03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 KASIM1992 SAU CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 'Iki Kadın'm galası • Kiiltür Servisi- Çağdaş Gazeteciler Derneğı (ÇGD) İstanbul Şubesi, Yavuz Özkan'ın "İki Kadın"adlı fılmirungalasını gerçekleştirecek. ÇGD'nin kültür ve sanata ka,tkıda bulunmak amacıyla düzenlediğı gala, bugün Cemal Reşıt Rey'de saat 21.00'deyapılacak. Başrollerini Zuhal Olcay. Serap Aksoy. Haluk Bılginer ve Tunca Yönder'ın paylaştığı fılmdeki rolüyle Serap Aksoy'a en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü verilmiş. ancak Aksoy kabul etmemiştı. Balmumcu Etkinlikleri • Kültür Servisi- Balmumcu etkinlikleri kapsanunda, yer alan Leman Sam konserleri, yann yapılacak galayla başhyor. Türkiye'nin ilk ve tek pop müzik konseri olan Balmumcu'daki konser. 25 kasım-12 aralık arasmda, herçarşamba. perşembe, cuma. cumartesi ve pazar günleri izlenebilecek. TöPk filmleri haftası • BRÜKSEL(AA>- Belçikada, Anvers Beledıyesi hımayesinde düzenlenen Türk Filmleri Haftaa 29 ekime dek sürecek. Haftaya katılan filmler arasında. Tunç Başaran'ın "Piano Piano Bacaksız", Fehmi Yaşar'ın "Camdan Kalp", Füruzan-Gülsün Karamustafa'nın "Benim Sınemalanm". Xavier Woller'in "Umuda Yolculuk", Thomas Drager'in "Metin", MuammerÖzer'in "Bir Avuç Cennet", Ömer Kavur'un "Gizh Yüz", Zülfü Lıvaneli'run "Sis" ve İsmet Elçı'nin •'DüğüıTadlı yapıtlan bulunuyor. KSM'desöyleşi • Kültür Servisi- Kadıköy Beledıyesi Kültür veSanat Merkezi'nde, bugün saat 14.00-17.00 arasında, Vedat Günyol. Arife Kalender Önel, Osman Şahin ve Öner Yağcı kitaplannı imzalayacak veokurlanyla söyleşecekler. . Salı Toplantılan' • Kültür Servisi- Yapı Kredi Kültür Merkezi'nce düzenlenen "Salı Toplantılan'nın bu haftaki bölümünde, bugün saat 18.30'da. "Yeniinsan yaratmarun neresindeyız? Yaşamın molekülü genetik ve msanın çözülen sırlan" tartışılacak.Orhan Bursalı'nın yöneteceği toplantınm konuşmacılan, Beyazıt Çırakoğlu. Ash Torun ve Zeynep Tümer. bugün bilsak 24 Kasım Salı : 19.00 CihangirSeminerieri 4 TÜRKİYEDE SIVİLLEŞME VEDEMOKRASİ SORUNU 2. Az Gelipni}lik ve Danokrasi "Azgeüşmişlere Az-Demokrasi: Demokrasinin önündeki Azgelişmişlik Engeli" Sadun EMREALP Abdurrahman DÎLtPAK Cengiz ARIN Görsd Sanat Atölyejeri Mehmet GÜLERYÜZ yönetiminde Perşembe-Cuma Fotoğraf ve Sinema Atölyesi Selçuk TURANLI Seramik Atölyesi KadriyeEzel AĞAOĞLU yönetıminde Sah - Perşembe-Cumartesi Cafe-Foyer-Bar(Giriş) Rock Cafe-Bar(5.Kat) Türk Gecesi bilsak, sıraselviler cad., soğancı sok. 7 cihangir 243 28 79-99 RAR RESTAllRANT Bir eski Manasür ortamında Pazar hariç her gece ve JAMSESSION Akşamyemeği istanbul Devlet Opera ve Balesi, üç Avrupalı genç koreografın yapıtlanndan oluşan bir program sımuyor Gençliğîn ve güncellîğin çekicîliğiŞEBNEM AKSAN İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde. üç Avrupalı genç koreografın yapıtlanndan oluşan program, 20. yüz yıL neo klasik stil ve anlayışında, oldukça başanh, görmeye değer sürpriz bir program. George Balanchine'in 30'lu yıllarda geliş- tirmeye başladığı neo-klasik stil, konu ve anlatıma gerek görmeyen salt hareket dili- nin yeterli kılındığı. dekor kostüm gibi öğe- lerden annrruş, müziği dansa temel kılan, müzikle başa baş gjden bir yapı özelliğıne sahiptir. Neo-klasizm, klasik balenin tüm teknik kuramlanru benimsemiş olmakla be- raber bu kuramlan en mükemmel noktası- nda aşabılen, çarpıtan, büken, kırabilen bir esneklık gerektirir. Müzıkte modern kom- pozitörler disonan sesleri nasıl kullanmışlar- sa, bu sülde klasik balenin bazı kuramlanru aynı anlayışla kırar. Örneğin; mükemmel bir develope a la second (bacağın yana açı- Iması) ayak ucunu sivri germesi beklenir- ken, geri (flex) çekerek çizgiyi kırar.. Vücu- dun yere dikey merkez çizgisi, kalçalann asla şaşmadığı karelik kuramı, kollar ve üst bedenin birbirini dengeleyen hareket ve uyum teorisi her yöne savrulabilen, kınlan, bükülen çizgilerle aşıhr. Ancak bu kınlma, kuramlan aşma. aynı zamanda kuramlara uymakla bırlikte yûrûtülür! Koreograf, çiz- giler ve kuramlarla bir oyun oynar gibidir Programın ilk parçası olan Uvertürler bu stilin tipık bir örneğıni sergiliyor. Gala gece- sı izledığim programda bilhassa ilk parça çok yavaştı. Orkestrarun hızlanması gerek- tiği gibi dansçılann da müziğin önünde ve üstünde, kendilerini çok daha tehlikeye atarcasına, risk alarak dans eüneleri gereki- yor. Bu tür konusuz balelerde seyirciye he- yecan verecek olan bu hız, kıvraklık beklen- medik aykın hareketler. tümü ile kinetik gö- riintüdür. Neticede bu parçanın başansı or- kestrarun da dansçılann da tonalitelennı epey yüksek tutmalanna bağlı oluyor. Son allegro bölümde yapıt nispeten amaana yaklaşıyordu denebilir. Koreograf Ted Brandsen ve Renato Za- nella temelde neo klasik stili benimsemiş. "Cennet Mekan"da koreograf Ashle> Page, hareket dağarcığı çok zengin, balenin estetik görüntü, zarafet ve uyum anlayışına sadık bir görüş benimsemiş.( Çiğdem Erkaya, Erdal Lğurlu, Ayfer Zeren,Oktay Keresteci, Hülva AksularvBahar \ idinoğlu. Uğur İlter.) modern kavramlara aşina gençler. Renato Zanella'nın "Triptychon'u hayatı alaya, şa- kaya alan hafıflikle bir parça. Güncel jest ve tavırlann dansla örgülendiği, müziğin ko- nuşturulduğu sevimli ve eğlendirici bir ya- pıt; ancak yer yer amacına ulaşamamış ol- duğu izleniyor. Örneği. pas de deux bölümü gala gecesi bir türlü yerine oturamamış hissı uyandırdı. Sânki bütün aksan ve vurgula- malar kaymış. komik bir ikili ilişki özentiye dönuşmüştü. Koreografı mı yetersizdi, o akşam olan bir aksilik mı buna sebep oldu bılmıyorum, çünkü Oktay Keresteci ve Çiğ- dem Erkaya -eğer bu bir zamanlama hatası idiyse- hatalannı kolayca kapatacak güçte dansçıterdır. Bu tür eserlerde nüanslann za- manlaması çok özen gerektirir, yoksa tüm etkileme gücünü yıtirir. Yapıtın en etkileyici bölümleri Nıl Berkan'm solosu ve Oktay Keresteci ile Denız Berge"nin ikılisı idi. Ay- şegül Alev'in kostumleri. saçlar, makyaj yapıüa çok uyumluydu. Son parça "Cennet Mekân" kanımca ba- lede daha deneyimli bir koreografın. Hare- ket dağarcığı çok zengin. balenin estetik gö- rüntü, zarafet ve uyum anlayışına sadık bir görüş benimsemiş olduğu anlaşılıyor ko- reograf Ashley Pagein. Ancak klasizmden kopamamanm, daha az ve öze inememenin sıkıntısını çekiyor bu koreografı. Potansiyel çok, dantel gibi işlenmiş; ama bütünleneme- yen. nedenini buîamamış, dağınık bir parça olarak algıladım. Kostüm ve dekorda maa- lesef olumsuz etkiliyor yapıtı, "neden bu lü- zumsuz fazlahk?" diyorsunuz. Soyut eser- lerde zorunluluk duygusundan annmak lazım. Arkadaki merdivenli platform belki yapıta bir boyut kazandırabilecek gibi ama dans ıçınde kullanıhşı ve diğer dekor parça- lan ile bir bağlantısını kuramadım. "Cennet Mekân" adı ile yegâne yapılabılen çağnşım • eserde bir huzur ve uyum duygusunun hâ- ' kim oluşu. Yaratıda en büyük sorunun "fı- kirlerin aza indirilmesi" olduğu söylenir. Ashley Page'in çok hassas ve dolu, dohı ol- duğu İcadar da hızlı eser üretme gibi bir zaafı ve kolayhğı olabileceğini düşündüm. Yıllar önce tanınmış bır ressamın resim yapma ko- laylığından konuşuluyordu ve bu özelliğin olumsuz yönlennden resimlere yeterince de- rinük kazandıramadığından söz edüiyordu. Cennet Mekân bu konuşmayı hatırlatü, oysa koreografik zenginlik en çok bu parça- da seçiliyordu. Programda koreograflann yapıtlan ve kimlikleri hakkında açıklamaya yer veril- memiş olması çok önemli eksıklik. Bu yapı- tlar ilk kez Türkiye için mı yapılmıştır, ne düşünce ile yapılmıştır? Bu kadar ıstekli ve dinamik bir kadroyu İstanbul'da ilk kez bir arada gördüm. Kore- ograflann ve dansçılann gençliği. yapıtlann güncelliği ile programda bir bütünlük ve çe- kicilik var. Bir süredir genç ve iyi yetişmiş dansçılar solist olarak kullanıhyordu ve bu çok memnuniyet verici bir gelişmeydi, an- cak yerli ve çok zayıf yapıtlar yerine kendini gelişürmiş ve kabıliyetli koreograflann yapıtlan sahnelenince birdenbire karşımıza sürpriz bir topluluk çıktı! Dansçılann ol- gunlaşması pek tabiidir ki iyi koreograflarla çalışmalanna bağlıdır. Koreograf olmak is- tiyen herkese eğitim ve uygulama olanak- lannın sağlanması gerekmekle beraber dansçılann gelişmesi de mutlaka göz önüne abnmalıdır. Devlet Opera ve Baleleri'nin çok önemli sorunu kadrolannda besledıği ve kullanma olanağı olmayan elemanlardır. Bu üç balede dans eden genç ve kıymetli sanatçılann çoğu büyük bir olasılıkla ücretli çalışmak zorun- dadır. Kontrat uygulamasına geçildiği hal- deçeşitli nedenlerle hâlâ kadrolann işgal edil- mesi, bütçenin çok daha yararlı bir biçimde -örneğin; iyi koreograflar ve belli başlı yapıt- lann getirilmesinde- kullanılmasına. do- layısıyla balenin gelişmesine engel olmak- tadır. Fransız tiyatro adamı Jean Gabriel Nordmann ile asistanı Sedef Ecer konuştu 6 Düşüm, evrensel dîli bulmak' SEDEFECER "Böylesine insani duygulan sınamak içın ılle de tiyatrodan mı geçmek gerekir?" İşte bu soruyu kazanmış Jean Gabriel Nordmann. Bu soru- nun cevabını değil, bu soruyu sorabilme hakkıru kazanmış is- tanbul'da 25 Türk aktör ve dansçıylaçıktığı 15günlük"yol- culuk"tan. Her "yeniden kay- naklanma çalışması ya da kısa- cası her workshop bir yolculuk çünkü. Katılanlar ise hiçbir za- man sadece aktörler değil. çev- redekıler de bu yolculuğu pay- laşıyorlar. Jean Gabriel'in gü- zelim Fransızcasıyla söyledikle- rini güzelım Türkçesiyle gruba tercüme eden Füsun Erbulak. gerçek bir kostüm çahşması- ndan çok ortak çıkılan keşiflere giysilerle hizmet eden Selçuk Günşık, çalışmayı aldığı not- larla baş_tan sona izleyen Ka- muran Inselel, fotoğraf ma- kinesiyle izleyen ve afışleri ger- çekleştiren David Hazan da bu yojculuğun parçalan. İkinci kez asistanhğını yaptı- ğım Jean Gabriel Nordmann ile her akşam tekrarladığımız, gru- bun 'motoru' Sema Çeyrek- başı'nın da sık sık katüdığı bit- mez tükenmez tiyatro sohbetle- nmizden farklı bir sohbet ola- cak bu. Kendisiyle Cumhuriyet gaze- tesi ıçın röportaj yapacağım. İkimizı de gülümsetiyor bu oyunculuk çalışması. Tiyatro- >oı seven gazeteci genç kız rolü- nü oynuyorum. -Kimsıniz? - Yazar, aktör ve yönetme- nim. Le Grand Nord adında Wr tiyatrom var. Ama bütün bu çalışmalanmın içinde ihüyacım olan, tiyatronun ihtiyaa olan bir gizli yer var ki buna, aktör Nordmann'la çaltşan 25 kişüik grup, Yerebatan'da bir gösteri sundu.(M.Kemal ARTALAN) ve dansçılarla yapılan saf bir arayış çahşması ya da works- hop diyorum. Bu tip çalışmalar gıttikçe azahyor. Çünkü Av- rupa'da bundan 15 sene önce olduğu gibi moda değil. Ancak bu dünyanın birçok yerinde de- vam ettiriliyor. Ozelİıkle üç us- tam dediğim, birlikte çahştığım Peter Brook, Jerzy Grotowski ve Min Tanaka tarafından. - Bir aktör atölyesi nedir? - Her yaş ve tecrübe grubun- dan aktör ve dansçılann. "tiyat- ro nedir?", "neden, kimin için ve nasıl tiyatro yapıyoruz?" so- rulannı kendilerine yeniden sormak için bir araya geldiklen mekândır. - Bu soruları sormak için nasıl bir çaltşrrma başvunj> orsunuz? - Ilişkisel, bedensel ve psiko- lojik işleyiş biçimimizi sorgula- yan; mekanımızı, enerjimizi. se- simizi kullanma zevkimizi kontrol eden temel egzersizler- den yararlandık. Kınlması ge- reken çok şey var. Sansürleri- miz, etik oyunculuk ahşkanhk- lanmız ve paslanan vücudu- muz kmhnalı. Workshop bir oyun alanı. ama oyunlann çok insani şeyler anlattıklannı bil- meliyiz. - Neden Türkiye? - Çünkü Pans"teki bir çalış- ma sırasında bir Türk oyııncuy- la karşılaşüm, tabıi ki senınle. Ve sen bu çalışmayı Türk oyun- culanyla paylaşmaya inat ettin. Beni getirebılmek gerçek bir or- ganizasyon gerektirdi. Sonuç ise katılımın hem oranı hem de niteliği bakımından umduğu- muzun ötesınde oldu. Bu yüz- J.G.Nordmann 1947doğumluJ.G.Nordmann, oyuncu.yönetmen,yazar ve tiyatro eğit- meni. Sinema ve televizyonda birçokfılmde rolalan J.G.Nordmann, ti- yatro çalışmalarım oyuncu olarak A.Barscaq. J. Rosuer, G.Garran, Peter Brook, J.C. Faİl, J. Kraemer, J.C. Grinevald, J.P. Wen:elyöneti- minde sürdürdü. 1976'dan beri P.Brook ile yaptığı çalışmamn devamı kabul ettiği atölye ve stajlarında, tiyatro okullarında verdiği derslerde GrotoHski ve Tanaka Min etkisinin altını çiziyor. den de inatçılığın için sana. biz- lerle deneyimini ve cesaretini paylaşan Ayla Algan'a, Devlet Tiyatrosu sanatçısı Sema Çey- rekbaşı'na, katılımı ve tercüme- sindeki büyük özen için Füsun Erbulak'a teşekkür etmek çok önemli. Bu vvorkshop sırasında tiyatrosal özellikleri çok farklı kişilerden oluşan bir küçük topluluktuk. dolayısıyla bu, ay- nı zamanda bir karşılaşma fır- satıydı. 'Buna fırsat diyorum, çünkü maalesef genellikle farklı tiyatrolar yapan çevreler bırbır- lerine kapah oluyorlar. Bir ül- keyı tanımanın en iyi yolunun orada çalışmak olduğunu dü- şünüyorum. - Tekrar gebnek ister misiniz? - Umanm bir gün yönetmen veya yazar olarak da geri geli- rim. - Türkiye hakkında neler dü- şündünüz? - Gereksiz bir ekonomik ve kültürel kompleks olduğunu düş^ünüyorum. Öylesine bir canlılık ve yarat- ma potansiyeli hissettim İci, ya- ratıcı ınsanlann hemen hepsi- nin Türkiye dışına gitmek arzu- sunu oldukça acı buluyorum. Başka ülkelerde de başka so- runlarvar. Tiyatronun Fransa'daki du- rumunun da pek iç acıcı olduğu söylenemez. Zaten benım rüya- lanmdan biri de tiyatroda ev- rensel bir dil bulmak. Son za- manlarda ciddi olarak farkına vardık ki, "mükemmel bir Amerika" ya da "devrimci bir Rusya" gibi rüyalar büyük ya- ralar aldılar. Bu yüzden bu tip ılüzyonlara yenileripi katma- mahyız. Peter Brook'un söyle- diği çok güzel bır söz van "Kapısının önündeki ağacı keş- # fedebilmek, koca ormanlan geçmiş olmayı ister.'" Slovak Oda Orkestrası'nm solistleri baba-oğul Bohdan Warchal 'dı CRR^de heyecan veren konser KÖMÜRDE IZGARA ÇEŞİTLERİ ORALÇALIŞLAR Bohdan Warchal Sr. ve Boh- dan Warchal Jr. baba oğul iki kemana. Baba oğul VVarchal'lar Çar- şamba ve Perşembe akşamı Ce- mal Reşıt Rey Konser salonun- da müzik uzmanlannın olağa- nüstü dedikleri iki konser veren Slovak Oda Orkestrası'nın so- listleri Bembeyaz saçlan ve zarif re- veranslanyla her gösteriden sonra aldığı alkışlara sevimli gülümsemesiyle cevap veren Bohdan Warchal Sr., 32 yıllık topluluğun kurucusu. O za- manlar hayata yeni gelmiş olan oğlu Bohdan da topluluğun şimdi ikinci solisti. Ben basit bir müzik izleyicisı- yim. İşin inceliklerini bilmem. Ama, ünlü vıolonıst Bohdan VVarchal'ın yönetmenindeki R1İL f: - M - Bohdan VVarc- E'mSI * * 5 J ^ r ^ - " r A i y r y ^ ^ f ı ha| 'ın j z >••önce kurduğu Slovak Oda Orkestrası,'nın CRR Konser Salonu'ndaki ikinci konseri- ^I^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^H^HyB^H nin solistleri ^^•^^F H B S | ^ ^ H ^ F | ^ H Bohdan VVarc-hal Sr. ve Boh- dan VVarchal Jr.idi. Bratislava"lı bu Slovak orkest- rasının çaldıgı Vivaldi ve Çay- kovski parçalannın heyecan verdiğıni söyleyebılinm. Kom- pozitör Yüksel Koptagel, "Çaykovski'yi muhteşem çaldı- lar" sözleriyle beğenisini dile geünyordu. Daha öncekı yıllarda da İs- tanbul Festivalinde verdiği konserlerle büyük ilgi gören topluluk, sırasıyla Bohemyalı besteci J.V.Stamıc'in, Alman doğup İngiliz ölen Haendefin, Venedikli Vivaldı'nin ve Rus bestecisi Çaykovskı'nin eserle- rini seslendirdi. Konser sonrası Cemal Reşit Rey program müdürü Panayot Abacıyla kısa sohbetimizde bu yıl salonun hemen her gün kon- serlerle dolu olduğunu öğren- dik._ Yılın bütününe yayılmış bir İstanbul Festıvali de diyebı- lırizbuna. Dünyanın büyük şehirleri ansiklopedi maddelerinde sa- hip olduğu konser ve tiyatro sa- lonlanyla ölçülüvor. 10 mılyona yakın nüfuslu İstanbul için. konser salonlan- na göre bir değerlendırme yap- maya kalksak bu şehrimız an- cak kasaba sayılabılır. Bir bü- yük kasaba olan İstanbul'da bunca çaresızliğe rağmen güzel konserler izleyebihnek bıle bü- yük şans. Halkevleri Kültür Kurultayı: Kültürsüzleştinne pplitikası sürüyor Kültür Servisi- Halkevleri tarafından, 14-15 kasım tarihlerin- de. Ankara Devlet Resim-Heykel Müzesi toplantı salonunda «gerçekleştirilen "Çağdaş Demokratik Kültür Kurultayı"nın çalışmalanyla ılgili bir açıklama yapıldı. İki gün boyunca. "Kültürel Kimlik ve Anadolu Kültür Mo- zayiğı". "Demokrasi Kültürü" ve "Geleceğın Kültürü" ko- nulannın tartışıldığı kurultay sonuda yapılan açıklamada, kül- lürel yozlaşmanın giderek yaygınlaştığı. bilinçli ve eylemli bir küjtürsüzleştırme pphtikasının sürdürüldüğü bildirildi. Örgütlü gencılığin ve ırkçılığın, toplumun zenginiiği olan kültürel mozayiği parçalamaya ve toplumsal banşın yok ol- masına yönelik tehlike taşıdığına dikkat çekılen açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Kurultayımız. kültürel yaşamırruz üze- nndeki tüm baskılan. yılgınlık yaratmaya yönelik çabalan kı- narken özellikle TÜYAP Kitap Fuan'nın polis baskmına uğ- ramasında sorumluluk taşıyanlann cezalandınlmasını, kültü- rel araçlar üzerindeki zam \e vergi baskısından vazgeçılmesini, sanat ve bilim adamlanmıza karşı işlenen suçlara son verilmesi- nı ılgılı ve yetkililere bir kez daha iletiriz." Halkevlenne karşı işlenen 12 Eylül hukuksuzluğunun gi- denlmesi, bu nedenle uğranılan kayıplann devletçe karşılan- masının istendiği bildiride. halkevleri üzerindeki polis baskısının da kaldınlması istemi dile getirildi. Bildiride, kültü- rel araçlan sankı sandalyesine oturtan kurumlardan kurtulun- ması gerektiğine değinilerek yargısız ınfaz ve faili meçhul cina- \etlerin sona erdırilmesi istendi. Eğitim sistemınin de eleştınldiğı bildiride son olarak halkev- lcnnin. "onurlu geçmişıne yaraşır ışleve sahip kılınması konu- sunda. var olan kararlılığın ve ınancın sürdürüldüğü" vurgu- landı. Erdinç Bakla'nın seramik sergisi Bilinmeyen uygarlığa esrarh yolculuk Kültür Servisi Er- dinç Bakla. Emlak Bankası Sanat Ga- lensi'ndekı 256"ıncı scrgisınde. ınsan büstleri ağırlıklı seramik çalışma- lannı sergiliyor. İstanbul Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu me- zunu olan sanatçı. halen Mamnara Ünıversitesi Gü- zel Sanatlar Fakül- tesi anasanat dalı buşkanı. Erdinç Bakla, I977"ye dek açtığı scrgılerde. hemen her teknıkte ve form çeşitliliğinde escrler vermış daha sonra ise. sadece se- ramik büst ve hey- kellcr üzennde çalışmış. Sanaıçının yapı- tlannda. Anadolu uygarlıklan ve mitolojinin etkilen sczılır. Geleneksel Türk çınicıliği. İznik, Kütahya çinileri ve Tophane lüleler konusunda araştırma ve çalışmalar yapan sa- natçının insan büstleri ve fıgürlerinde. bazen Yunan tann- lannın yüzüyle bazen Kıbelenin bedenıyle karşılaşılır. Yurt ıçı ve yurt dışında 1960'dan itıbaren bir çok kanna ve kişisel segiye katılan sanatçı, 1975'e dek yurtiçinde katıldığı yanşmalarda bir çok ödül almış. Bu tanhten sonra yurtiçi yan- ^rnalura katılmayan Erdinç Bakla'ya. 1990'da Yugoslavya'da vapılan 3. Dünya Trienal'inde şeref ödülü verilmiş. Sanatçı hakkında. Bastia et la Haute-Corse'da çıkan bir ya- /ıda şö>le deniyor: "Erdinç Bakla imzalı seramikler. insani bi- linmeyen lAgarhklara doğru esrarlı bir yolculuğa davet ediyor- lar. Hıtitlerden Yunanlılara, zamanın şafağından günümüze kadar bmkmiş sosval tortunun şahitleri olan bu ilginç yüzler arasına çıkanlıyor zaman ve bellek."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle