01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 KASIM1992 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI I. Mehmet döneminde çöküşü durduran imparatorluk II. Murat'la eski günlerinedöner Osıııaıılı muradına eriyor O s m a n I ı İmparatorluğu T a r i h i • Jeun LOUIA Buı qıw-Grammunı • Louis Bazin> hene Beidıceanu> \icoara Beltüceanu • Paul Dumonl • François Georgeon* Robert Manlran • 4ndrt Raymond* Jean Paul Roux1* \icolas Vatm^Oıttes i''emstein Çeviren: ServerTANİLLİ -5- A nkara yenilgisini ızle- yen on yıl çetin oldu. Bayezit, yerini almaya haar dört oğul bırakı- yordu: Süleyman, Mehmet. İsa ve Musa. Osmanü devleti parçalandı. Yenilgi. bir parçalanış ve dağılış gö- rünümünü de taşısa, Osmanh güçleri toptan ezilmemişlerdi. Timur, orılan yok etmek ve mirasçıyı, Süleyman'ı ele geçırmek ıstedi önce. Ancak, arkasına yollanan birlikler 3 Ağustos 1402'de Bursa'ya vardıklannda. kaçan, hazi- neyi ele geçirecek ve Boğaziçi doğnıl- tusunda yola çıkacak zamanı bulmuş- tu. Böylece. Bayezit'in büyûk oğlu. Boğazlann düşmandan koruduğu Os- manh Rumeli'sinin sahibi olup çıkü. Süleyman Çelebi RumelTde 1402 yılının sonlannda, Süleyman Çelebi, Bayezit'in oğullan içinde en kısmetli olanıydı: Hazine ve yüksek • idare elindeydi ve dokunulmamış bir Rumeli'ye hükmediyordu. Venedikli- ler, onunla da antlaşma yaparken Küçük Asya'daki Osmanlılaria da antlaşmaya gitseler, hükümdarlığı ge- nel olarak tanınmışU. l^üleyman daha önce oluşmuş Birlik'le antlaşmayı yeğledi; Birîik'te de VII. Ioannes Palaiologos, Ceneviz- liler, Naxos dükü, Rodos Şövalyeleri bulunuyordu, Stefan Lazareviç de ka- tıldı onlara. 1403 Şubaunın ortalann- da yapılan antlaşma, Hıristiyanlariçin pek elverişli idi. Süleyman, Birlik'in gemilerine kapılannı açıyor ve onun haberi olmadan kendi gemilerini Bo- ğazlardan geçirmeyeceğini üstleniyor- du. Cenova, Karadeniz'de ve Yeni- Foça'daki işyerleri için vergiden bağı- şık tutulmuştu; Sakız Cenevizlileri, Altoluogo (Ayasoluk/Efes) beyine ödedikleri vergiden kurtuluyorlardı. Naxos dükü, Altoluogo ve Palatia (Balat/Milet) beylerine ödediği vergi- lerden bağışık kalacaktı. Süleyman, bu koşullarla, bu topraklar ûzerindeki egemenliğini belirtmiş oluyordu. O a- rada Theodoros' a despotluğunu geri vermiş olan Rodos Şövalyeleri'nin Sa- lona (Amphissa) ûzerindeki sahiplik- leri onaylanmıştı. Son olarak Venedik, Euboia karşısındaki kıiada bir toprak şeridi kazanıyordu. Ne var ki, asıl ka- zanan Bizans'u: VII. İoannes'e, olası bir Timur saldınsına karşı onu savun- mayı vaadetmişolmaktan hoşnut ol- mayan Süleyman, vergiden bağışık kıldı onu ve kendisine birçok adalan, Selanik'i, Kalkidikya'yı, Marmara kı- yüannı ve Karadeniz kıyılannda önemli bir parçayı geri verdi. Mehmet Çelebi Anadolu'da Bayezit'in ikinci oğlu Mehmet Çe- lebi'nin ya da daha da doğru olarak lalası Bayezit Paşa'run güttüğü politi- ka daha saldırgan oldu. Daha başlar- ken, Mehmet, Anadolu eyaletleri ûze- rindeki haklannı ilan etti. Bursa'da yerleşmiş olan kardeşi İsa Çelebi'ye saldırdı ve 1403'ün başlanndan baş- layarak yendi onu. Konstantinopo- lis'e sığınan İsa, Bursa'yı yeniden almaya kalkarken bir ikinci kez yeni- lince, Mehmet'in ilerlemelerinden kaygılanan Çandaroğlu İsfendiyar Bey'e sığındı. fsa ve bağlaşığı Ankara'- yı kuşattılar, ancak, tekrar yenilince, İsa, İzmir'e kaçmak zorunda kaJdı. İz- mir Bey'i Cüneyd, Saruhan, Menteşe ve Teke beylikleriyle, Mehmet'e karşı bir saldın bağlaşıkhğı oluşturdu. Mehmet zaferi kazanınca, Saruhan'ı ülkesine kattı ve öteki Baü Anadolu beyleri bağlılıklannı bildirdiler; İsa da, bir daha görünmemecesine yok olup gidiyordu. Musa Çelebi'nin serûveni Ankara yenilgisi. kardeşlennden çok Musa için dayanılması güç olmuş- tu. Savaşta esir düştüğünden, babası- nın tutsaklıktaki ölümünü görmüştü. Onun cenazesini Bursa'ya götürmesi- ne izin verilince. Mehmet'in yanında, acımlacak bir hısım durumunda olup çıknuştı. Ondan bize kalan -belki ger- çeğe uymayan- çehreyi, bu aa dene- yimler açıklıyor kuşkusuz: Bağnaz, sert ve çetin bir genç adam göriinüşü, Süleyman'ın tam tersi! Lusa, Süleyman'ın toprakJan- na, içinde Eflâkhlann, Sırplann ve Bulgarlann bulunduğu bir orduyla girdi. Rumeli'ye 1409 sonlannda giren Musa, 13 Şubat 1410'da önemli bir za- fer kazandı. Süleyman, hızla Avrupa'- ya geçmek zorunda kaldı. Düşmanlar- İa çevrili de olsa, II. Manuel'in kişjli- ğyıde bir bağlaşık buldu yine de. Palaiologoslardan bir kızla evlendi ve iki rehineyi imparatora geri verdi. 15 Haziran 1410"da Konstantinopolis yakınında (Kosmidion savaşı), sonra ve gerekli önlemleri almak zonındaydı orada. İI.Ml'KAT I. Mehmet öldüğünde, babasının ce- nazesi Bursa'ya götürülürken, Amasya'daki Murat'a da gjzlice haber verildi. Halefi vanncaya degin. sulta- nın ölümü gizli tutulmuştu; o da gelip, 25 Haziran 1421'de tahtaçıktı. M,.acaristan'da, yüksden bir yıl- dızın çevresinde örgütleniyordu dire- nış: Erdel voyvodası Yanoş Hunyadi, Belgrad'ın surlannı onartır ve kimi akmlarda da bulunurken, Osmanülar üzerinde ufak-tefek başanlar da elde ediyordu. 1442 yılı başlannda, Maca- ristan'a, Mezit Paşa komutasında bir ordu yollandı. İlk başanlann ardın- dan, Türkler, topraklannı savunan Macar köylülerinden -çarçabuk- oluş- tunılan bir orduya yenildiler. Öyle olunca. Murat, savaşta öldürülen Me- zit Paşa'nın öcünün alınmasını, önem- li bir ordunun başına geçirilen Şeha- bettin Paşa'ya bıraktı. Yeni bir başan- sızlık oldu bu; 1442 Eylülünde, Hunyadi, birçok birliklerin asıl ordu- dan uzakta yağmayla uğraşmalann- dan yararlanıp. beylerbeyini ağır ye- nilgiye uğrattı. Bu zaferin psikolpjik etkisi pek büyûk oldu. B 1421-1451 yıUarı arasında imparatoritığu yöneten II.Murat'ın minyatürü. Lokman'ın Şemailnamesi'nden. (Istanbul L niversitesi Merkez Kütüphanesi) da 11 Temmuzda Edirne yakınında yenilen Musa, geri çekildi. Ertesi yıl yeniden geldi ve Süleyman'a beklen- medik bir saldında bulundu; çoğu subayının terkettiği Süleyman kaç- mak zorunda kaldı, ancak yakalandı ve 17 Şubat 1411'de öldüriildü. Ru- meli'nin tek sahibi olarak kalıyordu Musa. L 1413-1421 yılları arasında hüküm süren I.Bayezit'in oğlu I.Mehmet, kardeş- lerine karşı yüıüttüğfi mücadeleyi kazanarak imparatorluğun başına gecti. ktidara gelen Musa, savaşmayı sürdürdü: Zaferinden sonra kendisini terkeden ve kar^ısına belki de bir baş- ka taht adayı çıkaracak olan Stefan Lazareviç'e saldırdı. II. Manuel de, saldınlarda bulundu. Her ne olursa ol- sun, Musa Selanik'i, Selymbria'yı (Si- livri). Konstantinopolis'i kuşattı: bun- larla da, imparatomn yüzünü Meh- met'ten yana çevirdi. Mehmet ise kardeşinin büyûk başansından pek hoşnut olmasa gerek, cabucak bir an- laşmaya gitti. Öte yandan Musa. Rumeli beyleriyle, savaştaki çabasının dayandığı servet üstüne çekişme için- deydi ve kimisi, düşmanlannın safına geçti. Bu düşmanlar ise müdahale et- mesi hakkında baskı yapınca, Meh- met, Boğaa Bizans gemileriyle geçti. Ne var ki, İnceğiz Savaşı'nda Musa'ya yenilince (1412 Temmuzu), yeniden Asya'ya dönmek zorunda kaldı. Ora- da, bir parça çeki-düzen vermesi gere- ken şeyler vardı ve daha da özenli olarak yeni bir dönüşü orada hazırla- dı. Bütün güçlerini toplayarak, uç bey- leriyle, Stefan Lazareviç ve II. Manuel ile anlaşarak, 1413 Haziranında Bo- ğazlan yeniden ijeçti. 5 Temmuzda, Musa, Sofya yöresinde savaşmak zo- runda kaldı. Sayıca pek üstün güçlerce yenilgiye uğraülmca, kaçmak istedi, ancak yakalandı ve boğduruldu. Kar- deşlerinden kurtulan Mehmet. yıllar- dır uğrunda calıştığı bir şeyi elde et- mişti: Osmanh Imparatorluğunun yeniden kurulan birliği idi bu! I.MKIIMKT Mehmet Çelebi sultandı şimdi. Ne var ki, XV. yüzyıldan başlayarak, bu un- van Osmanh hükümdannı -tartışma- sız biçimde- gösterir. Ne Süleyman. ne Musa. her ikisi adlanna sikke bastır- mış da olsalar, sultankklannı ileri sür- mediler. Böylece, şu noktanın alünı çizmek önemlidir: Mehmet, dört kar- deşin içinde, oynadığı rolde imparator düşüncesine sahip belki tek kışi ola- rak, 1407 yılmdan başlayarak, bu un- vana sahip çıktı. Öyle olunca da, babasının tutkulan, kendisinde yeni- den çıktılar ortaya; ne var ki, koşulla- nn gerektirdiği ihtiyat ve denge duy- gusuna bağb idiler bunlar. vTerçekten, Osmanlı geleneğinin Düzmece Mustafa dediği kişi, 1415 yazında bulunduğu Eflâk'tan kalkıp Bulgaristan yoluyla Makedonya'ya geldi. Bu insan, I. Bayezit'in oğullann- dan biri olduğunu ileri sürüyordu. Ortada düzmece bir kişınin sözkonusu olup olmadığmı, tanhçilerbehrleyebil- miş değıl. Öte yandan sorun ikinci de- recede önemli: Mustafa'run yararlan- dığı destekler (Mirçe, onu izlemek için Niğbolu'yu terkeden Cüneyd, çok geçmeden II. Manuel, birçok önemli Osmanh ileri geleni...), I. Mehmet'in içine düştüğû kaygı, bütün bunlar. tahta gerçekten aday birinin etkisini yapuğını gösteriyor; ileri sürdüğü şey- ler yasal olup olmasın böyk! *u kapıda bekleyen ya da önce- den görülebilir tehditler, yeni bir Ma- car Haçh seferi korkusu belki. II. Murat'ı, 1444 Martından başlayarak. banş arayışı içine soktu; aracı. despot- luğunu yeniden elde etme düşüncesiy- le iştahı kabarmış Georgi Brankoviç'- ti. Edirne'de 12 Haziran 1444'de van- lan anlaşmayı, Ladislas temmuz sonlannda kuşkusuz onayladı: Bulga- ristan'la Eflâk'taki Osmanh metbulu- ğu tanındı. Su"bistan Brankoviç'e geri verildi. Savaşçı iki taraf Tuna'yı arük aşmama vaadinde bulunûyorlardı. Ateşkes, on yıl için öngörülmüştü. Ancak sorulabihr: İki taraftan hangisi gerçekten içtenlikliydi? Ladislas, he- men bozdu yeminini. Bununla bera- ber, sultan, şimdihk tehlikesizce Kara- manoğju İbrahim Bey'e çevirebilirdi yüzünü. Şehzade Aİaeddin'in öiü- münden sonra tahtın tek mirasçısı olan genç Mehmet'i Edirne'de bıraka- rak, 1444 Temmuzunda sefere çıktı. M,ustafa, 1415'te, Venedik ve Konstantinopolis'le temas kurmuştu. 1416 sonbahannın sonlannda Make- donya'da bulunuyordu. Mehmet de, genel karargâhını Serez'de kurdu. Se- lanik dolayında hasmını yenince, ken- tin surlanna değin izledi onu; yenilen, bağlaşığı Cüneyd'le sığınmak zorunda k.ılmıştı orada. Selanik kuşatıldı. Ken- tin vönctıcisi. böylesi nazik bir konu- da, II. Manuel adına anlaşmaya git- meyi reddettiği için, görüşmeleri uzat- tıkça uzaüyordu. Bizanshlar, kendileri için çıkarh bir anlaşmaya gittiler so- nunda: Her iki kaçağı sultana teslim edecek yerde, Mustafa Lemnos'ta ve Cüneyd başkentte olmak üzere, elle- rinde tutmayı üstleniyorlardı. Savsak- lanamayacak nitelikte bir siyasal silahı böylece elde etmekten hoşnut obna- yan II. Manuel, yıllık 300 bin akçe ala- caktı aynca. I. Mehmet'in seçeneği yoktu pek, çünkü görüşmelerde bulu- nacak zamanı yoktu: Doğaldır ki, Ef- lâk'ın desteklediği Şeyh Bedrettin'in başkalduısını öğrenmişü kısa bir süre önce. Böylece, hemen Serez'e varmak karann ilk sonucu, savaşı ye- niden ahp getirmesi oldu. Edirne'de siyasal durum bulanıku: II. Murat'ın mutlak olarak gûvendiği Veziriazam Candarb Haül Paşa, II. Mehmet'e da- ha yakın olan öteki paşalann muhale- fetini göğüsledi. Düşman için güzel bir fırsatü bu: Bizans, ayaklanma girişim- leri başansızlıkla sonuçlanan I. Baye- zit'in torunu Orhan'ı serbest bırakır- ken, Katolikler yeni bir Haçh seferine kalktılar. Macaristan'la banş olup da Karamanoğlu saldınya geçince, Os- manh ordusu Anadolu'ya geçmişti. 1444 Temmuzunda, Venedik komuta- sında bir Haçh donanması gönderildi Boğazlara; başhca görevi de, Murat'ın dönüş yolunu kesmekti. Kara ordusu- nu yönlendiren kral Ladislas, Papalık Valisi Cesarini ve Hunyadi idi. Ne var ki, Osmanh hükümeti ile aalaşmaa kendisine ummadığı yararlar sağlamış olan Sırbistan despotu Haçh seferine katılmadı: hatta İskender Bey'in, bağ- laşığı Macarlarla zamanında birleş- mesini engelledi. Macarlar Tuna'yı aşülar ve Edirne yolunun tehlikeli ge- çitlerini göze alamayıp Vidin ve Niğ- bolu yoluyla Karadeniz'e yöneldiler, geçtikleri her yeri de yağmaladılar. Yanlanna Vlad II. Drakul'la Ulahla- nnı da alan Haçlılar. 9 Kasım 1444'te Varna'ya vardılar. Orada öğrendikleri de şu oldu: Çarçabuk geri çağnlan II. Murat, Boğaz'ı geçmişti; belki Cene- vizlilerin yardımıylaydı bu. Çanakkale Boğazı'nda bulunan Haçh donanma- sınca da rahatsız edihnemişti kuşku- suz. Osmanh birlikleri, sayıca pek ûstündü. Kıran kırana yapılan savaş- ta, yenen yenilen uzun süre belh' olma- dı; ancak, krahn ve Cesarini'nin ölü- mü sonucu belirledi. Gece basürdığın- da, Hıristiyanlar bozgun hahnde kaçtılar. Balkanlar'daki Osmanlı ikti- dan iyice yerleşmişti arük. n. Şeyh Bedrettin başkaldınyor Ş eyh Bedrettin, Trakya'da verleşmiş, önde gelen Türk aile- lerinden birinde dün- yaya gelmişti. 1358 yılına doğru Edirne yakınlannda doğ- muştu. Bir kadı ile İslama dönmüş bir Rum ananın oğluydu. Bedrettin. Bursa'da. sonra Konyada, Kudüs'- te \e Kahire'de ciddi bir eğitim gör- dü. Kahire'den, 1383'te kalkıp Mekke've hacca gıtti. Köklü Sünni gelenek içinde saygjnhğı olan bir bil- gindi (hak mezhep dışı bir Sûfrdluşu Mısır'a dönüşünden sonradır). Son- raki yıliarda çok gezi yaptı ve Şiiliğin pek belirgin olduğu Anadolu beyük- lerinde. sonra da Rumeli'de düşün- celerinı yaydı. Bedrettin'in öğretısin- de. özellikle iki nokta üzerinde du- rulmuştur. Önce Hıristi>anlar karşı-sındakı hoşgörüsü dikkati çekiyor: bütün dinleri birleştirme gibi günü geçmiş bjr niyetten çok, inancın dış biçimlerine karşı sûfi küçümseyişe veımeli bunu. Sonra. üzerinde pek az bilgi sahibi olduğumuz ortakçı kura- mı geliyor: Görünüşe göre, Deli- Orman'ın Bulgar yörelerindeki ma- nevi mira>çılan bu geleneği sürdür- mıiş olmalı elbetie. Ancak, fazla gayretli çömezlerin olası saptırmala- nnı. iftiralan ya da hasım propagan- dalan da gözönünde tutmalı; böylesi saldınlara uğrayan mistik tarikatlar çoktu ve yaşarken, Bedrettin de -bir olasıhkla- payını almıştı bunlardan. Onun "komünizm"inin incelenmesı. I. Mehmet döneminden çok Cumhu- riyel Türkiyesi'nin edebiyat tarihinin alanına girer. Timur'un korkunç se- ferini ve onu izleyen kanşıkhklan görüp aalannı cekmiş olan Hıristi- yan ve Müslüman halklann felaket- lennı aözönünde tutmak daha önemlidir. Şiiliğin az çok diline dola- dığı sefalet içinde çırpınan bu yığın- lar. pek doğaldır ki, bir kurtanaya tutunacaktı. Bedrettin, Sünnı çevre- lerden gelen bir önemli kişi olduğun- dan, bu rol için biçilmiş kaftandı. Özgünlüğü hâlâ tanıtlanmayı bekle- yen düşünceleri. bunahmın bu tür- den akımlan beslediği Anadolu'da, eşi benzeri olmayan şeyler değildi: Hayır işleri, devletin istikrannı yine de tehlikeye atmayan Ankaralı Hacı Bayram'ı zikredelim. Ne var ki Bed- rettin, siyasal bir rol oynuyordu ayn- ca. Bebedrettin'in yaygın ünü ve halk- ça tutulup sevilmesi öylesine güçlü idi ki, 1413'te Musa'yı yendikten ı>onra. Mehmet. İznik'e sürmekle ye- lindı onu. o da. dcrslerini orada sür- dürdü. 1416 yıhnda, Aydıneli'ni sa- np sarsan bir halk ayaklanmasının kjşkırücılan olan Börklüce Mustafa ve Torlak Hu Kemal (Osmanh gele- neğine göre bir Yahudi) ile ilişkileri- nin olduğu kuşkusuz. Elebaşılann yayıp durduklan temalara bakılırsa, Bedrettin'in, hayli çetin olan ve güç- lükle bastınlan bu ayaklanmanın başdüşünürü olduğu kuşkusuz. Aynı yılda, 1416 Temmuzunda, Bedrettin İznik'ten kaçarak, Candaroğlu İs- fendiyar Bey'in yardımıyla Eflâk'a geçti. Yolu üzerinde yığınla yandaş toplayarak. Rumeli'ye doğruldu. Bunun üzerinedir ki, Sultan, Selanik kuşatmasını bırakarak Şeyh'e dön- dü; sonunda yakalandı ve yargılan- dı. I. Mehmed'in iktidan, bir bağışla- mada bulunmayı istemeyecek denli tehdit aJtındaydı o dönemde ve Bed- rettin 18 Aralık 1416'da Serez'de asıldı. Her yerde bastınlmıştı ayaklan- ma. Murat, 1447 yazını Edirne'- de geçirdi. Bununla beraber, Amavut- luk'ta İskender Bey, Osmanb-karşıü politikasını geliştiriyordu. Sultan, 1448 ilkbahannda, yanına genç Meh- met'i de alıp üstüne yürüdü ise de, se- fer kısa sürdü. 1446'dan beri Macaris- tan tahttnın naibi Hunyadi, Türkleri Avrupa dışına kovma girişimlerine ye- niden başlamaya iyiden iyiye kararlıy- dı. Venedik'e hiç güvenmediği gibi, açıkça güvenlik nedenleriyle Osmanh bağlaşıklığmı yeğlemiş olan Sırbistan despotuna da güvenmiyordu. Öyle ol- duğu için de. Ulahlarla ve İskender Bey'le anlaşmıştı. Bir Macar-Ulah ey- leminin haberini Brankoviç'ten alan Murat, Amavutluk'tan aynlarak Sofya'ya geldi ve güçlü bir ordu hazır- ladı orada. Hunyadi'nin birhkleri, 28 Eylül 1448'de Sırbistan'a girdiler ve üİkeyi yakıp yıkülar. Ne var ki, Koso- va ovasında II. Murat'ın sayıca üstün ordusu ile karşılaşıverince, Hunyadi, 18-19 Ekim 1448'de Macarlar için fe- laketle biten bir savaş vermek zorunda kaldı. II. Murat'ın, 3 Şuba^f 1451'de Edirne'de ölümü, Türk imparatorlu- ğunun büyüyüşünü daha da hızlandı- racak bir sultanı getirecekü'r iktidara. StRECEK ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Haa TÖ Horluyop mu? istanbul'a TÜYAP'a gittiği sırada, yüreği durup ölen Sinop'ta Dost' kitebevi sahibi Ural Armay anısına, pu cumartesi bir açıkoturum düzenleniyor. Sinop'ta Halk Eğitim Salonunda, saat 14.00'te başlayacak toplantıyı Sinop SHP ilçe yönetimi düzenledi. Ayancık Belediye Başkanı Rifat Örnek'in yöneteceği "Türkiye'de demok- rasinin sorunları ve Mustafa Kemal" konulu açıkoturu- ma Prof. Toktamış Ateş, Öner Yağcı, Burtıan Günel, Sevgi Özel, Doç. Türkel Minibaş ile Doç. Yavuz Yıldınm katılacaklar. Açıkoturumu izlemek üzere Eğitim-lş ile Eğit-Sen üyelerinden geniş bir katılımın gerçekleştirile- ceği bildiriliyor. Muzaffer İlhan Erdostyürek sıkıntıları nedeniyleyattığı sayrıevinde, apandisit ameliyatı olup çıktı. Aynı yerde yüksek ihtisasta ozan Ali Yüce'nin oğlu Galip Yüce de safrakesesi ameliyatı oldu. fki ameliyatı da Mustafa Şe- rif Onaran yaptı. Muzaffer İlhan Erdost, Ural Armay için bir notgönder- di. Erdost'un notu şöyle: "Sevgili Ekmekçi, İşte böyle. Hastaneden yazıyorum. Şu anda bir şeyim yok. Ama Mustaf Şerif Onaran gibi dostların eline düş- meye gör, yakalayınca kolay bırakmıyorlar. Şunun için yazıyorum: Ural Armay'ı bilmem yüz yüze tanıdın mı? Biz, üç ya da dört yıl önce Sinop'a davet edildiğimizde, senin adını dilinden pek düşürmüyordu. Biraz da övünerek, 'Ek- mekçi, söz verdi gelecek yıl bizimle olacak' diyordu. Belediye tarafından küstürmüşler, o da şenlik için kültür programı yapmaktan çekilmişti. Ama seni çok seviyor- du8 Kasım günü akşamı öğrendim yitirmişiz. Ural Ar- may'la ilgili duygularımı nasıl ileteyim diye düşünürken onun sevdiği sen geldin aklıma.Yazının altında yer verir- sensevineceğim." Cumartesi arkadaşlarımızdan Yüksel Onaran, Hus- ton'da by-pass ameliyatı oldu. iki damarı değişti. Ameli- yatı sağın Cooley yapmış. Yüksel Onaran'ın eşi Yüksel, kızları Bal, Petek, Gözde Onaran'ın başucunda bulun- muşlar. Yüksel, bu cumartesi yurda dönüyor. Bizim 'Cu- martesi arkadaşları nin bu yıl 25. yılı. Buna arkadaşlar •gümüş yıl diyorlar. Bu cumartesi yapılacaktı toplantı, Yüksel'in sağlıkla dönmesi beklendi, belki gelecek cu- martesiye kalacak. O gün ölen arkadaşlarımız Ceyhun Atuf Kansu, (Halaoğlu) Erdoğan Erman, Tahsin Saraç ile Necdet özdemir'in gömütlerine gidip çiçekler serpece- ğiz. Sonra oturup birer kadeh rakı içeceğiz. Nadir Nadi- lerin istanbul'daki 'perşembe toplantıları 1 , Nadir Nadi'- nin ölümünden sonda tavsamıştı. Yalnız Nadir Nadi'nin ölüm yıldönümünde 'perşembe arkadaşları' 20 ağustos günü Ayazma'ya gitmişler, Nadir Nadi'yi anmışlardı. Orada Berin Nadi de vardı. Sami Karaören, bugün yeni- den bir araya gelineceğıni söyledi. Bu cumartesi Izmir Belediyesi'nin Nadir Nadi için düzenlediği büst açma tö- renine katılıp ustayı anacağız. Emekli valilerden Enver Kuray da Ankara sayrıevinde fıtık ameliyatı oldu, çıktı. 80 yaşında olan Enver Kuray, Siirt, Mardin, Bursa, Ankara valilikleri yapmıştı. Enver Kuray'ın oğlu Sarp Kuray, 12 Eylül'den beri yurtdışında Paris'te yaşıyor. Sarp Kuray, yurttaşlık haklannı kazan- dı, ancak daha bir süre Paris'te kalacak. Bundan sekiz dokuz yıl önceydi; Amerika'da yaşayan sağınlardan İsmet Karacan, gazetedeki resme baktı baktı: - Snoring! dedi, 'horluyor!' Resim Hacı TÖ'nün resmiydi. Bunu Hacı Tö'ye haber verdiler; o sırada o da Amerikadaydı. - Aman, şu adamı bulalım! dedi. Gidip buldular, tanıştı- lar. Hacı TÖ: - Siz bana hasta' demişsiniz! 'Horluyor' demişsiniz! - Dedim, dedi İsmet Karacan, bilimsel olarak açıkladı. Hacı TÖ'nün gıdısının durumundan, ensesinden, şiş- manlığından söz etti. Zayıflaması gerektiğini anlattı. ismet Karacan, Amerika'da çalışan, orada yaşayan 'pst- kiyatrist'lerdendi. Yani, ruh hekimiydi. Tahsin Saraç'ın Fransızca - Türkçe sözlüğüne göre: Psychiatrie: Ruh hekimliği'; 'akıl hastalıkları' demekti. Patolojik anatomi uzmanı Süreyya Ülker'in 'TıpTerimleri Sözlüğü'nde ise 'psikiyatri' karşılığı Tin dirgenliği' denilmişti. Tin', 'ruh' demekti. İsmet Karacan, Hacı TÖ'nün yanından aynlmaz oldu; Hacı TÖ, ismet Karacan'ı öbür sağınlanndan ayırmıyor muydu? Hacı TÖ'nün horlayıp horlamadığı konusunda elimi ateşe sokamam. Ancak kimi yakın arkadaşlarını horla- dığını bilmeyen yoktur. Yetim Hüsnü'den sonra bundan en çok payını Yıldınm Akbulut'la Mesut Yılmaz almışlar- dı. Mesut Yılmaz için açıkça 'yalan söylüyor' diyebiliyor- du.Kimi gazeteciler de giderek.usa düşe gelmeyen şey- ler yazıyorlardı. 'Demirel Çankaya'ya' diyorlardı. Hiç öyle bir şey yoktu. 27 Mayıs devriminde, Celal Bayar'ın Çankaya'dan elleri kelepçeli, Harbiye'ye götürülüşü, Süleyman Bey'i gerçekten etkilemiş, bu hiç usundan çıkmamış mıydı? Süleyman Bey, gerçek iktidan başba- kanlıkta görürdü, Çankaya'da değil. Kafalardaki soru şimdi şudur: Hacı TÖ, tırmandığı Çankaya dan iner mi inmez mi? Anap Genel Başkanlıgı- na bu kongrede soyunur mu soyunmaz mı? İnmez! in- mez de soyunmaz da! Şimdiki koltuğunun üstünde bir koltuk olsaydı inerdi. Yoksa, ı-ıhh.. Onu ancak halk indi- rir, yani Meclis indirir. O da Erbakan hocanın vebali! BULMACA 8 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 1/ Çoğunlukla çok bilinen bir ezgiyi içe- ren caıüı ve gevşek yapılı beste. 2/ Kal- çadan dize kadar olan bacak bölü- mii... Telefon sözü. 3/ Benzenden tûre- yen ve boya sanayi- sinde kullanılan ze- hirü bir madde... Ka- le hendeği. 4/ Ar- jantin'in plaka işare- ti... " Naci": 1898-1987 yülan ara- sında yaşamış ünlü ressamımız. 5/ Gümüjbalığı. Gözyaşı... Sepüenmiş koyun derisi. 7/ Kutsal olduğu için dokunulma- ması gereken şey... Dışa vuran sevinç 8/ Amerika'da yaşayan ve yavrula- nnı sırtında taşıyan keseli sıçan.. Hi- le. 9/ Duvar içinde buakılmış oyuk bolüm... Küçük çocukları uyutmak için söylenenen türkü. „ YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Dört müzikçiden oluşan topluluk. 2/ Erden Kınü'ın birçok ödül kazanmış olan bir filmi... Oto- mobilin, üzerine karoseri oturtulan iskelet bölümü. 3/ Süs için yapılmış kumaş kıvnmı... Denizkazı da denilen göçebe bir kuş. 4/ Bir kumar araa... Tümör. 5/ Insanı istenmeyen seçenekler- den birini izlemeye zorlayan dunım... Yabaml hayvan bannağı. 6/ Haritasını çıkarmak için bir arazi parçasını üçgenlere bölme isi. 7/ Şaşma beürten bir söz... Kilit dilini hareketsizleştiren ve anahtann itişiyle serbest bırakan bir yayın etkisindeki hareketli parça. %/ Felsefede bir durumdan başka bir duruma geçis... Be- lirti. 9/ Bursa'nın bir ilçesi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle