Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 KASIM1992 SAU CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
'Iki Kadın'm
galası
• Kiiltür Servisi- Çağdaş
Gazeteciler Derneğı (ÇGD)
İstanbul Şubesi, Yavuz
Özkan'ın "İki Kadın"adlı
fılmirungalasını
gerçekleştirecek. ÇGD'nin
kültür ve sanata ka,tkıda
bulunmak amacıyla
düzenlediğı gala, bugün
Cemal Reşıt Rey'de saat
21.00'deyapılacak.
Başrollerini Zuhal Olcay.
Serap Aksoy. Haluk
Bılginer ve Tunca
Yönder'ın paylaştığı
fılmdeki rolüyle Serap
Aksoy'a en iyi yardımcı
kadın oyuncu ödülü
verilmiş. ancak Aksoy
kabul etmemiştı.
Balmumcu
Etkinlikleri
• Kültür Servisi-
Balmumcu etkinlikleri
kapsanunda, yer alan
Leman Sam konserleri,
yann yapılacak galayla
başhyor. Türkiye'nin ilk ve
tek pop müzik konseri olan
Balmumcu'daki konser. 25
kasım-12 aralık arasmda,
herçarşamba. perşembe,
cuma. cumartesi ve pazar
günleri izlenebilecek.
TöPk filmleri
haftası
• BRÜKSEL(AA>-
Belçikada, Anvers
Beledıyesi hımayesinde
düzenlenen Türk Filmleri
Haftaa 29 ekime dek
sürecek. Haftaya katılan
filmler arasında. Tunç
Başaran'ın "Piano Piano
Bacaksız", Fehmi Yaşar'ın
"Camdan Kalp",
Füruzan-Gülsün
Karamustafa'nın "Benim
Sınemalanm". Xavier
Woller'in "Umuda
Yolculuk", Thomas
Drager'in "Metin",
MuammerÖzer'in "Bir
Avuç Cennet", Ömer
Kavur'un "Gizh Yüz", Zülfü
Lıvaneli'run "Sis" ve İsmet
Elçı'nin •'DüğüıTadlı
yapıtlan bulunuyor.
KSM'desöyleşi
• Kültür Servisi- Kadıköy
Beledıyesi Kültür veSanat
Merkezi'nde, bugün saat
14.00-17.00 arasında, Vedat
Günyol. Arife Kalender
Önel, Osman Şahin ve Öner
Yağcı kitaplannı
imzalayacak veokurlanyla
söyleşecekler. .
Salı
Toplantılan'
• Kültür Servisi- Yapı
Kredi Kültür Merkezi'nce
düzenlenen "Salı
Toplantılan'nın bu haftaki
bölümünde, bugün saat
18.30'da. "Yeniinsan
yaratmarun neresindeyız?
Yaşamın molekülü genetik
ve msanın çözülen sırlan"
tartışılacak.Orhan
Bursalı'nın yöneteceği
toplantınm konuşmacılan,
Beyazıt Çırakoğlu. Ash
Torun ve Zeynep Tümer.
bugün
bilsak
24 Kasım Salı :
19.00 CihangirSeminerieri 4
TÜRKİYEDE SIVİLLEŞME
VEDEMOKRASİ SORUNU
2. Az Gelipni}lik ve
Danokrasi
"Azgeüşmişlere
Az-Demokrasi: Demokrasinin
önündeki Azgelişmişlik
Engeli"
Sadun EMREALP
Abdurrahman DÎLtPAK
Cengiz ARIN
Görsd Sanat Atölyejeri
Mehmet GÜLERYÜZ
yönetiminde
Perşembe-Cuma
Fotoğraf ve Sinema Atölyesi
Selçuk TURANLI
Seramik Atölyesi
KadriyeEzel AĞAOĞLU
yönetıminde
Sah - Perşembe-Cumartesi
Cafe-Foyer-Bar(Giriş)
Rock Cafe-Bar(5.Kat)
Türk Gecesi
bilsak, sıraselviler cad.,
soğancı sok. 7 cihangir
243 28 79-99
RAR
RESTAllRANT
Bir eski Manasür ortamında
Pazar hariç her gece
ve JAMSESSION
Akşamyemeği
istanbul Devlet Opera ve Balesi, üç Avrupalı genç koreografın yapıtlanndan oluşan bir program sımuyor
Gençliğîn ve güncellîğin çekicîliğiŞEBNEM AKSAN
İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde. üç
Avrupalı genç koreografın yapıtlanndan
oluşan program, 20. yüz yıL neo klasik stil
ve anlayışında, oldukça başanh, görmeye
değer sürpriz bir program.
George Balanchine'in 30'lu yıllarda geliş-
tirmeye başladığı neo-klasik stil, konu ve
anlatıma gerek görmeyen salt hareket dili-
nin yeterli kılındığı. dekor kostüm gibi öğe-
lerden annrruş, müziği dansa temel kılan,
müzikle başa baş gjden bir yapı özelliğıne
sahiptir. Neo-klasizm, klasik balenin tüm
teknik kuramlanru benimsemiş olmakla be-
raber bu kuramlan en mükemmel noktası-
nda aşabılen, çarpıtan, büken, kırabilen bir
esneklık gerektirir. Müzıkte modern kom-
pozitörler disonan sesleri nasıl kullanmışlar-
sa, bu sülde klasik balenin bazı kuramlanru
aynı anlayışla kırar. Örneğin; mükemmel
bir develope a la second (bacağın yana açı-
Iması) ayak ucunu sivri germesi beklenir-
ken, geri (flex) çekerek çizgiyi kırar.. Vücu-
dun yere dikey merkez çizgisi, kalçalann
asla şaşmadığı karelik kuramı, kollar ve üst
bedenin birbirini dengeleyen hareket ve
uyum teorisi her yöne savrulabilen, kınlan,
bükülen çizgilerle aşıhr. Ancak bu kınlma,
kuramlan aşma. aynı zamanda kuramlara
uymakla bırlikte yûrûtülür! Koreograf, çiz-
giler ve kuramlarla bir oyun oynar gibidir
Programın ilk parçası olan Uvertürler bu
stilin tipık bir örneğıni sergiliyor. Gala gece-
sı izledığim programda bilhassa ilk parça
çok yavaştı. Orkestrarun hızlanması gerek-
tiği gibi dansçılann da müziğin önünde ve
üstünde, kendilerini çok daha tehlikeye
atarcasına, risk alarak dans eüneleri gereki-
yor. Bu tür konusuz balelerde seyirciye he-
yecan verecek olan bu hız, kıvraklık beklen-
medik aykın hareketler. tümü ile kinetik gö-
riintüdür. Neticede bu parçanın başansı or-
kestrarun da dansçılann da tonalitelennı
epey yüksek tutmalanna bağlı oluyor. Son
allegro bölümde yapıt nispeten amaana
yaklaşıyordu denebilir.
Koreograf Ted Brandsen ve Renato Za-
nella temelde neo klasik stili benimsemiş.
"Cennet Mekan"da koreograf Ashle> Page, hareket dağarcığı çok zengin, balenin estetik görüntü, zarafet ve uyum anlayışına sadık bir
görüş benimsemiş.( Çiğdem Erkaya, Erdal Lğurlu, Ayfer Zeren,Oktay Keresteci, Hülva AksularvBahar \ idinoğlu. Uğur İlter.)
modern kavramlara aşina gençler. Renato
Zanella'nın "Triptychon'u hayatı alaya, şa-
kaya alan hafıflikle bir parça. Güncel jest ve
tavırlann dansla örgülendiği, müziğin ko-
nuşturulduğu sevimli ve eğlendirici bir ya-
pıt; ancak yer yer amacına ulaşamamış ol-
duğu izleniyor. Örneği. pas de deux bölümü
gala gecesi bir türlü yerine oturamamış hissı
uyandırdı. Sânki bütün aksan ve vurgula-
malar kaymış. komik bir ikili ilişki özentiye
dönuşmüştü. Koreografı mı yetersizdi, o
akşam olan bir aksilik mı buna sebep oldu
bılmıyorum, çünkü Oktay Keresteci ve Çiğ-
dem Erkaya -eğer bu bir zamanlama hatası
idiyse- hatalannı kolayca kapatacak güçte
dansçıterdır. Bu tür eserlerde nüanslann za-
manlaması çok özen gerektirir, yoksa tüm
etkileme gücünü yıtirir. Yapıtın en etkileyici
bölümleri Nıl Berkan'm solosu ve Oktay
Keresteci ile Denız Berge"nin ikılisı idi. Ay-
şegül Alev'in kostumleri. saçlar, makyaj
yapıüa çok uyumluydu.
Son parça "Cennet Mekân" kanımca ba-
lede daha deneyimli bir koreografın. Hare-
ket dağarcığı çok zengin. balenin estetik gö-
rüntü, zarafet ve uyum anlayışına sadık bir
görüş benimsemiş olduğu anlaşılıyor ko-
reograf Ashley Pagein. Ancak klasizmden
kopamamanm, daha az ve öze inememenin
sıkıntısını çekiyor bu koreografı. Potansiyel
çok, dantel gibi işlenmiş; ama bütünleneme-
yen. nedenini buîamamış, dağınık bir parça
olarak algıladım. Kostüm ve dekorda maa-
lesef olumsuz etkiliyor yapıtı, "neden bu lü-
zumsuz fazlahk?" diyorsunuz. Soyut eser-
lerde zorunluluk duygusundan annmak
lazım. Arkadaki merdivenli platform belki
yapıta bir boyut kazandırabilecek gibi ama
dans ıçınde kullanıhşı ve diğer dekor parça-
lan ile bir bağlantısını kuramadım. "Cennet
Mekân" adı ile yegâne yapılabılen çağnşım •
eserde bir huzur ve uyum duygusunun hâ- '
kim oluşu. Yaratıda en büyük sorunun "fı-
kirlerin aza indirilmesi" olduğu söylenir.
Ashley Page'in çok hassas ve dolu, dohı ol-
duğu İcadar da hızlı eser üretme gibi bir zaafı
ve kolayhğı olabileceğini düşündüm. Yıllar
önce tanınmış bır ressamın resim yapma ko-
laylığından konuşuluyordu ve bu özelliğin
olumsuz yönlennden resimlere yeterince de-
rinük kazandıramadığından söz edüiyordu.
Cennet Mekân bu konuşmayı hatırlatü,
oysa koreografik zenginlik en çok bu parça-
da seçiliyordu.
Programda koreograflann yapıtlan ve
kimlikleri hakkında açıklamaya yer veril-
memiş olması çok önemli eksıklik. Bu yapı-
tlar ilk kez Türkiye için mı yapılmıştır, ne
düşünce ile yapılmıştır?
Bu kadar ıstekli ve dinamik bir kadroyu
İstanbul'da ilk kez bir arada gördüm. Kore-
ograflann ve dansçılann gençliği. yapıtlann
güncelliği ile programda bir bütünlük ve çe-
kicilik var. Bir süredir genç ve iyi yetişmiş
dansçılar solist olarak kullanıhyordu ve bu
çok memnuniyet verici bir gelişmeydi, an-
cak yerli ve çok zayıf yapıtlar yerine kendini
gelişürmiş ve kabıliyetli koreograflann
yapıtlan sahnelenince birdenbire karşımıza
sürpriz bir topluluk çıktı! Dansçılann ol-
gunlaşması pek tabiidir ki iyi koreograflarla
çalışmalanna bağlıdır. Koreograf olmak is-
tiyen herkese eğitim ve uygulama olanak-
lannın sağlanması gerekmekle beraber
dansçılann gelişmesi de mutlaka göz önüne
abnmalıdır.
Devlet Opera ve Baleleri'nin çok önemli
sorunu kadrolannda besledıği ve kullanma
olanağı olmayan elemanlardır. Bu üç balede
dans eden genç ve kıymetli sanatçılann çoğu
büyük bir olasılıkla ücretli çalışmak zorun-
dadır. Kontrat uygulamasına geçildiği hal-
deçeşitli nedenlerle hâlâ kadrolann işgal edil-
mesi, bütçenin çok daha yararlı bir biçimde
-örneğin; iyi koreograflar ve belli başlı yapıt-
lann getirilmesinde- kullanılmasına. do-
layısıyla balenin gelişmesine engel olmak-
tadır.
Fransız tiyatro adamı Jean Gabriel Nordmann ile asistanı Sedef Ecer konuştu
6
Düşüm, evrensel dîli bulmak'
SEDEFECER
"Böylesine insani duygulan
sınamak içın ılle de tiyatrodan
mı geçmek gerekir?"
İşte bu soruyu kazanmış Jean
Gabriel Nordmann. Bu soru-
nun cevabını değil, bu soruyu
sorabilme hakkıru kazanmış is-
tanbul'da 25 Türk aktör ve
dansçıylaçıktığı 15günlük"yol-
culuk"tan. Her "yeniden kay-
naklanma çalışması ya da kısa-
cası her workshop bir yolculuk
çünkü. Katılanlar ise hiçbir za-
man sadece aktörler değil. çev-
redekıler de bu yolculuğu pay-
laşıyorlar. Jean Gabriel'in gü-
zelim Fransızcasıyla söyledikle-
rini güzelım Türkçesiyle gruba
tercüme eden Füsun Erbulak.
gerçek bir kostüm çahşması-
ndan çok ortak çıkılan keşiflere
giysilerle hizmet eden Selçuk
Günşık, çalışmayı aldığı not-
larla baş_tan sona izleyen Ka-
muran Inselel, fotoğraf ma-
kinesiyle izleyen ve afışleri ger-
çekleştiren David Hazan da bu
yojculuğun parçalan.
İkinci kez asistanhğını yaptı-
ğım Jean Gabriel Nordmann ile
her akşam tekrarladığımız, gru-
bun 'motoru' Sema Çeyrek-
başı'nın da sık sık katüdığı bit-
mez tükenmez tiyatro sohbetle-
nmizden farklı bir sohbet ola-
cak bu.
Kendisiyle Cumhuriyet gaze-
tesi ıçın röportaj yapacağım.
İkimizı de gülümsetiyor bu
oyunculuk çalışması. Tiyatro-
>oı seven gazeteci genç kız rolü-
nü oynuyorum.
-Kimsıniz?
- Yazar, aktör ve yönetme-
nim. Le Grand Nord adında Wr
tiyatrom var. Ama bütün bu
çalışmalanmın içinde ihüyacım
olan, tiyatronun ihtiyaa olan
bir gizli yer var ki buna, aktör
Nordmann'la çaltşan 25 kişüik grup, Yerebatan'da bir gösteri sundu.(M.Kemal ARTALAN)
ve dansçılarla yapılan saf bir
arayış çahşması ya da works-
hop diyorum. Bu tip çalışmalar
gıttikçe azahyor. Çünkü Av-
rupa'da bundan 15 sene önce
olduğu gibi moda değil. Ancak
bu dünyanın birçok yerinde de-
vam ettiriliyor. Ozelİıkle üç us-
tam dediğim, birlikte çahştığım
Peter Brook, Jerzy Grotowski
ve Min Tanaka tarafından.
- Bir aktör atölyesi nedir?
- Her yaş ve tecrübe grubun-
dan aktör ve dansçılann. "tiyat-
ro nedir?", "neden, kimin için
ve nasıl tiyatro yapıyoruz?" so-
rulannı kendilerine yeniden
sormak için bir araya geldiklen
mekândır.
- Bu soruları sormak için nasıl
bir çaltşrrma başvunj> orsunuz?
- Ilişkisel, bedensel ve psiko-
lojik işleyiş biçimimizi sorgula-
yan; mekanımızı, enerjimizi. se-
simizi kullanma zevkimizi
kontrol eden temel egzersizler-
den yararlandık. Kınlması ge-
reken çok şey var. Sansürleri-
miz, etik oyunculuk ahşkanhk-
lanmız ve paslanan vücudu-
muz kmhnalı. Workshop bir
oyun alanı. ama oyunlann çok
insani şeyler anlattıklannı bil-
meliyiz.
- Neden Türkiye?
- Çünkü Pans"teki bir çalış-
ma sırasında bir Türk oyııncuy-
la karşılaşüm, tabıi ki senınle.
Ve sen bu çalışmayı Türk oyun-
culanyla paylaşmaya inat ettin.
Beni getirebılmek gerçek bir or-
ganizasyon gerektirdi. Sonuç
ise katılımın hem oranı hem de
niteliği bakımından umduğu-
muzun ötesınde oldu. Bu yüz-
J.G.Nordmann
1947doğumluJ.G.Nordmann, oyuncu.yönetmen,yazar ve tiyatro eğit-
meni. Sinema ve televizyonda birçokfılmde rolalan J.G.Nordmann, ti-
yatro çalışmalarım oyuncu olarak A.Barscaq. J. Rosuer, G.Garran,
Peter Brook, J.C. Faİl, J. Kraemer, J.C. Grinevald, J.P. Wen:elyöneti-
minde sürdürdü. 1976'dan beri P.Brook ile yaptığı çalışmamn devamı
kabul ettiği atölye ve stajlarında, tiyatro okullarında verdiği derslerde
GrotoHski ve Tanaka Min etkisinin altını çiziyor.
den de inatçılığın için sana. biz-
lerle deneyimini ve cesaretini
paylaşan Ayla Algan'a, Devlet
Tiyatrosu sanatçısı Sema Çey-
rekbaşı'na, katılımı ve tercüme-
sindeki büyük özen için Füsun
Erbulak'a teşekkür etmek çok
önemli. Bu vvorkshop sırasında
tiyatrosal özellikleri çok farklı
kişilerden oluşan bir küçük
topluluktuk. dolayısıyla bu, ay-
nı zamanda bir karşılaşma fır-
satıydı. 'Buna fırsat diyorum,
çünkü maalesef genellikle farklı
tiyatrolar yapan çevreler bırbır-
lerine kapah oluyorlar. Bir ül-
keyı tanımanın en iyi yolunun
orada çalışmak olduğunu dü-
şünüyorum.
- Tekrar gebnek ister misiniz?
- Umanm bir gün yönetmen
veya yazar olarak da geri geli-
rim.
- Türkiye hakkında neler dü-
şündünüz?
- Gereksiz bir ekonomik ve
kültürel kompleks olduğunu
düş^ünüyorum.
Öylesine bir canlılık ve yarat-
ma potansiyeli hissettim İci, ya-
ratıcı ınsanlann hemen hepsi-
nin Türkiye dışına gitmek arzu-
sunu oldukça acı buluyorum.
Başka ülkelerde de başka so-
runlarvar.
Tiyatronun Fransa'daki du-
rumunun da pek iç acıcı olduğu
söylenemez. Zaten benım rüya-
lanmdan biri de tiyatroda ev-
rensel bir dil bulmak. Son za-
manlarda ciddi olarak farkına
vardık ki, "mükemmel bir
Amerika" ya da "devrimci bir
Rusya" gibi rüyalar büyük ya-
ralar aldılar. Bu yüzden bu tip
ılüzyonlara yenileripi katma-
mahyız. Peter Brook'un söyle-
diği çok güzel bır söz van
"Kapısının önündeki ağacı keş- #
fedebilmek, koca ormanlan
geçmiş olmayı ister.'"
Slovak Oda Orkestrası'nm solistleri baba-oğul Bohdan Warchal 'dı
CRR^de heyecan veren konser
KÖMÜRDE IZGARA
ÇEŞİTLERİ
ORALÇALIŞLAR
Bohdan Warchal Sr. ve Boh-
dan Warchal Jr. baba oğul iki
kemana.
Baba oğul VVarchal'lar Çar-
şamba ve Perşembe akşamı Ce-
mal Reşıt Rey Konser salonun-
da müzik uzmanlannın olağa-
nüstü dedikleri iki konser veren
Slovak Oda Orkestrası'nın so-
listleri
Bembeyaz saçlan ve zarif re-
veranslanyla her gösteriden
sonra aldığı alkışlara sevimli
gülümsemesiyle cevap veren
Bohdan Warchal Sr., 32 yıllık
topluluğun kurucusu. O za-
manlar hayata yeni gelmiş olan
oğlu Bohdan da topluluğun
şimdi ikinci solisti.
Ben basit bir müzik izleyicisı-
yim. İşin inceliklerini bilmem.
Ama, ünlü vıolonıst Bohdan
VVarchal'ın yönetmenindeki
R1İL
f:
-
M
-
Bohdan VVarc-
E'mSI * * 5
J ^ r
^ - " r A i y
r y ^ ^ f ı ha|
'ın j z
>••önce kurduğu
Slovak Oda
Orkestrası,'nın
CRR Konser
Salonu'ndaki
ikinci konseri-
^I^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^H^HyB^H nin solistleri
^^•^^F H B S | ^ ^ H ^ F | ^ H Bohdan VVarc-hal Sr. ve Boh-
dan VVarchal
Jr.idi.
Bratislava"lı bu Slovak orkest-
rasının çaldıgı Vivaldi ve Çay-
kovski parçalannın heyecan
verdiğıni söyleyebılinm. Kom-
pozitör Yüksel Koptagel,
"Çaykovski'yi muhteşem çaldı-
lar" sözleriyle beğenisini dile
geünyordu.
Daha öncekı yıllarda da İs-
tanbul Festivalinde verdiği
konserlerle büyük ilgi gören
topluluk, sırasıyla Bohemyalı
besteci J.V.Stamıc'in, Alman
doğup İngiliz ölen Haendefin,
Venedikli Vivaldı'nin ve Rus
bestecisi Çaykovskı'nin eserle-
rini seslendirdi.
Konser sonrası Cemal Reşit
Rey program müdürü Panayot
Abacıyla kısa sohbetimizde bu
yıl salonun hemen her gün kon-
serlerle dolu olduğunu öğren-
dik._ Yılın bütününe yayılmış
bir İstanbul Festıvali de diyebı-
lırizbuna.
Dünyanın büyük şehirleri
ansiklopedi maddelerinde sa-
hip olduğu konser ve tiyatro sa-
lonlanyla ölçülüvor.
10 mılyona yakın nüfuslu
İstanbul için. konser salonlan-
na göre bir değerlendırme yap-
maya kalksak bu şehrimız an-
cak kasaba sayılabılır. Bir bü-
yük kasaba olan İstanbul'da
bunca çaresızliğe rağmen güzel
konserler izleyebihnek bıle bü-
yük şans.
Halkevleri Kültür Kurultayı:
Kültürsüzleştinne
pplitikası sürüyor
Kültür Servisi- Halkevleri tarafından, 14-15 kasım tarihlerin-
de. Ankara Devlet Resim-Heykel Müzesi toplantı salonunda
«gerçekleştirilen "Çağdaş Demokratik Kültür Kurultayı"nın
çalışmalanyla ılgili bir açıklama yapıldı.
İki gün boyunca. "Kültürel Kimlik ve Anadolu Kültür Mo-
zayiğı". "Demokrasi Kültürü" ve "Geleceğın Kültürü" ko-
nulannın tartışıldığı kurultay sonuda yapılan açıklamada, kül-
lürel yozlaşmanın giderek yaygınlaştığı. bilinçli ve eylemli bir
küjtürsüzleştırme pphtikasının sürdürüldüğü bildirildi.
Örgütlü gencılığin ve ırkçılığın, toplumun zenginiiği olan
kültürel mozayiği parçalamaya ve toplumsal banşın yok ol-
masına yönelik tehlike taşıdığına dikkat çekılen açıklamada şu
görüşlere yer verildi: "Kurultayımız. kültürel yaşamırruz üze-
nndeki tüm baskılan. yılgınlık yaratmaya yönelik çabalan kı-
narken özellikle TÜYAP Kitap Fuan'nın polis baskmına uğ-
ramasında sorumluluk taşıyanlann cezalandınlmasını, kültü-
rel araçlar üzerindeki zam \e vergi baskısından vazgeçılmesini,
sanat ve bilim adamlanmıza karşı işlenen suçlara son verilmesi-
nı ılgılı ve yetkililere bir kez daha iletiriz."
Halkevlenne karşı işlenen 12 Eylül hukuksuzluğunun gi-
denlmesi, bu nedenle uğranılan kayıplann devletçe karşılan-
masının istendiği bildiride. halkevleri üzerindeki polis
baskısının da kaldınlması istemi dile getirildi. Bildiride, kültü-
rel araçlan sankı sandalyesine oturtan kurumlardan kurtulun-
ması gerektiğine değinilerek yargısız ınfaz ve faili meçhul cina-
\etlerin sona erdırilmesi istendi.
Eğitim sistemınin de eleştınldiğı bildiride son olarak halkev-
lcnnin. "onurlu geçmişıne yaraşır ışleve sahip kılınması konu-
sunda. var olan kararlılığın ve ınancın sürdürüldüğü" vurgu-
landı.
Erdinç Bakla'nın seramik sergisi
Bilinmeyen uygarlığa
esrarh yolculuk
Kültür Servisi Er-
dinç Bakla. Emlak
Bankası Sanat Ga-
lensi'ndekı 256"ıncı
scrgisınde. ınsan
büstleri ağırlıklı
seramik çalışma-
lannı sergiliyor.
İstanbul Tatbiki
Güzel Sanatlar
Yüksek Okulu me-
zunu olan sanatçı.
halen Mamnara
Ünıversitesi Gü-
zel Sanatlar Fakül-
tesi anasanat dalı
buşkanı.
Erdinç Bakla,
I977"ye dek açtığı
scrgılerde. hemen
her teknıkte ve
form çeşitliliğinde
escrler vermış daha
sonra ise. sadece se-
ramik büst ve hey-
kellcr üzennde
çalışmış.
Sanaıçının yapı-
tlannda. Anadolu
uygarlıklan ve
mitolojinin etkilen
sczılır. Geleneksel Türk çınicıliği. İznik, Kütahya çinileri ve
Tophane lüleler konusunda araştırma ve çalışmalar yapan sa-
natçının insan büstleri ve fıgürlerinde. bazen Yunan tann-
lannın yüzüyle bazen Kıbelenin bedenıyle karşılaşılır.
Yurt ıçı ve yurt dışında 1960'dan itıbaren bir çok kanna ve
kişisel segiye katılan sanatçı, 1975'e dek yurtiçinde katıldığı
yanşmalarda bir çok ödül almış. Bu tanhten sonra yurtiçi yan-
^rnalura katılmayan Erdinç Bakla'ya. 1990'da Yugoslavya'da
vapılan 3. Dünya Trienal'inde şeref ödülü verilmiş.
Sanatçı hakkında. Bastia et la Haute-Corse'da çıkan bir ya-
/ıda şö>le deniyor: "Erdinç Bakla imzalı seramikler. insani bi-
linmeyen lAgarhklara doğru esrarlı bir yolculuğa davet ediyor-
lar. Hıtitlerden Yunanlılara, zamanın şafağından günümüze
kadar bmkmiş sosval tortunun şahitleri olan bu ilginç yüzler
arasına çıkanlıyor zaman ve bellek."