23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4EKİM1992PAZAR 8 PAZARYAZILARI KJI payı 'evet' Danimarka'yayaradıJL J Maastricht oylamasından mevedevamedecek. Oylamanın kıl payı ile Fransa'daki Danimarka hükümetinin isteyebileceği en iyi sonuç çiktı. Danimarka hükümeti Fransa'daki sonucun yarattığı olumlu ko- şullan değerlendirmek için kollan sivadı. Şimdıye kadar ıkınıp sıkınan muhafazakar başbakan Poul Schluter nihayet baklayı ağzından çıkardı. "Danimarka onaylama- dan Maastricht yürürlüfe giremez" dedi. Oysa Danimarka'daki oylamadan "hayır" çıktığının anlaşılmasmdan hemen sonra. "Maastricht sürecinin işlemesini engelle- meyeceğiz. Diğerlen devam etmeli" demış- tı. Fransa'daki oylamadan çıkan kıl payı evct. iki açıdan Danimarkanın işine geldi. Danimarka hükümeti hayırcı halkının ak- sine 'Maastricht'çi olduğundan Fransa'- daki evct hoşuna gitti. Böylelikle süreç işle- KOPENHAG FERRUH YILMAZ "evet"e dönmesi ise. bu sürecın dışında kalmak istemeyen hükümet açısından bu- lunmaz bir fırsat yarattı. Böylelikle Dani- marka. büyüklerin tekerine çomak sokan küçük çocuk rolünden kurtuldu, kendi "hayır"ına rağmen birliğe dahil olabilmek için Maastricht belgesinde değişiklık iste- me hakkına Fransız halkının yansını şahit tutma şansı elde etti. Danimarka Başba- ka'nın dönem başkanı olarak 1993 yıh kanı, "50 bin Danimarkalı Maastricht sü- başında yürürlüğe girecek. Anlaşmanın redni durduramaz" diyen Alman bakana, Danimarka'nın istediği değişiklikler olma- "Anlaşmavı kendi halkının onayına sun- dan yürürlüğe girebileceği şüpheli. mayan birinin görüşlenni ciddiye almıyo- Danimarka hükümeti, "hayır"ı AT için- rum" diyebilecek kadar ileri gidebıldi. Da- deki bürokratik merkeziyetçiliğe bir tepki nimarkaşimdi. Maasıricht'ekarşıcnkolay olarak değerlendiriyor ve Maastricht bel- ittifak oluşturabileceği dönem başkanı gesinde bürokratik mekanizmayı kamuo- İngiltereyi iknaya çalışıyor. Tarihin garip yuna açık hale getirecek değişiklikler isti- cilvesi, Maastricht Anlaşması. Danimar- yor, bütün AT toplantılannm açık yapıl- J masını talep ediyor. Bunun dışında ortak savunma ve ortak para bınmi konulannda Danimarka'ya özel statü tanınmasını ıstı- yor. Fransa'daki "evet"in kıl payı olması, bü- tün kalbiyle evetçi olan benim gibi mesafe- liler içinde de iyi bir sonuç oluşturuyor. Birlik anlaşmasına önüne konulduğu şek- liyle evet ya da hayır demek zorunda kalan birçok kişi, anlaşmanın olumlu ve olumsuz yanlanru terazinin kefelerinde tarttıktan sonra ağır basan tarafa mühür basmıştı. Çünkü ne "hayır"lar tek başına kövlülü- ğün dar göriişlülüğün ne de "evef'ler tek başına "modernliğin" göstergesiydi. Birlik anlaşmasına hayır demek. her ne kadar sa- dece kendi dünyasırun smırlannı tanıyan köylülük ve milliyetçilik olarak değerlendi- rilebilirse de, evet demek Brükserdeki sırça köşkte oturan bürokrat elitin kendi doğru- lannı ve iktidannı zorla halka kabul etü'r- me çabasına boyun eğmek olarak da algı- lanabilir. İşte tam da bu nedenle, Danimar- ka solu "hayır"a yatarken. Fransa'daki ırkçı karşıtı SOS-Racisme'in lideri solcu Harlem Desir, en ateşli birlik savunuculan arasında yer aldı. Fransa'daki evetin kıl payı olması, yüzyıllık bırieşme düşlennın devam etmesi- ne imkân tanıyor. Bu "evef'le Avrupalılar belki kendi ırade \e istekleriyle milli sınırlannı aşıp gönüllü bir birlik kurabile- cekler. 'Evet'in kıl payı olması ise, anlaş- manın dikenlerini törpüleyecek. Herhalu- karda, bu tarihi buluşma anında, yüzyıldır enternasyonalizmi bayrak edinmiş solun birleşik Â\rupa fıkrine hayırdetneye hakkı yok gibi göriinüyor. Kutular küçülüyor STOCKHOLM Rüyakentte sonbahar Bir kent, sadece caddeleri. köşebaş- ları, anıt ve meydanlanyla değil. gün- lük hayatı. geçmişi. koku ve renkle- riyle de anıhr. Paris'in Eyfel'i. Lond- ra'nm Big Bcn'i, İstanbul'un Süley- maniye Camii nasıl bu kentlerin unu- tulmaz sembolleriyse. Matthias Kili- sesi, Parlamento Binası ve Kraliyet Sarayı da Avrupanın en eski kentle- rınden biri olan Budapeşte'nin adıyla bırlikte anılıyor. Anıtsal güzellikteki bu eserlerin yanında kentin temizliği, tarihi bir kentli olma bilinci ve düzeni de Buda- peşte'yı rüyalar kenti yapan önemli özclliklcnnden. Estetik bir sessizlik, neşe verici bir aydınlık ve tarihsel melankolinın kanşımı yaşanır Tuna'nın ikiye böl- dügü bu kentte. Bir yanda dağlan. ye- şil tepeleri ve bu tepeler arasında yuk- selen anıtsal yapılanyla süslü yaşlı Buda. diğer yanda göz alabıldiğınce uzanan ovalann genç kenti Pest ve bu iki güzelliğin arasından sessizce süzü- lenTuna. Anıtsal değerlerinin dışında tarihin çağdaş yorumla uyumu, insanlttnn kente sahip çıkma arzusu. sokak ta- belasının estetiği.kaldınmı, bankı. parketaşı. Budapeşte'ye rüyalar kenti sıfatını kazandınyor. Her mcvsimin değişik renkteki kos- tümü bu büyülü kente ayn bir güzel- lik katıyor. Kent en çekici kostümünü sonbaharda giyiyor. Sevgililer. Tuna boyunca uzanan banklan. ağaçlar- dan düşen gevrek san yapraklarla paylaşıyor. Parlamento Sarayı'nm önündeki gcnişmeydandan 75 yaşlannda beyaz saçlı bir bayan, başı önde yavaş adım- larla geçiyor. Köpeği ile akşamüstu yürüyüşüne çıkan 15 yaşlannda genç bir kız hızla meydanın bir ucundan gj- rip diğerinden çıkıyor. Parlamento bi- nasının merdivcnlerinde oturan 24 BUDAPESTE REMZİ GÖKDAĞ yaşlannda bir kişi süreklı saatme bakıyor. Elindeki çiçeği ve telaşından sevgilisınin buluşma yerine biraz geç kaldığı anlaşılıyor. Çevredeki binalann köşelerini süs- leyen heykellerin gölgesi meydanın parke taşlanna düşüyor. Kentin gene- linde fark edilen sessizlik Parlamento Meydam'nda da hüküm sürüyor. Yerde sigara izmaritine bile rastla- manın mümkün olmadığı bu kentte temizlik işçilerinc dc fazla iş düşmü- yor. 2 milyon kişinin yaşadığı kentin caddeleri 23.00'ten sonra belediyeye ait araçlarla yıkanıyor. Yıkanan cad- de ve sokak'lar temizlik işçileri ta- rafından sabahın erken saatlerinde tekrarelden geçiriliyor. Caddelerin gün doğarken dikkati çeken pınl pınl halı güneşin Buda dağlanndan veda etmesinden sonra da sürüyor. Sokaklara çöp atma alı- şkanlığı olmayan bir kentte temizlik işçileri sadece kaldırımlara düşen yapraklan lemizliyor. Ulaşımın büyük bölümü metro ile yapıldığından tramvay ve otobüs du- raklannda kalabalığa rastlanmıyor. Buna karşm metro çıkışlan yoğun bir kargaşaya sahne oluyor. 20 bin kişi- nin çalıştığı Budapeşte L'laşım Mü- dürlüğü BKV, 100 yıllık tecrübcnin verdiği güvenceyle büyük bir düzen içinde kent halkına hizmet veriyor. Dünyanın 2. metrosunun kurulduğu kentte. 35 kilometre uzunluğunda bir metro ağı bulunuyor. Bu hat kentin bütün ucunu merkezde topluyor. Ulaşımdaki bu rahatlık. Budapeşte Belediyesi'ni tatmin etmiyor. Tuna üzerine iki yeni köprü kurmayı plan- layan belediye. 3 ayn metro hattının bulunduğu kente, 4. metroyu ka- zandırmak için kollan sıvadı. Yapımı planlanan metro kentin batısını mer- keze bağlayacak. Bütün bunlarla da yetinmeyen belediye 90 yeni otobüsü kenüçi taşımacılığına katmayı düşü- nüyor. Budapeşte Belediye Başkanı Ga- bor Demszky'nin en büyük problem dediği hava kirliliği sorununu gider- mek için otobüslere yeşil motor takıl- masına da baslandı. Ancak, doğal- gazla ısınan, metro ve tramvaylann hizmet verdiği bu kenti gezen bız İstanbullulara Budapeşte havası or- man havası kadar iyi geliyor. Sonbahar Kültür Feslivali'nin kut- landığı kentte bugünlerde herkes meydanlarda. Her gece bir gösteri var. Gençlerin büyük ilgi gösterdiği bu gösterilerde meydanlar gün batımıyla doluyor. çılgınca içiliyor, dans ediliyor. 1 OO'den fazla müzisyenin bulundu- ğu ve Avrupa'nm en iyi orkestralann- dan biri olarak nitelendirilen Festi- val Orkeslrası.Budapeştelilere güzel anlar yaşatıyor. Bütçesi Belediye ve iş dünyasınca fınanse edilen orkestraya Budapeşteliler de büyük ilgi gösteri- yor. Budapeştede yaşam düzen içinde sürüp gidiyor. Yüzlerce yıllık ahenk çağdaş yorumla talan edilmiyor. Geç- mişten aldığı mirası gcleceğe aktar- mayı başaran Budapeşte, keritlilere büyülü güzelliğini sunmaya devam ediyor. Kenti seven ve koruyan kent- lilerin yaşadığı Budapeşte'de bu gü- zellik gelecek kuşaklara anlatılmaya- cak. aktanlacak. Budapeşte' de yüzlerce yıllık ahenk çağdaş > orumla talan edilmiv or. Yaşam düzen içindesürüyor. GÜRHAN UÇKAN Amerikalı şarkıcı Malvina Reynolds'- un eski bir parçası vardır "Little Boxes". Şarkıda sözü edilen "Küçük kutular"da insanlar. başkalannın izin verdiği ölçüde mutluluklannı, acılannı, yoksulluklannı, kısacası, tüm yaşamlannı gizlerler. Hangi kutuya ne zaman girileceğine sürekli ola- rak başkalan karar verir. Sana kuzu kuzu içeri girip, kapıyı arkasından kapamak düşer. Bir elin beş parmağının bir olma- yacağı söylenmiştir, ama senin hangi par- mak olduğun havada kalan bir sorudur. İsveç'te de her şeye karar veren devlet babanın bireyciklere uygun gördüğü ku- tular giderek küçülüyor, daralıyor. On- lann yerini paketler alıyor artık. tşsizliğe, ekonomik sıkıntıya, toplumsal bunahma, sürekli olarak paketlenmiş çözümler öne- riliyor. 18 yaşında oy kullanma hakkı olan, ama bir kutu bira alabilmek için 3 yıl daha beklemesi gereken gençlere pa- ketlenmiş bir gelecek hiç çekici gelmiyor. Ülkede bankaalık sistemi zangır zangır sarsıhr ve yalnızca devlet desteğiyle ayak- ta kalabilirken her gün bir yenisi çıkan paketler kimseyi ikna etmeye yetmiyor. Bankalannı batıran bir düzine müdüre 10-12 milyar lira tutan tazminatla yol gösterilirken halk;8 kredi karlı, konut kredisi veçeşitli taksitlerin giderek ödene- mez hale gelen yükü altında inliyor. Hastanelerde artık hasta yok. müşteri var. Gelecek yılın başından itibaren yalnız- ca kendi geliriyle gjeçinecek olan has- taneler şimdiden rekabete başladı. Perso- nele. "müşteri çekme kurslan" "servis pa- zarlama teknikleri" öğretiliyor. İşsizlik sigortasındaki paranın dibi gö- zükünce. emekli sandığı alarm zillerini çalmaya başladı. Emeklihk yaşınm 65'ten 66'ya çıkartılması, atılan ilk adım oldu. Ancak yıllannı İsveç'i kalkındırmak için harcamış olan emektar işgücü, kaygıdan kurtulamadı. Bankalann batık kredileri- ni sigortalamaktan dili yanan sigorta şir- ketleri, hep birlikte "emeklilik sigortası" açma yanşına giriştiler. Yaşamı, birçok bürokratik çizgilerle sınırlar içine hapsedilmiş halka geleceğı, paket olarak sunuluyor: Ayda şu kadar ücret karşılığı bilmem kaç yıl sonra şu ka- dar özel emekli maaşı alacağı ve bunun miktannın, kaç yıl yaşayacağına bağlı ol- duğu "emeklilik paketi" içinde yer alıyor. Küçük kutulanna, küçük mutluluklar- la dolu yaşamlannı saklayan "müşterile- re" bu paketten sonra, yalnızca ölmek kalıyor. Artık bu kadannı da kendileri halletsinler! III. DÖNEM HAZİNE BONOLARI VE DEVLET TAHVİLLERİ 07 EKİM1992 ÇARŞAMBA GÜNÜ SATIŞA SUNULUYOR Halkımızın göstermiş olduğu yoğun ilgi ve talep dogrultnsunda satışa çıkanlacak, 3 ve 6 ay vadeli Hazine Bonoları ve 12 ay vadeli Devlet Tahvilleri 3 hafta süreyle satışta kalacaktır. Yeni Dönem Hazine Bonolan ve Devlet Tahvilleri, Ziraat Bankası, Emlak Bankası ve Halk Btrnkası Şubelerinde satışa arz edilecektir. İhraç edilecek Bono ve tahviller 5 ve 10 milyon TL.'Iık kupiirler halindedir. Sağlarn, güvenilir ve istikrarlı getiriye sahip Hazine Bonolan ve Devlet Tahvilleri yılın 9 aylık döneminde en yüksek getirili yatırım aracı özelliğini kazanmıştır. HAZİNE BONOSU 3 AY 58.5 6 AY 59.3 DEVLET TAHVİLİ 12 AY 52.7 DÖVİZ $ 45.9 DM 48.8 Yeni dönem Menkul Kıymetlerin getirileri; VADE AY 3 AY 6 AY 1 YIL GUN 89 189 357 DÖNEM FAİZİ 17.10 35.30 73.63 İTFA TARİHİ 04.01.1993 14.04.1993 29.09.1993 Hamiline yazılı olan bu senetler; LJGerçek kişilere satışta vergi resim harç muafiyeti, DSatışlarda kişi başına satış limitinin olmaması, Dthalelerde teminat olarak kullanılabilmesi ve, Dtkincil piyasada el değiştirebilme, özellikleri ile alternatif imkânlar arasında özel ve güvenilir bir yeri bulunan yatınm araçlandır. HAZİNE VE DIŞ TİCARET MÜSTEŞARLIĞI Görkemli bir kitappazarı "Ve böylece büyük dinlen- ce başladı. Uzun süredır düşle- diğimiz kitabı okumaya olanak bulacaksınız. BizdesizeZürih"- in kitap pazannı açabm. güncel ekinle bu görkemli dünyada küçük çaplı bir gezinti düzenlc- yelim. "Kim bavulunu kalın yapıt- larla (örneğin Yaşar Kemal'in tuğlalan ile) ağırlaştırmak is- temiyorsa: önce cep kitapla- nndan "Gezi Notlan"nı, "Kısa Öyküler" veya "Dinlence Kri- misi" dizilerini (ederi 9.80 S. Frank) sonra bu aralar en cok aranan Sicilyalı maço çevresine bayrak açan Lora Cordclla'nın "Pantolon İstiyorum"unu öne- rebiliriz. Listede; Van Gogh biyogra- fısi, genecep kitaplanndan Eva Heller'in "Bundan Sonraki Kocamda Herşey Başka Ola- cak"ı. Sabine Deitmer'in "By By Bruno" polisıyesi sıralanı- yor. Yukandaki bilgileri biz Tür- kiye'ye gelmeden Zürih kenti Belediyesi'nce konutlara karşılıksız dağıtılan günlük "Tagblatt der Stadt Zünch"in 22. sayfasından not etmişim. Bütün emekçiler 1 yıl boyun- ca çalışır, didinir. Çoğunlukla bu tüm 365 gün hep 1 ay içindir, bu ayın düşleri ile doludur. Bi- rey kendine göre düzenge (program) yapar. Beklenilen dönem yaklaştığında bavula yerleşecekler aynlırken kıtaplar ZÜRİH S. DOĞAN ABALIOĞLL da gideceklerin yanına konur, yani kitap, dinlencenin ayrıl- maz bir parçasıdır. Bugüne ka- dar bulunan en eski kitap; Eski Mısırda 150 Sektin söyledikleri dini şarkıları içeren (Psalmen) lerin Kopyalılarca derlenen yapıtıymış. 4. yüzyıldan bu yana bıreyin dostu. boş zaman- İannı değerlendırme öyküsü böyle başlamış. Geçen yıl İsviç- reü yayınevleri yeni 10438 kitap başmışlar. Bu bir öncekinden sayıca 657 fdzlayTnış. Yani ha- berde 1991 de I ü' bin sının aşıldı müjdesi yatıvor. İsviçre Devlet Kitaplığı açıklaması şöyle de- vam ediyor. Ülke kökenli yapıt- lar 706 artarak 9115'i bulur- ken, çevırilcr 49 azalarak 1323" te kalmış. Alman dilindekiler çoğalırken. Fransızca yazılan- lar azalmış. Bronz madalya İngilizcede. Üçüncü dil İtalyan- ca salt 2041e dördüncüymüş. Çok az. Avusturya sının yöre- sinde konuşulan, unutulma- masına uğraşılan Rumence ise 8 eksilerek 48 başlıkla sonuncu. Dökümde şunlar da var: Bel- letristik'e(roman, şiir. öykü) gi- renler 1439 kez işlenmiş, Din ve Din Bilimi (Teologi) 704, Sağhk (Medicin) 655, Dil ve Li- teratür Bilimi 642, Uygulamalı Sanat 630. Hukuk ve Yönetim 626"yla konu kapsamındaymış. Dinlencenin bitimi çoğunlukla okullann açılmasıyla eşan- lamlıdır. İlk ve orta öğrenimin başladığı şu günlerde geriye dö- nelim, ülkemizdeki durumla aktardığım verileri karşılaştı- ralım; suratımız kızanyor mu? 1.5'i yabancı olan 6.5 milyon- luk bu küçük federasyon cum- huriyeti bir yanda. diğerinde nüfus patlaması yaşayan 60 milyonluk koca Türkiye. Peki, okur yazar oranı sürekli artar- ken, yazılı basının özellikle yaz aylannda azalması neyi gösteri- yor? Meyvenin, sebzenin bol- luğuyla aynı dönemde enflas- yonun da düşmesini düşünür, aralanndaki bağınüyı merak eder dururum. Okumakla. pa- ranın değer yitirmesi neden bir- likte iner çıkar, ben koşut kura- madım. Acaba bu işleri kota- ranlardan bileni var mıdır, bir anlayana sorsak mı? Yoksa bu işin kökeninde 12 Eylül'ün ha- len serbest dolaşan kişilerini mi arasak? Kendi insanlanna ki- tap korkaklığını aşılayan ve bu nedenle bireyin düşünce özgür- lüpnün kaynağını aşağılayan anlayışın AT kapılannda bekletilen 60 milyonluk bir top- luluğa yaptığının özetidir mi desek? = 3 14. sayımız cıktı MUcadeleyi yükseltmemizin ve nHel dö- nüşümümüzü gerçekleştirmenin önünıto- ki tüm engelleri bilinç ve karartılığımızla aşacağız!.. "Yargısız infaz" polttikası devam ediyor Kentlerin her sokağı, dağların her koyağı üssümüzdur... 2. MGK KARARLARI: "Susuni Yaptıkları- mızı yazmayacak, anlatmayacaksınızl" Demırel: "Istenılen eleştiri yapılsın. Mücadeleyı açık yürütüyoruz." ÖZGÜR-DER'hler, SAĞLIK-SEN'lıler, Tavır dergı- sı ve gazetemız Şırnaktaydı. HEP yasallığı mı kullanıyor, yasallığa mı çakılıyor? Kendine güven; ideolojiye, hareketine, yoldaşlarına ve halkına güvendir. İskencede direnmek görevdir Katıllenn kımlığinde "gazetecı" yazıyor... SAĞLIK- SEN 1. Olağan Kongresi'nde Satı Taş aramız- daydı... Üniversıtede terörün yeni adı: Özel Gü- venlık Bınmlen... Bir kitap: "Yaşam Yolu"... Sez- gın'ın "kahraman'larma suçûstû
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle