Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4EKİM1992PAZAR
8 PAZARYAZILARI
KJI payı 'evet' Danimarka'yayaradıJL J
Maastricht oylamasından mevedevamedecek. Oylamanın kıl payı ile
Fransa'daki
Danimarka hükümetinin isteyebileceği en
iyi sonuç çiktı. Danimarka hükümeti
Fransa'daki sonucun yarattığı olumlu ko-
şullan değerlendirmek için kollan sivadı.
Şimdıye kadar ıkınıp sıkınan muhafazakar
başbakan Poul Schluter nihayet baklayı
ağzından çıkardı. "Danimarka onaylama-
dan Maastricht yürürlüfe giremez" dedi.
Oysa Danimarka'daki oylamadan "hayır"
çıktığının anlaşılmasmdan hemen sonra.
"Maastricht sürecinin işlemesini engelle-
meyeceğiz. Diğerlen devam etmeli" demış-
tı.
Fransa'daki oylamadan çıkan kıl payı
evct. iki açıdan Danimarkanın işine geldi.
Danimarka hükümeti hayırcı halkının ak-
sine 'Maastricht'çi olduğundan Fransa'-
daki evct hoşuna gitti. Böylelikle süreç işle-
KOPENHAG
FERRUH
YILMAZ
"evet"e dönmesi ise. bu sürecın dışında
kalmak istemeyen hükümet açısından bu-
lunmaz bir fırsat yarattı. Böylelikle Dani-
marka. büyüklerin tekerine çomak sokan
küçük çocuk rolünden kurtuldu, kendi
"hayır"ına rağmen birliğe dahil olabilmek
için Maastricht belgesinde değişiklık iste-
me hakkına Fransız halkının yansını şahit
tutma şansı elde etti. Danimarka Başba- ka'nın dönem başkanı olarak 1993 yıh
kanı, "50 bin Danimarkalı Maastricht sü- başında yürürlüğe girecek. Anlaşmanın
redni durduramaz" diyen Alman bakana, Danimarka'nın istediği değişiklikler olma-
"Anlaşmavı kendi halkının onayına sun- dan yürürlüğe girebileceği şüpheli.
mayan birinin görüşlenni ciddiye almıyo- Danimarka hükümeti, "hayır"ı AT için-
rum" diyebilecek kadar ileri gidebıldi. Da- deki bürokratik merkeziyetçiliğe bir tepki
nimarkaşimdi. Maasıricht'ekarşıcnkolay olarak değerlendiriyor ve Maastricht bel-
ittifak oluşturabileceği dönem başkanı gesinde bürokratik mekanizmayı kamuo-
İngiltereyi iknaya çalışıyor. Tarihin garip yuna açık hale getirecek değişiklikler isti-
cilvesi, Maastricht Anlaşması. Danimar- yor, bütün AT toplantılannm açık yapıl-
J
masını talep ediyor. Bunun dışında ortak
savunma ve ortak para bınmi konulannda
Danimarka'ya özel statü tanınmasını ıstı-
yor.
Fransa'daki "evet"in kıl payı olması, bü-
tün kalbiyle evetçi olan benim gibi mesafe-
liler içinde de iyi bir sonuç oluşturuyor.
Birlik anlaşmasına önüne konulduğu şek-
liyle evet ya da hayır demek zorunda kalan
birçok kişi, anlaşmanın olumlu ve olumsuz
yanlanru terazinin kefelerinde tarttıktan
sonra ağır basan tarafa mühür basmıştı.
Çünkü ne "hayır"lar tek başına kövlülü-
ğün dar göriişlülüğün ne de "evef'ler tek
başına "modernliğin" göstergesiydi. Birlik
anlaşmasına hayır demek. her ne kadar sa-
dece kendi dünyasırun smırlannı tanıyan
köylülük ve milliyetçilik olarak değerlendi-
rilebilirse de, evet demek Brükserdeki sırça
köşkte oturan bürokrat elitin kendi doğru-
lannı ve iktidannı zorla halka kabul etü'r-
me çabasına boyun eğmek olarak da algı-
lanabilir. İşte tam da bu nedenle, Danimar-
ka solu "hayır"a yatarken. Fransa'daki
ırkçı karşıtı SOS-Racisme'in lideri solcu
Harlem Desir, en ateşli birlik savunuculan
arasında yer aldı.
Fransa'daki evetin kıl payı olması,
yüzyıllık bırieşme düşlennın devam etmesi-
ne imkân tanıyor. Bu "evef'le Avrupalılar
belki kendi ırade \e istekleriyle milli
sınırlannı aşıp gönüllü bir birlik kurabile-
cekler. 'Evet'in kıl payı olması ise, anlaş-
manın dikenlerini törpüleyecek. Herhalu-
karda, bu tarihi buluşma anında, yüzyıldır
enternasyonalizmi bayrak edinmiş solun
birleşik Â\rupa fıkrine hayırdetneye hakkı
yok gibi göriinüyor.
Kutular
küçülüyor
STOCKHOLM
Rüyakentte sonbahar
Bir kent, sadece caddeleri. köşebaş-
ları, anıt ve meydanlanyla değil. gün-
lük hayatı. geçmişi. koku ve renkle-
riyle de anıhr. Paris'in Eyfel'i. Lond-
ra'nm Big Bcn'i, İstanbul'un Süley-
maniye Camii nasıl bu kentlerin unu-
tulmaz sembolleriyse. Matthias Kili-
sesi, Parlamento Binası ve Kraliyet
Sarayı da Avrupanın en eski kentle-
rınden biri olan Budapeşte'nin adıyla
bırlikte anılıyor.
Anıtsal güzellikteki bu eserlerin
yanında kentin temizliği, tarihi bir
kentli olma bilinci ve düzeni de Buda-
peşte'yı rüyalar kenti yapan önemli
özclliklcnnden.
Estetik bir sessizlik, neşe verici bir
aydınlık ve tarihsel melankolinın
kanşımı yaşanır Tuna'nın ikiye böl-
dügü bu kentte. Bir yanda dağlan. ye-
şil tepeleri ve bu tepeler arasında yuk-
selen anıtsal yapılanyla süslü yaşlı
Buda. diğer yanda göz alabıldiğınce
uzanan ovalann genç kenti Pest ve bu
iki güzelliğin arasından sessizce süzü-
lenTuna.
Anıtsal değerlerinin dışında tarihin
çağdaş yorumla uyumu, insanlttnn
kente sahip çıkma arzusu. sokak ta-
belasının estetiği.kaldınmı, bankı.
parketaşı. Budapeşte'ye rüyalar kenti
sıfatını kazandınyor.
Her mcvsimin değişik renkteki kos-
tümü bu büyülü kente ayn bir güzel-
lik katıyor. Kent en çekici kostümünü
sonbaharda giyiyor. Sevgililer. Tuna
boyunca uzanan banklan. ağaçlar-
dan düşen gevrek san yapraklarla
paylaşıyor.
Parlamento Sarayı'nm önündeki
gcnişmeydandan 75 yaşlannda beyaz
saçlı bir bayan, başı önde yavaş adım-
larla geçiyor. Köpeği ile akşamüstu
yürüyüşüne çıkan 15 yaşlannda genç
bir kız hızla meydanın bir ucundan gj-
rip diğerinden çıkıyor. Parlamento bi-
nasının merdivcnlerinde oturan 24
BUDAPESTE
REMZİ
GÖKDAĞ
yaşlannda bir kişi süreklı saatme
bakıyor. Elindeki çiçeği ve telaşından
sevgilisınin buluşma yerine biraz geç
kaldığı anlaşılıyor.
Çevredeki binalann köşelerini süs-
leyen heykellerin gölgesi meydanın
parke taşlanna düşüyor. Kentin gene-
linde fark edilen sessizlik Parlamento
Meydam'nda da hüküm sürüyor.
Yerde sigara izmaritine bile rastla-
manın mümkün olmadığı bu kentte
temizlik işçilerinc dc fazla iş düşmü-
yor.
2 milyon kişinin yaşadığı kentin
caddeleri 23.00'ten sonra belediyeye
ait araçlarla yıkanıyor. Yıkanan cad-
de ve sokak'lar temizlik işçileri ta-
rafından sabahın erken saatlerinde
tekrarelden geçiriliyor.
Caddelerin gün doğarken dikkati
çeken pınl pınl halı güneşin Buda
dağlanndan veda etmesinden sonra
da sürüyor. Sokaklara çöp atma alı-
şkanlığı olmayan bir kentte temizlik
işçileri sadece kaldırımlara düşen
yapraklan lemizliyor.
Ulaşımın büyük bölümü metro ile
yapıldığından tramvay ve otobüs du-
raklannda kalabalığa rastlanmıyor.
Buna karşm metro çıkışlan yoğun bir
kargaşaya sahne oluyor. 20 bin kişi-
nin çalıştığı Budapeşte L'laşım Mü-
dürlüğü BKV, 100 yıllık tecrübcnin
verdiği güvenceyle büyük bir düzen
içinde kent halkına hizmet veriyor.
Dünyanın 2. metrosunun kurulduğu
kentte. 35 kilometre uzunluğunda bir
metro ağı bulunuyor. Bu hat kentin
bütün ucunu merkezde topluyor.
Ulaşımdaki bu rahatlık. Budapeşte
Belediyesi'ni tatmin etmiyor. Tuna
üzerine iki yeni köprü kurmayı plan-
layan belediye. 3 ayn metro hattının
bulunduğu kente, 4. metroyu ka-
zandırmak için kollan sıvadı. Yapımı
planlanan metro kentin batısını mer-
keze bağlayacak. Bütün bunlarla da
yetinmeyen belediye 90 yeni otobüsü
kenüçi taşımacılığına katmayı düşü-
nüyor.
Budapeşte Belediye Başkanı Ga-
bor Demszky'nin en büyük problem
dediği hava kirliliği sorununu gider-
mek için otobüslere yeşil motor takıl-
masına da baslandı. Ancak, doğal-
gazla ısınan, metro ve tramvaylann
hizmet verdiği bu kenti gezen bız
İstanbullulara Budapeşte havası or-
man havası kadar iyi geliyor.
Sonbahar Kültür Feslivali'nin kut-
landığı kentte bugünlerde herkes
meydanlarda. Her gece bir gösteri
var. Gençlerin büyük ilgi gösterdiği
bu gösterilerde meydanlar gün
batımıyla doluyor. çılgınca içiliyor,
dans ediliyor.
1 OO'den fazla müzisyenin bulundu-
ğu ve Avrupa'nm en iyi orkestralann-
dan biri olarak nitelendirilen Festi-
val Orkeslrası.Budapeştelilere güzel
anlar yaşatıyor. Bütçesi Belediye ve iş
dünyasınca fınanse edilen orkestraya
Budapeşteliler de büyük ilgi gösteri-
yor.
Budapeştede yaşam düzen içinde
sürüp gidiyor. Yüzlerce yıllık ahenk
çağdaş yorumla talan edilmiyor. Geç-
mişten aldığı mirası gcleceğe aktar-
mayı başaran Budapeşte, keritlilere
büyülü güzelliğini sunmaya devam
ediyor. Kenti seven ve koruyan kent-
lilerin yaşadığı Budapeşte'de bu gü-
zellik gelecek kuşaklara anlatılmaya-
cak. aktanlacak. Budapeşte' de yüzlerce yıllık ahenk çağdaş > orumla talan edilmiv or. Yaşam düzen içindesürüyor.
GÜRHAN
UÇKAN
Amerikalı şarkıcı Malvina Reynolds'-
un eski bir parçası vardır "Little Boxes".
Şarkıda sözü edilen "Küçük kutular"da
insanlar. başkalannın izin verdiği ölçüde
mutluluklannı, acılannı, yoksulluklannı,
kısacası, tüm yaşamlannı gizlerler. Hangi
kutuya ne zaman girileceğine sürekli ola-
rak başkalan karar verir. Sana kuzu kuzu
içeri girip, kapıyı arkasından kapamak
düşer. Bir elin beş parmağının bir olma-
yacağı söylenmiştir, ama senin hangi par-
mak olduğun havada kalan bir sorudur.
İsveç'te de her şeye karar veren devlet
babanın bireyciklere uygun gördüğü ku-
tular giderek küçülüyor, daralıyor. On-
lann yerini paketler alıyor artık. tşsizliğe,
ekonomik sıkıntıya, toplumsal bunahma,
sürekli olarak paketlenmiş çözümler öne-
riliyor. 18 yaşında oy kullanma hakkı
olan, ama bir kutu bira alabilmek için 3
yıl daha beklemesi gereken gençlere pa-
ketlenmiş bir gelecek hiç çekici gelmiyor.
Ülkede bankaalık sistemi zangır zangır
sarsıhr ve yalnızca devlet desteğiyle ayak-
ta kalabilirken her gün bir yenisi çıkan
paketler kimseyi ikna etmeye yetmiyor.
Bankalannı batıran bir düzine müdüre
10-12 milyar lira tutan tazminatla yol
gösterilirken halk;8 kredi karlı, konut
kredisi veçeşitli taksitlerin giderek ödene-
mez hale gelen yükü altında inliyor.
Hastanelerde artık hasta yok. müşteri
var. Gelecek yılın başından itibaren yalnız-
ca kendi geliriyle gjeçinecek olan has-
taneler şimdiden rekabete başladı. Perso-
nele. "müşteri çekme kurslan" "servis pa-
zarlama teknikleri" öğretiliyor.
İşsizlik sigortasındaki paranın dibi gö-
zükünce. emekli sandığı alarm zillerini
çalmaya başladı. Emeklihk yaşınm 65'ten
66'ya çıkartılması, atılan ilk adım oldu.
Ancak yıllannı İsveç'i kalkındırmak için
harcamış olan emektar işgücü, kaygıdan
kurtulamadı. Bankalann batık kredileri-
ni sigortalamaktan dili yanan sigorta şir-
ketleri, hep birlikte "emeklilik sigortası"
açma yanşına giriştiler.
Yaşamı, birçok bürokratik çizgilerle
sınırlar içine hapsedilmiş halka geleceğı,
paket olarak sunuluyor: Ayda şu kadar
ücret karşılığı bilmem kaç yıl sonra şu ka-
dar özel emekli maaşı alacağı ve bunun
miktannın, kaç yıl yaşayacağına bağlı ol-
duğu "emeklilik paketi" içinde yer alıyor.
Küçük kutulanna, küçük mutluluklar-
la dolu yaşamlannı saklayan "müşterile-
re" bu paketten sonra, yalnızca ölmek
kalıyor. Artık bu kadannı da kendileri
halletsinler!
III. DÖNEM
HAZİNE BONOLARI VE DEVLET
TAHVİLLERİ
07 EKİM1992 ÇARŞAMBA GÜNÜ
SATIŞA SUNULUYOR
Halkımızın göstermiş olduğu yoğun ilgi ve talep dogrultnsunda satışa çıkanlacak,
3 ve 6 ay vadeli Hazine Bonoları ve 12 ay vadeli Devlet Tahvilleri
3 hafta süreyle satışta kalacaktır.
Yeni Dönem Hazine Bonolan ve Devlet Tahvilleri,
Ziraat Bankası, Emlak Bankası ve Halk Btrnkası Şubelerinde
satışa arz edilecektir.
İhraç edilecek Bono ve tahviller 5 ve 10 milyon TL.'Iık kupiirler halindedir.
Sağlarn, güvenilir ve istikrarlı getiriye sahip Hazine Bonolan ve Devlet Tahvilleri
yılın 9 aylık döneminde en yüksek getirili yatırım aracı özelliğini kazanmıştır.
HAZİNE BONOSU
3 AY
58.5
6 AY
59.3
DEVLET TAHVİLİ
12 AY
52.7
DÖVİZ
$
45.9
DM
48.8
Yeni dönem Menkul Kıymetlerin getirileri;
VADE
AY
3 AY
6 AY
1 YIL
GUN
89
189
357
DÖNEM FAİZİ
17.10
35.30
73.63
İTFA TARİHİ
04.01.1993
14.04.1993
29.09.1993
Hamiline yazılı olan bu senetler;
LJGerçek kişilere satışta vergi resim harç muafiyeti,
DSatışlarda kişi başına satış limitinin olmaması,
Dthalelerde teminat olarak kullanılabilmesi ve,
Dtkincil piyasada el değiştirebilme,
özellikleri ile alternatif imkânlar arasında
özel ve güvenilir bir yeri bulunan yatınm araçlandır.
HAZİNE VE DIŞ TİCARET
MÜSTEŞARLIĞI
Görkemli bir kitappazarı
"Ve böylece büyük dinlen-
ce başladı. Uzun süredır düşle-
diğimiz kitabı okumaya olanak
bulacaksınız. BizdesizeZürih"-
in kitap pazannı açabm. güncel
ekinle bu görkemli dünyada
küçük çaplı bir gezinti düzenlc-
yelim.
"Kim bavulunu kalın yapıt-
larla (örneğin Yaşar Kemal'in
tuğlalan ile) ağırlaştırmak is-
temiyorsa: önce cep kitapla-
nndan "Gezi Notlan"nı, "Kısa
Öyküler" veya "Dinlence Kri-
misi" dizilerini (ederi 9.80 S.
Frank) sonra bu aralar en cok
aranan Sicilyalı maço çevresine
bayrak açan Lora Cordclla'nın
"Pantolon İstiyorum"unu öne-
rebiliriz.
Listede; Van Gogh biyogra-
fısi, genecep kitaplanndan Eva
Heller'in "Bundan Sonraki
Kocamda Herşey Başka Ola-
cak"ı. Sabine Deitmer'in "By
By Bruno" polisıyesi sıralanı-
yor.
Yukandaki bilgileri biz Tür-
kiye'ye gelmeden Zürih kenti
Belediyesi'nce konutlara
karşılıksız dağıtılan günlük
"Tagblatt der Stadt Zünch"in
22. sayfasından not etmişim.
Bütün emekçiler 1 yıl boyun-
ca çalışır, didinir. Çoğunlukla
bu tüm 365 gün hep 1 ay içindir,
bu ayın düşleri ile doludur. Bi-
rey kendine göre düzenge
(program) yapar. Beklenilen
dönem yaklaştığında bavula
yerleşecekler aynlırken kıtaplar
ZÜRİH
S. DOĞAN
ABALIOĞLL
da gideceklerin yanına konur,
yani kitap, dinlencenin ayrıl-
maz bir parçasıdır. Bugüne ka-
dar bulunan en eski kitap; Eski
Mısırda 150 Sektin söyledikleri
dini şarkıları içeren (Psalmen)
lerin Kopyalılarca derlenen
yapıtıymış. 4. yüzyıldan bu
yana bıreyin dostu. boş zaman-
İannı değerlendırme öyküsü
böyle başlamış. Geçen yıl İsviç-
reü yayınevleri yeni 10438 kitap
başmışlar. Bu bir öncekinden
sayıca 657 fdzlayTnış. Yani ha-
berde 1991 de I ü' bin sının aşıldı
müjdesi yatıvor. İsviçre Devlet
Kitaplığı açıklaması şöyle de-
vam ediyor. Ülke kökenli yapıt-
lar 706 artarak 9115'i bulur-
ken, çevırilcr 49 azalarak 1323"
te kalmış. Alman dilindekiler
çoğalırken. Fransızca yazılan-
lar azalmış. Bronz madalya
İngilizcede. Üçüncü dil İtalyan-
ca salt 2041e dördüncüymüş.
Çok az. Avusturya sının yöre-
sinde konuşulan, unutulma-
masına uğraşılan Rumence ise
8 eksilerek 48 başlıkla sonuncu.
Dökümde şunlar da var: Bel-
letristik'e(roman, şiir. öykü) gi-
renler 1439 kez işlenmiş, Din ve
Din Bilimi (Teologi) 704,
Sağhk (Medicin) 655, Dil ve Li-
teratür Bilimi 642, Uygulamalı
Sanat 630. Hukuk ve Yönetim
626"yla konu kapsamındaymış.
Dinlencenin bitimi çoğunlukla
okullann açılmasıyla eşan-
lamlıdır. İlk ve orta öğrenimin
başladığı şu günlerde geriye dö-
nelim, ülkemizdeki durumla
aktardığım verileri karşılaştı-
ralım; suratımız kızanyor mu?
1.5'i yabancı olan 6.5 milyon-
luk bu küçük federasyon cum-
huriyeti bir yanda. diğerinde
nüfus patlaması yaşayan 60
milyonluk koca Türkiye. Peki,
okur yazar oranı sürekli artar-
ken, yazılı basının özellikle yaz
aylannda azalması neyi gösteri-
yor?
Meyvenin, sebzenin bol-
luğuyla aynı dönemde enflas-
yonun da düşmesini düşünür,
aralanndaki bağınüyı merak
eder dururum. Okumakla. pa-
ranın değer yitirmesi neden bir-
likte iner çıkar, ben koşut kura-
madım. Acaba bu işleri kota-
ranlardan bileni var mıdır, bir
anlayana sorsak mı? Yoksa bu
işin kökeninde 12 Eylül'ün ha-
len serbest dolaşan kişilerini mi
arasak? Kendi insanlanna ki-
tap korkaklığını aşılayan ve bu
nedenle bireyin düşünce özgür-
lüpnün kaynağını aşağılayan
anlayışın AT kapılannda
bekletilen 60 milyonluk bir top-
luluğa yaptığının özetidir mi
desek?
= 3
14. sayımız cıktı
MUcadeleyi yükseltmemizin ve nHel dö-
nüşümümüzü gerçekleştirmenin önünıto-
ki tüm engelleri bilinç ve karartılığımızla
aşacağız!..
"Yargısız infaz" polttikası devam ediyor
Kentlerin her sokağı, dağların her koyağı
üssümüzdur...
2. MGK KARARLARI: "Susuni Yaptıkları-
mızı yazmayacak, anlatmayacaksınızl"
Demırel: "Istenılen eleştiri yapılsın. Mücadeleyı
açık yürütüyoruz."
ÖZGÜR-DER'hler, SAĞLIK-SEN'lıler, Tavır dergı-
sı ve gazetemız Şırnaktaydı.
HEP yasallığı mı kullanıyor, yasallığa mı
çakılıyor?
Kendine güven; ideolojiye, hareketine,
yoldaşlarına ve halkına güvendir.
İskencede direnmek görevdir
Katıllenn kımlığinde "gazetecı" yazıyor... SAĞLIK-
SEN 1. Olağan Kongresi'nde Satı Taş aramız-
daydı... Üniversıtede terörün yeni adı: Özel Gü-
venlık Bınmlen... Bir kitap: "Yaşam Yolu"... Sez-
gın'ın "kahraman'larma suçûstû