Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 EKİM1992 CUMARTESİ **** CUMHURİYET SAYFA
HABERLEREV DEVAMI 15
GÜVCEL
CÜNEYT AKCAYÜREK
MBaştarafı 1. Sayfada
Tiiyor ya da gazeteciyle konuşanlara ürkmediklerini, kork-
nayacaklarını göstermeye çabahyorlar.
Kuşkusuz ayağı yere basan oyle yöneticiler var ki dingin
bir mantıkla olayı yorumluyorlar.
içlerinden biri "TÖ.yitirdiklehniyeniden kazanmayaça-
lışıyor" dedikten sonra şöyle bir açıklama yapti:
"ANAP'a yeniden egemen olmayı istemenin, başara-
mazsa yeni birparti kurmayı düşlemenin, başkanlık siste-
miyle yeniden sözü ve sesi dinlenir insana dönüşmeyi
arzulamanm gerçek nedeni, elinden kaçırdığı, yitirdiği ki-
mi sıyasal olanakları yeniden kazanmaya çabalamaktan
kaynaklanıyor."
Mantıkyanlışdeğil.
Eski çamlar bardak olmuş, eski günlerdeki debdebe ne-
rede? Gelen giden, yardım isteyen yok. Söylediklerini
uygulamaya geçirmesi, icraat yapması olanaksız! Çarpıcı
bir iki demeç vermese: halk, varlığından yokluğundan "bi-
haber."
Bir gün öyle, bir gün böyle. Çalkalanıp duruyor. Ne yazık
ki son çıkışını kirnse inandırıcı bulmuyor. Kimi blöf diyor,
kimi yükseklerden aşağılara inmeye niyetli olmadığını,
hatta olamayacağını yazıyor.
Birgelsekarşıma
örneğin dün sabah Demirel, bir iki cümleye sığdırdığı
irdelemelerinde, öncelikle "Bir insanın kendine boğa adı-
nı takmasını" eleştiriyor.
Genel yargıya göre TÖ, korkulacak bir siyasetçi olmak-
tan çıKmış; örneğin Demirel, "Ah! Bir gelse karşıma" di-
yor. On biryılın "kazığınıçıkarmayaçalıştıkları bir dönem-,
den" geçerken ANAP'ın varisi Mesut Bey üstüne almıyor
geçmişin sorumluluğunu. Öyleyse siyasete doğrudan gi-
recek Tö'ye yaylım ateş. Hatta halka anlatılamayanları
açık seçik duyurabilmek kolaylaşacak.
Meclis'teki matematiksel yetersizlik TÖ'nün anayasal
değişiklikle indirilmesini engelliyor. Ama istita ederek hal-
kın arasına girmesinden sonra... Yeni bir Cumhurbaşka-
nıyla Çankaya, Çankaya'lığını bilecek
Hemen her açıdan devlet, devletliğine kavuşacak. By-
pass yasalarıyla devleti işletmenin yerine; yönetime,
mantık, sağduyu egemen olacak.
Kırmızıyı gösterin efendim, gösterin. Boğa insin arena-
ya. Bir kurtuluş, devletin kurtuluşu!
'By-pass'ı, Adalet Bakanlığı'na özgün olmaktan çıkara-
cak olan tasarı, hükumetten Meclis'e gıttı, gitmek üzere.
Bir an önce yasalaşması zorunlu. Geçende Başbakanlık
Miisteşarı Necdet Seçkinöz'e Çankaya'da imza bekleyen
knçkararname olduğunu sordum.
"Bellı olmuyor *7" dedi. "Bugün 200 ise, yann 100'e ini-
yor." Anlaşılan daha genişçaplı bir by-pass gündemegi-
rince TÖ, imzalamayı hızlandırıyor. Yetkilerini kısıtlamak
gündem dışına çıkınca kararname imzalamayı kesiyor.
Köşkseverlere, ilgililere siyasete döneceğini müjdele-
yen Tö'yü yorumlamayan tek insan, Mesut Bey. Konuş-
mak istemiyor. Şurada burada "hele siyasete donüşle ilgi-
li kesin karannı açıklasın, o zaman durumu gözden geçiri-
rvz" diyormuş.
Mesut Bey'i son zamanlarda ayaktatutan nedir, bilir mi-
siniz?
Çankaya'ya duyulan antipati, genel merkeze sempatiye
dönüşüyor.
O kadar!
OzaPın fonları bütçeye
• Boştarafi l. Sayfada
Fonlann tamamının bütçeye
akfanlmaanı savunan Devlet
Bakanı Tansu Çiller bu fıkirleri
nedeniyle, ellerindeki fon yetki-
lerini yitirmek istemeyen ba-
kanlarla ters düştü. Bayındırlık
ve İskan Bakanı Onur Kumba-
raabaşı'nın, fonlann hepsinin
birden bütçe içine almmasının
dpğru olmayacağını, gecişin
birkaç yıla yayılması gerektiği-
ni savunduğu, Devlet Bakanı
Erman Şahin'in de. Toplu Ko-
nut İdaresi'nin işlevsel olduğu
için Toplu Konut Fonu'nun
bütçe dışı tutulması gerektiğini
dile getirdiği öğrenildı. Bu tar-
tışmalar, Demirerin ağırlığmı
koymasıyla son buldu. Böyle-
ce. baa fonlann bütçe dışı bıra-
kılması. bütçe içine alınan fon-
ARDENDAKİ
GERÇEK
Baştarafı 1. Sayfada
bu siyasal çatıyı kurabilecek bir
yapıya sahiptir. Bizde iki siya-
sal parti yerine bölünmüş par-
tiler var. Türkiye'de bunca
servet-sefalet uçurumu, bunca
kitlesel göç, bunca derin çeliş-
kiler varken, nasıl oluyor da po-
litikacdar aynı şeyleri söyleyip
çeşitli partilere bölünüyorlar?
ABD'de birbirine benzer şeyle-
ri söyleyen politikacüar iki par-
tinin çatısı altında toplanmişlar;
bizde iseyalnız solda birbirinin
benzeri üçparti bulunması, işin
içinde bir iş olduğunu gösteri-
yor.
Iç politikada olduğu gibi dış
politikada, hatta dış politikanm
Kıbrıs, Kuzey Irak, Azerbay-
can, Bosna-Hersek, Ege Deni-
zi, Yunanistan'la ilişkiler gibi
belli başlı sorunlannda, partile-
rimiz kesiminde çokseslilik ol-
duğu söylenemez. Tepkilerimi-
zin, isteklerimizin, özlemlerimi-
zin, önerilerimizin üç aşağı beş
yukarı birbirine çokyakın oldu-
ğunu görüyoruz.
Bu durum basınımıza da yan-
sıyor. Gazetelerimiz değişik dü-
şünceleri seslendirmekten çok,
haber değeri sıfır olan kulis söy-
lentileri ve bıktına dedikodular-
la uğraşıyorlar.
Bu kuraklık elbette aşıla-
cak...
Alttan gelen dalga, siyasal
partilerimize de bir çekidüzen
lann da statülennin konmması
kararlaşûnldı. Bütçe içine alı-
nan fonlar aracıhğıyla yerine
getirilen hizmetlerin aksaulma-
mas için hükümetin çeşitli for-
müller aradığı, ancak bunlann
netlik kazanmadığı bildiriliyor.
Çalışmalanru bütçeye aktanlan
fonlann gelirleriyle yürütülen
kuruluşlar için her gün belirli
bir miktar ödeneğin kullanüa-
bilir tutulması ve Sayıştay vizesi
koşulunun yumuşatılması
planlanıyor.
Kendi bakanlığma bağlı fon-
lann bütçeye alınmaaru isteme-
yen hükümet üyeleri arasında
en başanlı olan Milli Savunma
Bakanı Nevzat Ayaz oldu.
Ayaz, Cumhuriyet'e, Savunma
Sanayii Destekleme Fonu'nun
bütçe dışında bırakıldığıru bil-
dirdi. Savunma Sanayii Müste-
şan Vahit Erdem de, bu fonun
bütçe dışında kalmasıru "Be-
nim için sevindirici oldu" diye
değerlendirdi. Erdem,
şöyle devam etti:
"Biz, herhalükarda parayı
harcayacağız, bütçeden de olsa,
fondan da olsa. Ama fon olur-
sa program yapmamız kolayla-
- • • israfina
ve denetlene-
gerekçeleriyle eleşti-
riliyor. Bunlann cevabı var.
Özetle, fonun birçok alanlarda
bütçeden daha rasyonel, etkin
ve amacına uygun kullanıldığı
kanaatindeyim. Aynca fonun
denetimi, bütçenin disiplinin-
den daha sıkı."
FakFuk Fon bütçedışı
KoaKsy'on ortağı partilerin,
ANAP iktidarlan döneminde.
özellikle yerel secimler sırasında
siyasi amaçlarla kullanıldığını
öne sürerek eleştirdikleri Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Fonu 1993 bütçesi dışın-
da bırakıldı. Kamuoyunda,
"Fak-Fuk Fon" olarak bilinen
bu fonun 1992 yılı tahmini geliri
1.6 trilyon lira dolayında.
Bütçe dışında kalan diğer
önemli fonlar arasında, 1992 yılı
tahmini geliri 2.8 trilyon lira olan
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fo-
nu da bulunuyor. 1993 yılı bütçe-
si dışında bırakılan diğer fonlann
ise "fon olup olmadığı tartışılabi-
gelir sağlamayan"
coğrafya yerine, halkm eğilim-
lerinitam anlâmıyla yansıtan
kurumlanngelişmesiolanakka-
zanacak
Ne var ki bu oluşum için da-
ha bir siire beklemek gerekecek.
Şimdilik bir geçiş surecinde
yaşadığımız anlasılıyor.
ve y a t ^ programı çahşma-
d™ *•'DPT de Malıye ve
^ \ Bakanlıgının dgıh bı-
rimlennde geç saatlere kadar
devam etü. DPTdeki yatınm vi-
ztfennın venlmesıne dışkın çahş-
malann saat 14.00 te tamamla-
narak. evıaklann Mabye Bakan-
lığı'na ulaştınldığı belırtildı.
R\VADURLMU TÜRKİYEDE DÜNYA'DA
IVIetec'olo|! Genel Mû-
dûrlüğü'nden alınan bilgi-
ye göre yurdun kuzey
kesımlerı parcalı çok bu-
lutlu Doçu Karadeniz ile
Doğu Anadolu nun kuzeyı
sağanak yağışh dığer yer-
ler az bu utlu ve açık ge-
çecek Havea sıcaklığı
artmaya devam edecek
Rûzgâr gjney ve baö yönlerden hafrf. ara sıra orta kuvvetle esecek Denizlerı-
mızde rûzgâr günbatısı ve lodostan 3-5 kuvvetınde, saatte 10-21 denız mılli tıııla
esecek. Van Gö)ü nde tiava parcalı bulutlı geçecek
Adana
Atyon
Ağn
Ankara
Antalya
Aydın
Bursa
Çanakkale
Dıyarbakır
Edırne
Emırum
Eskışehır
tsta/ıOji
lanır
Kars
Kcciya
Samsun
Trabzon
Zonguldak
B 24 10e
A 25' 8"
Y 19" T
B 24° 10"
A 31' 16*
B 29' 11"
B 22' 13'
B 23" 14=
A 29' 10"
B 18' IV
Y 16' -2'
6 21' •»'
B 21' 15°
A 28' 15"
Y 19= 0"
B 21' 71
B 21" 12*
Y 22° 11"
B 19' 14'
Amstetdanı
Amman
Atına
Bağdat
Baıksel
Cenevre
Frankfut
LSfkoşa
Peterchırg
Londra
Madrid
Mılano
Moskova
Munıh
Pars
Prag
Rıyad
Roma
Viyana
Y
A
B
A
Y
Y
B
A
B
Y
Y
Y
B
B
B
Y
A
Y
Y
12*
34'
24'
33"
13'
15*
14'
28'
6"
12S
21'
15"
7°
13'
14"
12*
3T
2?
14S
açık bulutlu yağmurlu sıslı karlı A-açık B-bulutiu G-güneşlı K-kar'ı S-SESI» Y-yagmurlu
Ordu K. Irak'a girdi
• Baştarafı 1. Sayfada
nna karşı, "Türk sınır güvenli-
ğinı korumak amacıyla başla-
tıldığı" belirtilen harekât çerçe-
vesinde komando, jandarma ve
piyade timleri görev yapıyor.
Kara harekâtı çerçevesinde.
peşmergeler güneyden PKK-
İılan sıkıştınrken Türk Silahh
Kuvvetleri'ne ait birlikler de
kuzeyden kaçmakta olan grubu
sıkıştırmayı hedeflıyor. Kara
operasyonuna 2. Taktik Hava
Kuvvet Komutanlığı bünyesin-
de bulunan F-4 ve F-104 uçak-
lan da katıbyor. Dün sabah
saat 06.45'ten itibaren Hafta-
nin bölgesinden Türkiye'ye
doğru kaçmakta olan PKK. mı-
htanlanna yönelik olarak Türk
uçaklan Türkiye-Irak smınn-
dan 30 kilometre kadar içeriye
girerek, 14'ü sabah olmak üzere
toplam 20 sorti yapülar. Genel-
kurmay kaynaklanna göre bu
harekât sırasında PKK'ya bü-
yük kayıp verdirildi.
Genelkurmay kaynaklan,
PKK. militanlannın ikinci di-
rendiğj nokta olan Harkurk
bölgesine henüz bir kara ya da
hava harekâtı olmadığını bil-
dirdiler. Ancak edinilen bilgive
göre bu bölgeye de kısa bir süre
içerisinde Hava Kuvvetleri'nin
desteğinde kara harekâtı başla-
yacak.
Genelkurmay Başkanlığı'-
TÛRKİYE Hakkâri
SURİYE
1
Şımak « ^ " # " 1
Duhok»
Türk
Silahh
Kuvvetieri
•nın İRAN
Musul
| PKK'hlar
•Erbıl
KerVük Sûteymaniyo
•
ndaki üst düzey askeri yetkili-
ler, dün sabah başlayan İcara ve
hava operasyonunu Genelkur-
may Harekât Merkezi'nde saat
saat izlediler.
AA'nın Zaho kaynaklı haberi-
ne göre peşmergelerin verdiği
süre bugün dolacak. PKK'h
militanlann çekilme arayışı
içinde olduğu. önce Türkiye sı-
nınna doğru yöneldiği ancak
daha sonra Iran sınınna doğru
yön değiştirdiği öğrenıldi.
Genelkurmay adınt adun
izledi
KuZe\ Irak'ta başlatılan kara
harekâtı. Genelkurmay karar-
gâhındaki Harekât Merkezi"-
nde saat saat izlendi. Genelkur-
may kaynaklan, sınır ötesi kara
harekâiını, "hudut bölgesinde
sınır gûvenhğini sağlayıcı bir
operasvon" olarak nitelerken-,
Genelkunmay karargâhının
ışıklannın gece yansına kadar
açık olması dikkat cekti.
Asken kaynaklar, sınırlı ola-
rak nitelendirdikleri sınır ötesi
kara harekâtı çerçevesinde
PKK militanlan ile yer yer sı-
cak temasın olduğunu bildirdi-
ler. Bu arada 2. Taktik Hava
Kuvvet Komutanlığı'na bağlı
uçaklar dün öğleden sonra da
Haftanın bölgesinde toplanan
PKK militanlarının bulunduğu
bölgeyi bombaladüar.
Genelkurmay Başkanhğı'-
ndan üst düzeyde bir askeri yet-
kili, operasyon ile ilgili Cumhu-
riyet'e bilgi verirken, "'Bizim en
başından itibaren koyduğumuz
teşhis geçerlidir. Biz, kendi sı-
nırlanmızın güvenliğini sağla-
mak için operasyona başladık.
Zaten başlaulan operasyon da
direkt bir kara operasyonu de-
ğildir. Yalnızca belli bölgelerde
çukurda bulunan yerlerde bek-
lemek yenne karşı tarafa geçe-
rek daha hâkim bölgede önlem
almakür. Yani karakollar ken-
di pozısyonlanna göre emniyet
tedbirleri alıyorlar" dedi.
Askeri yetkili, peşmergeler
PKK"yı güneyden kuşatınca.
militanlann kuzeye yani Tür-
kiye'ye doğru kaçacaklan yo-
lunda daha önceden yapılan
tespıt çerçevesinde kara hare-
kâtına başlandığını da beürte-
rek, "Peşmergelerin basürması
sonucu bizim güneyimizde he-
def beürdi. Yani hedef ortaya
çıktı. Tabii ki hedef görününce
biz de vuracağız" dedi.
Kara harekâtı sırasında He-
zil Çayı civanndaki operas-
yonlarda sıcak temas yaşanı-
yor. Harekât 23. Jandarma
Sınır Tugayı Komutanı Tuğ-
general Mete Sayar tarafın-
dan yönetiliyor. Çaüşma sıra-
sında bir yüzbaşınıtı bacağı
koptu. Olay sırasında yakında
bulunan Tuğgeneral Sayar'ın
da çok hafıf yaralandığı öğre-
nildi.
Demirel: Operasyon smir olayıİç Politika Senisi - Başbakan
Süleyman Demirel. Türk Silah-
lı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'a
düzenlediği operasyonun "mü-
dahale değil sınır olayı" oldu-
ğunu ancak bunun müdahale
edilmeyeceği anlamına gelme-
veceğini söyledi. Demirel. -dün
akşam Jstanbul'da gazetecilere
verdiği yemekte "Türk Silahh
Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'a
yaptığı operasyon hangi aşa-
madadır" sorusuna şu yanıtı
verdi:
"Bir sınır olayı. Türkiye he-
nüz Kuzey Irak'a müdahale
etme karan vermemiştir. Ver-
meyeceği anlamına da gelme-
sin. Türkiye, rahatsız edilmeye
devam edemez. ilk evvela kendi
içinde sorunu halletmeye çalışır
ama Kuzey lrak'ta veya başka
yerlerde birtakım adamlarTür-
kiye'yi rahatsız etmeye devam
ederse Türkiye onlan sivrisinek
gıbı teker teker yok etmeye kal-
kamaz O zaman bataklığı ku-
rutacaktır. Ve bu da Türkiye"-
nin hakkıdır. Herkes eğri otur-
sun, doğru konuşsun. Olay
budur. Şu anda böyle bir sorun
yok. bu. günlük bir olaydır.
KuJey lrak'ta 10 bin tane talim
görmüş. eğıtim görmüş ve iyi si-
lahh bu örgüte mensup insan
vardır. Bunlan biz biliriz,
kamplannı biliriz. her şeylerini
biliriz. Bunlann Kuzey lrak'ta
diğer gruplar için yarattığı bir
rahatsızlık vardır. Şimdi bunlar
Kuzey Irak'ta nüfuz sahibi
olurlarsa öbür gruplann hayat
sahasını zorlaştınrlar. Onlar
arasında bir mücadele cereyan
ediyor. Bunlar Türkiye'ye geç-
meye kalkarlarsa, Türkiye-lrak
sının kapabdır. 'Hani kapalı,
gene adamlar sızıyor' kimse de-
Filistiıı askısuıııı altındaMBaştarafi 1. Sayfada
edilmiş. Hapishanenin yeni ko-
nuklan arasında buraya hiç de
yabana olmayan biri var: Ke-
mal Hüsseyin. Hüsseyin yıllar
önce çalışmak amaayla geldigı
Süleymanıye'de günlerden bir
gün bir kavga sonrasmda iki
gün boyunca bir numarah hüc-
rede kaldığını anlatıyor. Hüsse-
yin "O zaman yan taraftaki
işkence odasından acı feryatlar
geürdi. Şimdi ise çocuk sesleri
geliyor" diye konuşuyor. Bina-
lar zincirinden oluşan hapisha-
nenin bir başka binasına geçi-
yoruz. Dış duvarlarda roket ve
makineli tüfeklerin açtığı delik-
ler dunıyor. Giriş kaündak:
hücrelerin bulunduğu her yen
Saddam döneminin hapishane
müdürü siyaha boyatmış. Yeni
konuk duvarlara açık renkli ga-
zete kağıdını yapışunyor. Belli
ki ruhu kararmış. Beş alü yaşla-
nndaki erkek çocuğu ise baba-
sının ne 'yapmaya çalıştığmı
anlamaya çabşıyor. Binajar
arasında mekik dokuyoruz. İn-
sanlann ilk andaki ürkütücü
bakışlan samimi ve sıcak dav-
ranışlara dönüşüyor. Hele
Türkçe konuşulunca, samimi-
yet artıyor. erkek görünce içeri
kaçan kadınlar konuşuyor,
hatta fotoğraf için poz vermeye
başlıyor. Yaşadıklan odalara
davet edivorlar.
Onlarca çocuk arkamıza
düşmüş ilgivle izliyorlar. Fo-
toğrafin karesine girebıhnek
için yanş ediyorlar. Aylardan
Ekim olmasına.karşın .dışanda
hava yaklaşık otuz derece. Ço-
cuklar yalınayak. Gidecek baş-
ka bir yer olmadığı için buraya
yerleşen ve açlıkla karşı karşıya
olan bu insanlardan Türkmen
olanlara soruyoruz "Sizi temsil
eden Milli Türkmen Partiniz
var. Onlar gelip içinde bulun-
duğunuz durumdan kurtarma
amaayla yardım kuruluşlanna
başvurdularmı? "Yanıt kısa ve
öz. 'Ne gelen var ne de soran.
Peşmergeler de Gelen yardun-
lan dağıtmak yerine satıyorlar.
'Cezaevinin zorunlu konuklan
kış aylannın yaklaşmasından
yakınıyorlar. Yiyecek sıkıntısı-
nın zaten çekildiği bir dönemde
bir de çocuklann hastalanma-
lan onlan endişelendıriyor. Zi-
ra, ilaç bulmak oldukça zor.
Onlarca aile, etraflannda olup
bitenden habersiz, mutlu ola-
caklan günleri bekliyorlar Saddam'ın bombaları cezaevini mesken vaptırdı.
mesın. Burada ne olduğunu
herkes ıyi bilmeli. 500 metre
yüksekliğinde dağlar var. Bu
dağlar gecit vermeyecek şekilde
kapatılmıştır ama bu dağlann
insanı gene birtakım sızmalan
yapabiliyor. Yani praük olarak
hudut kapalı. Geçen ne oluyor?
3 km sonra karakola çarpıyor
ve püskürtülüyor. Buna devam
edemev iz. Böyle her gün 20 as-
kerimizi şehit ederek devam
edemeyız. Sabnmız tükenir bir
gün. Onun gereğini yapanz.
Türkiye'yi kimse bölmeye kalk-
mamalıdır."
Savunma
bütçesi
sorunlu
EVREN DEĞER
ANKARA - Milli Savunma
Bakanlıönın (MSB) 1993 yılı
bütçesi. vine sorunlu başladı.
Yüksek Planlama Kurulu'nda
30 trilyon olarak öngörülen
bütçe, askeri kesimde yeterli
bulunmadı. Askeri kesim, bu
bütçenin. Türk Silahh Kuvvet-
leri'nin (TSK) imkan, harekat
ve kabilıyetini olumsuz yönde
etkileyeceğini bildirirken, Milli
Savunmd Bakanı Nevzat Ayaz,
buna karşı çıkarak, " Bu yılki
bütçe TSK'nın imkan, harekat
ve kabilıyetinde bir noksanlık
varatma/. kesinlikle. Herhangi
b r menli şey olamaz, böyle bir
$ey ne hükümetin aklından ge-
çer, ne de biz böyle bir şeyi ka-
bul ederız" dedi. Bakan Ayaz,
Milli Savunma Bakanlığı büt-
çesi ıçın belli bir teklifte bulu-
nulduğunu, bu konuda müza-
kerelerin devam ettiğini de
söyledi. Kara Kuvvetieri Ko-
mutanı Orgeneral Muhittin Fi-
sunoğlu ise, "Ulusal bütçeden
savunmaya aynlan payın dra-
matik bir şekilde azaldığmT
söyledi.
Milli Savunma Bakanlığı'nın
1993 yıh bütçesinin 30 trilyon
dolayında olması askeri kesim-
de rahatsızhk yarattı. Özellikle
Güneydoğu'daki terör olaylan
çerçevesinde arttınlan askeri
önlemlenn ve TSK'daki yeni-
den yapılanmanm maddi açı-
dan büyük yük getirdiğine işa-
ret eden askeri kaynaklar, bu
rjkamın arttınlmasını istediler.
Milli Savunma Bakanı Nev-
zat Ayaz da, konu ile ilgili ola-
rak Cumhuriyet'in sorulannı
yanttlarken şöyle konuştu:
"Bütün bütçelerde olduğu gi-
bi her bakanlık bir teklifte bulu-
nur, ama o teklifin daima altın-
da olan rakamlarla bağlanır
bütçe. Yani herkesin istediğini
verdiğiniz takdirde, bütçe bu-
günkünün iki misli olur en azın-
dan. Bizim talebimiz ile verilen
arasında büyük farklılık var. O
konuda karşılıklı çalışmalar ve
müzakereler sürüyor. Neticede
de bir noktada anlasılıyor. Şu
anda rahatsız edici bir durum
söz konusu değil. Aşagı yukan
da bir anlaşmaya vanldı."
GÖZLEM
UĞURMUMOJ
• Baştarafı 1. Sayfada
Bu konuda çok geç kalındı. Cem Uzan'ın "İnterstar" ve
"Teleon", Ahmet Ozal'ın "Kanal6", Erol Aksoy ile Hürri-
yet ve Sabah gazetelerinin ortaklığındaki "Show TV"
yasal boşluktan yararlanarak yayınlarını sürdürüyorlar.
Bu yasadışı yayınlara PTT destek oluyor.
Bu yasal boşluğun bir an öncedoldurulması gerekiyor.
7 Eylül 1992 günü, Avrupa Konseyi'ndeki Büyükelçimiz
Sönmez Köksal'ın Strasbourg'da imzaladığı "Avrupa Sı-
nır Ötesi Televizyon Sözleşmesi", televizyon yayınlarıy-
la ilgili düzenleyici kurallar getiriyor.
Bu sözleşme de böyle bir yasanın bir an önce çıkarıl-
masını gerektiriyor.
Sözleşme, "kablo, yer vericisi veya uyduyla" yapılan
bütün yayınları kapsıyor. Sözleşmeyi imzalayan taraflar,
"İnsan Haklan ve Temel Özgürlüklerin Korunması Söz-
leşmesi"n\n 10. maddesine uygun olarak söz ve haber
alma ve yayın ızleme özgürlüğünü koruyacak ve prog-
ram hizmetlerini kısıtlamayacak.
Sözleşmenin 7. maddesi şu yayın ilkelerini getiriyor:
-Programlar, edebe aykırı olmayacak ve pornografi
içermeyecek.
Şiddet eğilimini körüklemeyecek ve ırkçı nefret duygu-
larını kışkırtıcı nitelikte olmayacaktır.
Çocuklann ve gençlerin "fiziksel, zihinsel ve ahlaki"
gelişimlerini zedeleyecek türden yayınlar, ancak geç sa-
atlarde yayımlanacaktır.
10. madde ile de haber, maç ve reklamlar dışı ndaki ya-
yın saatlerinin "Avrupa yayınlanna aynlması" kararlas-
tırılmıştır.
Sözleşme ile reklamlara da şu ölçülerle sınırlama geti-
rilmektedir.
-Reklamlar günlük yayın süresinin yüzde 15'ini geçe-
meyecektir. Ancak ürünlerin alımının, şatımının, kiralan-
masının veya hizmetlerin tedarikinin topluma doğrudan
sunulmasını sağlamak uzere bu oran, spot reklamlarının
yüzde 15'ini aşmaması kaydıyla yüzde 20ye çıkabilir.
Bir saatlik yayın içerisinde spot reklamlara aynlan sü-
re yüzde 20'yi aşamaz.
Bu konuda bir başka kısıtlama da haber ve güncel
programları düzenli olarak sunan kişilerin görüntü ve
seslerine reklamlarda yer verilmemesidir.
örneğin, haber programı hazırlayan ve sunan ünlü ve
açıkgöz gazetecilerin banka reklamlannda boy göster-
meleri yasaklanmaktadır.
Kısıtlamalar bu kadar da değil.
Konulu filmlerin 45 dakikadan fazla olması haiinde her
45 dakikanın sonunda bir kez ilan konabilecek; haber ve
güncel programlar, belgeseller ve çocuk programları 30
dakikadan az olursa, bu programlar reklamlarla kesil-
meyecek.
Sigara reklamlarınayer verilmeyecek, alkollü içki rek-
lamları da belli kurallara bağlı olarak yayımlanabilecek.
Sözleşmede "haber ve güncel programlara mali des-
tek vermek" yasaklanıyor. Böylece belli banka ve şirket-
lerin "sponsor" olarak haber ve güncel programlar ara-
cılığı ile "dolaylı reklam•"yapma yolları kapatılmaktadır.
Bakanlar Kurulu gündemindeki "Türkiye fiadyo ve Te-
levizyon Yasa Taslağı" ile "Ulusalİletişim Kurulu"adıyla
bir kurul oluşturuîduğu ileri sürülüyor.
Özel televizyon ve radyo istasyonları Ulusal iletişim
Kurulu'ndan "yayın izni" aldıktan sonra yayın yapabile-
tekler.
Dünyanın hiçbir liberal ülkesinde radyo ve televizyon
alanında bizde olduğu gibi başıboşluk yaşanmamıştır.
Hemen hemen bütün Batı ülkelerinde yayınlann ilkeleri
ve kuralları tek tek saptanmış. televizyon ve radyo yayın-
ları ancak bu ılke ve kurallar saptandıktan sonra yapıla-
bilmiştir.
Bakanlar Kurulu gündemindeki bu yasa taslağının,
Türkiye Cumhuriyeti adına imzalanan sözleşme ile koşut
hükümler getirmesi gerekir.
Yeni yasa çıkıncaya kadar özel televizyon kanalları bu
başıboşluktan yararlanarak milyarlarkazandılar.
1980 sonrasmda uygulanan ekonomik modelin hukuk-
sal çerçevesi çizilmediği için birçok sorun yasandı.
"Banker faciası" bu sorunlardan yalnızca bir tanesiydi.
özel televizyon ve radyo yayınları için yasal çerçeve be-
lirlenmediği için de bin türlü sorun yaşanıyor. Yasal dü-
zenleme geciktikçe özel televizyon kanalları hiçbir ilke
ve kurala bağlı olmaksızın yayın yapıyorlar.
Ve tabii bu arada, yine hiçbir kurala bağlı olmaksızın
yayınladıkları reklamlarla da "reklam pastasını" arala-
rında paylaşıyorlar...
Diyarbakır'da 4 PKK'h
öldürüldü
Haber Merkezi- Diyarbakır'-
ın Çınar ilçesine bağlı Kazıkte-
pe köyünde güvenlik güçleriyle
çatışan 4 PKK'lı militan öldü-
rüldü. Agn'nın Tutak ilçesinde
şantiye basan PKK'lılar 6 kam-
yon ve 1 loderi ateşe verdi. Di-
yarbakırda bir ilkokul öğret-
menı faili meçhul cinayete
kurban gitti.
Olağanüstü Hal Bölge Vali-
lıği'nden yapılan açıklamaya
göre Diyarbakır'ın Çınar ilçesi-
ne bağlı Kaaktepe köyü bölge-
sinde bir evden güvenhk güçle-
rine ateş açıldı. Çıkan çatışma-
da 4 PKK'lı militan öldürüldü,
bunlara y ataklık yapan 4 kişi de
yakalandı. Evde yapılan ara-
mada 4 adet uzun namlulu tü-
fek ve bir el bombası bulundu.
Mardin'in Derik ilçesinde
güvenlik görevlisine silahh sal-
dında bulunan bir PKK'lı ya-
rah olarak yakalandı.
Diyarbakır, Mardin, Siirt.
Tunceli ve Elaağ'da düzenle-
nen operasyonlarda 35 PKK'h
yakalandı.
Ağn'nın Tutak ilçesi Haayu-
suf köyü yakınlanndaki Köy
Hizmetleri şantiyesi önceki ak-
şam bir grup PKK'lı militan
tarafmdan basıldı. İki şantiye
bekçisini etkisiz hale getiren mi-
litanlar şantiyede bulunan 6
kamyon ve bir loderi benzin dö-
kereİc yaktılar. Hakkari'nin
Durankaya köyüne önceki geoe
baskm düzenleyen PKK mili-
tanlan bir korucuyu öldürdü-
ler.
Çukurca'nın Kayalık köyü
jandarma karakoluna düzenle-
nen basında 4 er yaralandı.
Diyarbakır'ın Bağlar semtin-
deki Atatürk îlkokulu öğret-
meni Hıdır Zor, dün sabah saat
07.30 sıralannda kimliği belirle-
nemeyen bir kişinin silahlı sal-
dınsı sonucu başından tek kur-
şunla ağır yaralandı.
Silvan ilçesinde dün saat
06.00 sıralannda işyerlerine git-
mekte olan Tekel işçileri Meh-
met İhsan Yazaydık ile Nuri
Beskisiz, kimliği belirleneme-
yen kişilerin saldınsı sonucu
öldürüldü.
Siırt'te üç gün önce kaçınlan
taksı şpförü Kasım Efe'nın ce-
sedi dün Billoris Kaplıcalan
yolunda bulundu.
Iferlilerîn
savımucıısu
Menchu'ya
Barış NobePi
OSLO(AA)-1992NobelBanş
Ödülü, Guatemala'da köylü mu-
halefetin önderi Rigobera Menc-
hu'ya verildi. Oslo'da Nobel Ko-
mitesi tarafından yapılan açıkla-
mada, I981'denberiMeksika'da
sürgünde yaşayan 33 yaşmdaki
Menchu'nun, insan haklan yo-
lundaki mucadelesi dolayısıyla
ödule layık bulunduğu belirtildi.
1992 Nobel Bans Odülü'nü ka-
zanan Guatemala muhalefet li-
derlerinden Rigoberta Menchu,
Kristof Colomb'un Amerika'ya
ayak basmasından 500 yıl sonra
Amerikan yerlilerinin sembolü
haline gelen liderlerden birioldu.
Ailesi katledildikten sonra
1981'de Meksika'ya sürgüne gön-
derilen Menchu, yaşamını Ame-
rikan yerlilerinin haklannın ta-
nınması ülküsüne adadı. Menc-
hu, " Yerliler, sadece kültürel bir
rrfiras değildir, onların da hakla-
n var" diyerek mücadeleye atıldı.
Guatemala Köylü Birliği*
(CUQ Yönetim Kurulu'nun ya-
ni sıra Guatemalamuhalefet tem-
silciliğinin de üyesi olan Menchu,
Uluslararası Yerüler Konseyi'nin
de önde gelenjsimlennden biri.
1959 doğumlu Menchu,
Maya-Quiche kavminden gc-
liyor. Kendisini "devrimci bir
Fİristiyan" olarak tanımla-
yan Menchu, "Çok şeyi bağış-
layabilirsiniz, ama unutmak
olmaz" diyor.