Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 EKİM1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 11
Parliament
Superband
• Kültür Servisi-Pa rlıament
Superband, İzmir'den sonra
bugün ve yann İstanbul'da
Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'nda iki konser
verecek. Superband'in bu
yılki turne için oluşturulan
yeni kadrosu farklı bir yapıya
sahip. Üç ayn caz kuşağının
biraraya geldiği toplulukta
dûnyaca ünlü caz sanatçılan
da bulunuyor. "Genç
Kuşak". "ikinci Kuşak" ve
"Eski Kuşak'tan oluşan
birbirinden farkb
müzisyenler kuşağının caz
anlayışlannın sergileneceği,
günümüzcazının geldiği
noktayı aynntıb tanıma
olanağı sağlayacak
konserlerin başlama saati
20.30.
"Seks"
Japonya'da
yasak
•TOKYO(AA>-Japon
gümrük yetkilileri, ünlü pop
şarkıası Madonna'nın
"Seks" adb kitabının ülkeye
girişıni, genel ahlak
kurallanna aykın olduğu
gerekçesiyle yasakladı.
Yetkililer, kitabın ülkeye
girmesı için bazı seksi
fotoğrafiann üzerinde
değişiklik yapılması
gerektiğini belirttiler.
Kitabın Avrupa ve ABD'de
geçen hafta satışa
çtkmasından sonra 30 kadar
kopyasına Japonya'ya
sokulmak isterken el kondu.
Türk yazarları
Berlin'de
• Kültür Senisi-Hulki
Aktunç, Enis Batur, Nazlı
Eray.Günseli İnalve Hasan
Bülent Kahraman, Alman
edebıyat kurumu
Literarisches Colloqium
Berlin (LCB) ve Berlinü Türk
sosyal demokratlann
davetlisi olarak Berbn'e
gidecekler.'"Gelenek ve
Türkiye'de Postmodernizm"
başlığı altındaki etkinlikler l-
6 kasım tarihlerinde
gerçekleştirilecek.
Etkinliklerde yazarlâr
eserlerinden parçalar
okuyacaklar, Türk
edebiyatında gelenek ve
postmodernizm üzerine
sohbet edecekler.
Tıgaro'nun
Döğünü'
• Kültür Servisi-Atatürk
Kültür Merkezi'nde
düzenlenecek Cumhuriyet
Bayramı kutlamalan
nedeniyle bugün saat
20.00'de İstanbul Devlet
Opera ve Balesi tarafından
suhnelenecek olan
"Figaro'nun Düğünü' adb
ppera. 2 kasım pazartesi saat
20.00'yeertelendi. Opera
Müdürlüğü'nden yapılan
açıklamaya göre satılan
biletler belirtilen tarih için
eeçerli olacak.
MSM'deyeni
ögrenim yılı
• Kültür Senisi-Müjdat
Gezen Sanat Merkezi
1992-93 öğrenim yılına
bugün başlıyor. Geçen yıl
olduğu gibi her perşembe
saat 17.30'da çeşitli konuklar
JMSM'de söyleşi yapacaklar.
(Belirlenen programa göre 5
kasımda Can Yücel, 12
kasımda Bedri Baykam, 19
kasımda Uğur Yücel, 26
kasımda da Aziz Nesin
İMSM'nin konuklan
lolacaklar.
türk sanatçılar
Moskova'da
;• Kültür Senisi-İzmır
jüevlet Operası solistlerinden
eoprano Aytül Büyüksaraç
de Ankara Devlet Operası
isanatçılanndan Ömer
lYılmaz, yann akşam
Moskova'da bir konser
verecekler. Eczacıbaşı
Holding'in katkılanyla
gerçekleştirilecek konserde.
Büyüksaraç ve Yılmaz'a
piy anoda Menekşe Aker
eşlikedecek. Sanatçılar
konserde Verdi, Mozart.
Strauss. Grilof ve
Kodalb'nın eserlerinden arya
ve düetler seslendirecekler.
Balkanlardaki
kültür
mirasımız'
• Kültür Servisi-Kent ve
Yaşam Söyleşileri'nin bu
haftaki konuğu Prof. Haluk
Şezgin. Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent
Şubesi'nce düzenlenen yann
saat 18.30'dakisöyleşide.
Mimar Sinan Üniversitesi
Mimarbk Fakültesi
Restorasyon Ana Bilim Dab
Başkanı Prof.HalukSezgin,
slaytlareşliğinde
"Balkanlar'daki Kültür
Mirasımız" konusunu
işleyecek.
Mehmet Gün'ün 'zamanın yıkıntısı' üzerine kurulu sergisi Aya İrini'de
Eskizamandaçağdaşgezinti
FATMA ORAN
Çalışmalannı altı yıldır Ber-
lin'de sürdüren Mehmet Gün.
otuz beş yapıtının yer aldığı el-
linci sergisini Aya İrini'deki,
eski Bizans kilisesinin sakin, ıs-
sız, kişiyi icine çeken derin boş-
luğunda gerçekleştiriyor.
Gün'ün sergisinin temelinı
Doğu ve Batı Roma İmpara-
torluğu oluşturuyor. Aynca
'zaman'ı en iyi değerlendiren
'mekan' olması açısından da
uygun bir yer Aya Irini.
Ama, bu bir mekan değerlen-
dirmesi değil. Hiçbir şekilde
kavramsal bir çalışma da değil.
Yalruzca 'zaman' ve zamanın
'yıkıntı'sı üzerine kurulmuş
'düşünşel' bir çahşma.
Serginin ana mekanındaki
kuruluşu tamamıyla birtakım
bölümleri koruma alüna alma
esasından kaynaklanıyor. Ro-
ma ve Pompei'de bulunduğu sı-
rada tarih öncesine ilişkin kimi
bulgulann camlar ardında ko-
runması ilgisini çeküğinde. ne-
den prehistorik olan şeyler ko-
ruma altında da çağdaş olanlar
değil sorusu aklına takılan
Gün. işte bu nedenle son çalış-
malannı, bir 'müze tekniği'yle
ele alarak gerçekleştirmeye çab-
şıyor. Müze tekniğini materyal
olarak alıp kullanmasında da
tabii ki, camın önemli rolü var.
Cam, soda, silisli kum ve ateş.
Koruyucu, saydam, kınlabilen
bir materyalin üzerine çağdaş.
düşünşel bir kavgayı getiriyor
Mehmet Gün.
1991-92 yılı çalışmalannın
ana düşüncesini 'yok olma',
'yok olabilmek' ve 'yanılsama'
Bir yıldır yoğun biçimde yalnızca felsefeyk uğraşan Gün, yapıtlarına düşünşel boyut getirmiş.
kavramlanyla açıklayan Gün'-
ün. camdan başka kullandığı
malzemelerden biri de 'fotoğ-
raf. Jean Baudrillard'ın ölmek
önemli değil. kışinin yok olabil-
mesi gerek tümcesinden hare-
ketle, yok olabilmeyi en iyi
'ateş'le oynayarak gerçekleştiri-
yor; yanmış, küllenmiş siyah-
beyaz fotoğraflarla. Fotoğraf-
lar ıse Gün'e göre birer 'yanılsa-
tna'. Objektiften fılme oradan
da 'kimya'yla kağıda geçen bi-
rer 'yanılsama'. İşte o yanılsa-
mayı 'yakarak' yok edip, yok
olma anını donduruyor Meh-
met Gün. Sergiyi gezdiğinizde
göreceksiniz, çalışmalannın
birçoğunda mum ve mumyala-
ma tekniği var. Neyi mi mum-
yalıyor? Yok olabibne anını el-
bet.
Az renklerle desteklenmiş
camlann üzerinde bölük pör-
çük şifreler, elyazısı biçiminde
yazılar var. Bu yazılar camın al-
tındaki nesnelerle son derece
derin ve etkileyici bir bütünlük
oluşturuyor. Yazılann bir bölü-
mündeki harf ve yazım yanbş-
lan ise 'yazı'nın redaksiyona
gitmeden önceki halini göstere-
bilmek için. Camlara yansıyan
"ışık'. yazılan neredeyse 'yok ol-
ma' derecesine getiriyor: yazıla-
nn yalnızca duvara veya deri-
nin üzerine yansıyan gölgesini
görüyoruz. Yanılsama. İnsanın
"yazTyla var olduğunu söyleyen
Mehmet Gün, konuşulan dil ile
yazılan dil arasındaki fark üze-
rinde duruyor en çok.
Yıkıntı. Imparatorluk. Yazı.
Neden. Çöküş. Söylev. Dil. Fır-
latılmışlık. Zamanın seslendir-
meleri. Kurguyu bozma-felse-
fe. Suskun yenilikler. Derriada-
nın söylenmemiş'i. Heidegger'-
in söylenmemiş'i. Dünyada ol-
mak-birlikte olmak ve kendi-
olmak.
Bir yıldır çok yoğun bir bi-
çimde yalnızca felsefeyle uğra-
şan Mehmet Gün, yapıtlannı
aynı zamanda düşünşel bir bo-
yuta getirmiş. Çeşitli çağdaş fı-
lozoflarla hem kişisel olarak;
hem de onlann yapıtlanyla ile-
tişim halinde. Bunlann içınde
Barthes, Derrida, Husseri, Hei-
degger ve hepsinin'başında da
Nietzsche görüşü var.
Doğu ve Batı Roma İmpara-
torluğu çıkışlı bir serginin için-
de 'okuyacağınız' Heidegger'in
cinsiyet üzerine düşüncesi ise
sakın şaşırtmasm sizi. Derrida'-
nın 'Cinsiyet ve Heidegger'
isimli kitabıyla diyalog içınde
olduğunu söyleyen Gün, kav-
ramlan birbirinden koparmak
istemediğinden, ayn ayn birçok
kavramı bir arada düşünüp on-
lara bir gönderme yapıyor.
Kömür. Paslı demir. Yanmış
balık kafası. Kurşun kalemle
kilit arasındaki ipincecik bir si-
cime tutturulmuş 'yanmış' bir
fotoğraf. Kontra: Oluşmakta
olan bir şey. Başka olmak. lyi-
nin ve kötünün ötesinde karşı
olmak. Olumlu ya da olumsuz
değil. karşı bir şey. Kontra di-
yalekt. Kontra Marx. Kontra
Beethoven. Kontra sex. Kontra
Platon. Kontra Nietzsche.
Kontra rönesans. Kontra Ne-
rone. Kontra Tann. Kontra
müzik. Kontra orospu. Kontra
felsefe. Kontra sanat. Kontra
Gün.
'Kendini aşma'run ve *yok
olabilme'nin ürünlerini göre-
ceksiniz Aya İrini'de.
John Guare'nin büyük ilgi toplayan oyunu " Altı Derece Uzak" Şehir Tiyatrolan'nda
Sahte düııyaıuııevrensel aynası• Yönetmen Tunç Yal-
man, oyunun "çarpıcı ve
çağdaş bir teknikle
yazıldığını ve farklı yo-
rumlara açık" olduğunu
vurguluyor.
• Sahte değer yargı-
lannı sorgulayan, açık fı-
kirli ve aydın geçinen ki-
şileri sergileyen, güldü-
rürken tedirgin eden, dü-
şündüren, ırkçılıkla eş-
cinselliği, toplumsalla bi-
reyseli gûncel ve evrensel
dille yansıtan bir oyun.
HANDAN ŞENKÖKEN
Zenci delikanlı Paul, Sidney
Poitier'in oğlu olduğunu söyle-
yerek. rastlantısal bir biçimde
New York'un üst tabakasından
ailelerin ve kişilerin yaşamına
girer ve onlann yaşamlannı,
düşüncelerini değiştirir.
Gerçek ismi David Hampton
olan bu genç, sosyal sınıfı, eği-
tim düzevi ve rengine karşın,
sempatiküği, sıcakbğı ve yete-
nekleriyle, bu kişilerin ya^m-
lannı altüst eder. Olaylann geb-
şimiyle birlikte Paul, hırsızbk,
dolandıncıbk ve ölüme neden
olma suçlanyla karşı karşıya
kalır.
Amerikalı yazar John Gua-
re'nin bir gazete haberinden
esinlenerek yazdığı "Altı Dere-
ce Uzak" (Six Degrees of Sepe-
ration adlı oyun, Paul'ün ya-
şamını sergiliyor. Kendini Kris-
tof Kolomb olarak tanımlayan,
"Ben Magellan'ım. Yeni insan-
lann dünyasına yelken aça-
cağım diyen" Paul'ün. Gerçek
yaşamda David Hampton (Pa-
ul). bütün bu olaylardan sonra
21 ay hapis yatmış ve hakim
New York'a "ayak basmama-
New York ve Loudra'da büyük ilgi toplayan oyun, bu yıl çeşitli ülkelerde sah-
neye konuluyor. Oyunda Mustafa Alaböra, Alev Gürzap ve Hüseyin Köroğ-
lu oynuyorlar. Oyunun yönetmeni Tunç Yalman.(Küçük fotoğraf)
sını" şart koşmuş. New York'ta
oyunun başladığı gece. büyük
bir lokalde verilen davette bir-
denbire çıkagelmiş David
Hampton. Yazann üzerine yü-
rüyerek, kendisini yazdığını id-
dia edip. telif hakkı istemiş ve
100 bin dolarhk tazminat da-
vası açmış. New York Yüksek
Mahkemesi de geçimini ka-
nundışı yollardan sağlayan bir
vatandaşın ödüllendirilemeye-
ceğini öne sürerek bu istemi geri
çevirmiş.
Bu son derece ilginç ve çarpı-
cı oyunu Şehir Tiyatrolan,
Tunç Yalman'm rejisiyle Kadı-
"köy Haldun Taner Sahnesi'nde
sahneliyor. Oyunu bir haftada
çeviren Tunç Yalman, New
Yorku ve Amerika'yı çok iyi
tanıyor. Böylebkle yazann söy-
lemek istediklerini biraz daha
acma olanağına sahip.
Sahte değer yargılannı sor-
gulayan, açık fıkirb ve aydın ge-
çinen kişileri sergileyen, güldü-
rürken tedirgin eden, düşündü-
ren, ırkçılıkla eşcinselliği. top-
lumsalla bireyseli güncel ve ev-
rensel bir dille yansıtan bir
oyun "Altı Derece Uzak".
Tunç Yalman, oyunun "çar-
pıcı ve çağdaş bir teknikle yazıl-
mış, görsel yönden farkb yo-
rumlara açık " olduğunu vur-
gulayarak, kendisini de çok ilgj-
lendiren rastlanülann, beklen-
medik sonuçlar doğurabileceği
ve insanlann yaşamlannda ne
denli etkili olabileceğinin altını
çizmek istediğini bebrtiyor.
Çağdaş bir oyun olduğu için
aynca bir yorum gerektirmedi-
ğı görüşündeki Yabnan, "her
iyi oyun, kendi toplumu hakkı-
nda olduğu halde, başka top-
lumlardaki kişilere de çağnşım
yapıyor, onun için de evrensel-
leşiyor"diyor.
Tunç Yalman'a göre, bugün
oyun yazan "her ülkede kısır-
laşmış durumda". Dünyanın
çok çabuk değiştiği için yazar
olaylan.. ne yönden yansıta-
cağını bilemiyor. Bu nedenle bir
tutukluk var yazarlarda. Son
yıllarda hemen bütün dünyada
oyunlan oynanan sadece ikı ya-
zar vardı: Vaclav Havel ve At-
hol Fugard. Ancak ülkelerinde-
ki değişim onlann da susması-
na neden oldu. John Guare'nin
böyle bir oyunu ortaya çıkınca
hemen bütün dünyada sahne-
lenmeye başlandı. Çünkü, bu
oyun " çağımız hakkında, ya-
şadığımız sorunlar hakkında
çok şey söylüyor".
John Guare'nin "20. yüzyıl
tiyatrosunun en büyük kanseri.
gerçekçibğin tiyatroya bulaş-
masıdır. Bütün yazarlann bunu
yoketmesi gerekir" görüşünü
aktaran Tunç Yalman, tiyatro-
nun seyircijji varsayarak oy-
nanmak için yaratılan bir sanat
olduğunu anımsatıp, bu oyu-
nun da nerdeyse seyirciyle bir-
bkte oynandığını böylelikle
daha sıcak olduğunu bebrtiyor.
Türkiye'de tiyatro salonu ol-
madığuu vurgulayan Tunç Yal-
man. "araç-gereç" yokluğun-
dan da yakınıyor. Sahnenın,
teknik aJtyapının yetersizliğin-
den, teknik ve sahne eleman-
lannın eksikbğinden sözediyor.
1990 yıbnda New York'ta yı-
hn en iyi oyunu ödülünü alan
"Altı Derece Uzak" , şu ara
Londra'da sahneleniyor. Bu yıl
Türkiye'den başka Almanya,
Brezilya, Japonya, Kanada ve
Güney Afrika'da da sahneye
konuluyor. Büyük ilgi toplayan
oyun yakında Hollyvvood'da
fılme çekilecek.
Kültür Bakanı Sağlar Moskova'da
TroyaHazinesi
geriistenecek
İSTANBUL(AA)-Kültür Bakanı Fikri Sağlar başkanbğı-
ndaki bir heyet, Rusya Federasyonu, Kazakistan ve Kırgızis-
tan'ı kapsayan 6 günlük bir ziyaret için dün Moskova'ya gitti.
Sağlar, Atatürk Havabmanı'nda yaptığı açıklamadâ. gezisi-
nin ilk durağı olan Moskova'da Türk -Rus ibşkilerinin 500. yı-
ldönümü törenlerinin açılışını yapacağını söyledi.
Rusya Federasyonu Kültür Bakanı Sidorov'un resmi konu-
ğu olarak Moskova'yı ziyaret edecekierini ifade eden Sağlar,
şöyle konuştu:
" Açıbş töreni Türk-Rus bestecüerinin eserlerinden oluşan
bir repertuvan Moskova Senfoni Orkestrası tarafından şef
Rengim Gökmen ve solist Suna Kan'ın eşbğinde verilecek bir
konser ile başlatılacak. Resmi görüşmelerde ise, Türk-Rus kül-
türel ibşkilerinin daha yoğun sürmesi ele alınacak. Aynca Ka-
radeniz Ekonomik İşbirbği'ne paralel olarak Karadeniz Kültü-
rel İşbirliği'nin oluşturulması doğrultusunda Türk tarafının
daha önce yaptığ öneriyi kabul eden Sidorov ile çabşmalann
ikinci aşamasını başlatacağız. Bu arada 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramı kutlamalannı da Moskova'da yapacağız."
Rusya'dan sonra Kazakistan ve Kırgızistan'ı ziyaret edeceği-
ni bildiren Bakan Sağlar, bu ülkelerde Türk Günleri du-— oıe-
ceğini söyledi.
Sağlar, "Amacımız Türk Cumhuriyetleruun dünya ile kültü-
rel ibşkilerinde Türkiye'ninönder ve köprü görevini yerine ge-
tinnektir. Türkiye bu konuyu üzerine düştüğü şekilde yerine
getirecektir"diye konuştu.
Sağlar, bir soru üzerine Rusya Federasyonu Kültür Bakanı
ile yapacağı göriişmede, Türkiye'den kaçınlan Troya Hazinele-
rinin iadesinin de ele alınacağını bebrterek. "Bilindiği gibi bu
hazineler 1800'lü yillann sonlannda kaçınldı. Birkısmı Alman-
ya'da, bir kısmı da Rusya'da bulunuyor. Sidorov ile Türkiye'de
yapüğımız görüşmede bu konuda olumlu adım atılmıştı. Şimdi
bunun ikincisini atacağız"dedi.
Sağlar, bir başka soru üzerine de Rusya Federasyonu, Ka-
zakistan ve Kırgızistan ile yapılacak kültürel işbirliği çerçeve-
sinde öğrenci, sanatçı, medya değişimi konıilannın da gündeme
geleceğinı kaydetti.
• İş Bankası Büyük
Ödülleri, Hasan La-
tif Sanyüce, Prof.
Dr. Beril Anılan-
mert ve Dr. Yüzbaşı
Ramazan Aktaş'a
verildi.
Ünlü kemancı, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'ndaki dinleyidleri büyüledi
Markov
9
danııiyagibibirPaganini
EVİN tLYASOĞLU
Dalgab saçlan omuzlannda, arasıra
kemanımn tellerne kanşıyor. Kocaman
sahnenin ortasında tek başına. Bazen
gözlerini dikip dinleyicilere derin derin
bakıyor. Alexander Markov!
Son yıllann bol ödüllü kemanası.
1970'lerde Amerika'yagöçeden bir Rus
ailenin cocuğu. Bir bütün resital boyun-
ca sahnede tek başına olmayı neden se-
çebibr bir kemancı, piyanistlerden mi,
orkestra şeflerinden mi bıkmıştır?
"Son zamanlarda genelbkle böyle bir
resital veriyorum. 'One- man show'-
diyebibrsiniz. Ama dinleyicimle kendi-
mi çok daha yakın hissediyorum. Göz-
lerim bir başka iletişim kuruyor dinleyi-
cimle. Beni izledikleri gibi ben de onlan
izliyorum. "
Programın ilk yansında J.S.Bach'ın
eşbksiz Chaconne'u ve ikinci yansında
Paganiiu'nin Kapris'leri yer aldı. Doğ-
rusu ya Bach, ikiy'üz yıl ötelere taşmmış,
oldukça romantik, dinamikleri büyük
karşıtbklar içinde sunulan bir besteci
haline geldi.
"Belb müzik dönemlerinin kaü kural-
lannı izlemektense. kendi kafamda
duyduğumu. bana göre en doğru olam
çabyorum. Bugün müzikle konuşan bir
sanatçı eski günlerde yazıldığı şeklinden
nün müzisyeni 20.yüzyıbn sonundaki
standardı yakalamışsa daha renkli,
enerjik ve derin bir yorum getiriyordur.
Onca savaş geçti aradan, onca aa ya-
şandı. Teknoloji gelişti. Kemanlar şekil
• Resital boyunca nerdeyse tek kişilik bir gösteri
sunan Markov, 'Gözlerim bir başka iletişim
kuruyor dinleyicimle' diyor. 'Beni izledikleri gibi
ben de onlan izliyorum. Kendi kafamda duyduğu-
mu, bence en doğru olanı çalıyorum.'
• Markov, Paganini'den söz ederken, 'O bir efsane'
diyor. 'Yürekli, smır tanımayan bir masal kahra-
manı. Zamanının sanatçılan katı kurallan izlerken,
Paganini kendine göre bir dünya kurmuş.'
çok daha ötede bir dille anlatmalı ken-
dini."
Ya o günlerin bestecileri gebp dinlese-
ler neler söylerler bu yoruma?
"Eminim ki çok mutlu olurlar. Bugü-
edğiştirdi."
Ve ikinci yanda rüya gibi bir Pagani-
ni başladı. Herbiri birbirinden daha
özenli. gerçekten 'bugünün Paganini'si
bu işte' dedirtecek nitelikte bir mozaik
demetiydi. Kocaman bir orkestra ol-
muştu Markov tek başına. Org sesinden
insan sesine kadar her türlü çalgıyı ke-
manın o küçücük bedeninden duyuru-
yordu.
"Paganini bir efsane. Zamanının sa-
natçılan katı kurallan izlerken o kendi-
ne göre bir dünya kurmuş. Belki de bu-
günün bir Rock sanatçısı. Yürekli, sınır
tanımayan bir masal kahramanı."
Sizi günümüzün Paganini'si olarak
sunuyorlar!
"Şirketler plaklanmı satmak için
böyle yakıştınnalar yapıyorlar. Benim
de itirazım yok. Bu işin kurab. Ne kadar
yetenekb olursanız olun eğer tutkunuz
yoksa. eğer reklamınız yapılmıyorsa
boşuna."
Gençlere yanşmalan önerir misiniz,
siz pekçok yanşmada ödül ka-
zanmışsınız?
"Kesinbkle evet. Öyle çok müzisyen
var ki ve öyle kısıtlı orkestra, öyle kısıtb
konser salonu! Ya milyarder olup salon
ve şef satın almabsınız ya da savaşarak
parlamahsınız. Kimse sizi kendi köşe-
nizde keşfetmez."
Iş Bankası ödül töreninde
konuşan Başbakan Demirel:
Hem çağdaş olalım
hemdemilli
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye İş Bankası'nın,
edebıyat, sanat ve toplum ve insan bibmleri dallanndaki "Bü-
yük Odülleri" Başbakan Süleyman Demirel'in de kaüldığı bir
törenle sahiplerine verildi. "1991 Büyük Ödülleri"ne, çocuk
edebiyatı dabnda Hasan Latif Sanyüce'nin "Anadolu Masal-
lan", seramik dabnda Prof.Dr. Beril Anılanmertin "Form
I-H" adb iki çabşması, işletme dabnda Dr.Yüzbaşı Ramazan
Aktaş'ın "Endüstri İşletmeleri için Mali Başansızlık Tahmini-
Çok Boyutlu Model Uygulaması" adb yapıtlan değer görüldü.
Törende bir konuşma yapan Başbakan Süleyman Demirel,
Türkiye İş Bankası'nın kurulduğu günden beri, başanb işleüne-
cifığinin yanısıra, kültürel alan-
da da değerb hizmetler verdiği-
ni söyledi. "Kültür zenginliği,
her türlü zenginliği kapsar" di-
yen Demirel, kamu ya da özel
sektörolsun bütün kuruluşlara,
bu tür etkinlikleri düzenlemele-
ri cağnsında bulundu. Sanatın
her alanının desteklenmesi ge-
rektiğini vurgulayan Demirel,
"Çağdaş olunursa, gayri milli
olunur diye korkmaya gerek
yok. Hem çağdaş. hem de milli olacaksıruz" dedi.
Demirel daha sonra sanatçılara ödüllerini verdi. Çocuk ede-
biyaü dabnda "Anadolu Masallan" adb çalışmasıyla ödül alan
eski milletvekillerinden öğretmen kökenli yazar Hasan Latif
Sanyüce, çocuk edebiyatıyla, köylerde öğretmenbk yaptığı
sırada tanışüğını söyledi. Köylerde çocuklann kitap yokluğu
nedeniyle okuyamadığına değinen Sanyüce, "Onlar masal,
öykü okuyabilsin diye yazmaya başladım" dedi.
Seramik dabnda, yapıtı ödüle değer görülen Prof.Dr. Anılan-
mert, sözlerine, "Duygulanmı biçimle anlattığım için, sözcükle-
re dökmekte zorlanacağım" diyerek başladı. Türkiye koşullan-
nda plastik sanatlann "zor bir ugraş" olduğunu bebrten Anı-
lanmert, "Çünkü plastik sanatlara talep yok. Ama Türkiye.
çağdaş gücünü, yaratıabğını, yine modem sanat sergileriyle
göştermek zorundadır" dedi.
tktisat dabnda ödül alan Dr. Ramazan Aktaş, çabşmala-
nnda yardıma olan öğretim üyeleri ve yakınlanna teşekkür
etti. Halen Kara Harp Okulu'nda öğretim üyeliği görevini de
yürüten Dr. Yüzbaşı Aktaş'ın Harp Okulu Yayınlan arasında
çıkan, "Tahmin Yöntemleri", "KararTeorisi", "Liderlik", "Or-
ganizasyon Yapısı" adlı yapıtlan bulunuyor.
ArşipePde Şeytan Ayetleri
İZMİR (AA) - Türk yazan
Cevat Şakir Kabaağaçhnın,
Salman Rüşdi'nin büyük tartış-
malara neden olan "Şeytan
Ayetleri" adlı kitabında konu
ettiği ayet hakkında 32 yıl önce
makale yazdığı ileri sürüldü.
Cevat Şakir'in 'manevi oğ-
lum' dediği araştırmaa-yazar
Dr. Şadan Gökovah. Halikar-
nas Babkçısı'nın ölümünün
20'nci yildönümü olan 13 Ekim
1992 tarihinde. "Arşipel" adını
verdiği 20. kitabmı hazırlaya-
rak yayınlanmak üzere Bilgi
Yayınevi'ne gönderdi. Yakla-
şık 200 sayfabk kitapta Ba-
lıkçı'nm daha önceki kitapla-
nnda bulunmayan 35 kadar
yazısı yer alıyor.
Balikçı'nın çoğu gazete ve
dergi sayfalannda kalmış ya da
gün ışığına gkmamış yazılannı
kitaplaştıran Dr. Şadan Göko-
vab, Halikarnas Babkçısı'nın
1956 yıhnda iki uzun makale
olarak ele aldığı "Şeytan Ayet-
leri" konusunun "Demokrat
İzmir" gazetesinde yayımlandı-
ğım belirterek. AA muhabirine
şu bilgileri verdi:
"Yazılardan biri 'Bir Ayette-
ki Tannlar' başlığını taşıyor. 15
Ocak 1956 tarihli Demokrat Iz-
mir'de yayımlanmış olan yazı-
da, Kuran'ı Kerim'in 'Necm'
Suresi'nde anılan "Lat", 'Menat'
ve 'Uza' adb putlar ele alınıyor.
22 Ocak 1956 günü. aynı gaze-
tede çıkan makale ise, "Ayette-
ki Menat" başlığını taşıyor.
Bilgi Yayınevi'nin sahibi Ah-
met Tevfık Küflü de Balikçı'nın
ölümünden bu yana geçen 20
yıl içinde her yıl bir kitabını ya-
yımlamış olmaktan büyük
mutluluk duyduğunu, "Arşi-
pel" adb son yapıtını da bu yıl
sonuna kadar okurlara ulaştır-
maya çabştıklannı bildirdi.
Adını. Ege Denizi'nin "Eski
Deniz" anlamındaki "Arkhi
Pelagos"tan alan "Arşipel"
adının verildiği kitapta. aynca
"Güzellik, Gülüş ve Sevgi Tan-
nçası Afrodit", "Batı Anadolu
Beş Bin Yıl Moda Merkezi Ol-
muştur", "Dolann Kökeni",
"Türkler Batı Dünyasını İki
Kez Mahvolmaktan Kurtar-
mıştır" gibi bölümler bulunu-
yor.
PERTEK ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1990/45
Karar No: 1992/87
Davacı Orman Genel Müdürlüğu'ne izafeten Onnan Bölge Şefliği
tarafından davalılar aleyhine mahkemeraize açmış bulunduğu tazmi-
nat davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
Davalılardan YÜKSEL YER'in tüm aramalara rağmen adresinin
tespit edılemediği mahkememizce 14.7.1992 tarih ve 1990/45 esas
1992/87 karar ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen ka-
rarın davalı YÜKSEL YER'in adresinin meçhul olduğundan tebliğ
edilemediğinden işbu mahkememiz karannın üanen tebliğine, ilan ta-
rihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize başvurması veya bir
yetkiü vekil tarafından başvurup itiraz etmediği takdirde kesinleşe-
cegi ilanen tebliğ olunur.
Basm: 51071 .