Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 F.YLÜL KENTYAŞAM
GEREKLÎ
TELEFONLAR
CUMHURİYET/15
ISTANBULDA BUGUN
• İstanbul Büyükşehır Belediye Başkanı Nurettin
Sözen, saat 10.30'da Ingiltere Ticaret Bakanı Timothy
Sainsbury ile göruşecek.
BîRMEKTUP
Yağmur var, su yok
• Şlrinevler, Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi, 4.
Sokak'ta otunnaktayım. Kente sürekli yağmur yağıyor.
İSKİ yetkilileri barajlardaki sularm arttığınj söylüyorlar
ama ne gariptir ki bulunduğumuz yerde 5 gündür suJar
akmıyor. ISKl'yi aradığımızda, "Bir gün akar!" yanıtııu
alıyonız. Biz de sokak sakinleri olarak su yüzu görmek
istiyoruz...
MUSTAFA AYDL\
Milyarlık hırsızlık
• İSTANBUL (AA) — Istanbul'da 65 ev ve işyerinden
1 milyar 300 milyon liralık eşya ve altın takı çaldıkları
büdiriien 19 kişi yakaJandi. Asayiş Şube Müdürlüğü'nden
yapılan acıklamaya göre araiannda eski sabıkalılann da
bulunduğu 2'si kız 19 kişinin sorgulamalan sonucu,
şebeke halinde Fatih, Şişli, Bakırköy ve Kadıköy'de ev ve
işyerlerinden elektronik eşya, para ve altın takı çaldıkları
anlaşıldı. Sanıklardan inşaat işçileri A.K. (18) ve Mehmet
San'nın (22) Kurtuluş'ta Kirkor Raymont Alik adlı
kişinin evinde mutfağa fayans döşerken, duvara gizlenmiş
bin adet Cumhuriyet Altını'nı çaldıklan bildirildi. Alik'in
kayınvalidesi tarafindan yıllardır biriktirilerek duvar
içindeki gizli bölmeye saklanan altınlardan 936'sınm ele
geçirildiği ve sahiplerine teslim edildiği belirtüdi.
Sanıklardan Okan Güler'in de (24) Beyoğlu Balo
Sokak'taki Paris Kundura'dan 15 çift ayakkabı çaldığı,
daha sonra da mağazayı kundakladığı bildirildi. Yangın
sonucu 3 bin 700 ayakkabının kullanılamaz hale geldiği
ve yaklaşık 200 milyon liralık maddi hasar meydana
geldiği kaydedildi.
.-055
s 000
056
ZaMa 527 57 00
T t ı Lrci m V l *» r\rwt*±atf\ Baü Trakya'daki Tiirk azudığa uygıüanao I
ittKMiııut* p ı m e s ı o s i m > d e y a p ı l a n b i r ö s t e r i . 10 e d l h
baskılar dün Tak-
yapılan bir gösteriyle protesto edildi. MÇP İstanbul
il örgotiı tarafından düzenlenen gösteriye polisin müdahale etmedigi göriildii. Taksira Meydanı'nda
ögle saatlerinde toplanmaya başlayan kaJabaJık bir grup, yapılan koaaşmalann ardından, "Batı Trak-
ya Turktür, Tıirk kalacaktır", "Turke kefen biçenin oluraü korkunc olur" yaalı pankartlarla yiinıyn-
şc gecti. MÇP tstanbul Ü Başkanı Seüm Kapunoglu Ue tkinci Başkan CemaJ Donmezer'in de bulunduğu
400 kişilik grup yol boyunca, "Başbug Turkeş, kahpe Yunan zulmune son", "Zulüm biter, Atina'ya
bozkurtuo gölgesi düser" sekliDde slogan atd. tstiklal Caddesi ndeki Yunanistan Başkonsoloslugn'na
yönelen topluluk konsolosluk kapısının önünde Amerikan ve Yunan ba>rakJannın bulundugu bir ma-
keti yaktılar. MÇP İstanbul tl Başkanı Selim Kaptanoglu burada yaptıgı konuşmada, "Madem tske-
çe'deki Tiirk müftüsünü Vunanistan hukumeti belirli>or, o halde Turkiye'deki patrigi de Tiırk bukümeti
belirlesin" dedi. İstikJal Marşı'nı okuduktan sonra Taksim'e donen ve yüniyüşleri sımsında tekbir ge-
tiren gostericiler daha sonra sessizce dagıldılar. (Fotograf: BÜLE.NT ÇIRACI)
172 13 73 -74-75 ve 083
• İSKİ ma: 066
• MCUK:
NDH«Cİ:077
SatHk mmm»: 5U 89 18
Ctm>pnı TBK 588 48 00
Çap T«K 534 00 00 (100 hat)
ıT»: 340 01 00
**m* *mmm: 345 46 80
I Etfaf: 131 22 09
152 43 00
: 588 44 00
S » W i | İ M I . 121 77 77
Stt MTtojı; 358 67 60
• TMffc
Tıaflk SMt kH.: 176 24 U (Ist.).
356 04 85-86 (KadıkAy)
•«•• TnAk: 377 22 07 (E-5),
356 04 86 (Şehınçı).
314 36(BÇekmece)
r 573 13 31,
D* Mtor 574 73 00 (25 hat),
Saatral: 574 73 00
ntuntrm: 574 82 00 (45hat)
• DIY:
Sttsci ItMiımı: 527 00 50,
N.Pafa DtM<au: 336 20 63
I.Pap SMtnl 348 80 20
• V/VK:
f*Wr Itaüan: 526 40 20,
144 42 33
DMÜ Ytfcm (ACMM): 145 53 66.
144 25 02 149 18 96
DMb OtokM: 149 15 58
• METEOMUUİ:
(Hava tahmını dflrenme) 573 89 80
• aam*c MEA:
IrtMM: 526 62 74.
Fstft-TaMakal* 526 62 74
150 83 50.
348 71 40
HABERLERİN DEVAMI
Ne Oluyor Özal'a?.
(Baftarafı 1. Sayfada)
"Soru: Seçim sonrasında cumhurbaşkan-
lığından indirilmekten korkmuyor musunuz?
ÖZAL Ben hiçbir şeyden yılmam. Çıkar ko-
nuşur, kendimi savunurum. Tekrar ediyorum,
kendimi mudafaasız bırakmam. Rahmetfi
Menderes'in sonu var. Ona da razıyım. Ben
1983 seçimlerine gıderk&n bir demeç vermiş-
tim ve orada demıştim: 'Cesur politikacının
iki gömleği vardır: Biri bayramlık, öteki
idamlık...'
Soru: Demirel'in iktidara gelebileceğinden
endişe etmiyor musunuz?
ÖZAL Gelebilir. Gelebilir de memleketi de
felakete götürür. Çünkü bakıyorum eski ka-
çakçılann hepsi Süleyman Bey'in etrafına top-
lanıyor. Adamın geiişinden ne yapmak iste-
diği belli. Hınçla geliyor."
Olacak şey mi?
Tarafsız ve partiterüstü olması gereken bir
Cumhurbaşkanı'nın ağzından boyle sözler
çıkar mı hiç?...
Konunun anayasaya aykırı boyutunu ge-
çiyoruz; çünkü çok yazdık bunu. "Hukuk"a
değil "kader"e inanmış bir Cumhurbaşka-
nı'nın bu umursamaz tutumu, ülkemiz için
gerçekten büyük bir talihsizliktlr.
Bugün asıl üstüne durmak istediğimiz k o
nu şu: Özal neden böylesi bir paniği yaşa-
maya başladı?
Kendisini şu günlerde sinirlendiren birçok
neden olabilir: Başbakan Yılmaz'la ilişküe-
ri... ANAP yönetiminden dışlanmışlık duygu-
su... "ANAP'a çalışmasın, konusmasın artık;
bu parti için daha hayıriı olur" telkinleri...
Bunların da payı olabilir.
Ama Özal'ın iç dengelerinı asıl etkileyen
tek bir nedenden söz edilebilir: Süleyman
Demirel'in yükselişi...
Turgut Özal, 1983 yılından beri eski "abi"-
si Süleyman Demirel'i siyaset sahnesinden
silmek için çalışmıştır; ziraaö/silinirse, o ka-
lacaktır. 1987 seçimlerınde bir ara bu işi ar-
tık başardığını da sanmıştır. "Demirel fobi-
s/"nden kendini hiç kurtaramamıştır. Onun
nefesini her zaman için ensesinde hisset-
miştir.
Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde ıl-
ginç bir konuşması vardır. 30 Eylül 1986'da
ANAP Meclis grubunda şöyle der:
' 'Biz yeni bir partiyiz. 12 Eylül'ü yapanlar,
biraz meseleyiaskerce düşünerek, Türkiye'-
deki siyaset sahnesini emir-kumanda ile tan-
zim etmek istediler. 'Partileri kapattık, yeni
partiler kurduk. O partiler mazide kaldı.' Ama
sosyal hadiseler böyle olmuyor; sosyal hadi-
seler emir-kumandaya girmiyor. Türkiye'de
mevcut gerid&n gelmiş bir parti sistemi var.
Bu parti sistemini kaldırıp yepyenibir parti sis-
temi kurmak, eşyanın tabiatına aykırı bir du-
rumdur. Muvaffak olması hemen hemen ım-
kinsız bir hadisedir.
1960'ta Demokrat Parti kapatıldığı zaman
gene tarih tekerrür ediyor. Gene aynı fikirfer,
bu sefer başka bir mecra, başka bir isim af-
tında devam ediyor. Adalet Partisi, Yeni Tür-
kiye Partisi derken, tek başına Adalet Parti-
si'nde toplanıyor hadise."
Yerindedir Özal'ın bu çözümlemesi.
"Sosyal hadiseler" gerçekten "emir-
kumanda "ya girmiyor. <*-•<•«
Nitekim 12 Eylül'ün icazetiyle kurulan üç
partiden ikisi, Sunalp'in MDP'sı ile Calp'in
HP'si birkaç yılda tarih oldular.
Acaba şimdi 12 Eylül asker yönetiminın
üçüncü partisi ANAP'ı da aynı akıbet mi bek-
iiyor? DYP, ANAP derken "hadise" bu kez
de DYP'de mi toplanacak?
Bu soru işaretinin çengelı, yıllardan beri
Özal'ın zihninden hiç eksik olmamıştır.
Belki de korktuğu şimdi başına geliyor; o
yüzden panik içinde olabilir.
Ne dersiniz Sayın Özal, "hadise" bu de-
fa da Doğru Yol'da mı toplanacak?
Haklısınız, galiba "sosyal hadiseler emir-
kumandaya girmiyor."
Demokrasinin erdemi de burada yatıyor.
Eğer onu içinize sindirebilirseniz, iç dünya-
nızda fırtına değil, dinginlik geçerli olur.
PENCERE(Bafttovfi 2. Sayfada)
Sovyetler'in piyasa ekonomisine geçiş için karariı okJuğudur;
ama Rusya Federasyonu'nun başındaki Yettsin, ne yaptığını
biliyor mu?
Ya Gorbaçov?
Her ikisi de binmişler bir alamete...
Gidiyorlar kıyamete...
Olaylar her ikısini de aşmıştır. Piyasa ekonomisi?.. Evet!..
Serbest rekabet?.. Evet!.. Peki, yüzde 90'\ devletin elindeki
ekonomide nasıl bir piyasa ekonomisi? Fabrikalar, bankalar,
mağazalar kime satılacak? Özel ellerde sermaye birikimi ol-
madığına göre dağrtım nasıl yapılacak? Bankalar ve fabri-
kalar piyango çekilerek mi özg\ kişilere aktarılacak? Batı'da
serbest rekabet ortamı kolay mı olustu? Kuşaktan kuşağa gi-
rişimcilerin kurumlaştırdıkları şirketlerin görenekleşmiş ku-
ralları var. Sovyetler'de ne böyle bir görenek var ne de de-
neyimli ve görgülü girişimci... Öyleyse ekonominin boşluğa
düşmesi ve akıl almaz bir "kaos'vn oluşması Gorbaçov'un
beceriksizliğini mi kanıtlıyor?.. Yeltsin, dipsiz kuyu boş am-
bar bir lider mukallidine benziyor.
•
Ya Kiomünist Parti'nin içinedüştüğü durumdan sonra or-
taya çıkan sorular ne olacak?..
Çağımız devlet yönetiminde -ister Batı'da olsun ister
Doğu'da- partisiz bir ülke ve toplum düşünülemiyor Sovyet-
ler'de Kömünist Parti'nin çöküşünden sonra ortaya çıkan boş-
luk nasıl doldurulacak? Yeni partiler nasıl kurulacak? Kuru-
lan partiler hangi toplumsal sınıflan ve katmanlan temsil ede-
cekJer?
Gorbaçov'un ya da Yeltsin'in bu sorulara yanıtları var mı?
Yok canım...
Bugüne kadar bu sorular sorulmadı ki yanıtları aransın ve
bulunsun!.. Dış dünyada adlan ünlenmiş her iki liderin de
ne yaptıklarını ve ne yapacaklarını bilmediklerini soylesem,
çizmeyi çok aşmış mı olurum? Hayır, okuduğum ve bildiğim
kadanyla bu konuda doyurucu bir bilgi, bir arayış, bir ışık or-
taiıkta görünmüyor.
•
Türkiye'den bakılınca Azerbaycan'dan Orta Asya'ya uza-
nan kuşak bizim için çok önemlidir. Soru şudur: 1917'den bu
yana yaşanan sürecte Türk kökenli toplumlarda "aydınlanma"
ne ölçüde gerçekleşti ve kökleştı? Orta Asya ile Anadolu ara-
sındaki köprüler aydınlığın dayanışmasında m kurulacak?
Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin karşısına Orta Asya'dan çıka-
cak "muhatap" hangi kimlikte olacak? Asya'da yaşayan ku-
zey ve güney Müslüman toplumları arasındaki "fark" nedir?
Çok bilinmeyenli bir denklem karşısındayız. Her krm ki bu
bilinmeyenleri biliyorum diye karşımıza çıkar..
İnanmayınl..
Reklam savaşıHaber Merkea — Partiler se-
çim kampanyası için milyarlar
dökmeye başladılar. Reklam
ajanslan aracılığıyla kampanya
yapacak olan 4 partinin toplam
harcamalarının 85 milyar lirayı
bulacağı belirtiliyor. Seçim kam-
panyası için 4 parti (ANAP,
SHP, DYP ve DSP) 4 reklam
ajansıyla anlaştı. Turkiye'de bu-
gune dek yapılan en büyük ta-
nıtım ve propaganda çalışması
için hazırlıklar 24 eylüle kadar
surecek, bu tarihten itibaren ba-
sın, televizyon, video kaset, afış-
leme ve diğer kanallar kullanı-
larak yurütiilen buyuk "reklam
savaşı" başlayacak.
ANAP'a Seguela
ANAP'ın kampanyasıru ha-
zırlayan FransızreklamcıJacqu-
es Seguela yann Ankara'da Baş-
bakan Mesut Yümaz'a, yaptığı
ilk çalışmaları sunacak. ANAP
çevreleri için ayrılan butçeyi gizli
tutatkeıuANAP Genel Sayma-
nı ve Rize Mitletvekiii Şadan
Itazcu, partisinin seçim bütçesi-
nin 40 milyar lira dolaymda ola-
cağını söyledi. Tlızcu, Hazine
yardımının önümüzdeki hafta
alınacak 4.4 milyar lira ile bir-
likte 26 milyar lirayı bulacağını
belirtti. Milletvekili aday başvu-
rulanndan yaklaşık 10 milyar li-
ra beklediklerini kaydeden TUz-
cu, genel merkez propaganda
çalışmalanmn bu gelirlerle sür-
dürüleceğini dile getirdi. Fran-
sız reklamcı Seguela, hazırladı-
gı kampanya için 2.5 milyar lira
ücret alacak, aynca komisyon
almayacak. Ankara'da yannki
[oplantıdan sonra 11 eyittide Pa-
ris'e gidecek olan Mesut Yılmaz,
çalışmalann devamını görecek.
öğrenildiğme göre Fransız rek-
lamcının hazırladığı kampanya-
da Mesut Yılmaz'ın genç ve gu-
venilir bir lider olarak öne çıka-
nlmasmın yanı sıra gençlere ve
kadınlara yönelik temalar yoğun
olarak kullanılacak.
SHP'ye Yonım
SHP'nin kampanyasını hazır-
layan Yorum Ajans; basm, afiş-
leme ve gençlik konserlerinin ya-
nı sıra "yiiksek teknoloji" ile de-
ğişik bir yontem de kullanacak.
Buna göre bir Fransız kurulu-
şuyla anlaşan Yorum Ajans, bu-
yük kentlerde mitingler sonrası
da dahil olmak üzere Iazer gös-
terileri düzenleyecek. Geceleri
büyuk kentlerde gökyüzüne
SHP'nin sloganları, 6 ok, san-
dıktan çıkan güller gibi görün-
tuler yansıtılacak.
SHP'nin de bu kampanya için
ayırdığı bütçenin kesin olarak
belirlenmemesine karşın yakla-
şık 20 milyarlık bir mali porte-
ye ulaşaca& belirtiliyor. SHP,
Magic Box Starl'e reklam verme
konusunda henüz bir karara va-
ramadı.
DYP'ye AX Ajans
Değişik ajanslarla temas ku-
ran DYP yöneticileri de bir sü-
re önce AX Ajans'la anlaşma
yaptı. Bu konudaki resmi açık-
lama bugün Ankara'da yapıla-
cak. DYP çevreleri de reklam
kampanyasına harcanacak nıik-
tar konusunda kesin bir bilgi ve-
remiyor, çalışma tamamlanınca
bütçenin ortaya çıkacağını söy-
lüyorlar. Siyasal çevreler de
DYP'nin reklam butçesinin 20
milyarı aşabileceğini belirtiyor-
lar.
DSP'ye Cenajans
DSP'nin reklam kampanyası-
nı hazırlayacak olan Cenajans'ın
yöneticisi Nail Kecili, "Biilent
Ecevit kendini yenilemiş bir in-
san. üstüne ekkyebileceğimiz bir
şey yok, bizim açımızdan hazır
ve güzel bir mal, genç bir kad-
rosu var" dedi. Keçili, kampan-
yanın "Türkiye için müjde" te-
masıyla başlayacağını belirtti.
DSP'nin reklam butçesinin en
az 1 milyar olacaği, baa olanak-
lann sağlanması durumunda 5
milyara kadar yükselebileceği
bildiriliyor.
Basın ve TVIer
Gazeteler, siyasal partilerin
reklam kampanyalarına genel-
likJe ajans paylan dahil yüzde 50
indirim yapacaklarını açıklar-
ken Starl de filmler için yüzde
50 indirim yapacağını iJan.etti.
TKT ise Seçim Yasası'nın 63.
maddesi nedeniyle siyasal parti-
lerin reklamlanm yayımlayamı-
yor.
BAŞKENTTEN AHMET TAN
Doğu Ekspresfne
sabotaj yapıldı
MUŞ (AA) — Tatvan-
Haydarpaşa arasında çalışan
Doğu Ekspresi'ne, Solhan-Muş
arasında sabotaj duzenlendi.
Olaydan sonra düzenlenen ope-
rasyonda bir polis bir er şehit ol-
du, bir makinist ve 6 güvenlik
görevlisi yaralandı.
Muş Valiligi'nden edinilen bil-
giye göre PKK'lı teröristler dun
saat 14.00 sıralarında Tatvan-
Haydarpaşa seferini yapan Do-
ğu Ekspresi'ne, Solhan-Muş ara-
sındaki Kalekurt istasyonuna 3
kilometre kala raylara yerleştir-
dikleri patlayıcılarla sabotaj du-
zenlediîer. Sabotaj sonucu tre-
nin bazı vagoolan devrildi. Bu
arada tepelere mevzilenen terö-
Tiırîstler sır(Boftorafi 1. Sayfada)
mesi için bu bölgedeki önlemler
arttınldı.
Teslim ol bildirileri
öte yandan operasyondan so-
nuç abnamaması Uzerine dün
Bingöl'ün kırsal kesimlerine he-
likopterlerle "Mehmetçik" im-
zalı bildiriler atüdı. Üç başiık al-
tında toplanan bildirilerde şöy-
le denildi:
"Kendini savaşçı sanan zaval-
lı, teslim olmazsan senin canım
alacagım. Leşini bir kaya dibin-
de kurtlar kuşlar yiyecek.
Piç kurusa kopekler, arka-
daşlann tek tek teslim oluyor
baberin var mı? Teslim olursan
bayatından endişe etme.
Silahlı eşkrya, erkek isen gel
meriçe carpışaJıın, kafleslik yap-
ma. Kurtuluşun yok, bunu
unutma."
Bu arada Mardin'in Nusay-
bin ilçesinde yaylım ateşine tu-
tulan Kerim Kerimoğlu adlı bir
kişi yaşammı yitirdi.
ristler, treni yayüm ateşine tut-
tular.
Kısa sürede olay bölgesine ge-
len özel time bağlı ekipler, terö-
ristleri Kızılağaç bucağına bağ-
lı Zengök köyü arazisinde sıkjş-
tırdılar. Çatışmada özel time
mensup bir polis memuru ve bir
er şehit oldu. Çatışmalarda ya-
ralanan Mebmet Karatas, Ah-
met Özdemir, Metin Aytekin,
Abdullah Çatalbaş, Sababattin
Saydam, Mehmet Sivil adların-
daki polis ve erler ile trene dü-
zenlenen sabotaj sırasında yara-
lanan Ugnr Kemal Gül adlı ma-
kinist Muş Devlet Hastane'sinde
tedavi altına alındılar. Hastane
yetkilileri durumu agır olan po-
lis memuru Ahmet Özdemir'in
Diyarbakır'a gönderildiğini bil-
dirdiler.
(Baştarafi 1. Sayfada)
su özel demeçte, "idam
gömleği" giymekten söz etmek
niye?
Seçimlere daba bir bucuk aj -
dan fazla zaman var. Özal'ın
şimdiden böyle bir üslup benim-
semesi, seçim günü yaklaştıkça
daba da büyük "kahramanlık
sürprizleri" yapabüeceğinJ gös-
teriyor.
Sürprizlerjn neler olabilecegi-
ni, elbette, Özal'ın o tarihteki,
tabu yıkma psikolojisi belirieye-
cek.
Özal'ın seçimle ilgili ana he-
sap ve beklentüeri şöyle:
— ANAP tek başına iktidar
olmalı.
— Koalisyon olmamalı. Ama
olurs* SHP ve DYP ortaklık
kuramamalı.
— En iyi koalisyon SHP'siz
veya DYP'slz bir ANAP koalis-
yonudur.
— En az kötü koalisyon,
DSP veya RP yeterli sayıya ula-
şııiarsa onlarla hükumet kurul-
masıdır.
ANAP tek başına iktidar ol-
mazsa, Çankaya'daki yaşanun
kendisi için saglıksız bir yaşam
olacagını biliyor. Ama bir mu-
cize olur da ANAP tek basına
iktidar olursa diye, şimdiden
bazı önlemler almaktan da geri
kalmıyor.
Demirel: Özal'a, bir gün
(Baftarafı 1. Sayfada)
bunlan ortaya koymazsa kendi-
sini çok ağır seldlde itham ede-
ceğim."
Demirel, ÖzaJ'ın "Menderes
1
io sonuna mzı oldugunu" söy-
lemesine ilişkin de konunun 30
yıl öncesinde kaldığını, bugün
tartışma konusu yapılamayaca-
ğını söyledi. Demirel, "Kabada-
yıhk yapmak için birtakım acıklı
hadiselerin arkasuıa sığınmanın
bir anlamı yoktur" dedi. Demi-
rel, kendisine, "Hınçla geliyor.
Memleket için felaket olur" di-
yen Cumhurbaşkanı özal için,
"Herkes gördii, memleket için
kimin felaket olduğunu. Kendi-
leri felaket Milktten öyle bir sa-
mar yiyecekler ki analanndan
dogduklanna pisman olacaklar.
Felaket olmasalar bu şaman ni-
ye yesinler? Yüzde 46 oydan
yüzde 15 oya duştüler. Bu,
memleket için bir iyiHk degil, bir
felaket olduğunu gosterir" diye
konuştu.
Demirel, Özal'ın TV'den ya-
nıt hakkını kullanacaiını söyle-
mesi konusunda "Zaten özel
TVsi var. Resmi TV'si de var. ts-
terse bir TV daha kursun, seçim
boyunca ber gun konuşsun. Gi-
decektir. TV Marcos'u kurtardı
mı?" diye konuştu. Seçime
gidilirken Türkiye'nin coşku
içinde olduğunu, bu coşku de-
vam ederken "Çankayair'yı bir
kâbusun bastığını vurgulayan
Demirel şöyle dedi:
"Bu kâbns, ÇankayaJıyı ne
söytedigini bilmez hale getirmiş-
tir. Çankayalıyı bir ateş basmış-
tır, sayıklamaktadır. Hem 1 ey-
lulde Meclis'i açacaksuuz, on-
dan sonra 'demokrasi' diyecek-
siniz, 'Birbirinize kötü laflar
etme>in' diye her yerde nasihat-
ler edeceksiniz. Çankaya'da otu-
ran zata söylüyonım; Si2, parti
başkanı degilsiniz. Anayasa, ya-
sa, hak, hukuk çignediniz."
ANAP'U kendisine bağlı en
az 15 milletvekili adayı konten-
janı kullanmak istemesi bu yüz-
den; Özel Kalem Müdürii Engin
Güner'den, eski danışmanı Bii-
lent Gültekin'e...
Her türlü koşulda "can
simidj" olacak 15 adam.
Niye 20 değil de 15?
Çünkü aradaki 5 kişilik kon-
tenjanı Semra Hanım kullan-
mak istiyor. Böylece Özal'lar
TBMM'de bir parti grubu oluş-
tnracak sayıda güç sahibi olma-
yı hedef alıyorlar.
Bu "Özal grubu" gerekirse,
ANAP'tan bağımsız hareket
edebilecek; gerekirse, aynlıp ko-
alisyonlarda "anahtar parti"
olabilecek.
"Özal grubu", Mesut Yıl-
maz'ın oldu bitti bir koalisyon
karanna karsı da bir güvenlik
sübabı olusturabüecek. Şöyle ki
DYP Ue koalisyon yapabüeeegi-
ni söyleyen Mesut Yılmaz,
Özal'ı tedirgin etmektedir. Hat-
ta dünkü özel demecinde, Me-
sut Bey'in bu konuda yanlış
yaptığını yinelemiştir. Çünkü,
"Genç Başbakan" için uzun dö-
nemde tebdit oluşturmayan De-
mirel, Özal'ın Çankaya'daki
çanına ot tıkayabilecektir.
"Geaç Başbakan" ise yetmişi-
ne merdiven dayamıs Demirel'-
in sağ tabanını "hak emriyle
dogal bir biçimde" altına kay-
dırabileceği bekientisiyie Özal'a
ihanet edebilecektir.
Işte Meclis'teki "Semra-Tur-
gut Grubu"; Mesut Bey'in bu
tür "cahilükler" yapmasını ön-
leme işlevi görecektir.
Özal bu tür ince hesaplannı
her düzeyde ve boyutta sürdü-
recek. Bir seçim aynntısı olan
"tercihli oy pusulasında isim
işaretleme işlemini mutlaka
yapmalannı" seçmenlere daha
şimdiden tavsiye etmesi de bu-
nun bir belirtisidir.
Özal, "kendi grubunun"
adaylannı ANAP'ın alt sırala-
ra koyması halinde, halkın bu
listeleri deimesini açıkça bedef
almaktadır.
Ancak, kongrelerde ve kurul-
taylarda bile çok zor olan liste
deJme işleminin 30 milyonluk
bir seçmen kitlesi arasında ba-
şanlı olacaği çok kuşkujudur.
Ama dediğimiz gibi Özal o
denli teiaslı ve korkuludur ki bu
ipince besaba bile bel bağlamak-
tadır.
GOZLEM
UGURMUMCU
(Baftarafı 1. Sayfada)
yıllardan beri -Osmanlı İmparatortuğu günlerinden bu yana-
gündemdedir.
Öyle anlaşılıyor ki Talabani'nin, Türkiye Kürtlerı ile ilgili
tarih bilgisi oldjjkça zayıftır!
Örneğin 1913 Hizan Ayaklanması vardır; 1921 Koçkiri
Ayaklanması vardır; 1925 Şeyh Sait Ayaklanması vardır;
1926-1927 yıllarında iki ayrı Ağrı Ayaklanması vardır; aynı
yıllardaki Koçuşağı, Mutki ve Micar ayaklanmaları vardır;
1930'da Savur, Zaylan ve Oramar ayaklanmaları vardır;
1937-38 Dersim Ayaklanması vardır; 1959 tutuklanmaları
vardır; 1963 tutuklanmaları vardır. "Devrimci Doğu Kültür
Ocakları" vardır.
özetle "harekBt" eskiden beri vardır. Değişen yalnızca go-
rüntülerdir Kimi zaman dinsel görüntülüdür; kimi zaman
Marksist maskelidir Kürt hareketi.
özü hiç değişemez: Bu hareketlerin özü Kürt milliyetçili-
ğine dayanır.
Celal Talabani Kürt milliyetçiliğinin ABD destekli temsil-
cisidir.
Bu Kürt lideri "Kürt hareketi özal ile başlamıştır" diyor.
Özal dönemi ile başlayan hareket, doğrudan doğruya
PKK terörüdür. PKK terörü 1984 Eruh baskını ile başlamış,
bugüne kadar tırmanarak sürmüştür. Bu PKK terörünün
destekçilerınden biri de Celal Talabani'nin kendisidir.
Talabani'nin 1988 yılı 1 mayıs günü PKK Genel Sekrete-
ri Abdullah öcalan ile birtikte imzaladığı bildinde silahlı ey-
lemler övülmüyor muydu? PKK ve YNK'nın "devrimci silahlı
mücadele" ve "kitlesel direnişJeri" geliştirme planiarı açık-
lanmıyor muydu?
1988 yılı 1 mayısında PKK ile bu bildiriyi yayımlayan Ta-
labani, 1991 ağustosunda Abdullah öcalan'ın Saddam ta-
rafından desteklendiğını açıklıyor.
Celal Talabani ışte böyle bir Celal Talabani'dır
Kimi Kürt liderlerındeki "Batılı kapitalist devletlere sırtını.
dayamakl' ve "yakınlarını ele verme siyaseti" Talabani'nin
kişiliğine de yansıyor. Bu kaypak tutumu Talabani'nin hem.
geçmişini hem geleceğini belirlıyor.
Özal'ın Kürt siyasetınde, Talabani gibi yanar döner Kürt
lıderleri ile MİT aracılığı ile kurulan "illegal diplomasi" ol-
duğu kadar "olağanüstü hal" vardır; SS kararnameleri var-
dir, sürgünler vardır; baskılar ve yasaklar vardır; "sınırötesi
hareket" vardır.
Bu yasaklar yüzünden Doç. İsmail Besikçi hâlâ cezae-
vindedir.
Talabani, "Türkiye ile olan ilişkimiz Turgut özal aracılığı
iledir; Mesut Yılmaz ile değil, Mesut Yılmaz'ın söyiedikleri de-
ğil Turgut özal'ın söyiedikleri önemlidir" diyor.
Celal Talabani'ye Türkiye Cumhuriyeti'nin "parlamenter'
sistem" ile yönetildığini, bu sistemde, dış siyasetin bakan-
lar kurulu ve başbakan tarafından belirlendiğini, bu sistem--
de Cumhurbaşkanı'nın verdiği sözlerin ve yaptığı bağlantı-
ların kimseyi bağlamayacağını kim anlatacaktır?
Talabani, Türkiye'nin ıç işlerine karışıyor. Bunu yaparken
de Başbakan'ı bile "muhatap" almıyor.
Böylesine demeçleri açık açık veren Talabani'nin, el al-
tından Doğu ve Güneydogu'da kimlerin destekleneceğine
ve ANAP adaylarının saptanmasına kadar karıştığını duyar-
sanız sakın şaşırmayın!
NOT: 30 ağustos günü "Güvence?" başlıklı yazıda SBP'nin
secimlerde yabancı gözlemci istemesi eleştirilmişti. SBP
Genel Başkanı Sayın Sadun Aren'den bu konuda bir açık-
lama geldi. Açıklama şöyle:
"Günümüzde demokrasi, insan hakları ve barış, bir dev-
letin iç işi ya da egemenlik alanı olmaktan çıkmış, uluslara-
rası ortak gözetım ve korumaya alınmış evrensel değerler o/-
muşlardır. Seçimler konusu da evrensel değerler arasına gir-
mis ve ülkemizin de imzaladığı Paris Şartı'nın EK-1'inde yer
almıştır. EK 1/8'de ülkeler seçimlere gözlemci gönderilmesi-
ni kabul etmişlerdir.
Partimizin secimlerde gözlemci istemesi bu hekka deyan-~
maktadır ve bağımsızlık ya da bağımlılıkla hiçbir ilgısi yok-
tur. Kaldı ki onaylanan uluslararası sözJeşmelerde öngörü-
len hakların yasama geçirilmesini izlemek de aydınlann so-
rumluluğundadır. Bu nedenle de sosyalıstlere yakışmaz de-
ğil, tersine yakışır bir harekettır."
Paris Şartı'nı biliyorum, ancak bir sosyalist partinin "ge-
lin bizi denetleyin" demesini ben içime hiç sindiremiyorum.
Ve bunu "Tanzimat D6nemi"r\den kalan bir saplantı olarak
görüyorum.
Güvence, Paris Şartı'nda ve yabancı gözlemcilerde de-
ğil halktadır.
Savunmasız yargı yılı
(Baştarafi 2. Sayfada)
raz çızmeyı aşmaktır. Nasıl ki
avukat yargıcın "astı", yargıç
avukatın "üstü" değilse, Yargıtay
Başkanı da bizim denetçi başımız
değiJdir.
Avukatlığın temel karakteri ba-
gımsızlıktır. Biz, yalnız raüvekki-
le ve yürütme organına karşı de-
ğil, yargı organına karsı da bağım-
sız görev yapanz. Neyı, nasıl söy-
leyeceğimize, başkaları karar ve-
remez. Çunkü izne bağlı
"savunma" kabul edilemez. Bu
nedenle, yargı yılı açılırken yapa-
cağınuz konuşmayı ve çizeceğimiz
yolu, en iyi biz biliriz. Elbet gö-
rüşlerimize katılmayan olabilir.
Düşuncelerimiz eleştirilebilir. Za-
ten tartışmalardan süzülüp gelen
doğrulardır ki, bizi gerçefe yak-
laştırır. Hukukçu, gerçeği arayan
insandır. Eleştiriden korkmaz. Ya-
lana ve yanüşa karşı çıkar, ama
yasakçıhğa soyunmaz. Unutmaya-
lım ki politika yapılıyor diye
"sansürü" düşunmek ve sansüre
boyun eğilmeyince yasakçılığa git-
mek, yargıyı savunmasız bırakır.
Oysa yargının da savunmaya ih-
tiyacı vardır.
Gerçekten bugün ülkemizde
yargı bağimsızlığı kalmamıştır.
Yürütme yargıyı hepten teslim al-
mıştır. Hukukla hiç ulfeti olma-
yan bir Nakşibendi, Anayasa
Mahkemesi'ne seçiisin diye özel
yasa çıkarıldı. Parti içi hesaplaş-
malarda bile yargıdan yararlanma
yolu seçiliyor. Kongre kazanmak
amacıyla ilçe seçim kurulu baş-
kanları degiştiriliyor. Yargıdan
devlet olanaklan esirgeniyor. Ger-
çekci olmayan kadrolarla ve kira-
lık han odalannda, büyük bir ça-
resizlik yaşanıyor. AdJiye denetim-
siz fonlara muhtaç edilip küçük
düşürulüyor. Danıştay kararian
uygulanmıyor. Kamu vicdanını
sızlatan haksız tutuklamalar, iş-
kenceye arka çıkan uygulamalar,
dosyalann okunmadığını gösterir
farklı içtihatlar ve gerekçesiz ka-
rarlar, her gün biraz daha artıyor.
lnsanlanmızın yargtya olan güveni
tükeniyor. Çek-senet tahsilatıyla
ise başlayan mafya, görev alanını
genişletiyor. Yargı geriliyor, maf-
ya ilerliyor.
Yargıda yaşanan bu hastalıkla-
n görüp söylemek ve tedavi yol-
larını göstermek bizim işimizdir.
Ve "her türlu kayıttan azade" ola-
rak konuşup tartışmamız gerekir.
Hukukçu bundan korkmaz. Çün-
kü sansür ve yasak Önce hukuku
dondunır ve hukuk donunca zor-
balık olur.
Gerçegi aramak
Evet davada avukat gerçeği
arar. Ve gerçeğe en yakın olan o*
dur. Hukuk yargılamasında iki ta-
rafı temsil ederken ceza yargıla-
masında suçlamaya karşı dengeyi
gerçekleştirirken davaya dina-
mizm katar. Bu dinamizmdir ki
"adli gerçeğe" ulaşılmasını sağlar.
Yargı faaliveti içinde avukatı ku-
çümseyip yargıcı "dediğim dedik"
bir belirleyici sayarsanız, kuraca-
ğınız "hükme" kimseyi inandıra-
mazsımz.
Savunma örgütu de yaıgıya iliş-
kin sorunlar için aynı dinamizmi
taşır. Yargının yaşadığı sorunlan
cözücü, hukukumuzu geliştirici
görevler yapar. Bu dinamizmle ba-
ğı kesmek, yargıyı tüketip bitirir,
öldürür. Nasıl, savunma olmadan
sağlıklı hüküm kurulamazsa, sa-
vunmasız bırakıian yargı da topal
kalır, çöztunsüzlüğün kucağma
atılır.
!şte Yargıtay Başkanlar Kuru-
lu'nun geçen yıl attığı adım, böy-
lesine yanlış bir adım olmuştur.
Ne yazık ki aynı yanlışın bu yıl da
sürdürülecegi anlaşılıyor. Ama
biz, doğru yoldan hiç şaşraayaca-
ğız. Çünkü yargıya ilişkin sorun-
lar bizim sorunlarımızdır. Konu-
şup tartışacağız. Çözüm arayaca-
ğız. Ankara'da ayrı açılış yapaca-
ğız. Sesimizi bütün Türkiye'ye du-
yuracağız.
Bu arada, herkes iyi bilmeli ki
sorun barolarla yargı organı ara-
sında yaşanan bir sorun değildif.
Danıştay kuruluş yıldönümleriB-
de yine TBB Başkanı konuşuyor.
.Anayasa Mahkemesi'nce düzenle-
nen panelleri, TBB Başkanı yöne-
tiyor. Bir tek Sayın Ocakçıoğlu bu
durumu yaratmıştır. Yargıtay bi-
zimdir. Mahkeme kadıya mülk dç-
ğüdir.
Sayuı Ocakçıoğlu, geçen yıllcî
açılışta, TBB adına ilk konuşmâ1
-
nın nasıl yapıldığını anlatırken (p
zaman ki başkan Faruk Erem için)
"Törenin bittigi dünuşülürken...
Kendiliğinden kursüye çıkmış ve
ne olup bittiği anlaşılmadan kq-
nuşmaya başlamıştır" diyor ve
"ilk uygulamanın böyle" doğdu-
ğunu söylüyor. Bir gasp eylemin-
den gelenek doğacağma ve TBB
Başkanı Erem'in kursüye böyle çt-
kıp konuşma yapacağına hiç kinv
se inanmayacağina göre yargıyı sa>
vunmasız bırakan bu uygulama da
kalıcı olmayacaktır.