize özetler:
Odalarda yeni projeler tasarlanır. yönet-
menler, oyuncularla selamlaşır, bir Japon
turist grubu ziyarete gelir. entrikalar dö-
ner, dedikodular vavılır. VVelles'in "Bitme-
yen Balayısı"nın girişini veya Hitchcock'-
un '.'Ölüm Karan"ndaki yöntemini anım-
satan bu eşsiz uzun çekimde, söz konusu
yönetmenleri tartışan 2 sinemacının da ışe
dahil edilmesi. Altman'ın sayısız inceHğin-
den biridir. Griffin'in "Buzlar Kraliçesi"
(unutulmaz Greta Scacchi) ıle pencere ar-
dından telefonla konuştuğu sahne ise her-
halde şimdiden bir antolojideki yerini al-
mış olmalıdır.
Altman, bu ustahğı fılm boyunca sürdü-
rür. Pencerelerin önünde gecen her çekim-
de (ki bunlar oldukçu çoktur: Hep dışarısı
içerisi çelişkisi işlenir), ıçeride olup bitenler
kadar. pencere dışında olup bitenler de
gösterilir. Altman'ın kamerası, hemen hep
ikı düzeyde çahşır. olabildiğince aynntıyı
fılme kalar. Altman. kimi kamera hareket-
lerini. örneğin 1960'lardan beri gözden
düşmüş sayılan "zoom"u sanki yeniden
icat eder ve yavaş ""zoom"lan fılme eşsız
bir biçimde katar. Uzun plan-sekanslan en
az Angelopoulos veya Tarkovsky'ninkiler
kadar ilgınç ve başanlıdır. Filmin her anın-
da, sinema diline son derece egemen ve onu
bilerek, düşünerek kullanan bir yönetme-
nin varlığı duyumsanır.
Altman. tüm bu bıçimsel özeni. sonuç
olarak ilginç bir öykünün emrine venr.
Amaa, belki gerçekten de "gerilim. kahka-
ha ve şiddet içeren" tipik bir Hollyvvood
öyküsü anlatmaktır. Bunun için de en ge-
rekli olan şeyi çözümler. hiçbir filmin bir
araya getiremeyeceği 60"ı aşkın ünlü ismi.
"konuk oyuncu" olarak ve Hollyvvood"-
daki, biraz VVelles'inkine benzeyen "lanetli
sinemacı" veya "süzgün sinemacı" ünün-
den ve bunun getirdiği sempatiden ya-
rarlanarak fılmine dahil eder. Ve elbette
film. burada anlatamayacağımız sayısız si-
nema üstüne espri, göz kırpma. gönderme
içerir.
"Oyuncu". çağımızın belki de yaşayan
en büyük Amerikan sinemacısı olduğunu
bizlere anımsatan Robert Altman'ın baş-
yapıtıdır. Sinemaya olan güvenimizı taze-
leyen bir zeka, incelik ve bilgi (sinema bilgj-
si) anıtı. Görmeyeçalışın..
Hollywood üzerine
olasılıkla şimdiye dek
•yapılan tüm fılmleri geri-
de bırakan 'Oyuncu'yu
bir başyapıt yapan, sade-
ce konusu, öyküsü ve içe-
riği değildir. Altman'ın
bir çevreyi, bir dünyayı,
belli bir mikrokozma
çerçevesinde olabildiğince
zengin biçimde işleme-
yeteneği bu filmde de-
kendisini gösterir.
Pedro Almodovar'dan melodram, 'kitsch' ve marjinal bir fılm
Sıradışı cinselliğe gözüpek bakış
nemasal kıvamıyla insanı kolay içine al-
mayan, giderek ırkilten bir fılm. Altno-
dovar'vı oyuncu seçiminden yönetimine.
renk kullanımından öyküsünün melod-
ramatik kıvnmlanna, tek bir sözcük akla
geliyor: "Kitsch".
Gerçekten de fılmde hemen her şey, bu
sözcüğün çağnştırdığı biçimde "zevksız"
ya da klasik zevke aykın.
Anne rolünde kolay seyredihneyecek ka-
dar yaşlı ve abartmalı Marisa Parades'in
seçimi. Rebecca'yla travesti arasındaki
şaşırttcı aşk sahnesi,filminkolay inanılmaz
dramatik sürprizleri ve temel aldığı "2 kişi-
likli kahraman" teması, doğrusu kolay ye-
nip yutulacak şeyler değil.
Ama "Yüksek Ökçeler"i kendi mantığı
çerçevesinde ve kişisel bir sinemaanın dün-
yası olarak ele almak gerekiyor.
Bu dünyada. örneğin cinsellik klasik
normlann dışına taşıyor, eşcinsel. lezbiyen.
sado-mazoşist ilişkiler. travestizm vs. sanki
Yüksek Ökçeler (Tacones Lejanos) / Yönetmen: Pedro Almodovar /
Görüntü: Alfredo Mayo / Müzik: Ryuichi Sakamoto / Oyuncular:
Victoria Abril, Marisa Paredes. Miguel Bose. Pedro Diez del Corral /
Bir El Deseo C.A. (İspanya) - Fransız ortak yapımı ,113 dakika.
Pedro Almodovar: İspanyol (giderek
Avrupa-dünya) sinemasının yeni harika
çocuğu. Ama kuşkusuz ki Bunuel'in yo-
lundan değil. daha çok Fassbinder'in izin-
den giden bir sinemacı. Kişisel, modem,
cüretli. Belki de Franco-sonrası İspanyol
sinemasının yasaklardan, tabulardan ve de
tüm geleneksel değerlerden sıynlıp alabil-
diğine özgürleşmesinin simgesi. Ve kuşku-
suz bu açıdan sinemanın ötesinde tüm bir
diklatörlük-sonrası İspanyası'nın en sım-
geleyici, en belirleyici sanatçısı.
Almodovar'ın (kimilerini en son Bastia"-
daki bir toplu göstende görmek firsaünı
bulduğumuz) ilk fılmleri, tüm bir baş-
kaldın sinemasının tipik motifleriyle be-
zenmiş, sanki işledikleri marjinal kişiler öl-
çüsünde marjinal olmayı seçmiş fıhnlerdi.
Daha ilk filmi olan "Pepi, Luci. Bom ve
Mahallenin Diğer Kızlan"ndaki sado-
mazoşist ılişkileri. yoğun eşcinsellik dozu-
nu. "işeme sahnesi"ni vs.'yi anımsıyorum.
Almodövar, kitlelere mal oldukça, mar-
jinal kişihğini ve marjinal fıhnlerini dünya-
ya açıp "tüketilebilir" kıldıkça. sanki on-
daki başkaldına yan, irkiltici öğeler daha
bir gemleniyor. Ama tümüyle yok olmu-
yor. Bu açıdan, bu mevsim göreceğimiz
"Matador"un "Yüksek Ökçeler"e kıyasla
daha "çarpıcı" bir fılm olduğu da söylene-
bilir.
' "Yüksek Ökçeler". bizlere temelde bir
ana-kız ilişkisi anlatıyor.
Çocukluk anılan ve annesiyle olan ilişki-
si, sanınm ki Almodovar için temel çıkış
noktalanndan biri. Fihnde, alabildiğine
bencil, merkezci, haz düşkünü bir annenin,
tüm çocukluğunda ihmal ettiği kızına yıllar
sonra dönüşü anlatılıyor.
Bir TV spikeri olan ve mulsuz çocuklu-
ğundan yeni yeni sıynlmakta olan genç kız,
bu geç kavuştuğu ana sevgisiyle, yeni ev-
lendiği kocasının sevgisi arasında kah-
yor.
Ve gerçek anlamda kalıyor. çünkü ko-
cası. annesinin bir zamanlarki büyük
aşkıdır. Bu 3 kışi arasındaki gerilinıe, Re-
becca'nın "yakın doslu" olan bir travesti
de kanşıyor. Ve bir cinayet, bu ilişkileri dü-
ğüm noktasına yaklaştınyor...
"Yüksek Ökçeler". kuşkusuz kolay ko-
lay sevilemeyecek, gerek öyküsü gerekse si-
sinemadaki saygınlıklannı (ilk kez... Belki
Fassbinder'den ve Pasolini'den beri ilk
kez) buluyor. Almodovar'ın cinselliğe gö-
züpek ve aynmcı olmadan bakışı. sonuç
olarak belki de sağlıklı. modern. giderek
gerekli bir bakış. Bunca küçümseme. al-
çaltma, giderek işkence yüzyıllanndan
sonra, cinsellik denen karmaşık olay. sa-
natsal düzeyde böyle bir bakışı hak etmi-
yor mu?
Öte yandan Almodovar'ın olaylan
dramatize ederek (yani klasik dramatik et-
kileme cabasından sıyırarak) vermesi, onu
Fassbinder'e en çok yaklaştıran şey. Oykü-
nün temelini oluşturan tüm ana-kız ilişkisi-
nin, melodramın Borzage veya Sirk gibi
büyük ustalannı çağnştırmakla birlikte,
yine de çok özgün gözüken ve klasik me-
lodramın tersine, mendille değil, akılla izle-
meye çağıran yanı, kuşkusuz Almodovar'-
ın Fassbinder'den aldığı bir özellik.
Tüm bu açılardan Avrupa sinemasının
bu yeni Fassbinderi'ni. sinemaya her türlü
yerîeşik zevk. estetik ve ahlak kuralının
dışında bir bakış getiren bu genç İspan-
yol'u izlemek. sevseniz de sevmeseniz de
çağdaş sinemanın nabzın> tutmak için sav-
saklanamaz bir görev oluyor.
YENİ BAŞLAYANLAR;
Dûş Gezginleri - Yıllar sonra bir Ana-
dolu kasabasında karşılaşan. biri doktor,
öbürü genelev kadını olmuş 2 eski çocuk-
luk arkadaşı. aralannda garip ve anlaşı-
lmaz bir "kadın dostluğu" kurarlar... Atıf
Yılmaz'ın son Antalya şenliği jürisini iki-
ye bölen ve bu yüzden ilk 3 fılme gire-
meyen fibni. yönetimin yerîeşik ahlak
kalıplanna ve sinemamızın tabulanna gö-
züpek saldınsı. Lale Mansur (Antalya'da
ödül), Meral Oğuz. Yaman Okay, Selçuk
Özer oynuyorlar. Yeniden Türk fılmleri-
nin özlenen tadına varmak için iyi bir
fırsat (Şişli Kent, Beyoğlu Beyoğlu. Kadv
köy Kadıköyı. ,
Temel İçgüdü (Basic Instinct) - Bir cina-
yet dizisini soruşturan bir komiser. katil
olması olası yakıcı bir sanşına gönlünü
kaptınr... Klasik polisiye sinemanın öğe-
lerini az görülmüş bir cinsellikle harman
eden şaşırtıcı birfilm.Kuşkusuz izlenmesi
gereken. mevsimin önemli yapıtlanndan
biri. Paul Verhoeven yönetmiş. Michael
Douglas. Sharon Stone oynamışlar. (Şiş-
li Site, Beyoğlu Sinepop, Kadıköy Sürey-
ya. Bakırköy İncirli, Çemberlitaş Şafakj.
ATILLA DORSAY'IN YDLDIZ TABLOSU
Filmin adı
Oyuncu (The Player)
Yüksek Ökçeler
Yatağımdaki Kız
Kızlar Sahaya
Folks.. Sıkı Durun
Gelivor!
Kızarmış Yeşil
Domatesler
Gösterildiği sinemalar
Harhiye As, Fenerbahçe Pyramid
Kadıköy Moda, Bevoğlu Dünva, Çemberlitaş
Şafak
Beyoğlu Atlas, Osmunbey Gazi, Kadıköy
Renk. Ankara Metropol, Eskişelıir An, Mer-
sin Gediz
Beyoğlu Emek. Şışli Kent, Kadıköy Reks,
Maslak Mövenpick, Bakırköy 74. Çemberli-
taş Şafak, Adana Metropol
Çemberlitaş Şafak
Harbive As, Ankara Batı, Ankara Mitlıat-
paşa
Değerlendirme
••••
•••
*••
••
•••
• Sıradan •• Görülebilir ••• Gerçekten ilginç •••• Başyapıt
Günümüz sinemasında
post-mcdernizm 'Antrakt'ta
Kültür Ser>isi- Antrakt'-
ın bu ayki kapak konusu,
"The Player" adlı filmi
gösterime gıren ünlü yö-
netmen Robert Altman.
Dergjde, Âltman'la yapı-
lan bir söyleşi ve The Pla-
yer'in tanıtımı yer alıyor.
VViIliam S. Burroughs'un
yapıtı "Naked Lunch",
genetik çağının dahisi Da-
vid Cronenberg üzerine D . .
düşünceler. Cronenbergle P e n n
> Marshdl
Bir Yönetmen Bir Film
köşesinde Barbet Schroe-
der'la son filmi Bekar Ba-
yanlar Arn.nıyor, üzerine
söyleşi okunabilir. Ayin
denemesinde, Mehrnet
Açar, Sinan Çetin ve Er-
den Kıralfilmleriniinceler-
ken. günümüz sinema-
sında post-modernizmi de
işliyor.
Âgah Özgüç'ün yazdığı
"Kurtuluş Savaşı Filmle-
'Yüksek Ökçeler' kolay sevilmeyecek, giderek irkilten bir film.
yapıtı üzerine söyleşi, Kızlar Sahada üzeri- ri"ni inceliyor. olay Basıc Instinct'le ve Ho-
ne bir yazı dergide yer alan diğer yazılar- ussitter'la (Yatağımdaki Kız) ilgili yazılan
dan. kasım Antrakt'ta okuyabilirsiniz.