Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24KASIM1992SALI
12 DIZIYAZI
Osmanlı yönetimi zorla İslamlaştırma ya da Türkleştirme politikası gütmekle suçlanamaz
Tek devlet, tek bayrak, üç din
O s m a n l ı
İmparatorluğu
T a r i h i
• /fun Louis Bacifue-Grammont^ Louii
AIC/JJ • Irene Beldiceanu • Nicoara
Beldkeanu • Paul Dumonı • François
Georgeon* Ruberr Manlran *• AnJre
Raymond^ Jean Paul /?ou_c • \icoia.s
Vatüı^Gılles Veinsteın
Çeviren:
TANÎLLİ
K
OB,Palkan yanmadasında, kabaca
bugünkü Türkiye Trakyası'ndan baş-
layıp, Makedonya'yı kat ederek Yan-
ya kentinin kuzeyinden geçen bir çizgj-
nin yukansında kalan yerlerde, büyük
bir çoğunlukla Bulgar ya da Sırp kö-
kenli halklar, Adriyatik kıyısında Ar-
navutlar, en önemli bölümü Timok-
Morava yöresinde. bir bölümü de
Bosna ile Hersek'te oturan Eflâk halk-
lan yaşamaktadır. Bu çizginin güne-
yinde, Doğu Makedonya'da, Tesal-
ya'da, Epeiros ile Mora'da Bulgarlar.
Rumlar, Arnavutlar, Slavlar bulun-
maktadır. Arnavut kökenli halk, bu
bölgede yerleşenlerin üçte birini oluş-
turuyor. Balkanlardaki Slav ülkelerin
hemen bütün kent merkezlerinde.
Rum topluluklar da yaşamaktadır.
Kuşkusuz. bugünkü Yunanistan"da.
Yunan halkı, kırsalda olduğu gibı
kentte de çoğunluktadır.
'ultarun Hıristiyan
kitlelere İslamı kabul
ettirmekte çıkan yoktu;
çünkü, İslama geçiş, her
Hıristiyan çiftçinin ödediği -25
akçelik- bir vergi (ispençe) ile
başvergisinin kesilmesi
demekti.
Müslüman halkın Hıristiyan ve Yahu-
di halka oranla artışı. 1478 ve 1488-
1489 yıllan arasında birbirine benzer
durumda ise Türk hane sayısı 12 500
dolayında olmak gerekir. İstanbul'da,
1488-1489'da. 22 binden fazla hane ol-
malı. Bu toplam üzerinden. 670 hane,
iki Rumen ticaret kenti halkından,
1484'te sürgüne tâbi tutulan Kilia ile
Cetatea Alba'dan gebyordu. Sonraki
yüzyılın başlannda, kentte 80 bin hane
olmuş olmalı. Müslümanlar yüzde 58.
3'ü, Hıristiyanlar yüzde 31.61 'i ve Ya-
hudiler yüzde 10.08'i temsil ederler.
Edirne kentinde. 1488-1489'da, Müs-
lüman olmayan bin ev ve XVI. yüzyı-
hn başlannda, 522 Hıristiyan ve 201
Yahudi haneye karşıbk. 3338 Müslü-
man hane buİunmaktadır.
D."oğu Makedonya'nın özgün bir
görünüşü vardır: Eyaletin güneyinde
halk Rumsa, kuzey yörelerinde köy-
lerde çoğu kez Slavlar oturur; ancak,
-pek bilinmezlikten gelinir- kimi köy-
lerde, Bizans imparatorlannın XIII.
yüzyıl boyunca yerleştirdikleri Türk,
daha da doğrusu Kuman kökenli Hı-
ristiyan bir halk da buİunmaktadır:
Belgeler, orada oturanlann Türk kö-
kenli adlar taşıdığıru gösteriyor, biz de
buradan çıkanyoruz. 1478-1479'da.
Selanik halkının toplamı 2258 haneye
yükseliyor; bunun 932'si Müslüman
ve 1326'sı Hıristiyan'dır. Bir sonraki
yüzyıbn başlannda, kentte, 1229 Müs-
lüman, 981 Hıristiyan ve 2645 Yahudi
hane vardır. Serez kentinde, 1478-
1479'da 3200, Drama'da 772 ve Zih-
na'da 2 bin nüfus yaşamaktadır.
.imi kentlerde. belli bir iktisadî
rol oynayan, hayli önemli bir Ermeni
nüfus olmalı. İstanbul Ermenilerinin
bir bölümü. Cetatea Alba ile Kefe kö-
kenli idi. Balkanlar"da. Hıristiyan ol-
duğu kadar Müslüman da olan Bo-
hemyalılan (Çingeneler) unutmamalı.
1498'-1499 tarihli bir yönetmelik. İs-
tanbul'da, Edirne, Vize, Geübolu.
Yanbolu'da, Niğbolu sancağında,
Sofya'da ve çeşitli Sırp ülkelerde Hıris-
tiyan Çingenelerin varlığından sözedi-
yor. Bu halk, âdeta uyarak başa geç-
mış şetlenn yönettiğı aşıretler halinde
yaşı>ordu. Son olarak, Istanbul'da bir
Italyan topluluğun bulunduğunu da
söyleyelim.
bir Türk halkına ya da bir Ortodoks
Türk-Rum kanşımına ilişkin olmalı;
ıkinci halde ise Gregoryen mezhepten
bir Türk halkı ya da bir Gregoryen Er-
meni-Türk kanşımı söz konusu olma-
lı.
XV.
-10-
smanlı İmparator-
luğu'nda, kökenleri ve
dinleri pek değişik
halklar oturuyor; sa-
yımlardan anlayabili-
yoruz bunu.
.üçük Asya'da, Müslüman hal-
kın yanısıra bir Hıristiyan halk da var-
dır. Batı Anadolu'da, Bursa bir yana.
Müslüman olmayan öge Rum ya da
• yüzyıbn sonlannda Ana-
dolu'nun uzak-doğusu. Osmanlı ege-
menliğıne geçmiş değildir henüz.
Böylece, XVI. yüzyıbn başlannda.
Mardin ilinde, 5782 hane Müslüman,
2427 hane Hıristiyan ve 92 hane Ya-
hudi vardır ve Hıristiyan halkın bir
bölümü Ermenidir.
Aynı dönemde, Bayburt ilinde, 977
hane Müslüman, 3775 hane Hıristiyan
buİunmaktadır ve bu Hıristivanlardan
352 hanesi bağışıklıklardan yararlan-
maktadır. Hıristiyan halkın bir bölü-
mü, Mardin'de olduğu gibi Ermeni-
dir.
litikalan .olmadı görünüşe göre.
Bosnalılann, dillerini koruyarak so-
nunda Müslüman olduklan gerçektir:
aynı şey Arnavutlar için de doğrudur
bir bölümüyle. Daha sonra. Doğu
Makedonya Rumenlerinden bir
küçük topluluk, Megleno-Rumenler.
yine dillerini koruyarak, İslama geçe-
cektir Asya'da Lazlar da, bir olasılı-
kla XVII. yüzyılda. İslamı kabul etti-
ler.
Son olarak, XVII. yüzyılın ikinci
yansı boyunca. bir küçük Yahudi gu-
rubu. topluluğu sarsıp çalkalandıran
dinsel kanşıkhklann sonunda. İslam-
laştı; öte yandan. kimi Hıristiyanlann
-daha çok kuşkulu- dinsel inancı.
sapkın bir İslama geçişi destekledi.
kin iki yüze yakın kelime, Osmanh kö-
kenlidir.
B
B,
I
XV.
.stanbul'dal478'de,9517
Müslüman hane, 5162 Hıristiyan
ve 1647 Yahudi hane olmaİc
üzere, 16 326 hane vardı.
1488-1489 tarihli bir sayım,
İstanbul'da ve Galata'da. 9776
hane -ki 40 bin dolayında kişi
demektir.
Ermeni kökenlidir. Saruhan, Aydın,
Menteşe, Germiyan ve Kengeri illerin-
de. Müslüman olmayan pek fazla de-
ğildir. Örneğin 1488-1489'da Aydm'-
da Hıristiyan halktan sadece 576 hane •
vardır; Menteşe'de 219. Germiyan'da
199 hane Hıristiyandır. Daha doğuda,
Hamid ilinde. durum buna benzer.
Akdenız kıyısının geri kalanında. Hı-
ristiyanlar azınlıktırlar. Bunun gibi,
Ankara ilinde. 1488-1489'da, sayımı
\apan. Hın^ıi\an halktan yalnız 824
yüzyıldaki Osmanlı sa-
yımlannın açıkladığına göre, Kara-
man ilinde, Rum ilindeki (Tokat, Si-
vas) gibi. göçebe olduğu kadar yerle-
şik bir miktar Hıristiyan Türk vardır.
Hınstiyan Türk halk. sözkonusu yöre-
lerin bir özelliği değildir yalnız.
Küçük Asya illerinin önemli bir bö-
lümünde, Hıristiyan Türkler yaşa-
maktadır: bunlann taşıdıklan adlar.
Arapça ya da Farsca değil. Türkçe kö-
kenlıdır çoğu kez. Şunu da ekleyelım:
XIII. yüzyılla ilgili bir Bizans kaynağı,
Alaşehir'de (Filadelfıya) Hıristiyan
Türk halka ilişkin ilginç bilgiler ver-
mektedir.
.umlar, Ermeniler ve Hıristiyan
Türkler, Küçük Asya"da. Müslüman
olmayan tek halk değildir. Trabzon
ilinde, kişi adlan, her zarnan Rum
kökler taşımıyor; kimi sakinler. öyle
sadece sancak merkezinde de defii!.
•abıâli, kitle olarak Türkleştirme
ya da zorla İslamlaştırma politikası
gütmekle suçlanamaz kuşkusuz. Yeni-
çerileri Hıristivan bir ortamdan alıp
onlan Osmanhlaştınyordu elbette:
ancak, yenıçen bırlıklen ıçın topladığı
oğlan çocuklann oranı. imparatorluk
halkı ile karşılaştınldığında devede
kulaktır. Dahâsı. bu seçkin topluluğa
katılış, yetenekli olanlara, daha yük-
sek makamlann kapısını açıyordu; o
kadar ki. bu zorla toplama. ona konu
olanlarca herzaman kötü karşılanma-
dı.
VFerçekten, sultanın "Hıristiyan
kitlelere İslamı kabul ettirmekte çıkan
yoktu; çünkü, İslama geçjş. her Hıris-
tiyan çiftçinin ödediği -25 akçelik- bir
vergi (ispençe) ile başvergisinin kesil-
mesi demekti. XV. yüzyılda. her iki
vergjnın toplamı. iki altın paraya (7.14
g.) eşitti en azından. Kuşkusuz hazine.
Hıristiyan olmayan çiftçinin ödemek
zorunda olduğu toprak vergisini yeni
Müslümandan alarak, her iki verginin
bir bölümünü toplardı: ancak. bir top-
rak parçasından yararlanma istisna idi
ve bir toprak parçasına sahip olan
Hrkaç örnek vermeli mi?
Bir odada oturulur. bir yatakta yatı-
. lır. camı ve kuşkusuzçercoesı olan bir
pencereden bakılır. Odanın bir döşe-
mesı ve bir tavanı vardır. Kap-kacak.
bir dolapta sıralanmıştır ve yemekler,
içinde bir sofranın bulunduğu sofada
yenir. Masada, kökü -bugün artık kul-
lanılmayan- Osmanlı fağftırdan gelen.
farfuriler (tabaklar) vardır. Açıklama
sürdürülebilir: Yatakta bir çarşaf var-
dır ve pencerelerde de perde. Güney-
doğu Avrupab bir tüketici. abş-verişi- i
ni bir bakkaldan ve zerzavatçıdan ya-
par. Bir lokantanın yemek listesine ba-
kan bir turist, Türk adlar taşıyan hayli
yemek ve tath görecektir orada.
D'oğu Avnıpa halklannın üzerin-
deki bu derin etki. Türklenn oynadık-
lan rolü iyi gösteriyor ve veni bir kent
uygarlığının temellennı ilk atanlar
Türkler olmuştur orada. Denilebilir
ki, Almanlann Avrupa'da Slavlar ve
Macarlar üzerinde oynadığı rolü. Ba-
bıâli, Balkan kent uygarlığının yapılan-
masında oynadı.
•
Xlke olarak şeriatı. yani Müslüman
din yasasını gözönünde tutmak zo-
runda olan devlet. halkının karmaşık
doğası nedeniyle. imparatorluğu oluş-
turan çeşitli topluluİdann örf ve âdet
hukukunu tanımak zorunda görür
kendini; İmparatorluğa katılan halk-
lar arasındaki kanşıkîıklardan kaçın-
mak kaygısının yanı sıra. iktisadî tür-
den düşünceler de dayatmıştır bu tutu-
mu. Osmanlı yönetiminin yararcılıgını
göstermek için, iki örneği hatırlatmak
yeter: Osmanlı sultanı. Sırp maden >a-
salannı sürdürmeyi. bu alanda hiçbir
deneyimi olmadığından. kendisi için
"oğu Trakya'da. XV. yüzyıhn
sayımlanna göre, kırsal kesim Türk-
tür; ancak. Edirne ve İstanbul gibi bü-
yük kentlerde de önemli bir Rum halk
buİunmaktadır. 1453'ten sonra İstan-
bul'un Hıristiyan halkı, Osmanlı sür-
gün politikasının bir ürünüdür özün-
de. Yeni sakinler, imparatorluğun çe-
şitb bölgelerinden gelmişlerdir. İstan-
bul'da 1478'de, 9517 Müslüman hane,
5162 Hıristiyan ve 1647 Yahudi hane
olmak üzere, 16 326 hane vardı. 1488-
1489 tarihli bir sayım, İstanbul'da ve
Galata'da, 9776 hane -ki 40 bin do-
layında kişi demektir- Hıristiyan ve
Yahudi'nin yaşadığını gösteriyor.
Şeriatla yönetilen Osmanlı İmparatorluğu'nda Müslüman tebanın din işleri; (soldan sağa) müftü, kazasker ve imamlar vasıtasıyla yühitülüyordu.
hane kaydeder. Hıristiyanlar, Sinop'ta
da az sayıdadırlar; Kastamonu'da.
1488-1489'da, 2322 hane bibniyoron-
lardan.
Jliski Trabzon İmparatorluğu'-
nda, Hıristiyanlar çoğunluktadır buna
karşılık. XV. yüzyılın sonlannda.
Trabzon'la Rıze'de, 27 131 hane var-
dır. Trabzon kentinde, 186 Ermeni.
957 Rum, 49 Venedikb' ile Cenevizli ve
258 Müslüman hane buİunmaktadır.
Bir olasıbkla, kırsal kesimde Lazlar da
vardır. Kayseri yöresinde, Hıristiyan
halk. Ermeni ve Rum kökenlidir. To-
kat'la Sivas'ta, önemli bır Hıristivan
Ermeni gibi görünüyor. ötekiler de
Laz. Babıâli'nin yönetim politikası,
Anadolu'daki Türk cgeye fazla güven
beslemediğinden, bütün Küçük As-
ya'da, Balkanlar'dan gelmiş ögelere,
Slav, Rum, Arnavut, Eflâklı ve hatta
Sakson ya da Macar kökenli olup di-
ninden henüz dönmüş insanlara tımar
vermeye götürdü onu.
'ski Trabzon
İmparatorluğu'nda,
Hıristiyanlar çoğunluktadır. XV.
yüzyıbn sonlannda. Trabzon'la •
Rize'de. 27131 hane vardır.
Trabzon kentinde, 186 Ermeni,
957 Rum, 49 Venedikli ile
Cenevizli ve 258 Müslüman hane
buİunmaktadır.
halk vardır: ne var ki, kimi toplulukla-
nn etnik kökenleri bazı sorunlar ya-
ratmaktadır. II. Mehmet'in yaptırdığı
sayım. kentlerde, "Rum" ya da "Er-
meni" adlar taşıyan mahalleler kayde-
diyor. Sakinlerin adlan, şaşırtıcıdır;
kimi insanlann adlan Türk kökenli. O
zaman da şu soru ortaya çıkıyon
"Rum" teriminin Rum halkını ve "Er-
meni" teriminin Ermeni halkını işaret
etmemesi mümkün müdür? Birinci
halde Rum, Ortodoks Hıristiyan olan
'smanlı İmparatorluğu'nda
1500 yılı dolayında oturanlann sayısı
hakkında genel bir fıkirde bulunmak
mümkün mü? P-umeli'de. toplam ola-
rak. 1 milyon 111 bin 799 hane vardır
ki, bunun 862 bin 707'si Müslüman ol-
mayan (3 milyon 882 bin 180 kişi dola-
yında) ve 244 bin 958'i Müslüman ha-
nedir (1 milyon 469 bin 750 kişi dolayı-
nda). Küçük Asya'da o yüzyılda 420
bin hane vardır: Bunun 388 bin 397'si
Müslüman (2 milyon 330 bin 382 kişi
dolayında) ve 31 bin 725'i Müslüman
olmayan hane (142 bin 765 kişi dolayı-
nda). Müslüman ailenin çok kanlı ol-
duğu gözönünde tutulursa, Osmanb
İmparatorluğu'nda halkın toplam
sayısı, 7 825 bin kişi dolayında olmak
gerekir.
kjultanlann imparatorluğu. çok
uluslu bir devlettir ve uyruklan da çe-
şitli dinlerden; aynca, başı, yöneticileri
ve anayasası, zorunlu olarak Müslü-
man olan bir devlettir bu. Babıâli. Hı-
ristiyan ya da Yahudi uyruklannı din-
lerini değiştirmeye ve islamı kabule
zorlamayı denedı mi? Bu soruya yanıt
verirken aynntılardaki inceliklere dik-
kat etmeli: Şultanlann, Müslüman ol-
mayanlan İslamlaşürma gibi bir po-
köylülerden abnan vergilerin tutan, en
iyi hallerde, ispençenin -aşağı yukan-
yüzde 50'sini temsil edıyordu. Başver-
gisinin payı eklendiğinde, imparator-
luk hazinesi İslama her dönem için bir
altın paradan (3.57 g.) fazlasmı kaybe-
diyordu. 1488 yılında, Anadolu'nun
Hınstiyan halki Müslüman olsaydı.
Babıâh'.onlarcakilogramaltınyiürirdi.
1500'de imparatorlukta 894 bin 432
hane Hıristiyan vardı. Babıâb, yıllık
2800 kg. altın dolayında bir parayı
gözden çıkarmayı istemezdi ve Hıristi-
yanlan İslamlaştırmada öylesine az
çıkan vardı ki, dönmüş Hıristiyanlar
üzerinden ispençeyi almayı sürdürdü
çoğu kez. Kimi Osmanlı sayımcılann
doğruladığı bir olaydır bu.
çıkarb bulmuştur. Öte yandan, Hıris-
tiyan askeri kurumlanndan yarar sağ-
lamak için, Osmanlı fethinden önce
hafıf süvari birlikleri ya da kale garni-
zonlan sağlamış olan halklann örf ve
âdet hukukunu tanımıştır.
B
Ba'alkanlarda, Osmanlı egemenb-
ğinin bir başka yüzü görülüyor. Halk-
lann değiş-tokuşu ya da göçü yüzün-
den, XX. yüzyılda Türklenn sayısının
büyük ölçüde azaldığı bir gerçektir.
Osmanlı egemenliğjnin sona ermesine
karşın, Avrupa'nın güney-doğu halk-
lan, güçlü bir Türk damgasını bugün
de taşırlar: kentler Osmanlı görünüşü-
nü ağır ağır yitirirler. ancak âdetler ve
belli bir Osmanlı sözlüğü. vaktiyle sul-
tanlann otontesinde >aşamış halkla-
nn dilinde varlığını sürdürür. Arna-
vutlann. Bulgarlann. Rumlann. Ma-
kedonyahlann, Bosnalılann, Sırplann
ve Rumenlerin mirasçı olduklan söz-
lüğe sıradan bir göz atmak. Osmanlı
uygarlığının Balkanlardaki yaşama
kendisini nasıl dayatüğını ve onun
kimi görünüşlerini ne tür biçimlendir-
diğini gösterir. Bir evin düzenine. giyı-
me, mobilyaya, yemeye-içmeye ya da
kent çevresine giren çeşitli ögelere iliş-
•ir başka görünüşün altı çizilme-
li: Osmanb egemenliği, Anadolu'da
olduğu kadar Balkanlar'da da hüküm
süren anarşiye son vererek, siyasal is-
tikran ve giderek iktisadî etkinliği gü-
venceye bağlamıştır. Şunu da ekleye-
lim: Devlet mallannın kiralanması.
Rumlann ve Ermenilerin elinde oldu
başlarda; XV. yüzyılın son on yıbndan
başlayarak. İspanya monarşisinin hü-
küm sürdüğü yerlerden gelen Yahudi
sığınmacılar önemli bır rol oynamaya
başlarlar.
Osmanlı9
MuseYİlere niçin kucak açtı?
O
smanlı İmparator-
luğu'nda, XV. yüz-
yılda, kökenlerine
göre ikiye aynlabile-
cek bir Yahudi halk
görülüyor
1) Osmanlılar, işgal ettikleri toprak-
larda, ke'ndilerinden önce oralara
yerleşmiş bir Yahudi halk buldular.
Eski Bizans İmparatorluğu'nun Ya-
hudileriydi bunlar. Böylece belgeler,
XV. yüzyılda Saruhan'da, Kınm'da,
Gelibolu'da, Korinthos'ta, Selanik'-
te ve kuşkusui İstanbul'da Yahudi
topluluklann yaşadığını gösteriyor.
1488-1489'da Osmanlı maliyesı.' İs-
tanbul'da 429 hane kaydediyor ki. 2
bini aşkın Yahudi demektir.
2) Babıâli'nin ülkesine çok sayıda ge-
len Yahudiler, Katolik krallann 31
Mart 1492'de yayırnladıklan kovma
karanndan sonra, İspanya yanma-
dasından. güney İtalya'dan ve hatta
Germen ülkelerden ve Provans'tan
ydia çıkıyorlardı. Osmanlı sayımlan,
az-buçuk ün kazanmış bütün kent
merkezlerinde. önemli Yahudi top-
luluklann varlığından sözediyor.
Halkın yüzde 60'ından fazlasmı Ya-
hudilerin oluşturduğu Selanik kenti.
XVI. yüzyılda, Osmanlı İmparator-
luğu'nun büyük Yahudi başkenti
olacaktır.
İmparatorluk sayımcılan, çeşitli top-
luluklann kökenlerini kaydediyor-
lar. İspanya, Portekiz, Sicilya. Pro-
vanş, Almanya, vb. Örneğin Edirne'-
de. İspanya, Portekiz. Sicilya ve Al-
manya'dan gelen göçmenler yerleşti-
riliyor. Valona da. hayli önemli bir
Yahudi yerleşim merkezidir; XVI.
yüzyılın başlannda halkın yüzde 35.
84'ü Yahudidir orada. Şu da önenüi:
Kovma karanndan başlayarak, her
Osmanlı kenti, Batı'dan gelen ve söz-
konusu yerin iktisadî önemine göre
belli sayıda Yahudi topluluklanna
kapılannı açacaktır. Babıâli'nin, Ya-
hudi göçü karşısındaki olumlu poli-
tikası, bir olasıbkla şuradan kaynak-
lanıyor Sultan. Ermeni ögesinin,
özellikle de Rumlann iktisadî rolüv le
mücadele etmek istiyordu; çünkü
Rumlar, Osmanlı devletinin nüfuzu-
nu hırpalayıp sarsmanın düşü için-
devdiler.
y bakımdan, Osmanblar.
köylülüğün çoğunluğu için servajın
safdışı edilişini getiriyorlar beraberle-
rinde; ancak. kent bakımından, yöne-
tim. Batı'nınkilere benzer kentsel ku-
rumlar yaratmakta yetersiz kahyor.
Son olarak, Batı Avrupa'nınkini ha-
tırlatan bir feodal sistemin bulunma-
dığına işaret edelim.
.f\.skeri alanda yeniliklerde bulun-
ma>ı başardılar Osmanlılar. Sultan-
lar. her türlü aşiret bağmdan kurtul-
muş, baştan aşağıya hükümdann kişi-
liğine bağlı bir ordu yarattılar. Orta-
çağ'dan kalma onur duvgusuyla felce
uğramış ordulara karşı topçuluğun
yoğun kullanılışı; piyadenin. yani ye-
niçerilerin etki ve başansı ve tımarbla-
nn sağladığı hafıf süvariden zekice ya-
rarlanma. Hınstiyan ordulara karşı
Osmanlılann üstünlüğünü sağlayan
etkenler oldular. \
V i
i eni efendiler, imparatorluğa '
kattıklan ülkelere yeni bir yaşam biçi- '
mi getirip soktular. Başbbaşına bır ]
sözlük, bu etkinin canlı tanığıdır; Bal-
kan dilleri, günümüze değin damgası-
nı taşıyor bunun.
Şaşırtacak bir saptama ile son vere-
lim bahsimize: Dönemin Osmanlı
dünyasınınkımigörünümleri.modern |
devletin habercilendir; çünkü sultan,
yetkilerini kullanmada. yalnız şeriatça
değil. boyun eğdirdiği halklann örf ve
âdet hukukunca da sınırlı bir hükünı-
dardır.
SÜRECEK
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Öğretmentep Gününde
Nadir NadLSilifke'de yaşayan yazar, emekli felsefe öğretmeni
Sami Gürtürk'ten şu notu aldım:
"Sevgili M. Ekmekçi;
Yazıların da olmasa dünyadan habersiz kalacağız bu-
racıkta. Kimi haberler ınsanın ıçini sızlatıyor. Ama evre-
nin düzeni bu.
Aldoğan kardeşe bizlerden selam ve sevgiler. Gözle-
rinden öperek."
Sami Gürtürk, geçenlerdeölen Ural Armay'ın 1990'da
kendisine yolladığı bir mektubu daeklemiş. Ural Armay,
şunları yazmış Sami Gürtürk'e:
"Sevgili Gürtürk,
Incelik dolu notunuzla gönderdiğiniz o güzelim kitabı-
nızı duygulanarak, severek, hayranlıkduyarak vedeyer
yer yutkunup gözlerimi silerek okudum. Bilmiyorum ne-
den böylesine etkilendım, bu kadar sarsıldım. Ben de
oğretmenlik yaşamını geride bırakmış bir emekliyim on-
dan mı? Beş yıl sonra ben de aynı Yozgat Lisesi'nde
okudum, orayı bitirdim, ondan mı? Ortak tanıdığımız in-
sanlardan sevgiyle söz etmişsiniz (örneğin Hamdi Ko-
nur dosttan) Onun için mi? Olağanüstü bir belleğiniz var,
ona duyduğum hayranlıktan mı? Öğretmenliği bencile-
yin çok sevdiğinizden mi? Çektiğiniz çileleri, tath anılar-
mışçasına anlatmanızın kanıtladığı bilgeliğinizden mi?
Yüreğiniz kadar an dilinizden mi? Yoksa, tüm bu sayıp
(kuşkusuz saymadıklarım da...) saygı duyduğum nitelik-
lerinizin toplamından mı?..
Savaşımınızın sürmesini diliyorum, tüm yüreğimle.
Çünkü biliyorum ki sizi yaşatan biraz da bu uğraşınız,
kavganızdır.
Bana kitabınızdan beş taneyi ödemeli gönderirseniz
sevinırim. En içten sevgi ve saygılarımı, iyi dileklerimi
sunarım."
Oğretmen Vural Akdeniz Samsunluydu. 1964 doğum-
lüydu. Bu yıl Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakül-
tesi'ni bitirmiş, Diyarbakırın Çınar ilçesinin Aktepe
köyünde öğretmenliğe başlamıştı. Köyde, birkaç kez,
PKK'lılar para istemişlerdi. Beş yüz bin lira istediklerin-
de:Beş yüz bin liramyok. Üç yüz bin lira verebilirim! de-
mişti.
29 Ekim 1992'de Vural Akdeniz Ankara'ya geldi; An-
kara'da sözlüsü bir oğretmen arkadaşı vardı, evlene-
ceklerdi. Kasım başında Ankaradan Diyarbakır'a dö-
nerken, yanında ilkyardım malzemesi görürdüğünü
arkadaşları anlattılar. Ankara'ya geldiğinde. arkadaşla-
rına "PKK. bana gözdağı veriyor, Istiklal Marşı'nı çocuk-
larasöyletmememi istiyor!" demişti. Vural Akdeniz, can
korkusuyla, İstiklal Marşı'nı söyletmedi! Ne yapmalıydı?
Oğretmen Vural Akdeniz, 11 Kasım 1992 günü, saat21.
OO'de evinden alınıp kurşuna dizildi, öldürüldü! Vural
Akdeniz, 10 Kasım'da ne yapmıştı acaba? Cinayeti PKK
üstlendi! Kurşuna dizilen Mustafa Kemal miydi?
Vural Akdeniz'in öldürülmesinden sonra, Güney-
doğu'da çeşitli köylerde görev yapan gencecik arkadaş-
ları. Ankara'ya koşuştular. Cumhuriyet'e ilan verdiler.
Gelip arkadaşlarını anlattılar. Arkadaşları, "Her gün Di-
yarbakır'dan kargo uçaklarıyla yaralı, ölü taşmmasına
»karşın arkadaşımızın cenazesi Samsun'a ambulansla
gönderildi!" dediler. "Neden? " diye soruyorlardı, "11
saat gecikmeyle, tek şoförlü bir ambulansla, cenaze
Samsun'a götürülmüştü?" Vural'ın yüzü yakınlarına bile
gösterilmek istenmemiş, buna gerekçe olarak da "Vali-
nîn izni gerekir" denmişti! Samsun il Milli Eğitim Müdü-
rün. tören sırasında yaptığı konuşmada, insan haklarıyla
ilgisi olmayan sözler söylemiş, "Allah, böyle şehitler
nasipetsin!" diyeeklemişti. Askerliksorunu olan Vural'-
ın abisi, tören alanında polisçe aranmış, bu yüzden kar-
deşinin cenaze törenine katılamamış! Oğretmen Vural
Akdeniz'in kitapları. Jandarmaca Aktepe köyünden alı-
nıp Çınar'da oğretmen evine konmuş! Arkadaşlarından
Vural Akdeniz'in bir vesikalık fotoğrafını aldım. Sarışın,
yakışıklı. Arkadaşları arasında, birgenç kız gözyaşlarını
saklayarak ağlıyordu!
Cumartesı sabahı, izmir'e geldik. Izmir Belediye Baş-
kanı Yüksel Çakmur, Nadir Nadi Caddesi'ne konan Na-
dir Nadi'nin büstünü açmak için bir tören düzenlemişti.
Caddenin eski adı Milli Kütüphane Caddesi'ydi. Meclis
kararıyla bu değiştirilmiş, "Nadir Nadi Caddesi" adı ve-
rilmişti. Bu, bir yıl önce olmuştu. Şimdi açılan büstü. 9
Eylül Üniversitesi'ne bağlı Buca Eğitim Fakültesi'nin öğ-
retmenleri, öğrencileri hazırlamışlardı.
Karşıyaka Bostanh'da Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Parkı
ile büstü vardı. Tarık Zafer Tunaya'nın -parkıyla büstü,
Gazı Mustafa Kemal Paşa Bulvan'nın başındaydı. Gün-
düz ökçün'ün parkı aynı bulvarın orta noktasındaydı.
Turan Güneş parkı, Alsancak'ta Gündoğdu'daydı. Ha-
san AN Yücel'in büstü yapıldı. Hasan Ali Yücel'le, Şevket
Süreyya Aydemir'e ayrılan yerler Karşıyaka'daydı. Yük-
sel Çakmur, "Karşıyaka'da, kıyıda nefis yerler olacak"
diyordu. Halk ozanı Aşık Veysel için karar yeni çıkmış,
Veysel'in yerı için Çakmur'a yetki verilmişti.
Yüksel Çakmur, Nadir Nadi'nin büstü açılırken yaptığı
konuşmada "Hocam" dedi Nadir Nadi'ye. Nadir Nadi,
gerçekten öğretmendi. Biz gazetecilerin de halkın da
öğretmeniydi.
İzmir Opera-Balesi'ne Nadir Nadi Gaddesi'nden gidi-
liyor. Nadir Nadinin büstü de operaya bakıyor. Gelen-
ler, onun büstünün önünden geçecekler.
Bugün 'Öğretmenler Günü.' Tüm öğretmenlere selam
olsun.
BULMACA
SOLDAN SAGA: 1 2 3 4 5 6
1/ Tuzsuz taze pcy-
nirden yapılan bir
helva. 2/ Yunan ra-
kısı... Büyümemiş
karpuz. 3/ Siyah
tüylü bir av kuşu...
Hamurun ekşitiûne-
siyle yapılan mayhoş
icecek. 4/ Mafya ör-
gütünün suskunluk
yasası... Yabana. 5/
Bir nota... Satıcının
alıcıya verdiği hesap
pusulası. 6/ Içi kre-
mayla doldurulan
bir cins pasta... Ze-
hir. 7/ Mahkeme sonucunu gösteren
resmi belge... Uzaklık anlatmakta
lcullaıulaıı söz. 8/ Süriinün önünden
giderek ona kılavuzluk eden koç ya
da teke. 9/ Insanın düşünme ve akıl
yürütme yeteneklerinin tümii... Naz,
işve.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ XIX. yüzyıl müziğinde genellikle
piyano için yazılan ve bir ruh duru-
munu ya da bir düsünceyi anlatan
serbest yapılı müzik parçası. 2/ Yoğurt, pekmez gibi koyu şey-
leri suyla inceltmek... Sulak yer. 3/ Olmak yardımcı eylemiyle
birlikte kuUanıldığında "sarsümak, şaşırmak" anlamı veren söz-
cük... Bir öğretim kurumu. 4/ Sinop ilinde bir ilçe. 5/ Hayat
arkadaşı.... Balık yumurtasıyla yapılan bir tür meze. 6/ Fas'ın
başkenti... Kuzu sesi. 7/ Uluslararası Çalışma Örgütü'nün sim-
gesi... Akıl... Bir soru sözü. 8/ Bir kimseyi özürlü gösteren du-
rum ya da olay. 9/ 1 i taneli bir zevtin cinsi.