Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÛM1992SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
lynor'ın
ınseri
»telendi
Kültür Senisi-Michael
;kson'ın konserinden
rıra Gloria Gaynorın 7
im çarşamba günü
:anbul'da vereceği konser
ıkasımayınakaldı.
endine özgü yorumu ve
Içlü sesiyle tanınan Gloria
faynor'ınCamel
xmsorluğunda Juliana's
iskoda vereceği konsenn
:knikkadrodakibir
ksaklıktandolayı
rtelendiği belirtildi.
ModernTürk
Seramiği
• Kültür
Servisi-U NESCO'nun bir
yankuruluşuolan
Uluslararası Seramik
Akademisi'nin (lAC) 36.
Genel Kurulu dün Mimar
Sinan Ünivsersitesi
Oditoryumu'nda açüdı.
MSÜ Rektörü Prof. Gündüz
Gökçe. IAC Başkanı Prof.
Rudolf Schnyder ve l AC92
Düzenleme Komitesı
Başkanı Beril Anılanmert'in
açış konuşması yapuklan
törende, ileride İstanbul'da
açılacak seramik müzesine
yapıllanm bağışlayan
sanatçılara plaket verildi.
lAC Genel Kurulu
kapsamında " Modem Türk
Seramiği" başlıkh şerginin
açıhşı da dün MSC Resim ve
Heykel Müzesi'ndeyapıldı.
"Dünya Seramikçilerinin
Diliyle" başlıkh sergi ise
bugün saat 19.00*da Yıldız
Sarayı Silahhane Binası'nda
açılacak. Sadece IAC
üyelerinin katıldığı sergide
Türk sanatçisı olarak Beril
Anılanmert, Bingül Başanr.
Sadi Diren, FilizÖzgüven
Galatah ve Jale Yılmabaşar
yer alıyor.
Scarlett
bulunamaüı
• ANKARA(AAK'Rüzgar
Gibi Geçu'Tılminin baş
oyuncusu Scarlett'i bulmak
için yapılan uluslararası "Bir
Scarlett Araruyor"
yanşmasınm fınalinde. 18
ülkenin adaylanndan hiçbiri
dereceye giremedi. AKSTV
larafından yapılan
açıklamaya göre yanşmaya
katılan Türk Scarlett'i Derya
Arbaş, fılmdeki üç önemU
rolden birinde oynamaya
hak kazandı. YapımCı
Robert Halmi. hepsi dizide
irili ufaklı rolleralacak 18
adaydan üçünün yanşma
sırasında kendisini çok
etkilediğini onun için bu üç
kıza dizide önemli roller
verileceğini açıkladı. Filmde
Berti rolünü oynayacak
Derya Arbaş'ın yanı sıra
İrlandalı Caitriona Ni
Mhurchu ile İtalyan
Valenüna Forte De rol
alacaklar.
Hill'inmezarına
saldırı
• LONDR A(AA)-Mezar
soygunculan ünlü komedyen
Benny Hiirinmezannı
açarak tabutunu
•parçaladılar. Polisin verdiği
bilgiye göre nisan ayında
geçirdiği bir kalp krizi
sonucu ölen 67 yaşındaki
Benn> Hill'in. Southampton
kentındeki mezan hafta sonu
kimliği belirlenemeyen kişi
veya kişilerce açıldı. Polis,
mezar soygunculannın. ünlü
komedyenin ölümünde şahsi
mücevherleriyle gömülmeyi
vasiyet ettiğine ilişkin
söylenülereinanarak tabutu
parçalamış olabileceklerini
açıkladı.
Costner'a şeret
nişanı
IATİNA(AAKRobin
Hood" fılminin başrol
oyuncusu Kevin Costner'a.
Nottingham kenti "Gümüş
Ok ve Anahtar nişanlan"
verildi. Yoğun programı
nedeniyle lngjltere'ye
gjdernediği için Cosıner'a
nişanlan Los Angeles'ta
yapılan küçük birtörenle
takdim edildi. Törende
Nottingham kenti şerifi,
Nottingham kalesi
özgürlüğü (anahtar)ve
Sheruood ormanlan
özgürlüğü (ok) nişanlannı
Kevin Costner'a sundu.
"Robin Hood" fılminin
gösterime girmesi ile birlikte
turizm sektöriindebirden
bire büyük bir patlama
yaşayan Nottingham
kendinin ileri gelenleri. kente
yaptığı "hızmetten" ötürü
Costner'a Nottingham şeref
nişanlan verilmesini
kararlaştırmışu. Kevin
Costner ise nişanlannı
aldıktan sonra "Nouingham
turizm merkezinden aldığım
ilk güzelmektuptan beribu
şerefı kabul ctmeye karar
verdim. Tek üzüntüm ise
yoğun programım nedeniyle
bu nişanlan almak için
Nottingham'a gidememem"
şeklinde konuştu.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, mevsimi Alexander Schwinck ve Gülsin Onayla açtı
Sonbaharmüziklegeldi• İstanbul Devlet Senfo-
ni Orkestrası ile Cumhur-
başkanlığı Senfoni Or-
kestrası'nın konserleri her
hafta dönüşümlü olarak
TRT 2'den canh yayınla-
nacak.
• İDSO'nun bu yüki
programında Türk solist,
besteci ve şefler ağırlıkta.
Türk bestecisinin notasıra
bulmak daha kolay ve
ucuz. Türk yorumcusu-
nun masrafı dışardan ge-
lenlerin kaçta kaçı?
EVÎN İLYASOĞLU
İstanbul müzjk mevsimine
yoğun etkinliklerle girdi bu yıl.
Yalruz resmi kuruluşlann dü-
zenli konserleri değıl. yıldönü-
mü kutlamalannda. seminer
veya üniversite açıhşlannda
konser düzenlemek yavaş ya-
vaş bir gelenek haline dönûşü-
yor. İstanbul'da Solunum Yol-
lan Sernineri'nin açılış konseri-
ni Dr. Musa Albukrek'in kur-
duğu doktorlardan oluşan bir
trio; Milliyet Sanat dergisinin
yirminci yıldönümünü Saim
Akçıl'ın yönetimindeki öğrenci
orkestrası ve Netaş'tn 25. yıl
kuüamalanru Academy of St.
Marün in the Fields Orkestrası
şenlendicdi.
Senfonirün ilk konseri Ame-
rika'da ünlenmiş genç birbeste-
cimizin Kamran İnce'nin
(1960) "Hol Red, Cold, Vib-
rant" başlıkh ilginç orkestra
yapıtı ile başladı. Alexander
Schvvinck'in, Kamran İnce'nin
bu çok boyutlu çalışmasına ayn
bir özen gösterdiğı belliydi,
Özellikle gençliğin beğenmesi.
bestecinin "mesajfnı güzel ak-
tardığını gösteriyordu. Gülsin
Onay, Rachmaninofun İstan-
bul"da ilk kez çahnan 4. Piyano
Konçertosu'nu neden seçtiğini
şöyle anlattı:"Yaz başında Gü-
rer Aykal ile Almanya'da bu
eserin radyo bantmı yaptık.
Çok çalışma gerektiren, akılda
belli bir melodi bırakmayan. ez-
beri de yorumu da güç bir eser.
Piyanist Gülsin Onay, me\simin ilk hafta sonu konserkrinde Rahmaninov'un Dördüncü Konçer-
tosunu seslendirdi. Rahmaninov'un konçertosunun çalınması kadar dinlenmesi de zordu.
Rachmaninofun son yıllannın
fırtınah dönemınin karamsar
bir ürünü. O kadar çok çalış-
mıştım k\ bu mevsim İstanbul
ve Ankara'daki konserlerimde
bu az çahnan konçertoyu ses-
lcndtrmcli\ im diye düşün-
düm."
•Doğrusu çalınması kadar
dinlemesi de zor bir konçertoy-
du. Belki de açılış konseri ola-
rak orkestramn daha mevsimc
adapte olmaya başladığı şu
günlerde daha alımlı, daha bil-
dik bir yapıl seçilcbilirdi.
İstanbul Devlet Senfoni Or-
kestrası'nın bu yılki programı-
na gelince; bir yanda ekonomik
sorunlar öte yanda kımselenn
kalbı kınlmasın sloganı ve de
gençleri yüreklendirme polıli-
kası ile bol bol Türk solist. bol
bol Türk besteci dinletilecek.
Türk bestecilennın notasını
bulmak daha kolay ve daha
ucuz...
Türk yorumcusunun kaşesi.
otel masrafı dışandan gelenle-
rin kaçta kaçı? Zalen devlet sa-
natçısı veya orkestra solisıi ise
çalması bedava! Böylece Mali-
yenin ancak 2000 dolara kadar
ödeme izni verdiği yabancı sa-
natçılara pek az rastlanıyor.
Şeflerin hemen hepsi Türk. Ni-
cedir dinleyemediğimiz Gürer
A\kal 8-9 ocak; Rengım Gök-
men 7-8 mayıs. Emin Güven
Yaşhçam 27-28 kasım. Ender
Sakpınar 16-17 ekim, Betin
Güneş'i de 6-7 kasımda dinle-
yebileceğiz.
Orkeslramızın kadrolu şefi
Erol Erdinç. ekim. kasım, ara-
Uk ve nisan aylannda yayılan
altı konser üstlenmiş. Hepsi de
çok solistli, bol gençlik içeren
konserler. Şef yardımcısı İnci
Özdil'in ekim ve aralıkta iki
konseri var. H.Şimşek de ocak
ve ntsanda iki konser yönete-
cek. Diğerleri orkestranın sanat
yönetmeni Schwinck (altına
konser). Galati (2). Griffiths (2)
gibi Türk dostu şefler. Varga.
Samoilav ve Akoka gibi daha
önce dinlediklerimiz dışında ilk
kez lanışacağımız iki şef var:
İtalyan Rudolfo Bonucci ve
Berlin'de yaşayan Bulgar asılh
Borislav lvanov.
Bol soliste yer vertnek, büyük
senfonik yapıtlara az yer ayır-
makla eşdeğer bir durum. Bir
konserde üç solist olup üç kon-
çerto çalınırsa, doğal ki orkest-
ra ancak eşlik durumuna düşü-
yor ve kendine özgü küçük bir
u\ertüre ancak on beş dakika
ayırabiliyor.
Bu arada her yıl dinlemeye
ahştığımız ünlü solistlerimizden
bazılannı programda göremi-
yoruz. Hüseyin Sermet. Meral
Güneyman, Gülşen Tatu. Ci-
hat Aşkın, Mehveş Emeç gibi
ısimler bu yıl yok.
Diğer solistlerimize göz aıar-
sak. kim bu yıl ne çalıyor diye
bir liste yapaîım:
Pekineller, Mendelssohn
Konçertosu (2-3 4); İdil Biret.
Sain-Saens Konçertosu
(19-20 3); Ayşegül Sarıca. Cho-
pin'in 1. Konçertosu (12-13/2);
Verda Erman, Beethoven'in 3.
Konçertosu (7-8 '5); Ayla Erdu-
ran. Elgar'ın Keman Konçer-
tosu (26-27 '2): Suna Kan. Beet-
hoven'in Keman Konçertosu
(8-9'l); Ann Karamürsel. Mo-
zart'm 24. Piyano Konçertosu
(16-17/10); Ayşe Nil Menteş.
Sach'ın Fa Minör Klavsen
Konçertosu (30-4, 1-5);, Sedat
öztoprak. Mahler şarkılan
(910-4); Ferhan-Ferzan Önder
lşıközlûnün iki piyano konçer-
tosu (18-19 12).
Aynca çoğu dışanda egttim
görmekte ya da eğhimini henüz
tamamlamış olan genç solistle-
rimizle tanışacağız bu ynl; Mu-
hiddin Dürrüoğlu. Tuncay
Yılmaz, Bülent Ecevit, Nazan
Tekinson, HülyaTanerbunlar-
dan birkaçı.
Yabana solistlerden dikkati
çeken isimler. viyolacı Buch-
holz; gitarcı Kotsiolis; piyanist
Sokolov. Ponti, Batık. Adıgü-
zelzade; kcmanalardan genç
İtalyan kemancı Bonucci. We-
ithaas, Korcia. çellistlerden
Rudin ve Rivinius.
Nice güzel müziklere!
'Uzak Ufuklar'da gerçek yaşamda da evli olan Tom Cruise ve Nicole Kidman başrollerde
Acılı dönemin tozoenıbe öyküsü
Uzak Ufuklar (Far and Awa\)
j Yönetmen: Ron Houard / Se-
naryo: Larry De Waay! Görün-
tü: Mikael Salomon I Mitik:
John Williams j Oyuncular:
Tom Cruise, Nicole Kidman,
Thomas Gibson, Robert Prosky,
Barbara Babcock. Bir Universal
(İmagine Films) yapınu.fKadı-
köy Süreyya, Osmanbey Site,
Beyoğlu Aîlas, Çemberlitaş Şa-
fak, Bahrköy Renk, Ankara
Metropol)
ATtLLADORSAY
"Uzak Ufuklar". bize geçmişte kimi
fümlerde izlediğimiz bir dönemin ve
olayın öyküsünü anlauyor. Amerikan
"melü'ng pot"unu (ırksal mozaik diye
çevrilebilir) oluşturan çeşitli ırklardan
biri olan İrlandahlann, bu ülkeye geçen
yüzyıl sonlannda başlattıklan göç, bu
göç sorunu gelenlerin karşılaşuklan so-
runlar ve yeni bir toprağa yerleşme
sancılan.
Birçok vvesteme de konu oluşturmuş
bu dönemi, genelde çağdaş fantezilerin,
aile güldürülerinin kotarıcısı Ron Ho-
ward çekmiş. Kendisi de Alman. Hol-
landa. İrlanda ve Kızılderili kanşırm bir
soydan geliyormuş Howard'ın!.. Ve ilk
Avrupa yolculuğu sırasında, Howard.
atalannın dönemine geri dönmek. bu
ilk yolculuğun öyküsünü anlatmak iste-
miş. Ve proje böylece doğmuş...
"Uzak Ufuklar"ın göç sorununu işle-
yen fılmlerden temel farkı, olaylann
anavatanda, yani bu kez İrlanda'da
başlaması oluyor. Geçen yüzyıl sonu
İrlandası'nda.soylular ve topraksahiple-
riyle yoksul köylüler arasındaki çelişki
Genç yönetmen Ron Howard, Tom Cruise ve Nicole Kidman'ın gençlik ve guzeUiklerini de yeterince kullanmtş.
ve bu savaşımda bır "halk kahramanı"
olarak belirlenen Joseph Danelly'nin
öyküsü. fılmin ilk bölümünü oluşturu-
yor.
2 genç insan. zaüm ve sınıfsömürüsü-
ne dayalı bir ülkeden kaçıp, özgürlük ve
herkese fırsat ülkesı Amerika'ya kapağı
atıyorlar. Ama ayak bastıklan Boston
kenti. hiç de umut ettikleri gibi
çıkmıyon. Burada da yoksulluk. sefıllik.
hastalık ve ölüm kol gezmektedir... Ve
"bakir topraklar" bulup yerleşmek. an-
cak parayla. çok parayla satın ahnabile-
cek birdüştür. Joseph. gücünü kullanıp
boks yaparak gerekli parayı kazanma-
ya çabalarken Shannon'la olan ve
yüz\ıllık önyargılann dondurduğu iliş-
kisini de ısıtmaya çalışacak. ama 2 gen-
cin "kavuşmalan" yine de çok uzun za-
man alacaktır.
"Uzak Ufuklar" genç bir yönetme-
nin genelde sevdiği düşsel konulardan.
çocuksu masallardan uzaklaşarak. ata-
lannın geçmişine ve ülkesinin kökenle-
rine eğilme çabasını simgeüyor. Ho-
ward. karşımıza genişsoluklu. büyük
bir destan gibi anlatılmış, gösterişli.
oyalıyio bir fılm geuriyor. Bu arada.
gerçek yaşamda da evlı olan Tom Crui-
se- Nicole Kidman çıftinin gençlik ve
güzelliklenni de yeterince kullanmış.
Tıpkı görkemli İrlanda görüntülerini
veya Oklahoma çayırlanndaki araba
yanşını, birinci sınıf seyirlik malzeme
olarak kullandığı gibi... Ancak filmde
yine de önüne geçilmez bir i>imsertiğin,
kör kör parmağım gözüne bir naifliğin
neden olduğu bır masal havası. aşın
pembe bir tablo görünüsü var. Zor,
yoksul. sefıl bir dönemin acılı öyküsünü
anlatmaya sıvanmış olan fılm, sonuç
olarak öyküsüyle bağdaşmayacak den-
li canlı, iyimser ve ışıklı. Bir gösteri
sinemasınm tüm gereklerinı yenne ge-
tirmek, kuşkusuz filme belli bir seyirci
ılgisi sağlamayı güvence altına alıyor.
Ancak örneğin kendisi de İrlandah olan
bir John Ford'un benzer bir konuda
yapabilecekleri - ve de yapuklan- düşü-
nüldüğünde. "Uzak Ufuklar". konusu-
na göre biraz "hafıf' ve uçan kalıyor.
42. ULUSLARARASI FRANKFURT KITAP FU ARI
Bariş Ödülü, barışseverIsrailliyazarın
DtLEK ZAPTÇTOĞLU
FRANKFURT - Bu yıl
Frankfurt Kitap Fuan'nda
Meksika edebiyatı ön planda.
Türkiye ise neredeyse "'namev-
cut". Almanya'da faaliyet gös-
teren ya da kendi hesabına Tür-
kiye'den gelmiş birkaç yaymevi
dışında varlık göstermiyor ül-
kemiz. Kültür Bakanlığı'nın
dünyanın en büyük kitap ve
kültür fuan olan Frankfurt'a
ciddiyede eğilmesinin vakti gel-
di. geçiyor. Bu yıl Frankfurt'ta
okyanuslan aşıp gelen küçük
ülkelern bile nasıl temsıl edildi-
ğini görenler. kendini Avrupa'-
ya dahil sayan Türkiye'nin içler
acısı durumu karşısında üzül-
meden edemiyorlar.
Her yıl bu ülkenin ""ağırlık
konusu" seçildiği fuara bu yıl
damgasını vuran ülke Meksika.
Meksika. yalnız fuarda kitapla-
nyla temsıl edilip dünyaya ya-
zarlannı tanıtmakla ve telif
hakkı satmakla kalmıyor.
Meksika kültürü ve tarihsel
kökleri bütün Almanva'yı do-
laşan görsel sanat sergileriyle.
tiyatro oyunlanyla, mutfağıyla
ve müziğiyle tanıtıhyor. Meksi-
ka devletinin üstlendiği bu yatı-
nm kuşkusuz ülkeye turizmle
geri dönecek.
Meksika devleti deyince akld
60 \ıldır ıkıidarda olan vc kısa-
ca PRl olarak anılan Dcvrim
Partisi geliyor. Parti izlediği
akıllı politikayla aydınlan ve
sanalçıları kcndi >aflanna çck-
meyi başarmış. Diplomat ya da
öğretim görevlısi olarak devlet
hizmetine giren yazar sayısı
dünyanın hiçbir yerinde Mek-
sika"daki kadar kalabalık değjl.
Örneğin Meksika edebivatmın
önde gelen iki ismi Octavio Paz
ve Carlos Fuentes uzun ytilar
diplomat ve elçi olarak çalış-
nıışlar.
Frankfurt Kitap Fuan'nda
eserleri raflan süsleyen yüz bin-
lerce yazar arasında sivrilmck
çok zor. Alman Kitapçılar Bir-
liği, her yıl verdiği "Banş Odü-
lü"yle bir yazara bu kolaylığı
şağİıyor. Bu yılkı ödülün sahıbi
İsraiİli yazar Amos Oz.
İsraiİ'e göç eden bir Rus Mu-
sevisi'nin oğlu olan 53 yaşında-
ki Amos Oz ulkcsinde "Şimdi
Banş Peace Now" adlı banş
harekeıinin kuruculanndan.
İbranice'de "kuwet. gözüpek-
lık" anlamına gelen "Oz" ismi-
nı babasından alan yazar. îs-
rail'in 1967"de Baü Şeria'yı. Si-
na'vı ve Golan tepelerini iş-
gali üzerine ilk protesto yazısını
kaleme almış. Bu topraklann
"kurtanldığr' şeklindeki resmi
söyleme karşı çıkarak "bölgele-
rin birer canlı varlık olmadığmı.
ancak insanlann kurtanlabile-
ceğini, topraklann ise sadece iş-
gal edilebileceğini" savunmuş.
Amos Oz. İsrail'de savaşın yü-
celtilmesine karşı çıkıyor vc
şimdiki hükümetı, Arap dün-
yasıyla banşın yolunu açacağı
umuduyla deslekliyor.
Frankfurt'ta bır bakıma "se-
tSTANBUL ŞİtR KtTAPLARI FUARI
Şürsizkri
mabedineçağtnyor
BEDRETTÎN AYKIN
falet" sergileyen ülkeler arasın-
da yalnız Türkiye değil, Doğu
ve Örta Avrupa ülkeleri de var.
Devlet desteğinin kalkışı; kâğıt
ve matbaa masraflannın birkaç
katına çıkması ve nihayet enf-
lasyon ve işsizlikle birlikte kitap
satışlannın hızla düşüşü eskı
Doğu Bloku yayınevilerininço-
ğunu iflasa zorluyor. Frank-
furt'a gelen Polonyalı, Macar,
Romen, Çek yayınevi temsilci-
leri Batılı meslektaşlanyla otu-
rup "yeni pazarlama stratejile-
ri" kapmaya çalışıyorlar. Eski
Doğu Bloğu yayınevleri ""devlet
dcsteği" sözünü işittiklcrinde
irkiliyorlar: geçmişteki aa san-
sür tecrübelerini unuımadan
ayakta durma savaşı \ermek
onlara göre artık tck yol.
İstanbul Büyükşehir Beledı-
yesi Kültür İşleri Daire Baş-
kanlığı ve Armoni Dağıtım iş-
birtiği ile Taksim Atatürk Ki-
taplıgYnda düzenlenen İstan-
bul Şiir Kitaplan Fuan dün
başladı. İstanbul, 15 ekime ka-
dar şiir dolu günler yaşayacak.
Şiirseverler, fuar boyunca son
10 yıl içinde yayımlanmış şiir
kitaplannı bir
arada görerek.
günümüz şiiri-
nin sorun-
lannm tartışı-
lacağı sempoz-
yum ve panel-
leri izleme ola-
nağı bulacak-
lar,
İstanbul Şiir
Kitaplan Fu-
an'nın düzen-
lemesini üstle-
nen Armoni
Yayıncılık
Editörü Ad-
nan özer'den
fuara ilişkin
görüşlerini
aldık.
- Seksenli yülar boyunca ki-
tap üzerinde si>asal, ekonomik,
yasal, vb. yoğun baskdar ya-
şandı. Vitrinknen kitaplar ara-
sında şür görünmez oldu. De-
yim yerindevse, şiir vitrinlerden
kovıildu. Böyle bir ortamda dü-
zenlediğiniz Şür Kitaplan Fu-
an'ndan beklentileriniz neter?
- Şür bır bakıma vıtnnlerden
düşerken, gündemde imiş gibi.
yine de yaşamını sürdürüyor.
Ardı arası kesilmeyen etkinlik-
ler var. Bence şiirin bu sosyal
çerçevede gündemde olması
zor. Şiir Kilaplan Fuan, bu
gündeme karşı çıkıyor ve soru-
nuzda beliruiğiniz gibi vitrin
açıklannı kapatmaya çalışı-
yor.
-Okurla şiir arasında bir ko-
pukluktan söz edikbilir mi?
Bunda medyaların olumsuz rolü
var mı?
- Octavio Paz'm dediği gibi.
Taksim'deki
Atatürk Ki-
taphğı'nda
dÛKnlenen İstanbul
Şiir Kitaplan Fuan'-
nda şiirseverler, son
ÎOyıliçinde
yayımlanmışşiirki-
taplannı bir arada
bulacaklar,
günümüzşürinin
sorunlannm
tartışılacağı panelleri
izleyecekler.
şiir mabedine çekilmekte.
Artık ehl-i şiir anyor. Onlar da
şiiri nerede olsa bulurlar.
Amacımız çekingen kesim için
bir sergi düzenlemek, onlan
harekete geçirmek. Medya, in-
sanın bir sürü ilgisine fırsat
vermiyor. Büyük bir güç. İlgi
kanalİannı tıkıyor. Onu şaşır-
lacak görüntüler ve imgelerle
kendimizi duyurabiliriz.
- Gfinümfizde şair, şiirin cile-
sini. varatma sürecinden sonra
da çekmek zo-
runda kalıyor.
Artık yayroole-
ri. edebiyat ku-
rumları şür der-
giciliğini üstlen-
roek istemiyor-
lar. Şairier
derg-k. 1 '.
^Uri
zorunda kalı-
voriar dersek,
yerinde bir sap-
tama yapmış
olur muyuz?
Sanki Sisy-
phos'un ya/gısı
günümüzde de
sürüyor. Şairter
' şürkrini nice
güciüklerden gecerek okura gö-
türme çabalarmı aksatmadan.
inatla sürdüriivorlar. Bu doğ-
ndtuda kunımiaşmaya yönetik
çabalar olduğunu biliyoru/. Bi-
raz bunlardan söz eder misiniz?
- Görece yüksck sermayenin
bir girişimı oldu. Şiir metalaş-
madığından gen çekildiler. Yi-
ne şairlere kalıyor yayın. tanıt-
ma. hatta değerlendirme. İyice
bir mabede indikten sonra.
belki oradan yeniden yüksele-
biliriz.
- Tüm engellere karşın. dün-
den bugüne gerek dergi, gerek
kitap yaymcıiığında büyük aşa-
malar kaydedildi. Şerginin bir
amacı da bu geuşmeyi mi gö-
rüntûlemekti?
- Şiir kitabının ayn bir kültü-
rü, estetiği var. Son yıllarda bu
alanda ne tür gelişmeler ol-
muş. elbette bunlan da sergile-
mek istedik. Biraz da yaymev-
lerini özendirmek...
Dublaj Almanya'da bir sanayi
Beyazperdenin
bukalemunlarıKültür Senisi : Amerikalı,
İngiliz, Fransız, İıalyan sine-
ma oyunculannı Almanca ko-
nuşturmak, Almanya'da bü-
yük bir sanayi. Berlin. Münih
ve Hamburg'daki yüz kadar
stüdyoda bu yıl yaklaşık 250
yabancı fılmin ve yüzlerce sa-
atlik lelevizyon dizi ve fılmleri-
nin dublajı yapılacak.
Amerikalılar Warren Be-
atty'nin. Robert De Nironun.
Eddie Murphy'nin Almanca
konuştuğunu duyunca çok şa-
şırabilirler, ama Alman sinema
seyircisi yabancı fılmleri Al-
manca seyretmekie diretiyor
ve Almanya'da bır yıl içinde
gösterilecek 250 fılmin ücte iki-
si Amerikan yapımı. Aynca,
bazı dublaj uzmanlan. altyazı-
lann okunmasınm zor olduğu-
nu ve konuş-
malardaki in-
celikleri ye-
terince yansı-
lamadığmı ile-
ri sürüyorlar.
Berlin'in
önde gelen
dublaj stüdyo-
lanndan Mag-
ma Synhron-
un yöneticisi
Joachim Kun-
zendorf. "iyi
bir dublaj. öz-
gün anlamın
ancak yüzde
seksenini ve-
rir" diyor.
"Çünkü başta
argo ve lehçe
olmak üzere
birçok konu-
da ödünler verilir. Ama alt-
yazı. fılmin içeriği ve diyalog-
lannın ancak yüzde yirmisini
yansıtabılir."
"Örümcek Kadının Öpü-
cüğü"nde William Hurt'un.
"48 Saat"te Eddie Murphy'-
nin Almanca seslendirmesini
üstlenen Randolf Kronberg.
fılmindeki oyuncunun konuş-
ma tarzını aynen yansıtmak
zorunda olan dublaj sanatçı-
lannı bukalemuna benzetiyor.
Kronberg'in deyişiyle "sine-
manın bukalemunlan".
fılmdeki özgün konuşmalann
dublajını yaparken olmadık
durumlarla karşılaşıyorlar.
Sözgelimi, "Fil Adam"da bo-
zuk ve boğuk bir dille konuşan
John Hurt'ü seslendiren Ber-
linli oyuncu Joachim Tenns-
tedt özel bir protez takmak zo-
runda kalmış. Protezden fena
halde midesi bulanan Tenns-
tcdı. kayıt aralannda protezi
sürckli ağzından çıkanyor-
muş.
"Baba 11" ve "Korku Bur-
nu'nda Robert De Niro'yu,
• Buyıl
Almanya'da 100
kadar stüdyoda
yaklaşık250
yabancı sinema
fılminin yanı sıra
yüzlerce saatlik TV
yapımının dublajı
gerçekleştirilecek.
Alman seyirci,
yabancı filmleri
Almancaizlemeyi
alt yazıya yeğ
tutuyor.
"BonnieveClyde"ile"Bugsy"-
de Warren Beatty'yi sestendi-
ren Christian Brückner. New
York ya da New Jersey ağız-
lannın inceliklerini Alman-
cada aynen yakalamaya
kalkışmanın saçma olduğu
kanısında. Brückner. "Biz
olsa olsa o konuşmayı Alman-
cada yorumlayabiliriz" diyor.
Ünlü oyuncular. kendilerini
yabancı dillerde seslendiren sa-
natçilarla genellikle ilgilenmi-
yorlar.
Ama bazılan da onlan ken-
dilerinden daha çok beğeni-
yorlar. John Wa\ne. kendisini
Almanca'da seslendiren Ar-
nold Marquis'i dinledikten
sonra şöyie demiş;
"Alman seyircilerimin beni
yalnızca Arnold'un sesiyle
tanımalannı
istivorum."
Woody Allen
ise kendisini
"Manhattan"-
da seslendiren
Wohfgang
Draegcr'in se-
sinin kendisine
kendi sesinden
daha iyi gıttıği
kanısında.
Son zaman-
larda, önemli
filmlerin
vapımcılan ve
yönetmenleri,
yabancı ülke-
îerdeki dublaj
çalışmalanna
da katılma eği-
limindeler. Ör-
neğin, Ameri-
kalı yönetmen Oliver Stone.
"JFK" adlı fılminin Alman-
ya'daki dublaj çalışmasına
kendi sesyöntmenininde katıl-
masını istemiş.
Wamer Bros'un Münih bü-
rosunun dublaj denetçisi Ilse
Picard, "Pretty Woman"da
Julia Roberts'ı konuşacak Al-
man oyuncuyu seçebilmek için
30-40 ses dinlemiş. "Sonunda
Daniela Hoffman'ı neden seç-
tim, biliyor musunuz" diye so-
ruyor Picard. "Gülüşü yüzün-
den. Bir oyuncu gibi gülmü-
yordu. Patlayan. dolu dolu.
doğal bir gülüştü.
Işte, dedim. bu ses konuş-
malı Julia'yı!"
Daniela Hoffman, dublaj
sanatçılannm adlannın filmin
tanıtım yaalannda geçmesi ge-
rektiğine inanıyor. William
Hurt ve Eddie Murphv'nin Al-
manya'daki sesi Randolf
Kronberg ise lam tersini düşü-
nüyor; "Bizler seyirci larafın-
dan ne kadar fark edilmezsek.
işimizi o kadar iyi yapmışız de-
mektir..."